Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26KASIM1999CUMA
14 U.K. kultur@cumhuriyet.com.tr
Divan Şiir Derneği, etkinliklerinin beşinci yılında iki Ispanyol şairin şiirlerini çeviriyor
Kolektîf çeviriyle evrensel dîlGÜL ERÇETtN
Divan Şiir Derneği her yıl yabancı bir
ülkeden iki şair ile Türk şair ve çevirmen-
leri biraraya getirerek düzenlediği çevi-
ri seminerlerinin beşincisinde bu yıl is-
panyol şairler Jesus Munarriz ile Fran-
dscoCastano'yu konuk ediyor. Kolektif
şiirçevirisi yöntemine başvurulan semı-
nerlerde önce şair, şiirlerini kendi dilin-
de okuyor, daha sonra o dili bilen çevir-
men ve Türk şairlerin yardımıyla, şaire
de danışarak en sağlıklı Türkçe çeviriye
ulaşılmaya çalışılıyor.
Avrupa ŞiirÇe\ iri Topluluğu'nun kar-
şılıklı ziyaretleri çerçevesinde gerçekle-
şiyor seminerler. Fransızlann başlattiğı
çalışmaya üye gruplar arasında lrlanda-
lılar, Katalanlar, Ispanyollar, Portekizli-
ler. ltalyanlar. Türlder ile lopluluğa ge-
çenyılkatılan Almanlar. Polonyahlarve
Isveçliler yer alıyor.
Değişik ülkelerden şairlerin karşılık-
lı olarak ülkelerine başka ülkelerin şair-
lenni davet ettıkleri etkinlikler çerçeve-
sinde bugüne dek Cevat Çapan ve Onat
Kuüar'ın şiırleri Fransızcaya, LaleMûl-
dür ve Hulki Aktunç'un şiirleri lrlan-
da'da İngilizceye, Erdal Alova ile Adnan
Özer'ınşıırlendePortekizceyeçevnldi.
Bu şaırlenn kıtapları konuk olduklan ül-
kelerde yayımlandı. Divan Şiir Derneği
de bugüne dek ülkemızde Fransız, Irlan-
dalı, Portekızli ve Katalan şairleri konuk
etti. Fransız ve Irlandalı şairlerleyapılan
çevinler Metıs Yayınevı tarafindan yayım-
landı.
Bu yıl Armada Otel'de gerçekleşen
kolektif çeviri çalışmasına Türkiye'den
Cevat Çapan. Memet Baydur. Eray Can-
berk, Ayse Njhal Akbulut, Zeynep Kara-
ca, Hüseyin Baş ve Taner Karakoç katı-
lıyor. Divan Şiir Derneği'nin kurucula-
nndan Cevat Çapan çevin süreçlerini şu
sözlerle anlatıyor: "Çeviri yapılırken en
uygun, en doğnı çeviriye ulaşabilmek
amaayla tarnşryoruz. Asıl amaç anlamuı
ve şürselliğin \itirilmemesL"
Şairlerin kendi şiirlerini ilk kez Türk-
çe dinlediklen seminerin izlediğimız et-
kinliğı ise şairlerin şiirlerin orjinallerini,
Türk şairlerin de çevirilerini sunduklan
okuma günü.
• "Şairin yan ısıra birkaç kişinin çeviri sürecine katılması çok daha sağlıklı. Biz
îspanyollann bir atasözü var: 'Dört göz iki gözden daha iyidir.' Bu çalışma özellikle şair
için şiirindeki nitelikleri görmesi açısından çok yararlı. Bir çeşit kalite kontrolü. Sonuçta
. değişik dillerde yazılmış olsa bile şiirin evrensel bir dil olduğu çıkıyor ortaya."
Jesus Munirriz, Türkiye'de katıldığı
bu çalışmanın kendisini çok heyecan-
landırdığını söylüyor. lspanya'da 25 yıl-
dan bu yana Hiperion Yayınevi'nin edi-
törlüğünü yapan. Yunus Emre gibi Türk
şairlerin kitaplannın lspanya'da yayım-
lanmastnı sağlayan şair, şiir çevirisinde
en doğru yöntemin kolektif çeviri oldu-
ğuna inanıyor.
'Türkçe çok mfizikal bir dil'
Francısco Castano da şiir çevirisi için
en iyi yöntemin kolektif çeviri olduğu-
nu vurguluyor: "Şatrin yaıu sını birkaç
kişinin çeviri sürecine kaülması çok da-
ha sağJıkİL Biz tspanyollann bir atasözü
var: 'Dört göz iki gözden daha iyıdir.' Bu
çalışma özellikle şair için şiirindeki nite-
likleri görmesi açısından çok yararlı. Bir
çeşit kalite kontrolü. Sonuçta değişik dil-
lerde yazümış olsa bile şiirin evrensel bir
dil olduğu çıkıyor ortaya."
Türkçe'yle tanışmanın da kendisi için
hoş bir sürpriz olduğunu söylüyor Cas-
tano: "Türkçe'yi Arapça gibi gırtiaklan
konuşulan bir dil olarak bilryordum. Dün
şiirierim okunurken çok müzikal bir dil-
le karşdaşüm. Zengin bir müzikaliteye
sahip bir dil Türkçe. Şiiıierimi bu dilde
dinlemek çok boşuma gfttL"
Cevat Çapan'la Divan Şiir Derneği ve
kolektif çeviri seminerleri üzerine ko-
nuştuk.
- Şiirin çevritemeyeceği tarüşması ne-
redeyse çeviriyle yaşıt Kolektif çeviri se-
minerieriyle bir anlamda bu tartışmaya
bir yaıut mı getirivorsunuz?
CEVAT ÇAPAN-Evet, *şiirçevrileaıez'
görüşü çok eski bir iddia. Biz kolektif çe-
viriyle en azından şairin onayladığı çe-
viriye ulaşıyoruz. Şair.'benimşüriınçev-
rilmez. benden başka ltimse bu sözleri
böylesöyleyemez'ıddiasından vazgeçmiş
oluyor. Herkafadanbirsesçıkarsaiyibir
sonuca ulaşılıp ulaşılamayacağı yönün-
de de kaygılar var ama ben bugüne ka-
darki çalışmalann hep iyi sonuçlar ver-
diğini düşünüyorum. En azından benim
Fransızcaya çevrilen şiirlerimden hoş-
nutum.
- Çeviri sürecinde yine şairlerin çalış-
ması, şiirselliği yakalamak açısından bir
zorunluluk mu?
ÇAPAN - Şairler çeviri yapılan di li bil-
medikleri zaman çevirmenlere de başvu-
ruyoruz. Zaten konuk ettiğimiz şairlerin
dillerini bilen şair bulmak her zaman
mümkün olmuyor. Ama çeviri sürecin-
de şiirselliği şairlerle yakaladığımız ger-
çeğini de kabul edebiliriz.
Avrupa şiirini tanımak
- Dhan Şiir Demeği'nin beş >iiuı sonun-
da getdiği noktayı değerleodirir misiniz?
ÇAPAN - Bu son üç yılm kitaplannı
da kısa bir zamanda çıkanrsak, Avrupa
şiirini tanımak ve tanıtmak adına yarar-
lı birtakım örneklere ulaşmış olacağız.
Bunlardan daha önemlisi şairlerin birlik-
^ te çalışmalan ve birbirlerini tanımalan.
_ı Buraya gelen her yabancı şair. Türkiye
•§ hakkmda olumlu izlenimlerle dönüyor:
f- insanlarla tanışıyor, edebiyat dünyasını
2 az çok görüyor. şehri görüyor. Doğrusu
Ş Istanbul'a âşık olarak aynlıyorülkemiz-
^ den. Burada kurulan dostluklann kültür
— ahşverişi bakımından da yararlı katkıla-
5b n oluyor.
% -Senünerterin giderleri nasıl karşıla-
i nryor? Etkinlikler için sabit bir mekânya
da fon oluşturma yönünde çabalannız
varmı?
ÇAPAN - Bu çalışmalann parasal des-
teğini üç yıldır Yapı Kredi Kültür Sanat
destekliyor. Öbür ülkelerde çok daha de-
ğişik olanaklar var. Devlet yardımı gö-
rüyor, Avrupa Topluluğu'nun şairlere
ayırdığı fondan yararlanıyorlar. Bizim
bu tür olanaklanmız yok. Neyse ki katı-
hmcılanmızın hepsi gönüllüler. herhan-
gi bir maddi beklentileri yok. Bir de öte-
ki gruplann yerleşik mekânlan var. Fran-
sa'da 13. yüzyıl manastın kültür merke-
zi haline getirilmiş, Portekiz'de bir şato
var. lrlanda'daki çalışma yeri ünlü bir ti-
yatro yönetmeninin bu işler için ayırdı-
ğı malikanesi. Türkiye'de de böyle bir ya-
pılanmaya gitmek istiyoruz ama nasıl
yapılacağı henüz somutlaşmadı. Belki
bir vakıf olması gerekir, ya da kurulmuş
olan bir vakıf bizim bu çalışmamıza sa-
hip çıkarsa seminerler daha sık düzenle-
nebilir. Fransızlar bu tür yılda dört beş
seminer düzenliyor örneğin.
Levent öget'in 'UnnU: Yalın Haller' fotoğraf sergisl
PamukbankFotoğrafGalerisi'ndeki sergide tamamı siyah-beyaz 26çalışma yer alıyor.
Un ve tozla gelen
'yeni anlamlar'
Kültür Servisi - Ikınci yıhnı kutlaya-
cak olan Pamukbank Fotoğraf Galerisi,
1999'a fotoğraf sanatçısı LeventOget'in
'UnnU: Yalın Haller' sergisi ile veda edi-
yor.
24 Kasım'da açılan sergi, sanatçının,
bedenin boş bir mekânda un ve toz yar-
dımıylayüklendiği yeni anlamlan sorgu-
lamak için kurguladığı, tamamı siyah-
beyaz 26 çalışmadan oluşuyor.
Çıplak insan bedenlerinin mekânla bü-
tünleştirilerek teatrel biröğe olarak kul-
lanıldığı fotoğraflarda, çıplak bedenlerin
ıçinde devindikleri terk edilmiş bir un
fabrikası da bu deneyime katılarak etkin
bir rol oynuyor. Mekândaki geçen zama-
nı dillendıren toz; tükenene. göçene ve
ölene gönderme yaparken, başlangıçla-
n çağnştıran un ise ekmeği ve dirimi ha-
tırlatıyor.
Unla örtündükçe dokulan değişen, çıp-
laklıklan giderek dönüşüme uğrayan be-
denler, tozla örrüldükçe gizli kimlikleri
ve hikâyeleri adeta açığa çıkan duvarlar
ve mekân, fotoğraflarda, popüler anlam-
lanndan hızla soyutlanıyor. Bakanı bede-
nin konumunu bir kez daha sorgulama-
ya yöneltirken; izleyicide fotoğrafik im-
genin ötesinde bir 'perfonnans' duygu-
su uyandınyor.
Levent Öget'e göre düşünce de aynı çıp-
laklık gibi, ınsanın var oluşundan beri
lanetlenmeyi ve kutsanmayı içinde bann-
dınyor ve yaşamın bedendeki, bu iki te-
mel olgusu; yalnızca hareketle varoluşu-
nu sürdürebiliyor.
Levent Öget'in sergi ile aynı adı taşı-
yan kitabı piyasaya çıktı. Kitap, Kasım-
paşa Un Fabrikası'nı bir gösteri merke-
zine dönüştürme çabalan içindeyken ge-
çirdıği kaza ile yaşamını yitiren Hüse-
yin KatHTioğhTna adandı.
Sergi 29 Aralık'a dek pazar ve pazar-
tesi hariç hergün 10.0-19.00 arası gezi-
lebilecek.
Fotoğraf çalışmalanna 1970'li yılla-
nn başında başlayan Levent Öget, mu-
habirlik ve stüdyo denemelerinin ardın-
dan, 1989 yıhndan itibaren moda kata-
loglan görüntüledi, çeşitli dergi ve gün-
lük gazetelerde fotoğraflan yayımlandı.
tlk kişisel sergisini Kanada'nın Toronto
şehrinde açan Öget, 1991 yılında düzen-
lenen 'Art On Edge' festivaline de katıl-
dı. Levent Öget 1993 yılında Hüseyin Ka-
tırcıoğlu yönetiminde gerçekleştrilen
'Truva Öyküsü' Kitle Tiyatrosu çalış-
ması için hazırladığı fotoğraf projesini.
1994 yılında 1. Uluslararası Istanbul Caz
Festivali'nde yeralan 'Caz Fotoğraflan1
adlı kişisel sergisini ve Yıldız Sarayf nda
1. Istanbul Disıplinlerarası Şanat Etkin-
likleri kapsamındaki fotoğraf projesini ha-
yata geçirdi. Öget'in Caz Fotoğraflan
adlı bir kitabı da bulunuyor.
Pamukbank Fotoğraf Galerisi: Teşvi-
kive CaddesiNo: 105/3. Tel: (0212) 236
67 90
22. AVNİ DİLLİGÎL TİYATRO ODULLERİ'NE UNLU KONUKLAR
Usialardan uygulamah
workshop vesöyleşüerKültür Servisi- Bu yıl Akbank ve
Tiyatro Sanatını Geliştirme Derne-
ği (TlSAN) işbırliğı ile düzenlenen
"22.Avni DiUigil Tiyatro ÖdüUe-
ri"nde çeşitli etkinJiklerveödül tö-
reni gerçekleştirilecek. Ödül töre-
nine yönetmen Terry Gilliam, yazar
Arnold VVesker. oyuncu, yazar. yö-
netmen Israel Horovhz, Stanislavs-
ki kuramının en önemli eğitmenle-
rinden Terry Schreiber katılacak-
lar.
Konuklar 26-27 Kasım tarihle-
rinde Aksanat'ta söyleşüer ve uy-
gulamah 'workshop'laryapacaklar.
Aksanat'ta bugün ve yann saat
17.00"de 'oyunculukta konsantras-
yon'u uygulamah '»orkshop" ile ın-
celeyecek olan, 35 'in üstünde oyun
sahnelemiş ünlü yönetmen Terry
Schreiber, aynı zamanda Nevv
York'ta birçok başanlı oyun yaza-
n, yönetmen ve oyuncuyu sanat ya-
şarruna kazandırmış, en önemli ti-
yatro okullanndan bıri olan T.Schre-
iber Studio'nun da sahibi. Tiyatro
yöneticilikleri de bulunan sanatçı-
nın en önemli Broadvvay başanlan
arasında "K- 22", "The Trip Back
Down" ve "Dev»ur The Snow" ad-
lı oyunlan sayılabilir.
Söykşiler yann Aksanat'ta
Dünya çapında 30 dıle çevrilmiş
ve sahneye konmuş 50'den fazla
o>r
unun yazan olan. modern Ame-
rikan tiyatrosunun iddialı ismi Isra-
elHorovitz,yann saat 12.00'de Ak-
sanat'ta modern tiyatroda oyun ya-
zarlığı, yönetmenlik ve oyunculuk
üzerine bir söyleşi yapacak.
Modern gerçekci Amerikan ti-
yatrosunun en önemli yazar. yönet-
men ve oyunculanndan, Istvan Sza-
bo'nun yönettiği son filmiyle Ber-
lin Festivali'nde en iyi senaryo ada-
yının yazan, Cannes ve Obie Ödü-
lü sahibi Israel Horotivz'in en tanı-
nan yapıtlan arasında; 25 yıldır Bro-
adway'de sahnelenen "Line", Al
Pacino'nun tanınmasını sağlayan
"The Indian VVants The Bronx".
"Rats". Marsha Mason v e Jİ0 Clay-
burgh'u sanat dünyasına tanıştıran
"It's Called The Sugar Plum" ve
Diane Keaton'ı yıldızlaştıran "The
Primay English School" adlı oyun-
lan bulunuyor.
2O.yüzyıl tngiliz tiyatrosunun en
önemli yazarlanndan, dünya tiyat-
rosuna
tt
Kökler","Mutfak",''Dort
Mevsim" ve "Annie Wobter" gibi
başyapıtlar kazandıran Amold Wes-
ker,yann saat 15.30'da son oyunun-
dan örnekler vererek, bir sahne ese-
rinin nasıl yaratıldığını anlatacak
R'u yıl
Akbank ve
TÎSAN
işbirliğiyle
düzenlenen ödül
törenine Terry
Gilliam, Arnold
Wesker, Israel
Horovitz ve
Terry Schreiber
katılacaklar.
Aksanat'ta
söyleşüer ve
uygulamah
workshop'lar
yapacaklar.
ve kendi oyunlarından bölümler
okuyarak, dramatik yapı ve oyun
yazarlığında kurgu üzerine izleyi-
cilerle bir söyleşi gerçekleştirecek.
Odûl töreni pazartesi günü
Oscar'h fılmlerin yönehneni, ko-
medyen, karikatürist ve senaryo ya-
zan Terry Gilliam. yann saat
19.30'da Aksanat'taki söyleşisinde
sinemada komedi teması ve dünya
sinemasını işleyecek. Filmlenn ka-
mera arkalanna değinecek ve bir-
likte çahştığı Robin VV'illiams, Bru-
ce Willis ve Brad Pitt'in çalışma
tekniklerini anlatacak. Monty Python
Komedi Grubu'nun tek Amenkalı
üyesi Terry Gillıam'ın bilinen en
önemli filmlen, 1986 yılında iki
dalda Oscar'a aday olan 'Brazil',
dört dalda Oscar adayı olan 'The Ad-
vantures of Baron Munchausen'.
Robin WüTiams ve JefT Bridges ın
rol aldığı. Oscar'h 'Fisher King'
(Balıkçı Kral). Bnıce VVUlis, Made-
leine Stowe ve Brad Pitt'in başrol-
lerini paylaştığı, gişe rekorlan kıran
'Twdve Monkeys" (12 Maymun) ile
Johnny Depp \e Benicio Del To-
ro'nun oynadıgı 1998 Cannes Fes-
tivali'nde yer alan son filmi "Fear
and Loathing in Las Vegas".
22.Avni Dilligil Tiyatro Ödülle-
n. 29 Kasım pazartesi saat 20.30'da
Sabancı Center'da düzenlenen ve
Leyla Tekül'ün sunacağı. Demet
Akbağ, Gürdal Tosun un "Sen Hiç
Ateşböceği Gördün mü?", Yayla
Sanat Merkezi oyunculannın "Ye-
diKocah Hürmiiz" ve Istanbul Bü-
yükşehir Belediyesi Tiyatrosu adı-
na Ayla Algan'ın "Yunus Emre Şar-
kılan''ndan bölümler sunacağı ödül
töreniyle sahiplerini bulacak.
YAZI ODASI
SELİM tLERİ
Hep 0 Sonbahar
Sonbahar... ne zaman, nasıl başladığını kestire-
mediğimiz mevsim. Bence mevsimlerin en güzeli.
Eskiler, ağustosun yansı yazsayansı da kıştır, de-
mişler. Çocukluğumda hep söylenırdi bu söz. Ger-
çekten de ağustosun sonbahara açılan günleri var-
dır. Isırgan bir güneş yakar geçer.
Ama ağustosta başlamaz sonbahar. Yüz yıl ön-
cesınin yazan Mehmet Rauf, unutulmayacak roma-
nı Ey/û/'de uzun uzun tasvir eder sonbaharı. Boğa-
ziçi'nde tabiat usul usul değişir. Ama hâlâ can çe-
kişen yaz söz konusudur.
Sonra ekim çıkagelir. Ekim hayli sonbahardır. Bun-
dan kırk yıl öncesinin ilkokul kitaplannda, aylar bi-
rerresimdi: Ekimde güneşli bir sonbahar günü, park,
ağaçlarm sararmaya koyulan yapraklan.
Ekim boyunca sarartı sürüp gider. ilk derin vetat-
lı hüzün öyle hissedilir: Daha düne kadar yeşil, toz-
lu yaprak bir ucundan sararmaya koyulmuştur. Yaz
bitiyor. Yaz bitince. yaz aşklan da biter.
Ne var ki, sonbahann kuytu. karamsar, yazlann-
kinden başka. daha sessiz, daha içe kapanık aşk-
lan vardır. Necati Cumalı'nın bir şiirinde geçer, ka-
dın ve erkek, sonbahann ortasında, birbirferinin de
sonbahariannı yaşarlar.
Daha birkaç gun sıcak, güneşli son günler der-
ken, bir de bakarsınız, yağmur başlayıvermiştir. Za-
ten okul kitabımızdaki bir başka resim, ekimin gün-
lerini, yağmurda şemsiyesi ters dönmüş bir kadın
olarak gösterirdi.
Esintiler rüzgâra dönüşür. Yaprakdökümünün za-
manı gelip çatmışttr. Yaprakdokümü: Türkçe'nin en
duyarlı sözlerinden bıri. Bu söz, Reşat Nuri'ye içli
bir roman yazdırtmış.
Bir zamanlar Istanbul'da sonbahar, dörtbir yan-
dan kuşatırdı şehri. Sağda solda bahçeler, yol bo-
yu yaprak döken ağaçlar, çardaklı sokaktaki asma,
hepsi birden sonbahar kuşanırlardı. Sonbahar yap-
raklı havuzlar hatırlanm. Bu yapraklar artık kahve-
rengi olup çıkmıştır, ne yeşil, ne kızıl, ıslak ve kah-
verengi.
"Bakarsın, bir yazın ağaçlannda şimdi I Üç beş
kurv yaprak çırpınır durur." diyor Zrya Osman Sa-
ba. Onun başka sonbahar şiirleri de var. Birini çok
yıllar önce ezberlemiştim, adı: "Kim Bilir". Şöyle di-
yor Ziya Osman Saba:
"İlkyağmur damlası düştü IKunı yapraklanna gû-
zün. I Ardında kış kıyamet, I Dert, hüzün.
"Alınyazısı hepsi... Kısmet... I Ha yazı ha kışı ge-
ceyle gündüzün, I Kim bilir kaç gün kaldı I Omrû-
müzün?"
Böylece günler kaygılı kaygılı kısalmaya koyulur.
Duvarda yürüyup gitmiş sarmaşığın artık yalnızca
sarı, yalnızca kızıl yapraklan, günlerin kısalmakta
olduğuna işarettir.
Japon şairi Başo, "Bu yol: I kimseleryok görü-
nürde, I iniyor güz karanlığı." diyor. (Cevat Ça-
pan'ın çevinsi.)
Paul Verlaine de "Geçmiş Ola" demiş:
"Hatıralar, ne istersiniz benden?.. Sonbahar... I
Durgun gökte ardıçkuşları uçuşmadalar. I Güneş-
ten, ölgün ve soluk bir ışık vurmada I Içinde poy-
raztaresen sararmış ormana." (Orhan Veli'nin çe-
virisi.)
Şairleritasa çekmeye alıp götüren sonbahar, ben-
de bir yandan çalışma istekleri uyandınr. Koşup
geçsem başına ihtiyar daktilomun, iki satıryazsam...
Yazlann avareliğıne çok şükür son!
Soba törenleri; Daha ekimde sobacı ev ev dola-
şır, bacalar temızlenir, sobalar kurulur. Soba elbet-
te mihnetli ısınmadır, ama insana ev sıcaklığını da
bir tek o getirir. Sobanın üstünde portakal, manda-
lina kabuklan...
Meyveler der demez, sonbahann meyveleri. On-
lar, sonbahar yapraklan gibi sandan, soluk yeşil-
den, turuncudan, kızıldan, hatta eflâtundan birer
ateştir.
Bazan gökyüzü masmavi keser. Kasımda birgün-
de değilsiniz sanki. Eskiler, bu kez de, yazdan kal-
ma bir gün! derlerdi. Belki yazdan kalma bir gün, ama
masmavi gökyuzünün attında yapayalnız kuru ağaç
dallan!
Takvimde İz Bırakan:
"Açtı kasımpatlan, I Geldi geçti buyaz da." Beh-
çet Necatigil, Yayımlanmamış Şiirier, Cem Yayıne-
vi, 1985.
Kadın yazarlardan atölye
• Kültür Servisi - Müge tplikçi ve Ümran Kartal
tarafindan hazırlanan 'Türkiye'de Kadın Kimliğiyle
Yaznıak" başlıklı atölye calışması yann ve pazar
günü 13.00-18. 00 saatleri arasında Kadın Eserleri
Kütüphanesi'nde gerçekleştinlecek. Kadın
yazarlanmızm içselleştirilmiş deneyimlerini gün
ışığına çıkarmayı amaçlayan atölyeye 13 yazar
katılacak. (534 95 50)
Ömer Şenîfe Onur ÖdüNi '
• Kültür Servisi - Dün başlayan 23. Kahire
Uluslararası Film Festivali'nin Yaşam Boyu Başan
Ödülü'nü Ömer Şerif aldı. Şerif "e ödülü
'Arabistanlı Lavvrence' filminde birlikte rol aldığı
Peter O'Toole sundu. Bu yılki teması 'komedi' olan
festıvalde Mısır sınemasının usta komedyeni Al-
Muhandes'e de özel ödül verildi. 7 Aralık'a dek
sürecek olan festıvalın kapanış gecesinin konuğu
Catherine Deneuve olacak. . .. •. -
K Ü L T Ü R » Ç t Z İ K
K Â M İ L M A S A R A C I