25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 KASIM 1999 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Atatürk köşesi düzenleme suçu Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu. 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle yayımladığı mesajda eğitimcilere şöyle seslendi: "Başöğretmen Atatürk'ün öğretmenleri olarak, bütün öğretmenlerimize milletçe şükranlanmızı sunuyoruz." Sayın Bostancıoğlu'na, Türkiye'nin çeşitli yörelerinde yalnızca "Atatürk köşesi" düzenlediği için baskı gören "Başöğretmen Atatürk'ün öğretmenleri" bulunduğunu şükranlanmızla sunmak istiyoruz. ISIK KANSU kansuecumhunyet.com.tr. Elektrik Mühendisleri Odası tarafından geçen hafta düzenlenen "Türkiye 2. Enerji Sempozyumu"nun ana teması "ulusal enerji politikalan"ydı. Medyanın ve çokuluslu şirketlerin gözdesi Cumhur Ersümer'in sorumluluğundaki Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı üst düzey görevlileri, sempozyumda yaptıkları konuşmalarda, özelleştirmeyi, uluslararası tahkimi, sektörün yabancılara açılmasını ballandıra ballandıra anlattılar. örneğin Enerji Işleri Genel Müdürlüğü'nden Mustafa Çetin'e göre, TEK'in TEDAŞ ve TEAŞ olarak ikiye aynlarak, "yeniden yapılandınlması"nın gerekçesi şuydu: "Elektrik enen'isinin daha kaliteli ve ucuz olarak tüketicilere sunulması, devletin kıt kaynaklan nedeniyle gerçekleştirilemeyen gecikmiş elektrik enerjisi yatınmlannm özel sektör eliyle yapılması..." Mustafa Çetin'e bakılırsa, enerji dağıtım şirketlerinin özelleşmesi ile ülke genelinde yaklaşık yüzde 20'lere, bölgesel olarak yüzde 60'lara Teslîm ol!yaklaşan enerji kayıpları önlenecekmiş, tüketiciye kesintisiz ve kaliteli enerji sunulacakmış. Dağıtım tesislerinin devri ile devlet 1 milyar 202 milyon 500 bin doları peşin, geriye kalanı iki yılda iki eşit taksitte olmak üzere 2 milyar 405 milyon dolar gelir elde edecekmiş. Özelleştirme ve yabancılaştırma oldu mu, ucuz, kesintisiz, kaliteli enerji kullanacağız, sizin anlayacağınız. Inanalım mı? Eski TEK Genel Müdürü Gûltekin Türkoğlu na göre, kazın ayağı hıç de öyle değildi: "Bugün izlenen enerji politikasının ülkeye ne getireceğini görmek için daha fazla beklemeye gerek yok. 1911-1939 yıllan arasında imtiyazlı şirketlerin faaliyetlerini izlemek ve imtiyaz haklannın niçin geri alındığını hatırlamak yeterii olacaktır." "Ucuz elektrik kullanacağız" savına gelince. Türkoğlu, elektrik enerjisi fiyatlarının önceleri 6-7 cent/kwh dolaylarında tutulduğunu anımsattı ve ekledi: "Elektrik enerjisi fiyatlanmız bugün OECD ülkeleri arasında en pahalı olma vasfını korumaktadır." Ya yap-işlet-devret modeli devreye girince ne olacak? Türkoğlu, görüşlerini şöyle özetledi: "Bu model ile gerçekleştirilmek üzere sözfeşme imzalanan projelerde kredilerin geri ödenmesi süresince (yani ilk 6-7yıl) 10 cent/kwh civannda fiyatlar kabul edilmektedir. Bu yüksek fiyatlaria önümüzdeki yıllarda elektrik tarifelerinde büyük artışlar olacağını söylemek kehanet sayılmamalıdır." EMO Başkanı Ali Yiğit ise, Türkiye'nin 70 yılda dışarıya yakiaşık 80 milyar dolar borçlanmışken, 2020 yılına kadar lobilerin dayattıkları sözde çözümlerle sadece elektrik sektöründe verilecek imtiyazlarla, yaklaşık 100 milyar dolartık fazladan bir ek borçlanma ile karşı karşıya kalacağını vurguladı. Yiğit'in şu sözleri çok acıydı, ama gerçeği yansıtıyor galiba: "Elektrik enerjisi bürokrasisi, nükleer santral lobileri ile yap-işlet-devret ve yap-işlet lobilerine teslim olmuştur." Yenimahalle'nin CHP'li Belediye Başkanı Tuncay Alemdaroğlu, sessiz, sakin iş yapıyor. 2000 yılında yapılacak Kent Ku- rultayı için kollan sıvadı bir kere. Oluşturulan 8 komisyon, öyle ya- sak savmak için fifan çalışmıyor. Katılımcı, ama aynı zamanda halkçı bir belediye yapısı oluştur- mak tek hedef. İlk aşamada çeşitli İş yapan belediyemahallelerde, örneğin Çayyo- lu'nda, Batıkent'te, Gazi Mahalle- si'nde hizmet birimleri açılryor, açılacak. Mahafle halkı, tüm so- runlarmı bu birimlere giderek çöz- me olanağına kavuşacak. Alem- daroğlu, bu hizmet birimleri içinde küçük "meclis"lerin de yer alma- sını düşünüyor. Kimlerden oluşa- cak peki bu meclisler? Site tem- silcilerinden, okullann aile birliği üyelerinden, demokratik toplum örgütü yöneticilerinden, muhtar- lardan vb. Halk, kendi soruntannı tartışıp çözüm yollannı arayacak. 18 Nisan'dan bu yana 35 park açan Alemdaroğlu, Batıkent'te bir futbol sahasını hizmete soktu. ÇayyoJu'nda yapımı süren yüzme havuzunu 23 Nisan 2000'de ço- cuklann kahkahaları arasında aç- mayı planlıyor...Dedik ya, Yenima- halle Belediyesi sessiz, sakin iş yapıyor. Bir Fatih Aksu vardı, gazeteci dostumuz Fatih, annesinin hazırladığı azıcık peksimet, bir avuç kuru üzüm ile iğde dolu çıkınını sırtına vurup gurbet ellere çıkmış Keloğlan'a benzerdi. Yalnızlığa ıslık çalan çekingenlik de onundu, saflığa çelme takan Karadenizli zekası da. Başka nasıl anlatabiliriz ki Fatih'i? Aydınlanma devrimine omuz atmaya kalkışan tosuncuklara karşı tek başına direnen çelimsiz, ama gözüpek Anadolulu. Yaşamın zorlu dişlisine serçe parmağını kaptırmış ağlamadan gülen çocuk. Artvin yaylasından göçmen, garip ardıç kuşu. Üç kuruş maaşa haberini yaparken "böyük" projelerin; mavi akımın ve de Türkmen doğalgazının, minnacık tahliye borusunda tıkandı ince soluğu halk çocuğu Fatih'in... ISSIZ ODA YAZILARI VEDAT ÖZDEMİROĞLl) AzSonra! • Medya, Abdullah Öcalan için atağa kalktı! TV kanallarının hareketliliğıni yorumlayan uz- manlar "Sakin ola ümitlenmeyın! Bu atak, ıdam cezasını kaldırmak ve Türkiye'yibu utançtan kurtar- mak için değil! Kanallar, Öca- lan 'ın idamının canlı yayın hakkı- n alabilmek için yanşa geçti!" şeklinde görüş bildirdiler. Az son- ra! • Depremzede tokatlayan Bo- lu Valısı Nusret Miroğlu gorevın- de kaldı ama Bolu Valiliğı kaldı- nldı! Bolu, bundan sonra Bey- lik'le yönetilecek ve Miroğlu, ar- tık Bolu Beyi olacak! Az sonra! • Gösteride olay! Ön sırada oturan Kudret Ulumango adlı işadamı, yanındaki sevgilisine baktığı gerekçesiyle sihirbaz Da- vid Copperfield'ı dizlerinden vurdu! Yaralı bacaklar, Copper- field'in gövdesi tarafından aci- len hastaneye kaldırıldı! Az son- ra! • Sonunda Libya'dan yardım geldi! Kaddafi, bırzamanlar ıçin- de Erbakan'ı azarladığı çadırını "hatırası var" diyerek deprem bölgesine yolladı! Az sonra! Mini öykü İki adam, bir kafede oturuyor- lardı: Birtanesigayettelaşlıydı: - Allah kahretsin, dedi. Şarj aletimi yanıma almamışım. Cep telefonumun şarjı bıtti. Oysa çok önemli birisi beni büyük bir rek- lam kampanyası için arayacak- tı. Çok para var bu işte. Sırf bu yüzden kaçınrsam, kendimi af- fetmem! Dığeri güldü: - Bazı şeyler hiç değişmiyor, dedi. Hatırlar mısın, kısa dönem solculuğumuzu yaparken de böyleydin sen. Çatışmalarda hep silah yanında olurdu ama şarjörünü süreklı unuturdun. Es- kiden de aynıydın, hiç profesyo- nel olamadın! Bir süre sustular. Her şey 'para' için! Türk televizyonları "reyting" için düzeyi çok düşük tutuyor, bunu anladık. Bu yüzden programlann çoğu birbirinden saçma, buna da alıştık. Zaten kalite falan aradığımız yok. Ama her geçen gün artan ömekler. sabtr zoriuyor! Buniar- dan biri "Şans Kapıyı Çalınca" adlı program. Sıradan insan- lann umutlan sömürülüyor. insanlar fena halde alıştırıldıklan "emek harcamadan bir şeylere sahip olma" tutkusunu tatmin etmek için tüıiü şaklabanlıklara giriyor, sorumsuz kafalann oyunlarına alet oluyor. Ne programın amacı belli, ne de seyreden kitleye ne kazan- dırdığı. Sadistçe bir zevkle, insaniardan kendilerini aşan bir- takım yetenekler(!) bekleniyor. Beceremediklerinde zavallı in- sanlar ağlarken, hüzünlü bir müzik çalıyor! Çağ, "para çağı" ve medya da bunu sömürüyor. İşte bir TV rekiamı: Arabanı o kadar sev ki arkadaşın koltu- ğa ketçap dökerse onu dışan at! Ve bir basın rekiamının sloganı: En iyi arkadaşı, kredi kar- tım! Size de garip gelmryor mu? İ'den isim: İsmet Çelik! Gani Müjde'nin "İsim Şehir Hayvan Bitki" adlı kitabı Pa- rantez Yayınlan'ndan çıktı. Ga- ni, aynı isimli çocuk oyunundan esinlenerek Öküz defgisine yaz- dığı yazıları kitapta toplamış. Herharften ilk aklına gelen isim, şehir, hayvan, bitki, eşya ve ar- tist hakkında kısa notlar yazmış. İ'den isim ise usta mizahçı, rah- metli İsmet Çelik. Aynen ak- tarıyorum: "Eczacılıktan geldiği için ol- sa gerekkomiğin, komikyazma- nın ilk kimyasını ondan öğren- dik. Türk sinemasının bu kadar komik olduğunu da... Beyaz saçlan ve beyaz gülüşü ile kar- şılardı bizi odasında. Ucuna mutlakaplastik filtre takılmış si- garasını tüttürerek futbolculuk ve eczacılık günlerine ait anılar anlatır, demokrat bir insan ol- masına rağmen, o zaman pek keskin olan bizleri 'Oğlum siz is- tediğiniz kadar kıçınızı yırtın, bu halk sosyalizmi de kendine benzetir' diyerek siniıiendirir- di. Bizsosyalizmigöremedik. O bizlerin sosyalizmi göremediğimizi göremedi. Bir bayram sabahı, Gırgır'da çalışır- ken yüksek tansiyon onu aramızdan alıp yükseklere bir yere götürdü. Geride yüzlerce Gırgır cildîne yayılmış yazı, öy- kü, karikatür bırakarak gitti İs- met Abi." *fiP9fİİPI*' Fatoş Yaşaroğkı'nun resim. seramik, karikatür D l aıinsi v e animasyonlarından oluşan "Grafiler" isim- li sergisi 10 Aralık tarihine kadar Ortaköy Kültür Merkezi'nde izlenebilir. (Dereboyu Cad. PrincessOtelyanı, Ortaköy. Sanal sergi: grafi2000.com) KİM KÎME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak a turk.net TRAM TRAM ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI HARBİ SEMİH POROY BULUT BEBEK NURAYÇİFTÇİ TARİHTE BUGUN MÜMTAZ ARIKAN 27 Kasım 'OĞUi:ALDCANDRE DUMAS 189S'TE 8U6ÜN, ÜNLÜFGANSIZ YAZAKl AlSKAfJDfZB OUMAS FILS*(pÜMA Fİs) *f W$IMOA PABİS'TE ÖLD SABASI, "ÜÇ SİLAHÇÖRIER*, "MOAPS CRtSTD KOHTV* 6/Sf UNUTVLMA2 ÜOMANLARIN M2AKt ALEXAHDRE PUHAS'DIR.ANCAK,EV1-İÜKC*ŞI DOGMUŞ OLAAASI OHU TÜM YAŞAMI BOYUNCA ETKİLEMİŞTİ. ZAMA- NIMDA, ÖZ£LLİKLB SAMNE OYUNLAKrYLA BÜYÜK ÜN YHPMIŞ, ÇOK A 4 F*RA KAZANMIÇTI. BU Pü&JAAA KA/ZÇlN, YILLAHIN YfP&ATMASlNA DAYAHACAK VEÖNEMİN/ Y/Tf/eMtYECBKTBIC S4HNE OYUNU OEĞİL , BİR. &OMANI ( CAMEUAS'). 0A/of-: Fils, FrarrSrzca oŞlu*cmlamma ge/mek- +edir. GÖRÜŞ Dr. EMİN GÜRSES NGO'lar Uluslararası sistemde egemenliğini sürdüren merkezi ülkelerin propaganda araçlan yardımıy- la gelişmekte olan çevre ülkelerde yoksulluğun varlığı ve bundan sorumlu olan politikaların an- laşılması ve örgütlenmesi engellenmektedir. Ge- lişmiş zengin merkezi ülkelerin hükümetleri, ulus- lararası mali kuruluşlar ve bunlarla iç içe olan bir- çok NGO (Hükümet Dışı Kuruluşlar) ve diğer iş- birlikçiler bu sistemin bir parçası olarak çalışmak- ta ve adil olmayan serbest pazarın devamlılığı- nı sağlamaktadırlar. 1970'li yıllarda özellikle Latin Amerika'daki dik- tatörlüklere karşı birörgütlenme biçimi olarak or- taya çıkan ve ilerici kampta görülen NGO'lar 1970 sonları ve özellikle 1980'li yıllarda ekono- mide neo-liberal politikalara karşı başgösteren sendikal direnişlere karşı çoğunlukla dikkatleri eko- nomik alan dışına çekmek gibi bir rolü üstlenen NGO'lara özellikle Kuzey Amerika, bazı Avrupa ülkeleri hükümetleri ve Dünya Bankası'nın doğ- rudan ya da dolaylı destekleri artmıştır. NGO'lar toplumsal tepkileri ekonomik alanın dışına taşımak yolunda önemli bir sübap rolü oynamaktadırlar. Toplumsal sorunların temelin- de merkezi hükümetlerle toplumsal güçler ara- sında yaşanan anlaşmazlıkların yattığını vurgu- layan ve faaliyetlerini bu alanlara yönelten NGO'la- rın büyük bir kısmı, dikkatleri sınrfsal mücadele- den merkezi otoriteye çevirme çabası içerisine girmiştir. NGO'lar uluslararası alandaki özelleştirme ve tekelleşmelere karşı direnen toplumsal hareket- lerin, sendikal mücadelelerin yanında yeralmaz- lar genelde. Özellikle orta sınıf entelektüeller için uygun bir sınıfsal davranış ve eylem şeklidir bu. İnsan haklanna çok önem veren NGO'lar ne- dense insan hakları ihlalleriyle doğrudan ilişkili olan merkezi ülkelerin ve bunlara bağımlı IMF gi- bi kuruluşlann egemen olduğu eşitsiz, adaletsiz uluslararası ekonomik ilişkilere karşı birdayanış- maya girmeyı nedense tercih etmezler. Sayıları binlerle ölçülen dünyadaki NGO'lann eğitime-sağlığa aynlan bütçe kaynaklarının azal- tılmasmı ve ücretlerin düşüklüğünü protesto eden toplumsal örgütlenmelere destek verenleri iki elin parmaklarıyla sayılabılecek kadar azdır. Hü- kümetlerden ya da hükümetlere bağlı kuruluş- lardan mali destek alan NGO'lar yerel örgütlen- melere destek vermek yerine onları kendi faali- yet planları doğrultusunda yönlendirmektedir. Gruplar, topluluklar arasında ya da içerisinde si- yasal çıkaryanşını öne çıkaran NGO'lar, sınıfsal dayanışmayı kıran bir işlev görmektedirler. Sosyal sistemin bir sonucu olan adaletsizlik- lerin yarattığı ihlallerle değil de seçtikleri belirli alanlarda iyileştirmelere gitmek gibi bir yolu se- çerler. Birçok pre- post-Marksist sendikacı top- lumsal hareket lideri NGO'larla sınıfsal kökenle- rine uygun işbirliğine girerek iyi ya da kötü ni- yetle de olsa aslında sistemden doğan sorunla- rın göz ardı edilmesıne katkıda bulunmaktadır- lar. Lugano'da (Isviçre) Kasım 1997'de 21. yüzyıl- da kapitalizmin korunması için neler yapılması gerektiği konusunda bir dizi çalışma toplantısı dü- zenlendi. Toplantı sonucu yayımlanan raporda 'serbest pazarkapitalist sistemine, onun yeni bin yıla girerken genelleşmesine ve korunmasına, bu- na yönelik tehlikelerin belirlenerek karşı strate- jilerin geliştirilmesine yönelik çalışmaların orga- nize edılmesi'nin zorunluluğu vurgulanmış ve ra- dikal olmayan yapıcı, sorumlu NGO'lara kon- sültasyon statüsü verilmeye devam edilmesi önerilmiştir. Bu 'yapıcılık' ve 'sorumluluk^ düze- yi kapitalist enternasyonalızme hizmetle ölçül- mektedir. Kapitalist enternasyonalizmin hizmetine giren NGO'lar çevrenin merkeze bağımlılığına katkıda bulunarak uluslararası sistemdeki sorunların NGO'lann da çabalarıyla giderebileceği gibi bir anlayışı gelişmekte olan ülkelerin insanlanna ka- bul ettirme çabası içerisindedir. Böylece ulusla- rarası tekellerin yerli işbirlikçileri aracılığıyla ül- ke kaynaklarını merkezi zengin gelişmiş ülkele- re transferi sürecinde dikkatleri başka yöne çe- virmeye yardımcı olmaktadırlar. Avrupa ve Amerika'daki hükümetlerle ya da bunların bağlı kuruluşlarıyla mali bağımlılığı ol- mayan, mali destek karşılığı Dünya Bankası gi- bi kuruluşlann hizmetine girmeyi kabul etmeyen namuslu bir grup NGO anti-emperyalist politi- kalara destek veren stratejiler geliştirirler. Top- lumsal hareketlerin yönünü etkilemezler ve faaliyetlerinde onlara destek verirler. BULMACA SEDAT YAŞAYAIS SOLDAN SAĞA: 1/ Köy ihtiyar heyetinın başı: muhtar. 2/ Ta- kım...Kalıptapı- şen bir tür mey- 3 velı pasta. 3/ Leyleğe benzer bir kuş. 4/ Âşık olmaktan duyu- lan korku. 5/Bir sorusözu...Gü- reşte bır oyun... "Şudünyanmiki " imış kapısı - Gel- g digeçtı—günü- mün hepisi" (Karacaoğ- lan). 6/Bırnota... Tropi- kal bölgelerde yetişen ve yumruları besin olarak kullanılan bir bitki. 7/ 3 Alan Parker'ın bır fıl- 4 mı... Letonya"nın parabi- c nmi. 8/ Kadınlann omuz- lannı örtmek için kullan- dıklan geniş atkı... Bir 7 Avrupa ülkesinin başken- g tı. 9/L'flemelibırçaIgı... g Birkimsenın başkalann- da bıraktığı izlenim. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Ok atan, okçu. II Tropikal Afrika'da yetişen bır ağaç... Bir ilimız. 3/ Ticari senetlerin arka yûzüne imza atılmak suretiyle devredılmesı... Ağ şeklındekı örgü. 4/ Boksta vurulan bir yumruk çeşidi. 5/ Özel bir cam kap içinde li- kör, şarap, meyve ve madensuyu kanştınlarak hazırlanan içki... Bır haber ajansmın simgesi. 6/Şefl<at, merhamet... Boru sesi. 7/ Franz Kafka'nın birromanı... Bilgin. 8/ Şar- kı,türkü... Anadolu'nunkırsalkesimindeerkekler arasın- da düzenlenen yâren toplantılanna verilen ad. 9/ Örme iş- leri.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle