19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı: Orhan Erinç # Genel Yayın Koordinatörû Hikmet Çetinkava 9 Yazıişlen Mudürû Ibrahim Vıldız '• Sorumlu Müdür: Fikret llkiz # Haber Merkezi Mudiırü. Hakan Kara 0 Görsel Yönetmen: Fikret Eser lstihbarat Cengiz Yıldınm # Ekonomı Ozlem Yüzak 0 Kültür: Handan Şenköken # Spor: Abdülkadir Yücelman • Makalcler Sami Karaören • Düzeltme: Abdullah Yazıcı • Fotograf: Erdoğan Köseoglu • Bıleı-Belge: Edibe Buğra • Yurt Haberkn: Mehmet Faraç Yayın Kuruiu- llhan Selçak (Başkan), ürtıan Erinç, Oktay Kurtböke. Hikmet Çetinkaya, Şükran Soner, Ergıın Balcı. Ibrahim Yıldız. Orhan Barsah, Mustafa Balbav, Hakan Kara. AnkaraTemsilcisı: Mustafa Balbav Atatürk Bulvan No: 125, Kat:4, Bakanlıklar-Ankarâ Tel: 4195020 (7 hat), Faks: 4195027 •LmurTemsilcısı SerdarKızık, H.ZiyaBlv 1352 S 2/3Tel.4411220. Faks:4419117 • Adana Temsilcısi: Çetin Yiğenoğln, Inönu Cd 119 S. No:l Kat:l,Tel:363 12 11, Faks: 363 12 15 Müessese Müdüru. Ostân AJanen • Koordmalor Ahmet Konılsan 0 Muha- sebe Bûleat Vmtr • tdarc Hüsevin Gûrtr • Bılg-Işlem. Nail lnıl • Bıigı- sayar Sısem Mârövet ÇHer• Sadş FazfletKuzı MEDYA C: • Yönetım Kuruiu Başkanı - Genel Mudür Gfilbia Erduran • Koordınatör Reha Işıtmaa # Genet MudürYaıtiımcısı: SevdaÇoban Tel 514 07 53 - 51395 8O-5l384«V61,Faks: 5138463 Vayımlavao le Basan: Yenı Gun Haber Ajansı. Basm ve Yaytncıhk A S TüÂocağıCad 39 41 Cajaioglu 34334 1si PK. 246 Sırkecı laanbul Tel (0 212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0,212)513 85 95 24MART1999 lmsak: 4.28 Güneş: 5.55 Öğle: 12.18 lkindi: 15.43 Akşam: 18.26 Yatsı: 19.48 Nevruz Paneü • KAHRAMANMARAŞ (Cumhuriyet)- K.ahramanmaraş Sütçü tmam Üniversitesi'nce Nevruz Haftası Kutlamaları çerçevesinde "Çeşitli Yönleriyle Ne\Tuz" adlı panelde konuşan Istanbul Üniversiteşi îlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fahn Kayadibı, Nevruz kutlama geleneginin bütün Türk devletlerinde TürkJerin Ergenekon'dan çıkış yıldönümü olarak kutlandığını belirtti. Nevruz'u Türkler'de vafoluş bayramı olarak nitelendiren Kayadibi "Milli kûltûrümûzû yozlaştırmak için Türk düşmanlan her tûrlü gayretı sarfediyor. Milli kültürümüze sahip çıkmamız gerekir" dedi. Kitap okumına attm • KtLİS (Cumhuriyet)- Kilis Kültür Müdürlüğü Halk Kütüphanesinde en fazla kitap okuyanlan altın ve kitap ile ödüllendirdi. Konuyla ilgili açıklama yapan Kültür Müdürü Ahmet Durna, amaçlannın herkese okuma alışkanlığını kazandırmak olduğunu söyledı. Durna, Zeytçioğlu tlköğretim Okulu'ndan Makbule Hasırcı'nın 103, Cumhuriyet tlkokulu'ndan Duygu Kargıner'ın 64, Mehmet Uluğcan Lisesi'nden l.Uğur Pekmezoğlu'nun 57 ve aynı liseden Sibel Özüberk'in 53 kitap okuduğunu söyledi. Dünya nüfusu • BtRLEŞMlŞ MtLLETLER (AA) - BM Nüfus Daıresi Müdürü Joseph Chamie ekim ayında 6 milyara ulaşması beklenen dûnya nüfusunun, 2050 yılında 9 mılyar olacağının tahmin edildiğini belirterek "Yanıldığtmızı umuyoruırT dedi. Chamie. yalnızca Hindistan'ın nüfusunun 50 yıl içinde yüzde 50 artışla bir milyardan 1.5 milyara çıkacağını ve 2050 yılında dünyanın en kalabalık ülkesi olabileceğini söyledi. Chamie, 1999 ve 2050 yıllan arasında 30 ülkenin nüfusunda azalmalar olacağını, bu ülkeler arasında Almanya, Japonya ve Rusya'nun bulunduğunu kaydetü. Çocuklara bedava tatil • SAMSUN (Cumhuriyet) - Türkiye Çocukevleri Vakfi ve Samsun'da yayımlanan yerel Banş gazetesi tarafindan ortaklaşa düzenlenen "Her Çocuğa Bedava Tatil Kampanyası" na katkıda bulunanlar için yapılan ödül törenine katılanlara Cumhuriyet kitaplan yayınlanndan Suna Kili'nin yazdığı "'Atatürk De\Tİmi Bir Çağdaşlaşma Modeli'" kitabından verildi. Törende konuşan Vali tlyas Aksoy, vakfin bedava tatil kampanyasmdan yetiştirme yurdunda kalan çocuklann da yararlanmalannı istedi. YÖK'e göre Türkiye'nin verdiği yurtdışı burs miktan gelişmiş ülkelerden fazla 4 Bursla gîden dönmüyor'• YÖK'ün belirlemelerine göre yurtdışına giden 2 araştırma görevlisinden l'i gelmiyor. Birçok öğrencinin para biriktirmek için yurtdışı bursu aldığını belirten YÖK, yabancı dil ögrenmek için yurtdışına kesinlikle öğrenci gönderilmemesini istedi. ANKARA(CumfauriyetBürpsu) di. Yurtdışına gönderilen öğrenci- - Yükseköğretim Kuruiu (YÖK) yurtdışına gönderilen her 2 araştır- ma görevlisinden rininTürkiye'ye dönmediğini. pek çok öğrencinin de yüksek burs miktarlanndan ya- rarlanarak para biriktirmek istedi- ğini belirledi. Türkiye'nin yurtdı- şı burs miktarlannda gelişmiş Ba- tı ülkelerinden daha cömert davra- narak kaynak israf ettiğini savu- nan YÖK-Görgü-bügiedinınekv» da yabancı dfl Ögrenmek amacıyla yurtdışına gidişlere kesinlikle izin verilmemeJidir" görüşünü bildir- ler üzerine YÖK tarafindan yapı- lan araştırmada, yaşanan sıkıntı ve darboğazlar sergilendi. Araştırma raporunda, YÖK'ün 1987-1999 yıllan arasında 26 ülkeye toplam 3 bin 366 araştırma görevlisi, Mil- li Eğıtim Bakanlığı'nın 1999'da 5 ülkeye 1005 öğrenci gönderdiği belirtildi. Öğrencilerin yüzde 48'inin ABD, yüzde 40"ının tngil- tere'ye gönderildiği kaydedilen ra- porda şu bilgilere yer verildi: "YÖK'ün yurtdışına doktora için gönderdiği araştırma görevB- lerinden, bin 482'si egitimlerini ta- mamlavarakyurdadöndü. Bu araş- tırma görevlilerinden de sadece 364'ü yüksek lisans derecelerini alabikti. Yurtdışına gönderilınenin ana amacuun doktora derccesi al- mak olduğu göz önüne ahndıgında, yurtdışında birderece aldıklan için kâgıt üzerinde hukuki açıdan ba- şanlı gözüken bu kişilerin aslında başansız olduklan ortaya çıkmış- ür. 309 araştırma göırvlisi de eği- timlerini tamamlayamadan ülke- yedöndü. Geriye kalan yüzde48 se yalnızca yabancı dil eğitimi için 1 yühğına yurtdışına gönderilen öğ- rentilerden oJuşmaktadır." 256 araştırma görevlisinin ise "istifa etmiş sayılarak" yurtdışm- dan gen dönmediğı vurgulanan ra- porda. doktora eğitiminde istenen başannın sağlanamadığına dikkat çekıldi. Raporda, bugüne kadar 2 bin 47 araştırma görevlisinden sa- dece 1118'inin doktora derecesini alarak Türkiye'ye döndügüne işa- ret edilerek "Bu durumda,yurtdı- şına gönderilen ber 2 araştırma gö- revlisinden yaklaşık 1 tancsi. dok- toraderecesini alarak üniversitele- rimize geri dönmektedir" denildi. Oğretmenlik bursu Raporda. 1 Şubat 1999'da Milli Eğitim Bakanlığı kanalıyla 1005 öğrencinin yurtdışına gönderildi- ği, bunun 750'sinin eğitim fakül- telerinin yeniden yapılandınlması nedeniyle öğretmen yetiştirme programlanna tahsis edildiği bildi- rildi. Raporda, yurtdışındaki lisan- süstü eğitimin pahah olması nede- niyle şu öneriler getirildi: - Yurtdışı egitimde ana amaç, doktora eğitimi olmahdır. Dokto- ra eğitimi için sadece YÖK'ce be- lirlenen en iyi üniversitelere öğ- renci gönderilmelidir. - Yüksek lisans eğitiminde sade- ce meslek yüksekokullan, eğitim fakülteleri ve ülkemizde yeterince gelişmemiş alanlar için yurtdışına eleman gönderilmelidir. - Milli Eğitim Bakanlığı, yurt- dışına gönderdiği öğrencilere ay- lık 1100 dolar ücret ödemektedir. Verilen ücretler, diğer ülkelere gö- re yeniden düzenlenmelidir. Örne- ğin Ingiltere'deki araştırma görev- lisine ayda 725 sterlin ödenmekte- dir. British Council ise bursiyerle- rine ayda 507 sterlin burs vermek- tedir. Sokak çocukları için konser Genç sanatçılar sokak çocuklan için bir arava geldi. Sinan Erkoç, Nida.ElifKariı.Kadir Tapucu. Jale Pınltı, Uza\ ve Gülen. önceki giin Antaha Sokak Çocuklannı Koruma Derneği ve Umutevi yaranna bir konser verdi. Antaly a Cam Piramit'te binleree Antalyalıya seslenen ve sokak çocuklan için şarkılar söyleyen genç popçular, konser öncesinde Umutevi'nde kalan çocuklarla, şehirde tramvay gezisi yapo. Genç sanatçılar verdikleri yardım konseri ve sokak çocuklanna gösterdikleri ilgi nedeniyle övgıi topiadılar. (Fotoğraf: AA) 4 Almanlar pazar yaratma peşinde' Dalyan projesini yürüten Almanlann çevreye bakışı tepki yarattı ÖZCANÖZGÜR MUĞLA - Köyceğiz-Dalyan'da Çevre Bakanlığı ile 57 milyon mark- lık altyapı tesisleri projesini uygula- maya koyan Alman Teknik Işbirli- ği'nin (GTZ) "Çevre Yönetiminde Sistem Yaklaşum ProjesT ile attığı ikinci adıma çevreciler tepki göster- di. Çevreciler, Bursa ve Muğla'yı pi- lot bölge seçen Almanlann asıl ama- cının Türkiye'de bir "çevre teknoloji- si pazan yaratmak" oldugunu iddia ettiler. BAÇEP sözcüsü Reşat U\-gun, "Bizi güdülenıeye çalışrvorlar*' dedi. Muğla'da Alman Teknik lşbirliği Heyeti temsilcilerinin yanı sıra vali- den kaymakamlara, belediye başkan- lanndan sağlık müdürlerine, turizm- cilerden çevrecilere kadar her kesim- den temsilcilerin katıldığı ve "Beyin Fırünası" adı verilen toplantılar ta- mamlandı. Bürokratlann sessiz kal- dığı, turizmcilerin Çevre Müdürlü- ğü'nün verdiği cezalardan yakınmak- la yetindiği toplantıda aktif katılımı çevrecilergösterdi. Toplantıda proje- lerini tanıtan GTZ temsilcısi Dr. Bet- lenV.Schreiber, Ulusal ÇevTe Eylem Planı'nı şöyle açıkladı: "Mcvzuattagö- re>' tekran (yetki karmaşasına son), planlama araçlannın (imar planı gi- bı")çevre boyutu içennesi,yaygın mev- zuatta düşük bilincin ortadan kaldı- nlmasu uzlaşmacılık ve kaülımcıhk geregi, verimlilik ile ekonomik akılcı- hğın birleştirilmesi, yerinde çözüm ara>ışlanna gjdümesL" 'Kirleten öder'e tepki Sağlık Müdürlüğü'nden Dr. Can KirişU ile çevreciler, projenin "Kirte- ten öder" ilkesine tepki gösterdiler. "Kirleten öder"in, daha çok kazanmak için çevreyi tahrip edenleri koruyan bir mantık oldugunu belirten Batı Ak- deniz Çevre Platformu sözcüsü Reşat Uygun şunlan söyledi: "Kirleten öderderseniz. sanayidlen turizmciler bedelini ödeyip kiıietme- ye devam ederler. Böyle bir toplantı- da biz. kirletmenin \ e tahribabn önü- ne geçflmesi için öneriler getirilmesi- ni beklerdik. Devlet termik santral- larla doğayı tahrip ediyor, kime ne ödeyecek? Biz Muğla'da ekoktjik ta- nmın \önlendirilmesini, soft turizme geçilnıesini öneriyonız. " Uygun, Almanlann Türkiye'yi gü- dületneye çalıştıklannı savunarak ,"Pî- iot bölge seçilen illere bakdğumz za- man. asü niyet kendiliğinden ortaya çı- kıyor. Bursa ile Muğla'nm pilot bölge seçilmeleri bilinçli bir yaklaşını. Tür- kiye'yi karşıhksız uyguladıklan Köy- ceğiz-Dalyan Koruma Projesi ile yem- leyebffirterse. Muğlave Bursaçevretek- nolojisi pazan için vitrin oUcaklar" dedi. Ön ödeme kampanyada BOSCH BOSCH •n doğru seçim TÜRK BİLİM ADAMLARI KKTC^DE ÇALIŞMALARA BAŞLADI Lefke'de Idrlilik ölçümüİZMİR (Cumhuriyet Ege Bflrosu) - KKTC Lefke kentındeki CMC ma- den şirketinin yol açtığı çevre tahn- batının boyutlannı belırlemek ama- cıyla Türkiye'den giden bir grup bi- lün adamı çalışmalanna başladı. Bi- lim adamlannın bölgedeki araştırma- lan sonucunda hazırlayacağı raporun, CMC şirketine karşı başlatılacak hu- kuksal mücadeleye zemin oluştura- cağı bildinldi. Lefke Çevre ve Tanıtma Derne- ği'nin çağnsı üzerine, Izmir Çevre Hareketi Avukatlan'ndan uluslarara- sı çevTe hukuku uzmanı avukat Senih Özay ile Ege Üniversitesi'nden Prof. Dr. Umit Erdem. Prof. Dr. Şevki Fi- liz, Prof. Dr. Ünal Albnbaş ve Prof. Dr. Emir Henden, Hannover Üniversite- si'nden Prof. Dr. HansGunterBarth, Istanbul Teknik Üniversitesi'nden Prof. Dr. tsmail Duman, Prof. Dr. Şi- nasi Esgikaya ve Prof. Dr. tlhan Taun- h, dün Lefke'ye gıderek çalışmalan- na başladı. Lefke Çevre ve Tanıtma Derneği Başkanı Teoman Oktay, Lefke'deki çevre felaketini çözmek ve bölgenin ekonomik büyümesinin önünü aça- bilmek için CMC maden şirketinin Lefke ve Gemikonağı yöresinde yap- tıği doğa tahribatının bilimsel olarak tespit edilmesine yönelik olarak Tür- kiye'den bir grup bilim adamını davet ettiklerini söyledi. Bu daveteolumlu yanıt veren bilim adamlannın bölge- de yapacaklan çalışma sonucu hazır- layacaklan raporun, CMC şirketine karşı başlatacaklan hukuksal mücade- leye zemın oluşturacağını belirten Ok- tay, raporda aynca, kirlıliğin ortadan kaldınlabilmesine yönelik çözüm öne- nlerine de yer verileceğini bildirdi. Oktay, CMC maden şirketinin Lef- ke'de bıraktığı yaklaşık 3 milyon 500 bin ton tehlikeli maden atığının, Do- ğu Akdeniz'in en büyük çevre soru- nunu oluşturduğunu vurguladı. SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN Cumhuriyet, Toplumcu'; Demokrasi, 'Bireyci'L A ffedersiniz, şöyle bir Türkiye 'hayâli', sizce /Vhangi tür bir 'aydın'm özlemi olabilir? '...ilkokullar dâhil, hiçbir öğretim ve eğitim ku- rumunda, duvarlarda 'suret-i kat'iyyede' hiçbir 'sûref (resim) asılı olmayacak; buna mukâbil, ka- ratahtanın üstünde -ve her tarafta- yeşil zemin üzerine hüsn-ü hat ile âyetler yazılı bayraklar bu- lunacaktır. Hersabah, derse başlamadan önce, öğ- renciler, birağızdan Kur'an-ı azjm-üş-şan'dan sû- reler ve âyetler tilâvet edeceklerdir (okuyacaklar- dır)...' '...Millî marş, hakikatte, Dinî bir marşa dönüş- müştûr; Padişah/halifelerin 'Culûsiye'/erincfen bi- risi, yâni Hâmidiyeya da Mecidrye marşı, bu mak- satla kullanılıyor. Devlet Başkanı ve milletvekilleri, Meclis 'de; sanıklar ve tanıklarmahkemelerde, 'şe- refleri üzerine' değil; bâdemâ, Kur'an-ı azîm-üş- şân üzerineyemin ediyorlar. Ceza Kanunu'nda, Din- i Islâm ve Hazret-i Allah ve Peygamber aleyhin- de her türlü beyân, tezvirât ya da hakaret -ister şi- fâhi, ister tahrirî olsun- fevkalâde ağır 'müeyyide- lere' bağlanmıştır ve ilh....' Cevap belli: bu, 'bağnaz' bir 'şeriatçi'nln 'hayâ- //'dir; hasretini çektiği bir Türkiye projeksiyonudur ki, 'lâikliği' hâk ileyeksân (yerle bir) etmiş; Din-i Mü- bîn'i 'mülke' hâkim kılmıştır. Bunda mutaabık mı- yız? O halde, şimdi sıkı durunuz! 'incil'dengelen bireytasarımı... O u Avrupa var ya, hani şu 'medeni', 'kültüriü' Odediğimiz ülkeler coğrafyası; o coğrafyanın çoğu ülkelerinde, bizim 'bağnazşeriatçı'nm 'rüya- sı', -Hristiyanlık çerçevesinde- yer yer uygulama düzeyindedir, evet! Ispanya 'demokrasisinde', okullarda karatahta- nın üstünde, o ünlü 'çarmıhta Isa' tasviri asılıyor. Danimarka 'demokrasisinde', öğrenciler, hersa- bah derslere, mezmûr okuyarak başlıyorlar. Ame- rikan ve tngiliz 'demokrasisinde', mahkemelerde sanıklar ve tanıklar, Meclisler'de devlet baskanla- rı, 'şerefleri üzerine' değil, Kutsal kitab'a flncil'e) el basarak yemin ediyorlar. Ingiltere 'demokrasi- sinde', Millî Marş, Allahın Kralı ya da Kraliçeyi ko- rumasına duadır; Alman 'demokrasisinde' ise, Hazret-i Allah'a ya da Hristryanlığa saygısızlık, hakaret -ister şifâhi olsun, ister tahrirî- Ceza Ka- nunu'nda ağır müeyyidesi olan bir suçtur. 'Medeni' Batı'nın aslında 'nerede' oldugunu, şu basit mukayese, bizim kaz kafalı 'alafrangalanmı- za' eğer yeterince gösteremiyorsa; acaba Andre Siegfried'in şu önemli tesbitleri gösterebilir mi? "...Avrupa, Beyaz Irk, Batı medeniyeti! Bu üç terim, çoğu zaman, birbirinin yerine kullanılı- yor. Batı medeniyeti, esas olarak, üç temel üze- rine dayanır bunlardan birincisi, bir bilgi anla- yışıdır ki, bize eski Yunanlılardan gelmiştir; ikin- cisi, bir birey tasanmıdır ki, yine Yunanlılardan, fakat özellikle İncil'den gelmiştir; nihayet 18. yy. endüstri gelişmesinden doğmuş bir üretim tek- niği ki insanı, Beyaz insanı, muhakkak surette 'Dünyaya Egemen' kılmıştır. Bu üç temel bir- leştiği zaman Bat medeniyeti vardırve tamdır..." (Istanbul, 15 Mayıs 1946). Ne kadar net ve açık, Incil'siz bir Batı medeni- yeti düşünemiyorlar! Ama bilir misiniz ki, o Batı ül- kelerinden birisinde, yâni Fransa'da, 1791'den beri Hristiyanlığa ya da Tanrı'ya hakaret, ceza ka- nununda müeyyidesi olan bir suç olmaktan çıka- rılmıştır. Neden mi? llahi, onu bilemeyecek ne var, Fransa Cumhuriyeti 7â/7c'tir de, ondan! Câzi'nin. ikî açıklaması1 ... Onümde bir kitap: Enver Ziya bey'in, Gâzi'nin düşüncelerini 'sistematik' olarak topladığı eser, kafamı kurcalayan iki soruya cevap arıyorum: 1/ Gâzi, Anadolu Ihtilâl ve Inkılâbı'na Meşmtiyet Inkılâbı'nı örnek almış mıdır? 2/ Gâzi, giriştiği ve başardığı Anadolu Ihtilâl ve Inkılâbı'na 1917 Sov- yet devrimi'nı örnek almış mıdır? Her sorunun ce- vabını, bu kitapta, Gâzi'nin ağzından bulüyorum. Cevap/1."... 10 Temmuz Inkılâbı (Meşrutiyet) müstebit bir hükümdarla millet arasında, en nihayet, kayrt ve şartlarla denge arayan birzih- niyeti sağlamayı amaç edinmişti. Halbuki bizim inkılâbımız, meşrutiyet usulünü dahi, hürriyet ve istiklâl-i millet için kâfi görmez; ve hâkimi- yeti kayıtsız şartsız milletin etinde tutan esas- lı bir umdeye dayanır." "... bu iki inkılâp arasındaki fark, tartf oluna- mayacak kadar büyüktür zannederim. Birinci- si milletin aradığı hürriyet havasını teneffüs et- tirdiğini zannettiren bir harekettir, fakat ikinci- si, milletin hürriyet ve hâkimiyetini, fiilen ve maddeten tesbit ve ilân eden, mes'ut bir inkı- lâptr..." (Aralık 1922) (Atatürk'ten Düşünceler s. 43,1956) Cevap/2. "Fransa Ihtilâli bütün cihana hürri- yet fikrini nefheylemiştin ve bu fikrin esas men- bâı bulunmaktadır. Fakat o tarihten beri beşe- riyet terakki etmiştir. Türk demokrasisi, Fran- sa ihtilâli'nin açtığı yolu takip etmiş, lâkin ken- disine has vasf-ı mümeyyizi ile inkişâf etmiş- tir; zira her millet, inkılâbını, içtimâi muhitinin tazyıkâtı ve ihtiyâcına tâbi olan hal ve vaziye- tine ve bu ihtilâl ve inkılâbın vuku bulduğu za- mana göre yapar..." (Mart 1928) (Aynı eser, s. 44) Bu iki cevaptan çıkan nedir? 1/ Ittihatçılar, hal- ka hürriyet bahşetmek hususunda hâkimiyeti elin- de tutan padişahla (hanedanla) uzlaşmışlardı; oy- sa Cumhuriyet, hâkimiyeti Padişah'dan (hanedan- dan) alıp -kayıtsız şartsız- halka verdi; arada mâ- hiyet farkı var, Ittihatçılar, inkılâp değil ıslahat ya- pıyor; Anadolu Ihtilâli, ıslahat değil, İnkılâp yapıyor: hâkimiyet, millet'e devredilmiştir, bunun adı 'Cum- huriyet'tir. 2/Gâzi, Fransız Ihtilali'ni örnek aldığını açıkça belirtmiş; Türkiye Cumhuriyeti, o tarz bir 'Ulusal Demokratik Devrim'den sonra oluşturulmuş bir Cumhuriyet'tir ki, 'mümeyyiz vasfı', radikal bir cumhuriyet olmasıdır, yâni Jacobin (Jakoben)dir, yâni Cartesien'dir, yâni Rasyonalist'tir, yâni lâik! İnkılâbın sonraki aşamalarının, bu istikamette ger- çekleşmesi, ihtilâl ve inkılâbın 'tabiatı icâbıdır.' Niçin', nereye kadar'?.. Bilmem vaziyet tavazzuh etti mi? Zuhûrat bazı 'demokrasi' savaşçılan, Gâzi'yi, Inkılâbı mü- teâkip derhal 'demokrasiye' intikal etmediği için suç- lamaya kalkışıyor; yersiz ve yanlış bir suçlama, zi- ra Cumhuriyet ile Demokrasi ne eşanlamlıdır, ne de eşzamanlı! Cumhuriyet, 1789, daha sonra 1791 Fransız Devrimi'yle oluşmuş, Aydınlanma Çağı -ansık- lopedistlerin- felsefesine yaslanan bir toplumsal yö- netim projeksiyonudur ki, mayası itibariyle 'top- lumsal'dır ve 'toplumcu'dur; oysa demokrasi, Avrupa'nın Protestan coğrafyasında- ve kuzey Amerika'da- oluşmuş, bir 'serbest teşebbüs' re- jimidir, ki 'bireysel'dir ve 'bireycidir': bu demok- rasilerin çoğu (Ingiltere, Hollanda, Belçika, Is- kandinav ülkeleri) 'cumhuriyet' değillerdir; cum- huriyet olduğu halde, demokrasiye intikal etmemiş ülkeler de vardır, birzamanlann HalkCumhuriyet- leri' -malum-u âliniz, prensipte 'sosyalist' idiler, yâni 'toplumsal' ve 'toplumcu'!- uygulaması iyi çıkmadı, o başka! Türkiye Cumhuriyeti ki 1950'lerden beri demok- rasiye dönüşmeyi deniyor; o 'uygulama' da, iyi •çıkmamıştır; neden, nereye kadar 'cumhuriyet', niçin, nereye kadar 'demokrasi' olduğunu, ya da olabileceğini, doğru kestirmelidir. http:// www. prizma.net tr/ A İLHAN http://wrww.eda.fr/-bikjryay/Vazar/ailhan.rrtm
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle