Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
umhuriyeC
tivaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yonetmeni. Orhan Erinç
# Genel Yayın Koordınatöru Hikmet
Çetinknyn# YazıışlenMudurü İbrahim
Yıldız • Sonımlu Müdur: Fikret llkiz
9 Haber Merkezi Mudüru Hakan
Kara 0 Görsel Yönetmen Fikret Eser
Istıhbarat: Cengiz Yıldırım • Ekonomr Özlem
Yüzak • Kültur Handan Şenköken • Spor
Abdülkadir Yücelman # Makalcler: Satni
Karaören 0 Duzcltme. Abdullah Yazıcı #
Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu 9 Bılgi-Belge:
Edibe Buğra • Yurt Haberlcn: Mehraet Faraç
Ya\ın Kurulu llhan Selçuk
(Başkan), Ortaan Erinç, Okta>
Kurtböke. Hikmet Çetinkata.
Şükran Soner. Ergun Bakı,
ibrahim Y ıldız, Orhan Bursak,
Mustııfa Balbav, Hakaa Kara.
AnkaraTemsilcısi Mustafa Balbay Atatürk Bulvan
No: 125, Kat-4. Bakanlıklar-Ankara Tel: 4195020 (7
hat), Fakv 4195027 • lzmirTemsilcisr Serdar Kınk,
H ZıyaBK 1352 S i3Te1:44l 1220, Faks 4419117
• AdanaTemsılcısi Çetin Yiğenoğlu, inönüCd. 119
S. No:l Kat.l,Tel:363 12 ll.Faks. 363 12 15
Muesscse Muduru CsJün Akmen #
Koordınator Ahmci Korukan • Muha-
sebe Bülenl Yener#Idarc HİBe>üı
Gürer* Bılgı-tjlenı Nail tnal^Bılgı-
sayaı Sıslem Mürihtt ÇÜCT • Saöş
Fxrik*Kuza
MEDYA C: • Yönetım Kurulu
Başkanı - Genel Müdür. Gülbia
Erduran # ICoordınator Reha
Işıtınan # Genel MüdürYarduncisı.
SevdaÇoban Tel 514 07 53 -
51395 80-51384#>*I.Faks:513S463
U>an \e Baun: Yenı Gun Haber Ajansı. Basın \e Ya\]ncıhk A S
csğı C a d 39 4 Cagaioglu 34334 Isl. PK.246 Sırkeıı Is'tanbul Tcl (0 2I2l 512 05 05 120 hat) Faks 10 212) 513 ts5 «5 29MART1999 İmsak: 5.19 Güneş: 6.47 Öğle: 13.16 Ikindi: 16.45 Akşam: 19.32 Yatsı: 20.54
ıter'e tupistik
PtlZE(AA)-Rize'nin
i AyderYaylası'nda,
lıcalann bulunduğu
na, proje bedeli
lasık 3 milyon dolar
ı turistik tesis yapımı
ilandı. Rize Valisi
al Ata, "Yap-Jşlet-
Tet Modeli" ile
ıltnası planlanan tesis
talep çıkmadıği
iirde projenın tl Özel
resi imkânlan ile
;ekleştirileceğini
rterek "Yörenin en
ök turistik tesisini
jacağız. Doğal
jellikkri ve şifalı
Üıca sulan ile rantabl
Q bu tesise talip
ücağını düşünüyoruz.
tA tarafından yeni sıcak
saynaklannın ortaya
ftnlması için de sondaj
Çşmalannı bu yıl
>ıden basjatacağız"
ÖL.
ftara tehdit
eiyor
İUSKARA(AA)-
Tıciye'debiryılda 160
briryakinin, pasif
içılerden ise 40 kişinin
sıradan dolayı hayatını
knettiği bildirildi. Dünya
Sdık Örgütü'nün (WHO)
artırmasına göre,
Tkiye'de devamlı sigara
iç< insan sayısı 22
nvonun üzerinde. Yıne
ültmizde duman altında
ol» 20 milyon civannda
paf içici bulunuyor.
Tûciye'de kişi başına 15
kilgram tütün tüketilirken
süıüketimi ise kişi başına
bitaç litreyi geçmiyor.
Zeki Triko
güzetleri
• Haber Merkezi -
Yuıtiçinde \e yurtdışında
yapcığı moda şovlan ve
maıken seçimiyle admdan
sözettiren Zeki Triko 1999
K.auloğu"nun çekimi için
Meısika'nın Cancun
böljesini seçti. Anverikalı
moda fotoğrafçısı Marc
Kajne'ın gerçekJeştirdiği
çekmlerin ilk bölümünde
Rus Tatiana Zavialova ve
Çek Simona Krainova
görcv aldı.
Siipücüye tralfk
oteli
• SAMSUN(AA)-
Samsun Trafik Şube
Müdürlüğü'ne bağlı
ekipler, yol kontrolleri
sırasında uykusuz
olduklan tespit edilen ağır
vasıta sürücülerine
"zorunlu uyku" cezası
uygularken. bazı sürücüler
de "Trafik Oteli" adını
verdıkleri dinlenme
salonunda uyuduktan
sonra yola devam ediyor.
Samsun Emniyet Müdürü
Ömer Sağırkaya. bazı
sürûcülere zorunlu olarak
yapılan uygulamaya, çok
sayıda sürücünün de
kendiliğinden uyduğunu
belırtti.
Tuz Gölü
kurtuhıyor
• KONYA (AA) - Konya
Çevre Müdürü Mehmet
Bilgiç, Tuz Gölü kapalı
havzasını kurtaracak
projenın ilk etabını
oluşturan dış kredinin
temin edildiğinı, ikinci
adımın ise projenin hayata
geçırilmesi olduğunu
söyledi. Bilgiç, Türkiye
Cumhuriyeti hükümeti ile
lspanya hükümeti
araMnda, çevre
sorunlannda kullanılmak
üzere 450 milyon dolarlık
kredi anlaşması
imzalandığını -\e bunun 87
milyon dolannın Tuz Gölü
havzasının kurtanlması
için harcanacagını ifade
etti.
Kâhta'daki tek derslikli okul binasmda elektrik, telefon, su ve tuvalet yok
Güneydoğu ldtap bekliyor• Kâhta'da
taşımah eğitimin
uygulandığı
okuliar da
bulunuyor. Bu
okullara
çevredeki köy ve
mezralardan
yüzlerce öğrenci
minibüslerle
taşınıyor.
YUSUFZİVAAY
ADIYAMAN-Adıya-
man'ın Kâhta ılçesinde-
ki Kilisik Köyü îlkögre-
tim Okulu'nun 200 öğ-
rencisi, elektrik, su, tu-
valeti bulunmayan tek
derslikli okulda derse gir-
mek için sıra bekliyor.
Minik öğrenciler, yolu
çamur kaplı okula girer-
ken birbirlerinin ayak-
kabılannı yıkıyor.
Minik öğrencilerin çi-
lesi her sabah erken sa-
atte okula gelirken baş-
lıyor. Okulun batakhğa
benzeyen çamur içinde-
ki yolunu, çoğu çıplak
ayaklarına giydikleri
ayakkabılarla aşan çocuklar, çamurlu
ayakkabılannı, okulun kapısına konulan
bir kova suyla temizledikten sonra ders-
liğe giriyor.
Tek derslikli, derme-çatma okul bina-
smda elektrik, telefon, su ve tuvalet bu-
lunmuyor. Minik öğrenciler tuvalet için
evlerine ya da okul çevresinde açık alan-
daherhangi biryeregidi>or. Pencereden
sızan gün ışığıyla ders yapmaya çalışan
çocuklar, sınıfın ortasına kurulan, odu-
nunu evlerinden getirdiği ve öğretmen-
lerin yaktığı sobayla ısınmaya çalışıyor.
Çoğunlukla yakacak odun bulunamadı-
ğı için sobanın yanmaması nedeniyle öğ-
renciler soğukta ders dınlemek zorunda
kalıyor.
Genç kadın öğretmenler, okulun te-
mizlik işlerini öğrencilerle birlikte yapı-
Adıyaman'ın Kâhta ilçesinde, Kilisik tlköğretim Okulu'na giden öğrenciler zor koşuDarda derslere gimorlar.
yorlar. 24 >aşındaki Gazıantepli Birde-
sen Saman. 24 yaşındaki Izmirlı Nuray
E>erici, 26 yaşındaki Karamanlı Senem
Eren de özveriyle sürdürdükleri görev-
lenni sevdiklerini ve çocuklann kendile-
nne gereksinimi olduğunu belirtiyorlar.
Okula tuvalet yapılmasını ve elektnk bağ-
lanmasını isteyen öğretmenler, İstan-
bul'daki hayırseverkuruın \e kuruluşlar-
dan öğrencileri için kitap ve kırtasıye
yardımı bekliyor tyi bir geleceğin ıyi
eğitimle gerçekleştirileceğıne inanan bu
öğretmenler, umut dağıtan birer anne gi-
bi bilgiyi, sevgiyi ve yaşamın zorlukla-
nyla başa çıkma yollarını çocuklarına
öğretiyor.
Çocuklann Türkçeyi ıyi konuşamama-
sı, öğrenmelerinı güçleştirırken. vetkıli-
ler Güneydoğu Anadolu'daki öğrenciler
için voğun Türkçe eğıtimı verilmesi ge-
rektiğini belirtiyor.
Kâhta'da taşımalı eğitimin uygulandı-
ğı okullar da bulunuyor. Bu okullara çev-
redeki köy ve mezralardan yüzlerce öğ-
renci minibüslerle taşınıyor. Taşıma üc-
retinı karşılayan devlet, ögrencilere öğ-
le yemeği de veriyor.
Oğretmen açığı
Narince llköğretim Okulu ve Kâhta
Lisesi daha iyi koşullarda öğretim verme-
sine karşın zorunlu hizmetlerini tamam-
layan ya da askere giden öğretmenlerin
aynlmalan nedeniyle ögretmen açığı bu-
lunuyor. Adıyaman'daki okullardatoplam
1620 oğretmen açığının acil olarak gide-
rilmesi isteniyor. Öğrenciler, kütüphane-
lerin yetersiz olduğunu belirterek, Istan-
bul'dan kitap yardımı
bekliyor. Bu okullarda
zaten yetersiz olan kü-
tüphaneler öğrencilere
kapalı tutuluyor.
Nüfusu 690 bin olan
Adıyaman ilinde yıllık
nüfus binde 39.40 ora-
nıyla artıyor. Merkez il-
çede213bin, kentte401
bin, kırsal alanda 288 bin
insan yaşıyor. Yüzölçü-
mü 7 bin 614 kilometre-
kare olan Adıyaman'da
9ilçe, 19belde,394köy,
629 mezra yer alıyor.
Adıyaman'daki okul-
larda 59 anasınıfı, 769 il-
köğretim okulu, 4 Yatılı
Bölge llköğretim Oku-
lu, 43 lise ve dengi okul,
tüm bu okullarda 2 bin
674 derslik bulunuyor.
tldeki anasımflannda
1586,ilköğretimokulla-
nnda 110 bin 476, lise
\e dengi okullarda 17 bin
220 öğrenci öğrenim gö-
rüyor. Anaokullannda
72, ilkögretim okullann-
da 3 bin 847, lise ve den-
gi okullarda 1003 oğret-
men görev yapıyor.
Yetkililere göre, sekiz
yıllık eğitime geçilme-
siyle birlikte ilde 90 derslik yaptınldı.
Her yıl 6 bin çocuğun okula başladığı il-
de gereksinim duyulan 500 dersliğin tü-
mü yapılamıyor. Derslik yapımında ha-
yırseverkişi ve kuruluşlann katkısına ge-
reksinim duyuluyor.
Milli Eğıtım >etkılilerine göre, ildeki
4 imam-hatip lisesinde birkaç yıl önce-
sine kadar kız ve erkek öğrenciler aynı
sınıfta öğrenim görürken, bugün kız ve
erkek öğrenciler ayn binalarda öğrenim
görüyor. Milli Eğitim Bakanlığf nın Kı-
Iık-Kıyafet Genelgesi'ne karşın imam-ha-
tip liselerinin kız öğrencileri, tüm ders-
lere türbanla giriyor. Yetkililer, gelenek-
sel toplum yapısına uygun olarak politi-
ka yapan siyasilerin müdahalesi nede-
niyle, türbanla mücadele ermekte başa-
nsız oluvorlar.
Türkiye, sağlık harcamalannda Angola'nın bile gerisinde
Sagbl^ta sınıfta kaldık
ENVERSEVtŞ
DİYARBAKIR - Türk Tabipleri
Birliği'nce(TTB) hazırlanan ve ön-
ceki gün yayımlanan "Birrvıl Kapa-
nırken Türkiye'de Sağlık Sektörii-
nün Durumu" adlı raporda. Türki-
ye'nin sağlık harcamalannda, ulusal
gelirleri Türkiye'den çok daha düşük
olan Angola, Arnavutluk, Benin, Bo-
livya ve Burkına Faso gibi ülkeler-
den daha geri bir durumda olduğu be-
Urtildi. Raporda, ABD'de kişi başı-
na düşen sağlık harcamalan 3 bin 708
dolar iken bu rakamın Türkiye"de
yalnızca 108 dolar. Angola'da ise
410 dolar olduğu kaydedildi.
Türkiye'de genel bütçeden Sağlık
Bakanlığı na aynlan payın yalnızca
yüzde 3 olduğu ve Cumhuriyet tan-
hi boyunca sağlık bakanlıklannın
bütçelerden aldığı payın hiçbir zaman
yüzde 5 ve yüzde 6"yı geçmediğı
belirtilen TTB raporunda, Dünya
Sağlık Örgütü'nün Türkiye gibi ül-
keler için önerdiği oranın her dö-
nem yüzde 10 olduğu anımsatıldı.
Genel bütçeden Sağlık Bakanlığı
için aynlan paya Avrupa ülkeleri açı-
sından bakıldığında, Yunanistan'da
yüzde 7, Almanya'da yüzde 17, A\us-
turya'da yüzde 14. Çek Cumhuriye-
ti'nde yüzde 17, Fransa'da yüzde 16.
Hollanda'da yüzde 15. lspanya'da
• Türk Tabipleri Birliği
tarafından hazırlanan rapora
göre, ABD'de kişi başına
düşen sağlık harcamalan 3 bin
708 dolar iken bu rakam
Türkiye"de yalnızca 108 dolar,
Angola'da ise 410 dolar.
yüzde 6, Portekiz'de yüzde 9 ve Ro-
manya'da yüzde 8 olduğu anlatılan
Türk Tabipleri Birliği raporunda.
Avrupa ülkeleri içinde Sağlık Ba-
kanlığı'nın payının en düşük oldu-
ğu ülkenin halen Türkiye olduğu be-
lirtildı.
Kişi başına harcamalar
Raporda bazı ülkelerde kişi başı-
na yapılan sağlık harcamalan dolar
bazında şöyle sıralandı:
-\lman\a'da kişi başına >apüan
sağlık harcaması 3 bin 36, Avustur-
>a 2 bin 225, Avustraha 1873, ABD
3 bin 706, Fransa 2 bin 550, HoUan-
da 2 bin 150. İngiltere 1365, ttaha
1597, Kanada 17%, Macaristan 306,
Norveç 2 bin 848, Portekiz 873. Yu-
nanistan 693, Türkhe 108-."
ABD ve Almanya'da sağlık hiz-
metleri için harcanan para miktannın
Türkiye'nin toplam gelirinden daha
fazla olduğu vurgulanan TTB rapo-
runda, ulusal gelirleri Türkiye'den
çok daha düşük olduğu halde sağlık
için daha fazla kaynak ayırabılen ül-
kelerin de bulunduğu belirtıldi ve bu
ülkeler ile bu ülkelerdeki kişi başına
yapılan sağlık harcamalan şöyle sı-
ralandı: "Angpla 410 dolar, VrnaMit-
luk 670 dolar, Benin 370 dolar, Bhu-
tan 420 dolar, Bolivya 800 dolar, Bur-
kina Faso 230 dolar."
Türkiye'nin. Sağlık Bakanlığı için
ayırdığı bütçe açısından geliriyle
orantısız bir yerde bulunduğu ve Tür-
kiye'nin şu anki ulusal geliriyle Sağ-
lık Bakanlığı'na daha çok kaynak
aktarabileceğinin altı çizilen TTB
raporunda şöyle denildi-
"Sağlık Bakanlığı, kaynaklannın
yctirsi/Iiğine bağlı olarak,yataklı te-
da\ i kurumlan giderek daha fazla bir
oranda gelirlerini döner sermayeye
dayandımıak zorunda kalınaktadır.
Bunun anlamı a^ıkça, kanıu kurum-
lanndaki hizmetin de daha fazla oran-
da paralı duruma ^lmesi demektir.
Bu uygulamanın sağlıktaki eşitsiz-
likleri arrtıncıbir etkiyaratması bck-
lcnmelidir. Aynca pek çok kamu ku-
nımu temel görevi olan ücretsiz has-
ta bakma, eğitim yapına gibi önce-
likleriortadan kaldırmaktadır. 1989
yılında toplam Sağlık Bakanlığı has-
tanelcrinin \ ü/de 58.5'i döner serma-
yegeüri elde ederken, 1998 y ılında dö-
ner sermayeli hastane oranı yüzde
74.4'e yükselmiştir."
Hindistan bitkisel
üaçta umutanyor
e-posta : tan (a prizma. net. tr
YENİ DELHİ (AFP) -
Hindistan'da.vüzyıllarön-
ce kullanılan bitkisel ilaç-
lar yeniden ortaya çıkıyor.
lktidarsızlık, utangaçlık,
stres gibi sorunlann tedavi-
sinde şifalı otlardan elde
edilen ilaçlar kullanılıyor.
Bitkisel ilaç endüstrisinin
yılda yüzde 20 büyüme ora-
nıy la 541 milyon dolarlık bir
pazar oluşturduğu belirti-
liyor. Geçen yıl yalnızca
cinsel gücü arttıran (arrodiz-
yak) ürünler4.7 milyon do-
lar kazanç sağladı.
Kelliği önleyen bitkisel
yağlar üreten bir aile şirke-
tinin başkanı GurudasRam
Saini, "Basında Magra'yla
ilgili çıkan haberler insan-
ları bitkisel ilaçlara yönelt-
ti" dedi. Saıni"nin şırketi ik-
tıdarsızlığa karşı yüzyıllar-
dır kullanılan Ashwa (Ay-
gır)adlı bir bitkisel ilacı da
geliştirdi. Ashwa'nın bü-
tün dünyada Viagra'y a kar-
şı rakip olacağı belirtiliyor.
Hong Kong'daki uluslarara-
sı Rainbovv şirketiyle an-
laşma yaptıklannı belirten
Saini, Çin'e her ay 60 bin
kutu Ashwa satmay ı öngör-
düklerini söyledi. Çin'e sa-
tışlann başlaması için ilgi-
li makamlann iznini bekle-
diklerini söyleyen Saini, In-
temet aracılığıyla Alman-
ya'da da ilacın satışını yap-
tıklarını belirtti.
Hindistan'da eczanelerin
raflannın, çok eski reçete-
lerle ginsengbitkisinden ya
da altın kullanılarak üreti-
len geleneksel afrodizyak-
larla dolu olduğu gözleni-
yor. Yeni bir ilacın gelişti-
rilmesi 15 yılı bulurken bit-
kisel ürünler 12 ay gibi kı-
sa bir süre içinde satışa ha-
zır hale geliyor.
Hillaıy
Clinton
deve
turunda
HiUary Clinton,
Kuzey
Afrika'da
Cezayirve
Tunus'u
kapsayaniyi
niyet gezisine
devam ediyor.
Clinton. Fas'ın
Cezayir sunrma
yakuıotan
Merzuga kum
tepelerinde kıa
Chekea ile deve
turuna kaOkfa.
(Fotoğraf:
REUTERS)
Cüneydoğu eğitim vakfı kurulacak
'Bölgenin en önemli
sorunu eğitim'
tstanbul Haber Servisi -
Memleketı Adıyaman'ın
Kâhta ilçesinde. geliri kız
meslek lisesi yapımında kul-
lanılacak bir Ingilizce kursu
açan English Fast Eğitim Ku-
rumlan sahibi Narif Ülgen.
Güneydoğulu ışadamlanna
bölgede mesleki eğitim sefer-
berlıği başlatma çağnsında
bulundu. Adıyaman Valisi
KadirÇalışjcı, Adıyaman'ın
Türkiye'de nüfusu en hızlı
artan il olduğunu belirterek.
bu tür girişimlerin yaygın-
laştınlması gerektığinı söy-
ledi.
Yenı Ufuklar Koleji'nin de
sahibi olan Nazif Ülgen, ki-
şi başına aylık 3 milyon lira
olan Ingilizce kursundan el-
de edilecek gelirle Kâhta'da
bir kız meslek lisesi yaptın-
lacağını söyledi. Başlattık-
lan kursta öğrenci ve öğret-
menlerden oluşan 200 kışi-
ye Ingilizce öğrettiklerini be-
lirten Ülgen, dünyanın 8. ha-
rikası olarak nitelenen Nem-
rut Harabeleri'nin bulundu-
ğu Kâhta ilçesinde turizm
sektöründe çalışacek genç-
lere yabancı dil öğretmek is-
tedıklerinı söyledi. Ülgen,
uygulamanın ışadamlanna
örnek olmasmı dilediklerini
söyledi.
Ülgen, Güneydoğu Anado-
lu Bölgesi'nin en önemli so-
rununun eğitim olduğunu
vurgulayarak. bölgede eği-
tim kalitesinin yükseltilerek
yaygınlaştınlması amacıyla
"Güneydoğu Eğram Vakfi"
kuracaklannı söyledi. Ülgen,
vakfın seminer ve konferans-
lar düzenleyip öğretim ûye-
lerine araştırmalar yaptıra-
cağını belirterek, Güneydo-
ğu Anadolu kökenli varlıklı
işadamlannın buradaki öğ-
rencilerin eğitimine katkıda
bulunmasını amaçladığını
söyledi.
Ülgen, bölgede küçük ve
orta ölçekli sanayinin gerek-
sinimi olan nitelikli işgücü-
nün yetiştirilmesi için mes-
leki eğitime ağırlık verilme-
si gerektiğini söyledi.
SÖYLEŞİ ATTİLAİLHAN
'Yanlış Yolu', Bilerek Seçmek!
Belki de gençler bılmez:Türkiye Cumhuriyeti,
'çok partilipariamenterdüzene', 'uzaktan kuman-
dalı' geçmiştir: 'muhalefet' (DP) önce insafseca eleş-
tireceği, sonradan yerini alacağı 'iktidar'ın (CHP),
bütün 'icraatına' ortaktı; çünkü onun içinden çıkıyor,
yâni 'eleştirilerinin' çoğuna, kendisi de 'muhatap'!
O yıllan hatırlarım, bizim için heyecan yıllan: 'Tek
Parti, Tek Şef, Tek Millet' sloganı çöplüğe atılıyor;
Cumhuriyet, 'muhafefef/n/'yaratıyor; VW/dar'serbest
seçimlerle, partilerarasındaoluşturulacak! Fakatmu-
halefetin ağzında bir lâf:
l
Devr-i sâbık yaratmaya-
cağız!', ne demek yâni? Aslında bu, 'geçmişin he-
sabını sormayacağız' anlamına geliyor ki, sebebi,
tam da az önce söyledığim; hesabı sorulacakçok şey
var, ama soramıyorlar, sorarlarsa 'okkanın altına on-
lar da gidebilir.'
O 'okka', pek çok şey arasında, çiçeği bumunda-
ki Türkiye demokrasisinde, 'Sosyalist Sol'un, elbir-
liğıyletasfiye edilmesi günahını da içenyordu: konuş-
muştuk, sosyal demokrat ve sosyalist partilerle, sen-
dika ve gazeteler, daha ilk adımda, yasadışı sayıldı-
lar: pek çok Türk aydını, parmaklıkların arkasını boy-
ladı!
Gerçekte bu, 'bilinçli' bir 'tercih' sayılabilirdi.
Cöstermelik
1
demokrasî!..
9
ünkü, klâsik toplumsal gelişme şemasına uygun
'Ulusal Demokratik Devrim'; -bu arada 'Fran-
Ihtilâl-i Kebiri-, 'monarkh'a ve toprak sahibi
soylulara (zadegân) karşı, 'liberal' burjuvazinin, işçi
sınrîı ve köylülüğü de yanına alarak, yaptığı bir dev-
rimdir; sonucu belli. burjuvazi, onu temsil eden par-
tiler, 'ıktidar'; işçilik ve köylülük ise 'muhalefet' olur;
yâni kimler, sosyal demokrat, sosyalist ya da komü-
nist partiler! Inönü 'totaliter' Cumhuriyeti, 'çok par-
tilı pariamenter düzen'e yatay geçişi denerken; ön-
ce 'Sosyalist Sol'u -yâni işçı muhalefetini- tasfiye
ederek; hem 'Soğuk Savaş'a yaman bir başlangıç
yapmış; hem de ülkemızde 'demokras/'nin Batı Av-
rupa cumhuriyetlerindeki gibi 'sahici' değil, ABD'de-
ki gibi 'göstermelik' olacağını göstermiştir. Böylece,
Türk'ün 'Soğuk Savaş'lalmtihanı başlamış oluyor-
du.
'Danışıklı dövüş'ü. ömrünü bu işlerin içinde geçir-
miş bir 'tanıktan' dinlemek ister miydiniz? Bakınız,
kimler hâlâ yerii yerine oturtamadığımız 'demokra-
simizi'; nasıl, ne türlü ilişkilerle, nereden yola çıkar-
mışlar:
"... Köprülü bir gün sonra, bir parlamento he-
yetinin üyesi olarak Ingiltere'ye gidiyordu. DP,
heyete üye vermekte önce çekingen davranmış-
ta. Hem, meşhur 'muvazaa' söylentilerinden kor-
kuyordu, hem de dışarıya karşı rejimi fazla des-
tekler gorünmek istemiyordu. Fakat Ingittere Bü-
yükelçisi, DP liderlerinin, bilhassa Köprülü'nün
kulağını bir kokteylde bükmüş, Ingittere hüküme-
tinin heyette Demokratlar'ı görmekten memnun
olacağını söylemişti..."
"... o günler, yabancı devletlerin, bilhassa Ame-
rika ile Ingiltere'nin demokrat büyüklerle tema-
sı vardı ve bunlar, onlan 'ciddi bir alternatif' gö-
züyle görüyorlar, ilgilerini onlardan esirgemiyor-
lardı. Ingiliz Büyükelçisinin temennisine uyan DP,
heyete Köprülü ve Akaygen'i verdi..." (Metin To-
ker, 'Tek Parti'den Çok Parti'ye', 3. Basım, s. 178,
Bilgi Yayınevi. 1990)
Bu kadar mı, hayır: bir de işin 'ticari' ya da 'eko-
nomik' yanı var:
"... buzlar çözülmeye yüz tutmuştu. 'Ankara'lı
arabulucular'a biryenisi katldı: Vehbi Koç! Koç,
o zaman da Türkiye'nin en büyük işadamıydı.
Yeni gelişmelere hemen teşhis koymuş, doğru-
ca Amerika'ya gitmişti. Amerikalılarla îş imkam-
nın ne derece artacağını göruyordu. Liberal Ame-
rika 'devletten deviete' yardımlan bile mutlaka özel
sektörden geçirecekti..."
"... fakat Vehbi Koç görmektedir ki Amerika si-
yasi hayat sâkin ve normal gelişen bir Türkiye
istemektedir. Partilen birbirinin boğazına sanlmış
bir Türkiye ise Amerika'ya fazla güvenlik verme-
yecektir. Hele Amerikan firmalanna hiç! Koç ile
Avunduk el eie verdiler. Ikisi de kendi partilerin-
deki nüfuz ve kudret sahiplerini 'spektaküler bir
banşma' için seferber ettiler." (Aynı eser, s. 180)
Regis Debray ne demışti: "Cumhuriyet'te, siya-
set ekonomiye egemendir, -Luther coğrafyasında-
ki- demokrasi deyse, ekonomi siyasete egemen!";
buradatabiı, 'göstermelik'demokrasi sozkonusu idi,
ilk adım işte böyle, bu istikamette atılıyordu.
iktidar' değişir. düzen' de^ijmez!
Nasıl 'göstermelik'?Meraklısıbilir, ABD'de 'sistem',
yerleşık ekonomik düzeni korumak üzerine ku-
rulmuştur; bu bakımdan, halkın seçımlerde verece-
ği oy, sececegi taraf (parti) hangisı olursa olsun; ne
'iktidar' degişir, ne 'hâkimiyet'; çünkü her ikisi de, ül-
kenin ekonomisine el koymuş, egemen çıkar grup-
lanna aittir; onlar, halkın seçeceği sıyasi kadrolan, çı-
karları doğrultusunda yönlendirirler; yâni halk, kime
oy verirse versin, aslında, kendi aleyhine oy ve-
rin sonuçta, Lampedusa'nın o çok sevdiğim 'özde-
yişi', bir kere dahadoğrulanır: "Hiçbir şeyin değiş-
memesi için bazı şeyler değişir", o değişenler de
'birkaç resim'\e 'birkaç isim'den ibarettir. O kadar!
Böyle bir 'demokrasi', anti/emperyalist bir kurtu-
luş savaştyla, hem monarkh'ı deviren, hem 'Ulusal
Demokratik Devrimi'ni yapmış, bir 'Cumhuriyefin
özlediği, 'geçerli' demokrasi olmayacakt. Olsa
olsa, Sâmir Amin'in sözünu ettiği 'düşük yoğunluk-
lu demokrasi' olabilirdi ki, ülke 'sıstem'in 'otomatik
pilotuna' bağlandığı için, sonuçta seçimler, milletin
ulusal çıkarianna ve profeksiyon tercihlerine değü; Lam-
pedusa'nın özdeyişine hizmet edecekti. Ne diyordu
Sâmir Amin:
"... neo/liberalizm, 'düşük yoğunluklu demok-
rasi' diye nitelendirebileceğimiz, tehlikeli bir gi-
dişi beslemektedir. Tehlikeli bir gidiştir bu, çün-
kü ister beyaz, ister yeşil, mavi ya da kırmızıya
oy vermiş olunuz; kaderiniz seçtiğiniz hüküme-
te bağlı olmayacak; piyasanın dalaveralanna, oli-
gopollerin (gizlı") stratejilerine; -halktan kopma an-
lamında 'bağımsız', ama para piyasalanna 'ba-
ğımlı'- merkez bankasının kararlanna bağlı ola-
caktır..." (Sâmir Amin, Mondialisation des Luttes
Sociales, s. 4-5)
Şimdi elinizi kalbinize koyup söyleyiniz: 1946'dan
beri, bu böyle olmamış mıdır? Seçmen, ülkesinin
geleceğine ilişkin, 'altematif gelişme olanağı suna-
bilen, toplumsal/sınrfsal partilere oy veremiyor; çün-
kü o partiler, ya yok, ya 'sulandınlmış', ya 'evcilleş-
tirilmiş'; o partilerin yerine 'geleceği' aralannda as-
la tartışmayan, asla yeni bir kalkınma tasanmı,
ya da dış politika projeksiyonu sunmayan; sade-
ce nasıl yaparsa 'malı kendisinin götürebitece-
ğini' hesaplayan, 'çıkar gruptanna' veriyor; üs-
telik, bunu demokrasi sanıyor.
Türkiye'nin kaderine hükmeden üç beş adam,
daha başlangıçta -bilerek- bu yolu seçmişti: yanlış
yolu!
http:// www. prizma.net. tr/ A İLHAN
http://www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlm