23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 KASIM 1999 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA İ L J v O I N \JJTLI / ekonomi(acumhuriyet.com.tr 13 "fiırm refopımına lnzverildi • ANKARA (AA) - IMF ile yapılacak stand-by aılaşmasının gerekleri çerçevesinde tanm reformu çalışmalanna hız verilerek, Ankara'nın Folatlı ilçesinin pilot bölge seçildiği bildirildi. Reform için Tanm ve Köyişleri Bakanlığı koordinasyonunda, Hazine Müsteşarhğı ve diğer ilgili kurumlann da içinde bulundugu bir komisyon oluşturularak tanmda doğrudan gelir desteğine gecilmesi amacıyla çalışmalar yürütüldüğü de kaydedildi. Perakendecilik konferansı • Ekonomi Servisi - Uluslararası Perakendecilik Konferansı İstanbul'da başladı. Konferansa katılan konuşmacılar. sadakate yatınm ve geri dönüşü, kart uygulamalannın etkıleri, tüketici bilgilerini saklamak ve kullanmak. iletişim stratejileri konulannda görüşlerini betirttiler. Konuşmacılar, firmalann müşterinin gözûnde nasıl algılandığının tespit edilerek, ölçümler ve saptamalar yapılması yoluyla kalitenin iyileştirilmesi gerektiğini de vurguladılar. Perakendecilerin son 10 yıldır büyüme peşinde olduklannı belirten katılımcılar, gelecek 15 yılda gioballeşmeye devam edeceklerini belirttiler. Sanayi üretimi yüzde 6.7 azaldı ANKARA (ANKA)- Sanayi üretimi, 17 Ağustos Marmara depreminin yaşandığı yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 6.7 oranında geriledi. Devlet tstatistik Enstitüsü'nden (DİE) vapılan açıklamaya göje, Temmuz-Eylül ' ' ' ' döneminde kamu sektörünün üretimi yüzde 6.4, özel sektörün üretimi de yüzde 6.8 oranında azaldı. Üretim, madencilikte yüzde 13.1, imalat sanayiinde yüzde 7.3 geriledi. Kepez Elektrik'e tepki ANTALYA (AA) - Kepez Elektrik AŞ'nin Eneıji Nakil Hattı geçirmek amacıyla Enerji Bakanlığı'na kamulaştırma başvurusu tepkiyle karşılandı. Antalya'da son yıllarda turizm yatınmlan ve yapılaşma nedeniyle yok olma aşamasına gelen ve kentte en yoğun narenciye bahçelerinin bulunduğu Bahtılı köyü ve Çayyatağı mevkiindeki narenciye bahçelerinin istımlak edildiği yönündeki bakanlık karannın, bir yerel gazetede ilanla duyurulması, bahçe sahiplerinin tepkisine yol açtı. Bahtılı köyünde toplanarak ortak bir basın açıklaması yapan köylüler. istimlak alanında tanm arazileri ile portakal ve mandalina ağaçlan bulunduğunu ve yüzlerce ailenin geçimini buradan sağladığmı söylediler. Hesap bilmeyen milletvekili ANKARA(ANKA)- Hazine ihalelerindeki net borçlanma yerine brüt satış tutarlan üzerinden faiz yürüterek 2000 yılına şimdiden 27.5 katrilyon lira faiz sarknğını öne süren FP Milletvekili Altan Karapaşaoğlu'nun 'hesap bilmemesi' DFTnin başına dert açtı. DPT Müsteşan Akın Izmirlioğlu yaptığı açıklamada. Karapaşaoğlu'nun yanhş bir yöntem kullanarak kendisinin hazırladığı tablonun basına "DPT'nin tablosu veya bilgi notu" olarak aktanldığını belirterek "Sözkonusu hesaplamalann DPT ile ilgisi bulunmamaktadır. Aksine DPT sayın milletvekili, kendi tablosundaki yanlışlığı tüm detaylan ile ortaya koymuştur" dedi. Hükümet, geceyansı operasyonuyla deprem vergilerinin kapsamını genişletti Dar gelirliye deprem yükiiANKARA (Cumhuriyet Biirosu) - Hükümet, TBMM'de düzenlediği geceyansı operasyonuyla, Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) gelir arttıncı dü- zenleme istemi doğrultusunda "deprem verjpsi" ola- rak bilinen düzenlemeyle büyük ölçüde dar gelirli ke- simin üzerine yıkılan yeni yükler oluşturdu. Vergi ve SSK prim beyannamelen ile taşıtlann kayıt tescil ve devir işlemleri, tapu işlemleri, bazı şans oyunlanndan alınan eğıtime katkı payı miktannda "özel işlem ver- gisi" getıren hükümet, vergi adaletsizliği tepkilerini yumuşatmak için "Temizel yasası^nda geri çektiği Hazine bonosu ve devlet tahvillerine de yüzde 4 ile yüzde 19 arasında değışen vergi yükü getirdı. Eğiti- me katkı payı miktarlannı 2000 yılında yüzde 50 ora- nında arttırması beklenen hükümet, bunun üzerine özel işlem vergisi tutarlannı da 10 kata kadar çıkar- ma yetkisini de aldı. Hükümetin "deprem vergisi" adıyla bilinmesine karşın yalnız deprem için harcayacagına ilişkin hüküm bulunmayan ve "bütçe açıklannın kapablması, 24 kat- rilyon Hralıkvergi geüri hedefinin tutttıruknası" ama- cıyla kullanacağı belirtılen vergi yükJennın kapsamı genişletildi. Mevcut vergi oran ve miktarlan esas almdığında ye- ni getirilen yüklerin ciddi bir rniktar oluşturmadığı, ancak pek çok kalemde yük getirilmesi nedeniyle "psikolojik bir etki" yaratacağı belirtildi. Buna kar- şın, hükümetin özel işlem vergisi adı alün- da getirdiği vergiyi 10 katına kadar çı- karma yetkisini kul- lanması durumunda vergi yüklerinin bü- yüyeceğine dikkat çe- kiliyor. Ozellikle eğitime katkı payında yüzde 50 oranında artış ya- pılması bekleniyor- du. Bu durumda özel işlem vergisinin aynı miktarlarda artması ve üzerine de Bakan- lar KLurulu'nun 10 ka- üna kadararurma yet- kisini kullanması du- rumunda vergi yükü daha da artacak. 5 Ni- san kararlannın alın- dığı 1994 yılında da IMF'yle yapılan stand-by çerçevesinde emlak ve mo- torlu taşıt vergilerinde artışa gidilmişti. Bu kez de ek vergi adı altında 1999 yılı matrahlan üzerinden em- lak ve motorlu taşıt vergileri yeniden almacak. Ek ge- lir ve kurumlar vergisi 1998 yılı matrahlan üzerinden yüzde 5 oranında 6 aylık taksitlerle kesilecek. Yeni vergilerden istisna tutulan deprem bölgeleri kap- samında lstanbul-Avcılar'ın sayılmadığı, bunun da adaletsiz bir uygulama olduğuna dikkat çekildi. Ay- nca ek vergilere ilişkin düzenlemede deprem bölge- si için yapılan istisnanın, varlıklanrun en az yüzde 10'unu kaybetme koşuluna bağlanması da depremzedeler açı- sından haksız bir uygulama olarak nitelendirildi. Temizel yasasından sermaye kesimine verilen ödün- ler arasında, bankalann devletin borç kâğıtlanna uy- guladığı faizleri yükselteceği tehdidi üzerine Hazine bonosu ve devlet tahvillerine uygulanacak vergi kal- dınlmıştı. Yeni deprem vergisi yasasıyla bu düzenle- me sınırlı olarak getiriliyor. Yalnızca 1 Aralık 1999 tarihine kadar satılan devlet borçlanma kâğıtlan için sınırlı olacak olan faize vergi, daha çok ikinci el pi- yasasmda etkili olacak. HANGİ VERGİLER ÖDENECEK? asa çıktıktan birkaç saat sonra Cumhurbaşkanı Demirel tarafindan onaylandı. Öğleden önce de Resmi Gazete'nin mükerrer sayısında yayımlandı. Yasada, deprem vergisi gelirlerinin yalnızca deprem giderleri için kullanılacağı yolunda herhangi bir ifade bulunmazken Avcılar istisna kapsamının dışında yer aldı. Gelir, Kurumlar ve Götürü Vergi mükellefleri, 1998 yılı matrahlan üzerinden yüzde 5 ek vergi ödeyecek. Yasa yayımlandığı tarihte ücret geliri elde eden ve 1998 yılı ücretlerinin vergi matrahı 12 milyar lirayı aşan ücretliler yüzde 5 ek vergi ödeyecek. Taşıt sahipleri, 1999'da ödeyecekleri Motorlu Taşıtlar vergisi kadar ek vergi ödeyecek. Kurumlar Vergisi'nde A tipi fonlar ek vergiye tabi olacak. Deprem bölgesi mükellefleri her türlü ek vergi uygulamasından muaf olacak. Iskontolu tahvil ve bonolar ile 3 yıl vadeli değişken faizli tahvillere ödenen faizlerden vadelerine göre , A yüzde 4 ila 14 \ \ W w 4 arasında vergi \\v / ~ / \ ^ ^ almacak. Cep telefonu aboneleri, 2000 haziranına dek ' konuşma ücretinin yüzde 25'i kadar ek vergi ödeyecek. 2 yıl vadeli sabit faizli, kupon ödemeli tahvilerden ise yüzde 19 oranında vergi kesilecek. Konut sahipleri, kendi belirieyecekleri herhangi bir konutun 1999 yılı emlak vergisi matrahı üzerinden ek emlak vergisi ödeyecek. ÖZEL İŞLEM VERGİLERİ Spor Toto, Spor Loto ve Sayısal Loto oyunlarından her bir kolon için 20 bin, at yanşlannda her bilet için 40 bin lira. Taşıt alım vergisine tabi motorlu taşıtlann kayıt, tescil ve devir işlemlerinden 10 milyon lira. Havayolu iç hat yolcu taşımacılığında düzenlenen her bilet için 1 milyon 500 bin lira almacak. Cep telefonu için adlarına abonelik tesis edilenlerden 5 milyon lira. Vergi daireleri ve belediyelere verilen beyannameler ile SSK'ye verilen sigorta prim bildirgelerinden 1 milyon lira. İMKB ve SPK tarafindan tescil ve kayıt nedeniyle alınan ücretlerin dörtte biri. 8 yıllık zorunlu temel eğitime katkı payı kesilen işlemlerden katkı payı kadar ek vergi. Tapu işlemlerinde harç mükellefiyeti doğuran her bir işlemin taraflanndan 5 milyon lira. Bakanlar Kurulu'na Akaryakıt Tüketim Vergisi oranını yüzde 300'den yüzde 500'e çıkartma yetkisi. Dick Vardy, medya holdinglerinin banka sahibi olmalarını ateşten duvara benzetti Tehlikeli ilişkiler: Banka-medyaHAZALATEŞÇAKIR IBM Consulting'in yüksek eko- nomi danışmanı olaa aynı zaman- da uluslararası finans kuruluşla- nna da danışmanlık yapan Dick Vardy. medya holdinglerinin ban- ka sahibi olmalannı "ateşten du- vara" benzetirken, "Butipikbir Tiirk moddklir. KuzeyAmerika ve Batı Avrupa'da bankalann aynı zamanda birmedya kuruluşunasa- hip olmalan vasalarla engeDendL Bankalar diğer endüstri sektörle- rinden bağımsız olmak zorunda. Bunun nedeni yaünmcdan ve eko- nomiyi potansiyel risklerden ko- rumakur" diye konuştu. Vardy. Türkiye'de bankalann ana gelir kalemlerinin enflasyona bağlı olduğunu kaydederek, enf- lasyonda yaşanacak hızlı bir dü- şüşün sektörii zor duruma düşüre- bileceğini söyledi. Dick Vardy'nin, banka evliliklennden Türk ban- kacılık sistemine, teknolojik yatı- nmlardan istihdama kadar bir di- zi konuya ilişkin yanıtlan şöyle: 'luslararası finans kuruluşlanna da danışmanlık yapan Dick Vardy banka evliliklennden Türk bankacılık sistemine, teknolojik yatınmlardan istihdama kadar bir dizi konuyu Cumhuriyet'e değerlendirdi. - Dünyada yaşanan ekonomik krizin ardmdan daha da yogunla- şan banka evülikleri konusunda neter söv leyebilirsiniz? - Dünyadaki banka birleşmele- rinin bir müddet daha devam ede- ceğini düşünüyorum. Bankalann içinde bulunduğu dış ve yasal or- tamlardaki değişimler, Avrupa çev- resinde. fınansal hizmetler tek pa- zan ve Euro, sınırlar ötesi sahip- lik önündeki engelleri kaldırarak bankalann mali gücünü daha say- dam ve kıyaslanabilir hale getir- mektedir. Amerika'da ise birleşme- ler için yasal değişiklikler yapıl- dı. Güneydoğu Asya'daki ekono- mik kriz bankalann tamamiyle ba- ğımsız ve sıkı denetimli bir or- tamda faaliyet göstermesinin ge- rekliliğini ortaya koymuştur. Bankalann mevcut iş bağımlı- lıklan dolayısıyla batık kredilere maruz kalmalan. konsolidasyo- nu, hayatta kalmalannın tek yolu haline getirmektedir. tkinci neden r ardy: Kuzey Amerika ve Batı Avrupa'da bankalann aynı zamanda bir medya kuruluşuna sahip olmalan yasalarla engellendi. Bankalar diğer endüstri sektörlerinden bağımsız olmak zorunda. de küreselleşmedir. Bankalann kü- resel ortamda rekabet için gerek- li olan sermaye yeterliliğine sahip olabilmeleri ancak güçlü bir büyük- lükle mümkün oiacaktır. -Türk bankacılık sektörfinü de- ğeriendirebilir misiniz? - Türk bankacılığı çok bölünme- miş. Banka sayısının fazla olma- sı artan rekabet ortamında birçok bankanın küçük olarak devam et- mesine nedendir. İkinci olarakba- şanlı bankalann bile ana gelir ka- Tekstildegiimrük vergisiikilemi Ekonomi Servisi - Türkiye, AB ile gümrük birliğine uyum amacıyla uygulamaya başla- dığı tekstil ve konfeksiyon kotalanm iiberal tfcarete aykın' bulan Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) tahkim paneli karanna uyup uymaya- cağıro 19 Aralık'a kadar bildirecek. DTÖ'nün isteklermin yerine getirilmesi, gümrük birliğini riske sokacağı için, Türkiye bu karan AB ile görüşerek verecek ve bu ka- rannı DTÖ'ye bildirecek. Gümrük biriiği ne- deniyle Hindistan'a kotauygulandığı için, uy- gulanacak çözüm AB ile teknik düzeyde gö- rüşülerek belirlenecek. Görüşmelerin gelecek haftadan itibaren başlaması bekleniyor. 19 Kasım'daki temyiz oturumunda oybiriiği ile teyit edilerek kesinleşen DTÖ karannın bu tarihten sonraki 30 günün sonundan itibaren 15 ay içinde yerine getirilmesi gerekiyor. Yetkililer, herhalükârda Türkiye'nin AB'ye tekstil ve konfeksiyon ihracatım etkilemeye- cek bir çözüm üzerinde çalışılacağını vurgu- layarak "Gümrük bûiiğinjn riske girmemesi için, DTÖ'nün kararlannın uygulanmaması da göz öniinde tutulabilir r dedüer. Bundan sonra ne olacak? Panelin karan. hem Türkiye-AB gümrük bir- liğinin geleceği. hem de AB"nin genişleme sü- reci açısından büyük önem taşıyor. Kotalann kaldınlması durumunda. Türkiye-AB arasın- daki gümrük biriiği anlaşması uygulanmamış olacak. DTÖ'nün temyiz organı, sorunun çö- zümü için Türkiye'ye 4 öneride bulundu. Bu öneriler arasında kotaya tabi 19 kategoride tekstil ve giyim ürünlerinin gümrük vergile- rinin gümrük biriiği öncesi seviyesine yüksel- tilmesi. tekstil ürünleri ithalatında menşe uy- gulaması yapılması, gümrük ve eşdeğerdeki vergilerin GATT'a daha önce bildirilen had- lere çekilmesi ve kotalann kaldınlması bulu- nuyor. Ortak Gümrük Tarifesi'nden (OGT) vazgeçmek, bu sektörü gümrük biriiği anlaş- masının dışınaçıkarmak anlamına geliyor. Bu da AB'nin Türk tekstil sektörü ürünlerinetek- rar kota ve vergi koyması, gümrük birliğinden en fazla faydayı sağlayan sektörün ihracatının tehlikeye girmesine neden olacağından. uygu- lanması mümkün görünmüyor. lemlerinin enflasyona bağlı oldu- ğunu görüyoruz. Eğer hükümet enflasyonu düşürme konusundaki başansına devam ederse bu ban- kalar bile zor duruma düşebilir. Risk yönetimi burada da oldukça önem kazanacaktır. Bazı banka- lar bunun farktna şimdiden vardı- lar. Üçüncü unsur, dolar, mark ve Euro gibi dövizlerin rolü. - Bankalann aynı zamanda bir medya kurumuna sahip olmasım d<^ru buluyor musunuz? - Bu tipık Türk modehdir. Ku- zey Amerika ve Batı Avrupa'da mevcut yasal düzenlemelerden ötü- rü bankalar tamarruyla diğer en- düstri sektörlerinden bağımsızdır. Bunun nedeni bankalar ve diğer şirketler arasındaki aynmın (ba- zen ateşten duvar olarak da geçer) zayıf olduğu durumlarda, yatınm- cılan ve ekonomiyi potansiyel risk- lerden korumaktır. Bu yapılaruzun vadeli olup bu dönem içinde kar- şılaşılan ciddi fınansal krizler so- nucunda oluşturulmuştur. Meksi- ka, Güney Kore ve Endonezya'da- ki bankalann da çok eticinliğinin dra- matik sonuçlannı görmek mümküa - Teknoloji yatırımlannın art- ması bankacılık sektöründe Lstih- dammdaratanasmayolaçacakmı? - Ne teknoloji ne de personel ön planda olmalı. Hem teknoloji hem de insan iş varlıklandır. Tek- nolojik yenilikler kişisel gelişim- lerini daha da artrıracaktır. Tek- noloji bankalan yönetmeye kal- karsa yarardan çok zarar sağlar. - Türkiye'de perakende banka- cıtağm geleceğini nasıl görüyorsu- nuz? - Piyasada mevcut yıldız oyun- cular var. Ancak genel anlamda piyasa. fazla sayıdaoyuncunun az sayıda tercih edilenmüşterinin pe- şinden koşmasıyla oldukça bö- lümlenmiş durumda. Bireysel ban- kalarpiyasarun büyüklüğü ve temel müşteri istek ve ihtiyaçlannı an- lamakta güçlü değiller. İŞÇİNİN EYRENİNDEN ŞUKRAN SONER Sapla Samanı Karıştırnıak Önce Güngör Uras'ın köşe yazısında okudurn, sonra kendi tanıdıklarımdan biraz kurcalayıp yargımı pekiştirdim... Efendim ABD Eximbank'ı tarafindan açılan ve Clin- ton müjdesi olarak kamuoyuna duyurulan 1 milyar do- lartık ABD kredisinden deprem bölgesinın zarar gö- ren küçük ve orta boy işletmelen yararlanamıyor. Çün- kü onlann ABD'den ithal edebilecekleri ürün, hammad- de ile ilişkileri yok. Sonuçta söz konusu krediden Tür- kiye'ye ürün ihraç edecek ABD firmalannın yararla- nacaklan ortaya çıkıyor. Ne fark eder? Medyamız Clinton ve Türkiye'ye bah- şettiklerini öyle bir allayıp pulladı ki, dilinizde tüy bit- se sokaktaki vatandaşa aksini inandıramazsınız. Bet- leklere "flaş, flaş, flaş" duyurulan ile verilen 1 milyar dolarlık Amerıkan yardımı kazındı. Sokaktaki vatan- daş Clinton'un Türkiye için çırpındığına, çok yarartı iş- ler yaptığına inanıyor. Insanımızın düşlerinde Clinton gibi sevimli, halkla iç içe, halka dokunan, genç ve ya- kışıklı lider var. Bizimkilenn çarpıktoplumsal küttürümüzden bes- lenen ilkellikleri, birinın ayak yıkatıp, bir diğerinin el öp- tünmesinin, bir üçüncüsünün karşısında sıraya dizdir- mesinin dayanılmaz iticiliği tamam da, bir siyasi lider medya uzmanlannın verdiği dersi iyi öğrenip, elini hal- ka uzathgında, halka ulaşmış, dokunmuş mu oluyor? Bu kadar ucuz mu? Evet, bu kadar ucuz galiba. Medya çağında, med- yanın silahtan daha etkili kullanılabıldığı bir ortamda, gerçeklerdegil, imajlar geçerli oluyor. Bizimkilerin ilkelliklerine kızıp Clinton gibi bir lider arayan medya, yıldız yorumculanmız bana kızacak- lar ama, ayak yıkatma, el öptürme, sıraya dizdirme de, cahillikten değil, çevresini, kültürünü iyi tanımak- tan kaynaklanan Clinton'unkı kadar bilinçli davranış- lar. Yıllardır ayak yıkatan Erbakan'ın partilıleri, siyasal Islamcılar üzerinde kurabildiği otorite arasındaki uyu- mu, ilişkiyi düşünmüşümdür. El öptürmek yerleşik kültürde çok daha anlaşılır bir imajdır. Bırakın siyasi liderlerı, emegin örgütleri sendikalarda bile sendika lıderleri iktidarlannı güçlendirmek üzere işçiye tepe- den bakmayı, hor davranmayı, sözün kısası ezerek güç olmayı, geçerli bir strateji olarak benimsemişler- dir. Hâlâ sandıktan bu türden liderler çıktığına göre de, sosyolojik, bilimsel açıklaması olmalı değil mi? Belki medyanın bu kez olumlu etkisi ile bizde de yakında degışecek, ama hâlâ Osmanlı-Arap, feodal kültür mirası olarak bu tür davranışlarla otorite kur- mak kolay oluyor. Şüphesiz sevimli, uygar davranışlarla, el uzatarak, dokunarak iletişim en azından çağdaş. Ama medya uzmanlannın yönlendirmesiyle imaj yaratmak üzere yapılan davranışlar, yaratılan görüntüler sonuçta kit- leleri uyutmak, kandırmak için. Çoğunlukla da gerçek- leri saklamak, tersyüz etmek üzere kullanılıyor. Uygar ya da ilkel sonuçta gerçekleri saptırmak, gözden ka- çırmak üzere kullanılıyor. Kafalar kanşıyor. Clinton halka dokunarak tensel iletişim kurarak, Erbakan ayak yıkatarak ulaşıyor. Birinin dünyanın süper gücü ve az uluslu tekellerinin çıkarlan, diğerlerinin siyasal Islam iktidan adına dikte ettirdikleri gözden kaçıyor. Işim gereğı çok fazla yazan, elden gekliğince sü- rekli okumaya çalışıyorum. Bir yandan Özal'ı Türki- ye'nin vizyon sahibi liden ilan ettikten sonra, diğer yan- dan depremde evlerin yıkılmasını Türkiye'nin utanç vencı tablosu olarak görmeyı, çetelerle, yolsuzluklar- la hesaplaşmayı içtenlikle istemeyi anlayamıyorum. Özal simgesel lider olarak, kentlerin yansını kapla- mış kaçak inşaatlara yasalann uydurulmasını iste- yen, memuruna işini bilmesini öğütleyen, anayasa, ya- salar, hukukun gereğinde çiğnenmesinde bir sakın- ca görmeyen değil mi? Kalfalann kendilerinden öncekilerden öğrendikleri ile, ucuz maliyet, yer kazanma kaygısı içinde, bilimi yok sayarak yaptıklan inşaatlar depremde yıkılma- yacak mı? Sayın Cumhurbaşkanı'nın deneyimi ile hep başımız- dan eksik olmasını istemeyeceksiniz, sonra da aile fo- toğrafını yok sayarak, trilyonlaria banka vurgunlannın sona ermesini bekleyeceksiniz. Bugünkü parlamento içinde, dahası bakanlar ku- ruluna girebilmiş, kaç çete, terör suçu bağlantılı in- san var; saydık mı? Tamam, Çiller'ın çok fazla deşifre olduğu, bir an- da yüzlercesı sıralanabilecek 'u' dönüşleri, açıkçası yalanlan, ayıplan, çıkar ilişkileri, hesabını veremediği mal varlıklan, partisinde yol açtığı oy kaybı ile aklan- maması gerekiyordu. Parlamentosundaki bütün partilerinde, çete, cina- yet, kirli çıkar ilişkisi, vurgun, soygun sabıkalısı par- lamenterin, parti yöneticisinin çok fazfa olduğu bir düzende, parti liderini seçen delegelerin temiz kalma- sı beklenebilir mi? Ya Apo davası sonrası yaklaşımlarımız, sapla sa- manı kanştırmamız... Bir yandan şehit ailelerinin acı- larını, duygulannı sonuna kadar sömürme, diğer yan- dan AB uğruna Apo'nun ıdam kararının uygulanma- masından yana olma. Ikili, üçlü oynama, insanlann in- san gibi, sağlıklı düşünme, değeryargılannı iyiceaşın- dırma. Meclisin, siyasi yetkisi olsada, yıllardır uygulanma- mış, sırada bekleyen çok fazla idama mahkûm suç- lu varken, Apo için karar alınmasının hak ve huku- kun temel ilkelerine aykın olacağı apaçık. Kaldı ki Tür- kiye'nin idam suçu ayıbından kurtulması, AB üyeliği için değil, kendi uygarlaşma, demokratikleşme süre- ci için çok önemli. Apo'nun elimizdeki dirisi, ölüsün- den çok daha yararfı. Gelin görün ki ilkel intikam gü- düleri ileöncülükyapanlar iktidarortağı, medyanın ken- disi. Biz bu kafa ile, sapla samanı birbirine kanştırarak yolumuzda yürümeye devam edersek başımıza da- ha çok çorap öreriz... Demirel'den borc sorununa cözüm ATO, rekortmen plaketlerini verdi Ekonomi Servisi - An- kara Ticaret Odası (ATO) Ankara'da en fazla vergi ödeyen ve döviz getiren firmalara plaket verdi. Törene katılan Cumhur- başkanı Süleyman Demi- rel, 10 milyar dolann Tür- kiye'yi borç sarmalından kurtarabileceğini bildir- di. ATO'da düzenlenen törende, 1998 yılında en çok kurumlar, gelir vergi- si ödeyen firma ve mükel- lefler, en çok kurumlar vergisi ödeyen KİT'ler, turizm dalında en çok dö- viz bozdurarak ülkeye en fazla döviz getiren firma- lar dalında birinci gelen- lere ödülleri verildi. De- mirel, faiz sarmalının dev- letin büyümesinden ve kontrol edilemeyen bazı büyüklüklerden kaynak- landığını söyledi. Türki- ye'nin yüzde 50-60 enf- lasyonla bir yere varama- yacağını kaydeden Demi- rel, içerisine girmek iste- nilen AB'de enflasyonun yüzde 2.5 seviyesinde ol- duğunu ammsattı. En çok kurumlar vergi- si ödeyen kuruluş İş Ban- kası olurken, en çok ge- lir vergisi ödeyen mükel- lef de Rahmi Koç oldu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle