Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5MART1999CUMA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
William Shakespeare 'in Romeo 'luğa soyunup Juliet 'ini arayışınınfilmi,bugün başlıyor
Genç WWle esinperisinin öyküsüKısa süre önce en iyi film, ka-
dın oyuncu ve senaryo dallann-
da kazandıgı 3 Altın Küre ödü-
lünün ardından gittikçe zamanı
yaklaşan Oscar'lara tam 13 dal-
da aday gösterilerek son dönem-
de adından çokça söz ettiren
'Shakespearein Love', 'ÂşıkSha-
kespeare' adıyla bugün gösteri-
me giriyor.
Bin yılın kuşkusuz en önem-
li Ingiliz yazan sayılan ve eser-
leri öteden beri yedinci sanatın
demirbaş senaryo kaynağı olage-
len, 1554-1616 arasındaki 62 yıl-
lık ömrüne nice başyapıt sığdır-
mış, 'büyük' William Shakespe-
are'in, 4 yûzyıl öncesinin Eliza-
beth dönemine denk gelen ve ki-
mi bölümleri karanlıkta kalmış,
30'lu yaşlanyla, tanınmış 'Romeo
veJuKet' oyununu yazması sıra-
sında yaşadığı tıkanıklığı ve san-
cılı yaratma sürecini ele alıyor
'Shakespeare in Love'. Canlı,
esprili, ironik havasıyla keyıfle
izlenen bu yepyeni 'Âşık Sha-
kespeare', kılı kırk yaran gelenek-
sel tngiliz özeniyle Amerikan
sermayesinin ürûnü, 25 milyon
dolara çıkmış, nispeten müteva-
zı ama oldukça çekici bir Mira-
max yapımı.
Zaman zaman 'dektrikö' per-
formanslar çıkaran oyuncuİan,
görüntüleri, müzikleri ve dekor,
kostüm tasarımlanyla bizi 16.
yüzyılın Londrası'na postalayan,
ilginç bir dönem filmı niteliğin-
dekı 'Shakespeare in Love', ede-
biyat tarihçilerince kaleme alınan
biyografılerinde, esrarengiz ya-
şamı hakkında çeşitli varsayım-
lar-senaryolar türetilmiş ünlü ya-
zann, pek bılinmeyen hayatıyla
eserlerini örtüştürüp kaynaştı-
ran, beceri ve ironiyle yazılmış,
Marc Norman-Tom Stoppard
imzalı senaryosundan alıyor gü-
cünü öncelikle.
Gary Okünan'la Tim Rothta-
rafından oynanan.'Hamlet'in ilu
kenarda, köşede kalmış karakte-
ri üstüne yazıp yönettiği 'Ro-
sencrantzAnd Gufldenstern Are
Dead' (1990) fılmıyle Shakespe-
are'e nasıl hınzırcasına vakıf ol-
duğunu zaten kanıtlamış oyun
yazan Tom Stoppard ve Marc
g
ceve maharetli bir şekilde aynn-
tılandınlmış, sağlam bir senar-
YENIBAŞLAYANLAR...
Propaganda
KüJtür Servisi - En son hiç
de iyi hatırlanmayan "Bay
E"yle (1994) 5 yıl öncesinde
bıraktıgımız yönetmen Sinan
Çetin, yeniden kollan sıvayıp
sesli çektiğı ve bütçesi 2
mıryon dolara yaklaşan son
filmiyle bir kez daha
sinemaseverlerin karşısına
çıkıyor: "Propaganda."
Son yıllann "îstanbul
Kanadanmın Altında",
"Eşkıya", "Ağır Roman",
«Her Şey Çok Gûzel Otacak"
vb. gibı gişesi parlak, ilginç
Tûrk filmlerinin izini
süreceğe benzeyen ve
şimdiden propagandası
yapılan "Propaganda"da
Kemal SunaU Metin Akpuıar
gibi ağır toplarlarla Meİtem
CumbuL Rafet El Roman
gibi gençleri bir araya
getiriyor Sinan Çetin.
"Propaganda"da, doğup
büyüğüdü Hisli Hisar
kasabasına Gümrük
Muhafaza Müdürü olarak
dönen Mehdi (Kemal Sunal)
ile çocukluk arkadaşı ve can
dostu Rahim (Metin
Akpınar), ailelerinin
kasabanm tam ortasından
geçen dikenli telle
parçalandığını görüp
kahrolmalan anlatılıyor.
Sakinlerinin yüzyıllardır
birlikte yaşadığı Hisli Hisar
kasabası adeta döşenen
dikenli tellerle altûst
oluverir.
Hisli Hisarlılann ansızın
bozuluveren sosyal
yaşamlannı ve aşklanru,
ticarethanelerinin önüne
dikiliveren dikenli tellere ve
merkezi otoriteye karşı nasıl
savunduklannı hikâye eden
Sinan Çetin. 1948'de
yaşanan bu trajikomik
öykünün, aradan geçen
yanm yüzyıla karşm çok
fazla değişime uğramadığını
gözler önüne seriyor
"Propaganda"da. Aksaray'm
Yalman köyünde çekilen,
laboraruvar işlemeleri
Münih'te yapılan
"Propaganda"da Kemal
Sunal, Metin Akpınar,
Meltem Cumbul, Rafet El
Roman'ın yanı sıra Meral
Orhonsay, Nail KırmızıgüL,
Mûge Oruçkaptan, Ali
Sunal. Nazmiye Oral ve
Kenan Baydemir de rol
alıyor.
Shakespeare in Love /
Yönetmen: John Madden
/ Senaryo: Marc Norman,
Tom Stoppard / Kamera:
Richard Greatrex / Müzik:
Stephen Warbeck /
Kostüm-tasarım: Sandy
Powell / Oyuncular:
Gwyneth Paltrow,
Joseph Fiennes,
Geoffrey Rush, Colin
Firth, Judi Dench, Ben
Affleck, Rupert Everett,
Simon Callovv, Imelda
Staunton, Tom
Wilkinson, Anthony Sher,
Mark VVilliams, /
1999ABD(UIP)
yodan çekilen 'Shakespeare in
Love'ın yönermermse, kraliçe
rollerine abone Dame Judi
Dench'in halktan bın olan saray
bahçıvanma âşık olan Kraliçe
Vktoria'yı oynadığı. 2 mevsim
önce seyrettiğimiz 'Mrs. Brown'
filmiyle arumsadıgımız, kostüm-
lü tarihsel seyirlikler uzmanı ln-
gıliz John Madden.
Sağlam bir senaryo
'Shakespeare in Love'ın anla-
tımı, sinemasal coşku ve buluş-
lardan yoksun, pınltısız olsa da.
yönetmen Madden'ın, görsel
malzemesini derleyıp toparla-
mada ışının ehli, oyuncu yöne-
timinde etkili, beceriklı birzana-
atkâr olduğu rahatlıkla söylene-
bilir.
Müsveddesinde "RomeoveEt-
hel, Korsanın Kızı" adını taşıyan
ve sönfadan. yüzyıllar boyunca
dünyanın en klasik aşk hikâye-
si olagelen ünlü oyunu 'Romeo
veJuliet'ı tamamlayabilmek için
bir esin perisi gereksinen, za-
man zaman sahneye çıkıp aktör-
lük de yapan, Elizabeth dönemi
Londra tiyatrolannın yükselen
oyun yazan-romantik şairi Will
Shakespeare, insani zaaflarla do-
lu, çektigi maddi sıkıntılaryüzün-
den bir an önce köşeyi dönmek
isteyen, tiyatro sahiplerinin pe-
şinde koşruğu, hırslı, ateşli, he-
yecanlı, taşkın bir bohem. Veba
salgını nedenıyle kapatılmateh-
didi altındaki Londra tiyatrolan
birbirleriyle kıyasıya rekabet ha-
linde.
Dönemın gözdesi, VV'iH'in kıs-
kandığı usta oyun yazan Chris-
topher Marlovve (Rupert Eve-
rett) ama VVill'in peşinde olan
kumpanyalar da var. Tiyatroda-
ki belirsiz geleceğı. > azdığı, ya-
zacagı oyunlann başansma bağ-
lı.-G*nçs\a|ta ev]0tûp terk etüği
kansının üstüne ona ilham kay-
nağı olacak yeni aşklar arayan
Will, esin pensini, oyununun seç-
melerine bıyık takarak erkek kı-
lığında katılan, Romeo adayı
Lady Viola De Lesseps'de
(Gwyneth Pattnnv) buluyor çok
geçmeden.
Kraliçe Elizabeth'in çevresin-
den, genç soylu Lady Viola, o dö-
nemde kadınlara yasak sahnele-
re çıkıp oyunculuk yapabilmek
ıçın kıvranan, tiyatro tutkunu.
yazanmıza hayran. numaracı da-
dısının (ImeldaStaunton) da üs-
tüne titrediği, asi ruhlu, genç,
güzel. hassas bir kadın. Aşkın-
dan yerinde duramaz WiH'le ateş-
lı. sıcak beraberliği, başını dön-
dürür genç kadının, sevişme ey-
lemini tiyatrodan bile daha yü-
ce bulur hatta. Yeni bir dünyaya
açılan ve aşkın da panltısıyla
çevresine ışıltılar saçan Viola'yı.
borçlannı göz diktiği kızın çeyi-
ayle edemeyi hesaplayıp Ame-
rika-Virginia'ya gitmeyi planla-
yan, zorba Lord Wessex'le (Co-
lin Firth) evlendirmek ister, dö-
nemin eğlence- gösteri dünyasıy-
la fena halde içli dışlı görünen,
sanata kol kanat geren (ne de ol-
sa Shakespeare'in çağdaşı), In-
gıliz tarihinin efsanevi kraliçesi
Elizabeth (Judi Dench). Günü-
müzden örneklerini çevremizde
göreceğimiz cınsten, kraldan çok
kralcı, tipik bir sansürcü başının
(harika bir Simon Calkm) ya-
sakknna karşı gelerek perde açan
sahnede Juliet'i Viola, Romeo'yu
da bizzat Will oynar ve finalde-
ki aynlış sahnesi de, tıpkı oyu-
nun dramatik finalindeki gibi
noktalanır. Hayatın sanatı taklit
ettiği anlardan birinde.
BunalımİL, bohem yazar
Şimdiye dek eserleri defalar-
ca beyazperdeye uyarlanmış Sha-
kespeare'i bu kezyazarlığı kilit-
lenmiş,fcalSmftKanmış, hayal"
gücü bunalıma girmiş, bohem,
egzantrik ve karizmatik bir Holry-
Bir Auschwitz sonrası masah
Toplama kampına postalanan bir Italyan Yahudi ailesinin ve savaşınîopıama Rampına postalanan bır ıtalyan Yanudı aıiesının ve savaşın
dehşetini çocuğuna hissettirmemek için yırtınan bir babanm öyküsü
Dağıöm tarihi yaklaşan Oscar'lann yaldız- | H ^ ^ WtMDağrnm tarihi yaklaşan Oscar'lann yaldız-
lı heyecanı ve tantanasından yararlanmak
amacıyla yeniden gösterime sokulan, birkaç
ay önce seyrertiğimiz, çeşitli dallardaki Os-
car adayı 'Kraliçe EKzabeth' ya da 'ErRyan'ı
Kurtannak'a yeniden gitmektense tabii ki Ba-
tılı eleştirmenierden genel olarak 'şiirseibir
fab)\ 'sarsıa. harikafBm" övgülerini alan, 1998
Cannes Festıvalı'mn olay-fılmi 'La Vlta e
Beüa- Hayat Güzeldir'e yollandık bu hafta.
1998'in Cannes. Locarno, Toronto, Mont-
real, Vancouver vb. gibi büyük uluslararası
festivallerinden muzafîer dönen, aynca her
yıl Avrupa'nınen iyi fılmine verilen Fefa ödü-
lüne sahip ve 7 dalda Oscar'lara aday. şen-
îik-ödül rekortmeni ttalyan yapımı 'La Vfta
e Bdte- Havat GÜMfcür'. 19401ı yıllan acı-
ya. kana boğarak A\Tupa'yı cehenneme çe-
viren 2. Dünya Savaşı döneminde geçen,
masal gibi mucızelerle dolu bir fîlm. Sava-
şa karşı banşı, hayata baglıhğı, sıcak, güçlü
aıle bağlannı savunarak sonuçta sevginin
gücünü ortaya koyan bir hikâyeyi görüntü-
leyen İtalyan komedyen-yönetmen Roberto
Benignı, 'Diktatör* başyapıtı başta olmak
üzere büyük usta Charİie Chapliıi'ın mira-
sına sahip çıkan bir çizgıde götÜTüyor 'Ha-
vatGüzcİdir'ı Faşist Italya'dan derdestedi-
lerek sürü halinde Nazi toplama kamplanna
postalanan, Yahudi asıllı garson Guido Ori-
face'yie (Roberto Benigni) kansı Dora (Ni-
coktta Brascbi)\ e küçük oğluGıosue'nm (Gi-
orgioCantarini). zaman zaman güldürüp za-
man zaman acıtan hikâyesine,jenerikten iti-
baren kapılmamak pek olası değil, ama fil-
min sonuçta bekJentimizi yeterince karşıla-
yıp doyurduğunu söylemek de pek olası de-
ğil doğrusu.
Çocuklara Benito. Adolfo gibi şüin (!) ad-
Roberto Benigni ve küçük oyuncu Giorgio Cantarini 'Hayat Güzeklir'in baba-oğuiu.
La Vita E Belfa / Yönetmen:
Roberto Benigni / Senaryo:
Vıncenzo Cerami, R.Benigni /
Kamera. Tonino Delli Colli /
Müzik: Nicoia Piovani / Dekor
Kostüm: Danilo Donati /
Oyuncular: Roberto Benigni,
Nicoletta Braschi, Giorgio
Cantarini, Marisa Paredes,
Giustino Durano, Sergio
Bustric, Horst Buchholz, Lydia
Alfonsini /1998 itatya (FilmPop)
lann takıldıgı, 2. Dünya Savaşı döneminin
Itaryası'nda geçen 'HajatGüzekür'in ük ya-
nsında. başrolü de üstleraniş. faşistlerle ka-
fa bulan komedyen- yönetmenin gemi azı-
ya alan komiklıgi ön planda. FeUini'nin 'Se-
kiz Buçuk'undaki, usta yönetmenin alter
ego'su ve unuturmaz kahramanı gibi, Guido
adındaki neşeli, sevimli, kendi halindeki 'kû-
çük adam'ımız. 'üstüne düştüğü' ögretmen
Dora'yla evlenip bir de baba olunca mutlu-
lugundan kabına sığmıyor adeta. Ancak dö-
nemin faşist Italyası'nda ayak seslep duyu-
lan ırkçılıktan nasibini alarak bir Nazi top-
lama kampjnı boyluyor ailesiyle biriikte pa-
ketlenerek.
Ve bundan sonrası, toplama kampmda sa-
vaşın denşetini küçük çocuğuna hissettirme-
mek için adetabirtaraflannı yırtan Guido ba-
banm çırpınmalannın dramatik öyküsü.
Savaş dehşetengiz bir o>nndur!
Küçük çocuğuna, çevredeki bütün bu zul-
mü- kıyımı, acıyı-felaketi, sanki bütün olan-
biten, oynanan bir oyunmuşçasına allayıp
pullayıp inandırarakyutturmaya, cehennem
kampmı cennete çevirmeye uğraşıyor Gu-
ido'muz. Bütün derdt, oyuncaklan (özellik-
le de tankı) çok seven küçük oğluna bir za-
rar gelmesini önleyebilmek. En kötü koşul-
larda biJe çevresine yaşama sevinci yayan,
ölüme yargılı bu 'küçük adam'ın öyküsü,
ahşılmış romantik komedi boyTitlannda sey-
reden ilk yandan sonra trajediye dönüşerek
yürek paralayan bir dram halini alıyor.
Jim Jarmusch'un "Down By Low'yla
1980'li yıllarda Istanbul SinemaGünleri'nde
tanıdjğımız, Fellıni'nin son fılmi "LaVocedet-
la Luna- Aym Sesi'yle (1990) Wtm Wen-
ders'in 'Far Away So Ctose'unda da (1993)
oynayıp Amerikalılarla da çalışarak ulusla-
rarası arenada ünlenen, Italya'nın gfimimüz-
deki en tutulan kornedyeni Roberto 'Kürdan
Joe' Benigni, şimdiye dek dehşetengiz Na-
zi toplama kamplan üstüne perdede seyret-
rjklerimizden bir öiçüde aynlan, tanhsel ger-
çeklerle oynayıp hayal gücünüde devreye so-
kan, naifbir fars havasındaki, seyircisini yer
yer yüreğinden yakalayan, şirin bir Yahudi
soykmmı filmi kotarraış. Soykınmın şirin-
liği mî olurmuş diyenkre, bütün o palyaço
görünûşünün. Mancbiraderlertarzı şakiaban-
lıklannın, pantomim yeteneğinin ardında bir
şairin duyariığiın yansıtan Benigni'nin, Şar-
lo Baba'nm izini sürdüğü ve 'Dftıstino-Pfos-
taa'nın başan reçetesini yineledıği bu traji-
komik filmini sahk verebiliriz.
Kahramanımızın gelini kapıp yeşil arma
attığı düğün, Almanca bilmeden çevirmen-
lige soyundugu kamp, fınalde çıkagelerek sa-
bun yapılmayı bekJeyen küçük oğlanı 'oyna-
nan »yun'a sonunda inandıran ve kurtuluşu
simgeleyen Amerikan tankı gibi kimi unu-
tulmaz sahneler içeren 'Ha>at Güzekür', bir
başyapıt olamasa da soykınm üstüne hatırı
sayıhr, hümanist bir Roberto Benigni filmi
yine de.
wood kahramanı gibi karşımıza
getiren bu dönem filmi, esrar
perdesiyle örtülü yaşamına iliş-
kin az şey bilinen büyük şair-
yazann meçhul dönemiyle tü-
mü klasikleşmiş eserlerini har-
manlayan, ilginç bir fantezi.
1594 yılında Londra'da bütün
zamanlann en büyük aşk hikâ-
yesini, Veronalı âşıklann traje-
disini yaratma-yazma sancılan-
nı çeken genç Will Shakespe-
are'in tutkuyla bağlandığı esin pe-
risi ve aşkı Lady Viola'nın kısa
sürede yazann gerçek hayatında-
ki Juliet'ine dönüştüğüfilm,Sha-
kespeare komedilerinin yanlış
kimlikler, cinsiyet degiştirme-
ler, vb. gibi değişmez öğelerini
deiçeriyor. 16. yüzyıldan günü-
müze köprüler kuran 'ÂşıkSha-
kespeare'de tasvir edilen dünya,
ticari eğilimlerin yaratıcılığı teh-
dit «ttğı, 3ma^rekBboti^in ve
kıskançlığın doruğa vurduğu,
egolann kontrolden çıktığı, ka-
dının ikinci sınıf vatandaş
sayıldığı, özetle günümüz-
den hiç de farklı görünüm-
ler arz etmeyen, çağdaş bir
dünya. Yazar-şair, esin pe-
risiyle yaratır klişesinden
yola çıkıp Shakespeare ve
yaşamı aracılığıyla sanatla
hayatın, hayatla sanatın bir-
birini taklit ettiği, ilginç.
çekici, eğlenceli bir seyir-
lık.
Hginç bir fantazi
Tarihsel gerçeklere bağ-
lı kalan yanlanyla hayal gü-
cünün ürünü, ironik bölüm-
ler arasında gidip gelen ve
komediden drama dönü-
şen, özetle 'Romeo Juliet'
klasiğıni yazann hayatına
uygulama formülüyle gfir-
çekleştirilmiş 'Shakespe-
are in Love'm getirdiğı baş-
lıca yenilik bu kısacası:
Shakespeare'in bılinmedik
hayatıyla, eserini örtüştürüp
kaynaştırması ve Elizabeth
dönemindeki tiyatrolann
aslına uygun kurulduğu de-
korları, kostümleriyle bir
dönemi beceriyle yeniden
canlandırması. Tarihsel ger-
çeklere uyup uymadığinın
fazlaca önemi yok fılmin.
Seyirciye keyif veren,
edebi ve eğlenceli bir fan-
teziden öteye geçmeyen
'ÂsıkShakespeare'i özellık-
le tiyatroyu sinemadan da-
ha önemli sayanlann' da-
ha çok tat alarak seyrede-
ceği de ileri sürülebilir. Yö-
netmen John Madden im-
zalı bu canlı, akıcı, çağdaş
romantik komedi deneme-
sinde, zengin bir oyuncu
kadrosu da öne çıkıyor, ge-
nelde değişken görüntü ve-
ren, bir melek gibi olup. bir
sıska, bir sıradan kız gibi
görünen Gwyneth Palt-
rovv'dan, bana sürekli ağlak,
gıcık, sinir şarkıcı Doğuş'u
anımsatan, ama iyi bir
oyuncu olacağını sezdiren
Ralph'ın kardeşi Joseph Fi-
ennes'a rakiplerinin işken-
ce yaptığı, 'GüllTyatrosu'
patronu, kumaz. sefıl, se-
vimli Geoffrey Rush'dan
espri sahibi, kudretli krali-
çe Judi Dench'e kadar.
Kısa rollerde görünen
Rupert Everett. Ben Aff-
leck, Imelda Staunton, Tom
Wükinson gibi oyuncular
da çok şey katıyorlar 'Âşık
Shakespeare'e. Eski oyun-
cu Stephen Warbeck'in mü-
zikleri de akılda kahyorbu
şık şıkırdım dönem filmin-
den.
KEDİ GOZU
VECDt SAYAR
Bip iki KediiHii Öfkesi
Gözünüz aydın sevgili kedi dosttan (!)... Istediğiniz
oJdu. Beklenen tebliğ, 19 Şubat tarihli Resmi Gaze-
te'de yayımlanarak yürüıiüğe girdi.
Bundan böyle, yaşamlannı düşünce üreterek sür-
düren kedilerdedeftertutmakzorunda... Köşebaşın-
daki bakkaldan ya da benzin istasyonundan hiçbirfar-
kımız kalmıyor.
Eee, ne yapalım, iktidarda sosyal adaletten yana bir
parti var. Bu partinin eskı Maliye Bakanı (ve bu yasa-
nın miman), yeni Istanbul beledıye başkan adayı Ze-
keriya Temizej ne diyor: "Niye kalkıp da bir iki kişi
savunulsun?" Öyle ya, geniş krtlelere tavizler vermek
varken, bir iki kedinin lafı mı olur?
•••
Kötü niyetli kediler böyle söylüyor. Ama, ben onla-
ra inanmıyorum.
Annesi ressam, kendisı şair ve gazeteci Başbaka-
nımız da böyle bir yasaya imza koyduğuna göre, el-
bette büyüklerimizin bir bildiği vardır.
Bu yasa, kedilerden yana olmasa, yasayi hazıria-
yan Sayın Bakanı, ülkenin kültür ve sanat başkentj olan
Istanbul'a aday yaparlar mıydı hiç?
Sanınm şöyle düşünmüş olmalı büyüklerimiz: "Ke-
diler, son günlerde politikaya fazla merak saldılar.
Hertıaldeyapacak ışlehyok. Onlan bıraz meşgul ede-
lim de üstlerine vazife olmayan işlere kanşmasınlar..."
Haydi bakalım kediler, öğrenmenin yaşı yoktur. İs-
ter ressam dun, ister müzisyen, bırakın fırçalannızı,
notalannızı bir kenara, politikayia uğraşmaktan da
vazgeçin, buyrun kara kaplı defterin başına...
Defter tutmayı, makbuz bastırmayı, masraf karşılı-
ğı fatura almayı. aylık KDV ödemeyi, üç ayda bir Ge-
çici Vergi Beyannamesi vermeyi, ytllık Gelir Verginizi
adam gibi hesaplamayı bir güzel öğrenin. Sonra da,
yjllık net gelırinizin yüzde 52.14'ünü (Sayın Mustafa
Ozyürek'in yaptığı hesaplara dayanarak söylüyorum
bunu) nasıl ödeyeceğinizi...
Hem, kedi olmakla fazla övünmeyin öyle. Hayali ih-
racat yapmayı becerebilir misiniz siz? Hayal kurup ro-
man yazmaya benzemez bu işler.
Yok, uygar ülkelerde kediteri bürokrarik işlemlere boğ-
mak bir yana, bir dolu kolayiık sağlanırmış, türlü çe-
şitli vergi muafryetleri tanınırmış, takmayın kafanızı
böyle şeylere. "Vatanın milletin selameti için böylesi
gerekliymiş" deyin, gönül ferahlığı ile ödeyin vergile-
rinizi.
Bu arada. sakın ola kı, kışkırtmalara kapılmayın.
Bekir Coşkun'dan Melih Aşık'a, Güngör Uras'tan,
Emin Çölaşan'a kadar bu konuda nefes tüketen ga-
zetecılere kanmayın. Bu yasaya olumlu oy kullanan
yüzlerce milletvekili bu işten anlamıyor da, onlar mı
biliyor doğrusunu.
Tabii, laf dinlemeyen, kedilerin hakkmı korumakta
inat eden milletvekillerimiz de oldu son Meclis'te.
Ama, galiba kedilerin hakkmı korumak pek tekin bir
iş değil. Baksanıza, başta "Vergı Yasası'nın telifge-
Iirieh ile ilgili geçicı 7. maddesinin kaldınlmasına iliş-
kinyasa teklifi'ni hazırlayan CHP Istanbul Milletveki-
li Ercan Karakaş olmak üzere, teklrfe imza koyan çe-
şitli partilerden milletvekıllerinın bir kısmı (CHP'li Al-
gan Hacaloğlu, Ahmet Güryüz Ketenci) listelerde
alt sıralarda, bir kısmı seçıme girmeme kararı aldı.
(CHP'li Atilla Sav, bağımsız Mümtaz Soysai). Bıj
durumda, yeni MeclisTe'kedilerin hakkmı korumak,
tekJrf sahıplerinden iki CHP'li (Fikri Sağlar ve Sabri
ErgüQ ile iki ANAP'lıya kalıyor (Yılmaz Karakoyun-
lu ve Yüksel Yalova).
Tabii, bir de yeni Meclis'e girmelerini gönülden di-
lediğimiz çeşitli partiterden kedilere (Sözün burasın-
da, geçen yazımızda veri yetersizliğinden adını ana-
madıöım kedilere de başarı dileklerimi iletmek istiyo-
rum. îşçi Partisi'nden adaylığını koyan Tunca Yön-
der, Talip Apaydın, Ismet Kemal Karadayi, Nejat
Birdoğan, Prof. Cahit Tanyol'a... ODP'den Orhan Tay-
lan, Ahmet Nesin, Masis Kürkçigil. Prof. Sadun Aren,
Prof. Ali Nesin. Prof. Mete Tunçay, Ömer Laçiner,
Doç. Dr. Ufuk Uras'a ve gene adlannı unutmuş ola-
bileceğim diğer bilim ve sanat kedilerine).
Belkı, CHP listelerinde de gözümüzden kaçmış ba-
zı kediler olabilir (Prof. Zafer Üskül var örneğin. Ama,
önseçim sonucu listenin arka sıralannda yer aldı ne
yazık ki... Ne yaparsınız, demokrasinin 'de/egeii, ya-
ni 'alla turca' versiyonunun cilveleri)...
DSP kanadında kedileri Ismail Cem ve Ahmet Tan
temsil ediyor. Ama, onlann da kedilere ayıracak va-
kitJeri yok. DSP'li Kültür Bakanı ise, kedilerin deftere
bağlanması konusunda suskunluğunu sürdürüyor.
Herhalde, partisinin görüşünü savunuyordur.
Kedileri savunacak değil ya!
Dusty Sppmgfield öldü
• LONDRA (AA)- 19601ı yıllann Ingiliz pop yıldızı
Dusy Springfıeld (59), uzun süredır mücadele ettiği
göğüs kanserine yenik düşerek yaşama veda etti.
Spnngfield'ın menajeri Paul Fenn. sanatçmın geçen
salı gecesi Londra'nın batısındaki Henlhey-on-
Thames'de bulunan evinde öldüğünü bildirdi. Gerçek
adı Mary O'Brien olan Springfield, 1960'lı yıllarda
kardeşi Tom ile 'Springfields' grubunu kurdu.
Ingiltere'nin en iyi beyaz soul şarkıcısı olarak kabul
edilen Springfıeld'ın 1963 yılında seslendirdiği solo
şarkısı 'I Only Want To Be With You' bir pop klasiği
oldu. 'You Don't Have To Say You Love Me' ile
1966'da dünya çapında başan kazanan sanatçı, bu •
şarkısıyla hayatında ilk ve son kez lngiltere müzik
listelerinde ilk sıraya yerleşti. 1968'de yerleştiği
ABD'nin Tennessee eyaletinin Memphis kenrinde
yaptığı" Dusty in Memphis" adlı albüm, dönemin
eleştirmenlerince son yıllann en iyi albümü olarak
nitelendirildi. Müzik listelerinden kaybolduktan sonra
1975'te bir gazeteye biseksüel olduğuna dair demeç
veren Springfıeld, daha sonraki yıllannda tenis yıldızı
Billie Jean King ile yaşamayı ve hayvan haklan için
kampanyalara katılmayı seçti. 1980'li yıllarda Ingiliz
müzik grubu Pet Shop Boys ile söylediği 'What Have
I Done To Deserve This?' ile başanyı yeniden
yakalayan sanatçı, Pet Shop Boys'un yazdığı
"Scandal' adlı parçayla da adından söz ettirmişti.
BUGÜN
• GOETHE INSTITUT'te saat 19.00'da AK
Sinnen'ın başkanlık edeceği, Goethe Institut'un
Genel Sekreteri Dr. Joachim Sartorius, Avrupa
Üniversitesi Viadrina'dan Prof. Dr. Karl SchJögel,
Prof. DT. Erdal İnönü ve tstanbul Kültür Sanat Vakfi
Genel Müdürü Meüh Fereli'nin katılacağı
'Globaileşme Dönemi'nde Kültür Politikalan'
başlıklı açıkoturum yer alıyor. (252 52 14) • v.-
• tDOB, saat 19.00'da AKM'de 'Müzikallerden
Seçmeler' başlıklı gösteriyı sahneleyecek.
(25110 23) %,
• VftMAR StNAN ÜNİVERStTESİ Tophane-i
Amire Sanat ve Kültür Merkezi'nde, üniversitenin
116. kuruluş yıldönümü nedeniyle düzenlenen
'MSÜ Devlet Konservatuvan Toplu Gösterisi'
(müzik, tiyatro, bale) saat 18.00'de izlenebilir.
(243 20 48)