22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 MART1999 ÇARŞAMBA HABERLER ÇHD Başkanı yargılandı • ADANA (Cumhuriyet Bûrosu) - Yasadışı TKPML-TİKKO örgütüne yardım ve yataklık ettiği savıyla haklannda dava açılan ÇHD Adana Şubesi Başkanı Avukat Mustafa Cinkılıç ile Avukat Kemal Yılmaz'ın yargılanmalanna başlandı. Ceyhan Özel Tip Cezaevi'nde'l9Ekim 1998 tarihinde bir tûnelin ortaya çıkmasının ardmdan tutuklulann sevkı sırasında çıkan olaylan "kışkırtmakla" suçlanan ve 5 yıla kadar ağır hapis cezası istenen Cinkılıç ve Yılmaz'a Ankara, Istanbul, Adana ve Mersin'den 20'yi aşkın avukat destek verdi. Akpınar ve Rüzgâr dava» • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara Adli Tıp Kurumu doktorlanndan Cumhur Akpınar ile avukat Zeki Rüzgâr'ın da aralannda bulunduğu 4 sanığm, yasadışı "DHKP- C örgütüne üye olduklan" gerekçesiyle 4 yıl 6'şar ay ile 22 yıl 6'şar ay arasında degişen hapis cezalan istemiyle yargılanmalanna devam edildi. Ankara 1 No'lu DGM'de görülen davanın dünkü duruşmasına, tutuklu sanık Zeki Rüzgâr, dava dosyasına oturum arasında Kurtuluş gazetesi ile ilgili bilgi ve belgelerin konulduğunu ileri sürerek, mahkeme heyetinin etki altında kaldığını ve çekilme konusunda organize hareket ettiğini ileri sürdü. Davayı açan savcı Nuh Mete Yüksel ve terörle mücadele ekiplerinin komplosuyla karşı karşıya olduğunu da öne sürdü. Egitim-Sen'in tepkisi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Eğitim-Sen Genel Özlük Hukuk ve Toplu lş Sözleşmesi Sekreteri Necati Akpınar, yen düzenlenen ek ders ücretleri karamamesinin hâlâ yaşama geçmemesini eleştirerek öğretmenlerin 4 aydır mağdur edildiğıni söyledi. Akpınar, Milli Eğitim Bakanlığı'nın eğitım çahşanlannın haklan konusunda ritiz davranması gerektiğini belirterek "Bu kararname bayramdan önce yürürlüğe konulmalıdır. Bu gerçekleşmediği takdirde tepkilerimizi geliştireceğiz ve eylemler yapacağız. Sayın Bakan'ı göreve çağınyoruz" dedi. Hizbunah operasyonu • ŞIRNAK (AA) - Şırnak Merkez ile Idil ve Silopi ilçelerinde düzenlenen operasyonlarda, aralannda üst düzey sorumlulannın da bulunduğu yasadışı Hizbullah örgütüne üye 60 kişi gözaltına alındı. Bir ihban değerlendiren Şırnak Terörle Mücadele ve Organize Şuçlar Şubesi ekipleri, Hizbullah'a yönelik operasyon düzenlediler. Bazı ev ve işyerlerine düzenlenen operasyon sonucu gözaltına alınanlann sorgusunun devam ettiği bildirildi. Trafik kazası: 3 öki, 4 yaralı • MALATYA (Cumhuriyet) - Trafik can almaya devam ediyor. Dün Kale ve Akçadağ yakınlannda meydana gelen iki ayn trafik kazasmda 3 kişi ölürken 4 kişi de ağır yaralandı. Kale ilçesi Kömürhan Köprüsü yakınlannda Selim Başçık yönetimindeki 23 KA 213 plakalı araç islak zeminde kayarak yol kenanndaki kayalara çarptı. Sürücü Selim Başçık (39) ile yanında bulunan Mehmet Aybek (46) olay yerinde öldü. Akçadağ ilçesi yakınlannda ise Adil Gürten'in kullandığı 06 VHK 96 plakah özel araç aşın hız nedeniyle kaygan olan yoldan çıkarak takla attı. Kazada Farma Gürten (26) yaşamını yitirirken ağır yaralanan Adil Gürten, Can Burak Gürten, Canan Eryılmaz ve Ceyda Yavuzyılmaz hastanelerde tedavi altına alındı. İstanbul Barosu, olağan bir hukuk düzeni için değişiklik yapılması gerektiğini açıkladı 'DGM Tüıidye'niıı sorımu'İstanbul Haber Servisi- İstanbul Baro- su, DGM sorununun PKK lideri Abdul- lah Ocalan'ın yakalanmasıyla ortaya çık- madığını vurgulayarak "Sorun Ocalan davasına indirgenemez. DGM'lersonuıu Türtdye'nin olağan bir hukuk düzeni kur- ma sorunu" açıklamasım yaptı. Türki- ye'de bağımsız ve adil yargılanmanm sağ- lanması için DGM'lerin tamamen kaldı- nlması ya da uzmanlık mahkemelerine dönüşrürülmesi zorunluluğu olduğu sa- vunulan açıklamada barolar, demokratik kitle örgütleri, basm-yayın kuruluşlan ve bütün yurttaşlar sorunun çözümüne kat- kıda bulunmaya çağnldı. İstanbul Barosu fnsan Haklan Merke- zi tarafından dün yapılan yazılı açıkla- mada, Avrupa lnsan Haklan Mahkeme- si'nin DGM'lerle ilgili karannın Öca- lan'ın yakalanması ile yoğunlaştığı ifade edildi. Açıklamada DGM konusunda ka- muoyunda yapılan tartışmalann ve öne- rilen çözümlerin 'günü kurtarmak' çer- çevesinde geliştiği kaydedilerek şöyle de- nildi: "DGM'lerin adil yargdama yapabunıe- lerinin önündeki engelin, sadece askeri hâkimin varhğı düzevine indirgendiği, böyleiikk DGM'tere meşruiyet kazandı- nlmaya çalışıldığı anlaşılmaktadır. Oysa DGM sadece askeri varhğı nedeniyle de- ğil, soruşrurma, hazııiık. yargılama ve in- faza kadar uzanan sürecin her aşamasın- da uygulanan kurallar nedeniyle hem ev- rensel hukuk ilkelerine hem de olağan yargı sistemimizin kurallanna aykınhk oluşturmaktadır." Açıklamada, mahke- melerin halen sıkıyönetim dönemlerinde Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi olarak görev yapabilecek şekilde korunduğu be- lirtildi. DGM'lerin statüsünde yapılacak deği- şikliklerin DGM'leri olağanüstü mahke- meler statüsünden çıkaracak nitelikte ol- madığı kaydedilerek şöyle devam edildi: "DGM'lerin yargılama sürecinde ge- çerti olan hemen hemen her türlü yasal düzenleme ve uygulama, örneğin gözara işlemi, gözaltı süresinin uzunluğu. gözal- tında avukatla görüştürülmeme, avukatın sorguya katılamaması. dosyadan belgeal- makta karşılaşılan zorluklar, iddianame düzenleme süresinin uzunluğu. sanık ve vekilinin duruşmadan çıkartılmasu infaz rejimi kapsamında cezalann yüzde 60 oranında arttınlarak uygulanması gibi DGM'lere özgü uygulamalar adil yargı- lama hakkııun özünü oluşturan kuralia- ra aykındır. Sorun Abdullah Ocalan'ın yakalanmasıyla ortaya çıkmadığı gibi, Ocalan davasına da indirgenemez. DGM'lerin sonınu Türkiye'nin olağan bir hukuk düzeni kurma somnudur." DGM'lerin CMUK'ta 1992 yılında gerçekleştirilen reformda yer alan avu- kat bulundurma. susma hakkı gibi işken- cenin önlenmesine yönelik haklann dı- şında tutulmasının işkenceyle mücadele- yi güçleştirdiğinin belirtildiği açıklama- da bunun da olağanüstü yargı yerlerinde "işkence''ye "olur" verdiği kıişkusu ya- rattığı ifade edildi. Demirel yurda dondu 'Sınırlarını başkalanna açanlar kazanacak' BAHARTANRISEVER FİLİBE - Cumhurbaşkanı Süley- man Demirel, bugünkü dünyada sınır- lannı kendi çıkarlan gereği başkalan- na açabilenlerin kazanacağını vurgu- larken "Arttketonomisııurtamnuyor. Kim neyi yapıyorsa iyi yapacak. Bu kurrJar sofrasında bannmanın imkâ- nını bulacak" dedi. Demirel, Bulgaristan'daki temasla- nnı dün sona erdirerek Türkiye'ye döndü. Demirel, Stanboliiski'de bulu- nan Işıklar Holding'e ait Tselhart Kâ- ğıt Torba Fabrikasf nın yeni üretim te- sislerini törenle açtı. Demirel törende yaptığı konuşmada. dünyanın yeni bir anlayış, çalışma düzeni ve nizama doğ- ru gittiğini belirterek, 21. asra geçer- ken dünyanın sloganının "beraberça- bş. beraber yaşa" olduğunu söyledi. Buradaki olayın 21. asnn olayı oldu- ğunu anlatan Demirel, sözlerini şöyle sürdürdü: "Olay, insanlann birbirine düşmanca bakması ve sırt sırta olma- sı yerine birbirine dostça bakrnası ve yüzyüze bakması demektir. Blrim. uzunca zamandır. biihassa 90'b yıllann başından beri bölgeınizde meydana ge- rjrmeye çalışbğımız biriiktelik, bera- berliğin güzel bir işaretine burada şa- hit oluyonız. Şahit olduğumuz eser, as- lında Türkiye ve Bulgaristan'ın kaikuı- mada işbirüği yapmak için yürüttük- leri politikanın doğruluğunun şehade- tini yapıvor." Yeni Avrupa'da, Balkanlar'da, uygar ulus denilen her yerde kendi sınırlan içinde yaşama olanağının olmadığına ışaret eden Demirel. "Aruk ekonomi sınır tanımıyor. Kim neyi yapıyorsa iyi yapacak. Bu kurtiar sofrasında bann- manın imkânım bulacak. Burada gör- düğümüzeseroaun bir parçastdır" de- di. Filibe opera binasından soydaşlara seslenen Cumhurbaşkanı Demirel, "Buradan Türkiye'deki radyo- TV'le- ri dinlhorsunuz. Türkive'de bazı şey- ler gürültülü. Hiç endişeve mahal yok. Türkiye dev gibi vç dimdikayakta. Her viğidin bir yoğurt yhişi vardır. Biz de bu işi biraz gürültülü yapryoruz. Ama sizTürk-Bulgar dostluguna güvendiği- niz gibi, Türkiye'ye de güvenmeye de- vam edin" dedi. Bulganstan'dan satın alınacak elekt- rik karşılığında Ceylan Holding tara- fından yapılması planlanan 3 barajı içeren Yukan Arda projesinin temeli- nin birkaç ay sonra atılacağmı bildiren Demirel, "Siz benim elimden hiçbirşe- yin kurtulduğunu gördünüz mü" de- di. Bulganstan'a yaptığı resmı ziyare- ti tamamlayan Demirel ve eşi Nazmi- ye Demirel, THY'ye ait bir uçakla sa- at 18.05'te Türkiye'ye döndü. Aralannda Rüştü Özalp, Metin Tüzün, Avni Gürsoy, Doğan Öztunç, Selçuk Çakıroğlu, Ayhan Altuğ, Ertuğrul SoysaL, Sürey>^ Öner, Ilhan Özbav. AIi Haydar Erdoğan. Osman Veltekin. Ahmet Sırn Özbek gibi isimlerin de bulunduğu 20 eski CHP millervekili, Taksim Cumhuriyet Anıtı'na çelenk bırakarak CHP'ye destek çağnsında bulundu. EsMCHPmerden, CHP'yedestek İstanbul Haber Servisi - CHP'li 20 eski milletvekili, seçimlerde partilerine destek verilmesini isteyerek. "CHFsiz demokrasi, demokrasisiz Cumhuriyet ounaz. 76 yddır Atarürkçülükten ve laiklikten ödün \ermeyen CHP'yi Mfidafaa-i Hukuk ve Kuvayı MilMye coşkusu ile desteklemeye çaguTyoruz" dediler. Partinin İstanbul ll Merkezi'nde eski CHP'li milletvekilleri adına bir açıklama yapan eski Devlet Bakanı ve İstanbul Milletvekili Adayı Aysel Baykal. siyasette etiğin aşındığı. doğal nitelık olan dürüstlüğün, aranılır ve hatta övünülür bir özellik haline geldiği günümüzde, Türkiye'nin sorunlannı çözebilecek tek gücün CHP olduğunu söyledi. Eski siyasetçilerin sözüne güvenilen, dürüst, itibarlı, köşesine çekilmesini bilen. partisine kızıp başka partiye transfer olmayan yapıda olduklannı ifade eden Baykal, halkın siyasetçilerden utanır hale geldiğini vurguladı. Baykal, merkez sağ partilerin köşe dönmeci anlayışlannın toplumu yozlaştırdığını belirterek, çete- mafya-tarikat iüşkilerine bulaşmamış tek parti olan CHP'nin, Susurluk skandahnı çözeceğini savundu. Atatürk'e ve laik cumhuriyete saldınlann her zamankinden daha çok, daha küstah ve daha örgütlü yapıldığına dikkat çeken Baykal, ülkenin içinde bulunduğu bu olumsuz koşullar içinde en büyük göre\in yine partilerine düştüğünü kaydetti. Baykal, CHP'nin devleti kuran, çok partili demokrasiye geçişi sağlayan, toplumu çağdaşlaştıran bir parti olduğunu söyleyerek şöyle devam ettı: "Atatürk'ün paraa CHP, 76 yıknr Atarürkçii. laik >« devrimci yapısından ödün vermemiştir. CHP banşın, kardeşliğin. sosyal adaktin, temiz siyasetin, erdemli ve dürüst yönetimin tek temsildsidir. Sol denetimden uzak ve yoksun kalan bir TBMM işjevini gereği gibi yerine getiremez. Tüm yurttaşlarunızı bu onurlu çağnya katkıda bulunmaya ve CHP'ye omuz vermeye davet ediyoruz." Eski CHP'lilerin desteğıne teşekkür eden CHP 11 Başkanı Mehmet Bölük ise bu tavnn eski TBMM'nın de kalıtesini gösterdiğini söyledi. Bu nitelikteki siyasilerin TBMM'de olmasalar bile, Meclis'teymiş gibi sorumlu ve duyarlı davrandıklannı, gerçek anlamda halkın vekilleri olduklannı vurgulayan Bölük, eski CHP'lilerin bu tavnnın herkese örnek olmasını diledi. Mumcu soruşturması genişletilecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Gazetemiz yazan (JğurMumcu'nun 24 Ocak 1993'te bombalı saldın ile öldürülmesine katıldığı gerekçesiyle Abduüah Çetin Argun'un idam istemiyle yargılanmasma devam edildi. Mahkeme Başkanı Mehmet Orhan Karadeniz, sanık hakkmdaki raponın istenmesi, bazı tanıkİarın dinlenmesi, sorusturmanın genişletümesi isteminin görüşülmesi ve istanbul DGM'den gelecek dava dosyalannın mcelenmesı amacıyla davayı erteledi. Ankara 1 No'lu DGM'de görülen duruşmaya Abdullah Çetin Argun katılmazken müdahıl avukatlar Ceyhan Mumcu ve Türgut Kazan hazır bulundu. Müdahil avukatlar. celse arasında verdikleri dilekçenin dikkate alınması, dosyadaki eksikliklerin tamamlanması isteminde bulunurlarken Cumhuriyet Savcısı Duaver Kahveti de sanıgın tutukluluk halinin devamını istedi.Mahkeme Başkanı Karadeniz, istanbul 3 No'îu DGM'den istenen dava dosyasmm ve sanığtn raporu için yazılan müzekkere yanıtının beklenmesine karar verdi. Karadeniz, müdahil avukatlann tanık dinlenmesi ile sorusturmanın genişleulmesi istemlerinin. Istanbul'dan gelecek dosyanın incelenmesinden soma görüşülmesine karar vererek duruşmayi erteledi. İstanbul DGM'den gelen yanlış dosyanın geri gönderilmesine karar veren mahkeme, suçun yöntern ve içeriği, kanıtların durumuna göre sanığm tutukluluk halinin devamını kararlaştırdı. İstanbul DGM, yasada yapılması tasarlanan değişiklik olasılığmı dikkate aldı Çahşlar'ın savunması seçiııı sonrası İstanbul Haber Servisi - İstanbul 1 No'lu DGM, gazetemiz yazan Oral Çahşların "seçimlerden sonra DGM'lerin yapısının değişeceği ve bunun da savunmanın içeriğini etkfleyeceğini'' belirtmesi üzerine savunmasmı 18 Nisan'dan sonra almaya karar verdi. İstanbul 1 No'lu DGM'deki duruşmaya "Abdullah Ocalan ve Kemal Burkay ile Kürt Sorunu" adlı kitabında "bölücülük propagandası" yaptığı iddiasıyla yargılanan sanıklar Oral Çalışlar ve Muzaffer Erdoğdu ile avukat Fikret İlldz katıldı. Duruşmada söz alan Oral Çalışlar, önceki oturumlarda Avrupa lnsan Haklan Mahkemesi'nin (AİHM) DGM'lerle ilgili karan nedeniyle yargılamaya ara verihnesi isteminde bulunduğunu anımsatarak şunlan söyledi: "Heyetiniz bu talebimi reddetri ve DGM'lerin anayasada yer aldığmı belirtti. Anayasamn 90. maddesinde şunlar belirtih'yor: Usulüne göre yürürlüğe konmuş milktlerarası anlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında anayasaya ay kınlık kktiası ile anayasa mahkemesine başvurulamaz." Terör örgütü PKK'nin lideri AbduUah Ocalan'ın yakalanmasından sonra DGM'lerin tekrar kamuoyunun gündemine geldiğini kaydeden Çalışlar, sözlerini şöyle sürdürdü: "Devlet adamlan, hukukçular, dipkımatlar DGM'lerin özettikle asker üyeleri nedeniyle yeniden yapılandınlması gerekrigi konusunda YazanmızOral ÇaJışlar ve yayıncısı Muzaffer Erdoğdu, bölücülük propagandası yapmakla suçlanıyor. ortak bir rurum içine girdiler. Böyle bir düzenlemeyi Türkiye'nin imzaladığı uluslararası sözleşmeler nedeniyle bir zorunhıluk olarakdilegetirdiler. AİHM'nin karan doğrultusunda yeni bir düzenlemeyle karşı karşıya geleceğiz. Üstelik bu düzenleme bir an önce yerine getirikcek. Yeni sedlecek Meclis'in ilk işlerinden birisi bu olacak. Ihlali iddiasıyla yargılandığımız Terörie Mücadele Yasası'mn 8. maddesinin 1. fikrası da değiştirilmek talebiyle Meclis'in gündeminde." Ortaya çıkacak yeni koşullann savunmasının içeriğini etkileveceğini ifade eden Çalışlar, savurunasını seçimlerden sonra yapmak istediğini belirtti. Başkan Nurettin Ak, AB Basaran ve Ahmet Dırymaz'dan oluşan mahkeme heyeti, duruşmayı 18.5.1999 tarihine erteledi. Çalışlar'ın duruşmasını, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nail Güreli ve yönetim kurulu üyeleri, gazetemiz Yayın Kurulu Başkanı ve yazan İlhan Selçuk, Hürriyet gazetesi başyazan Oktay Ekşi, yazar Alpay Kabacah. Orhan Pamuk. CHP millervekili Ercan Karakas. CHP Beyoğlu belediye başkan adayı Halfl Ergün, İstanbul Barosu Genel Sekreteri avukat Merter Karagülle. 1Ü Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Burhan Şenatalar ile İstanbul Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Prof. Dr. Tahsin Yeşikkre'nin de aralannda bulunduğu çok sayıda gazeteci, politikacı ve sanâtçı izledi. GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGIN YıLDıZOĞLU Feminizmin Öldüğünü Kim Uydundu muştu? Bir süredir, feminizmin öldüğüne ilişkin riva- yetler dolaşıyor ortalıkta (1). Sosyalist ve demokratik inisiyatifler, işçi hare- keti, anti emperyalizm, genelde bir gerileme için- de, feminizm niye bir istisna oluştursun ki dene- bilir. O da neo-liberalist-bireyselci saldınnın kur- banı oldu. Ancak, bu feminizm öldü diyen "takım- la" sinsi bir şekilde uzlaşan, tabanda olanı, gün- lük mücadeleyi, kimi kadın hareketinin türlü olum- suz koşullara rağmen direnişini, ufak tefek de ol- sa kazanımlannı görmezden gelmek olmaz mı? Diğer taraftan, toplumsal hafıza öyle kolay ko- lay silinmez. Bugünün, post-feminist narstisistleri bile feminizmin devlerinin omuzlannda yükselmi- yorlar mı? Hem zaten eğer gerçekten öldüyse "düzenin bilinçaltı" neden hâlâ bu kadar "tata- va" ediyor. Yoksa bir bildiği mi var? Geçen birkaç ay içinde, düne kadar akademik çevrelere sıkışmış ya da tabandaki eşitlıkçi müca- deleler içinde boğulmuş feminıstler, yeniden, es- ki şanlarına layık bir şekilde ilgi çekmeye, gazete dergi sayfalarını, kitapçı vitrinlerini doldurmaya başladılar. Medyada feminizme yönelik bu ilginin yeniden canlanmasında, sanınm, 1970'lerde Avrupa'dael- den düşmeyen Female Enuch (dişi hadım-yeni baskı yaptı) yazan Germaine Greer'in yeni kita- bı The VVhole VVomen (eksiksız/eksiltilmemiş ka- dın) var. Greer'in kitabındaki uzlaşmaz ve hesap sorarton, "Yine kızmak zamanıdır", "Yinesavaş- makzamanıdır" sözleri çok etkileyici oldu. Bir baş- ka çalışma, Natalie Angier'ın kadın biyolojisini ay- nntılı bir şekilde inceleyen VVomen: An intimate Geography (Mahrem -daha iyi sözcük bulama- dım- bir coğrafya). Angier'in kitabı, üzerine yazı- lanlara göre "kadın vücuduna -anatomisine, kim- yasına, evrimine ve kahkahasına birmethiye"; ka- dınla erkeğin biyolojik farklanna, kadınlann üstün- lüğünü gösteren alanlara önem vererek eğiliyor ve "Darvinci yanlış anlamalara karşı" mücadele edi- yor. Feminist Mystique'in yazan Betty Fri- edan'ın yaşamı ve kitabının oluşmasına katkıda bulunan süreci araştıran Batty Frieden and the Making of Feminine Mystique (Daniel Horo- witz) isrmli çalışma ilgiye değer. Bu çalışmada Horovvitz, Betty Friedan'nın radikal/sosyalist for- masyonunun, emekçi sınıf sempatisinin feminist görüşlerinin oluşmasında oynadığı rolü ortaya ko- yuyor. Sandra Lipsitz Benn ise An Unconven- tional Family (olağan olmayan bir aile) kitabında, kocasıyla birlikte, 1960'larda giriştikleri, aile için- de her türlü cinsiyet ayrımını sistematik olarak kal- dırma çabasını ve bunun çocuklannı nasıl olumlu yönde etkilediği anlatıyor. Benn ve kocası 60'lar- da bu konuda verdikleri seminerierde dikkati çek- mişlerdi. Susan Chira A Mother's place (Anne- nin yeri) çalışmasında, yeni esnek üretimin, yanm gün çahşmanın nasıl bir ek yük ve güvensizlik ya- rattığını, en gelişmiş ülkelerde bile kadınfara sıl-' nulan çocuk bakımı vb. hizmetlerin ne kadar acı- nacak durumda olduğunu gösteriyor. Listemde başka kitaplar da var, ancak yerim sınırlı. Greer'in beni çok heyecanlandıran kitabı üzerine bir şey- ler söylemeden geçmek istemiyorum. Greer, bugün kadın hareketinin çok geniş bir yelpazeyi, (hepsiyle anlaşmasa bile) kapsadığını saptayarak başlıyor ve hemen ekliyor "Ama ne zaman ki bizim kuşak feministlerinden kimi- lerinin, 'feminizm kadınlara her istediklerini alma hakkını tanıyarak çok ileri gitti' demeye başladıklannı gördüm, kafamın tası attı, artık susamazdım... Tekrar kızmak zamanıydı." Greer bugünkü noktaya nasıl gelindiğıne de de- ğiniyor. 1970'lerde "hareketin adı kadınlann kurtuluşu hareketiydi. Ne zaman bu kurtuluş kavramı düştü, 'feministler' rahatladılar" ... "Artık eşitlik kavramına fit olmuştuk. "Kurtuluş ha- reketinin farklılığı gururla taşımak ve korumak, asi- mile olmayı, öbürüne benzemeyi düşünmemek olduğunu vurgulayan Greer, "1960 ve 70'lerde, zaten kendileri özgür olmayan erkeklere eşit olmayı, onlar gibi yaşamayı hiçbir zaman iste- medik ki" diyor. 1970'lerden bu yana kadınlann birçok kazanım elde ettiklerini kabul ediyor. Ama bu kazanımların fiyatı çok yüksek olmuştur... Gre- er'e göre "eşitlik retoriği, bugün, kadınlara vu- rulmaya devam edilen darbeyi gizleyen bir kavram haline gelmiştir" ... "Bugün özgürleşen cinsellik, aslında erkeğin cinselliği olmuştur." Greer'e göre bu gelişmenin arkasında küresel çapta işleyen güçler var. Şimdi küreselleşme sü- recinde kapitalizm, yeniden kendi ticari, ekonomik ve siyasi gereksinimlerine göre, kadınlan şekillen- meye zoriuyor. SSCB'nin "Devlet kapitalizminin çökmesi birçok kadınt çocuk bakımı, sağlık, eğitim gibi haklardan mahrum etmiştir" Piya- sa ekonomisi dünyanın her yerinde, "parası olan kullanır prensibiyle" sistemin en ağıryükünü ka- dınlann üstüne yıkmaktadır. Greer, bakıldığında, nükleer silahlara, kapitalizme, emperyalizme kar- şı mücadele eden kadınlann hepsinın, kadınlann kurtuluşundan yana olduğunun görüleceğini söy- luyor. "Küresel yaşamı iyice bir elden geçir- mek, yeniden düzenlemek gerektiriyor" ama "feministler sosyalist olmalı mıdır? sorusu ar- tık gündeme bile gelmiyor" Kadınlar belki üre- timin içine, iş hayatına daha çok çekiliyorlar (kimi- lerine göre erkeklerin işini alıyorlar. Bunun bir ne- deni de sendikaların, geçmişte kadınlan ihmal et- miş, yedek işsizler ordusu olarak kalmalarına göz yummuş olması değil mi? Ama, "burada yeni baskılaria ve tacizlerle karşılaşıyorlar..." Tüm bunlan ilk sayfalardan aldım. Altı bölüm- den, 31 bölümcükten oluşan kitapta daha çok mücevher var. Greer'in kitabı çok ilgi uyandırdı ve muhafazakâr basında tepki de çekti... (1) Örneğin, Ginia Bellafante'nin 29/06/98 tarihli Tıme dergisi, kapak yazısı. Bellafante'ye göre eski radikal/sosyalist vb. genelde kurtuluşçu feminizm öldü, yerini, sûrekli cinsel sonınlardan konuşan, iti- rafhastası, narsisist, stil ve görûntü meraklısı garip bir şeye bıraktı. Yaşam, kalbin iki vuruşu arasındald zamandır. Kalbinizi koruyun. TÜRKKALPVAKFI 19MayısCd.No:8Şişli/ISTANBUL Tel: (0212) 212 07 07 (pbx)10Hat Faks:(0 212)212 6835
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle