22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
İ4 HAZİRAN 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 316 bin öğrenci, kolejlerin alternatifi olan devlet liseleri için yanştı. Sonuçlar temmuz ayının son haftası açıklanacak Sınavda türlıaıı gergiııliğiANKARA/İSTANBUL(Cumhuriyet)- Mil- li Eğıtun Bakanlığı yetkililerinin, sınavın tüm merkezlerde sakin geçtiğinı savunmalanna kar- şın tstanbul ve Ankara'dakı bazı okullarda tür- banlı adaylann sınava alınmaması gergınliğe ne- den oldu. Toplam 316 bin 48 öğrencinin başvur- duğu sınav sonucunda. 90 bin 193 öğrenci, söz konusu liselere girmeye hak kazanacak. Sınav sonuçlan temmuz ayının son haftasında açık- lanacak. Fen. Anadolu, Anadolu Öğretmen, Anadolu Imam Hatıp, Anadolu Teknik, Anadolu Meslek ve Mılli Eğıtim Bakanlığı'na (MEB) bağlı sağ- lık meslek liselerine alınacak öğrencileri belir- lemek amacıyla yapılan sınav, Türkiye'de tüm il merkezleri ile Lefkoşa, Riyad, jMedine, Cidde ve Trablus'ta gerçekleştinldi. Yıllık ücreti 4 milya- ra yaklaşan özel okullara alternatif Anadolu ve fen liselerine de öğrenci alınacak, ılköğretimin son sınıfında okuyan öğrencılerin girdiği sınav saat 10.00'da başladı ve 120 dakıka sürdü. Sı- navda öğrencilere Türkçe, Fen, Matematık ve Sosyal Bılgıler-Din Kültür Ahlak Bilgısı testle- • Ortaöğretim Kurumlan Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı (OKÖSYS) dün Türkiye'nin tüm il merkezleri ile Lefkoşa, Riyad, Medine, Cidde ve Trablus'ta yapıldı. Şehremini ve Vefa Anadolu Lisesi'nde türbanlı adaylann sınava alınmaması, yöneticiler ile veliler arasında taıtışmalann yaşanmasına neden oldu. rinin her birinden 25'er olmak üzere tek kitap- çıktan toplam 100 soru yöneltildi. Tek tür kitap- çık dağıtılarak yapılan sınavda her aday sırala- ra tek başına orurtuldu. Sorulann hazırlanması ıçin matbaa ışçileri ve soru hazırlayıcılann bir ay kapalı kalarak hazırladıklan soru kitapçıkla- n ve cevap kâğıtlan. sınavın ardından toplana- rak özel mühürlü kutulara yerleştirildi. Kitapçık- lar ve cevap kâğıtlan Ankara'daki Milli Eğıtim Bakanlığı Bilgisayar ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğü'ne gönderildi. Türbanlı adaylar lstanbul İl Milli Eğitım Müdürlüğü yetkilile- rinin, millı eğıtim müdür yardımcılannın sına- vtn yapıldığı 203 binada sınav süresince dene- tim yaptıklannı belirtmelerine karşın Cağaloğ- lu Anadolu Lisesi'nde türbanlı adaylar sınava alındı. Şehremini ve Vefa Anadolu Lisesi'nde ise türbanlı adaylan sınava alınmaması, bu okulla- nn yöneticileri ile veliler arasında gerginlik ya- ratan tarnşmalann yaşanmasına neden oldu. Tar- tışma sonucu bazı türbanlı adaylann başlannı açarak sınava girdikleri görüldü. Kartal Endüst- ri Meslek Lisesi ve Semiha Şakir Lisesi'nde de türbanlı öğrencılerin sınava alınmaması üzerine tartışma yaşandı. Ankara Çankaya Lisesi'nde 2 salon başkanı türbanlı öğrencileri, ICılık Kıyafet Yönetmeliği gercği sınava alamayacağını bildirdı. Bunun üzerine türbanlı öğrencılerden bıri başını açtı. Türbanını çıkarmamakta dırenen diğer öğrenci ise sınava alınmadı. Milli Eğıtim Bakanlığı'nda üst düzey bir görevde çalıştığını belirten öğren- ci velisı, çocuğunun sınava alınmasını istedi. Sa- lon başkanlannın direnci karşısında okul müdü- rü AK Oztürk ile görüşen v eli, türbanlı öğrencı- lerin sınava alınmaması konusunda bir yasak ol- madığını öne sürdü. Okul müdürü Öztürk ise yönetmeliği uygulayan salon baskanlan ile gö- rüşerek türbanlı öğrencilerin sınava alınmasını söyledi.Öztürk, yasa \e yönetmelikler gereği Kılık Kıyafet Yönetmelıği'nı uygulamak zorun- da olduklannı yineleyen salon başkanlannı gö- revlennden çekerek odasına çağırdı. Yapılan iş- lemin yasalara aykın olduğunu vurgulayan 2 sa- lon başkanı da görevlerinden cekilince, Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü tarafından belir- lenen toplam 4 görevli, görev yerlerinden aynl- dı. Görevden alınanlann yerine okulun müdür yardımcılan sınava girdı. Yapılan işlemin yasa- lara aykın olduğunu belirten 10 öğretmen tuta- nak tutarak imzaladı. Olaylann büyümesi üze- rine .Ankara Milli Eğitim Müdürü Mustafa De- mirkan okula gelerek incelemelerde bulundu. Ankara ve tstanbuTda rürbanlı öğrencilerin sınava girmek istemesi çeşitli tartısmalara ve gergjnüğe yx>l açtL(Fotoğraf: YUSUF ZİYA AY) Türbanını çıkaran öğrenci Tarikat yurtlan başortusu sorununda etkili' • lstanbul Üniversitesi öğrencisi N. S. büyük kentlere okumaya gelen yoksul kız öğrencilerin "namus kaygısı" nedeniyle cemaat ve tarikat yurtlannı tercih ettiklerini, bu yurtlann etkisiyle açık öğrencilerin bile zamanla türban takmaya başladıklannı kaydetti. YUSUF ZİYA AY Kampusa ve derslere girerken türbanını çıkaran tstanbul Üniversitesi öğrencisi N. S., büyük kentlere okumaya gelen geleneklerine bağlı yoksul kız öğrencilerin "namus kaygBryla" cemaat ve tarikat yurtlannı tercih ettiklerini, bu yurtlann etkisiyle "tsbnni tarzda giyinmek" zorunda kaldıklannı söyledi. N S., üniversitede türbanla derse girmekte ısrar etmenin yasalara karşı gelmek olduğunu, bu nedenle dışanda taktığı türbanını üniversitede çıkardığmı belirtti. Üniversite dışında türban takan, ancak kampusa girerken çıkaran tstanbul üniversitesi öğrencisi N. S., üniversitelerdeki türban sorununun, tarikat yurtlannın etkisiyle yaygınlaştığını söyledi. Türbanla derslere girmekte ısrar etmenin "yasalara karşı çıkmak oMuğunu" vurgulayan türbanlı öğrenci N. S.. birçok kız öğrencinin, içine kapanık ve geleneklenne bağlı olmalannın yanı sıra ailesi ve yakın çevresınin tepkisinden çekindiklen ıçin türbanı bir sığınak olarak seçtiklerini savundu. Küçük bir çevTeden büyük kentlere üniversite öğrenimi için gelen bu öğrencilerin ve ailelerinin, •'namus kavgısı ve geleneksei yapıJanna uygun olması" nedeniyle cemaat ve tarikat yurtlannı tercih ettiklerini söyleyen N. S.. tarikat yurtlanna alınan başı açık öğrencilerin de bu yurtlarda kalabilmek için zamanla türban takmaya başladıklannı kaydetti. N. S. şunlan söyledi: "Bir laz düşünün. Henüz liseyi yeni bitirmiş ve üniversite okıunak için büyük şehre gelmiş, maddi durumu ryi değiL Anadolu'dan, küçük bir çevreden geliyor. Geleneklerine bağlı. ailesinin ve çe\Tesinin etkisinde, onlann gözünü hep üstünde hissedhor. Yurtlardaki tecavüz ve taciz olaytannı duyuyor. Kendisini büyük şehirde yalnız, korunmasız, çaresiz hissedhor. Tek güvenebfleceği tarikat ve cemaatlerin yuroan kalryor. Tarikata bağlı insanlarui \e bu yurtlann yardımım görüyor. Buralan tercih ediyor. Buralarda korunduğunu hissedhor. Buralarda geleneklerine uygun yaşayabiliyor. Zamanla bu yurtiarda kalabilmek için kapanıyor, tesettüre giriyor veya zaten tesettürlü geliyor. Ünrversitenin kurallanna uysa kaklığı yurttald insanlann ne diyeceğinden korkuyor. Başını açmak istese de açamıyor. Ailesi ve vurttaki çevresinden korkuyor. Yaşam Istanbul'da öyle zor ki, kimseye güvenemiyorsun, kimseyle konuşamıyorsun, yalnızsın. Bunun için inançlanna sığmmak zorunda kalıyorsua" Istanbul'da kendı evinde yasadığı için kimsenin kendisine tarikat yurtlanndaki öğrenciler gibi psikolojik baskı yapmadığını belirten N. S., "Ama o kız arkadaşlann böyle bir rahatlığı yok. aOesine ve çevTesine bağunlılar" dedi. Türbanı sadece inandığı için taktığını vurgulayan N. S.. üniversite kapısından girerken türbanını çıkanp çantasına koyduğunu kaydetti. N. S. şöyle devam etti: "Bu beni rahatsa edivor, bazen başunı açtığun için vkdan azabı duyuyorum, ama okumak isriyorum. Mezun olunca çalışacağun yer devlet dairesi olursa yine yasalara u>acağun. Ama cemaat yurtlarında kalmak zorunda olan kız öğrencilerin çoğu gelenekieri ve inançlan için türban takıyor. Siyaset için kullanmalan da istenebüiyor. Ama türbanı siyaset için kullanmak yanlış. Siyasi bir hareket haline getirmek yanliş. Türbanı siyasi hareket gibi kullanan Refah Partisi oldu. Dini siy asete soktu." FP lideri Recai Kutan, Türkiye'de inancına göre yaşayanlara müdahale edildiğini ileri sürdü 'Laiklik baskı aracı olarak kııllaııılıyoı^ ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - FP Genel Başkanı Recai Ku- tan, Türkiye'de laikliği "antide- mokrarik şekilde anlayıp baskı araa olarak kullanmak iste>en ki- şüer" bulunduğunu ılen sürdü. Kutan, ülkede inancına göre ya- samak isteyenlere müdahale edil- diğini savundu. Recai Kutan, dün, Yunus Em- re Kültür Merkezi'nde üyesi ol- duğu Teknik Elemanlar Derne- ği'nin 5. olağan genel kuruluna katılarak konuşma yaptı. Kutan, gelişmiş ülkelerin, yurttaşlannın daha çok özgürlüğe ve insan hak- lanna kavuşması için 2025-2030 yıllannı planladığını belirterek "Cumhuriyetimizin 100. yüını kutiayacağimız 2023 yıüna göre, ptanbnmızı, projeJerimizi strate- jilerimizi hazuiamak, bepimize düşen görevdir* dedi. Yurttaşların önemli bir bölü- münün "laiklikdüşmanT gibi bir ithamla karşı karşıya bulundugu- nu öne süren Kutan, şu görüşlen savundu: "Nedemeklaiklik: Her- kes, inancında özgür olacak, kim- seye inancından dolayı baskı va- pumayacak. Hem 'Laiklik ihlal ediliyor" diyorsunuz,sonradasiz ihlal ediyorsunuz. Adana'da tica- ri bir tesettür defOesi düzenleni- yor. Bu def11e>i profesyonel man- kenler sunuvor, eüerinde Ata- türk'ün annesinin tesettürlü re- sünlerL'Vaygösteremezsinız' di- yorlar, niyt camm. işte öyle. Bu ül- kede aziz milk'tin dediği olacak. Bir avuç insanın ke\fıne göre tat- bikat olmayacak. Onun için bu ül- kede laiklik ihlal edilhormuş, ha- yır. Aziz halkunızın, laikliöe ner- kesten daha fazla ihth-aa var. Bu aziz halk deli mi Id. Banh evrensel normlarda laikliğe karşı çıksın. Bu ülkede laikliği- antidemokra- tik şekilde anlayıp bir baskı araa gibi kullanmak isteycn laikçüer \ar. laikler degiL" Bir tarafta halkın gündeminin, diğer tarafta ise "Ne olursa olsun bu ülkeyi ben yöneteceğim'7 dı- yenlenn gündeminin olduğunu idda eden Kutan. "Ülkede, irtica bortladı, laiklik ihlal ediliyor, Cumburiyete karşı çalışmalar varnuş. Bunlann hepsi vehimlere da%alı iddialardır" dedi. Metallica 'nın 2. konseri Metallica son albümleri Siaıluımıf ııda (iarajjc lııc ikimi ke/ IHIIIIŞIII turncsi lu'a\ \ kapsaııııııdii. dün nıetHrNOvrlerlc. akşarn Ali Saıııi \hnul Saıı IVodıation tarafımkın Siimcrhank'ııı ı N|H)iiMirlıı^tııuia (lü/fiılenen koRsenle on »nıp <ıl|rak Mıınvlcr Ma^iK't. kıırbun \t- Mıfıaııva'daıı Başbakan Dervîs Eroglu 'Kıbns'ta iki devlet olduğu kabul edilmeli' AYŞE YILDIRIM BERTAN AĞANOĞLU >RJDANYA - KKTC Başbakanı Deniş Eroğhı,G-8'lerin devreye girerek nihai bildir- geye Kıbns'ı koyma noktasına gelmesinin üzücü bir olay olduğunu söyledi. Eroğlu, "BH polirikamızı orta\a ko\duk Kıbns'ta iki ayn devlet vardır. Dünyanın bu gerçegigörmesi ve kabul etmesi gerekir'' dedi. Yunanıstan'm ve Kıbns Rum kesiminin Abdullah Ocalan'a yardım ettığinin ortaya çıktığını anımsatan Eroğlu, Yunanistan'ın ve Kıbns Rum kesimi- nin "Düşmanımın düşmanı benim dostum- dur" feİsefesi ıçınde hareket ettiğini göster- diğıni söyledi. Bursa Valısi Orhan Taşanlar'ın davetlisi olarak geldiği Bursa"da Uluslararası Bursa Festivali'nin açılışına gelen Eroğlu, akşam da Mudanya'da onuruna venlen yemeğe ka- tıldı. Yemek öncesi gazetecilerin sorulannı yanıtlayan Eroğlu, Kıbns konusundaki ge- lişmelere değindi. G-8'lerin devTeye girmeye cahşarak konu- ya müdahıl gibi görünüp nihai bildirgeye Kıbns'ı da koyma noktasına gelmelerinin üzücü bir olay olduğunu vurgulayan Eroğlu şöyle devam ettı: "Biz politikamızı açık ve net ortaya koy- duk. Kıbns'ta iki ayn devlet vardır. Türki- ye'nin dışında başka ülke tanımasa da gerçek olan budur. Bu gerçek kabul edilmediği süre- ce ve statükr benimsenmediği sürece masa- başında bulunmanın bir yaran olmadığını, 1970'li yıllardan beri yapilan görüşmelerde hiç sonuca vanlmamasını göstermiş olması gerekir.'' Bodrum'da imar izni tepkilere yol açan alışveriş merkezi 'çevre filmlerine' ev sahipliği yaptı... w Rant küDiyesinde' çevre festivaliOKTAYEKtSCÎ Bu yıl 3'üncüsü gerçekleştırilen "LTusto- rarası Bodrum Çevre FUmleri FestivaM'' ılk gündeme geldiğinde, "bundan iyi yer seçi- mi otanuz" dıye düşünmüş v e düzenleyen- leri kutlamıştım. Çünkü Bodrum artık öylesine gözü kara bir *imar tahribaü" yaşıyordu ki bu "dün- >a mirası" kentimizi kurtarmak için "ulus- İararası duyaıiı kesimlerin'' de ilgisini çek- mek gerekiyordu. Böylesi bir film festivali ise çevre için düşünen, yaratan ve mesaj ver- mek isteyen dünya sinema sanatçısı ve emekçilerinin de "Bodrum'un içine düştü- ğü durumu görerek" kentlerini korumak is- teyenlerle el ele tutuşmalan sürecini de baş- latabilirdi... tlk iki yılın festival etkinliklerin- de. bu yönde güçlü bir gelışme pek gözlenmese bile özellikle kimi pa- nel ve tartışma toplantılannın "ya- rarh" olduğunu söylemek mümkün. Çevre filmlen ıçin bir araya ge- lenler, tarihsel ve doğal değerlerin korunmasıyla ilgili sorunlan dile getinrken "gözler önündeki Bod- rum'a" da değinmeden elbette ki kendilerini alamamışlardı. Festiva- lin yarattığı "duyarh ortam" içınde, aynı filmlerdekı "mesajlara" en çok gereksinimi bulunan Bodrum da "konuklannı sorunlanna ortak e- den bir ev sahibi" oluyordu... Bu kazanımın geçenlerde sona eren 3. festival süresince de yasan- dıgı, gazetelere yansıyan haber ve izlenimlerden anlaşılabiliyor. Ömeğin Sungu Çapan, Cumhu- riyet'ın kültür sayfasmda aynntılı gözlemlerini yazarken söze daha ılk girişinde Bodrum'un "dünyanın en güzel ve en çok kirletflmiş köşelerin- den biri" olduğunu vurgulayarak çe\Te filmlen festivalinin bu eşsiz kenti yıne "bir haftahğuıa" kucak- ladığına dikkat çekiyor. (Cumhuri- yet, 11.06.1999) Benzer şekilde Vecdi Sayırda ay- nı sayfadaki "Kedi Gözü" köşesin- de, festıvalin "çevre etkinliklerini" anlattığı yazısma şöyle başlıyor: "Kediler, doğalan gereğiçevTeci yaraüklardır (...) Ama pek faz- lakonuşmazlarbu konuda.OysaBodrum'da bugünlerde hangi kediye rastlasanız, söz dö- nüpdolaşıpçevreyegenyor.Festh-albirişeya- nyorgaMba-" Bodrum'un betonlaşması Peki, Uluslararası Çevre Filmleri Festiva- li'nin Bodrum'da yarattığı bu olumlu tartış- ma ortamı, acaba "sorunlann çözümü'* ko- nusunda da kalıcı adımların atılmasına ola- nak sağlayacak bir düzeye ulaşabiliyor mu? Ömeğin, kapalı kapılar arkasında gerçek- leşen pazarlıklar sonucu "halktan gjztene- rek" verilmiş kimi."ayncahklı imar izinle- rhle'' Bodrum'un betonlaşmasma daha da hız kazandınldığı açıkça dile getirilebiliyor mu? Yine Vecdi Sayar'm yazısmdan anlaşıldı- ğına göre, örneğin festivalin ikinci günü ya- pılan "Çevre BUinci \« Avrupa Çevre RDÜti- kalannda Shil Toplum Kuruluşlannuı Ro- lü" başlıklı panelde konuşan Dünya Doğal Hayatı Koruma Vakfi Avrupa politikalan so- rumlusu Tony1 Long, Bodrum'daki bu gerçe- ği bilmese bile sankı "sezmiş'' gibi şunlan söylüyor. "Çe\Te koruma alnında yüksek standartiara sabip ülkeier, AvTupa'da bilgi- ye ulasnn, politik katahm gibi demokrasistan- darüan açısudan da en önde geliyor_" Bu panelin hiç kuşkusuz en "çarpıa" (a- ma pek söz edılmeyen) yanı ise aynı sözle- rin yankılandığı mekânın tam da Tony Long'un altını çizdiği gibi "halkın bOgisin- den uzak". "politik kaühmın dışlandıgı" ve "demokrasi standardıdüşük" ilışkiler sonu- cunda özel imar izni verilmiş bir "syncahk- h yapi kompteksi" içinde olması. Çünkü sadece bu panelin değil, çevre filmleri festivalinin birçok göstensi için de bu yıl yeğlenen "OASİS Kültür Merkezi'', Bodrum'daki imar dengelerinı altüst eden \e "kentsel çevre dokusuna duyarsız'' rant yapılaşmalan arasında son yıllann en çok tartışma konusu olan uygulamalardan belki de en ünlüsü olarak "beyaz evter kentini'' iş- gal ediyor... Daha proje aşamasındayken, başta "Bod- rumlugönüllüler" ohnak üzere mimarlann. Çevre filmleri festivali için seçüen OASİS alışveriş kompleksL Bodrum'un geleneksd mimari ölçülerini ve oranlanm gözetmeyen yoğun yapı kütiesi nedeniyle çevrecflerin tepküerine rağmen "özel imar ayrıcalığı" sağlanarak inşa edfldL_ çevTecilerin ve kımı yerel basm yazarlannın tepkilerini çeken OASİS "anşverişveegleD- ce" kompleksi. dönemin belediye yönetimi ile yapımcı fiftna arasuıda ~sivil toplum mu- halefetme kulak asılmadan" vanlan anlas- malar sonucunda ve çevreyi koruma amaç- lı imar kurallan "deünerek" ınşa edilmişti. Şimdi a>nı yapımcı fırma. "rant külliye- si" ıçındeki kültür merkezi denilen mekinı "çe\re filmleri" etkinliklerine ayırarak bir- kaç yıl öncekı "imajını" da bir güzel değiş- tirmış oluyor. Dahası. "OASİS-HaHkarnas Bahkçısı Kısa Film Maratonu" ile de Hali- karnas Baltkçısı'nın mezardaki kemiklenni bile sızlatacak imar duyarsızlığını "Onun adıyla" gizlerken bu girişimine ortak ettiği Bflği Cniversitesi'nın de eminim ki "bflgisiz- ttğinden'' yararlanmış oluyor... Neyse ki 'Bodrum Kalesi' varmış~. •_ Sinema sanatı ve çevre savaşımı- ntn beyaz perdeyle de desteklenme- si açısından Türkiye'nin "yüz ata" denebılecek düzeyde birbaşanlı or- ganizasyon olarak geride kalan 3. Uluslararası Çevre Filmleri Festi- vali için, acaba Bodrum'da "Çevre- ye karşı notu kınk olmayan" me- kânlar bulunamaz mıydı?.. Bir yandan topluma ve insanlığa çevre bılinci taşımaya gönül vermiş sanatçılarteşvik edilirken öbüryan- dan bu bilincin tersi politikalarla çevTecılenn de tepkisıni çekmiş bir yatınmın "aklanma" çabalanna alet olmamaya da özen gösterile- mez miydi?.. Bu sorulan düşünürken festıval- de büyük ödülü alan Takashi Mfl- ke'nin yönetmenliğindeki Japon yapırru "Çin'in Kuş tnsanlan" ad- lı filmin 'Bodrum Kalesi'nde gös- terildiğini öğreniyor ve biraz rahat- lıyorum. Hiç değilse festivalin en büyük coşkusunun "Bodrum'asay- gır içinde yaşanmasına olanak sağ- ladığı için de Müze Müdürü Oğuz Alpgözen'e sessiz bir selam gönde- riyorum...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle