18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2KASIM 1999SALI HABERLER DUNYADA BUGUN ALİ SİRMEN Yıldızın Parladığı An Pazartesi günü gazeteye geldiğimde aldım Oktay'ın ölüm haberini. - Ne olur bir gün de iyi bir olay duyalım, dedim haberi veren dostum Fikret İlkiz'e. Ama yalnız vardığım yaş değil, içinde yaşadı- ğım ülkenin şu andaki konjonktürü de böyle bir şeye elverişli değil. 1999 Türkiyesi'nde olsa ol- sa. günübirlik, küçük mutluluklar duyabilirsiniz. Bahçede şakıyan bir kuş, sonbaharın yarısını aşıp kışa doğru yöneldiğiniz, karanlığın 17.30'da bastırdığı bir akşamüstü, yazdan kalma günün sonunda nefesınizi kesen bir gurup... Evet, beklentilerinizi abartmayın, küçük mut- luluklarla yetinmeye bakın, derim. Yanlış anlaşıl- masın, yılgınlıktan söz etmiyorum. Tam tersine, küçük mutlulukları yakalamak, aydınlanmanın tekrar karanlığa çevrilmek istendiği bir dönem- de. yılgınlığa düşmemeyi kolaylaştıracak biryön- temdir. lonesco'nun, herkesin gergedanlaştığı ortamı anlatan oyununun kahramanı Beranger, toplum- daki yalnızlığına karşın haykırıyordu: "Hayırtes- lim olmayacağım! Direneceğim! Son ve tek kal- sam da insanım ben, insan!" Ama inanın, korkunç yalnızlığın acısını dindir- mese bile, azaltmaya yarasa da insanlık bilinci, insanın yine küçük mutluluklara gereksinimi var. * • • Oktay'ı hem sevdiğim. hem de Beyoğlu'nun ortasında bir hapishane olarak algıladığım, genç- liğin ilk adımlarını dışardaki yaşamdan kopuk olarak attığım, Galatasaray üsesi'ndeki yatılı ög- rencilik yıllarımda tanıdım. Demek ki 46 - 47 yıl önceye uzanıyor tanışıklığımız. O zamanlar dolu dolu şen kahkahalar atardı. "Güreşçi Oktay"Ğ\ o. Kendine spor dalları ara- sında güreşi seçmişti. Zamanla güreş kaptanlı- ğına kadar yükseldi. Demek ki yöneticilik yanı da- ha o zamandan belirmeye başlamıştı. Seçtiği sporun fizik gücü öne çıkarması gibi in- zibati görevleri üstlenmesine de neden oluyor- du. Örneğin sinema günlerinde, o zamanlar adı "Konferans Salonu" olan bugünkü Tevfik Fikret Salonu'nun kapısını tutarak, biletsiz girmek iste- yenleri engellemek gibi. Tabii gerçekten parası olmayanları kayırırdı da arada. Oktay ile fazla dostluğumuz olmadı okul sıra- sında. Zaten o benden iki sınıf da büyüktü. Sonra, 1974 yılının nisan ayında Cumhuriyet'te çalışmaya başladığımda oluştu ilişkilerimiz. O Genel Yayın Müdürü idi, ben de köşe yazarı. Kimi zaman yakınlaştık birbirimize, kimi zaman uzaklaştık. Kimi zaman aynı görüşleri paylaştık, kimi zaman tartıştık, hırlaştık. • • • Ölüm bir sürü anıyı üşüştürüyor insanın aklına. Benim Oktay dendiği zaman ilk aklıma gelen şey, 1971 'den bu yana geçen 28 yılda hep aynı kal- mıştır. Dönem 12 Mart. llhan Selçuk "Tanzimat Ka- fası" başlıklı yazısı dolayısıyla tutuklanmış. Yasa gereği yazıişleri müdürü olan Oktay da.... Selimiye Kışlası'nda duruşma salonu yapılan odaya girerken çözdüler ikisinin de kelepçeleri- ni. Biz onları, dinleyici yerınden izliyoruz. Bu ara- da, Oktay'ın, basit bir hukuki savunma yapma- sı, daha doğrusu "Ben bunda suç unsunı fark edemedim" yollu bir savunma ile işi geçiştirme- si halinde, onun salıverilecegi haberini de almış- tık. Bu öneriyi dolaylı yoldan onun da kulağına fısıldadıklarını da biliyorduk. Merakla bekliyorduk Oktay'ın ne diyeceğini. Sıra ona geldiğinde. salonda çıt çıkmıyordu. Oktay'da ıse ne mazeret beyan edecek, ne afdi- leyecek bir hal vardı. Tam tersine, meydan oku- yordu. Baskıya, hukuk dışı davranışlara karşı, başı dik, meydan okuyordu. "Neymiş llhan Selçuk'un suçu" diye soruyor ve sonra yazıda yazdıklarmın hepsinin gerçekleş- tiğini bağıra bağıra söylüyordu. Savunma şu sözlerle tamamlandı: "llhan Selçuk bu yazıyı 20 kere getirse yazıiş- leh müdürü olarak onu 20 kere basanm." Tabii tahliye mahliye suya düştü, duruşma bi- tince her ikisini de tekrar kelepçeleyip, tekrar ha- pishanelerine götürdüler. Ama o gün Selimiye'nin karanhk duruşma sa- lonunda, 12 Mart'ın boğucu baskı ortamında. tarihte yıldızın parladığı anlardan birini yaşadım. işte budur bana Oktay Kurtböke'den kalan en silinmez anı. Bir tek bu olay bile Oktay'ı 62 yıl dünyada kel- le gezdirenler kategorisinden ayırıp, ne yazık ki bugünlerde sayısı giderek azalan "adam"larsta- tüsüne katmaya yeterdi. Nur içinde yatsın! Taziye defterinden: Biz aydmlığını yükleyip omuzlarımıza, söz veriyoruz, alnımız yukarda. Teşekkür ediyoruz senin sesinle; "Tann'nm kullandıkları ile Tann'yı kullananlan ayırmamızı daha kolaylaştırdığın için..." 'Söylemlerini bayrak yaptık'Handan Kümbedioğlıı (TRT tstanbul Haber Müdürlüğü): Sevgili Kışlalı... Sen giderken umut yorgun düştü. ama yenilmedi. Çalmak için ışır yüreğini köstebekler kaldınp kana boyalı başlannı. kayboldular kendi karanlıkJannda. Biz aydınlığını yükleyip omuzlanmıza, söz veriyoruz. alnımız yukarda. Teşekkür ediyoruz senin sesinle; "Tann'nın kullandıkları ile Tanrı'yı kullananlan avırmamızı daha kolaylaştırdığın için-" Mefaret Erdoğmuş (E. Öğretmen): Sevgili Hocam: artık yazılannızı okuyamayacağım. Içim sızlıyor. size, Uğur Hoca'ya ve daha nice aydınlanmıza. Yolun açık olsun. Bayrak biz gençlerin elinden düşürülemeyecek. Av. Sema Kendirci (Türk Kadınlar BirliğiGen. Bşk): Sevgili Cumhuriyet; laiklığın. demokrasinin, cumhuriyetin yılmaz savunucusu degerli hocanızın kaybından duydufumuz acı sonsuz. Sizlere başsağhğı diliyoruz. Ancak şunun da bilinmesini istiyoruz ki; asla yalnız değilsiniz. Daima öldürülenlenn söylemlerini sizinle birlikte bavTak yapacak dostlannız var ve var olacak. Ulusumuzun başı sağ olsun. Abdullah Emre İkri (Eski CHP Niğde Senatörü): Degerli Cumhuriyet ölmezler arasına kanşmıştır. Anılarımız. yüreklerimizde ve belleklerımizde taptaze. Hiçbirinizin boşuna ölmediğinizi göreceğimiz günler yakındır. Önünde saygıyla eğiliyor. alnından öpüyorum. ArifÇavdar(ATASEV Bşk.): Sevgili Dostum. erdemli ve zarif kişiliğinle bayragı hep önde taşıdın ve fakat davanın bayraktan olduğunu hissettirmedin. Pek az kişide görebildiğim eşsiz tevazuunla herkese örnek oldun. Doörusu. hedeflerini sana yöneltmekle I2'den vurdular. Sıradakiler nöbetini devir aldılar. Giderek sayıları artan bu inançlı kitle hayattayken sen rahat uyu. Tanrı ulusumuza sabır \ersin. Kurucularından birisi oldugun ATASEV ebedıyen yasatılacaktır. Dinçer Sümer Sevgili Kışlalı, acımız, anlatılabilir gibi değil. Ardında bıraktığın ışık. gücümüzü. umudumuzu, yarınlara inancımızı aydınlatıyor. Şimdi. bu ülkenin insanlan olarak. daha bilinçli ve sorumluvuz. Rahat uyu güzel insan. tlyas Aslan (E. Astsubay, ADD üyesi): Türkiye çok degerli bir bilim adamını daha şehit vermiştir. Bu şehidimiz gerçek bir Atatürkçü. gerçek bir Kemaiist idi. Saygıdeğer Kışlalı sizi hiç unutmayacağız. Sayın savcıyı suçlayarak Merve Kavakçı'yı genç yaşında aynlacaklar. Ekrem Güldoğan; Sevgili güzel insan. seni katlettiğini sanan karayobaz çetesi yaratmak istediği karanlıkta boğulacaktır. Senin ilkelerin ilkemiz. hedeflerin hedefimiz olacaktır. Dün Uğur Mumcu'yu katledenler farkında olmadan binlerce Mumcu yarattı. Seni öldürdüğünü sanan insanlar da bugün milyonlarca Kışlalı yarattılar. Düşünce ve fikirler ölümsüzdür. Sen her zaman kalbimizde yaşayacaksm. Güner Erçin, A. Kaya, V. Bozkurt: Sayın Kışlalı, eğitimci olarak inandığın fikirlerle genç beyinleri eğıtmeye devam ediyoruz, edeceğiz. Zincirden kopma yok! Kalbimizdesin, rahat uyu sevgili hocamız. Yusuf Çam: Büyük devrimci, güzel insan. Ruhun şad olsun. Aydınlan öldürülmüş memleket, baykuş sesleri gelen viraneye benzer. Nur içinde yat. Sadi Somunouoğlu (De\ let Bakanı): Ülkemizın yetiştirdiği degerli bir bilim. fikir \e sıyaset adamını menfur bir saldın ile kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz. Öyle zannediyorum ki bu cınayet Türkiye'nin huzurunu bozmak isteyenlerin eseridir. Şiddetle kınıyor, suçluların bir an önce yakalanmasını diliyorum. Dr. Nazif Topaloğlu (DSP Mugla cumhurivete. laiklige, devrimciliğe yapılmıştır. Biz Kemalistler sizden aldığımız ışığı daha da ileriye götüreceğiz. Anınızın. tüm Türkiye halkına ışık tutacağı inancıyla saygılar sunanm. Aslı Ekmekçi (ÎLEF Ögrencisi): Sevgili Hocam; Iletişim Fakültesi'ne ilk adım attığım günlerde sıcacık ve incecik tavnnızla kucaklamıştınız bizi. Ve iki yıl boyunca sizden aldığım derslerde sizden öğrendiğim temellerle yaşamıma bir yön vermeye çabalıyorum şimdi. Siz bize her zaman teşekkür ederdiniz. Söylediğiniz her fikirde. her samimiyetinizde. Ve şimdi bizler size teşekkür ediyoruz. Yoklugunuza alışamayacağımızı bile bile... Sebahattin Çakmakoğlu (MSB): Sayın Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı"nın menfur suıkasta maruz kalmak suretiyle vefatının teessüru içerisinde Cumhuriyet gazetesi ailesinin acılannı içten paylaşıyor, engin tazıyelenmi ıfade ediyorum. iyi yetışmiş bir değer olan. okuyan. yazan ve konuşan. seçkin kişiliğıyle sevenleri büyük üzüntülere bırakmış olması dolavısıyla rahmet dilıyor. sabır ve teselli vermesini yüce Allah'tan diliyorum. Aü Fuat Kıhç (Işçi Emeklisi, ADD Üyesi): Degerli ağabeylerim, sizler Gazetemize başsağlığı ziyaretieri devam ediyor. Eğitim-Sen 3 No'lu Ştıbe yönetkileri, Kışlah'nın ölümünden duydukian üzüntüyü dile getirdiler. (KA AN SAĞ AN AK) mensuplan, derin üzüntü içindeyiz. Ancak, aydınlık yolumuzu hiçbir biçimde kapatamayacaklan inancı ile. acımızla bile güçlüyüz. Başsağlığı dilekJerimi ve saygılanmı sunuyorum. Aynur Tetik (Türkçe Öğretmeni): AĞIT... A. Taner Kışlalf ya. ÖLMEDtN! Tohum olup serpildin toprağa. Çoğaldın onlarca, yüzlerce. binlerce... "Karanfil oylum oylum/ Geliyor selvi boylum." Selvi boylum gonca gülüra' GUNAYDIN'ım. Seni bekler. cama konmuş pusuda Kod adı: KARANLIKÖLÜM! DUR! Uzatma elini/AIırlar senden yüreğini/Dalından aynlır gonca' Utanır karanfilim "kan rengi''Toprak sarsılır,/yanlır boylu boyunca/Tohum bilir "özünü* sarar canına' Karanfilim yanık kokar/ Tadı kekremsi/Yanar yüreğim yanar Acı anlatılamaz klYüregini koydum yüreğime/Çarpar iyiye, güzele, banşa, UYANIŞA/Kalemin benim kalemim/SUSMAZ Kİ... Av. Veli Devecioğlu: Çok degerli yazanmız, Sevgili Kışlalı; ben kolay ağlayan biri değilim; ama senin ölümüne ağladım. Yalnız ağlamadım. sözcügün tam anlamıyla kahroldum. Çünkü öldürülmek istenen sadece bir yazar değil, Türkiye'nin aydınlık geleceğidir. Yannlara ait umutlanmız. özlemlerimizdir. Katilleri bulunamayan önceki şehitlerimiz. Doğan Özler. Uğur Mumcular, Aksoy'lar, Üçok'lar, Tütengil'ler, fpekçi'ler... gibi senin adın da savunanlar, koruyanlar utansınlar, eğer utanacak yüzleri varsa. Atatürk'ün ilke ve devrimlerini yaşatmak için, bu ilkelere ve Kemalizme karşı olan yobazlarla, irticacılarla kanımız pahasına mücadele edeceğiz. Tüm Atatürkçülerin başı sağ olsun. Vecibe Dedeoğlu: Çok degerli güzel insan Sayın Kışlalı, Atatürk ilkelerinin ve insan haklannın ödünsüz savunucusu. seni hiç unutmayacağız. Cavit Orhan Tütengil. Muammer Aksoy. Bahriye Üçok, Uğur Mumcu. Onat Kutlar ve şimdi de Ahmet Taner Kışlalı. Artık yeter. Terörü lanetle kınıyor: sayın devlet büyüklerimizden, verdikleri sözü tutmalarını ve olaym faillerinin bulunmasını istiyoruz. Atatürkçülerin başı sağ olsun. Hüseyin Uğurlu (Zonguldak TTK): Degerli kardeşim. bu hainler. bu zalımlar, sizleri bizden ayırarak kalbimizi. gözümüzü. kulağımızı alarak bizleri işe yaramaz hale getirdiler. Sizleri onlar öldürmediler. bizler öldürdük. Yalnız bıraktık. 5 ay önce beraberce gittiğimiz konferans salonunda emek verdiğiniz ve ayannızda hiç kimsenin bulunmadığı ADD'de bir tek kişi sizi dinlemeye gelmedi. Çok üzülmüştünüz, ama salon tıklım tıklım doluydu. Size bombayı koyan değil, onu kullananlar Reisicumhur. Başbakan ve Meclis tarafından bilinmektedir. Mühim olan, onlann bulunmasıdır. Bu görevi yapmazlarsa yakında Çetinkaya. Balbay... daha birçoklan aramızdan Mv.): Sayın Kışlalı, size yapılan bu suikast laik ve demokratik cumhuriyete yapılan bir suikasttır. Bunu yapanları lanetliyorum. Kaybımız ve acımız çok büyük. Sebep olanlann tümünün yakalanmasını istiyorum. Saygılanmla. Şenkal Atasagun: Savın T. Kışlah'ya yapılan hain saldırıyı. ülkemizin tüm değerlerine yapılan bir saldın olarak kabul ediyoruz. Bu saldınlann hiçbir zaman bizi yıldırmayacağına inancımız tamdır. Cumhuriyet ailesine. teşkilatım ve şahsım adına en samimi başsağlığı dileklerimi arz ederim. Engin Solakoğlu: Bu işi yapanlan değil belki. ama yaptıranlan hepimiz biliyoruz. Herkesten yaptıklannın hesabını vereceği demokratik, çagdaş bir Türkiye için bakalım daha kaç aydınlık insanın şehit olması gerekecek. Ramazan Talaş. Hocam!.. Susmayacağız, korkmayacağız, yılmayacağız. Her yerde ve her koşulda yaşatmak için CUMHURİYET'i bıkmadan, usanmadan. doğruyu, gerçeği yazmaya ve söylemeye devam edeceğiz. Erdal Karaman: Sayın A. Taner Kışlalı, size yapılan hain saldınyı lanetliyoruz. Anınızın. tüm halkımıza ışık tutacagmı umarak. huzurunuzdan saygıyla aynlıyorum. Suay Karaman: Aile dostumuz. nikâh tanığımız, hocamız sevgili Ahmet Taner Kışlalı, size yapılan suikast Türkiye Cumhuriyeti'nin aydın kişileri olarak. Atatürk'ün bizlere emanet ettiği bağımsız ulusumuzun bilim insanlan olarak. emperyalizmin kölesi olunmaması için korkmadan, usanmadan mücadeleniz uğruna canlannızı verdiniz. Biz cumhuriyetçiler olarak izinizdeyiz. Ruhunuz şad olsun. Mustafa Erkal (E. Albay): Komutan Kışlalı. 1974'te komutan bendim. Süreyi bitirdin. terhis ettim. 25 yıl sonra Atatürkçü düşünenleri, laikJeri, Kuvayı Milliyecileri yeniden derin uykudan uyandıran komutan sen oldun. Bu cinayet olmasaydı uyanış seyrinde gider miydi? Biiemem. ama hainlerin suikastı, uyanışı hızlandınr dilerim. Yattığın yer nur olsun. Tülay Çalışkan Sayın Kışlalı, düşünceyi öldürebileceklerini sananlann eylemleri devam ediyor. Fakat onlar da düşüncenin öldürülemeyeceğini elbette görecekler. Siyami Erdem (KESK Genel Başkanı): Ne yazık ki Türkiye'de çok emek verilerek yetişen insanlanmız kolayca yok ediliyor. Sizlere sıkılan kurşunlar, atılan bombalann, bilime. insanlığa ve aydınlanmaya karşı yapıldığı o kadar açık ki, bunu tüm toplum görebildi. Özlemlerin, özlemlerimizdir. Mehmet Çiçek (Tanm-Gıda Sen Genel Başkanı): Türkiye'de demokrasiden yana yetişmiş olan aydınlanmız ne yazıktır ki, tek tek hunharca katlediliyor. Failleri bulunamıvor. Celal Karaca (Havza-Tersakan Gazetesi Yazan): Her Atatürkçü öldürüldüğünde aynı soru sorulur: Kim öldürdü? Kimin öldürdüğünü aslında hepimiz biliyoruz. Karanlıktan ze\k alan. aydınlıktan korkanlar öldürdü. Alptekin Cebe(Yazar): Öldürdük sanıyorlar! Böyle ölünmez ki... Öldürürler belki şeklen. fakat ölümsüzlüğün yaşantı öyküsüdür aslında bu... Izmir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Pİriştina: Degerli Hocam. katıksız bir cumhunyetçiyi \e Atatürkçüyü ka>bermenın derin üzüntüsünü. acısını yaşıyoruz. Dostluğunu özleyeceğiz. Ilkelerini yaşatacağız. Emeklı Albay İsmet Koçoğlu: Sizler bu mıllet \e \atan için ölen büyük şehitlersiniz. ^•erinİ7 cennet olsun. Nur içinde vatınız. Batı Radyo Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Arslan: Laikliğin \e demokrasinin savunucusu Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı'yı kavbetmenin üzüntüsü içindeyiz. Dileriz bu son olur. Aydınlık bir gelecek için Cumhuri)et gazetesinin yanında olduüumuzu yürekten bildiririz. Sürecek Kışlalı suikastı Tantan grupta bilgi verecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- ANAP Genel Başkanı Mesut Yıtoıazgazetemizvazarı Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı suikastının ardından Iran- Almanya bağlantısına dikkat çekerken dün "Şu aşamada söylenecek bir şe> yok. Şu safhada bunlann konufutması janlış" diyerck çark etti. AKAP Genel Başkan Yardımcısı .\hat Andkan. lçişleri Bakanı Sadettin Tanfan'ın bugün A$AP grubunda bilgi vereceğini bildirdi. Yılmaz. Kışlalı suikastının ardından bir gazeteye verdiği demeçte suikastı IBDA- C'nin yaptığını ileri sürerek "Olay ı organi/e eden kişikriıı İranta oMuğu ortava çıkıyor. Bu kişilerde Almama'da. Burada AlmamaŞa büyük sorumlııluk düşüvor. iran. temmuzda lahran'da çıkan oğı\-nci olaylanndan Türki\e"\i soruınlu tutuyor. İran'da, İran ile Türkiye'nin arasını bozmak isteyen giiçler olabilir. Bu tip olavlar yûziinden Özbekistan'la da aramız bozuldu. Çeçenistan konusunda Rusya'yla da benzer soğukluklar oldu. Bizde olduğu gibi unlann içinde de istikran bozmak istevenler olabilir" diye konuşmuştu. Yıtmaz çark etti ANAP Genel Başkanı Yılmaz, dün genel merkeze gelişinde bir gazetecinin "Kışlalı cinayeti ile i^ifi bir gazeteye verdiğiniz demeçte iran ve Almanya bağtantısı kurmuştunuz. Bu bilgiyi bir kez daha terartar mısınız" şeklindeki sorusuna "Şu aşamada söylenecek bir şey yok. Üzerinde çahşdan konular bunlar. Şu safhada bunlann konuşubnası yantış oJur" diyerek çark etti. ANAP Genel Başkan Ahat Andican, partinin başkanlık divanının ardından bilgi verirken toplantıda Kışlalı suikastının ele almmadığını, ancak bugünkü grupta Jçişleri Bakant Tantan'm içgüvenlik ile ilgili bilgi vereceğini bildirdi. Yetkililer, doğrulayamadıklan haber için Alman makamlanna başvuracaklar 'Ozbey'in yakalamııasi doğrulanmadr' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Abdi tpekçi cinayeti sanıklarından Yalçın Öz- bey'in Almanya"da yakalandiğı bilgisi doğrulanmadı. Alman Interpolü'nün Oz- bey'in iadesiyle ilgili iletisi üzerine hare- kete geçen Adalet Bakanlığı. iade yazısı- nı Dışişleri BakanlıSrnagönderdi. Adalet Bakanlığı yetkilileri, Özbey'in yakalandı- ğını dün gün boyu doğrulamayan Alman makamlanna bugün yeniden başvuracak- lannı belirttiler. Yalçın Özbey "in daha ön- ce de gözaltına alındığı Belçika'da bulun- duğubelirtildi. Alman Interpol Dairesi'nin Yalçın Öz- bey'in iadesiyle ilgili Türk Interpolü'ne ileti geçmesi üzerine, Adalet Bakanlığı ha- rekete geçti. Bakanlık Özbey'in Alman- ya'ya iade istemini içeren dosyalann bu ül- kede bulunması nedeniyle bu kez yalnız yeniden iadesini içeren bir üst yazıyı Dı- şişleri Bakanlıgrna gönderdi. Alman tn- terpolü'nün Özbey'in iadesıne ılişkin ile- tisinin "yakalandığır biçiminde yonım- landığı. yanlışlığın bundan kaynaklandığı belirtildi. Bakanlık yetkilileri, Özbey'in iadesine ilişkin daha önceki başvurulann, Alman- ya'nın •'siyasi suçhı" olduğu gerekçesiyle reddettığıni anımsatarak bu ülkenin Oz- bey'e "siyasi mülteci statüsü" tanıdığını söylediler. Yetkililer. Belçika'da bulundu- ğu belirtilen Özbey için Alman Interpo- lü'nden bugün yeniden bilgi isteyecekle- rini belirttiler. Abdi Jpekçi suikastının di- ğer sanıklanndan OralÇeKk, yargtlandığı mahkemede, delil yetersizliğinden beraat etmişti. Abdi İpekçi'nin ailesinin, bukarantem- yiz etmesi üzerine dosya halen Yargıtay'da incelenmeyi bekliyor. Yargıtay Cumhuri- yet Başsavcılığı. temyiz istemine ilişkin hazırladığı tebliğnamede, Çelik hakkında- ki beraat karannın onanması yönünde gö- rüş bildirmişti. Başsavcılığın bu görüşü- nün, temyiz incelemesini yapacak olan da- ireyi bağlayıcı özelliği bulunuyor. Mehmet AB Agca ile aynı evde kalan Özbey 1 Şubat 1979'da Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdi ipekçi'nin öldürüldüğü suikasta katıldı. Daha sonra yakalanan Ağca, ifadesinde lpekçi'ye Öz- bey'in ateş ettiğini söyledi. Özbey, Ağ- ca'nın 1979'da Istanbul Kartal Maltepe Askeri Cezaevi' nden kaçınImasmda da rol aldı. 1979'dan beri siyasi mülteci olarak bu- lundugu Almanya'da birçok kez eroin ti- careti yüzünden tutuklandı. Son olarak 1994'te tutuklanan Özbey, 1995 yılında Türkiye'den giden MİT ve emniyet men- suplannca sorgulandı. Ancak bu ifadeler İpekçi davasında mahkemeye göndenlme- di. Adı Papa suikastına da kanşan Özbey, bu nedenle Italyan mahkemelerine ifade \'ermiş ve Mehmet Ali Ağca ile yüsleşti- rilmişti. İpekçi'nin avukatı, Özbey'in iadesinin gündeme gelmesinden umutlanmadı Kazan: Yakalanması sorunu çöztnez İstanbul Haber Servisi - Abdi İpekçi su- ikastının önemli isimlerinden Yalçın Öz- bey'in uyuşturucu ile ilgili bir suç nedeniy- le Almanya'da yakalanması ve Türkiye'ye iade durumunun gündeme gelmesi. İpek- çi ailesi ve avukatı tarafından umut verici bir gelişme olarak görülmedi. Almanya'da 1995'te MlT ve Emniyet Genel Müdürlü- ğü ekiplerince sorgulanan, ancak ifade bantlan w imhacdildiği"' gerekçesiyle mah- kemeye iletilmeyen Özbey'in, İpekçi su- ikastını açığa çıkaracak isimlerin başında yer aldığı belirtiliyor. 1 Şubat 1979'dameydana gelen suikas- tın, Özbey'in yakalanrnasıyla aydınlığa kavuşması konusunda umutsuz olduğunu dile getiren davanın müdahil avukatlann- dan lurgutKazan, "Dahaöncekiyaşadık- lanmızın deneyimiyle konuşuyorum. Öz- bey'in yakalanması konusundadavanın ge- lisimivle ilgili bir şey beklemek hayal olur" dedi. Eski Millivet Gazetesi Genel Yavın Yönetmeni Abdi İpekçi'nin öldürülmesiy- le ilgili İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkeme- si'nde görülen davanın müdahil avukatla- nndan Turgut Kazan, şu anda kendilerinin sade bir vatandaş olarak gelişmeleri izle- diklerini söyledi. Yalçın Özbey'in Türkiye'ye iade edil- mesi durumunda bile umutsuz olduğunu dile getiren Kazan, "Bu kişinin olayda ki- lit isim olduğu bir gerçek. Onunla ilgili id- dialar saglam temellere dayanıyor1 " dedi. Bugün ve daha önceki siyasal iktidann, suikastın aydınlığa çıkanlması konusunda kararlı olmadıklannı ifade eden Kazan, daha önce yaşanılanlann da kuşkulannı doğruladığmı söyledi. 1995 yılında dönemin Emniyet Genel Müdürü'nün savcıya haber vermeden Yal- çın Özbey'i Almanya'da MİT'le birlikte sorguladığını anımsatan Turgut Kazan, şöyle konuştu:"Emniyet Genel Müdü- rü'nün kimseve haber vermeden bövle bir sorgulama yapması büyük bir suçtur. Bu kişinin cinayetten arandığını bilmeyen yok. Daha sonra nıahkemenin sorması üzerine emniyet "Sorgu ile ilgili belgelen ımha et- tik' diyor. tmha edildiğine inanmıyorum, belgelerin bu iki birimin arşh inde de bu- lunduklarını düşünü>orum. Bugünkü MİT Müsteşarı >a da lçişleri Bakanı bir araştırma yapsa eliyle koymuş gibi bulur." Özbey'i sorgulavan kişilerın mahkeme- ye sorgu ile ilgili bir şey hatırlamadıkları- nı söylemelerını "traji- komik" olarak ni- telendiren Kazan. "Türkiye'de tek suç ne- deniyle aranan bir kişi> i sorgulayanlann bir şey hatırlamadıklarını belirtmeleri inandıncılıklan uzak ve kuşku doğurur ni- teliktedir" dedi Abdi İpekçi'nin kızı \e da\anın müda- hillerinden Nükhet İpekçi ise gelişmeleri izlediklerini \e 2ü yıllık deneyimleri ge- reği hemen umutlanmanın doğru olmadı- ğını düşündüklerini belirtti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle