Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 ARALIK 1999 ÇARŞAMBA
14 J V L J L J A U i l . kultur@cumhuriyet.com.tr
İki yıl önce yitirdiğimiz genç sopranoyu anma gecesine Katia Ricciarelli katılıyor
DmısıZehm YûchziçinsoyieyecekKûhür Senisi - 1997 yılında genç
yaşta yitirdiğimiz soprano Zehra Yü-
dız, ölüm yıldönümü olan 10 Arahk'ta
dünyaca ünlü soprano Katia Ricciarel-
li'mn konuk olarak katılacağı, Kültür
Bakanı İstemihan Talay'ın katkılany-
la Zehra Yıldız Kültür ve Sanat Vakfi
tarafindan gerçekleştirilecek bir konser-
le anılacak. Atatürk Kültür Merkezi'nde
gerçekleşecek konserde Ricciarelli'ye
şef Renginı Gökmen yönetimindeki Is-
tanbul De\ let Opera ve Bale Orkestra-
sı eşlık edecek. Katia Ricciarelli kon-
serde Verdi, Puccini, Cilea, Massenet ve
Rossini gıbı bestecilerin yapıtlannı ses-
lendırecek. Cumhunyet Gazetesi, îtal-
yan Kültür Merkezı. Türk Hava Yolla-
n, The Marmara Oteli ve Özelites'in desteğiyle
gerçekleşen gecede aynca, Zehra Yıldız ıle ilgi-
li bir mültvvızyon göstensı sunulacak. Konserin
bıletlen Atatürk Kültür Merkezi'nde ve Zehra
Yıldız Kültür ve Sanat Vakfi'nda satışa sunuldu.
Zehra Yıldız Vakfi, Zehra Yıldız'ın adını ve sa-
natını genç yeteneklenmizin başanlannda yaşa-
tabılmek, opera. bale, dans , çokseslı müzik ve
benzerı görsel-işitsel sanatlann yurtiçinde ve dı-
şında tanıtılmasını veyaygınlaştınlmasını destek-
lemek içın kuruldu. Vakfın amaçlan arasındabaş-
ta şan olmak üzere çeşitli dallardakı yetenekli
müzik öğrencılerine yurtiçınde ve dışmda öğre-
nim olanaklan sağlamak; yanşma, konser, festi-
val gıbı etkınlikler düzenlemek; genç sanatçıla-
nn uluslararası sanat merkezinde tanıtımını sağ-
lamak ve onlann sanatlannı sergileyebilecekleri
olanaklar yaratabümek yer alıyor.
Genç Yetenekler Şan Yanşması
Vakfın ilk etkinligı, Zehra Yıldız'm ikıncı ölüm
yıldönümü olan 10 Aralık 1999 tanhinde düzen-
İenecek Zehra Yıldız Gecesi olacak. Geleneksel
bir biçimde. her yıl düzenlenecek olan Zehra Yıl-
dız Gecesi. önümüzdeki yıldan itibaren, çeşitli sa-
nat ve kültür etkınliklerinin yer alacağı, bir haf-
ta sürecek Sanat Günlen'ne dönüşecek. Vakfın
kısa \adede gerçekleştirmeyi hedefledıği diğer et-
kınlikler arasında da Zehra Yıldız Genç Yetenek-
ler Şan Yanşmasf nın düzenlenmesı ve Zehra
Yıldız Müzik Kütüphanesı'ninkurulması yer alı-
yor.
10 Aralık'takı konserle ilgili olarak düzenlenen
toplantıda söz alan Sûha Yıldız. iki yıl önce Zeh-
ra Yıldız'ı kaybetmenın acısıyla onun adını ya-
şatacak bir vakıf kurmaya karar verdiklerini be-
lırterek. vakfın bütün üyelenne bugüne dek gös-
terdiklen çabalardan dolayı şahsı ve Zehra Yıl-
dız adına teşekkür etti.
Zehra Yıldız Kültür ve Sanat Vakfi Mütevelli
Heyeti Başkanı Erdal İnönü de Zehra Yıldız gi-
bı sanatçılann yetenekleri, ıradeleri ve çalışkan-
lıklanyla ülkemn kültüryaşamı için büyük önern'
Evin ttyasoğlu, Zetıra Yıldız Kültür ve Sanat Vakfi Mütevelli Heyeti Başkanı Erdal İnönü. Süha Yıldız ve Rengim Gökmen.
X l/Aralık'ta
Atatürk Kültür
Merkezi'nde
düzenlenecek
gecenin solisti Katia
Ricciarelli. îstanbul
Devlet Opera ve Bale
Orkestrasf m şef
Rengim Gökmen
yönetecek. Zehra
Yıldız ile ilgili bir
mültivizyon gösterisi
sunulacak.
taşıdığını, ancak onlan kaybettıkten sonra gen-
de kalanlara da büyük görevler düştüğünü belırt-
tı.
Evin byasoğiu birincil amaçlannın genç yete-
" nekler keşfetmeksolduğunu Ve keşfettıkleri yete-
neklere bursun yanı sıra Zehra Yıldız'ın sanat di-
siplinini de aşılamak olduğunu söylerken, Ren-
ghn Gökmen 10 Aralık'ta yöneteceği konserin ken-
Zehra Yıldız'ın daha öğrencilik yıl-
lannda sahnede ızlediğı ve etkilendi-
ği ustalardan biri olan Katia Ricci-
arelli. ftarya'nın Rovigo kentinde dün-
yaya geldi. Venedik'teki Benedetto
Marcello Konservatuan'ndan mezun
oldu. llkkez 1969 yılında Puccini'nin
La Boheme operasında sahneye çıktı
ve 1970'te Vferdi'nin II Travatore ope-
rasıyla büyük başan kazandı. 1971
yılında RAI tarafindan düzenlenen
Verdi Sesleri yanşmasını kazanarak bü-
tün dikkatleri üzerine çeken sanatçı,
özellikle ltalyan operalan için dünya-
nın önemli opera merkezlerinde en
çok aranan isimlerden biri oldu. Ka-
tia Ricciarelli. aralanndaLucianoPa-
varotti, Jose Carreras, Placido Domingo ve Mar-
tina Arroyo'nun da olduğu ünlü seslerle bırlıkte
söyledı: HerbertvonKarajanlCoHnDa\is,Janıes
Levine, Claudk» Abbado, Ricardo Muti ve Zubin
Mehta gibi ünlü şefierle birlıkte temsil verdi, ka-
yıtlar yaptı.
Pariak kariyeri genç yaşta sona erdi
Kısa yaşamına karşm dinleyicilerin gönlünde
taht kuran Zehra Yıldız, ilk kez 1982 yılında Jo-
hann Strauss'un'Venedik'te Bir Gece' opereti ıle
Istanbul'da sahneye çıktı. 1984*te Italya'ya gitti,
Uluslararası La Boheme Operası Yanşması'nda
Mimi rolü ile ilk beş soprano arasında girdi. Zeh-
ra Yıldız, 1987'de Uluslararası Verdi Yanşması'nda
finale kalarak Parma Carole Verdi Akademi-
sı'nde master hakkını kazandı. Bir yıl sonra ka-
tıldığı Uluslararası Ettore Bastiannini Şan Yanş-
ması'nda gümüş madalya aldı. Konser ve TV
programlan yapö.
Madame Butterfly, Hoffrnann'ın Masallan,
Maskeli Balo, Aida operalannda 'prima donna'
olarak aldığı rollerle sanatseverlerin büyük beğe-
nısıni kazandı. 1994-95 sezonunda Kültür Bakan-
lığı tarafindan Yılın En Başanlı Kadın Opera Sa-
natçısı unvanına değer bulundu.
Yurtiçi ve yurtdışmda oynadığı Uçan Hollan-
dah, Salome, Elektra. Fideho ve Tosca operala-
nndaki yorumlanyla sanat eleştirmenlerinin ve
sanatseverlerin belleklerine kazındı. 1995-96 se-
zonunda Almanya'da oynadığı Wagner'in Uçan
Hollandah operasındaki Senta rolü ile ünlü Opern
Welt dergisi tarafindan yılın en başanlı sanatçı-
lan arasında gösterildi.
Son olarak 2 Aralık 1997'de Tosca rolü ile Îs-
tanbul izleyicısinin karşısına çıktı. 5 Arahk'ta
Salome, 9 Arahk'ta Fidelio rollerini üstlendikten
sonra geçirdiğı beyin kanaması sonucu sahneye
ve yaşama Heidelberg'de veda etti. Zehra Yıldız
genç yaşta kesintiye uğrayan pariak opera kari-
yenni Düsseldorf, Chemitz, Kopenhag, Darrns-
disi için her zamanki konserlerden çok daha ozel tad ve Denver gibi dünyanm önemli opera mer-
"bifanla^taşfdt^nl'vuriul'âaı""
1
" ' kezlerİnde" sÜrdürecelrti. " " "
Cuma Ocaklı'nın'Duruşlar' başlıklı sergisi Aksanat'ta sürüyor
Bir serüvenin tutanaldarı
MÜMTAZSAĞLAM
Ressam Cuma Ocaklı. 'Duruş-
lar' adını verdığı sergisıyle tstan-
bullu izleyıcılenn karşısında. Akbank
Sanat Merkez\"nde (Aksanat) 25
Kasım-20 Aralık tanhleri arasında
açık kalacak olan sergi: dış gözlem-
le ıçsel olanın bıleşiminden türeyen
bir resim serüveninin tutanaklannı
sunuyoröncelıkle.
Cuma Ocaklı, her şeyden önce
fıgüratif yönsemelı ıfade seçeneğı-
nin bir temsilcisıdir. Doğal olarak fı-
güratif yapı, kendi önsel bağlamını
belırlemektedır burada. Ancak ilk
payda da kavradığırruz öyküleme'nın
düzeyi, bir ilk okumadan öteye ge-
çemez. Ocaklı, tıpkı bir ikon ressa-
mı gibi. fıgürün betımleyıci değil de
temsılı işlevıni öne çıkaran bir an-
latıma yönelmiştir. Fıgür burada
şeklı ve cmsıyeti belırgin bir figü-
rana. daha doğrusu, bir beklenti, düş
ve se\ı nesnesme dönüşmektedır
hiç ku^kusuz. Bu kımlıksız beden-
ler. öznel kaygılann, gerilim. coşku
ve veya esnmenın gösterenidır açık-
ça. Dolayısıyla Ocak-
h"nın figürlenni. ya-
ratıcı süreçtekı sanat-
çı duyarhgımn bölük
pörçük halinin, öte-
ki'ne (kadın'a)yansı-
tılan ve tanımsız bıra-
kılanportreleri olarak
görmek mümkündür.
Toparlarsak: Cuma
Ocaklı, modemizm
sonrası sürecin bıçım-
lediğı "birey" kavra-
mını, resim sanatının geleneksel ve
güncel açılımlan itıbanylabireysel
olduğu kadar, sosyal ve kültürel yor-
damalarla da plastik dilin sınırlan
içınde ifade etmeye çahşmaktadır.
Ayn bir bakışla. Ocaklı'nın re-
simleri, sözülmemiş Batıh referans-
lann ağırlıgında değil, kendini ve dış
dünyayı kuşatan bir algılama doğ-
rultusunda gehşim yönünü belirler.
Zaten sanatçı baştan bu yana,
duy'g/usal olanın ve coşkulanna
karşılık gelenin peşinde olmuştur.
Böylece sanatçmmresimlerininkö-
keninde, varlığa ilişkin tartışmala-
n (sözgetimı ben (öz-
ne) düşüncesı ya da tüm
boyutlanyla se\gi gıbı
insanal durumları) bul-
gulamak mümkündür.
Çoğu kez ifşa etmeye
çekindiğimiz ve ıçsel
yanımızla ilişkili bu du-
rumların. Ocaklı'nın
tavnndabukadar önem-
senmesi \e yüceltilme-
sı şaşırtıcidır. Konunun
burada da örneklendıği
gibi bireysel ve güncelden tespıtı.
söylem ve tekniğe bağlı kaiiteyle
anlamını tümleyecektıraslında. Bu
açıdan bakıldıgında. Ocaklı'nın de-
ğişik dönemlerinde baskın olan ye-
rel tat ve coğrafyayla olan ilişkisi,
bir yandan da bu resmin yöneldığı
kaynak ve konseptin gelişmışlığını
gösterir.
Görüleceğı üzere restnı. bir ıç
dünya gerçekliğınin önsel bır anla-
tım aracı olarak kabul edenbu yak-
laşım; bıçunsel yapısı gereği, yani
dayandığı fıgürasyon aracıhğıyla,
dış-dünyaya kement atmakta; mı-
metik özlemleri aşan bir dil düze-
yinde estetık ve plastik misyonlan-
nı yüklenmektedir. Arnk burada res-
me form olarak yön veren kadın fi-
gürii, kadın olmaktan çıkarak ken-
dınden öte bir alana isaret etmekte-
dir. Ya da her tuvalde karşımıza çı-
kan anlık duruşlar, hareketı sabıtle-
yen çizımler, oynak fırça darbelen,
yapıntı ölçeğınde anonim bedenin
uzay-zaman sürecındeki tespiti olup;
iç-uyumsuzluğun, genlim veyaka-
os"un ıfadesıne olanak sağlayan me-
taforlara dönüşmektedır.
Cuma Ocaklı, esas itibanyla ge-
leneksel "•pentür"anlayışıyla, yeni
ve dınamık bır boyasal Uvnn bile-
şimine dayanan ılginç bir üslupla
çalışmaktadır. Teknik açıdan da rrial-
zememn olanaklannı sürekli zorla-
yan, ancak duy/g/usal verilerin kat-
kısıyla anlam ve önem kazandıran
bir tarzdır öncelikle bu Eteyım ye-
rindeyse, Ocaklı adma "tescilleıı-
miş" bu boyama'biçımleme yakla-
şımı ve konusal açılım, son dönem
resmimizde etkıli olmuş bir sahici
model dummundadır. Cuma Ocaklı, dış gözlemle içsd olanın bfleşimini sunuyor.
îngiltere de yaşayan yönetmen Terry Gilliam, fîlmleriyle dünyayıfarklı göstermek istiyor
6
Bahkçı Kral, insanlara vals yapürdı'
Yeni projesi 'The Man Who Kilkd Don Qukhotte'.
Kühür Senia- Ülkemizde 'Bahk-
çıKral'. '12Ma\Tnun' ve 'Brezüya'
adlı fîlmleriyle tanman ABD'li Terry
Gilliam, ilk kez 1965'tegeldiğilstan-
bul'u Sean Connery'lı James Bond
filmlennden binnde görmüş. Istan-
bul'u çok sıradışı bulan Gilliam ikin-
ci kez eşiyle birlikte gelmiş buraya.
"Bu şehirde kuzev- göney, doğu- ba-
o bir arada" dıyor.
Gilliam'in sinema kanyeri başan-
larla dolu. 15 gün sonra ülkemizde de
gösterime girecek olan, başrolünde
Johnny Depp'in oynadığı 'Fearand
Loathing in Las Vegas" ise şu anda
ABD'de büyük ılgiyleizleniyor. Min-
nesota'nın bir kasabasında dünyaya
gelen yönetmen küçük yaşta uzak-
tan şöyle bir gördüğü Hollywood'a
aşık oldu ve o anda bir film yönetme-
ni olmayı aklına koydu. O günlerde
karikatür çiziyordu. "Karikatür çiz-
mem, benim dddi bir sanatçı olma-
ma engel okJu" diyen yönetmen ka-
rikatür çizmenin en iyı tarafının üre-
tilen iş biterbitmez izleyıcılerden tep-
ki alabılmek olduğunu söylüyor: "Si-
nemada olduğu gibi bir işi >apüktan
sonra oturup \ıllarca anlaşılma\ı bek-
lemenize gerek kalmıyorr
27 yaşında, ABD'nin artık hayalin-
dekı ülke olmadığını anlayınca tngil-
tere'ye göç etti. Bir televizyon kana-
lında karikatürist olarak çalışmaya
başladı. Programlara katılan konuk-
lann karikatürlerini çızerek para ka-
zanıyordu: "Bir gün. çizgi film yap-
mak istedi0mi sö>ledim. Nasıl çizgi
film vapüdığını bilmiyordum. ama
oradakUer de benim bilmediğimi bil-
mh-ordu.Yapnğım çizgi filmlerçttkb»-
şarıh oMu ama benim istediğim yönet-
men ounaknT Daha sonra yönetmen
Terry Jonesla birlikte 'Tıme Ban-
dits'e imza attı. 'Time Bandits'ten
önce kafasına koyduğu 'Brazil'i hıç-
hır yapım şırketı almak ıstememışti
ama 'Time Bandit'ın kazandıgı başa-
n 'Brazil'e de kapılan açtı. Bağım-
sız sinemadan aynhp bir stüdyo için
çektigi ilk film ise Balıkçı Kral'dı.
Hollywood'daki stüdyo sistemine
göre. bir fılmin en son kopyası yapun-
cının onayından geçtikten sonra film
gösterime gıriyor. Gilliam ise bu sıs-
teme hep karşı çıktığı için yapımcı-
larla arası hiçbir zaman iyı olmadı:
"Bana daha çok oe yapacaklannı bi-
lemedikleri senaryolarla geliyoıiar.
Bunlardan biri 12 Maymun'du. Her-
kes bu fllmi yapamavacağınu sanı-
vordu. \ma film çok başanlı oldu.
Bö\lece stüdyolar, kendilerinin hiç-
bir şe> bilmediğine inandılar. Zaten
stüdyolan bunainandırmak gerekKor.
Çünkü ummadıklan başanlar karşı-
sında kafaian kanşryor ve siz de böy-
lece istediğiniz projevi kabul ettirebi-
Uyorsunuz. Biz >önetmenlerin yapb-
ğı tek şey, her şeyi hilhormuşuz gibi
davranmaknr aslında."
Terry Güliam'ın tıcari sinemanm
içinde ticari film yapmadan var ola-
bılmeyi istiyor. Bunun çok büyük bir
sabır gerektirdiğınin de farkında. Yaz-
dığı bir sürü senaryo var ama stüdyo-
lan razı edemediği için hiçbirini çe-
kemiyor. ABD fılmlerinin dünya si-
nemasını boyunduruk altına alması
onu çok korkutuyor. lngiltere'ye git-
mesinin nedenlerinden bui de Holly-
wood filmlerinden daha farklı tarz-
da işlere imza atmak. Sinemasıyla
dünyayı insanlara farklı gösterebil-
mek istiyor. öraeğin Balıkçı Kral'ı çe-
kerken en büyük arzusu, filmden çı-
kan ızleyicilerin New York'u farklı
gözlerle görmeleriymiş. Başanlı da
olmuş. "OfihndeGrandCentralSta-
tion'da gecen bir sahnede insanlaryıJ-
başında vals yapıyortardı. Şimdi ba-
kıyorum, her yılbaşında orada vals
yapıhyorT
Gilliam. sıradaki projesi 'TheMan
VVlıo KiDed Don Qukhotte' için ha-
nl hanl para anyor.
DEFNE GÖLGESİ
TURGAY FtŞEKÇt
Neruda
Pablo Neruda (1904-1973), ülkemizde en çok
tanınan yabancı şairlerden,
"Halkım ben parmakla sayılmayan" ve "Biz hal-
kız I Yeniden doğanz ölümlerde" dizelerinin çok
sevilmesi onu yaygın bir üne kavuşturdu.
Bu ünde sanınm Antonio Skarmeta'nın önce
roman olarak yayımlanan, sonra sahnelenen, son-
ra filme çekilen, sonra Postacı adıyla bir daha fil-
me çekilen Ateşli Sabır adlı yapıtının da rolü oldu.
Bu yapıt Neruda'yı bir sanat yaratısı içinde kendi
kişiliğiyle ortaya koyuyordu ve bu yönüyie çok ki-
şiyi de etkiledi.
Yaşamöyküsü kitaplarının pek satılmamasına
karşın, Neruda'nın kendi yaşamöyküsünü kaleme
aldığı Yaşadığımı Itiraf Ediyorum adlı kitabı ülke-
mizde birkaç basım yaptı.
Şu günlerde Neruda üzerine yeni bir yaşamöy-
küsü kitabı yayımlandı: Pablo Neruda (Yazan: Vo-
lodia Teitelboim, çeviren: Aytekin Karaçoban,
Kavram Yayınlan).
Kitabın yazan, anlaşılıyor kı, Neruda ileyakından
tanışırmış. Onun uzun yıllar çevresinde bulunmuş,
ölümünden sonra da eşi Matilde ile dostluklan sür-
müş. Dolayısıyla anlatılanlann çoğu binnci elden:
"Altmışıncı yaş gününde özlemli ve şen birgülüş-
le gözünü kırparak bana, 'Her zaman genç olan
ben, şimdi altmış yaşındayım' demişti." (s. 24)
Aynntı zengınlikleriyle dolu kitap, Neruda'nın ya-
şamındaki olaylan anlatmanın çok ötesine geçe-
biliyor: Yaşanılan yerlerin doğası, insanlan, evleri;
bütün bunlann şairin hayatını nasıl etkiledikleri;
yapıtlarının kaynaklan. kışilıklerı, özelliklen uzun
uzun ve okuyanın datat alabtleceği bir biçemle an-
iatıltyor.
Neruda'nın yaşamı, herhangi bir insanın ya da
şairin yaşamının sınırlannın çok ötesine geçebil-
mişur. Bu olgunun nedenlerinden biri, ülkesi Şilı'dir.
Şili, Avrupa merkezli yeryüzü için, gidilebilecek
son noktalardan biridir. Osmaniı'nın Fizan'ı ya da
Yemen'i gibi, 16. yüzyılda Madnd sarayında da Şi-
li, olabilecek en uzak sürgün yeriydi. Neruda'nın
çocukluk yıllannda, "okul arkadaşlan Alman, In-
giliz, Fransız, Norveç, Portekiz ve elbette ŞHili ya
da Ispanyol soyadlan taşımaktaydılar. Bununla
birlikte bu yeni doğan toplumun kendi özellikleri,
ilk anda kastların bulunmadığı bir dünya vardır."
(s. 19)
Gabriela Mistral'ın vahığı ve 1945'te de Nobel
Edebiyat ödülü'nü kazanan ilk kadın şair olması
Şili'ye dikkatleri çekmişti. Neruda ilk şiirlerini ona
gidip gösterir ve "Siz gerçek bir şairsiniz" yanrtı-
nı alır.
Aradaki büyük uzaklığa karşın 1920'lerde Şili ile
Ispanyol edebiyatı arasında derinliğine bir yakın-
lık kurulur. Neruda, kitaplannı taşra saydığı Latin
Amerika'da değil, Ispanya'da yayımlamaya çalı-
şır, 1930'larda Mistral'ın Madrid, Neruda'nın da Bar-
seJona konsolosu olarak bu ülkede bulunmalan bağ-
ları daha da sıkılaştınr. Lorca onu Madrid Üniver-
sitesi'ndeki bir şiir okuma toplantısında, "akıllılık-
tan daha çok acıya yakın; mürekkepten daha çok
kana yakın bir şair" olarak tanrtır.
Bir başka neden Neruda'nın daha yırmiM yaşlaN^
da kendini yeryüzüne savurması, konsolos olarak
Uzak Asya'da, Avrupa'da uzun yıllar geçırmesı, yer-
yüzünün önde gelen hemen bütün kültür adam-
lanyla tanışması, arkadaşlık etmesi; kendini dün-
yaya tanıtırken, dünyanın da onu tanımastdır.
Üçüncüsü de elbet, sıyasal kişiliğidir. Siyasal
mücadelelerin de içinde olan Neruda, ülkesinin
cumhurbaşkanı adayı da olmuş, Salvador Allen-
de'yi desteklemek için adaylıktan çekilerek, onun
seçilmesinı sağlamıştır. ölümü de bütün Şili'yi ka-
na boğan 1973 askeri darbesi sırasında olmuştur.
Bunca renklere bürünmüş bir kişiliğin yaşamöy-
küsü elbette birçok ilginçliklerle doludur. Pablo
Neruda kitabı, bu ilginçlikleri alabildiğine okurlar-
la paylaşabiliyor. Kitabın kısa yazılmış tam 193
bölümden oluşması da okumayı çok kolaylaştın-
yor.
Kitaptakı ilginç aynntılardan biri de, Neruda'nın
uzun yıllar yaşadığı ünlü Kara Ada'daki evde ba-
rın çatısına destek olan kalaslardan birine Nâzım
Hikrnet'in adını kazıması: "Hikmet'in büyüklüğün-
de Avrupa ve Asya birbirine kavuşuyordu ve ma-
vi gözlüydü. Neşeli bir insandı. Bir zekâ ve iyilik
şenliğiydi." (s. 436)
Neruda'nın yaşamı yalnızca bir şairin yaşamı
olarak değil, herhangi bir insanın yaşamı olarak da
ilginç. Bu nedenle edebiyata ilgi duyanların yanı
sıra, herkesin ılgıyle okuyabileceği bir yaşamöy-
küsü olduğunu düşünüyorum, Pablo Neruda'nın.
K Ü L T Ü R » Ç t Z İ K
K Â M t L M A S A R A C I