Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16 MART 1999 SALI
14 KULTUR
PORTAL DtKMEN GÜRÜN
Ankara Sanat Tîyatrosu'nda
w
Kayıplar'
• 'Kayıplar' insanlık
onuru adma pek çok ülkede
yaşanan utanç verici
gerçekleri tiyatro sahnesine
taşıyan bir yapıt. Bu açıdan,
oyunun yüklendiği anlamlar
tartışma götürmez.
AST, kuruluşunun 35. yılında her
zaman olduğu gibi, genel sanat politi-
kasıyla çok iyi örtûşen bir oyunla çı-
byor izleyicinin karşısma.
ArieiDorfman'ın 'Kayıplar'ı, insan-
lık onuru adma pek çok ülkede yaşa-
nan utanç verici gerçekleri tiyatro sah-
nesine taşıyan bir yapıt. Bu açıdan,
'Kayıplar'ın yüklendiği anlamlar tar-
nşma götürmez. Oyunda zaman ve me-
kân belirtilmemiştir. bu nedenle sahnede
yaşananlarkayıplannı arayan her ülkede
geçebilir. Şili'de, Arjantin'de, Türki-
ye'de, Kolombiya'da, Yunanistan'da,
Bosna'da, Cezayir'de... Yazar, 'Kayıp-
lar'ı bu öykünün gizli ve sessiz anla-
hcılan olan ve adaletin yerine getiril-
mesini bekleyen kadmlara adadığını
belirtmiştir.
Baskı ve şiddet
Ariel Dorfrnan. 'Kayıplar'da biryan-
dan devlet ve bireyseİ terörü, öte yan-
dan adalet kavramlannı irdeler. Temel
çatışma yaşlı Sofıa ve köy kadınlan-
nın sisteme direnişleri çevresinde ge-
lişir. Bırdarbe sırasındaevlerinden alı-
nıp götürülen ve kendilerinden bir da-
ha haber alınamayan erkeklerin ceset-
leri bir süre sonra ırmak sulanna kapı-
larak geri gelmeye başlar. Başta, kayıp-
lannı beklemekte ısrarlı Sofia olmak
üzere tüm kadınlar cesetleri gömmek
üzere sahiplenirler. Sahipleniş. yöne-
timden hesap sormaya dek uzanır. Bu
durum. berabennde bir kez daha bas-
kı ve şiddeti getirecektir \ e onur, ce-
saret ve ahlak kavramlan kadınlann
bugüçlü direnişleri çerçevesinde ele alı-
nır. Karşılannda ıse kendi çelişkileri
içinde bocalayan düzenin temsilcileri
durmaktadır. Bu açıdan bakıldığmda,
'Kayıplar',yukanda da değindiğim gi-
bi, önemli referanslar oluşturur. Tüm
bunlara karşın olayların geiişim çizgi-
si tekdüzelikten kurtulamaz ve bu
baglamda metnin iç dinamigi olumsuz
yönde etkilenir. Yazar. sağlam bir çe-
kirdekten yola çıkmıştır. ama olayla-
nn romandan tıyatroya aktarılış süre-
cinde birtıkanıklık yaşandıgı gözlem-
lenir. Yazann tekrarlara saplanması.
bazı sahnelerin gereginden fazla uzama-
sı, bazı sahnelerin geçiştirilmesi (köy
ağası, baskıcı güçler tablosu gibi, genç
Alanso'nun köye geri dönüşü gibi) ve
olaylara farklı bırboyut getiremeyen an-
latıcı/ yazar' ın akışı bölmesi kurguda
dikkat çeken zayıflıklan oluştururlar.
Yine de. yoğun bir dramaturji
çalışmasıyla sahnelenmeye pek de
elevenişli olmayan metindeki bir takım
sorunlar çözümlenebilır ve bunun so-
nuçlan sahnede görülebılirdi.
Çelişkiler
Oyunda ıki yönlü bir çatışma söz
konusudur. Bir yanda kadınlann sis-
teme karşı sürdürdükleri mücadele, öte
yanda kendi aralannda yaşanan çeliş-
kiler. Bir yanda yaşamın sonuna yak-
laşmakta olan Sofia, öte yanda yaşa-
ma daha yeni adım atan Cecilıa. Bı-
ri. duygulannı kontrol edebilecek den-
lı yaşamış, diğeri ise her şeye karşın
tüm heyecanlara sonuna kadar açık.
Oyun boyunca Sofia'yı izlerken
hep dirençli, acılı, güçlü ve de aydın-
lık bir iç dünyanın dışa yansımasını
düşledim. Acı. bilinç, direnç, sevgı,
karanlık, aydınlık içi içe... Devlet Tı-
yatrolan'nın deneyimli oyuncusu Nur-
şim Demir ise Sofia yorumunda sa-
dece acı, direnç ve karanhğa ağırlık
vermeyi yeğlemişti. Genç bir kadının
gönlünde esen fırtınalar, gem vuru-
lamayan arzular, aşk ya da tutku...
her iki durumda da yaşanan duygu yo-
ğunluğunun Başak Ulaşer'in yoru-
munda yüzeyselliğin ötesine geçerek
bazı anlamlar taşıması kuşkusuz da-
ha etkili bir bütün oluşturacaktı.
Yüzbaşı ve onun altında çalışanla-
ra baktığtmızda onlann da kendi iç-
lerinde yaşadıklan çelişkileri göz-
lemleriz. Yüzbaşı gerçekten yumuşak
ve iyi niyetli midir? Hayır, maskenin
ardmdaki gerçek aslında genç teğme-
nin acımasızlığıyla örtüşür. Hatta,
onun tecrübesizliğinin birkaç adım
ötesindedir. Teğmen ise hırslıdır. Yüz-
başı'da Altan ErkekH zaman zaman
güldürü dozunu yüksek tutsa da oyu-
nun temposunu hızlandıran, bulun-
duğu sahnelere hareket getiren bir ça-
lışma sergiliyor. Teğmen'de Serhat
Küıç belki biraz abartılı, ama rolünün
ona tanıdığı avantajı iyi kullanıyor.
Metin Deniz'in sahne tasanmı yö-
netmen Rutkay Azbt'in olduğu kadar
oyunculann da hareketlerini kısıtlıyor
ve oyundaki durağanhğı daha da be-
lirginleştiriyordu. Bunun yanı sıra,
şiddetin simgesi olarakkullamlan ce-
setlerin birer maketten öteye geçe-
memeleri, onlara yüklenilen anlam-
lan inandıncı olmaktan uzaklaştınyor-
du.
Rutkay Aziz, "Tiyatro sahnesinde
ihrjla) olmaz belki, ama düşünce ve
du ygularda ihtilaleyol açabifir'1
di yor.
'Kayıplar', AST' ın diğer oyunlan gi-
bi bu temel düşünceyle yapılmış çok
doğru ve anlamlı bir seçim, ama bu
doğru seçimin sahneye aktanmında ay-
nı etkinin yakalanamadığını söylemek
herhalde yanlış olmaz.
Harika kemancı Yehudi Menuhin yaşamı boyunca bir müzik adamı kişüiği sergiledi
Sekseninci yaşında yazamadığun
ERHANKARAESMEN
Menuhin harika bir kemancıydı, özellikle
yaşamının ılk yansında. Tüm hayatı boyun-
ca da bir müzik adamı kişiliği sergiledi. Ay-
nca ınsancıl ve banşçıl amaçlar uğruna kav-
ga veren. benzersiz bir dünya yurttaşı ve en-
telektüeliydi. Bir fenomendi. bir efsaneadam-
dı. Dahadogrusu, yüzydmortalanndahâlâ kuv-
vetfc yaşanıyor olan miıolojik müzik çagın-
dan günümüze taşabilmiş son temsilciydi.
Sekseninci yaşdönümü çerçevesinde Atlan-
tik'in iki yakasında onuruna düzenlenen şen-
Hk, kutlama ve saygı sunuş progTamlannırı
epeycesini. çeşitli ülkelerin televizyonlann-
dan izlerken şöyle düşü-
nüyordum: "Bu cin zekâh
adam,efsanevibirgücesa-
hip olduğunun farkında.
ama yan tannhğı uynamj-
yor, aksine bilge ve sevimli
bir büyükbabahklayetini-
yor. Benzersiz müzik aşkı-
nın, akıl almazdeneyhninin
\c azalma)an coşkusunun
krvnanüandırdığı bir son
dönüm yol göstericiliğini
benimsnor. Rol falan kes-
miyor. Gerçekbir alçakgö-
nüllülük içinde karanhk-
lara doğru fener tutuculuğu yapıyor. Sevimli
bir genç hanıma şunu anlatryordu örneğpr.
"O jüride sana birinrilikiçüıo> vermedim.
Güzel çalmıştın. Ama fi/ikman çokckive çok
güzeldin. Solistlik kariverinin büvüközverisi
ve meşakkatine katlanması beklenme\ecek
denii güzel ve kadınsı bir yarabğa yol açmayı
göze alamazdım."
Ve arkasından gerçek bir büyükbaba şef-
katiylesanlıyordubu şirinvarlığa. "Beniutan-
dırmanıçok isterim. Plakkapaklanndagözü-
kecek bu kadar güzel gözierie müzikseverie-
rin sayısını artünrdık belkL"
O günlerde Menuhin dolukıpırtılar içindey-
dim. Belleğimde, bu yan tann ile rastlaşma
ve göTÜşmeleriminaynntılannı canlandırma-
ya çalışıyordum. 1963 bahan Parisi'nde bir
ucundan biraz sokulur gibi olduğum ulusla-
rarası müzik dünyası ilişkileri içinde, dostun
dostu bir sanatsever. Belçikalı (Yahudi) bizi
• 'Yehudi Menuhin bir
fenomendi, bir efsane
adamdı. Daha doğrusu,
yüzyılın ortalannda
hâlâ kuvvetle yaşanıyor
olan mitolojik müzik
çağından günümüze
taşabilmiş son
temsilciydi.*
Hephzibah Menuhin'e yönlendırmişti. Tam
merhabalaştığımız günlerde ağabeyi Yehudi
Paris'te durakladı. Mucizevi bir rastlantı, bir
akşam üzen saatinde, XIV. Louis dekorlu bir
mekânda. elinde çay fincanı, Yehudi, coşku-
lu hayranı üç-beş gence o sevimli ve içten gü-
lücüğünü dağıtıyordu. Gözleri zekâ pınltıla-
nyla doluydu \t çok samimi duygularla ba-
kıyordu dış dünyaya; göz göze geldik bir iki
kez. Dostça.babaca guKiraaüyordu. Mutlutak=—•
tan uçuyordum. Aynı Paris'te bir süre önce ta-
rihi bir konserde yaşanmış o çok talihsiz bel-
lek kaybından konuşuyordu. Menuhin arka ar-
kaya üç akşamdır Bach'ın solo keman yapıt-
lannın tümünü seslendirecektı. Şanına yakı-
ş.ır şekilde, notasız, ezbere
çalıyordu. İlk konserin ilk
yar\sının sonuna doğru
Chacon'un girişini yapa-
madı. 2500 kişilik Sallep-
leyel'e bomba düşmüştü
sanki. Chacon. Yahu Menu-
hin. Yahu. Herhalde 30 bin
kadar çalmıştır hayatında.
O akşam belleği uçtu ve
çalamadı. Sonraki parçaya
geçti. Onu iyi çaldı, ama
gecenın tadı kaçmıştı. tkin-
ci akşamın konserinde o
namussuz Chacon'u çaldı,
elbette. Ama olay yine de bir hüsrandı. Ay-
larca, yvllarca konuşulacaktı. Menuhin'in bu
olayla ilgili kendi kulağımla yutar gibi dinle-
digim yorumu çok düriist ve anlamlıydı. "Bi-
zim de insan. düz insan oldtığıumızunutulma-
mabdır. Aslında o gece binlerce kisjveen önem-
lisi ben kendim. bir düz insan taranm bulun-
duğunu hatıriadık. Dersimi aldım ve sanıyo-
nım ki bu ola\. benim farklı bir olgunluğa ge-
çişimisağladı. Ha>ranlanmıüzdüğüm icin de-
rin esef duvuyorum. ama onlar ve ben şimdi
birbirimize daha yakuuz."
Menuhın'i sonraki yıllarda da konser son-
ralannda çeşitli kereler gördüm. Çevresinin
nıspeten tenha olduğu bir Londra konseri son-
rasında, genişçe de konuştuk. Geçmişin Pa-
ris rastlaşmasmı hatırlaması olanaksız gibiy-
di. Ama aynntılanyla hatırladı ve beni son-
suz mutlu kıldı.Gözlen hâlâ pmltıyla ve iç-
tenlikle gülümsüyor. Bana ve tüm insanlara.
6 Nisan'da Lebiniz
Salı
kitaplan
sürüyor
Kültür Servisi - Gazete-
mizinher salı okurlanna üc-
retsiz olarak verdiği
4
Sah Ki-
tapbn' dizisi devam ediyor.
6Nisan'da Afsar Tknafiıı'm-
çevırdiğı Leibniz'in 'Meta-
fizik Czerine Konuşma', 13
Nisan'da Hasan Bıçakçf nın
çevırdıği Gogol'ün 'Ivan lysh
noNİçileIvan NikiforoviçÖy-
küsü", 20 Nisan'da Vedat
Günyol'un çevirdıği Tho-
reau Lafargue'mn 'Haksız
Yönetime Karşı Tembellik
Hakkı', 27 Nisan'da Necmi
Seren'in çevirdıği Ferenc
Molnar'ın 'Pal Sokağının
Çocuklan'okurlara sunula-
cak. Mayıs ayında sırasıyla
şukitaplar verilecek- llhan
Başgöz'ün önsözüyle 'Yunus
Emre I', tlhan Başgöz'ün
çe\ irisıyle 'Yunus Emre II',
Mebrure Alevok ve Nahit
Sırn Örik'in çevirdıği Ho-
nore de Balzac'ın 'Tours
Papazı Bilinmevcn Başva-
pıt'. Sadrettin Karatay'ın
çevirdiğı Ferenc Herczeg'in
Bizans'
Haziran ayı kitaplan ise
sırasıyla şöyle: Yüksel Pa-
zarkaya'nın çevirdiğı Go-
ethe'nin 'Genç VV'erther'in
Aeılan". Ataol Behramoğ-
lu'nun çevirdiğı Puşkin'ın
'Erzurum Yokuluğu Biyel-
kin'inÖyküteri'. Orhan Bu-
rian'ın çevirdiğı Shakespe-
are'in 'Macbetfa', Bekir Ka-
raoğlu'nun çevirdiği Volta-
ireın'SadıkSafdl've Meh-
met Özgülün çevirisiyle
Dostoyevski'nin 'Yenıtan-
dan NotJar" BeyazGeceler'.
YAHODASI
SELİM tLERt
Veda Ederken
Bütün sevgili insanlan birer birer yitirmek...
Evet, ama hangi anılar... hangi gündü, hangi sa-
at, ya da, o anılar arasından hangisi şimdi gönül ya-
kan?
Kuşlan Örtünmek'in bir sayfasında adıma rastla-
yışım? Düşünün, bir büyük usta, sizin gençlik işi
esennizden söz açıyor. O ne unutulmaz sevinç, bir
onurdur.
Oysa "Hacivatm Evi" vardı, adı gibi sıcak şiir. "Kö-
şede ufaraktan." Dost Yayınlan'nın, Yeditepe Yayın-
lan'nm Türk edebiyatını 'seven' kitaplan vardı. On-
lardan birindeydi şiir.
Yoksa Cemat Süreya'nın - Bir başka veda ediş!-
sözü mü: "Kendimle Konuşmalar, denemeye bir
çağ açıyor." Eve dönüp önce Sen Beni Sev'\, son-
ra Kendimle Konuşmalar'ı okumaya başhyorum.
Belki de Ankara'daym. Mustafa Şerif Onaran Bey.
bizi bir eve götürüyor. Ev sahipleri Istanbul'a taşın-
ma hazııiığı içindeler. Çay içiyoruz; birbirinden gü-
zel, meyveli pastalar. Akşamüzeriydi.
Sonra Istanbul buluşmalan, Bostancı'da börtübö-
cek otobüs durağı, dön, ağaçlıklı yoldan yürü.
Moda, çay bahçesı. BirZavallı San At'\ okuyorum.
Hastalığın çocuk kıldığı annem yanımda oturuyor.
Küstüğüm dünya. Bir Zavallı San At beni yaşama
sevinçlerine, dirençlere alıp götürecek.
Hangisi?
Beyoğlu'nda bir akşam, Tünel yönünde bir mey-
hane. Semra-Hulki Aktunç, Egemen Berköz,
MehmetTım, çok değerli Jale Birsel. Hepimiz bi-
ricik Salâh Bey'i dinliyoruz. Oysa az konuşurdu.
Üstelik, yıllar alıp başlannı gittikçe, daha seyrek
görüşecektik. Semtlerin uzaklığı, dünya işlerintn
hayhuyu.
Varduman yayımlandığında şaşırmıştım. Dene-
meler ustası Salâh Birsel, gizlediğı yeni şiirleriyle...
Ama onun bütün şıırlennde bir gızlilık söz konusu
edilemez mi?
Alışılmışa gönül indirmeyen bir şiir. Gülümser, gü-
lümsetir görünüyor da, aklın koyaklanna çekiyor,
hüznü, aklın koyaklannda yansılıyor. Onca acı, bu-
ruk şiir yazdı Salâh Birsel. Ucuz şiirsellikten tiksin-
di.
"Niçin uyku gelmez gözüme
"Ben neden marmar ağlanm "...
Bir şiirinin ilk dizeteri, kendisi için de söylenmiş ola-
t»ilîr mı? Diyor ki:
"Bir şair ne zaman ölür "' '• '•'"?
"Bütün şiirlenni yazdıktan
"Güldükten sonra mı bütün gülücüklen"...
Hiç sanmıyorum. Bütün şiirlenni yazmamıştı, bö-
tün denemelerini, eşsiz güncelerini. Hayat aşılıyor-
du her yazısı.
Süregelen günlerde, yıllarda 'düzey
r
\ korumak,
kollamak: Salâh Birsel'i başka nasıl tanımlayabili-
rim? Dilde, anlatımda enginlere açılma tutkusu, ba-
na sorarsanız, ülküsünü daha otuzlarda duyumsa-
tıyor
"Yolcuyum alnımı gurbetleryazar"...
Otuzlann şiirinde böylesi dizelere pek kolay rast-
lanılamaz.
Birtutumu vardı: Edebıyatdışı konuşmamak. ede-
biyatı bayağılaşbrabilecek her şeyi kendınden, öz-
varlığından uzak tutmak. Ödün vermedi.
Türk Dili dergisinin göz kamaştıncı özel sayılann-
da, işte yıllar önce, kotancılar arasında adı karşımı-
zaçıkar. Birdonemtermiş, sanat, edebiyat umutmuş.
öyle olur: Ölüm haberi, telefonla gelebilır. Sevim
Burak'ınkı öyle olmuştu, Ayhan Borfırat'ınki öyle
olmuştu. Salâh Bey'inki de.
Bu 'çöl' ortamında daha nice eserine muhtaçken.
Takvimde İz Bırakan: "Koş koş eski sevinç I Lâ-
le lâleye baksın I Ipek mendil elinde I Geldiğinde
hiçgitmesin" Salâh Birsel, Ince Donanma (SevgiAşı),
Adam Yayınlan, 1998.
'1. Boğaziçi Gitar Günlepi'
• Kültür Servisi - Boğaziçi Ünıversitesi Folklor
Kulübü Gitar Topluluğu'nun düzenlediği " 1.
Boğaziçi Gitar Günleri" 19-22 Mart günleri
arasında gerçekleşecek. Etkinlik, 19 Mart Cuma
günü saat 17.30'da Istanbul Üniversitesi Devlet
Konservatuvan Klasik Gitar Bölümü
öğrencilerinin konseriyle başlayacak. Aynı gün
saat 19.00'da ise BÜ Folklor Kulübü Gitar
Topluluğu'nun konseri izlenebilecek. 20 Mart
Cumartesi günü ise saat 14.30'da "Türkiye'de Gitar
Eğitimi' başhklı bir panel düzenlenecek. Saat
17.00'de Rene Macaroğlu ve öğrencileri, saat
18.15'te ise Neşet Ruacan ve grubu caz gitar
konserleri verecek. 21 Mart Pazar günü saat
14.00'te gerçekleşecek film gösterimınin ardından
saat 16.00'da Hüsrev Isfendiyaroğlu. saat 17.15'te
ise Ricardo Moyano ve öğrencilerinin sunacağı
Latin gitar konserleri yer alacak. Etkınliğin son
günü olan 22 Mart Pazartesi günü saat 15.00'te
Guitar Trio'nun konseri barkovizyondan
sunulacak. Saat 17.00'de BÜ Folklor Kulübü Gitar
Topluluğu'nun konseri ve saat 19.00'daki Hasan
Cihat Örter'in dinletisıyle 1. Boğaziçi Gitar
Günleri sona erecek.
Şakir Eczacıbaşı Pamukbank Fotoğraf Galerisi'nde
Kültür Servisi - Şakir Eczacıbaşı'nın
'Renk Yolculuklan' adlı fotoğraf sergisi
19 Mart'ta Pamukbank Fotoğraf Galeri-
si'nde açılıyor. Şakir Eczacıbaşı, bu ser-
giyle izleyicileri Türkiye'nin binbir tür-
lü renginden özümseyerek oluşturduğu
renkler dünyasında yolculuğa çıkaracak.
Şakir Eczacıbaşı'nm imgelerle içli dış-
lı, yakına ve uzağa ayarlı merak dolu ba-
kışlanndan yansıyan fotoğraflannın yer
aldığı sergi, Pamukbank Fotoğraf Gale-
risi'nin ilk renkli sergisi olma özelliğini
de taşıyor.
Sergide Eczacıbaşı'nın 'gerçek'in pe-
şinden koştuğu ilk dönem fotoğraflannın
yanı sıra renkle ışık ilişkisinden doğan di-
namizm ve hareketin de görüntülendiği
fotoğraflar yer alıyor. Zamanın akışına ta-
nıklık eden gözüyle izleyicilere hayal ka-
pılannı aralayan sanatçının, 'herbiribir
anlatı, bir serüven tadı taşıyan sisli, bü-
jıilü ve buğulu' fotoğraflan Pamukbank
Fotoğraf Galerisi'nde 17 Nisan'a dek iz-
lenebilecek.
1929'da Izmir'de doğan Şakir Eczacı-
başı, Robert Kolej'deki öğreniminden
sonra Londra'da eczacılık okudu. Yurda
döndükten sonra bir süre gazetecilik ya-
pan sanatçı, Vatan gazetesinin eki 'Sanat
Yaprağı'nın yayıncılan arasında yer al-
dı.
Şakir Eczacıbaşı uluslararası şenlik-
lerde ödüller alan Eczacıbaşı Kültür Film-
leri dizinini, 1960-62 döneminde Saba-
hattin Eyuboğlu ve Pierre Biro ile birlik-
te hazırladı. Bunlardan 'Renk Duvarta-
n'. 1964 yılında Avrupa Konseyi'nin
Kültür Filmleri Ödülü'nü kazandı.
Eczacıbaşı, 1965'te Türk Sinametek
Şakir Eczacıbaşı, bu sergiyle izleyicikri renkler dünyasında yolculuğa çıkaracak.
Derneği'nin kuruluşuna öncülük etti ve
on yıl süreyle dernekbaşkanlığını yürüt-
tü. Fotoğraf sanatıyla ilk kez 1960'larda
ilgilenmeye başlayan Şakir Eczacıbaşı, ya-
pıtlanyla yurtiçinde ve dışında geniş il-
gi çekerek, çağdaş fotoğraf sanatçılan
arasında seçkin bir yer elde etti. Türki-
ye'de yedi, çeşitli Batı ülkelerinde 23 fo-
toğraf sergisi düzenleyen Eczacıbaşı'nın
seçme fotoğraflarını içeren 'Anlar/Mo-
ments' adlı yapıtı 1983'te yayımlandı.
Şakir Eczacıbaşı, 1968'den bu yana,
genç Türk fotoğrafçılarımn yapıtlannın
yer aldığı 'Eczacıbaşı Renkli Fotoğraf
YıUıklan'nı çıkardı. 'Türkiye: Bir Port-
re' ve' Istanbul GörüntüJeri' adlanyla, ya-
zar ve fotoğraf sanatçılannm katkılany-
la iki kitap hazırladı. Bernard ShaVdan
'Gülen Düşünceler' adıyla yaptığı derle-
meler kitabını yayımladı.
1996 yılında iş yaşamma son veren Şa-
kir Eczacıbaşı, Fransa'nm 'Sanat ve Ede-
biyat Şövaryesi Nişanı' ve 'TC Devlet Üs-
tün Hizmet Madalyası'yla ödüliendiril-
di. Şakir Eczacıbaşı, 1993'ten bu yana,
lstanbul'da uluslararası beş sanat festiva-
lini düzenleyen tstanbul Kültür ve Sanat
Vakfı'nın yönetim kurulu başkanlığım
yapıyor.
YAPI^KREDI
KÜLTÜR SANAT
YAYINCIUK
, 18.30
Bin Yıl İçin
Tahminler;
Yöneten: Ahmet Kuyaş
Konuşmacılar: Füruzan, Barış Pirhasan,
SühaArın .
T U R K C E L L salonu, MeşrutiyetCad.153 Tepebaşı
Istıklal Cad. Korsan Çıkmazından girilebılir