23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 ARAL\K 1999 Ç.ARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 SSK'nin şeriatı! Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ANAP'h Yaşar Okuyan'ın Ankaradan kalkıp Sıvas'a kadar giderek bir cinci doktoru SSK hastanesine başhekim yaptığını yazmıştık. Meğer, Okuyan'ın irticai kadrolara özel ilgisi varmış. llgisi, SSK Genel Müdürlüğü'ne Zekai Özcan'ı getirmesinden belliymiş. Şöyle ki DSP'li Nami Çağanın Çalışma Bakanlığı şırasında Zekai Özcan, SSK Yonetim Kurulu üyesi iken Başbakanlık Takip Kurulu'nun çalışmaları doğrultusunda irticai faaliyetlere kartşan kişiler saptanmış. Başbakanlık tarafından SSK'ye de isimleri belli olan şeriatçılann görevden almması için bir yazı gönderilmiş. Ancak uygulanmamış. Çünkü SSK Yönetim Kurulu üyesi Zekai Özcan, irtica kadrolarının görevden alınmasına muhalefet etmiş. SSK'deki şeriatçılan koruduğu için de Yaşar Okuyan tarafından ödüllendirilip SSK'ye genel müdür yapılmış. Etektronik posta: somOposta.cumhuriyetcooi.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Deprem bölgesindeki bebekler yanarak ölüyomnuş... "Birseçenek daha var. Cadırtarda donarak ölmekJ" nceki gece Cine 5'te Poseydon Macera- sı'nı seyrediyordum... Film bittiğinde NTV'ye geçince emekli orgeneral Çevik Bir'le kar- şılaştım. Bir, 30 yıl önce gazetecilere birer altın dağıtarak spor sayfalanndan medya dünyası- na giren büyük işadamı ve sonradan yazar Ali Şen'in başkanlığındaki Rumeli Yönetici ve Işadamları Der- neğı'nin toplantısına konuşmacı olarak katılmış ve konuşması naklen yayımlanıyordu. Kamera salona çevrildiğinde, aralarında birçok ünlü ve büyük gazetecinin de bulunduğu konukla- rın uyuklamakta olduğunu gördüm. Birkaç dakika sonra toplantının soru-yanıt bölümüne geçilince or- talık hareketlenmeye başladı. Hele bir soru üzerine Bir, Siyasi Partiler Yasası ve Seçim Yasası'ndaki ge- rekli değişiklikten sonra halk oylaması ile yapılacak bir seçimde cumhurbaşkanlığına aday olabileceği- ni açıklayınca, herkes uyandı. Kısa bir ihtilaller ve darbeler tarihi dersi veren en Kartal 1 ün\ü medya mensubu Reha Muhtar sayesinde ya- pılan bu açıklamanın ardından yine bir soru üzerine Bir'in strateji üretmek için kuracağı vakfı şartlardik- te ettirirse siyasi partiye dönüştürebileceğini açık- laması herkesin pür dikkat kesilmesini sağladı. Ali Kırca'nın, cumhurbaşkanlığı adaylığı konusu- nu bir kez daha tekrariatmasından sonra Çevik Bir'in "nefer olarak her hizmete hazır olduğunu" söyleme- si bendenizi yıllar öncesine götürüp siyasi yasaklı Süleyman DemireTe karşı bayrak açan Mehmet Ya- zar'ın neferliğini anımsattı. Neyse ki, Süleyman Demirel'in Zincirbozan hiz- metlisi, Ali Şen'in dünürü ve Tansu Çilfer mağduru Orhan Keçeli'nin soru sormak yerine 27 Mayıs'tan sonra Adalet Partisi'ni omuzlayan emekli orgeneral Buluşlar 3.5 saat Ragıp Gümüşpala'yı da kapsayacak şekilde ver- diği siyaset dersi Çevik Bir'i Türk siyasetinde "sü- per" bir geleceğin beklediğinin müjdecisi oldu. Ancak, bu tarihi toplantıya Sabah'ın süper çocu- ğu Murat Birsel, hiç beklenmedik bir şekilde dir- sek attı ve Bir'e, başkan seçildikten sonra ilk 100 gündeki üç önemli icraatını sordu. Bir'in hevesi kı- rıldı. Hevesi belki de Ismet Solak'ın Meclis'tekile- rin kendisini cumhurbaşkanlığına aday göstermesi halinde ne düşündüğünün sorulmasıyla kırıldı. Bir, bir stratejist için affedilmez hatasını yaptı ve Ana- yasa'daki bu olanağı hiç düşünmediğini söyledi! Sonuçta öyle ya da böyle, Mayıs 2000'deki cum- hurbaşkanlığı seçimi için Demirel'in karşısına biri çıktı ve dahi çıkartıldı. Ayrıca, 28 Şubat da kevgire dönmüş oldu. Inanın Demirel, çok mutlu olmuştur. Neyse... Te- levizyonu kapatırken telsiz frekansı mı karıştı ne: Kartal 1, Çevik 1 'i arıyor! IVakıfGuneba'dahastalarabağışzoru! Franstz haber ajansı AFP, 20. yüzyıida hayatımızı en çok etkileyen en büyük 12 buluşu şöyle belirtemiş: 1- Uçak 2- Televizyon 3- Penisilin 4-Atomik Füzyon 5- Bilgisayar 6- DNA 7- Lazer 8- Doğum kontrol hapı 9- Internet 10- Organ nakli 11- Tüp bebek 12- Uzayyolculuğu. Vaziyet haber ajansı olarak da biz, 20. yüzyıida bizim hayahmıza damgasını vuran en büyük 12 buluşu belirfedik: 1- Dolmuş 2- Gecekondu 3- Imaraffı 4- Çadırkent 5- Trafik canavan 6- Enflasyon canavan 7- Din ticareti8- Çete 9- Radyasyonlu çay 10- Hayali ihracat 11- Köşe dönmece 12- Lahmacun Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, memleketi Isparta'da yaptığı konuşmada Isparta-Ankara karayolunun 3.5 saate indiğini söyledi ve "6 saat" diye itiraz eden dinleyic'tyi "ağır gftmek"le suçladı. Demirel, hesap adamıdır. Isparta-Ankara karayolu 422 k/lometre olduğuna göre 3.5 saatte gitmek için saatte ortalama 120 kitometre hız yapmak gerekir. Oysa şehirlerarası yollarda hız sının 90 kilometredir ve meskun mahallerden geçerken hız sının 50kilometre olmalıdır. 3.5 saatte gitmek için otomobilinizin "fors "lu olması gerekir ki, bu durumda "Nazmiye koy bir kaset" deme hakkınız bile vardır! Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün ge- nelgesine bakılırsa vakıfların verdik- ieri hizmet karşılığında bağış almala- rı yasak... Yasa ile getirilen bu yasak- tan Vakıf Gureba Hastanesi Başheki- mi Dr. Rıza Kutaniş'ın de haberi var. Kutaniş'in 25 Kasım 1999 tarihin- de klinik şeflerine, döner sermaye saymanlığına ve hastane içindeki va- krf başkanlıklanna yaptığı duyurunun yorumunu ise Vakıflar Genel Müdürü Nurettin Yardımcı'ya bırakalım: "Hastanemizde, kısaca Geliştirme Vakfı ve Kliniklere Yardım Vakfı adı ile bilinen ve hastane içinde faaliyet gös- teren iki adet yardım vakfının bulun- duğu bilinmektedir. Adı geçen vakıf- ların hastane içinde hasta hizmetleri ile ilgili olarak bağış alabilmelerine izin verilmekle beraber, 1 Aralık 1999 ta- rihinden itibaren bağışlar sadece baş- tabiplikten, bağış alabilme yetki bel- gesi olan hastane personeli tarafından toplanabilecektir. Döner sermaye ge- lirlerine tabi olan hizmetlere ilave ola- rak talep edilecek bağış miktan baş- tabiplikçe belirlenecek esaslar dahi- linde ya hizmetin verildiği birim sorum- lusunun ve saymanlığın ortaklaşa ka- rarlaştıracağı ya da hizmeti alan hasta ve sahiplerinin takdir ede-: ceği miktarda, sadece döner' sermaye veznelerinde yapıla- bilecek, ilgili personel, toplanan miktan görev bitiminde vakıf yöneti- mine teslim edecektir." Kutaniş, geçen Cumhuriyet Bayra- mı'nda başhekim yardımcısıydı ve bir ilaç firmasının hastanedeAtatürk pos- teri dağıtmasını engellemişti; bu yılki Cumhuriyet Bayramı'nda hem başhe- kim hem de öyle bir Atatürkçü oldu ki, 10 Kasım'da hastane içinde Ata- türk'ü anma töreni bile düzenledi! FP'ye para aktardığı iddia edilen bürokrat Kütahya'da öldürüldü Yurt Haberleri Servisi - Kii- tahya Belediyesi'neait Su ve lh- tiyaç Maddeleri AŞ'nin (SİM- PAŞ) Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Gültaş. makam oda- sında vurularak öldürüldü. Ci- payetin arduıda.&lMPAŞ'tan 'FFye pâra aktanlmasının yattı- ğı öne sürüldü. Iki gün önce SlMPAŞ'ta işten atılan Ziya Yılmaz (19) dün öğ- le saatlerinde. Mehmet GüJtaş'a makam odasmda av tüfeğiyle ateş etti. Saldında ağır yarala- nan Gültaş. Kütahya Devlet Has- tanesi'ne kaldırılırken yolda ya- şamını yitirdi. Yılmaz, olayda kullandığı silahla yakalanarak gözaltına alındı. Emniyette ifa- desi alınan Yılmaz, sağlık kont- rolü için getirildiği Kütahya Dev- let Hastanesf nde FP'lilenn sal- dınsına uğradı. Yılmaz'a saldı- ranlar arasında FP'li Kütahya Belediye Başkanı Süleyman Ca- nan. eski RP milletvekili Metin Terli ile adamlan ve bazı FP yö- neticilerinin de bulunduğu bildi- rildi. Yılmaz, saldırganlann elin- den güçlükle kurtanldı. Polissal- dırganlan dağıtmak için havaya ateş açarken olay şırasında bazı polis memurlan da yaralandı. Saldın şırasında yaralanan Yıl- maz, birjjolis otoşuna bindirile- rek olay yerinden güçJükle çıka- nlabildi. Para mı aktarıyor? SİMPAŞ Genel Müdür Yar- dımcısı Gültaş'ın öldürülmesi oJayınm kökeninde kurumdan FP il örgütüne para aktanlması- nın yattığı öne sürüldü. tddiaya göre Gültaş, SlMPAŞ'ın kasa- sından her gün 200 ile 300 mil- yon lirayı FP'ye aktardı. Olayı fark eden muhasebe görevlisi Yılmaz. kasadaki açıklarla ilgi- li birkaç kez Gültaş'la tartıştı. SİMPAŞ hesaplanndaki açığın bir başka kişi trafından bazı çev- relere duyumlmasının ardından olaydan sorumlu tutulan Yıl- maz'ın işine son verildi. 'Demirçeliğe Can Verenler' Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencileri Mert Veysel Kibar ve Bülent Umut'un siyah-bevaz fotoğraflanndan oluşan "Demirçeliğe Can Verenler" adlı sergisi, Basın Müzesi'nde ilgiyle izleniyor. Sergilerinde. cumhuriyetin ilk ağır sanayisi olan Karabük Demir-Çelik Fabrikası'nda çalışan işçilere yer veren Kibar ve liraut, Sosyal Güvenlik Yasası ile emeklilik yaşının 60'a çıkarıldığını anımsatarak amaçlarının, işçilerin çok zor şartlarda çalıştığını gösteroıek ve son yasanın onları daha da umutsuzluğa sürükleyeceğini anlatmak olduğunu belirriyorlar. Genç sanatçılar. yurdun dört bir yanında çekecekleri fotoğraflarla Türkiye'nin işçi haritasını çıkaracakJarını ve sponsor bulabilirlerse bir sonra ki duraklarının Zonguldak'taki maden ocakları olacağını söylediler. Sergi, 30 Kasım "a dek gezilebilecek. KİM KtME DÜM DUMA BEHIÇAK behicak(o turk.net V ^M\\vr^ -) opkrr^ \ok\c\\~ a*V\o^ V*'*1 ılsifi»!"*'' °lar «^- /HM+- wı*U *W^ °YL^ fiüft*^ y«|ijvKu ive, , f*\,f, ÇtZGÎLİK KÂMtL MASARACI HARBt SEMtH POROY MIRMIRLAR VĞUR DURAK TARtHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN 7 ^ra//A MAŞHAS r/ISAĞt.' p rueuca Tvr*x/*ja LBttifJİ PANO DENİZ KAVUKÇUOGLU Aflap, Atlılar ve Öküzlep Istanbul Sanat Fuarı'nda, Avni Arbaş'ın re- simleri önünde duran ve ellerindeki beyaz şa- rap bardaklarını konyak kadehi tutargibi tutuş- larından "henüz" oraya ait olmadıklan hemen belli olan o adamların aralanndaki konuşmaya ister istemez, kulak misafiri olmak zorunda kal- masam, "Negüzel, arttkbunlardasanatailgidu- yuyorlar..." deyip geçecektim. Üzerlerindeki giy- silerden, kollarındaki saatlerin markalarından oldukça vartıklı insanlar oldukları anlaşılıyordu Döviz bürosu sahibi, otomobil galericisi ya da yeni yetme "sanayici" olabilirlerdi. Onlar evle- rini genelde "klasik" döşer, duvarlarını altın çer- çeveli kristal aynalar ve büyük, cafcaflı "man- zara resimleri" ile süsleyip, resimlerin "anlaşıla- bilir şeyler" olmasına dikkat ederlerdi... • • • Adamlar resimleri, Kapalıçarşı'da kuyumcu vitrini seyreder gibi seyrediyor, arada bir "boş- ver", "işyok", "bak, bu fenadeğil..."gibisinden fikirleryürütüyorlardı. Yanlış yerdeydiler. Yanlış- larını büyük bir inatla sürdürüyorlardı. Yorum- larının düzeyini, yontulmamışlıklannı kanıtlamak istercesine aşağıya çekmişler, rahatsız edici ol- maya başlamışlardı. "Eskibu, bel." Bu, önce- kilerden de düzeysiz bir tepkiydi. Aynı anda ağ- zımdan çıkacak gibi olan "Çüş!.. "ü dudağımda güçlükle dondurmuştum. Çünkü atları, atlılan. Nâzım Hikmet'in, Bu atlarAvni'nin atlan I Bu atlarKuvvayı Milliye atları..." dizelerinde şiirleş- miş Avni Arbaş'ın eski bir "Atlı"sı karşısında böylesi bir tepkiyi ancak bir öküz gösterebilir- di. Ne var ki, adamın kesin bir reddedişi yansı- tan tepkisi beni aynı zamanda rahatlatmıştı da... Bir an, Avni Abi'nin tablosunu bu bilegı "fîo/ex'"li öküzün salon duvannda görür gibi olmuş, kork- muştum. Böyle bir şey gerçekten çok büyük bir haksızlık, çok büyük bir talihsizlik olurdu. Adam o resmi alacak olsa, belki de araya girecek, "Sakınalmayın..."diyecektim, "Bakın, nekadar soluk bu resim..." Yalandan kim ölmüştü ki?.. Allahtan bunlara gerek kalmamıştı. Adam, "Gı- delim!.." deyince, hep birlikte koridora yönel- mişlerdi... • • • Hafta içi erken saatlerde Istanbul-Ankara uçaklarını bekleme salonunda ya da siyasi par- tilerin genel kurullannda karşılaşıldığında hiç de yadırganmayacak bu "tipler", bana. görkemli bir sanat şöleninin kendine özgü atmosferinde ne- dense "ilginç" gelmişti. Şimdi koridorun orta- sında durmuş, hararetli hararetli konuşuyorlar- dı. Bulunduğum yerden ne konuştuklarını an- layamıyordum... El kol hareketlerine bakılırsa, "sanatüzerine" konuşmadıkları kesindi. Ne ko- nuştuklarını merak ediyordum. Bir adım, bir adım daha... Duyacak kadar yaklaşmıştım yan- larına... Biraz önce Avni Arbaş'ın tablosunu "eski" bulanöküz, "Bu vergideğilharaçl" diyor, öbür- leri de başlarıyla bunu onaylıyordu. Nasıl ol- muşsa, altı metre, iki dakika içinde "sanat"tan "para"ya atlayıp, derin bir tartışmaya dalmışlar- dı. "Çökerteceklerbizi..."Deprem vergisipake- tinden çıkan yeni vergileri tartışıyorlardı. Göz- leri korkmuştu. Faiz kazancına getirilen vergi- nin kendilerine karşı yapılmış büyük bir "hak- stzlık" olduğunu düşünüyorlardı. Paradan kolay para kazanmaya alışmışlardı. Tıkır tıkır dönen tekerlerine çomak sokulmasını istemiyorlardı. Yanlarında çalışanları boğaz tokluğuna çalıştı- rarak, vergi kaçırarak, adam kazıklayarak elde ettikleri kazancı devlet tahvillerine, tasarruf bo- nolarına, repoya yatırıp yeniden kazanıp, ser- vetlerini büyütecekler, ama bu servetin vergisi- ni ödemeyeceklerdi. Bileklerinde yirmi bin do- larlık saatle, üzerlerinde iki bin dolarlıkelbisey- le, altlarında seksen bin dolarlık arabayla dola- şıp, "Bilmem Ne Evleri"nöe bir milyon dolarlık villalarda oturmayı bir "hak", ama vergi öde- meyi "haksızlık" olarak görüyoriardı. Nasıl biryurt- taşlık ahlakıysa... Kendi söylediğime kendim güldüm... Öküzlerin yurttaşlığı olur mu ki? • • • Konu, adamlanntadını kaçırmıştı... Ekşimişyüz- leriyle çıkışa doğru yürüdüler... İnsanlar ne tu- haftı... En olmadık yerlerde en olmadık şeyleri konuşuyorlardı... Geri döndüm. Avni Abi'nin "Atlı"s\ yerinde duruyordu. Doya doya seyret- tim... BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3SOLDANSAĞA: 1/Karnıkarada denilen, fasul- yeyebenzerbit- İci.'2/Paylama... Habercı.3/Şa- 3 ka, alay, mı- zah... Kişinin öz benliği. 4/ 5 Dince aziz ta- nman kimi ka- dınlara verilen saygı sani... Köy oyunlarını yöneten kimse- ye verilenad. 5/ "—"ye benzer bir şey var bu havalarda' Sarhoş ediyor ınsanı sarhoş" (Orhan Velijl... Kakım 2 da denilen kürk hayva- 3 nı. 6/ Hararet... Tavır, 4 davranış. 7/ Yabanıl hayvan bannağı... Roma mimarlığındaüzerinde 6 kurbankesilensunak... 7 Kemiklerin yuvarlak ucu. 8/ Rıza gösteren. boyun eğen... Yelken- lerin açılması için verilen komut. 9/ Genellikle üzerin- de yazıt bulunan dikılıtaş... Sessiz, uslu. YLKARIDAN AŞAGlYA: 1/ XIX. yüzyıida Iran'da doğan ve pek çok ülkede taraf- tan olan birdın. 2/ Istek... Kesinliîcle uyulması istenen Kuran vehadis hükümleri. 3/ Iri ve uzun taneli bir iiziim cinsi... Köpek. 4/ Tarımda kullanılan azotlu gübre... AJütma. dökme. 5/ Bir nota... Şarkı, türkü. 6/ Bakınn sım- gesi... Şaşma belirlen bir ünlem... Bağışlanıa. 7/ Güreş- tebiroyun... "Bahargeldiçiçekbitti — bitti./ Toprakgül- dü taşı güldüremedim'" (Pir Sultan Abdal). 8/ Mert. ka- lender ve babacan kimse... Yaldızlı, 9/ "Gızlıce söyle- mek, haber vermek" anlamn.dd argo sözcük.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle