25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 MART1999 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 UYCARLIKLARIN İZJNDE OKTAY EKİNCİ Kültür ve doğa mirasımızın yaşatılmasına hemen hiçbir kamu kurumu sahip çıkmıyor Korumarnn S ahıız^ kıınıflanEski Bayındırlık Bakanı Yaşar Top- çu, lstanbul'a üçüncü bir Boğaziçi Köp- rüsü'nü Koruma Kurulu'nun da "uygun görmediği'' kendisine anımsatılınca şu ya- nıtı vermişti: "O Anıtiar Kıındu'nun görüşü, ben bu- na kaülmıyonım..." Oysaki 2863 sayılı Kühür ve Tabiat Varuklannı Koruma Kanunu'na göre Koruma Kurulu'nun karan herhangi bir "görüş" değildı. Tüm özel ve resmi ki- şilerle kamu kurum ve kuruluşlannın "uymak zorunda"" olduklan bir tür "hü- künT niteliğindeydi. Bu nedenle Yaşar Topçu da ancak "yargı yohıyia*" kurul kararlanna itiraz edebilirdi ve mahkeme karan kesinleşınceye dek de kurul kara- nna uyması "hukuk devletinin" bir ge- reğiydı... Benzer şekilde önceki yıl Turizm Ba- kannğı'nın önerisiyle Bakanlar Kurulu. tstanbul ve Anadolu'da bırçok StT ala- nını 'turizm merkezi" ilan edince de ki- mi bakanlann 2863 sayılı y asadan haber- darolmadıklan ortaya çıktı. Bir StT ala- nında nasıl bir yapılaşma olabileceğine aynı yasa gereği "önceKkle" Koruma Ku- rullan karar verebilırdi. Turizm Bakan- hgı'run, Bakanlar Kurulu karanyla bile olsa dilediğı SlT alanına dıledıgi yapı- laşma hakkını tanımagibi bıryetkisi yok- tu... Nitekim, bu turizm merkezi karar- lanna karşı açılan davalarda da mahke- meler "koruma hukukuna aykırT yatı- nm dayatmalannı geçersiz kıldılar... Ömeklen çogalttığımızda, ortaya çı- kan "durum" şu oluyor. Tarih-kültür ve doğa değerlerine kar- şı kendi kamusal ve yasal sorumluluk- lan ile de "korumacı" olmaları gereken ilgili bakanlıklar ve kurumlar, bu "ulu- sal" yükümlülüğü "sadece" Kültür Ba- kanlığı'na bırakrnış gibiler... Sözgelimi Orman BakanuğVnın te- mel görevi "ormanlan korumak" olma- sına rağmen, tıirlü yönetmelık oyunlany- la ve uzun süreli tahsislerle bu dogal çev- re zenginliğımizı yagmaya ve tahribata açıyor. Bunu durdurmak \e ormanı kur- tarmak için de devreye ister istemez Ko- ruma KuruUan giriyor ve dogal StT ka- rarlan alarak ormanı -Orman Bakanb- ğı'na karşı" güvenceye almaya çalışı- yorlar. Aynı şekilde •Hanm alanlannı" koru- mak ıçinkocabırbj&anJık.J>r£Ütlenme- • Belediyeler tarihi kent dokulannı, Orman Bakanlığı ormanlan, İSKİ ve DSİ su havzalannı, Tanm Bakanlığı tanm alanlannı, Turizm Bakanlığı da turistik çekim yerlerindeki kültürel ve doğal çevreyi korumak yerine sürekli imar rantma teslim ettikçe, tüm bu ulusal değerleri güvenceye alma çabası sadece Koruma Kurullan'na kalıyor ve "gerilimli bir çatışma süreci" korumacılığın da temel karakterine dönüşüyor. Dünyanın en zengin tarihsel birikimine ve dogal mirasına sahip olan Türkive'de bu ulusal değerlere tüm kurumlann sahip çıkması gerekirken korumanın bütün vükü biitçeden binde 3 pav verilen Kültür Bakanlığı'nın sırtmda— si var. Ancak bu alanlan da çevreye say- gısız yatınmlara karşı koruyabılmenin ar- tık elde kalan tek yolu "SİT" kapsamı- na almak. Çünkü aynı yatınmlara da bu alanlan gözetmekle yükümlü diğer ka- mu kurumlan ızin verıyor. StT ilanında ise hıç değilse aynı ızinlere bir "Koru- nw Kurulu süzgeci" getırılebjlıvor Hele "su havzalannda" durum çok daha vahim. tSKt'nın yanı sıra DSt de yurt düzeyınde örgütlü dev bir kurum olarak havzalan korumak zorunda. Ne var ki bu alanlarda da son yıllarda Koruma Kurullarf nca alınan ve hep "'gerilim" yaratan StT kararlan, havzalan asıl ko- rumakla görevlı kurumlann "sonımsuz - — , » . » , « - - k v — ' - v * • * davranmalan" karşısında adeta bir "son care"gıbi... Tarihi kentdokulan" ise belediyele- rin uyguladıklan "kent kültüni yerine arsa ranhna sevdak imar politikalan" yüzünden yok oluş sürecinde. Son yıllar- da bazı az sayıdaki duyarlı belediye yö- netimleri dışında tarihi kentlerimizin öz- Koca Türkiye için sadece 400 kişi...Kültür ve Tabiat Varhklannı KormnaGenel Müdürtügü'nün 1998 yılı sonu verilerine göre Türkiye'de4045 arkeolojik, 656 dogal, 157 kentsel, 116 tarihi ve 313 de diğer korumaalanlan ol- mak üzere toplam "5287 StT Bölgesr var. Yaklaşık 60.000 olan *"tescüH M kültür ve doğa varlıklannın ise "35 bm" kada- rt sivil mimarlık ömeği. "11 bln 400"ü dinsel ve kültürel yapı. 2000 kadan dogal miras ve ka- lanlan da tarihi mezarhklar. abi- deler, kalıntılar... Yeni tespit ve tescil çalışma- lanylada birlikte sayılan sürek- li artan bu kültür ve çevre değer- lerinin hangi kurallarla ve nasıl konınacaklanna yönelik karar- larüreten, projeler onaylayan ve arşiv oluşturan Koruma Kurul- tan'run ülke düzeyindeki dagı- bmı, görev alanlan ve kurul üye- leri dışında hizmetı sürdüren kadro olanaklan ise özetle şöy- le: 1)AdanaKunıhı: Adana, Adı- yaman, Gaziantep, Hatay, tçel, Kahramanmaraş, Malatya, Ki- lis ve Osmaniye illerindeki kül- tür, tarih ve doğa zenginlikleri- nebakıyor. 17 kişiyle görev yap- ması gerek, ancak 11 kişiyle ça- lışıyor... 2) Ankara Konıhı: Ankara. Amasya, Bartm, Bolu, Çankın, Çorum, KastamoniL Kınkkale, Zonguldak, Karabük illenne ba- kıyor. 43 kişiier... 3) Antalya Kurulu: Antalya. Burdur, Isparta illenne bakıyor. 23 kişilik kadrosu var. ancak 17 kişiyleçahşıyor... 4) Bursa Kurulu: Bursa. Ba- hkesir, Bilecik. Sakarya illerin- den sorumlu; 16 kişi olmalan gerekirken ancak 10 kişiler... 5) Diyarbakır Kurulu: Diyar- bakır, Batman. Bitlıs, Elazığ. Hakkâri, Mardin, Siirt, Şanlıur- fa, Şımak ve Van illeri bu kuru- ta bağlı. 17 kişilik kadro olana- ğırun 1! kışisinıkullanabıliyor... 6) Eskişehir Kurulu: Eskişe- hir, Afyon ve Kütahya'ya bakı- yor. Kadrosu 9 kişi, çaiışanlan ise l'i müdür. sadece3kişi... 7) Erznrum Kurulu: Erzu- rura, Ağn, Ardahan, Bayburt, Bingöl. Erzincan, Igdır, Kars, Muş ve Tunceli'ye bakan bu ku- rulda ise 10 kişi olması gerekir- ken. uzman personel sadece 1 ki- şi ve topiara 6 kişiler... 8) Edime Kurulu: Edime, Ça- nakkale. Kırkiareli ve Tekirdağ illenne bakıyor. Kadrosu 12 ki- şi. çalışanı ise ancak 5 kişi... 9) tstanbul I. Kurul: Bakır- köy, Beyoğlu, Bağcılar, Bahçe- lievler, Zeytinbunra. Eminönü. Fatih, Eyüp, Güngören, Kâğıt- hane ve Şişli'den sorumlu. 17 kişiler... 10) tstanbul II. Kurul: Avcı- lar, Bayrampaşa, B.Çekmece, K.Çekmece. Çatalca. G.O.Pa- şa, Kartal, Kadıköy. Maltepe. PeiMİik, SılivTİ, Şilel Tuzla ilçe- Orman alanlan bemOrnuuı Bakanhğı tahsisleriyle. hemde belediyetertliyle yapdannıaya açıhv'or. Koruma Kurulu bunu durdurmak için SİT ilan edince de sryasal baskılaria karşuaşı>vn- leriyle Yalova ve Kocaeli illen de bu kurula bağlı. 15 kişiler... 11) tstanbul IU. Kurul: Ada- lar. Beşıktaş. Beykoz, Sanyer, Üsküdar (Boğaziçi) ve Ümra- niye'je bakıyor. 18 kişiler... 12) İzmir L Kurul: Izmir ıli- ne bakıyor. Kadrosu 24 kişi, 21 kişi çalışıyor. 13) Izınir II. Kurul: Aydm, Denizli, Manısa, Mugla, Uşak il- lerine bakıyor 21 kişiler. 14) Kayseri Kunüu: Kayseri, Sıvas, Tokat, Yozgat iUerinden sorumlu. 16 kişilik kadroda an- cak 8 çalışanı var... 15) Konya Kurulu: Konya ve Karaman illeribağlı. Kadrosu22 ama 16 kişi var... 16) Nevsehir Kunıta: Nevşe- hir, Kırşehir, Aksaray. Niğde il- lerine (Kapadokya) bakıyor. Kadrosu 12 kişi. çalışanı ise sa- dece 4 kişi... 17) Trabzon Kunıhı: Trab- zon, Artvm, Gümüşhane, Gire- sun, Ordu, Rize, Samsun ve Si- nop illeri bağlı. 17 kişilik kad- roda 10 kişiyle çalışıyor... Kültür Bakanhgınca yeni oluşturulan Koruma Kurullan da MaBye Bakanlığı hâlâ "kad- ro vermediği" için çahşmalara başlayamıyor. Mugja, Samsun, Çanakak, KocaeBve Van'la bir- likte tstanbul'da da iki yeni ku- rul için henüz sadece "kartr* var, örgütlenme ise yok. ~Ve genel müdürtûk ~ Koruma çalışmalannı ülke düzeyinde koordine eden, yau- nmlan planlayan, Koruma Ku- rullannm yanı sıra YüksekKs- nd görevlerine de bakan ve ko- ruma planlanndan SÎT araştır- malanna kadar her alanda hiz- met ve denetimi üstlenen Koru- ma Genel Müdürlüğü'ndeki tt>p- lam kadro sayısı ise sadece 95_ Yanı. "uvgarHd»rolö!a"Tür- kiye, bölge kiffunarmdaki görev- literte biriikte yaklaşık "400 ü- jffik" bir kamu personeliyle ta- rihini ve doğasını korumadaki "devlet görevini" yerine getir- meye çalışıyor. Bütün bunlar da Tûrkiye'de korumacılığın ne denli özveriyle sürebildiğinm açık göstergeleri degil mi?.. gün mimari kimliklerini, sokak dokula- nnı, sivil mimarlık örneklerini sevgiyle kucaklayan ve sahip çıkan bir yerel yö- netim yok denecek kadar az. Böyle olun- ca, Koruma Kurullan 'nın kentsel StT kararlan da kâğıt üstünde kalıyor, yine yasa geregi belediyelerin yapmalan ge- reken "koruma planlarT ise üretilmeyin- ce, eski kent dokulan çöküşe terk edili- yor... tşte böylesi bir süreçte, binlerce yıllık kültürel miras birikimini ve eşsiz değer- deki doğal çevre kaynaklannı "koru- mak" gibi "ulusal bir görev*de sadece Kültür Bakanhğı'na düşüyor... Diğer tüm "sorumhı" kurumlann so- rumsuzluğu ise artık o denli "obğan" kar- şılanıyor ki korumada yaşanılan hemen her gerilimın tartışma odagında da yine Kültür Bakanlığı ve Koruma Kurullan yer alıyor... En az paray ta en bûyük hizmet Peki, her bıri yeryüzündekı birçok dev- letten bile daha "zengüı" olan, hemen her ilde, hatta ilçede örgütlü ve ekıpmanlı bı- rimleri bulunan, kadro, araç-gereç ve hatta "sosyal tesisleri" açısından da bü- yük ve genış olanaklara sahip bulunan Or- man Bakanlığı, Tanm Bakanlığı, DSt, Ba- yındırlık, Karayollan, Turizm Bakanlı- ğı ve şu görkemli u Belediye Sarayiarry- ta" ün yapan yerel yönetimler vb. kuru- luşlar... Ülkenin kendi ilgi ve yetki alan- lan içindeki tarih, doğa ve kentsel değer- lerini korumaz ve hatta yağmaya açarlar- ken, bu talanın durdurulması yönünde he- pimizin gözü üstünde olan Koruma Ku- rullan'nın gücü ve "donanınu" acaba nasıldır?.. tşte bu sorunun yanıtı da Tûrkiye'de korumayla ilgili tüm sorumluluğun "pa- rasal ve ekipman gücü en düşük düzcv- detutulan" bir kuruma yüklendıgı ve bu kurumun neredeyse sadece "özveriye" da- yalı bir çalışma ortamı içinde çaba gös- teren "biravuçpersoneünin" de koca ül- kenin engin tarih v e doğa zengmlığını ko- ruma sevdalanyla "baş başa bırakıklık- lan" gerçeğini ortaya çıkanyor. Çünkü Kültür Bakanlığı'nın şu ünlü "04006 3" oranındaki bütçe payının bile tümü korumaya ait değil. Güzel sanatla- nndan opera ve balesine, yayınlardan müzeler ve kütüphanelere kadar tüm Kül- tür Bakanlığı hizmetlerinin bu binde 3'tükpaylakotanldığıdüşünü- lürse. aynı hizmetler arasında sadece korumaya aynlan bütçe- nin de "binde 3'ün yüzde bil- memkaçı" olduğu görülebilir... tşte Atatürk'ün engin Anado- lu sevgisiyle "Türkiye Cum- huriyeti'nin temeli kültürdür" diye vurguladığı bir alana bu- gün verilen değerin de oranı... Bütün bu olumsuz koşullara bir de çıkar çevrelerinin "siya- sal basküan" eklenince, koru- mada zaten "tekbaşianna" ka- lan v e diğer kamu kurumlannın duyarsızlıklanna karşı da yine tek başlanna "önlem almaya" çalışan koruma kadrolan. yuk- lendikleri ağır sorumluluğun altında sürekli bir "gerilim" ve hatta "yipranma" yaşıyorlar... Peki, ne yapmalı. bu sorun- lar nasıl aşılmalı?.. Birincisi, Türkiye'nin tarih ve doğa değerlerine sahip çık- ma görev ve sorumluluğunun "tüm kurumlara" ait ve ortak bir "ulusal yükümlülük" oldu- ğunu artık herkesın görmesi ge- rek... tkincisi de bir yandan Kültür Bakanlığı'nın kadro, ekipman ve parasal gücünü bu ülkenin "kültür zenginliğine yakışır" bir düzeye getirmek; öbür yan- dan da çevre ve kültür değerle- rine duyarlı gönüllü ve demok- rarik kuruluşlann korumacı po- tansiyellerini "kamusal sorum- hıhıkveâenetknsüredneT ' deka- zandırmayı teşvik etmek gere- kiyor... Kısacası, korumada "ulu- sal bir güç birli- ğj" oluşturmak zamanı çoktan geldi ve geçi- yor... Eskişehir, Ankara, Bursa, İzmir, Istanbul ve Antalya 'da gösteriler sunacak MarkBaUhvin Dance Company Türkiye f de Kültür Servisi - İngiltere'nin ünlü dans topluluklanndan 'Mark Baldvvin Dance Company' British Council'ın davetlisi olarak mart ayında Tûrkiye'de bir turne gerçekleştırecek. Mark Baldvvin daha önce Rambert Dans Tophıluğu ile birlikte Tûrkiye'de gösteriler sunmuş, aynca Ankara Devlet Opera ve Balesi'nde çalışmalar gerçekleştırmıştı. Topluluk Türkiye turnesi kapsamında göstenlenni 6 Mart'ta saat 20.00'de Eskişehir Anadolu Üniversitesi Atatürk Kültür ve Sanat Merkezi'nde, 8 Mart'ta saat 20.30'da Ankara Devlet Tiyatrosu Küçük Tiyatro'da, 11 Mart günü saat 20.30'da Bursa Tayyare Kültür Merkezi'nde, 13 Mart günü saat 20.30'da izmir Sabancı Kültür Sarayı'nda, 15 Mart günü saat 20.00'de tstanbul Dev let Tiyatrosu Taksim Sahnesi'nde, 17 Mart günü saat 20.30'da Antalya Kültür Merkezi Aspendos Salonu'nda gerçeİdeştirecek. Fijı'de doğan ve Yeni Zelanda'da yetişen Mark Baldvvin. Auckland Üniversitesi'nde sanat ve dans eğitimi gördü. Mezun olduktan sonra Limbs Dans Topluluğu. Vetıi Zelanda Balesi ve Avustrarya Dans Tiyatrosu'na. 1983'te de Londra'da Rambert Dans Topluhığu'na katıldı. Kısa sürede baş balet konumuna geldı, Glen Tetiey'ın Pierrot Lunaire ve Richard Abton'un Soda Lake eserlerinde başrol üstlendi. Baldvvin. Rambert'tayken kendi koreografilenni yapmaya başladı. 1992 yılında Rambert'tan aynldı. ancak kendisine sipanş edılen Sprit ve Banter Banter eserlen ile toplulukla bağlantılannı sürdürdü Mark Baiuivır. u müzikalitc duygusu. hareketlerindeki akıcılık ve espri anlayışı"yla 1992 vılında Bonnıe Bırd Koreografı Ödülü'nü kazandı ve Londra'da Sadler's VVells'e koreograf olarak atandı. Mark Baldvvin Dans Topluluğu ise 1993 yılında kuruldu. tngiltere'de ve yurtdışında pek çok turne gerçekleştiren topluluk kendi repertuvannı sürekli geliştirirken hem klasik hem modern tarzlarda başanlı olan Mark Baldvvin de 1995 yılında Iskoçya Balesi'ne koreograf olarak atandı. Sanatçı bu topluluk için 'Hyden Pkces" (1995). 'Ae Fond Kiss' (1996) ve 'More Poıılec' (1996) adlı yapıtlan yarattı. Değışık ıletişım araçlanna ilgı duyan Baldvvin, besteci Brian Elias ve Turner ödüllü Anlsh Kapoor ile birlikte BBC için bir kısa film hazırladı. Bılgisayarteknolojisi de Baldvvıp'ın çahşmalannda önemli bir rol oynuyor. Sanatçı bu nedenle bilgisayar sanatçısı Carole Murica ile interaktif bir CD-ROM yaptı. 1995 'te Time Out Dans ödülü kazanan Baldvvin, Berlin'de Staatsoper Unter Den Linden; Ledds'de Phonea Dans Topluluğu, Londra'da City Ballet ve Buenos Aires Çağdaş Dans Topluluğu ile çalışmalar yaptı. Mark Baldvvin'in Tûrkiye'de sunacağı Pukinetta Disperato. Darknes Visible. M-Piece ve Song of Nıghtingale başlıklı koreografîlerinin dansçılan ise Mark Baldvvin, Bart de Block, Shelley Baker, Richard Court Martin lindinger olacak. Song of Nightingale başlıklı bölümün kostümleri de Rıfat Özbek tarafindan tasarlandı. ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Bir Karar... Geçen haftaki "Aydının Rengi" başlıklı yazıma iliş- kin çok ilginç yanıtlar ve görüşler aldım Bunlar arasında özelükle Sayın Nurser Öztunalı dan ge- len "Aydının Rengi Üzerıne Bırkaç Kelâm" başlık- lı e-posta, çok aydınlatıcıydı. Bu konuyu önümüz- deki haftalarda da ele alacağım. Bugünkü yazımın amacı ise. bir gönül borcunu yerine getirmek ve bir karan açıklamak. Bundan dört ay kadar önce. 1998 Kasımı'nda. eski ve yeni bazı kırgınlıklar sonucu çevıri uğraşı- nı bırakmaya karar verdiğımi açıklamıştım O günlerin atmosfen içersinde. o kararımda çok ciddiydim. Belli bir karamsariık. beni bu ortamda "nitelikli" kalmakta direnmenin boşuna ve yıkıma sürükleyici olduğu kanısına süruktemişti. Otuz yıldan bu yana sürdürmekte olduğum çe- viri uğraşım boyunca. okurlann önüne çevin adı al- tında hâlâ bırtakım paçavralann konulabıkJiği bir or- lamdaçevınnın nrtelıklı olmasındadırenmek. bu uğur- da çevıri ücretlerınin gecıkmesinı, doiayısıyla da ki- mi zaman çok büyük sıkıntıları göze almak. kimı- lerinin adımı "venlen işı yapmaz'a çıkartmalarına tanık olmak, bugüne kadar herhangi bir yayınevi için başladıgım her kitabı -kimı zaman tıtızlıkten yal- nızca trtizlikten kaynaklanan büyük gecıkmeleHe de olsa- hep bitirmiş olmama karşın nitelikten çok ödenen avanslardan söz edildiğinı duymak.. Bütün bunlar bir noktada beni artık bitirir gıbı ol- muştu. Neredeyse yaptıklanmdan geriye, bunlardan baş- ka bir şeyin kalmadığına inanmaya başlamıştım. Öyle olmadığını. çeviriyı bırakma karanmı açık- ladığım andan başlayarak anlamaya başladım. Şimdi sayısını anımsayamadığım kadar çok faKs, e-posta, mektup vetelefon aracılığıyla, bu karanm- dan ötürü azarlandım, yerildim ve sonuç olarak da sürekli yüreklendirildim. Bütün bu azartar, yergıler. yüreklendirmelerve des- tekler. elberte nitelikli çalışmaları takdır etmeyı bı- raz olsun ögrenememiş olanlardan değıl, ama "Biz- ler, sizin çevirdiklerinize ve bundan sonra çevire- ceklehnize muhtacız!" diyecek kadar yüce alçak gönüllü, içten ve niteliği ilke bilen okurlardan gel- di. Tanımadığım bunca dostun çagrısı ve desteği, beni utandırdı. O seslerin etkisiyle, acaba "Geriye yalnızca bunlar kaldı..." karamsarlığına kapılma hakktm var mı. diye düşündüm. Ve kendıme: Bu noktadan sonra vazgeçmek, aynı zamanda bütün geçmışımı de yadsıma anla- mına gelmeyecek mı diye sordum. Geçmişte kimı vazgeçtiklerim olmaksızın yasa- yabilmış mıydım? 12 Eylül'den sonra unıversiteye küsüp ayrılmak ve yaklaşık on bir yıl ünıversiteden uzak kalmak, bana ve o yıllar boyunca aynldığım üniversitede okuyan, tanımak fırsatını heba ettığım gençlere ne kazandırmıştı 7 Onca yılın ardından bu kezAnadolu Ünıversitesi'ndeyeni birbaşlangıçyap- tığımda, öğrencilerimle o tadına doyulmaz payla- şıma tekrar girmek, benım için tam aniamıyla bir yeniden doğaş ofmamış mıydı? Çeviri uğraştmı daha en başından bu yana hep bir tür misyon saymıştım. Bu, kültürler arası bir el- çilik görevini ıçeren bir misyondu: se aslında öğ- rencilerimle gerçekleştirdiğim paylaşımdan da pek farklı değildi. Çünkü benim ıçın çevin uğraşımın en değerii yanı, hep okunmaya değer olanı kendi di- lımin ınsanlarıyla da paylaşabılmenin hazzıydı. Sevgıli Adalet Ağaoğlu, çok hakiı. bu ülkede. özel- likle böyle bir ülkede. herhangi bir alanda birikimi, söyleyecek sözü, gerçekleştirebilecek eylemı olan htç kimse, kendine bunlann herhangi birinden vaz- geçme hakkını tanımamalı. Çünkü bu türden bir vaz- geçiş. hiçbir zaman etkisi yalnızca vazgeçenın özel yaşamıyta sınırlı bir eylem olarak kalmayacak. fa- kat başkalannı onlara verilebilecek olandan yok- sun bırakmak gibi bir tür kötülüğe de dönüşecek- tir. Şimdi karamsartığın gözüme çektiği perdeler- den annmış olarak geçmişe baktığımda, o geçmi- şin kısa ömürlü söylentilerfe değil, fakat yaptıkla- nma yönelik takdirierle örülü olduğunu görüyorum. Ve belki de hepsinden önemlisi, o geçmiş boyun- ca kitaba dönüştürdüklerimi. boşuna yaşamamış- lığımın en güçlü kanıtlan sayıyorum. Her zaman söy- lediğim gibi, ben onlara zaten hiçbir zaman sonu- cu en yakın yarınlarda alınabilecek girışımler gö- züyle bakmadım: onları. kitaba, yazıya dönüştür- düklerimi, fizik variığımın sınırlılığından ötürü. hep benim yaşayamayacağım geleceklerin msanlanna birer yatırım saydım. Evet, sonuç olarak hiçbir şeyden vazgeçmıyo- rum. Sözü yazıya, yabancı iklimlerin bırikimlerini ken- di dilimin insanlarına aktarmayı. bende ne varsa ve yaşadığım sürece ne olacaksa. onları da öğrenci- lerimle paylaşmayı son nabız atışıma kadar sürdü- receğim. e-posta: ahmetcemal -' superonline.com. OOTÜ'de Çağdaş Dans Günleri bugün başhyor • Kühür Servisi - ODTÜ Çağdaş Dans Topluluğu tarafindan düzenlenen Çağdas. Dans Günleri bugün başhyor. ODTÜ Kampusu'nda 6 Marta dek sürecek olan Çağdaş Dans Günlen'ne ODTU Çağdaş Dans Topluluğu, Ege ve Hacettepe üniversiteleri bale ana sanat dalının yanı sıra Aydın Teker, Mustafa Kaplan. Tuğçe Ulugün, Bahar Filizyıldız, Öykü Potuoğlu, John Cook \ e Orhan Cem Çetin katılacak. Etkinlikler kapsamında av nca 'Tûrkiye'de Amatör ve Profesyonel Dans'. Dans Eğitimi' ve 'Dans Tiyatrosu" konulu panelier ve seminerlerde gerçekleştinlecek. BUGÜN • İSTANBUL GOETHE ENSTtTÜSL nde saat 19.00'da Sten Nadolnj kıtaplanndan bölümlcr okuyacak. Okuma saatini Yüksel Pazarkaya yönetecek. • tFSAK'ta saat 19.30'da ÇocukveOvun konulu ayın saydamı yanşması yapılacak. Yarışmanın seçicisi tbrahim Zaman. (292 42 01) • BORUSAN KÜLTÜR VE SANAT MERKEZt'nde saat 18.30-20.00 arası Erol Ferah'ın katılacağı 'BarokÇağı: Bach ve Handel" başlıklı söyleşi gerçekleştinlecek. • AKSANAT'ta saat 19.00'da ise FirdevsSaylan'ın 'Ortaçağ Anadolu Sünatından Kesitlcr" ba^lıkli dir göstcrisı gerçcklcştinîecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle