22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 KASIM 1999 PAZARTESİ HABERLERIN DEVAMI HKÎYİ İstanbul Edırne B 10 Sınop B 9 Samsun _9 Adana 9 Mersin Kocaeli B 11 Trabzon Çanakkale B 12 Giresun Izmır A T3 Ankara _Y 10 Dtyarbakır Y 9 Şanhurfa PB 7 Mardin Manisa Aydm 12 Eskişehir PB 7 Sıırt 13 Konya PB 6 Hakkâri Denizli A 10 Sıvas K 3 Van Zonguldak A 9 Antalya A 17 Kars bulutlu Yurdun kuzeydoğu ke- sımlen parçalı bulutlu, Ota ve Doğu Karadenız kıyılan yağmuriu/ Iç Anadolu'nun tajzeydo- ğusu, Doğu Anadolu 1 - nun kuzeyı ıle Orta ve Doğu Karadenız'ın ıç kesımleri kar yağışlı, öteta yerler az buiuBu ve açıkgeçecek Manmara ıle yurdun ıç kesımlerın- de sıs goailecek. Hava sıcakltğı bıraz artacak. DIS MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Y Y Y Y ÇB ÇB ÇB PB 7 6 9 11 12 6 10 8 Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Pö PB Y PB PB PB Y ÇB 8 2 14 0 -1 6 15 16 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bişkek Tiflis Kahire K K K Y Y Y Y A -6 3 -16 10 7 7 9 20 Münih PB 6 Zürih 3 B 1 Şam SısJı / ^ " h , Bdutlu k Çok bulutlu • I Yağmurkı ^ « w Kaiı kGökgürûttûlu Selçuk'un ııyetlikaranH Baştarafi 1. Sayfada muş olur. Bu, hem toplu- mun ve hem de değerle- rin zararınadır. Bunun çarpıcı bir örneğinu dün- ya, Salman Rüşdı olayın- da yaşamıştır. Şeytan Ayetleri gibi sıradan bir roman, Humeyni' nin fet- vası sayesinde hem yapıtı hem de yazannı hak et- medikleri biçimde ünlii kılar ve zenguîleştirirken. İslama zarar \ermiştir. Aynısı iilkesinden kaç- mak zorunda kalan ' Bangladeşli kadın ro- mancı Teslime Nesrin olayında vaşanmıştır. Gerçekten, fslam. tarih- sel gerçekler ve bilimsel gerekçelerle bunlara ya- nıl verebilecek güçte ikeru sanki \eremezmiş gibi bir haksız duruma düşürü- lerek Batılı insanın kafa- sında yapıtın gerçeğiyan- sıttığı, Islamuı bundan korktuğu izlenimi yara- tılmış, hatta ucuz ün ve zenginlik peşinde koşan kinıi seriivencileri İslama saldırarak rant sağlama- ya özendirmiştir. Aynca, 'herkesın bir yol. yönte- mi vardır. Allah sizleri sı- namak için böyle yaptı. Hayırlarda birbirinizle yanşın' (Bakara 148, Maide 48, Fatır 32, Mü'minun 61) diyen ve başkalıklan/çoğukulu- ğu/hoşgörüyü özendirdi- ği Doğulu ve Batılı İslam- bilimcUerce vurgulanan İslamın özü konusunda yaratılan kuşku, kimi ya- zariarda İslamın kökten- dinci olup olmadtğı kay- gısını uyandırmışnr... Oy- sa İslam, hiçbir zaman köktendinci ve integrist olmamış, Alain Toura- ın'in dediği gibi kökten- dinciliği laikler kadar İs- lama inananlar da eleş- tirmiştir. Bu çarpıcı ör- nekler çok yenidir. Esa- sen düşüncelerin/inanç- ların yasaklanması hep aynı sonuçlan doğurmuş- tur. Sokrates. Nesitni. Galileo. Bruno. Voltaire vb'nin başına gelenler ve günümüzde bu düşünür- lerin taçlandınldıklan ammsanmah ve tarihin tekerrür etmemesi için ondan ders alınmahduu." Adli yılın açılışındaki konuşmasından ötürü Selçuk hakkında "disip- lin kovuşturması açüma- sı ve görevden çekümeye davet işleminin uygulan- ması" istemiyle Yargıtay Yüksek Disiplin Kuru- lu'na başvuran avukat Noyan Özkan, Selçuk'un karara karşı oy yazısında ayetleri örnek vermesine de tepki gösterdi. Sel- çuk'u, konuşmasında cumhuriyet devrimlerine yönelik saldınlan des- tekledigi gerekçesiyle suçladığım anımsatan Özkan "Şimdiçoksakın- calıbir durum ortaya çık- mıştır" dedi. Özkan'a göre Selçuk'un karşı oy yazısında ayetlere yer vermesinin değerlendi- rilmesi şöylc. "Hâkimler cumhuri- yetin laiklik ilkesine bağ- lıdır ve bunun için ant iç- mişlerdir. Yapüği, bu ye- mine aykındır. Hâkim ve Savcılar Kanunu'na ay- kındır. Kurandan sure- leri mahkcme karanna koyan kimselerin Tiirki- ye Cumuhriyeti kanunla- nna göre hâkimlik yap- ma haklan yoktur. Bun- lar gitsinler. inıamlık yap- sınlar. Kuranıkerim'-den alıntı yaparsanız başka bir hâkim dehırstzhkya- panın kolunun kesflmesi- ni ister. Bir avukat savun- masuıda ayetleri, sureleri kullanamaz. Kullanırsa suç işlemiş olur. Barodan atılır. Türidy e hukuk dev- letidir, laik diizen esasür. Türkiye'deki hukuk dev- rimine karşı yıllardır sür- düriilen bir mücadele var. Yargıtay Başkank- ğı'na gelmiş bir yargıcuı çok hassas obnası gere- TÜBA: Depremde kehanet olmaz ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Türkiye Bı- limler Akademisi (TÜ- BA). deprembilimcileri "bilimsel tartışmalannı kamuoyu önünde değil, kendi aralannda sürdür- meye" çağırdı. Marmara ve Düzce depremlerinin ardından kamuoyunun net bilimsel açıklamalar beklediğine işaret edilen TÜBA açıklamasında, deprembılimcilerin bi- limsel bulguları toplum önünde tartışmalarının. f kamuoyunda bilime yö- nelik güvensizlik yarata- cağı uyansında bulunul- du. Bilim insanlannı da- ha sorumlu davranmaya davet eden TÜBA, "Bi- lim ulaşüğı sonuçlan sü- rekli olarak sorgular, ge- rekirse degiştirir. l laşa- madığı sonuçlarla ilgili olarak kesin vurgulama- lar yapmaz \e kehanerier- de buiunmaz" dedi. TÜBA, Marmara ve Düzce depremlerinin ar- dından televizyon ekran- lannda sık sık boy göste- ren ve tartışmalan ile ka- falarda soru işaretleri ya- ratan deprembilimcileri bilimsel sorumluluklan konusunda uyardı. Bilim- sel düşüncenin gerçeği aramayı, sorgulamayı, tartışmayı ve ifade etme- yi içerdiğini vurgulayan TÜBA. •'Çağdaş toplum düzeni ancak bilimsel dü- şünceye ve gerçeğe saygı ile kurulur. Ancak. bilinı ve ifade özgürlüklerinin kamuoyıınu yanhş yön- lendirici ve bilgilendirici biçimde kullanılmaması gerekir'* uyansında bu- lundu. Türkiye Bilimler Akademisi "nin açıklama- sında şöyledenildi: "Değişen doğa koşuOa- nnda oluşan gözlem ve denc> lerie doğrulanıp bil- gi üe geliştirilen ka\ ram- lar söz konusudur. Bilim, ulaşüğı sonuçlan süreldi olarak sorgular, gerekirse degiştirir; ulaşamadığı so- nuçlarla ilgili olarak da kesin vurgulamalar yap- maz ve kehanederde bu- lunmaz. Bilimin bu değiş- mez niteliği bilimle uğra- şanlara da biiyük sorum- luluklar yükler. Bilim in- sanlannın doğa ve yaşam bhiikteliği konusunda ka- muoyıınu bilgUendirme, aydınlatma ve uyarma yü- kümlülüğü de lilaşdan bi- limsel veriler. sonuçlar ve biürnetiği ilkeleriyie suur- lıdır. Bilim insanlannın kendi aralannda yapa- cakian kuramsal çanşma- lann ve tartışmalann çe- lişkiler taşıdığı durumlar- da kamuoyu önünde ya- pılması sakıncalıdır. Bu gerçeklerin göz ardı edil- mesi kamuoyunda bilime ve bilim insanına yönelik tereddütlerin vegüvensiz- liklerin ortaya çıkmasma neden olabilir. Bu konuda bilim insanlannın duyar- lı olmalan kendilerinden beklenir. Tersine bireysel da\ ranışlar, bilimin top- lumda kurumsallaşması- nı engelley ebilir, bilime ve bilim insanına olan say gı- yı azaltabilir. Bilim özgür- liiğü ile bilimsel sorumhı- luk arasında duvarlı den- genin korunması için bi- lim insanının sürekli özen göstermesi eûk bir yü- kümlülüktür. Kamuoyu- nu bilgUendirme ve aydın- latma konusunda iletişim kurumlanna da büyük sorumluluk dûştûğü bir gerçektir." 4 Kelle vergîsi getîrdiler'• Baştarafi 1. Sayfada çekleştirilen ankette işadamlannın yûzde 88.9u, "Hûkümetin dep- rem vergisi karannı destekliyor musunuz" sorusuna, "Hayır" ya- nıtını verdi. Ankete katılanlann yalnızca yüz- de 9.2'si vergıyi desteklerken yiizde 1.9'luk bir bÖlüm ise çekimser kal- dı. İşadamlannın yüzde 69.7'lik bir bölümü deprem vergisinden elde edilecek gelirin depremden zarar görmüş bölgelerde kullanılacağına inanmadığım bildirdi. Ankete katı- lanlann yüzde 87.2'sinin depremze- delere yardımda bulunduğu belir- lendi. Yüzde 27 lik bölüm deprem vergisi nedeniyle yardımlan azalttı- ğını, yüzde 32.2'si durdurduğunu bildirirken yüzde 40.8'inin yardım- lan vergiden etkilenmedi. İşadamla- nnın yüzde 54'ü deprem vergisin- den sonra da yardıma devam etme- yi düşünüyor. Yüzde 34.6'lıkbölüm, yardım yapmamaya karar verirken yüzde 11.4'lük kestm ise ne yapaca- gım bilmiyor. Deprem vergisini "keüe vergjsi" olarak niteleyen Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün ek vergilerin piyasayı şoka soktuğu- nu, depremzedelerin sırtından faize kaynak aktanldığını, elde edilecek gelirlerin sistemli şekilde içborç fa- izlerine akmaya devam edeceğıni söyledi. Hûkümetin halkj yasadışı yollardan para kazananlar gibi göre- rek gece baskmı düzenlemesine bir anlam veremediğıni ifade eden Ay- gün, "Aceleniz ne. Yangından mal mı kaçınyorsunuz? Vergiyi artnnr- suuz ama önee istihdanıu sonra da tüccar ve sanaykiyi ve nihayet vergi- lerikendielinizkdüşüreceksiniz'" di- ye konuştu. FP Genel Başkan Yardımcısı Lüt- fü Esengün ise vergi yasasının "soy- gunculuk, adalersizlik. devletin ken- di vatandaşını somürmesi" olduğu- nu söyledi. Deprem vergisi yasası- nın ekonomide büyük bir deprem meydana getireceğini kaydeden Esengün. "Bu vergi değiL haraçtır. Aynca anayasanın mali \eekonomik hükümlerle ilgili maddelerine aykı- ndır. Anay asa>agöreherkes mali gü- cüne göre vergi ödemelidir. İlk nr- satta bu kanunun iptali için Anaya- sa Mahkemesi'ne gideceğiz'* dedi. Özel ijlem vergisi Bu arada Maliye Bakanlığı, özel ışlem vergisi mükellefıni, menkul değeT sahibi ve işlemlerinde eğiti- me katkı payını ödetnek mecburiye- tinde bulunan kişi ve kuruluşlar ola- rak açıkladı. Marmara Bölgesi'nde yaşanan depremin kayıplannı gidermek amacıyla getirilen özel işlem vergi- sinin uygulamasıyla ilgili tebliğ, Resmi Gazete'nin bugünkü sayısın- da yayımlandı. Özel işlem vergisin- de vergiyi doğuran olay, eğitime kat- kı payınm ödenmesini gerektiren bir işlemin yapılması veya bir kâğıdın düzenlenerek kanunda belirlenen yerlere verilmesi olarak belirtildi. Bu nedenle özel işlem vergisine tabi tutulacak işlem ve kâğıtlann, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere ait olmasının ver- giyi doğuran olay bakımından bir önemi bulunmuyor. Özel işlem ver- gisinin uygulanmaya başladığı ta- rihte geçerli olan eğitime katkı payı tutarlan, özel işlem vergisi için de geçerli olacak. Aksa'nm açıktaki tanklannın boşalolması sırasında martdann öldüğünü gören yöre halla depremden sonra yetkilileri sızıntni örtbas etmekle suçhryor. Depremden kurtuldular, Aksa zehirledi • Baştarafi 1. Sayfada "sızmtının insan sağhğını tehdit etmediği. olaydan yal- nızca konıma bandındaki meyve-sebzelerin etkilendi- ğj" yönündeki açıklamalan- nı yalanlıyor. Aksa Akrilik Kimya Sa- nayii'nin "Yakjva'yı terk et- mesiniisteyen" yüzlerce dep- remzededen bugüne kadar 80'i uğradığı zarann telafi edilmesi istemiyle dava açtı. Marmara'da olası yeni bir depremin Aksa'nın açıktaki tanklannın patlamasına ne- den olabilecegi korkusu da, Yalova'nın Taşköprü Mahal- lesi sakinlerinin uykusunu kaçınyor. Aksa'nın açıktaki tankla- nnın boşaltılması esnasmda, martılann öldüklerine tanık- lık eden yöre halkı, 17 Ağus- tos depremınden sonra yetki- lileri sızıntının sonuçlannı örtbas etmekle suçluyor. Yö- re halkı, depremde en çok yı- kımın yaşandığı Ceylan, Yüksel ve Engin sitelerinde sevdiklerini enkazın altında bırakarak gaz nedeniyle da- ğa kaçtıklannı anlatıyor. Olaydan sonra yetkililerin çeşitli gerekçelerie Kara- mürsel-Çınarcık arasmı bo- şaltmaya çahştıklannı anla- tan depremzedeler, 18-19 Ağustos tarihlerinde hasta- nede gördükleri tedavinin gazm etkisini yalnızca azalt- mış olabileceğini belirtiyor- lar. "Aksazedelerin" avukatı ve aynı zamanda depremi de, gaz sızıntısını da onlarla bir- likte yaşayan Ayşe Aydemir, olası bir depremin "yıkun d- masa büe yörenin sonu" ola- cağından söz ettı. Dava açı- labildiğini duyanlardan sü- rekli telefon aldığını ve dava sayısının binleri bulmasını beklediğini belirten Ayde- mir, şu anda yalnızca 3 mil- yon lira civannda harç para- sı ödenerek dava açıldığını kaydetti. Mürüvet Aydın. Elfide Koç, Sultan Yücepur. Lütfı Yücepur._Sevim Tekirgöl ve Meryem Ozden, "Aksazede- ler"den yalnızca birkacı. He- men hemen hepsi hastane. doktor ve laboratuvar sıkın- tısı çekiyor, tedavi olamıyor. Orta ve alt gelir grubundan olan söz konusu depremze- delerin çoğu otomobili ol- madığı için gaz sızıntısından hemen kaçamamış ve bugün de maddi olanaksızlık nede- niyle gerekli tahlilleri yaptı- ramıyor. Aksa'nın etrannda- ki konıma bandının içinde kalan meyve ve sebzelerin "sağuğazararfaolup ounadı- ğuun anlaşüması için gerekli tahhilerin ABD'deyapönldı- ğmı" anımsatan mağdurlar- dan sızıntı esnasında hayvan- lan ölenler de var. Gaz sızıntısına manız ka- lanlardan Mürüvet Aydın, şu anda 6 aylık hamile. 2^ehir- lenmeden sonra hastaneye kaldınlanlar arasında olan Ayduı, bebeğinin sağhğm- dan endişe ediyor. Yeterince gelişemediğini düşündüğü bebeğinin sağlıklı doğma- masından endişe eden Ay- dın, deprem ve para sıkıntısı nedeniyle gerekli bütün tah- lilleri henüz yaptıramadığını söyledi. Meryem Özden de gaz sı- zmüsından hemen kaçama- yanlardan. Şu anda hareket etmekte zorlanan. halsiz dü- şen Özden, olaydan sonraki süreçte 14 kilo kaybetmiş ve saçlan dökülmüş. Aksa'nın koruma bandı sınınna yakın oturan Sevim Tekirgöl ve Alönkum sakin- lerinden Sultan Yücepul^te- davi edilemeyen yaralarla yaşamaya çalışıyorlar. Elfide Koç da sızıntıdan kaçarak dağa çıkan ve döndüğünde köpeğini ölü bulanlar arasın- da. Elfide Koç. "Herkes bi- zim zelzele korkusuyla batta- niyelerledağaçıknğimızı san- dL Ama değil, biz zelzeleden değil gazdan kaçnk. Gözleri- miz yandı, başımız döndü, midemiz bulandı. Oiayı fark edince de yıkımda bağıran- lan geride bırakarak herkes kaçıso" diyor. Avukat Ayşe Aydemir, olası bir depremde Aksa'nm tanklannın patla- masından korktuklannı ifa- de ederek "Temel isteğinüz Aksa tesislerinin buradan kakhnlması ve zararlarunı- zın telafı edilmesi. Bizierin meyve sebze kadar değeri yok mu?" diye konuşuyor. Rusya PKK'yi kııllaıııyor • Baştarafi 1. Sayfada şanda önlem aldığı görüldü. Salonda, terör örgütünün askeri ve siyasi kanatlanna ait sözde bayrak- lar, terör örgütü başmın de\ r fotoğra- fi ile daha önce ölen 4 teröristin fo- toğraflan da asılı idi. Birçoğu Türkiye kökenli yaklaşık 300 terör örgütü üyesi veya yandaşı- nın katıldığı toplanhda sürekli slo- ganlar atıldı, bölücülük yanlısı ko- nuşmalar yapıldı. Tûrk-Rus işbiriiği Başkent Moskova dahil 3 kentte toplam 4 apartmanın yerle bir edil- diği, Kremlin Sarayı yakınında bir ticaret merkezininbombalandığı son terörist eylemlerin ardından Rusya yönetimince. kendisine karşı yöne- len bu teröre karşı uluslararası alan- da yoğun bir destek arayışı başlamış- tı. Türkiye'nin işbirliği arayışlanna o döneme kadar karşıhk vermeyen Moskova yönetimi, yeni dönemdeki arayışlanna Türkiye'yi de dahil etti ve Rusya'nın. Başbakan BülentEce- vit'in 4-6 Kasım günlerinde Mosko- va'ya yaptığı ziyaret sırasında 'Tero- rizmle Mücadelede İşbirliği Ortak Deklarasyonu'' yayımlanması yönün- de gınşimı oldu. Bu isteğe Türkiye'nin de olumlu yanıt vermesi sonucu, iki ülke baş- bakanlannın parafe ettikleri dekla- rasyonda, "terörisdere sığınma veya üslenme, egitim kamplan kurma. te- davi, dinlenme, örgüdenme ve pro- paganda faaliyetkrinde bulunma da- hil. hiçbiryerde terörist amaçlar için yabancı bir ülke toprağını kullanma- laruıa izin verilmeyecegr maddesı de yer aldı. Rusya Devlet Başkanı Boris Yelt- sin'in, AGİT İstanbul Zirvesı sıra- sında Cumhurbaşkanı SüleymanDe- mird ile terorizm konusunu da ele al- masının ardından Rusya Dış Istihba- rat Servisi Başkanı V'yaçeslav Trub- nikov Ankara'ya giderek Türk gü- venlik makamları ile görüşmeler yaptı. Bu dönemde aynca Rusya Iç Istihbarat Servisi FSB. Yaroslavl böl- gesinde bulunan PKK kampında te- rör örgütü yanlısı faaliyet olmadığı- nı göstermek amacıyla Türk gazete- cilerini buraya götürdü, ancak kamp- takilerin önceden hazırlıklı oldukla- n dikkati çekti. Bu gezi sırasında da FSB yetkili- leri, Rusya'da bulunan PKK'li terö- ristler hakkında Türk gazetecilerinin sorulanna. "PKK yanlısı propagan- da yapmalanna izinvermiyonız'' ya- nıtını verdıler. Bu işbirliği arayışı döneminde, Rus makamlannın tek engellemesi, Bolşevik De%Tİmi kutlamalanna ka- nlan PKK yandaşlannın pankart. bez veya poster acmalanna izin verilme- mesi oldu. Setver Tanilliokıırianyla bıüuştu ANKARA (CumhuriyetBürosu) - Prof. Dr. Server Tanilli. demokra- siye geçmeyi isteyen cumhuriyet kadrolannm demokratik, laik bir toplum arzuladıklannı belirterek "Ama solsuz demokrasiye geçiş, burjuva sınıfinın kanatlan altında bir demokrasi,Türkiye'yi demokra- tik bir topluma değil, karmaşık so- runlaria boğuşan ve sürekli sorun üreten bir topluma dönûştürdü" de- di. Prof. Dr. Server Tanilli, bombalı suikast sonucunda yaşamını yitiren gazetemiz yazan AhmetTaner Kış- lah' nin eşi Nüûfer Kışlah'yı dün sa- bah ziyaret etti. Tanilli, daha sonra llhan Uhan Kitabevi'nde okurlan ile söyleşti. Bir ögrencinin 1950 yı- lından sonra başlayan karşıdevrim sürecıne ilişkin sorusunu yanıtla- yan Tanilli, "Yalnızca 1950'den son- ra değil, Atatürk'ün ölümünden sonra da iktidann yapısında sağa doğru eğilimler görüyoruz. 1940'h yıllarda sağa doğru savTUİmalar başlamış bulunuyordu. Bu 1950'li yıllarda daha beHrginleşen ve güçle- nen karşıdevrimin de yolunu açta" dedi. 27 Mayıs'ın Türİciye için bir şans olduğunu kaydeden Tanilli, "Toplum kendisini zengin bir tar- Prof. Dr. Server Tanilli, Ühan bhan Kitabevi'nde gençlerle söyleşti. nşma ortamında buldu. Türkiye İş- çi Partisi kuruldu. Ama onu da boğ- diılar" diye konuştu. Gençlere, 2000'li yıllarda toplu- mun büyük sorunlannın çözümün- de rol alacaklannı anımsatan Tanil- li. bir düşünce yöntemine sahip ol- malanmn önemini vurguladı. Ken- disinin "diyalektik materyalizm" yöntemini benimsediğini kaydeden Tanilli. "Size şu ya da bu düşünme yöntemini, çözüm yöntemini öner- miyorum. Ama bir yönteminiz, dü- şünme. sorunlan çözme yönteminiz olmazsa, sorunkra bir sistem için- de sürekli çözme olanağuıız da ol- maz" dedi. Gençlerden biri- nin"hangi parti \e hangi liderin ik- tidarolmasıgerektiği'" sorusunu gü- lerek karşılayan Tanilli, "Bu soru- yu ben size sormuş olaynn" diyerek konuşmasmı tamamladı. Emin Değer, Tanilli'nin 1976 yı- lmda yargılandığı dönemdeki sa- vunmalannı anlattığı kısa bir ko- nuşma yaptı ve Tanilli'nin savun- masmı okudu. Mustafa Ekmek- çi'nin eşi Aldoğan Ekmekçi de Mül- kiyelıler Birlığı tarafından "De- mokrasi ve insan haklan savaşımı- na katkılan için" Tanilli'ye verilen Rüştü Koray Ödülü'nü yazara ver- di. 1997 yıhnda verilen ödül, Tanil- li'nin ısteği üzerine Aldoğan Ek- mekçi tarafından alınmıştı. G U N D E M MUSTAFA BALBAYr • Baştarafi 1. Sayfada deleyelim: 1- Deprem bölgesindeki yangın bile Meclis'r titretmeye yetmedi. Iktidar ortağı partilerin kimi milletvekilleri, "Bizim bir günahımız yok. Surayı terkedin, başka biryerde yerleşiminizi sağlaya-, lım, diyoruz, gitmiyorlar. Bizim ne suçumuz var*~i diyorlardı. Milletvekillerimizin hâlâdeprem ger-5, çeğini tüm çıplaklığıyla göremediği anlaşılıyor. ' 2- Deprem vergisi diye başlayan çalışma, ver-'~ gi depremine dönüştü. Yakın-uzak geçmişte pek çok iktidar toplumu enayi yerine koydu. Ama bunu yapmanın da bir yöntemi olmalı. İçinde hiç deprem sözü geçmeyen, toplumun nasıl, nere- de kullanılacağını bilmediği ek vergiler, övündü- ğümüz "yardımseverlik" duygusunu da erozyo- na uğrattı. Gönüllü bağışa soğuk bakanlar, "na- sıl olsa zorla alacaklar. O zaman niye gönüllü ba- ğış yapalım" sorusunu yöneltiyorlar. 3- Depremle birlikte il-ilçe yöneticilerimizin dü- zeyi de açıkça ortaya çıktı. Ozellikle vali atama- larmda uzun zamandır, yönetim becerisinden çok atama kararnamesine girme becerisi öne çıkıyor. Sözümüz elbette her valiye değil. Ancak kamuoyunun gözü önünde yaşananlar bunun oranını gösteriyor. Buradatemel yanlış valilerde değil, valileri siyasi partilerin il başkanlarının em- rindeki kişiler yerine koymaya meraklı politika-r , cılarımızda! 4- Kızılay yardıma muhtaç hale gekJi, hâlâ bu kurumun geleceğine ilişkin kamuoyunu tatmin edici adımlar atılamıyor. Bir yardım kurumu dü- şünün ki, büyük felaketin altında kalmış. Yöne- ticileri zoriamayta istifa etmiş. Yeni yönetimin se- çileceği kongrede sen-ben kavgası yaşanıyor. Bu durum, depremden hâlâ ders alınmadığını gösteriyor. Son olarak, Kızılay'ın çadır bezi alım- larında yanlışlıklar olduğu anlaşıldı. Şu işe bakın ki, Kızılay "bezini" alırken bile çuvaliamış! Ne diyelim? Çöktü Kızılay bez getir, rezil olduk tez getir! Kimi Kızılay yöneticileri tutuklanırken, mafya- nın sosyal yaraya şiş basması da aynca işlen- mesi gereken bir durum. Bilim-market! 5- Ozellikle Düzce depremınin ardından bilimin dili çözüldü. Ne olursa olsun, bu önemli ve ya- rarlı bir adım. Ancak bunu biraz daha "bilim eti- ğiyle" örtüştürmek, ortamı "bilim-markete" dö-rı nüştürmemek gerekiyor. Türkiye Bilimler ARâ-' demisi'nin iki sayîalık duyurusundaki şu tümce ' bilimsel bakışın özeti: "Bilim, ulaştığı sonuçlan sürekli sorgular, ge- rekirse değiştirir; ulaşamadığı sonuçlarla ilgili olarak da kesin vurgulamalar yapmaz ve keha- netlerde bulunmaz." 6- Deprem konutlarına gecekondu bakış de- vam ediyor. 30 Kasım diye bir milat konuldu. Cumhurbaşkanından bakanına herkes, "prefab- rîke konutlarbu tarihte hazır" deü\. Yarın 30 Kasım. Yöneticilerimiz işin yine mak- yajına kaçmış görünüyor. Konutların çoğu tam olarak bitmediği halde, sırf kasım kasım kasılıp, "bakın 30 Kasım 'da bitirdik" demek için aparto- par "anahtar teslim" haline getiriliyor. Altyapısı yokmuş, boşver; ısınma konusu tam çözülme- miş, aldırma. Nasıl olsa, kışın sonu bahar değil mi? Bu konutlar dağıtıldıktan sonra içlerinin içler acısı görüntülerini izlergibiyim. Yanılmayı yürek- ten diliyorum. Lütfen tamamlanmamış konutları da dağıtıp hem kendinizi hem depremzedeyi rezil etmeyin! 7- Ağustos sonunda vurgulamıştık; büyük fe- laketler ardında üç büyük kesim bırakır: Sakatlar, gözü yaşlılar, hırsızlar! Son şıkla ilgili burnumuza pis kokular geliyor. Ihale aîmaya yeterli olmayanların ihaleleri alıp komisyon karşılığı devrettiği, ihalelerin çokazfi- yat kınmlarıyla sonuçlandığı, keşif bedellerinin olağanüstü arttığı duyumları alıyoruz. Ihale komitesi kriz komitesinden aktif mi ne! DTÖ Fransa ve Isviçre'de protesto edildi PARİS/CENEVRE (AA)-ABD'nin kuzeyba- tı ucundaki Washington eyaletinin Seattle Lima- nı'nda yeni raund için 30 Kasım'da toplanacak olan Dünya Ticaret Örgütü'ne (DTO) üye 135 ülkenin ti- caret bakanlannın toplan- tısı, dün Fransa ve fsviç- re'de protesto edildi. Pa- ris'in merkezine yürüyen 10 bin kişi, "Ekonomik adalet, ya da kaos" diye slogan attılar. Yürüyüş düzenli ve sakin geçti. Gösterinın başraı çeken Fransız Komünist Parti- si'nin Genel Başkanı Ro- bert Hue, "Bu hareket, büyük kitlesel bir hareket- tir~ uzun vadeli hedefleri vardır'' dedi. Fransa'da DTÖ aleyhi- ne Paris'in yanı sıra ülke genel inde 30 büyük top- lantı ve yürüyüş yapıldı. Isviçre'de de, 3 bin kadar çiftçi, "DTÖ'nün çizdiği dünya serbest pazar eko- nomisinin ilkelerine kar- şı'' geniş katılımlı bir gös- teri düzenledi ve Cenev- re'deki DTÖ merkezi önüne kadar yürüdü. Uru- guay'da uzun toplantılar- la (Uruguay Roundu) Ge- nel Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Anlaşması (GATT) ile temeli atılan DTÖ, 1995 yılı ocakayın- da kuruldu. Merkezi Cenevre'de bulunan örgütün genel di- rektörü, Yeni Zelanda'nm eski başbakanı Mike Mo- ore. Moore, 2002 yıhnda DTÖ genel müdürlüğünü Tayland Ticaret Bakam Supaçai Panitçpakdi'ye bırakacak. ABD ile geçen hafta Pekin'de yapılan ve 6 gün süren maraton mü- zakerelerle anlaşma eme- line ulaşırken, dünya eko- nomi devi Çin Halİc Cum- huriyeti de 2000 yılının o- cak veya şubat ayında res- men DTÖ'ye girmeye ha- zırlandığını duyurmuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle