18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 KASIM 1999 CUMARTESİ O L A Y L A K V.Ci ( J O K L J Ş L J I J K [email protected] 4 - ^ » ^ ^ . oğnıdurveyayan- • ^ ^ uşür, taraftar olu- • ^k nurveyaolunmaz. bir bilim adamı olarak kabulu et- tiğim metod, gö- rüşlerim ve düşünceterimden dolayı Idme karşı sorumluyum?1 Busoruyu, 1976yıh eylül ayuun son gû- nü, bir bilim adamı soruyordu... Bir ders- likte, bir panelde ya da bir konferans sa- lonunda değildik. Soran da dCTs ve kon- ferans vermiyordu. Dinleyenler, bilim ada- mı yadaöğrenci değildi. Birmahkeme sa- lonundaydık, o salonda söylenen bu söz- ler, bir sanığın savunmasının temel öğe- siydi. Konuşan bir bilim adamıydı. Soruyu soranın kendinden emin, ne söy- lediğini ve nerede olduğunu bildiğini gös- teren vakur tavn, dinleyenleri etkilemişti. Mahkeme kurulunun etkilenmediğini dü- şünemiyorum. O gün o mahkeme salonunda konuşan, bu tarihten birbuçuk yıl sonra, I978'in 7 Nisan günü, bir faşistin kurşunuyla yara- lanarak. ölümün kıysından dörten Server TaniBiydı. Ölümün kıyısından dönmüş- tü ama, yaşamını bir tekerlekli sandalye- de geçirmeye hükümlüydü. Aradan ge- çen yıllara, yurdundan uzakta, ama yüre- ği ve aklıyla hep bızimle; halkımızın, ezi- len ınsan kardeşlerinin sorunlannuzla ha- şır neşirdi. Bir tükenmez ışık kaynağıydı. Cumhuriyet'te çıkan yazılanyla ve yapıt- lanyla, evrensel kültürü ve bilimi uzaklar- dan bize aktaran oydu. Uzakta olduğunu duyumsamıyorduk. Öylesine bizimleydi, içimizden biriydi öyle kaldı. Dahası, her yıl bir yapıt Avnıpa'da insanlan aydınla- tan bılimsel toplantılarda, insanoğlunun ev- rensel serüvenini ve ezilmişlerin sorunla- rtnı tartıştığinı ışitiyorduk. Işığinı ınsan kardeşleriyle paylaşma onun yaşam kay- nağı olmuştu. Yalnız bilim adamı olarak değıl,insan olarak daumuttu... KısacaTa- Hoş Geldin Devrimci Direncin Simgesi... nilli bizden birisiydi ama bizim için bu- nun ötesinde. 1920'lerde Mustafa Kemal Atatûrk'ün ateşlediği aydmlanma devri- mi ateşini körükJeyenbir devrimciydi. Öy- le ki örneği az bulunan bir devrimci diren- cin anıtıydı. Peki, bu denli özverili ve bi- limve insan sevgisinin örnek, kişisi neden yargılanıyordu? Bu sorununyarutı, emper- yalizmin tuzağındaki ülkemizin içinde çır- pındığı çıkmazlarda aranmahdır. Tanilli, Istanbul Şişli Siyasal Bilimler Yüksek Okulu'ndaokuttuğu l ygarukTarihiDers Notiannda,derslerindeki konuşmalannda ve smav sorulannda, "Sosyal bir sımfin diğer sosyal sınıflar üzerinde tahakkümü- nü tesis için propaganda yapmak", kısa- cakomünizmpropagandası yapmak suçun- dan sanık olarak yargvlanıyordu. O sözle- ri de mahkemede, davayı açıklarken soru- yordu? Yalnız mahkemeye mi, elbet top- İumun duyarlı ve duyarsız kesimlerine, egemen iradeye de soruyor, dahası tarihe not düşüyordu. Tanilli bu soruyla doğru- yu, gerçegi daha doğrusu gerçek olandoğ- ruyu vurgulayarak soruyor ve yanıtını bek- lercesine duraklıyor ve salonu kolaçan eden bakışlan, mahkeme kunılu üzerinde odaklaşıyordu. Bir anlık sessizlik bana sa- atler kadar uzun geldi. Tanilli soruyu yi- neledi: "Evet, kime karşı sonunhıyum?" O sa- londa Tanilli'nin savunmaru olarak tanık olduğum bu tarihsel sahneyi zaman za- man gözümün önüne getirdiğimde, gerçek bir bilim adamının savunmanı olmanın gururunu yaşanm. Bu yanıyla, Tanilli'nin bu söylevi savunma mesleği için de örnek olacak nitelıkteydi. Tanilli, bu soruyu sa- nık olarak değil sınıfta ders veren bir öğ- retmen gibi, dahası tarihe not düşüren bir M.EminDEĞER Hukukçu bilge olarak soruyordu. Mahkeme 5nün- de değildi, tarih önünde toplumun ege- menlerini ve emperyalizmin sömürüsünü yargılıyordu. "Kime karşı sorumluyum" sorusundan sonra bir an susuyor ve aynı yüreklilikle kendısiniburaya getken güçleri, dahao an- da mahkûm eden bir başka soruyla yanıt- layarak sürdürüyor konuşmasını: «Ya mahkemetere?- AsU_" Ve şöyle sürdürüyor. ve bilımin amacı- nı, bilim adamının gerçek sorumluluğunu şöyle vurguluyordu: "Bilim adamı, seçti- ği metodundan dolayı, başta çağına karşı sorumludur. Bir bilim adamı olarak, me- todumuseçerken.çagının metodkonusun- daki gefişmekrini çok iyi bikcektir. Çağı- nuı terk ettjğu nihayet mahkûm etti&i bir metodu seçmemekle yûkümlüdür. Aksi takdirdeyanhşlarvapar,giderek bilim ada- mı nkefiğjnivitirebflecıeğigibi, çağınavehal- kına karşı zarark bir kişi ohır. Bu nedenle bilim adamı bilimsel görevini \erine geti- rirken, mahkjemelere hesap vennez-." Bu sözler bilimin ve bilimsel onurun ke- sinkaranydı; ve bironurun sesı olarak; yal- nız kulaklarda değil, evrende yankılanan bir sesti, bilimin evrensel sesiydi... Neden vermez peki... Tanılli'ye göre, bilim ada- mı "Böylebiryoltutarsa, o toplumda hem bilim Uerkyemez. hem de tarihte çok acı örnektermi gördüğümüz büyük yanlışhk- lar yapunuş olur mahkemelerce; gkkrek adaJet ağır yaralar ahr." Ûy le olrnadımı? Tanilli sanki günümü- zün sorunlanna, Türkiye geleceğine, ada- letin günümüzdeki zavallılığına o gunden işaret ediyordu. Bugün bu satırlan yazarken onuno mah- keme salonundaki sözleriyle, kendini sa- vunmanın ötesinde; düzeni ve toplumumu- zu, insanlanmızı ve geri kalmış tüm insan- lığın sorunlannı sorgulayan adamın sa- vunmanı olmanın mutluluğunu ve onuru- nu o günün coşkusuyla bir kez daha yaşı- yonım. iğurMumcu, Tanilli Dosyas»-Bir Bilim Adamının Savunması adlı çalışma- ma yazdığı önsözde Taniliryi Onur Hey- keli olarak nitelemişti. Çünkü o devrimci direncin örnek simgesiydi, öyle kaldı. Ha- yır öyle kalmadı daha da büyüdü ve yü- celdi. Halkımızm sorunlannın. dünyanın sömürü altındaki öteki ülkeler halklannm sorunlanyla benzerliğinin bilinciyle düşü- nüyor ve çözüm anyordu. Bugün de öy- ledir. Çünkü ona göre, yalnız bir yöre ya da bir ulusun kurtanlması için yeterli de- ğildir. Tanilli insanlığın tümden kurtanl- ması davasının izleyicisidir. O savunmadan aktaracağım şu sozleri, savunmanın ötesinde, çağdaş bir aydının insanlığa devnmci seslenişi olarak okuya- lım. "Kkabunı yazarken,içinde yaşadığımız çağa ve topluma. bir bflim adamı gözüyle baküm. Yani objektif olarak baknm. Oy- leoiduğu içindetarafcız kalamazdım. Evet bir görüşün insanıyım. Bir biUm adamı da olarak zaten böyle bir görüş sahibi ofanam gerekir. Görüşümbütünaçıkhğryla şudun Kapitafetdünya,sosyafistdünyagerikaJ- nuş ülkeler dünyası diye üç ayn gerçekii- ğin yaşandığı bir dünyada, ben. geri kal- mış, birtoplumun aydinıyun. Ülkemi, em- peryafist kapitalizm, içerdeki ortaklan ile işbiriiği halinde sömürmektedir. Busömü- rü, ooa karşı çıknlara. zaman zaman zora başvurarak sürdürülmektedir. Böylesine acı bir gerçeği yaşayan toplumun aydıru olarak: "Emperyalizme ve faşizme karşıyım. Tam bağımsız ve gerçekten demokratik bir Türkiye'den yanayım." "Kapitalizme karşıyım, insanlann in- sanbklannı bütün boyutJanyla duyarak ve tadarak yaşayacaklan, sömürüsü. ni- hayet yabancılaşması olmayan bir düzen- den yanaynn." "Bugünkü "geri vebağunlı' birkapto- fizmin devamında yarar gören güçlere kar- şıyım. Tam bağımsız. gerçekten demokra- tik, sömürüsü olmayan. ileri ve uygar bir Türkiyeyaratacakoiangüçkrdenyanayım." Tanilli bunlan söylerken bilim adamı ol- manın onur simgesiydi. O salondan çık- tıkıtan ve bir alçak saldınyla yaralandık- tan sonra, inandığı ve savunduğu evren- sel davanın onur anıtı oldu. Duyan, düşü- nen ve direnen bir anıt. Uğur Mumcu, onu işte bu dönemde Onur Heykeli olarak ni- telemişti. Bugün, o bilimin veçağdaş insan olma, az gelişmiş bir ülkenin aydını olma onu- runutaşıyan devrimcidirenişin simgesi dos- tum Server Tanilli'yi selamlıyoruz. O bu- günlerde gerçekten aramızda, Evethep aramızdagjbiydi ama insan sev- diği saydığı insanlan hep yanında düşün- celeriyle oiduğu kadarbedensel olarak da yanında görmek ister. Bu insanca bir tu- tumdur. Tmza günlerinde onu yakın ol- makla övünen yurdumuz insanının sevinç duygulannı basından okudukça Tanilli 'nin de bize hak verdiğine inanıyorum. Onun da bizim yanımızda aramızda, bu sömü- rûnün alnnda çırpman insanlann sevgi se- linden yeni esinler alacağına inanıyorum. Bu düşüncelerle, ona kardeşim dediği savunmanı olarak, hoş geldin diyorum hoşgeldin, geri kalmış ülkemizin çağdaş aydını, onurlubilim adamı. Hoş geldin, ül- kemin yüzünü ak eden, kişisel sorunlannın üstüne çıkmasıyla örnek olan, halkımızın dostu, insanlığın acı serüveninin izleyicisi Tanilli, hoş geldin. EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Adam Yokluğu! "Türkiye'nin Sorunlannı Çözebilecek Par- ti ve Uder Kim Olabilir?" DYP'ye yeniden Genef Başkan seçilen Tan- su Çiller'in böyle bir araştırmada etde ettiği puan 7.3!.. Demek, DYP yeni bir seçime gir- se bu kez barajın altında kalacak... Ama DYP delegeleri büyük oranda bir çoğunlukla onu lider olarak tanımayı sürdürmekteler! Bin ki- şi oylanyla Tansu'dan vazgeçemeyiz dediler. Son seçimde oylan yüzde 12'de kalmış da ol- sa; Istanbul'dan milletvekilliğini CHP'nin ül- ke barajını geçememesine borçlu da olsa, DYP lideri hâlâ gücünü koruyor... Bizim par- tilerin liderleri çok şanslı, karşılanna çıkacak doğru di'ıriışt insan yekin '• Yapılan kamuoyu araştırmalannda yalnız Tansu hanım degil, yuzde onlukgüvenıMrKKtşa- ra^mı geçemeyefı!.. Recai Kutan yüzde 6.8; Mesut Yılmaz 6.1; Ecevrt 9.9, Altan Öymen 4.1... Halkımız bu konuda bakın ne demek isti- yor "Hiçbirinize güvenemiyonım. Hiçbiriniz- de ülkenin sonınlannı çözecek bir nitelik gö- remiyorum." Halkımızın en büyük güven kaynağı hiç de- ğişmez: Silahlı Kuvvetler'dir: Son araştırma- larda da yüzde 65 oranda oy toplamış... Ana- yasa Mankemesi yüzde 48.9... Ya, Parlamen- to yüzde 21.2; milletvekilleri yüzde 16.5!.. Medya yine de yüzde 30'la belli bir çızgiyi ko- njmuş... Bunlar bir ölçü! Sokaktaki yurttaşa sorsak bu sorulan, benzer yanrtlan almaz mıyız? Halktan uzak, halkın yaşamından, hayalle- rinden, beklerrtilerinden kopuk insanlar Tür- kiye'de lider oluyor! Halk sevgisinden yoksun kişıler elbet halk için çalışmazlar, öncelikle kendi çıkariannı düşünürüler. Yalanlarla, aldat- macalarla, uyutmalarla yıllarını geçiririer. Ikti- darlara getirter, iktidarlardan giderier. Hiçbirders almadan, hiçbir şey öğrenmeden.. Şu Tansu Çiller'e bakın, yeni yeni oğrenmiş bazı şeyleri, ama bir ulusun yaşamında bü- yük önem ve değer taşıyan işleri!.. "Politika- nın okuluyok" muş! Ama insan olmanın, yurt- taş olmanın, halkını sevmenin de okulu yok... Bu gibi şeyter, ya doğuştan vardır, ya da öğ- renimle, kişisel çabayla elde edilir. Bir kişi ulus yşş^aatna kanşmi* isteğiyle ortaya çıkr , ' tiğında 6en neyim, neciyim, hangi bilgim- te, cteneykrıfe, işbaşına gelmek istiyorum* ' dfye düşünmelidir. Polttika, deneyim tahtası değildir. Bir de, bazılan, "Yaşı, yetmişleh geçmiş olanlardan artık kurtulalım, genç yaştakiler iş- başına gelsin" diye düşünüyor! Mesut'lar, Tansu'lar, kaç yıldır ortalıkta, lider, bakan, başbakan olarak yurdu yönettiler, yönetiyor- lar... Genç ya da yaşlı olmak sorunu değil bu... Adam olmak, insan olmak, gerçek biryurt- sever, olmak sorunu... DYP kongresindeTansu Çiller, yandaşlann- ca çılgınca alkışlanın\en birden gülmeye baş- ladım. Bu halkı kolayca kandırmak daha ne kadar sürecek? Bu politika güldürüsünü elli yıldır yaşadık, daha ne kadar yaşacağız? Ne zaman, iyiyi kötüyü, yarariıyı yararsızı ayıra- bilecek bilinçli yurttaşlar haline geleceğiz? Tanilli ile Ankara'da... Muzaffer İLHAN ERDOST B ugün, emperyalist gericiliğin kanlıkim- lığini, onun bir "atet"i olarak Tür- kiye'yi cinayetler ül- kesine ve kan gölüne çeviren fa- şist saldınlan, yanm kalan bede- ninde simgeleyen Server Tanilli ile Cumhuriyetin başkenti Anka- ra'da/tlhanilhan Kitabevi'nde ku- caklaşıyoruz. Bu buluşma, 12 Eylüle orta- mıru hazırlayan "kaıTın, 12 Ey- lül'ün aldığı "can" ile buluşma- sıdırda... Cezaevi aracı içinde, can alıcı- * 'lânn kasırgasmda, tlhan'ı, yûzû- r koyunkapaklanmış olarak gördü- ' ğüm, "BeK kınldır, "Beüni kır- duuz!" diye çığhklandığım anda, o anda, tlhan'ı, Tanilli'nin bağ- landıği sandalyede, Tanilli'nin yerinde düşümsediğimi hiç unut- madım. Biri kan döktü, biri can... Şu da var ki, ikisi de yaşıyor. Biri, bağ- landığı tekerlekli sandalyesinde emeğin ve emekçinin kurtuluşu- na ve insanlığın özgurlüğüne ada- dığı yapıtlarda öldürümü ve öldü- rümü sistemleştiren sistemi her gün yeniden ve yeni bir içerikle yargılıyor, birinin, soluksuz ka- lan bedeni, yaşamdan kopanlı- şın anlamını heT gün yeniden ve yeni boyutlarda sorguluyor. Tü- tengil gibi, Doğan Oz gibi, Akm Özdemir gibi, SıddıkBOgin gibi. Hakan Şeny u%-a gibi, Erdal Eren gibi ve niceleri gibi. Bu buluşma, emperyalist geri- ciliğin, aklı körinancm, bilimi di- nin buyruğu altma almaya ve Tür- kiye'nin 1923'te ışıyan ışığını karartmayabaşladığı birdönem- le de örtüştüğü için ayn birönem taşıyor. Bu buluşma emperyalist ege- menliğin, yeni sömürgeciliğin bayrağını Avrasya'mn kalbi Tür- kiye'nin kalbine dikmeye hazır- landığı günlerle örtüştüğü için de önem taşıyor. Doğal ki, bubuluşma, ışıyan ışı- ğı karartan yeni sömürgecilerin kölelerinin "derin"den devindir- diği siyasal erki de sorguluyor. Darağaçlannda, kanlı pusu- larda, işkencelerde, cezaevleri baskınlannda yaşamımızı oidu- ğu gibi özgürlüğümüzü de bir zerdali dalı kırar gibi kırmış olan emperyalist sistemin uluslara- rası baştemsilcisinin, ilenci ve devrimci yazarlann vahşice öl- dürüldüğü günlerin ortamında, yazarlara özgürlük verilmesini öğütleyebildiği (evet "öğütleye- biMigi''), usun boğulduğu gün- lerle de örtüşüyor bu buluşma. Ama umutsuz değiliz. Çünkü, bugün, Tanilli'nin gövdesinde- ki kurşunun, Tütengil'in, Doğa- nay'ın, Aksoy'un gövdesindeki kurşunla bütünleştiğinin daha çok bilincindeyiz; Tanilli'nin gövdesindeki kurşunu belirle- yen iradenin, Ipekçi'nin, Kaf- tancıoğlu'nun, Türkler'in, Öz- türk'ün canını alan kurşunun ira- desinde bütünleştiğinin de daha çokbilincindeyizbugün; 16 Mart üniversiteli katlıamının, Eylül 1978 Sivas, Aralık 1979 Kahra- manmaraş, Mayıs 1980 Çorum halk. katliamlannın, TaniHL'yet "sıkılan Vurşûnlânn "döğurdu- ^u" kurşunlaf olduğuhun daha çok bilincindeyiz bugün; Tanil- li'nin gövdesindeki kurşunun amacı ile llhan'lann, Mumcu'la- nn, Göktepe'lerin, Kışlah'lann canını alanlann amacının birbir- lerini bütünlediğinin de daha çok bilincindeyiz bugün. Tanilli, bu bilinci, yaralı bede- niyle bize bin yıldır çığlıklıyor, bu bilinci bilgi ve bilinç olarakyığın- sal güce dönüştürmenin yüzbin yıldır simgesel kavgasını veriyor. Bubuluşma, kurşun sussun, bas- kı bitsin, işkence bitsin, emekçi emekçiyle kardeşleşsin, özgür- lük ışısın diye çığhklanıyor. PENCERE Sol Muhalefet KimeKal*?.. Bizesolcuderlerya.. - Haydi canım sen de!.. Solculuğun ahı gitmiş, vahı kalmış; boynuz ku- lağı çoktan geçti. Solcu kim?.. İşte size hızjı bir soicunun yazdıklanndan alın- tılar... • Solcu yazıyor: "Sizin bebekierinize ateş zarar vermez; si- zin çadırlannız tutuşmaz. Sizin evlerinizi su basmaz. Siz aşsız ekmeksiz kalmazsınız. Bu ülkenin yağmurlan sizi ıslatmaz; karian soğuklan sizi üşütmez; sizin gıcır gıcır pabuç- tannıza çamur yapışmaz. Çadvian yanan insanlann çığlıklan size ulaş- maz. Siz canı yananı, çığlık atanı devtet düş- manı sayar, nezarete atbnrsınız. Şehirler fay hathnın üzerine kurulurken kılı- nız kıpırdamaz. Siz fay hattanın üzerinde tören- le temeller atar, kurdelalar kesersiniz. Eleştiriye camnız sıkılır, yardımseverlerin muhtaçlara yardım etmesinden rahatsız okır- sunuz." • Ne yaman, ne gözü kara bir solcu değil mi bu satırian yazan kişi?.. Kaleminden kan damlıyor., Ben kendi hesabıma bu yazının altına imzarnı basanm. Peki, bu yazryı kim yazmış?.. Birdinci gazetede birinci sayfadakocaman harf- lerie yayımlanan bu yaanın sahibi bir mürteci. Ola- yın püf noktası da burada; yazı "gıcırgıcır pabuç- lanna çamur yapışmayan, halkın çığlıklannı duy- mayan, hiçbir zaman aşsız ve ekmeksiz kalma- yan " egemenlerimizi iyice tanımlayıp fırçaladıktan sonra şöyle bıtiyor; "Ama iyi ki varsınız!.. - : Çünkü siz bizi irticaya karşı canla başla ko- rursunuz!.." Evet... Solun da sohjnda içerik taşryan yazıyı bir solcu yazmamış; son günlerin moda deyimiyle "irtica- cı" kardeşimiz, aimış kalemi eline, veryansın edi- yor. • Ya solcular ne yapryoriar?.. Onlann kimisi Tony Blair'ci oldu, Ingilizcilik ya- pryon kimisi Amerika'nın dünya halklannı kurta- racağını yazıyor; kimisi parababalanna yağ çeki- yor; kimisi ernekçilerin haklannı savunanlan "po- püAtzm"yapmakla suçluyor; kimisi komünistlikten istrfa etti, kompradortuk edebiyatını benimsedi... Ve solculuk kaldı mı Islamcılara?.. • Solcu, sağcı, dinci, milliyetçi, vesairefarketmez; bu konuda en sağlam ölçüyü saptayan soruyu göz- den kaçırdın mı hapı yutarsın... Nedirosoru: ö , • .. •.•.\»J • "Gicırgıcırpabuçlanna çamur bulaşnjByanterc\ ülkeyi felakete sürüklüyorlar; irticanın ekmeğine tereyağı sürüyoriar. M. KOFÇAZ ASLtYE HUKUK HÂKtMLİĞİ'NDEN DosyaNo- 19W9 Kofçaz Aslıye Hukuk Mahkemesi'nın 1999'9 esas sayılı gaip- lik nedenıyle derdest dava dosyasında venlen ara karan uyann- ca: Gaıphğme katar verilmesi ıstenen Kofçaz ilçesı Tatlıpınar Köyû nûfusuna kayıtlı Mustafa oğlu Zehra'dan olma 05.03.1962 d lu Şerif Karaman ın kendisi ile hakkında bılgısi olanlann bu jlan tanhınden ıtıbaren 1 yıl içinde mahkememıze gelip bılgi ver- mesı ilanen tebliğ olunur. 1.11.1999 Basın: 58488
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle