Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 MART1999 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
UYCARLIKLARIN İZJNDE OKTAY EKİNCİ
Kültür ve doğa mirasımızın yaşatılmasına hemen hiçbir kamu kurumu sahip çıkmıyor
Korumarnn S ahıız^ kıınıflanEski Bayındırlık Bakanı Yaşar Top-
çu, lstanbul'a üçüncü bir Boğaziçi Köp-
rüsü'nü Koruma Kurulu'nun da "uygun
görmediği'' kendisine anımsatılınca şu ya-
nıtı vermişti:
"O Anıtiar Kıındu'nun görüşü, ben bu-
na kaülmıyonım..."
Oysaki 2863 sayılı Kühür ve Tabiat
Varuklannı Koruma Kanunu'na göre
Koruma Kurulu'nun karan herhangi bir
"görüş" değildı. Tüm özel ve resmi ki-
şilerle kamu kurum ve kuruluşlannın
"uymak zorunda"" olduklan bir tür "hü-
künT niteliğindeydi. Bu nedenle Yaşar
Topçu da ancak "yargı yohıyia*" kurul
kararlanna itiraz edebilirdi ve mahkeme
karan kesinleşınceye dek de kurul kara-
nna uyması "hukuk devletinin" bir ge-
reğiydı...
Benzer şekilde önceki yıl Turizm Ba-
kannğı'nın önerisiyle Bakanlar Kurulu.
tstanbul ve Anadolu'da bırçok StT ala-
nını 'turizm merkezi" ilan edince de ki-
mi bakanlann 2863 sayılı y asadan haber-
darolmadıklan ortaya çıktı. Bir StT ala-
nında nasıl bir yapılaşma olabileceğine
aynı yasa gereği "önceKkle" Koruma Ku-
rullan karar verebilırdi. Turizm Bakan-
hgı'run, Bakanlar Kurulu karanyla bile
olsa dilediğı SlT alanına dıledıgi yapı-
laşma hakkını tanımagibi bıryetkisi yok-
tu... Nitekim, bu turizm merkezi karar-
lanna karşı açılan davalarda da mahke-
meler "koruma hukukuna aykırT yatı-
nm dayatmalannı geçersiz kıldılar...
Ömeklen çogalttığımızda, ortaya çı-
kan "durum" şu oluyor.
Tarih-kültür ve doğa değerlerine kar-
şı kendi kamusal ve yasal sorumluluk-
lan ile de "korumacı" olmaları gereken
ilgili bakanlıklar ve kurumlar, bu "ulu-
sal" yükümlülüğü "sadece" Kültür Ba-
kanlığı'na bırakrnış gibiler...
Sözgelimi Orman BakanuğVnın te-
mel görevi "ormanlan korumak" olma-
sına rağmen, tıirlü yönetmelık oyunlany-
la ve uzun süreli tahsislerle bu dogal çev-
re zenginliğımizı yagmaya ve tahribata
açıyor. Bunu durdurmak \e ormanı kur-
tarmak için de devreye ister istemez Ko-
ruma KuruUan giriyor ve dogal StT ka-
rarlan alarak ormanı -Orman Bakanb-
ğı'na karşı" güvenceye almaya çalışı-
yorlar.
Aynı şekilde •Hanm alanlannı" koru-
mak ıçinkocabırbj&anJık.J>r£Ütlenme-
• Belediyeler tarihi kent dokulannı, Orman Bakanlığı ormanlan, İSKİ ve DSİ su
havzalannı, Tanm Bakanlığı tanm alanlannı, Turizm Bakanlığı da turistik çekim
yerlerindeki kültürel ve doğal çevreyi korumak yerine sürekli imar rantma teslim ettikçe,
tüm bu ulusal değerleri güvenceye alma çabası sadece Koruma Kurullan'na kalıyor ve
"gerilimli bir çatışma süreci" korumacılığın da temel karakterine dönüşüyor.
Dünyanın en zengin tarihsel birikimine ve dogal mirasına sahip olan Türkive'de bu ulusal değerlere tüm kurumlann
sahip çıkması gerekirken korumanın bütün vükü biitçeden binde 3 pav verilen Kültür Bakanlığı'nın sırtmda—
si var. Ancak bu alanlan da çevreye say-
gısız yatınmlara karşı koruyabılmenin ar-
tık elde kalan tek yolu "SİT" kapsamı-
na almak. Çünkü aynı yatınmlara da bu
alanlan gözetmekle yükümlü diğer ka-
mu kurumlan ızin verıyor. StT ilanında
ise hıç değilse aynı ızinlere bir "Koru-
nw Kurulu süzgeci" getırılebjlıvor
Hele "su havzalannda" durum çok
daha vahim. tSKt'nın yanı sıra DSt de
yurt düzeyınde örgütlü dev bir kurum
olarak havzalan korumak zorunda. Ne var
ki bu alanlarda da son yıllarda Koruma
Kurullarf nca alınan ve hep "'gerilim"
yaratan StT kararlan, havzalan asıl ko-
rumakla görevlı kurumlann "sonımsuz
- — , » . » , « - -
k v
— ' -
v
* • *
davranmalan" karşısında adeta bir "son
care"gıbi...
Tarihi kentdokulan" ise belediyele-
rin uyguladıklan "kent kültüni yerine
arsa ranhna sevdak imar politikalan"
yüzünden yok oluş sürecinde. Son yıllar-
da bazı az sayıdaki duyarlı belediye yö-
netimleri dışında tarihi kentlerimizin öz-
Koca Türkiye için sadece 400 kişi...Kültür ve Tabiat Varhklannı
KormnaGenel Müdürtügü'nün
1998 yılı sonu verilerine göre
Türkiye'de4045 arkeolojik, 656
dogal, 157 kentsel, 116 tarihi ve
313 de diğer korumaalanlan ol-
mak üzere toplam "5287 StT
Bölgesr var. Yaklaşık 60.000
olan *"tescüH
M
kültür ve doğa
varlıklannın ise "35 bm" kada-
rt sivil mimarlık ömeği. "11 bln
400"ü dinsel ve kültürel yapı.
2000 kadan dogal miras ve ka-
lanlan da tarihi mezarhklar. abi-
deler, kalıntılar...
Yeni tespit ve tescil çalışma-
lanylada birlikte sayılan sürek-
li artan bu kültür ve çevre değer-
lerinin hangi kurallarla ve nasıl
konınacaklanna yönelik karar-
larüreten, projeler onaylayan ve
arşiv oluşturan Koruma Kurul-
tan'run ülke düzeyindeki dagı-
bmı, görev alanlan ve kurul üye-
leri dışında hizmetı sürdüren
kadro olanaklan ise özetle şöy-
le:
1)AdanaKunıhı: Adana, Adı-
yaman, Gaziantep, Hatay, tçel,
Kahramanmaraş, Malatya, Ki-
lis ve Osmaniye illerindeki kül-
tür, tarih ve doğa zenginlikleri-
nebakıyor. 17 kişiyle görev yap-
ması gerek, ancak 11 kişiyle ça-
lışıyor...
2) Ankara Konıhı: Ankara.
Amasya, Bartm, Bolu, Çankın,
Çorum, KastamoniL Kınkkale,
Zonguldak, Karabük illenne ba-
kıyor. 43 kişiier...
3) Antalya Kurulu: Antalya.
Burdur, Isparta illenne bakıyor.
23 kişilik kadrosu var. ancak 17
kişiyleçahşıyor...
4) Bursa Kurulu: Bursa. Ba-
hkesir, Bilecik. Sakarya illerin-
den sorumlu; 16 kişi olmalan
gerekirken ancak 10 kişiler...
5) Diyarbakır Kurulu: Diyar-
bakır, Batman. Bitlıs, Elazığ.
Hakkâri, Mardin, Siirt, Şanlıur-
fa, Şımak ve Van illeri bu kuru-
ta bağlı. 17 kişilik kadro olana-
ğırun 1! kışisinıkullanabıliyor...
6) Eskişehir Kurulu: Eskişe-
hir, Afyon ve Kütahya'ya bakı-
yor. Kadrosu 9 kişi, çaiışanlan
ise l'i müdür. sadece3kişi...
7) Erznrum Kurulu: Erzu-
rura, Ağn, Ardahan, Bayburt,
Bingöl. Erzincan, Igdır, Kars,
Muş ve Tunceli'ye bakan bu ku-
rulda ise 10 kişi olması gerekir-
ken. uzman personel sadece 1 ki-
şi ve topiara 6 kişiler...
8) Edime Kurulu: Edime, Ça-
nakkale. Kırkiareli ve Tekirdağ
illenne bakıyor. Kadrosu 12 ki-
şi. çalışanı ise ancak 5 kişi...
9) tstanbul I. Kurul: Bakır-
köy, Beyoğlu, Bağcılar, Bahçe-
lievler, Zeytinbunra. Eminönü.
Fatih, Eyüp, Güngören, Kâğıt-
hane ve Şişli'den sorumlu. 17
kişiler...
10) tstanbul II. Kurul: Avcı-
lar, Bayrampaşa, B.Çekmece,
K.Çekmece. Çatalca. G.O.Pa-
şa, Kartal, Kadıköy. Maltepe.
PeiMİik, SılivTİ, Şilel Tuzla ilçe-
Orman alanlan
bemOrnuuı
Bakanhğı
tahsisleriyle.
hemde
belediyetertliyle
yapdannıaya
açıhv'or.
Koruma Kurulu
bunu durdurmak
için SİT ilan
edince de sryasal
baskılaria
karşuaşı>vn-
leriyle Yalova ve Kocaeli illen
de bu kurula bağlı. 15 kişiler...
11) tstanbul IU. Kurul: Ada-
lar. Beşıktaş. Beykoz, Sanyer,
Üsküdar (Boğaziçi) ve Ümra-
niye'je bakıyor. 18 kişiler...
12) İzmir L Kurul: Izmir ıli-
ne bakıyor. Kadrosu 24 kişi, 21
kişi çalışıyor.
13) Izınir II. Kurul: Aydm,
Denizli, Manısa, Mugla, Uşak il-
lerine bakıyor 21 kişiler.
14) Kayseri Kunüu: Kayseri,
Sıvas, Tokat, Yozgat iUerinden
sorumlu. 16 kişilik kadroda an-
cak 8 çalışanı var...
15) Konya Kurulu: Konya ve
Karaman illeribağlı. Kadrosu22
ama 16 kişi var...
16) Nevsehir Kunıta: Nevşe-
hir, Kırşehir, Aksaray. Niğde il-
lerine (Kapadokya) bakıyor.
Kadrosu 12 kişi. çalışanı ise sa-
dece 4 kişi...
17) Trabzon Kunıhı: Trab-
zon, Artvm, Gümüşhane, Gire-
sun, Ordu, Rize, Samsun ve Si-
nop illeri bağlı. 17 kişilik kad-
roda 10 kişiyle çalışıyor...
Kültür Bakanhgınca yeni
oluşturulan Koruma Kurullan
da MaBye Bakanlığı hâlâ "kad-
ro vermediği" için çahşmalara
başlayamıyor. Mugja, Samsun,
Çanakak, KocaeBve Van'la bir-
likte tstanbul'da da iki yeni ku-
rul için henüz sadece "kartr*
var, örgütlenme ise yok.
~Ve genel müdürtûk ~
Koruma çalışmalannı ülke
düzeyinde koordine eden, yau-
nmlan planlayan, Koruma Ku-
rullannm yanı sıra YüksekKs-
nd görevlerine de bakan ve ko-
ruma planlanndan SÎT araştır-
malanna kadar her alanda hiz-
met ve denetimi üstlenen Koru-
ma Genel Müdürlüğü'ndeki tt>p-
lam kadro sayısı ise sadece 95_
Yanı. "uvgarHd»rolö!a"Tür-
kiye, bölge kiffunarmdaki görev-
literte biriikte yaklaşık "400 ü-
jffik" bir kamu personeliyle ta-
rihini ve doğasını korumadaki
"devlet görevini" yerine getir-
meye çalışıyor. Bütün bunlar da
Tûrkiye'de korumacılığın ne
denli özveriyle sürebildiğinm
açık göstergeleri degil mi?..
gün mimari kimliklerini, sokak dokula-
nnı, sivil mimarlık örneklerini sevgiyle
kucaklayan ve sahip çıkan bir yerel yö-
netim yok denecek kadar az. Böyle olun-
ca, Koruma Kurullan 'nın kentsel StT
kararlan da kâğıt üstünde kalıyor, yine
yasa geregi belediyelerin yapmalan ge-
reken "koruma planlarT ise üretilmeyin-
ce, eski kent dokulan çöküşe terk edili-
yor...
tşte böylesi bir süreçte, binlerce yıllık
kültürel miras birikimini ve eşsiz değer-
deki doğal çevre kaynaklannı "koru-
mak" gibi "ulusal bir görev*de sadece
Kültür Bakanhğı'na düşüyor...
Diğer tüm "sorumhı" kurumlann so-
rumsuzluğu ise artık o denli "obğan" kar-
şılanıyor ki korumada yaşanılan hemen
her gerilimın tartışma odagında da yine
Kültür Bakanlığı ve Koruma Kurullan yer
alıyor...
En az paray ta en bûyük hizmet
Peki, her bıri yeryüzündekı birçok dev-
letten bile daha "zengüı" olan, hemen her
ilde, hatta ilçede örgütlü ve ekıpmanlı bı-
rimleri bulunan, kadro, araç-gereç ve
hatta "sosyal tesisleri" açısından da bü-
yük ve genış olanaklara sahip bulunan Or-
man Bakanlığı, Tanm Bakanlığı, DSt, Ba-
yındırlık, Karayollan, Turizm Bakanlı-
ğı ve şu görkemli u
Belediye Sarayiarry-
ta" ün yapan yerel yönetimler vb. kuru-
luşlar... Ülkenin kendi ilgi ve yetki alan-
lan içindeki tarih, doğa ve kentsel değer-
lerini korumaz ve hatta yağmaya açarlar-
ken, bu talanın durdurulması yönünde he-
pimizin gözü üstünde olan Koruma Ku-
rullan'nın gücü ve "donanınu" acaba
nasıldır?..
tşte bu sorunun yanıtı da Tûrkiye'de
korumayla ilgili tüm sorumluluğun "pa-
rasal ve ekipman gücü en düşük düzcv-
detutulan" bir kuruma yüklendıgı ve bu
kurumun neredeyse sadece "özveriye" da-
yalı bir çalışma ortamı içinde çaba gös-
teren "biravuçpersoneünin" de koca ül-
kenin engin tarih v e doğa zengmlığını ko-
ruma sevdalanyla "baş başa bırakıklık-
lan" gerçeğini ortaya çıkanyor.
Çünkü Kültür Bakanlığı'nın şu ünlü
"04006 3" oranındaki bütçe payının bile
tümü korumaya ait değil. Güzel sanatla-
nndan opera ve balesine, yayınlardan
müzeler ve kütüphanelere kadar tüm Kül-
tür Bakanlığı hizmetlerinin bu binde
3'tükpaylakotanldığıdüşünü-
lürse. aynı hizmetler arasında
sadece korumaya aynlan bütçe-
nin de "binde 3'ün yüzde bil-
memkaçı" olduğu görülebilir...
tşte Atatürk'ün engin Anado-
lu sevgisiyle "Türkiye Cum-
huriyeti'nin temeli kültürdür"
diye vurguladığı bir alana bu-
gün verilen değerin de oranı...
Bütün bu olumsuz koşullara
bir de çıkar çevrelerinin "siya-
sal basküan" eklenince, koru-
mada zaten "tekbaşianna" ka-
lan v e diğer kamu kurumlannın
duyarsızlıklanna karşı da yine
tek başlanna "önlem almaya"
çalışan koruma kadrolan. yuk-
lendikleri ağır sorumluluğun
altında sürekli bir "gerilim" ve
hatta "yipranma" yaşıyorlar...
Peki, ne yapmalı. bu sorun-
lar nasıl aşılmalı?..
Birincisi, Türkiye'nin tarih
ve doğa değerlerine sahip çık-
ma görev ve sorumluluğunun
"tüm kurumlara" ait ve ortak
bir "ulusal yükümlülük" oldu-
ğunu artık herkesın görmesi ge-
rek...
tkincisi de bir yandan Kültür
Bakanlığı'nın kadro, ekipman
ve parasal gücünü bu ülkenin
"kültür zenginliğine yakışır"
bir düzeye getirmek; öbür yan-
dan da çevre ve kültür değerle-
rine duyarlı gönüllü ve demok-
rarik kuruluşlann korumacı po-
tansiyellerini "kamusal sorum-
hıhıkveâenetknsüredneT
' deka-
zandırmayı teşvik etmek gere-
kiyor... Kısacası,
korumada "ulu-
sal bir güç birli-
ğj" oluşturmak
zamanı çoktan
geldi ve geçi-
yor...
Eskişehir, Ankara, Bursa, İzmir, Istanbul ve Antalya 'da gösteriler sunacak
MarkBaUhvin Dance Company Türkiye
f
de
Kültür Servisi - İngiltere'nin ünlü dans
topluluklanndan 'Mark Baldvvin Dance
Company' British Council'ın davetlisi olarak
mart ayında Tûrkiye'de bir turne
gerçekleştırecek. Mark Baldvvin daha önce
Rambert Dans Tophıluğu ile birlikte
Tûrkiye'de gösteriler sunmuş, aynca Ankara
Devlet Opera ve Balesi'nde çalışmalar
gerçekleştırmıştı. Topluluk Türkiye turnesi
kapsamında göstenlenni 6 Mart'ta saat
20.00'de Eskişehir Anadolu Üniversitesi
Atatürk Kültür ve Sanat Merkezi'nde, 8
Mart'ta saat 20.30'da Ankara Devlet Tiyatrosu
Küçük Tiyatro'da, 11 Mart günü saat 20.30'da
Bursa Tayyare Kültür Merkezi'nde, 13 Mart
günü saat 20.30'da izmir Sabancı Kültür
Sarayı'nda, 15 Mart günü saat 20.00'de
tstanbul Dev let Tiyatrosu Taksim
Sahnesi'nde, 17 Mart günü saat 20.30'da
Antalya Kültür Merkezi Aspendos Salonu'nda
gerçeİdeştirecek. Fijı'de doğan ve Yeni
Zelanda'da yetişen Mark Baldvvin. Auckland
Üniversitesi'nde sanat ve dans eğitimi gördü.
Mezun olduktan sonra Limbs Dans Topluluğu.
Vetıi Zelanda Balesi ve Avustrarya Dans
Tiyatrosu'na. 1983'te de Londra'da Rambert
Dans Topluhığu'na katıldı. Kısa sürede baş
balet konumuna geldı, Glen Tetiey'ın Pierrot
Lunaire ve Richard Abton'un Soda Lake
eserlerinde başrol üstlendi. Baldvvin.
Rambert'tayken kendi koreografilenni
yapmaya başladı. 1992 yılında Rambert'tan
aynldı. ancak kendisine sipanş edılen Sprit ve
Banter Banter eserlen ile toplulukla
bağlantılannı sürdürdü
Mark Baiuivır.
u
müzikalitc duygusu.
hareketlerindeki akıcılık ve espri anlayışı"yla
1992 vılında Bonnıe Bırd Koreografı
Ödülü'nü kazandı ve Londra'da Sadler's
VVells'e koreograf olarak atandı. Mark
Baldvvin Dans Topluluğu ise 1993 yılında
kuruldu. tngiltere'de ve yurtdışında pek çok
turne gerçekleştiren topluluk kendi
repertuvannı sürekli geliştirirken hem klasik
hem modern tarzlarda başanlı olan Mark
Baldvvin de 1995 yılında Iskoçya Balesi'ne
koreograf olarak atandı. Sanatçı bu topluluk
için 'Hyden Pkces" (1995). 'Ae Fond Kiss'
(1996) ve 'More Poıılec' (1996) adlı yapıtlan
yarattı. Değışık ıletişım araçlanna ilgı duyan
Baldvvin, besteci Brian Elias ve Turner ödüllü
Anlsh Kapoor ile birlikte BBC için bir kısa
film hazırladı. Bılgisayarteknolojisi de
Baldvvıp'ın çahşmalannda önemli bir rol
oynuyor. Sanatçı bu nedenle
bilgisayar sanatçısı Carole Murica
ile interaktif bir CD-ROM yaptı.
1995 'te Time Out Dans ödülü
kazanan Baldvvin, Berlin'de
Staatsoper Unter Den Linden;
Ledds'de Phonea Dans Topluluğu,
Londra'da City Ballet ve Buenos Aires
Çağdaş Dans Topluluğu ile çalışmalar
yaptı. Mark Baldvvin'in Tûrkiye'de
sunacağı Pukinetta Disperato. Darknes
Visible. M-Piece ve Song of
Nıghtingale başlıklı koreografîlerinin
dansçılan ise Mark Baldvvin, Bart de
Block, Shelley Baker, Richard Court
Martin lindinger olacak. Song of
Nightingale başlıklı bölümün kostümleri
de Rıfat Özbek tarafindan tasarlandı.
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Bir Karar...
Geçen haftaki "Aydının Rengi" başlıklı yazıma iliş-
kin çok ilginç yanıtlar ve görüşler aldım Bunlar
arasında özelükle Sayın Nurser Öztunalı dan ge-
len "Aydının Rengi Üzerıne Bırkaç Kelâm" başlık-
lı e-posta, çok aydınlatıcıydı. Bu konuyu önümüz-
deki haftalarda da ele alacağım.
Bugünkü yazımın amacı ise. bir gönül borcunu
yerine getirmek ve bir karan açıklamak.
Bundan dört ay kadar önce. 1998 Kasımı'nda.
eski ve yeni bazı kırgınlıklar sonucu çevıri uğraşı-
nı bırakmaya karar verdiğımi açıklamıştım
O günlerin atmosfen içersinde. o kararımda çok
ciddiydim. Belli bir karamsariık. beni bu ortamda
"nitelikli" kalmakta direnmenin boşuna ve yıkıma
sürükleyici olduğu kanısına süruktemişti.
Otuz yıldan bu yana sürdürmekte olduğum çe-
viri uğraşım boyunca. okurlann önüne çevin adı al-
tında hâlâ bırtakım paçavralann konulabıkJiği bir or-
lamdaçevınnın nrtelıklı olmasındadırenmek. bu uğur-
da çevıri ücretlerınin gecıkmesinı, doiayısıyla da ki-
mi zaman çok büyük sıkıntıları göze almak. kimı-
lerinin adımı "venlen işı yapmaz'a çıkartmalarına
tanık olmak, bugüne kadar herhangi bir yayınevi
için başladıgım her kitabı -kimı zaman tıtızlıkten yal-
nızca trtizlikten kaynaklanan büyük gecıkmeleHe de
olsa- hep bitirmiş olmama karşın nitelikten çok
ödenen avanslardan söz edildiğinı duymak..
Bütün bunlar bir noktada beni artık bitirir gıbı ol-
muştu.
Neredeyse yaptıklanmdan geriye, bunlardan baş-
ka bir şeyin kalmadığına inanmaya başlamıştım.
Öyle olmadığını. çeviriyı bırakma karanmı açık-
ladığım andan başlayarak anlamaya başladım.
Şimdi sayısını anımsayamadığım kadar çok faKs,
e-posta, mektup vetelefon aracılığıyla, bu karanm-
dan ötürü azarlandım, yerildim ve sonuç olarak da
sürekli yüreklendirildim.
Bütün bu azartar, yergıler. yüreklendirmelerve des-
tekler. elberte nitelikli çalışmaları takdır etmeyı bı-
raz olsun ögrenememiş olanlardan değıl, ama "Biz-
ler, sizin çevirdiklerinize ve bundan sonra çevire-
ceklehnize muhtacız!" diyecek kadar yüce alçak
gönüllü, içten ve niteliği ilke bilen okurlardan gel-
di.
Tanımadığım bunca dostun çagrısı ve desteği,
beni utandırdı. O seslerin etkisiyle, acaba "Geriye
yalnızca bunlar kaldı..." karamsarlığına kapılma
hakktm var mı. diye düşündüm.
Ve kendıme: Bu noktadan sonra vazgeçmek,
aynı zamanda bütün geçmışımı de yadsıma anla-
mına gelmeyecek mı diye sordum.
Geçmişte kimı vazgeçtiklerim olmaksızın yasa-
yabilmış mıydım? 12 Eylül'den sonra unıversiteye
küsüp ayrılmak ve yaklaşık on bir yıl ünıversiteden
uzak kalmak, bana ve o yıllar boyunca aynldığım
üniversitede okuyan, tanımak fırsatını heba ettığım
gençlere ne kazandırmıştı
7
Onca yılın ardından bu
kezAnadolu Ünıversitesi'ndeyeni birbaşlangıçyap-
tığımda, öğrencilerimle o tadına doyulmaz payla-
şıma tekrar girmek, benım için tam aniamıyla bir
yeniden doğaş ofmamış mıydı?
Çeviri uğraştmı daha en başından bu yana hep
bir tür misyon saymıştım. Bu, kültürler arası bir el-
çilik görevini ıçeren bir misyondu: se aslında öğ-
rencilerimle gerçekleştirdiğim paylaşımdan da pek
farklı değildi. Çünkü benim ıçın çevin uğraşımın en
değerii yanı, hep okunmaya değer olanı kendi di-
lımin ınsanlarıyla da paylaşabılmenin hazzıydı.
Sevgıli Adalet Ağaoğlu, çok hakiı. bu ülkede. özel-
likle böyle bir ülkede. herhangi bir alanda birikimi,
söyleyecek sözü, gerçekleştirebilecek eylemı olan
htç kimse, kendine bunlann herhangi birinden vaz-
geçme hakkını tanımamalı. Çünkü bu türden bir vaz-
geçiş. hiçbir zaman etkisi yalnızca vazgeçenın özel
yaşamıyta sınırlı bir eylem olarak kalmayacak. fa-
kat başkalannı onlara verilebilecek olandan yok-
sun bırakmak gibi bir tür kötülüğe de dönüşecek-
tir.
Şimdi karamsartığın gözüme çektiği perdeler-
den annmış olarak geçmişe baktığımda, o geçmi-
şin kısa ömürlü söylentilerfe değil, fakat yaptıkla-
nma yönelik takdirierle örülü olduğunu görüyorum.
Ve belki de hepsinden önemlisi, o geçmiş boyun-
ca kitaba dönüştürdüklerimi. boşuna yaşamamış-
lığımın en güçlü kanıtlan sayıyorum. Her zaman söy-
lediğim gibi, ben onlara zaten hiçbir zaman sonu-
cu en yakın yarınlarda alınabilecek girışımler gö-
züyle bakmadım: onları. kitaba, yazıya dönüştür-
düklerimi, fizik variığımın sınırlılığından ötürü. hep
benim yaşayamayacağım geleceklerin msanlanna
birer yatırım saydım.
Evet, sonuç olarak hiçbir şeyden vazgeçmıyo-
rum.
Sözü yazıya, yabancı iklimlerin bırikimlerini ken-
di dilimin insanlarına aktarmayı. bende ne varsa ve
yaşadığım sürece ne olacaksa. onları da öğrenci-
lerimle paylaşmayı son nabız atışıma kadar sürdü-
receğim.
e-posta: ahmetcemal -' superonline.com.
OOTÜ'de Çağdaş Dans Günleri
bugün başhyor
• Kühür Servisi - ODTÜ Çağdaş Dans Topluluğu
tarafindan düzenlenen Çağdas. Dans Günleri bugün
başhyor. ODTÜ Kampusu'nda 6 Marta dek
sürecek olan Çağdaş Dans Günlen'ne ODTU
Çağdaş Dans Topluluğu, Ege ve Hacettepe
üniversiteleri bale ana sanat dalının yanı sıra Aydın
Teker, Mustafa Kaplan. Tuğçe Ulugün, Bahar
Filizyıldız, Öykü Potuoğlu, John Cook \ e Orhan
Cem Çetin katılacak. Etkinlikler kapsamında av nca
'Tûrkiye'de Amatör ve Profesyonel Dans'. Dans
Eğitimi' ve 'Dans Tiyatrosu" konulu panelier ve
seminerlerde gerçekleştinlecek.
BUGÜN
• İSTANBUL GOETHE ENSTtTÜSL nde saat
19.00'da Sten Nadolnj kıtaplanndan bölümlcr
okuyacak. Okuma saatini Yüksel Pazarkaya
yönetecek.
• tFSAK'ta saat 19.30'da ÇocukveOvun konulu
ayın saydamı yanşması yapılacak. Yarışmanın
seçicisi tbrahim Zaman. (292 42 01)
• BORUSAN KÜLTÜR VE SANAT
MERKEZt'nde saat 18.30-20.00 arası Erol
Ferah'ın katılacağı 'BarokÇağı: Bach ve Handel"
başlıklı söyleşi gerçekleştinlecek.
• AKSANAT'ta saat 19.00'da ise FirdevsSaylan'ın
'Ortaçağ Anadolu Sünatından Kesitlcr" ba^lıkli dir
göstcrisı gerçcklcştinîecek.