20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 MART 1999 PERŞEMBE HABERLER DUTVYADA BUGUN ALİ SİRMEIV 3Mart1924 75 yıl olmuş, hilafet ile biriikte Evkaf ve Şer'iye Ve- kâletleri ilga edileli ve de Tevhid-i Tedrisat Kanunu kabul edileli, Meclis'in 3 Mart 1924 tarihli oturumunda şeyh Saffet Efendi, elli dört arkadaşıyla biriikte üç öner- ge birden verdi. Bunlardan birincisi hilafetin kaldı- nimastnı, ikincisi Şer'iye ve Evkaf ve Erkanı Harbi- ye Vekâletleri'nin kaldınlmasını, üçüncüsü ise tev- hid-i tedrisatın sağlanmasını öngörüyondu. Bu üç önerge de aynı gün yasalaştı. Ama geliş- menin ilk haberini daha üç gün önce, yani 1 Mart 1924'te Meclis'in beşinci yasama yılını açış konuş- masında Mustafa Kemal Paşa yapmış ve üç nok- tanın altını çizmişti: Cumhuriyetin korunması, dinin siyasete alet edilmekten kurtanlması ve öğretimin birteştirilmesi. Hemen belirtmek gerekir ki, hilafetin ilgasından sonra, halife Abdülmecit Efendi, Ingiltere Kralı'na başvurdu ve "ilga karannı 'asi tebasından' olan Ankara Meclisi'nin aldığını, hükmü ve etkisi ola- mayacağını" söyleyerek yardım istedi. Olayın.çirkinliğinibırakın biryana ama mantığıda abesti. Çünkü, daha 2 Kasım 1922'de saltanat kal- dınldıktan ve 17 Kasım 1922'de Vahdettin kaçtık- tan sonra, yeni halifenin seçiminin fetva ile yapılma- sını isteyenlere karşı çıkan Mustafa Kemal, fetva yerinin Meclis oldugunu söylemiş ve Abdülmecit Efendi, Meclis tarafından 148 oyla bu makama se- çilmişti. Her neyse, tarihi olaylan bırakalım bir yana ve 3 Mart 1924 oturumunun anlamı ve önemine baka- lım. Kuşku yok şeyh Saffet Efendi ve 53 arkadaşının üç önergesinin üçü de çok önemliydi ve hepsi tek bir amaca yönelikti: Laik sistem. 3 Mart 1924 tarihi, Türkiye'de laik sisteme geçiş açısından bir dönüm noktasıdır. Laikliği incelerken bu ılkenin anayasada yer aldığı tarihe takılanlar ya- nılırlar. Laiklik ile ilgili en önemli gelişme 3 Mart 1924'te olmuştur ve bu üç yasanın içinde en yaşam- salı tevhid-i tedrisat, yani öğretim birliğidir. Gerçekten de, Türkiye Cumhuriyeti'nin kazanım- lannın bu denli kısa sürede, böylesine yaygınlaşıp kökleşmesinin ardında, Öğretim Birliği Yasası ve büyük eğitim seferberliği yatmaktadır. 1920'li, 30'lu, hatta 4O'lı yıllann Anadolusu'nun, bugünün genç- lerinin kafalannda canlandırmalan bile çok güç olan koşullannı birdüşünün! Istanbul ve Ankara'daki rad- yo vericilerinin kapasiteleri çok sınırlı, radyo alıcı sa- yısı ise son derecede az: tirajı son derece düşük olan gazeteler ise, Anadolu'nun kimi yerlerine günlerce sonra varabiliyor, kimilerine hiç gidemiyor. Bu durumda bu kazanımlan bütün Anadolu'ya yayan, Mustafa Kemal'in genç eğitim ordusudur. Bu ordunun kuruluşunda, Cumhuriyet'in genç Milli Eği- tim Bakanı Mustafa Necati'nin de çok büyük kat- kılan olmuştur. öğretim Birfiği Yasası'nın önemini en iyi anlayan- lar arasında, laiklik karşıtları. din esasına dayalı bir devlet kurmak, inancın tekelini uhdelerine alarak ik- tidar oJmak isteyenler ile, dini alet ederek siyaset yapmayı hedefleyen cambazların da yer aldıklannı belirtmek gerek. Onlann hayatta kalanlannın büyük bir kısmı şu an- da yasama ve yürütmenin çeşitli kademelerinde yer alıyorlar. Tevhid-i tedrisatı delmeyi hüner sayan ve bunu if- tiharla ilan eden kimileri, şimdi laikliğin güvencesi olmaya soyunmuş durumdalar. Imam-hatiplerin önündeki son engelleri de kaldı- rarak, açarak öğretim birlığine darbe vurmuş olan ve kendisini Atatürkçü sanan kimi biçareler de, sı- cak sayfiye kentlerinde, emeklilik yıllannı geçiriyor- lar. Onlann teker teker adlannı vermeye gerek yok. Nasıl olsa sizler hepsini biliyorsunuz. Cumhurbaskanı Demirel 'Sanayileşmek içîn elektrik zorunlu9 ANKARA (Cumburi- yet BÜTDSU) - Cumhurbaş- İcanı Süleyman Demirel, uluslararası tahkim konu- suna "Türkiye'nin ege- menlik haklanna zarar ve- recek" diye bakmanın yanlış oldufunu sa\ıındu. Demirel. "Osmanlı Devle- ti'nin maruz kaldığı sıkın- blann korkusu altında Türkiye olma>a devam edemez. Söylediğim şeyler, önümüzdeki zaman içinde Tûrkiye'yi yönetenler ta- rafindan kabuDenecek şey- terdir" dedı. Demirel. The Econo- mist dergisi tarafindan dü- zenlenen "Türkiye Enerji Konferansı"nda yaptığı konuşmada. Türkıye'nin sanayileşmesı ıçin elektn- ğin zorunlu oldugunu vur- guladı. 1995 yıhnda bir elektrik darboğazının kendini da- ha fazla duyumsattığını belirten Demirel. "Bu ko- nudadarboğaza girmeme- yi başardık demiyoruz a- ma uç ueayız... 1998'i bel- ldkurtardik.Belkil999'u da kurtarınz ama bu \e- teriideğil. 2001-2002'de'vi- ne darboğaza gjreriz" de- di. Türkiye'nin kendi ola- naklannın yetmediği yer- de, dış kaynaklardan ya- rarlanması gerektiğini vur- gulayan Demirel. devletin işJetmecilikten çıkmasını istedi. "Devletin kötü bir işletmeci olduğu ortaya çıkmıştır'' diyen Demirel. devletin etkın hale gelme- sınin yolunun tıkanmama- sı gerektiğini belirtti. Cumhurbaskanı konuş- masının ardından konfe- ransa katılanlann sorulan- nıjanıtladı. Demirel, Türkmen do- ğalgazıyla ilgili yatınma yönelik bir soru üzerine, 15 mılyar metreküplûk bu gazı Türkiye 'ye getirilme- sini istediklerini söyledi. Türkiye'nin gereksiminm 55 miİyar metreküp oldu- Sunu belirten Demirel. "Alabildigimiz kadar Türkmen gazını alacağız. Ne kadar doğalgaz varsa hepsini alınz. BluestreanTi de alınz" diye konuştu. Demirel. bir gazelecmin "Irak bonı hatünuı sürek- li bombalanması, Türkiye açısından kabul edUebilir bir dunım mu" sorusunu "hayır" 1 diye yanıtladı. Başka bir gazetecinin "tran'dan doğalgaz alımı, ABD ile Türkhe ilişkikrin- de her zaman çözümsüz hale geliyor. ABD Başkanı Clinton'ın size bir mektup göndererek tran'dan do- ğalga/ almmamasını tavsi- yeettiği doğru mu" sorusu üzenne Demıre! "Doğru- dur. Henüz bunlarinşa ha- linde neticeye gelinmiş bir şej yok.ABD'nin bö>lebir ahşverişten rahatsız oldu- gunu hepimiz biliyoruz" dedi. Demirel, "Uluslararası tahkime gidiunesinin, Tür- kiye'nin egemenlik hakla- nna zarar vereceği söyle- niyor. Bunu nasıl yorumlu- yorsunuz" sorusu üzerine ise dünyada yaygm olan, başka uluslann başvurdu- ğu usullerden Türkiye'nin kaçmasının düşünüleme- yeceğıni söyledi. Bakanın, imtiyaz sözleşmeleri konusunda Danıştay ile 'anlayış birliği'ne vardıklan açıklaması doğrulanmadı Danıştay Aklaş• Danıştay Başkanı Erol Çırakman, Danıştay'ın, imtiyaz sözleşmelerine ilişkin görevini yerine getirirken taraflarla anlayışa girmesi ve ileriye dönük sözler vermesinin anayasal ve yasal olarak olanaksız oldugunu söyledi. Çırakman, "Danıştay'ın, taraflann arzusuna göre davayı belli bir süre geciktirmesi ve bu konuda anlayış birlığine girmesi söz konusu olamaz" dedi. ANKARA (AA) - Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Ziya Aktaş'ın imtiyaz sözleşmeleri konusunda, Danıştay ile 'anlayış birliğTne vanldıgı açıklamasma Danıştay Başkanı Erol Çırakman dan yanıt geldi. Çırakman, Danıştay'ın imtiyaz sözleşmelerine ilişkin görevini yerine getirirken, taraflarla anlayışa girmesi ve ileriye dönük vaatlerde bulunmasının mümkün olmadığını bildirdi. Çırakman, Enerji ve Tabıi Kaynaklar Bakanı Aktaş'ın, Türkiye Enerji Konferansı'nda yaptığı konuşmaya ilişkin açıklamada bulundu. İmtiyaz sözleşmeleri konusıuıda, Danıştay'ın görevinin idari ve yargısal olmak üzere iki bölümden oluştuğunu hatırlatan Çırakman. Danıştay'ın idari alandaki görevinin, imtiyaz sözleşmelennı anayasa ve yasalann koyduğu kurallar çerçevesinde incelemek oiduğunu kaydetti. Yargısal görevinin ise imtiyaz sözleşmesınden öncekı söz konusu işe talip olan firmalann görevlendirmesine karşı açılan davalardan ibaret oldugunu anlatan Çırakman, şunlan söyledi: "Danıştay imtiyaz sözieşmesi hükümlerini anayasa ve kanunlara uygunluk bakımından inceleyerek, bu hususun sağlıklı bir şekilde yerine getirilmesi için önüne geien konuya, taraflann da mutabakatını saglayarak. sözleşmelere son şeklini verir. Danıştay'ın bu görevini yerine getirirken taraflarla anlayış birligine girmesi ve ileriye dönük vaatlerde bulunması anayasa) ve yasal olarak mümkün değjldir. Aynı husus yargısal görevi için de önceükle geçeriidir." 'Hiçbir ilgimiz yok' Yargı yeri olarak Danıştay'ın, önüne gelen bir konuda önceden görüş açıklamasının mümkün olmadıgına da dikkati çeken Çırakman, "Özellikle, taraflann arzusuna göre bir davayı belli sürelerde geciktirmesi ve bu konuda anlayışa varması hiçbir şeküde söz konusu olamaz" diye konuştu. Danıştay Başkanı Erol Çırakman, bu konuda bazı basın yayın organlannda aksi yönde yer alan haber ve yorumlann, Danıştay ile hiçbir ilgısinin bulunmadığını ve gerçeği yansıtmadığını sözlerine ekledi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Ziya Aktaş, Türkiye Enerji Konferansf nda yaptığı konuşmada, Türkiye'ye artık uluslararası finans kuruluşlannın gelmemesi için hiçbir neden olmadığını belirterek. bu konudaki Danıştay engelinin ortadan kalktıf ını söylemişti. Aktaş, "Danıştay'la, yabancı yatınmcıya anlayış gösterilmesi konusunda. karşıhklı anlayışa vardık" diye konuşmuştu. TPAO'da suçlanan bürokrat, sorumluluğu uluslararası petrol şirketlerine attı 6 Beklentîler gerçekleşemedf.\NKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafindan TPAO'nun Kazakistan'daki petrol arama-üretim faaliyetleri sırasında görevlerini suiıstimal ve ihmal ederek kurumu zarara uğratmakla suçlanan eski genel müdür yardımcısı Akif Güneri, olayın uluslararası petrol şirketlerinin iftiralanndan kaynaklandığmı savundu. Güneri, Kazakistan Jeoloji Bakanlığı ile ortaklaşa kurulan Kazak-Türk Munay şirketinin yaptığı 300 milyon dolarlık yatınmın diğer yabancı şirketler tarafindan 1 mılyar dolara bile zor gerçekleştirilebileceğini öne sürdü. Fiyatlann düşük olmasmın nedenini, KTM'nin yüzde 51 hissesine sahip Kazakistan Jeoloji Bakanlığf nın eski Rus sisteminden kalma maliyetlerle müteahhitlik yapmasma bağlayan Güneri, petrol bulma oranının yüzde 10 olduğu alanlarda beklenen rezerv miktannm gerçekleşmediğini, ancak bunun bütün petrol şirketlen için geçerli bir risk etkeni oldugunu belirtti. Güneri, şunlan söyledi: "Ancak nıhsat alanlannın tamamı aranmış ve sondajlan vapılmış değildir. Buna rağmen TPAO tarafindan yapılan yatınm miktannı karşıiayacak rezcnler bulunmuştur. TPAO'nun Kazakistan'da böjiesine ucuz yatınm birim Tıyatlan ile çalışması yine rahatsızlık yaratmıştır. Zira diğer yabancı şirketler arama- sondaj yatınmlan olarak KTM Ltd. şirketi ile Kazakistan'da yansabilecek durumda degiUerdir." Türkiye-Kazakıstan ilişkilerini ve TPAO'nun yurtdışı açılımını yıpratmak için değişik araçlar kullanıldığını belirten Güneri, ABD'ninKerkük'tebombaladjgıpetroltesislerinin faturasısadeceIrak'adeğil,Türkiye'vedeödettirfliyor. , :,,H .,, "1 Ocak 1999'da bakla ağızdan çıkanbnıştır. 'TPAO bir an önce özelleştırilmelidir' teşhisi vapılmış, böyleükle amaç ortaya konmuştur. Önce kötüle, sonra da satılığa çıkart, çıkart ki, o bekleyen devler yok pahasına bu güzide milli şirketi pavlaşıp kapsınlar" dedi. 'Büyfime sürüyordu' Yargıya ulaşan olayda adaletin gerekeni yapacağını. ancak kurumun zedelenmemesini istediklerini kaydeden Güneri, şöyle devam etti: "TPAO, elinden pazarlama imkânı atanmasına rağmen büyümeye devam ediyordu. Tüpraş, Botaş, Pefkim gibi önemli kuruluşlan oluşturduktan sonra bu kunıluşlar da TPAO'dan alındı. Baülı standartlarda aramadan pazariamaya kadar milli bir petrol şirketi olgusu parçalandı. TPAO yalnızca ürettiği ham petrolle ayakta durabilen bir dunıma getirildL V'abancı petrol şirketleri, Ortadoğu'da kendi standartlanyla faalnel gösterebüecek bir milli şirketin rekabetinden kurtulmuşlardı." Günen, TPAO'nun sınırlı olanaklan ile Kazakistan'dan Azerbaycan'a Türkmenistan ve Cezayır"e kadar"^' ;<1 " alanlarda petrol faaliyetleri yürütürken yabancı petrol şirketlerini rahatsız ettiğini belirterek şirketleri rahatsız eden bir unsuru da. arama-sondaj yatınmlannın büyüklüğüne karşın maliyetlennın düşük olması biçimınde değerlendirdi. Kazak Maliye Bakanlığı müfettişlerinin KTM'yi kontrol ettiklerini. herhangi bir usulsüzlük ya da yolsuzluk bulamadıklannı savunan Güneri. kurumun yaşadığı tahribatın faturasının halka yansıyacağını öne sürdü. MGT'nin yurtdışında kişi başına 750-1500 mark arasında para toplamaya başladığı belirtildi Yurldışı seçmene oy içîn rüşvet ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kapatılan RP'nin gençlik örgütü Milli Gençlik Vakfı (MGV) ile en önemli ekonomik kaynağı Milli Görüş Teşkilatı (MGT) yanlılannın seçim çahşmalannı "taJayye'' üzerine kurduklan belirlendi. Milli Görüş Teşkilatf nın yurtdışındaki seçmenlerden, Türkiye'de kullanılmak üzere kişi başına 750 ile 1500 mark arasında para toplamaya başladığı bildirildi. lrtica odaklannın devletle hesaplaşma olarak gördükleri seçimde her türlü yolu deneyecekleri belirlendi. Seçim stratejisini şekillendirmek üzere sık sık toplanft yapan irtica • MGV, milletvekili adaylan hakkmda gizli anketler yapıp FP yönetimine bildirecek. MGV'nin kapatılma olasılığına karşı Yeni Dünya Vakfı faal tutuluyor. odaklannın aldığı son kararlar şöyle: - Seçim propagandası süresince çarşaf ve peçenin halk içindeki olumsuz etkisinin ortadan kaldınlması ve devlete bağh, dini inancuıda siyasallaşmamış kesimlerin elde edilmesi amacıyla çarşaflı ve peçeli hanımlar en kısa sürede bunlan çıkaracak, yerine başörtüsü takacak. - Seçim propagandası süresince, devlet, Atarürk ve TSK aleyhine kesinlikle konuşulmayacak. - Avrupa'da faalhetlerini sürdüren Islam Toplumu Milli Görüş TeşkUaO tüm üyelerinden ocak, şubat, mart ve nisan aylannda 750-1500 mark toplayacak. Bu para seçim faaliyetlerinde kullanılmak üzere Türkiye'ye gönderilecektir. - Teşkilat, 2 bin 500 üyesini özel otolanyla Türkiye'ye gönderecek; bu üyeler hem gümrük kapılannda oy kullanacak hem de görevlendirildikleri seçim bölgelerinde faaliyette bulunacaklar. - MGV, 18 Msan'da yapılacak olan seçimler için yasalara aykın ve gizli olarak olsa da propaganda çauşmalannda bulunacaktır. - MGV 13 Şubafta Ankara "da düzenlenen bölge sorumlulan ve şube başkanlan toplantısında, milletvekili adaylannın çalışmalan konusunda gizli anketler yapacak ve sonuçlan FP üst yönetimine iletecek. MGY bu partiyi destekleyecek, ancak bu faaliyetlerini belli etmeyecek. - Kapatılma olasılığına karşı Ekim 19%'da kurulan Yeni Dünya Vakfi da faal tutulacak; IMGV'nin kapaülması durumunda faaliyctler Yeni Dünya tarafindan vürütülecektir. Erdosfa destek sürüyor Halit Çelenk: Davada eksik soruşturma var ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Avukat HaHt Çelenk, yayıncı-yazar Muzaffer İlhan Erdost'un u Üç Sivas" kıtabı nedeniyle mahkûm edilmesinin davadaki eksik soruşturmadan kaynaklandığmı belirterek. "Davaya konu yapılan kitabın içeriğinin anlaşılabilmesi için dikkatie incelenmesi gerekmektedir" dedi. Eğit-Der Genel Başkanı Mustafa Gazakı. Erdost'un kıtabında bölücülüğün tersine ülke bütünlüğü için tehlikelere işaret ettiğini, birleştirici oldugunu söyledi. Erdost'un "Türkıye'nin Yeni Sevr'e Zorlanması Odağuıda Üç Sivas" adlı kitabı nedeniyle mahkûmiyetinin Yargıtay'ca onanmasına tepkiler sürüyor. Çelenk, kitabı okuduğunu ve suç unsuru görmediğini belirterek, "Mahkemenin mahkûmiyet karan vermesi beni şaşırttı" dedi. Çelenk. "Dava konusu yapılan kitabın yargı katında aydınüğa kanuşturulamamış, gerçek içeriği ve amacı anlaşdamamıştır düşüncesindeyim " değerlendirmesinı yaptı.Çelenk, davadaki eksik soruşturma nedeniyle mahkemenin yanılgıya düştüğünü de belirterek, "Mahkeme konu>u aydınlatacağı yerde, karannda küçük alıntılarla değeriendirme yoluna gitmiş, kitabın genel ve gerçek amacını gözden kaçırmıştır" dedi. 3 yıl hapsi isteniyor Erbakan davasma devam edildi DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Bingöl "de 1994 yerel seçimleri sırasında yaptığı konuşma nedeniyle Diyarbakır 1 No'lu DGM'de, TCY'nin 312. maddesi uyannca •'Halkı. din ve mezhep farklılığı gözeterek açıkça düşmanlığa tahrik etmek" suçundan 3 yıl hapis istemiyle yargılanan. kapatılan RP'nin lideri Necmettin Erbakan'ın duruşmasına devam edildi. Diyarbakır 1 No'lu Deviet Güvenlik Mahkemesi'nde dün yapılan duruşmada tutuksuz olarak yargılanan Necmettin Erbakan kattlmazken, avukatı Mehmet Ener hazır bulundu. Geçen duruşmada DGM savcısının, esas hakkındaki görüşünü bildirmesinın ardından Ener, dosyadaki bazı eksikliklerin giderilmesini istedi. Ener. dava dosyası içinde yer alan \ ideo bandın Bingöl Milli Gençlik Vakfi'nda ele geçirildiğine ilişkin tutanağın bulunmadığını belirterek, "Bu tutanaklann Bingöl Valiügi'nden gönderilmesini istiyoruz. Aynca Raks fırmasından da bu video bandın hangi tarihte uretildiğine dair resmi bir yazının firma>a gönderilmesini talep ediyoruz. Bu belgeierin geunesinden sonra savunma yapacağız" dedi. Mahkeme heyeti avukat Mehmet Ener'ın bu istemlerinı yennde buldu ve duruşmayı ileri bir tarihe erteledi. Avukat Senal Sarıhan 'DGM sorunu tadilatla çözülemez' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Işık Hukuk Bürosu avukatlarından Şenal Sanhan DGM'lerde asker üye buiunmasından kaynaklanan "bağımsıztak'' sorununun tadilatla çozülemeyeceğıni söyledi. Sanhan. artık işlevsiz hale gelen DGM'lerin tümüyle kaldınlıp davalannın ağır ceza mahkemelerine devredilmesini istedi. DGM'ler kurulduğundan beri bu mahkemelerdeki duruşmalara giren avukat Şenal Sanhan Abduilah Öcalan'ın yargılanma sürecınde çözüm aranan konuyla ilgili olarak sorulara şu yanıtlan verdi: - Taröşmanm Apo davasmdan önce yoğunlaşmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? - DGM'lenn bugün tartışmaya açılmış olması. ülkemızde yöneticilerin ve kimi , ,.bi|w %damlannın, insan haklanna dayalı v ,h,ukuloın ülkemızde egemen olması konusunda yeterince duyarlı ve kararlı " ' olmadıklannı göstermeİctedir. Hukuk çevTeleri yıllardır. DGM'lerin adil yargılanma hakkını ıhlal ettiğini ifade etmişlerdir. Bugün DGM'lerin yapısındaki hukuka aykınlığın yepyeni bir olaymış gibi alınmasını yöneticilerin samimiyeti açısından kaygı ile karşıladığımı ıfade etmek isterim. Türkiye'de ınsan haklanna dayalı bir hukukun inşası. Avrupa Birliği ya da ABD'nin istemlen ya da işaretleri ile değil, ülke insanlannın gereksinimi için ve onlann istemleri dikkate alınarak gerçekleştirilmelidir. Yurtseverlik ve ulusallık bu tav n zorunlu kılar. Başkalannın işareti ile yapılan işler hem zamanında olm'ayacaktır hem de sorunlann kökten çözülmesme yardım etmeyecektir. "Elden gelen öğün olnuz, o da vaktinde gebnez" atasözü bu nedenle çok öğretıcidir. - DGM'den asker üyelerin çıkanlması ya da sicfl sistemkrinin shiUeştirümcsi sorunu çözebilir mi? - AİHM. ıncal karannda, DGM'lerin yapısının, A\Tupa İnsan Haklan Sözieşmesi'ne aykınhğını saptarken Türk hukukçulannın DGM'lere ilişkin temel itirazlannı ele almış değildir. Biz, bizzat DGM'lenn var olmasını hukuka aykın buluyoruz. DGM'lerin ilk kuruluş tarihi olan !973'ten bu yana da, bu mahkemelerin, yargı bağımsızlığı, hâkim güvencesi. doğal yaıgıç ilkelerine aykın, özel ve olağanüstü mahkemeler olduklannı ifade ederek kaldınlmalan için mücadele ettik. 82 Ana\asasr>La yeniden kuruldu 1975 yılında Anayasa Mahkemesi'nin iptal karan ile DGM'ler kaldınldı. Ne var ki, 1982 Anayasasfnın 143. maddesine dayanılarak 2845 sayılı yasa ile yeniden kuruldu. Binlerce insan bu mahkemelerde yargılandı ve yargılanmaya dev'am ediyor. DGM'lerde özel usul hükümleri uygulanıyor. Örneğin gözaltmda avukat görüşünden yararlanma, açık görüş yapma. isnadı bihne gıbi haklar, DGM kapsammda yargılanan sanıklara tanınmıyor. Bu dunım da adil yargılanma hakkının açık ihlalidir. Eşitsiz bir durumdur. DGM'ler bu yapılan ile var olduklan sürece, AİHM'nin çeşitli maddelerinin ihlali gündeme gelecek, Türkiye. bu aykınlıklan düzeltmek için ille de yabancı bir hukuk kurumunun söylemesini mı beklemeliydı? Yapılması gereken, Türkiye'ye kulak vermektir. Terör suçlan ağır cezalık suçlardır ve bu suçlan yargılayan ağır ceza mahkemelerimiz vardır. Bu mahkemelerde görev yapan yargıçlar da DGM'Jerde görev yapan yargıçlarla aynı eğitimden geçmiş hukukçulardır. Devlet. kendi mahkemelerine güvenmek ve çifte standarda düşmemek zorundadır. Bugün yapılması gereken, DGM'lerin tümden kaldınlması ve bu mahkemelerdeki davalann da ağır ceza mahkemelerine devredihp sorunun kökten çözülmesidir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle