Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 ARALIK 1999 SALJ
HABERLER
Gündeş'iı sağhk
durumu
• İstanbul Haber Servisi -
Metropolitan Florence
Nightingale Hastanesi'nde 2
önemli beyin ameliyaü
geçiren şarkıcı Ebru
Gündeş'in, bu sabah yoğun
bakım servisinden
çıkaniarak normal bir odaya
aluıabileceği belirtildi.
Gündeş'in ameliyatlannı
gerçekleştiren nöroşirurji
uzmanı Prof. Dr. Cengiz
Kuday yaptığı açıklamada,
Gündeş'in sağlık
dunımunda, arzu edilen
doğrultuda bir iyileşmenın
devam ettiğını bildırdı.
5 bii öğretici
alınacak
• ANKARA(AA)-Sekiz
yıllık kesintisiz ilköğretim
uygulamasının ihtiyaç
duydugu 5 bin Ingilizce dil
öğreticisi alınacak. tngılızce
dil öğreticisi olarak Ingılizce
Öğretmenliği Bölümü,
tngiliz Dili ve Edebiyatı,
Amerikan Kültürü ve
Edebiyaü, en az 30 kredilik
İngilizce eğitimi aldığını
belgelendirmek kaydıyla Dil
Bilimi bölümleri, fngüizce
Mütercim Tercümanlık
bölümleri, yabancı dille
öğretim yapan
yükseköğretim kurumlannın
lisans düzeyinde lngilizce
öğretim yapan
bölümlerinden mezun
olanlar başvurabilecekler.
'Atatürkçü
Düşünce Gençfiğf
• İstanbul Haber Servisi -
Atatürkçü Düşünce Derneği
(ADD)Gençlik
Komisyonlan ve Atatürkçü
Düşünce Kulüpleri (ADK),
yaptıklan yazılı açıklamada,
Türkiye"ıün bağımsızlığına
ve Cumhuriyet devrimlerine
sahip çıkmak amacıyla
"Atatürkçü Düşünce
Gençliği" adı altında
birleştiklenni belirttiler.
ADD Kadıköy, Maltepe,
Üsküdar. Esenler. Bakırköy,
Ümraniye. Bayrampaşa
şubeleri gençlik
komisyonlan ve tÜ. Çapa
Tıp Fakültesi, Marmara
Üniversitesi'nin Göztepe,
Hukuk. İletişim ve tktisadi
ve tdari Bılimler Fakülteleri,
Boğaziçi ADK'lerinin bu
kuruluşa katıldıklan
belirtildi.
U.VakıfHaftası
kutlanıyor
• İstanbul Haber Servisi -
n.VakıfHaftası
kutlamalan. tstanbul
Vakıflar Bölge Müdürü
Ümit Çoban ve bazı özel
vakıf temsilcilerinin Taksim
Cumhuriyet Anıtı'na çelenk
koymasıyla başladı. Hafta
nedenıyle Vakıflar Bölge
Müdürlüğü Hizmet
Binası'nda konuşan Çoban,
'•1983yılmdanberi
kutlanmakta olan Vakıflar
Haftası'nın. bu yıl 12
Arahk'a kadar süreceğini"
söyledi.
İnsan hakları
konferansı
• tstanbul Haber Servisi -
İstanbul îl Halk Kütüphanesi
Müdürlüğü. 10 Aralık İnsan
Haklan Günü nedeniyle
"însan Haklannın Evrensel
Boyutlan ve Türkiye "
konulu bir panel düzenliyor.
İstanbul Bılgı Cniversitesi
Öğretim Üyesi Doç. Dr.
Serap Yazıcı'nın vereceği
konferans il halk
kütüphanesinin konferans
salonunda saat 14.00'te
gerçekleşecek.
Denizotobüsü ek
seferlepi
• İstanbul Haber Senisi -
İstanbul Büyükşehır
Belediyesi Başkanlığı, deniz
otobüslen seferlerinde,
perşembe gününden itibaren
mevcut iş günleri tarifesine
ek seferler koyacağını ve
bazı seferlerin saatlerinde
değişiklıkler yapacağıru
belirtti. Ek seferler Bostancı-
Kabataş, Kabataş-Bostancı,
Karaköy, Eminönü ve
Yenikapı-Bostancı arasmda
uygulanacak
Gerek güneş enerjisi gerekse de rüzgâr enerjisi kullanımı, şimdikiyle kıyaslanamayacak düzeylere tırmanacak -1
Nükleer enerji ve TüridyeProf. Dr. TOLGA YARMAN
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, eski Nük-
leer Güvenlik Komitesi ve Danışma Kurulu
üyesi, Galatasaray Üniversitesi öğretim
üyesi
Konuya girmeden önce, bfeni anlayışla kar-
şüayacaklanna güvenerek, çevreci dostlara
bir iki eleştirimi yönelteyim istiyorum.
Hiçbir eylem, doğru dürüst bir ideoloji (fi-
kirbilim) üstüne oturmadıkça etkili ve kalıcı
olamaz.
Bu ise, fıkirlerde düzgün bir dennlık ve tu-
tarhlık, ayru zamanda da, derli toplu bir söy-
lemi gerektirir. Her fırsatta, güzel duygula-
nnı haykırma eğilimini taşıyan, sorurnluluk
duygusu kuvvetli, yüreği pek çevreci dostla-
nn, hemen hepsinin duyarlılıklanna çok sem-
pati duyuyorum.
Ne var ki, daha önceki örnekleri itıbanyla
sergilendiğine tanık olduğumuz, içtenlikli,
ancak "kaotik" her türlü gelişme, amaçla-
nan eylernin gücünü azaltacak, eylemcilerin
inandıncılığına gölge düşürecektir.
Alınganlık konusu yapılmayacağına inana-
rak ifade edeyim, oturmuş hiçbir toplumsal
hareketin can vereceği etkinlikte; hareket
sözcüsü yanı sıra, hareket merkez kurul üye-
lerinin, hepsinin; o arada, hareketin hemen
neredeyse tüm mensuplannm konuştuğuna;
konuşanlann, bunu üstelik ıyice dağınık bir
biçimde yapnklanna tanık olmayız; değil mi?
Diğer yandan, çok kere yazdığım, söyle-
di ğim bir çerçevede... Ne tek başına "nükte-
er enerji ûretimine karşı durmak" Daha
olumsuzu... Tam öyle olmasa bile, daha çok
bır^saplanti'tabtosucagnşöraıubeDibirdıı-
yarhnktan kök ahyor olsa da, geneide tatmin-
kâr bir içerik sergilemeyen, "Balıklan öldü-
reeek!", "Akdeniz'i ısrtacak!" gibi, "gerçek-
lerie de hiç bağdaşmayan iddialarla nükleere
ve sırf nûkleere karşı çıkmak"... Böyle bir
sürüklenme içinde söz edilişe, şaşınyor ve
üzülüyor olarak beürteyim, "Akkuyu'ya şün-
diden gömülmüş oldağu iddia edilecek, ya-
bana menşeeli nükleer ankiardan dolayı,çev-
rede kanser vakalannın çoğaldığını", aslı as-
tan olmadan gazete manşetine taşıyacak bir
gürlükte savlamak... Ne de hatta (elbette ön-
ceki yaklaşımla hiç kıyaslanmayacak, tersi-
ne gayet saygıdeğer bir çızgıde sayılacak a-
ma) toplumumuzda ve dünyamızda yaşanan
olumsuzluklan "görecefi önemleriyle" birlik-
te gözetmeyen. "salt çevred", daha da kötü-
sü, "sah nükleer karşıtı" bir profıl çizip, ey-
lem yapmak... "Geniş kitlelerin özkmJeriyle
örtüşnıe", dolayısıyla da "idtleseUeşme'", bu-
na da bağlı olarak "yapünmcı olma" kıstas-
lannı sağlayamama tehlikesi ile karşı karşı-
yadır. Buna önemle dikkat çekmek isterim.
Bakıyorum, çevreci dostlann birçoğu, bir-
birlerini "nükleer karşra" olarak anıyor, bu
isımle çağınyorlar. Bana göre, kendilerini
tasnifte, farkında olmasalar da, hafife alıyor
ve eksik tanımlıyor oluyorlar. İnsan tabii,
"nûkleere karşı" olabilir. Bu, herhangi baş-
ka bir demokratik tavır gibi, çok saygıdeğer-
dir. Ama mücadele biçirm işte bu ve yalmz-
ca bu olguya raptoluyorsa; burada, üzerinde
durulması gerekli, bir dengesizlik mevcut de-
mektir.
"Nûkleere karşrtuk", geniş bir ideoloj inin,
olsa olsa bir bölümünü, hatta belki, böyle bir
ideolojinin, "enerji görüşü bölümünün" bir
"alt böhlmünü" oluşturabilır. tşaret ettiğim
derinliklere ulaşümaz ise; kimse ahnmasın,
etraftaki farklı farklı doğrulrulardaki, ama
son toplamda "malum alarurkalıkortakpay-
dasında kesişen" çokça eylemle, aynı basiret
özrüne sıkışüır.
Önemli bir diğer nokta da kanımca şu:
Nükleer karşıtlan, kendi bakış açılan itıba-
nyla ve doğallıkla, nükleer enerjiye, kesin-
kes karşı çıkıyorlar. Bu çerçevede de, salt
nükleer enerji üretiminin olumsuzluklanna
dönük argümanlara yoğunlaşıyorlar. (Bu, on-
lar açısından, dediğün gibi, anlaşüır olmak-
tadır.) Nedir ki, böyle davrarurken, nükleer
beylere birçok koz verdikleri bir yana, onla-
nn, birazdan dikkate getireceğim, birbirinden
vahim yanlışlanna karşı çıkmaktan, farkın-
da bile olmadan uzak düşüyorlar. Bunu, kit-
leselleşmenin önünde duran, bir yaklaşım za-
afi olarak tasnif etmenin yerinde olacağmı
düşünüyorum. Ayrmtılı bir bakış açısını, bü-
tünselliği, nihayette de kitleselleşmeyi içeren
bir siyasallaşma, hemen yakalanamayabilir.
Ama böyle bir amaca dönük durma gereğini
ıskalamanın bedeli, ulaşılmak istenen kitle
tarafından, son toplamda maalesef benim-
senmemek olur.
Çevreci kaygılar
~W~ y e r halükârda şunu belirteyim ki, çev-
M—M reci dostlann, ne denli abartılı bulu-
M. M. nursa bulunsun, hassasiyetlerinin,
esas olarak ise safiyaneliklerinin, toplumsal
bir güven kaynağı olarak gözetilmesi gerek-
tiğini düşünüyorum.
Şu iki hususu da kaycjetmezsem çevreci
dostlara haksızlık etmiş olunım: Birincisi,
onaylayalun onaylamayalım, "nûkleere kar-
şrthk" çerçevesinde çevTecilerin, sırf, nükle-
er gelişmeleri takibe dönük olarak sergiledik-
leri "teyakkuzgsyreti'' dahi, başlı başına, tam
zamanlı bir çaba gerektirmektedir. Bu çaba,
kökteki yargı ne olursa olsun, gayet saygıde-
gerdir; "demokrasinin", dolayısıyla da, böy-
le bir zeminde, yurttaşlann gerçekleştirecek-
leri "iş bölûmünün" gereği sayılmalıdır ve
kutlanmalıdır. İkincisi, çevreci dostlann bü-
yük bir bölümü, bir bütünsellik arayışı için-
dedir; özellikle de *^enflenebüır enerji kay-
naklannm" bugünkünden daha çok kulla-
nım alanına dahil edilmesi konusunda siya-
salar geliştirmeye özen sarfetmektedirler.
Yazının bu aşamasında, yıllardır dikkate
getirdiğim, ne ki, hâlâ özellikle "nükleer ma-
cera" peşindeki beylerce, kavrandığını hiç
sanmadığım, görüşleri (bir çır-
pıda sayılamayacak kadar çok
yazı-çıziden, bakınız örneğin,
"Türldye'de Güneş Enerjisi
Umudu", Milliyet, 24 Ağustos
1979, "Nükleer Enerji Gözden
Neden Düşüyor?", Cumhuri-
yet, 21-23 Temmuz 1984,
"Nükleer Santral Seçim Kara-
n Arük Siyasal Niteliklidir!",
Milliyet, 29 Eylül 1984, "Tür-
krye'de Güneş Enerjisi", Cum-
huriyet, 4-7 Kasım 1984, "SPD
Enerji Poütikası ve Türkiye",
Cumhuriyet, 1 Ekim 1986,
"Geçmişte ve Bugün Nükleer
Enerji Tarüşması", Kitap, Esin
Yayınevı, 1995, "Nükteer Sant-
ralMevknOlarak Akkuva Üze-
rine Görüş", TMMOBİnşaat
Mûhendisleri Odası, Sayı 31,
Mart 1997, "Un Systeme de
Croyance Cosmkjue", Kitap,
Editions Quorum, Belçika,
1997, "Orta As>«'da Nükleer
Detaset, Orta Doğu \e Türki)«",
MiUiyet, 3 Haziran 1998,
"Deprem ve Nükleer Santral
Projesi", Makale, Cunhuriyet,
1 Temmuz 1998, "Kökten
Nükleerci Yaklasımın Dayand-
maz Yantaşlan", Cumhunyet,
5-6 Temmuz 1998, "Nudear
Power in Turke>", Toronto Star,
20 Ocak 1999, "NuckarPnmer
in Turkey: Debating VVheather
To Build The Country's Fırst
Nuclear Pw*er Plant", Nuclear
WorldScan, No. 9-10, Eylül-
Ekim 1999), hızlıca özetleye-
yim istiyorum.
Temel nükleer
teoremler
f öz konusu çerçevede, ev-
velce dikkatlere sundu-
ğumşuw
temelteoremle-
ri" hatrrlatacağım:
• Türkiye'de, nükleer enerji
üretimi, bugün; 1970'lerinbaş-
lanndan bugünlere bakıldığm-
da ("talep,maalesef,bugün kul-
lanmakta olduğumuz enerji
hacminin iki kaü daha yüksek"
olarak hesabedildiği, o arada
talebi karşılayacak "hidronk ve
kömür kaynaklannıızın".
elektrik üretiminde üstlenecek-
leri "pay", bugün belirlenenden "yaklaşık
yanyanya daha az" olarak öngörüldüğü, ay-
nca örneğın "Sibirya doğalgaa'" gibi, günde-
me epeydir girmiş birçok seçenek, o günler-
den bugünlere bakıldığında, stoklarda bulun-
madığı için), sanıldığından iyice farklı ola-
rak, "teknikbirzorunhüuk", değildir; "siya-
sibirtercih konusu veseçenektir"; "teknikzo-
rnnluhıkolduğuna" daır iddialar, deyımı ba-
ğışlayın, "safeatadn-" ya da (ınanın kimler-
dir, biliyor değilim, ancak) ağurlıklı birileri-
nin çıkar dümeninde, herhalde entrika ağır-
lıklı. "örtülü bir siyasi manevra* aracıdır.
• Keban barajımızuı ürettıği kadar bır
elektrik enerjisi sağlayacak ilk nükleer sant-
ral (1000 MW) (tasarlandığı şekliyle) devre-
ye alındığında (hiç olacak gibi görünmüyor,
ancak, mutasavvır olarak 2005), Türkiye'nin
elektrik kurulu (net) gücü, yuvarlak 40.000
MW kadar olacaktır. Bu açıdan, Türkiye'de
(kırkta birlik, yani göreneklerimizde, kırkta
birlik, "zekât" düzeyindeki) nükleer enerji
üretirrıinin, "zornnlu" olduğunu iddia etmek,
"kavrayışta maluliyet" demektir.
• Nükleer santral satın alınarak, nükleer
teknoloji sahibi olunmaz.
• Atom bombası da yapılamaz.
• Aynca Türkiye, "NI ökleer Silahlann Ya-
yılınasının Önlenmesi Anlaşması"na (NPT)
imza koymuş ülkelerden biridir. Yanı nükle-
er silah yapmayacağmı taahhüt etmiş bulun-
maktadır.
• Nükleer yakıt üzerme "strateji" kurul-
maz; çünkü nükleer yakıt; o da reaktöre ko-
nacak hale getirilmiş (yani, u
ham ipek" ba-
zında bir benzetme yapacak olursak, "ipekli
knmaştan" da öte, "ipekK gtysi" haline dö-
nüştürühnüş gibi) olarak; nükleer santral ku-
ruluş masrafianmn içinde, yaklaşık yüzde
birlik bir yer işgal eder.
Uranyum rezervl
emekki, Türkiye'nin, 10.000 tondü-
zeyindeki uranyum rezervi, olsa ol-
sa(oda Keban Barajı kadar bir nük-
leer santrala bir ömür boyu, yani otuz yıl bir
süreyle, ancak yetecek) "taktik", hatta tam o
bile değil, (tabiatıyla son toplamda belli bir
önemi haiz, ancak işte katiyen stratejik önem-
de olmayan) "teknik bir parametre" oluştu-
rur.
• Türkiye'nin toryum rezervlerinden, bu
çerçevede bahis ise abestir; çünkü toryum
"fısfl" (nükleer olarak. "doğnıdan yanabi-
Br") değildir. (Toryum "fertfldir", yani "do-
ğurgandır", doğrudan yanmaz, yanacak nük-
leer maddenin oluşturulmasına yataklık
eder.)
• Diğer bir yandan (ülkemizdeki 400.000
ton tutanndaki, gerçekten
çarpıcı bir hacimde olmakla
beraber), "toryıımdan" bahis
ile, doğal uranyum içinde
(yüzde 1 'den az "fisfl uran-
yum" yanında yer alan), yüz-
de 99'dan bıraz fazla bir oran-
daki (plütonyum üretilebilir)
"doğurgan uranyumdan" ba-
his, özdeştir. (Çünkü işte, bu
her iki madde de, "nükleer
olarak yanabiKr madde" üre-
timine yataklık edebilmekte-
dir.)
• Böyle bir açıdan, Türki-
ye'nin yuvarlak 10.000 ton
tutanndaki uranyum rezervi,
nazari olarak, yaklaşık
10.000 tonluk plütonynma
gebedir. Bu ise, yıne nazari
olarak, Keban Barajımız gü-
cündeki yus'arlak 300 nükle-
er santrala, bunlann ömürle-
ri boyunca (yaklaşık 30 yıl)
yeterdir; ama, bu bir "fanta-
ziden" ibarettir; çünkü bızim,
doğal uranyumdan hareketle
plütonyum üretmemize, ya-
kın bır gelecekte pratikçe im-
kânyoktur.
• Şunu da belirteyim ki,
geneide böyle bir yaklaşım,
sözünü ettiğun hacimde ola-
rak, yakın bir gelecek için,
diinya devleri açısından da
fevkalade zordur; dolayısıyla
(nükleer bomba üretımıne
dönük yaklaşunlar dışında),
çoğunlukla terk edilmiş bir
teknolojiyi işaret etmektedir.
Yanlı; tutum
•r/r
ısacası, "uranyumu-
mL muzungebeolabikce-
-M.M* gi plütonyumdan"
bahis, ne kadar gerçek dışıy-
sa, "toryum rezenierimia"
öne çekerek şişinmek, hele
bunu bir nükleer strateji ko-
nusu olarak gözetmek, işte o
kadar abestir.
• Toryum konusunun,
nükleer beylerimizce ortaya
atıhnası ise dehşetli bir vu-
kufsuzluktur.
• Bu işlere çok fazla me-
raklı olup, çok fazla umutlar
bağlayan, ama "teknik
adam" olsalar da, bir türlü akıl erdiremeyen-
ler için, hadi bari şunu da kaydedeyim: 1 ki-
logram (kg) "fisfl uramTimla", Keban Bara-
jı'mn (1000 MW) bütün bir gün boyunca
ürettiği kadar çok "enerji" üretilebilir; "sant-
ral verimi", yani, "net olarak üretilen ekkrik
enerjisinin, toplam olarak üretilen ısıl enerji-
ye oranı", geneide olduğu gıbı, yaklaşık 0.3
düzeyindeyse, 1 kg
tt
fjsiluranyuinla"demek
ki kabaca, dediğirnin (yani, Keban Barajı'nın
bütün bir gün boyunca ürettiği elektrik ener-
jisinin) üçte biri kadar, "elektrik enerjisi"
üretilebilir. O halde, yaklaşık 1000 kg "flsfl
uranyumla" Keban Barajı'nın bütün bir yıl-
da ürettiği kadar çok elektrik enerjisi üretile-
bilir. Doğal uranyumda yaklaşık yüzde 1 fi-
sil uranyum bulunduğuna göre, 1000 kg fı-
sil uranyum, nükleer enerji kapasitesi itıba-
nyla, yuvarlak 100 ton doğal uranyuma eş-
değer olur. Bu da, işte demek ki, Keban Ba-
rajı kadar elektrik enerjisi üreten bir nükleer
santralın, yuvarlak "bir yilbk yakıt gereksin-
mesini" oluşturur. Yukarıda, yurdumuzdaki
uranyum ve toryum gizillerimize dönük ola-
rak dikkate getirdiğım (ve şımdilerde üniver-
site birinci sınıf öğrencilerimizin bile bilebil-
diği) olgular ve çıkarsamalar, böylelikle uma-
nm, daha kolay kavranabilecektir.
• Diğer bir yandan, nükleer santrallar, ko-
şullann dayatması uzantısmda, kabuk değiş-
tinnektedir. Gerek ABD'de, gerekse de Av-
rupa'da, bugünkülere oranla, daha küçük, da-
ha güvenli, daha ucuz, nükleer reaktör sis-
temleri üzerinde çalışmalar, araşnrmalar ya-
pılmaktadır; girişimler geliştirilrnektedir.
# Aym çerçevede; olası kazalara dönük
güvenlik önlemlerinin arttuıhnası; lisans iş-
lemlerinin demokratik uygulamalar itibany-
la uzadıkça uzayan süreler gerektirmesi; nük-
leer santralın ömrünün sonundaki söküm
masraflannm; keza, nükleer anklann defin
meselelerine dönük yatırım ve harcamalann,
astan yüzünden pahalıya gelmesi; neticede
de gitgide artan kamuoyu baskısı dolayısıy-
la, nükleer enerji üretimi, bütün dünyada du-
raksamaktadır. Batı'da halen, inşa halinde
olan ya da sipariş edilmiş bulunan tek bir
nükleer santral yoktur. • . ,.•; :
Kredl olanakları
u süreçte, zor durumda kalmış şirket-
lerin ülkemize getirdikleri kredı ola-
naklanndan yararlanmayı seçmek,
tabu bir stratejidir.
• Ancak, gerekmesı durumuna dönük ola-
rak, yeni nesil nükleer santrallann, keza baş-
ka enerji olanaklanrun gelişmesıni beklemek
de bir stratejidir; bu arada Rus, İran, Türk-
memstan ve Katar doğalgazınm fevkalade
önemli bir "kavşak mevkii" olduğumuza ya
da olmakta bulunduğumuza göre, şimdiler-
de bolca (aynca nûkleere oranla, her halde
yan yanya daha ucuz) doğal gaza yönelmek
de, kuşkusuz, akılcı görünen bir stratejidir.
9 Buna rağmen, nûkleere yönelmek ise;
bize doğal gaz vermek isteyecekleri, müşte-
rileri ne denli çok olursa olsun, nispi yakın-
lığunız ve tüketim güvencemiz dolayısıyla,
başta Rusya'yı, özellikle de Türkmenistan'ı,
açıklaması ve savunması güç biçimde, "kûs-
türmek" demek olmaktadır.
~W y a l e n yuvarlak, yılhk, 10 milyon ton
m—M petrol eşdeğeri olan doğal gaz tüke-
JLJL tımımızın, yırmı yılda, rahatlıkla
bunun sekiz kauna gelebileceğinin hesaplan-
dığı, o arada Türkiye'nin, doğal gaz itibariy-
le yalnızca "stratejik bir kavşak" değil, aynı
zamanda "sancısını seçebilecek obna aynca-
hğı" dolayısıyla, "pazarnk kabih'yetF olduk-
ça yüksek bu" "muşteri" konumuna yüksel-
mekte olduğu, herhalde, önemle vurgulan-
maluttr.
% Diğer bir yandan, ülkemızde, ilerideki
yıllarda, gerek güneş enerjisi gerelcse de rüz-
gâr enerjisi kullanımının, şimdikiyle kıyas-
lanamayacak düzeylere tırmanabileceği de
belirtilemelidir.
• Bu sözlerimle; "Nükleer obnasm!" de-
medığimi, ama, "nükleerin de ülkemizde,bu-
gün arük hiç bir biçimde bir zorunluhık ol-
madıguu", işaret ettiğimi belirtmek isterim.
Akkuyu Mevkii'ne Gelince...
Nükleer santral mevkii olarak, çeyrek yüz-
yıl önce, bilhassa tstanbul odaklı "yük mer-
ziııe yalanhgı", o arada "deprem açısından
fazlaca etkin olmamaa", sebeplenyle göze-
tilen, Trakya Bölgemiz'in Karadeniz sahille-
ri; o zamanlar Doğu Bloku üyesi Bulgaristan
ile, NATO müttefikmüz, ancak, beraberinde
sorunlar yaşadığımız Yunanistan'a yaknıhğı
dolayısıyla, başka bir deyişle "stratejik mü-
lahazalarla", terkedilmek gerekince; Akku-
yu mevkiine yakmsanmıştı. Bu mevkiinin,
özellikle "deprem" açısmdan, uygun olduğu
düşünülmüştü. Ama burası, bugün için hiç
uygun değildir.
Çünkü, bir defa "konjonktür" (Türkiye'de
ve Dünya'daki yapısal özellikler) değişmiş-
tir; Doğu Bloku yıkümışnr. Yunanistan ile so-
runlar hâlâ vardır, ama, Güney'de Kıbns ile
de sorunlar vardır. Hatta, bir bakıma Akku-
yu, Kıbns'a, ya da Girit'e yerleştirümesi gün-
deme gelmiş olan "orta menziUi fuzeler" do-
layısıyla, daha da stratejik bır mevkii özelli-
ği edinmektedir, denilebiür.
Başka bir deyişle, Trakya Bölgemiz artık,
stratejik mülahazalar yüzünden dışlanmak
zorunluluğu ile karşı karşıya değildir. Ve e-
sas Akkuyu, belki öyle bir sebeple dışlan-
mak durumundadır.
Enerji kayıpları ::
-•••
i
A ynca Akkuyu, Yük Merkezi'nden
/ • "görecett" olarak uzaktır. Bu durum-
 M. da, enerji taşınması sırasında kayıp-
lar artar. Diğer bir yandan, Akkuyu, aşağı-
da dikkate getirdiğim ("turizmimize olumsuz
etki" ve sair), nedenler dolayısıyla da, bugün
için, hiç uygun bir yer seçimi oluşturmamak-
tadn-. Bir nükleer santral kurulmasına, siya-
seten muhakkak ve muhakkak karar verili-
yorsa, demek ki uygun yer, Trakya'mn Ka-
radeniz sahillerindedir.
Bu aşamada, behemahal, "Akkuyu, o za-
man uygun bulundu da şimdi neden uygun
olmuyormuş ki!", sorusunu, "Ya 'sıfir' ya
'bir', 'bir' değilse 'sıfirdır', 'sıfır' değilse
'birdir', ne 'sıfir' ne 'bir' olamaz, hem 'sıfir'
hem 'bir' de olamaz, bunun dışında ise, bir-
şey katiyen olamaz!", "teneke mantık" kur-
gusundan çıkamayarak, bu çerçevede ve mu-
hakkak cevaplandırmak isteyeceklere, şunu
söylemeliyım ki, sözgelişı, "Kanuni zama-
nuıda, şimdiki Taksim Meydanı'nnı yerine,
bir 'hamam' yapılması uygun bulunmustur"
da. "böyle bir girişim bugün artık için hiç uy-
gun olmayabinT", değil mı!.. Dolayısıyla, Ka-
nuni zamanında Taksim'e hamam kurma
ruhsatı verihnişse, böyle bir tasarruf, bugün
oraya hamam kurmak uygun olmayacak di-
ye, muhakkak yanlış bir tasarruf ohışturma
kıskacında, değildir. Aynca şu da görülse iyi
olur ki, hamam kurma ruhsatı, hamamın ku-
rulacak olması zorunluluğu yolunda bir fer-
man, değildir; ruhsat istihsalinden sonra, ha-
mam kurula da bilir, kuruunaya da bilir.
SÜRECEK