Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyeİ
İmtfcız Sahibi: Berin Nadi
Oenel Ya>m Yönetmenı Orhan Erinç
9 Genel Yayın Koordinatörü Hikmet
Çetinkaya 9 Yazıışleri Müdürij: tbrahim
Yıldız • Sorumlu Müdür- Fikret llkiz
9 Haber Merkezı Müdurü: Hakan
Kara 9 Gorsel Yönetmen: Fikret Eser
tstıhbarat Cengiz Yıldırım 9 Ekonomr. Özlem
Yüzak 9 Kültur: Handan Şenköken 9 Spor:
Abdülkadir Yüçelman 9 Mak.aleler. Sami
Karaören 9 Düzeltme: Abdullah Yazıcı 9
Fotoğraf: Erdoğan Köseoğlu 9 Bilgı-Belge:
Edibe Buğra 9 Yun Habcrlen: Mebmet Faraç
Yayın Kurulu: llban Selçuk
(Başkan). Orhan Erinç. Oktay
Kurtböke. Hikmet Çeönk»>a,
Şükran Soner. Ergun Balcı,
lbrahim Yıldız. Orhan Bunah,
Mustafa Balbav, Hakan Kara.
Ankara Temsilcisı Mustafa Balbav Atatürk Bulvan
No: 125. Kaf4, Bakanhklar-Ankarâ Tel- 4195020 (7
hat). Faks: 4195027 •tzmirTemsücısi: Serdar Kızık.
H.ZıyaBlv. 1352S.2 3Tel 4411220, Faks: 4419117
9 AdanaTemsilcisı: Çetin Yiğenoğlu, Inönü Cd 119
S No 1 Kat:l, Tel: 363 12 11. Faks: 363 12 15
Muessese Muduni Ün
KoordınatorAlıınetK.
sebe- Bülent Yener *
Görer»Bılgı-lşkm "»ail!aJ#Bıİgı-
sayarSıstem Mi™
FaafetKiBa >
MEDYA C: • \
Başkanı - Genel K
Erduran • K-•••
Iptman 9 Genel
Sevda Çoban T. ,
513958O-51384« .
YayımUan ve Basan: Yenı Gün Haber Ajansı. Basıo ve Yayıncılık A Ş
TürkocajCad 39 41 Cağaloglu 34334 Ut PK 246 Sırkecı lsıanbul Tel (û'212) 51205 05 UOtoll Faks-10'212) 513 SS S5
31MART1999 lmsak:5.15 Güneş: 6.44 Öğle: 13.16 Ikindi: 16.46 Akşam: 19.34 Yatsı: 20.57
Prostat
karoerinde
alarm
• AMCARA/CENEVRE
(ANKV) - Prostat
kansetne ilişkin olarak
yapılaı son araştırmalann
sonuçannın alarm verici
olduğı bildirildi. Dünya
SağlıkÖrgütü, prostat
kanser. olaylannın ABD
ve bircok Avrupa
ülkesiıde yüzde 100
arttığnı duyurdu. Dünya
SağlıkÖrgütü, prostat
kansennde gözlenen hızlı
artışı, -ıüfusunun giderek
yaşlaımasmm yanı sıra,
kansenn varlığını çok iyi
saptayın PSA testinin
yaygınlaşmasına bağlıyor.
Dünya Sağlık Örgütü,
henüzyayılmış olmayan
bir prostat kanserinin
ameli\atla alınabileceğini
veya radyoterapi
uygulanabileceğini
belirthor.
Türk UFO'cular
taternerte
• A]SKARA(ANKA)-
Türkive'deki uçan daire
meraklılan hazırladıklan
lntemet sayfalannda
Anadolu'daki UFO
olaylanna yer vermeye
başladılar. "Http://artemis.
efes.net/ ilhansAifo.htm"
adresindeki "Türkiye ve
Ufo'lar" başhklı sayfada
"Türk Uzay Uçuş Projesi-
Feydamit" tanıtılıyor.
Site 'Sirius Ufo Uzay
Bilimleri Arastırma
Merkezi' tarafından
hazırlandı. Türk
ufoculann hazırladığı bir
başka sayfa ise,
"http://www.geocities.
com/Athens/Agora/9789/
Giris.htm'" adresinde yer
alıyor.
Hiperaktivite ve
bağımlılık
• İZMİR(AA)-Ege
Üniversitesi Tıp Fakültesi
Çocuk Psikiyatrisi
Anabilim Dah'nca
yürütülen bir arastırma,
alkol ve uyuşturucu
madde kullanımıriın
'hiperaktif ve dikkat
dağınıkhğı' olan
çocuklarda daha yaygın
görüldüğünü ortaya
koydu. Ege Üniversitesi
Tıp Fakültesi Çocuk
Psikiyatrisi Uzmanı Dr.
Eyüp Sabri Ercan, dikkat
eksikliği ve hiperaktivite
bozukluğu olan bireylerin,
farianda olmadan alkol ve
uyuşturucu maddeleri
kullanarak. kendi
kendilerini bir biçimde
tedavi ettiklerine işaret
etti..
Parasn turiste
• EDIRNE(AA)-
Türkiye'de kalmalanna.
yetecek kadar parası
olmayan yaklaşık 3 bin
yabancı, Edirne'nin
Kapıkule Sınır
Kapısı'ndan geri çevrildi.
Kapıkule Emniyet Şube
Müdürlüğü
yetkilileri," Yaptığımız
araştırmalarda, kadınlann
fuhuş. erkeklerin de kaçak
olarak çalışmak için
parasız olarak Türkiye'ye
geldiklenni belirledik. Bu
kişileri yurda
sokmuyoruz" dedi.
Prof. Dr. Şarman Gençay, yeni bir radyasyon kazası yaşanmaması için TAEK'i uyardı
'Radyoaktif denetim yetersiz'• Radyoaktif güvenlikten TAEK'in sorumlu
olduğunu belirten Prof. Şarman Gençay, Türkiye'de
üretilen ya da yurtdışmdan gelen tûm radyoaktif
kaynaklann sadece kaydetmekle yetinilmeyip
izlenmesi ve denetlenmesi gerektiğini belirtti.
İSTANBUL (AA) - Istanbul üretilen radyoaktif kaynaklann
Teknik Üniversitesi (tTÜ) Nük-
leer Enerji EnstitüsüNükleer Bı-
limler Anabilim Dalı Başkanı
Prof. Dr. Şarman Gençay. Tür-
kiye'ye giren tüm radyoaktif kay-
naklann kaydedilmekle yetinil-
meyip TAEK taranndan izlenme-
leri ve denetlenmeleri gerektiği-
ni belirterek "lldtelli'deki kaza,
bu işlemlerin yeterti özende ya-
pthnadığımgöstermektedir" de-
di.
Bir ülkeye giren veya orada
kontrolünün sorumlu devlet ku-
ruluşuna ait olduğunu vurgula-
yan Prof. Dr. Gençay, şunlan
söyledi:
"DenAebflir Id, radyoaktif kı\-
naklar sorumlu kuruluşun etin-
dedoğar veonun elindeölür. ÜV-
kemizde bu sorumlu kuruluş.
Türkiye Atom Enerjisi Kuru-
mu'dur(TAEK). Halkırmzmrad-
yasyon güvenliğinden TAEK so-
nuntudur. Yurdumuza giren tüm
kaynaklar kaydedilir, kullanıcı-
lara verilir. Kullanma ömrü do-
luncadaTAEK'egeridöner. Kul-
lanma süresi 10-15 vıiı bulabilir.
Bu nedenle sadece kaydetmekle
yetinilmeyip izlenmeleri, denet-
lenmeleri gerekir. Son kaza, bu
işlemlerin yeterli özende yapd-
madığını göstermektedir.'"
Radyoaktif kaynak kullanan
kuruluşlann TAEK."in izni ve li-
sansı ıle çahştıklannı, radyoak-
tif maddelerin alımı. kullanım
alanınagetinlmesi vedeğiştiril-
mesinın ancak TAEK onayı ile
yapılabildiğini kaydeden Prof.
Dr. Gençay, "YönetmeKkleregö-
re. knDanıa ber üç ayda bir en-
vanterini ve güvenlik önlemleri-
ni gözden geçirmeye, TAEK'in
denetimine hazır olma\a mec-
burdur. Denetimin yülarca ih-
maİLmekanizmayıcaDşamazdu-
ruma getinniştir'' dedi.
tkitelli'deki kazaya yol açan
radyoaktif maddenin yan öm-
rünün yaklaşık 5 yıl olduğunu be-
lirten Prof. Dr. Gençay, "Bu,hiç-
bir zaman 5 yıl sonra zararsız
olacağı anlamuıa gelmez. Öyle
bir kaynak 50 yıl sonra dahi or-
ta şjddette bir radyoaktif aük ka-
bul edilir" dedi.
"Gömü yok'
'Kullarulan kaynaklann gö-
mülerekzararsc duruma gedril-
diği' söylentilerinin yanlış oldu-
ğunu ve radyoaktif kaynaklann
gömüldüğü bir yerin Türkiye'de
henüzbulunmadığını ifade eden
Prof. Dr. Gençay, şöyle devam
etti: "Gömü yapmak hesap, in-
celeme, arastırma isteyen bir iş-
tir. Her yere radyoaktif kaynak
gömemezsiniz. Kullamlan kay-
naklar Çekmece Nükleer Araş-
nrma Merkezi'nde geçici depo-
ya konulurve isteyen kuruluşlar
bunlan TAEK'in onayı ile alıp
tekrar kullanabilir. Bir kurulu;
için zay ıf olan bir kaynak, bir
başka kuruluşun işine yaravabi-
Br. Radyoaktif aüklar yeterince
biriktiğinde, bir gömü yeri seçi-
tip elbette gömüleceklerdir."
Gençay, sözlennı şöyle ta-
mamladı: "Yaygın kanuun ak-
siııe, ülkemize radvasyon nükle-
er güç reaktörleri ile gelecek de-
ğildir, zaten vardır ve olacaknr.
Bu kaçmdmazdır. Ancak gereAen
özen gösterilmeli, önlenüer alın-
maudır. 1990'dan önce hastane-
lerde, yan ömrü 1200 yıl olan
radyum kaynaklar kullanıurdi.
Bunlann kuHanımından vazge-
çflmiştir. HepsiTAEK'egeri dön-
müş müdür? Yine bir zamanlar
radyoaktif kaynaklı paratoner-
ler kullanılırdı. Bunlann ka\-
naklannın \an ömrü 450 >ıldîr.
Bunlarizlenmekte midir? Şiddet-
leriendişe\erecek kadar mıdır?
Bu komılara gereken özenin gös-
terileceğini ummaktayız.
Halkumz da. kendisinin rad-
yasyon sağbğı konusundabir gü-
ven bunalımı içerisindedir. Yet-
kililere güvensizlik duymakta-
dır."
300 yıllık bayram geleneği
Trabzon'un Şalpazan ilçesine bağh Sütpınar Köyü'nde
genç kız ve erkekler Kurban BaNramı'nın 1. günü köy
me> damnda toplanma geleneğini sürdürüyoriar. Muh-
tar Mehmet AJi Oztürk. köylerinde gençlerin tanışma-
» vc kayaaşmaa »çin yüzyiUârdır bay ranılarda köy mey-
damnda toplandığını söyledL Geçmişte mevdanda top-
lanan gençlerin "tura" ve "kesme bayrak" oyunu oy-
nadıklannı belirten Öztürk, "Ancak bu oyunİar 10 yı-
la vakın süredir oynanmıyor. Bunun yerine gençler el
topu oynuyoriar. Kızlar ise gruplar halinde birbirieriy-
le sohbet ediyoriar. Bu gelenekteki asıl amaç, köy genç-
lerinin birbirierini tanımalan" dedi. (Fotoğraf: AA)
Yeşilçam'm 'tuvaletçi kadım' Suzan Akay yaşamını yitirdi
Sinemacının sessiz ölümütSTANBUL (AA) - Türk sinema-
sının 'figüran' olarak adlandınlan
sessiz kahramanlanndan biri olan
ve Türkan Şoray'ın başrolünü oyna-
dığı 'Soğuktu ve Yagmur Çisdiyor-
du' filmindeki unutulmaz 'tuvalet-
çi kadın" tiplemesiyle tanınan 76 ya-
şındaki Suzan Akay yaşamını yitir-
di. Tarlabaşf nda tek başına yaşadı-
ğı evinde 15 Mart Pazartesi günü
rahatsızlanarak SSK Okmeydanı
Hastanesi'ne kaldınlan sanatçının
aynı gün toprağa verilen cenaze tö-
renine yalnızca 5 kişi katıldı.
Aynı zamanda Türkiye'nin ilk
kuklacı ve tel cambazlanndan olan
Suzan Akay, eşini 20 yıl önce yi-
tirmiş ve 50 milyon lira emekli ay-
lığıyla 'virane' sayılabilecekbıreve
ayda 6 milyon lira kira ödeyerek tek
başına yaşayordu.
Hayatta aldığı tek ödül '1997 Or-
hon Murat Anburnu Alh e Rona Jü-
ri Özel Ödülü" olan Türk sineması-
nın 'Suzan AMa'sı, bugüne kadar
20 filmde rol aldı. Son yıllarda gös-
terime giren popülerfümlerden 'Ha-
mam', 'Kaçıkhk Diptoması', 'Yara',
'Ağır Roman' ve 'Hollyıvood Ka-
•Hamam', 'Ağır Roman' ve 'Kaçıkhk Dipiomasr gibi son dönemin önem-
ti filmlerinde de rol alan Akay'un cenazesine sadece S kişi kaüldı.
çaklan'nda oynadığı rollerle dikka-
ti çeken Suzan Akay, özellikle Tür-
kan Şoray'ın başrolde olduğu 'Soğuk-
tu veYağmur Çiseliyordu' filminde-
ki unutulmaz "tuvaletçi kadın' tiple-
mesiyle gönüllere taht kurmuştu.
İstanbul'da 1923 yılında doğan
Akay'ın hayatından birkesiti içeren
ve Ankara Üniversitesi İletişim Fa-
kültesi Radyo-TV ve Sinema Bölü-
mü öğrencileri Deniz Sonay Özen
ile Uguı Pmar'ın sanatçının evinde
çektiği 17 dakikalık belgesel film
ise sinemanın bu 'sessiz kahrama-
nı'ndan geriye kalan son görüntüler
oldu.
Belgeselin sonunda Suzan Akay'ın
dudaklanndan adeta hayatmı özet-
leyen şu sözler dökülüyordu:
"Yaşamak buysa. \uşa>ahm_ Anw
yaşamak bu değilse, o zaman yaşa-
mak neredeyse oraya gjdeüm."
T ü r k T a b i p l e r i B i r l i ğ i r a p o r u
'Tıp eğitimi düzeltilmeli'
ENVERSEVİŞ
e-posta : tan @ prizma. net tr
DtYARBAKIR-TürkTabiplen Birliği'nce
(TTB) hazırlanan "Türkiye'deld Sağhk Sek-
törünün Durumu" başhklı raporda. Türki-
ye'deki tıp fakültelerininönemli birkısmınm
hekim yetiştiremeyecek durumda olduğuna
dikkatçekilerek yeteısiz tıp fa-
kültelerinin kapatilması isten-
di. Türkiye"de gereksiz yere,
araç ve gereç donanımından
yoksun tıp fakültelerinin açıl-
maya devam ettiği vurgula-
nan TTB raporunda, "Dabada
kötüsü, hekim sayısuun art-
ması sağlık sektöründeki so-
runlann çözüm yolu olarak
gosterilmektedir. Tam tersine
Türkive'de tıp fakültesi açma
süreciıün kendisi önemli birso-
run dunımunagelmiş bulun-
maktadır" denildi.
Türkiye"de 1964 yılında tıp fakültesi sayı-
sı yalnızca 4 iken bu sayının 1970'te 8'e,
1975'te 16'ya, 1989"da24'eve 1998'de47'ye
yükseldiğine dikkat çekilen TTB raporunda,
bu fakültelerden mezun olan öğrenci sayısı-
nın ise yine aynı yıllarda sırasıyla 426,778,
3 bin 664 ve 4 bin 500 olduğu belirtildi. Bu
sürecin kamu sektöründeki personel kısıtla-
• Yetersiz tıp
fakültelerinin
kapatilması, öğrenci
sayısuun azaltılması
gerektiğini belirten
TTB, hekimler arasında
i^izliğin arttığını
vxırguladı.Raporda
devletin üniversitelere
yeterli kaynak
ayırmadığı da
vurgulandı.
yıcı istihdam politikalanyia birleşmesiyle iş-
sizliğin hekimler için önemli ve gerçek bir so-
nın haline geldiğinin altı çizilen raporda şu
görüşlere yer verildi:
"Bugün Türkhe'de Rilen işsiz oian birkaç
bin hekimin bulunduğu biliniyor. Bu durum
üp fakülteleri arasında eğitim olanaklan ba-
kımından önemlifarkhhklar ya-
ratmaktadır. Fakültekütüpha-
nelerinde öğrenci başına düşen
referans kitap sayısı Ankara Tıp
Fakültesi'nde 13. ÇukurmaTıp
Fakültesi'nde 14, Dokuz Eylül
Tıp Fakültesi'nde 53, Erzurum
Atatürk Tıp Fakültesi'nde 1,
DicfeTıpFakültesi'nde2.Trak-
ya Tıp Fakültesi'nde 1. Süley-
man Derairel Tıp Fakültesi'nde
iseO'dır."
Tıp eğitimınin temel amacı-
nın bireyin ve toplurpun sağlı-
ğına katkıda bulunacak nitelik-
li hekimler yetiştirmek olduğuna işaret edi-
len TTB raporunda, özellikle son yıllarda tıp
eğitimınin niteliğini etkileyen çok önemli so-
runlar yaşandığı vurgulanarak şu önerilerde
bulunuldu: "Tıp fakültelerindeki öğrenei sa-
yısı azalnlmalı. Veni tıp fakültelerinin açılma-
sıyerine mevcutfakülteler geliştirilmeli. Dev-
let ünh-ersitelerinc yeterli kaynak aynlmalı."
G e n ç l e r i n 1 6 s o r u n u v a r
'Çocuk gibi davraımayın'
İSTANBUL (ANKA) - Türkiye'dekı
gençlerin ailelerinden şikâyetçi olduğu
konular 16 ayn başlık altında toplanıyor.
Özellikle 12-17 yaş döneminde ço-
cukluktan gençliğe geçiş sürecindeki bi-
reyler, ergenlik dönemini yaşarken bu
dönemdebelırginolan 'künlikarayışıve
bunahm' sürecini değışik derecelerde
yaşıyor. Bu dönerrtde gelecek endişesı ta-
şıyan bireyler, yine bu dönem yüzünden
doğal bir ruh hali olarak 'otoriteye baş-
kaldın' psikolojisi içinde toplumsal de-
ğerlerin dışına çıkmak, yanlış eğilim ka-
zanmak tutumu gösteriyor.
Bu duruma aileden gelen olumsuz et-
kilerin de eklenmesi ile genç birey, bi-
linçsiz bir şekilde çevTesel etkılere çok
açık ve dayanıksız bir hale geliyor.
Türkiye'deki gençlerin. ailelerinden
şikâyetçi olduklan konular şu başlıklar
altında toplanıyor:
"Çocukmuameksi görmek. kardeşler
arasında aynm yapılması. ana-babanın
yeniliklere uymamasu karariara müda-
hak edilmesL ailenin baskıcı tutumu. ana-
babanın aşın eleştirileri. arkadaş grup-
lannın begenilmemesL aile içinde eglen-
me olanaklannın olmaması. arkadaşla-
nna müdahak edilmesL giyime kanşü-
masL, ailenin tutuculuğu. gü\en hissinin
yaratılmaması, e\c yük olduğunun söy-
lenmesi, ebeveyn ile dertkşememek, fildr-
lerineönem verümemesi, meslek seçünin-
debasla"
Kulağa
Çmlar
deyip
geçme:
İSTANBUL (AN
Halk arasında, kulal'
masi 'dostlarbenian
ye nitelendinlse de u;
lar, çınlamanın iki
uzun sürmesi halinde
tümörünün başlangıc
bileceği uyansındabu
yor. Gazi Universitesi'
Kulak Burun Boğaz U/
nıProf.Dr.NebflGöks
aydan uzun sÜTen ku
kı 'tek taraflı sürekfi •
ma'nın beynin içindf
vetsiz misafirin, tüm
işareti olabileceğini b;
di.
Göksu,"AkustikN
ma (AN), yani8. sinir u
rii olarak adlandınian
tahğa her yıl 600 kişi;
lanıyor" dedi. Göksu,
teşhis durumunda ted
kolay ve hasarsız old
vurguladı.Göksu, şı
larda bulundu:
"Ülkemiz her ti
ameliyatı \apabü<
ülketerden biridir.
şınız 65'in üzerir
cerrahi müdahale'
sanız Gamma Kı
mörünüzün bu
durdurabiürsinK.
şınız 65'in aranda
miz hem tümörüı
lanmaması için he
ve işitme sinirierir.-
fazla riskalmamak
laka cerrahi mfio
gündeminize ahn. S^
ki büyütüp. besleyq)ş <
latnıa\ın. Çünkü, yi -
zün \e işitmenizin katiı
bilirsiniz."
SÖYLEŞİ ATTİLA İLHAN
'Içerde Özgürlük, Dışarda Bağımsızlık!'
Geçen akşam, yalnızım: dışarda, sevimsiz ve so-
ğuk bir Mart yağmuru; parkta çiçek açmış
ağaç, mahzun; ilkbahann uzak deniz fenerleri, bi-
linmez hangi yorgun şileplere göz kırpıyor; içerde,
televizyon açık, hangisi olduğunu kestiremediğim
bir 'özel kanal'da, 'Haberier': birden kulağıma,
Yekta Güngör Özden'in sesi yankılandı, kesin ve
dik, dedi ki: "...Anayasa'mızda, 'Özelleştirme'nin,
Ö'sü bile yoktur!". Durdum ve düşündüm: bir işin
uzmanı, 'kralın aslında çıplak olduğunu' bu kadar
yalın ve açık, başka nasıl söyleyebilir? Böyle bir
anayasa ile hem 'sosyal', hem 'hukuk devleti' ol-
duğu tesb'rt ve teyit edilmiş, bir Cumhuriyet^e; na-
sıl olur da, 'özelleştirme'ye kalkışılabilir; hele bu
işin uygulaması, nasıl millet malının 'yağmalan-
masına' dönüştürebilinir?
Şimdi gülersiniz! Anayasalanmızın, şüphesiz en
kötüsü olan bu şimdikinin 'Beşinci Kısmı'n han-
giniz hatıriıyor? Hadi, bellekleri tazeleyelim: orada
7nkı/âp Kanun/an'nın, 'korunması' öngörülmüş-
tür, deniliyorki, 'bu kanunlar ve hükümleri, ana-
yasaya aykın olduğu şekilde anlaşıiamaz ve yo-
rumlanamaz'; kısacası. o tanhte de, bugun de 'In-
kılâp Kanunlan', muteberdiryemer'iyettedir: yâ-
ni, başta Tevhid-i Tedrisat (Öğretimi Birleştirme)
Kanunu olmak üzere; hemen hepsi '/aMk'le, bir
manadan 'demokrasi'den çok 'cumhuriyet'\e ilgi-
li, yedi kanun! (Bkz. Türkiye Cumhuriyeti Anaya-
sası, s. 106. Cumhuriyet'in armağanı, 1995)
Neresinden bakılsa, 'kara mizah'! Çünkü yanm
yüzyildır ülkemizde, bu 'Inkılâp Kanunlan'nın ca-
nına okunuyor; üstelik bu işi, seçımle iktidar olmuş,
partiler ve liderier yapıyor: eğer Tevhid-i Tedrisat
Kanunu'nun 4. maddesinde, 'hidemât-ı diniye'
(Din Görevlileri) yetiştirilmek maksadıyla önerilmiş,
'Imam/Hatip Meslek Okullan'; bugün de ülkemi-
zin kaderinde söz sahibi partiler ve liderlerce, ön-
ce inanılmaz bir hızla yaygınlaştınlıp; sonra 'geçer-
li' ortaöğretim kurumlanna dönüştürülmüş olma-
saydı;.acaba bugün 'Cumhuriyet'. bu 'irtica be-
/âs/'y'a karşı karşıya kalır mıydı?
Ne diyor şair?: 'Kimi, kimden, kime, edeyim
Şekvâ?'
Bir 'Amerikan sendromu!..1
Söyleyip dururum: Türkîye'de 'Soğuk Savaş'
iktidarlan ve liderleri, Atlantik'ın ötesinden ge-
ten 'demokrasitelkinlerini', 'Cumhuriyet''mizin, öz-
gün ve özel niteliklerine uyar mı uymaz mı, bak-
maksızın; adeta 'emir saymışlar'; Gâzi'nin Cum-
huriyet'inde binbir müşkilâtlaoluşturulan anti/em-
peryalist ve laik 'yapıyı', her gün yeni ve yanlış bir
uygulamayla, sanki tahribe çalışmışlardır.
'Yanılgı' mı, 'yan//ş tercih' mi; tarih bunu da çok
tartışacak: 'cumhuriyet', kendi 'demokrasisi'ni;
inkılâpçılığmı, devletçiliğini, halkçılığını, lâiklığini, mil-
liyetçiliğini ve cumhuriyetçiliğini, 'Anayasa 'ya hap-
setmeyip; toplumun ve ekonominin 'tabanınaya-
yarak' hayata geçireceğine; el altından, bir 'millîve
manevî değeher' edebiyatına girip, etkisizleştiril-
miş ve devre dışı kalmış mezhepleri ve tarikatlan,
ufak ufak uyandınyor; sanki, 'çokpartilipariamen-
ter' demokrasinin 'mayası'nı, bunlardan oluştur-
mayı deniyordu.
Regis Debray, bunun bir 'Amerikan sendro-
mu' olduğunu yazmıştır: Amerikan toplumu, an-
cak din 'mayasıyla' bir arada tutulabiliyor. Bu, 'ma-
yası' 'istiklâl-i tam' (yâni 'tam bağımsızlık') ve
'aydmlık felsefesi', (yâni lâiklik) olan 'cumhu-
riyet'in, kanı pahasına yerleştirdiği değerier
düzeninin yıkılması demekti. O yıllarda, onca
baskıya rağmen, bu uyanyı yapan 'Sosyalist Sol'u,
'duman edenter'; bugün yarattığı canavarm önün-
de dehşete ve paniğe kapılmış Dr. Frankenste-
in'adönmüş; Ctıet-i Askeriye'den medet ummak-
tadtr: 'Cumhuriyet' hükümetleri, görevlerine ge-
rektiği gibi sahtp çıksalardı; acaba böyle bir ihti-
mal varit olur muydu?
Aynı Regis Debray, Cihet-i Askeriye'nin bir
'cumhuriyet'teki konumu ve durumu konusunda,
acaba ne diyor?
"...küçük ve orta boy veya geçmişi ile ilgili
borcu olan bir 'demokrasi', herhangi bir ra-
hatsızlık duymaksızın; veya herhangi bir şeyi
inkâr etmek zorunda kalmaksızın, askeri ba-
kımdan bir başka devletin himâyesi altında bu-
lunabilir Almanya, Katya ve Japonya, bu tür 'de-
mokrasi'lerdir..."
"...ancak bir 'cumhuriyet', bir cumhuriyet
olarak, kendisini inkâr etmeksizin, kendisine
ait savunma işini, başka bir devlete havâle «•
mez'. Onda içerdeki özgüriükle, dışanya \>
şı bağımsızlık, bir ve aynı şeydir. Yurtseveı
nen kîşi, cumhuriyette 'özgürlük' aşkıyla,'
tan sevgisini' birbirinden ayırmaksızın, va*
na komşulanna göre hiçbir özsel üstünlük
nımayan kişidir. Kendisinden daha zayıf o>
ezen bir cumhuriyet, kendi ilkelerini çiğneı
olur ve bunu er ya da geç farkeder. Demok
silerde ise, yurtseverler 'miUiyetçiler
5
adını alı
lar. bunlar, 'özgüriüğü', 'kudret'le değiştirme-
ye hazır, korkunç insanlardır..." (Le Nouvel Ob-
servateur, 30 Kasım/6 Aralık 1989).
İki paragraflık bir metinde, yanm yüzyıldır yaşa-
dığımız, ne çok 'yanlışlık' dile getirilmiş! Sizce, Ci-
het-i Askeriye'nin ülkemizde sık sık bu durum-
dan rahatsızlık duyması, acaba şu sözlerin Türki-
ye'ye ifade ettiği tarihi manayı, siyasi partilerden
ve onların liderierinden daha iyi anladığından mı-
dır?
"...bir 'cumhuriyet' bir 'cumhuriyet' olarak,
kendisini inkâr etmeksizin, kendisine ait savun-
ma işini, bir başka devlete havâle etmez. (Bu-
raya dikkat!) Onda içerdeki özgüriükle, dışan-
ya karşı bağımsızlık, bir ve aynı şeydir..."
Türkiye Cumhuriyeti'ndeki 'Soğuk Savaş De-
mokrasisi'nin, 'yanlış' liderleri; bu gerçeği kesin-
likle anlamamışlardır.
'Adlî kapitülasyon' mu?
Kafadan mı atıyorum, hayır: eğer anlamış olsa-'
lardı, şu içine sıkıştırıldığımız durumda bile,
'dışanya karşı' yeni 'bağımlılık' angajmanlanna,
girmeye kalkışırtarmıydı? Dışarsı, (yâni 'Sistem ,
hem Öcalan'ın Davası, hem de 'Çokyönlü YL-
bnm Anlaşması' (MAİ) ddayısıyla, 'bağımsız Tür-
kiye Adaleti'ne, yeni bir 'adlî kapitülasyon' ke-
lepçesi takmak nryetindedir: bunun adı 'ulus-
lararası tahkim', (yâni hakeme gitme!) Cumhuri-
yet Hükümeti'nin, bu teşebbüse tepkisi, Türk hal-
kının ve sivil toplum kuruluşlarının, tepkisi kadar
güçlü görünmüyor. DSP'li Enerji bakanı, 'ulusla-
rarası tahkim mekanizması'nı handiysesavunmuş,
(Bkz. Cumhuriyet, 18Şubat 1999), dahası, Baş-
bakan Ecevit, sebebi ne olursa olsun, 'tahkimin
gerekliliği' konusunda, beyanda bulunmuştur.
Türkiye'deki 'cumhuriyet' ahlâkını ve değerier
düzenini savunmayı, boynuna borç sayan 'Ulusai
Sol'dan, bu 'yanlışlığa' en manalı tepkı, hangi ka-
nattan gelmiştirtahmin edersiniz? Müdafaa-i Hu-
kuk Doktrini'nin tarihteki yerini ve önemini; fiu-
rasya'daki Mazlum Milletler'in ve onların 'Istik-
lâl-i Tam' mücadelesinin mahiyetini; ve bu iki 'hak-
lı mücadele'nm birbiriyle derin ilişkisini, kavramış
bir kesiminden: Türkçüler'den!
Onu da, bir sonraki söyleşinin, gündemine al-
sak!...
http:// www. prizma.net tr/ A İLHAN
http://www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlm