Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 KASIM 1999 ÇARŞAMBA
HABERLER
Tfangın
istasyonu
açılıyor
• Istanbul Haber Servisi -
Devlet Hava Meydanlan
lîletmesi (DHMİ)
tirafından yaptınlan
V\tatürk Havalimanı
"\angin istasyonu,
Llaştırma Bakanı Enis
Öksüz'ün de katılacağı
törenle bugiin açılacak.
Lçaklara, kaza-kınm
esnasında anında
müdahale amacıyla 1.2
trilyon liraya kurulan
istasyon 2730 metrekare
kapali alana sahip.
'Medeni Yasa
kabul edilmeli'
• Istanbul Haber Servisi -
Istanbul Barosu Kadın
Haklan Komisyonu
Başkanı Avukat Nazan
Moroğlu. Medeni
Kanun"unbazı
hükümlerinin, geçen 73 yıl
içinde yaşanan değişim ve
gelişmeler karşısında
ortaya çıkan
gereksinimleri
karşılayamaz hale
geldiğini söyledı. Medeni
Kanun tasansının
günümüz koşullannda
önemli yenilikler
getirdiğini belirten
Moroğlu, tasannın bir an
önce Meclis'ten geçmesini
istedi.
OHAL 4 ay
daha uzatrtdı
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)- TBMMGenel
Kurulu, Olağanüstü Hal
(OHAL) (OHAL)
uygulamasının 30 Kasım
1999 tarihinden itibaren
Siirt'te kaldınlması,
Diyarbakır, Tunceli, Van,
Şırnak ve Hakkân'de 4 ay
daha uzatılmasını
kararlaştırdı.
Incetahtacı için
saygı duruşu
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)- Ailesinın
istememesi nedeniyle
TBMM'detören
yapılmayan FP Gaziantep
Milletvekili Bedri '. ı
tncetahtacı için TBMM
Genel Kurulu'nda saygı
duruşunda bulunuldu.
Trafik kazası sonucu
yaşamını yitiren FP
Gaziantep Milletvekili
Incetahtacı için
milletvekilleri dün TBMM
Genel Kurulu'nda 1
dakikalik saygı duruşunda
bulundu. Saygı duruşunun
ardından milletvekilleri FP
Grup Başkanvekili Bülent
Annç'a başsağlığı
dileğinde bulundular.
Kaçak
kurslara tepki
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)- Özel Dershane
Sahıpleri Birliği Derneği
(ÖZDEBİR) Genel
Başkanı İbrahim Ankan,
son zamanlarda yasal
olmayan bazı kuruluşlann
dershane adı altında kaçak
eğitim yaptığını bildirdi.
Kaçak kurslara ilişkin
bakanlık denetiminin de
yetersiz kaldığını
vurgulayan Ankan,
"Bunlar Milli Eğitim
Bakanlığı denetiminde
değil ve kayıt dışı. Birçok
özel öğretim kurumu,
karma eğitim yapmıyor"
dedı.
Gürtuna
Almanya'ya gitti
• İstanbul Haber Servisi -
Istanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı Ali
Müfıt Gürtuna, bazı
temaslarda bulunmak
üzere dün Almanya'ya
gitti. Gürtuna, Atatürk
Havalimanı 'nda yaptığı
açıklamada, Almanya
gezisinin. 17 Ağustos
depreminden sonra
Istanbul'agelen,
Istanbul'un kardeş kenti
Köln Belediye Başkanı
Norbert Burger'e iadei
ziyaret niteliğinde
olduğunu belirtti.
YAŞ toplamyor
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)- Yüksek Askeri
Şûra'nın (YAŞ) her yıl
aralık ayında
gerçekleştirdiği ikinci
olağan toplantısı, 26
Kasım günü Genelkurmay
Karargâhı'nda yapılacak.
Toplantıda disiplinsizlik ve
irticai faaliyetlerle ilişkisi
bulunduğu saptanan 50'yi
aşkın personelin durumlan
da ele ahnacak ve gerekli
görülenlerin Türk Silahlı
Kuvvetleri (TS) ile
ilişkileri kesilecek.
Özel denetim bürolanna devredilen kamusal sorumluluklar yeni rant pazan oluşturacak
Yapdar 'şirketlere' emanet...
OKTAYEKİNCİ
"Bir iilkenin savunması nasü
5zeUeştiritemc2se, o iilkenin imar
düzeni de özel firmalara emanet
edUemez. Örneğin Trakya'yı savu-
nacak orduyu kurma görevini bir
hokfinge. ya da Güneydoğuyu ko-
ruyacak orduyu bir başka holdin-
ge ihale etmek nasıl akia bile gele-
mez ise. iilkenin geleceği demek
olan yapuaşma sürccinin denetimi
için de bu model akla bile gelmeme-
li_Çünkü.her ikiside kazanç. bek-
lentilerinin olası sorumsuz uıtum-
lanna bu-akıbnayacak kadar ya-
şamsal önem taşıyan ulusal yû-
kümlülükkrdir_*
13 Kasım 1999 günü tstan-
bul Barosu'nca düzenlenen
"Hukuk ve Depran" konulu
genış katılımlı yuvarlak masa
toplantısında konuşan Dr.
Avukat Gürsei L'stün, hükü-
metin yapı denetimini özel bü-
rolara bağlayan yasa taslağını
eleştirirken bunlan söylüyor-
du.
Gürsel Üstün'le aynı görü-
şü paylaşarak söz alan diğer
konuşmacılar da böyle bir ya-
sanın "durdurulması' gerek-
tiği konusunda bir şeyler yap-
maya karar verince, Başbakan
Bülent Ecevit'e aynı gün bir
telgrafçekildı.
Katılımcılann oybirliğıyle
onaylayıp imzalannı attıklan
telgraf metninde ise; "Bayın-
dıriık Bakanlığı'nca hazırla-
nıp Bakanlar Kurulu onayuıa
sunulan Yapı Denetimi Ne So-
rumhıiuk Kanun Taslağf nın
onaylanmadan yeniden göz-
den geçjrilmesi" dile getırildi
Hasarfa yapdarda tek-
nik ticaret'
Aslmda, bir kamu hizmeti
niteliği taşıyan imar ve inşaat
denetimıyle ilgili böylesi
"özeüestirmeri'' yöntemlerin
çözüm olmayacağı, bir süredir
"hasarh yapılann onanmr
için uygulanmaya başlanan
"yetkiM özel müşavuiik büro-
lan" nedeniyle de şimdiden
kanıtlanmış durumda.
Baymdırlık Bakanlığı'nın.
depremde hasar görmüş yapı-
' lanm " kendi olanaklanyta",
sağlamhtştırmakisteyen va-
tandaşlara özel teknik hizmet ver-
meleri için yetkilendirdiği bu özel
bürolar, 1992'de yüriirlüğe giren
"ProjeKontrolMüşavirtiği Hizmet
Yönetmeliği" dayanak tutularak
oluşturuldu.
Ne var kı aynı yönetmelik, amaç
maddesindekı vurgulamayla; "ge-
nel ve katma bütçeli kurum ve ku-
ruluşlar Ue özel idare ve belediyele-
rûT yaptırdıklan bınalara ait pro-
jelerin kontroliuğu için düzenlen-
diğinden, aynı yönetmeliğe bağlı
olarak vatandaşlara aıt hasarlı özel
binalann onanm izinlen ve dene-
timi için de "kamusal teknik so-
rumlulukiann" bu tür ticari kuru-
luşlara devnnın öncelikle "hukn-
ka aylon" olduğu gözlerden kaçı-
verdi.
Nitekim Mimarlar Odası da bu
bürolann kunıluşuyla ilgili 8 Ey-
lûl 1999 ve 14 Eylül 1999 tarihli
Bayındırhk Bakanlığı genelgesi-
nin "iptaH" için 8 Kasım 1999 gü-
nü açmış olduğu davaya ait dilek-
çede: Anayasa Mahkemesi'nin 14
yıl önceki benzer bir dönemin "ye-
minfiözelteknikbürolar'' uygula-
masını yürürlükten kaldıran 11
Aralık 1986 tarihli karanndaki şu
hükmü anımsatıyor: "Yapı izni gi-
bi işlemler kamu yönetiminin yü-
rütmekle yükümlü olduğu kamu
hizmetkrinin aslivesürekli görevi-
dir_"
Yani, Bayındıriık Bakanlığı'nın,
bir "devlet hizmetini" özelleştir-
mesi, anayasa'ya uygun görülmü-
yor-
Kaçakyapdara 'örtülü af
Bayındıriık Bakanlığı iştebu uy-
gulamayı başlatmak üzere İnşaat
MühendisleriOdası'yla Mimarlar
Odası'na gönderdiği ilk yazılann-
da, hasarlı binalann onanm proje-
lerinı ve uygulamalan denetleme
konusunda yetki vereceği teknik
elemanlan "seçebUmek" için, mi-
mar ve mühendislere bugüne dek
yaptıklan hizmetlerle ilgili "faaB-
yetbe^es" verilmesini istedi.
Mimariar Odası. bu faaliyet bel-
İĞNELİ FIRÇA ZAFERTEMOÇİN
gelerini düzenlerken, aynı belgeye
dayalı olarak yapılacak teknik hiz-
metlerde "İmar ve Koruma Yasa-
sı'naaykın (kaçak)binalariçin, on-
lan yasallaştıncı uygulama yaptl-
mayacağuu"; aynca ruhsatlı (ya-
sal) bmalarda ise o binanın ilk pro-
je müellifimn "tetif hakkı" gözetı-
lerek tadilat tasarlanabıleceğıni
"ön koşul" şeklinde belgelere not
etti. Ne var ki Bayındıriık Bakan-
lığı, yasalara uyulması konusun-
daki bu "hassasiyetinden" ötürii ve
üyelerini "kaçak uyguiamalara
aîet etmeyi önleyen" Mimarlar
Odası'na teşekkür edeceği yerde,
daha önce istediği halde bu faali-
yet belgelerini gecerli saymayarak,
mimarlıkbürolanna yetki bel-
gesi bile vermedi.
Bu "cezalandırma" sonu-
cunda ise 10 milyon nüfuslu
ve yaklaşık 30 bin rnimar ve
mühendisin bulunduğu Istan-
bul'da, depremde hasar gör-
müş binalann onanm proje-
leri ve uygulama denetimi
yetkisi sadece 500 inşaat mü-
hendisine dağıtılmış oldu...
Şimdi ellerinde Bayındıriık
Bakanlığı'nın bu yasadışı de-
netimyetkisi belgesini taşıyan
500 özel inşaat mühendisliği
bürosu, yine son uygulamay-
la 'proje üretme yetkisini' de
üstlenerek, "kendi \aphklan
teknikhizmeti kendileri denet-
leyen" bir konum içinde hu-
kuk açısından çok daha şaibe-
1i durumda vatandaşa paralı
"kamu hizmeti"(!) sunuyor-
lar.
Uyguiamaya tepki göste-
renlerden İnşaat Mühendisle-
ri Odası Istanbul Şubesi Baş-
kanı CemalGökçe de üyeleri-
nin içine itildiğı tartışmalı du-
rumu şöyle özetliyor: "Bu bü-
rolann calrşnıa manhğı sağhk-
lı değil. Bir insan hem savcu
hemdehâkimolurnıu? Birki-
şinin kendi>apüğı işi kendi de-
neoemesi bilim dışı. Bakanb-
ğın bu keyfi uygulamaya son
vermesi gerekhw_"
'Yerel Yönetimler Yasa Taslağı' konulu panel Esenyurt'ta yapıldı
^Halkın aktif katılmu sağlaıuııalı^
tstanbul Haber Servisi -
Esenyurt Belediye Başkanı
Dr. Gürbüz Çapan, yerel
yönetımlerde asıl sorunun
yetkinin paylaşılması oldu-
ğunu belirterek yerel yöne-
timlere halkın aktif katılı-
mının sağlanması gerekti-
ğini söyledi. Türkiye Mi-
marlar Odası Genel Başka-
nı Oktay Ekinci ise imar
yetkilerinin yerel kurum-
larda olması ve hazırlana-
cak yasa taslağının temel
dayanağmın dabilimsel il-
keler ve anayasa olması ge-
rektiğini belirtti.
Esenyurt Belediyesi ta-
rafından düzenlenen "Ye-
rel Yönetimler Yasa Tasla-
ğı'' konulu panel dün Esen-
yurt Belediyesi Toplantı
Salonu'ndayapıldı. Panele
Oçgöl Havzası Belediyeler
Birliği'ne üye olan beledı-
yelerin başkanlan katıldı.
Panelde konuşan Çapan,
yerel kurumlann hâlâ 1930
Oktay Ekinci ve Gürbüz Çapan, yeni yasamn nasıl olması gerektiğini anlatülar.
yılında yapılan yasalarla
yönetildiğini anımsatarak
yerel yönetimlerle ilgili ya-
salann çağa uygun olarak
hazırlanması ve yerel yö-
netimlerde belediye ile hal-
kın aktif hale getirilmesini
istedi. Dr. Çapan, yerel yö-
netimler ile ilgili hazırla-
nan yasa tasansında yalnız-
ca yönetimin. merkez yeri-
nin değıştirildiğıni belirte-
rek şöyle devam etti:
"Ankara yerine Büyük-
şehir Belediye Başkanbğı
aktif hale getiriliyor. Istan-
bul ile ilgili karariarda tek
bir kurum söz sahibi olma-
maudır. İstanbul'un >öne-
timinde bütün belediyeler
aktif halegetirilnıelidir. Yö-
netimde yerel belediyeler
aktif hale gelmeyecekse bir-
kaç tanesi birleştirilip ilce
belediyesi vapılmalıdır."
Kent yasalan yapıp kent
mahkemelennin kurulma-
sı gerektiğini vurgulayan
Çapan, İstanbul'un nerede
konut nerede sanayi bina-
lannın yapılacağının belir-
ten bir nazım planma ihti-
yacı olduğunu kaydetti.
Ekinci de imar yetkileri-
nin merkez kurumlarda de-
ğil yerelde; demokratik ve
bilimsel kurumlarda olma-
sı gerektiğini söyledi.
Ekinci, merkezi ve yerel
yönetimler arasında payla-
şımın ulusal çıkarlar adına
yapıldığını fakat ulusal çı-
karlar adına yapılmış ka-
nunlann kişisel çıkarlar
adına kullanıldığını ifade
etti. İmar planlamasinda
yaşanan temel sorunun ar-
sa ve arazi ranti olduğunu
söyleyen Ekinci, Türkiye
ekonomisinin ve siyaseti-
nin tıkanmasınm nedeninin
arsa ve arazi rantının tutsa-
ğı olan politik ilişkiler ol-
duğunu kaydetti.
Ekinci, rantı caydıncı
yaptınmlann olması gerek-
tiğini belirterek "Para ce-
zalan imarsuçtannı önleye-
miyor. Çünkü imar suçu-
nun kazandırdığı gelir ya-
nında paracezası bir hiç ka-
lıyor. Bu nedenle imar mev-
zuatında hüriveti bağlayıa
cezalara gereksinim var"
dedi.
Ekinci, bir yerin beledi-
ye olması için, nazım plan-
larında yerleşme bölgesi
olması, yasal yükümlülük-
leri yerine getirecek ko-
numda olması ile tarihsel
ve kültürel miraslan koru-
ması gerektiğini ifade etti.
'İmar pazan'
Tartışmalarbu şekılde geli-
şirken. Bayındıriık Bakanlığı
ise hasarlı yapılarda keyfı uy-
guiamalara son vermek şöyle
dursun, aynı "özeUeştirmeci
manngı*' genel olarak tüm ya-
pı denetim sürecine taşıyacak
yasa taslağına da Bakanlar
Kurulu'ndan onay bekliyor.
TBMM'nde bile tartışma-
ya açılmadan, Kanun Hük-
münde Kararname şeklinde
yüriirlüğe sokulmak istenen
" Yapı denetimveSorumluluk
Kanun Taslağı''nda, deprem
yıkımındakı temel sorun olan
"bilim dışı planlama" ve "şe-
hircilik kuraüanna aykın yer-
leşme kararlan" konusunda
hiçbirönlemgetinlmedığigi-
bi. bir binayı öncelikle "onu
tasariayan mimar ve mühen-
disin denetkmesi" gerektıği
yönündeki eviensel imar ku-
ralı da gözardı ediliyor.
Yapılaşma sürecindeki tüm
denetim yetkisini "özel büro-
lara" devreden ve özellıkle
"müteahhitiik'' konusundaki
mevcut özgürlüğe sınırlama
bile getirmeyen bu taslağın
yasallaşması durumunda;
"inşaat fîrmalan kendilerini
denetlevecek bürolan da keıt-
düeri kûrabilecekler'', böyle-
ce meslek odalannın hiç de-
ğilse kendi üyeleri üzerinde
sürdürmeye çalıştıklan mes-
leki denetim uygulamalan da
tümüyle devre dışına çıkartı-
larak. Türkiye her yönüyle bir
"imar pazarTna dönüştürül-
müş olacak.
IFI^NOKTASI I ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@turk.net
Start, Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel'in konuşmasıyla verildi: "Tür-
kiye'de enerji bitiyor. Cumhurbaşkanlı-
ğı Köşkü'nün bile bir gecede 6 kez
elektriğikesildi. Arttkdüşünün bu mem-
leketın halıni." Gumhurbaşkanı'nın ko-
nuşmasını, bir gün sonra Enerji Bakanı
CumhurErsümer'in açıklamalan izle-
di. Gazete manşetlerine yansıyan açık-
lamasında Enerji Bakanı şunlan söyle-
di: "Türkiye'nin mutlaka bir nükleer
santrala ihtiyacı var. Koalisyonda mu-
tabakat anyoruz." Hükümet ortaklann-
ca yıl sonuna kadar kesin bir karar ve-
rilmesi gerektiğini de vurgulayan bakan
ekledi: "Aksi takdirde uluslararası alan-
da inandıncılığımtzıyitireceğiz. Bundan
sonra kımse Türkiye'ye santral teklifi
vermez."
Ersümer'in açıklamalanndan anlaşıl-
dığı gibi, bazı yabancı firmalar Türki-
ye'ye nükleer santral kurma teklifi ver-
mişler. Hükümetin de bunu kabul et-
mesi gerekiyor. Yoksa, bir daha böyle
tekliflerle karşılaşamayız ve nükleer
santral kurma şansımızı yrtiririz. Bütün
bu konuşmalar, bir süredir Türkiye'nin
gündeminden düşmüş bulunan nükle-
er santral kurma projesini yeniden önü-
müze getiriyor. Yani siyasiler, bu sant-
ralı kurmak istiyoriar.
Bunca istek ve telaş, gerçekten Tür-
kiye'nin enerji darboğazına girmesin-
den mi kaynaklanıyor, yoksa işin arka-
Enerji mi Bitiyor, Yoksa!..
sında başka işler mi var sorusunu sor-
mamızı gerektirecek kadar acil bir du-
ruma işaret ediyor. Yaptığımız araştır-
ma, işin arkasında insanı korkutacak
bazı tezgâhların olduğu endişesine yol
açtı.
Önce bu telaşın nedenini soruştur-
duk. Çünkü Türkiye'nin şu anda enerji
sorunu yok. Elektrik Mühendisleri Oda-
sı Genel Başkanı Ali Yiğit, bu iddialar
karşısında şunları söyledi: "Türkiye'nin
şu anda ortaya çıkan en yüksek elekt-
rikihtiyacı 18.000 megavat/saat. Ener-
ji üretim kapasitesi ise şu anda 26.000
megavat/saat düzeyinde. Yani 8.000
megavatlık bir fazla yedek kapasiteden
söz edilebilir. Ortalama ıhtiyaçtan yüz-
de 25-30'luk bir fazla gerektiği için bu
oran çok uygun. Yani bir elektrik bu-
nalımı yok. Ama birileri, sırf nükleer
santralı kabul ettirebilmek için yapay
darboğazlaryaratabilirler Varolan kay-
nakları sınırlandırabiliher."
Ali Yiğit'e, neden nükleer santralda
ısrar ediliyor diye sorduk: "Gelişmiş ül-
keler, Sovyetler Birliği döneminde nük-
leer silahlanmaya paralel bir şekilde
nükleer enerji üretecek yatınmlara da
giriştiler. Ancak süreç içinde nükleer
santrallann ilk kuruluş üretimi, çok pa-
halıya geldiği gibi, üretim maliyeti de
çok yüksek oldu. Örneğin sudan üreti-
len enerjinin kilovatı 3,5 cente mal olur-
ken nükleer enerjinin kilovatı ABD'de
7,5 cente, Avrupa'da ise 8-12 cente
mal oluyor. Nükleer enerjişu anda dün-
yanın enpahalı enerjisi. Daha da önem-
lisi, nükleer santralın atıklannı yok et-
mek gelişmiş ülkeler için büyük bir so-
run haline dönüştü. Hem atacak yer
bulmakta güçlük çekiyortarhem de bu-
nu yapmaya kalktıklannda çok para
harcamalan gerekiyor."
Neden nükleer enerji sorusunu yeni-
den sorduğumuzda Ali Yiğit şu kârşılı-
ğı verdi: "Türkiye'ye teklifveren firma-
lardan birisi Kanada devlet kuruluşu.
Bu kuruluş önce kendi ülkesinde yatı-
nm yapmak için örgütlendi, ancak ka-
muoyunun tepkisi sonucu dışanya yö-
neldi. Geçen yıllarda, Kanada kamu-
oyunda, 'Bizim paralarımızı lobicilik fa-
aliyetlerinde kullandınız. Lobilerde yüz-
de onları birilerine verdiniz. Şimdi de
yatınm yapamıyorsunuz' tartışmalan
yaşandı. Acaba şimdi böyle bir zoria-
mayla mı karşı karşıyaytz? Lobicilik ye-
ni harcamalar mı yapıyor?"
Elektrik mühendisleri, Türkiye'nin şu
andaki su kaynaklannın yalnızca yüzde
30'unu kullandığını, kömür kapasitesi-
nin de benzer oranda kullanıldığını be-
lirttiler. Eğer diyorlar, eksik bir şey kalır-
sa, günümüzde en verimli ve temiz
enerji doğalgaz enerjisi, şu andaki dün-
ya rezervleri de bol ve her ülkeye yete-
cek durumda. Türkiye'nin nükleer ener-
jiye yönelmesi, teknik değil siyasi bir
sorun.
Ömeğin ABD, 2000 yılında 1000 nük-
leer santral kurmayı hedefliyordu. An-
cak yaşanan gerçekler bu hedefi dur-
durdu ve şu anda ABD'deki nükleer
santral sayısı 103. Bunlann da ömrünün
tamamlanması bekleniyor. Son yıllarda
nükleer santral yalnızca kamuoyu bas-
kısının olmadığı, diktatöriüklerin güçlü
olduğu Kore, Hindistan, Pakistan, Iran
ve eski Sovyetler Birliği'ne bağlı ülke-
lerde kuruluyor.
Ali Yiğit, 'Türkiye 'de elektrik bitti' söz-
lerinin tam bir safsata olduğunu belirti-
yor "Eğer bir şeyleryapmak istiyorlar-
sa, elektrik iletiminin altyapısını yenile-
yecekyatınmlaryapsıniar. Şuanda üre-
tilen enerjinin yüzde 22 'si geri teknolo-
ji nedeniyle yollarda kayboluyor. Bu-
nun dünya ortalaması yüzde 6-10 ara-
sı. Sırfbunu yapsalar önemli bir birikim
sağlanmış olur."
Sonuç olarak, 'Nükleer enerji kam-
panyasının arkasında pis kokular mı
var?' sorusunu bunca bikjinin ardından
sormak hakkına sahibiz diye düşünü-
yorum. Ne dersiniz? Bu konuyu takip
etmeyi sürdüreceğiz.
GLOBALPOLÎTİKÜLTÜR
ERGIN YıLDıZOĞLU
'Radikal-Refonmisr Zirve
Sosyalist Entemasyonal XXII. kongresinde hemen
hiçteoriktartışmaolmamıştı. Katılımcılardan birkıs-
mı bunu, "Bu kadargeniş katılımlı bir toplantıda sağ-
Iıklı tartışma olmazdı" dıyerek açıkladılar. Bu tartış-:
ma gereksinimine cevap vermek için olacak, Bill
Clinton, Tony Blair, Gertıard Schroeder, Massi-
mo D'Alema, Leonard Jospin ve Brezilya Devlet
Başkanı Fernando Cardoso, III. Yol'un 21. yüzyıl
stratejilerini saptamak için, kongreden sonra tekrar
bir araya geldiler.
III. Yol'cuların, Alema'nın ifadesiyle "radikal refor-
mizm" arayışlannı tartıştıklan toplantı, modem siya-
set teorisinin kuruculanndan Machiavelli'nin kenti
Floransa'da ve siyasi entrikalanyla meşhur Medi-
ci'lerin kullandığı bir sarayda yapıldı. "Radikal re-
formizm" gibi bir oksimorona (bir bölümü diğer
bölümünü yadsıyan ifade) anlam kazandırma çaba-
lan açısından, sanınm, bundan daha uygun bir top-
lantı yeri olamazdı...
Bu liderienn ışi çok zor doğrusu: III. Yol'cular öyle
bir siyasi çizgi istiyorlar ki, bu "hedefleri açısından
hem reformist hem de radikal", ama "yöntemlere ve
reçetelere sıra gelince, alabildığince esnek olacak"
(Liberation 22/11).
Machiavelli'nin, saptanan amaçlara ulaşmak için
gerekli araçlarda büyük bir esneklikten yana olduğu
bilinir. III. Yol'cular ise amaçlanndan daha çok, siya-
si tanfler üretmek söz konusu olduğunda ortaya koy-
duklan teorik esneklikle tarihe geçiyoriar. Daha ön-
ceki yazılanmda sosyalizmi tarif etmek söz konusu
olduğunda gösterdikleri "yaratıcılığa"', "eşitlik" kav-
ramını, nasıl büyük bir maharetle, tariflerinden dış-
lamayı başardıklannadeğınmiştım. Floransa toplan-
tısında da "reformızm" kavramı üzerinde oldukça
ter döküldüğü anlaşılıyor. III. Yol'cular tarihsel gele-
neğin etkisıyle, mutlaka "sol" ve "reformist'' olarak
görülmek, ancak Clinton'ı aralanna alabilmeyi de
becermek istiyorlar. Halbuki Clinton, ABD siyasi yel-
pazesi içinde, değil sol, libera! olarak bile bilinmek-
ten son derecede çekinen bir siyasetçi; reformizm,
sosyal'ızm gibi kavramlaria ise alakası yok.
Durum böyle olunca "ne, ne yönde ve neden re-
forma tabi tutulacak" gibi bir soru, kaya gibi ortada
kalıyor. Toplantıya katılanlann hepsi de bunu kaldır-
maya gelince çeşıtli ayakoyunlanyla kayanın etrafın-
dan dolaşmayı tercih ediyortar: "Teknolojik devrim
ve küreselleşme, malipiyasalann dinamikleri engel-
lenmemeli" (Blair), "Intemet işsizliğe çaredır" (Clin-
ton), "Kimyasal olarak saf kapitalizm kötüdür (Jos-
pin), "Yeni ekonomik tehlikelere karşı yeni araçlar
bulmak gerekir" (Cardoso), "Sol demokrasinin ala-
nı, liberal-demokratik, Hıristiyan-Katolik demokrasi
deneyimlerini de kapsar" (D'Alema). Tony Blair, işçi
sınrft ve orta sınıf kavramlannın yerine kazanan ve
kaybeden bireyler kavramını geçirmek istiyor.
Schroeder ise eşitlik hedefini değil, "vasıflandırma"
ve "işe alınabilir (kullanılabilır. sömürülebilir)halege-
tirme" amacını benimsiyor. (Le Monde 20/11)
Bu teorik ve siyasi karmaşanın içinden çıkmak,
sonra bunu geniş kitlelere anlatabilmek, hele iktida-
ra gekjikten sonra yaşamlan kötüleşmeye devam e-
den kitlelere anlatmaya devam edebiimek kotey de-
ğil. Ama, III. Yolcular'ın Machiavelli'den bir ikitaktik
öğrenmiş oldukiannı da kabul etmek gerekir. Amaç
hükümet olmak. Araçlar ise hemen her şey: Herke-
se duymak istediğini söylemek, sosyal demokrasi-
nin doğumundan önceki, bir anlamda kapitalizmin
gençlik dönemine ait görüşleri modemleşme olarak
satmak, her türiu kavramı her türiü kavramla yan ya-
na getirebilmeyi becermek, sonra da hükümet olun-
ca, burada kalabilmek için ne gerekiyorsa onu, hat-
ta popülanteyi arttırmaya hizmet edecekse, 45'inden
sonra bir çocuk daha yapmak.
"///. Yol", yaklaşım olarak yeni bir tez değil.
1950'lerde ilk "keşfedildiğinde" (Anthony Cross-
land, 1956, Future of Socialism) Keynesgil politika-
lara dayanarak kapitalizm ile sosyalizm arasında,
her ikisıne de alternatifi olarak refah devletini savu-
nuyordu. Günümüzde, III. Yol tekrar gen geldiğinde,
refah devletiyle neo-liberalizm arasında bir yer bul-
maya çalışıyor. Artık söz konusu olan, kapitalizme al-
ternatrf bulmak değil, "kimyasal olarak saf" kapita-
lizme (Jospin) bir attematrf bulmaktır. Bu evrime ba-
kınca, korkuyor ve bu akımın tarih sahnesine bir kez
daha çıktığında neyle ne arasında bir yer bulmaya
çalışacağını düşünmek bile istemiyorum doğrusu.
Tüm bunlardan, ben "sosyal demokrasi açısın-
dan " üç sonuç çıkanyorum. Birincisi, gerçekten "ile-
rici" ve "sosyal" olmak ısteyen demokratlann, sos-
yal demokrasinin bu evrımini kırmalan ve gerçek an-
lamda bir "modemleşme" (liberal bireyciliğin, zinci-
rinden boşalmış metalaşmanın krizine bir tepki ola-
rak modemleşme) aramaları gerekiyor. Ikincisi, sol
(toplumsal) olmanın ölçüsünün, toplumun çoğunlu-
ğundan, ekonomik ve sosyal olarak kendini koruya-
mayanlardan, yoksullardan ve emekçilerden yana ol-
mak, bunların gereksinimlerine öncelik vermek, salt
ekonomik siyasi olarak değil, ahlaki bir prensip ola-
rak da bunu benimsemek olduğunu yeniden keşfet-
meleri gerekiyor. Üçüncüsü: küreselleşmenin, ister
geçici, ister kalıcı olsun. sosyal demokrasi açısından,
siyasetin ve ekonomi yönetiminin birincil aracı olan
ulus devleti zayıflattığını görmeleri, ulusal bağımsız-
lığa (ülke içindeki dinamiklere ve isteklere dayana-
rak siyasi amaç oluştunmalan) küreselleşmenin yıkı-
cı etkilerini engellemeye büyük önem vermeleri ge-
rekiyor. Aksı takdirde hükümet olma şanslan, olum-
lu birplatform oluşturarak halkın desteğini kazanma-
lanna, umudu olmalanna değil, muhafazakâr parti-
lerin çökmesine bağlı olacak.
Marmara Universitesi
Türbanlı öğrenciler
smavda olay çıkardı
İstanbul Haber Servisi
- Marmara Universitesi
tletişim Fakültesı'nde
türbanlanyla sınava gir-
mek isteyen şeriatçı öğ-
renciler dün olay çıkardı.
Türbanlılann zorla sına-
va girmesi nedeniyle
okulda saat 13.00'ten
sonraki tüm sınavlariptal
edijdi.
Üniversitelerdeki kılık
kıyafet genelgesine kar-
şın dün bir grup türbanlı
öğrenci, araştırma görev-
lilerinin engellemelerini
dinlemeyerek zorla saat
13.00'te'ki "Sosyal Poüti-
ka" sınavına girdi. Tür-
banlı öğrencilerin araştır-
ma görevlilerinin uyan-
lannı dinlemeyerek sını-
fı terk etmemesi ve olay
çıkarması üzerine, sına-
va giren tüm öğrencilerin
sınav kâğıtlan "geçersiz
sayılarak". dün öğleden
sonraki tüm sınavlar da
iptal edildi.
MÜ lletişim Fakültesi
Dekanı Prof. Dr. Ünsal
Oskay. türbanlı öğrenci-
lerin diğer günlerde be-
releriyle okula girmeleri-
ne izin verildiğini belirte-
rek "Buna karşın bu öğ-
renciler, maksariı olarak
olav çıkarmak amacıyla
türbanla gelip zorla sına-
va girmişler. Bu yüzden
güvenlik nedeniyle sınav-
lar iptal edUdi" dedi.