25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 MART 1999 SALI OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Oğretmen Yetiştirmede Başlangıç: 16 Mart 1848 PlDf. Dr. İSA EŞME Marmara C umhuriyetöncesi ve sonra- sı dönemlerdikkalealındı-, ğuıda öğretmen yetıştiren kurumlaraçısmdan baa tâ- nhler kilometreCaşıolarak göze çarpar. Bunlardan, ilk bağımsız oğretmen yetiştiren kurum D»- riilmuallimin (Erkeİc Oğretmen Okulu) adlıokuiunaçılıştarihi olan 16Mart 1848 tanhı, tüm öğretmenJeriçin ayn bır önem taşır. Birbaşka deyişle, 16 Mart tarihi, tıp- kı 24 Kasim gibi öğretmenler için önem- li bir yıldönümü olarak algılanmaktadjr. Ancak ö|retmenler, özellikie yüksek öğ- retmerüiler, bugün 151. yıldönümünü kut- ladığımız bu anlamlı günü yine buruk duygular içinde kutlamaktadır. Çünkübu- gün, okuduklan, yetiştikleri kurumlar yok edblmiştir. Öğrettneri kökenJi birakademis- yenolarakbuanlamlı yıldönümünde okur- lara, Tûrk Milli Egitimi'ne 6000'in üze- rinde nitelikli oğretmen yetiştirmiş olan ve genç kuşak tarafindan yeterince bilinme- diğinı düşündüğüm Yüksek Oğretmen Okullanru tanıtmak istiyorum. Yüksek Oğretmen Okullan, lise ve den- gi okullara oğretmen yetiştiren, lisans eği- timini üniversitelerin ilgih dallannda, öğ- retmenlik eğitimini ise kendi bünyesinde yapan ve 130 yıllık sürede varlığıru koru- yan oğretmen yetiştiren kurumdu. Yüksek Oğretmen OkuJu'nun bu eğitım modeli, bugün eğıtim fakültelerine yeni bn- mo- dd olarak tanıtılan modelın tam kendisi- dir. YüksekOğretmen Okullan denildiğin- de şüphesiz öncelikle Istanbul Yüksek Oğretonen Okulu alda gelmektedir. îstan- bul Yüksek Oğretmen Okulu, Cumhuri- yet dönemı öncesinden 1959 yılına kadar, liselere oğretmen yetiştiren tek kurumdu. ÖzellikJe 1930-1940'lı yıllarda bu kurum, sınavla öğrenci alan çok seçkin bireğitim kurumu idi. Bu dönemlerde, liselerin ba- şansının, tstanbul Yüksek Oğretmen Oku- Cniversitesi lu'na sokabildiği öğrenci sayısı ile ölçül- düğu. eğitım.'tarihçileri tarafindan hep di- le getirilmefctedir. NiteUkli oğretmen yetiştiren tstanbul Yüksek Oğretmen Okulu, 1923-1963 yıl- İann8a sadece 630 mezun verebilmiştir. 1949 yılında bu kurum bir yemek boyko- tu bahaneedilerek kapaülmış ve birkaç yû sonra yeniden açılmışsa da bir daha eski çizgisini yakalayamamıştır. Bu nıtelık yi- tirmenin etkısi ile 1950'li yıllarda okulun başansiiyiceazalmış. 1944-45 öğretim yı- lında 185 öğrencisi olan okul 27 mezun verirken, on yıl sonra, 1954-55'te öğren- cisi 62'ye, mezun sayısı 7'ye düşmüştür. Jstanbul Yüksek Oğretmen Okulu'na öğrenci tercihınin azalması ve bukurumun, ülkenin gıderek artan lise öğretmeni ge- reksinimini karşılamada yetersiz kalma- sı, o dönemin yetkılilerini yeni arayışlara yöneltmiştir. Istanbul Yüksek Oğretmen Okulu kökenli eğitimcilerden birkaçı ve Nuri Kodamanoğlu, Osman Faruk Veri- mer, Köy Enstitülen 'nı kapatan dönemin Millı Eğ'itım Bakaru Tevfık tieri'yi etki- leyerek Ankara Yüksek Ögretmen Oku- lu'nun açılması için yoğun çaba ıçine gi- rerler. Okulun, Istanbul Yüksek Oğret- men Okulu'ndan farklı, yeni bir modelle öğrenci alması planlanmısîır. Bu yeni mo- del, "yetenekli köy çocuklannın yüksek oğretmenokullan ileiltşkilendirilereküni- vçrsitelere uiaşan bir eğitim dü/e\ine ka- vuşturulmast" düşüncesıdir. Köy Ensti- tüleri'ni kapatarakköylüyü vıeköy çocuk- lannı gücendiren hükümet, bu kusurunu telafi edercesineprojeyı benimser ve 1959 yılında Ankara Yüksek Oğretmen Oku- îu'nu açar. Açıhşta bizzat bulunan Milh Eğitım Bakanı. "Biz bu moddle Türki- ye'ninessahöğre&nenJerini vçtiştireceğiz" diyerekyeni öğrencilere moral ve ümıt ve- rir. Böylece 17 Nisan 1940'ta açılan Köy Enstitülen ile eğitim alanında sahlanan köy çocuklanna, eğitimde doruğa ulaş- mak için bır şans doğmuş, köyden üni- versiteye bir köprü kurulmuştur. Yeni modelin gereği olarak, 1959 Ha- ziranı'nda ilköğretmen okullanndan dere- ce ile mezun olan 65 öğrenci tamamen nesnel (objektif) Ölçütlerle seçilerek An- kara Yüksek Ögretmen Okulu'na gönde- rilir. Bu yetenekli gençler, 31 Temmuz 1959 günü başlayan 3 aylık İuzlandınlmış bireğitimle yaz sıcağmda DevletLise Ha- zırlık Sınavlan 'na hazırlanır. (Çünküo dö- nemde, ilköğretmen okulunubitirseler bi- le bu öğrenciler üniversite sınavlanna gi- rememektedirler.) Kursun bitiminde, Ankara Atatürk Li- sesi'nde Fen Kolu Lise Bitirme Sınavına giren öğrenciler birkaç flre ile başanlı olur ve 1959-60 döneminde Ankara Universi- tesi'nin Fen ve Edebiyat fakültelerine alı- nırlar. Bu başanya ulaşılmasında, okul müdürü. değerli eğitimcı Hasaa Erk'in özvenli çalışmalannın büyük katlası var- dır. Yüksek öğretmenlilerartıkkabuğunu kırmıştır. Bu ilklerin tamamına yakını okullannı 1 %3-64 döneminde bitirirler. Köylerden. kasabalardan seçilen 65 çocuk ve onlan izleyen öbürleri... Hepsi zeki, hepsi yetenekli, kavrayışlı; sorgulayan, ir- deleyen, eleştiren ve okuyan öğrenci top- luluğu... Birey-toplum çıkarlannda önce- liği herzaman topluma vermeye hazır ide- alist topluluk, bu yeni modelle bugünün seçkın öğretmenleri, öğretim üyeleri, de- kanlan,rektörleri,yöneticileri olmuş, eği- tım kurumlan açrruş ve eğitım düzeyinı do- ruğa taşımıştır. Işte bu. yüksek oğretmen gerçeğidir. Ankara Yüksek Ögretmen Okulu'nda, geçiş dönemmin ardından, 1 yıl sonra ha- zırlık sınıfı modeline geçilir. İlköğretmen okullannın. 5. sınıfi bitıren başanlı ve ni- telikli öğrencileri, 1 yıllık haariık sınıfi eği- timinden sonra ise olgunluk sınavlanna, daha sonra üniversitelere girerler. Model, beklenenin üzerinde başan ile yürür. Ankara Yüksek Oğretmen Okulu'nun bu başanlı çizgisi dönemin yetkililerini harekete geçirir. 1964'te İzmir Yüksek Öğretmen Okulu açılır. 100"e yakm öğren- cisi ile her yıl 10 civannda mezun verebı- len îstanbul Yüksek Öğretmen Okulu, öğ- renci seçmede 116 yıllık geleneğıni bıra- karak. aynj yıl. Ankara Yüksek Oğretmen Okulu modeli ile öğrenci almaya başlar. 1960"lı yıllann ilk yansmda, Yüksek Öğretmen Okullan başanda doruğa yük- selir. Bu sonucun ahnmasında, her bırinı saygı ile andığımız dönemin Milli Eğitim Bakanı İbrahim Oktem, onun müsteşan Nuri Kodamanoğlu \e Öğretmen Okulla- n Genel Müdürü Seiman Erdem'in büyük katkılan bulunmaktadır. 19601ı yıllann sonlanna dogru başan grafiğinin eğimı tersine dönmeye başlar. Milli Eğitım Bakanhğı, Öğretmen Okul- lan Genel Müdürlüğü'nün 1972 yıimda Yüksek Öğretmen Okullan ile ilgili yap- tığı araştırma raporundan alınan sayılara (rakamlara)göre, başlangıçta%100'eya- kın olan üniversiteye girme oram %80'le- re, ünıversitedeki başan oranı %70'lere, mezuniyet başan oranı ise %50'ye kadar gerilemiştır. 1970'lerden sonra Yüksek Oğretmen Okullan için her şey dahada kö- tüleşir Özellikle 1968'lerde başlayan si- yasal kargaşalar bu okullann kapanışa doğru olan ivmesini arttınr. Üç Yüksek Öğretmen Okulu fıilen 1975"te kapanır. Ka- panışı resmıleştirmek için Millı Eğitim Bakanhğı. 3 kişiden oluşan bir müfettış- ler kurulunu Ankara Yüksek Öğretmen Okulu'na göndererek inceleme ve soruş- turma yaptınr. Müfettişlenn, 31.5.1978 tarih ve85.22.11 sayılı raporu ile. Milli Egi- tim Bakanhğı Müdürler Komısyonu'nun 4.8.1978 gün ve 37 sayılı karan ile Yük- sek Öğretmen Okullan kapatılır. Böylece köy çocuklannın üniversite amfılerinde boy göstermesi sadece 19 yıl sürmüştür. Kapanıştan,yalnız raporudüzenleyen 3 mü- fettişin ve son karan veren dönemin Mil- li Eğitim Bakanfnın sorumlu rurulması haksızlık olarak değerlendınlmelidir. Çün- kü Yüksek Öğretmen Okullan, bırprog- ram ve bir süreç içinde kapatılmıştu'. He- nüzyaşam mücadelesi vermekJeçırpınan genç yüksek öğretmenliler. o dönemde okullanna sahip çıkamamışlar ve kapanı- şa seyirci kalmak durumunda kalmışlar- dır. öğretmen yetiştirmede. bu en iyi mo- del, nasıl olup da bu duruma düşmüştür? Görünen nedenler şöyle sıralanmaktadır: • 1964 'lerden sonra, Yüksek Öğretmen Okullan'nm ve buna bağlı olarak öğren- ci kontenjanlanrun arttınlması, • Öğrenci seçiminde nesnelliğin (objek- tıflığin) yerinı öznel (sübjektiO ölçütlerin alması. • Yüksek Oğretmen Okullan'nın haar- lık sınıfi eğitiminde niteliğin azalması. • Yüksek Öğretmen Okullan'nın Cum- huriyetin kuruluşundan ben başan ile sür- dürülen etüt hocalığı Jaırumunun yozlaş- tınlması. • Siyasal güçlerin; ülke çıkarlannı her şeyin üstündetutanyurtsever. ülküsüne bağ- Iı, atak, üretken yüksek öğretmenlileri ka- zanmak için okullan politize etmede ade- ta yanşa girmesi ve yüksek öğretmenlile- rin yatılı öğrenci olarak birarada yaşaya- maz duruma gelmeleri. • İlköğretmen Okullan'nın lise statü- süne geçirflerek hazıriık sınıfi modeline son verilmesi. • Ve nihayet yatılılıktan bursluluğa dö- nülmek durumunda kaJınması. Bunlar, Yüksek ÖgYetmen Okullan'nı kapatmada gerçek nedenler miydi? Yok- sa, Kö> Enstitülen'nden sonra köy ço- cuklannı üniversiteye götüren köprüyü yıkmak ıçın ince bir politikanın hazırla- dığı gerekçeler miydi? Bu ayn bir yazı konusu olabilir. Son söz: Yüksek Öğret- men Okıülan, Köy Enstıtûleri gerçeği gi- bi, mensuplanrun yüreğindeyıllarca bir tut- ku olarak yaşamasını sürdürecektir. "Biz insantn ceddiyiz" demişti Metih Cevdet An- day... "Gelecek, mutluin- sanın" diye eklemiştı. Son- ra bu dizeyi kaldırmış! Ne- den bilmem? Gelecekte insanoğlunun asla mutlu olmayacağını düşündü- ğünden mi? Mutluluk nedir? Kim, ta- nımını yapabilmiş? K^kJen kişiye değişen bir duygu, betki biranlık, belki birgün- lük... Sağlıklı isen, huzurlu isen, korkusuz, tehlikesiz bir ortamda yaşıyorsan, kamın tok sırtm pekse, ço- luk çocuğunun geleceğini hazırlamışsan, işte kişiset mutluîukbu... Ama her şeyden önce yaşadığın ülkede huzurola- cak... Her an her şey ola- bilir, her bir yerde bir pat- lama, kaçınılmaz birkfyım, sabah sokağa çıkanın ak- şam eve dönüp dönme- yeceği kuşkusu!.. Bütün bunlarvarsa, mutiuluğun ia' bile kalır mı? Bu ülkede birçok etnik kökenli insan yaşıyor. Hep- si bir araya gelmiş, Türki- ye yurttaşı olmuş... Tıpkı Amerika'daki insanlargibi! Kimse kökünü yadsımıyor, ben Italyanım, Almanım, Isveçlryim, Arabım, Yahu- diyim diyor, ama ardından, amabenAmerikalıyım, de- EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Şiddet Kendi Çocuklarım Yer! meyi unutmuyor. Hiçbiri kendisi gibi insanlann bir araya gelip yeni bir devlet kurmanın hayallerini ya- şatmıyor Fransa'da da kaç etnik kökenli insan var, Basktan Korsikalıya, Brö- tondan Occitanlılara ka- dar! Terör nedir? Hangi amaca hizmei eder? Kıme ne kazandırrr? Hangf ülke- deteröriezafere ulaşılmış- tır? Bu sorulara verilecek yanıt belli! Terör yoluyla hiçbir yere vanlmaz! Öfen öldüğüyle, öldüren öldür- düğüyle kalır! Bir-iki hafta önceki Fran- sızca 'Oöservafet/r'dergi- sindebiryaz/ okumuştum. Bir Fransız gazeteci Istan- bul'a gelmiş, kıyıda köşe- de bir kahveye grtmiş, or- daki koncışmalandintemiş. Birgenç şöyle konuşuyor- muş: "Istanbul'da, Iz- mir'de, Ankara'dakilerbir savaş durumu yaşandığı- nı şimdiye dek anlamadı- lar, ama şimdi anlayacak- lar, çokinsan ölecek, çok." Derken işte başladılar: Bakırköy'de, Ataköy'de, derken Göztepe'de... Ne kolay, ne ucuz, ne iğrenç bir savaş! Gidip biraraba- yasaatli bomba koy, gitsin bir yerde patlasın, içinde- kiler, çevredekiler ölsün... Bırinı bile tanımıyormuş- sun. Ne güzel, belki senin gibi insanlar da ölecek, bef- ki çocuklar, ama sana ne! Gider birmagazaya kok- teyl fırlatırsın, yangın çıkar, insanlar yanarak ölür. Sen elini kolunu sallayarak ka- çarsın. Belki de büyük bir zaferkazanmanın sevınci- ni duyarsın. Birilerinden de belki 'afenn'alırsın! Bu kolay savaş, pis sa- vaş, savaş bile degil, kı- yım... Gelişigüzel önüne çıkanı yok ederek hedefi- ne ulaşacağını sanmanın yanılgısı... Kolay katil ol- makla, savaşımcı sayılmak mümkün mü? Bu kentzor- balanna kimler destek ve- rir, kimler yardım sağlar, bu işin başı nerde? Önemli sorun bu... O Fransız gazeteci ile konuşan genci gözümün önüne getirmeye çalışıyo- rum, olmuyor. En korkunç filmlerde gördüğümüz iğ- renç tiplerden değil, sıra- dan bir genç, belki yirmili yaşlarda bile değil. Ama koşullanmış, koşullandınl- mış! Ybksulluk mu, bilgi- sizlik mi, ezilmişlik mi, yal- nızlık mı, hangi nedense, genç bir insandan çağdı- şı bir canavar çıkaran! İş- te o gücü elbiriiğiyle ez- mek gerekiyor. Toplumda ikilikler yara- tanlar, onu buna, bunu ona kırdırmak heveslerini yay- gıniaştıranlarbu ülkeye en büyük kötülüğü etmekte- ter. Acıma duyuyorum böy- lelerine... Türkiye'yi beş- on terör olayı ile sindirile- cek bir ülke sananlara! Şiddet, şiddeti doğurur. Şiddet, önce kendi çocuk- lannı yer. Hep böyle ofcJu, böyle olacak. İNDİRİM •J ^ '9 (3 *ı»* PS TV« ?-J22. 322 76 Sf Y«T»S D*WSM» HEHKEaEPI VE BAGU 'DLAN ILIEP MXHA ı(M2îl m K 68: MAT»Yl • AOAPAZARI (B-2M, 212 a 33 ANK4SA |O-3I2: 351 5c 00 5 fıatl CAHKBI ISPÂRT A. KRtKKAlE V OZG«T; • *NT4KV» »0-326ı 2t6 '5 ı0-2»! 26; 35 15 • DİVASBAKIR ,*Ji:ı 25ı S5 !5 -2 h<n. ! 9*T«AN. MARDİN S«T SRMnı • ELA25 'C-J24; / i j . (0-22?' 22' 09 ! ' SüET* KT i'"f' • 54Tİ1-VTF8 "-N." " ? '3 3' .'" 20 '' 'KILİS SA^tlL'SFl' • 31"E?L'N HAR4BIM KiflKiABEU ÜOCAEU TEKlTOAG VAlO'.S ZONSülDAKİ • IZM» ,0-2321853 15 50 • B53 13 13 AVD|f< ! 214 »931 - K/»VS£Sı jO-35212<5M95 ( M M i iKlSHIS HIBSE*! KONVA ,C-33:i 25ı 04 14• 251 359512 Kaî> '. MİĞDE |B-3»8i 213 U 26 • BİZE .0-1641 213 ı» '3 (3 haü (4RTVİV • SAMSUN -3-362) 2€i 57 X FOKtl) • S/V- Y»T»S HOME MAfi*Z*LAR| ADANA H;s* V*!as Honîe 233 28 29 AHKMM Cr**v» v »!as Mom« 43? 62 33 • Oıknı- Vsbs hme <"? » W • *t: OJ 69 )3 M ı Stlfitr V«.« rtcmı 3J8 V i? • «NTAtVt *a!jş Hom? 24r 1? 22 - BAIIKESİR ıa»s iv*t 242 3i 3: - 244 98 28 DW*BB 214IU 33 - E«:uSU!.l VaUs Kome 23^ tS SJ • »13 f" 93 ESKİSEHİR vjias Honre 22! 09 99 • GAZIINTE» VSIJS rnm 220 ?0 J- • l&dH 1-jtas M •52 03 501} Mı Cenntt VsUs Hom« 4?5 42 03 • fa^^ *M»s Hom» 635 7ı 53 • 521 93 :3 • fcıltfı »askt Vjta$ Hom i'i 0' 5313 •>»!> - '' 230 77 73 • Vrtacıiı ValasHora 309 SJ'0 • IZWT»e-.-lo, vjıas «pne 34 1 3S 5"" KAaS>«s *t<r> ."•<" ' ; .'" >- v S£ D ı >ms-üy -242 3: 3 - CJ C J ü-io4e»'-«S • İSTANBUL10. MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN GAYRtVIENKUL SATIŞ İLAM Do>yaNo. 1998 384 E Satılmasına karar venlen. Istanbul ılı. Beşıktaş ilçesi, Mecıdı- _ve Mahallesı. Şehıt Nun Pamır Sokakta kaın, tapuda 15 pafta, 614 ada. 84 parselde kayıtlı, 1 '20arsa paylı, 60 nolu apartmanın, 1. bodrum kat, 11 bağımsız bölüm nolu mesken ıpotek alacagı- nın tahsilini temınen \e açık artırma ile satışa çıkanlmıştff. Gay- nmenkulün ImarDurumu: Beşikta; Belediye Başkanlığı imarve Planlama Müdürlü|ü'nûn 21.11.1997 tanh've 97/3963-951 sayı- lı yazısına göre; satışa konu taşınmaz 08.07.1972 tastık tanhlı 1/500 ölçeklı Ortaköy ımar planında ıskan sahasmda kalmakta olup, Çevırmeci sokaktan H= 15.50 m., Şehıt Nun Pamır Sokak tarafindan H= 12.50 m. olarak bıtışik nızam kademelı ınşaat hakkı almaktadır. Gaynmenkulün hali hazır durumu: Satışa ko- nu olan, Istanbul ılı, Beşıktaş ılçesı, Mecıdıye Mahallesı, Şehıt Nun PamirSokak kauı. 35 pafta. 614 ada. 84 parsel sayılı, 60 ka- pı numaralı kargır Hantacılar Apartmanmda 58 kapı numaraiı ginş. 1. bodrum kat 1 20 arsa paylı, 11 bağımsız bölüm nolu da- ırenin tamamıdır. Satışa konu mesken, bodrum. zemin. 4 normal kat görünümlü. 58-60 kapı numaraiı, ikı girişlı, her gınşte ıkişer dairesi bulunan yaklaşık 27 yıllık dogalgaz yakıtlı, merkezı sıs- tem kalorifer tesısatlı kargır apartmanın 58 kapı numaraiı. 1. gı- nşte gıriş katı olan 1. bodrum katta yer almaktadır. Daıre. antre, salon. salomanje, mutfak. kondor üzerinde 3 yatak odası, banyo ve WC'den ıbaret, ıslak yûzeyleri seramik, oda zemınlen marley döşemelı. duvarlar saten boyalı. pencerelen ahşap doğramalı ve demır parmaklıklıdır. Elektnk. su, kalorifer tesısaü bulunan da- irenin brüt alanı. 95.00 m2'dır. Gaynmenkulün kıvmetı: Satışa konu dairenin kıvmetı 9 000.000.000. TL'sıdir. SaüşşarrJan: 1- Satış, 03/05/1999 Pazartesi günû saat 10.00-10.15 arasın- da Istanbul Adliyesi, tstanbul 10. Icra Müdürlügü'nde açık art- tırma sureriyle yapılacaktır. Bu arttırmada tahmin edilen kıyme- tin yüzde 75'ini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacaklan mecmu- unu ve satış masraflannı geçmek şartı ile ıhale olunur. Böyle bir bedelle afıcı çıkmazsa. en çok arttıranın taahhüdû baki kalmak şartıyla 13'05/1999günü aynı yeraynı saattlerde ikıncı arttırma- ya çıkanlacaktır. Bu arttırmada da bu mıktar elde edılememış ise gaynmenkul en çok arttıranın taahhüdû saklı kalmak üzere art- tırma ılanmda göstenlen müddet sonunda en çok artürana ıhale edılecektir. Şu kadar kı arttınna bedelinın malın tahmin edilen kıymetinin yüzde40'ını bulması ve satış isteyenın alacağma rüç- hanı olan alacaklann toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevırme ve payfaştınna masraflarmı geçmesı lazımdır. 2- ,\rttırmaya ıştırak edeceklenn. tahmin edilen kıymetın yüzde 20'sı nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar millı bır bankanm teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin pa- ra ıledır. alıcı ıstedıgınde 20 günû geçmemek üzere mehıl veri- lebilır Tellaliye resmı. ıhale pulu. tapu harç ve masraflan. KDV alıcıya aıttır Bınkmış vergıler ihale bedelınden öderur. 3- Ipotek sahıbı alacaklılarla dı|er ılgılılerin (*) bu gaynmen- kul üzerindekı haJclannı. hususiyle faız ve masrafa daır olan ıd- dialannı dayanağı belgelen ile on beş gün içinde daıremıze bil- dirmelen lazımdır. Aksı takdırde haklan tapu sıcıli ile sabit ol- madıkça paylaşmadan hanç bırakılacaklardır. 4- /haleye katılıp daha sonra ıhale bedelını yatırmamak sure- tıyle ıhalenm feshine sebep olan rüm alıcılar ve kefillen, teklif ettikleri bedel ile son ıhale bedelı arasmdakı farktan ve dığerza- rarlardan ve ayrıca temerrüt faizınden müteselsılen mesul ola- caklardır. Ihale farkı \e temerrüt faizı aynea hükme hacet kal- maksızın daıremızce tahsıl olunacak, bu fark, öncelikle temmat bedelinden tahsıl olunacaktır 5- Şarmame, ılan tarihınden itıbaren daırede açık olup masra- fi \erildığmde ısteyen alıcıya bir örneği gönderilebılir. Satışa ış- tırak edenlenn şartnameyı görmüş ve münderecannı kabul etmış sayılacaklan, başkaca bılgı almak ısteyenlerin 1998.G84 E. sayılı dosya numarası ile müdürlüğûmüze müracaatlan ılan olunur. Basm: 11349 PENCERE Beyin Salatası... Pusulanın bulunması, insanlığın çarpıcı dönüm noktalanndan biridir. Okyanusun ortasında bir tekne düşünün.. Pusulasız.. Yitiktir. Peki, ya insan aklının pusulası elden giderse, ki- şineyapabilir?.. • 'Küskünler' Meclis'i toplayınca medya çıldırdı; manşetleriyle, başlıklanyla, haberieriyle, köşe ya- zılanyla 'Küskünler'e çullanıyor; nedarbeciliklerini bırakıyor, neahlaksızlıklannı, ne de alçaklıklannı!.. Küskünler Meclis çoğunluğunu sağladılar. Meclis çoğunluğu "sivil darbe" yapabilir mi?.. Yapabilir. Ancak bu darbenin ne olduğunu görebilmek için bize bir pusula lazjm.. Nedir opusula?.. • Meclis'i toplayan 'Küskünler' ne yapmak istiyor- lar?.. Yazımızı sadeleştirmek için gazetelerin haber- leri arasından en önemli sayılan ikisi yeterlidir: 7^ 372'nci maddeyi kaldırmak.. 2) DGM'yi sivilleştirmek.. ikisi de ülkenin demokratikleşmesi yolunda ka- çınılmaz önlemler değil mi!.. Orhan Apaydın'ı anımsıyonjm, bu yetkin hukuk adamı, bir ömür boyu, DGM'lerin sivilleşmesi yo- lunda çaba harcadı; yalnız Cumhuriyet'te yayımla- nan yazılanndan bir kitap oluşur Demokrat kişilik- li bir insan DGM'lerin sivilleşmesi önerisine gözü kapalı 'evet' diyecektir. Türk Ceza Kanunu'nun 312'nci maddesini kaldırmak ya da değiştirmek de demokratik bir görev değil mı!.. Kim bu öneriye 'hayır' diyebilir?.. 312 kaldınlırsa cezaevinden kur- tulup çıkacak kaç yazar var?.. Peki, DGM'yi sivilleştirip 312'yi kaldırmak üzere girişime geçen 'Küskünler'neden "sivildarbeci ve ahlaksız" oluyoriar?.. Medya niçin bunca şamata kopanyor, ortalığı birbirine katıyor?.. • Nedenleri var.. Küskünler girişiminin arkasına dinciler yığılmış- lan asıl amaçlan 312'nci maddeyi değiştirerek es- ki Refah liderı Erbakan'ı yeniden politika yaşamı- na katmak ve seçimleri erteletmekmiş... Olabilir; ama, Meclis çoğunluğundan neden kor- kuluyor?.. Hem seçimleri ertetetmek ya da Necmet- tin Hoca'yı yeniden siyasal yaşama katmakta ne gibi antidemokratik yön, yan ve içerik var?.. Birak- lı başında kişi gerekçesini doğru dürüst açıklaya- bilirmi?.. Elbette denebilir ki: - Demokrasinin temeli laikliktir. Oysa girişimci- ler Fazilet Partisi ile iş tutuyorlar, irticaya göz kır- pıyorlar, Erbakan'ı kuyudan çıkarmak istiyortar, Atatürk ün Aydınlanma Devrimi'ne karşıdevrim yapıyoriar, laik Cumhuriyetin temeline dinamit ko- yuyoriar, siyasal çıkarian uğruna sivil darbeye yö- neliyoriar, ülkeyi karanlığa sürüklemeye çalışıyor- lar... İyi de dostlar, bunlan söylediğiniz zaman düpe- düz 'laikçi' olursunuz. Oysa sizler değil miydiniz Ke- mâllStlĞr'e laikçifigl yakıştirtp r Hernediğini koma- yan!.. Bir yanda 'frtica' vardf, bir yanda sizler nerelerdeydini2!?.l'" v ''" • • Pusulasız aklın üstüne biraz limon sıkıp zeytin- yağı gezdirdiniz mi, güzel beyin salatası olur, tuz- lamayı unutmayın, sonra sofraya servis yapın. Cumhuriyef k i t a p 1 a r ı İlhan Selçuk ENEL HAKK'IN HAKKI AJevi - Bektaşi toplumunun kör kuyulardan yükselen çığlığına "PENCERE'"sini ardına dek açan İlhan Selçuk'un son yapıtı. Bu kitapta resmi ideolojiyle aynı paralelde debelenen aydın duyarsızlığına yüz verilmiyor. Halk dalkavukluğu da yok. Bu kitap, konuya yakından tutulan bir ışıldak. y Cumhuriyet Çağ Pazarlama A.Ş. TürKocağı Cad. No:39/41 ^ kitap kulübfl (34334)Cağaloğlu-lstanbu) Te): (212)514 0^ 96 KARASU ASLİYE HUKUK HÂKİMLtĞriVDEN 1997,275 1998/255 Davacı Mustafa Kmmlı vekili tarafindan davalılar Meral Bayar ile Karasu Belediye Başkanlığı aleyhıne açılan tapu iptali ve tescil davasmın yapılan açık yargı- laması sonunda: Mahkememizce 5Mİİ998 tarih ve 1997/275 esas. 1998/255 karar sayılı ılamı ile, dava dilekçesinın görev yönünden reddıne karar venlmıştır. Davalılardan Meral Bayar adma Kenedı Caddesi C Blok 93/19 Kavaklıde- re/Ankara adresıne mahkeme karan göndenlmış, ancak tebliğ edilmeden tebligatın mahkememıze ıade edıldiğı ve adresinden aynldığı bıldırilmiş olmakla, davalıya ıla- nen tebliğ gerekmekle, Iş bu ilan gazetede ilamndan itıbaren yedi gün sonra tebliğ yapılmış olacağı ve 15 gün içinde temyiz etmesi, aksı taktırde karann kesınleşeceğı tebligat yenne kaım olmak üzere ilan olunur. Basın: 11331
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle