Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26 KASJM 1999 CUMA CUMHURİYET SAYFA
J. U-K. kultur@ cumhuriyet.com.tr 15
51 yıl öncesinin Türkiye'sinde bir 'facia'ya dönüşmüş Varlık Vergisi rezaletinin filmi
4
Bizbn gâyurdan neyimiz eksik?'
En iyi film başta olmak üzere 5 Altın Portakal
(En lyi Erkek Oyuncu: Uğur Polat. Müzik: Tamer
Çıray, Sanat Yönetmeni: Mustafa Ziya Ulkenciler
ve Montaj: Mevlut Koçak) ödülü kazandıgı Antal-
ya'da göremeyip ancak bu hafta İstanbul'da seyre-
debildiğimiz, Tomris Giritn'oğlu'nun 'SalkımHa-
lunvm Taneteri', yaklaşık yanm yüzyıl öncesinde
geçen, kimi hüzünlü aşk hikâyeleriyle sanp sarma-
lanmış, etkileyici, dokunaklı bir 'dönem filmi' çık-
tı.
Yakın tarihımizin şimdiye dek hasıraltı edilmiş,
görmezden gelinmiş, ulusça hep birlikte azınlık-
lann 'sennaye birikimine' sulandığımız, utanç ve-
rici olaylanndan birine. zorlu 194O'lı yıllann '.Na-
zi özentisi' Varlık Vergisi uygulamasına kamera tu-
tuyor 'Salkım Hanım' tkinci Dünya Savaşı'nm
büyük ekonomik sıkıntıya soktuğu, mahrumiyet Tür-
kiye'sini o dönemde yönetenlerce yürürlüge kona-
rak Müslüman olmayan TC vatandaşlannı perişan
eden, varlıktan yokluğa savuran. kimilerini zorun-
lu iç sürgüne yollayıp kimilerini de yurtdışına ka-
çirtan, 'ülke mozaiğini parçalayan', giderek tam
bir 'faciaya dönüşen' Varlık Vergisi 'nin, on yıl ka-
dar sonra 1950'lenn Demokrat Parti döneminde pat-
lak veren birbaşka 'facia'nın. 6-7 Eylûl Olaylan'nın
yolunu açtığı da ileri sürülebılir.
Özetle, ülkemizde Alman sempatisinin arttığı
1940'lı yıllarda hükümet zoruyla dayatılan bu Var-
lık Vergilerini ödeyebilmek ıçin mallannı-mülkle-
rini alelacele ve değerlerinin çok altında satmak zo-
runda kalan Rum-Ermeni azınlıklann yerini Müs-
lüman firsatçı-vurgunculann aldığı, 'sermayenin el
degiştirdiği", nice ocaklann söndüğû, parçalandı-
ğı ama hep unutturulmak istenmiş bir acılı döne-
mi fon alarak, kanlı canlı insan manzaralan sunan
ve birtakım kınk aşk hikâyelerini görüntüleyen bu
etkileyici film. artık kimi tabulann kınldığını da
ömekliyor yeni bir yüzyıla hazırlanan sinemamız-
da.
Bizzat tanığı olduğu, Cumhuriyet tarihimizin
yanm yüzyıl öncesine gömülmüş bu dramatik ve
karmaşık sürecinin yazılmasını başka romancıla-
ra önerdikten sonra oturup kendisi kaleme alan, film-
de de kısa bir politikacı rolünde görünen, ANAP
Milletvekili Ydmaz Karakoyunlu'nun ödüllü ro-
manına dayanan. Etyen Mahçupvan-Tamer Baran
imzalı, sağlam, esaslı bir senaryodan çekilmiş film,
azınhkJara reva gördüğümüz zulmü, alabıldiğine
ınsancıl bir yaklaşımla ve iç sızlatan görüntülerle
yansıtıyor beyazperdeye.
Bir gece vakti Haydarpaşa Gan'ndan~.
., Birbirinden şık ve seçkin birtakım bayanlarla
baylann boy gösterdiği, süregelen savaşırfekönö-'
mik bir darboğaza soktugu tek parti hükümetinin
aldıgı önlemlerin sohbet konusu edildiği bir zen-
gin konağındaki görkemli bir parti görüntülerinin
ardından, 1943'ün Istanbul'unda bir gece karanlı-
ğında, Haydarpaşa Gan'na kafıleler halinde getı-
rilen ve uğurlamak isteyen yakjnlan, askerlerce
engellenen birtakım ezik, süklüm püklüm insan-
lann trenlere doldu apar topar sürgüne postaJanma-
lanyla başlıyor 'Salkım Hanım'uı Taneteri' Son-
ra 1 yıl öncesine yapılan birgeriye dönüşle fılmin
karakterlerini tanımaya koyuluyoruz: Niğde-Aksa-
Yönetmen: Tomris Giritlioğlu /
Senaryo: Etyen Mahçupyan, Tamer
Baran / Kamera: Yavuz Türkeli /
Müzik: Tamer Çıray / Sanat
Yönetmeni: Mustafa Ziya Ulkenciler/
Montaj: Mevlut Koçak / Kostüm:
Sevim Çavdar, Ayşen Akdeniz /
Oyuncular: Zafer Algöz, Güven Kıraç,
Kamuran Usluer, Derya Alabora,
Uğur Polat, Zuhal Olcay, Hülya
Avşar, Murat Oaltaban, Nurseli Idiz,
Kenan Bal, Defne Kayalar, Yavuz
Bingöl / 1999 Avşar Film (VVB)
Kadrosu çokiyi seçilmiş filmdc L'ğur Polat, Zafer Algöz,Güven Kıraç performanslanyla sK riJiyoriar.
Zafer Algöz, göz koyduğu Halit Bey'in metresi
Zuhal Oteay'ı sonunda kürkle baştaıı çıkanyor.
ray'dan tstanbul'a göç ederek birkaç yıl öncesin-
den bu taşı toprağı altın kente kapağı atmış olup
han-hamam sahibi, Mardınli paşazade Halit Bey'in
(Kamuran Ushıer) yanında çalışan, daha doğrusu
çoktan güvenini kazandıgı, insan sarrafı Halit
Bey'in yardımcılığmı yapan, memleketlisi Bekir'in
(Güven Kıraç) yan'ına sığınan görgüsüz. kabasaba
ama gözü yükseklerdeki köylü kurnazı Durmuş'la
(Zafer AlgÖz). ona soğuk, mesafeli duran kansı, Hü-
seyin Rahmi'nin romanlanndan haberdar, Niğde-
li esnaf kızı Nimet (Derya Alabora). Halit Bey'in,
geçmişiyle sorunlu, aklı gidip gidip gelen ve hem-
şire gözetiminde bir bakımevine yatınlan güzel
kansı Nora (Hülya Avşar). Para, gûç, zenginlik
kimdeyse^bnâ ^ariâşSı ^e "S(AdârP
1
soılrâ^fSi*
r
Bey'in metresi olarak konağa posru seren. kenar
mahalleden yetişme sosyete gülü, paragöz. 'ruhu
fataişe' Nefise (Zuhal Olcay). Nora'nm, kumaş sa-
tan, eniştesinin muhasebesine de bakan, peygam-
ber gibi kardeşi, Durmuş-Nimet çiftinin ev bulma-
sına, Bekir'le ortak dükkân açmalanna da yardım
eden, hep kaderine razı, mütevekkil, halim selim,
kibar ve zarif Levon (Uğur Polat).
Bekir'in Halit Bey'in hanında bulduğu hamal-
lık işine burun kıvınp parasını gasp ettiği bir mu-
temedın istemeden ölümüne neden olan, cin fikir-
li kocasınm yine karanlık bir dümen çevirdiğini an-
layan Nimet tarafindan evden kovulan Durmuş'un.
pavyonlara, konsomatrislere takılması, Bekir'le or-
tak dükkân açması. aynlması, Varlık Vergisi kur-
banlannın mallanna. yabancıya gitmesin bari di-
yerek pişkin pişkin el koymasıyla süregelen yük-
selişi, sonunda lcürkçü dükkânına düşürdüğü Ne-
fıse'yi (aslında. benzeri Nefise'dir onu fetheden)
de elde etmesine. Halit Bey'in konağına da sahip
olmasına vanyor.
Halit Bey'in Üsküp göçmeni dedesi tzak Efen-
di'nin sonradan Müslüman olup Mardin'e yerleş-
tiğini (nasılsa) öğrenmiş Durmuş'un ihbarıyla 'dön-
me' Halit Bey'in de Varlık Vergisi'ne tabi olarak
Aşkale-Erzurum'un yolunu tutup karakışta kayın-
biraderi Levon'la müzisyen Artin'Ie (Murat Dal-
taban) buluştuğu, karda kışta tren raylannda kaz-
ma-kürek salladığı, Nora'sına kavuşmak amacıy-
lakarlararasındakaybolup Levon'un kollanndado-
narak can verdiği, Nora'nın da tstanbul'da öldüğü
filmde, bahtsız kan-kocanın cenazeleri paralel v e-
riliyor.
Sermayenin eldeğiştirdiği karanlık yıflar
Film süresince çakan flash back'lerle. Halit
Bey'in kısırlığı sonucunda soyunun devamı tehli-
keye giren. kayınpederi Zabit Paşa tarafından te-
civifte flgradfgını \fc kSfiyı Bşü'«üğ6n*a%*hgf-
mız Nora'ya, kocasmca hediye edilmiş uğursuz
birgerdanlıktan adını alıyorfılm ve uvarlandığı ro-
man. Bekir'in, yaptıklannın hesabını sormaya gel-
diği konakta robdöşambrh Durmuş tarafından, sır-
ündan vurulduğu finalde, salkım salkım değerli taş-
larla bezenmiş gerdanhk dağılıp yerlere saçılıyor
ve taşlan Nefise gibilerce araklanıyor, sürgün ka-
ran kaldınlıp Levon, Artin, ve diğerlen. Aşka-
le'den 'kaybedilmiş bir dünvaya geri dönmek' üze-
re Istanbul yolunu tutarken.
Edebi uyarlamalara tutkun yönetmen Tomris Gi-
ritlioğlu'nun, bu kez gerçekten 'kurşun gibi ağu-'
bırdönemin havasını ve atmosferini başanylayan-
sıtan, canlı bir anlatım tutturarak geniş seyirci yı-
ğmlanna ulaştığı, sarsıcı bir klasık dram boyutla-
nna eriştiği 'Salkım Hanım'uı Taneleri'nın. senar-
yosundan dekor-mekân kullanımına, yeryergörün-
tülere cuk oturmuş müziğinden (Tamer Çurvy adı-
na dikkat) düzeyli oyunculuğuna kadar son dönem
sınemamızın yüz akı niteliğindeki başanlı bir ürü-
nü olduğu rahatlıkla ileri sürülebilir.
Genelde turistik ve çarpıcı görüntü peşindeki, sö-
zümona yenilikçi, aslında gişeye ve genelgeçer
modalara bağlı. popüler sinemacılann basmakalıp
filmlerinin tersine, Fınaldekı çoban hediyesi kaval-
la çalınan. asker-sürgün hep birlikte söylenen 'Sa-
n Gefin' türküsü bölümü gibi kimi yoğun duygu
patlaması sahnelerini de içeren 'Salkım Hanım'uı
Taneteri'nin en iyi yabancı film Oscar'ını kazan-
masına da pek şaşırmam doğrusu.
"Bizirn. gâvurdan neyimiz eksik. elini uzatıp al-
masını bileceksin" dıyen. rakıdan fiski'ye atlayan,
hırslı. gözü doymaz bir Durmuş yorumuyla be-
yazperdeye merhaba diyen Zafer Algöz'den herza-
mankı düzeyini yakalamış Derya Alabora ya. en
iyi erkek oyuncu Altın Portakal'ına layık görülen
Uğur Polat'tan nefis bir Nefise kompozisyoou ci-
zen Zuhal Olcay 'a, yıllann ICamuran Usluer'inden
p
ahrtnarrt&ın ycııi keşff Murat D&ttabab'a kadar
bütün oyuncu kadrosunun akıldayer etügı. yoğun
ınsancıl, derinlikli, düşündüriicü, iz bırakan bu
dram, insancıl özü ve ölçülü biçili biçemiyle kuş-
kusuz mevsimin önemli yerli filmlerinden biri so-
nuçta.
Ufak tefek kusurlan biryana, dedelerimızin, ba-
balanmızın karanhkta birakıp unutmayı. unuttur-
mayı yeğlediği, yeni kuşaklarca pek bilinmeyen or-
tak bir ulusal utancın özrü olarak ya da günah çı-
karma niyetine herkese saJık verilecek bir epik
'Salkım Hanım'ın Taneteri'.
Kibarsoyguncununyeni haliNicedir fragmanını izlemekten helak
olduğumuz bu film, yaşı tutan
sinemaseverlerin hemen anımsayacağı,
en parlak dönemlerindeki Steve
McQueen'le FayeDunaway'ın unutulmaz
bir çift oluşturduğu, Kanadalı yönetmen
Norman Jovison'un ülkemizde 'Kibar
Soyguncu' adıyla gösterilmiş, 1968
yapımı, ünlü filmi 'The Thomas Crovvn
Affair'in yeniden çevrimi. Usta
kameraman HaskeU Wexler'in kimi yerde
perdeyi ikiye, üçe bölen başanlı
görünrüleriyle, Jewison'un sonradan
çokça taklit edilen biçimciliğiyle
anımsanan 'Kibar So\guncu'nun yıllar
sonra karşılaştığımız bu yeni 'Re-
make'i, aslının yanına bile yaklaşamıyor.
Ancak aynı yemeği ısıtıp ısıtıp önümüze
sürmesi ve yedirmesi de öteden beri anlı-
şanlı Amerikan sinemasına mahsus bir
beceri, bilindiği gibi.
Son dönemde 'Zor Ölüm 1-2', 'Kızıl
Ekim', 'Son Kahraman" gibi temposu hiç
düşmeyen, gişesi bereketli fılmleriyle
aksiyon türündeki uzmanlığını
kanıtlamış, son kuşak Hollywood
yönetmenlerinden, 1951 New York
doğumlu John McTiernan, bu kez hız-
hareket ve heyecanın yanı sıra
romantizme de yelken açıyor, Jewison
klasiği orijinal filmin 'biraz değiştiriuniş'
hali niteliğindeki bu 'tkili Oyun'la.
Konusu kısaca, istediği her şeye sahip,
bir eli yağda bir eli balda, kadın düşkûnü
ve heyecan tutkunu. sırf zevk için
müzeden paha biçilmez bir Monet
tablosu çahveren, New Yorldu bir dolar
milyoneri - pervasız kibar hırsız Thomas
Crown'la (James Bond'luk adeta üstûne
yapışmış Pierce Brosnan), peşine düşmüş
kadın sigorta dedektifi Catherine
Banning'in (Rene Russo) kovalamacası
olarak özetlenebilecek 'tkûı Oyun', Rene
Magritte'in tanmmış melon şapkalı adam
resmine dayanan kimi buluş ve
numaralarla renklendirilip çekici
kilınmaya çalışılmış. Sonunda meydan
okuyabileceği, dişli (hatta erkek gibi!) bir
rakip bulan kibar soyguncuyla sigortacı
kadının ilişkisine dayanan 'ikiH Oyun',
fazla bir şey ummadan, salt vakit
geçirmek ve eğlenmek adına
izlenebilecek, cilalı, şık ve kof bir
konfeksiyon sineması örneği. Resim
meraklısı için belki ilginç olabilir (rni?)
The Thomas Crown
Affair / Yönetmen: John
McTiernan / Senaryo:
Leslie Dixon, Kurt
VVimmer / Kamera: Tom
Priestley / Müzik: Bill
Conti / Oyuncular Pierce
Brosnan, Rene Russo,
Denis Leary, Faye
Dunaway/1999ABD
(UIP)
Kibar soyguncu Pierce Brosnan, peşine düşen sigorta dedektifi Rene Russo'yla sonunda mercimeği finna veriyor.
YENİ BAŞLAYANLAR... YENİ BAŞLAYANLAR... YENİ BAŞLAYANLAR... YENİ BAŞLAYANLAR...
The Theory of Flight-
Mutlulufla Uçuş
Bugün gösterime giren ve yönetmenliğini Paul Greng-
rass'ın, başrolleriniyse Helena Bonham Carter, Ken-
neth Branagh ve Gemma Jones'un üstlendiği "The
Theory of Flight-Mutluluğa Uçuş" sorunlu bir genç
kızla ona bakmakla görevlendirilmiş yetişkin bir erkek
arasındaki arkadaşlığı hikâye ediyor.
Sigorta şirketini dolandırmaktan mahkemeye düşe-
rek, hapishaneyi boylayacağına şansının yüzü-
ne gülmesiyle sadece 120 saatlik bir sosyal hiz-
met cezasına çarptınlan sınirli sanatçı Rkhard
Hopkins'le (Kenneth Branagh), Jane (Helana
Bonham Carter) adındaki, bir kaza sonucunda
tekerlekli sandalyeye mahkûm olmuş, engelli,
içe dönük bir genç kız arasındaki sıradışı iliş-
kiyi konu edinen "The Theory Of Ffight-Mut-
hıluğa Uçuş"ta, farklı kökenlerden gelen bu ikı
insanın hayalleri ve gerçekleri nasıl paylaştık-
lan vurgulanıyor. Bu lngiliz yapımı, modern
aşk filmi. sinemaseverlere Paul Grengrass adın-
daki yeni, yetenekli bir yönetmeni tanıtıyor.
men Mustafa Alboklar'ın dördüncü filmi "Asansör"
de bugün gösterime giren yeni fılmler arasında dikka-
ti çekiyor.
Filmde Mustafa Uğurlu, televizyondakı reality show
programıyla ünlenmiş bir TV yapımcısı ve sunucusu-
dur. Aldığı bir e-mail mesajının sahibiyle tanışmak
üzere bilmediği bir adrese gidip eskı bir apartmanın an-
tika gibi asansörüne biner ve tam dördüncü kata ula-
şacakken ansızın duruveren asansörde mahsurkalır. Düğ-
melerle oynayınca yanm metre kadar düşüveren asan-
sör kabinindeki adam attığı yardım çığlıkJanna cevap
alamaz, ama ansızın kabinın karşısındaki kapı açıhr ve
"Ne bağınp duruyorsunuz orada?" diyen bir kadın
(Arzu Yanardağ) eşıkte belirir.
Ve adamın asansördeki dört günlük tutsaklığı böy-
lece başlar.
Deep Blue Sea /Mavi Korku
Asansör
Başlıca rollenni Mustafa Uğurlu, Arzu Yanar-
dağ,Cem Özer,DemetŞener, Funda Barm. Nur-
seli İdiz ve Burak Sergen'in paylaşüğı, yönet-
19901ı yıllarda "Die Hard 2 - Zor OHim 2", "Cliff-
hanger-Dağa" gibi fılmleriyle parlayan, Holly-
vvood'un aksiyon-gerilim uzmanı yönetmenle-
nnden, Skandinav asıllı Renny Harlin'in. Sa-
muel L.Jackson. Saffron Burrows, Thomas Ja-
ne, Michael Rapaport, Jacqueline Mckenzie ve
Stellan Skarsgard gibi oyunculan yönettıği son
filmi "Deep Blue Sea',"Mavi Korku*' adıyla gös-
terimde.
Filmde mako türü köpekbalıklannın DNA'la-
nyla oynayıp beyin dokulan üstünde araştır-
malar yaparak doğa dışı yeni bir tür yaratmayı
amaçlayanlann tıbbi deneylerinde meydana ge-
len bir kaza felakete yol açıyor. Sonuçta. köpek-
balığından, insan eliyle yaratılmış yeni bir ca-
navar ortaya çıkacaktır.
"Deep Blue Sea-Mavi Korku", sualtında ge-
çen, modern bir gerilim aksiyonu olarak türün
meraklısına çekici gelebilecek gösterişli özel
Arzu Yanardağ ve Mustafa Uğurlu, Altoklar'ın 'Asansör'ünde. e f e k t l i b i r
Amerikan yapımı.
KEDİGOZU
VECDİ SAYAR
Hangisi İnsan?
Sinemalarda yeni bir Amerikan filmi var "Içgüdü".
Tüm mesleki yaşamını gorilleri incelemekle geçir-
miş, sonunda cinayetten hapse düşmüş bir bilim
adamının öyküsünü anlatan yapım, Anthony Hop-
kins gibi usta bir oyuncunun varlığı sayesinde izle-
yicinin dikkatinden kaçmayacaktır umanm. Ama, ben
gene de kedilere duyunmakta yarar görüyorum.
"Içgüdü", insanlık durumu üstüne bir film. Uygar-
lığın insanoğluna neler verdiğini ve ondan neler gö-
türdüğünü tartışıyor. Kuşkusuz bu temayı ele alan ne
ilk film bu, ne de sonuncusu olacak. Ama, ele aldığı
soruna ihanet etmeyen yaklaşımı ve sistemin zaferi
ile noktalanmayan olay örgüsü, "lçgüdü"yü tipik bir
Hollyvvood yapımı otmanın ötesine ulaştınyor. Film-
de, yan yana yer alan çeşitli temalar var. "Içgüdü",
bilim adamının etik sorumluluğu, kariyertutkusunun
yol açtığı yozlaşma, kişisel yaşam- mesleki yaşam
çatışması, insan doğasında şiddetin yeri, "modern"
yaşamın insan denen hayvan üzerindeki etkileri üze-
rinde düşünmek oJanağı venyor ve izleyiciye "Ben na-
sıl bir yaşam sürdürüyorum; bu yaşamın bana sağ-
ladığı olanaklar, feda ettiğim değeriere değer mi?"
sorusunu sorduruyor. Tabii, kendini sorgulama yete-
neğini bütün bütün kaybetmemiş olanlara.
"Uygar" dünyanın "ehlileştirdiği" insanın dramı
olarak datanımlanabilir "Içgüdü". Salt mesleki birtut-
ku ile yaklaştığı gonllerın dünyasını keşfettikçe o dün-
yaya hayranlığı artan ve sonuçta onlarla birlikte ya-
şamaya başlayan bilim adamı, aslında "hayvan "ı de-
ğil, "insan"\ yeniden keşfetmekte, "uygar" dünyanın
koyduğu bu ikilemi tersyüz etmektedir.
Nedir ki, uygariık dediğimiz? Genç psikiyatristin de-
diği gibi, bir "oyun" mudur? Birtakım yanılsamalara
(ilüzyonlara) dayanan bir oyun? Kendimizi özgür say-
dığımız anlarda bile bu oyunun sınırlan içinde tutsak
olabilir miyiz? "Tmman Show", "EdTv" gibi filmler-
de de sorulan bu soruyu, bir adım ötesinde götürü-
yor "Içgüdü". Sistem tartışmasını, insan-doğa çatış-
ması ile bütünleştirerek gündeme getiriyor. Sistemin
"manipüle ettiği". çıkarlanna alet ettiği "birey"\ ger-
çek kimliği, doğal içgüdüleri ile yüzleştiriyor. Ne ka-
dar "determinist" görünürse görünsün, umut'u dış-
lamıyor. "Sıstemden kurtuluş yokturi" mesajı yerine,
mücadele gerekliğini vurguluyor
Sistemin dışına çıktığı için, "uygariık düşmanı" ve
"katil" olarak damgalanan bilim adamı, bu ilginç dos-
yayı "incelemek" ve belki de bu konuda bir kitap
yazmak -böylelikle pastadan, yani sistemden daha
büyük bir parça koparmak- üzere onu konuşturma-
ya çalışan genç meslektaşını köşeye sıkıştırdığında
sorar: "Neyiniyitirdiğinisanıyorsun şuan?° Genç psi-
kiyatrist, önce "Özgüriüğümü"d&r. Ama, sonuçta
doğru yanrtı bulur: "Yanılsamalanmı".
Genç bilim adamı, o an, gerçeği kavramaya baş-
lamıştır. Önüne sunulan yaşam biçiminin sahteliğini,
yanlışlığını, sistemin ona benimsettiği "değer"\enn ne
denli anlamsız olduğunu fark etmiştir. Gerçek özgür-
lükten ne denlı uzaklaştığını, doğaya ne denli yaban-
cılaştığını görmeye başlamıştır. O andan itibaren ya-
şama bakışı, davranışlan değişir. Başkalannın da bu
gerçekle yüzleşmesi için çaba göstermeye başlar.
Ne var ki, "sistemle mücadele kolay bir iş değil-
dir. Sistem (bunu bir devlet yapısı olarak da görebi-
> fcsiniz, tar hapishane yönetimi de) kendisini sorgu-
layanlan, topluma belletilen değeryargılannı sarsma-
ya çalışanları affetmez. Çünkü, düzenin devamı, bu
"oyun "un sorgulanmamasına bağlıdır. Gerçek katil-
lerin "insan" maskesi ardında egemenhkJerini sürdür-
meleri için, başkaldıranlara "katil" yada "hayvan'yai-
tası yapıştırmak yeterlidir. Neyin "insanlık", neyin
"hayvanlık" olduğunun tartışmaya açılması, asla uy-
gun bulunmaz.
Dünyanın içine düştüğü durumdan, insanlara, hay-
vanlara, kısacası doğaya "hükmetme" hırsını sorum-
lu tutan "Içgüdü "nün yaratıcılan, hükmetme hırsının,
insanı nasıl zavallı hale getirdiğini bir kez daha anım-
satıyor. Acaba, kendilerini hem "uygar" hem de "in-
san" olarak tanımlayan ve kurulu düzenin "sahip"\e-
ri olarak görenler mi daha insan, yoksa doğa ile uyum
içinde -elbette o "insan "lann izin verdiği ölçüde var-
uklannı sürdürmeye çalışan "hayvan"lar mı?.. Neder-
siniz, sorgulamaya değmez mi?
Bu satırlan yazarken, televizyon aracılığı ile tanık
olduğumuz bir insanlık dramı geliyoraklıma. Tıpkı film-
deki bilim adamı gibi, en doğal içgüdüsünün gereği-
ni yaparak, haklannı ve "ailesini" korumaya çalışan
bir genç kıza, "anarşist, provokatör" diyebilen bir
yetkiliyi nasıl tanımlamalı?
Yabancı Rlm Oscarı'mn
aday adaylan belli oldu
• LOS AJVGELES(AFP)- En tyi Yabancı Film
Oscan'na aday filmler belli oldu. Türkiye'den
Tomris Giritlioğlu'nun 'Salkım Hanımın Taneleri'
adlı filminin katıldığı seçmede yer alan-filmler
şöyle: Jean- Pierre Dardenne kardeşlerin yönettiği,
AJtın Palmiye ödüllü 'Rosetta' (Belçika), Alexander
Sokurov'un yönettiği 'Maloch' (Rusya), Majid
Majidi'nin yönettiği 'Tannnın Rengi' (tran) ve
Pedro Almodovar'm bol ödüllü filmi 'Annem
Hakkında Her Şey" (Ispanya).
Avrupa Rlmleri Festivali
bugün İzmip'de
H Kültür Servisi- 5. Avrupa Filmleri Festivali, son
durağı olan Izmir'e bugün geliyor. Fransız Kültür
Merkezi'nde gerçekleşecek olan film gösterimleri 1
Aralık'a dek sürecek. Festivalin 'Bir Oyuncu'
bölümünde Tuncel Kurtiz'in rol aldığı filmler
gösterilecek. 'Avrupa'nın En lyileri' bölümünde
Ettora Scola'nın 'Balo', Lers von Trier'in 'Salgın',
Zoltan Fabri'nin 'Cehennemde Iki Devre', Milos
Forman'ın 'Bir Sanşının Aşklan', Krysztof
Kieslowski'nin 'Kör Talih' ve Jacques Tati'nin 'Bay
Hulot'un Yaz Tatili' adlı filmler yer alıyor. Çek
sinemasmın usta yönetmeni Jiri Minzel, üç filmlik
toplu gösterisiyle katılıyor festivale. 'Avrupa
Avrupa' bölümünde ise 'Ned Divin'i Diriltmez',
"Araba Camı Yıkayıcılannın Türküsü', 'Sekal
Ölmeli', 'Simon Magus', 'Bana Hayal Kurduğumu
Söyle' ve 'Sokak Çocuklan' adlı filmler
gösterilecek.
BUGÜN
• İDSO'nun Akxander Rahbari'nin yönetiminde
19.00'da AKM'de vereceği konsere Ida Kavafian
(keman) ve Peter Wiley (viyolonsel) solist olarak
katılacak. Konserde Brahms'ın keman ve viyolonsel
için konçertolan ile 4. senfonisi seslendirilecek.
(251 56 00)
• AVUSTURYA KÜLTÜR OFİSlnde 19.30'da
Ana Nedeljkovic (keman), Noam Yögev (korno) ve
Anika Vavic'ten (piyano) oluşan 'Korno Üçlüsü'
John Harbison. Mozart, \\blfgang Pircher ve
Brahms'ın yapıtlannı yorumlayacak.