Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 ARALIK 1999 SALI
HABERLER
DUNYADA BUGÜN
AIİSİRMEN
Doğru Çerçeve
Bütcegörüşmeleri sırasında, özellikle Mesut
Yılmaz ve Devlet Bahçeli'nin konuşmalan il-
gi çekici öğelerie doluydu. ANAP Genel Baş-
' kanı Yılmaz, partisinin elde ettiği yetersiz so-
* nuçlarda, kendi imajının daetkisi olduğunu dü-
~ şünüyoroimalı ki, yine yeni bir imaj arayışına gir-
.rnişbulünuyor.
_ Doğrusunu isterseniz, bunca yıl kamuoyu
önünde görüntü vermiş ve. kendisi hakkında,
olaylann, davranışlannın oluşturduğu bir izlenim
bırakmış olan lidederin birden görüntü degiş-
tirmelerinin inandıncı olmasını beklemek güç-
?
tör.
Mesut Bey'in liberal görünen açılımlanna iyi
bakınız. O içten bir liberalizmden çok, çeşitli
gruplardan oy toplamayı hedefleyen eklektik
bir tavn benimsiyor.
Belki de, Devlet Bahçeli'nin, özünü değilse bi-
le görüntüsünü, merkez sağ bir partiye çevir-
meye çalıştığı MHP'nin kendi tabanından ko-
paracağı oylan başka yerlerden gidermeye ça-
İıştyor. AB'nin yolunun Diyarbakır'dan geçtiği-
ni söylerken, belkı bu kökendeki yurttaşlan ken-
-di yanına çekmeyi kuruyor.
Bu tür girişimlerin geçmişte ne sonuçlar ver-
diğine dikkat etmesinde, bölge seçmeninin na-
;file okşamalara çok yatkın olmayan radikal tu-
x
tumuna daha bir yakından eğilmesinde, Mesut
: Bey'in kendi hesaplannı gerçekleştirebilmesi
- açısından gerçekten ihtiyacı var.
öte yandan, liberalizminin ardında '2. Cum-
huriyerç/ter'inkine yaklaşan söylemleri ve laik-
lik karşısındaki sureti Hak'tan gözüken örtülü
söylemleri, Mesut Bey'in, eskiden beri sürdür-
düğü din sömürüsü politikasına devam etmek
istediği izlenimini yaratıyor.
•••
Bütçe görüşmeleri sırasında, Devlet Bahçe-
li'nin yaptığı konuşma da, partisini hiç değilse
görünüşte merkez sağ bir çizgiye sokma polî-
tikasının, örgüt ve seçmen tabanında doğurdu-
ı
ğu tepkilerin, Genel Başkan'a kadar ulaştığını
ve onu hayli tedirgin ettiğini gösteriyor.
Söz konusu tepkilerin Bahçeli'nin politikasın-
da radikal değişikliklere mi yol açacağını, yok-
sazaman zaman yatıştıncı konuşmalarlayetin-
mek yolunu tutmasına mı neden olacağını önü-
müzdeki dönemde göreceğiz.
Ama Bahçeli'nin konuşmalan arasında, yakın
gelecekte en tehlikeli sonucu doğuracak olanı,
Ocalan'ın idamı ile ilgili olanıdır.
Gerçi ocalan'ın cezasının infazı için Avrupa
Insan Haklan Mahkemesi'nin karannın beklen-
mesi görüşü ağırlık kazanmıştır, amaduygu sö-
mürüsüne çok açık olan bu konunun özellikle,
Çiller'in de kaşımasıyta birden alevlenip, bek-
İenmedik gelişmelere gebe hale gelmesi de
k'ımseyi fazta şaşırtmamalıdır.
Bahçeli'nin, cezanın infazından yana açıkça
tavır koymak zorunluluğunu duyması da, bu
duygu sömürülerinin sonucu olsa gerek.
•••
Türkiye'nin Apo'nun idam cezasının infazın-
dan ne kazanıp ne kaybedeceği konusu ger-
çekten tartışmaya açıktır.
Ama sanıyorum tartışmanın asıl doğru çerçe-
vesi bu değil. Asıl tartışmamız gereken konu,
Türkiye'nin AB uyeliği olsun olmasın, çağdaş bir
demokrasiye yönelindiği söylenen bir yolda i-
dam cezasını sürdürüp sürdürmemesi gereği-
.
d i r
-
Bu tartışmayı yaparken, 15 yıldır ülkemizde
tdam cezalannın infaz edilmedikleri gerçeğini de
göz önünde bulundurmamız gerekir. infaz et-
meme olgusu, toplumun bu gerçeği içine sin-
diremediğinin göstergesi değilse nedir?
Şimdi konuyu, bu çerçeve içinde ele almak
yerine, Apo'ya endekslemek demek, demokra-
tik yönelimimizi de Öcalan'a bağlamaktan baş-
ka ne anlam taşıyor?
Eğer öcalan yakalanıp yargılandıktan sonra
bile hâlâ demokratik yönelim önünde bir engel
oluşturuyorsa, yakalanması neye yaradı ki?
(5nun idamı yine demokrasimizi ona ipotek
anlamını taşımayacak mı?
5 milyon dolar ek kaynak
'TUBİTAK aktif
hale getirilecek'
ANKARA (Cumhuri-
yetBürosu)-Bilim ve Tek-
noloji Yûksek Kuru-
lu'nda, Helsinki zirvesnde
Avrupa Birliği (AB) aday-
lığı açıklanan Türkiye'de-
ki bilım ve teknoloji çaüş-
malannda eşgüdümün
sağlanması için TÜBl-
TAK'ın daha aktifhale ge-
tirilmesi kararlaştınldı.
Deprem hareketierini izle-
mek üzere sismolojik veri
bankasmın kunılması ön-
görûlen kurulda, Marma-
ra'nın dibindeki faylann
belirienmesi ve olası dep-
rcmin önceden kestirilme-
sine yönelik incelemeler
yapılması için TÜBl-
TAK'a 5 milyon dolarlık
kaynağın aktanlması ka-
rara bağlandı.
Uzun vadeli bilim ve
teknoloji politikalan oluş-
turmak üzere 4 Ekim
1983'te kurulan, ancak her
yıl iki kere toplanması ge-
rekirken bunu gerçekleş-
tiremedığı için alınan ka-
rarlan uygulama zemini
bulamayan "Bftünve Tek-
noloji Yûksek Kuru-
lu"nun 5. toplantısı dün
TÜBÎTAK'ta gerçekleşti-
rildi. Başbakan Yardımcı-
sı Devlet Bahceli kurulun
açılışında yaptığı konuş-
mada, enerjide felaketın
yaşanmaması için önyar-
gıdan uzak durulması ge-
reku'ğini belirterek nükle-
er santrallara* örtülü des-
tek verdi.
ToplanüyaMilli Savun-
ma Bakanı Sabahattin
Çakmakoğhı, Mıllı Eği-
tım Bakanı Metin Bostan-
aoğlu, Sağlık Bakanı Os-
man Durmnş, Tanm ve
Köyişleri Bakanı Hûsnü
Yusuf Gökalp. Sanayi ve
Ticaret Bakanı AhmetKe-
nan Tannknhı, Orman
Bakanı Nami Çağan,
YÖK. Başkanı KemalGü-
rüz, DPT Müsteşan Akın
İzmirtioğlu, TAEK. Başka-
nı CengizYalçm ve TÜBl-
TAK Başkanı Namık Ke-
mal Pak katıldı.
Kurulda, Türkiye'nin
AB adaylığı sürecinde
üretim-teknolojik enteg-
rasyonu kolaylaşnncı ulu-
sal bilim ve teknoloji po-
litikasını belırlemesi ge-
rektiği vurgulandı.
------ -^ - *.•Imar planlanndaki yetkilerine bilimsel kısıtlamalar
öngören yasa taslağına 'tepki' duyuyorlar
nnar
OKIÂYEKİNCİ
Yaklaştk 14 yıldır unarplanlannı "yapma" ve "de-
pştirroe" yetkilerini hemen hiçbir bilimsel ya da ya-
sal denetım olmadan "özgürce" kullanmakta olan
belediyeler, son depremlerin ardından gündeme ge-
tirilen ve bu yetkilerinde "şehircilik,mimarkkve mü-
hendisfik üketerine uygun davranmalannT amaçla-
yan yenı yasal düzenİemelere de "tepkT gösteriyor-
lar.
Dünyanın hemen hiçbir "demokratik" ülkesinde
olmayanböylesine geruş ve sımrsız bir "imardemok-
rasisi" (!), yasal yetkilerini kentin ve toplumun ge-
nel çıkarlan yerine arsa ve arazi rantını yükseltme
doğrultusunda kullanmakta "serbest bırakılan" ve
gıderek bunu bir "ahşkanhk" halıne getinp hatta
"hak" olarak bile görmeye başlayan kimi belediye-
leri o denlı etkilemiş. ki ömeğin; "Kentinizin planb-
nnı yine siz vapm, ama kararlannıa tek başııuza de-
ğfl uzman kurumbınn da kaolumia ahn'" şeklınde
önenlere bile "tahammül" edemıyorlar.
Bunun temelinde ise yine 14 yıldır süregelen de-
netimsiz imar yetkileri sayesinde elde edilen olağa-
nüstü >1iksek düzeydeki rantlardan bundan böyle
*Şwksun kakna" kaygısı ve "telaşı'' yatıyor.
• Kimi Ege belediyeleri, inşaat izni için 'jeolojik rapor' öngören yeni imar
yönetmeliğinden 'davacı' olurken tstanbuFdaki belde belediyeleri de imar planı
yetkilerinin 'kentsel bütünlüğe saygı' içinde kullanılmasını öngören Yerel
Yönetimler Yasası Taslağı'na karşı 'ortak mücadele' karan aldılar...
Çünkü unar planlan üzerinde sadece "halkın seç-
tjkkri" siyasiler değil. eğer "halkuı yetiştirdikleri'
uzmanlar da söz sahibi olabilirlerse, bu planlarda yi-
ne aynı halkın "havasuu, suyunu, onnamnı, yeşflbıi,
tarihini, doğasını yok etme" pahasına getınlen "spe-
külatif imar kararlannı" üretmek de pek mümkün
olmayacak.
Böylece Türkıye'de, "seçilmişlere sav'gı'' adına ar-
uk doruğa çıkmış bulunan ve son depremlerle de do-
ruktaki yıkım ve ölüm oranını yaratan topluma, bi-
lüne ve kente saygısız "rant detnokrasisi'" için, yeni
bir yüzyıla da başlarken hiç değilse "dizginleıune"
olanağı bulunacak...
İnşaaü değiL 'iman' önemsiyoıiar
Peki, beldiyelerde bu tepküeri doğuran ve ülkede-
ki imar sürecinin arok bilimsel ve toplum yaranna
bir disipline kaMişturulmasmı özleyen için de aynı
tepkilere bakılarak "umutverid" bir niteiikkazanan
yeni yasal düzenlemeler hangıleridir?..
Hemen şunubelırtelım ki Baryındıruk Bakanhğı ta-
rafindan hazırlanarak Bakanlar Kurulu' nun onayını
alma aşamasuıa getirilen ve *^apı denetimi" gıbi ya-
şamsal bir teknik ve kamusal sorumluluğu tutup şim-
di de u
özd fırmalara" bağlamayı öngören yasa tas-
lağı, yukarda belirtüen umut verici düzenlemelerden
olmadığı gıbı kabul edilebilir de değıldır.
Benzer şekilde yine aynı bakanhğın, mimar ve
mühendıslere belli hazniık sürelerindensonra sınav-
la "uzmanhk belgeâ" verilmesini öngören, ancak bu
olumlu gibi görünen uygulamada mimar ve mühen-
dis odalannı yine "devre dışma7
" çıkarüp, "etidsiz''
kılan düzenlemesi de sadece teknik elemanlann de-
ğil, toplumun ve tüm aydın kesimlenn karşı çıkma-
lan gereken bir anlayışı içeriyor.
llginçtır, ikıde bir demokrasinin "beşigi'' oldukla-
ruıı anımsatan belediyeler ise ömeğin işte bu gibi her
yönüyle "anti-demokratik'' ve kamusal sorumluluk-
lan bile "özdkştirea" yasa taslaklan karşısında "ses-
siz" kalu-larken, imar yetkilerinin denetimini öngö-
Parti
Meelisi'nde
örgüt
tartişması
• CHP'de görevden alınan
örgütlerdeki yönetim değişikliği
sorun oldu. Genel Sekreter
Erdem, 45 gün içinde seçime
gidilmesini isterken Okuducu
ve Sevigen eski yönetimlerin
göreve devam etmesini istedi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
CHP'nin önceki gün yapılan Parti
Meclisi (PM) toplantısında, görevden
alınan örgütlerdeki yönetim
değişiklikleri tartışma konusu oldu.
Guklal Okuducu ile Mehmet Sevigen,
yeni yönetim seçimine karşı çıkarken,
Genel Sekreter Tarhan Erdem, tüzük
uyannca 45 gün içinde seçim
yapılması gerektiğini belirtti.
Tüzük kurultayı için Merkez Yönetim
Kurulu'nun (MYK) öngördüğü Eylül
2000 tarihi PM tarafindan
benimsenmezken, bazı PM üyeleri bu
tarihin daha öne çekilmesi gerektiğini
belirttıler. Gündemindeki maddelerin
tümünü görüşemeyen PM'nin, 25-26
Arahk tarihlerinde ikinci bir toplantı
yapması kararlaştınldı. Partinin kısa
vadede "Künsdkşme" ve "AB'ye
aday üyetik süred" konulannı
tartişması görüşü bemmsendi.
CHP'nin önceki gün başlayan PM
toplantısı, dün sabahın ilk saatlerine
kadar sürdü. Gündemın yoğunluğu
nedeniyle, kadm ve gençlik koüan
yönetmeliİderi, seçim sonuçlannın
değerlendirilmesi konulan
görüşülemedi. PM'nin 25-26 Arahk
günlerinde yeniden topianarak, yanm
kalan gündem maddelerini ele alması
kararlaştınldı. Türkiye'nin AB'ye
aday üyeliği, nükleer santral ve
küreselleşme konulannda
değerlendirmelerin yapıldığı önceki
günkü PM'de, örgütle ilgili konular
görüşülürken zaman zaman
tartışmalar yaşandı. Hükümetin AB
adaylığına giden yol için yapmayı
"şnndi" öngördüğü pek çok
uygulamanın, CHP tarafindan daha
önce çok kez gündeme getirildiği
vurgulandı. Partinin, önümüzdekı
günlerde "AB'ye geçiş sürecinde neler
yapılabüeceğT, "Devietin yeniden
yapüanması" ve "Küreselİeşme"
konulannı tartişması görüşü
bemmsendi.
Adan 'dan öğrencüere destek
DYP Gead tdare Kunüu Üyesi ve tstanbul Milktveid-
li Ceial Adan ile DYP tstanbul İl Başkanı Süleyman
Soytu, boş geçen derslerine öğretmen istemiyle yaptık-
lan \ürii> üş nedeniyle yargüanan 6 oğrenciyi ziyaret
etti. GaziMahallesindeki Atatürk Çiftöği İlköğretim
Okulu'nda öğrencileri zryaret eden Adan ve Soylu, bu-
günkü hukok ststemmin 65 mttyon insanı suçtu yapa-
bûecek nitelikte olduğunu belirttiler. Adan, "Anka-
ra'da demokrasi nutku atanlar, öğremnek irteyen ço-
cukiarüz«nDdebaskıkurarakdavaaçryorİJU-
n
diyeko-
nuştu. Öğrenme taiebini, "geleceği kucaklamak'" o-
laraknhekdL
12 ilin güvenlik yetkilileri şeriatçı örgütü masaya yatırdı
'HizbuDah MGK yoluıula*
MAHMUTORAL
DtYARBAKIR - Doğu ve Güneydo-
ğu'daki 12 ilin jandarma ve etnniyet yet-
kilileri, Olağanüstü Hal Bölge Valisi Gök-
BSB Aydıner başkanlığında şeriatçı terör
öıgütü Hızbullan'ı masaya yanrdı. Diyar-
bakır'da gerçekleşen toplannda, Hizbul-
lah'a yönelik operasyonlann ele ahndığı,
çıkan sonuçlann önümüzdekı günlerde
toplanacak olan yılın son Milli Güvenlik
Kurulu (MGK) toplantısuıa götürüleceği
öğrenildı.
Son bir yıl içinde önce Mardin'in Kı-
zıltepe ilçesinde, ardından Batman ve Di-
yarbakır'da ele geçirilen Hizbullah örgü-
tünün arşivlerinin bulunduğu 5 adet bilgi-
sayar disketinden elde edilen bilgiler ve
yapılan operasyonlann değerlendirildiği
toplantıya Olağanüstü Hal Bölge \^lisı
Gökhan Aydıner başkanlık etti. Toplantı-
ya; Diyarbakır Valisi Cemil Serfaadh ve
Emniyet Müdürü Gaffar Okkan. OHAL
kapsamına giren Diyarbakır, Şırnak, Hak-
kâri, Siirtve \^n, mücavir il kapsanuna gi-
ren Bingöl, Batman, Tunceli, Bitlıs, Ela-
zığ ve Muş ile Hizbullah*ın yogun faali-
yetlerde bulunduğu Şanlıurfa obnak üze-
re toplam 12 ılin emniyet müdüriüklerinin
terörle mücadele ve istihbarat yetkilile-
riyle il jandarma komutanlıklannın uz-
manlan katıldı.
Toplantıyla ilgili basuı mensuplannm
sonılannı yanıtlayan Olağanüstü Hal Böl-
ge Valisi Gökhan Aydıner, Hizbullah ör-
gütü ile bundan sonrakı süreçte yapılacak
mücadele konusunun ele atındığını bildir-
di. OHAL ve mücavir illerden emniyet ve
jandarma yetkililerinin bu örgütün eylem-
leriyle ilgili dosyalar üzerinde bilgi alış-
verişinde bulundukiannı belirten Aydmer
şöyle konuştu:
"Bu örgütün işkdiğj pek çok faffimeç-
hul dosya, yapüan çahşmalar sonucu ap-
ğa çıkanlmıştır. Faili mechul dosya kauna-
dı diyebiliriz. Ancak hâlâ da var. Toplan-
nda örgütün irtibatlannı ortaya çıkarmak
için neler yapılabUeceğini görüşüp tarOş-
ok. Bu bir nevi asayiş koordinasyon top-
lantısı da sayüabiür. Her tüıiü terör bein
miUet hem de devlet içm tehlikeDdir.'"
Hizbullah zirvesinde, örgüte yönelik
olarak özellikle son bir yıldanbu yana yo-
ğunlaştınlan operasyonlar, örgütün yeni
yapılanması, propaganda faaliyetleri ile
disket çözümlerinde adı belirlendikten
sonra sağlanan sahte kinüiklerle bölge dı-
şına kaçan örgüt militanlannın yakalan-
ması konusu ağuiıklı olarak görüşüldü.
Son operasyonlarla militan ve ekonomik
kaynak kaybına ugrayan örgütün yeniden
toparlanmak için içinde bulunduğumuz
ramazan aymdan yararlanarak yeni propa-
ganda yöntemlerine yöneldiği beliriendi.
Yetkililer, camilerde özellikle küçük ço-
cuklar üzerinde etkı bırakmak için Kuran
kurslan adı altında gece geç saatlere ka-
dar propaganda yapıldığına dikkat çekti-
ler. Buna önlem olarak da yatsı namazm-
dan sonra camilerin kapatılmasuıı sağla-
mak için sivil polislerin bölge genelinde
görevlendirildiği belirtildi.
ren düzenİemelere ise kryameti kopanyorlar.
Anlaşılan bu belediyelerimizi, inşaatlan kimin ve
nasıl denetleyeceği değil, bu inşaatlara verilecek "i-
mar izûueri" ılgılendiriyor. Çünkü imar rantı, yapı-
lann niteliğinden önce, "nereterde, kaç katiı vt han-
gi yoğunhıkta" inşa edileceklenne dair "kararlar-
U'eldeediliyor...
'Tepki duyulan' yönetmeük
İşte bu kararlann, bundanböyle sadece arsa ve ara-
zılerdeki rant beklentilerine göre değil, bilimin ve
toplum yarannın öngördüğü ilkelerle alınabilmesi-
ni hedefleyen başlıca iki yasal düzenlemeden bıri
geçen eylül ayında yürürlüğe girerken, öbürü henüz
"tasan" halinde.
Yine Bayındırük ve tskân Bakanlığı'nca hazırla-
narak 2 Eylül 1999 tarihli Resmi Gazete'de yayımla-
narakyürürlüğe giren ve büyükşehir belediyeleri dı-
şındaki tüm belediye sumlan içinde geçerli olan "i-
mar yönetmeiiği değişiklikleri''birçok konudaolum-
lu ve ileri düzeyde yeni önlemler getiriyor.
"Ege Beledeyuer Birfiği* tarafindan, birçok bele-
diyeyi "zora soktuğu" gerekçesiyle "iptal davaa"
açılan bu yönetmeük, aslında belediyelen değil, in-
şaat yapmak ya da yaptırmak isteyenlen "mimarnk
ve mühendislik kurallanna
uymaya" zorluyor.
Çünkü ömeğin, bundan
böyle inşaat izni verilebil-
mesı için, ilgili arsanın "je-
olojik raporunun" da jeolo-
ji ve jeofizik mühendisleri-
ne yaptınlnıasını öngören
yönetmelik, meslek odalan-
na da "flyelerinin mesleki
hizmetkrmidenetleme" ola-
nağı sağlıyor.
Yönetmeliğın aynca, mi-
marlannmühendislik proje-
lerini, mühendislerin de mi-
marlık projeleri yapmalan-
nı "kesiijolarak engefleyen"
hükümleri ile her türlü me-
kânsal tasanmda "bedemel
özürlülere de uygun" dü-
zenİemelere yer verilmesini
ve yapı malzemeleri ile tek-
nolojisınde de TSE standart-
laruun gözetihnesini öngö-
ren maddeleri, Ege Beledi-
yeler Birliği bütün bunlan
"gereksizvezorluk yarana"
bulsa bile. Türkiye'nin artık
21. yüzyılda yakalaması ge-
reken imar hedeflerini oluş-
turuyor...
1
* Belediyelerin tepki dtıy-
duklan diğer yasal düzente-
me ise lçışlen Bakanı Sadet-
tin Tantan'ui özel ılgısı ve
takıbı altında, mimariık ve
şehircilik uzmanlanndan da
gÖTüş almarak hazırlanan
u
Yerel Yönetimler Yasala-
rrnda Değişiklik'' tasansı.
Bu tasannın özellikle
"ünarta" ilgili bölümü ise
yine özellikle büyükşehir
belediyelerine "konışB'' ko-
numdaki, hatta büyükşehir
yerieşme alannıuı 'İçinde''
olmalanna ragmen planla-
ma yetkisi açısından "ba-
da\Tanan"bekkbe-
y ' tarafindan eleşti-
rilmeye başlandı.
Ömeğin tstanbul'daki ço-
ğu "içme suyu kaynağı göl-
lerikuşatan" bölgelerde ku-
rulmuş 22 beldenin beiedi-
ye başkanı, geçenlerde bir
araya gelerek, lçişleri Ba-
kanlığı'nm belde belediye-
lennın imar planlannı bü-
yükşehirden "bağunstz"
yapma yetkilerine son veren
taslağına "ortak mücadele''
karan aldılar. tstanbul'un en
hassas bölgelerinde, adeta
"yeni metropofler" yarata-
cak şekilde yûksek yoğun-
luklarda ve dengesiz imar
sûreçleri başlatan bu beledi-
yelerin arasında kimi az sa-
yıdaki belediye başkanı
"kentsel bütünkiğe saygıfc"
davranmayı benınısermş ol-
salar bile mevcut yasada bu
yönde hiçbir sorumluhık
bulunmadığı için genel uy-
gulama tam tersi ömekletie
gerçekleşiyor.
İIFÎKNOKTASIIORAL ÇALIŞLAR oralcalistar@turk.net
ANAP tideri Mesut Yı|maz'ın, orta
geltşmişiik düzeyindeki bir ülkede nor-
mal karşrlanacak sözleri, "devrimci"
bir çtkış olarak kabul ediliyor. Ne di-
yor Yılmaz: "Avrupa'nın yolu Diyar-
bakır'dan geçer. Demokrasi Kürt'e
de, Türk'e de lazım. İdam cezası kal-
dınlmaltdtr. 21. yüzyılda ülkeler
tam/yanm demokrasiler olarak ikiye
aynlacak... 4-5 yılda bir seçim yap-
mak demokrasi için yeterii değil artk.
Çağdaş demokrasilerde hukukun üs-
tûnlüğü, insan haklan, azınlığın ko-
runması gibi ilave kriterier söz konu-
su. Bunlann olmadığı demokrasiler,
gûnümüzde demokrasiden sayılmı-
yor... Artık butür şeyleri başka gerek-
çelerie örtme imkânı kalmadı."
Milli Güvenlik Kurulu ile ilgili olarak
söyledikleri de aslında demokratik bir
ülkede olması gereken türden: "28
Şubat süreci veya bölûcü terör endi-
şesinin ülkeye hâkim olduğu dönem-
de, MGK'ye olması gerekenden faz-
la bir fonksiyon atfedildi. MGK adeta
Mesut Yılmaz'ın Çıkışı
hükûmet üstünde; hükümete direktif
veren kurum gibi algılandı. Gerek as-
keherin yönetimdeki rolü, gerek
MGK'nin sistem içindeki yeri konu-
sunda Avrupa'da eleştirilen görüntü,
bu geçici durumun sonucu."
Devlet-halk ilişkisinde de Yılmaz,
klasik demokrasi standartlannı savu-
nuyor. "Devtet/n görevı hak ve özgür-
lükleri korumaktır. Oysa devlet, hâkim
olamadığı personeli yüzünden kendi-
si ihlal eden aktör konumundadır...
Şimdi tehdit Türkiye'yi dış dünyadan
kopanp yalnızlığa itmeye çalışanlar-
dan gelmektedir. Türkiye'ye verilecek
en büyükzarar, onu içine kapanmaya
itmektir."
Mesut Yılmaz, bu düşüncelerini ge-
liştiren başka tezlere de sahip. Bu
söyledikleriyle bütünlük halindeki fi-
kirterinin, 21. yüzyıhn ve Avrupa Birli-
ği'nin kapısındaki Türkiye için "dev-
rim" nıteliğinde sayılıyor olması, için-
de bulunduğumuz düzeyi de ifade
ediyor. Tabii daha da ilginci, Yılmaz'ın
bu çıkışının Pariamento içindeki diğer
partilerden fazla bir destek görmeme-
si. Avrupalı olmanın "/feyfîn/'yaşayan
siyasetçilerimiz, bunun geregi olan
değişiklikleri yapmak için o kadar he-
vesli görünmüyortar. Yılmaz'ın söyle-
dikleri yalnızca yasal yapının değişti-
rilmesiyle sınırlı olmayan bir perspek-
tifi içeriyor. Dahaçok biryeni yaMaşım
denemesi.
Haklı olarak birçok insan, Mesut Yıl-
maz'ın bu çıkışını tebessüm ederek
ve güvensizlikle izliyor. "Şimdiye ka-
dar, yıllardır iktidardaydınız, iktidaror-
tağı oldunuz, o zaman ne yaptınız da
bundan sonra ne yapabileceksiniz?"
Bu güvensizliği anlamak mümkün. Yi-
ne de Pariamento içinde iktidar orta-
ğı bir partinin liderinin bu çıkışını olum-
lu karşılamak gerekiyor. Çünkü, Tür-
kiye'nin ciddi bir anlayış değişikliğine
ihtiyaa var.
Türkiye'nin önündeki sorunlar, artık
eski siyaset biçimleriyle çözülemeye-
cek kadar karmaşıklaştı. Ocalan'ın
idamından tutun da azınlıklann hakla-
nna kadar uzanan bir dizi sorun, yeni
bir anlaytşı gerektiriyor. Geçmişe takı-
lıp kalarak bu gibi sorunlan çözebil-
mek mümkün değil. Mesut Yılmaz iş-
te bu gerçeği dile getiriyor. Söyledik-
lerinin ne kadar arkasında durabilir,
onu bilemeyiz. Umanz, bu geliştirdiği
fikirteri savunacak ve Pariamento için-
de hayata geçirebilecek bir hava ya-
ratır.
"Bütün söylediklerine katılmıyor
musun" diye sorarsanız, tabii ki hayır,
derim. Yılmaz'ın söylediklerinde çok
boşluklar var. Tavnnda henüz netleş-
memiş bulanık bir çekingenlik olduğu
gözleniyor. Daha düne kadar Terörle
Mücadele Yasası'nın yazarlara, çizer-
lere uygulanmasına karşı değildi. Ko-
şuHar değiştiği için şimdi bunlardan
vazgeçilebilir, diyor. Aslında bu tutum
bile demokrasiyi konjonktürel olarak
gören yanlış bir anlayışı yansıtıyor.
Dileriz, Mesut Yılmaz'ın çıkışı, De-
mirel'in 1991 seçimlerinden sonra Di-
yarbakır'a gidip "Kürt reaiitesini tanı-
yoruz" sözleri gibi havada kalmaz.
Kendisi de söylüyor, "Artık koşullar
değişti". Evet, koşullar çoktan değiş-
ti. Bütün sorun, bu koşullara uygun,
yeni bir siyasi kavrayışın Türkiye'ye
egemen kılınmasında. Mesut Yıl-
maz'ın arayışlan yine de bir umudu
yansıtıyor. En azından siyasetçiler,
geçmişten farklı bir dünyada yaşadı-
ğımızı tartışmaya başladılar.
Gönül istiyorki, Susurluk'un gölge-
sinde girilen 21. yüzyılda, siyasetçiler
yeni demokratik anlayışlar üretecek
çabalar içine girsinler. Bu yönüyle Me-
sut Yılmaz'ı kutlamak gerek.