25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11MAYIS 1999 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Izmanlar uyanyor: Çocukta okuma alışkanlığını sağlamak için uygun kitaplar seçilmeli Her yaşm ayrı ldtabı vartSTÂNBUL(ANKA) - Uzman- U, çocukta kitap okuma alışkan- 1 nnı sağlamak açısmdan çocu- gın yaşına göre ve kitabın ıçerı- ghe göre aranan bellı özellıkler iuerınde duruyor. Çocukta kıtap okuma alışkan- lıji üzerine inceleme yapan uz- rranlara göre. çocuk kıtap kanş- tırmaya henüz 11 aylıkken başh- yor. Evde anne ve babasını kitap \eya gazete okurken gören çocuk- • Uzmanlar 0-7 yaş grubundaki çocuklara 5 sayfayt geçmeyecek bol resimli kitaplar okunmasım öneriyor. 9-10 yaş grubundaki çocuklara giriş-gelişme-sonuç bölümleri belirgin kitaplar öneriliyor. ta, "yaşamda kitap da varnuş" imajı uyanıyor. Anne ve babalara çocuklanna süreklı plastik veya metal oyuncak almak yenne kitap da almalannı öneren uzmanlar, çocuğun bir yere gittığinde sevdi- ği kitabını yanında götürmek is- temesine ebeveynlerinin karşı çık- mamasmı önenyor. Evin bir köşesinde mutlaka ki- taphğın olması, çocuğun da ıster- se kendi kitaplaruu kitaphğa ko- yabilmesi çocukta kitap okuma alışkanlığını sağlamak açısından büyük önem taşryor. Uzmanlara aranan özellikleri şöyle sıralıyor: • 0-7 yaşayönelik kitaplar: Re- simli kıtaplardır. Okul öncesi ıçin hazırlanan kitaplar 5 sayfayı geç- memelidir. Çocukkıtaptaki resim- leri kolayca görebılmeli, resimler canlı olmalıdır. Nesneler aslına u> gun olarak renkkndmlmelidir. • 2-3 Yay Konu ıçermeyen,eş- Cumhurbaskanı Demirel: Yapılanlar elbette yeterli değil 'Ozürlüler tüm toplmnun sorunu' ANKARA(AA)-Cumhurbaş- kanı Süleyman Demirel, devletin, özürlü vatandaşlann toplumaka- zandınlması. kimseye muhtaç ol- madan bağımsız yaşayabilen, üretkeninsanlarkıhnması yolun- da önemli adımlar attığmı belir- teTek "Yapılanlar, elbette yetertt değüdir. Bu konudakime\ cut ek- sikliklerimiz. Türkiye'nin geliş- mesine paraleiolarakönümüzde- tti dönemde gjderitecektir" dedi. Genel Sakatlar Haftası nede- niyle bir mesaj yayımlay an Cum- hurbaskanı Demirel, bütün dün- yada olduğu gibi Türkiye'de de nüfusun yûzde 1O'undan fazlası- nı çeşitlı gruplardaki özürlü va- tandaşlann oluşturduğunu anım- sattı. Demirel, bu bakımdan özür- lülüğün, sadece özürlülerin bir sağlık sorunu değil. tüm toplu- mu yakından ilgilendıren önem- li bir konu olduğunu vurguladı. tnsanlann özürlülüğunün kendi kusurlan olmadıgım ifade eden Demirel. şunlan söyledr "Do- ğuştan ya da sonradan özürlü ol- sun, onlar da toplumu ohışturan tüm bireyter gibi insandır. Top- hon vedevietoiarak,özürin\atan- daşlanmıanen iyişekide >etişme- leri. en iyi hayat şarüanna sahip obnalan %e herhangi bir eksiklik hissetmedenyaşamalan içingere- kenleri \ apnıak öncelikli görevi- mizdir. Bu bir lütuf değU, her şey- den önce bir insanlık görevidir. Devktimiz. özürlü vatandaşlan- mızın topluma kazandınltnası, künseşe muhtaçolmadan bağtm- 1 szyaşayabkn üreAen nsanlarfe- Özürlüler haklannı aramak için örgütlenecek SakaÜarHaftaMnedeıüykdünTaksimCunüıuri>^Anıti'naçetenkkwdu.Dernek Genel BaşkanıŞukrü Boyraz. Türkiye'de nüfusun vüzde 10'unun sakat oMuğuna dair rakamın gerçekkri yansıtmadığıiH beÜrterekgerçek anlamdabir nüfus sayımı yapdmasL ne kadar sakat olduğunun vesakathk nedenterinin beürlenmesi gerektiğini söyiedL Her Sakadar Haftası'nda yetkiülerin sorunlan "Biliyonız, yapıyoruz, düşünüyoruz" dey.ip geçiştirdiklerini vurgulayan Boyraz, sakatlann gü/el sözlere arrık inanmadığııun bilinmesi gerektiğini sö>ledL Bmraz, "Anayasaîhaklanmıa aramaka içingerekh örgiitfenmeyi v'apacağız. Bu konuda toplumun her kesimini bize destek \«rme\ eçağmyt)nız r dh e konuştu. (KADER TIJCLA) hnması yoiunda önemti adımlar atmışor. \ apılanlar elbette yeter- Kdepcfir. Bu konudakimevcut ek- sikliklerimiz. Türkiye'nin geuş- mesine paralei olarak önümüz- deki dönemde giderilecektiıf Başbakan Bülent EcevH de ozürlulerin herkes gıbı uygarlı^n tümTrnkanlanndan vararlanabil- mesinın, eğitim, sağlık ve istih- dam haklannı kullanabilmesinin sosyaldevlet anla>ışuun gereğı ol- duğunu vurguladı. Ecevit şunla- n kaydetti: ••Dünyanın heryerindeözürlü- krin >aratıa faali>ederinin efi iyi şckildc değeriendirilmesi, toplu- mun cşit üyeleri olarak sosyal\a- şamın her alanma kanhnalannın sağlanması >fbu kabhmınönün- deki engelkrin kaklınlması bü- yük önem taşımaktadır. Ozürlü- İerin sorunlanna karşı gösterece- ğjnıiz ügi \ e üreteceğimiz çağdaş çözSmkr.temeiinsan haklaruun birfiereguinsana\« topluma say- gının bir göstergesidir.'" ya-insan-hayvan kıtaplandır. Butur kitaplar A B C kitaplan olarak da nitelendirilmektedir. K.itapta ta- nıtılan nesnenin resmi, altta ise nesnenin tanıtımı için 2 veya 3 cümlelik yazı yer almaktadır. Bu tür kitaplann özelliği obje ve kav- ram tanıtmasıdır. • 4-5Yaş: Gerçekçi öykülerden oluşmaktadır. Evin odasında bu- lunan eşyalann tanınmı, günlük ya- şamda kullanılan eşyalann tarutı- mmı kapsamaktadır. Mekân ger- çektir, yazı iri puntolu olmahdır Konu basit, resim de öyküyü an- latmalıdır. Bu yaştaki çocuklar kendılerine resimli öykü kitapla- nnın okunmasım isterler • 6-7 Yaş: Kavram, dıl, öykü- lerde olmalıdır. Metin uzun olma- malı. Konular ciddi veya gülünç olabilir. Kitapta ana fıkir olmalı. Konunun mesaj vermesı gerekir. Karakteîler makine. yaşanmış olaylar, eşyalar olabilir. Çocuklar doğa,hayvan ve diğcr çocuklan da içine alan kısa ve bol resimli öy- külerden zevk duyarlar. Bu dö- nem bir çocuğun okumaya olan il- gisinı kamçılamak üzere en uy- gun evredir. • 8 Yaş: Konular doğa, insan yasarru olabilir. lmla düzeyine dik- kat edilmeli. Seyahat, serüven. coğrafya, ilk çağlara ait öyküler, okuma konusunda en belirgın il- gı alanlanru oluşturur. Gidereköy- külerdekı mizahtan hoşlanma baş- lar. Resimli serüven ve kahraman- lık dergılerine olan ılgı hâlâ görül- mektedir. Çizgı roman okuma 8 yaşlannda başlamaktadır • 9-10 Yaş: Alışkanhklar geliş- miştir. Cinsiyet farklılığı belirgin- leşmıştir. Bu nedenle öyküde ye- ni kelimeler olmalı, giriş-geliş- me-sonuç kısmına önem verilme- Hdir. Bu yaştaki çocuklar izcilik, serüven ve dehşet veren olaylara, güldürülere, araç ve icatlara, ün- lü kişilerin yaşamına ilgi duyma- ya başlarlar • 11-12 Yaş: Cinsiyet faktörü belirginleştiğinden erkekler bilım ve buluşlara, kızlar ise okul ve ai- le yasammı içeren konulann ya- nında aşk öykülerine ilgi duyarlar. Çocuk kitaplannın ılk sıruflann- da bol resimli ve az yazıh olma- sı, daha sonralan yazılann çoğal- ması, yaşuıa uygun bir okuma ye- teneğı kazanması açısmdan önem- lidir.' ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Demokrat Olmak Bazı şeyleri defalarca ve defalarca yazmama karşın yeniden kaleme alma gereksinimi duymam, inanın beni çok sinirlendiriyor. Fakat öyle şeyler yaşı- yoruz ki bazı şeyleri bir kez daha anım- satmam gerekiyor. Bunlardan biri de "demokrat olmak"... Kendini "demokrat" sayan kimi kö- şeyazarı meslektaşlarımız, "sınırsız" bir demokrasi hayali peşinde. Oysa ki demokrası kuramının hiçbir yerinde, "sınırsız demokrasiden" söz edilmez. Demokrasi, bir toplumda insanlann kendilerini ilgilendiren ya da ilgilendi- rebilecek olan her konuda, kararlann oluşum sürecine "katılımiandır". Yani demokrasi, en basit biçimiyle, katılım demektir. Nereye katılım? Ka- rarlann oluşumuna... Hangi kararlann? Beni ilgilendiren ya da ilgılendirebilecek olan her türlü karann... Katılım, salt "seçimden seçime" oy vermek değildir. Katılım, yaşamın her alanında ve her aşamasında gerçek- lestiritmesi gereken bir eylemdfr. Seçim- lere katılarak oy kullanmak da bir ka- tıhmdır, bir siyasal partiye girerek aktii olarak çalışmak da katılımdır, bir de- mokratik derneğe üye olmak da, bir meslek örgütüne üye olmak da... Hat- ta biryürüyüşe katılmak da "siyasalka- (ı/ım* çerçevesınde değerlendirilmelı- dir, Istanbul Boğazı'na yeni bir köprü yapılmasına karşı çıkmak da... "Demokrat olmak", insanlann katı- lımlannın önündeki engellerin kaldınl- ması için mücadele etmek demektir. Eğer bırtakım insanlar, demokrasinin olanaklannı kullanarak ve demokrasi ku- rallan içinde, demokrasiyı ortadan kal- dırmaya çabalıyoriarsa bunlara "arka çıkmak", demokrat olmak değil "bu- dala" olmaktır. Aynı biçimde, eğer birileri demokra- si içindekı çoğunluğunu başkalannın, yani karşılanndaki "azınlığın" özgürlü- ğünü ortadan kaldırmak ıçin kullan- mak ıstıyoriarsa bunlara engel olma- mak ya da engel otmaya çabalamamak da demokrat olmak değil "salak" ol- maktır. Binlerce kez yazdığım gibi, demok- rasi içinde demokrasiyı yok etme öz- gürlüğü yoktur. Ve demokrasıyi diğer rejimlerden ayıran en temel ve erdem- li özellik; demokrasi içindeki "çoğun- luğun", karşılanndaki "azınlığın" öz- güıiüğünü ortadan kaldıramayacağı ve her türlü azınlığın "devletin koruyu- cu kanatlan altında' varltğını sürdürme- ye ve iktidara talip olmaya haklannm bulunduğudur. 20. yüzyılı kana bogan drktatörlerin büyük bir çoğunluğu, demokrasinin kurallan içinde ve demokrasinin araç- larıyla iktidara gelmışlerdir. Örneğin, Hitler... Gerçekten, Hitler iktidara gehrken sokaklardakı kavgalar dışında, demok- rasi dışı yöntemler kullanmamıştır. (Bi- zim 18 Nisan seçimteriyte, Almanya'da- ki 1929 seçimleri arasında ciddi ben- zerlikler var, ama bunlann değerlen- dirmesini bir başka sefer yapanz...) Alman sosyal demokratlan, komü- nistleri ve liberalleri, Hitler'in yükselişi- ni "engellemedıkleri" için sonradan çok pişman oldular. Fakat bu pışman- lıkları "toplama kamplan" ya da "ha- pishanelerde" ağlaşmaktan başka bir şeye yaramadı. Düşünce özgürlüğü dışında hıçbır özgürlük sınırsız değildir. Tüm özgür- lükler, "başkalannın özgüriüğü" ıle sı- nırlıdır. Bu hem "bireysel" ve hem de "toplumsal ve siyasal" özgüıiükler için söz konusudur. Bireysel olarak özgürlük şöyle ta- nımlanır. "özgürlük, bir başkasının öz- güriüğüne tecavüz etmeksızın ya da tehditoluşturmaksızın, insanın istedi- ği her şeyi yapabılmesıdır." Siyasal ve toplumsal özgürlükler de şöyletanımlanır. "Birtopluluğun, baş- ka topluluklann özgürtüklenne teca- vüz etmeksizin ve tehdit oluşturmak- sızın, istediği gibi yaşamasıdtr." Dikkat edilirse, her iki tanımda da aynı sının görüyoruz: "Başkeüan." Eğer birileri, başkalarının ve elbette bu ara- da benim özgürlüğüme "tehdit oluş- turuyorsa" benim bunu savunmam "demokrat olmak" değildir. Artık ne ol- duğuna siz karar verin... TBMM'ye bir hanım milletvekilinin başörtüsüyle girmesi, kendi "vıcdani kanısı ve ınancıyla" ilgilı birdavranış mı- dır, yoksa benim özgürlüklerime yö- nelik bir tehdıdın işareti midır? Ben bu tutumu, özgürlüklenme yö- nelmiş birtehdit olarak görüyor ve de- ğeriendiriyorum. Sokaktaki insanın ba- şörtüsünden rahatsız olmasam bile, TBMM'deki başörtüsü beni endışe- lendiriyor. Zira, eğer başörtülü hanımlar ve on- lann başörtüsü takmalannı ısteyen bey- ler çoğunluğu elde ederierse, (olacak şey değil ama...) bu insanlann demok- rasiye son vereceklerıni düşünüyorum ve bunun tüm işaretlerinı (kendi be- yanlan dahil) göruyorum. Tüm bu koşullar altında, bu davra- nışanasıl sahip çıkılır, gerçekten anla- yamıyorum. Acaba "binleri" kör mü? Yoksa acaba bende mi bir kusur var?.. DE1 I internet maharetv istemez. Tpniomıyla dijital hallor Ücrptsi/ 3 e-posta adres. "Ben yapamam" demeyin! Bilgisayarınızı itk kez İnternet'le tantştırmak için ıo dakika, kullanmak için birazcık heves gerek... internet'le tüm dünyaya hızlı ve kesintisiz erişim için, Veezy. r i n arayın. ( Vestelnet Muşteri İletişim 0 800 219 01 20 ,«'•:""•; VESTELCm k(m tHtar fteL .veezy.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle