23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 HAZİRAN 1999 PAZARTESİ CUMHURtYFT SAYFA HiJVİ_FI^l vJIVIJ. / ekonomi(5 cumhuriyet.com.tr 13 ŞİRKETLERDEN • LEVTS babalar günü için şık ve kullanışlı hediye seçenekJeri sunuyor. Bırbirinden farklı üriinler içinde özellikle aksesuvarlar dikkat çekiyor. • LACOSTE 7 kat örerek yakasının dik durmasııu sağladığı polo t-shirt için 20 knı iplik harcıyor. Erkekkre özel üretilen Lacoste poloian babalar günü için i>i bir hedive olarak önerüivor. • BENETTON'ınyaz koleksiyonu 22 renkteki 322 farkJı üründen olu^uyor. Koleksiyonda kanvas pantolonlar, şortlar, tışörtler bulunuyor. UKİ 'Babam Hep Benimle Olsun' kampanyası için özel indirim uygulaması başlattı. Kampanyada takım elbiseler, ceketler. pantolonlar, gömlekler, kravatlar, aksesuvarlar, likralı kanvas pantolonlar, jean pantolonlar satılıyor. • İGS babasına hediye almak isteyen tüm öğrencilere \üzde 10 indirim u\gulu>or. tnterbank kredi kartı olanlar indirimli alışveriş vapabilme, İGS kartı olan müşteriler ise 3 taksitk ödeme imkânına sahipler. • GILLETTE'nin piyasaya yeni sürdüğü 3 bıçaklı ve nemlendrriaözelliğe sahip>»= MACH 3 serisi en az tahriş ve pürüzsüz tıraş sağlıyor. Güette'nin hazırladığı babalar günü paketınde MACH 3 ve Gilette Pacific Light tıraş jeli bulunuyor. • BEYMEN babalar günü için Beymen veya Beymen Club'dan auşveriş yapanlara 'baba \e çocuk sevgisi" temasuu işleyen 1 tişört, Nautica koleksiyonundan iki üriin alanlara da 1 Nautica tişört hediye edhor. • PHlLIPS'ın babalara özel kampanyasında eski tıraş makinesini getirenlere yeni tıraş makinesi veriliyor. Eskı makinenin 10 mılyona sayildığı kampanya hazıran sonuna kadar sürecek. • DERİMOD babalar gününde seçkin ayakkabüar sunuyor. Rahatlığın ve şıkbğın ön planda tutukhığu yeni kreasjonda deri \e süet ayakkabılar bulunuyor. • NIVEA FOR MEN babalar günü için 1 balsam ve temizleyici burun bandı alanlara, bir tıraş çantası ve tıraş köpüğü hediye ediyor. Erkeklerin tıraş ve tıraş, sonrası bakım için kullandıklan ürünler cildi gerginlik ve yanma etkilerine karşı koruyor. • HİLTON 20 Haziran Pazar günü kudanacak olan babalar günü için bir brunch düzenüyor. Babalara mini parfiim hediye edecek olan otel aynca ücretsiz havuz girişi sunuyor. • UNE DUE babalan şehrin stresinden uzaklaştırmayı planlıyor. Une Due'den alacağınız bir ayakkabı ile 'babanızı pikniğe ya da trekking gezisine götürün' önerisinde bulunuyor. • ORIFLAME erkekler için hazırladığı Energy Sport Serisi ile babalar gününe hazırlanıvor. Bu seride sakallan yumuşaop kolay kesilmesini sağlayan köpüğün yanı sıra krem ve aftershave bulunuyor. Kotaların sıfırlanacağı 2005 yılında, tarife dışı engellerin ön plana çıkması bekleniyor AB tekstîlciyi zorlayacak• îstihdam ettiği işçilerin henüz yarısını bile sigortalı çalıştırmayan ve"kayıt dışı cenneti" haline gelen tekstil sektörünün başı ağnmak üzere. FATMAKOŞAR Kayıt dışı istihdam, tekstil sek- törünü 2000'li yıllarda güç du- rumda bırakacak. Kotalann sı- firlanmasıyla Avrupa BirliğTnin (AB) "kayıt dışr basta olmak üzere tarife dışı engelleri devre- ye sokacağı 2005 yılı. ortalama 2 milyon kişiden sadece 500 bin civannda işçisi kayıtlı görûnen tekstil sektörünün yeniden yapı- lanmasını zorunlu kılıyor. Sektörtemsilcıleri. dünya ge- nelinde kotalann sıfırlanacağı 2005 yılına hazırlık çerçevesin- de kayıt dışı işçi çalıştırmaya son verilmesi gerektiginı vurgu- ladılar. AB'nin "tarifedışT hazırlığı konusunda uyanlar yapılıyor. Türkiye Giyim Sanayıcilen Der- neği (TGSD) kotalar kalktıktan sonra, herticari blok gibi AB'nin de tarife dışı engeller koyacağı- nı goz önünde bulundurarak, Av- rupa ülkeleri pazannın kaybe- dilmemesi için üyelerini "istenen sosyal koşullar" konusunda bil- gilendiriyor. thracatının yansın- dan fazlasını AB ülkelerine ya- pan Türk tekstil \ e hazır giyim- cilenn önünü keserek kendi üre- Çahşanlannın yana sigortasız olan tekstil sektörünü 2005 yüında zorlu bir sınav bekliyor. ticisini korumaya yönelik ön- lemler alması beklenen AB'nin, işçi çalıştırma koşulları, ücretler, devlete ödenen vergi başta olmak üzere çeşitli tarife dışı engelle- ri gündeme getirmesine kesin gözüyle bakıhyor. Buna karşılık. istihdam ettiği işçilerin henüz yansıru bile sigortalı çalıştırma- yan tekstil sektörü bu yönüyle "kayıt dışı cennetı" haline gelir- ken aynı zamanda dış ticaretten aldığı payla Türkiye'nin loko- motif sektörü olmayı sürdürü- yor. Söz konusu kotalann sıfırla- nacağı tarihe kadar sektörün ka- yıt altına alınamaması durumun- da, Brüksel'in tarife dışı engel- lerinin Türkiye'nin ihracatını önemli oranda etkileyeceği de dile getiriliyor. TGSD Başkanı Büknt Atuk, Türkiye'den alım yapan ulusla- rarası alıcılann "sosyalşartbn- IU" içeren bir kitapçık hazırlayıp üyelerine dağırtıklannı belirte- rek "Sektör, kayıt dışı tarafını gitâkçedüzetanekte. Anadolu'ya kayarak kayıtlı hale gelmekte. Belli bir süre alacakrır" dedi. Atuk, bunun hızlanması için aşı- n vergi yükünün kalkması gerek- tiğini de savunarak maliyetlerin düşürülmesi için kayıt dışı çalış- tırmaya yönelenlere karşı olduk- lannı, insanı çalışma koşullan- nı yaygınlaştırma çabasına gir- diklerini dile getirdi. Modi-Teks Yönerim Kurulu Başkanı İsmet Özcan tarife dışı engellerin ön plana çıkacağını belirterek, Avrupa'da yaygınla- şan "İnsanlanaçuksuunndaca- hştırarak para kazananlann ma- ünı nasıl gjyeceksiniz?" yaklaşı- rrunın Uzakdoğu'yu zorlamaya başladığına dikkat çekti. Özcan, "2005 yılına kadar bu sonınlan halledemeyenler ayakta dura- mayacaktır. İnsanlan sömüre- rek üretenlerin ürünü arûkkabul edilmiyor, menşeine bakılarak almrvor" dedi. Türkiye temyize hazırlanıyor Ankara, Hindistan'ın şikâyeti üze- rine Dünya Ticaret Örgütü (WT0) Tahkim Kurulu'nun Türkiye'nin aleyhıne aldığı "V\TO üyeterine it- halat kısıtlamasında bulunamaya- cağı" yönündeki karan temyize gö- türmeye hazırlanıyor. Dış Ticaret Müsteşarhğı (DTM) •karann eksik. yanlı ve hatalı ola- rak nitelendirilebilecek hukuki yo- rumlan ve bulgularT olduğunu tes- pit etti. Hukuki sürecin incelenme- sinin ardından WT0 Terrryiz Orga- nı nezdinde karara itiraz etmeye ha- zırlanan DTM yetkilileri, konuyla il- gili gelişmeleri yakından takip ettık- lerini ve ilk aşamada kısıtlamalann kaldınlması gibi bir uygulamanın söz konusu olmayacağını behrtiyor- lar. Yetkililer. VVTO'nun Gümrük Bir- liği'nin (GB) gereklerini ve işleyi- şini dikkate almadığına dikkat çe- kerek itiraz çahşmalannm Avrupa Birliğı (AB) Komisyonu'ndan da- nışmanhk hizmeti veren bir avukat- la gerçekleştiğini bildirdiler. DTM, temyiz sürecinin bu yıl so- nuna kadar süreceğini belirtirken tekstilciler WTO'nun Hindistan'a ve diğer üye ülkelere miktar kısıt- laması yapamayacağı yönündekı ka- rann yerli sanayiye büyük darbe vu- racağına dikkat çekiyorlar. Uzmanlar, imzalanan 4 sözleşmeninde hukuk açısından 'yok' hükmünde olduğunu bildirdi Enerji yağmasına ortak tavırANKARA(CumhuriyetBürosu)-TürkMi- mar ve Mühendıs Odalân Bırlıği (TMMOB), Tes-tş. Enerji Yapı Yol-Sen. Kamu tşletme- ciliğini Geliştırme Merkezi Vakfı (KİGEM) ile Tüketicı Haklan Derneği'ncedüzenlenen 'Elektrik Enerji Sektöründe Özelleştirme Uygulamalan ve Kamu Yönetimine Etkile- lirt konulu sempozyumda enerji sektörün- " 1 deki"yağmaya dikkat çekıldı. Elektrik Mühendıslen Odası (EMO) avu- katı Gökhan Candoğan, yap-işlet-devret söz- leşmelerinın. imtıv az ışlemınin bugüne uyar- lanmış şekli olduğuna dikkat çekerken, im- zalanan 4 sözleşmenin hukuk sistemi açısın- dan 'yok' hükmünde olduğunu söyledi. Can- doğan, Esenyurt'ta Doga tletim Şirketi'yle, Birecık Santralı ve Marmara Ereğlisi'nde imzalanan yap-işlet-devret sözleşmelerinin özel hukuka göre yapıldığına dikkat çekti. Candoğan, bu sözleşmelerde Danıştay 1 Dairesi'nin kamu hizmeti oldugu saptama- sıyla ön denetım ıstemine uyulmayarak ulus- lararası tahkim getirildiğinı kaydettı. Üreti- len elektriğın tamamına alım garantısı veren TEAŞ'ın 3.5 cente ürettığı elektriğı bu şır- ketlerden 9.5 cente aldığım belırten Cando- ğan, "Burada tam anlamıyla soygun var" dedi. Uluslararası tahkim konusunda Anayasa Mahkemesi kararlan doğrultusunda anaya- sa değişikliğine de gıdilemeyeceğini anlatan Candoğan, "Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu söylemek mümkün değil. Bu iş- lemierden sonra sosyal de\ let de olmayacak. Danıştay üyderinin ilgili bakanlar tarafindan ziyaret edilmediği, ABD'ye götürülmediği. centilmenlik anlaşmasının imzalanmadığı bir ortam okaydı bu davalar coktan sonuç- lamrdı" diye konuştu. Enerji Yapı Yol-Sen Genel Başkanı CengizFsydah da, enerji sek- törününyatınm yapılmayarak zayıflatıldığı- nı. dışa bağımlılığın armnldığını. uzun erim- li enerji politikalannın yapılmadığını anlat- tı. Faydalı, özelleştirmeye karşı şu alterna- tif politikalan önerdi:"Saghk. egitim ve sos- yal güvenük alanından özel sermaye çekilsin. Enerji gibi stratcjiktşkoUannda kamunun bu- lunması ekonomi için zorunludur. Tüm üre- tim alanlannda kamu girişimi. tekeli kıracak ve fiyat artışını kontrol edecek tek mekaniz- madır. Ortak çahşanlar yasasj yönünde ab- lacak her adım. özelleştirmeye karşı en cid- di adımlardan birisidir." Ankara'ya \ürü\üş Öte yandan Enerji Yapı Yol-Sen Istanbul Şubesi 4. Olağan Genel K.urulu"nda özelleş- tirmelere karşı Ankara yürüyüşü ve işyerle- rini terk etmeme gibi eylem kararlan alın- dı. Kongrede. KESK. DİSK, Hak-tş ve de- mokratik kitle örgütlerine özelleştirmeye karşı ortak mücadele çağnsı yapıldı. • EMO Başkanı An" Yiğit ise, enerji sektö- ründeki plansızlığa dikkat çekti. Yatağan, Kemerköy ve Yeniköy santrallanmn birbi- rine çok yakın olması nedeniyle çevre kir- liliğinin arttığını. üçünün tam kapasıte ça- lıştınlamadığını anlatan Yiğit, geleceğe yö- nelık projeksiyonlarda da Türkiye'nin tüke- tim talebinın abartıldığına dikkat çekti. Tü- ketici Haklan Derneği Genel Başkanı Tur- han Çakar da, enerji sektörünün kamu hiz- meti olduğunu vurgulayarak, bu alanda ana- yasa gereği devletin görevli olduğunu anlat- tı. Gazetemiz yazan Işık Kansu da, medya kuruluşlannın birkaç gazete-televizyonun yaranda sıgortacılık, bankacılık, inşaat ve pek çok sektörde faaliyet gösterdikleri gibi ener- ji ihaleleriyle santral ve dagıtım şirketi sahibi olduklanna dikkat çekti. D Ü N Y A E K O N O M Î S Î N E B A K I Ş / ERGtNYILDIZOĞLU LONDRA ergin@ergin.demon.co.uk Perşembe günü Birteşmiş Mil- letlerGüvenlik Konseyi Kosova Banş Anlaşması'nı onayladığın- da, Çin, NATO'yu ve ABD'nin uluslararası hegemonya kurma eğilimlerini eleştirerek çekimser kaldı. Çin temsilcisi konuşma- sında, bundan sonra da ulusla- rarası askeri operasyonlarda yal- nızca BM'nin iradesini tanıma- ya devam edeceklerini vurgula- dı. Rusya, Kosova'da Banş Gü- cü çerçevesinde kendisine ay- n bir sektör verilmemiş olma- sından son derecede hoşnut- suzdu. Cuma gecesi, beklen- medik bir askeri inisiyatifle, NA- TO'dan önce Priştina'ya gire- rek bir "fait accomplit" yarattı. Her iki ülkenin bu tutumlannın arkasında ortak bir neden var. Soğuk Savaş döneminde, Ba- tı'yı en çok korkutan bu iki ülke, NATO'nun Kosova'ya müdaha- lesi sırasında itirazlannın dikka- te alınmadığını gördüler. Hem Çin hem de Rusya, ABD'nin NA- TO aracılığıyla ve Avrupa'nm desteğiyle uluslararası hege- monyasını güçlendirdiğini gö- rüyortar. Kosova Savaşı'nda NATO'nun sergilediği teknik-askeri kapasi- te Rus ve Çin askeri çevrelerin- de büyük endişe yarattı. Her iki ülkenin de Ntsan ayından bu ya- na yeni askeri strateji arayışla- nna hız verdikleri bildiriliyor. Ge- lişmelerin yönüne bakarak, ABD/NATO, Rusya ve Çin ara- sında diptomatik ilişkilerin gele- cekte daha da istikrarsızlaşa- cağı söylenebilir. 'Neden kimse bizden korkmuyor?' VVashington Post'un bildir- diğine (12/06/99) göre 29 Nisan tarihinde Kremlin'deyapılan giz- li bir üst düzey toplantıda Yelt- sin, ordu tarafindan sunulan "taktik nükleersilahlan yenileş- tirme" önerisini görmezden ge- lerek, nükleer silahlara atıfla sor- muş: "Hiçbir şeyi durdurmayı beceremedik! Neden bizden korkmuyorlar?" VVashington Post'un yorumuna göre, top- Çin ve Rusya'da Yeni Stratejik Arayışlar lantıdaki generallerin bu soruya tatmin edici bir cevap vereme- miş olması. Rusya'nın karşı kar- şıya kaldığı askeri-stratejik za- aflan ortaya koyuyor. Batı'nın askeri teknolojisinin son 20 yılda gösterdiği ilerle- melere karşın Rusya savunma- sında, giderek daha fazla stra- tejik nükleer silahlara dayanma- ya baştamıştı. Ne kı, zaman için- de Rusya'nın stratejik nükleer si- lah stoklan kaynak yokluğun- dan giderek aşındılar, kapasite- teri düştü. Diğer taraftan bu tür silahlar etki alanı açmaya da (kullanma olasılıklan son dere- cede düşük oldugu için) uygun de- ğillerdi. Buna karşılık, ABD ve NATO'nun önce Körfez Savaşı'nda, sonra da Ko- sova'da kul- landığı yüksek teknolojiye da- yanan hassas vu- ruşlu (iddia edildi- ği kadar hassas ol- masalar bile) kon- vansiyonel silahla- nn, güç yahsıt- maya ve etki alanı açmaya çok daha uy- gun olması, Rus askeri çevrele- rinde, bir savaş anında, taktik nükleer silahlann hiç bek- lenmedik bir şekilde etkisiz kılı- nabileceğini düşündürdü: Bu yüksek teknolojiye dayalı kon- vansiyonel silahlar, günün ulus- lararası hegemonik rekabet ko- şullanna, güç yansıtmaya daha uygundu. Ne ki, Rusya, ekono- mik zorîuklardan dolayı, var olan uydu kapasitesini bileyeterince yenileyemiyor. Buyüzden, Rus- ya'nın kısa zamanda yüksek tek- noloji alanında büyük atılımlarya- parak Batı'yı yakalaması müm- kün değil. Bu gerçeklik, Rusya askeri çevrelerinde büyük ger- ginlik yaratıyor ve Kosova'da oldugu gibi ani, ancak askeri ve diplomatik olarak riskli siyasi manevralaria etki yaratma yol- lan aramaya zoriuyor. Bu tür ma- nevralann ise, uluslararası ilişki- lerde "önceden görülebilirlik olasılığını "azaltarak istikrarsızlık yaratması kaçınılmaz. Çin'in kuşatlma korkusu Tüm itirazlarına rağmen ABD'nin Kosova politikasında bir etki yaratamayan Çin'de de Rusya'ya benzer bir gerginlik, Yeni Askeri Strateji ve dış po- litika arayışlan var. Çin, NATO'nun Kosova müdaha- lesinin gerekçete- nnın, ege- menliği altındaki Tıbet, Zinjian gibi bölgelere müdahale koşul- lannı yarattığını düşünüyor, hiç- bir zaman hükümranlık hakkın- dan vazgeçmediği Tayvan'la arasındaki dengelerin de bozul- masından korkuyor. Ancak Çin'rı korkulannın daha karmaşık stra- tejik kaynaklan da var. Çin, bu- gün "ABD'nin tekhedefınin bir dünya egemenliği kurmak ol- duğuna" inanıyor. (Internati- onal Herald Tribune 12/06). Çin'e göre, ABD'nin bu dünya egemenliği kurma eğiliminin iki ayağı var. Birincisi, NATO'nun doğuya doğru genişlemesi; ikin- cisi, yeni ABD-Japonya savun- ma işbiriiğı. Çin, Asya'da ABD tarafindan kuşatılmaya başlandığına ina- nıyor. Soğuk savaşın hemen ar- dından, Çin'in bölgesindeki kor- kusu, Japonya'nın ekonomik gücünün, giderek siyasi ve son- ra da askeri bir güce dönüşme- si idi. Çin, soğuk savaşın bit- mesiyle, Japonya'nın ABD'ye olan bağımlılığının azalacağını, Japonya'da ulusal silahlanma eğiliminin güçleneceğini düşü- nüyor, ABD-Japonya askeri it- tifakını bölgede bir istikrar un- suru olarak görüyordu. (Foreign Affairs Eylül/Ekim 1996). Çin'in bu yaklaşımı zaman içinde de- ğişti. Çin şimdi Japonya ve ABD'nin kendisine karşı bir ittifak ge- liştirdiğine inanı- yor. Çin'in Asya krizi sırasında bölgede etkisi- nin ve öneminin artmasına {"Fil- ling Asian Vacu- um" Bloom- berg-18/05/99) karşılık yaşanan bir seri gelişme Çin'in bu inananı daha da güçlendırdi. Diğer taraf- tar>, piyasa ilişkilerinin yayılması ve resmi komü- nist söylemin zayıflamasıy- laegemen ideolojideaçılan boş- luğun milliyçtçilikle (Çin'in Belg- rad Konsolosluğu'nun bomba- lanmasından sonra oldugu gi- bi) doldurulabilmesi için de "dış düşmanlartarafindan kuşatılıyo- ruz" korkusunun öne çıkanlma- sı gerekiyordu. Bu arada ABD'de de (Çin'i mali yardım aracılığıyla ABD iç politikasına müdahale etmekle, nükleersırlan çalmakla suçlayan raporiann gösterdiği gibi) hava değışmiş, beş sene önce ge- çerii olan "Stratejik Işbirliği" konsepti, yerini "engagement" (etkilemek amacıyla ilişki kur- mak) konseptine bırakrnıştı.€k olarak Çin'le Spratley Adası bağlamında askeri diplomatik anlaşmazlığı olan Filipinler'in 28 Nisan'da karasulannı yeniden ABD ile ortak savaş oyunlan ve tatbikata açması 24 Mayıs'ta imzalanan yeni Japon-ABD sa- vunma anlaşması, ABD'nin Tay- van'a bir füze kalkanı sistemi satma planlan, bölgede denge- lerin Çin aleyhine değişmeye başladığını gösteriyordu. Diğertaraftan ABD askeri güç- leri ile Çin'in batı komşulan (önü- müzdeki dönemde petrol kay- naklan), Tacikistan, Kazakistan ve Kırgızistan'ın bir seri ortak tatbikat, seminerdüzenlemele- ri, Çin'in kuşatılmışlık hissini da- ha da güçlendırdi. Çin'de Rusya ile yeni askeri güçbirliği arayışlannı yeniden canlandırdı. International He- rald Tribune'ün bildirdiğine gö- re Mayısta Çin ve Rus genelkur- may başkanlan Pekin'de bir ara- yageldiklerinde ABD'nin hege- monik eğilimleri konuşulmuş, Çin, çok merkezli bir yeni dün- ya düzeninin oluşması için Rus- ya'dan yardım istemiş. Benzer konulann. yıl sonunda yapıla- cak olan Rusya-Çin zirvesinde tekrar gündeme gelmesi bekle- niyor. Diğer taraftan Çin'in yeni as- keri konseptinin oluşmasında Kosova savaşının bir başka etkisi daha oldu. Financial Tî- mes'ın (12/5/99) bildirdiğine gö- re Çin, yeni askeri stratejisini "yüksek teknoloji ortamında yaşanacak sınırlı bir savaşa haztrlanmak" olarak saptamak istiyor. Yine çeşitli kaynaklar, Çin'in bu yıl içinde, denizaltıdan atılabilen 8000 km menzilli ba- listik füzeleri hizmete sokmayi, yıl sonuna kadar uzaya insan taşıyan bir araç göndermeyi planladığını bildiriyorlar. IHT'nin China Revievv'a atıfla bildirdi- ğine göre Çin askeri çevrelerin- de bazı kesimler, kitle imha si- lahlannın satışına tekrar başlan- ması gerektiğini savunuyoriar. ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Ya Barışsever Kürtler?.. Siyasal gelişme ve olgular, kimi zaman, kay- gan biryamaçtan aşağı inişe dönüşür. Tek amaç, düşmeden düzlüğe inmektir; çevreye bakılmaz, ayrıntılar görülmez. Yine kimi zaman siyasal yanlışlar, birikimli bir özellik kazanır. Daha doğrusu, üst üste yapılan yanlışlar birbirini tamamladıkça, bunlann için- de kimileri, yanlış olma özelliğini yitirir, doğru sa- nılır; böyle olunca da neyin yanlış, neyin doğru oldugu saptanamaz olur. Çoğu kez oldugu gi- bi, sonuçta, ya da bu nedenle at izi it izine ka- nşır. Oysa ortak sorunlann çözümünde, çok daha uzun dönemli düşünmeyi iş edinmek; dü- nü, bugünü ve yannı bir bütünlük içinde görmek ve bunlan, yalnız kendi iç dünyamıza göre de- ğil, bölgedeki ve dünyadaki gelişmeleri de göz önünde tutarak başarmak büyük önem taşıyor. ••• Öcalan davasının sorgulama veiddia aşama- lan sona erdi, söz savunmaya kaldı; sonra da karar verilecek. Yargılama sürecinde, önemli bir kesimin ko- numu hiç gündeme gelmedi. O kesim, banşse- ver Kürtlerdir. Bölgenin insan haklan, etnik ve kültürel kimlik konulannı gündeme getirmekle birlikte yörenin ekonomik ve toplumsal kalkın- masına öncelik verilmesini isteyen ve özellikle ülkenin bölünmesine açıkça karşı çıkan Kürt kökenliler, yargı sürecinin, savlar ve karşı sav- lar ortamında göz ardı edildiler. Banşsever Kürtler, PKK yanlılannca, yıllarca, acımasızca aşağılandı, işkenceden geçirildi, hain ilan edildi ve giderek öldürüldüler. Çoğu kez de iki ateş arasında kaldılar, sesleri sürekli ke- sildi. Daha köktenci, keskin ve savaş yanlılan on- lann susturulmasını sağladı. Sürekli, baskı ve yıl— dırma altında tutuldular. Başka yanlışlar da yapıldı. Banşsever Kürtle- rin sesi kısılınca, toplum, Kürt kökenli yurttaş- lann tümünü PKK yandaşı saymaya başladı. Or- du ili örneğinde oldugu gibi, kimi yerlerde, işe almada ve işyerlerinde aynmcılık yapıldı. Top- lumun tarihsel ve toplumsal dokusunda bulun- mayan etnik aynmcılık tohumlan ekilmeye ça- lışıldı; kışkırtıcı tutumlar sergilendi. Aşırı kışkırt- malarla, toplum, bir iç savaşın eşiğine getirilmek istendiyse de savaş çığırtkanlıklannı o eşsiz ba- nşseveriiğiyle yenmeyi başardı. Yanlışlar sürdürüldü; kimi yıllar, Türkiye'nin insan haklan sorunu neredeysetümüyle Kürt hak- lan kapsamına indirgendi. Türkiye insanının hak ve özgüriükleri bir bütün olarak alınmadı, alına- madı. Ancak banşsever Kürtlerin sesi kısılmasaydı, insan haklan düzleminde bir ortak payda yaka- lanır, insan özgürlüğüne tek gözlükle bakış ya da büyük yanlış bir ölçüde de olsa önlenebilir- di. Yanlışlar sürdürüldü; bu ülkenin demokratla- n, ya Kürt aynlıkçılığını savunmak ya da de- mokrat sayılmamak gibi aptalca birikilem ile kar- şı karşıya bırakıldı. Yinelenmeli, eğer banşse- ver Kürtlere yaşam olanağı verilseydi, sonuç- ta demokratikleşme süreci çok daha sağlıklı bir çizgide ve asıl önemlisi çok daha güçlü olabi- lirdi. Yanlışlar sürdürüldü; 12 Mart ve 12 Eylül re- jimleriyle ezilen ve parçalanan Türkiye solu, 1990'lann özgül koşullannın da katkısıyla, sol- culukla uzaktan-yakından ilgisi olmayan Kürt ay- rılıkçılığının kuyruğuna takılmak istendi; aynlık- çı olmayan solculuk, akıl almaz bir tutumla, ne- redeyse ayıp sayıldı. İnsan haklan, demokrasi ve sol, böyle bir ek- lemlenme yıkımına sürüklenince, geriye, sağ- lıklı bir düşünce ve tartışma ortamı kalmayaca- ğı çok açıktır. Türkiye, bu büyük olumsuzluğu yaşıyor. • • • Yanlışlar sürdürüldü; Mudanya duruşmala- nnda, PKK terörünün banşsever Kürtler üzerin- de oluşturduğu baskı, yıldırma ve yok etme ey- lemleri, izleyebildiğim kadanyla, sorgulama ko- nusu edilmedi. Oysa, can korkusuyla banş havarisi kesilen- lerin yargı karşısında hiçbir biçimde veremeye- ceği hesaplardan biri de, barışsever Kürtlere karşı uygulanan terördü. Ve Türkiye'nin, yalnızyaralannın sanlması için değil, toplumsal iç banşı güçlendirmesi, de- mokratikleşme yönünde yol alabilmesi ve eko- nomik ve toplumsal gelişmesi için de, barışse- ver Kürtlere, onlann sesine, gerçekten büyük ge- reksinimi var. e-posta: yakup@metu.edu.tr Yoksul ülkelere destek 'Zenginler Kulübü' sonunda insafa geldi • G-7 maliye bakanlan yoksul ülkelerin borç batağından kurtanlması konusunda anlaştılar. Ekonomi Servisi - Sanayileşmiş 7 Batılı ülkenin oluşturduğu G- 7 maliye bakanlan, dünyanın en yoksul ûlkelerini borç batağmdan kurtarmak için daha cömert bir paket hazırlanması konusunda anlaşmaya vardılar. ABD Hazine Bakanı Robert Rubin, G-7 maliye bakanlannın Frankfurt'ta 1 gün süren toplantısının ardından yaptığı açıklamada. hazırlanacak paketin hızlı dehnliği olacağını ve daha fazla yoksul ülkeyi kapsayacağını söyledi. Hazırlanacak pakette daha önce 29 olarak öngörülen yoksul ülke sayısı 36'ya çıkanlırken. 80 milyar dolar nıtannda borç, ya tamamen silinecek ya da önemli ölçüde indirilecek. G-7 maliye bakanlan, yoksul ülkelerin bir kısım borcunun silinmesi için Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) rezervinde bulunan 103 milyon ons altının bir kısmının satılması konusunda anlaştı. Maliye bakanlannın önceki gün gerçekleştirdikleri toplantı, Almanya'da gelecek cuma günü toplanacak olan G-7 ve Rusya zirvesine hazırhk mahiyeti taşıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle