25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 MABT 1999 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 ı •• •• Inonu ÜniversitesiMalatya'daki Inönü Üniversitesi Iktisadi ve Idari Bilimler Faküttesi'nden geçen yıl türbanı ile mezun otan bir hanım kızımız -ki imam hatipli olduğu için başını hiç açmamış- diplomasını alır almaz kendini ekonometri bölümünde araştırma görevlisi olarak bulmuş... Tabii ki başındaki türbanıyla! Inönü Üniversitesi Rektörlüğü bir yandan da güya türbanla mücadele ediyor, öğretim elemanlarından türbanlı öğrencileri bildirmelerini istiyor - yerel televizyonlarda türbanı savunan, karısı ve kızı tam tesettürlü 'hoca'lar dahil-, bunun için yazışmalar yapılıyor. Sorarsanız, kâğıt üzerinde her şey tamam! Tamam da türbanlı öğrencilerle mücadele bitmek bilmiyor olmalı ki sıra bir türlü türbanlı araştırma görevtilerine gelmiyor! Oyle değil mi, irticayı durdurmakla görevli Sayın Rektör! Eğer ciddi iseniz, ekonometri bölümündeki türbanlı araştırma görevlisi F.Z.'nin dosyasını alıp bakın; saçları ne renk acaba! Elektronik posta: som@posta.cumhiriyetct3ni.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 4497 - Palavra Yanşması yapılıyormuş... "Milletvekili adaylan büyük iüri olsun!" Bin yıl kapanırken Turkiye'de saglıgın durumu (1) ürk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi'nin "Bin Yıl Kapanırken Türkiye Sağlık Sektö- rünün Durumu" başlıklı çalışması, yeni bin yıla hiç de sağlıklı girmediğimizi gösteriyor. Önümüzdeki bin yıl içinde 10 tane yüzyıl var; bun- lardan ilkinde olmasa da birinde sağlıklı bir sağlık sektörüne kavuşma umudunu yitirmeden bugüne dö- nelim: "Genel bütçeden Sağlık Bakanlıgı'na aynlan pay yüzde 3 civarındadır. Dünya Sağlık Orgütü'nün Tür- kiye gibi ülkeler için önerdiği oran yüzde 1O'dur ve bu oran alt sınırdır. Türkiye gibi sağlığa yüzde 3 pay ayıran ülkeler Endonezya, Fas, Filipinler, Gine, Mek- sika, Suriye'dir." "Ulusal geliri Türkiye'den daha düşük olduğu hal- de Angola, Arnavutluk, Benin, Bhutan, Bolivya, Bur- kina ve Faso'da sağlığa aynlan pay Türkiye'dekin- den fazladır." "OECD ülkeleri içinde kişi başına yapılan sağlık harcaması miktan olarak en kötü durumdaki ülkeTür- kiye'dir. Turkiye'de yılda kişi başına yapılan sağlık harcaması toplamı 108 dolardır. OECD ortalaması 1.828 doları bulmaktadır. Kişi başına sağlık harca- ması Almanya'da 3.036, Norveç'te 2.848, Fransa'da 2.550 dolardır." "Turkiye'de toplam sağlık harcamalarının hemen tamamı tedavi edici sağlık hizmetlerine yapılsa da, bu tedavi edici kurumların/hastanelerin yeterliliği anlamına gelmemektedir. 10 bin kişiye düşen has- ta yatağı sayısı ABD'de 53, Almanya'da 87, Arjan- tin'de 48, Avusturya'da 108, Belçika'da 83, Brezil- ya'da 35, Danimarka'da 57, Fransa'da 93, Ingiite- re'de 63, Özbekistan'da 124, Rusya'da 138, Türk- menistan'da 113, Yunanistan'da51 ve dünya orta- laması 36 iken Turkiye'de 25.7'dir." "Turkiye'de toplam sağlık harcamaları içinde ko- ruyucu sağlık harcamalarının payı ancak binde 9'dur. Bir başka deyişle, Turkiye'de sağlığın korunmasına verilen önem en fazla yüzde 1 'dir. Kalan yüzde 99'luk kısım, tedavi edici sağlık hizmetlerine yönelmekte- dir. Koruyucu sağlık harcama oranları yıllar içinde azalmaktadır. Dolar üzerinden ele alındığında Tur- kiye'de kişi başına koruyucu sağlık harcaması tu- tarı 1 dolar bile değildir." Devamı yann... SESStZ SEDASIZ (!) NURÎKURTCEBE Yüksek YerilimHattı Erdinç UTKU Kas. yapayım derken göz çıkanyor, ben böyle sakar estetikçi görmedim! Dağın başında taleban' merkezi! Denizli'nin 20 kilometre ötesinde Pınarlık Köyü var... Dağ başındaki köyün ilkokulu tek derslikli... Demekki.tekderslikli okul köydeki çocuklara yetiyor... Yetmese devlet, daha çok derslik- li bir okul yapardı. Sekiz yıllık ilköğretim zorunlu ol- duğunagöre, Milli Eğitim çocukla- n kurda-kuşayemedecekdeğilya... Tek derslikli okulun karşısında ise dört katlı bir bina... Kapısında "Pınarlık Kız Talebe Yur- du" yazıyor. Dağın başındaki köyün çevresinde bile kızların gidebileceği bir başka bü- yük okul yokken bu "kız talebe yur- du" neoluyor?... Tek derslikli ilköğretim okulunun öğrencileri mi kalıyor yurtta? Küçücük çocuklar, köyde evleri var- ken niye yurtta kalsınlar! Hem Milli Eğitim'in yönetmeliği- ne göre ilköğretim çağındaki çocuk- ların yurtlarda banndınlması yasak! Dağın başındaki köyde, dört kat- lı "kız talebe yurdu"nda çevreden top- lanan kız çocukları ile "taleban" ye- tiştiriliyor olmasın! Burası, Süleymancılar'ın tek tip pro- jelerle yaptığı eğitim merkezlerinden biri olmasın! PALAS PANDIRAS En iyi işsizlik sigortası, birilerine "Türkiye sizinle gurur duyuyor" tezahüratıyapmaktır. , . . . „ . _ 1 Doğu Karadeniz'in 'Koca Çınar'ı da devrildi ŞABAN ALt YAŞAROĞLU Türkiye Tunzm Yazarları Derneği Turizm ve Çevre Komisyonu Başkanı Doğu Karadeniz'in en yaşlısı sayılan Hacı Enver Kanoğlu, nam-ı diğer "Enver Dayı" artık aramızda yok. 1999 Mart'ının başında tam 110 yaşında ikeahiL dünyadan göçtü gitti. O, Osmanh Imparatorluğu'nun son otuzbeş ve Türkiye Cumhu- riyeti'nin yetmiş beş yıhnı yaşa- kına ağacın ve yeşilin sevgisini aşılamakta ve çeşitli aşı kalem- leri ve meyve fidanlannı dağıt- maktaydı. Özellikle onun son derece bi- limsel ve bakımlı bağında her çeşit meyve türlerini görmek ola- sıydı. JCendisini, 1999'un Ramazan Bayramf nda Ardeşen'in Işıklı köyündeki evinde ziyaret ettiği- mizde: yıllan eskittikçe daha da gençleşmiş bir insanla karşılaş- Şaban Ali Yaşaroğlu, Hacı Enver Kanoğlu'yu 1999 Ramazan Bayramı nedeniyle (ölümünden 40 gün önce) ziyaretinde görülüyor. yan canlı bir tarihi ve yüz yılı- mızın sanki birbelgeseli idi. Tarihe mal olmuş olaylann ve uygarlığa ışık tutmuş icatlann tanığıydı Hacı Enver Kanoğlu. Onun en önemli yönü bölge- mizde yaşayan en büyük doğa dostu ve çevreci olması idi. O tam anlamıylatüm canhlara say- gılı, bakımlı ve düzenli bir çev- reden yana, herkese örnek ola- bilecek, yaşayan asırlık koca bir çınardı. Çünkû o, çevre dostu, ama aynı zamanda çevrenin çağ- daş görüntülü olması ve doğal kaynaklann yok edilmemesi ve boş yere tüketilmemesi için öz- verili çahşmalanyla da çevresı- ne örnek sayılabilecek bir kişiy- di. O tek başına sanki bir "zira- at okulu" idi. Bıtmez tûkenmez birenerji ve bilinçle bölge hal- manın güzelliğini yaşamıştık. Bize sağlık dolu canlı bir yüz ve sağlam beyin işleviyle yıllann birikiminden gelen bilgi ve de- neyim yerini bir "bilge insan" nıteliğinde anlatıyordu. Kendisine böylesi sağlıklı ka- labilmenin sırnnin ne olduğunu sorduğumuzda "Doğa ile barı- şık bir beraberlik, düzenli, uyumlu bir yaşanrı için gıdası- nı umuttan alan seven bir kalp ve evde gelinlerimin hazırla- dığı soframdan eksik etmedi- ğim bol sarımsaklı turşu" ce- vabını almıştım. Doğu Karadeniz'in "Enver Dayısı" bugün yine aramızda olsaydı bir asn aşan yaşam öy- küsünden daha çok şeyler anla- tılacak ve örnek dersler çıkanla- caktı. KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakuı turk.net ÇİZGİLİK K.ÂMİL MASARACI HARBİ SEMİH POROY BULUT BEBEK ISURU çtFrçi ANKARA 16. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN DosyaNo: 1998/5065 Alacaklı: Hyas Alımcı. Vekili: Av Hasan Dülgeroglu Anafartalr Cad. Konya Sk. 15 23 Ulus-Ankara Borçlu: fean Yurdak'ul. Dr. Refik Sağlam Cad. 59/66 K.Ören-An- kara Borç Mik.:241.282.340.-TL. (Masrafsız) - Tahliye Talebı. Müstenidi Adi Kira ve Hasılat Kiralanna ait ödeme emri. Borçlu adna 7'30 günlü ödeme emri tebliğe gönderilmiş. bila teb- İC dönmesı üzerine Emniyet kanalı ile adresinin tahkık edilmesi is- tenmiş. borç'vı adresinin Emniyet Müdürlüğü"nce de bulunamaması üzerine ödece emrinin ilanen tebligine karar verilmiştir. Yukanda;azılı borcu ışbu ödeme emrinin tebliği tarihinden itiba- ren 30 (otm'güne 15 gün ilave ile 45 (kırkbeş) gün içinde ödemeniz, >ine borcunbır kısmına veya tamamına veya alacaklmın takibine kar- şı bir itirazriz varsa, yine bu ödeme emrinin tebliği tarihinden itiba- ren 7 (yedııgüne 15 (onbeş) gün ilave ile 22 (yirmiıkı) gün içinde açıkça ve s«pleri ile birlikte tcra ve lflas Kanunu'nun 62. maddesi kükmü gettönce dilekçe ile veya sözlü olarak lcra Dairesi'ne bildir- menız, kirsiktıni ve sözleşmedeki imzanızı kesin ve açıkça reddet- mediğıniz tadirde, akti kabul etmiş sayılacağınız, y-ukandaki süreler >ınde borc. ödemeniz veya itiraz etmezseniz. alacaklmın Tetkik Mercifnderıahliyenızi isteyebileceği ve kesinleşen kira alacağından iolayı da hiiz talep edebileceği ihtar olunur. 2.2.1999 Basın: 13545 Sevçili dedecim- Bavr*arnını le.utlipJOTOtn, TARÎHTE BUGÜN MLMTAZ ARIKAN , IKI6İUZ ROMANCISI CHAdUOTTE BGOMTBÇŞARLIT StZoMTf) HAMİLEYKEH GEÇİHDI- Ği BİR KAM ZCHİRLEIJME£UJDEN 4-1 YAŞlklDA ÖLDÜ. ÜÇÜ O€ ROMAA/Cf OLAKI SeONTE K1Z&4IZDEŞLEIZJU ©V 8ÜYÛ6ÜYDÜ. VICTORIA ÇAĞl İUGİLİZ £DE8İ- YATININ BU KOMANTİIC YAZA&, DAHA ÇOK. ÜNLÛ YAPITI JAfJE EYRE (T£YN £ « ) tLE W- A/iMM/frre. KAH/SAMA^JINI^J AĞZINPA/J AAI- LATILAM 8İK inÇAM ÖYKÜSÜUÛ fÇe/SeAJ SO MAN; ZAMANINA söee PARADOKS SAVILA- cA P<KJRI£/S Tnçryoe, <seLEC£Ğiu eu- öosü/s K^O/AJM/ MÜJ- ise. 'JAMB EVR£ "desı lo<r~ &aUne. Mr Rochestef VC •fatıe., l PANO DENÎZ KAVUKÇUOGLU 'Ben mi Farkında Değilim?' NATO uçaklarının Yugoslavya'yı bombalaması, yemek yediğim lokantada, yan masada oturan, şa- kaklanna kır düşmüş, göbekli "eski solcu, yeni li- beraTgazeteciyi, -deyim yerindeyse- "uçurmuş- tu". Bir saattir bıkıp usanmadan "savaşın sonu- cunun belli olduğunu", "kıçıkınk Sırplann Batı'nın teknolojik gücüne direnemeyeceklerini", Milose- viç'in "en fazte birhaftada dize geleceğini" anla- tıyor, "Çözüm, Kosova'nın bağımsızlığı"... diyor- du. Düşüncelerinde yalnız değildi. Kamuoyunu yönlendiren birçok meslektaşı da aynı görüşü paylaşıyordu. Şimdi kalkıp, "Yahu, sen ne anlatı- yorsun?" desem, kamuoyuna egemen olan "ge- nel haklılığa" sığınacak, "...ama insanları katledi- yoriar"diyecekti. • • • Oysa insanlar sadece Kosova'da katledilmiyor- du... Yıllardırtanık oluyorduk. Emperyalizmin el at- tığı her yerde büyük insanlık dramlan yaşanıyor- du. NATO bunlara hep seyirci kalmıştı. Kosova'da farklı olan neydi? Şimdi güçlerini seferber etmiş, -bunun yeni katliamlara yol açacağını da bile bi- le- Yugoslavya'ya savaş açmıştı? NATO, elli yıldır ilk kez bir askeri müdahalede bulunuyor ve bu müdahale "Doğu Bloku" çöküp, "Varşova Paktı" çözüldükten sonra, yani kurulu- şuna neden olan koşullar ortadan kalktıktan on yıl sonra gerçekleşiyordu. NATO, bu yıllar içinde var- lık nedenini sorgulamak bir yana, büyümesini sür- dürmüş, eski düşmanlan Polonya ve Macaristan'ı da içine alarak, gücünü daha da arttırmıştı. Ro- manya, Bulgaristan ve diğerleri sıradaydılar. İnsan, sormadan edemiyordu. Bundan sonra NATO "kim"e karşı, "kim"\ savunacaktı. Ortada "doğru- dan düşman" kalmadığına göre geriye kala kala, yerel çatışmalarda ya da toplumların etnik sorun- larında "taraf olmak" kalıyordu. Nitekim büyük güçlerin denetimindeki uluslararası medyanın, uzunca bir süredir buna çanak tuttuğunu izliyor- duk. Yazılı basında ve ekranlarda, "tek kutuplu dünyada NATO'nun kimliğinin artık değiştiği", it- tifakın bundan sonraki işlevinin, "dünyada banşı koruyacak, yerel çatışmalan önleyecek insanlık görevleri ile sınırlı" olduğu dile getiriliyordu. Mina- reyi çalacak hırsız, hiç kuşkusuz, kılıfını da hazır- layacaktı. ABD, bu tür bir "insanlık görevi"ni daha önce Irak'ta yerine getirmişti. "CIA Kürtleri"nce kışkır- tılan Saddam, Kuzey'deki savunmasız Kürtlere kim- yasal silahlarla saldırınca, müttefıklerinin de des- teğini alan ABD, "uygar dünya" adına Irak'a gir- miş, ülkeyi bölerek kendi denetiminde kurulacak yeni bir "dev/efin temellerini atmıştı. Benzer bir "insanlık görevi" şimdi Yugoslav- ya'da yerine getiriliyordu. Yıllardır, ülkesi parça- lanan, ülkesi parçalandıkça "Saddamlaşan" Mi- loseviç, nihayet kendisinden beklenen "vahşet"\ Kosova'da da gösterip, "bağımsız devlet" talebiy- le ayaklanan ve nasıl "başan/d/ö'",henüztam an- laşılamayan bir hızla örgütlenip silahlanan Koso- va Arnavutlarına yaşlı, genç, kadın çocuk deme- den amansızca saldırınca müdahale koşulları oluş- muş, ABD'nin güdümündeki NATO'nun uçakları Sırplann üzerine bomba yağdırmaya başlamıştı. "Batılılar hep Hıristiyanlan tutariar, Müslüman- lan ezeher" mantığını da altüst eden bu savaşın, önünde sonunda, "NATO'nunzaferi"y\e sonuçla- nacağını ve Balkanlar'da "yeni birdevlefe zemin oluşturacağını tahmin etmek pek zor değildi. Ama sonra ne olacaktı? NATO'nun "insanlık görevi" herhalde sona ermeyecek, büyük bir olasılıkla ya- rın Karadağ'a taşınıp, orada sürdürülecekti... ••• Türkiye, Yeni Dünya Düzeni tarafından Kuzey Irak ve Balkanlar'da uygulamaya konulan ve nerede başlayıp, nerede biteceği belli olmayan bu "mik- ro ulus- mikro devlet" stratejisinin destekçisi ola- bilir miydi? Türkiye, etnik sorunlardan kaynakla- nan insan hakları ihlallerini önlemek için söz ko- nusu ülkeleri "parçalamaktan başka yol yok!" gö- rüşünü savunabilir miydi? Yarın bir gün aynı "çö- züm" kuzey komşularımıza dayatıldığında karşı- laşacağımız sorunların boyutunu görebiliyor muy- duk? Bölgesinde etkili bir güç olmaya aday olan ülkemizi saran "büyük devlet psikozu "ndan bir an kurtulup, bazı şeyleri salim kafayla düşünmemiz gerekmiyor mu? Yoksa, emperyalizm bitti de, ben mi farkında de- ğilim? (Faks:0216-418 8410) BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Son yıllarda oldukçapopüler olan ve müzik eşliğınde yapı- lan bir çeşitjim- nastik... Baba- nın kız kardeşı. 2/ Dünyanın en eski ve en tanın- mış tenis turnu- vası. 3/ "Şu dün- yanın — imiş kapısı , Geldi geçti ak günü- mûn hepisi" (Karacaoğ- lan)... Jüpiter gezegeni- 1 nin bir uydusu. 4/ Tay- land"ın eski adı. 5/ Zur- 2 nalı ve tulumlu bir çal- 3 gı... Bir gıda maddesi. 4 6/ Çoğunlukla imaret- 5 lerde yoksullara verilen, „ kepekli undan yapılmış pideye benzer ekmek... lskambilde bir kâğıt. 7/ 8 On dört dizeden oluşan 9 bir Batı şiiri türü... Av- rupa'da bir başkent. 8/ Ses... Çok acıkh. 9/ llgi çekici ve değişık kimse... Çeşitli ağaçlardan elde edilen yumuşak bit reçine. YUKARIDAN AŞAĞIVA: 1/ Caz müziğinde hem ritmin sürükleyiciliğini. hem de belirli bir üslubu anlatan terim... Cahit Kûlebi"nin bir şiir kitabı. 2/ tstem dışı yapılan hareket... Ses kirişleri- nin türlü nedenlerle işleyememesi yüzünden sesin kısı- lıp yok olması. 3/ Devletçe para. senet ve tahvil çıkar- ma. 4/ Kurşunun simgesi... Islam hukukunda. dul kalan bir kadının yeniden evlenmesi için beklemesi gereken sü- re. 5/ Eski dilde geceler... Bir nota. 6/ Içinden çıkılması güç durum... "Oğuz —": Karikatür sanatçımız. II Sür- dürme. devam ettirme... Tırnak boyası. 8/ Niğde'nin bir ilçesi...Genelge. 9/Ayak direme... Pirinçten elde edilen Japon içkisi. 1 T E P E B A II • 2 E S IM •D U R U 3 C E M A L | H | _R 4 i M •N A T U R A 5 M E L E K O T U • 6 E | A T O M | P J 7 N E V | N A K IT 8 | D A K T K A | K 9 T A I T K A R D i
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle