Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2KASIM 1999SALI
HABERLER
DUNYADA BUGUN
ALİ SİRMEN
Yıldızın Parladığı An
Pazartesi günü gazeteye geldiğimde aldım
Oktay'ın ölüm haberini.
- Ne olur bir gün de iyi bir olay duyalım, dedim
haberi veren dostum Fikret İlkiz'e.
Ama yalnız vardığım yaş değil, içinde yaşadı-
ğım ülkenin şu andaki konjonktürü de böyle bir
şeye elverişli değil. 1999 Türkiyesi'nde olsa ol-
sa. günübirlik, küçük mutluluklar duyabilirsiniz.
Bahçede şakıyan bir kuş, sonbaharın yarısını
aşıp kışa doğru yöneldiğiniz, karanlığın 17.30'da
bastırdığı bir akşamüstü, yazdan kalma günün
sonunda nefesınizi kesen bir gurup...
Evet, beklentilerinizi abartmayın, küçük mut-
luluklarla yetinmeye bakın, derim. Yanlış anlaşıl-
masın, yılgınlıktan söz etmiyorum. Tam tersine,
küçük mutlulukları yakalamak, aydınlanmanın
tekrar karanlığa çevrilmek istendiği bir dönem-
de. yılgınlığa düşmemeyi kolaylaştıracak biryön-
temdir.
lonesco'nun, herkesin gergedanlaştığı ortamı
anlatan oyununun kahramanı Beranger, toplum-
daki yalnızlığına karşın haykırıyordu: "Hayırtes-
lim olmayacağım! Direneceğim! Son ve tek kal-
sam da insanım ben, insan!"
Ama inanın, korkunç yalnızlığın acısını dindir-
mese bile, azaltmaya yarasa da insanlık bilinci,
insanın yine küçük mutluluklara gereksinimi var.
* • •
Oktay'ı hem sevdiğim. hem de Beyoğlu'nun
ortasında bir hapishane olarak algıladığım, genç-
liğin ilk adımlarını dışardaki yaşamdan kopuk
olarak attığım, Galatasaray üsesi'ndeki yatılı ög-
rencilik yıllarımda tanıdım. Demek ki 46 - 47 yıl
önceye uzanıyor tanışıklığımız.
O zamanlar dolu dolu şen kahkahalar atardı.
"Güreşçi Oktay"Ğ\ o. Kendine spor dalları ara-
sında güreşi seçmişti. Zamanla güreş kaptanlı-
ğına kadar yükseldi. Demek ki yöneticilik yanı da-
ha o zamandan belirmeye başlamıştı.
Seçtiği sporun fizik gücü öne çıkarması gibi in-
zibati görevleri üstlenmesine de neden oluyor-
du. Örneğin sinema günlerinde, o zamanlar adı
"Konferans Salonu" olan bugünkü Tevfik Fikret
Salonu'nun kapısını tutarak, biletsiz girmek iste-
yenleri engellemek gibi. Tabii gerçekten parası
olmayanları kayırırdı da arada.
Oktay ile fazla dostluğumuz olmadı okul sıra-
sında. Zaten o benden iki sınıf da büyüktü.
Sonra, 1974 yılının nisan ayında Cumhuriyet'te
çalışmaya başladığımda oluştu ilişkilerimiz. O
Genel Yayın Müdürü idi, ben de köşe yazarı.
Kimi zaman yakınlaştık birbirimize, kimi zaman
uzaklaştık. Kimi zaman aynı görüşleri paylaştık,
kimi zaman tartıştık, hırlaştık.
• • •
Ölüm bir sürü anıyı üşüştürüyor insanın aklına.
Benim Oktay dendiği zaman ilk aklıma gelen şey,
1971 'den bu yana geçen 28 yılda hep aynı kal-
mıştır.
Dönem 12 Mart. llhan Selçuk "Tanzimat Ka-
fası" başlıklı yazısı dolayısıyla tutuklanmış. Yasa
gereği yazıişleri müdürü olan Oktay da....
Selimiye Kışlası'nda duruşma salonu yapılan
odaya girerken çözdüler ikisinin de kelepçeleri-
ni.
Biz onları, dinleyici yerınden izliyoruz. Bu ara-
da, Oktay'ın, basit bir hukuki savunma yapma-
sı, daha doğrusu "Ben bunda suç unsunı fark
edemedim" yollu bir savunma ile işi geçiştirme-
si halinde, onun salıverilecegi haberini de almış-
tık. Bu öneriyi dolaylı yoldan onun da kulağına
fısıldadıklarını da biliyorduk.
Merakla bekliyorduk Oktay'ın ne diyeceğini.
Sıra ona geldiğinde. salonda çıt çıkmıyordu.
Oktay'da ıse ne mazeret beyan edecek, ne afdi-
leyecek bir hal vardı. Tam tersine, meydan oku-
yordu. Baskıya, hukuk dışı davranışlara karşı,
başı dik, meydan okuyordu.
"Neymiş llhan Selçuk'un suçu" diye soruyor
ve sonra yazıda yazdıklarmın hepsinin gerçekleş-
tiğini bağıra bağıra söylüyordu.
Savunma şu sözlerle tamamlandı:
"llhan Selçuk bu yazıyı 20 kere getirse yazıiş-
leh müdürü olarak onu 20 kere basanm."
Tabii tahliye mahliye suya düştü, duruşma bi-
tince her ikisini de tekrar kelepçeleyip, tekrar ha-
pishanelerine götürdüler.
Ama o gün Selimiye'nin karanhk duruşma sa-
lonunda, 12 Mart'ın boğucu baskı ortamında.
tarihte yıldızın parladığı anlardan birini yaşadım.
işte budur bana Oktay Kurtböke'den kalan en
silinmez anı.
Bir tek bu olay bile Oktay'ı 62 yıl dünyada kel-
le gezdirenler kategorisinden ayırıp, ne yazık ki
bugünlerde sayısı giderek azalan "adam"larsta-
tüsüne katmaya yeterdi.
Nur içinde yatsın!
Taziye defterinden: Biz aydmlığını yükleyip omuzlarımıza, söz veriyoruz, alnımız yukarda. Teşekkür ediyoruz
senin sesinle; "Tann'nm kullandıkları ile Tann'yı kullananlan ayırmamızı daha kolaylaştırdığın için..."
'Söylemlerini bayrak yaptık'Handan Kümbedioğlıı (TRT tstanbul
Haber Müdürlüğü): Sevgili Kışlalı...
Sen giderken umut yorgun düştü. ama
yenilmedi. Çalmak için ışır yüreğini
köstebekler kaldınp kana boyalı
başlannı. kayboldular kendi
karanlıkJannda. Biz aydınlığını
yükleyip omuzlanmıza, söz
veriyoruz. alnımız yukarda. Teşekkür
ediyoruz senin sesinle; "Tann'nın
kullandıkları ile Tanrı'yı kullananlan
avırmamızı daha kolaylaştırdığın
için-"
Mefaret Erdoğmuş (E. Öğretmen):
Sevgili Hocam: artık yazılannızı
okuyamayacağım. Içim sızlıyor. size,
Uğur Hoca'ya ve daha nice
aydınlanmıza. Yolun açık olsun.
Bayrak biz gençlerin elinden
düşürülemeyecek.
Av. Sema Kendirci (Türk Kadınlar
BirliğiGen. Bşk): Sevgili
Cumhuriyet; laiklığın. demokrasinin,
cumhuriyetin yılmaz savunucusu
degerli hocanızın kaybından
duydufumuz acı sonsuz. Sizlere
başsağhğı diliyoruz. Ancak şunun da
bilinmesini istiyoruz ki; asla yalnız
değilsiniz. Daima öldürülenlenn
söylemlerini sizinle birlikte bavTak
yapacak dostlannız var ve var olacak.
Ulusumuzun başı sağ olsun.
Abdullah Emre İkri (Eski CHP
Niğde Senatörü): Degerli Cumhuriyet
ölmezler arasına kanşmıştır.
Anılarımız. yüreklerimizde ve
belleklerımizde taptaze. Hiçbirinizin
boşuna ölmediğinizi göreceğimiz
günler yakındır. Önünde saygıyla
eğiliyor. alnından öpüyorum.
ArifÇavdar(ATASEV Bşk.): Sevgili
Dostum. erdemli ve zarif kişiliğinle
bayragı hep önde taşıdın ve fakat
davanın bayraktan olduğunu
hissettirmedin. Pek az kişide
görebildiğim eşsiz tevazuunla herkese
örnek oldun. Doörusu. hedeflerini
sana yöneltmekle I2'den vurdular.
Sıradakiler nöbetini devir aldılar.
Giderek sayıları artan bu inançlı kitle
hayattayken sen rahat uyu. Tanrı
ulusumuza sabır \ersin.
Kurucularından birisi oldugun
ATASEV ebedıyen yasatılacaktır.
Dinçer Sümer Sevgili Kışlalı, acımız,
anlatılabilir gibi değil. Ardında
bıraktığın ışık. gücümüzü.
umudumuzu, yarınlara inancımızı
aydınlatıyor. Şimdi. bu ülkenin
insanlan olarak. daha bilinçli ve
sorumluvuz. Rahat uyu güzel insan.
tlyas Aslan (E. Astsubay, ADD üyesi):
Türkiye çok degerli bir bilim adamını
daha şehit vermiştir. Bu şehidimiz
gerçek bir Atatürkçü. gerçek bir
Kemaiist idi. Saygıdeğer Kışlalı sizi
hiç unutmayacağız. Sayın savcıyı
suçlayarak Merve Kavakçı'yı
genç yaşında aynlacaklar.
Ekrem Güldoğan; Sevgili güzel
insan. seni katlettiğini sanan
karayobaz çetesi yaratmak istediği
karanlıkta boğulacaktır. Senin
ilkelerin ilkemiz. hedeflerin
hedefimiz olacaktır. Dün Uğur
Mumcu'yu katledenler farkında
olmadan binlerce Mumcu yarattı.
Seni öldürdüğünü sanan insanlar da
bugün milyonlarca Kışlalı yarattılar.
Düşünce ve fikirler ölümsüzdür. Sen
her zaman kalbimizde yaşayacaksm.
Güner Erçin, A. Kaya, V. Bozkurt:
Sayın Kışlalı, eğitimci olarak
inandığın fikirlerle genç beyinleri
eğıtmeye devam ediyoruz, edeceğiz.
Zincirden kopma yok! Kalbimizdesin,
rahat uyu sevgili hocamız.
Yusuf Çam: Büyük devrimci, güzel
insan. Ruhun şad olsun. Aydınlan
öldürülmüş memleket, baykuş sesleri
gelen viraneye benzer. Nur içinde yat.
Sadi Somunouoğlu (De\ let Bakanı):
Ülkemizın yetiştirdiği degerli bir
bilim. fikir \e sıyaset adamını menfur
bir saldın ile kaybetmenin
üzüntüsünü yaşıyoruz. Öyle
zannediyorum ki bu cınayet
Türkiye'nin huzurunu bozmak
isteyenlerin eseridir. Şiddetle kınıyor,
suçluların bir an önce yakalanmasını
diliyorum.
Dr. Nazif Topaloğlu (DSP Mugla
cumhurivete. laiklige, devrimciliğe
yapılmıştır. Biz Kemalistler sizden
aldığımız ışığı daha da ileriye
götüreceğiz. Anınızın. tüm Türkiye
halkına ışık tutacağı inancıyla
saygılar sunanm.
Aslı Ekmekçi (ÎLEF Ögrencisi):
Sevgili Hocam; Iletişim Fakültesi'ne
ilk adım attığım günlerde sıcacık ve
incecik tavnnızla kucaklamıştınız
bizi. Ve iki yıl boyunca sizden
aldığım derslerde sizden öğrendiğim
temellerle yaşamıma bir yön vermeye
çabalıyorum şimdi. Siz bize her
zaman teşekkür ederdiniz.
Söylediğiniz her fikirde. her
samimiyetinizde. Ve şimdi bizler size
teşekkür ediyoruz. Yoklugunuza
alışamayacağımızı bile bile...
Sebahattin Çakmakoğlu (MSB):
Sayın Prof. Dr. Ahmet Taner
Kışlalı"nın menfur suıkasta maruz
kalmak suretiyle vefatının teessüru
içerisinde Cumhuriyet gazetesi
ailesinin acılannı içten paylaşıyor,
engin tazıyelenmi ıfade ediyorum. iyi
yetışmiş bir değer olan. okuyan.
yazan ve konuşan. seçkin kişiliğıyle
sevenleri büyük üzüntülere bırakmış
olması dolavısıyla rahmet dilıyor.
sabır ve teselli vermesini yüce
Allah'tan diliyorum.
Aü Fuat Kıhç (Işçi Emeklisi, ADD
Üyesi): Degerli ağabeylerim, sizler
Gazetemize başsağlığı ziyaretieri devam ediyor. Eğitim-Sen 3 No'lu Ştıbe yönetkileri, Kışlah'nın ölümünden duydukian üzüntüyü dile getirdiler. (KA AN SAĞ AN AK)
mensuplan, derin üzüntü içindeyiz.
Ancak, aydınlık yolumuzu hiçbir
biçimde kapatamayacaklan inancı ile.
acımızla bile güçlüyüz. Başsağlığı
dilekJerimi ve saygılanmı
sunuyorum.
Aynur Tetik (Türkçe Öğretmeni):
AĞIT... A. Taner Kışlalf ya.
ÖLMEDtN! Tohum olup serpildin
toprağa. Çoğaldın onlarca, yüzlerce.
binlerce...
"Karanfil oylum oylum/ Geliyor selvi
boylum." Selvi boylum gonca gülüra'
GUNAYDIN'ım. Seni bekler. cama
konmuş pusuda Kod adı:
KARANLIKÖLÜM! DUR! Uzatma
elini/AIırlar senden
yüreğini/Dalından aynlır gonca'
Utanır karanfilim "kan rengi''Toprak
sarsılır,/yanlır boylu boyunca/Tohum
bilir "özünü* sarar canına'
Karanfilim yanık kokar/ Tadı
kekremsi/Yanar yüreğim yanar Acı
anlatılamaz klYüregini koydum
yüreğime/Çarpar iyiye, güzele,
banşa, UYANIŞA/Kalemin benim
kalemim/SUSMAZ Kİ...
Av. Veli Devecioğlu: Çok degerli
yazanmız, Sevgili Kışlalı; ben kolay
ağlayan biri değilim; ama senin
ölümüne ağladım. Yalnız ağlamadım.
sözcügün tam anlamıyla kahroldum.
Çünkü öldürülmek istenen sadece bir
yazar değil, Türkiye'nin aydınlık
geleceğidir. Yannlara ait umutlanmız.
özlemlerimizdir. Katilleri
bulunamayan önceki şehitlerimiz.
Doğan Özler. Uğur Mumcular,
Aksoy'lar, Üçok'lar, Tütengil'ler,
fpekçi'ler... gibi senin adın da
savunanlar, koruyanlar utansınlar,
eğer utanacak yüzleri varsa.
Atatürk'ün ilke ve devrimlerini
yaşatmak için, bu ilkelere ve
Kemalizme karşı olan yobazlarla,
irticacılarla kanımız pahasına
mücadele edeceğiz. Tüm
Atatürkçülerin başı sağ olsun.
Vecibe Dedeoğlu: Çok degerli güzel
insan Sayın Kışlalı, Atatürk
ilkelerinin ve insan haklannın
ödünsüz savunucusu. seni hiç
unutmayacağız. Cavit Orhan
Tütengil. Muammer Aksoy. Bahriye
Üçok, Uğur Mumcu. Onat Kutlar ve
şimdi de Ahmet Taner Kışlalı. Artık
yeter. Terörü lanetle kınıyor: sayın
devlet büyüklerimizden, verdikleri
sözü tutmalarını ve olaym faillerinin
bulunmasını istiyoruz. Atatürkçülerin
başı sağ olsun.
Hüseyin Uğurlu (Zonguldak TTK):
Degerli kardeşim. bu hainler. bu
zalımlar, sizleri bizden ayırarak
kalbimizi. gözümüzü. kulağımızı
alarak bizleri işe yaramaz hale
getirdiler. Sizleri onlar öldürmediler.
bizler öldürdük. Yalnız bıraktık. 5 ay
önce beraberce gittiğimiz konferans
salonunda emek verdiğiniz ve
ayannızda hiç kimsenin bulunmadığı
ADD'de bir tek kişi sizi dinlemeye
gelmedi. Çok üzülmüştünüz, ama
salon tıklım tıklım doluydu. Size
bombayı koyan değil, onu kullananlar
Reisicumhur. Başbakan ve Meclis
tarafından bilinmektedir. Mühim
olan, onlann bulunmasıdır. Bu görevi
yapmazlarsa yakında Çetinkaya.
Balbay... daha birçoklan aramızdan
Mv.): Sayın Kışlalı, size yapılan bu
suikast laik ve demokratik
cumhuriyete yapılan bir suikasttır.
Bunu yapanları lanetliyorum.
Kaybımız ve acımız çok büyük.
Sebep olanlann tümünün
yakalanmasını istiyorum.
Saygılanmla.
Şenkal Atasagun: Savın T. Kışlah'ya
yapılan hain saldırıyı. ülkemizin tüm
değerlerine yapılan bir saldın olarak
kabul ediyoruz. Bu saldınlann hiçbir
zaman bizi yıldırmayacağına
inancımız tamdır. Cumhuriyet
ailesine. teşkilatım ve şahsım adına
en samimi başsağlığı dileklerimi arz
ederim.
Engin Solakoğlu: Bu işi yapanlan
değil belki. ama yaptıranlan hepimiz
biliyoruz. Herkesten yaptıklannın
hesabını vereceği demokratik, çagdaş
bir Türkiye için bakalım daha kaç
aydınlık insanın şehit olması
gerekecek.
Ramazan Talaş. Hocam!..
Susmayacağız, korkmayacağız,
yılmayacağız. Her yerde ve her
koşulda yaşatmak için
CUMHURİYET'i bıkmadan,
usanmadan. doğruyu, gerçeği
yazmaya ve söylemeye devam
edeceğiz.
Erdal Karaman: Sayın A. Taner
Kışlalı, size yapılan hain saldınyı
lanetliyoruz. Anınızın. tüm halkımıza
ışık tutacagmı umarak. huzurunuzdan
saygıyla aynlıyorum.
Suay Karaman: Aile dostumuz. nikâh
tanığımız, hocamız sevgili Ahmet
Taner Kışlalı, size yapılan suikast
Türkiye Cumhuriyeti'nin aydın
kişileri olarak. Atatürk'ün bizlere
emanet ettiği bağımsız ulusumuzun
bilim insanlan olarak. emperyalizmin
kölesi olunmaması için korkmadan,
usanmadan mücadeleniz uğruna
canlannızı verdiniz. Biz
cumhuriyetçiler olarak izinizdeyiz.
Ruhunuz şad olsun.
Mustafa Erkal (E. Albay): Komutan
Kışlalı. 1974'te komutan bendim.
Süreyi bitirdin. terhis ettim. 25 yıl
sonra Atatürkçü düşünenleri, laikJeri,
Kuvayı Milliyecileri yeniden derin
uykudan uyandıran komutan sen
oldun. Bu cinayet olmasaydı uyanış
seyrinde gider miydi? Biiemem. ama
hainlerin suikastı, uyanışı hızlandınr
dilerim. Yattığın yer nur olsun.
Tülay Çalışkan Sayın Kışlalı,
düşünceyi öldürebileceklerini
sananlann eylemleri devam ediyor.
Fakat onlar da düşüncenin
öldürülemeyeceğini elbette
görecekler.
Siyami Erdem (KESK Genel
Başkanı): Ne yazık ki Türkiye'de çok
emek verilerek yetişen insanlanmız
kolayca yok ediliyor. Sizlere sıkılan
kurşunlar, atılan bombalann, bilime.
insanlığa ve aydınlanmaya karşı
yapıldığı o kadar açık ki, bunu tüm
toplum görebildi. Özlemlerin,
özlemlerimizdir.
Mehmet Çiçek (Tanm-Gıda Sen
Genel Başkanı): Türkiye'de
demokrasiden yana yetişmiş olan
aydınlanmız ne yazıktır ki, tek tek
hunharca katlediliyor. Failleri
bulunamıvor.
Celal Karaca (Havza-Tersakan
Gazetesi Yazan): Her Atatürkçü
öldürüldüğünde aynı soru sorulur:
Kim öldürdü? Kimin öldürdüğünü
aslında hepimiz biliyoruz.
Karanlıktan ze\k alan. aydınlıktan
korkanlar öldürdü.
Alptekin Cebe(Yazar): Öldürdük
sanıyorlar! Böyle ölünmez ki...
Öldürürler belki şeklen. fakat
ölümsüzlüğün yaşantı öyküsüdür
aslında bu...
Izmir Büyükşehir Belediye Başkanı
Ahmet Pİriştina: Degerli Hocam.
katıksız bir cumhunyetçiyi \e
Atatürkçüyü ka>bermenın derin
üzüntüsünü. acısını yaşıyoruz.
Dostluğunu özleyeceğiz. Ilkelerini
yaşatacağız.
Emeklı Albay İsmet Koçoğlu:
Sizler bu mıllet \e \atan için ölen
büyük şehitlersiniz. ^•erinİ7 cennet
olsun. Nur içinde vatınız.
Batı Radyo Yönetim Kurulu
Başkanı Hüseyin Arslan:
Laikliğin \e demokrasinin
savunucusu Prof. Dr. Ahmet
Taner Kışlalı'yı kavbetmenin
üzüntüsü içindeyiz.
Dileriz bu son olur. Aydınlık bir
gelecek için Cumhuri)et gazetesinin
yanında olduüumuzu yürekten
bildiririz.
Sürecek
Kışlalı suikastı
Tantan
grupta bilgi
verecek
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-
ANAP Genel Başkanı Mesut
Yıtoıazgazetemizvazarı Prof. Dr.
Ahmet Taner Kışlalı suikastının
ardından Iran- Almanya
bağlantısına dikkat çekerken dün
"Şu aşamada söylenecek bir şe>
yok. Şu safhada bunlann
konufutması janlış" diyerck çark
etti. AKAP Genel Başkan
Yardımcısı .\hat Andkan. lçişleri
Bakanı Sadettin Tanfan'ın bugün
A$AP grubunda bilgi vereceğini
bildirdi. Yılmaz. Kışlalı
suikastının ardından bir gazeteye
verdiği demeçte suikastı IBDA-
C'nin yaptığını ileri sürerek
"Olay ı organi/e eden kişikriıı
İranta oMuğu ortava çıkıyor. Bu
kişilerde Almama'da. Burada
AlmamaŞa büyük sorumlııluk
düşüvor. iran. temmuzda
lahran'da çıkan oğı\-nci
olaylanndan Türki\e"\i soruınlu
tutuyor. İran'da, İran ile
Türkiye'nin arasını bozmak
isteyen giiçler olabilir. Bu tip
olavlar yûziinden Özbekistan'la
da aramız bozuldu. Çeçenistan
konusunda Rusya'yla da benzer
soğukluklar oldu. Bizde olduğu
gibi unlann içinde de istikran
bozmak istevenler olabilir" diye
konuşmuştu.
Yıtmaz çark etti
ANAP Genel Başkanı Yılmaz,
dün genel merkeze gelişinde bir
gazetecinin "Kışlalı cinayeti ile
i^ifi bir gazeteye verdiğiniz
demeçte iran ve Almanya
bağtantısı kurmuştunuz. Bu
bilgiyi bir kez daha terartar
mısınız" şeklindeki sorusuna "Şu
aşamada söylenecek bir şey yok.
Üzerinde çahşdan konular bunlar.
Şu safhada bunlann konuşubnası
yantış oJur" diyerek çark etti.
ANAP Genel Başkan Ahat
Andican, partinin başkanlık
divanının ardından bilgi verirken
toplantıda Kışlalı suikastının ele
almmadığını, ancak bugünkü
grupta Jçişleri Bakant Tantan'm
içgüvenlik ile ilgili bilgi
vereceğini bildirdi.
Yetkililer, doğrulayamadıklan haber için Alman makamlanna başvuracaklar
'Ozbey'in yakalamııasi doğrulanmadr'
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Abdi
tpekçi cinayeti sanıklarından Yalçın Öz-
bey'in Almanya"da yakalandiğı bilgisi
doğrulanmadı. Alman Interpolü'nün Oz-
bey'in iadesiyle ilgili iletisi üzerine hare-
kete geçen Adalet Bakanlığı. iade yazısı-
nı Dışişleri BakanlıSrnagönderdi. Adalet
Bakanlığı yetkilileri, Özbey'in yakalandı-
ğını dün gün boyu doğrulamayan Alman
makamlanna bugün yeniden başvuracak-
lannı belirttiler. Yalçın Özbey "in daha ön-
ce de gözaltına alındığı Belçika'da bulun-
duğubelirtildi.
Alman Interpol Dairesi'nin Yalçın Öz-
bey'in iadesiyle ilgili Türk Interpolü'ne
ileti geçmesi üzerine, Adalet Bakanlığı ha-
rekete geçti. Bakanlık Özbey'in Alman-
ya'ya iade istemini içeren dosyalann bu ül-
kede bulunması nedeniyle bu kez yalnız
yeniden iadesini içeren bir üst yazıyı Dı-
şişleri Bakanlıgrna gönderdi. Alman tn-
terpolü'nün Özbey'in iadesıne ılişkin ile-
tisinin "yakalandığır
biçiminde yonım-
landığı. yanlışlığın bundan kaynaklandığı
belirtildi.
Bakanlık yetkilileri, Özbey'in iadesine
ilişkin daha önceki başvurulann, Alman-
ya'nın •'siyasi suçhı" olduğu gerekçesiyle
reddettığıni anımsatarak bu ülkenin Oz-
bey'e "siyasi mülteci statüsü" tanıdığını
söylediler. Yetkililer. Belçika'da bulundu-
ğu belirtilen Özbey için Alman Interpo-
lü'nden bugün yeniden bilgi isteyecekle-
rini belirttiler. Abdi Jpekçi suikastının di-
ğer sanıklanndan OralÇeKk, yargtlandığı
mahkemede, delil yetersizliğinden beraat
etmişti.
Abdi İpekçi'nin ailesinin, bukarantem-
yiz etmesi üzerine dosya halen Yargıtay'da
incelenmeyi bekliyor. Yargıtay Cumhuri-
yet Başsavcılığı. temyiz istemine ilişkin
hazırladığı tebliğnamede, Çelik hakkında-
ki beraat karannın onanması yönünde gö-
rüş bildirmişti. Başsavcılığın bu görüşü-
nün, temyiz incelemesini yapacak olan da-
ireyi bağlayıcı özelliği bulunuyor.
Mehmet AB Agca ile aynı evde kalan
Özbey 1 Şubat 1979'da Milliyet Gazetesi
Genel Yayın Yönetmeni Abdi ipekçi'nin
öldürüldüğü suikasta katıldı. Daha sonra
yakalanan Ağca, ifadesinde lpekçi'ye Öz-
bey'in ateş ettiğini söyledi. Özbey, Ağ-
ca'nın 1979'da Istanbul Kartal Maltepe
Askeri Cezaevi' nden kaçınImasmda da rol
aldı.
1979'dan beri siyasi mülteci olarak bu-
lundugu Almanya'da birçok kez eroin ti-
careti yüzünden tutuklandı. Son olarak
1994'te tutuklanan Özbey, 1995 yılında
Türkiye'den giden MİT ve emniyet men-
suplannca sorgulandı. Ancak bu ifadeler
İpekçi davasında mahkemeye göndenlme-
di. Adı Papa suikastına da kanşan Özbey,
bu nedenle Italyan mahkemelerine ifade
\'ermiş ve Mehmet Ali Ağca ile yüsleşti-
rilmişti.
İpekçi'nin avukatı, Özbey'in iadesinin gündeme gelmesinden umutlanmadı
Kazan: Yakalanması sorunu çöztnez
İstanbul Haber Servisi - Abdi İpekçi su-
ikastının önemli isimlerinden Yalçın Öz-
bey'in uyuşturucu ile ilgili bir suç nedeniy-
le Almanya'da yakalanması ve Türkiye'ye
iade durumunun gündeme gelmesi. İpek-
çi ailesi ve avukatı tarafından umut verici
bir gelişme olarak görülmedi. Almanya'da
1995'te MlT ve Emniyet Genel Müdürlü-
ğü ekiplerince sorgulanan, ancak ifade
bantlan w
imhacdildiği"' gerekçesiyle mah-
kemeye iletilmeyen Özbey'in, İpekçi su-
ikastını açığa çıkaracak isimlerin başında
yer aldığı belirtiliyor.
1 Şubat 1979'dameydana gelen suikas-
tın, Özbey'in yakalanrnasıyla aydınlığa
kavuşması konusunda umutsuz olduğunu
dile getiren davanın müdahil avukatlann-
dan lurgutKazan, "Dahaöncekiyaşadık-
lanmızın deneyimiyle konuşuyorum. Öz-
bey'in yakalanması konusundadavanın ge-
lisimivle ilgili bir şey beklemek hayal olur"
dedi. Eski Millivet Gazetesi Genel Yavın
Yönetmeni Abdi İpekçi'nin öldürülmesiy-
le ilgili İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkeme-
si'nde görülen davanın müdahil avukatla-
nndan Turgut Kazan, şu anda kendilerinin
sade bir vatandaş olarak gelişmeleri izle-
diklerini söyledi.
Yalçın Özbey'in Türkiye'ye iade edil-
mesi durumunda bile umutsuz olduğunu
dile getiren Kazan, "Bu kişinin olayda ki-
lit isim olduğu bir gerçek. Onunla ilgili id-
dialar saglam temellere dayanıyor1
" dedi.
Bugün ve daha önceki siyasal iktidann,
suikastın aydınlığa çıkanlması konusunda
kararlı olmadıklannı ifade eden Kazan,
daha önce yaşanılanlann da kuşkulannı
doğruladığmı söyledi.
1995 yılında dönemin Emniyet Genel
Müdürü'nün savcıya haber vermeden Yal-
çın Özbey'i Almanya'da MİT'le birlikte
sorguladığını anımsatan Turgut Kazan,
şöyle konuştu:"Emniyet Genel Müdü-
rü'nün kimseve haber vermeden bövle bir
sorgulama yapması büyük bir suçtur. Bu
kişinin cinayetten arandığını bilmeyen yok.
Daha sonra nıahkemenin sorması üzerine
emniyet "Sorgu ile ilgili belgelen ımha et-
tik' diyor. tmha edildiğine inanmıyorum,
belgelerin bu iki birimin arşh inde de bu-
lunduklarını düşünü>orum. Bugünkü
MİT Müsteşarı >a da lçişleri Bakanı bir
araştırma yapsa eliyle koymuş gibi bulur."
Özbey'i sorgulavan kişilerın mahkeme-
ye sorgu ile ilgili bir şey hatırlamadıkları-
nı söylemelerını "traji- komik" olarak ni-
telendiren Kazan. "Türkiye'de tek suç ne-
deniyle aranan bir kişi> i sorgulayanlann
bir şey hatırlamadıklarını belirtmeleri
inandıncılıklan uzak ve kuşku doğurur ni-
teliktedir" dedi
Abdi İpekçi'nin kızı \e da\anın müda-
hillerinden Nükhet İpekçi ise gelişmeleri
izlediklerini \e 2ü yıllık deneyimleri ge-
reği hemen umutlanmanın doğru olmadı-
ğını düşündüklerini belirtti.