Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 31 MART 1999 ÇARŞAMBA
HABERLER
IFIer
.taypamlaştı
* • İstanbul Haber Servisi -
. Darokrat Partı (DP) Gene!
BaşLanı Korkut Özal,
patısinin istanbul tl
BaşkanlığTnca eski
. basbakanlardan Adnan
Menderes ile bakanlan
Fanr Rüştü Zorlu ve Hasan
Poıatkan'ın mezarlan
. bajında düzenlenen
bavramlaşma törenine
katldı. Özal daha sonra
ağabeyı 8. Cumhurbaşkanı
TurgutÖzarın
An tmezan'nı da ziyaret
ettı DP liden Özal,
, "Tirkiye, bır gün dünyanın
en seçkın. en ileri,
demokratik, özgürlükçü ve
çağdaş devletieri arasındaki
yennı aiacaktır" dedi.
Ata'ya çirkin
saldı*ı
t • ADANA (Cumhuriyet
Bürosu) - Adana Şakirpaşa
Mahallesi'ndekı Milli
^Mensucat llköğretim
'Okulu'nunarşıv bölümüne
molotof attıktan sonra
gönderdeki bayrağı indiren
saldırganlar daha sonra
bahçedeki Atatürk büstüne
de pıslik sürdüler. Okul
görevlisınin sesleri
duyduktan sonra ışıklan
yakması ve küçük çaplı
yangını söndürmeye
başlamasını fırsat bilerek
kaçan saldırganlann
yakalanması için çevrede
polisin soruşturma başlattığı
öğrenildi.
ÖDP meclis
kuracak
• GAZİANTEP
(Cumhuriyet) - Seçimi
kazanmalan durumunda
belediyecilıği halkla birlikte
yapacaklannı belirten ÖDP
Gazıantep Anakent
"Belediye Başkan Adayı
Fahri Atacan, "Mahalle
meclisleri kuracağız.
Bunlann temsilcılenyle de
halk meclisi oiuşturacağız"
dedi. Ortaya sadece iddıa
olarak dürüstlüğü değil.
çağdaş beledıyecilikJe ilgili
projeleri de koyduklannı
belirten Atacan, "Halk
rrieçlisinin-alacajı kararlar
bağlayıcı olacak. Yine bu
meçlisin hatamızi^bulması
halinde 'Geri çağırma
hakkı' dediğimiz seçmenın
bizi geri çağırması
durumunda görevı
bırakacağız" diye konuştu.
'Yeşil
yakalanacak'
• TRABZON
(Curohuriyet)-Eski Devlet
Bakanı Eyüp Aşık. "Yeşil"
kod adlı Mahmut
Yıldınm'ın muhakkak
yakalanacağını söyledi.
Trabzon'da gazetecilerin
sorulannı yanıtlayan
Aşık,"Seçimden sonra da,
önce de olabilir. Ama Yeşil
muhakkak yakalanacak"'
dedi. Aşık Çay-Kur'da 3
trilyon, Tekel'de ise 20
trilyonluk zarar olduğunu
belirtti ve bu kurumlann
ûrünlerine mutlaka zam
yapılması gerektiğini de
söyledi.
HADEP aracı
çocuğa çarptı
• ADANA (AA)-
Adana'da, HADEP'in seçim
aracı bir çocuğa çarparak
ölümüne neden oldu.
Alınan bilgıye göre
Dağlıoğlu Mahallesi.
Karasu ka\ şağı 12 sokakta
meydana gelen kazada.
Okman Öc (26)
yönetimindeki 01 ER 605
plakalı HADEP seçim
minibüsü, yolun karşı
tarafina geçmek isteyen
Mehmet Nuh Günay'a (12)
çarptı. Ağır yaralı olarak
Devlet Hastanesi'ne
kaldmlan çocuk
kurtanlamadı.
Istikram
seçeceğiz1
• İZMİR(AA)-Türkiye
Işveren Sendikalan
Konfederasyonu (TİSK)
Başkanı Refık Baydur,
ülkenm son yıllarda dünya
genelinde siyasi çalkantılar
ve istikrarsızlıklarla
anıldığını ıleri sürerek " 18
Nisan seçimlerinde sağ
veya sol değil, istıkran
seçeceğiz" dedi. Baydur,
1998 yılı sonundan bu yana
ekonomide yatınm ve
üretimin azaldığını, buna
karşın işsizliğin arttığını
belirterek seçımler
sonrasında istikrarlı ortamın
doğmasıyla yılın ikinci altı
ayında bu göstergelerin
tersine seyir izleyeceğinı
bildirdi.
Boyabat Yaşar Topçu Yatılı İlköğretim Bölge Okulu
Eğitim güneşi kızlara doğdu8 yıllık kesintisiz temel eğiti-
min olumlu etkilen gözler önüne
seriliyor, Boyabat Yaşar Topçu
Yatılı llköğretim Bölge Oku-
lu"nda. Çoğu evlendirilmek üze-
re iken 8 yıla çıkanlan zorunlu
eğitim ile yatılı okula alınan kız
öğrenciler, yörenin üzerlerineçö-
ken töresel pususundan kurtulma
savaşımı veriyor...
Erkeklerle karma eğitim aldık-
lan için bıryandan ailelennin ge-
leneksel çekincelenni yıkmaya,
dığer yandan erken evlilık yazgı-
sından uzaklaşarak aydınlık gün-
lere koşmaya çalışıyorlar. Yoksul
ailelerinin kendilerinı ziyaret ede-
memesinin acısını. köylülennin
yollannı bekleyerek çıkanyorlar.
Köylerine giden yolun üzerinde
bulunan okulda, "haberci" yeri-
ne koyduklan köylüleri ile ailele-
nne selam yollamak için uzun so-
luklu bekleyiş sırasındaki yerleri-
ni alıyorlar.
Aileleri tarafından gönderilen
harçlıklan da. en sevdikleri gün-
de harcayabılmek için yastık al-
tında saklıyorlar...
Eski Bayındırlık ve tskân Ba-
kanı adına yaptınlan Boyabat Ya-
tılı llköğretim Bölge Okulu,
1 OO'ü kız toplam 230 öğrenciden
oluşuyor. llçeden 5 kılometre
uzaklıkta bulunan okul, çevre
köylerden gelen yoksul öğrencı-
lerden oluşuyor. Taşımalı eğitım-
den yararlanamayan pek çok öğ-
rencinin 7 ay boyunca okula gıde-
mediği bölgede yatılı okul hızla
imdada yetışiyor.
Sinop tl Milli Eğitim Müdürü
HayrettinGürsoy, 9 YlBO'yu da-
ha hizmete açarak. 2030 yılına
kadar bölgenin tüm eğitim gerek-
sinimini karşılayacaklannı anlatı-
yor. Giyim yardımı nedenıyle ta-
şımalı eğitim gören çocuklann da
yatılı okullara yazılmak ıstediği-
ni aktaran Gürsoy. Karadeniz'in
dağlık konumu nedeniyle Yf-
BO'lann çok önemlı bir misyon
üstlendiğini vurguluyor.
Yaşar Topçu Yatılı llköğretim
Bölge Okulu Müdürü Ali Şahin.
tamamlanmadan açılan okul bi-
nasındaki donanım eksiklerine
işaret ederken, 4 kadrolu öğret-
menle hizmet vermeye çalıştıkla-
nna da dikkat çekiyor. Ökulun bu
öğretim yılında hizmete açılması
nedeniyle önemli sorunlarla kar-
şı karşıya kaldıklannı belirten Şa-
hin. 6 öğretmenin görev lendirme
sistemı ile çalıştığını, Ingilizce
öğretmeninın de ücret karşılığı
dışandan getirildiğini belirtiyor.
Kurban Bayramı'nda ilçede
okula bağış için kampanya başla-
tan Şahin, gelecek için program-
lı ilerlıyor:
"Okulumuza, yakın zamanda
bağış yoluyla 20 tane bilgisayar ge-
lecek. Büyiik ekran bir televizy on
da bağış yoluy la geldi. Bu önemli
bir nrsat. İlçe. çok kısa zamanda
okulu benimsedi ve okula büyük
destek \erdi. Boyabat muhafaza-
kâr bir yerdir. Karma okul okftı-
ğu için önceleri velilerin endişele-
ri vardı. Ama daha sonra okulda-
kiyemekbane,yatakhane\e tuva-
leflerin erkeklerle kı/Jar için ayn
olduğunu göriince çok rahatiadı-
lar. Bu da kız öğrenciierin kayıtla-
nnı arttırdı. Yelilere daha da gü-
ven vermek için taahhütname ıry-
gulamasını başlatbk. Cumartesi-
pazar ev ci çıkacak öğrenciierin ki-
me teslim eidileceği konusunda ya-
ab taahhütname aldık. Bu da bi-
ze olan gfivenlerini pekiştirdi."
Şahin. Karadeniz'in dağlık
köylerinden gelen öğrenciierin
ilk gördüğü büyük yerleşim mer-
kezinin Boyabat olması nedeniy-
le bazı sorunlar yaşayabildığine
dikkat çekerek gözlemlerinı akta-
nyor:
"Öğrenciierin çoğu ilk kez köy-
lerinden çıküklan için trafik ku-
rallannı bilmiyorlardı. İlçeyegktiş
genşlerinde kırmızı ışık-veşil ışık
kurallanndan. karşıdan karşıya
geçerken dikkat edilecek husus-
lardan habersizlerdi. Trafik bilgi-
leri de aktarmaya başladık. Ma-
ğaza. dükkân ve ahşverişe gittik-
lerinde de kimi sorunlar yaşıyor-
lardı. Bu nedenle öğrencUere nö-
betçi öğretmen nezaretinde ahş-
veriş yapönyoruz. Altına işeyen
çocuklan. gece saatJerinde nöbet-
çi öğretmen nezaretinde tuvaiete
çıkanyoruz. Çocuklann çoğunun
saçı. «eldiğinde bitliv di. O neden-
le okul açılır açılmaz ilçeden bir
berber getirerek tüm çocuklann
saçlannı kestirdik. Brt saptadıkla-
nmızı tedavi ettik. Oğretim yıh ba-
şında öğretmenler, öğrencikrin
bilgi düzeyini taramak için seviye
sınavlan >apü. Sınavda birçoköğ-
rencinin 6. sınıfta olmasına karşın
okuma yazma bilnıcdiğini. bu öğ-
rencilerin birleştirilmiş sınıflar-
dan geldiğini saptadık. Bazı öğ-
renciler de heceleyerek okuvabili-
yordu. Bu nedenle seviye grupla-
n oluşturularak, programdan ge-
ri kalan öğrenciler için etüder dü-
zenledik."
Öğrencılerin çoğunun okula
başladığında lastik ayakkabılan
olduğunu vurgulayan Şahin, gi-
yim yardımının önemine dikkat
çekiyor. Öğretim yılı başında kız
öğrencilere forma. hırka, beyaz
~T\ oyabat Yatılı îlköğretim Bölge Okulu,
r£ 100'ü kız toplam 230 öğrenciden oluşuyor.
JLJ llçeden 5 kilometre uzaklıkta bulunan okul,
çevre köylerden gelen yoksul öğrencilerden
oluşuyor. Taşımalı eğitimden yararlanamayan
pek çok öğrencinin 7 ay boyunca
okula gidemediği bölgede yatılı okul hızla imdada
yetişiyor. Öğrenci kayıtlan hâlâ süren okulda kız
öğrenciierin sayısı da gün
geçtikçe artıyor.
İşsizliğin yoğun olduğu bölgede öğrenciierin tüm masraflan devlet tarafından karşılanıyor ve veülerin Ugisinj daha çok çekmeye başlryor.
gömlek, ayakkabı \e çorap; er-
keklere ceket, pantolon. gömlek.
ayakkabı ve çorap verilmiş. Baş-
lı başına bu giyim yardımı bile
çok etkili olmuş. Müdür, birçok
velinin. giyim yardımı nedeniyle
çocuğunu yatılı okula yazdırmak
isteğini belrrtiyor.
Yatılı okullann 'eğitim ışığını
en uzakta bulunan köylerin ço-
cuklanna kadar götürdfiğünü'
söyleyen Şahin, önemli bir ölçü-
te dikkat çekiyor:
"YİBO'lan 'eğitimde fırsat
eşitliği' sloganını sözde kalmak-
tan kurtararak gerçeğe dönüşrür-
dü. YİBO'larda sorunlar çokola-
bilir, ama bu sorunlar inançla aşı-
labilir."
Hepsinin öyküsü var
Beden öğretmenı Mehmet Ye-
ner, yatılı okulun yalnızca öğren-
ciler için değil, öğretmenler için
de ilginç bir deneyım olduğunu
belirterek başlıyor sözlerine. "Biz
de okula yeni alışıvoruz" diyen
Yener, buradaki öğrenciierin en
belirgin özelliğinin, köylülennin
yollannı beklemeleri olduğunu
anlatıyor:
"Tüm köylerin yolu bu okul-
dan geçtiği için öğrenciler dersten
çıkûktan sonra dışan çüayor ve
voldan geçen köylülerin arabala-
nna el sallıyorlar. Aileleri genelde
fakir olduğu için sürekli buraya
gelemiyor. Buradaki öğrenciler
kavgacı ve sorunlu öğrenciler de-
ğil. Hepsi ayn bir hikâveyie gelryor
okula. Hepsine elimizden geldi-
ğince yardımcı olmaya çahşıyo-
mz." "
Yener, köylerden gelen birçok
öğrencinin tuvalet kültüründen
yoksun olduğunu. hatta pisuvar-
lan görünce ne olduğunu anla-
makta uzun süre güçlük çektikle-
rini aktanyor. Tuvaletteki sabun-
lar da sürekli yok oluyormuş.
"Ancak bunlar zamanla otura-
cak, Çocuklar2 ay da oldukça me-
safe kat etti" dıyerek anlatıyor
genç dimağlann yeniliğe açık ol-
duğunu.
Babası 'namusunu temizle-
mek' için üvey annesini öldüren
Dursun Bozkaya. Mahsun Kırmı-
zıgül'ün 'Yıkılmadım.ayaktavım'
arabeskşarkısını seslendirmiyor,
adeta ağıtla kanşık haykınyor. 24
yıl hapse mahkûm edilen babası-
nın ardından parçalanan ailesinin
hüznünü akıtıyor şarkılanna. Ba-
basının üvey annesiyle kıydığı i-
mam nikâhma içerliyor:
"Babamın üvey annemk evlen-
mesine başından beri karşı çık-
mıştik. Ama bazılan babamın ba-
şını döndürmüşler, o da evk'ndi."
8 kardeşi olduğunu. üvey anne-
sinden de bir kardeşi bulunduğu-
nu söylüyor. Ev in geçimini, tuğ-
la fabrikasında çalışan ablası sağ-
lıyor.
Ablasının ayda ancak 200 bin
lira gönderebildiğini anlatıyor. En
büyük amacı subaylık, ama bir se-
çenek daha var:
"Subay olamazsam ses sanat-
çısı olacağun."
Röportajımızı önemsemesi,
bakışlannı okulun önünden ge-
çen araçlara kaydırmasını engel-
lemeye yetmiyor.
17 yaşındaki Nurgül'ün soya-
dı Vanarateş. Ailesinin maddı du-
rumu iyi olmadığı için evlendi-
rilmek üzereyken zorunlu eğitim
ile kendisini yatılı okulda bulan
öğrencilerden. Küçük kardeşiyle
bu okula yazdınlmış. bebekleri
çok sevdiğı için hemşire olmak
istiyor. Soyadının çağnştırdığı az-
mi yaşam felsefesi yaptığını du-
yumsuyor ve yaşamındaki 'zo-
runlu' değişikliği dinliyoruz:
"Üvey babam beni eniştemin
oğlu ile evlendirmek istiyordu. 5.
sınıfı bitirince 'bu kızın başını
bağlayalım' dediler. Ben de onla-
ra 'Beni evlendirirseniz intihar
ederim' dedim. İstanbul'a kaç-
mayı bile düşündüm. Kanun çı-
kınca beni mecburen burava vaz-
evlenmiş. Ondan 6 çocuğu olmuş.
tki çocuğu da ilk kansından"
açıklamasını getiriveriyor. 4 kar-
deşinin evlendiğini. babasının da
şeker hastalığına yakalandığı için
evın geçimini konfeksiyon mağa-
zasında çalışan ağabeyinin sağla-
dığını anlatıyor. Okulda okumak-
tan mutlu olmasının nedenleri
arasında 'et yiyebflmevi' gösteri-
yor. Köyde 6 ayda bir et yiyebili-
yorlarmış. Ancak beklentileri
okul yönetimini aşıyor:
"Boyabat'ta büyük bir çarşı da
var. Ben daha önce çarşı görme-
miştim. Keşke okulumuz da çar-
şının içindeobav dı. Orada gezme-
yi çok sevıyorum."
Ancak parası olduğunda köyü-
ne gıdebildiğini. ailesinin de 'fa-
kir olduğu için' onu görmeye ge-
Okulda kız öğrenciierin sayısı da gün geçtikçe arüyor.
dırmakzorunda kaldıiar. Ben ev-
lenmek istemiyorum, gidebildi-
ğün yere kadar okula devam et-
mek, iş güç sahibi olmak istiyo-
rum."
iyot eksikliği
Annesinin yaşadığı sıkmtılara
geliyor sıra:
"Annem, bana hamileyken ba-
bamdan ayrılmış. Çünkü baba-
annem çok kötüymüş ve annemi
sürekli tarlada çalıştımnrmuş. Bu
nedenle annem 2 çocuğunu dü-
şürmüş. Bana hamile kaldıktan
sonra beni de düşürmemek için
babamdan aynlmış. Ama babam
o zamandan beri beni hiç arama-
mış. Ona çok kızgınım. Annem,
daha sonra üvey babamla evlen-
miş. Ondan da iki çocuğu olmuş."
Bölgedeki iyot eksikliğinden
payını alan Aysel Köklü. annesi
ve 8 kardeşiyle guarr hastalığına
yakalanmış bir öğrenci. Annesi,
babasının ikinci eşı. Köklü, "Ba-
bamın ilk kansı ölünce annemle
lemediğinı anlatıyor Aysel. "Ben
öğretmen olursam her şey deği-
şir" tümcesiyle özetliyor en bü-
yük umudunu.
Beden eğitımi dersi için ıste-
nen eşofrnan ve ayakkabı sıkıntı-
sından dert yanan Ne\ln Ekşisoy.
ailesıne sorunu açtığında okuldan
alınma korkusu yaşıyor:
"Zaten babam benim okuma-
mı istemivordu. Eşofman gerekti-
ğini söylersem beni okuldan al-
mak istevebilir. Zaten okuidan al-
mak için bahane anyor."
6 kardeş olduklannı söyleyen
Ekşisoy. babasının, kalbi delık
olan ablasını okutmadığına dik-
kat çekerken kanıksamış görünü-
yor yaşamın yükünü:
"Istanbul'da Haseki Hastane-
si'nde ameliyat olması gcrekiyor-
du. Ama parasıdıktan onu ameli-
yat yaptıramadık. Bazen ablamın
ağzından kan geliyor. Böbrekleri
de rahatsız."
6 kardeşinden biri askerde. bi-
ri mermer fabrikasında, 2 karde-
şi de köyde. Babasının sigortadan
aldığı 22 milyon lira ile gereksi-
nimlerini karşılamaya çalışıyor-
lar. "Neden tngilizceögretmeni ol-
mak istiyorsun?" sorusuna. sez-
diğimiz yanıtı alıyoruz:
"Ingilizce öğretmenimizi çok
seviyorum. Çünkü o gülünce içim
bir şekil alıyor. ablanu haürlıyo-
nım. Onu abiama benzettiğim
için öyie ısuıdım kL. Aynı onun gi-
bi tngilizce öğretmeni olmak isti-
yorum. Maddi gücümüz elverdi-
ğince okuyacağım.'"
Babaya yardım için
Böbrek nakli bekleyen babası-
nın tedavi masraflannı karşıla-
mak için yaz aylannda tuğla fab-
rikasında çalışan Hüseyin Bozka-
ya, bir yandan derslerine çalışı-
yor, bır yandan da en tasarruflu
harcamaİan nasıl yapacağınm he-
sabını yapıyor. Yeşil kartla teda-
vi olan babasına ılaç paralan ne-
deniyle çok para harcandığını an-
latan Bozkaya. bu nedenle ıkı
ağabeyinin okulu bırakarak tuğla
fabrikasında çalışmaya başladı-
ğını söylüyor. 7 kardeşinden 2 'si-
nin de köyde olduğunu belirttik-
ten sonra sözü yeniden babasına
getiriyor:
"Babam iki vıldır böbrek nak-
li bekliyor, ama durumu giderek
kötüye gidiyor. İlaç paralan çok
tutuyor. Bu yatılı okui olmasaydı
ben de tuğla fabrikasında çalış-
mak zorunda kalacaküm. Ben 3
vıldır yaz aylannda tuğla fabrika-
sında çahşıyor, kınlan ruğlalan te-
mizliyorum. Gündelik 1 milyon li-
ra yevmiye, avda 30 milyon lira
veriyorlar. \emek parasuu biz ce-
bimizden veriyonız. Aslında 18
yaşından küçükleri çahştırmak
yasak, ama ben kaçak olarak
mecburen çalışıyorum. Babamın
yalnızcaBaşkent Hastanesi'negit-
mesinin yol masraflan bile çok
fazla."
Annesi ve ağabeyinin, "Tuğla
fabrikasmda sürüneceğineoku da
adam ol" öğüdü kulaklannda.
Devam ediyor Hüseyin:
" Köyde yaşamak istemiyorum.
Subay olmak, Apo gibileri yaka-
lamak istiyonım. Burada oku-
maktan çokmutluyum. Köyümü-
ze gittiğimizde benim giysilerimi
görenler, 'keşke biz de oraya ya-
zılsaydık' diyorlar. Hertürlümas-
rafimızı devlet karşıhyor. AUah ra-
n olsun."
"Yatılı okul olmazsa okuya-
mazdtk" diye söze başlayan İs-
mail Akbey. köydeki okulda öğ-
retmenlerin sürekli değiştiğini,
burada ise 10 tane öğretmen oldu-
ğunu belirttikten sonra, benzer
sorulann yinelenmesine gerek
duymadan yanıtlan sıralıyor:
"Babam çiftçi. tki ağabeyim
var. Onlan okutmadı. Onlar da
çiftçi oldu, şimdi hayvanlara bakı-
yorlar. kövde. Bu okulu duyunca
çok sevindik, babam hemen yaz-
dırdı. Çünkü bu okul olmasaydı
okuyamayacaküm. Babam, diğer
kardeşimi de buraya yazdıracak.
Okumak ve sivil poiis olmak isti-
yorum."
Sürecek
GLOBALPOLİTİKÜLTÜR
ERGIN YıLDıZOĞLU
NATO Kosova'ya
Battıkça Batıyor
NATO kendini Balkan bataklığına attı ve şu ana
kadar görünen o ki tüm farfaraya rağmen çaba-
ladıkça daha da batıyor.
İlk bakışta, NATO'nun Napolyon gibi "Ons'en-
gage etpuis on voit" (önce bir girelim, sonra ba-
karız) diyerek Kosova sürecinin içine atlamış ol-
duğu söylenebilir. Buradan hareketle de insani
gerekçelerle büyük bir risk aldıkları için NATO ko-
mutanlığına saygı duymak mümkün. Ama ya NA-
TO başaramazsa?
Diğer taraftan biraz daha dikkatle bakınca, bu
operasyonun zamanlamasına ilişkin bir başka ol-
gu da dikkati çekiyor. Bu olgudan hareketle NA-
TO'nun, nisan ayında yapılacak toplantısında sap-
tanmasj gereken "stratejik vizyonu "nun daha şim-
diden, toplantının ohayını almadan, yaşama ge-
çirilmeye başladığını da söylemek mümkün.
NATO, bize söylendiğine göre, "insani gerek-
çeyle" Sırp askeri hedeflerıni bombalamaya baş-
ladı. Harekât açıklanırken, kara ordusunun asia
devreye sokulmayacağı birçok kez vurgulandı. Işi
uçaklar bitirecekti. Ne ki, harekâtın daha beşinci
gününde saldınların hedefi ve süresi genişletilmiş-
tir. Güvenlikli bölgeler kurmak gündeme gelmiş-
tir. Gelişmelerin yönü, eğer Primakov'un çabala-
n bir sonuç vermezse, NATO'nun kara ordusunu
devreye sokarak Kosova'yı işgal etmeye kalkma-
dan işi sonuçlandırmayacağını gösteriyor. Olaylar
neden bu kadar hızlı gelişti? Bunlar beklenmedik
gelişmeler mıdır?
Olaylann hızla tırmanmasına, Sırp asker ve po-
lisinin, bir etnik temizük/katliam yoluyla, Kosova
bölgesini, Arnavutlardan temizlemeye başlaması
neden oldu, deniyor. Diğer taraftan NATO sözcü-
sünün, "Etnik temizliğin hızlanmasına biz neden
olmadık. Sırplar bunun planını daha önce yapmış-
lardı" dediğine bakarak bir başka sonuca daha
varmak mümkün! Bunlar beklenmedik gelişmeler
değildir.
NATO, bu gelişmeleri önceden saptayacak bil-
gilere sahipti. Öyleyse, NATO daha baştan kara
ordusunun devreye sokulmasını zorunlu kılacak
bir sürece girdiğini biliyordu. Şimdi olaylar haliha-
zır yönlerinde ilerlemeye devam ederse, NA-
TO'nun Balkan bataklığına giderek daha fazla
saplanması kaçınılmaz. Bu arada, kara ordusunun
devreye girmesiyle "dağlık bölgelerde, gerilla sa-
vaşında tecrübesi olan" kimi ülkelere de ön saf-
larda oldukça iş düşeceği söylenebilir.
NATO'nun Kosova'ya giriş tarzı, bu işin nerede
biteceğinin tam olarak hesaplanıp hesaplanma-
dığı, bir "çıkış stratejisinin" olup olmadığı sorula-
nnı da gündeme getiriyor. NATO, başlangıçta he-
defini Miloseviç'ın "askeri kapasitesinin düzeyi-
ni düşûrmek" olarak saptamıştı. Şimdi devreye gi-
ren yeni bir kavramla "soykınmı" engellemek de
amaçlara eklendi. Bunlann ikisi de somut ölçü ka-
bul etmeyen, ulaşılıp ulaşılmadığı, ancak siyasi
olarak saptanabilecek amaçlar. NATO bir süre
sonra çıkmaza girerse, "Tamam, hedefıme var-
dım " diyerek "bölgeden çıkmayı" seçebilir. NATO,
uzun süreli, kanlı bir kara savaşını göze alamadı-
ğı takdirde, (ki Yunanistan ve ftalya'nın yanı sıra
ABD ve Alman halklarını da buna ikna etmek ko-
lay olmayacaktır) başka bir çıkış da pek görülmü-
yor doğrusu.
Bu arada olan da Kosovalılara olacak, bir an-
lamda NATO, Sırpların hedeflerine daha hızla vur-
malanna aracılık etmiş olmakla kalacaktır. Bu du-
rumda, birçok kişi, Avrupa'nın en küçük ülkelerin-
den birine baş eğdiremeyen NATO'nun ne işe ya-
radığını, ABD'nın lıderliğini sorgulayacaktır sanı-
rım.
Harekâtın zamanlaması da ilginç. ABD, bir sü-
redir, yeni bir yüzyıla girmek münasebetiyle, NA-
TO'yayeni "sfrafe///cm/syon"önerıyordu. Bu stra-
tejik misyon, NATO'yu, bir bölgeyı bir bloka karşı
savunan bir ıttifaktan, bir kavramlar bütününü sa-
vunan bir ittifaka dönüştürmeyi amaçlıyor. Bir böl-
geye bağlı olmak NATO'yu yalnızca saldın anın-
da bu bölgede etkin kılarken, birkavrama bağtı ol-
mak, bu kavramın tehdit edildiği her bölgede, kü-
resel düzlemde, NATO'yu etkin kılıyor. Aynca ye-
ni konsept NATO'nun harekete geçmesi için BM
Güvenlik Konseyi'nin onayını almasını da gerek-
tirmiyor (International Herald Tribune
29.11.1998).
Bu yeni konsept düne kadar Avrupa ülkelerin-
de kuşkuyla karşılanıyordu. "NATO, gerçekte, bû-
tün üyelerinin kesinlikle ABD'ye tabi olduğu katı
bir hiyerarşik yapıya sahiptir" diyen Fransa Dışiş-
leri Bakanı Hubert Vedrine'in "Tek taraflılık teh-
likeli hem de herhangi bir ülkenin değil ABD'nin
tek taraflı davranması tehlikesi vardır" diyen Al-
man şansölyesi Schröder'in sözleri (The New
York Times 15.02.1999) Avrupa'daki huzursuz-
luğun niteliği ve düzeyı hakkında bir fikir veriyor.
Basına sızan en son bilgiler (NYT 26.3.1999) La-
fontaine'in istifasının altında yatan en önemli ne-
denlerden birinin de NATO'nun yeni konseptine ve
ABD'nin Kosova politikasına karşı çıkması oldu-
ğunu gösteriyor.
ABD. Kosova operasyonuyla NATO'nun yeni
konseptini, Avrupa ülkelerinin bilinen itirazlanna
rağmen, fiilen yaşama geçirmiş oldu. Belki de so-
runa biraz da buradan bakmak, ABD için Koso-
va'da başannın. Kosovalı Arnavutların refahından
daha çok, pazartesi günü belirttiğim gibi, iki ku-
tuplu bir dünyaya dönme yolunda atılan adımlar-
da, yeni NATO konseptinde yattığını düşünmek
gerekiyor. Ancak zarlar atıldı, ama henüz yere düş-
medi. NATO'nun giderek Balkan bataklığına sap-
lanması, savaşın yaygınlaşması olasılığı da yok
değil. O zaman bu kazanımlar ABD'nin ne kadar
işine yarar dersiniz?
BODRUM ASLIYE 1. HUKUK
MAHKEMESİ
1997-675
Davacı Hülya Çetin vekılı Av. Bülent Özyürek tarafın-
dan davalılar Nadir Koç, Nevzat Eryıldınm ve Tuncay
L'fuk hakkında açılan trafik kaydının iptalı ve tescil dava-
sının yapılan yargılaması sırasında davalı Nadir Koç'un
ve Tuncay Ufuk'un adreslenne dava dilekçesi tebliğ edı-
lememiş olup ara karan gereğınce davalılara ilanen teb-
ligat yapılmasına karar venlmiş olup.
Köstence köprusü altı Hatay İzmır adresindeki Tuncay
Ufiık ile tkizdere Sokak Küçükesat-Ankara adresindeki
Nadir Koç'un duruşma günü olan 14.9.1999 günü saat
9.45'te duruşma salonunda hazır bulunmalan veya ken-
dilerinı bir vekille temsil ettirmeleri aksi takdirde duruş-
malara yokluklarında devam olunacağı ve karar venlece-
ğı hususu dava dilekçesi yerine geçmek üzere ilanen teb-
liğ olunur. 17.3. 1999 " Basın: 14144