Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 MAYIS 1999 ÇARŞAMBA
14 KULTUR
Yirmi yıl aradan sonra Ahmet Oran'ın yapıtlan Milli Reasürans Sanat Galerisi'nde
'Resim yalnız kendisi için varcbr'
GLL ERÇETTN
Resim olmanın dtşında bir sa-
\ı yok, Ahmet Oran"ın yapıtla-
nnın. Ne bır isımleri, ne mesaj-
lan, ne de anlattıklan bir öykü var.
Resımleri. resmin dışında bır şe-
yin hızmetinde değil. lstanbul
Güzel Sanatlar Akademisi'nde-
ki eğitiminin ardından 1980 yı-
Iında Viyana'ya yerleşen ve o
tanhten bu yana yaşamını Viya-
na'da sürdüren Oran. yaklaşık
yirmi yıllık bir aradan sonra Tür-
kiyeli sanatseverlerle tanıştı.
Ahmet Oran'ın ağırlıklı olarak
1999 yılı içinde ürettiği yapıtla-
n. 5 Haziran'a dek Milli Reasü-
rans Sanat Galerisr'nde sergile-
necek. Tuval ya da tahta ûzerine
boyanmış bu resimler rengin çok
katmanlı. lekelerden, çeşitli bo-
yutlardaki biçımlerden oluşan
serüvenını sunuyor izleyiciye.
'Şimdi olgunluğa eriştT
-' Bız akademıde usta olmanın
yolunun eski ustalan en ıyi şe-
kilde kopya etmekten geçtıginı
sanarak çalışıyorduk' diyorsu-
nuz. Vurtdışına çıkOktan sonra
nasü bir dönüşüm geçirdi sana-
tUHZ?
Devlet Güzel Sanatlar Akade-
misı'nde aldıgım eğıtım sırasın-
da ögrenmenin ustalan ızlemek-
ten geçtiğı vurgulandı hep. Kla-
sik eğıtime ait bir tavırdı bu. Ön-
ce dili, ondan sonra o dili kullan-
mayı öğrenirsıniz bu eğitım tar-
zında. Yurtdışına çıktıgımda ise
büyük farklar doğdu benim için.
Burada sanat öğretilendi, orada
ögrenilen. Siz öğrenmek duru-
mundaydınız ıstediklerinizi. Av-
rupa'da gördüğüm öğrenciler öğ-
renci değil sanatçıydılar. Kendi
ışlerini üretiyor, dili öğtenme ve
kendı dıllerinı oluşturma süreç-
lerini bir arada yürütüyorlardı.
Türkiye'deyken hiç orijinal iş
görmemiştim. Bütün bılgim ki-
taplarlasınırlıydı. Budaçokye-
Gralik Tasarım Bienali
Karamustafa
Iran 'daki
bienale katıldı
• Bu yıl Japonya'dan
Shigeo Fukuda,
Almanya'dan Holger
Mathies, Fransa'dan
Alex Jordan ve
Türkiye'den Sadık
Karamustafa davet
edildi.
Kültür Senisi - tran Grafik
Tasanm Dernegı ve Tahran
Çagdaş Sanat Müzesi'nin 4
Mayıs-1 Hazıran tarihleri
arasında düzenlediği,
6. İran Grafik Tasanm
Bienali'ne bu \ıl çeşıtlı
ülkelerden dört tasanmcı
davet edildi: Japonya'dan
Shigeo Fukuda, Almanya'dan
Holger Mathies.
Fransa'dan Alex Jordan \ e
Türkiye'den Sadık
Karamustafa.
Bienal kapsamında
Karamustafa. Mathies,
Jordan ve Fukuda'nın
afişleri, Tahran Niavaran
Kültür Merkezi'nin dört ayn
salonunda sergilendı.
Tasanmcılar. Niavaran
Kültür Merkezi Konferans
Salonu'nda, Iranlı grafik
tasanmcılara ve tasanm
ögrencilerinden oluşan
kalabalık bir izleyici
kitlesine tasanm anlayışlannı
anlattılar.
Bu yıl altıncısı düzenlenen
Iran Grafik Tasanm
Bienaiı'nde iki yüz yirmi
Iranlı grafik tasanmcıya aıt
başlıklı kâgıt, tipografi, logo.
reklam tasanm. çevre
grafiği. kıtap ve dergi kapagı
tasanmı. ambalaj. broşür.
katalog, sayfa düzeni ve afiş
dallannda. 600'ün üzerinde
iş sergilendi.
3000'in üzerinde çalışma
göndenlen sergide, yapılan
ön seçme sonucu 600 tasanm
sunuldu izleyicilere.
Aynca 'Çağdaş tran Grafik
Tasanmı' başlıklı bir sergi
katalogu da yayımlandı.
Bienal organizasyonunun
başkanı ünlü tasanmcı
Morteza Momayez.
geçen yıl Grafist'98'in
konuğu olmuştı. Momoyez
ve Karamustafa
Grafist"2000'de tstanbul'da
bir Iran grafik sergisi açmak
ve tranlı öğrencilerin
lstanbul Uluslararası
Grafik Tasanm Günleri'ne
konuk olmalan için
görüş alışvenşınde
bulundular.
• Mekân her zaman en önemli bir öğe resmimde.
Zamanla figürlere, formlara ihtiyaç duymadan da o
derinliği, mekânı hissettirir hale geldim. Artık
resimlerimde yoğunlaştığınız zaman resmi yakalayıp
keşfediyorsunuz. tzleyiciyi hiçbir aracı olmadan
çağnşımlardan uzak resimlerimle baş başa bırakmak
istiyorum. Resmim kendisi için vardır. Herhangi bir
şeyin resmedilmiş hali değil. Bu da önemli bir özellik.
Ahmet Oran,tuval ya da tahta üzerine boyannuş resimleriyle rengin çok katmank, lekelerden, eeşirü bicimlerden oluşan serüvenini sunuyor.
tersızdi elbette. Önce buradakı
alışkanlıklanmla sürdürdüm ça-
lışmalanmı. Oradaki sıstemın
içine gırmem, kendime güvenı-
mi oluşturmam zaman aldı.
-Türkiye'deki ilk serginizi \ urt-
dışına çıknktan yirmi > ıl sonra açı-
yorsunuz. Bu gecUunenin bir ne-
dini var mı?
Ben 'zamanı buydu' diye dü-
şünüyorum. Çalışmalanm şim-
di olgunluğa eriştı. Pratikte de bir-
takım nedenler var. Orada yaşa-
yanbirsanatçıyımveçalışmala-
rımı orada sürdüriiyorum. Do-
lay ısıyla sanatımla öncelikJe ora-
da bır zemin edinmem gerekiyor-
du. Kendimi daha olgun, daha
dışan açılabilir hissettigimde baş-
ka kentlerde de sergı açmaya baş-
ladım. Türkıye'de sergı açmam
da bu zamana kadar uzadı. Uma-
nm bundan sonra önüme koy-
duğum ülkelere, şehırlere daha
kolay ulaşabılirim.
- Oykü ve figürden uzak tut-
tuğunuz resimlerinizde derinliği
nasıl yakauyorsunuz?
Akademide aldığım eğitimde
figür vardı, hatta başlıca ögey-
di. Daha sonra ışlevini y itirdi fi-
gür resmimde. Önce bellıbiçim-
ler görülüyor, bunlar şu ya da bu
diye adlandınlabiliyor, belli şey-
len çagnştırabiliyordu. Ancak
bunlar daha çok resimdeki me-
kânı oluşturmaya yönelikögeler-
dı benım ıçın. Mekân her zaman
en önemli bır öğe oldu resmim-
de. Zamanla figürlere, formlara
ihtiyaç duymadan da o derinli-
ği, mekânı hissettirir hale gel-
dim. Artık resimlerimde yoğun-
laştığınız zaman resmi yakalayıp
keşfediyorsunuz.
- Resimlerinize tsim vermeme-
ntrin nedeni nedir?
lzleyiciyi hiçbir aracı olma-
dan resimlerimle baş başa bırak-
mak istiyorum. Çagnşımlardan
uzak tutuyorum onlan. Resmim
kendisi için vardır. Herhangi bir
şeyin resmedilmiş hali değıldir.
Bu da önemli bir özellik benim
için.
Renkler çok önemli
-İlk bakışta, monokrom izleni-
mi veren renk seçimlerinizi nasıl
belirliyorsunuz?
Renkler çok önemli benım için.
Boyut çok etkili rengin saptan-
masında. Yapıtlarımda resmin
içine baktırtanla. resme vücut
veren aynı şey. Hıssedilen geri-
lim de biraz bunlardan geliyor.
Resmin bütün aşamalannı bil-
mek, her şeyi daha önceden ta-
sarlamak zorundayım. Resim
eğer boyut olarak büyük olacak-
sa renkler de o oranda daha in-
dirgenmiş. daha az ses çıkartan
sesler oluyor. Çünkü cüssesiyle
var resim. Belli bir denge içeri-
sinde olmak durumunda. Bunu
tecrübelerimle saptıyorum, bili-
yorum. Bunu dile getirmek de o
kadar kolay bir şey değil. Ancak
bıtmış bır resmin karşısında o
sonuç üzerine konuşmak müm-
kün.
- Sanarınızı Batı kültürü için-
de üretiyor olmanıza karşın Do-
ğu kültürünün herhangi bir et-
kisi var mı yapıtlannızda?
Doğu'dan gelen bir sanatçı ola-
rak Batı'da hep soruldu bu soru
bana. Yapıtlanmda Doğu kültü-
rünün etkisi görüldü ya da görûl-
düğü sanıldı. Resimlerimde hep
mistik bir özellik bulundu. Ba-
na sorarsanız o görülen mistisiz-
min temelinde resimlerimde ver-
meye çalıştığım dinginlik ve boş-
luk var. Bilinçli bir mistisizm de-
ğil yani. Öte yanda yaşadığım,
büyüdügüm doğa, aldığım eği-
tim de mutlaka bir şekilde yan-
sıyordur. Ancak bunlan Doğulu
bir sanatçı sıfatıyla. bilinçli ola-
rak yapmıyorum.
- \"ırmi yıl aradan sonra kar-
şılaştığmız Türkiyeli sanatsever-
ler nasıl yaklaşb resmiıüze?
Çok değişik sorularla karşı-
laştım. Sürekli resimlerimde ver-
mek ıstedığım mesaj soraldu.
Artık günümüz resminin hiçbir
misyonu yok o anlamda. Fotoğ-
raf ve mesaj verme gücü daha
yüksek dığer sanat dalları. bu
misyonu, bu yükü resmin üzerin-
den aldılar. Batı'da bu konular
artık tartışılmıyor. Resmin tari-
hinde 'resim bitti mi, bitecek mi;
yapıimalı mı, yapılmamalı mı'
tartışmalan sona erdi. Artık tar-
tışılmadan yalnızca resim yapı-
lıyor. Artık hiçbir şeye hizmet
etmek durumunda değil resim.
Öyle bir sorumlulugu da yok.
Kendisi için var. Dolayısıyla ben
bu sorulara cevap verebilmek
için gerilere gidip, resim tarihi
hakkında bilgi verip, günümüze
gelip ondan sonra kendi konumu-
mu anlatmaya çalışıp cevaplar
vermeye çalıştım. Sonuç olarak
Türkiye'de olduğundan daha faz-
la konuşmak zorunda kaldım.
- Yeni projeteriniz var mı?
Döner dönmez küçük bir ser-
gim var. Ardından Berlin Sanat
Fuan'na katılacağım. Daha son-
ra da ilk kişisel müze sergim,
Linz Modern Sanatlar Müze-
si 'nde bir sergim gerçekleşecek.
Aki: lmiAKM
Kültür Servisi - Japonya Baş-
konsolosluğu kültür etkınlıkle-
n çerçe\ esinde Atatürk Kültür
Merkezi Sinetna Salonu'nda, ge-
çen yıl yaşamını yıtıren ünlü Ja-
pon yönetmen Akira Kurosa-
wa'nın dört filmi gösterime su-
nulacak.
Etkinlik kapsamında 1 Hazi-
ran Salı günü ve 5 Haziran Cu-
martesı günü saat 19.00'da 'Ras-
homon" adlı fılm gösterılecek.
1950 yapımı fılm, Heıan döne-
minde 10. yüzyıldageçiyor. Kır-
sal alanda yolculuk eden bir sa-
murai. Yamashina'da çalılıklar
arasında ölü olarak bulunur.
Filmde. samurainın ölümüyle
ilgıli olarak mahkemeye çıkan
üç ana karaktertarafından anla-
tılanlar konu ediliyor.
Film. 1951 Venedik Fılm Fes-
tıvalı'nde gösterildiğinde Grand
Prix Ödülü'ne deger görülmüş,
daha sonra en ivi vabancı film
dalında ABD Akademi Ödü-
lü'nü almıştı.
Dokuz samurainın kabilele-
rındeki yolsuzluklara karşı ver-
dikleri mücadeleyı anlatan 1962
yılı yapımı 'Sanjuro' adlı film
ise 2 Haziran Çarşamba saat
19.00'da ve 6 Haziran Pazar gü-
nü saat 14.00'te izleyicilere su-
nulacak.
Berlin Uluslararası Film Fes-
tıvalf ndeGümüş Ayı Ödülü'ne
değer görülen 1952 yılı yapımı
'Hayat', 3 ve 6 Haziran günleri
saat 19. OO'da gösterilecek.
Akira Kurusavva sinemasının
başlıca özellikleri olan hayatm
anlamı. toplumsal ilişkiler düze-
ni gibi tematik ve genış pers-
pektifçekımlennyeraldıgı 1993
yapımı 'Henüz Değil' ise 4 ve 5
Haziran günü saat 19.00'da Ata-
türk Kültür Merkezi Sinema Sa-
lonu'nda sinemaseverlere sunu-
lacak.
SERGİ 29 MAYIS'A DEK AKM FUAYESİNDE
VePerde... Velşık
VeFotoğraflar
11.UIUSMRARASI
İSTANBUL
TİVATRO FESTİUALİ
Kültür Servisi - Banu Kaplancalı'nın
1996-1999 yıllan arasında Kültür Bakan-
lıgı'na baglı sanat kuruluşlannda, özel
kuruluşlarda ve uluslararası lstanbul tiyat-
ro festivallerinde görüntülediği fotoğraf-
lan, 11. Uluslararası îstanbul Tiyatro Fes-
tivali kapsamında sergileniyor. 'Ve Perde_
Ve Işık_. \e Fotoğraflar' başlıklı sergı 29
May ıs"a dek Atatürk Kültür Merkezi Bü-
yük Salon Fuayesi'nde görülebilir.
Sahne sanatîanna karşı duyduğu özel
ılgiden dolayı sahne ve sahne insanını fo-
toğraflannda yansıtmayı tercih eden Ba-
nu Kaplancalı, çekimlerinde yalnızca si-
yah beyaz film kullanıyor. Nedeni ise si-
yah beyazın tiyatronun büyüsünü güçlen-
dirdiğıne dair olan inancı. Bale, opera.
senfoni konserleri ve yoğun olarak tiyat-
ro oyunlanyla ilgili çalışmalar yapan Kap-
lancalı. görmeye dairtüm binkimlerini ba-
bası, AFAD ve fotoğraf sanatına gönül
verenlere borçlu.
Bır oyunu oluşturan her aynntının ken-
disıni ilgilendirdiğini söylüyor Kaplan-
calı: ~Bu,oyundakullanılmış bir ışık oyu-
nu. dekordan bir detay ya da bazen bir rep-
likte saklı olan duygulann etkilevici bir
şekilde aktanldığı bir an olabilir. Basit, sa-
de, fakat duygular bakımından güçlü fo-
toğraflar elde edebiunek için o anı ne za-
man ve nasıl görüntüleyeceğim konusun-
da çok duyarlı olmam gerektiğini düşü-
nürüm."
İLK ROMANIYLA EDEBtYAT DEVLERİNİYENDİ
Dublin Edebiyat Ödülü
Andrew Miller'ın
Kültür Servisi -
Edebiyat dalında en
büyük para ödülü olan
Uluslararası Dublin
Edebiyat Ödülü'ne,
(AMPAC) yayımlanan
ilk romanıyla İngiliz
yazar Andrew MiJJer
değer bulundu.
Miller'ın 'Ingenious
Pain'(Becerikli Acı)
başlıklı romanında
gösterdigi edebi
başan, uluslararası
jüri tarafından 100 bin
sterlin (64 milyar TL)
ıle ödüllendirildi.
Andrew Miller, bir tek yapıt ölçüt
alınarak dört yıldır verilen ödülü
kazanan ilk tngıliz yazar oldu.
39 yaşındaki Miller, çeşitli İngiliz
üniversitelerinde \azı derslenne
katıldıktan sonra kaleme aldığı
Ingenious Pain ıle eleştırmenlerin
beğenisini kazanmıştı. 18. yüzyılda
geçen romanda, du>gusal ve fıziksel
hiçbir acı hissetmeyen bir adamın
öyküsü anlatılıyor.
Yazann ıkinci kitabı 'Casanova' da,
Portobello Films tarafından
beyazperdeye aktanlacak. Miller ise
şu aralar '<>xygen' adlı üçüncü
kıtabının üzerinde çalışıyor.
Sekız adayın bulunduğu aday
Miller, 39 yaşında.
lıstesinde, Amerikalı
yazar Don DeLilo
(Undenvorld), Jûna
Crace (Quarantine),
lan McEwan
(Enduring Love),
Amerikalı yazar
Francisco GoMman
(The Ordinary
Seaman). Japon asıllı
Haruki Murakami
(The VVindup Bird
Chronicle),
Amenkalı Cynthia
Ozick (The
Puttermesser
Papers), Alman
Bernhard Schlink (The Reader) da
yer alıyordu.
Bristol doğumlu olan Miller yaşamını
Paris'te sürdürüyor. Ödülü hiç
beklemediğini belirtiyor Miller.
Kendi favonleri ise DeLilo ve
McEvvan'mış: "Gerçekten çok
şaşırdım. Bu yazarlara yıllardır
ha> randım. Onlarla biıiikte
a> nı aday listesinde bulunmak büe
büyük onurdu benim için. Ödülü
kazanmak ise soluğumu kesti"
Ödülün sahibinin açıklandıgı törene
evinden telefonla katılan
Miller, gelecek ay Dublin'e giderek
ödülünü lrlanda Cumhurbaşkanı
Mc Aleese'nin elinden alacak.
DEFNE GOLGESİ
TURGAY FİŞEKÇİ
Ata'nın Günlükleri
Gazetemiz uzunca süredir önemli bir kültür hiz-
meti sunuyor. Salı ve cuma kitaplarıyla bir yandan
dünya yazınının önemli klasiklerini, ötede ise ya-
kın tarihimizi aydınlatan ürünleri kitaplığımıza ka-
zandınyor.
Bunlardan kimilerini sıcağı sıcağına okuyo-
rum, kimilerini ise daha sonra okumak üzere ki-
taplığıma yerleştiriyorum.
Birkaç hafta önce yayımlanan, M. KemalAta-
türk'ün Kartsbad Hatralan (Yayına hazırlayan: Prof
Dr. A. Afetinan) beni sevindiren kitaplardan bi-
ri oldu.
Kartsbad, şifalı kaplıca sulanyla ünlü bir tatil ken-
ti. Bugün Çek Cumhuriyeti sınırları içinde. Çek-
çe adı: Karlovy Vary. 1918'de Avusturya^Maca-
ristan Imparatorluğu sınırlan içindeydi. Özellik-
le 18 ve 19. yüzyıllarda hem sağaltım hem de din-
lence amaçlı olarak Avrupa'nın pek çok ünlü sa-
nat ve siyaset adamı yılın bir bolümünü burada
geçirmişlerdir.
Günlük tutabilmek, anı yazabilmek, birer uy-
garlık ölçütüdür. Eli kalem tutabilen insanın oku-
yan, düşünen bir insan olduğunu söyleyebiliriz.
Gelmiş geçmiş devlet adamlanmız arasında
günlük tutan, bunlarda yalnızca siyasal sorun-
lardan değil, kendi hayatından da söz edebilen
kaç kişi vardır, bilmiyorum. Öncelikle günlük ha-
yatın pek çok insana anlamsız gelebilecek sıra-
dan olaylanndan; kendinden, içtiği sudan, yap-
tığı banyodan söz edebilen bir insan olarak bi-
ze tanıttığı için sevdim Atamızın günlüklerini.
Nastl sevilmez, tek başına kaldığı otel odala-
nna bile vazo ve çiçekler almayı düşünebilen bir
insanın inceliği:
"Eve avdet ederken... Çiçekçi bir kadına te-
sadüf ettim. Birkaç buket kırmızı ve beyaz ka-
ranfil ve ismini bilemediğim diğer bir çiçek al-
dım. Fakat sonra bunlar için vazo lazım olduğu-
nu düşündüm. Tam yanı başımda bir mağaza-
ya girdim. Büyük küçük dört vazo aldım. Eve gel-
dim, çiçekleri vazolara Şevki (emireri) ile bera-
beryeheştirdim. Vazolan salona, büroya tevziet
tim." (s. 64.)
Günlüklerden öğrendiğimiz bir başka şey ise
Atamızın, elinden kitap düşürmeyen bir insan
oluşu. Gününün bir bolümünü okumaya, gene-
ral olmasına karşın bildiği yabancı dilleri (Fran-
sızca ve Almanca) ilerletmek için dersler alma-
ya ayıran biri.
Günlüklerin en önemli yanı ise o sıralar otuz
altı yaşında olan Ata'nın, kafasının sürekli top-
lum sorunlarıyla ve bunlann çözümleriyle ilgili
olduğunu göstermesi.
"... e//me büyük bir selahiyet ve kudret geçer-
se, ben hayat-ı içtimaiyemizde arzu edilen inkı-
labı biranda bir 'coup' (darbe) ile tatbik edece-
ğimi zannederim. Zira ben, bazılan gibi efkâr-ı
avamı, efkâr-ı ulemayıyavaş yavaş benim tasav
vuratım derecesinde tasavvur ve tefekkür et-
attş&rmairsttretiyle bu işin yapılacağını
kabul etmiyor ve böyle harekete karşı ruhum is-
yan ediyor. Neden ben, bu kadar senelik tahsil-
i âli gördükten, hayat-ı medeniye ve içtimaiye-
yi tetkik ve hüniyeti tezevvuk için sarf-ı hayat ve
evkat ettikten sonra, avam mertebesine ineyim.
Onlan kendimertebeme çıkarayım, ben onlargi-
bi değil, onlar benim gibi olsunlar." (s. 81 -82)
Bunlann dışında, günlüklerde ilgimi çeken baş-
ka şeyler de oldu. Yemeklerini farklı yerierde ve
özenle yemesi, sabah-akşam tıraş olması, giyi-
mine gösterdigi özen, çevreye ilgisi, önceleri
arabalar tutarak yakın çevreyi, sonra otomobil
kiralayarak daha uzakları (Eich'taki çini fabrika-
sını, Elbogen'e eski bir şatoyu) görmeye grtme-
si vb...
27 Temmuz 1918 tarihli günlüğünde, 'Âtide (ge-
lecekte) sükûnetli ve tamamen bitaraf bir vazi-
yette ve bir köşede kendi âlemimde yaşamaya
muvaffak olursam, ihtimal o zaman hatırat-ı ha-
yatımı yazmak benim için bir meşgale olacak-
tır." (s. 109) demektedir.
Oysa daha bu satııian yazışının üzerinden bir
yıl bile geçmeden vatanını kurtarma çabası için-
de Anadolu'da bulacaktır kendisini.
Bir ülkenin uygariık düzeyi, yöneticilerinin uy-
gar kişilikleriyle de örtüşür. Eğitimde ve kültür-
de gerileyen bir toplum olma yoluna girişimizde
son elli yılın kültürden uzak yöneticilerinin payı
yok mu?
Halil Kocagöz Şiir Ödülü verttdi
• İZMİR (AA) - Halil Kocagöz 13. Şiır Ödülü,
Ahmet Erhan'ın 'Çağdaş Yenilgiler
Ansiklopedisi' adlı yapıtına verildi. Ödül. Erhan'ın
isteği üzerine kendisine tören yapılmadan iletilecek.
Halil Kocagöz Şiir Ödülü'nü daha önce de Mehmet
Mümtaz Tuzcu, Sunay Akın, Sennur Sezer,
Veysel Çolak, Metin Altıok, Melisa Gürpınar,
Gülten Akın, Refik Durbaş, Hulki Aktunç, Sina
Akyol, Haydar Ergülen, Bejan Matur ve Abdülkadir
Budak kazanmıştı.
K Ü L T Ü R » Ç t Z İ K
K Â M l L M A S A R A C I