Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 KASIM 1999 ÇARŞAMBA
HABERLER
Deprem üzerîııe düşüıiceler
Lmar planlannm bazı bölgeleri, planlann ve şehirlerin ciğerlerini
sökercesine kopanlmış ve turistik bölgeler adı altında politikacı
kararlanna bağlı biçime dönüştürülmüştür. Böylece planlama bilgi -
disiplin ve ahlakı dışına kaçırılan bu bölgelerde, çirkin politikacı keyfi
takdirlerinden doğan, uygulamalar gerçeîdeşmiştir. Çirkin politikacı bu
çahnmış yetkiyi kullanarak, turistik bölgeler dahil ülkeyi ve şehirleri
imar çakallannın yağmasma açmaktadır.
AYDIN BOYSAN (Yöksek Mimar)
Buyav, mesleklerigereği deprem konusuna
çokyakın olmayan gazeteci dostlanma ve
onların da dostlanna sunulacak kısa bir
bilgi notundan ibarettir. Birinci bölümde
Prof. Dr. Remzi Ülker ile Prof. Müfıt
Yorulmaz'ın görüşleri dikkatleyansıülmaya
çalışümış, ikinci bölümde ise kendi
düşünceierim açıkça sunulmuştur.
1. Durum Deflrelendirmek
lstanbul Teknik Üniversıtesi'nın iki değerlı pro-
fesörii ile yaklaşık 40 yıldır, yapı planlama konu-
sunda birlikte çalışmalarımız oldu.
Her iki değerii profesör, aynı zamanda çok de-
ğerlı iki inşaat yüksek mühendisidir. Bana yıllardır
ışbirlıği yaparak onur veren iki değerli insan, aynı
zamanda çok degerli dostlanm da olur.
Prof. Miifit Yorulmaz ile çok sayıda yapınırrpro-
jesinde işbırliği yaparken. kendisi statik-betonarme
ve çelik projelerini düzenledi. Prof. Dr. Remzi LT-
ker ise, uzman zemin mekanikçısı olarak çalışma-
lanmıza ışık tuttu.
Bu yazının l. bölümü, kendilerinden alınan ya-
nıtlar ve ılhamlarla biçımlenmış bulunuyor.
1.1. Fay Hattı ve Deprem
Kuzey Anadolu Fay Hattı deniyor. Bu düpedüz
bir yeryüzü çatlağı. Gezegenımizın büzüşmesı sı-
rasında 10 mılyon yıl önce başlayıp, 4 milyon yıl
öncesine dek oluşan ve boyu 1000 kilometreye va-
ran, görkemlı ve oynak bir yarık bu!
Bizim ülkemizde yüzyıllardır yaşanan deprem
acılannın doğurgan anası, ışte bu oynak yeryüzü
çatlağı.. 17 Ağustos 1999 depremindeki kınlma.
yaklaşık 104-1 lOkılometreuzunlukveyıneyakla-
şık 16-17 kilometre derinlikte oluşmuş bulunuyor
17 Ağustos 1999 Marmara depremi 7.4 Rıchter
ölçeğmde. Prof. Ülker'egöre Rıchter ölçeğiyleve-
rilen deprem sayıları arttıkça, deprem enerjisini ve-
rilen say ılardakı lıneer artışla ifade etmezler. Bir fi-
kir verebilmek için diyebıhriz ki, 7.4 büyüklüğün-
deki ana deprem enerjısı. 5.8 artçı deprem enerjisı-
nin 30-32 mısli kadar büyüktür.
Ya artçı deprem ne demek?
Esas depremin oluşumu sırasında tam kıramadı-
ğı, fakat meydana gelen zorlamalar ve deplasman-
lar(oynamalar) nedeniyle zamanla kırılan bölgeler-
deki nıspeten daha küçük sarsıntılardır. Başladık-
lan ve bittikleri noktalan, daha çok zorlarlar.
1.2. Sıvılaşma
Depremin büyük yıkımlara neden olan etkilerin-
den birisi, sıvalışma olavı. Bu olay, çok yumuşak
killi ve gevşek kumlu. temel zeminlerinde yaşıyor.
Deprem bu tıp zemınlerı titreştıre titreştire, sıvılaş-
tınyor. Böylece temehn oturduğu zemin taşıma gü-
cünü yitiriyor. Bınalar aşağılara doğru, gömülüp
gidiyor.
Örnekleri Adapazan, Gölcük ve Sapanca Gölü
kıyılarında görülmüştür. Süzme olmayan yoğurt da
titretilirse, karıştırılmaya gerek kalmadan ayran
olur.
lzmit, Değırmendere ve Gölcük'te, doldurularak
denızden "kazanıldığT sanılan bazı yerlerin sıva-
laşma sonucu mukavemetıni kaybedip. yine deni-
zin içine kayması olayı var. Prof. Ülker bu olayı:
"denizin öfkesi" (belki ıntikamı) gıbi görüyor.
13 Depremin İvmesi
"Depremin ivmesr deyimi kullanılıyor. Ömeğin
insanın belmden (ağırhk merkezinden) kendi ağır-
lığının yüzde 15' i kadar bir kuvvetle ani ve devam-
lı olarak ıtilmesine, 0.15 g. deniyor. Yani 80 kilo-
luk insanın, belinden 12 kilo yükle ıtilmesı gibi, bir
anlam kastedıliyor.
Bazı zeminler bu yatay deprem etkisim büyütü-
yor. 17 Ağustos depremınde Yarımcacivannda 0.30
g olan yatay etki, Beyoğlu'nda 0.06 olduğu halde
Ambarİı'da 0.22 g olmuş. Demek ki Ambarlı zemi-
nı deprem yatay etkısını. Beyoğlu'na göre, 3.66
misli büyütmüş. Yanı Beyoğlu'nda deprem 100 ki-
loluk bir insanı 6 kiloluk bir kuvvetle ıterken, Am-
barlı'da 22 kiloluk bir kuvvetle itmiş.
Bilgi alışımı, dırekt sorular yönelterek sürdürü-
yorum:
1.4 Temel Derinlikleri
Soru: Temellerı dennleştırmenin, yapı gücüne
katkısı nasıl olur?
Prof. Ülker: Deprem her şeyden önce, temelleri
zorlar. Bu nedenle temellerin, yapı yüksekliğinin
yaklaşık l/6'sı kadar derinlikte yapılması gerekli-
dir. 5 katlı birbinada, bir bod-
rum yapılması şarttır.
Soru: Yapılmazsanasıl so-
nuçlar doğ_ar?
Prof. Llker: Adapaza-
n' ndakı büyük yıkımlann bir
nedeni, yalnız 60-70 santim
derinlikte yapılan temeller-
den kaynaklanmıştır.
Hem Prof. Ülker, hem
Prof. Yorulmaz, zayıf zemin-
lerde yapılan çok katlı bina
temellerinın, radye olmasun
yeğlıyorlar.
Yine ikisı de, bodrum dış
duvarlannın, iskelet yapısı ile
bütünleşen betonarme perde
olarak inşasını zorunlu görü-
yorlar.
1.5 Yumuşak Kat
Soru: Zemin katlar içın ne-
den "yumuşak kat" deyimi kullanılıyor?
Prof. Ülker. Depremin en büyük etki yaptığı ze-
min katlarda, yeterince kolon-perde ve duvar alanı
olmayışı, bu katlan zayıflathğı için...
Gerçekten de örneğin dükkân yapılan zemin kat-
larda. ortalığın ıyice açılması için olabildiğince az
engel ısteniyor. Sonradan dükkân yapılan yerlerde
ıse, mevcut dolgu duvarlannın yıkılması bile, bina-
yı zayıflatıyot Bu dolgu duvarlannın dahj, belirli
bir yaran var, Üstdık depremin en büyük yıkıcı et-
kısi. zemin kat ûzerınde patlamakta.
Soru: Üst katlaT nasıl etkilenır?
sındadır. Üst yapının özgül penyodu ile zeminin öz-
gül periyodu birbirine yaklaşırsa, rezonans olayı
doğar. Yani deprem o bölgelerde ve binalarda, da-
ha uzun ve şıddetli sürer. Üst yapıdaki tabii titre-
şimler ve büyütmenın etkısiyle, daha yıkıcı olur. Re-
zonansolayı, Adapazan'ndaki çok yıkıntının önem-
li nedenlerinden bırisidır.
1.7. Bina Çıkmalan ~
Ülkemizde temelden çatıya kadar şakulünde
çıkan binaya, çok az rastlanıyor. Kaynaklandığı
neden: İmar planlannm, hele imar yönetmelikle-
rinin, çok katlı binalarda çıkma yapılmasmı teş-
vik etmenın de ötesinde, zorunlu biçime dönüş-
türmesidir.
Pek' çok binamız bu yüzden, çepeçevre çıkma
ve balkonlarla donatılmaktadır.
Prof. Yorulmaz, böylece bınalanmızın depreme
karşı en güçsüz betonarme konsollarla donatılma-
sını, doğru bulmamaktadır.
Gerçekten de uzun yıllardır sürmekte olan bu
anlamsızlığın, hemen giderilmesı zorunludur.
Prof. Yorulmaz. proje düzenlemelerinde yönet-
melikler ve arsalardan doğan düzenlızliklerin so-
nunda, mimari planlamalardaki dikkat noksan-
lıklanna işaret ediyor.
Rijit olmayan betonarme perdelerden doğan
plan burulma düzensızliklennin. taşıyıcı akslar
biçim bozukluklannın kitlelerdeki plan fırlama-
lan olan uzun kulaklann, depreme karşı duyarlı
yapılar doğurmasını eleştiriyor.
kesit duzensızUkleri olarak da, zemin katlacda
asatan veya ufalan kolon ve perdelere, konsoüa-
raoturan kolonlara, işaret edıyor.Prof. Yorulmaz,
bu ve benzeri hususlan olan yapılann, deprem ta-
lann tahta ve teneke ile kur-
duklan bannaklar olmaktan,
çoktan çıkmış bulunmaktadır.
Artık kaçak yapılar. şehirleş-
me göçlerinin doğurdugu va-
roşlarda ve her yerde, rant
amacına dönük yerleşmelere
dönüşmekte ve bu anlamdaki
kaçak yıpalar. zamanla çok
katlı kaçak apartmanlara dö-
nüştürülmektedir.
Bu gelişmeleryetmiyormuş
gibi şehiriçi arsalarda da, plan
ve imar yönetmelığı şartlannı
delerek çok çeşitli kaçak yapı-
lar, sahipleri tarafından geT-
çekleştirilmektedir.
Üstelik ruhsatlı bile olsa şe-
hir planları ve imar yönetme-
lıklerinı -şehir yapısı ve me-
kânlannı, ayaklar altına alan
vahşi boyutlarda yapılar, her-
kesın gözü önünde yüksel-
mektedir. Ruhsatlı olmalan bu yapılann hak kazan-
dıklan anlamına gelemez. Çünkü bu yapılar şehir
geleneklerine, yapısına, kuruluş biçımıne saldırı
mahiyetınde utanç anıtlandır. Örnekler: Dolmabah-
çe Sarayı'nın bahçesine yapılan ve sırtına abanan
SvvıssaırOteli, daha vahımi, adına Gökkafes dene-
rek yutturulmaya çalışılan, görkemli yapı ve Boğa-
zıçi'nde Anadolu Hisan'nın doğusunda inşa edil-
mtş bulunan yüzlerce konutluk çok katlı apartman
bloklandır ki bu yapılann her biri, uygarlığırmza
düşürülmüş gölgeler, hatta lekeler olarak sırıtmak-
tadır.
Prof. Ülker. Deprem sarsmtılannın temellerden
üst yapıya aksetmesı, zemin kat vasıtasıyla olur. Bu
nedenle zemin katlann kuvvetli yapılması, yani yu-
muşak kat olmaması ve zemin katlardan üst katla-
ra geçen titreşimlerin, sınırlı bir elastik deplasman
(yerinden oynama) yapması önemli bir husustur.
Üst katlar elastik sallanmalan esnasında deprem
enerjisini, önemil ölçüde söndürür. Böyle sallanma-
lar, bina için yararhdır.
Bu noktada Prof. Ülker, sallanan üst katlarda
korkmanın gereksiz olduğuna işaret etti. Ancak ek-
lemek gerekir ki. sallanma, kendisinın de belirttiği
gibi, elastik sınırlar içinde kalsın... Yani, tekrar ge-
n dönmeyip -düzelmeyecek bükülmeler- eğilmeler
olmasın
1.6. Rezonans
Soru: Rezonans etkisi ne demektir?
Prof. Llker. Yaptnın doğal titTeşim periyodu ile
zeminin doğal titreşim periyodunun, birbirine yak-
laşması sonucu üst yapıda oluşan ve büyük deplas-
manlar (yerinden oynamalar) doğuran fiziki bir
olaydır.
Soru: Önlemenin çaresi nedir?
Prof. Ülker: Çok basit... Örneğın beş katlı bir bi-
na, her bir kat\ 0,1 hesabıyla 0 5 saniyelik bir do-
ğal periyoda sahiptir. Oysa plastik katı bir kil ve or-
ta sıkılıktaki kum zemin de 0.5 saniyelik doğal bir
perıyoda sahiptir. Öyleyse böyle bir zeminde, beş
katlı bina yapılmamalıdır. Çözüm: Ya üç kat, ya da
yedı kat yapmaktır.
Soru: Yapılmazsa?
Prof. Ülker. Adapazarı'ndaki sonuçlar doğar.
Adapazan zemini. Sakarya Nehri'nin yüzyıllarca
getirdiği alüvyonlar üzerindedir. Bu sebeple bu ze-
minm özgül periyodu, yani zemin titreşiminin de-
ğeri, yaklaşık olarak 0.5 sanıye ile 0.8 sanıye ara-
rafından cezalandınldığını düşünüyor.
lANeOlacak?
Sıra sorulann en önemlisine geliyor.
Soru: Ana depremler ve artçı depremlerin halk-
ta yarattığı büyük korku var. Artçı depremlerde ken-
dilerini üst katlardan aşağıya atanlar. kalbi duran-
lar var. Gelecek zamanda olacak depremler, bu den-
li korkacak gibi şiddetli olabilecek mi?
Prof. Ulker: Aynı bölgede bu yılın depremleriy-
le ortaya çıkan büyük enerji nedeniyle aynı tahri-
batı yapabilecek bir deprem. en kötümser tahmin-
le 25-30 yıl daha meydana gelmeyecektir. 6 Rich-
ter civannda olabilecek ara depdemler, bu tahmi-
nin dışındadır.
Prof. Ülker'in 25-30 yıllık süre tahminini, iyim-
ser hatta çok iyimser bulan uzmanlar da var. Ben
kendi hesabıma, güvendiğim Prof. Ülker'in deyişi-
ne inanıyorum.
2.1. Yapılar ve Ahlak
17.8.1999 Marmara Depremi'nden büyük fela-
ketlerin doğuşu. devletin içinden çürütülmesinden
kaynaklanıyor.
Bu çürüme, çirkin politikacının "devletbabanuz
değüdir" diyerek akıl kanştırmasıyla, bir kademe-
si daha yaşanan dramatik olaylar dizisıdir.
Bir milletin, bir devlet kuruluşu çerçevesi içinde
yaşatılabilmesi için, belirli disiplin şartlanna uyul-
ması gerekir. Bu disiplin şartları, kanunlar ve ekle-
rine uymak zorunluluğunu doğurdugu gibi, daha
önemlisi toplumsal ahlak şartlanna da uymayı zo-
runlu kılar.
llk örnekleri 1946 yılında Zeytinburnu kırsal ala-
nında başlamış bulunan gecekondular mahıyet de-
ğiştirmiş, bîmekân takımının, yanı yersiz yurtsuz-
Ruhsatlı yapılar bile planlama ve vicdan dısıpli-
ninin dışına fırlamış örnekleri bunlar olan bir ülke-
de, böylece halk da bu planlama ahlakı dışı ömek-
lerden etkilenmekte ve aynı marifetleri gösterme-
ye heveslenmektedir.
Deprem ölümlennın önemli bir bölümü ülkede-
kı çirkin politikacı ahlakı ya da ahlaksızlığı neden-
lerinden kaynaklanmıştır.
Doruklara yükselmış bazı çirkin politikacılann
çok mütevazı aılelerden gelmişken, birdenbıre göz
kamaştıracak servet sahıbi olmalan, toplum üzerın-
de ahlak depremlerine yol açmakta ve flili ölümler,
ahlaki ölümleri ızlemektedir. Çok üzücüdür ki, ko-
lay söylenen yargılar gibi gözüken bu saptama, hiç
çarpıtılmadan gerçekleri yansıhnaktadır.
Politik ahlaksızl ık, yalnız cehaletten doğmamak-
tadır. Kasaba pazannda pazarlık yaparken sergile-
nen cinlikler, imar planlanna da yansımaktadır. Ör-
neğin, Erzıncan'dakı son büyük depremden sonra
şehir merkezinin fay hattından uzaklaştınlması gi-
bi bir planlama karanna karşı çıkan bir şehrimizın
belediyesi: "Biz beledive medisi karanyla fay hat-
bnı eski yerinden uzaklaşhrdık" gibi bir iddiayı,
utanmadan ortaya atabilmektedır.
Benim gibi cumhunyetten de daha yaşlı kuşak-
lar, bu ülkede devletin var olduğu. yani toplumda
bıryaşama disiplini cerçevesıne uyulduğu güveni-
nı, yırmıncı yüzyılın ikinci yansına kadar, edinmiş
bulunmaktaydık. Oysa bu yüzyılın ikinci yansı dev-
letin, çirkin politikacılar elinde çürütülme girişimı-
nın yaşandığı bir dönemdir. Benim devletin var olu-
şundan kuşkulandığım ilk olay, 6-7 Eylül 1955 ls-
tanbul ayaklanmasıdır.
Bu olaylar komitacı kafalı politikacılann sorum-
suzca ateşlemeleri sonunda, ülkemız için bir utanç
kaynağı yaratmiştır. 6-7 Eylül 1955 günü başlatıl-
mış olan devleti çürütme girişımleri, günümüzde
Susurluk olay ları ve uzantılanyla birlikte sürüp git-
mektedir.
Eskiden kahtı recûl denen, bir devlet bunalımı de-
yimi vardı. Anlatılmak istenen, devlet adamı kıtlı-
ğı veya yokluğunun tehlikeleriydı. Yanm yüzyıldır
ülkemizde de bu deyimin anlamı gerçekleşmekte ve
arasına çok sayıda çürük politikacı karışmış olan
politikacıiar kalabalığı arasında devlet adamı sıfa-
tına hak kazananlart
etkisizleşecek kadar gürültü-
ye gihnektedir.
2.2. Planlamarun Dışlanması
Bir plan sözüdür kı, aldatmak için söylenip dur-
maktadır. 195O'lı yıllann cıvık polıtikacılan, plan
ile pilavı birbinne zorlakarıştırarak, bir insanlık dı-
şı şaka ömeği bile vermışlerdir.
Kısaca anımsayahm: "Plan, geleceği duzen an>
naalmakhr.~ Bu nedenle Devlet Planlama Teşkila-
tı kurulmuştur. Amacı, ülkenin geleceğini düzen
altına almaktır.
Bölge ve şehir planlannm yapılmasının da ama-
cı, bölgelerın ve şehirlerin geleceğini düzen altına
almaktır. Bu nedenle bu planlar, uzman kişi ve ku-
ruluşların, ehliyet sahıbi katkılanyla gerçekleşebi-
lır. Bu katkılar yalnız şehir plancısı, mimar ve mü-
hendislerden değıl. çok sayıda başka uzman kişile-
rin de katılımıyla, yapılabihr.
Plan konusunda karar vermek, belediye meclis-
lerındc bulunan. disiplının uzağındaki, yandan
çarklı kişılerın marifeti olamaz.
Ibret vericı bir olay da, 1985 yılında yaşandı. Za-
manın Başbakanı, "'Binalannkanunlarauydurula-
mayacağı, bu nedenle kanunlann binalara uyduru-
lacağT gıbı,tanhe geçecek parlaklıkta ayıp biresp-
ri bıraktı.
Son zamanlarda pek sakızlaşmış olan af konusun-
da açıklamak isterim ki: İmar aflan suçlan önleme-
ye yaramamakta, aksine suçlan teşvik etmektedir.
Halk dalkavuğu politikacı, imar aflannı da oy sa-
tın almaya yönelik etkınlıklere, şehirlerimizi ise
büsbûtün yaşanılması zor mekânlara dönüştürmek-
tedır.
Toplu yaşamanın "olmazsa oimaz" şartı olan
planlama disiplininden fırlayış, 1980 ytlından son-
raki uygulamalarla, büsbûtün kanallannın dışına
taşırılmıştır. İmar planlannm bazı bölgeleri, plan-
lann ve şehirlerin ciğerlerini sökercesine kopanl-
mış ve turistik bölgeler adı altında politikacı karar-
lannabağlı biçime dönüştürülmüştür. Böylece plan-
lama bilgi - disiplin ve ahlakı dışına kaçırılan bu
bölgelerde, çirkin politikacı keyfi takdirlerinden
doğan, uygulamalar gerçekleşmiştir. Çirkin politi-
kacı bu çalınmış yetkiyi kullanarak, turistik bölge-
ler dahil ülkeyi ve şehirleri imar çakallannın yağ-
masına açmaktadır.
Bu yıllarda imar kararlannın yerel yönetimlere
bırakılmış olması da iyi niyetli ve art düşüncesiz se-
beplerden kaynaklanmıyor. Amaç, belkı de yerel
yönetimlerde iktidar partilen merkezine bağiılığı
arttırmak ve bu insanlara manevı mi yoksa maddi
mı olduğu belirsiz çıkarlar sağlamaktan başka bir
nedene bağlanamaz. Şu ufacık sahne, olaylann ay-
dınlanmasına ışık tutacak mahıyettedir: Belediye
meclislennde imar komisyonlanna seçilen üyeler.
ötekiler tarafından candan kutlanmaktadır.
Varsayalım ki imar kararlannı verecek olan be-
lediye ve imar komisyonlarında, hiçbır gizli iş ya-
pılmamakta ve kararlar olağanüstü dürüst nedenle-
re dayandırılmaktadır.
Ama hangi bilgi ve görgüyle?...
Hangi yetenekle?..
Hiç kimseyı küçümsemek düşüncesınde değilim,
ama ülkeye yaygın onbınlerce belediye meclisi üye-
sınden kaçının planlama yetenek ve görgüsü olabi-
leceği düşünülürse, uygulamanın saçmalığı kendi-
liğinden ortaya çıkacaktır.
Küçük beledıyelerde maddi olanakların kıtlığı
nedeniyle ehlıyetı olan bir planlama örgütünün ku-
rulması, olanak dışıdır. Orta ve büyük beledıyeler-
de ise. varsayalım kı ciddi imar planlama teşkilatı
kurulmuşolsun...
SÜRECEK *