Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24 MART 1999 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
17
Turizm
batarken
Ayrılıkçı terör örgütü
PKK'nin lideri
yakalandıktan sonra
yurtdışından yapılan
yayınlara bakılırsa
Türkiye'de bir savaş
yaşantyor. Abartılarak
varatılan olumsuz
#
hava, öncelikli
olarak turizmi
etkiliyor,
şimdiden
binlerce
rezervasyonun iptal
edildiği söyleniyor. Bu
gidişle, önümüzdeki
turizm sezonunun çok
kötü geçeceği
anlaşıhyor. Turizm
Bakanlığı bizim
turizmcilerie toplantı
düzenliyor; çözüm
yollan anyor. Kimileri
etterini ovuşturup,
milyariarca dolatiık
tanıtım projeleri
hazırfamak istiyor.
Oysa, önümüzde uzun
bir bayram tatili var.
Ege ve Akdeniz
kıyılan iç turizmde
büyük bir canlılık
yaşayacak. Acaba
Turizm Bakanlığı'nın
ak/ına Almanya'dan,
ingittere'den,
Italya'dan,
Amerika'dan,
Fransa'dan hatta
dünyanın her yerinden
turizmle ilgili
gazeteci ve
televizyonculan davet
edip tatil
beldelerindeki gerçek
yaşamı göstermek
geliyor mu?
Etektronik posta: som@posta.cunhuriyetcom.tr Tel: 0.212,512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Ziraat Bankası, hayali
gazeteye reklam vermiş...
"Tohumsuz ziraatin volunu
bulmuslar desenize!"
B
irkaç gün sonra bayram... Kurban Bayra-
mı... Bu bayram Türk Hava Kurumu, kur-
ban derisi toplayamayacak. Çünkü, 1925
yılında Atatürk'ün kurduğu Türk Hava Ku-
rumu'nun kurban derisi toplama yetkisi Turgut
Özal'ın devr-i iktidarından sonra bir kez daha geri
alındı. Alanlar da 55. hükümetin başbakanı Mesut
Yılmaz ile yardımctsı Biilent Ecevit!
Yılmaz ve Ecevit, içişleri Bakanlığı'nayaptırdıkla-
rı bir yönetmelik değışikliği ile hem Türk Hava Ku-
rumu'nun kurban derisi toplama yetkisini kaldırdı hem
de toplanan derılerden elde edilen gelirden kurumun
aldığı yüzde 40'lık payı yüzde 1 'e indirdi.
Neyse ki, Türk Hava Kurumu Genel Başkanı Dr.
Atilla Taçoy, Danıştay'a gitti ve kurban derisi top-
lama yetkisini olmasa da yüzde 40'lık payı geri al-
dı. Bu bayram, kurban derilerini, kamuoyunda "fak-
fuk-fon" olarak bilinen, illerde valinin, ilçelerde kay-
makamın başkanlığındakı sosyal yardımlaşma veda-
Kupban derileri
yanışma vakıfları toplayacak.
Deri toplama konusunda bir örgütlenmesi ve de-
neyimi olmayan vakıflann bu işin altından nasıl kal-
kacağı belli değil. Belli olan bir şey varsa o da, yıl-
lardırTürk Hava Kurumu'na saldıran şeriatçı çevre-
lerin, deri toplama yetkisinin "fak-fuk-fon"lara bıra-
kılmasına pek itiraz etmediği...
Niye etsinler ki! Kadın eli sıkmayan kaymakam-
lar, şeriatçıların topladığı derilere ef mi koyacak!
içişleri Bakanı Cahit Bayar ile sosyal hizmetler-
den sorumlu Devlet Bakanı Hasan Gemici, ayrı ay-
n yayımladıkları genelgelerde kurban derisi toplan-
masının sıkı bir şekilde denetlenmesini isteyedur-
sunlar, şeriatçılar yönetmelik değiştiğinden beri bay-
ram yapıyorlar, bayram!
Rakamlarortada...
Turgut Özal, Türk Hava Kurumu'nu devre dışı bı-
rakmadan önce kurumun topladığı deri 1986 yılın-
da 2 milyon adet olmuştu. Özal'ın kurduğu "fak-fuk-
fon"lar, beş yıl deri topladı. Beş yılın sonunda yani
1991 yılında "fak-fuk-fon"lar sayesinde toplanan
deri sayısı 500 bine düştü...
Onca nüfus artışına ve dolayısıyla kurban kesimin-
deki artışa rağmen, "fak-fuk-fon"lar kamu yararına
deri toplama işini beceremedi. Yoksa şeriatçıların ya-
rarına mı çalıştılar.
Çünkü ortada trilyonlarca liralık pazar var!
Türk Hava Kurumu, deri toplamayetkisini 1992'de
geri aldıktan sonra 1998 yılın gelindiğinde toplanan
deri tekrar 2 milyona yaklaştı.
Bu bayram göreceğiz... "Fak-fuk-fon"lann en az
2 milyon adet deri toplaması gerekiyor; toplaya-
mazlarsa aradaki farkı Mesut Yılmaz'la Bülent Ece-
vit kapatacaktır herhalde!
SESStZ SEDÂSfZ (!) NURİKVRTCEBE
^ • \ ^ ^ ^ ^ ^
Başkonsolosluğa bombalı otomobil!
Bizim gazetenin bulunduğu cadde
birâlem... Caddenin bir başında Iran
Başkonsolosluğu ile Gazeteciler Ce-
miyeti var; arada Istanbul üsesi ile
Istanbul Tabip Odası; öteki başında da
Cumhuriyet.
Güvenlik açısından hepsi birbirin-
den önemli... Hele şu günlerde...
Ve caddedeki konfeksiyon-
cular...
Trafiği tıkacayacak denli park
yapan ve trafiği kapatacak den-
li yükleme-boşaltma işine girişen kon-
feksiyoncularla devletin trafikten so-
rumlu görevlileri başa çıkamıyor...
Aslında caddeye zaman zaman be-
lediyenin çekicisi geliyor ya da trafik
polisi ceza keser gibi yapıyor ama
hepsi göstermelik.
Sanki, trafiği açmaktan sorumlu
olanlaria, trafiği tıkamaktan sorunlu
kişiler arasında gizli bir uzlaşma var.
Caddeden herkes "ekmek" yiyor
gibi!
Hele, öze) olarak korunması gere-
ken Iran Başkonsolosluğu'nun duvar
dibi...
Güvenlik kulübesindeki polislerin
gözü önünde, otopark yerine dönüş-
müş durumda duvarın dibindeki kal-
dınm.
Bu "otopark" üstelik aynı plakalı
otomobillere ait...
Ki bu özel plakalı otomobiller, bir de
mal taşıyor...
Yayalann kaldınmdan yürümesini
engellemeleri bir yana umarız günün
birinde konsolosluğun duvanna far-
kında olmadan "bomba" taşımazlar!
Konunun en komik yanı ise, bizim
caddenin 200 metre aşağısı Istanbul
Valiliği ve Emniyet Müdüriüğü! Bir olay
patlar da demeç vermeye kalkışıriar-
sa konu daha da komik olacak!
OKUR MEKTUPLARI
İletişim: Zeynep Eşiyok Faks; 0.212. 513 85 95
Türkocağı Cad. 39/41 Cağaloğlu 34334 Istanbul
Güneydoğu 'ya kampanya
Kurulu:j yıllannda Şeyh Sait kuk-
lasını kullanarak Türkiye Cumhunye-
ti'ni parçalama girişiminde bulunan
emperyalist odaklar, bu kez Abdul-
lah Öcalan adlı ınsan kasabını Gü-
neydoğamurun başma musaHat et-
tiler. Sonuç, yaşamım yitiren 30 bin
yurttaş. Bölgede ekonomik hayatın
durması, yoğun işsizlik, göç, kapa-
nan okuİlar, yakılan köyler, acımak-
sızın gençliklerine kıyılan aldatılmış
kızlanmız, kandınlmış delikanlılan-
mız... Neyse ki, kukJa örgüt, Türk Sı-
lahlı Kuwetleri"nin başanlı operas-
yonlanyla çökertildi. kuklabaşı yar-
gıyateslim edildı. Özetle, kâbus bit-
ti. Artık yaralan sarma zamanıdır...
Yakılanı yıkılanı onarma zamanıdır...
Onlar; bizim insanlanmız... Onlar:
bizim eocuklanmız... Onlar: Biz'iz...
Güneydoğumuz'dayaralann sanl-
masında her yurttaşagörev ve sorum-
luluk düştüğü inancıyla, bir yardım
kampanyasi başlatıyoruz. Toplana-
cak ayni yardımlan GüneydogVdaki
yurttaşlanmıza göndereceğiz.
Türkiye Cumhunyeti sınırian için-
de yaşayan herkes bölünmez bir bü-
tününperçasıdnveşit-haklara.eşıtso-
rumluluğa sahıptir. Işte bundan dola-
yı, ulusal bir devletin yurttaşlan ol-
manın verdiği bilınçle, kampanyamı-
zın adını "Bizden Bize" koyduk.
Sakaryalı yurttaşlanmızın kampan-
yamıza güçleri elverdiğince katıla-
rak, ülkemızı sinsi tertiplerle bölebi-
leceklerini sanan Sevrözlemcılerine
gereken tarihsel dersi vereceklerin-
den ve ulusal bütünlük anlayışımızı
dosta düşmana karşı bir kez daha ka-
nıtlayacaklanndan asla kuşkumuz
yoktur. Tel: 0.264.273 56 19
Sakarya ÇYDD, Cumhuriyet
Kadınları Derneği Sakarya, Türk
Kadıniar Birliği Sakarya
'Önce kendin bir mum yak*
Uretilen tüm degerlerde emeği ve
alınteri bulunan milyonlarca emek-
li. kendi ülketerinde ikinci smıf in-
san muamelesi görmekten büyük
üzüntü duymaktadırlar...
Hayatlannda bu ülkenin kalkın-
masına ve mutluluğuna adamış.
ömür boyu bogaz tokluğuna çalış-
ttgı halde vergisini tıkır tıkır öde-
miş, vatan borcunu onurlu bir gö-
rev sayarak, inanarak yerine getir-
miş ve gerektiğinde ülkesi için şe-
hit olmuş bu insanlann yaşamlan
söz konusu olunca neden karşıla-
nna bep IMF ve Dünya Bankası
engeli çıkanlır! Oysa emekliler hiç
fcjmseden sadaka isîemiyorlar. He-
le hele IMF ve Dünya Bankası'ndan
ise asla!... Istediklen, yıijar boyu
ödedikleri sosyaî güvenlik primle-
rinin, emekli olduklannda kendi le-
rine günün koşuiîanna uygun ola-
rak geri venlmesıdir. Anayasamız'a
göre Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir
devlet defil midir? Anıa gelin gö-
rün ki; şu anda sosyal güvenlik ku-
ruluşlanna en az 400 milyar dolar
borçlu olan. dünyada tek ülke bi-
ziz galiba. Güney Afrika'da bile
sosyaJ gih'enliğe katkı payı yüzde
33.2'yken. ne yazık ki bizde yüz-
de 5.4"tür. Acıbir karşılaştırma de-
ğil mı? Sosyal güvenlik kuruluşla-
nnı, devlet bütçesinü) "kara deli-
ği" haline gerirenlerbizlerdeğiliz.
O halde zarann faturası neden hep
işçi ve emekiilereçıkanlir?
Dünyada ilk kez emperyalizrae
diz çöktürcrek, ezılen ve sömürü-
yen insanlara örnek olmuş bir mil-
îetin emeklilerini bu hallere düşü-
renler utansm.
Sonuç, milleh'ekilı emeklileri-
ne 550 milyon emekli maaşı, işçi
emeklilerine ise 70 milyon emekli
maaşı...
Bu mudur sosyal devlet anlaşı-
yı? Bu sorunun cevabını merak
edenJere, bıraz sabırh olmalannı
öneriyoruz. Çünkü artık emekliler
de karanlıklardan şikâyeti bir kena-
ra bırakıp, 18 Nısan pazar günü bi-
rer "msm" yakacakiar.
BekirArda
Cumhurbaşkanlığı makamıncu..
Velisı bulunduğum Selçuk Üni-
versitesi Karaman tktisadi ve ldari Bi-
limler Fakültesı ikinci öğretim birin-
ci smıf 98 100 469 nolu kızım Mü-
ge Ayaz 1998-1999 eğitim ve öğre-
tim yılının birinci sömestrini yxaAe,
75.38 not ortalaması ve alttan hiçbır
dersi kalmadan başanyla tamamla-
mıştır.
Tek maaşlı iki çocuklu emekli bir
devlet memuruyum. Istanbul'da ika-
met etmekteyim. Maddi ve manevi
bazı zorluklanmız nedeniyle yatay ge-
çişyapabilmek amacıyla sömestr sis-
teminin uygulandığı ve bize en ya-
kın olan UludağÜnKersitesi l.l.B. Fa-
kültesıne süresi içinde bütün evrak-
lanmızı eksiksiz ve tam olarak vere-
rek başvuruda bulundum. Tarafimı-
za Fakülte yetkililerince yatay geçiş-
lerde not ortalamasının göz önüne
almarak altı kişinin almacağı. müra-
caatlann az olduğu ve yatay geçiş
şansımızm yüksek olduğu defalarca
söylenmiştir. Tarafımıza ilgilılerce
Fakülte Yönetim Kurulu'nun
4/02'1999 tarihinde toplanıp konu-
yu görüşeceğini daha sonra toplan-
tının 9,02' 1999 tarihine ertelendiği-
ni, daha sonra tekrar 11/02/1999 ta-
rihine ertelendiği ve de daha sonra-
ki görüsmelerimizde bazı öğrenci-
lerin eksik belgelerinın beklendiği-
ni ve bazılannın da bütünlemeye kal-
dığını ve onlann belgelerinin bek-
lendiğini. bu sebeple toplantının
16.02/1999 tarihinde saat 17.00'de lis-
telerin asıldığı ve ilgili listede ismi-
mizin olmadığjm ve yatay geçişe hak
kazanan öğrencilerin not ortalama-
lannın listeye yazılmadığını öğren-
dim. Konuyu yelkililerle görüştü-
ğümde ilgili öğrencilerin not ortala-
masını açıklama zorunluluğunun ol-
madığı tarafıma biidirıldi. Yatay ge-
çiş talebi olan öğrenciler arasında
değerlendirmeye not ortalamasının
esas almacağı yasa ve yönetmelik
gereğidir. Yatay geçiş talebimizin hu-
kuka uygun olarak değerlendirilip
değerlendirilmediğinınaraştınlarak
tahkikat neticesınde ortaya çıkanbna-
sını ve bu konuda mağduriyetımizin
giderilmesi için gerekli hassasiyetin
gösterilmesini arz ve talep ederim.
Mehmet Avaz / Istanbul
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak@turk.net
ÇİZGİLlK KÂMtL MASARACI
HARBI SEMtH POROY
ti Mll, JAfoMA .
7
BULUT BEBEK NVRAYÇIFTÇÎ
etYıiTnlJJ. Bupayı lAeclis, ^
i de haşksn ismlyoİBf'beni de haşksn
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 24Mart
fSKOÇYA İLE İNG/LTEX£
1tO3'TS au&ÜN, İSKOÇM ft-£ (A/6fl.tZ
6/BMffTf. IHGİLT£IZ£ t&eAL/Ç££t T-
K&4Lf 0. JRM£S onı&MUŞTZ/. /</&
&/'Atf/V ı4VRltPAS/ASı4 &4A4GA&A//
K/fStHJOA /Aİ6/L7~£/Ç£ ÇOK GÜÇ /&
TÜ*UJ/e£A/, /CÜ&Ü/Ç&4Z M£ S/ı£<4C
3 ^ MsU-l. £V£T~, B£MrMfd ÇJZİ.rAvS'ı
B^S[\. H£M O£ S/K fA/Gf&Z tCJZAl
^ ^ i | l r \ r£G/N£ G£Ç£/V Z.TAMı
mHTLARI BİRLESİYOR..
7Mt/ri4/Ç/ &//SL£$M£ SÜ££C/A/£
£LÎ2i4g£7WtH ÖLUMÜyL£/
45
£A/ >!4A2rA/ AK&4&4G/, /S'/aOÇH*
LAAfMfÇTf. T. £L/'ZAg£TH,J>£V-
İZ4A/M/ŞTT. SU •£*&* SOLA
z/ AXAc/Ç£,g//e sört.£isf>J- !
İ SfiS K4&M VÜCUPO. V-
'%%£*%?« r
^fryo
• ^ £ | |
^ ^ * ^ \
PANO
DENİZ KAVUKÇUOGLU
Bir Demokrasî' Âşığı
Beş mi, yoksa aJtı yıl mı önceydi? Tam olarak
anımsayamıyorum. Olayın aynntsı da pek önem-
li değildi zaten...O kasım ayının ilk pazartesi sa-
bahı erkenden evden çıkıp, Kadıköy'den vapur-
la karşıya geçmiş, tünel, sabahın o saatinde he-
nüz çalışmadığı için Yüksekkaldırımı tırmanarak
Istiklal Caddesi'ne çıkmıştım. Galatasaray'a doğ-
ru bir pastanenin önünden geçerken burnuma
gelen, fırından yeni çıkmış suböreğinin kendine
özgü o sıcak tereyağı kokusuna karşı koyama-
mıştım. Sabah mahmurluğunu üzerinden daha
atamamış garsonun, "Daha açmadık abi..." sö-
züne aldırmadan içeri girip cam kenannda bir ma-
saya oturmuştum. Benimle biriikte bir iki kişi da-
ha içeri dalmış, yan masalara yerleşmişlerdi.
Garson hâlâ söyleniyordu. Neden sonra, arka-
lardan gelen, ama sahibini göremediğimiz, "Ne
istiyoriarsa veti.." sesi karşısında çaresiz kalan
garsonun ısmarladıklarımızı getirmesini bekler-
ken dışansını seyrediyorduk.
•••
Cumhuriyet Bayramı ertesi, Istanbul'un tüm bü-
yük caddelerindeki evlerin, işyerierinin, okulla-
nn, camilerin, kiliselerin, polis karakollarının du-
varları, mağazaların vitrinleri, çöp kutulan ve
ağaç gövdeleri gibi burada da, gözün görebile-
ceği her yer ve her şey ay yıldızlı kâğıt bayrak-
laria kaplanmıştı.
Elinde anahtarları, oturduğumuz pastanenin
tam karşısına düşen bir ayakkabı mağazasını
açmaya gelen orta yaşlı bir adam, vitrininin boy-
dan boya kâğıt bayraklarla kaplı olduğunu gö-
rünce şaşırmış, bir süre öylece kalakaldıktan
sonra içeri girip, elinde bir kovayla geri dönmüş,
cama yapıştırılmış bayrakları ıslatarak kazımaya
başlamıştı. Sokaktan geçenler adama, bizim du-
yamadığımız bir şeyler söylüyorlar, adamın yü-
zü her defasında kıpkırmızı oluyordu. Yan ma-
sada oturan ve biraz önce garsona yüksek ses-
le, "Kadınbudu köfte varmı" diye soran şişman
adamın, karşısındaki arkadaşına, "Vatan hani
bu!.." dediğini duyunca, sokaktan geçenlerin,
vitrinini temizleyen dükkân sahibine neler söy-
lediklerini aşağı yukarı anlar gibi olmuştum.
Vitrinini temizleyen dükkân sahibi, ona kızan
"milliyetçi" şişman adam, sokaktan geçen öfke-
li insanlar ve tüm bunlara tanık olan ben, kötü
bir taşra tiyatrosunda rol almış figüranlar gibiy-
dik.
Sonra çöpçülergelmişler, yerferdeki, üzerierin-
de "Biz cumhuriyeti ve demokrasiyi çok seviyo-
nız" yazılı plastik bayraklan süpürmeye başla-
mışlardı. Yerierde belki binlerce bayrak vardı. Bu
arada geceyi Beyoğlu'nun arka sokaklarındaki
metruk evlerde ya da büyük yapıların kapı giriş-
lerindeki paspaslann üzerinde geçirmiş tinerci ço-
cuklar da uyanmış, istiklal Caddesi'ne çıkmış-
lardı. Kendilerine oyun arıyorlardı. Ne de olsa
çocuktular. Hep birtikte koşup, çöpçülerin, ayak-
kabı mağazasının yanındaki köşeye tepeleme
yığdıklan bayraklaratekmelersavurdular... "Cum-
huriyet ve demokrasi" bayraklan çevreye saçıl-
dı. Derken, çöpçülerle tinerci çocuklar arasında
müthiş bir kovalamaca başladı. Çocuklar kaçtı-
lar... Hepimiz gülüyorduk. Sabah sabah "kadın-
budu köfte"yiyen milliyetçi şişman adam bile gü-
lüyordu. Yalnız çöpçüler öfkeliydi...
•••
Pastaneden çıkınca duvarlardaki, yerierdeki
bayraklara yakından baktım. Hepsinin köşesin-
de "Turban" yazıyordu. Turban Turistik Tesisle-
ri, o bayram "Cumhuriyet ve demokrasi"ri\n
"sponsoruydu!.." Bu kuruluşun bir "yolsuzluklar
beşiği" olduğunu daha sonra öğrenecektik. Ge-
nel müdürü ise bu arada Doğru Yol Partisi'nden
"milletvekili" seçildiği için yargılanamıyor, yargı-
lanamadığı bir yana, hakkındaki yolsuzluk iddi-
alannı araştıracak Meclis komisyonuna üye se-
çilerek, pariamento tarihimizde bir "ilk"i gerçek-
leştiriyordu... Geçen pazargünü TBMM'deki itiş
kakış sırasında, cumhuriyet ve demokrasi "âşı-
ğı" bu milletvekilini görür gibi olunca, o Cumhu-
riyet Bayramı ertesi yaşadığım Beyoğlu sabahı-
nı anımsayıp güldüm... Demokrasi, yine ona ve
onun gibilere kalacak olduktan sonra seçimler
ertelense ne olur, ertelenmese ne olurdu?..
(Faks:0216-418 8410)
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAĞA:
1/ Kuşada-
sı'nın antik dö-
nemlerdeki adı.
2/ Asya'da bir
ülke... Mimar-
lıkta "sahın"
anlamında kul-
lanılan sözcük.
3/Ortakölçü- 6
den ve kural-
dan aynlan. 4/
Ölümsüz. 5/
"Sessiz — " : 9
Orhan Pa-
muk'un romanı... Kim-
se, kişi... Bir nota. 6/ \
Serbest mesiek adam-
lannı içinde toplayan 3
resmibirlik... Deyim.7/ 4
Ölülerle cinsel ilişki 5
kurma biçiminde gö- 6
rülen sapıklık. 8/ Mü-
zikte yapıt anlamında
kullanılan "opus" söz-
cüğünün kısa yazılışı...
Donarak katı duruma gelmiş su. 9/ Bir meclisin bir
gün içindeki toplanmalan.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Atom çekirdeğini olu^turan nötron ve proton gibi
temel parçacıklann ortak adı. 2/ Rütbesiz asker... Is-
lam dinine dönmüş olan. 3/ Bir iş için yetiştirilmek-
te olan kimse... Bir renk. 4/ Raptiye... Yapmacıklı
davranış. 5/ "Cızırtı, gürûltü" örneklerinde olduğu gi-
bi, bir şeyin çıkardığı sese benzer seslerle yapılan söz-
cük; yansıma. 6/ Keçi kılından hayvan çulu. yem tor-
bası gibi şeylerdokuyan kimse. 7/ Ayak direme... Ba-
banın kız kardeşi. 8/ Su taşkını.. Canlılann bölüm-
lenmesinde, dallann biraraya gelmesiyle ofuşan bir-
Iik. 9/ Keten dövmeye yarayan tokmak.