25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet tmtiyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmeni: Orhan Erinç • Genel Yayın Koordinatöni Hikmel Çetinkaya 0 Yazıışlen Müdürü. İbrahim Yıldız 0 Sorumlu Müdür: Fikret İlkiz 0 Haber Merkezı Müdüru Hakan Kara 0 Görsel Yönetmen: Fikret Eser Istıhbaraf Cengiz Yıldınm 0 Ekonomı Özlem Yüzak 0 Kültur Handan Şenköken 0 Spor Abdülkadir Yücelman 0 Makaleler Sami Karaören 0 Dûzeltme Abdullah Yazıcı 0 Fotoğraf- Erdoğan Köseoğlu 0 Bılgı-Belgc: Edibe Buğra 0 Yurt Haberlen Mehmet Faraç Yayın Kurulu' llhan Selçuk (Başkan). Ortan Eriırç. Oktav Karfböke Hikmet Çetinka\a. Şikran Soner, Ergun Balcı, tbrahim Yıldız. Orhan Burcalı, Mustafa Balba>. Hakan Kara. Ankara Temsılcisı Mustafa Balbay Atatürk Bulvan No: 125. Kat:4, Bakanlıklar-Ankarâ Tel 4195020 (7 hat), Faks: 4195027 0 IzmırTemsılcısı: Serdar Kıak, H.ZıyaBlv. 1352 S 23Tel 4411220, Faks.4419117 0 Adana Temsılcisi Çetin Yiğenoğlu, tnönüCd 119 S. No:l Kat:l,Tel:363 12 11. Faks: 363 12 15 Mûessese Mudurii Cstân \kmen 0 Koordmator Ahmrt Konılsan • Muha- sebe Büknt Yener • Idare HÜMym Günr» Büp-Ulcm \ail İıul • B,ig.- savarSıstem Mürivet Çtter^Sanş FıriktKuz» MEDYA C: • Yönetım Kunılu Başkanı - Genel Müdur Gûlbin Erduran 9 Koordınator Reha lşıtman 0 Genel MûdurYanhmcısı SevdaÇoban Tel 514 0 ' 53 - 51395 80-51384«^61,Faks.5138463 \ a}imia\an >e Basan: Yenı Gun Haber Ajansı. Basm ve Yayıncılık A Ş TuricocağıCad 39 41 Cagaloglu 34334Ist PK 246 Istanbul Tel (0-2121 512 05 05 (20hat) Faks 10 212)513 85 95 24ŞUBAT1999 lmsak:5.14 Güneş: 6.40 Öğle: 12.25 lkindi: 15.24 Akşam: 17.55 Yatsı: 19.16 Benetton yaratıcılığı sorguluyor • Haber Merkezi - Benetton, 1999 llkbahar- Yaz Kataloğu 'K.okeshi BebeklerTnin çekimlerini Japonya'nın başkenti Tokyo'da gerçekleştirdi. Olivıero Toscani tarafından gerçekleştinlen katalog çalışmalannın temasını, bölge gençlerinin sınır tanımayan. kendilerine özgü estetik anlayışlan oluşturdu. Çekimlerde Japonya"nın katı gelenek duvarlan ardındaki değişim gözler önüne serildi. Mupsaloğtu yaşamını yitirdi • İZMİR(AA)- Türkiyecle akdenizfoklan ile ilgili ılk araştırma ve koruma çalışmalannda öncü rolünü oynayan Prof. Dr. Bahtıye Mursaloğlu vefat ettı. Prof. Dr. Bahtiye Mursaloğlu, 1964yılında Türkiye kıyılannda yaşayan yüzgeçayaklı türiinü, denizlerimizden topladığı 5 örneği inceleyerek. bilimsel olarak türün Akdeniz keşiş foku (monachus monachus) olduğunu ve kıyılanmızda genel dağılımını belirleyen ilk bilım adamı oldu. 1965 yılında profesör olan Mursaloğlu, akdenizfokunu mağara içinde gözlemleme ve monachus monachus türûnde yavru-anne-çevre ilişkisini analiz etme şansına sahıp ilk araştırmacı unvanını aldı. HenryFonl • ANKARA (AA)- Koruma konusunda bireysel ya da örgütsel girişimleri desteklemek ve bundan sonra daha etkin adımlar atılmasını teşvik etmek amacıyla düzenlenen, Henry Ford Avrupa Çevre Koruma Ödülleri'ne başvurular, 26 Şubat Cuma günü sona erecek. Ford'dan yapılan yazılı açıklamaya göre, Ford'un kurucusu Henry Ford adına doğal çevre, tarih. sanat ve kültür mirası, çevre koruma mühendisliği ile çocuk veya gençlik projeleri adı altında 4 kategoride gerçekleştirilen organizasyon, 17 yıldır dûzenleniyor. AcıkJamada, Türkiye finalinde birinci olacak projenin, haziranda Almanya'da düzenlenecek Avrupa finallerine katılacağı belirtilirken, Türkiye "de ilk üçe giren projelere dağıtılacak toplam ödülün 20 bin dolar olacağı kaydedildi. Koşmanın yaram • CHICAGO (AA) - San Diego Salk Enstitüsü bilim adamlanndan Fred Gage ve ekibi farelerin beyinlerine enjekte edilen yeni hücre belirleyicileri ile sürekli koşan farelerde. beynin öğrenme ve bilgi merkezi olan 'hipocampus'ta yeni hücrelerin ürediğini saptadılar. Gage, bu hücre artışının fareleri daha akıllı yapıp yapmadığıyla ilgili çalışmalan ise başlattıklannı açıkladı. Sigara davaları • Haber Merkezi- ABD'nin San Francisco kentinde kanser olan bir kadının Philip Morris sigara firmasından 51.5 milyon dolar tazminat kazanmasının ardından, Portland-Oregan"da yeni bir mahkeme başlayacak. 40 yıl Marlboro sigarası içtikten sonra, 1997 yılında 67 yaşındayken akciğer kanserinden ölen Jesse Williams'ın yakınlan. ölüme. Philip Morris fırmasının neden olduğunu iddia edıyorlar. 16. Milli Eğitim Şûrası'nda YÖK ve imam-hatiplere sert eleştiri 'Kuran Türkçe okutulsıın'ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) - Sert tartışmaların geçtiğı 16. Millı Eğitim Şû- rası'nda imam hatip liseien yoğun eleşti- ri alırken Kuran'ın Türkçe okutulması da istendı. Üniversitelerdeki eğitim kalitesi- ni düşürmekle suçlanan Yükseköğretim Kurulu'nun (YÖK) da eleştirilerden payı- nı aldığı şûrada, mesleki ve teknik eğiti- tnin "çorbaj-a dönüstüğü" kaydedildi. Bakanlık ve YÖK eleştirilerinin dile getirildiği şûra hareketli başladı. Komis- yonlarda yüksek sesli bağnşmalar ve sert tartışmalar yaşandı. Milli Eğitim Bakanı Müsteşan BenerCordan. 2 milyon 280 bin ortaöğretim öğrencisinden sadece yüzde 45'inin meslek liselerine gittığıni belirte- rek, 2001 yılında lise önünde çok büyük yığılma olacağına işaret ettı. 756 genel li- se. 929 meslek lısesıne gereksinim oldu- ğunu bildiren Cordan. bunun için 1 kat- rilyon 250 trilyon lıra kaynak gerektıgıni kaydettı. Cordan. "Bütçe çıksaydı 33 trüyon lira mesleki eğttime aynlacaktı. Ancak o zaman bflegerekii 1 katriKona ul&şılamavacakb. • Milli Eğitim Bakanı Müsteşan Bener Cordan, Türkiye'de ortaöğretimin yeniden yapılandınlmasının kaçımlmaz olduğunu belirterek, bunun için 1 katrilyon 250 trilyon lira kaynak gerektiğini söyledi. Tüm Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Prof. Dr. Tahir Hatipoğlu, üniversite eğitimine zarar veren YÖK'ün meslek yüksekokullanndan elini çekmesini istedi. Ortaöğretimde kaynak sonınu var" dedi. Meslek lisesi öğrencilerinın sadece yüz- de 17'sinın kendi alanında istihdam edil- diğine dikkat çeken Cordan, bu sorunun çözümlenmesi gerektiğini vurguladı. Cor- dan, 46 çeşit okul türü bulunduğunu. bun- lann birbirlenne kapalı olduğunu belirte- rek "Bu parçalanmışlığa son vermek ve kuKarian genişletmek laznn. Bütünlüğü sağlamak ve mesleki eğitimde yeniden va- pılanmak gerekiyor" diye konuştu YÖKtarüşması Müsteşar Cordan"ın konuşmasına sert biçimde itiraz eden Tüm Öğretim Üyele- ri Derneği Başkanı Prof. Dr. Tahir Hati- poğlu. kendılenne de söz hakkı venldığı- ni, konuşmanın çok uzadığını söyledi. Ha- tipoğlu, YÖK'ü de eleştinnce şûraya ka- tılan YÖK üyesi ErdoğanOznal'ın tepki- sıni çekti. Öznal, Hatipoğlu'nu tüm öğretim üye- lerini temsil etmemekle suçladı. Hatipoğ- lu ise YÖK'ün meslek yüksekokullanndan elinı eteğini çekmesini istedi. Üniversite eğitiminin YÖK nedeniyle zarar gördügü- nü savunan Hatipoğlu, aynı geleceğin mes- lek yüksekokullan tarafinda da yaşanma- ması gerektiğini söyledi. Hatipoğlu, meslek liselerinin tümüyle kapatılarak yüksekokul düzeyine çekil- mesi. imam hatip liselerinin yüzde 90'ının da kapatılması gerektiğini kaydetti. Sert bir üslup kullanan Hatipoğlu. oturumu yöne- ten Prof. Dr. Kemal Güçiüol tarafından daha sağduyulu olması için uyanldı. 'Arapça yabancı dil olsurT Eski Mıllı Eğitim Bakanlığı Müsteşan Cemil Kıvanç da. imam hatip liselerinde Arapça'nın yabancı dil olarak okutulma- sını. Kuran'ın ise Türkçe öğretılmesini is- tedi 8 yülık temel eğitımın bütünlüğünün korunmasını ısteyen Kıvanç. imam hatip- lerin meslek lisesıne dönüşmesini de eleş- tirdı. Eskişehir Endüstri Meslek Lisesi Müdürü MehmetGiirses. mevcut sistem- de meslek liselerinde kaliteli eğitim veri- lemediğinı. özel girişimden gerekli deste- ğin alınamadığını söyledi. Gürses "40yıl- lık toma, kaynak makinesi kullaıuyoruz. Bu da yetmivornıuş gibi habire meslek li- sesi açıİıyor. İşcorbayadöndü" dedi. Sınıf geçme sisteminı de sakıncalı bulan Gür- ses. bakanlığın eğitim politikalanna eleş- tirileryöneltti. Gürses, ilköğretim sonuna hazırlık sınıfı konulmasını isteyerek, yön- lendirmenin sağlıklı birzemineoturtulması gerektiğini anlattı. Kongre Toplumumuz Alzheimer'i önemsemiyor İstanbul Haber Senisi - Türk halkı dünyada 14 mil- yon insanın yakalandığı Alz- heimen hâlâ önemsemiyor. Nörolojı uzmanı Dr. Zekiye KuraL toplumumuzda "yaş- lanır. bunar" mantığının hâ- kim olduğuna dikkat çekerek "İnsanlara tanı ve tedavi şan- sı mudaka tanınmalı" dedi. Amerikan Hastanesi tara- fından düzenlenen bilimsel kongreler dızisinde Alzhe- imer hastalığı ele alındı. Dr. Zekiye Kural, hastalığın dav- ranışlan etkilediğini, fizik- sel ve zihinsel sorunlara ne- den olduğunu söyledi. Has- talann ileriki dönemlerde ba- kıma muhtaç kaldıklannı be- lırten Kural "Dünvada ;u an- da 14-15 milyon, Türkive''de ise 200 bin Alzhoimcr hasta- sı olduğu düşünülüyor" di- ye konuştu. Alzheımer'ın maliyetinin kalp ve kanser hastalıklanndan sonra üçün- cü sırayı aldığına da dikkat çeken Dr. Kural, "Yüksek entetektüel düzey, menopoz- da östrojen kuUanımı" gibi etkenlerin koruyucu olabil- diğini ifade etti. Kural şun- lan söyledi: "*Hastalığın çoreyle ilgi- sizlik. \akın hanzada bozuk- luk. isimlendirmede bozuk- luk, hesap \apmada bozuk- luk. kola> ka\ bolma eğiliıni, kayıtsızhk gibi bdirtileri \-ar- dır. İleri erişkin vaştaçe\re}- le ilgisizlik. kişisel fonksiyon- lannı yerine gea'rmede güç- lük. günlük aktivitelerinde azalma görülen bürün insan- lann ayincı tanı ve tedavi şans- lannı yakalamak için muda- ka bir uzmana götürülmesi gerekir. Hastalığın tedavisi yokancakzihİRselişle\ bozuk- luklannı «7altan Uaçlar var" Avlan Gölû 'nün dirUişi Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Antaha Şube Başkanı Hedi\« Gündüz, Avlan Golü'nün. 'yeniden kazanın' çalışmalan sonunda canlandığını hatıriatarak "Avlan Golü, tanmsal ürünlerin üretim rekoltelerinde aröşa yol açacak" dedi. AntaKa'nın tanm deposu olarak bilinen Vayla Ovasf nda. Avlan Gölü kurutulmadan önce alınan ürünün oldukça fazla olduğunu hatıriatan Gündüz, toplam 400 bin dönümü kapsavan bu vörenin, gölün canlanmasıvla eski haline geleceğini sövledi. Gündüz,. vörede. Avlan gibi tanm ara/isi elde etmek amacıyla kurutulan göller nedeniyle tanmdaki verimin azakhğını anlatü. (Fotoğraf: AA) Ortaöğretimde kalite düsük Fırsat eşitsizliği MEB raporuyla ortaya konulduANKARA (Cumhuriy«t Bürosu) - Türkiye'de orta- öğretimdeki kalite sorunu ve fırsat eşitsizliği Milli Eği- tim Bakanhğı (MEB) Orta- öğretim Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan rapor- la ortaya kondu. Genel lise mezunlannın ancak yüzde 16'sının üniversiteleri kaza- nabildiği belirtilirken buöğ- rencılerin de gelişmişlik dü- zeyi yüksek il ve üçelerde ya- şadığına dikkat çekildi. Ra- porda; 259 lisede sınıf mev- cudunun 100'e dayandığı, 207 lisede spor salonu, 103 lisede laboratuvar ve kütüp- hane bulunmadığı belirtile- rek ortaöğretimdeki eşitsiz- lik itiraf edildi. Bu yıl ÖSS'nin 2 Mayıs 1999'da ders yılı bıtmeden gerçekleş- tırilecek olmasına da ince eleştiri getirilen raporda, "OSS sınavlan, programla- nn işienmesinefirsatverecek şekilde ders vılı tamamlan- dıktan sonra yapıbnalın de- nıldı. Ortaöğretım Genel Mü- dürlüğü'nun şûra için hazır- ladığı rapor, zorunlu eğitim süresinin 8 yıla çıkanlması- nın ardından ilköğretimde başlatılan reformun ortaöğ- retimi de kapsaması gerek- tiğini ortaya çıkardı. Ülkede- ki 1573 genel liseden 259'unun sınıfmevcudunun 1 OO'e kadarçıktığı behrtilen raporda, 207 lisede spor sa- lonu, 103 lisede laboratuvar ve kütüphane bulunmadığı bildirildi. Raporda. "Kiiçûk yerle- şim birimlerindeki bu okul- larda istenilen sayıda ve ni- telikte öğretmen bulunma- ması, okullann fizüd dunım- lanmn veeğitim araçlaruun yetersiz olması, çevre ola- naklannın sınıruhğı öğren- cilerin yükseköğretim prog- ramlanna girme şansını be- brgin öJçüde azaltmaktadır" denildi. Öğretmen yetersiziiği Öğrencilerin yüzde 48'inin sosyal bilimler, yüz- de 30'unun fen bilimleri. yüzde 19'ununTürkçe-ma- temarik alanlannda öğrenim gördüğüne dikkat çekilen raporda, yabancı dil, spor ve sanat alanlannda öğre- nim görenlerin oranının yüz- de 0.1'de kaldığına işaret edildi. Raporda, 285 lisede öğrenci-öğretmen yetersiz- iiği ve Fıziki sorunlar nede- niyle "tekbiralan". 484 li- sede *iki alan" bulunduğu- na dikkat çekilerek öğrenci- lerin yetenek ve ilgileri doğ- rultusunda öğrenim göre- mediği vurgulandı. Raporda, genel liselerin sadece yüzde 16'sının yük- seköğretime yerleştiğı vur- gulanarak "Bunun da bü- yük çoğunluğunu, gelişmiş- lik düzeyi yüksek il ve ilçe- krdeki okullardan mezun olan öğrencfler oluşturmak- tadır" denıldı. Rapor'da, Türkiye"de etkin bir yönlen- dırme sisteminin olmaması nedeniyle genel liselere ge- çışin hızlandığı, bu duru- mun da üniversite önünde yığılmalara yol açtığı belir- tildi. AŞKIN: BERGAMA BUDURUMA DUŞMEYECEK Lefke altm madeninde nükleer atık bulundu İstanbul Haber Senisi - KKTC'nin Lefke kentinde maden şirketi CMC'nin 25 yıl önce gizlicebıraktığı radyoaktif atık- lar, tesiste çalışan bir nükleer mühendi- sin ihbanyla ortaya çıkarken Bergama Belediye Başkanı Sefa Taşkın. "Bu ola>, Bergama'da siyanürlü altını ne için iste- mediğimizi açıkca gösteriyor" dedi. KKTC'nin narenciyesıyle ünlü Lefke kentinde çokuluslu maden şirketi CMC'nin 25 yıl önce bıraktığı sahada var olduğu belirlenen radyoaktif izotop- lann. etkisiz hale getirilmek için İstanbul Çekmece Nükleer Araştırma Merkezı'ne göndenleceği bildirildi. KKTC Sağhk ve Çevre Bakanı Dr. Gülsen Bozkurt konuyla ilgili şunlan söyledi'K^vlC'nin (Cyprus MiningCom- pany) 25 yıl önce terk edip gitrjği Lef- ke'deki tesislerinde. madenin horulardan geçiş hızuu ölçen birtakım radvoaktif mad- de içeren aygırlar varmış. Bize ihbar ge- lince, Sağhk ve Çev re Bakanhğı olarak he- men Lefke'ye bir ekip göndererek ölçüm- ler yapürdık. Ölçümlerde. birkaç verde, 1-2 metre çaptaki alanda sıantı olduğu be- lirlendi. Sızıntının çok dar alanda ve za- yıf olduğu tespit edildi. 8 tane olduğu be- lirtilen izotoplann 3 tanesini bulabildik. Bunlann radŞoaktifsezyum 137elemen- ti oJduğu anlaşıldı." Bozkurt. radyoaktif sızıntı olan yerde araştırma yapmak üze- re adaya gelen Türkiye Atom Enerjisi Kurumu uzmanlannın dün araştırmaya başladığını söyledi Bergama Belediye Başkanı Sefa Taş- kın da altın madenlennde ağır metalle- rin yanı sıra radyoaktif maddelerin de yeralabileceğini zaman içinde dile getir- diklenni belınerek "Altın madcni işleten buşirkederin ayıuzamanda nükleer mad- deler ve nükleer aüklarla ügilendikleri bir gerçektir" dedi. Lefke olayının, Ber- gamalılann siyanürlü altın madenıne kar- şı çıkmadaki hakhlığmı bir kez daha gös- terdiğini vurgulayan Taşkın, "Bergama, Lefke olmayacak" dedi. KKTC Sağhk Bakanlığı ise CMC maden tesisierinden çevreye radyasyon sızıntısı olmadığını açıkladı. Avrupa Yesiller Federasyonu Paris'te t o p l a n ı y o r Yeşillerin gündemi: Avrupa Evi CEM ULUT.\$ Avrupa Yesiller Federas- yonu'nun Avrupa Ülkeleri Çevre Bakanlan'nın da ka- tılacağı 2. Olağan Kongre- si, 26-28 Şubafta Paris'te- ki Villette Bilim ve Endüst- ri Kongre Merkezj'ndeya- pılacak. ABD'ye karşı po- litik ve ekonomik bir güç olarak konuşlandınlmak is- tenen Av rupa'nın dünyada- ki rolü, çevre, NATO ve AB'nin doğuya açılması. işsizlik, demokrasi ve in- san haklan gibi konulann tartışılacağı kongreye, Türk yeşillerinden BflgeContepe ve EnderEren de davet edil- di. Avrupa Parlamento- su'nda(AP) 12. Avrupa ül- kelennin parlamentolann- dan da 200 milletvekiliyle temsil edilen Avrupa Yesil- ler Federasyonu. kongre so- nunda haziranda yapılacak AP seçimlerine yönelik ola- rak bir manifesto hazırlaya- cak. Manifestoda. elektrik enerjilerinin önemli bölü- münü nükleer reaktörler- den elde eden Fransa, Al- manya. lngiltere gibi ülke- lere "Nükleerenerjiçağm- dançıkm" çağnsı yapılma- sı bekleniyor. Kongreninen önemli gündem maddele- rinden bin de Av rupa Yeşil- leri'nin Avrupa Birliği ye- rine aetirmek istedikleri "Avnıpa Evi" kavramı ola- cak. Avrupa Birliği kavra- mı. coğrafi, ekonomik, si- yası olarak dünyanın dığer ülkelerinden kendısıni so- yutlayan. aynlıklara vurgu yapan bir yaklaşım olarak belırirken. Avrupa Evi ise dünya yurttaşlannm kendi- sini evinde hıssedebileceği bir oluşumu ifade ediyor. Bu kavramla bağlantılı ola- rak "Av rupa v urttaşı" kav- ramı da yeşil perspektifle yeniden tanımlanacak. Çifte vatandaşlık Kongrede. Almanya'da- ki çifte vatandaşlık. Fran- sa'da Yeşillerin mart sonun- da yabancı haklan için ya- e-posta : tan (« prizma. net. tr pacağı büyük yürüyüş gibi konulann yanı sıra. Doğu- Batı ile zengin kuzey, fakir güney ilişkileri de ele alına- cak. Kongrenın "çevre" ve "demokrasi ve insan hakla- n" konulanyla ilgili çalış- ma gruplannda Türk Yeşil- lerinden ÖDP milletvekili adaylan Bilge Contepe ve Ender Eren de yer alacak. Ender Eren, kongrede Ka- radeniz ve Balkanlar'dan gelen Yeşillerle yapılacak toplantida, siyanürle altın üretilmesıne karşı mücade- le veren Bergama, Çamlı- hemşin sorunu. Türk bo- ğazlanndan yapılan petrol ticareti ve 3. Boğaz Köprü- sü gibi konulann gündeme getirileceğini ve bunlann ortak deklarasyonda yer al- masını sağlamaya çalışa- caklannı söyledi. Kongre- nin Akdeniz lletişim Ağı toplantısmda da Yunanlı de- legeler, Türk-Yunan ilişkı- lerinın banşçı yönde gelı- şimı için mart ayında Bod- rum'da yapılacak toplantı- ya davet edilecek. Eren, "Bu toplantıda yayımlanacak deklarasyona Akkuyu Nük- leer Santrab'na karşı bir maddenin de girmesi sağ- lanacak" dedi. SÖYLEŞİ ATTİLÂ İLHAN 'Kadroculuğun' platforaiu... Şevket Süreyya bey, 'Kadroculuğun' mâhiyeti hakkında, çok net ve açıktır; demiş ki: "...'Kadro Hareketi', esas itibariyle, biri tari- hî, diğeri jeo/politik, iki temel görüşten hareket ediyordu: 1/ Bir Millî Kurtuluş Hareketi olarak, Türk Inkılâbı'nın sosyal ve ekonomik karakte- rinin ve istikâmetlerinin izâhı; 2/ (Buraya dikkat!) Ortadoğu'da, Millî Kurtuluş Hareketlerimizin uluslararası manası!.." "...Kadro'ya göre, Millî Kurtuluş Hareketleri, çağımızın büyük, müstakil; ve tesirleri itibariy- le, bütün dünyayı kapsayan, büyük bir çelişki- nin eseridir. Bu çelişkinin esası, sanayii elinde tutanla, yarı/sömürgeler arasındaki bağımlılık- tır. Mücadelenin gayesi bu tezadın tasfryesidir. Bu mücadele, ne bir başka hareketin uydusu- dur, ne de bir başka hareketin yardımcısıdır..." ÇSuyu Arayan Adam', 6. Basım. Üstü örtülü olarak s. 448. Remzi Kitabevı. 1976) Busatırlar, netürlüokunursaokunsun,Galiyef'in 'Mazlumlar Enternasyonalı' fıkrinin. başka türlü bir ifâdesidir. 'Kadro', daha 30'lu yıllarda, yeryüzün- deki asıl büyük çelişkinin, 'Kuzey/Güney Çelişki- si' olduğuna dikkati çekmişti. Az şey mi? Bilir mi- siniz ki, Şevket Süreyya bey, dip notunda 'Kad- ro'nun bu uzak görüşlülüğünü aynca belirtmiştir: "...'Kadro' neşriyatında, bu hareketin cihanşü- mûl bir genişlik alacağını, daima tekrar ederdi; nitekim şimdi Çin'den Batı Afrika'ya kadar ya- yılan 'Millî istikîâl' savaşları, her tarafta muvaf- fak olmaktadır..." (Aynı eser, aynı sayfa.) Fakat, asıl anlamı büyük olan, yukardaki o cüm- le: "..bu mücadele, ne başka bir hareketin uy- dusudur ne de bir başka hareketin yardımcısı- dır!". Aslında Şevket bey, üstü örtülü olarak, Ov- srf Vısaryanoviç'in (Stalin) daha önce zikrettiği şu görüşüne itiraz ediyor: "...'Miirî mesele', Umûmi Cihan Inkılâbı mese- lesinin bir parçası, bir cüz'üdür; bu meselenin konusu, sömürge ve yarı/sömürgelerin hare- ketçi ve inkılâpçı kaabiliyetlerinden, işçi İnkılâ- bı uğruna istrfâde etmektir, onları bu yolda kul- lanmaktır; yâni bu memleketleri kapitalizmin 'rezervi' olmaktan çıkararak, inkılâbın 'rezervi' haline getirmektir.." (Aynı eser, s. 448) Sizce bu fikre Şevket Süreyya'nın 'itirazı', aslın- da Sultan Galiyef in ve Avrasya 'Ulusal Solcula- rı'nın. Stalin 'Yoldaş'a o vahim itirazı değil midır? Devletçilik' ama. nasıl?.. Ohalde, bir soru: 'Kadro', Stalin'ci 'totaliterii- ğin', 'Ulusal Demokratik Devrimler'ı 'kullan- masına' karşı çıkıyor; iyi de, acaba aynı 'Devrim- leri', 'sistem'in kullanmasına karşı 'tavn' nedir? Bu 'tavır' açıkça sergilenmiştir: "... istiklâlin kazanılması, Milli Kurtuluş Hare- keti'nin yalnız bir safhasıdır, asıl davâ memle- ketin siyaseten özgür olduğu kadar iktisâden kal- kınmasıdır. Sosyal bakımdan da, aşırı sınıf mü- cadeleleri tehlikesinden korunmuş muvazene- li (dengeli) bir memleket haline gelmesidir. Bu- nun için memleketin gelişmesinde, tekniğin ve sermayenin hâkim bir kısmını, devletin elinden tutarak, başıboş yabancı uşağı bir kapitalizmin aynlmaz neticesi olan sınıflaşmadan memleke- ti korumaktır..." (Aynı eser, s. 449) 'Mazlum Millet', bir bakıma 'Sistem'in 'prole- teri'; bu fikir, Gâzi'nin ve Sultan Galiyef'in ortak- laşa fikri; 'Kadro', o fıkirden yola çıkıp, yurt içinde 'yabancı bir kapitalizmin aynlmaz neticesi olan sı- nıflaşmadan' memleketi korumak istiyor; 'Kema- list Sol'un amacı da budur, oysa II. Dünya Sava- şı sonrasında, Anadolu Ihtilâl ve Inkılâbı'nın, 'ya- bancı uşağı bir kapitalızme' handiyse 'tutsak' edi- lişıni, hep yaşadık; bürokrasi+burjuvazi=iktidar (oli- garşO formülündeki 'burjuvazi', iştetam o burjuva- zidir; Türkiye'de de 'sosyalmakasın' dehşet veri- ci açılışına, -yâni 's/n/fmücade/es;n/n'keskinleşme- sine- başlıca neden olmuştur. 'Kadro'nun önerdiği 'çözüm 'e ise, -çok merak edi- yorum-, acaba bugün hangi aklı başındaki, hangi sağduyu sahibi 'Kemalist' ya da 'Galiyevist' -kı- sacası 'Ulusal Solcu',- imzasını atmaz? "... şuurlu ve hesaplı bir 'devletçiliği', yâni han- tal bir 'bürokrasi' veya 'iktisadi devlet teşek- külleri aristokrasisi' haline gelmeyen, planlı bir gelişmeyi, bu maksada ulaşmak için bir vasıta gibi görüyorduk. 'Kadro', Türk Inkılâbı'nın ide- olojisini araştırmaya ve açıklamaya çahşırken, böyte bir 'devletçiliği' temel unsur olarak orta- ya atmıştı. Devletçilik bir gaye değil, bir vasıta olacaktı. Gayesi, siyasette olduğu gibi iktisat- ça da kendine hâkim, ileri teknikli ve sınıf kav- galarına, kanunların zoruyla değil de sosyal ya- pı dolayısıyla sürüklenmeyen, ahenkli biremni- yet nizâmına vücut vermekti..." "... sanayi kurmak, fakat bu sermaye üstün- de bir oligarştnin şımanklığırta yol açmamak; dev- leti geliştirmek, fakat ferdi köle haline getirme- mek; hülâsa iptidailikten kurtulmak, fakat hem sınıf mücadelelerini besleyen 'liberal' bir de- mokrasinin, hem de kanlı bir sınıf 'diktatöriüğü- nün' ağına düşmemek! Hülâsa bir sosyal dev- let yapısında planlı, disiplinli bir 'Karma Ekono- mi'!, 'Kadro'nun müdafaa ettiği 'devletçilik' buy- du. Memleket ölçüsünde bir teşkilatianma ve kal- kınma davasıydı..." (Aynı eser, s.450) Celeceği uzaktan görmek!.. Sevket Süreyya bey'in, Anadolu Ihtilâli ve In- kılâbı'nın 'ideolojisini', Galiyefçi tezlere daya- nfrak geliştirmek teşebbüsü, 20'li yıllann ikinci ya- rısına dayanır: Afyonkarahisar Cezaevi'nde 'Mu- âsırTürkiye'nin Iktisâdi inkişaf Istikametleri' ki- tabına başlamış, tahliyesini müteakip çalışmasını An- kara'ya, Maarif Vekâleti'ne göndermiştı. Vekâlet, eseri İstanbul Darülfünun'u Hukuk Fakültesi'ne tetkik ettiriyor; verilen rapor, çalışmanın ilmi oldu- ğunu kabul ve izah: fakat, metodunun 'tarihi mad- diyatçılık' (materyalizm) olmasını eleştiımiştir. Gâ- zi'nin sonradan incelediği tezi, buna rağmen, 'de- ğerii bir eser' olarak karşıladıgı, 'Çok büyük sayı- larda basılıp yayılmasını istediği'ni biliyoruz. 'Kadro', işte oradan doğan fikir platformu üzeri- ne; Yakup Kadri, Ismail Hüsrev, Vedat r4edim, Bur- han Belge, Şevki Yazman ve Şevket Süreyya beyler tarafından örgütlenmişti: sağdan ve soldan, sert tepkilerie karşılandı: Moskova Komünistliği ona 'faşist', Batı, 'liberalliği', 'komünist', iş çevre- leri 'tptaliter' diyordu! Gerçekte bütün kabahati yüz- yılın ikinci yansında, gezegen ölçüsünde doğrula- nacak bir 'gerçeği', çok önceden görmek ve söy- lemiş olmaktı! Gâzi Mustafa Kemal Paşa'nın, 'Kadrocular'ın arkasında durması, acaba onun da, daha o zaman- dan, 'ufkun arkasını görebilmesinden' doğmamış mıydı? httpV/ www. prizma.net tr/ A İLHAN http^/www.eda.tr/-bikjiyay/yazar/ailhan.htlm
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle