20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5MART1999CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 William Shakespeare 'in Romeo 'luğa soyunup Juliet 'ini arayışınınfilmi,bugün başlıyor Genç WWle esinperisinin öyküsüKısa süre önce en iyi film, ka- dın oyuncu ve senaryo dallann- da kazandıgı 3 Altın Küre ödü- lünün ardından gittikçe zamanı yaklaşan Oscar'lara tam 13 dal- da aday gösterilerek son dönem- de adından çokça söz ettiren 'Shakespearein Love', 'ÂşıkSha- kespeare' adıyla bugün gösteri- me giriyor. Bin yılın kuşkusuz en önem- li Ingiliz yazan sayılan ve eser- leri öteden beri yedinci sanatın demirbaş senaryo kaynağı olage- len, 1554-1616 arasındaki 62 yıl- lık ömrüne nice başyapıt sığdır- mış, 'büyük' William Shakespe- are'in, 4 yûzyıl öncesinin Eliza- beth dönemine denk gelen ve ki- mi bölümleri karanlıkta kalmış, 30'lu yaşlanyla, tanınmış 'Romeo veJuKet' oyununu yazması sıra- sında yaşadığı tıkanıklığı ve san- cılı yaratma sürecini ele alıyor 'Shakespeare in Love'. Canlı, esprili, ironik havasıyla keyıfle izlenen bu yepyeni 'Âşık Sha- kespeare', kılı kırk yaran gelenek- sel tngiliz özeniyle Amerikan sermayesinin ürûnü, 25 milyon dolara çıkmış, nispeten müteva- zı ama oldukça çekici bir Mira- max yapımı. Zaman zaman 'dektrikö' per- formanslar çıkaran oyuncuİan, görüntüleri, müzikleri ve dekor, kostüm tasarımlanyla bizi 16. yüzyılın Londrası'na postalayan, ilginç bir dönem filmı niteliğin- dekı 'Shakespeare in Love', ede- biyat tarihçilerince kaleme alınan biyografılerinde, esrarengiz ya- şamı hakkında çeşitli varsayım- lar-senaryolar türetilmiş ünlü ya- zann, pek bılinmeyen hayatıyla eserlerini örtüştürüp kaynaştı- ran, beceri ve ironiyle yazılmış, Marc Norman-Tom Stoppard imzalı senaryosundan alıyor gü- cünü öncelikle. Gary Okünan'la Tim Rothta- rafından oynanan.'Hamlet'in ilu kenarda, köşede kalmış karakte- ri üstüne yazıp yönettiği 'Ro- sencrantzAnd Gufldenstern Are Dead' (1990) fılmıyle Shakespe- are'e nasıl hınzırcasına vakıf ol- duğunu zaten kanıtlamış oyun yazan Tom Stoppard ve Marc g ceve maharetli bir şekilde aynn- tılandınlmış, sağlam bir senar- YENIBAŞLAYANLAR... Propaganda KüJtür Servisi - En son hiç de iyi hatırlanmayan "Bay E"yle (1994) 5 yıl öncesinde bıraktıgımız yönetmen Sinan Çetin, yeniden kollan sıvayıp sesli çektiğı ve bütçesi 2 mıryon dolara yaklaşan son filmiyle bir kez daha sinemaseverlerin karşısına çıkıyor: "Propaganda." Son yıllann "îstanbul Kanadanmın Altında", "Eşkıya", "Ağır Roman", «Her Şey Çok Gûzel Otacak" vb. gibı gişesi parlak, ilginç Tûrk filmlerinin izini süreceğe benzeyen ve şimdiden propagandası yapılan "Propaganda"da Kemal SunaU Metin Akpuıar gibi ağır toplarlarla Meİtem CumbuL Rafet El Roman gibi gençleri bir araya getiriyor Sinan Çetin. "Propaganda"da, doğup büyüğüdü Hisli Hisar kasabasına Gümrük Muhafaza Müdürü olarak dönen Mehdi (Kemal Sunal) ile çocukluk arkadaşı ve can dostu Rahim (Metin Akpınar), ailelerinin kasabanm tam ortasından geçen dikenli telle parçalandığını görüp kahrolmalan anlatılıyor. Sakinlerinin yüzyıllardır birlikte yaşadığı Hisli Hisar kasabası adeta döşenen dikenli tellerle altûst oluverir. Hisli Hisarlılann ansızın bozuluveren sosyal yaşamlannı ve aşklanru, ticarethanelerinin önüne dikiliveren dikenli tellere ve merkezi otoriteye karşı nasıl savunduklannı hikâye eden Sinan Çetin. 1948'de yaşanan bu trajikomik öykünün, aradan geçen yanm yüzyıla karşm çok fazla değişime uğramadığını gözler önüne seriyor "Propaganda"da. Aksaray'm Yalman köyünde çekilen, laboraruvar işlemeleri Münih'te yapılan "Propaganda"da Kemal Sunal, Metin Akpınar, Meltem Cumbul, Rafet El Roman'ın yanı sıra Meral Orhonsay, Nail KırmızıgüL, Mûge Oruçkaptan, Ali Sunal. Nazmiye Oral ve Kenan Baydemir de rol alıyor. Shakespeare in Love / Yönetmen: John Madden / Senaryo: Marc Norman, Tom Stoppard / Kamera: Richard Greatrex / Müzik: Stephen Warbeck / Kostüm-tasarım: Sandy Powell / Oyuncular: Gwyneth Paltrow, Joseph Fiennes, Geoffrey Rush, Colin Firth, Judi Dench, Ben Affleck, Rupert Everett, Simon Callovv, Imelda Staunton, Tom Wilkinson, Anthony Sher, Mark VVilliams, / 1999ABD(UIP) yodan çekilen 'Shakespeare in Love'ın yönermermse, kraliçe rollerine abone Dame Judi Dench'in halktan bın olan saray bahçıvanma âşık olan Kraliçe Vktoria'yı oynadığı. 2 mevsim önce seyrettiğimiz 'Mrs. Brown' filmiyle arumsadıgımız, kostüm- lü tarihsel seyirlikler uzmanı ln- gıliz John Madden. Sağlam bir senaryo 'Shakespeare in Love'ın anla- tımı, sinemasal coşku ve buluş- lardan yoksun, pınltısız olsa da. yönetmen Madden'ın, görsel malzemesini derleyıp toparla- mada ışının ehli, oyuncu yöne- timinde etkili, beceriklı birzana- atkâr olduğu rahatlıkla söylene- bilir. Müsveddesinde "RomeoveEt- hel, Korsanın Kızı" adını taşıyan ve sönfadan. yüzyıllar boyunca dünyanın en klasik aşk hikâye- si olagelen ünlü oyunu 'Romeo veJuliet'ı tamamlayabilmek için bir esin perisi gereksinen, za- man zaman sahneye çıkıp aktör- lük de yapan, Elizabeth dönemi Londra tiyatrolannın yükselen oyun yazan-romantik şairi Will Shakespeare, insani zaaflarla do- lu, çektigi maddi sıkıntılaryüzün- den bir an önce köşeyi dönmek isteyen, tiyatro sahiplerinin pe- şinde koşruğu, hırslı, ateşli, he- yecanlı, taşkın bir bohem. Veba salgını nedenıyle kapatılmateh- didi altındaki Londra tiyatrolan birbirleriyle kıyasıya rekabet ha- linde. Dönemın gözdesi, VV'iH'in kıs- kandığı usta oyun yazan Chris- topher Marlovve (Rupert Eve- rett) ama VVill'in peşinde olan kumpanyalar da var. Tiyatroda- ki belirsiz geleceğı. > azdığı, ya- zacagı oyunlann başansma bağ- lı.-G*nçs\a|ta ev]0tûp terk etüği kansının üstüne ona ilham kay- nağı olacak yeni aşklar arayan Will, esin pensini, oyununun seç- melerine bıyık takarak erkek kı- lığında katılan, Romeo adayı Lady Viola De Lesseps'de (Gwyneth Pattnnv) buluyor çok geçmeden. Kraliçe Elizabeth'in çevresin- den, genç soylu Lady Viola, o dö- nemde kadınlara yasak sahnele- re çıkıp oyunculuk yapabilmek ıçın kıvranan, tiyatro tutkunu. yazanmıza hayran. numaracı da- dısının (ImeldaStaunton) da üs- tüne titrediği, asi ruhlu, genç, güzel. hassas bir kadın. Aşkın- dan yerinde duramaz WiH'le ateş- lı. sıcak beraberliği, başını dön- dürür genç kadının, sevişme ey- lemini tiyatrodan bile daha yü- ce bulur hatta. Yeni bir dünyaya açılan ve aşkın da panltısıyla çevresine ışıltılar saçan Viola'yı. borçlannı göz diktiği kızın çeyi- ayle edemeyi hesaplayıp Ame- rika-Virginia'ya gitmeyi planla- yan, zorba Lord Wessex'le (Co- lin Firth) evlendirmek ister, dö- nemin eğlence- gösteri dünyasıy- la fena halde içli dışlı görünen, sanata kol kanat geren (ne de ol- sa Shakespeare'in çağdaşı), In- gıliz tarihinin efsanevi kraliçesi Elizabeth (Judi Dench). Günü- müzden örneklerini çevremizde göreceğimiz cınsten, kraldan çok kralcı, tipik bir sansürcü başının (harika bir Simon Calkm) ya- sakknna karşı gelerek perde açan sahnede Juliet'i Viola, Romeo'yu da bizzat Will oynar ve finalde- ki aynlış sahnesi de, tıpkı oyu- nun dramatik finalindeki gibi noktalanır. Hayatın sanatı taklit ettiği anlardan birinde. BunalımİL, bohem yazar Şimdiye dek eserleri defalar- ca beyazperdeye uyarlanmış Sha- kespeare'i bu kezyazarlığı kilit- lenmiş,fcalSmftKanmış, hayal" gücü bunalıma girmiş, bohem, egzantrik ve karizmatik bir Holry- Bir Auschwitz sonrası masah Toplama kampına postalanan bir Italyan Yahudi ailesinin ve savaşınîopıama Rampına postalanan bır ıtalyan Yanudı aıiesının ve savaşın dehşetini çocuğuna hissettirmemek için yırtınan bir babanm öyküsü Dağıöm tarihi yaklaşan Oscar'lann yaldız- | H ^ ^ WtMDağrnm tarihi yaklaşan Oscar'lann yaldız- lı heyecanı ve tantanasından yararlanmak amacıyla yeniden gösterime sokulan, birkaç ay önce seyrertiğimiz, çeşitli dallardaki Os- car adayı 'Kraliçe EKzabeth' ya da 'ErRyan'ı Kurtannak'a yeniden gitmektense tabii ki Ba- tılı eleştirmenierden genel olarak 'şiirseibir fab)\ 'sarsıa. harikafBm" övgülerini alan, 1998 Cannes Festıvalı'mn olay-fılmi 'La Vlta e Beüa- Hayat Güzeldir'e yollandık bu hafta. 1998'in Cannes. Locarno, Toronto, Mont- real, Vancouver vb. gibi büyük uluslararası festivallerinden muzafîer dönen, aynca her yıl Avrupa'nınen iyi fılmine verilen Fefa ödü- lüne sahip ve 7 dalda Oscar'lara aday. şen- îik-ödül rekortmeni ttalyan yapımı 'La Vfta e Bdte- Havat GÜMfcür'. 19401ı yıllan acı- ya. kana boğarak A\Tupa'yı cehenneme çe- viren 2. Dünya Savaşı döneminde geçen, masal gibi mucızelerle dolu bir fîlm. Sava- şa karşı banşı, hayata baglıhğı, sıcak, güçlü aıle bağlannı savunarak sonuçta sevginin gücünü ortaya koyan bir hikâyeyi görüntü- leyen İtalyan komedyen-yönetmen Roberto Benignı, 'Diktatör* başyapıtı başta olmak üzere büyük usta Charİie Chapliıi'ın mira- sına sahip çıkan bir çizgıde götÜTüyor 'Ha- vatGüzcİdir'ı Faşist Italya'dan derdestedi- lerek sürü halinde Nazi toplama kamplanna postalanan, Yahudi asıllı garson Guido Ori- face'yie (Roberto Benigni) kansı Dora (Ni- coktta Brascbi)\ e küçük oğluGıosue'nm (Gi- orgioCantarini). zaman zaman güldürüp za- man zaman acıtan hikâyesine,jenerikten iti- baren kapılmamak pek olası değil, ama fil- min sonuçta bekJentimizi yeterince karşıla- yıp doyurduğunu söylemek de pek olası de- ğil doğrusu. Çocuklara Benito. Adolfo gibi şüin (!) ad- Roberto Benigni ve küçük oyuncu Giorgio Cantarini 'Hayat Güzeklir'in baba-oğuiu. La Vita E Belfa / Yönetmen: Roberto Benigni / Senaryo: Vıncenzo Cerami, R.Benigni / Kamera. Tonino Delli Colli / Müzik: Nicoia Piovani / Dekor Kostüm: Danilo Donati / Oyuncular: Roberto Benigni, Nicoletta Braschi, Giorgio Cantarini, Marisa Paredes, Giustino Durano, Sergio Bustric, Horst Buchholz, Lydia Alfonsini /1998 itatya (FilmPop) lann takıldıgı, 2. Dünya Savaşı döneminin Itaryası'nda geçen 'HajatGüzekür'in ük ya- nsında. başrolü de üstleraniş. faşistlerle ka- fa bulan komedyen- yönetmenin gemi azı- ya alan komiklıgi ön planda. FeUini'nin 'Se- kiz Buçuk'undaki, usta yönetmenin alter ego'su ve unuturmaz kahramanı gibi, Guido adındaki neşeli, sevimli, kendi halindeki 'kû- çük adam'ımız. 'üstüne düştüğü' ögretmen Dora'yla evlenip bir de baba olunca mutlu- lugundan kabına sığmıyor adeta. Ancak dö- nemin faşist Italyası'nda ayak seslep duyu- lan ırkçılıktan nasibini alarak bir Nazi top- lama kampjnı boyluyor ailesiyle biriikte pa- ketlenerek. Ve bundan sonrası, toplama kampmda sa- vaşın denşetini küçük çocuğuna hissettirme- mek için adetabirtaraflannı yırtan Guido ba- banm çırpınmalannın dramatik öyküsü. Savaş dehşetengiz bir o>nndur! Küçük çocuğuna, çevredeki bütün bu zul- mü- kıyımı, acıyı-felaketi, sanki bütün olan- biten, oynanan bir oyunmuşçasına allayıp pullayıp inandırarakyutturmaya, cehennem kampmı cennete çevirmeye uğraşıyor Gu- ido'muz. Bütün derdt, oyuncaklan (özellik- le de tankı) çok seven küçük oğluna bir za- rar gelmesini önleyebilmek. En kötü koşul- larda biJe çevresine yaşama sevinci yayan, ölüme yargılı bu 'küçük adam'ın öyküsü, ahşılmış romantik komedi boyTitlannda sey- reden ilk yandan sonra trajediye dönüşerek yürek paralayan bir dram halini alıyor. Jim Jarmusch'un "Down By Low'yla 1980'li yıllarda Istanbul SinemaGünleri'nde tanıdjğımız, Fellıni'nin son fılmi "LaVocedet- la Luna- Aym Sesi'yle (1990) Wtm Wen- ders'in 'Far Away So Ctose'unda da (1993) oynayıp Amerikalılarla da çalışarak ulusla- rarası arenada ünlenen, Italya'nın gfimimüz- deki en tutulan kornedyeni Roberto 'Kürdan Joe' Benigni, şimdiye dek dehşetengiz Na- zi toplama kamplan üstüne perdede seyret- rjklerimizden bir öiçüde aynlan, tanhsel ger- çeklerle oynayıp hayal gücünüde devreye so- kan, naifbir fars havasındaki, seyircisini yer yer yüreğinden yakalayan, şirin bir Yahudi soykmmı filmi kotarraış. Soykınmın şirin- liği mî olurmuş diyenkre, bütün o palyaço görünûşünün. Mancbiraderlertarzı şakiaban- lıklannın, pantomim yeteneğinin ardında bir şairin duyariığiın yansıtan Benigni'nin, Şar- lo Baba'nm izini sürdüğü ve 'Dftıstino-Pfos- taa'nın başan reçetesini yineledıği bu traji- komik filmini sahk verebiliriz. Kahramanımızın gelini kapıp yeşil arma attığı düğün, Almanca bilmeden çevirmen- lige soyundugu kamp, fınalde çıkagelerek sa- bun yapılmayı bekJeyen küçük oğlanı 'oyna- nan »yun'a sonunda inandıran ve kurtuluşu simgeleyen Amerikan tankı gibi kimi unu- tulmaz sahneler içeren 'Ha>at Güzekür', bir başyapıt olamasa da soykınm üstüne hatırı sayıhr, hümanist bir Roberto Benigni filmi yine de. wood kahramanı gibi karşımıza getiren bu dönem filmi, esrar perdesiyle örtülü yaşamına iliş- kin az şey bilinen büyük şair- yazann meçhul dönemiyle tü- mü klasikleşmiş eserlerini har- manlayan, ilginç bir fantezi. 1594 yılında Londra'da bütün zamanlann en büyük aşk hikâ- yesini, Veronalı âşıklann traje- disini yaratma-yazma sancılan- nı çeken genç Will Shakespe- are'in tutkuyla bağlandığı esin pe- risi ve aşkı Lady Viola'nın kısa sürede yazann gerçek hayatında- ki Juliet'ine dönüştüğüfilm,Sha- kespeare komedilerinin yanlış kimlikler, cinsiyet degiştirme- ler, vb. gibi değişmez öğelerini deiçeriyor. 16. yüzyıldan günü- müze köprüler kuran 'ÂşıkSha- kespeare'de tasvir edilen dünya, ticari eğilimlerin yaratıcılığı teh- dit «ttğı, 3ma^rekBboti^in ve kıskançlığın doruğa vurduğu, egolann kontrolden çıktığı, ka- dının ikinci sınıf vatandaş sayıldığı, özetle günümüz- den hiç de farklı görünüm- ler arz etmeyen, çağdaş bir dünya. Yazar-şair, esin pe- risiyle yaratır klişesinden yola çıkıp Shakespeare ve yaşamı aracılığıyla sanatla hayatın, hayatla sanatın bir- birini taklit ettiği, ilginç. çekici, eğlenceli bir seyir- lık. Hginç bir fantazi Tarihsel gerçeklere bağ- lı kalan yanlanyla hayal gü- cünün ürünü, ironik bölüm- ler arasında gidip gelen ve komediden drama dönü- şen, özetle 'Romeo Juliet' klasiğıni yazann hayatına uygulama formülüyle gfir- çekleştirilmiş 'Shakespe- are in Love'm getirdiğı baş- lıca yenilik bu kısacası: Shakespeare'in bılinmedik hayatıyla, eserini örtüştürüp kaynaştırması ve Elizabeth dönemindeki tiyatrolann aslına uygun kurulduğu de- korları, kostümleriyle bir dönemi beceriyle yeniden canlandırması. Tarihsel ger- çeklere uyup uymadığinın fazlaca önemi yok fılmin. Seyirciye keyif veren, edebi ve eğlenceli bir fan- teziden öteye geçmeyen 'ÂsıkShakespeare'i özellık- le tiyatroyu sinemadan da- ha önemli sayanlann' da- ha çok tat alarak seyrede- ceği de ileri sürülebilir. Yö- netmen John Madden im- zalı bu canlı, akıcı, çağdaş romantik komedi deneme- sinde, zengin bir oyuncu kadrosu da öne çıkıyor, ge- nelde değişken görüntü ve- ren, bir melek gibi olup. bir sıska, bir sıradan kız gibi görünen Gwyneth Palt- rovv'dan, bana sürekli ağlak, gıcık, sinir şarkıcı Doğuş'u anımsatan, ama iyi bir oyuncu olacağını sezdiren Ralph'ın kardeşi Joseph Fi- ennes'a rakiplerinin işken- ce yaptığı, 'GüllTyatrosu' patronu, kumaz. sefıl, se- vimli Geoffrey Rush'dan espri sahibi, kudretli krali- çe Judi Dench'e kadar. Kısa rollerde görünen Rupert Everett. Ben Aff- leck, Imelda Staunton, Tom Wükinson gibi oyuncular da çok şey katıyorlar 'Âşık Shakespeare'e. Eski oyun- cu Stephen Warbeck'in mü- zikleri de akılda kahyorbu şık şıkırdım dönem filmin- den. KEDİ GOZU VECDt SAYAR Bip iki KediiHii Öfkesi Gözünüz aydın sevgili kedi dosttan (!)... Istediğiniz oJdu. Beklenen tebliğ, 19 Şubat tarihli Resmi Gaze- te'de yayımlanarak yürüıiüğe girdi. Bundan böyle, yaşamlannı düşünce üreterek sür- düren kedilerdedeftertutmakzorunda... Köşebaşın- daki bakkaldan ya da benzin istasyonundan hiçbirfar- kımız kalmıyor. Eee, ne yapalım, iktidarda sosyal adaletten yana bir parti var. Bu partinin eskı Maliye Bakanı (ve bu yasa- nın miman), yeni Istanbul beledıye başkan adayı Ze- keriya Temizej ne diyor: "Niye kalkıp da bir iki kişi savunulsun?" Öyle ya, geniş krtlelere tavizler vermek varken, bir iki kedinin lafı mı olur? ••• Kötü niyetli kediler böyle söylüyor. Ama, ben onla- ra inanmıyorum. Annesi ressam, kendisı şair ve gazeteci Başbaka- nımız da böyle bir yasaya imza koyduğuna göre, el- bette büyüklerimizin bir bildiği vardır. Bu yasa, kedilerden yana olmasa, yasayi hazıria- yan Sayın Bakanı, ülkenin kültür ve sanat başkentj olan Istanbul'a aday yaparlar mıydı hiç? Sanınm şöyle düşünmüş olmalı büyüklerimiz: "Ke- diler, son günlerde politikaya fazla merak saldılar. Hertıaldeyapacak ışlehyok. Onlan bıraz meşgul ede- lim de üstlerine vazife olmayan işlere kanşmasınlar..." Haydi bakalım kediler, öğrenmenin yaşı yoktur. İs- ter ressam dun, ister müzisyen, bırakın fırçalannızı, notalannızı bir kenara, politikayia uğraşmaktan da vazgeçin, buyrun kara kaplı defterin başına... Defter tutmayı, makbuz bastırmayı, masraf karşılı- ğı fatura almayı. aylık KDV ödemeyi, üç ayda bir Ge- çici Vergi Beyannamesi vermeyi, ytllık Gelir Verginizi adam gibi hesaplamayı bir güzel öğrenin. Sonra da, yjllık net gelırinizin yüzde 52.14'ünü (Sayın Mustafa Ozyürek'in yaptığı hesaplara dayanarak söylüyorum bunu) nasıl ödeyeceğinizi... Hem, kedi olmakla fazla övünmeyin öyle. Hayali ih- racat yapmayı becerebilir misiniz siz? Hayal kurup ro- man yazmaya benzemez bu işler. Yok, uygar ülkelerde kediteri bürokrarik işlemlere boğ- mak bir yana, bir dolu kolayiık sağlanırmış, türlü çe- şitli vergi muafryetleri tanınırmış, takmayın kafanızı böyle şeylere. "Vatanın milletin selameti için böylesi gerekliymiş" deyin, gönül ferahlığı ile ödeyin vergile- rinizi. Bu arada. sakın ola kı, kışkırtmalara kapılmayın. Bekir Coşkun'dan Melih Aşık'a, Güngör Uras'tan, Emin Çölaşan'a kadar bu konuda nefes tüketen ga- zetecılere kanmayın. Bu yasaya olumlu oy kullanan yüzlerce milletvekili bu işten anlamıyor da, onlar mı biliyor doğrusunu. Tabii, laf dinlemeyen, kedilerin hakkmı korumakta inat eden milletvekillerimiz de oldu son Meclis'te. Ama, galiba kedilerin hakkmı korumak pek tekin bir iş değil. Baksanıza, başta "Vergı Yasası'nın telifge- Iirieh ile ilgili geçicı 7. maddesinin kaldınlmasına iliş- kinyasa teklifi'ni hazırlayan CHP Istanbul Milletveki- li Ercan Karakaş olmak üzere, teklrfe imza koyan çe- şitli partilerden milletvekıllerinın bir kısmı (CHP'li Al- gan Hacaloğlu, Ahmet Güryüz Ketenci) listelerde alt sıralarda, bir kısmı seçıme girmeme kararı aldı. (CHP'li Atilla Sav, bağımsız Mümtaz Soysai). Bıj durumda, yeni MeclisTe'kedilerin hakkmı korumak, tekJrf sahıplerinden iki CHP'li (Fikri Sağlar ve Sabri ErgüQ ile iki ANAP'lıya kalıyor (Yılmaz Karakoyun- lu ve Yüksel Yalova). Tabii, bir de yeni Meclis'e girmelerini gönülden di- lediğimiz çeşitli partiterden kedilere (Sözün burasın- da, geçen yazımızda veri yetersizliğinden adını ana- madıöım kedilere de başarı dileklerimi iletmek istiyo- rum. îşçi Partisi'nden adaylığını koyan Tunca Yön- der, Talip Apaydın, Ismet Kemal Karadayi, Nejat Birdoğan, Prof. Cahit Tanyol'a... ODP'den Orhan Tay- lan, Ahmet Nesin, Masis Kürkçigil. Prof. Sadun Aren, Prof. Ali Nesin. Prof. Mete Tunçay, Ömer Laçiner, Doç. Dr. Ufuk Uras'a ve gene adlannı unutmuş ola- bileceğim diğer bilim ve sanat kedilerine). Belkı, CHP listelerinde de gözümüzden kaçmış ba- zı kediler olabilir (Prof. Zafer Üskül var örneğin. Ama, önseçim sonucu listenin arka sıralannda yer aldı ne yazık ki... Ne yaparsınız, demokrasinin 'de/egeii, ya- ni 'alla turca' versiyonunun cilveleri)... DSP kanadında kedileri Ismail Cem ve Ahmet Tan temsil ediyor. Ama, onlann da kedilere ayıracak va- kitJeri yok. DSP'li Kültür Bakanı ise, kedilerin deftere bağlanması konusunda suskunluğunu sürdürüyor. Herhalde, partisinin görüşünü savunuyordur. Kedileri savunacak değil ya! Dusty Sppmgfield öldü • LONDRA (AA)- 19601ı yıllann Ingiliz pop yıldızı Dusy Springfıeld (59), uzun süredır mücadele ettiği göğüs kanserine yenik düşerek yaşama veda etti. Spnngfield'ın menajeri Paul Fenn. sanatçmın geçen salı gecesi Londra'nın batısındaki Henlhey-on- Thames'de bulunan evinde öldüğünü bildirdi. Gerçek adı Mary O'Brien olan Springfield, 1960'lı yıllarda kardeşi Tom ile 'Springfields' grubunu kurdu. Ingiltere'nin en iyi beyaz soul şarkıcısı olarak kabul edilen Springfıeld'ın 1963 yılında seslendirdiği solo şarkısı 'I Only Want To Be With You' bir pop klasiği oldu. 'You Don't Have To Say You Love Me' ile 1966'da dünya çapında başan kazanan sanatçı, bu • şarkısıyla hayatında ilk ve son kez lngiltere müzik listelerinde ilk sıraya yerleşti. 1968'de yerleştiği ABD'nin Tennessee eyaletinin Memphis kenrinde yaptığı" Dusty in Memphis" adlı albüm, dönemin eleştirmenlerince son yıllann en iyi albümü olarak nitelendirildi. Müzik listelerinden kaybolduktan sonra 1975'te bir gazeteye biseksüel olduğuna dair demeç veren Springfıeld, daha sonraki yıllannda tenis yıldızı Billie Jean King ile yaşamayı ve hayvan haklan için kampanyalara katılmayı seçti. 1980'li yıllarda Ingiliz müzik grubu Pet Shop Boys ile söylediği 'What Have I Done To Deserve This?' ile başanyı yeniden yakalayan sanatçı, Pet Shop Boys'un yazdığı "Scandal' adlı parçayla da adından söz ettirmişti. BUGÜN • GOETHE INSTITUT'te saat 19.00'da AK Sinnen'ın başkanlık edeceği, Goethe Institut'un Genel Sekreteri Dr. Joachim Sartorius, Avrupa Üniversitesi Viadrina'dan Prof. Dr. Karl SchJögel, Prof. DT. Erdal İnönü ve tstanbul Kültür Sanat Vakfi Genel Müdürü Meüh Fereli'nin katılacağı 'Globaileşme Dönemi'nde Kültür Politikalan' başlıklı açıkoturum yer alıyor. (252 52 14) • v.- • tDOB, saat 19.00'da AKM'de 'Müzikallerden Seçmeler' başlıklı gösteriyı sahneleyecek. (25110 23) %, • VftMAR StNAN ÜNİVERStTESİ Tophane-i Amire Sanat ve Kültür Merkezi'nde, üniversitenin 116. kuruluş yıldönümü nedeniyle düzenlenen 'MSÜ Devlet Konservatuvan Toplu Gösterisi' (müzik, tiyatro, bale) saat 18.00'de izlenebilir. (243 20 48)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle