19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 ARALIK 1999 SALI HABERLER DUNYADA BUGÜN AIİSİRMEN Doğru Çerçeve Bütcegörüşmeleri sırasında, özellikle Mesut Yılmaz ve Devlet Bahçeli'nin konuşmalan il- gi çekici öğelerie doluydu. ANAP Genel Baş- ' kanı Yılmaz, partisinin elde ettiği yetersiz so- * nuçlarda, kendi imajının daetkisi olduğunu dü- ~ şünüyoroimalı ki, yine yeni bir imaj arayışına gir- .rnişbulünuyor. _ Doğrusunu isterseniz, bunca yıl kamuoyu önünde görüntü vermiş ve. kendisi hakkında, olaylann, davranışlannın oluşturduğu bir izlenim bırakmış olan lidederin birden görüntü degiş- tirmelerinin inandıncı olmasını beklemek güç- ? tör. Mesut Bey'in liberal görünen açılımlanna iyi bakınız. O içten bir liberalizmden çok, çeşitli gruplardan oy toplamayı hedefleyen eklektik bir tavn benimsiyor. Belki de, Devlet Bahçeli'nin, özünü değilse bi- le görüntüsünü, merkez sağ bir partiye çevir- meye çalıştığı MHP'nin kendi tabanından ko- paracağı oylan başka yerlerden gidermeye ça- İıştyor. AB'nin yolunun Diyarbakır'dan geçtiği- ni söylerken, belkı bu kökendeki yurttaşlan ken- -di yanına çekmeyi kuruyor. Bu tür girişimlerin geçmişte ne sonuçlar ver- diğine dikkat etmesinde, bölge seçmeninin na- ;file okşamalara çok yatkın olmayan radikal tu- x tumuna daha bir yakından eğilmesinde, Mesut : Bey'in kendi hesaplannı gerçekleştirebilmesi - açısından gerçekten ihtiyacı var. öte yandan, liberalizminin ardında '2. Cum- huriyerç/ter'inkine yaklaşan söylemleri ve laik- lik karşısındaki sureti Hak'tan gözüken örtülü söylemleri, Mesut Bey'in, eskiden beri sürdür- düğü din sömürüsü politikasına devam etmek istediği izlenimini yaratıyor. ••• Bütçe görüşmeleri sırasında, Devlet Bahçe- li'nin yaptığı konuşma da, partisini hiç değilse görünüşte merkez sağ bir çizgiye sokma polî- tikasının, örgüt ve seçmen tabanında doğurdu- ı ğu tepkilerin, Genel Başkan'a kadar ulaştığını ve onu hayli tedirgin ettiğini gösteriyor. Söz konusu tepkilerin Bahçeli'nin politikasın- da radikal değişikliklere mi yol açacağını, yok- sazaman zaman yatıştıncı konuşmalarlayetin- mek yolunu tutmasına mı neden olacağını önü- müzdeki dönemde göreceğiz. Ama Bahçeli'nin konuşmalan arasında, yakın gelecekte en tehlikeli sonucu doğuracak olanı, Ocalan'ın idamı ile ilgili olanıdır. Gerçi ocalan'ın cezasının infazı için Avrupa Insan Haklan Mahkemesi'nin karannın beklen- mesi görüşü ağırlık kazanmıştır, amaduygu sö- mürüsüne çok açık olan bu konunun özellikle, Çiller'in de kaşımasıyta birden alevlenip, bek- İenmedik gelişmelere gebe hale gelmesi de k'ımseyi fazta şaşırtmamalıdır. Bahçeli'nin, cezanın infazından yana açıkça tavır koymak zorunluluğunu duyması da, bu duygu sömürülerinin sonucu olsa gerek. ••• Türkiye'nin Apo'nun idam cezasının infazın- dan ne kazanıp ne kaybedeceği konusu ger- çekten tartışmaya açıktır. Ama sanıyorum tartışmanın asıl doğru çerçe- vesi bu değil. Asıl tartışmamız gereken konu, Türkiye'nin AB uyeliği olsun olmasın, çağdaş bir demokrasiye yönelindiği söylenen bir yolda i- dam cezasını sürdürüp sürdürmemesi gereği- . d i r - Bu tartışmayı yaparken, 15 yıldır ülkemizde tdam cezalannın infaz edilmedikleri gerçeğini de göz önünde bulundurmamız gerekir. infaz et- meme olgusu, toplumun bu gerçeği içine sin- diremediğinin göstergesi değilse nedir? Şimdi konuyu, bu çerçeve içinde ele almak yerine, Apo'ya endekslemek demek, demokra- tik yönelimimizi de Öcalan'a bağlamaktan baş- ka ne anlam taşıyor? Eğer öcalan yakalanıp yargılandıktan sonra bile hâlâ demokratik yönelim önünde bir engel oluşturuyorsa, yakalanması neye yaradı ki? (5nun idamı yine demokrasimizi ona ipotek anlamını taşımayacak mı? 5 milyon dolar ek kaynak 'TUBİTAK aktif hale getirilecek' ANKARA (Cumhuri- yetBürosu)-Bilim ve Tek- noloji Yûksek Kuru- lu'nda, Helsinki zirvesnde Avrupa Birliği (AB) aday- lığı açıklanan Türkiye'de- ki bilım ve teknoloji çaüş- malannda eşgüdümün sağlanması için TÜBl- TAK'ın daha aktifhale ge- tirilmesi kararlaştınldı. Deprem hareketierini izle- mek üzere sismolojik veri bankasmın kunılması ön- görûlen kurulda, Marma- ra'nın dibindeki faylann belirienmesi ve olası dep- rcmin önceden kestirilme- sine yönelik incelemeler yapılması için TÜBl- TAK'a 5 milyon dolarlık kaynağın aktanlması ka- rara bağlandı. Uzun vadeli bilim ve teknoloji politikalan oluş- turmak üzere 4 Ekim 1983'te kurulan, ancak her yıl iki kere toplanması ge- rekirken bunu gerçekleş- tiremedığı için alınan ka- rarlan uygulama zemini bulamayan "Bftünve Tek- noloji Yûksek Kuru- lu"nun 5. toplantısı dün TÜBÎTAK'ta gerçekleşti- rildi. Başbakan Yardımcı- sı Devlet Bahceli kurulun açılışında yaptığı konuş- mada, enerjide felaketın yaşanmaması için önyar- gıdan uzak durulması ge- reku'ğini belirterek nükle- er santrallara* örtülü des- tek verdi. ToplanüyaMilli Savun- ma Bakanı Sabahattin Çakmakoğhı, Mıllı Eği- tım Bakanı Metin Bostan- aoğlu, Sağlık Bakanı Os- man Durmnş, Tanm ve Köyişleri Bakanı Hûsnü Yusuf Gökalp. Sanayi ve Ticaret Bakanı AhmetKe- nan Tannknhı, Orman Bakanı Nami Çağan, YÖK. Başkanı KemalGü- rüz, DPT Müsteşan Akın İzmirtioğlu, TAEK. Başka- nı CengizYalçm ve TÜBl- TAK Başkanı Namık Ke- mal Pak katıldı. Kurulda, Türkiye'nin AB adaylığı sürecinde üretim-teknolojik enteg- rasyonu kolaylaşnncı ulu- sal bilim ve teknoloji po- litikasını belırlemesi ge- rektiği vurgulandı. ------ -^ - *.•Imar planlanndaki yetkilerine bilimsel kısıtlamalar öngören yasa taslağına 'tepki' duyuyorlar nnar OKIÂYEKİNCİ Yaklaştk 14 yıldır unarplanlannı "yapma" ve "de- pştirroe" yetkilerini hemen hiçbir bilimsel ya da ya- sal denetım olmadan "özgürce" kullanmakta olan belediyeler, son depremlerin ardından gündeme ge- tirilen ve bu yetkilerinde "şehircilik,mimarkkve mü- hendisfik üketerine uygun davranmalannT amaçla- yan yenı yasal düzenİemelere de "tepkT gösteriyor- lar. Dünyanın hemen hiçbir "demokratik" ülkesinde olmayanböylesine geruş ve sımrsız bir "imardemok- rasisi" (!), yasal yetkilerini kentin ve toplumun ge- nel çıkarlan yerine arsa ve arazi rantını yükseltme doğrultusunda kullanmakta "serbest bırakılan" ve gıderek bunu bir "ahşkanhk" halıne getinp hatta "hak" olarak bile görmeye başlayan kimi belediye- leri o denlı etkilemiş. ki ömeğin; "Kentinizin planb- nnı yine siz vapm, ama kararlannıa tek başııuza de- ğfl uzman kurumbınn da kaolumia ahn'" şeklınde önenlere bile "tahammül" edemıyorlar. Bunun temelinde ise yine 14 yıldır süregelen de- netimsiz imar yetkileri sayesinde elde edilen olağa- nüstü >1iksek düzeydeki rantlardan bundan böyle *Şwksun kakna" kaygısı ve "telaşı'' yatıyor. • Kimi Ege belediyeleri, inşaat izni için 'jeolojik rapor' öngören yeni imar yönetmeliğinden 'davacı' olurken tstanbuFdaki belde belediyeleri de imar planı yetkilerinin 'kentsel bütünlüğe saygı' içinde kullanılmasını öngören Yerel Yönetimler Yasası Taslağı'na karşı 'ortak mücadele' karan aldılar... Çünkü unar planlan üzerinde sadece "halkın seç- tjkkri" siyasiler değil. eğer "halkuı yetiştirdikleri' uzmanlar da söz sahibi olabilirlerse, bu planlarda yi- ne aynı halkın "havasuu, suyunu, onnamnı, yeşflbıi, tarihini, doğasını yok etme" pahasına getınlen "spe- külatif imar kararlannı" üretmek de pek mümkün olmayacak. Böylece Türkıye'de, "seçilmişlere sav'gı'' adına ar- uk doruğa çıkmış bulunan ve son depremlerle de do- ruktaki yıkım ve ölüm oranını yaratan topluma, bi- lüne ve kente saygısız "rant detnokrasisi'" için, yeni bir yüzyıla da başlarken hiç değilse "dizginleıune" olanağı bulunacak... İnşaaü değiL 'iman' önemsiyoıiar Peki, beldiyelerde bu tepküeri doğuran ve ülkede- ki imar sürecinin arok bilimsel ve toplum yaranna bir disipline kaMişturulmasmı özleyen için de aynı tepkilere bakılarak "umutverid" bir niteiikkazanan yeni yasal düzenlemeler hangıleridir?.. Hemen şunubelırtelım ki Baryındıruk Bakanhğı ta- rafindan hazırlanarak Bakanlar Kurulu' nun onayını alma aşamasuıa getirilen ve *^apı denetimi" gıbi ya- şamsal bir teknik ve kamusal sorumluluğu tutup şim- di de u özd fırmalara" bağlamayı öngören yasa tas- lağı, yukarda belirtüen umut verici düzenlemelerden olmadığı gıbı kabul edilebilir de değıldır. Benzer şekilde yine aynı bakanhğın, mimar ve mühendıslere belli hazniık sürelerindensonra sınav- la "uzmanhk belgeâ" verilmesini öngören, ancak bu olumlu gibi görünen uygulamada mimar ve mühen- dis odalannı yine "devre dışma7 " çıkarüp, "etidsiz'' kılan düzenlemesi de sadece teknik elemanlann de- ğil, toplumun ve tüm aydın kesimlenn karşı çıkma- lan gereken bir anlayışı içeriyor. llginçtır, ikıde bir demokrasinin "beşigi'' oldukla- ruıı anımsatan belediyeler ise ömeğin işte bu gibi her yönüyle "anti-demokratik'' ve kamusal sorumluluk- lan bile "özdkştirea" yasa taslaklan karşısında "ses- siz" kalu-larken, imar yetkilerinin denetimini öngö- Parti Meelisi'nde örgüt tartişması • CHP'de görevden alınan örgütlerdeki yönetim değişikliği sorun oldu. Genel Sekreter Erdem, 45 gün içinde seçime gidilmesini isterken Okuducu ve Sevigen eski yönetimlerin göreve devam etmesini istedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP'nin önceki gün yapılan Parti Meclisi (PM) toplantısında, görevden alınan örgütlerdeki yönetim değişiklikleri tartışma konusu oldu. Guklal Okuducu ile Mehmet Sevigen, yeni yönetim seçimine karşı çıkarken, Genel Sekreter Tarhan Erdem, tüzük uyannca 45 gün içinde seçim yapılması gerektiğini belirtti. Tüzük kurultayı için Merkez Yönetim Kurulu'nun (MYK) öngördüğü Eylül 2000 tarihi PM tarafindan benimsenmezken, bazı PM üyeleri bu tarihin daha öne çekilmesi gerektiğini belirttıler. Gündemindeki maddelerin tümünü görüşemeyen PM'nin, 25-26 Arahk tarihlerinde ikinci bir toplantı yapması kararlaştınldı. Partinin kısa vadede "Künsdkşme" ve "AB'ye aday üyetik süred" konulannı tartişması görüşü bemmsendi. CHP'nin önceki gün başlayan PM toplantısı, dün sabahın ilk saatlerine kadar sürdü. Gündemın yoğunluğu nedeniyle, kadm ve gençlik koüan yönetmeliİderi, seçim sonuçlannın değerlendirilmesi konulan görüşülemedi. PM'nin 25-26 Arahk günlerinde yeniden topianarak, yanm kalan gündem maddelerini ele alması kararlaştınldı. Türkiye'nin AB'ye aday üyeliği, nükleer santral ve küreselleşme konulannda değerlendirmelerin yapıldığı önceki günkü PM'de, örgütle ilgili konular görüşülürken zaman zaman tartışmalar yaşandı. Hükümetin AB adaylığına giden yol için yapmayı "şnndi" öngördüğü pek çok uygulamanın, CHP tarafindan daha önce çok kez gündeme getirildiği vurgulandı. Partinin, önümüzdekı günlerde "AB'ye geçiş sürecinde neler yapılabüeceğT, "Devietin yeniden yapüanması" ve "Küreselİeşme" konulannı tartişması görüşü bemmsendi. Adan 'dan öğrencüere destek DYP Gead tdare Kunüu Üyesi ve tstanbul Milktveid- li Ceial Adan ile DYP tstanbul İl Başkanı Süleyman Soytu, boş geçen derslerine öğretmen istemiyle yaptık- lan \ürii> üş nedeniyle yargüanan 6 oğrenciyi ziyaret etti. GaziMahallesindeki Atatürk Çiftöği İlköğretim Okulu'nda öğrencileri zryaret eden Adan ve Soylu, bu- günkü hukok ststemmin 65 mttyon insanı suçtu yapa- bûecek nitelikte olduğunu belirttiler. Adan, "Anka- ra'da demokrasi nutku atanlar, öğremnek irteyen ço- cukiarüz«nDdebaskıkurarakdavaaçryorİJU- n diyeko- nuştu. Öğrenme taiebini, "geleceği kucaklamak'" o- laraknhekdL 12 ilin güvenlik yetkilileri şeriatçı örgütü masaya yatırdı 'HizbuDah MGK yoluıula* MAHMUTORAL DtYARBAKIR - Doğu ve Güneydo- ğu'daki 12 ilin jandarma ve etnniyet yet- kilileri, Olağanüstü Hal Bölge Valisi Gök- BSB Aydıner başkanlığında şeriatçı terör öıgütü Hızbullan'ı masaya yanrdı. Diyar- bakır'da gerçekleşen toplannda, Hizbul- lah'a yönelik operasyonlann ele ahndığı, çıkan sonuçlann önümüzdekı günlerde toplanacak olan yılın son Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısuıa götürüleceği öğrenildı. Son bir yıl içinde önce Mardin'in Kı- zıltepe ilçesinde, ardından Batman ve Di- yarbakır'da ele geçirilen Hizbullah örgü- tünün arşivlerinin bulunduğu 5 adet bilgi- sayar disketinden elde edilen bilgiler ve yapılan operasyonlann değerlendirildiği toplantıya Olağanüstü Hal Bölge \^lisı Gökhan Aydıner başkanlık etti. Toplantı- ya; Diyarbakır Valisi Cemil Serfaadh ve Emniyet Müdürü Gaffar Okkan. OHAL kapsamına giren Diyarbakır, Şırnak, Hak- kâri, Siirtve \^n, mücavir il kapsanuna gi- ren Bingöl, Batman, Tunceli, Bitlıs, Ela- zığ ve Muş ile Hizbullah*ın yogun faali- yetlerde bulunduğu Şanlıurfa obnak üze- re toplam 12 ılin emniyet müdüriüklerinin terörle mücadele ve istihbarat yetkilile- riyle il jandarma komutanlıklannın uz- manlan katıldı. Toplantıyla ilgili basuı mensuplannm sonılannı yanıtlayan Olağanüstü Hal Böl- ge Valisi Gökhan Aydıner, Hizbullah ör- gütü ile bundan sonrakı süreçte yapılacak mücadele konusunun ele atındığını bildir- di. OHAL ve mücavir illerden emniyet ve jandarma yetkililerinin bu örgütün eylem- leriyle ilgili dosyalar üzerinde bilgi alış- verişinde bulundukiannı belirten Aydmer şöyle konuştu: "Bu örgütün işkdiğj pek çok faffimeç- hul dosya, yapüan çahşmalar sonucu ap- ğa çıkanlmıştır. Faili mechul dosya kauna- dı diyebiliriz. Ancak hâlâ da var. Toplan- nda örgütün irtibatlannı ortaya çıkarmak için neler yapılabUeceğini görüşüp tarOş- ok. Bu bir nevi asayiş koordinasyon top- lantısı da sayüabiür. Her tüıiü terör bein miUet hem de devlet içm tehlikeDdir.'" Hizbullah zirvesinde, örgüte yönelik olarak özellikle son bir yıldanbu yana yo- ğunlaştınlan operasyonlar, örgütün yeni yapılanması, propaganda faaliyetleri ile disket çözümlerinde adı belirlendikten sonra sağlanan sahte kinüiklerle bölge dı- şına kaçan örgüt militanlannın yakalan- ması konusu ağuiıklı olarak görüşüldü. Son operasyonlarla militan ve ekonomik kaynak kaybına ugrayan örgütün yeniden toparlanmak için içinde bulunduğumuz ramazan aymdan yararlanarak yeni propa- ganda yöntemlerine yöneldiği beliriendi. Yetkililer, camilerde özellikle küçük ço- cuklar üzerinde etkı bırakmak için Kuran kurslan adı altında gece geç saatlere ka- dar propaganda yapıldığına dikkat çekti- ler. Buna önlem olarak da yatsı namazm- dan sonra camilerin kapatılmasuıı sağla- mak için sivil polislerin bölge genelinde görevlendirildiği belirtildi. ren düzenİemelere ise kryameti kopanyorlar. Anlaşılan bu belediyelerimizi, inşaatlan kimin ve nasıl denetleyeceği değil, bu inşaatlara verilecek "i- mar izûueri" ılgılendiriyor. Çünkü imar rantı, yapı- lann niteliğinden önce, "nereterde, kaç katiı vt han- gi yoğunhıkta" inşa edileceklenne dair "kararlar- U'eldeediliyor... 'Tepki duyulan' yönetmeük İşte bu kararlann, bundanböyle sadece arsa ve ara- zılerdeki rant beklentilerine göre değil, bilimin ve toplum yarannın öngördüğü ilkelerle alınabilmesi- ni hedefleyen başlıca iki yasal düzenlemeden bıri geçen eylül ayında yürürlüğe girerken, öbürü henüz "tasan" halinde. Yine Bayındırük ve tskân Bakanlığı'nca hazırla- narak 2 Eylül 1999 tarihli Resmi Gazete'de yayımla- narakyürürlüğe giren ve büyükşehir belediyeleri dı- şındaki tüm belediye sumlan içinde geçerli olan "i- mar yönetmeiiği değişiklikleri''birçok konudaolum- lu ve ileri düzeyde yeni önlemler getiriyor. "Ege Beledeyuer Birfiği* tarafindan, birçok bele- diyeyi "zora soktuğu" gerekçesiyle "iptal davaa" açılan bu yönetmeük, aslında belediyelen değil, in- şaat yapmak ya da yaptırmak isteyenlen "mimarnk ve mühendislik kurallanna uymaya" zorluyor. Çünkü ömeğin, bundan böyle inşaat izni verilebil- mesı için, ilgili arsanın "je- olojik raporunun" da jeolo- ji ve jeofizik mühendisleri- ne yaptınlnıasını öngören yönetmelik, meslek odalan- na da "flyelerinin mesleki hizmetkrmidenetleme" ola- nağı sağlıyor. Yönetmeliğın aynca, mi- marlannmühendislik proje- lerini, mühendislerin de mi- marlık projeleri yapmalan- nı "kesiijolarak engefleyen" hükümleri ile her türlü me- kânsal tasanmda "bedemel özürlülere de uygun" dü- zenİemelere yer verilmesini ve yapı malzemeleri ile tek- nolojisınde de TSE standart- laruun gözetihnesini öngö- ren maddeleri, Ege Beledi- yeler Birliği bütün bunlan "gereksizvezorluk yarana" bulsa bile. Türkiye'nin artık 21. yüzyılda yakalaması ge- reken imar hedeflerini oluş- turuyor... 1 * Belediyelerin tepki dtıy- duklan diğer yasal düzente- me ise lçışlen Bakanı Sadet- tin Tantan'ui özel ılgısı ve takıbı altında, mimariık ve şehircilik uzmanlanndan da gÖTüş almarak hazırlanan u Yerel Yönetimler Yasala- rrnda Değişiklik'' tasansı. Bu tasannın özellikle "ünarta" ilgili bölümü ise yine özellikle büyükşehir belediyelerine "konışB'' ko- numdaki, hatta büyükşehir yerieşme alannıuı 'İçinde'' olmalanna ragmen planla- ma yetkisi açısından "ba- da\Tanan"bekkbe- y ' tarafindan eleşti- rilmeye başlandı. Ömeğin tstanbul'daki ço- ğu "içme suyu kaynağı göl- lerikuşatan" bölgelerde ku- rulmuş 22 beldenin beiedi- ye başkanı, geçenlerde bir araya gelerek, lçişleri Ba- kanlığı'nm belde belediye- lennın imar planlannı bü- yükşehirden "bağunstz" yapma yetkilerine son veren taslağına "ortak mücadele'' karan aldılar. tstanbul'un en hassas bölgelerinde, adeta "yeni metropofler" yarata- cak şekilde yûksek yoğun- luklarda ve dengesiz imar sûreçleri başlatan bu beledi- yelerin arasında kimi az sa- yıdaki belediye başkanı "kentsel bütünkiğe saygıfc" davranmayı benınısermş ol- salar bile mevcut yasada bu yönde hiçbir sorumluhık bulunmadığı için genel uy- gulama tam tersi ömekletie gerçekleşiyor. İIFÎKNOKTASIIORAL ÇALIŞLAR [email protected] ANAP tideri Mesut Yı|maz'ın, orta geltşmişiik düzeyindeki bir ülkede nor- mal karşrlanacak sözleri, "devrimci" bir çtkış olarak kabul ediliyor. Ne di- yor Yılmaz: "Avrupa'nın yolu Diyar- bakır'dan geçer. Demokrasi Kürt'e de, Türk'e de lazım. İdam cezası kal- dınlmaltdtr. 21. yüzyılda ülkeler tam/yanm demokrasiler olarak ikiye aynlacak... 4-5 yılda bir seçim yap- mak demokrasi için yeterii değil artk. Çağdaş demokrasilerde hukukun üs- tûnlüğü, insan haklan, azınlığın ko- runması gibi ilave kriterier söz konu- su. Bunlann olmadığı demokrasiler, gûnümüzde demokrasiden sayılmı- yor... Artık butür şeyleri başka gerek- çelerie örtme imkânı kalmadı." Milli Güvenlik Kurulu ile ilgili olarak söyledikleri de aslında demokratik bir ülkede olması gereken türden: "28 Şubat süreci veya bölûcü terör endi- şesinin ülkeye hâkim olduğu dönem- de, MGK'ye olması gerekenden faz- la bir fonksiyon atfedildi. MGK adeta Mesut Yılmaz'ın Çıkışı hükûmet üstünde; hükümete direktif veren kurum gibi algılandı. Gerek as- keherin yönetimdeki rolü, gerek MGK'nin sistem içindeki yeri konu- sunda Avrupa'da eleştirilen görüntü, bu geçici durumun sonucu." Devlet-halk ilişkisinde de Yılmaz, klasik demokrasi standartlannı savu- nuyor. "Devtet/n görevı hak ve özgür- lükleri korumaktır. Oysa devlet, hâkim olamadığı personeli yüzünden kendi- si ihlal eden aktör konumundadır... Şimdi tehdit Türkiye'yi dış dünyadan kopanp yalnızlığa itmeye çalışanlar- dan gelmektedir. Türkiye'ye verilecek en büyükzarar, onu içine kapanmaya itmektir." Mesut Yılmaz, bu düşüncelerini ge- liştiren başka tezlere de sahip. Bu söyledikleriyle bütünlük halindeki fi- kirterinin, 21. yüzyıhn ve Avrupa Birli- ği'nin kapısındaki Türkiye için "dev- rim" nıteliğinde sayılıyor olması, için- de bulunduğumuz düzeyi de ifade ediyor. Tabii daha da ilginci, Yılmaz'ın bu çıkışının Pariamento içindeki diğer partilerden fazla bir destek görmeme- si. Avrupalı olmanın "/feyfîn/'yaşayan siyasetçilerimiz, bunun geregi olan değişiklikleri yapmak için o kadar he- vesli görünmüyortar. Yılmaz'ın söyle- dikleri yalnızca yasal yapının değişti- rilmesiyle sınırlı olmayan bir perspek- tifi içeriyor. Dahaçok biryeni yaMaşım denemesi. Haklı olarak birçok insan, Mesut Yıl- maz'ın bu çıkışını tebessüm ederek ve güvensizlikle izliyor. "Şimdiye ka- dar, yıllardır iktidardaydınız, iktidaror- tağı oldunuz, o zaman ne yaptınız da bundan sonra ne yapabileceksiniz?" Bu güvensizliği anlamak mümkün. Yi- ne de Pariamento içinde iktidar orta- ğı bir partinin liderinin bu çıkışını olum- lu karşılamak gerekiyor. Çünkü, Tür- kiye'nin ciddi bir anlayış değişikliğine ihtiyaa var. Türkiye'nin önündeki sorunlar, artık eski siyaset biçimleriyle çözülemeye- cek kadar karmaşıklaştı. Ocalan'ın idamından tutun da azınlıklann hakla- nna kadar uzanan bir dizi sorun, yeni bir anlaytşı gerektiriyor. Geçmişe takı- lıp kalarak bu gibi sorunlan çözebil- mek mümkün değil. Mesut Yılmaz iş- te bu gerçeği dile getiriyor. Söyledik- lerinin ne kadar arkasında durabilir, onu bilemeyiz. Umanz, bu geliştirdiği fikirteri savunacak ve Pariamento için- de hayata geçirebilecek bir hava ya- ratır. "Bütün söylediklerine katılmıyor musun" diye sorarsanız, tabii ki hayır, derim. Yılmaz'ın söylediklerinde çok boşluklar var. Tavnnda henüz netleş- memiş bulanık bir çekingenlik olduğu gözleniyor. Daha düne kadar Terörle Mücadele Yasası'nın yazarlara, çizer- lere uygulanmasına karşı değildi. Ko- şuHar değiştiği için şimdi bunlardan vazgeçilebilir, diyor. Aslında bu tutum bile demokrasiyi konjonktürel olarak gören yanlış bir anlayışı yansıtıyor. Dileriz, Mesut Yılmaz'ın çıkışı, De- mirel'in 1991 seçimlerinden sonra Di- yarbakır'a gidip "Kürt reaiitesini tanı- yoruz" sözleri gibi havada kalmaz. Kendisi de söylüyor, "Artık koşullar değişti". Evet, koşullar çoktan değiş- ti. Bütün sorun, bu koşullara uygun, yeni bir siyasi kavrayışın Türkiye'ye egemen kılınmasında. Mesut Yıl- maz'ın arayışlan yine de bir umudu yansıtıyor. En azından siyasetçiler, geçmişten farklı bir dünyada yaşadı- ğımızı tartışmaya başladılar. Gönül istiyorki, Susurluk'un gölge- sinde girilen 21. yüzyılda, siyasetçiler yeni demokratik anlayışlar üretecek çabalar içine girsinler. Bu yönüyle Me- sut Yılmaz'ı kutlamak gerek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle