Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 ARALIK 1999 SAU
14 kultur@cumhuriyet.com.tr
;
Kaç Para Kaç'ın Selim'i Taner Birsel, risk alan yönetmenlerle çalışmak istiyor
çıkar aheste ahesteKültür Servisi - Reha Erdem'in yeni
filmı "Kaç Para Kaç", normal standart-
ta yaşayan. içe kapalı ve tekdüze bir ya-
şamı seçen, gömlekçi dükkârunm göm-
leklen gıbi derli toplu bir adamın, eline
geçen büyük meblağ bir parayla, nasıl
gömlekleri parça parça ettiğini anlatı-
yor.
Filmde Selim karakterini canlandıran
hyatro oyuncusu Taner Birsei'le filmi,
oyunculuğu ve dengelen konuştuk.
- Bir tn atro sanatçtsı olarak rolünfize
nasıl hazırianırsıruz?
TANER BtRSEL: Bir role soyunmak
tiyatro ve sinemada çok farklı. Tiyatro-
da o rolle olan flörtünüz iki-üç ayı bu-
lan karmaşık bir süreçtir. Neredeyse 20
yıldır tiyatro yapıyonım. Benim içinrol
ve çalışjna anlamında hâkim olduğum bir
alan tiyatro. Onlarca paket sigaranın tü-
ketildıği. sıkıntılı, depresif, ba2en içe
dönük. çoğu kez de dışa dönük bir sü-
reçtir tıyatroda role hazırlık.
- Ya sinemada-.? ' "
BtRSEL- Sinema, oyunculuk anla-
mında çok tanıdık olduğum bir sûreç de-
gil. Birkaç kötü izlenim bırakan deneyim
yaşadım. Sonra dokuz yıl sinemaya bu-
laşmamaya gayret ettim. Bazen bir oyun-
cu filmi sırtlanıp götürür, bazen de film
ya da yönetmen oyuncuyu sırtlanıp gö-
türür. O yûzden sinemada oyunun kon-
santrasyonunu bozacak çok etkinin ol-
dugunu düşiinüyorum. Koşuşturan, ışt-
ğa bakan. gürültü yapan insanlar içinde
o anı ekrana yansıtmak zorundasınız.
Bu yüzden o role ilişkin ipuçlannı ya-
kalamak dunımundasınız. Sinemadaki ro-
lünüzle olan ahbaplığınız sizin eve gö-
türdüğünüz iş anlamını da taşıyor.
- Sİ7İ sinemadan uzakiaşbnuı süred bi-
raz açabilir misiniz?
BİRSEL Osman Sınav'la "Valancı
Şafak" filmiru çekmıştik. tddiası olan bir
filmdi. Oradaki performansımı yönet-
menden ve filmden bagımsız olarak be-
ğenmedim. Sinemanın banayakışmadı-
ğını düşündüm ve uzak durdum. Tekrar
Yavuz Ozkan banştırdı beni kamerayla
"Bir Kadının Anatomisrnde Ama "Kaç
Para Kaç" sinema kariyerimde benim
için önemli bir kilometre taşı oldu.
- Selim nasıl bir karakter sizce?
BtRSEL: Görüntü olarak halim selim
biri olmasına rağmen afışe de yansıdı fil-
min ilerleyişi. Selim'inkafasının içinden
bir bant geçer ve orada kudunnuş bir
köpek, dişleriyle kendini gösterir. Karak-
teri yaraöna sürecinde, daha çok aksiyon
harekete geçirdi Selim'in oluşmasını.
Öncelikle sınıfsal karakterine, içe dö-
nük ve gelenekçi, tutucu yapısına uy-
gun, hiç bozulmayan, yağmurdan ça-
murdan etkilenmeyen, çizgileri bozulma-
yan bir kostüm bulduk. Bir de ben role
ayaklardan başlanm. Ayakkabı da çok sı-
nıfsal yapıyla ilgili bir şey...
-Bir de saçınızjn kesilmesi var_
BtRSEL: Evet. Tarihte saçlan kesi-
lince gücünü kaybeden kahraman vardır
ya.. ben de öyleyim. 15 yıldır saçlanmı
kendim keserim. Başkası kestiğinde sa-
çırru, özgüvenimi yitiriyorum. Bu film-
de bana ilk yapılan da saçlanmın ku-
aförde kesilmesi oldu. O andan itıbaren
Selim şekillenmeye başladı özgüvensiz
ve içe dönük bir karakter olarak.
Paranın gücti ve iktidar ilişkisi
-Seüm parayı buluncadeğjşmeye baş-
tayor. Bu değişim aile, iş, vs_ yaşanüsına
nasıl yansıyor?
BtRSEL: Filmde büyük miktarda bir
paranın insan hayannı nasıl değiştirdiği-
ni ve başkalaştırdığını görüyoruz. Bu da
adamın bütün ilışkilerine doğal olarak
• "Reha Erdem'le
çalışmak, diğer genç
kuşak yönetmenlerle
çalışmamı da
etkileyecek bir referans
oldu. Çünkü Derviş
Zaim'in yeni filminde
rol alacağım. Deneysel,
kendini sınamaya
çalışan, maceracı ve
daha çok risk alan
yönetmenlerle
çalışmak isterim. Ben
de oyunculuk
ilkelerimi bu kulvara
çekmeye çalışıyorum."
yansıyor. Buna olumlu ya da olumsuz de-
mek, ahlaki bir yargı benim için. Bu yüz-
den ara tonlann yoğun olduğu bir film
diyebUirim. Selim, yaşamında en ufak ışıl-
tı olmayan bir insan. Her şey kalıplı. Ba-
na göre olumlu bir karakter değil ama.
başka birisi için rahat ve iyi yaşamanın
sembolü olabilir. Film olumlu ya da
olumsuz ve iyi ya da kötü yargılannı in-
sanlaradikteetmiyorama.. etkiliyor. Bu
yüzden ondan sonraki iş ve aile yaşamı
sadece değışıyor demek daha doğru.
- Genel olarak para olgusu nasd yan-
sıtüıyor rdmde...
BİRSEL- Para filmde baş aktör. Para
ve iktidar ilişkisi, paranın her şeyi değiş-
tiren ve devrimciİeştiren gücü sorgula-
nıyor. Bizim ona yüklediğimiz anlamlar-
la o, hayatunızı değiştiriyor. O yüzden
paranın gücüne karşı koyacak belki çok
az insan vardır. Bu da o ınsanın statüsü-
ne, birikimine, ahlakına ve direnç nok-
tasma göre değişebilir. Paranın, biraz da
80 sonrasında toplumun depolitizasyo-
nuyla, dolarizasyonuyla hayatuıa yön
vefdiği, şeytani bir araç haline geldıği-
ni vurguluyorfilm. Selim'in, hayaünake-
sici bir alet gibi giren parayla nasıl taru-
mar olduğunu, değiştiğini görüyoruz.
Yani film para, iktidar ve kural şeklinde
ilerliyor.
- Tiyatro oyunculannın ağıriıklı oima-
sı filme nasıl yansıdı?
BtRSEL: Bu oyuncuolarak kendini da-
ha iyi hissetmek olarak özetlenebilir. Ay-
nı üslubu, aynı dili konuşan insanlar da-
ha çabuk kaynaşır. Tiyatro oyunculan-
nın yoğun olması filmin kendi dili ve üs-
lubu konusunda herhangi bir sapmaya izin
vcrmedi. Bennu Yüdırunlar eşimi, Zu-
hal Gencer de komşu kızını canlandın-
yor. Engin Alkan ise arkadaşımı. Ama
daha küçük rollerde çok degerli oyuncu-
lan ve büyük oyunculuklan da görecek-
siniz.
- Reha ErdemTe aranızdaki oyuncu-
yöneönen iliskisinden söz edebilir misi-
niz?
BtRSEL- Reha Erdem benim için tam
bir sürpriz oldu. Reha perspekrjfı çok ge-
niş bir yönetmen. Kafası çok net. Sine-
mayı çok iyi biliyor. Hem aynı jeneras-
yon içinde yer alıyoruz. O yüzden sette
çok iyi bir konfor yaşadım. Reha Er-
dem'le çalışmayı her zaman isterim. Bu,
benim diğer genç kuşak yönetmenlerle
çalışmamı da etkileyecek bir referans
oldu. Çünkü Derviş Zaim'in ocakta çe-
kimlerine başlayacağı "FîDerveÇiıneo-
ler" filminde rol alacağım. Deneysel,
kendini sınamaya çalışan, maceracı ve
daha çok risk alan yönetmenlerle çalış-
mak isterim. Çünkü ben de oyunculuk
ilkelerimi bu kulvara çekmeye çalışıyo-
rum.
Bennett'ın oyunu, İngiltere'de gişe rekoru kınyor
Karavandatd
Kürtür Servisi - İngilte-
re'de Queen's sahnesmde ya-
zar Alan Bennett'ın yeni oyu-
nu "The Ladj in the Van"
(Kara\andaki Kadın) sahne-
leniyor. Yılın en iyi yapımı
olarak nitelendirilen oyun,
gişe hasılatı rekorlan kın-
yor. Bennett gerçek bir olay-
dan yola çıkarak yapıtını
oluşturmuş: Bennett'ın evi-
nın yakınlannda park edil-
miş, külüstür bir karavanda
yaşayan, kirli ve kokan yaş-
lı bir kadın, Miss Shepherd,
daha sonra karavanıyla ya-
zann evinin bahçesine 3 ay-
lığma diyerek taşınır ve 15
yıl, ölünceye dek orada ka-
hr.
Oyunun yönetmenliğini
Nicholas Hytner yapıyor.
Sahnede, anlatıcı rolündeki
Bennett"ı ıki oyuncu canlan-
dınyor. Bennetflardan biri,
Kevin McNaUy, tek başına
kalmayı yeğleyerek, yaşa-
nacaklan daktilosuna geçir-
mek için masası başında otu-
ruyor. Diğer Bennett, Nic-
holas Farrell, bısıkletiyle dı-
şanda geziniyor ve yaşam-
da bir şeyler yapmaya çalı-
şıyor.
Iki Alan aynı anda sahne-
de yer almıyor, ancak bir bü-
tünlük içinde; aynı daktilo-
yu kullanıyorlar, biri diğeri-
ne etki edebiliyor, tartışma
halindeler. Bu çifte rol, ya-
zann iç çelişkisini yansıt-
ması bakımından imalı ve
bilgece bir çalışma olarak
değerlendiriliyor.
Maggie Smith ve Etiza-
beth Bradle) birbırine zıt ka-
rakterlen canlandınyorlar:
Iki yaşlı kadından ilki kirli
ve hükmedici tavnyla Miss
Shepherd, diğeri ise titiz ve
alçakgönüllü bir karakter,
Bennett'ın annesi. Zıt ku-
tuplann \an yana konması.
hem oyunun yapısındaki bir
başka ikilemi oluşturuyor
hem de Bennett'ın kapısı dı-
şındakı yaşamla, yüksek kül-
türün süregeldigı yaşamı kar-
şı karşıya getirerek espriyi or-
taya çıkanyor.
Alan Bennett, Miss Shep-
herd'la olan ölçülü ve gergin
dostluğunu yansıtırken kur-
gunun (ya da gerçegin) akın-
tısına kapılıp gidiyor. Miss
Shepherd karakteri de ken-
di içinde pek çok çelişkiyi ba-
nndınyor ve izleyiciye, 'Idm
o gerçekte' sorusunu sordur-
tuyor. Kepli, spor ayakkabı-
h, yagmurluklu ve eflarun
şifon fularlı, yüzü yeşilimsi
beyaz, Miss Shepherd'ın;
yazann bahçesinde yıllarca
kalmasını da sağlayan ab-
sürd yanıltmalan, sağkana-
dı destekleyen dinsel daya-
naklan. alaycı bir sesi. söy-
lemek istediklerini rahathk-
la ifade ederken olgun, mağ-
rur ve adeta yaşama mey-
dan okuyan gururlu bir tav-
n var.
Kirli karavanı, sırlannı
gizlediği kalesi ve aynı za-
manda Miss Shepherd'ın çok
sevdiği evi. Kehanetleri ve
boşgezerliği onu karavarun-
da olduğu kadar sözlerinde
de hanımefendi kıhyor.
Alan Bennett'ın 'kanksız
zarafet' tanımlamalanyla
Miss Shepherd, sokaktaki
pis kokusundan sıynlıp bir
oyun kahramanı haline geli-
yor. Yazann oyun boyunca,
gittikçe artan ipuçlan ver-
mesiyle izleyici için gizem-
li Miss Shepherd ve yaşamı,
dokunaklılık kazanıyor.
Oyundaki bazı komik bö-
lümler, Miss Shepherd tara-
fından söylendiğinde, Ben-
nett'ın kurgusu olmaktan çı-
kıyor adeta; Maggie
Smith'in, özellikle dilini çı-
kararak yaptığı jesti ve ya-
ratıcı oyomculuğu ShepheTd
karakterine boyut katıyor.
Alan Bennett, bundan ön-
ceki teatral başansını, 'The
Madness of King George 3'
(Kral 3. George'un Delili-
ği) adlı oyunuyla sağlamış-
tı.
icholas
Hytner'ın
yönettiği ve
Alan
Bennett'ın
gerçek bif ^
oîaydan yola
çıkarak; evinin
bahçesinde
külüstür bir
karavanda 15
yıl yaşayan
Miss
Shepherd'ı
anlattığı
'Karavandaki
Kadın' adlı
oyun,
ingiltere'de
yılın en iyi
yapımı olarak
nitelendiriliyor.
Semih Balcıoğlu'nun 'Kapadokya' başlıklı sergisi Toprakbank Sanat Galerisi'nde
'Şiirsiz insan da, kaıikatür de ohnaz'
• "Birçok şair benim
karikatürlerimde şiir görüyor,
ama ben bunu böyle
yapıyonım diyemem;
ayıp olur. Yalnız şiirsiz bir şey
olmuyor; şiirsiz insan da,
resim de, heykel de
karikatür de olmaz.
Yaptığmızın içine biraz
şiir katabilirseniz o
yaptığmızın içeriği, görüntüsü,
her şeyi başka olur."
KültûrServisi-Profesyonel yaşamında 56
yılı geride bırakan SemihBalooğlunun "Ka-
padokj^" konulukarikatür sergisi, 14 Ocak'a
dek Toprakbank Sanat Galerisi'nde. 18
Ocak'tan itibaren de Ankara'daki Toprak-
bank Sanat Galerisi'nde izlenebilecek.
- Gecen )i] \a>ımlanan "Kapadok>
l
a" ad-
h karikatür kitabuuzda yer alan yapıtlannı-
n sergiliyorsunuz. Kapadokya'yı çizmeye na-
sd karar verdiniz?
SEMtH BALCIOĞLU - Kapadokya'yı
70'li yıllardan beri çizmek istemişimdir, er-
telediğün bir projeydi. Kapadokya'nın kili-
selerindeki duvarresimleri, peri bacalan, ha-
lıcılığı, şarapçılığı, çanak çömlekçiliği, ne-
resinden bakarsanız bakın, halkı, yöresi, ta-
rihi ilgimi çekiyordu; benim çizgime gide-
ceğini düşünüyordum. Sevdığim bir yer Ka-
padokya. Aynca "masabaşt" kankatürcülü-
ğü ınsanı bulunduğu şehre ve mesleğmde bir
yere mıhlar, bunu mutlaka kırmak lazım, ge-
zip dolaşmakla hem siyasal karikatürünüz,
hem de çizginiz gelişir.
- Karikatürde gfiMürmeyi amaciamadığı-
nın söyHiyorsumız, ama biz serginizi gezer-
ken epeyce güldük..
BALCIOĞLU-Kapadokya'nınbanaver-
diği görüntü buydu; orası o görüntüyü ver-
diği zaman benim de bunu çizmem lazım.
- Lluslararası \anşmalara yaklaşık 20 yıl-
dan beri katümı\'orsunuz_
BALaOĞLU-Bir sanatçı, bazı konular-
da durmayı, geri çekilmeyi bilmelidir. Bizim
arkamızdan gelen genç kuşaklara yol açalım
istiyorum. Onlann hakkmı yememek lazım.
- Karikatürcüler Derneği'ni kurmanızın
nedeni özeflikle 1 ürkiyede karikatürûn ge-
lişimineyöneffldLGüzrisanaüarfBkültelerin-
de karikatür eğitimiverümiyor; buyöndebir
çahşmanız oldu mu?
BALaOĞLU-Karikatür grafık sanatı ol-
duğu için Mimar Sinan ya da Marmara Gü-
zel Sanatlar Fakültesi'nde böyle bir ders ko-
nulabilir; ancak her doğru kabul edilmediği
için bunun da sırasmı beklemek gerekir. Bu-
gün duvarlardaki afışlere baktığınızda bun-
lann çoğundaki espriyi zaten görüyorsunuz.
Bu espri, eğitim yönünden bir kankatürcü-
nün desteğiyle yapıhrsa, faydası olurtabii, ama
benim tarafımdan bu yönde yapılacak bir
öneri olamaz; 'o zamanderierkiadama,ken-
dine iş arryor"
- Turgay Gönenç. sizin karikatürünüzde-
ki tophunsal eleştiıinin, ironikyaklaşmun şi-
irde 'Ganpçiler'in yaklaşımıyla eşdeğerli o^
duğunu söylüyor»
BALOOĞLU-Karikatürü toplumdan so-
yutlayamazsınız. Toplumun bir parçası, ay-
nasıdır. Bizim malzememiz insan ve insanm
her şekli olduğuna göre her şeyle karikatür
içinde karşılaşırsınız. Bu anlamda Turgay
doğru söylüyor, her çizgi şiir anlatmaz evet;
Turgay Gönenç, Sunay Akm gibı birçok şa-
ir benim karikatürlerimde şiir görüyorlar,
ama benbunu böyle yapıyonım diyemem; ayıp
olur. Yalnız şiirsiz bir şey olmuyor. şiirsiz in-
san da. resim de, heykel de karikatür de ol-
maz. Yaptığınızın içine biraz şiir katabilirse-
niz o yaptığınızın içeriği, görüntüsü, her şe-
yi başka olur.
-tyi karikatürçizmenin halkın nabanıbfl-
mckten gcçtigini sö\1üyorsunuz_.
BALCIOĞLU -Siyasi karikatür çizdiği-
nizde bu toplumun sorunlannı avucunuzun
içi gibı, adeta sosyolog gibı bilmeniz gere-
kir. Hele Babıâh'de künse size, 'Gdkarde-
şim şu karikatürü çiz' demez.
-Lluslararası alandabaşanholmakiçinev-
rensei düşünmek gerekir, diyorsunuz. Kari-
katürü evrensel >npan öğeler nelerdir snce?
BALOOĞLU - Ulusal karikatür yapmak
istesenız de evrensel bir anlayış taşımanız
gerek, çünkü evrensel olmayan bir şey kalı-
cı olamaz; yalnızca ulusal pencereden görüş-
ler yansıtırsanız, karikatürünüz Edime ile
Ardahan arasında kalır. Karikatürünüzü ev-
rensel yapan, öncelikle çizginizdir, okur, dün-
yanın neresinden olursa olsun karikatürden
aynı anlamı çıkanr. Bugün yazılı karikatür di-
yebirşeyyok; karikatüriin evrensel olması
için mutlaka yazısız olması lazım.
-Meslekyaşamınızdakarşılaştığuıızenbü-
\ük engel nevdi?
BALOOĞLU -Türkiye uzun soluklu de-
ğil, günü gününe yaşayan bir ülke. Çalıştığı-
nız gazetenin politik görüşü sizin çizginize
uymayabilir. Bu tür sorunlar bugüne kadar
beni uğraştırmadı. Yasalann açık tarafinı, ne-
yi nereye kadar yapacağıntzı, 'adüye kaptsı-
na kadar' yapacağınızı bileceksiniz.
Anılan, 2000 sonbahannda yayımlanacak
olan sanatçı, 56 yılın değerlendirmesini ken-
disinin değil, okurlann yapmalannın doğru
olacagını belirtiyor.
YAZI ODASI
SELÎM tLERİ
Çevipmenlepin hîpazı
Dostum Raşit Çavaş'ın geçmiş zamanın eser-
lerine bağlılığını elbette biliyorum. Oğlak'ta Nahid
Sırn'yı yaşatmaya çalıştı; Uç Istanbul'u orijinalin-
den yayımladı; Siyah Gözler de onun gayretiyie
hayat buldu.
Ama Raşit'in bir başkatutkusu, geçmiş zaman-
da yayımlanmış krtaplan k'rtaplığına katmak.
Nereden edinmişse, W. Somerset Maugham
imzalı Şehvete Dûşkün'ü de edinmiş. Çevirmen-
lerin itirazı orada.
1874 doğumlu Maugham, bizden önceki ve bi-
zim kuşağın severek okuduğu bir Ingiliz yazarry-
dı. Aslında Paris'te doğmuş, Paris'i ikinci yurdu
sayaımış. Tıp öğrenimi sırasındayazarlığaatılryor.
İlk esederi binbir güçlükle okura ulaşıyor. Arada
oyunlar yazmış Of Human Bondage romancısı.
Of Human Bondage, Şehvete Düşkün'ün özgün
adı. Bu romanda, Maugham'ın özyaşamından
esinlendiği söylenegelmiştir. Ben, Vahdet Gülte-
kin'in çevirisinden okumuştum. Gültekin, Haya-
tın Esiri adını yeglemişti.
Puslanndan anndırdığımda, içli birkaç sahne
kalmış aklımda: Romancı olmak isteyen genç
adam, ona yol açan bir piyasa romancısı kadın,
âşık olunan yosma, incelikli ruh çözümlemeteri.
Eser filme de alınmıştır. Çok uzun yıllar öncey-
di. Beyoglu'nun bir sinemasında, belki Yeni Me-
lek, galiba Atlas, seyretmiştim. Soğuk cazibesiy-
le Kim Novak, genç adamın hayatını mahvedi-
yordu...
Gelelim Şehvete Düşkün'e. Semih Lütfü Kita-
pevi'nin kim bilir hangi yıl -eski kitaplanmızda ba-
sim tarihini ara da bul...- okura sunduğu iki ciltJik
Şehvete Dûşkün'ü anılan "mazi'ye kanşmış iki
degerli imza Türkçeye çevirmişler Rkret Ürgüp
ve Necdet Sander.
Fikret Ürgüp değerinin ayırdınavanlamamış bü-
yük bir hikâyeciydi. Fantastikle gerçekliğin kay-
naştınldığı, ürpertili öyküler yazdı. Ürgüp, Maug-
ham gibi doktordu; Şizofreni adlı, 'edebV dille ya-
zılmış monografisi vardır. AJkolü hayata tercih et-
ti.
Necdet Sander, kalp ağnlı şair Şükûfe Nihal'in
oğlu. Istanbul'un en güzel kitapçılanndan birinin
sahibiydi: Sander Kitapevi. Osmanbey'de büyük
kitapevi, içinde kaybolurdunuz, Türkçe kitaplar, In-
gilizce kitaplar, Fransızca, Almanca kitaplar, son-
suza kadar kitaplar... Birarayayımcılık yaptı Nec-
det Sander, değerii eserter yayımladı.
Işte bu ikili Maugham'ın romamnı çevirmişler. Hem
deTürkçemizin tadını çıkaraçıkara. (Krtabı Raşit'e
geri vermemeyi düşünüyorum.)
Yalnız ikinci cildin sonunda, 'SON' yazısından
sonra şu not:
"Bu eser Somerset Maugham'ın Of Human
Bondage adlı romanının Fransızca tercümesi olan
Servitude Humaine'den dilimize çevrilmiştir. Eser
basılırken zevksiz bir mutavassıtın müdahalesiy-
le Türkçesine Şehvete Düşkün adı konmuştur.
'"BuyaahşlığHoncakkitabm mühim birkısmı £•-
sıidıktan sonra naberaldık ve düzeltmeye maale-
sefimkân bulamadık. Eserin kıymetine hiç de uy-
gun düşmeyen bu kötü isimden doiayızevk ve kül-
tûr sahibi okuyuculanmızdan özür dilemeyi bir
borç telâkki ediyoruz."
Aşagıda, Necdet Sander'le Fikret Ürgüp'ün ad-
lan.
Kiraz, Raşit Çavaş'ın dikkatini çekmiş. Ben de
şaştrarak okudum.
Şaşırdım, çünkü hangi degeryargılanndan han-
gi deger yargılanna sürüklenmişiz, işte çmlçıptak
önümdeydi. Bugün değil Maugham'ın bireserini,
kendi yazdıklanmızı bile hertüriü 'fec/mse///Ate'do-
natma çabalanmız alıp başını gitmişken; iki çevir-
menin bilgilendirmeleri yürek burkuyor.
Türkiye 'edebiyat'\, 'yazar
1
^ 'roman\ 'roman-
c/V ciddiye alıyormuş.
Şimdi Şehvete Düşkün adını bulacağız da, bu
ada "kötü isim" diyeceğiz.. Tam tersi, adı pekiş-
tirmeniz gerekir
Tıtreten Şehvete Düşkün...
Inleten Şehvete Düşkün...
Çınlçıplakve Şehvete Düşkün... .
Takvimde lz Bırakan:
"İnsan ruh verdiği derinliktedirI iki sahilarasın-
da bir deniz I hayat yelkenliyse ölüm bir rüzgâr I
herkes kendisine çekilecektir" Haydar Ergülen,
ölüm Bir Skandal, Adam Yayınlan, 1999.
Bttgi Yayınevi İstanburda
temsüciHk açtı
• Kültür Servisi - Yayımladığı kitap sayısı dört bini
bulan, şu anda satıştaki kitap sayısı bin civannda
bulunan ve 2000 yılmda 45. yılını kutlayacak olan
Bilgi Yayınevi tstanbul'da temsilcilik açtı. Bugüne
kadar Türk edebiyatımn inceleme, araşürma
alanmdaki yetkin kalemlerinin kitaplannı
yayımlayan Bilgi Yaymevi'nin temsilcilik
bürosunun başında yazar Zeynep Aliye bulunuyor.
Temsilcilik adresi: Istiklal Caddesi, Âyhan Işık
Sokak. No: 28/4 Beyoğlu. Tel: 0212 293 08 49
BUGÜN
• BtLGt ÜNtVERStTESİ'nde 20.30'da,
yönetmenliğini Claude Berri'nin yapOgı 'Lude
Aubrac' adlı film gösteriliyor. (216 23 15)
• CEMAL REŞtT REY KONSER SALONUnda
piyanist AchiDo GaDo, violonist Enzo Ligrest ve
violonselist Bruno lspiola'dan kurulu Chopin Trio
adlı klasik müzik grubunun konseri 19.30'da
izlenebilir. (232 98 30)
• tTALYAN KÜLTÜR MERKEZt'nde 19.00'da
Dada Marainf nin Maria Stuarda adlı tiyatro oyunu
sahneleniyor. (293 98 48)
• NÂZIM KÜLTÜRpi'nde 19.30'da Aydemir
Güler in Kemalizm Dirfldi mi konulu semineri
izlenebilir. (245 04 81)
• MEBA SANATEVt'nde 20.00'de Mine
Ergen'nin B. Brecht-Epik Tiyatro üzerine söyleşisi
yerahyor. (547 13 35)
• KEMANCI KÜLTÜR MERKEZt'nde saat
21 30'da Serhat Kay^'nın 'Bir Türk Dünyaya
Bedekür' adlı tek kişilik gösterisi yer ahyor.
• YAPI KREDt KÜLTÜR SANAT MERKEZt'nde
'Yapı Kredi Salı Toplanülan' etkinlikleri
çerçevesinde saat 18.30'da yer alan 'Gelenekten
Kıırtntmanm Yolu Yok mu' konulu söyleşiye Nuray
Mert ve Ahmet Kuyaş konuşmacı olarak
kaîıhyoriar. (252 47 00)