Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 KASIM 1999 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
İ L J v O I N \JJTLI / ekonomi(acumhuriyet.com.tr 13
"fiırm
refopımına
lnzverildi
• ANKARA (AA) - IMF
ile yapılacak stand-by
aılaşmasının gerekleri
çerçevesinde tanm
reformu çalışmalanna hız
verilerek, Ankara'nın
Folatlı ilçesinin pilot
bölge seçildiği bildirildi.
Reform için Tanm ve
Köyişleri Bakanlığı
koordinasyonunda, Hazine
Müsteşarhğı ve diğer ilgili
kurumlann da içinde
bulundugu bir komisyon
oluşturularak tanmda
doğrudan gelir desteğine
gecilmesi amacıyla
çalışmalar yürütüldüğü de
kaydedildi.
Perakendecilik
konferansı
• Ekonomi Servisi -
Uluslararası
Perakendecilik Konferansı
İstanbul'da başladı.
Konferansa katılan
konuşmacılar. sadakate
yatınm ve geri dönüşü,
kart uygulamalannın
etkıleri, tüketici bilgilerini
saklamak ve kullanmak.
iletişim stratejileri
konulannda görüşlerini
betirttiler. Konuşmacılar,
firmalann müşterinin
gözûnde nasıl
algılandığının tespit
edilerek, ölçümler ve
saptamalar yapılması
yoluyla kalitenin
iyileştirilmesi gerektiğini
de vurguladılar.
Perakendecilerin son 10
yıldır büyüme peşinde
olduklannı belirten
katılımcılar, gelecek 15
yılda gioballeşmeye
devam edeceklerini
belirttiler.
Sanayi üretimi
yüzde 6.7 azaldı
ANKARA (ANKA)-
Sanayi üretimi, 17
Ağustos Marmara
depreminin yaşandığı
yılın üçüncü çeyreğinde
yüzde 6.7 oranında
geriledi. Devlet tstatistik
Enstitüsü'nden (DİE)
vapılan açıklamaya göje,
Temmuz-Eylül ' ' ' '
döneminde kamu
sektörünün üretimi yüzde
6.4, özel sektörün üretimi
de yüzde 6.8 oranında
azaldı. Üretim,
madencilikte yüzde 13.1,
imalat sanayiinde yüzde
7.3 geriledi.
Kepez Elektrik'e
tepki
ANTALYA (AA) - Kepez
Elektrik AŞ'nin Eneıji
Nakil Hattı geçirmek
amacıyla Enerji
Bakanlığı'na
kamulaştırma başvurusu
tepkiyle karşılandı.
Antalya'da son yıllarda
turizm yatınmlan ve
yapılaşma nedeniyle yok
olma aşamasına gelen ve
kentte en yoğun
narenciye bahçelerinin
bulunduğu Bahtılı köyü
ve Çayyatağı
mevkiindeki narenciye
bahçelerinin istımlak
edildiği yönündeki
bakanlık karannın, bir
yerel gazetede ilanla
duyurulması, bahçe
sahiplerinin tepkisine yol
açtı. Bahtılı köyünde
toplanarak ortak bir basın
açıklaması yapan
köylüler. istimlak
alanında tanm arazileri
ile portakal ve mandalina
ağaçlan bulunduğunu ve
yüzlerce ailenin geçimini
buradan sağladığmı
söylediler.
Hesap bilmeyen
milletvekili
ANKARA(ANKA)-
Hazine ihalelerindeki net
borçlanma yerine brüt
satış tutarlan üzerinden
faiz yürüterek 2000 yılına
şimdiden 27.5 katrilyon
lira faiz sarknğını öne
süren FP Milletvekili
Altan Karapaşaoğlu'nun
'hesap bilmemesi'
DFTnin başına dert açtı.
DPT Müsteşan Akın
Izmirlioğlu yaptığı
açıklamada.
Karapaşaoğlu'nun yanhş
bir yöntem kullanarak
kendisinin hazırladığı
tablonun basına
"DPT'nin tablosu veya
bilgi notu" olarak
aktanldığını belirterek
"Sözkonusu
hesaplamalann DPT ile
ilgisi bulunmamaktadır.
Aksine DPT sayın
milletvekili, kendi
tablosundaki yanlışlığı
tüm detaylan ile ortaya
koymuştur" dedi.
Hükümet, geceyansı operasyonuyla deprem vergilerinin kapsamını genişletti
Dar gelirliye deprem yükiiANKARA (Cumhuriyet Biirosu) - Hükümet,
TBMM'de düzenlediği geceyansı operasyonuyla,
Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) gelir arttıncı dü-
zenleme istemi doğrultusunda "deprem verjpsi" ola-
rak bilinen düzenlemeyle büyük ölçüde dar gelirli ke-
simin üzerine yıkılan yeni yükler oluşturdu. Vergi ve
SSK prim beyannamelen ile taşıtlann kayıt tescil ve
devir işlemleri, tapu işlemleri, bazı şans oyunlanndan
alınan eğıtime katkı payı miktannda "özel işlem ver-
gisi" getıren hükümet, vergi adaletsizliği tepkilerini
yumuşatmak için "Temizel yasası^nda geri çektiği
Hazine bonosu ve devlet tahvillerine de yüzde 4 ile
yüzde 19 arasında değışen vergi yükü getirdı. Eğiti-
me katkı payı miktarlannı 2000 yılında yüzde 50 ora-
nında arttırması beklenen hükümet, bunun üzerine
özel işlem vergisi tutarlannı da 10 kata kadar çıkar-
ma yetkisini de aldı.
Hükümetin "deprem vergisi" adıyla bilinmesine
karşın yalnız deprem için harcayacagına ilişkin hüküm
bulunmayan ve "bütçe açıklannın kapablması, 24 kat-
rilyon Hralıkvergi geüri hedefinin tutttıruknası" ama-
cıyla kullanacağı belirtılen vergi yükJennın kapsamı
genişletildi.
Mevcut vergi oran ve miktarlan esas almdığında ye-
ni getirilen yüklerin ciddi bir rniktar oluşturmadığı,
ancak pek çok kalemde yük getirilmesi nedeniyle
"psikolojik bir etki" yaratacağı belirtildi. Buna kar-
şın, hükümetin özel
işlem vergisi adı alün-
da getirdiği vergiyi
10 katına kadar çı-
karma yetkisini kul-
lanması durumunda
vergi yüklerinin bü-
yüyeceğine dikkat çe-
kiliyor.
Ozellikle eğitime
katkı payında yüzde
50 oranında artış ya-
pılması bekleniyor-
du. Bu durumda özel
işlem vergisinin aynı
miktarlarda artması
ve üzerine de Bakan-
lar KLurulu'nun 10 ka-
üna kadararurma yet-
kisini kullanması du-
rumunda vergi yükü
daha da artacak. 5 Ni-
san kararlannın alın-
dığı 1994 yılında da
IMF'yle yapılan stand-by çerçevesinde emlak ve mo-
torlu taşıt vergilerinde artışa gidilmişti. Bu kez de ek
vergi adı altında 1999 yılı matrahlan üzerinden em-
lak ve motorlu taşıt vergileri yeniden almacak. Ek ge-
lir ve kurumlar vergisi 1998 yılı matrahlan üzerinden
yüzde 5 oranında 6 aylık taksitlerle kesilecek.
Yeni vergilerden istisna tutulan deprem bölgeleri kap-
samında lstanbul-Avcılar'ın sayılmadığı, bunun da
adaletsiz bir uygulama olduğuna dikkat çekildi. Ay-
nca ek vergilere ilişkin düzenlemede deprem bölge-
si için yapılan istisnanın, varlıklanrun en az yüzde 10'unu
kaybetme koşuluna bağlanması da depremzedeler açı-
sından haksız bir uygulama olarak nitelendirildi.
Temizel yasasından sermaye kesimine verilen ödün-
ler arasında, bankalann devletin borç kâğıtlanna uy-
guladığı faizleri yükselteceği tehdidi üzerine Hazine
bonosu ve devlet tahvillerine uygulanacak vergi kal-
dınlmıştı. Yeni deprem vergisi yasasıyla bu düzenle-
me sınırlı olarak getiriliyor. Yalnızca 1 Aralık 1999
tarihine kadar satılan devlet borçlanma kâğıtlan için
sınırlı olacak olan faize vergi, daha çok ikinci el pi-
yasasmda etkili olacak.
HANGİ VERGİLER ÖDENECEK?
asa çıktıktan
birkaç saat sonra
Cumhurbaşkanı
Demirel tarafindan
onaylandı. Öğleden
önce de Resmi
Gazete'nin mükerrer
sayısında yayımlandı.
Yasada, deprem
vergisi gelirlerinin
yalnızca deprem
giderleri için
kullanılacağı yolunda
herhangi bir ifade
bulunmazken Avcılar
istisna kapsamının
dışında yer aldı.
Gelir, Kurumlar ve
Götürü Vergi
mükellefleri, 1998
yılı matrahlan
üzerinden yüzde 5
ek vergi ödeyecek.
Yasa yayımlandığı tarihte ücret geliri elde
eden ve 1998 yılı ücretlerinin vergi matrahı
12 milyar lirayı aşan ücretliler yüzde 5 ek
vergi ödeyecek.
Taşıt sahipleri, 1999'da
ödeyecekleri Motorlu
Taşıtlar vergisi kadar ek
vergi ödeyecek.
Kurumlar
Vergisi'nde
A tipi fonlar
ek vergiye
tabi olacak.
Deprem bölgesi
mükellefleri her
türlü ek vergi
uygulamasından
muaf olacak.
Iskontolu tahvil ve bonolar ile 3 yıl
vadeli değişken faizli tahvillere
ödenen faizlerden vadelerine göre
, A yüzde 4 ila 14
\ \ W w 4 arasında vergi
\\v / ~ / \ ^ ^ almacak.
Cep telefonu
aboneleri, 2000
haziranına dek '
konuşma
ücretinin yüzde
25'i kadar ek
vergi ödeyecek.
2 yıl vadeli sabit
faizli, kupon
ödemeli
tahvilerden ise yüzde 19 oranında
vergi kesilecek.
Konut sahipleri, kendi
belirieyecekleri
herhangi bir konutun
1999 yılı emlak vergisi
matrahı üzerinden ek
emlak vergisi ödeyecek.
ÖZEL İŞLEM VERGİLERİ
Spor Toto, Spor Loto
ve Sayısal Loto
oyunlarından her bir
kolon için 20 bin, at
yanşlannda her bilet için 40 bin lira.
Taşıt alım vergisine
tabi motorlu taşıtlann
kayıt, tescil ve devir
işlemlerinden 10
milyon lira.
Havayolu iç hat yolcu
taşımacılığında düzenlenen
her bilet için 1 milyon 500
bin lira almacak.
Cep telefonu
için adlarına
abonelik
tesis
edilenlerden
5 milyon lira.
Vergi daireleri ve
belediyelere
verilen
beyannameler ile
SSK'ye verilen
sigorta prim
bildirgelerinden
1 milyon lira.
İMKB ve SPK
tarafindan tescil
ve kayıt
nedeniyle alınan
ücretlerin dörtte biri.
8 yıllık zorunlu temel eğitime katkı payı kesilen
işlemlerden katkı payı kadar ek vergi.
Tapu işlemlerinde
harç mükellefiyeti
doğuran her bir
işlemin taraflanndan
5 milyon lira.
Bakanlar
Kurulu'na
Akaryakıt
Tüketim Vergisi
oranını yüzde
300'den yüzde
500'e çıkartma yetkisi.
Dick Vardy, medya holdinglerinin banka sahibi olmalarını ateşten duvara benzetti
Tehlikeli ilişkiler: Banka-medyaHAZALATEŞÇAKIR
IBM Consulting'in yüksek eko-
nomi danışmanı olaa aynı zaman-
da uluslararası finans kuruluşla-
nna da danışmanlık yapan Dick
Vardy. medya holdinglerinin ban-
ka sahibi olmalannı "ateşten du-
vara" benzetirken, "Butipikbir
Tiirk moddklir. KuzeyAmerika ve
Batı Avrupa'da bankalann aynı
zamanda birmedya kuruluşunasa-
hip olmalan vasalarla engeDendL
Bankalar diğer endüstri sektörle-
rinden bağımsız olmak zorunda.
Bunun nedeni yaünmcdan ve eko-
nomiyi potansiyel risklerden ko-
rumakur" diye konuştu.
Vardy. Türkiye'de bankalann
ana gelir kalemlerinin enflasyona
bağlı olduğunu kaydederek, enf-
lasyonda yaşanacak hızlı bir dü-
şüşün sektörii zor duruma düşüre-
bileceğini söyledi. Dick Vardy'nin,
banka evliliklennden Türk ban-
kacılık sistemine, teknolojik yatı-
nmlardan istihdama kadar bir di-
zi konuya ilişkin yanıtlan şöyle:
'luslararası finans
kuruluşlanna da
danışmanlık yapan Dick
Vardy banka
evliliklennden Türk
bankacılık sistemine,
teknolojik yatınmlardan
istihdama kadar bir dizi
konuyu Cumhuriyet'e
değerlendirdi.
- Dünyada yaşanan ekonomik
krizin ardmdan daha da yogunla-
şan banka evülikleri konusunda
neter söv leyebilirsiniz?
- Dünyadaki banka birleşmele-
rinin bir müddet daha devam ede-
ceğini düşünüyorum. Bankalann
içinde bulunduğu dış ve yasal or-
tamlardaki değişimler, Avrupa çev-
resinde. fınansal hizmetler tek pa-
zan ve Euro, sınırlar ötesi sahip-
lik önündeki engelleri kaldırarak
bankalann mali gücünü daha say-
dam ve kıyaslanabilir hale getir-
mektedir. Amerika'da ise birleşme-
ler için yasal değişiklikler yapıl-
dı. Güneydoğu Asya'daki ekono-
mik kriz bankalann tamamiyle ba-
ğımsız ve sıkı denetimli bir or-
tamda faaliyet göstermesinin ge-
rekliliğini ortaya koymuştur.
Bankalann mevcut iş bağımlı-
lıklan dolayısıyla batık kredilere
maruz kalmalan. konsolidasyo-
nu, hayatta kalmalannın tek yolu
haline getirmektedir. tkinci neden
r ardy: Kuzey Amerika
ve Batı Avrupa'da
bankalann aynı zamanda
bir medya kuruluşuna
sahip olmalan yasalarla
engellendi. Bankalar
diğer endüstri
sektörlerinden bağımsız
olmak zorunda.
de küreselleşmedir. Bankalann kü-
resel ortamda rekabet için gerek-
li olan sermaye yeterliliğine sahip
olabilmeleri ancak güçlü bir büyük-
lükle mümkün oiacaktır.
-Türk bankacılık sektörfinü de-
ğeriendirebilir misiniz?
- Türk bankacılığı çok bölünme-
miş. Banka sayısının fazla olma-
sı artan rekabet ortamında birçok
bankanın küçük olarak devam et-
mesine nedendir. İkinci olarakba-
şanlı bankalann bile ana gelir ka-
Tekstildegiimrük vergisiikilemi
Ekonomi Servisi - Türkiye, AB ile gümrük
birliğine uyum amacıyla uygulamaya başla-
dığı tekstil ve konfeksiyon kotalanm iiberal
tfcarete aykın' bulan Dünya Ticaret Örgütü
(DTÖ) tahkim paneli karanna uyup uymaya-
cağıro 19 Aralık'a kadar bildirecek.
DTÖ'nün isteklermin yerine getirilmesi,
gümrük birliğini riske sokacağı için, Türkiye
bu karan AB ile görüşerek verecek ve bu ka-
rannı DTÖ'ye bildirecek. Gümrük biriiği ne-
deniyle Hindistan'a kotauygulandığı için, uy-
gulanacak çözüm AB ile teknik düzeyde gö-
rüşülerek belirlenecek. Görüşmelerin gelecek
haftadan itibaren başlaması bekleniyor. 19
Kasım'daki temyiz oturumunda oybiriiği ile
teyit edilerek kesinleşen DTÖ karannın bu
tarihten sonraki 30 günün sonundan itibaren
15 ay içinde yerine getirilmesi gerekiyor.
Yetkililer, herhalükârda Türkiye'nin AB'ye
tekstil ve konfeksiyon ihracatım etkilemeye-
cek bir çözüm üzerinde çalışılacağını vurgu-
layarak "Gümrük bûiiğinjn riske girmemesi
için, DTÖ'nün kararlannın uygulanmaması
da göz öniinde tutulabilir
r
dedüer.
Bundan sonra ne olacak?
Panelin karan. hem Türkiye-AB gümrük bir-
liğinin geleceği. hem de AB"nin genişleme sü-
reci açısından büyük önem taşıyor. Kotalann
kaldınlması durumunda. Türkiye-AB arasın-
daki gümrük biriiği anlaşması uygulanmamış
olacak. DTÖ'nün temyiz organı, sorunun çö-
zümü için Türkiye'ye 4 öneride bulundu. Bu
öneriler arasında kotaya tabi 19 kategoride
tekstil ve giyim ürünlerinin gümrük vergile-
rinin gümrük biriiği öncesi seviyesine yüksel-
tilmesi. tekstil ürünleri ithalatında menşe uy-
gulaması yapılması, gümrük ve eşdeğerdeki
vergilerin GATT'a daha önce bildirilen had-
lere çekilmesi ve kotalann kaldınlması bulu-
nuyor. Ortak Gümrük Tarifesi'nden (OGT)
vazgeçmek, bu sektörü gümrük biriiği anlaş-
masının dışınaçıkarmak anlamına geliyor. Bu
da AB'nin Türk tekstil sektörü ürünlerinetek-
rar kota ve vergi koyması, gümrük birliğinden
en fazla faydayı sağlayan sektörün ihracatının
tehlikeye girmesine neden olacağından. uygu-
lanması mümkün görünmüyor.
lemlerinin enflasyona bağlı oldu-
ğunu görüyoruz. Eğer hükümet
enflasyonu düşürme konusundaki
başansına devam ederse bu ban-
kalar bile zor duruma düşebilir.
Risk yönetimi burada da oldukça
önem kazanacaktır. Bazı banka-
lar bunun farktna şimdiden vardı-
lar. Üçüncü unsur, dolar, mark ve
Euro gibi dövizlerin rolü.
- Bankalann aynı zamanda bir
medya kurumuna sahip olmasım
d<^ru buluyor musunuz?
- Bu tipık Türk modehdir. Ku-
zey Amerika ve Batı Avrupa'da
mevcut yasal düzenlemelerden ötü-
rü bankalar tamarruyla diğer en-
düstri sektörlerinden bağımsızdır.
Bunun nedeni bankalar ve diğer
şirketler arasındaki aynmın (ba-
zen ateşten duvar olarak da geçer)
zayıf olduğu durumlarda, yatınm-
cılan ve ekonomiyi potansiyel risk-
lerden korumaktır. Bu yapılaruzun
vadeli olup bu dönem içinde kar-
şılaşılan ciddi fınansal krizler so-
nucunda oluşturulmuştur. Meksi-
ka, Güney Kore ve Endonezya'da-
ki bankalann da çok eticinliğinin dra-
matik sonuçlannı görmek mümküa
- Teknoloji yatırımlannın art-
ması bankacılık sektöründe Lstih-
dammdaratanasmayolaçacakmı?
- Ne teknoloji ne de personel
ön planda olmalı. Hem teknoloji
hem de insan iş varlıklandır. Tek-
nolojik yenilikler kişisel gelişim-
lerini daha da artrıracaktır. Tek-
noloji bankalan yönetmeye kal-
karsa yarardan çok zarar sağlar.
- Türkiye'de perakende banka-
cıtağm geleceğini nasıl görüyorsu-
nuz?
- Piyasada mevcut yıldız oyun-
cular var. Ancak genel anlamda
piyasa. fazla sayıdaoyuncunun az
sayıda tercih edilenmüşterinin pe-
şinden koşmasıyla oldukça bö-
lümlenmiş durumda. Bireysel ban-
kalarpiyasarun büyüklüğü ve temel
müşteri istek ve ihtiyaçlannı an-
lamakta güçlü değiller.
İŞÇİNİN EYRENİNDEN
ŞUKRAN SONER
Sapla Samanı Karıştırnıak
Önce Güngör Uras'ın köşe yazısında okudurn,
sonra kendi tanıdıklarımdan biraz kurcalayıp yargımı
pekiştirdim...
Efendim ABD Eximbank'ı tarafindan açılan ve Clin-
ton müjdesi olarak kamuoyuna duyurulan 1 milyar do-
lartık ABD kredisinden deprem bölgesinın zarar gö-
ren küçük ve orta boy işletmelen yararlanamıyor. Çün-
kü onlann ABD'den ithal edebilecekleri ürün, hammad-
de ile ilişkileri yok. Sonuçta söz konusu krediden Tür-
kiye'ye ürün ihraç edecek ABD firmalannın yararla-
nacaklan ortaya çıkıyor.
Ne fark eder? Medyamız Clinton ve Türkiye'ye bah-
şettiklerini öyle bir allayıp pulladı ki, dilinizde tüy bit-
se sokaktaki vatandaşa aksini inandıramazsınız. Bet-
leklere "flaş, flaş, flaş" duyurulan ile verilen 1 milyar
dolarlık Amerıkan yardımı kazındı. Sokaktaki vatan-
daş Clinton'un Türkiye için çırpındığına, çok yarartı iş-
ler yaptığına inanıyor. Insanımızın düşlerinde Clinton
gibi sevimli, halkla iç içe, halka dokunan, genç ve ya-
kışıklı lider var.
Bizimkilenn çarpıktoplumsal küttürümüzden bes-
lenen ilkellikleri, birinın ayak yıkatıp, bir diğerinin el öp-
tünmesinin, bir üçüncüsünün karşısında sıraya dizdir-
mesinin dayanılmaz iticiliği tamam da, bir siyasi lider
medya uzmanlannın verdiği dersi iyi öğrenip, elini hal-
ka uzathgında, halka ulaşmış, dokunmuş mu oluyor?
Bu kadar ucuz mu?
Evet, bu kadar ucuz galiba. Medya çağında, med-
yanın silahtan daha etkili kullanılabıldığı bir ortamda,
gerçeklerdegil, imajlar geçerli oluyor.
Bizimkilerin ilkelliklerine kızıp Clinton gibi bir lider
arayan medya, yıldız yorumculanmız bana kızacak-
lar ama, ayak yıkatma, el öptürme, sıraya dizdirme
de, cahillikten değil, çevresini, kültürünü iyi tanımak-
tan kaynaklanan Clinton'unkı kadar bilinçli davranış-
lar.
Yıllardır ayak yıkatan Erbakan'ın partilıleri, siyasal
Islamcılar üzerinde kurabildiği otorite arasındaki uyu-
mu, ilişkiyi düşünmüşümdür. El öptürmek yerleşik
kültürde çok daha anlaşılır bir imajdır. Bırakın siyasi
liderlerı, emegin örgütleri sendikalarda bile sendika
lıderleri iktidarlannı güçlendirmek üzere işçiye tepe-
den bakmayı, hor davranmayı, sözün kısası ezerek
güç olmayı, geçerli bir strateji olarak benimsemişler-
dir. Hâlâ sandıktan bu türden liderler çıktığına göre
de, sosyolojik, bilimsel açıklaması olmalı değil mi?
Belki medyanın bu kez olumlu etkisi ile bizde de
yakında degışecek, ama hâlâ Osmanlı-Arap, feodal
kültür mirası olarak bu tür davranışlarla otorite kur-
mak kolay oluyor.
Şüphesiz sevimli, uygar davranışlarla, el uzatarak,
dokunarak iletişim en azından çağdaş. Ama medya
uzmanlannın yönlendirmesiyle imaj yaratmak üzere
yapılan davranışlar, yaratılan görüntüler sonuçta kit-
leleri uyutmak, kandırmak için. Çoğunlukla da gerçek-
leri saklamak, tersyüz etmek üzere kullanılıyor. Uygar
ya da ilkel sonuçta gerçekleri saptırmak, gözden ka-
çırmak üzere kullanılıyor. Kafalar kanşıyor. Clinton
halka dokunarak tensel iletişim kurarak, Erbakan ayak
yıkatarak ulaşıyor. Birinin dünyanın süper gücü ve az
uluslu tekellerinin çıkarlan, diğerlerinin siyasal Islam
iktidan adına dikte ettirdikleri gözden kaçıyor.
Işim gereğı çok fazla yazan, elden gekliğince sü-
rekli okumaya çalışıyorum. Bir yandan Özal'ı Türki-
ye'nin vizyon sahibi liden ilan ettikten sonra, diğer yan-
dan depremde evlerin yıkılmasını Türkiye'nin utanç
vencı tablosu olarak görmeyı, çetelerle, yolsuzluklar-
la hesaplaşmayı içtenlikle istemeyi anlayamıyorum.
Özal simgesel lider olarak, kentlerin yansını kapla-
mış kaçak inşaatlara yasalann uydurulmasını iste-
yen, memuruna işini bilmesini öğütleyen, anayasa, ya-
salar, hukukun gereğinde çiğnenmesinde bir sakın-
ca görmeyen değil mi?
Kalfalann kendilerinden öncekilerden öğrendikleri
ile, ucuz maliyet, yer kazanma kaygısı içinde, bilimi
yok sayarak yaptıklan inşaatlar depremde yıkılma-
yacak mı?
Sayın Cumhurbaşkanı'nın deneyimi ile hep başımız-
dan eksik olmasını istemeyeceksiniz, sonra da aile fo-
toğrafını yok sayarak, trilyonlaria banka vurgunlannın
sona ermesini bekleyeceksiniz.
Bugünkü parlamento içinde, dahası bakanlar ku-
ruluna girebilmiş, kaç çete, terör suçu bağlantılı in-
san var; saydık mı?
Tamam, Çiller'ın çok fazla deşifre olduğu, bir an-
da yüzlercesı sıralanabilecek 'u' dönüşleri, açıkçası
yalanlan, ayıplan, çıkar ilişkileri, hesabını veremediği
mal varlıklan, partisinde yol açtığı oy kaybı ile aklan-
maması gerekiyordu.
Parlamentosundaki bütün partilerinde, çete, cina-
yet, kirli çıkar ilişkisi, vurgun, soygun sabıkalısı par-
lamenterin, parti yöneticisinin çok fazfa olduğu bir
düzende, parti liderini seçen delegelerin temiz kalma-
sı beklenebilir mi?
Ya Apo davası sonrası yaklaşımlarımız, sapla sa-
manı kanştırmamız... Bir yandan şehit ailelerinin acı-
larını, duygulannı sonuna kadar sömürme, diğer yan-
dan AB uğruna Apo'nun ıdam kararının uygulanma-
masından yana olma. Ikili, üçlü oynama, insanlann in-
san gibi, sağlıklı düşünme, değeryargılannı iyiceaşın-
dırma.
Meclisin, siyasi yetkisi olsada, yıllardır uygulanma-
mış, sırada bekleyen çok fazla idama mahkûm suç-
lu varken, Apo için karar alınmasının hak ve huku-
kun temel ilkelerine aykın olacağı apaçık. Kaldı ki Tür-
kiye'nin idam suçu ayıbından kurtulması, AB üyeliği
için değil, kendi uygarlaşma, demokratikleşme süre-
ci için çok önemli. Apo'nun elimizdeki dirisi, ölüsün-
den çok daha yararfı. Gelin görün ki ilkel intikam gü-
düleri ileöncülükyapanlar iktidarortağı, medyanın ken-
disi.
Biz bu kafa ile, sapla samanı birbirine kanştırarak
yolumuzda yürümeye devam edersek başımıza da-
ha çok çorap öreriz...
Demirel'den borc sorununa cözüm
ATO, rekortmen
plaketlerini verdi
Ekonomi Servisi - An-
kara Ticaret Odası (ATO)
Ankara'da en fazla vergi
ödeyen ve döviz getiren
firmalara plaket verdi.
Törene katılan Cumhur-
başkanı Süleyman Demi-
rel, 10 milyar dolann Tür-
kiye'yi borç sarmalından
kurtarabileceğini bildir-
di. ATO'da düzenlenen
törende, 1998 yılında en
çok kurumlar, gelir vergi-
si ödeyen firma ve mükel-
lefler, en çok kurumlar
vergisi ödeyen KİT'ler,
turizm dalında en çok dö-
viz bozdurarak ülkeye en
fazla döviz getiren firma-
lar dalında birinci gelen-
lere ödülleri verildi. De-
mirel, faiz sarmalının dev-
letin büyümesinden ve
kontrol edilemeyen bazı
büyüklüklerden kaynak-
landığını söyledi. Türki-
ye'nin yüzde 50-60 enf-
lasyonla bir yere varama-
yacağını kaydeden Demi-
rel, içerisine girmek iste-
nilen AB'de enflasyonun
yüzde 2.5 seviyesinde ol-
duğunu ammsattı.
En çok kurumlar vergi-
si ödeyen kuruluş İş Ban-
kası olurken, en çok ge-
lir vergisi ödeyen mükel-
lef de Rahmi Koç oldu.