Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17 KAS1M 1999 ÇARŞAMBA
14 KULTUR kultur@cumhuriyetcom.tr
Erendiz Atasü, son romanmda 68 kuşağıyla yüzleşirken cinsellik temasmı da irdeliyor
Kadınlar cinsefliği ııasıl yaşar?
GÜL ERÇETİN
On beş yılı aşkın süredir Türk yazinma kadın du-
yarlılıfını taşıvan. Cumhuriyetin ilk kuşağını an-
laıan 'Dağuı Öteki Yüzü' adlı ilk romanı ile 1996
Orhan Kemal Roman Ödülü'nü kazanan Erendiz
Atasü. Bilgi Yayınevı'nden çıkan ikinci romanı
'Gençüğin O Yakıa Mevsinıi'nde kendi kuşağını an-
latıvor bu kez. Yazar, bir yandan 68 kuşağının yir-
mi beş yillık tarihine ışık tutarken bir yandan da *cin-
seüik acemisi" olarak tanımladığt toplumun bu ko-
nudaki kanayan yarasına parmak basıyor. Atasü ile
toplumsal ve bireysel gerçekligi bir potada erittiği
romanı üzerine konuştuk.
- İkinci romanınızda kendi kuşağınızla yüzleş-
mek istemcnizin sebebi neydi?
ERENDİZ ATASÜ - Çok da dar olmayan arka-
daş çevremde yiımi yıldan beri gözlemlediğim bir
şey var. Grupdayanışması içerisinde, güçlü, sorum-
lu, düriist olan insanlar gnıp dayanışması çöktük-
ten sonra ayaklannın üstünde belki durdular, ama
zamanla bir değer yıkımına uğradılar. Ben o siire-
ce. yazmakla dayandım. Başkalan benim ölçüleri-
me göre çok da dayanamadılar Kendi kendilerinin
karikatürlerine döndüler. "Peki neden?" Toplum
olarak bire>- olamadık" türünden şeyler gevelenı-
yor. Bugün herkes birey olmak peşinde. Birey ol-
makla bencilolmak birbirine kanştı. Dünyanın her
yennde ınsanlara T e k amaç bireysel amaçnr, tek
mutluluk tüketimdir*' türünden mesajlar dayatılı-
yor. Birey olmak. kendi sorumluluğunubilmektir.
Mazisinde ümmet bilinci olan toplumumuzda böy-
le bir birey tam olarak yetişemedı. Insanımızın şu
an diınyayı saran kontrolsüz kapitalist ekonomi-
den fevkalade olumsuz etkiiendiğini düşünüyo-
rum. Bir kıyma makinesının içinden geçmiş gibi
değer kıvımına uğradılar. Biraz bunlan anlatmak
istedim.
Kadınlann kınk cinsel denc\imleri...
- Toplumsal tarih, vazma sürecinizde nasıl bir yer
tutuyor?
ATASİ' - Toplumsal değişımler doğrudan doğ-
ruya bireysel dünyamızı, iç dünyamızı, en içimiz-
deki hücreleri bileetkıliyor. Sorunlu birtoplumuz.
Büyük dalgalanmalar yaşıyoruz. Şu halimize ba-
kın. felaketler iilkesi olduk. Bunun izlerini taşıma-
mak mümkün değil. İşlerın daha yolunda olduğu
ülkelerde insanlann özel hayatlan. özel koşullann
doğrultusunda gıdiyor. Bizim böyle bir şansımtz yok.
Onedenle toplumsal hareketlılikönemli biryertu-
ruyorromanda.
- Büriin bunlann yanındabireyidegözardıenni-
yorsunu/. Iıpkı cumhurhetin ilk kuşağı gibi ardıl
kuşağın da cinstiliği tanımadığına değinerek kadın
Erendiz Aıasû
Gençliğin
0 Yakıa Mevsimi
Ladınlann
cinsellik adı altında
kınk birtakım
deneyimler
yaşadıklannı
biliyorum. Bunlann
kadınlar tarafından
itiraf edilmediğini,
erkekler tarafından
ise tahmin bile
edilmediğini
söyleyebilirim.
Amacım, kadınlann
yaşantılannı
insanlığın bilincinde
berraklaştırmaktı.
cinselliğinL, erotizmi, aşkı irdelhorsunuz. Sizi ro-
manda bu temalara çeken neydi?
ATASL - Kadınlar cinsellik adı altında başlan-
na gelen şeyleri nasıl yaşarlar. nasıl etkilenırler.
nasıl mutlu olurlar?.. Edebiyatımızda bu konulara
değinen yapıtlarolsada bunlann çoğu kadın yazar-
lann kaleminden çıkmış şeyler. Hele yüzyılın ikin-
ci yansındaki erkek yazarlann, kadınlann aşkını.
tenselliğini. cinselliğeduyduklan ihtiyacı anlattık-
lannı hiç düşünmüyorum.
Kadınlann cinsellik adı altında kınk birtakım
deneyimler yaşadıklannı biliyorum. Ama bunlann
kadınlar tarafından kolay kolay itiraf edilmediği-
ni, erkekler tarafından ise tahmin bile edilmediği-
ni söyleyebilinm. Beni bunlan yazmaya iten, ka-
dınlann kınk, kırgın yaşantılannı romanın ulaşa-
bildiği ölçüde insanlığın bilincinde berraklaştır-
maktı. Bu konuda kadın yazarlara bir görev düştü-
ğünü düşünüyorum. Çünkü cinsellik sonuçta ıçsel
bir yaşamdır. Bu icsel yaşantılan dile dökmek ko-
lay değildir. Uygun sözcüklere yazarlann ulaşma-
sı daha kolay dıye düşünüyorum.
Kadınlann cinselliği nasıt yaşadığı, insanlann
beyninde bulanık, öte yandan ataerkil baskılar ne-
deniyle konu kadınlann kafasmda da > eterince ber-
rak degil. Çünkü konunun kafamızda berraklaşa-
cağı kadar deneyimimiz yok. Başka anlatacak bir
aracımız olmadığından, bunlar insanlann beynin-
de sözle berraklaşacak. Bılimin duygudan annmış
soğukluğundan. pornografınm abartılı bayagılığın-
dan anndınlarak nasıl anlatılır cinsellik diye düşün-
dürn. Bu noktada dilden gelen bir olumsuzluk da
var. Dünyanın bütün dilleri gibi Türkçe de cinsel-
liği. kadın bedenini aşağılar. Türkçe benim çok sev-
diğim bir varlıktır. ben kendi varlıgımı Türkçede bul-
dum, ama ataerkil bir toplumun dili olduğu için
cinsellik konusunda korkunç kaba, korkunç baya-
ğı bir dildir. Beni motive eden nedenler bunlardı.
'Ataerkil toplum kadını bölüyor'
-Ayşe-Aysu'vu neden bölünmüş bir kişilik olarak
ete aklınız?
ATASÜ - Ataerkil toplum, kadınlan baskılany-
laçeşitli biçimlerde bölüyor. Erdemli-erdemsizdi-
ye bölüyor öncelikle. Sonra cinselliği olmayan an-
ne, kadın ve cinsel kadın diye bölüyor. Bunlann ka-
dtnlanmız üzerinde yarattığı çatlaklar var. Bu çat-
laklan onannak, bölünmüşlüklerden anlamlı bir
tûmlük yaratma çabasmdayım. Ayşe-Aysu'nun da-
ha geleneksel olan yanını Ayşe'yle, daha atılgan,
daha ilerici yanını da Aysu'yla vermek istedim.
Sonunda Ayşe-Aysu birtakım acılar pahasına da
olsa bir kimliğe geliyor. Roman da bir yerde bunun
üzerine kurulu.
- Romanveö.vkülerinizde feminist yazar çizgisin-
den kadoı yazar çizgisine kaydığınız gözteniyor-
ATASÜ - Belki ilk yazdıklanmda feminist me-
sajlar daha belirgindi. Şimdi feminist mesajlanno
kadar belirgin oldugunu sanmıyorum. Ama benim
feminizmimde bir degişiklik olmadı. Ben hâlâ es-
kisi kadar feministim. Hatta hergeçen gün biraz da-
ha feministim. Çünkü her geçen gün cinsime yö-
nelik bir haksızlığa tanık oluyorum. Eskiden kadı-
nın konumu beni çok ilgilendirirdi. Şimdi her şey
beni çok ilgilendiriyor. Bundan da mutluyum, san-
ki bir genişleme oldu yazınımda. Ama her şeye ba-
karken bilinçli bir kadının, bir feministın gözüyle
bakıyorum.
- Romanın sonunda 21. yûzyıla girdikleri gecede
Tomris, "Tüm ha\ allerimiz vıkıldı. Mutlu e\ liliklcr
ummuştuk. boşandık. Mutlu aşklar düşiemiştik,
terk edildik. Mutlu bir devrim amaclamıshk, dar-
madağın olduk" derken Ayşe-Aysu "Genede yaşam
güzel" görüşünü savunuyor. Siz umudunuzu konı-
yor musunuz?
ATASÜ - Yakın vadede hiçbir soruna hiçbir çö-
züm göremiyorum. Ama umut etmek neredeyse
biyolojik bir fonksıyon. Yani yaşama bağlanmak-
la, yaşam sevgisiyle bağlantılı. Yaşam sevgısi de ken-
di gövdemizden kaynaklanıyor. Gençler neden da-
ha umutlu. yaşlılar daha bezgin? Aşınmış bir göv-
de fazla umutbesleyemiyor. Bu kadar biyolojik bir
şey. Umut da tükenmez, umutsuzluk da.
Gülseren ve Teoman Südor, Cumhuriyet'in 75. kuruluşyıldönümünü\birşergiylç kutluyor
Yıllardıryaşamı veFECİR ALPTEKİN
Gülseren Südor-Teoman Sü-
dor'un. Cumhuriyetgazetesinin
75. kuruluş yıldönümüetkinlik-
leri kapsamında Ankara'dakı Ga-
len Selvin'de açtıklan sergi sü-
rüyor. Otuz üç yıldır yaşamı ve
resmı paylaşan Südorlar, birlik-
te sergı açmaktan büyük keyif
aldıklannı. özellikle de Cumhu-
riyet gazetesine ilişkin biretkin-
lıgin parçası olmaktan mutluluk
duyduklarını ifade ediyorlar.
Uzun bir aradan sonra Ankara-
lı sanatseverlerle buluştuklann-
dan, sergi, Südorlar'ın son dö-
nem çaiışmalannın geniş birder-
lcmesinden oluşuyor.
"Her zaman sanatın ve sanat-
çının yanındaduran Cumhurryet
yine Türkiye'de bir sergiyeöncû-
liik eden ilk gazete oldu. Geçmiş-
ten gelen se> givle, 75 yıllık Cum-
huri>etçiler olarak biz de bu ser-
ghi gerceldeştirmekten çok mem-
nunuz~ dıyor Teoman Südor. Bir-
likte açtıklan sergileri de "kişisel'
sergi olarak tanımlıyor; izleyici-
nın, resımlenne bir arada bakı-
şını gözlemlemekten keyif aldık-
lannı söylüyorlar.
33 yıllık hiriiktelik
Yaşamın ıçınden gelen. 33 yıl-
lık birbirlıktelik bu... Resimleri
çok farklı olsa da aslında npkı 'ka-
dın-erkek' gibi tamamlıyorlar
birbirlerini. Teoman Südor'un
resminin "keskinliği
1
karşısında
Gülseren Südor'un resimlerini
Gülseren Südor - 'Isimsiz', 1999.
'kadınsı' kılan tek şey, tuvalde-
ki kadın bedenleri değil tabii ki;
daha çok o yumuşaklık \e do-
ğurganlık müjdesi...
Gülseren ve Teoman Südor'un
teknikleri de birbirinden olduk-
ça farklı. Genelde yağlıboya ça-
lışan Gülseren Südor, pek çok
resmınde kanşık teknığe de baş-
vuruyor. Kendi resimlerinde, Te-
oman Südor'unkilere oranla çok
fazla boya katmanı oldugunu be-
lirten sanatçı, bu nedenle eşinin
çalışmalannı "restore edilmesi
imkânsız" olarak deöerlendiri-
• Teoman ve
Gülseren Südor,
birlikte açtıklan
sergilerini de
'kişisel' sergi
olarak tanımlıyor;
izleyicinin,
resimlerine bir
arada bakışını
gözlemlemekten
keyif alıyor. Teoman Südor-'OradaTüm İnsanJık Vaşanır IL1999.
yor. Anatomiyle yakından ilgile-
nen Gülseren Südor'un çalışma-
lannda birincil eleman olarak in-
san vücudu ve drapelere rastlıyo-
ruz. Resimlerinde, okudugu, ya-
şadıgı ve gördüklerinin üzerine
oluşturduğu kurgularla çok çeşit-
li konulan işleyen sanatçı, çalış-
ma sürecinin kendisi için büyük
bir 'mficadeJe' oldugunu dile ge-
tiriyor. Teoman Südor ise üretim
aşamasında Gülseren Südor'a
göre oldukça kararlı. Kurguyu
kafasmda tamamladıktan sonra
eskiz yapmaksızın direkt resme
başlıyor. Bu yüzden tuvalinin
üzerindeki boya tabakası her za-
man çok ince ve bu yüzden re-
simlenni restore etmek çok güç:
"Gülseren yeni bir resme başla-
>mcaevdedebüyük bir mücade-
İe başlar; sürekli fikir degiştirir.
yapar, bozar... Ben ancak bitmiş
halinituvaün üzerinde görebüdi-
ğim. canlandırdığım zaman res-
me başlanm. Mücadelem bey-
nimde biter. Geri>e kalan. ha>a-
iimdeki göriintüyii tuvale geçir-
mektir."
Teoman Südor'un resimlerin-
de dağlar. nehirler, su birikinti-
leri vekutsallığı çağnşOran birışık
var. Sanatçı, eleştirilere her za-
man açık oldugunu; ancak ken-
di resminden her zaman memnun
oldugunu belirtiyor: "Yaşad^ım
zaman boyutu içinde yapacagım
en hi resûn budur. Bitirdiğim res-
mi eleştiremem. kötüle\emem.
Ama başkalannın eleştirilerin-
den ders almayı, gelecekte yapa-
cağun resimlerde bu ekştirilerden
>ararlanma\ı bilirim.r
Her zaman her yerde resim
yaptığını dile getiren Gülseren
Südor, gelişim sürecini değer-
lendirdiğinde bir yorgunluk dö-
nemi yaşadığını hıssediyor. Genç-
lik resimlerini daha çok sevdiği-
ni söyleyen sanatçı, "Arük işin
kurduokdumsanki" dıyor. "Mal-
zeme>e, konu\a ve yaşamıma da-
ha hâkimim; ama ben resmi hiç
bitiremiyorum. Hâlâ istediğim
noktaya gelmedim ve hâlâ daha
iyisini yapabilecefime inanıyo-
rum."
Resim kitabı hazırlıyor
Yarattıklanna saygı duyuyor,
yarattıklanna değer veriyorlar...
"Tann ve kadınla birlikte, üç ya-
rabcıdan biridir sanatçı" diyor
Teoman Südor. "Ancak bizim sa-
natçı oiupofcmadıgımtza, ancak iki
kuşak sonra karar verilebilir".
Eğitimci kimliğıyle de tanınan
Gülseren Südor, surmekte olan
serginin ve resim çaiışmalannın
yanı sıra şu sıralar bir resim ki-
tabının hazırlıklanyia uğraşıyor.
Cumhuriyet Kitaplan'ndan çı-
kacak olan çalışmada Südor, egi-
timcilik yıllannda. resim eğitimi
verecek Türkçe yazılmış bir kay-
nagın eksıkliğini farkettığini ve
bu eksıkliğı gidermek için bir ki-
tap hazırlamaya karar verdiğini
söylüyor. Südor'un. okul dışın-
da da kullanılabilecek yönlendi-
ricı bir elkitabı olarak değerlen-
dirdiği çalışma, sanat tarihi, re-
sim teknikleri ve teknik resim gi-
bi bölümler çerçevesinde, konu-
lann bağlantılı olarak işlendiği 13
bölüm ve 530 resimden oluşuyor.
İstanbul Sanat Fuan 30 Kasım-5 Aralık arasında TÜYAP'ta gerçekleşecek
Şimdi sıra sanat galerflerinde...
Serdar
Tekebaşpğlu'nun
'Pbrselen Balık'
adlı\apıh.
KüitürServisi-TÜYAP ve SanatGalericileri Der-
neö işbirlıği ile bu yıl 9.su düzenlenen AR-
TIST'99-İstanbul Sanat Fuan 30 Kasım-5 Ara-
lık tarihleri arasında TÜYAP lstanbuf Sergi
Sarayı'nda gerçekleştirilecek. Çeşitli etkın-
liklerin düzenleneceği fuarda sanatçı-
larla sanatseverleri biraraya getire-
cek olan Kahve Sohbetleri ve
depremzedeler yaranna düzen-
lenecek olan müzayede gibi ye-
nılikler yer alıyor.
Sanat Fuan'nda bu yıl, Sanatsever
Kurum Ödülü Eczacıbaşı Holding'e.
Koleksiyoner Kurum Ödülü TC Mer-
kez Bankası'na, 1999 Sanatçı Ödülü
Avni Arbaş'a, Eleştiımen Onur Ödü-
lü Mehmet Ergüven'e verilecek. Fuara
bu yıl 51 'i sanat galerisi olmak üzere top-
lam 54 kuruluş katılıyor.
4 Aralık Cumartesi günü saat 18.00'de yapılacak
olan müzayedede. fuarda yer alan gaterilerden seçi-
lecek ikı sanatçının yapıtına ek olarak Türk sanatçı-
lan da bağişianyla müzayedeye katılabilecek. Yapı-
tın satılması halinde gerçek bedelin yüzde 50'si ga-
lericiye/sanatçıya verilecek. Geri kalan satış geliri
ise Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği aracılıgı ile
depremzedelere bağışlanacak.
Galerilerden bağışlanacak yapıtlar. Yahşi Baraz. Dr.
KrymetGiray, Prof. Dr Erginlnan, Prof Dr Kemal
İskender. Ümit İyem. Ertan Mestçi \e Doğan Pak-
soj'dan oluşan kurulun organizasyonu doğrultusun-
da saptanacak. Gönüllü olarak katılacak sanatçılann
yapıtlan bu organizasyonun dışında tutulacak. Mü-
zayedeye katılacak yapıtlann tanıtımı fiıar sırasında
TUYAP KüçükSalon'da düzenlenecek sergi ile sağ-
lanacak.
ARTlST'99 Fuan'nın danışma kurulunda; Aydın
Cumalı, Bülent Ünal, Cclal İ srer. Deniz Kavukçu-
oğiu. Doğan Paksoy, Lrgin İnan. Ertan Mestçi. Gün-
gör Uras. Haşim Nur Gürel. İnci Bengiserp. Kemal
iskender, KıymetGiray, Mehmet Gülenüz, NeşeEr-
dilek Raffı Portakal. tamer Başoğlu, f ülay Atasov.
Ümit İyem, Yahşi Baraz, Y ılmaz Ijyar ve Doğan Hız-
ian bulunuyor.
Etkinliğin yürürme kurulu ise: Ahmet Kamil Gö-
ren. Deniz Kavukçuoğlu, Dogan Paksoy. Haşım Nur
Gürel. İrem Rona, LeventÇalıkoğlu. Mustafa Horo-
san, Neşe Erdilek, Tülay Atasoy. Ûmit İyem, Yılmaz
Uyar. Zeyyat Elman'dan oluşuyor.
Çeşitli Avrupa ülkeleri ve ABD'den katılan gale-
riler ile uluslararası bir boyut kazanmayı amaçlayan
fuara katılacak galeriler ve yapıtlar Fuar Danışma Ku-
rulu'nun sanatsal denetiminden geçerek fuara kabul
edildı. Buyıl fuar kapsamında ayrıca, TÜYAP Genç
Sanatçılar Resim Yanşmasf nmbeşincisi ve TÜYAP
Sanat Eleştirmeni Yanşmasf nın üçüncüsü düzenle-
necek.
DEFNE GÖLGESİ
TURGAY FİŞEKÇİ
SevgiSeli
Bu yılki TÜYAP Kitap Fuan'ndaServerTanilli'ye
okurların gösterdiği ilgi ve sevgi inanılmaz boyut-
lardaydı.
Kapılann açılmasından kapanışınadekçevresin-
deki sevgi halkası hiç azalmadı.
Yirmi yıl önce öldürülmek istenen, sonra da ül-
kesinde yaşamını sürdürme olanağı tanınmayan
insan, ulusal bir kahraman gibi ilgi görüyordu.
Ne yapmıştı Server Tanilli?
Susmamıştı. Yirmi yıldır yazdığı koca koca ki-
taplaria halkının aydınlanması için çalışmış, doğ-
ru bildiklerini yüreklice söylemekten vazgeçme-
mişti.
Eğitim sistemimizin tümüyle çöktüğü, gençle-
rimize hiçbir katkı sağlamadığı günümüzde, Ser-
ver Tanilli'yi tarih ve felsefe alanındaki yapıtlany-
la bir eğitim gönüllüsü saymalıyız. Okurlara sağ-
lam bir tarih bilinci, ayaklan yere basan, günlük
yaşamlanna yönelik bir felsefe kültürü vermeyi
amaçlayan yapıtlar..
Tarih ve felsefe bilmeden dünyamızı nasıl an-
layıp yorumlayabiliriz?
10 Kasım akşamı televizyonda Semih Balcı-
oğlu ile konuşurken ortaöğrenimde kafalann na-
sıl açıldığına ilişkin kendi yaşamından şu olayı
anlattı:
Yılın ilk dersinde sınıfa giren bıyoloji öğretmen-
leri kendisini şöyle tanıtır: "Çocuklar ben biyolo-
ji öğretmeniniz Halit Avan. İkinci Sefiller müter-
cimi Avanzade Süleyman Bey'in oğlu." Sonra
sınıfa sorar: "Içınizde Sefiller'ı okuyan var mı?"
Yanrt alamayınca ekler "Sefillerokunmadan dün-
yaya bakılamaz."
ServerTanilli, Sefıller'i okuduktan sonra bir haf-
ta kitabın etkisiyle hasta oldugunu, kendine ge-
lemediğinı ve dünyaya bakışının o günden son-
ra değiştiginı söyledi.
Bugün öğrencilerine Sefıller'i öğütleyen öğret-
men kalmış mıdır bilmem, ama ServerTanilli, ken-
disine emek veren, hiçbirinin isimlerini unutma-
dığını söylediği cumhuriyet öğrencilerine yakışan
bir biçimde eğitim için çaba harcıyor.
Doğrusu ona gösterilen ilgiye baktıkça, insan-
lanmızın bunca yozluğa karşın değerbilir yüce
gönültülüklerini yitırmediğini düşündüm.
Ben de kendisini on yıl önce yazdığım ve Yitik
Bahar adlı kitabımda yayımlanan şiirimden bir
bölümle bir kez daha selamlıyorum:
Hocam değildı, derslerine girerdim . v
Shakespeare tragedyalannda bir oyuncu •• •
En çok sesi ve elleriyle oynayan.
Ona en yakışan söz:
"... Ve yükseliyordu proteleterya!"
O an kürsünün altından ç/kıp
Parmak uçlannda yükselen
Koca yumruğu başının yanında bir ikinciyüz
Yeniden doğargibi söylenen o söz...
XVIII. yüzyılın sonları
.v. Aydınlanma. AydınlandrkjJtift;:/ "nifo jferf
Bahçesinde erguvanlar açmıştı okulun
Birkızlaöpûşmekkadargüzeldidalındaoturmak
Kiraz çıçekleri, rüzgârda dağılıveren ilkgençlik
Sesi kulağımda Server Hoca'nın
"Ve yükseliyordu proleterya!"
Bir gün ziyaretine gitmiştim
Yaşayan, yani çalışan ve üretendi
Maddenin en canlısı yürekti
Bu dizemi söyledi bana ve başkalanna. ?
Keyitname' sergisi açıiıyor
• Küitür Servisi - Ayfer Kalsın. Asra Carus
Gülaydın, Lerzan Özer Yeltan, Yıldız S. Şermet ve
Yasemin Aslan Bakiri'nm çalışmalanndan oluşan
'Keyifname' başlıklı sergi 23 Kasım'da Galeri
Apel'de açılıyor. Sergi 14 Aralık tarihine dek '*•
sürecek.
6. Çocuk Kitapları Şenliği
• İSTANBUL (AA) - Beyoğlu Belediyesi
tarafından düzenlenen 6. Çocuk Kitaplan Şenliği
başladı. Beyoğlu Belediyesi Sanat Galerisi'nde
düzenlenen şenlik, Dünya Çocuk Kitaplan
Haftası dolayısıyla geleneksel olarak düzenleniyor.
28 Kasım Pazar gününe dek sürecek olan şenliğe -
35 yayınevi yaklaşık 4 bin çeşit kitapla
katılıyor Şenlıkte aynca ımza günleri, söyleşiler,
Karagöz-Hacivat ve palyaço gösterileri de
düzenlenecek.
Düzeltme
Köşeyazanmız Şükran Kurdakul'un 15 Kasım
pazartesi günü yayımlanan yazısında dizgi hatası
yapılmıştır. Üçüncü paragrafın başı '19.yüzyıl';
dördüncü paragraftaki 'girdiktc' kelimesi 'girdikçe';
onüçüncü paragrafta ise 'dehşetiyie' kelimesi
'desteğiyle* olacaktır. Düzeltir, özür dileriz.
K U L T U R Ç İ Z İ K
K A M İ L M A S A R A C I