23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 MART 1999 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 Turizm batarken Ayrılıkçı terör örgütü PKK'nin lideri yakalandıktan sonra yurtdışından yapılan yayınlara bakılırsa Türkiye'de bir savaş yaşantyor. Abartılarak varatılan olumsuz # hava, öncelikli olarak turizmi etkiliyor, şimdiden binlerce rezervasyonun iptal edildiği söyleniyor. Bu gidişle, önümüzdeki turizm sezonunun çok kötü geçeceği anlaşıhyor. Turizm Bakanlığı bizim turizmcilerie toplantı düzenliyor; çözüm yollan anyor. Kimileri etterini ovuşturup, milyariarca dolatiık tanıtım projeleri hazırfamak istiyor. Oysa, önümüzde uzun bir bayram tatili var. Ege ve Akdeniz kıyılan iç turizmde büyük bir canlılık yaşayacak. Acaba Turizm Bakanlığı'nın ak/ına Almanya'dan, ingittere'den, Italya'dan, Amerika'dan, Fransa'dan hatta dünyanın her yerinden turizmle ilgili gazeteci ve televizyonculan davet edip tatil beldelerindeki gerçek yaşamı göstermek geliyor mu? Etektronik posta: som@posta.cunhuriyetcom.tr Tel: 0.212,512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Ziraat Bankası, hayali gazeteye reklam vermiş... "Tohumsuz ziraatin volunu bulmuslar desenize!" B irkaç gün sonra bayram... Kurban Bayra- mı... Bu bayram Türk Hava Kurumu, kur- ban derisi toplayamayacak. Çünkü, 1925 yılında Atatürk'ün kurduğu Türk Hava Ku- rumu'nun kurban derisi toplama yetkisi Turgut Özal'ın devr-i iktidarından sonra bir kez daha geri alındı. Alanlar da 55. hükümetin başbakanı Mesut Yılmaz ile yardımctsı Biilent Ecevit! Yılmaz ve Ecevit, içişleri Bakanlığı'nayaptırdıkla- rı bir yönetmelik değışikliği ile hem Türk Hava Ku- rumu'nun kurban derisi toplama yetkisini kaldırdı hem de toplanan derılerden elde edilen gelirden kurumun aldığı yüzde 40'lık payı yüzde 1 'e indirdi. Neyse ki, Türk Hava Kurumu Genel Başkanı Dr. Atilla Taçoy, Danıştay'a gitti ve kurban derisi top- lama yetkisini olmasa da yüzde 40'lık payı geri al- dı. Bu bayram, kurban derilerini, kamuoyunda "fak- fuk-fon" olarak bilinen, illerde valinin, ilçelerde kay- makamın başkanlığındakı sosyal yardımlaşma veda- Kupban derileri yanışma vakıfları toplayacak. Deri toplama konusunda bir örgütlenmesi ve de- neyimi olmayan vakıflann bu işin altından nasıl kal- kacağı belli değil. Belli olan bir şey varsa o da, yıl- lardırTürk Hava Kurumu'na saldıran şeriatçı çevre- lerin, deri toplama yetkisinin "fak-fuk-fon"lara bıra- kılmasına pek itiraz etmediği... Niye etsinler ki! Kadın eli sıkmayan kaymakam- lar, şeriatçıların topladığı derilere ef mi koyacak! içişleri Bakanı Cahit Bayar ile sosyal hizmetler- den sorumlu Devlet Bakanı Hasan Gemici, ayrı ay- n yayımladıkları genelgelerde kurban derisi toplan- masının sıkı bir şekilde denetlenmesini isteyedur- sunlar, şeriatçılar yönetmelik değiştiğinden beri bay- ram yapıyorlar, bayram! Rakamlarortada... Turgut Özal, Türk Hava Kurumu'nu devre dışı bı- rakmadan önce kurumun topladığı deri 1986 yılın- da 2 milyon adet olmuştu. Özal'ın kurduğu "fak-fuk- fon"lar, beş yıl deri topladı. Beş yılın sonunda yani 1991 yılında "fak-fuk-fon"lar sayesinde toplanan deri sayısı 500 bine düştü... Onca nüfus artışına ve dolayısıyla kurban kesimin- deki artışa rağmen, "fak-fuk-fon"lar kamu yararına deri toplama işini beceremedi. Yoksa şeriatçıların ya- rarına mı çalıştılar. Çünkü ortada trilyonlarca liralık pazar var! Türk Hava Kurumu, deri toplamayetkisini 1992'de geri aldıktan sonra 1998 yılın gelindiğinde toplanan deri tekrar 2 milyona yaklaştı. Bu bayram göreceğiz... "Fak-fuk-fon"lann en az 2 milyon adet deri toplaması gerekiyor; toplaya- mazlarsa aradaki farkı Mesut Yılmaz'la Bülent Ece- vit kapatacaktır herhalde! SESStZ SEDÂSfZ (!) NURİKVRTCEBE ^ • \ ^ ^ ^ ^ ^ Başkonsolosluğa bombalı otomobil! Bizim gazetenin bulunduğu cadde birâlem... Caddenin bir başında Iran Başkonsolosluğu ile Gazeteciler Ce- miyeti var; arada Istanbul üsesi ile Istanbul Tabip Odası; öteki başında da Cumhuriyet. Güvenlik açısından hepsi birbirin- den önemli... Hele şu günlerde... Ve caddedeki konfeksiyon- cular... Trafiği tıkacayacak denli park yapan ve trafiği kapatacak den- li yükleme-boşaltma işine girişen kon- feksiyoncularla devletin trafikten so- rumlu görevlileri başa çıkamıyor... Aslında caddeye zaman zaman be- lediyenin çekicisi geliyor ya da trafik polisi ceza keser gibi yapıyor ama hepsi göstermelik. Sanki, trafiği açmaktan sorumlu olanlaria, trafiği tıkamaktan sorunlu kişiler arasında gizli bir uzlaşma var. Caddeden herkes "ekmek" yiyor gibi! Hele, öze) olarak korunması gere- ken Iran Başkonsolosluğu'nun duvar dibi... Güvenlik kulübesindeki polislerin gözü önünde, otopark yerine dönüş- müş durumda duvarın dibindeki kal- dınm. Bu "otopark" üstelik aynı plakalı otomobillere ait... Ki bu özel plakalı otomobiller, bir de mal taşıyor... Yayalann kaldınmdan yürümesini engellemeleri bir yana umarız günün birinde konsolosluğun duvanna far- kında olmadan "bomba" taşımazlar! Konunun en komik yanı ise, bizim caddenin 200 metre aşağısı Istanbul Valiliği ve Emniyet Müdüriüğü! Bir olay patlar da demeç vermeye kalkışıriar- sa konu daha da komik olacak! OKUR MEKTUPLARI İletişim: Zeynep Eşiyok Faks; 0.212. 513 85 95 Türkocağı Cad. 39/41 Cağaloğlu 34334 Istanbul Güneydoğu 'ya kampanya Kurulu:j yıllannda Şeyh Sait kuk- lasını kullanarak Türkiye Cumhunye- ti'ni parçalama girişiminde bulunan emperyalist odaklar, bu kez Abdul- lah Öcalan adlı ınsan kasabını Gü- neydoğamurun başma musaHat et- tiler. Sonuç, yaşamım yitiren 30 bin yurttaş. Bölgede ekonomik hayatın durması, yoğun işsizlik, göç, kapa- nan okuİlar, yakılan köyler, acımak- sızın gençliklerine kıyılan aldatılmış kızlanmız, kandınlmış delikanlılan- mız... Neyse ki, kukJa örgüt, Türk Sı- lahlı Kuwetleri"nin başanlı operas- yonlanyla çökertildi. kuklabaşı yar- gıyateslim edildı. Özetle, kâbus bit- ti. Artık yaralan sarma zamanıdır... Yakılanı yıkılanı onarma zamanıdır... Onlar; bizim insanlanmız... Onlar: bizim eocuklanmız... Onlar: Biz'iz... Güneydoğumuz'dayaralann sanl- masında her yurttaşagörev ve sorum- luluk düştüğü inancıyla, bir yardım kampanyasi başlatıyoruz. Toplana- cak ayni yardımlan GüneydogVdaki yurttaşlanmıza göndereceğiz. Türkiye Cumhunyeti sınırian için- de yaşayan herkes bölünmez bir bü- tününperçasıdnveşit-haklara.eşıtso- rumluluğa sahıptir. Işte bundan dola- yı, ulusal bir devletin yurttaşlan ol- manın verdiği bilınçle, kampanyamı- zın adını "Bizden Bize" koyduk. Sakaryalı yurttaşlanmızın kampan- yamıza güçleri elverdiğince katıla- rak, ülkemızı sinsi tertiplerle bölebi- leceklerini sanan Sevrözlemcılerine gereken tarihsel dersi vereceklerin- den ve ulusal bütünlük anlayışımızı dosta düşmana karşı bir kez daha ka- nıtlayacaklanndan asla kuşkumuz yoktur. Tel: 0.264.273 56 19 Sakarya ÇYDD, Cumhuriyet Kadınları Derneği Sakarya, Türk Kadıniar Birliği Sakarya 'Önce kendin bir mum yak* Uretilen tüm degerlerde emeği ve alınteri bulunan milyonlarca emek- li. kendi ülketerinde ikinci smıf in- san muamelesi görmekten büyük üzüntü duymaktadırlar... Hayatlannda bu ülkenin kalkın- masına ve mutluluğuna adamış. ömür boyu bogaz tokluğuna çalış- ttgı halde vergisini tıkır tıkır öde- miş, vatan borcunu onurlu bir gö- rev sayarak, inanarak yerine getir- miş ve gerektiğinde ülkesi için şe- hit olmuş bu insanlann yaşamlan söz konusu olunca neden karşıla- nna bep IMF ve Dünya Bankası engeli çıkanlır! Oysa emekliler hiç fcjmseden sadaka isîemiyorlar. He- le hele IMF ve Dünya Bankası'ndan ise asla!... Istediklen, yıijar boyu ödedikleri sosyaî güvenlik primle- rinin, emekli olduklannda kendi le- rine günün koşuiîanna uygun ola- rak geri venlmesıdir. Anayasamız'a göre Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir devlet defil midir? Anıa gelin gö- rün ki; şu anda sosyal güvenlik ku- ruluşlanna en az 400 milyar dolar borçlu olan. dünyada tek ülke bi- ziz galiba. Güney Afrika'da bile sosyaJ gih'enliğe katkı payı yüzde 33.2'yken. ne yazık ki bizde yüz- de 5.4"tür. Acıbir karşılaştırma de- ğil mı? Sosyal güvenlik kuruluşla- nnı, devlet bütçesinü) "kara deli- ği" haline gerirenlerbizlerdeğiliz. O halde zarann faturası neden hep işçi ve emekiilereçıkanlir? Dünyada ilk kez emperyalizrae diz çöktürcrek, ezılen ve sömürü- yen insanlara örnek olmuş bir mil- îetin emeklilerini bu hallere düşü- renler utansm. Sonuç, milleh'ekilı emeklileri- ne 550 milyon emekli maaşı, işçi emeklilerine ise 70 milyon emekli maaşı... Bu mudur sosyal devlet anlaşı- yı? Bu sorunun cevabını merak edenJere, bıraz sabırh olmalannı öneriyoruz. Çünkü artık emekliler de karanlıklardan şikâyeti bir kena- ra bırakıp, 18 Nısan pazar günü bi- rer "msm" yakacakiar. BekirArda Cumhurbaşkanlığı makamıncu.. Velisı bulunduğum Selçuk Üni- versitesi Karaman tktisadi ve ldari Bi- limler Fakültesı ikinci öğretim birin- ci smıf 98 100 469 nolu kızım Mü- ge Ayaz 1998-1999 eğitim ve öğre- tim yılının birinci sömestrini yxaAe, 75.38 not ortalaması ve alttan hiçbır dersi kalmadan başanyla tamamla- mıştır. Tek maaşlı iki çocuklu emekli bir devlet memuruyum. Istanbul'da ika- met etmekteyim. Maddi ve manevi bazı zorluklanmız nedeniyle yatay ge- çişyapabilmek amacıyla sömestr sis- teminin uygulandığı ve bize en ya- kın olan UludağÜnKersitesi l.l.B. Fa- kültesıne süresi içinde bütün evrak- lanmızı eksiksiz ve tam olarak vere- rek başvuruda bulundum. Tarafimı- za Fakülte yetkililerince yatay geçiş- lerde not ortalamasının göz önüne almarak altı kişinin almacağı. müra- caatlann az olduğu ve yatay geçiş şansımızm yüksek olduğu defalarca söylenmiştir. Tarafımıza ilgilılerce Fakülte Yönetim Kurulu'nun 4/02'1999 tarihinde toplanıp konu- yu görüşeceğini daha sonra toplan- tının 9,02' 1999 tarihine ertelendiği- ni, daha sonra tekrar 11/02/1999 ta- rihine ertelendiği ve de daha sonra- ki görüsmelerimizde bazı öğrenci- lerin eksik belgelerinın beklendiği- ni ve bazılannın da bütünlemeye kal- dığını ve onlann belgelerinin bek- lendiğini. bu sebeple toplantının 16.02/1999 tarihinde saat 17.00'de lis- telerin asıldığı ve ilgili listede ismi- mizin olmadığjm ve yatay geçişe hak kazanan öğrencilerin not ortalama- lannın listeye yazılmadığını öğren- dim. Konuyu yelkililerle görüştü- ğümde ilgili öğrencilerin not ortala- masını açıklama zorunluluğunun ol- madığı tarafıma biidirıldi. Yatay ge- çiş talebi olan öğrenciler arasında değerlendirmeye not ortalamasının esas almacağı yasa ve yönetmelik gereğidir. Yatay geçiş talebimizin hu- kuka uygun olarak değerlendirilip değerlendirilmediğinınaraştınlarak tahkikat neticesınde ortaya çıkanbna- sını ve bu konuda mağduriyetımizin giderilmesi için gerekli hassasiyetin gösterilmesini arz ve talep ederim. Mehmet Avaz / Istanbul KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak@turk.net ÇİZGİLlK KÂMtL MASARACI HARBI SEMtH POROY ti Mll, JAfoMA . 7 BULUT BEBEK NVRAYÇIFTÇÎ etYıiTnlJJ. Bupayı lAeclis, ^ i de haşksn ismlyoİBf'beni de haşksn TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 24Mart fSKOÇYA İLE İNG/LTEX£ 1tO3'TS au&ÜN, İSKOÇM ft-£ (A/6fl.tZ 6/BMffTf. IHGİLT£IZ£ t&eAL/Ç££t T- K&4Lf 0. JRM£S onı&MUŞTZ/. /</& &/'Atf/V ı4VRltPAS/ASı4 &4A4GA&A// K/fStHJOA /Aİ6/L7~£/Ç£ ÇOK GÜÇ /& TÜ*UJ/e£A/, /CÜ&Ü/Ç&4Z M£ S/ı£<4C 3 ^ MsU-l. £V£T~, B£MrMfd ÇJZİ.rAvS'ı B^S[\. H£M O£ S/K fA/Gf&Z tCJZAl ^ ^ i | l r \ r£G/N£ G£Ç£/V Z.TAMı mHTLARI BİRLESİYOR.. 7Mt/ri4/Ç/ &//SL£$M£ SÜ££C/A/£ £LÎ2i4g£7WtH ÖLUMÜyL£/ 45 £A/ >!4A2rA/ AK&4&4G/, /S'/aOÇH* LAAfMfÇTf. T. £L/'ZAg£TH,J>£V- İZ4A/M/ŞTT. SU •£*&* SOLA z/ AXAc/Ç£,g//e sört.£isf>J- ! İ SfiS K4&M VÜCUPO. V- '%%£*%?« r ^fryo • ^ £ | | ^ ^ * ^ \ PANO DENİZ KAVUKÇUOGLU Bir Demokrasî' Âşığı Beş mi, yoksa aJtı yıl mı önceydi? Tam olarak anımsayamıyorum. Olayın aynntsı da pek önem- li değildi zaten...O kasım ayının ilk pazartesi sa- bahı erkenden evden çıkıp, Kadıköy'den vapur- la karşıya geçmiş, tünel, sabahın o saatinde he- nüz çalışmadığı için Yüksekkaldırımı tırmanarak Istiklal Caddesi'ne çıkmıştım. Galatasaray'a doğ- ru bir pastanenin önünden geçerken burnuma gelen, fırından yeni çıkmış suböreğinin kendine özgü o sıcak tereyağı kokusuna karşı koyama- mıştım. Sabah mahmurluğunu üzerinden daha atamamış garsonun, "Daha açmadık abi..." sö- züne aldırmadan içeri girip cam kenannda bir ma- saya oturmuştum. Benimle biriikte bir iki kişi da- ha içeri dalmış, yan masalara yerleşmişlerdi. Garson hâlâ söyleniyordu. Neden sonra, arka- lardan gelen, ama sahibini göremediğimiz, "Ne istiyoriarsa veti.." sesi karşısında çaresiz kalan garsonun ısmarladıklarımızı getirmesini bekler- ken dışansını seyrediyorduk. ••• Cumhuriyet Bayramı ertesi, Istanbul'un tüm bü- yük caddelerindeki evlerin, işyerierinin, okulla- nn, camilerin, kiliselerin, polis karakollarının du- varları, mağazaların vitrinleri, çöp kutulan ve ağaç gövdeleri gibi burada da, gözün görebile- ceği her yer ve her şey ay yıldızlı kâğıt bayrak- laria kaplanmıştı. Elinde anahtarları, oturduğumuz pastanenin tam karşısına düşen bir ayakkabı mağazasını açmaya gelen orta yaşlı bir adam, vitrininin boy- dan boya kâğıt bayraklarla kaplı olduğunu gö- rünce şaşırmış, bir süre öylece kalakaldıktan sonra içeri girip, elinde bir kovayla geri dönmüş, cama yapıştırılmış bayrakları ıslatarak kazımaya başlamıştı. Sokaktan geçenler adama, bizim du- yamadığımız bir şeyler söylüyorlar, adamın yü- zü her defasında kıpkırmızı oluyordu. Yan ma- sada oturan ve biraz önce garsona yüksek ses- le, "Kadınbudu köfte varmı" diye soran şişman adamın, karşısındaki arkadaşına, "Vatan hani bu!.." dediğini duyunca, sokaktan geçenlerin, vitrinini temizleyen dükkân sahibine neler söy- lediklerini aşağı yukarı anlar gibi olmuştum. Vitrinini temizleyen dükkân sahibi, ona kızan "milliyetçi" şişman adam, sokaktan geçen öfke- li insanlar ve tüm bunlara tanık olan ben, kötü bir taşra tiyatrosunda rol almış figüranlar gibiy- dik. Sonra çöpçülergelmişler, yerferdeki, üzerierin- de "Biz cumhuriyeti ve demokrasiyi çok seviyo- nız" yazılı plastik bayraklan süpürmeye başla- mışlardı. Yerierde belki binlerce bayrak vardı. Bu arada geceyi Beyoğlu'nun arka sokaklarındaki metruk evlerde ya da büyük yapıların kapı giriş- lerindeki paspaslann üzerinde geçirmiş tinerci ço- cuklar da uyanmış, istiklal Caddesi'ne çıkmış- lardı. Kendilerine oyun arıyorlardı. Ne de olsa çocuktular. Hep birtikte koşup, çöpçülerin, ayak- kabı mağazasının yanındaki köşeye tepeleme yığdıklan bayraklaratekmelersavurdular... "Cum- huriyet ve demokrasi" bayraklan çevreye saçıl- dı. Derken, çöpçülerle tinerci çocuklar arasında müthiş bir kovalamaca başladı. Çocuklar kaçtı- lar... Hepimiz gülüyorduk. Sabah sabah "kadın- budu köfte"yiyen milliyetçi şişman adam bile gü- lüyordu. Yalnız çöpçüler öfkeliydi... ••• Pastaneden çıkınca duvarlardaki, yerierdeki bayraklara yakından baktım. Hepsinin köşesin- de "Turban" yazıyordu. Turban Turistik Tesisle- ri, o bayram "Cumhuriyet ve demokrasi"ri\n "sponsoruydu!.." Bu kuruluşun bir "yolsuzluklar beşiği" olduğunu daha sonra öğrenecektik. Ge- nel müdürü ise bu arada Doğru Yol Partisi'nden "milletvekili" seçildiği için yargılanamıyor, yargı- lanamadığı bir yana, hakkındaki yolsuzluk iddi- alannı araştıracak Meclis komisyonuna üye se- çilerek, pariamento tarihimizde bir "ilk"i gerçek- leştiriyordu... Geçen pazargünü TBMM'deki itiş kakış sırasında, cumhuriyet ve demokrasi "âşı- ğı" bu milletvekilini görür gibi olunca, o Cumhu- riyet Bayramı ertesi yaşadığım Beyoğlu sabahı- nı anımsayıp güldüm... Demokrasi, yine ona ve onun gibilere kalacak olduktan sonra seçimler ertelense ne olur, ertelenmese ne olurdu?.. (Faks:0216-418 8410) B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAĞA: 1/ Kuşada- sı'nın antik dö- nemlerdeki adı. 2/ Asya'da bir ülke... Mimar- lıkta "sahın" anlamında kul- lanılan sözcük. 3/Ortakölçü- 6 den ve kural- dan aynlan. 4/ Ölümsüz. 5/ "Sessiz — " : 9 Orhan Pa- muk'un romanı... Kim- se, kişi... Bir nota. 6/ \ Serbest mesiek adam- lannı içinde toplayan 3 resmibirlik... Deyim.7/ 4 Ölülerle cinsel ilişki 5 kurma biçiminde gö- 6 rülen sapıklık. 8/ Mü- zikte yapıt anlamında kullanılan "opus" söz- cüğünün kısa yazılışı... Donarak katı duruma gelmiş su. 9/ Bir meclisin bir gün içindeki toplanmalan. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Atom çekirdeğini olu^turan nötron ve proton gibi temel parçacıklann ortak adı. 2/ Rütbesiz asker... Is- lam dinine dönmüş olan. 3/ Bir iş için yetiştirilmek- te olan kimse... Bir renk. 4/ Raptiye... Yapmacıklı davranış. 5/ "Cızırtı, gürûltü" örneklerinde olduğu gi- bi, bir şeyin çıkardığı sese benzer seslerle yapılan söz- cük; yansıma. 6/ Keçi kılından hayvan çulu. yem tor- bası gibi şeylerdokuyan kimse. 7/ Ayak direme... Ba- banın kız kardeşi. 8/ Su taşkını.. Canlılann bölüm- lenmesinde, dallann biraraya gelmesiyle ofuşan bir- Iik. 9/ Keten dövmeye yarayan tokmak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle