18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2KASIM 1999SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Prof. Kışlalı 'yı da depremde ölenler gibi 'bilim düşmanı siyasi çıkarlar' aramızdan ayırdı... Curnhuriyetiüzgün ama 'aydınlanarak' kutladıkOKTAY EKİNCİ Cumhurıyetin 7 6. yıldönümünü 2000"lenn eşiğın- de kutlarken, laık ve demokratik cumhuriyetı koruya- bılmek içın. öncelıkle akJa ve bıltme dayalı "ayduı- lantna devriminiıT Türkiye'de de tamamlanması ge- reğını kararlı bır ıçtenlilde savunan Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı'yı 21 Ekım 1999 Cuma günü bombalı bir suıkast sonucunda > itirmenın burukluğunu yaşa- dık, Öte yandan. siyasal söylemlerini 1950'lerden bu yana akıl yenne ınancın. bilim yerıne de dogmalann üzenne kuranlar tarafından ülkeye egemen kılınmış kuralsız ve yağmacı imar düzeninin 17 Ağustos 1999'daki depreme teslım olan çürük ve denetimsiz yapılanyla öldürdüğü yaklaşık 20 bın yurttaşımız içın de "sorumlu'" aramaya devam edıyoruz. Kişlalı'nın 23 Ek'ım 1999 Cumartesi günü TB- MM'de başlayan \e Kocatepe Camisi'nde görülme- mış bir katılıma ulaşan cenaze törenıne, on binlerce yurttaşla bırlikte sıyası partı liderlerı, parlamenterler. hükümetın tüm üyeleri. Silahlı Kuvvetler'in üst dü- ze> komuta kadrosuy la çok sav ıda subay, bürokratlar, yerel > önetıciler. gazetecıler. sanatçılar, yazarlar. ünı- versıte mensuplan. öğrenciler ve tüm "devtet büyük- lerT katıldılar. Türkiye sankı Cumhurbaşkarn'ndan köşebaşındaki sımitçısine kadar ınanç yerine aklı. dın- sel dogmalar yerıne bilimı sav unan bir aydının. poli- tıkacının. yazann. öğretmenın ve Kemalistin arkasın- dan hep birlikte "ağrtvakıvor" gibıydi... Oy sakı aynı Kocatepe Camisi'nde. daha bırkaç gün önce düzenlenen kalabalık bır dincı toplantıda. P Ağustos 1999 depreminın Türkiye deki şeriat tehlike- sine karşı laik ve demokratik düzenı savunanlara bır "ilahi ikaz" olduğu ılen sürülmüştü. Yani depremde ölenlerin aslında bilimi dışlayan bir imar politikası- nın sonucunda değıl. bılımden ve çağdaşlıktan uzak- laşmanın yanlışından geri dönmek ısteyenlenn "Al- lah tarafından cezalandınlnıalanyla" yaşamlarını yı- tırdıkien açık açık dıle getınlebilmıştı... Dahası. yasalara göre bu "suç" nitelığindekı söz- lere "hukuk devletinin gereğjni" yapmak üzere hare- kete geçen kamu görevlılenne "tepki" gösteren ve hem "insaıuT hem de "insan haklanna" karşı acıma- sız bır sa> gısızlığı sergıleyen bu tür söylemleri *dü- şiinceözgürlüğü vedemokrasi" adına korumaya çalı- şan kimı siyasetçiler ve hatta yazarlar da Kışlah'nın cenazesinde üzgün bir yüz ifadesiyle yer alabilmiş- lerdi. .Ancak onlar "takıyye" kültürleriyle siyasal görev- ^ ^ ^ p i l a r bile. belki de "Tarih Baba" için p lan. yine aynf cenaze töreninde deprem ıçin "taktÜF-i Uahi" sözünü dillennden düşürmeyen > ılların devlet ve hükümet yönetıcüennin de eksiksiz ve en önde saf turmalanydı... Depremde binalan ve kentleri yerle bir eden arsa ve arazi rantına sevdalı bilim dışı polıtika- lann sayısız yasasına. yönetmeliğine. kararna- mesıne. genelgesine ve imar aflanna uzun si- v asi yaşamları boyunca yıne sayısız kez hıç çe- kinmeden ımzalannı atan bu "kuşaktan kuşa- ğa haşımı/daki" demırbaş yöneticilenn"suçla- nnı örtbas etme refleksi" ıçinde dile getırdikle- ri "takdir-iüahr söş lemıy le, Kışlalı' yı öldüren bombanın "susturduğu bevine" yıllardır yol gösteren ve Cumhuriyet'e de asıl kanat geren düşünceler. cenaze törenıne say gının gereğı o günlük aralarındaki çelişkiyi bir kenara bırak- mışolabilirlerdi... Ama deprem eger eerçekten takdir-ı ilahiy- se. -îiahi takdirin" de P Ağustos 1999'daki "ikazT için Türkiye Cumhuriyeti'nin donan- masının bulunduğu Gölcük'ü seçtiğıni söyle- mek. aslında "birbirini tamamlavan" ve yılla- ra dayalı bır "siyasal ittifakın" da son derece uyumlu "ortak** davTanış geleneğıni bır kez da- ha sergılemekten başka bır şey değıldı... Kimbilir belkı de o bombay ı yerleştırenler de Türkiye'nın •*engetişmiş"(yanı.planı yadsıyan ve Atatürk dönemınin dengeli kalkmma ılkesi- ni dışlayan rant ve yağma yatınmlannın en çok gerçekleştırildıği) bölgesınin aslında ne denli "çürük" olduğunu kanıtlayan depreme takdır- ı ilahi dedikten sonra, bu takdinn aynı zaman- da "ikaz" amaçlı kullanıldığına da ınanarak. 17 Ağustos 1999 sabahı enkaz altında kalmayan Kışlah'nın "bu cezalandırmadan" kurtulması- na tahammül edememışlerdi. Nasıl böyle olabild»?' Peki. acaba Türkiye bu hale nasıl geldi? Kalkmma ve şehırcılik politikalanna tıpkı çağdaşı olan Batı ülkelerinin 19. yüzyılm orta- lanndan itibaren yaptıklan gibi "önce planla- ma" diyerek başlavan cumhunyetin 76. yılın- da 7.4 büyüklüğündeki bır depremı "vüzyıİın fe- laketine" dönüştüren "plansızyer seçimleri'" v e "kuralsız kentteşme" Türkıye'yı nasıl tutsak alabıldı. Dahası. aynı felaketin bir daha yaşanmama- sı içın bu "akıl ve bilim dışT imar düzenıni sor- gulamak yerine "yazgT olduğunu ıleri sürebi- len v e üstelik bu tür söylemleri yakalanna "Ata- türk rozeti" de takarak dile getirebilen yöneti- cıler. çağdaş uygarlığı > akalama yürüyüşünde- ki ılk adımlannı "aydınlanmayla r atan bir hal- kın oylannı nasıl alabildiler ve hâlâ da alabili- yorlar?.. Belkı hepsinden önemlisı de "AnadohT de- nilen şu uygarlıklar coğrafyasını "yeryüzünün depreme en dayamklı tarihsel binalanyla beze- miş binlerce >ıllıkbir mimarükve >apı sanatı ge- leneğinin" yerinı nasıl çürük ve çarpık bır inşa- at salgınına bıraktığı, hatta insan yaşamını da rant uğruna hiçe sayan bu kültür yoksunu sal- gınm siyasal teşvikçisı ve sorumlulannın da ta- rihındeki mükemmel yapı geleneğıyle övün- meye devam eden bir halkın "demokratik ter- cihİeriyle" nasıl ıktıdarolabildikleridir... Işte bu gibi sorular. Türkiye'nın hakkj olan "sağlam ve insana saygıh yapuaşmava" yönelik önlemlerin alınması çabalannda da özlenen ba- şanya ancak "takdir-i ilahici" siyasetler yerine. cumhunyetin bilimi rehber alan kuruluş yılla- nna ışık tutan aydınlanmacı dünya görüşünü veniden bu ülkenin yönetımine kazandırmakla ulaşılabılecegı gerçeğı. teknik tartışmalann ara- sında hep "unutulduğu" içın, yıne her deprem- Eğer Kışlalı nın so/üne uyulup. avdınlanma bılıncinden uzaklaşılmasaydı. depreme dayanıksız yapılaşma da böylesine yaygın bir imar dttzeni haline gelmezdi. .kıl yerine kör inancı. bilim yerine dogmalan sa\ıınan gerici ve rantçı siyasetler, yıllardır "takdir-i ilahi" diyerek uyguladıklan plansız ve kuralsız imar politikalanyla depremi felakete dönüştürmekle kalmadılar; aynı "aydınlanma düşmanı" reflekslerini Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalf yı "susturarak" da gösterdiler. Şimdi Cumhunyetin 76. yılını kutlarken. işte bu gerçeği çok daha açık olarak görüyoruz ve üzüntülerimizi •'aydınlanma" ile bütünleştirerek 2000'li yıllan yine umutla karşılıyoruz... den sonra yanıtsız kalıyor... Sözgelimi depreme yenilen on binlerce bina içın binlerce müteahhıt, mımar ve mühendısın "tümü" beceriksiz, ihmalkâr ve hırsız olamayacağına göre. yine on binlerce binayı yerle bır eden bilim düşmanı sıstömin "siyasal sorumlulannı sorgulamak" yerıne, beş-on teknik elemanı ve toplumuu eıı çok tepktsmi toplayan kimı popüler müteahhitlen yargılayarak "ra- hatlajabüen" bir kamu vıcdanının ulkenin esenlığı açısından nasıl güvence olabileceğı de "hukukun" bı- le ılgı alanı dışında bırakılabıliyor... Bütün bu sorulara neden olan gelışmelerin. öyle 76 vılda bıle değil, »adece "40\ilda" Türkıye'ye musal- lat olduğunu, çünkü bugün "nasıl olabilir" denılen polıtıkal^rın ve uygulamalann hemen tümüuün, *l95ft'lepden sonra" siyasal egemenliğe kavuşruğu- nu. bu yapılırken de elbette ılk ış olarak cumhunveti kuran aydınlanmacı ilkelerın "terk edilmesi" >önün- I t a l y a n b ü y ü k e l ç i s i n d e n v i J i l i ğ i â y a r e t . ^ ^ Ziı-vesi'nde İtatya'nın Türkiye'nin AB üyeliğine adaylığını destekleyecegini beiirtti. Büyükelçi Surdo. dün İstanbol Valisi F.rol Çakır ve Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfıt Gürtuna'yı makamlannda riyaret etti, Büyûketçi Sur- do ya zharetinden dolayı tesekkür eden ve \eni görevinde başanlar dile>en Çakır, "Türkhe ile İtaha arasındaki Sşkiler her açıdan geliştirilmelidir. Bu iltşkiİerin geliştiriimesine İstanbul da önemli katkılar sağtavacak" dedi. Operasyonda çok sayıda silah ve patlayıcı ele geçirildi 6 IBDA-CTi tutuklandıİstanbul Haber Servisi - Gazetemiz yazan Prof. Dr. Ahmet Taner Kışla- fc'yı yitirdiğimiz bomba- lı suikastı üstlenen şeriat- çı terör örgütü ÎBDA-C'ye karşı operasyonlannı genişleten İsıanbui polisi. 14 kişiyı çok sayıda sijah ve patlayıcı ile birlikte gözaltıea aldı. İstanbul DGM'ye sevk e4ilen ki- şilerden 6sı tutuklanarakjcezaevi- negönderildi. Yetküiler. tutuklaaan grubun Kışlalı cinayeti ile ilişkile- rinin saptanamadığmı belirtirken kaldıkları yerlerde ele geçirilen "Toshiba" marka piUenn. Kıslalı suikastında kullanıian bombanın pilleri ile aynı marka ölmasının bir önemi olmadığını vurguladılar. îstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü yetkiîileri. Esenler'de çeşitli bombalama eylemleri ger- çekleştiren ÎBDA-C terör örgütü üyelerinin, mahkemece yayını dur- durulan Furkan dergisinde buluş- tuklannı ve YÖK'ün kuruluş yıldö- nümü olan 6 Kasrm<la da bomba- lama eylemleri yapmaya hazırlan- dıklannı vurguladılar. Gözaltına alınan İBDA-C üyele- riyle birlikte 7.65 milimetre çaplı 4 tabanca, bu silahlara ait4 şarjör ve 14 adet fişek, 1 adet Yıldız marka • Emniyet yetkih'leri, yakalanan grubun gazetemiz yazan Ahmet Taner Kışlalı syikastıyla ilişkisinin tespit edilemediğini söylediler. av tüfeğı ile bu silaha ait 12 adet fi- şek, 4 adet bomba yapımında kul- lanümak üzere hazırlanan boru. 30 kilogram patlayıcı yapımında kul- lanıian kimyasal madde. 2 adet gaz tûpü, 2 adet yanıcı madde. 2 adet "Rambo" bıçağı. 250 gram barut. bomba yapımında kullanıian ince odun talaşı. bol miktarda örgütsel doküman ele geçirildiği belirtildi. Yaptıklan eylemler Polis, gözaltına alınan IBDA- C'HJerin eylemlerini ise şöyle sıra- ladı: Esenler Atışalanı Birlik Köp- rüsü üzerine bomba süsü verilmiş paket bırakılması, Esenler"de bir lo- kantanın camından içeri fitil ateş- lemeli, parça ve basınç etkili boru bornba atılması ve rneydana gelen patiama sonucu işyerinde maddi hasaroluşması, Esenler'de birkıra- athaneye basınç tesirli bomba atıl- ması sonucu hasar verilmesi, Esen- ler'de park halinde bulunan biroto- mobilin üzerine bomba süsü veril- miş paket bırakılması. Esenler'de bir Tekel bayiine boru tipi bomba atılarak hasar verilmesi. îstanbul DGM'ye sevk edılerek cumhuriyet savcı- ları SuudiGünerve Muzaf- fer Vümaz tarafından sor- gulanan 14 kışiden 8'i serbest bıra- kıhrken İstanbul 4 No'lu DGM'de hâkim karşısına çıkanlan Mahmut Çankar. Ali Yiğit. L'fuk Alnnbaş, Yahya 'Nıldının, Sadi Zengin ve Cem Yılmaz yasadışı örgüt üyesi olmak suçundan tutuklanarak ce- zaevine gönderildi. Üst düzey bir emniyet yetkilisi, gazetecilerin. Kışlalı suikastında "Toshiba" marka pillerin kullanıl- dığı. bu operasyonda yakalanan ki- şilerle birlikte aynı marka pillerin de ele geçirildiğini hatırlafması üzerine, "Bu marka pilter piyasada bulunabiliy or. O nedenieher iki ola- ya ilişkin bağlanü kunnak ınüm- kün değjr dedi. Yakalanan grubun. gazetemiz yazan Kışlalı suikastıyla ilişkisinin tespit edilemediği beİirtilirken so- ruşturmayı yürüten Ankarajandar- masının. bombanın yapısma ilişkin tstanbul Emniyeti'ne resmi olarak hiçbir bilgi vermediği. bu nedenle basın yoluyla öğrenilen detaylar üzerinden çalışma yapabildiği açık- landı. de hemen her şeyın yapıldığını.. nedense kimse anım- satmıyor... Korkusuz gelecek kuşaklar. tarihi bizden çok daha objektifdeğerlendirecek ve örneğin Ulusal Bağımsız- lık kazanıldıktan sonra Türkçe okunmaya başlanan "ezan"ın veniden Arapça okunmasını sağjayan siya- si görüşle. kentlere kültür kimliğini veren tanhi evle- nn "kat karşılığı inşaat" uygulamasıyla toplu olarak yıkılıp yerlenne en az yıne Arapça kadar bu ülke in- sanına yabancı "kisiliksizapartmanlann" yık- yap-sat formülü içmde dikılmelennı başlatan siyasi erkin "aynı" olmasındakı sosyo-ekono- mik ilişkilen bizden daha ıyi görebilecekler. Benzer şekılde; .Anadolu'nun hemen herkö- şesıne dengeli bir şekilde dağılan Köy Ensö- tüleri'nı kapatanlarla yine Anadolu'nun he- men her bölgesıne "sanaNİnin" de aynı denge ıçinde dağılımı politikasına son verenlerin ve böy lece ulusal kalkmma yerine "bireysel zen- ginleşme" tercihi ıçinde yatınmlann sürekli batıya yapılmasını başlatarak, miljonlarca in- sanı üst üste y ığılmış birçarpık kentleşme için- de 1999'dakı depreme teslim edenlerin de "a>- nı shasetin kadmlan" olduğunu yine bizler- den çok daha ılen bılinçle irdeleyebılecekler... Hele. yıne cumhunyetin coşkusuyla ve dört elle sanldığı "deminohı politikası^nın 20 yıl- lık efsanevi kazanımlarını bıle körlenmeye terk ederek. bu ülkey 11950'lerden sonrakı ka- rayolu tutsaklığına sürükleyen ABD'nm Marshall Yardımı planı ve bu "yardıma" (!) göbeklennden bağlanan "miffi>etçi ve muha- fazakâr" sıyası iktıdarlar ile örneğin Istan- bul'dakı ılk "yeşil alan yağması" olarak imar planına aykın hükümet karanyla gerçekleşen ve inşaatı da y ıne Marshall yardımıyla yükse- len Hilton Oteli yer seçiminın yine aynı sıya- silerce gerçekleştirilmiş olmastndaki "iüşki- yi" de bizden daha ıyi görebilecekler... Bütün bunlardan ötürü de şimdi Ahmet Ta- ner Kışlah'nın cenazesine katılarak "Atatürk- çü olduklan" ımajını vermeye çalışan sayısız sı> asetçı arasında. örneğin daha bırkaç ay ön- ce "yabancı sermayeve tahkim güvencesi veril- mesini" eleştirenler için "Bunlar Hilton'a da karsrvdılar" diyebılenlerin bulunmasını: ya da sözgelimi Gölcük'tekı SEKA'va aıt bır "kıyı fıdanlığma" otomobil fabrikası kurulmasını yanlış bulanlan "Böylesi bir yatınma Çanka- ya'>ıda\'eririm'*şeklındeyaınıtlayabilenlenn en önde yeralmasını: dahası yıllardır "pian ye- rine pilav'" söylemiyle kalkmma ve kentleşme- de plan kavramını halkın gözünden düşürüp "Gecekonduya katçıkma izni vereceğiz" diye- rek de mımarlığa ve mühendisliğe saygı kül- türünü "yağmayı toplumsaUaştırarak" tarihe gömen siyasi anlayışların hemen tüm temsil- cılennın de aynı "gösteride" tam boy gövde göstermelenni yıne bızlerden çok daha "ra- hat" değerlendırebilecekler... Çünkü o gelecek kuşaklar, hem Prof. Dr. Ahmet Kışlah'nın, hem de onun "öğrencileri- nin" yetiştirdığı, yıirekleri insan ve yurt sev- gisiyle dolu kuşaklar olarak, "toplumu aydın- latma" nöbetlennı daha ileri ve gelişkin bır "cumhuriyet bilind"' içinde devralacaklar... Depremı felakete dönüştüren bıhm ve akıl dışı politikalann kurbanı olan yurttaşlanmız- la aynı "sömürgen" politikalann bu ülkede ar- tık son bulabümesi için "Kemalist ilkelerin- den" asla ödün vermeyen Ahmet Taner Kış- lalı ve diğer tüm "devrim şehMerimizin'*, ay- dınlanmaya düşman çağdışı sıyasetin "ortak çıkarlan" için yaşamlannı yitirdikleri gerçe- ğinı "ulusalbilince" de taşıyacaklar... Böylece. sadece "depremle birlikte yaşa- mayı" öğrenen degıl. bunu öğrenmeyi bile yıl- lardır "engelleyen" gerici, yobaz ve yağmacı polıtıkalarla birlikte artık "yaşanamayacağı- nı" tarihten ders alarak kavrayan ve topluma da kavratan "cumhuriyet aydınlarT olarak da Anadolu'nun binlerce yıllık kültür bırikımıne yakışır bir "çağdaş uygarlık" coşkusunu bu ülkeye kazandıracaklar. DUZYAZI ORHAN BİRGİT Çiller mi Kazanıyop? Rakipleri mi Kaybediyor? 20 Kasım çjünu Ankara'datoplanacak olan Doğ- ru Yol Partisi Buyük Kongresi'nin sonucu, özellikle önceki günku İstanbul il Kongresi ile neredeyse be- liıiendi.îstanbul örgütünün buyük kongreye gönde- receği 79 delegenin tamamının Tansu Çiller'den yana olduğu gerçeğinin, parti ıçi muhaliflerde mo- ral bozukluğu yarattığı saklanmıyor. Oysa bu partideki çok kimse, özellikle 18 Nısan seçimlerindeki hezimetten sonrakı günlerde yenil- ginın baş sorumlusu olarak gördukleri genel başka- nı koltuğundan indirerek, DYP'ye merkez sağdaki eski gücünü kazandırabileceklerinı umut ediyordu. O günlerin bu siyasi meteorolojı tahminlerini ger- çekçi bir biçimde gözlemleyen Çiller aılesi, ilkönle- mi olağanüstü bir kongreye gitmek isteyenleri oya- layarak, zamanı kendi lehlerine kullanmanın çare- lerini aramakta gördüler. Şayet Tansu-Ozer Çiller çiftindeki hırsın yansı, karşıtlannda da bulunsaydı. DYP Kongresi'ni se- çim yenılgisınden hayli ötede bir tarihte toplamak fikri, parti liderliği açısından sonuç verecek bir çö- züm olmayabilirdi.(ep) Ama onlar kongre tarihini çü- rümeye biraktırırken parti içı muhalefet de ünlü ağustosböceğı-karınca öyküsünde olduğu gibi, yan gelip yatarcasına tam bir tevekkül içine düştü. Dü- şününüz: Bugün 2 Kasım Salı ve tam on sekiz gün sonra toplanacak büyük kongrede, Tansu Hanım'ın kar- şısına muhalefetin genel başkanı olarak çıkartılacak partilinin kim olduğunu bilen yok! Oysa son genel seçimlerden önce bile Çiller aile- si ile yollannı ayıran ve ayırmakta ne kadar haklı ol- duğunu da 18 Kasım'da sandıklardan çıkan oylann tutarı ile gösteren Necmettin Cevheri'nin. Doğru Yol'u derleyip toparlayabıleceğını düşünen ve söy- leyenlerin sayısı hiç de az değildi. Bu düşüncenin sahıpleri, Cevheri'nin örgütçülü- ğü ve uzun siyasi geçmişine karşın üzerine heıtıan- gi bir şaibe bulaştırmamış oluşuna değinmenin ya- nı sıra parti için en az bunlar kadar önemli bir baş- ka özel duruma daha işaret ediyorlar ve Cevhe- ri'nin, Demirel'in de güvenini taşıdığını söylüyotiar- dı.(ep) Arkasında 1960 öncesinın Demokrat Partisi, 1980 öncesinin de Adalet Partisi bulunan bir poli- tik hareket için bu tür bır bağlantının azımsanmaya- cak ölçüde büyük birgüç kaynağı olduğu yadsına- maz. Unutmamalı ki o gücü, kendisi Çankaya'ya çı- karken "Baba". partinin bugünkü genel başkanı Tansu Hanım için kullanmıştı. Ama o Cevherı, Urfa'da seçimlen çok kolay ka- zanmasına ve kendi dışında üç DYP'liyi daha TB- MM'ye getirmesine karşın. aday olduğu Istan- bul'dan pariamentoya güç bela ve o da CHP'nin ba- raja takıian oylanna dayanarak gelebilen Çiller kar- şısında o gün bugündür aday olduğunu söyleme ce- saretini bulamadı. Cevheri bu cesareti bulamazken, hemen her Al- lah'ın günü 20 Kasım için hazırlık toplantıları yapan parti içi muhalefet de örgütlenip. dertenip toparla- nıp belirii bir lıder adayı etrafında çıkabileceği umu- dunu veremedi. - ^. •^_* s " Büyuk kongreye bir başka şaibeslz DYPTı, Kök- ^al Toptan'ın genel başkan adayı olarak çıkacağı- nı söyleyenler ise sabık Bartın Milletvekili ve eski Mil- li Eğitim Bakanı'nın. 18 Nisan'dapariamento dışın- da kaldığını unutmuş görünüyorlar. Gerçi Köksal Toptan'ın o yenilgisinin asıl suçlusu. partinin genel stratejisinin sorumlusu olan liderdir; ama ne olursa olsun, TBMM'nin şu andadördüncü mü, yoksa be- şinci partisi mi olduğu tartışılmakta olan DYP'de yeni liderin gerektiği anda Meclis kürsüsüne çıka- bilecek bir konumda olmasını delegeler elbette is- teyeceklerdır. Partamentoda temsil edilen partılerde liderin mil- letvekili kimliğine sahıp olması zorunluluğunun bir başka yönü de aksi halde parti grubuna başkanlık edecek kimse ile arasında ister istemez bir çekış- me yaşanacağı ve genel başkanın Meclis kulislerin- de oturup hem örgütü hem de parti grubunu yönet- mekte zaman zaman büyük güçlükler çekeceğidir. Şunun şurasında büyük kongreye iki hafta kadar bir süre kaldığı halde Tansu Hanım'a karşı bir aday çıkarmakta birieşemeyen muhalefetin dağınık go- rüntüsü kadar, Tansu-Özer Çiller çiftini mutlu kıla- cak bir başka fotoğraf acaba var mıdır?(ep) Ve asıl ilginci, öyle bir fotoğraf, bugünün zor bela yüzde 12'lik birtrend yakalamış olan Doğru Yol'unu, bun- dan sonra nerelere götürebilecek, bugün bir araya gelmesinı beceremeyen kimi anlı şanlı politikacılar, kendi vicdanları ile ne tür bır hesaplaşmaya girişe- ceklerdir? Ve Oktay Kurtböke de.. Cumhuriyet, birçına- nnın daha devrildiğine tartık oldu. Her açıdan mükemmel bir Cumhuriyetçi, çok iyi bir gazetecı, başarılı bir meslek içi eğitim uzmanı olan Oktay Kurtböke, uzun zamandan beri bizleri alrştıra alıştıra, sonsuzluk yolculuğuna çıktı. Ailesinın ve Cumhuriyetçilerin başı sağ olsun. Faks:0212 677 07 62 E-Mail:orhan.birgit" do.net.tr. Özdemirden İBDA-C acıklaması 6 Bir yıl içinde 35 eylem ayduılatıldı' İstanbul Haber Servisi - İstanbul Emniyet Mü- dürü Hasan Özdemir, şe- riatçı terör örgütü tBDA- C'ye yönelik olarak 1998-I999yılıiçensinde düzenlenen, 20 ayn ope- rasyonda 166 kişinin ya- kalandığını ve 35 eyle- min aydınlatıldığını be- lirtti. istanbul Emniyet Mü- dürü Hasan Özdemir. tB- DA-C'li teröristlerin. "Kendiliğinden Zuhur Diyalektiği'' adı altında 3 ila 5 kişi bir araya geldik- lerini ve gece aynı yerde kalıp sabahleyin belli bir yerde yasadışı eylemler gerçekleştırdiklenni vur- guladı. Özdemir. şeriatçı terör örgütü tBDA-C'nin halen cezaevınde tutuklu bulunan elebaşısı Salih Mirzabejoğlu'nun ı Salih îzzet Erdiş) talımatıyla 1999yıhnı "fetih viir ı- lan ettiğini beiirtti. İB- DA-C'nin. mevcut ana- yasal düzeni yıkarak ye- rine şeriat esaslanna da- yalı " Büyük DoğuBaşyü- celik Devleti"ni kurmak amacıyla örgütlenme ça- lışması içine girdiğini ıfa- de eden Özdemir, örgü- tün, cephe faaliyeti olu- şumlannı tamamlayarak eylem gerçekleştirmek için. bomba yapımında kullanıian malzemelerı sağladığını, Istanbul'un çeşitli semtlerinde birçok bombalama eylemleri gerçekleştirdiklerini an- lattı. Özdemir. İBDA- C'ye yönelik 1998 vc 1999 yılı içerisinde dü- zenlenen 20 ayn operas- yonda 166 kişinin gözal- tına alındığını söyledı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle