Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12 MAYIS 1999 ÇARŞAMBA
14 KULTUR
52.ULUSLARARASI CANNES FÎLM FESTİVALÎ BUGÜN BAŞLIYOR
19.r
« yüzyılın sonlannda
geçen bir aşk öyküsünü
konu alan Nikita
Mikhalkov'un "Sibirya
Berberi" adlı filmiyle
açılacak olan festival,
Oliver Parker'm Oscar
Wilde'ın aynı adlı yapıtından
sinemaya aktardığı
"An Ideal Husband" ile
kapanacak. Festivalde bu yıl
on biri Avrupa, altısı
Amerika, beşi Asya ve
Ortadoğu'dan olmak üzere
22 film yanşacak.
Festivali 'Sibirya Berberi' açıyor
VECDİSAYAR
52. Uluslararas\ Cannes Fılm Festivali bu gece Ni-
kita Mikhalkov'un "Sibirya Berberi' ile açıhyor.
Festi\alın resmı bölümünde yanşma dışı gösterile-
cek olan "Sibirya Berberi", 19. yüzyıhn sonlannda
geçen bir aşk öyküsünü konu alıyor. Bir zamanlar
çok güzel bir kadın olan Jane CaUaghan' m oğluna
yazdığı mektup aracılığı ile yirmi yıl öncesine, 1885
yılına, Rus>a'ya ilk kez geldiği yıllara uzanınz.
Sıbır, a ormanlannda kullanılacak görkemli bir
araç ıcat eden Douglas McCracken'e yardımcı ol-
mak amacı ile geldiği Rusya'da AndreiTolstay ad-
lı bir gençle karşılaşan Callaghan, yıllar sonra oğ-
luna Sıbırya'da başından geçenlen anlatmaktadır.
Rusya'da sinema dünyası kadar, güncel polıti-
kanın da önde gelen ısimlerinden biri olan, hatta
başkanhk yanşında adı geçen Mikhalkov'un bu ye-
ni fılminin de son filmleri kadar yankı yapıp yap-
mayacağı, bu geceki gösteriden sonra belli ola-
cak.
Çok sayıda ünlü yönetmenın yapıtlannın yer al-
dığı uluslararası yanşma fılmlerimn gösterimi ise ya-
nn başlayacak. David Cronenberg'in başkanlığın-
datoplanacakolan uluslararası jünde Fransızoyun-
cu Dominique Blanc, Alman oyuncu Doris Dörrie,
Isveçlı opera yıldızı Barbara Hendricks, Amenka-
lı oyuncular HoUy Hunter ve Jeff Gotdbhım, Fran-
sız yazar Yasmine Reza, Avustralyalı yönermen Ge-
orge Miller, lıalyan oyuncu Maurizio Nichetti ve
Fransız yönetmen Andre Techine yer alıyor
Kısa metrajlı Fılmlen değerlendirecek olan ulus-
lararası jüri ıse Danımarkalı yönetmen ThomasMn-
terberg'in (geçen yıl Cannes'da göstenlen "ŞöJen'ın
yönetmeni) başkanlığında Fransız oyuncu VTrginie
Ledoyen, îngıliz oyuncu Greta Scacchi, Fransız yö-
netmen Cedric Oapisch \e Brezılyalı yönetmen
VVaher SaDes'den oluşuyor.
Beüi bir bakış ~
Festivalin resmi bölümkrınden "Belli Bir Bakış"
yann akşam Yusuf Şahin'in yenı filmmın göstensi
ile başlıyor. "El Akhar" (Ötekı) adlı filmle başla-
yacak olan bölüm, 22 Mayıs akşamı Ferzan Ozpe-
tek'in "Harem Suare" filmi ile kapanacak.
"Belli Bir Baktş" programında bu yıl Marco Bec-
his'ın "OKmpikGaraj". Chen Kuo-Funun "Perso-
nel", Jazmin Dizdar'ın "Güzel İnsanlar". Chris
Doyfc'un "SözlerinÖtesi". Shaji Karun'un "Vanap-
rastham". MasahiroKoba>ashi'nın -BooÜegFilm",
Lin Cheng-Sheng'ın "Muduluk \ ürüyüşü"
1
. Rap-
hael Nadjarinin «Gölge'', MuraK Nair'in "Mara-
na Simhasanam", Lynne Ramsay'ın "Fare Avcıs",
CheikOmar Sissoko'nun "LaGenese". WangXiao
Shuai'nın "Cennete Çok Yakın", Karin Wester-
lund'un "Size Alçakgönüllû Davranıyorsam Guru-
runüaOynamayın" filmlennin yanı sıra Fransa'dan
da üç yönetmenin filmleri var Dominique Cabrera
"Nadia ve Hipopotamlar". Emilie Deleze "Yeni De-
ri". Jean Claude Guiguet-
Yokular'".
"Belli Bir Bakış"ta fılmlerinı izleyeceğimiz usta
yönetmenlenn sayısı beşi geçmiyor "Beresina" ile
Daniel Schmid, "Sicirya!" ile Jean-Marie Straub -
Daniel Huillet "Tannnın Düğünü" ile Jao Cesar
Monteiro ve "VVinskm'lann OnunT ile David Ma-
met Umalım ki yeni keşfedeceğimiz yönetmenler
bu eksikliği giderir ve aralanndan yeni yüzyılın us-
talan çıkar.
Strehleranısına
tiyatro festivali
Kültür Servisi -1997 yılında yaşama ve-
da eden Giorgio Strehler anısına uluslara-
rası bir tiyatro festivali düzenleniyor. Ün-
lü Piccolo Tiyatrosu'nun kurucusu Streh-
ler'ın ölümünün ardından. fikır aşamasın-
da Italyan basınmın da öncülüğünü yaptı-
ğı festivalin ılkı kasım ayında gerçekleştı-
rilecek. Uluslararası tiyatro festıvaline bu
yıl 11 ülkeden 20 oyun katılacak. Festiva-
lin sanat yönetmenliğinı Piccolo Tıyatro-
su'ndan Luca Ranconi üstleniyor.
10 Kasım'da başlayıp bıray sürecekplan
festıvale Mılano ev sahipliğı yapacak. Ay-
• Kasım ayında gerçekleşecek
uluslararası tiyatro festivaline
aralannda Çin'in de bulunduğu
11 ülkeden 20 oyun katılacak.
Milano'nun ev sahipliğini
yapacağı ve bir ay sürecek
festivalden canlı televizyon
yaymlan yapılacak.
nca daha önce Avrupa'daki hıçbir tiyatro
festivalınde rastlanmayan bir düzenlemey-
le, festivalden canlı televizyon yayınlan
gerçekleştirilecek.
Festivale, aralannda Çin'in de bulundu-
ğu 11 ülkeden toplam 20 oyun katılıyor. In-
giltere'den Royal Court Theatre'ın oyu-
nuyla. Mats Ek ve Cullberg BaksL Maguv
Marin ve BillT. Jones'un koreografılenni
üstlendikJen dans gösterileri ızleyici tara-
findan merakla bekleniyor.
Fransa'nın Odeon Tiyatrosu da yeni
oyunlan 'Orestiade'nin dünya prömıyeri-
ni festival kapsamında gerçekleştirecek.
Oyunu Georges Lavaudant yönetiyor. Genç
yönetmen ThomasOstermaier'in sahneye
koyduğu 'Disco Pigs' ve trlandalı sanatçı
Enda VValsh'un ergenlik krizini irdeleyen
komedı niteliğindeki oyunu Milano'da ız-
leyicıyle buluşacak.
Bu yıl festivale katılacak büyük ustalar
ıse Cristoph Marthakr, Lev Dodin, Nek-
rosius ve IngmarBergman. Marthaler 'Dfe
Spezialisten'. Dodın 'Gaudeamus'. Nekro-
sius Hamlet ve Macbeth, Bergman ise 'I
Cineastf oyunlanyla Milano'da olacaklar.
'Bir Tipografik Tasanm Sergisi'
IstanbuPda Emigre
Kültür Servisi - Grafıst
'99 kapsamında açılan ser-
gilerden biri BM Çağdaş
Sanat Merkezi'nde 'İstan-
bul'da Emigre: Bir Tipog-
rafik Tasarun Sergisi' baş-
Ugında izleyıcılere sunulu-
yor. Serginın önemlı özel-
liklennden bın, günümü-
zün belkı de en ilenci ve
deneysel tıpografik çalış-
malannın görülebılecek ol-
ması HollandahRudyvan
der Lans ve Slovakyalı Zu-
zana Licko'nun ürünü
Emigre, Kuzey Kalıfornıya
kökenli, kendisini tasanm
yazılan ve eleştirisine ol-
duğu kadar deneysel yazı
karakten tasanmı ile tipog-
rafıye adamış, yılda dört
kez yayımlanan bir dergı.
Sergi 28 Mayıs'a dek BM Çağdaş Sanat Merkezi'nde.
Grafik tasarımcılar ıçin.
kendilen tarafindan tasarla-
nan ve yayımlanan, görsel
iletişimle ilgili görüşlen bu-
luşturma ışlevi gören ve sü-
rekli değişen bir yayın ol-
ması bakımından da ılginç.
Odak noktası grafik tasanm
ve tasanmın toplum üze-
nndeki etkileri olan dergi,
bu konulann yanı sıra zana-
at, üslup. uygulama. eği-
tim. kuram. tarih. etik gibi
kavramlara da tartışma ze-
mini sunuyor. Dergi, ele al-
dığı konulara, tanımlamak
ve yöntem önermekten çok.
öğrenmek ve keşfetmek
amacıyla yaklaşıyor. Emig-
re aynı zamanda bir yazı
karakten üreticisi. 'The
Emigre Fonts Digital Type
Library', bütün dünyada
yazılım olarak dağıtılan,
kendisine has karakter tasa-
nmlan ile de tanınıyor. Ku-
ruluşu. Macintosh'un do-
ğum yılı olan 1984'e denk
düşen Emigre. kendisini kı-
şisel bılgisayar teknolojısi
etrafinda geliştıren ilk ba-
ğımsız yazı karakten üretı-
cilerinden.
Aynntılı bilgi için
vvwvv.emigre.com ziyaret
edilebilir.
Hann Trier'in resimkri lstanbul AKM'den sonra Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi'nde.
Renk veformun birlikteUği
NECMt SÖNMEZ
FRANKFURT -1945 sonrasında büyük bir kimlik
bunahmına giren Çağdaş Alman resmi, o dönemler-
de "Brik soyıraamanın'* gündemde olduğu Ecole de
ParisAkunTmn etkısı altında kendine özgü çıkış yol-
lan anyordu. Beş yıl gıbı kısa bir sürede toparlana-
rak, Fransız eleştirmen Mkhel Tapie'nin ısim baba-
hğını üstlendiği "InfonneJ" kavramı çerçevesinde
Fransızlardan farklı bır yönelimle "sayut sanat" ol-
gusunu büyüteç altına alan Alman Resmi yeni bir ku-
şak yetiştirmeyi başardı. 1900-1915 arasmda doğan
bu kuşak. bir yanda Alman ekonomik mucizesinin,
öte yanda ise Kassel'de düzenlenen documenta sergi-
lerinin desteğiyle kendisini yeşertecek olan funda top-
rağını buldu.
Emil Schumacber, Wob gibi 1950-60'h yıllarda
dünyanın birbinnden farklı köşelerindeki sanatçılan
etkileyecek denli güçlü bir söylem biçimi oluşturma-
yı başarmış olan sanatçılarla temsil edilen bu kuşak
içinde konumlanan HannTrier'in (1915, Düsseldorf)
lstanbul ve Ankara'da eski ve yeni çalışmalannı içe-
ren bir sergiyle ülkemizdeki sanatseverlere sunuhna-
sı birçok açıdan üzerinde duruhnası gereken bir et-
kinlik olarak değerlendinlmelidir. Her ne kadar Tür-
kiye ile Almanya arasındaki kültürel değişimde Çağ-
daş AlmanSanan'nın ülkemizdeki etkinliği birdiya-
logdan çok "monoloğu''' oluşturacak denli yoğun bir
tempoya ulaşrruşsa da, çağdaş sanatımızın yurtdışına
açılabilmesi ancâk bizde göstenlen ulustararası nite-
likli sergiler sayesinde olacağı sürekli olarak tekrar-
lanması gereken bir gerçekliktir. Bonn'daki Kültür
Müşaviri Prof. Dr. Halfl Akdeniz'in çabalan sonu-
cunda oluşturulan Hann Trier sergisinin, Alman dev-
letinin yurtdışı için hazırladığı "gezki sergi paketie-
rinden" bhi olmayıp, içeriğini sanatçıy la Akdeniz'in
ortak birçabayla riazırladıklannı belirtmek gerekecek
burada. 1997 yılında Ankara Resim ve Heykel Mü-
zesi'nde açılan Emil Schumacher sergisinden sonra
Informel Alman Sanaü'nın önemli temsilcilerinden
biri olan Hann Trier'in büyük boyutlu yağlıboya ça-
lışmalan, içeriğini bir çırpıda ele venneyen hermetik
resimler.
1950'li yıllardan itibaren kompozisyon Jcurgulan-
nı çizgisel ve kaligrafik değerler doğrultusunda oluş-
turan Hann Trier, resimlenni 1960'lara dek siyah, gri,
toprak kahverengisi ve sepya tonlarmın hâkim oldu-
ğu "ecriture automatkjue" doğrultusunda geliştirmiş-
tir. Sanatçvnın yazı ile resim arasmda bağımsız, oku-
nulabilir olmasma rağmen gizemıni bir çırpıda ele
vermeyen çalışmalan ("•\Vbrtbflder" dizisi) onun kom-
pozisyonlanna yoğun bir grafik etki yüklemekle be-
raber, resimlerini büyük boyutlu lekesel değerlerden
kurtararak, renk dokulannın balık ağlannı andıran bir
yoğunlukla ön plana çıkmasını sağlamışnr. Özellik-
le 1960"lann ortasından itibaren yağlıboya tekniğin-
den uzaklaşarak resimlerini pigment böyalarla (ei-
tempera) gerçekleştiren Trier, böylece yukandan aşa-
ğıya bir ırmağın kendi yatağındaki sakm akışını du-
yumsatan "kompozisyon ritmine ve form duyarkhgh
na" ulaşmıştm Böylece ikı boyutlu tuval yüzeyinde
kaligrafınin dekoratif tuzaklanna, can sıkıcı tekrar-
lara düşmeksizin karaçizginın (lineatur) gizine varan
sanatçı, bulduklannı şifreleyerek izleyiciyeresminita-
kip edilmesi zor bır izlek olarak sunar. Arkasındaki
gemileri iki kere yakmış, izleyicisine içine kapanık,
öncesi ve sonrası olmayan birkurgu dûnyasını sunan
"entekktüel" bir ressamdır Hann Trier. "kavrayaıitt-
yorsan bakma" deme yüreklilif ıne sahip olan resım-
leriyle sanatçı güncel olanın dışına çıkarak köklü bir
geleneği olan tuval resmi geleneğınde kendi cümle-
lerini kurmaya çalışmıştır hep.
Berlin'dekı Charlottenburg Sarayı'nın bir salonu-
na yaptığı duvar freskleriyle 1970'li yıllarda ismini
geniş kitlelere duyuran Hann Trier"in bu dönemine ait
a
\V1ndbraut/Rüzgâr GeHnT (1974) isimli çalışması,
onun Türkıye sergılennde yeT alan en eski tarihli res-
mi olarak izleyicilere sanatçının geliştirmiş okluğu *pe-
inture" anlayışı hakkındaönemli ipuçlan veren birözel-
liğe sahip. 1985 yılında Köln'deki VVallraf - Richartz
- Museum/Museum Lud»ig'in yeniden açılışı nede-
niyle "Triumpf der Malerei-Resim SanaünınZaferi"
ismini taşıyan dev boyutlu bir kompozisyon gerçek-
leştiren Trier'in daha sonra 1990'tarda boyadığı bir-
çok büyük boyutlu kompozisyonunda ftesko tekniği-
nin anlatım olanaklanndan yararlanarak özellikle be-
yaz rengin kuşatıcı etkisini ustalıklı bir boyama tek-
niğiyle kullanmışür.
Türkiye sergilerinde yer alan en yeni tarihli çalış-
ma, "Gestern und Hente / Dün ve Bugün" (1996) is-
mini taşıyor. Beyaz, mavı, lacivert ve açık toprak sa-
nsı renklerinin hâkim olduğu bu kompozisyonun üç
noktasındayoğunlaşan çızgi-leke kümeleri, resmin ön
ve arka planını birbirinden ayıran bir blok oluşturu-
yorlar. Son derece az sayıda görsel eleman ve renk kul-
lanılmasına karşın bu çalışmanm sunduğu "resimsel
dohduk", Hann Trier'in son dönem resimlerinin ka-
rakteristik özelliklerinden birisidir. Kuşkusuz ki sa-
natçının renklerini ve akışkan formlannı "suskun bir-
BkteKklere'' zoriadığı ve izleyiciye ancak çaba göste-
rirse variığını hissettiren bir "resm potansiyelini" or-
taya çıkanyorbu resim. Sanatçının sergisi 20 Mayıs'a
dek îstanbul Atatürk Kültür Merkezi'nde, 25 Mayıs'ta
da Ankara Resim ve Heykel Müzesi'nde yer alacak.
DEFNE GOLGESt
TURGAY FİŞEKÇİ
Tarih Gibi Anılar
Fethi Naci'nin anıları, "Adam Sanafta yayım-
lanmaya başladığında, ilkin, yürek burucu yanla-
nyla ilgimi çekmişti.
Sanki yaşamından kesıtler değil de çağımızı an-
latan ağıtlar yazıyor gibiydi.
Şimdi kitap olarak elimde tuttuğum anılar top-
lamını yeniden okuduğumda da ardımızda bırak-
makta olduğumuz yüzyıl üstüne, yenilip yutulma-
sı zor birtortunun boğazımda düğümlendiğini gö-
rüyorum.
Çocukluğa ilişkin tablolaıia karşılaşıyoruz kita-
bın ilk bölümlerinde. 1930'ların Giresun'u. Yoksul,
ama renkli bir hayat. Uçurtmalarla, karpuzlarla,
eğreltiotu kokulanyla, tabelacı çıraklığının boyala-
n, fırçalanyla, mücellit dükkânında kitap ciltlemey-
le, hayat sevdasıyla geçen yıllar.
Erzurum Lısesi'ndeki parasız yatılı günleri II.
Dünya Savaşı yıllarına rastlar. Bir yandan elli-alt-
mış kişilik koğuşlarda, yetersiz yemeklerie, yeter-
siz temizlik koşullan içinde, "sıra dayağı" ile, öte
yandan paylaşıldıkça çoğalan edebiyat sevgisini
sunan sevgili öğretmenlerte geçen "zor yıllar".
Onca yoksulluk içinde öğrencilerine "Varlık",
"Yurt ve Dünya", "Adımlar" dergilerini, Nâzım
Hikmet'in kitaplarını sunabilen okul kitaplığı.
(1990'larTürkiye'sindekaçliseninkitaplığına ede-
biyat dergileri ulaşıyor? Liselerin sayısını bilmiyo-
rum, ama "Adam Sanat" dergisine abone olan
okullann sayısı on kadar.)
Cepte on dokuz lirayla başlanan Istanbul'daki
iktisatöğrenimi. Derin biryoksullukla, karşı konul-
maz güçte var olma ve edebiyat sevgisinin birbi-
rini kollaya kollaya gelişmesi.
Ellilerin başında karabasanı andıran siyasal ya-
şamımız içinde edebiyata ve siyasete ilgi duyma-
nın kaçınılmaz sonucu: Tutuklanmalar, yargılama-
lar, linç girişimleri, işsiz bırakılma...
196O'lı yıllara ilişkin anılar içinde en ilginci Tür-
kiye Işçi Partisı üstüne olanlar. Partinin kuruluş
dönemleri üstüne tanıklıklar siyasal tarihimiz için
de önem taşıyor.
Yine siyasal içerikli anılardan "Moskova, 77fl(S-
7972" başlığını taşıyan bölüm, Sovyetler Birliği
üstüne nesnel bir tanıklık.
Kitapta çoğu yazınsal kişilikler üstüne kısa, ama
etkileyici tablolar var: Oktay Akbal, Nurullah Ataç,
Idris Küçükömer Atila Tokatlı. Edip Cansever,
Hayalet Oğuz, Sedat Gani, Rauf Mutluay, Ve-
dat Günyol... Bunların dışında yazılar içinde pek
çok ünlü kışilıkle de karşılaşıyoruz.
Birdedoğaparçalan, "Bodrum Yazlan', "BirCun-
da Dönüşü", "...Hayal Ağaçlar" yazılarında anla-
tılan.
Kitabın bütününe bakıldığında, Fethi Naci'nin
anılanndan çok yüzyılımız üstüne bir ağıtla karşı
karşıya kalıyoruz. Kitabın son iki yazısının adı da
"Acı" ve "Ağıt Gibi". Yüzyılımızı anlatan sözcük-
ler, belki de bunlar.
Yazıldığı dönemlere tanık oldum. Bölüm bölüm
yazılırken, ne zaman tamamlanacağı belli olmayan
bir kitaptı, Dönüp Sa/rt/g/^c^,., Hatta brtip bjjtrne.7
diği tartışılırdı. Bugün elimizdek^ kitabı okuyunca
sergilenen tablolardan bir bütünlüğün oluştuğu
görülüyor.
Nedir bu bütünlük?
YüzyılımızdaTürkiye'deyaşayan biraydının, içi-
ne dünyayı, ülkesini ve insanlannı sığdırabildiği
çok etkileyici bir kendi portresi.
Bu portrenin etkileyiciliği en başta yalansız bir
yalınlıktan doğuyor. Yaşadıklannı ya da düşündük-
lerini gizleme, örtme, utanma vb. güdülerinden
anndırmış bir kişilik Fethi Naci. Böyle olması, an-
lattıklarına inanılmaz bir sahicilik duygusu veriyor.
Bu sonucun ortaya çıkmasında Fethi Naci'nin
eleştirı gibi "soğuk" bir türü bile geniş okur çev-
relerine sevdirebilmiş o sıcaklık taşan anlatımının
da etkili olduğunu söylemek gerek.
Bu kitaptan sonra genye bir de soru kalıyor: Dö-
nüp Baktığımda...'y\ okuduğumuzda Fethi Na-
ci'nin anılannı okumuş mu oluyoruz?
Nerdeee?
Onunki denli zengin yaşam taniMıklanyia dotu bir
hayattan daha kim bilir kaç kitap çıkar? Yıllar bo-
yu yakın arkadaşı olan, Yaşar Kemal, Melih Cev-
det Anday, Edip Cansever, Turgut Uyar, Metin
Eloğlu gibi kişiliklerin her biri için ayn bir kitap ya-
zabilecek anılarla doludur belleği.
Hem kim, Fethi Naci kadar içten bir neşeyle ba-
kabilir hayata?
Yenı anı kitaplannın, günümüz kuşaklarının ar-
tık pek tanımadıklan, geçmiş günlere özgü bir ne-
şe ve yaşam sevincini de bugüne taşıyacağına
inanıyorum.
K Ü L T Ü R İ Ç İ Z İ K
K Â M İ L M A S A R A C I