Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 MART 1999 ÇARŞAMBA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Atatürk'ün Tarihe İlgisi ve Sevgisi
NURERUĞURLU
A
tatürk'ün tarihe ilgisi
ve sevgisi okul sırala-
nnda başlamıştır. Ulu-
sal Kurtuluş Savaşı yıl-
lannda türlü nedenler-
le söylediği söylevler-
de bile Atatürk, düşünce ve görüşleri-
ni güçlendirmek, desteklemek için her
zaman tarihten örnekler vermiş, açık-
lamalardabulunmuştur. Atatürk, tarih-
le ilgilenmek ve uğraşmak konusunda-
ki düşüncelerini ilk olarak 1923 yılın-
da kendisine fahri doktoriuk sanı (un-
vanını) vermiş olan tstanbul Üniversi-
tesi Edebiyat Fakültesı kuruluna (he-
yetine) karşı Ankara'da yapmış olduğu
bir konuşmada söylemiştir. O zaman
bu kurulda bulunan Prof. Dr. Şemsed-
din Günaltay (daha sonra Günaltay,
Cumhurbaşkanı İsmetİnönütarafından
1949 yılında başbakanl ığa getırilmiştir)
yayımladığı bir yazıda Atatürk'ün o ko-
nuşmasındaki sözlerini şöyle aktarmış-
tır:
"Heyetimize Utifatta bulunan Gazi,
bir aralık kendisinin mektep sıralann-
dan beri çok sevdiği tarihle daima meş-
gul otduğunu. bu itibarla fahri (onursal)
müderrisliğinin edebiyattan ziyade ta-
rihe ait olmasının daha münasip olaca-
ğını söjledfler." (Belleten, Türk Tanh
K.urumu Yayınlan, Ankara 1960)
Atatürk'ün o yıllardan başlayarak
(1923) aydınlatılmasmı gerekli buldu-
ğu belli başlı tarih sorunlan şunlardı:
- Türkiye'nin en eski yerli halkı kim-
lerdir?
- Türkiye'de ilk uygarlık nasıl kurul-
muş ya da kimler tarafından gerçekleş-
tirilmiştir?
- Türklerin dünya tarih ve uygarlı-
ğındaki yeri nedir?
- Türklerin bir aşiret olarak Anado-
lu'da devlet kurmalan bir tarih efsane-
sidir. Şu halde bu devletin kuruluşu içın
başka bir açıklama bulmak gerekir.
- lslam tarihinın gerçek kimliğı ne-
dir? Türklerin lslam tarihinde rolü ne
olmuştur?
Atatürk, bu sorular üzerinde ulusumu-
zu ve dünya kamuoyunu eski ve hatalı
tarih anlayışından yeni ve doğru bir ta-
rih anlayişına getirmenin kolay olma-
yacağını biliyordu. Bu önemli iş için,
her şeyden önce bir kuruma, düzenli ve
sürekli birçalışmaya gereksinim vardi.
Atatürk, tarih araştırma ve incelemele-
rini önemli devlet işleri arasına alınca.
bu iş için belirli bir zaman ayırmayı ka-
rarlaştırmıştır. Bu konuda Ord. Prof.
Dr. Enver Ziya Karal şunlan yazmıştır:
"İlkin tarih sahasına çıkmıs. en yeni
khaplarla bir kitaplık kurdu. Sonra Tür-
kiye'de tarih yazan ve tarihle uğraşabi-
lecek kimseierie bu kitaplan inceleme-
ye koyukiu. Bakaıüardan, millervekil-
lerinden, profesör ve öğretmenlerden
bazılanna tarih konulan üzerinde çalış-
mak görevi verildi. Tercüme edilmiş ki-
taplann özü çıkartılmakta, incelenen
meseteler üzerinde raporiar ha/ırlan-
maktaveAtarü rk'e sunulmakta idi. Bö\ -
lece Türk tarihi Üzerinde büv ük ölçüde
bir anket işi başlamış oldu. Bu iş bir v an-
dan gelişirken, öte yandan da Türk ta-
rihinin incelenmesi Uesürekli olarak ça-
hşmak üzere Türk Tarihi Tetkik Heye-
ti'nin kurulması ile uğraşıkb. Tarih ça-
hşmalannın ilk ürünü 1930'da yayunla-
nan "Türk Tarihinin Ana Hatlan' adlı
kitap oldu. Atatürk bu kitabın birçok ye-
rini beğenmedi. Bu kitabın yav uıüanma-
sından bir yıl sonra da Türk Tarihi Tet-
kik Heyeti resmen kuruunuş oldu. He-
yetin kurulmasıyla çalışmalar hı/landı.
O kadar hızlandı ki, Türk Tarihi Tetkik
Heyeti bir aralık gezici bir durum aldı.
Çankaya'da. YaJova'da, Dolmabahçe'de,
vapurda, trende, sözün kısası Atatürk'ün
çalışmak için vakit bulduğu yerlerde
toplantılar yapıldı. Toplantı saatlerinin
yalnız başlangıcı belli idi. Bazen 24 saat
ara vermeden çauştığı da olurdu. Çalış-
malar çok kez tartışmalı geçerdi" (Ord.
Prof. Dr. Enver Ziya Karal. Atatürk ve
Devrim, Ankara 1980)
Atatürk'ün bu tartışmalarda haklıyı
haksızdan ayırmak için kullandığı yön-
temi de Prof. Dr. MuzafferGöker, 'Ata-
türk'ün Huzunında' başlıklı yazısında
şöyle anlahnıştır: "Birgün Ankara HaJ-
kevi'ndeki Tarih Kunımu Dairesi'nde
müsveddeleri okumak için toplannustık.
Görüşmeler hararetli oldu. Bilhassa iki
arkadaş arasında görüşme, tartışma
şeklini aldı. O akşam Atatürk lütfen ce-
miyet azalannı sofralanna davet buv ur-
dular. Günlük mesai hakkında bilgi al-
dıktan ve her zaman olduğu gibi çahş-
malan iltifatlan Ue teşvik ettikten son-
ra söz sırası tartışma konusu olan me-
seleye geldi. Tartışmadan son derece
zevk alan Atatürk, gayet neşeli bir hal-
de günün hadisesini özetledikten sonra
tarnşmanın huzuıiannda devanunıken-
dilerine ö/gii nezaketleriyle rica ettiler.
Arkadaşlar konuyu anlatmaya haşladı-
lar. Onlan dinledikten sonra kâğıt ve
kalem getirilmesini emrettiler. Zaten kâ-
ğıt ve kalem, >emek odasının demirbaş
eşvası arasına gimıişti. Salonun bir ucun-
da kara tahta, kenarda etajerierin üze-
rinde sözlükler, ansiklopediler, yemek
odasına bir okul manzarası hali vermiş-
ti. Ve orası hakikatte bir okuMu. İsteni-
len şeyler geldikten sonra Atatürk her
iki arkadaştan iddialarını vazı ile tespit
etmelerini istedi. Tartışmalarda başlan-
gıçtaki iddialann unutulması sıksıkgö-
rülen bir şey olduğu için buna lüzum gör-
dügünü ilave etti. Sonra arkadaşlardan
sözlerini teyit etmek için ne gibi bilim-
sel beJgelere ve kaynaklara müracaat
edeceklerini sordu. Bunlar da kâğıda
yazıldı. Kütüphanelerden istenBen Idtap-
lar geldikten sonra okuma ve tercüme
başladı. Neticede bir taraf hak kazandı.
O zaman Atatürk, kaybeden arkadaşı-
mıza dönerek bu neticenin kendisinin
yüksek kıymetini küçültecek bir hadise
olmadığını ilaveederek gönlünü aldı. Ve
dedi ki: MUlet sev gisi kadar büyük sev-
gi yoktur. İstiklal Harbi'nde benim de
mflletime ettigim birtakım hizmetler o\-
muştur zannederim. Fakat bunlardan
hiçbirini kendime mal etmedim. Yapı-
lanın hepsi milletin eseridir dedim. Ara-
nacakolursa doğnısu da budur. Geçmiş-
te sayısız medeniyet kurmuş bir ırkın ve
milletin çocuklan olduğumuzu ispat et-
mek için yapmamız lazım gelen şeylerin
hepsini yaptığımızı Ueri süremeyiz. Bu-
güne ve yanna bırakılmış daha birçok
büyük işlerimiz vardır. İlıni araştırma-
lar da bunlar arasındadır. Beni seven
arkadaşlanma tav siyem şudur: Şahsı-
nız için değil. fakat mensup olduğunuz
millet için elbiriiği Ueçauşalun.Çalışma-
lann en büyüğü budur.'" belleten, Türk
Tarih Kurumu Yayınlan. Ankara 1961)
Atatürk'ün bu istekleri doğrultusun-
da yürütülen çalışmalar sonunda. okul-
lar için yeni tarih ders kitaplan hazır-
lanmıştır. Hazırlanan bu yeni ders kitap-
lan. Atatürk'ün önerdiği "Ulusal Tarih
Anlayışı' doğrultusunda olmuştur. 1932
yılında, ilk kez Ankara'da toplanan Bi-
rinciTürkTarihiKongresi'nde de 'Ulu-
sal Tarih Anlayışı', yapılan geniş, bilim-
sel açıklamalar ve lartışmalarla ulusa mal
edilmeye cahşılmıştır.
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Oktay Akbal arkadaşımız gripten rahatsızlığı
nedeniyle yazılanna kısa bir süre ara verdi.
ARADA BİR
KORAY TARAKÇIOĞLU
Ordudaki Eğitim
Örneğiyle...
- Solda güç birliği yapılıyor, açıklamalar ve çağ-
nlarvar. Kuramlar (teoriler) geliştiriliyor, Sayın Kış-
lalı 17 Ocak 1999 tarihli yazısında dile getiriyor.
- ADD ve ÇYDD toplantılar düzenliyor, konuş-
macılar aydınlatıcı konuşmalar yapıyor.
- TÜSİAD ve Genelkurmay bıldirileryayımhyor,
uyarıyor.
- Üniversiteler başörtüsüne karşı yasayı uygu-
luyor.
- Cumhurbaşkanı aydınlatıcı konuşmalar yapı-
yor, güvenceler veriyor.
- Kuran kursları denetim altına alınıyor.
- Camiler Diyanet Işleri'ne bağlanıyor.
- Tarikatlar çok yakından takip ediliyor.
Bütün bunlann tek hedefi gericiliği (irtıcayı) ön-
lemek. Elbette ki yarardan uzak değil, elbette ya-
pılmalı. Ancak şu gerçeği de görmek gerek. Bun-
iarın tamamı ve bir bu kadan daha gericiliği yok
etmek için yeterli olamaz, olamayacak.
Istanbul Üniversitesi'ndeki öğrenci oturumunu
izleyenler televizyonda gördü ve duydu: "Benim
başımdaki örtüyü açtınız, fakat beynimdeki ba-
şörtûsünü asla açamayacaksınız, buna gücünüz
yetmeyecek."
Bu söyleyiş, gerçek birtehdit, gerçek bir mey-
' dan okumadır. Sana, bana, hepimize ve laik Cum-
huriyete karşı... Can alıcı nokta budur, karşı ön-
lem alınması gereken olgu budur. Karşımızda, çok
güçlü beyin yıkama olanağına sahip bir sistem, bir
örgüt vardır. Bu gerçeği görüp önlemi buna göre
almak gerekir. Bu gerici güç ne pahasına olursa
olsun çökertilirken, çağdaş, laik ve akılcı bilgileri
gençlere anlatan Milli Eğitim sisteminin kurulma-
sı gerekir. Bugünden yarına yapılabilecek bir şey
yok. Fakat neyin nasıl yapılabileceğinin çok gü-
zel bir örneği var: Harp okullarında uygulanmak-
ta olan eğitim sisteminin Milli Eğitim'de de aynen
uygulanması!..
Uzülerek görüyoruz ki, bir kuşak kaybolmuştur.
Bu kuşağın, ikna yöntemi ile geri kazanılması ha-
yaldir. Kıznediyor: "Beynimdeki örtüyü asla aça-
mazsınız." Bu dernektir ki, bu kız ve bunun gibi-
ler ilk fırsatta kendi bildiklerini yapacaklardır.
163. madde yeniden canlandınlabilir mi? Bunu
bilemem. Ama bu maddenin iptali, Özal'ın bu ül-
keye yaptığı en büyük kötülüklerden biri olarak da-
ima anılacaktır. Bunun yanında Türk-lslam sen-
tezi gibi birsaçmalığın uygulamayasokulması, za-
ten kökü mevcut olan /rt/ca'nın gelişmesi için ge-
rekli ortamı sağladı. Bu yaklaşık 20 yıllık bir sü-
reçtir. Atatürkçü laik yeni bir kuşağın yetişmesi ye-
niden 20 yıl alacaktır.
Ülkeyi koruyan ve savunan iki gerçek güç var-
dır: Ordu ve Milli Eğitim. Biri bu işi aktif olarak,
öbürü pasif olarak yapar. Milli Eğitim bu gözle gö-
rülmüyorsa, eğitim milli olmaktan çıkar. Çünkü
Milli Eğitim'den sadece eğitimi yüksek insanlar ye-
tiştirmesini beklemiyoruz. Bu insanlann kafaları-
nın aynı zamanda laik ve çağdaş fikirlerle dolu ol-
masını da bekliyoruz. Böyle yetiştirilmemiş insan-
lar zamanı gelince orduya katılacaklardır.
Ordumuzun eğitimine, kadrosuna ve koşullan-
na verilen önem, olanak ve saygınlık aynen, hat-
ta daha fazlası ile ve ne pahasına olursa olsun Mil-
li Eğitim'in yapısına, programına ve kadrosuna
verilmediği sürece Türkiye'nin gericiliğe karşı ala-
cağı hiçbir önlem sonuç vermeyecektir.
ŞAİR
KÜÇÜK İSKENDER
ile
21 Mart Pazar günü saat 17'de
Taksım Sergi Salonumuzda düzenlenen
Söyleşi ve Imza Günü şairin toplantı yerine
"GELMEMESİ" nedeniyle yapılamamış, okurlar
saat 18.15'e dek bekledikten sonra salonumuzdan
aynlmıştır. Istencimiz ve bilgimiz dışında gelişen
bu "GERÇEKLEŞMEME"den dolayı şairin
okurlanndan, kulübümüz üyesi "kitap
Kurtlan"ndan ve tüm kitap dostlanndan
SAYIN ŞAlR adma özür dileriz
Cumhurtyet
^ kitap kulübü
BakanOnayı...
Prof. Dr. LEZIZ ONARAN NÜSED Genel Başka,
G
eçen yıl, 6 Ocak 1998 günü bir ga-
zetede, Eurogold şırketinın yanm
sayfahk reklamı çıktı. Bunu, arka ar-
kaya başka gazetelerdeki reklamlar
izledi. Başka söylemlerle benzer rek-
lamlaryinelendi. Bu reklamlarda Atatürk'ün adı.
el yazısı, imzası, Türk bayrağı. Türkiye haritası,
halkımızın masum duygulannın simgesi olan göz-
boncuğu, Cumhuriyet Altını. kendi bilgileri dışın-
da kullanılan profesörlenn adları. Sayın Prof.
MümtazSoysal'ın başka konuda söylediği sözler-
den alıntılar, yalan yanlış bilgılendirmelerle ko-
nuya yabancı olanlan etkıleyebılecek anlatımlar
yer alıyordu.
Eurogold şirketi; siyanürlü yöntemle altın çıkart-
mak istediği Bergama'da halkın direncine çarpmış,
bu direnişi haklı bulan idare mahkemesiyle Da-
nıştay da Eurogold şirketinin girişimlerini sonun-
da iptal etmişti. Bu şirket daha ne bekliyordu? Çe-
kip gitmeliydi. Bu reklamlann anlamı, amacı ney-
di?
O günkrde. bu reklamlardan çok rahatsız olan
sivil toplum kuruluşlan biraraya gelerek basın top-
nı
lantısı yaptılar. Başı, dogrudan ilgili olan Kimya
Mühendisleri Odası çekiyordu. Toplantılara Tü-
ketici Haklan Derneği'nden katılan üyenin öne-
risiyle, konunun Sanayi ve Ticaret Bakanhğı Rek-
lam Kurulu Başkanlığı'na götürülmesi kararlaş-
tınldı. Kimya Mühendisleri Odası'nın 1 Ocak
1998 günlü, 444/10 sayılı yazısıyla Sanayi ve Tı-
caret Bakanhğı Reklam Kurulu Başkanlığı'na şi-
kâyette bulunuldu.
Reklam Kurulu'nun Eurogold şirketini kusur-
lu bulduğu, 54 milyar TL para cezasını uygun
gördüğü, yalnız karann uygulanması için bakan
onayının beklendiği basından öğrenildi. Bunun
üzerine, yine Kimya Mühendisleri Odası'nın 4
Nisan 1998 günlü 414:147 sayılı yazısıyla o za-
manki Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Yahm Erez'e
durum anımsatılarak yalnız onun yetkisinde olan
bu görevi yerine getirmesi istendi. Ama ne acıdır
ki bu gerçekleşmedı. Yalım Erez'in bulunduğu
hükümet değışti.
Böyle durumlarda ne oluyor, bilemiyorum. Ba-
kanın onaylamadığı Reklam Kutuiu karan imza
dosyasında dunıyor mu?'Yol<sa. eski bakan "CH-
maz öyle şey!" deyip konuyu gündemden çıkardı
mı? Böyle önemli bir yetkilinin "görev sonımlu-
luğu" yok mu? Bu da "üstün dokunulmazlıklar"
arasına mı ginyor? Ülkemizin, ulusumuzun huku-
ka dayalı çıkarlannı korumak bakanlann temel
görevlerinden biri değil mi?
Şimdi, yeni hükümetımizden, Sayın Başbaka-
nımızdan, Sayın Sanayi ve Ticaret Bakanımızdan
bu dosyaya eğilmelerini. Eurogold'a venlen ce-
zanın yerine getirilmesinin sağlanmasını diliyo-
ruz.
Akla bir başka şey de geliyor: Acaba Eurogold
şirketi. MAI ile TAI yasalannın kabul edılmesini
mi beklediği için hâlâ oyalanıyor, gitmiyor? Sa-
yın Cumhurbaşkanımızın. Sayın Başbakanımızın
akıllanna ve gönüllerine sığsa da, bu yasalar ka-
muoyunca içe sindirilmiş degildir. Adli kapitü-
lasyonlan çağnştıran bu süreç oldubittiye getiri-
lemez, getirilmemelidir. Aynca Eurogold şirketi
için mahkemelerimizce verilmiş olan karar, son-
ra çıkanlacak olan yasaiarla değiştırilemez kesin-
liktedir.
Not: Öğrendiğimize göre ABD yönetimi, Ber-
gama ömeğini göstererek siyanürle altm çıkartma
' yöntemini kendi ülkesindedeyasaklamışbulunuyor.
* KT 1500, sizi yormayan bir telefon. Çünkü ahizeye, kabloya bağımlı olmadan,
tek tuşla özgürce görüşmenizi saglayan Speaker Phone Sistemi'ne sahip. Elbette hepsi bu kadar değil.
Yine tek tuşla ulaşabileceginiz 20 hafızalı Memory Bank, Quick Memo, tek tuşla yeniden
arama, ses kesme... Bütün bu özellikleri, en uygun fiyata sunan KT 1500 ile tanışın, hayatınız kolaylaşsın.
KT 1500 KT 1020 KT 1060
ma d-i 343»»«b» i i » 73 û*nk«t 23161 m'Cm*«So 256 98 l»O*ac ût X SH <m+t 1$ a Z»UcIc 153 31 «*«B «33 4»ltao fc 352 V 17 *»* fc. »S4 7) 77/* Ind^g 154 B IHOAktl St »!3 r Wfa" V 233 21 tDIÖmi r
»
AS U Sl •UKHUMOIUlf öni& ftbo* I > 36 M •*nt«S72l,T*ı4 «*» !l! »1 77 •«MUttOia * H V 3U 17 71/«Un, m. » 312 73 ~Vkm W> «1 73 T C i . Tt 312 1! 1« <jn* IgU» 331 !1 U, Od» JJ » 111 15 2İİ&9İ» fct 3W « -8 «o üim
3 lî'l,Ti-,^ı5<:l.«<r.»««n»Ce U»331U6İ ' ( m 312»O5 -mtKlSHlimlV*TVS 17U'kSMSII 37» •UâM&KHHnmimtHnlO •! fgmu *ta»J 2391] X,U d k 111 B3 «C •UMmUt'.m. U9*t W> 7112121 jir SM " 3 76 55
W I » " fc I * 4 21! 15 55 ^OUKIMI'jdot Tc 13 '' 41 •08*11*02581 GdiaoJ & M 26] ri U • MTMUmnı ! <MT
4 i ta 1211213 -**?«>:-
TJMHK .1 «ir» T< >6ı '1 57 «ü» 7>2 53 İ 3 . 4 » :u .» ? j
M H» 621 50 28,HW 512 5» 35/kyt EUnnl, m X 55'«*i 251 59 37 U H
2,1a» ü l 18 5 1 > K İ V 527 05 «Ai» B*»» 252 6» SOfltafc fe
t 125 29 OS/Us O^ V Î62 «7 11/ilato Moal 71 * 0/ün Homıl
WH\ı-hK HJL 22 E ^ k * UM 25160 51,6/critr U> 222 Dİİ1<sW> 372 91 5C Om«nl I» 2o Ç •V"" VStfc*
- B T H a a s . J^
1
3O»T,W»^O:K>*<»-» 231 i»<-H»«raı,-.3-<roEW.;:;i.:••!<*» JI 2 2•«•ensB*K2? t-.v
216 16 62 « a m m i S A r Biti 212 71 İ2 4UMUUUUMUI »JOUK2'»'Cı^o.So 141 Si 05 O » « K 313 I 381*4> Tc 112 V 63 6rU 33» 79 71.V.1. « J D >
10532 371 S> <t/H* U > 256 6! 3>Ka*ml 152 06 06/Ok> <a*ık 53) 51 0»fl)«BfeJ91 K '2/0n SUri 52C 91 2 M »fc5«3 55 41ıKS><ri»» 21i « Sltro M w 4 1*2 îl
570 33 'ÖU ^
5» 7«
151
ul 76,'>no>
Z33 70 WC* Ita. 222 1 71 Ib, te ! I ö
Sl 2!0İ 5 ^ 231I 70bte U 2S
.ta fc 232 73 71 * * 9
23113 X . C a M 329 16 ı
X lfah OM «5 fc 3Utm O^m 6,n t 25 ^ 1/ato M l n H
M » . t 2 S » « G d ^
232 71 l?«o>ıı l± 231 1 73•lerVu, 222 70 61/b M ü 233 31 3V**k*t)- 5c 23I7İH9A> lH H» 33» B6 21/Og» Ht 336 1142/habtlc 233 53 23/Ul^ tt*» 222 87 '1 /Sm4qr ad >.
6 7 ^ ı u > 1381< Wkn2^0g h 23267 33A«>^ ^ 232 20 2 i ^
Sü 235 7C 10 •I«VJ»#!O3S11/'W 6m TK
212 2» 25 • O M U S l Aja E«W 235 3! 51 l * i B^ıtnk 3'2 19 88 •B2S0164I G^>ılaaArA.S 217 13«2y)*a» i t o i 13S T5S •MMHIHOJİZI'GU^K, 131 II V l o U > U i II l î i t t r
d t b U r r.3 3 ı: 516
Ücretsiı Tüketici Hatlı
fO(IIOfO(2Hflf6(2Hrö] KLJMTEL
PENCERE
Cepli Yaşam...
Sokakta bir genç kız gördüm, cebi kulağında yü-
rüyor, konuşuyor, gülüyor...
Eli kulağında değil... 8
Cebi kulağında.
Bir öğrenci geçti, koşar gibi yürüyor, onun da
cebi kulağında, kahkahalaratıyor..
Hava güzel..
Gazeteye geldim, bir arkadaşım bekliycxmuş, bu-
yur ettim, cebini çıkardı, koltuğa oturmadan ön-
ce yanındaki sehpaya koydu.
Tam konuşurken:
-Zırrrrrr...
Restoranda cep..
Trende cep..
Arabadacep..
Heryerdecep..
Işadamı da cepsiz olmuyor, dünyanın neresine
gitse cebini yanında götürüyor.
•
Cep sözcüğünün anlamı değişti.
Eskiden yelek cebi vardı, ceket cebi, saat cebi,
pantolon cebi, arka cep...
Ortıan Veii'nin şiiri nasıldı:
"Cep delik, cepken delik.
Kevgir misin be ahretlik?.."
Yankesiciler arasında cepçiler ayrı iş tutarlardı,
kimi insan kimisini cebinden çıkarırdı, kimisi bul-
duğunu cebe indirirdi, kimisi için ne denirdi:
- Onun cebinde akrep vardır..
Çoğumuzun cebi delikti..
Avare takımı, elleri cebinde, ıslık çalarak sokak-
ta yürümeye bayılırdı.
Ellerini pantolonun cebine sokmak kolay değil-
di, büyüklerden azar işitilirdi:
- Çıkar ellerini cebinden!..
O dünya değişti.
Artık herkes cebini doldurmaya bakıyor, para-
dan başka şey düşünen yok!..
Ya cep harçlığı?..
Eskiden çocuğa cep harçlığı verilirdi, şimdi ço-
cuk cebinden cep telefonu çıkanyor.
Dünya değişti.. •• "
Teknoloji dilimizi de değiştiriyor; üç harfli "cep"
bile bundan payını aldı.
•
Yaşam değişiyor, dil değişiyor, insan değişiyor,
hava değişiyor, aşk değişiyor, dostluk değişiyor,
toplum değişiyor, doğa değişiyor...
Çarşaflt kadın cepten konuşuyor...
Çarşafın kendisi cep, kadın cebe girmiş, cebi-
ni çıkarmış, cepten konuşuyor..
Adam diyor ki:
- Sanacebimi vereyim..
Ne demek o?..
Bilmeyecek ne var?.. Adam karşısındakine cep
telefonunun numarasını veriyor.
Sonra diyor ki:
- Beni günün hersaatinde cepten arayabilirsin!..
Bir dostum sordu:
- Senin cebin var mı?..
Ellerimi pantolonumun ceplerine sokup ıslık çal-
ıtmayabaşladım. " u n u H k U 1
....Cep^olurmu?..-•'-•'• u l . c , 0 - J l ı m ı r ö
Cepsiz ıkı gıysi.varc, ı -.-. , ;.., _r .ı... ,.,
Kefeniledeligömleği!.. • n3rııl-x) m
Ikisi de dostlardan ırak olsun, cepli yaşam cep-
siz yaşamdan iyidir.
TC
SAPANCA İCRA DAİRESİ
GAYRİMENKULÜN
-. ••• Î. AÇIKARTTIRMAİLANI
DosyaNo: 199833 Tal.
Satılmasına karar verilen gayrimenkulün cinsi, kıy-
meti, adedi, evsafı:
Sapanca ilçesi Gazipaşa Mah. Harman Sokak'ta ka-
in tapunun sahife: 571, pafta: 26, ada: 83. parsel: 54'te
kayıtlı 500 m2 miktannda taşınmaz üzerinde ınşa edil-
miş tahminen 30 yıllık iki katlı ahşap bına mevcut alt
kat odunluk ve kömürlük olarak kullanılmaktadır. Üst
kata dışandan merdivenli 4 oda, 1 mutfak, 1 salon,
banyo ve WC mevcut olup tahminen 100 m2 alanlı
2.500.000.000 lira muhammen kıymetinde imar duru-
mu dosyada mevcuttur. Satışa iştirak edecekler %20
nispetinde teminat yatıracaklardır. Satıştan mütevellıt
%15 nispetinde KDV ve %O3.6 damga \ergısi ve tapu
harcının 1 '2'sı alıcıya aıt olacaktır.
Saüş şartlan: 1- Satış. 21.5.1999 günü saat
11.20'den 11.30'a kadar Sapanca Adhye Duruşma Sa-
lonu'nda açık arttırma suretiyle yapılacaktır. Bu arttır-
mada tahmin edilen kı>Tnetin yüzde 75'ini ve rüçhanlı
alacaklılar varsa alacaklan mecmuunu ve satış masraf-
lannı geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle
alıcı çıkmazsa, en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak
şartıyla 31.05.1999 Pazartesi günü aynı yerde saat
1120'de ikinci arttırmaya çıkanlacaktır. Bu arttırmada
da bu miktar elde edilememişse gayrimenkul en çok
arttıranın taahhüdü saklı kalmak üzere arttırma ilanın-
da gösterilen müddet sonunda en çok arttırana ıhale
edilecektir. Şu kadar ki arttırma bedelinin malın tah-
min edilen kıymetının yüzde 40'ını bulması ve satış ıs-
teyenin alacağma rüçhanı olan alacaklann toplamından
fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve pay-
laştırma masraflannı geçmesi lazımdır. Böyle fazla be-
delle alıcı çıkmazsa satış talebı diişecektir.
2- Arttırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kry-
metin yüzde 20"si nispetinde pey akçesi veya bu mik-
tar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu verme-
leri lazımdır. Satış, peşın para iledır, alıcı istediğinde
20 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tellaliye
resmi, ıhale pulu, tapu harç ve masraflan alıcıya aittir.
Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir.
3- Ipotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu
gayrimenkul üzerindekı haklannı hususiyle faiz ve
masrafa dair olan iddialannı dayanağı belgeleri ile on
beş gün içinde daıremize bildırmelen lazımdır. Aksi
takdirde haklan tapu sıcilı ile sabıt olmadıkça paylaş-
madan hariç bırakılacaklardır.
4- thaleye katılıp daha sonra ihale bedelmi yatırma-
mak suretiyle ıhalenin feshıne sebep olan tüm alıcılar
ve kefilleri, teklif ettıklerı bedel ile son ihale bedelı
arasındakı farktan ve diğer zararlardan ve a>Tica temer-
rüt faizinden müteselsılen mesul olacaklardır. İhale
farkı ve temerrüt faizi aynca hükme hacet kalmaksızın
dairemizce tahsil olunacak. bu fark. varsa öncelikle te-
minat bedelinden alınacaktır.
5- Şartname. ilan tarihinden itıbaren herkesin göre-
bilmesı için dairede açık olup masrafı verildiği takdir-
de ısteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir.
6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyı görmüş ve
münderecatını kabul etmış sayılacaklan, başkaca bilgı
almak ısteyenlenn 1998 33 Tal. sayılı dosya numara-
sıyla müdürlüğümüze başvurmalan ilan olunur.
10.3.1999
(*) llgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahil-
dır. Basın: 12604