Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 ARALIK1999SAU
O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R olay.gorus(acumhuriyet.com.tr
Deprem Bölgelerindeki Çocuklanmız...
Dr. Işık GÖRKER çocuk Ruh
locuk dendığınde, insan ya-
ışamının başlangıcını, insa-
nın oluşma aşamasuun ilk
basamaklannı algılanz. Ç o
'cukluk, bu çağı yaşayan bi-
rey için geleceğin umutlan
ya da endişelerinin kaynaşuğı bir dönem-
dir. Büyüme ve gelışmesinın olumlu bır
şekilde tamamlanabilmesi için önemli
gereksinımleri olacaktır. Biyolojik, psi-
kolojik ve sosyal gereksinimler, ailesi ya
da kendısıne bakmakla yükümlü kişiler
tarafından karşılanma durumundadır.
Çocuk, dofumdan başlayarak gerekti-
ği ölçüde beslenmeye, korunmaya, sev-
gıye, bakıma gereksinim duyar. Sağlık-
h büyümenin temelini oluşturan bu ge-
reksinimler karşılandığı zaman çocu-
ğuntoptumdavar olma özellığını kazan-
dıracak kendi sorumlulukJan başlar. Bu
sorumluluklan edinmesi ise aıle içi ve
okul içi eğitımlen ile sağlanır.
Ülkemizde bir süredir olagelen dep-
Sağlığı Hastalıhlan Uzmanı
remlerin yarattığı ekonomik ve sosyal
zorluklar, çocuklan etkilemiş ve ruhsal
sorunlar oluşturmuş durumdadır. Akut
dönemde yaşanan şok edici olaylar, kor-
ku ve panık reaksiyonlan, çocuklan ken-
dilerinin başetme olanağı bulamadıkla-
n bir sorunlar yumağı içine sürüklemiş-
tir. Yaşadığı evini, yakınlannı kaybetmek-
le kalmamış. kendisıni o ana kadar ya-
şamadığı bir ortamın ıçinde bulmuştur.
Kış mevsiminde çadırlarda bannmaya
çalışmak, ısınmaya, beslenmeye çaba-
lamak, ailesi ile beraber olabılen çocuk-
lar için bile büyük bir sorundur. Büyük
bölümü eğitimlerine de zorunlu olarak
ara vennişlerdir. Ailelerini kaybetmiş
çocuklar da vardır. Anne ve babalannı
göremeyen bu çocuklann hem psikolo-
jik hem sosyal yardıma gereksinimleri
ivedi düzeydedir. Yaşlan farklı olabilen
bu çocuklann bazılan, kaybetmenin ya-
sıru yaşamaktadırlar.
Konut gereksinimleri için önerilen
yöntemler, henüz genel rahathğı sağla-
yamamış, ikinci büyük depremin so-
runlan çözüme ulasamamıştır. Ivedi çö-
züm yöntemi olarak hükümetin önerdi-
ği kardeş aik kampanyag ise, tûm özen-
dinnelere karşın umulan yaran sağlaya-
mamıştır. Kaldı ki çocuğunyalnızca pa-
rasal destekle temel gereksinimlerini
sağlamak, çocuk bakımının bütününü
oluşturmaz. Çocuk bakımmdan sorum-
lu kişilerin bilinçli olmalan ve beltrli dü-
zeyde bir bilgi bihkimine sahip olma-
lan gerekmektedir. Çocuğu sahipsiz kal-
dığı ortamdan kurtaracak nitelikli bakı-
mevlen gerekmektedır. Ve bunun sağ-
lanması, gönüllü kuruluşlardan çok ka-
mu kuruluşlannuı üstesinden gelebile-
ceği bir iştir.
Çocuğun, yeterli ilgiye, sevgiye, ar-
kadaşa, oyun ortamına gereksinimi var-
dır. Okul çağına geldiğınde eğitimi, ya-
şıtlan ile ilişkileri, rekabet duygusu ya-
şaması ve başanh olma isteğini yarata-
cak nedenlerin varlığı, ruhsal gelişimi-
nin olumlu yönde gidişini sağlayan et-
menlerdir. Depremin ohışturduğu her
türlü travmatik deneyim, psikolojik ola-
rak çocukta, erişkinde olduğundan çok
daha derin etkıleT oluşturmaktadır. Bu
etkilerin neden olduğu ruhsal yaralan-
malar, yakrnlannı yitirmiş olan çocuğun
elinden tutulmasıyla ve atacağı adımla-
n gösteren bir ilginin varlığıyla sanla-
bilecektir. Sosyal devletin görevi budur.
Sahipsiz kalan çocuklar, halen ülke-
mizrn yaşayan sorunlan arasındadır. K.Ü-
çük yaşta aile ortamı içınde çeşitli ne-
denlerle travmatik deneyimler yaşamış
çocuklanmızın bu- kısmı sokaklarda sa-
hipsiz bir şekilde yaşamaktadırlar. Dev-
letin gözetimindeki çocuk yetiştirme
yurtlannın sayılan, gereksinimi olan
tüm çocuklanmızı banndjrmaya yetme-
mektedir. Banndınlanlar da 18 yaşından
sonra kendi güçleri ile yaşantılannı sür-
dürecek olanağı elde edemedikleri için
gene bir süre gözetime gereksinim duy-
maktadırlar. Ne var ki bu konuda uğra-
şüar devam etmekte ise de henüz bu so-
run kesin olarak çözüme ulasamamış-
tır. Sahipsiz olarak evi ve hatta yattığı
yeri belirsiz şekilde yaşama savaşı ve-
ren çocuklann yaşama ortamlan, geç-
mişte yaşadıklan travmalara yenilerini
eklemekte, kendilerine ulaştınlmak is-
tenen yardımlann etkisini ve yarannı
azaltmakta, sorunun çözümü giderek
güçleşmektedir. Yaşama ortarrurun de-
vamı ve travmalann giderek çoğalma-
sı, uzatılan yardım elınin sonuç verme-
sini engellemektedır.
Deprem sonrası ilgi ve bakım bekle-
yen kimsesiz kalmış çocuklann ivedi
önlemlerle bakımlanrun gecikmesi ha-
linde, sokaklarda sahipsiz yaşayan ço-
cuklanmızın sayılannda artma olasüı-
ğı vardır. Deprem vergileri bu olasılığı
engelleyecekse, her birey kendine düşe-
ni vermekten çekinmemeli, gerekirse
yeni yükümlülükler kabul edilmelidir.
Yeter ki özveri beklentisi adil ölçüler
içınde olsun, yeter ki dar gelirliler kat-
kıda bulunma çabası gösterirken, servet-
lerinin kaynağını açıklamaktan kaçı-
nanlar yine korunmasın.
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Kemalizm ve Demokrasi...
Boyuna Kemalizme çatarlar!
Derler ki, Kemalist düşünceler,
yani Atatûrk'ün devrimciliği orta-
dan kaldınlmadan Türkiye'de ger-
çekbirdemokrasi kurulamaz! Bu-
nu yalnız bizim şeriatçılar ve ikin-
ci cumhuriyetçi allâmeler söyle-
miyor, SevrAntlaşması'nı yeni bir
biçimde yürürlüğe koymak, ülke-
yi parçalamak heveslileri yaban-
ct btrtakım politJkacılar, yazaıiarda
bu görüşleri sık sık yineliyor.
Geçenlerde bir toplantıda konu-
şan saygın bir kişi olaylara Ke-
maiist açıdan bakantan eleştirir-
ken aynı savlan ileri sürdü. Şim-
dilerde yalnız şeriatçılar, yalnız
ikinci cumhuriyetçiler değil, "ye-
ni //bera/Tığin demokrasinin ka-
çınılmaz koşulu olduğuna inanan-
tar da söylemeye başladı. Bu ki-
şiler söze başlarken Atatürkçü ol-
duklannı söylerler, sonra da geç-
miş dönemterin tarih olduğunu,
yetmiş yıl önceki kafayta ülkemiz-
de demokrasinin kurulamayaca-
ğını ileri sürerier.
Kemalizm nedir? Altı Ok'un sim-
getediği gorüşler nelerdir?
Kısa bir tanımlamayta, bunlar
halk çoğunluğunu aydınlığa, kur-
tuluşa çıkarmaya yönelik düşün-
celer ve eylemlerdir.
Prof. Dr. Aipaslan Işıklı, "Sos-
yalizm, Kemalizm ve Din" (Tüze
Yayını) kitabındaAtatürk dönemi-
nin ne kadar demokratik olduğu-
nu şu sözlerle anlatıyor
"Kemalizm'in demokrasi açı-
sından ülkeye ne kazandırdığını
gerçekçi bir biçimde değehendi-
rebilmek için, ülkeyi nerden alıp
nereye getirdiğini önyargılardan
annmış olarak görmek gerekir.
Kemalizm ülkeyi saltanattan alıp,
mevcut 'çok partili' duruma ge-
tirmiş olan düzenin adıdır."
Kemalizmin önde gelen amacı,
Türk insanını kulluktan yurttaşlı-
ğadönüştürrnesidir. Kısacası, ken-
di başına düşünebilen, iyiyi, kö-
tüyü ayırt edebilen birer yurttaş
yapma çabasıdır.
Bu gerçeği, ne yazık ki Ata-
türk'ün çevresindeki yakın arka-
daşlan bile, daha onun sağlığın-
da benimsememişlerdi. Heleölü-
münden sonra devrimci cumhu-
riyetin kısa sürede ters bir yöne
döndürülmesi, tutmuş-tutmamış'
diye çağdaşlık, uygarlık atılımla-
nnın ortadan kaldınlması anım-
sanır, anımsanmalıdır.
Daha o günlerde, birtakım kişi-
lerin ülke yönetimini bir çeşit fa-
şist diktatörlüğe çevirme girişim-
lerini Atatürk şu sözleriyle durdur-
muştur:
"Görû/üyor ki varmak istediği-
miz hedef henüz en yakın arka-
daşlanmız tarafından bile, zerre
kadar anlaşılmış değiidir."
Aipaslan,lşıkJı ile geçen hafta
Aydın'da yapılan birpanelde bir-
likteydim. Orda yaptığı kofıuş-
ma, özlemini çektiğimiz gerçekçi
bir bilim adamı olarak umut ve
güven veren bir inandıncılıktaydı.
"Yenı//Dera/"takımın, küreselleş-
me diye kolaylıkla benimsedigi
tutumlara aykın bir konuşma...
Prof. Dr. Aipaslan Işıklı'nın "Sos-
yalizm, Kemalizm ve Din", "Dev-
let ve Demokrasi" (Kuvayı Milliye
Yayını) gibi kitaplan, yanlışyorum-
laria, tarihsel olaylan bile bile sap-
tırmalarla şaşkına döndürülen in-
sanlanmıza Kemalist öğretinin ne
olup ne olmadığını gösteren yaprt-
lar...
Yetkiniz Var mı?
Bahir M. ERURETEN Hukukçu
: devleti olmanın en beUr-
gin özelliklerinden biri, sıyasal
gücü ellerinde bulunduranla-
n; yetki ve sorumluluklannuı
büincinde olarak, kendilerine yasalarla ta-
nınmış olan yetkilerin sınırlannı aşmama-
ya özen göstermeleridir. Anayasa ve ya-
salar, her kişi ve kuruluş için eşit koşul-
larda uygulanmak durumundadır. Bir ül*
kede yasalar, kişi ya da kuruluşlarca ge-
reği gibi uygulanmıyorsa, o ülkede hu-
kukun üstünlüğünden, hukuk devletinin
varlığuıdan söz etmek olanakstzdır.
"Ana>-asa bir kezdetinmekk bir şey ol-
maz" diyen yönetıcıler, ne kadar hukuk
dışı bir davranış içınde ise, "Savcüan
doğru yola getirmek için gereken önlem-
leri abcağız" demek de o denli yanlış ve
sakuıcahdır. Yürütmenin, yargıya açık-
tan açığa müdahalesidir. Anayasal erkler
aynlığı ilkesine aykındır.
Bu türden aykrn ve yasadışı eylem ve
söylemlere son zamanlarda ne yazık ki,
çok tanık olmaktayız. Örneğin ABD'ye,
sözde tedavi olmak için giden ve hiçbir
resmi sıfan obnayan Femuflah Güten"i ora-
da resmi törenle karşılayan elçı hakkın-
da, Başbakan'uı; "Buemrielç^ebenver-
dnn" demesi, yine örneğin silahlı terö-
ristlerin. hapishanede ayaklanıp elli ka-
dar jandarma erini yaralaması, yüz kada-
nnı da rehin alması, hapishanede yanguı
çıkarması. çok ağu* ve bir o kadar da gü-
venlik güçlerinin onurunu kıncı olduğu
halde, Adalet Bakanı'run, bu eylemlerin
yasal şekilde üstesinden gelmesi gerek-
mesine karşın, bunlarlapazarlığa oturma-
sı ve sonuçta, ağır cezalı suç oluşturan bu
eylemlerin tümünü affetmesi de, son de-
rece sakıncalı ve görev sorumlulugunu ge-
rektiren eylemlerdir. Bu suçlar ağu ceza-
Uk olup, savcılann bunlan kamu adına so-
ruşturması ve kamu davası açması kaçı-
nıLmaz görevleridir. Bakanınbunakanş-
ma hakkı olmadığı bir yana, bakanuı af
yetkisini nereden aldığı. sorgulama gerek-
tiren önemli bir olaydır, skandaldır.
Anayasamıza göre. sanık affi diye bir
şey yoktur. Yalnızca kesuüeşmış cezalar,
ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi ta-
rafından af konusu yapılabilir. Bir Ada-
let Bakanı, kendisinde bulunmayan böy-
le bir yetkiyi hangi sıfatla kullanabilmiş-
tir? Savcılar böyle bir buyruğu nasıl ka-
bullenebilirler? Eğer durum böyleyse,
bakanın buyruğu, savcüan sorumluluk-
tan kurtarabilir mi?
Bu tür anayasa ve yasadışı davranışlar.
Türkiye Cumhuriyeti'nin, hukuka bağlı
olmadığı izlenimini veren eylemler oldu-
ğu biryana, devletin onursal kimliğine kar-
şı bir darbe değil mi? Avrupa'nın kapı-
lanru araladığımız ne denli övünerek söy-
lenirse söylensuı, butür davranışlarla biz
o kapılarda daha çok bekleriz.
Türkiye Coğrafyasmda Yaşamanm Koşulları...
Ş. Şevki BAYRAKTAROĞLU YÜL Jeoiojı Mühendist
1
1 Ağustos'ta ve sonrası Düzce depre-
minde ülkemizi derinden yaralayan bu
coğrafyada nasıl yaşamalı ve ne yap-
malıyız? Sorun üzennde her kesirain ken-
dine görebir şeyler söyledığı ortamdaken-
dimize göre bir sentez yapmak; ctfldflt'Ko-
nu üzerinde savfaUr dolusu rapor, rna^ıle,
bildin, tez, dokrorîve profesörlük çâlışma-
sı varken gerçekler bir yerlere dokunduğu
için gizlenmekte ve hasu-alü edilmektedir.
Sistemin sonucu olan budurum, bütün dün-
yanın tanıdığı olan Prof. Dr. Aykut Barka
gibi değerli bilım adamlanmızın sozlenne
kulak tıkamamızı, onlann değerini bileme-
mızi ve olayın sonuçlanna şaşırmamızı ge-
tirmiştir. Toplayacak olursak:
• İnsan doğanın bir parçasıdır. Akıl yo-
luyla, bilımsel olarak, doğaya uyum için-
de. doğanın koşullannı zorlamadan ona
kendi uyduruk kurallannı dayatmadan, bir
parçanın bütûne uyumu biçiminde yaşa-
mak zorundadır. Doğada doğanın yasalan
geçerlidir.
• Sonunda ulaşacağımız nokta insan mut-
luluğuna yönelik politikilar olmalıdır. "Be-
nim memurum işini bflir'"*Ben zengini se-
verim",
u
Par»en \üce değmtr" anlayışı ve
zihniyeti doğal felaketlerde sadece ve sa-
dece insan ve ekonomik kayıplan arttıra-
caktır. Bundan sonra yapılması gereken en
önemli şey Türkiye'nin felaketine neden
olan bu anlayış ve fihntyet3naa«tıMfc.bır
biçimde sorgulanması, yargılanmaşı ye
mahküm edilrnesidır. Bu anlayışın sahibı
olanlann da bu felaketin etkisinde kaldığı
su götürmez bir gerçektir.
• Doğayı tammadan onun üzerinde işlem
yapmak bunun sonucunda da işleri Allah'a
havale etmek, kolaycılık ve çıkarcılıktan
başka bır ise yaramamaktadır. Her zaman
haklı çıkan yerbilimcilenn önerilerine ku-
lak verilmeli ve gerekenler hiç vakit geçir-
medenmutlakayerine getirilmeüdır. Son 50
yıldu- yerbilimciler bütün doğa olaylannda
haklı çıkmanın hazin hüznünü yaşamakta-
dırlar.
• Sosyal devletin en önemli göstergele-
rinden bıri de planlı kalkınmadır. Her şey
bir plan dahiline yapılmalıdır. Oy avcılığı
uğruna bu planlardan aynlmak bu planlan
delip delip kevgire çevirmek, onlan Nas-
reddin Hoca'nın kuşuna benzetmek politi-
kacılara belki geçici bir kazanç saglaya-
caknr, ama güzel insanlanmız ve güzel ül-
kemiz bu durumdan zarar görecektir, gör-
müştür ve görmektedir.
• Doğal afetlenn sonunda insanımızı,
birikimimizi ve de en kötûsü bağımsızhğı-
rruzı biraz daha fazla yitiriyoruz. Bence bü-
tün bu sorunların üstesinden gelmek müm-
kündur. YerbilımcUerin önerdiği biçimde bi-
limsel yerleşimler kurmakzorundayız. Ada-
leti hızlı ve adil gerçekleştirmek zorunda-
yu. Yetimlerin, garibanlann, yoksullann
bu ülkede mahkemeler olduğuna inanma-
larını sağlamak zorundayız. Bütün bunla-
rm olabilmesi için de sistemi sorgulamak
zorundayız. Bunun sonucunda denetim dü-
zeneği (mekanizması) kurulacak. suçlular
savunulmayacak, ortaya çıkanlacak.
• Son doğal felaketin ülkemize maddi an-
lamda etkismin 20 katnlyon TL. civannda
olduğu söylenmektedir. Buparanın onda bı-
ri bilimsel bir şekilde harcanmış olsa idi. Bu
deprem karşısında insan ve ekonomik ka-
yıplanmız en az %90 dolayında azalırdı.
Son olarak: Zeminetüdüstandartdışı, de-
mir standart dışı, çimento standart dışı, ka-
zanç standart dışu ahlak standart dışı, hırs stan-
dart dışı olunca zorunlu olarak insan kaybı
ve ekonomik kayıp standart dışı oluyor.
Değîştirmeye kararlıyız!
Arçelik'te Aralık ayı boyunca
kaçırılmaz fırsatlar bir arada!
Eski çamajır ya da bulaşık
makinenizi getirin 30 milyon
Tl'ye sayalım, yerine en üstûn
teknolojiye sahip çamaşır ve
bulaşık makinelerinden birıni
verelim. isterseniz emektar
fınnınızı getirin, 20 milyon Tl'ye
geri alalım. Yeni bir fırınınız
olsun. Ya da, kullanılmış
elektrikli süpürgenizi tam 10
milyon TL karjılığında, yeni bir
elektrikli supürge ile
degi^tirelim. Daha ne
duruyorsunuz!
Ş24 9 l Hepsi Arçelik
Kaçmlmaz fırsatlar değiştirme kampanyasında!
PENCERE
Merak Ediyorum...
Üniversiteli genç sordu:
- Cumhuriyet 'resmi görüş'ün gazetesidir, diyor-
lar, doğru mu?..
- Evet, dedim, doğru!..
Şaşırdı: .
- Nasıl olur?.. ' .
Yanıtladım:
- Bu gazetede cezaevine girmemiş yazanmız kal-
dı mı?.. Ben bilmiyorum, çünkü hesabını şaşırdım.
Rarf Ertem, Ali Sirmen, Oktay Akbal, Aydın En-
gin, Oral Çalışlar, Erdal Atabek'ten başlayıp say-
maya kalksam, bu köşeye sığmaz. Sonra anımsa-
yamadığım ya da unuttuğum arkadaşlara ne diye-
bilirim?.. Cezaevinde yatmış olanlan bir yana bıra-
kalım; cantna kıyılmış olanlan ne yapalım?.. Uğur
Mumcu 'resmigörüş'ü savunduğu için mi öldürül-
dü?.. Onat Kutlar failı meçhul cinayete neden kur-
bangitti?..
Üniversiteli genç ekledi:
- Ahmet Taner Kışlalı?..
- Bak şimdi aklıma rahmetli Orhan Apaydın ile
Oktay Kurtböke geldi, bu arada Hikmet Çetinka-
ya'yı unuttum; kendimi hiç saymıyoaım. Bu ne bi-
çim gazetedir ki 'resmigörûş 'ten yanaoluyor; ama
yazarları ya içeri atılıyor ya da öldürülüyor. Son ola-
rak Attilâ llhan'ın tehdit edildiği haberteri geldi;
Cumhuriyet 'resmi görüş'ü savunsaydı bir ömür
boyunca bttip tükenmeyen bu kanlı ve actklı serü-
veni yaşar mıydı?
Üniversiteli genç:
- Peki, bu laf nereden çıkıyor?
- Çok açık: Bu laflan bölücüler, mandacılar, mür-
teciler çıkânyoriar.
•
Ahmet Taner Kışlalı neden öldürüldü?..
Ölüm acısının dumanı yüreğimızdetütüyorve an-
laşılıyor ki katilleri bulunamayacak...
Neden?
Ülkeyi Ecevit'in başını çekriği koalisyon hüküme-
ti yönetiyor; Fransa Çakıcı'yı Türkiye'ye teslim edi-
yor; ama sanığın sorgulanması bile hükümette gü-
rültü, patırtı, çatışma yaratıyor.
57'nci hükümetin iki bakanı çok önemli:
Içişleri Bakanı..
Adalet Bakanı..
İki bakan Çakıcı'yı sorgulamak konusunda birbir-
lerine ters düşüyorlar; Içişleri Bakanı Tantan'ın ça-
balan boşa çıkıyor ve Çakıcı polis sorgusundan ka-
çınlıyor.
Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk..
Eski Cumhuriyet yazarı..
Hikmet Sami Türk bu duruma düşebilir miydi?..
Çakıcı poliste sorgulanamayacaksa, suçlannın he-
sabını vermeyecekse, Fransa'dan Türkiye'ye ne-
den getirildi?..
Çakıcı üzerine Ecevit'in koalisyon hükümetinde
bile çatışma çıkarsa, devlet içindeki çete nasıl ya-
kalanabilir?.. Ahmet Taner Kışlalı'nın katili ya da ka-
tilleri nasıl bulunabilir?..
•
Politikacılar diyorlar ki:
"- 28 Şubat süreci bitti." ' (
BeiN oluyor. ,
28 ŞubatjsüJoaıncte Akın Birdal'ı öldürmek ıste-
yenlerhemen yakâlanmışlardı. Şimdi Kışlalı'nın ka-
tilleri bulunamıyor Çakıcı poliste sorguya çekilemi-
yor, adam konuşursa, koalisyon hükümeti çözülür-
müş, çoğu bakan ile Çakıcı al takke ver külâhmış...
Düşünüyorum:
Bu yeni süreçte Cumhuriyet yazarlanndan daha
kaç kişi öldürülecek?..
-~*^*
BİR GÜNLÜK DOST
Cumhuriyet
k ı i ı p l a n
"...Hepsi de okuyanı doyuran. doyururken de acıktıran,
varhklardaki yerleşme sarsıntılarmı depremlerini,
onlarla birlikte boşluklan da duyumsatan ve o
boşluklan dolduracak kaynaklan aramaya iten
birbirinden güzel, birbirinden etkili metinler..."
MUZAFFER BUYRUKÇU
"...Bu kitap içi boşatılmamış. dostluklann. içtenliğin
ve alçakgönüllülü|ün de bir el kitabı niteliğinde...".
MELÎSA GÜRPJNAR
"...Akmen'in yazılannda, bilgeliğe özenmeyen
kişilerin hoşgörülü kımıldanışlan var.."
ADNAN BtNYAZAR
«" ^ ' Cumhurtvt Çağ Pazariama A.Ş. Tûtkocağı Cad. No:38/41
^ . kitap küTOu (343345Cağa!oğiu-lsJanbüt Tet: (212)51401«,.
H a y a t a
KAHRAMANMARAŞ 3. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Sayı: 1999/20
Davacılar Muammer Kaya ve Safiye Önal vekili
tarafından davalılar Recep Nehir ve Muhterem Kılıç
aleyhine açüan tazminat davasmda davalüann ku-
surlu davranışlan nedeniyle sebebiyet verdikleri ka-
za nedeniyle müvekkiline ait araçta hasar meydana
geldiğini belirterek 600.000.000.- TL toplam zarar
miktannın davalılardan tazminine karar verilmesini
istemiş ve adresı tespit edilemeyen davalı Muhterem
Kıhç'a ilanen tebliğe karar verilmış bulunulduğun-
dan; Davalı Muhterem Kılıç'ın 1999/20 esas sayıh
işbu tazminat davasının 02.02.2000 günü saat
11 .OO'deki duruşmasmda bizzat hazır bulunması ve-
ya bir vekille temsil olunması, aksi halde yokluğun-
da yargılamaya devam edilerek karar verüeceğı hu-
susu dava dilekçesi ve duruşma günü yerine kaım ol-
mak üzere ilanen tebliğ olunur.
Basın: 65606