18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 KAS1M 1999 ÇARŞAMBA 14 KULTUR [email protected] Erendiz Atasü, son romanmda 68 kuşağıyla yüzleşirken cinsellik temasmı da irdeliyor Kadınlar cinsefliği ııasıl yaşar? GÜL ERÇETİN On beş yılı aşkın süredir Türk yazinma kadın du- yarlılıfını taşıvan. Cumhuriyetin ilk kuşağını an- laıan 'Dağuı Öteki Yüzü' adlı ilk romanı ile 1996 Orhan Kemal Roman Ödülü'nü kazanan Erendiz Atasü. Bilgi Yayınevı'nden çıkan ikinci romanı 'Gençüğin O Yakıa Mevsinıi'nde kendi kuşağını an- latıvor bu kez. Yazar, bir yandan 68 kuşağının yir- mi beş yillık tarihine ışık tutarken bir yandan da *cin- seüik acemisi" olarak tanımladığt toplumun bu ko- nudaki kanayan yarasına parmak basıyor. Atasü ile toplumsal ve bireysel gerçekligi bir potada erittiği romanı üzerine konuştuk. - İkinci romanınızda kendi kuşağınızla yüzleş- mek istemcnizin sebebi neydi? ERENDİZ ATASÜ - Çok da dar olmayan arka- daş çevremde yiımi yıldan beri gözlemlediğim bir şey var. Grupdayanışması içerisinde, güçlü, sorum- lu, düriist olan insanlar gnıp dayanışması çöktük- ten sonra ayaklannın üstünde belki durdular, ama zamanla bir değer yıkımına uğradılar. Ben o siire- ce. yazmakla dayandım. Başkalan benim ölçüleri- me göre çok da dayanamadılar Kendi kendilerinin karikatürlerine döndüler. "Peki neden?" Toplum olarak bire>- olamadık" türünden şeyler gevelenı- yor. Bugün herkes birey olmak peşinde. Birey ol- makla bencilolmak birbirine kanştı. Dünyanın her yennde ınsanlara T e k amaç bireysel amaçnr, tek mutluluk tüketimdir*' türünden mesajlar dayatılı- yor. Birey olmak. kendi sorumluluğunubilmektir. Mazisinde ümmet bilinci olan toplumumuzda böy- le bir birey tam olarak yetişemedı. Insanımızın şu an diınyayı saran kontrolsüz kapitalist ekonomi- den fevkalade olumsuz etkiiendiğini düşünüyo- rum. Bir kıyma makinesının içinden geçmiş gibi değer kıvımına uğradılar. Biraz bunlan anlatmak istedim. Kadınlann kınk cinsel denc\imleri... - Toplumsal tarih, vazma sürecinizde nasıl bir yer tutuyor? ATASİ' - Toplumsal değişımler doğrudan doğ- ruya bireysel dünyamızı, iç dünyamızı, en içimiz- deki hücreleri bileetkıliyor. Sorunlu birtoplumuz. Büyük dalgalanmalar yaşıyoruz. Şu halimize ba- kın. felaketler iilkesi olduk. Bunun izlerini taşıma- mak mümkün değil. İşlerın daha yolunda olduğu ülkelerde insanlann özel hayatlan. özel koşullann doğrultusunda gıdiyor. Bizim böyle bir şansımtz yok. Onedenle toplumsal hareketlılikönemli biryertu- ruyorromanda. - Büriin bunlann yanındabireyidegözardıenni- yorsunu/. Iıpkı cumhurhetin ilk kuşağı gibi ardıl kuşağın da cinstiliği tanımadığına değinerek kadın Erendiz Aıasû Gençliğin 0 Yakıa Mevsimi Ladınlann cinsellik adı altında kınk birtakım deneyimler yaşadıklannı biliyorum. Bunlann kadınlar tarafından itiraf edilmediğini, erkekler tarafından ise tahmin bile edilmediğini söyleyebilirim. Amacım, kadınlann yaşantılannı insanlığın bilincinde berraklaştırmaktı. cinselliğinL, erotizmi, aşkı irdelhorsunuz. Sizi ro- manda bu temalara çeken neydi? ATASL - Kadınlar cinsellik adı altında başlan- na gelen şeyleri nasıl yaşarlar. nasıl etkilenırler. nasıl mutlu olurlar?.. Edebiyatımızda bu konulara değinen yapıtlarolsada bunlann çoğu kadın yazar- lann kaleminden çıkmış şeyler. Hele yüzyılın ikin- ci yansındaki erkek yazarlann, kadınlann aşkını. tenselliğini. cinselliğeduyduklan ihtiyacı anlattık- lannı hiç düşünmüyorum. Kadınlann cinsellik adı altında kınk birtakım deneyimler yaşadıklannı biliyorum. Ama bunlann kadınlar tarafından kolay kolay itiraf edilmediği- ni, erkekler tarafından ise tahmin bile edilmediği- ni söyleyebilinm. Beni bunlan yazmaya iten, ka- dınlann kınk, kırgın yaşantılannı romanın ulaşa- bildiği ölçüde insanlığın bilincinde berraklaştır- maktı. Bu konuda kadın yazarlara bir görev düştü- ğünü düşünüyorum. Çünkü cinsellik sonuçta ıçsel bir yaşamdır. Bu icsel yaşantılan dile dökmek ko- lay değildir. Uygun sözcüklere yazarlann ulaşma- sı daha kolay dıye düşünüyorum. Kadınlann cinselliği nasıt yaşadığı, insanlann beyninde bulanık, öte yandan ataerkil baskılar ne- deniyle konu kadınlann kafasmda da > eterince ber- rak degil. Çünkü konunun kafamızda berraklaşa- cağı kadar deneyimimiz yok. Başka anlatacak bir aracımız olmadığından, bunlar insanlann beynin- de sözle berraklaşacak. Bılimin duygudan annmış soğukluğundan. pornografınm abartılı bayagılığın- dan anndınlarak nasıl anlatılır cinsellik diye düşün- dürn. Bu noktada dilden gelen bir olumsuzluk da var. Dünyanın bütün dilleri gibi Türkçe de cinsel- liği. kadın bedenini aşağılar. Türkçe benim çok sev- diğim bir varlıktır. ben kendi varlıgımı Türkçede bul- dum, ama ataerkil bir toplumun dili olduğu için cinsellik konusunda korkunç kaba, korkunç baya- ğı bir dildir. Beni motive eden nedenler bunlardı. 'Ataerkil toplum kadını bölüyor' -Ayşe-Aysu'vu neden bölünmüş bir kişilik olarak ete aklınız? ATASÜ - Ataerkil toplum, kadınlan baskılany- laçeşitli biçimlerde bölüyor. Erdemli-erdemsizdi- ye bölüyor öncelikle. Sonra cinselliği olmayan an- ne, kadın ve cinsel kadın diye bölüyor. Bunlann ka- dtnlanmız üzerinde yarattığı çatlaklar var. Bu çat- laklan onannak, bölünmüşlüklerden anlamlı bir tûmlük yaratma çabasmdayım. Ayşe-Aysu'nun da- ha geleneksel olan yanını Ayşe'yle, daha atılgan, daha ilerici yanını da Aysu'yla vermek istedim. Sonunda Ayşe-Aysu birtakım acılar pahasına da olsa bir kimliğe geliyor. Roman da bir yerde bunun üzerine kurulu. - Romanveö.vkülerinizde feminist yazar çizgisin- den kadoı yazar çizgisine kaydığınız gözteniyor- ATASÜ - Belki ilk yazdıklanmda feminist me- sajlar daha belirgindi. Şimdi feminist mesajlanno kadar belirgin oldugunu sanmıyorum. Ama benim feminizmimde bir degişiklik olmadı. Ben hâlâ es- kisi kadar feministim. Hatta hergeçen gün biraz da- ha feministim. Çünkü her geçen gün cinsime yö- nelik bir haksızlığa tanık oluyorum. Eskiden kadı- nın konumu beni çok ilgilendirirdi. Şimdi her şey beni çok ilgilendiriyor. Bundan da mutluyum, san- ki bir genişleme oldu yazınımda. Ama her şeye ba- karken bilinçli bir kadının, bir feministın gözüyle bakıyorum. - Romanın sonunda 21. yûzyıla girdikleri gecede Tomris, "Tüm ha\ allerimiz vıkıldı. Mutlu e\ liliklcr ummuştuk. boşandık. Mutlu aşklar düşiemiştik, terk edildik. Mutlu bir devrim amaclamıshk, dar- madağın olduk" derken Ayşe-Aysu "Genede yaşam güzel" görüşünü savunuyor. Siz umudunuzu konı- yor musunuz? ATASÜ - Yakın vadede hiçbir soruna hiçbir çö- züm göremiyorum. Ama umut etmek neredeyse biyolojik bir fonksıyon. Yani yaşama bağlanmak- la, yaşam sevgisiyle bağlantılı. Yaşam sevgısi de ken- di gövdemizden kaynaklanıyor. Gençler neden da- ha umutlu. yaşlılar daha bezgin? Aşınmış bir göv- de fazla umutbesleyemiyor. Bu kadar biyolojik bir şey. Umut da tükenmez, umutsuzluk da. Gülseren ve Teoman Südor, Cumhuriyet'in 75. kuruluşyıldönümünü\birşergiylç kutluyor Yıllardıryaşamı veFECİR ALPTEKİN Gülseren Südor-Teoman Sü- dor'un. Cumhuriyetgazetesinin 75. kuruluş yıldönümüetkinlik- leri kapsamında Ankara'dakı Ga- len Selvin'de açtıklan sergi sü- rüyor. Otuz üç yıldır yaşamı ve resmı paylaşan Südorlar, birlik- te sergı açmaktan büyük keyif aldıklannı. özellikle de Cumhu- riyet gazetesine ilişkin biretkin- lıgin parçası olmaktan mutluluk duyduklarını ifade ediyorlar. Uzun bir aradan sonra Ankara- lı sanatseverlerle buluştuklann- dan, sergi, Südorlar'ın son dö- nem çaiışmalannın geniş birder- lcmesinden oluşuyor. "Her zaman sanatın ve sanat- çının yanındaduran Cumhurryet yine Türkiye'de bir sergiyeöncû- liik eden ilk gazete oldu. Geçmiş- ten gelen se> givle, 75 yıllık Cum- huri>etçiler olarak biz de bu ser- ghi gerceldeştirmekten çok mem- nunuz~ dıyor Teoman Südor. Bir- likte açtıklan sergileri de "kişisel' sergi olarak tanımlıyor; izleyici- nın, resımlenne bir arada bakı- şını gözlemlemekten keyif aldık- lannı söylüyorlar. 33 yıllık hiriiktelik Yaşamın ıçınden gelen. 33 yıl- lık birbirlıktelik bu... Resimleri çok farklı olsa da aslında npkı 'ka- dın-erkek' gibi tamamlıyorlar birbirlerini. Teoman Südor'un resminin "keskinliği 1 karşısında Gülseren Südor'un resimlerini Gülseren Südor - 'Isimsiz', 1999. 'kadınsı' kılan tek şey, tuvalde- ki kadın bedenleri değil tabii ki; daha çok o yumuşaklık \e do- ğurganlık müjdesi... Gülseren ve Teoman Südor'un teknikleri de birbirinden olduk- ça farklı. Genelde yağlıboya ça- lışan Gülseren Südor, pek çok resmınde kanşık teknığe de baş- vuruyor. Kendi resimlerinde, Te- oman Südor'unkilere oranla çok fazla boya katmanı oldugunu be- lirten sanatçı, bu nedenle eşinin çalışmalannı "restore edilmesi imkânsız" olarak deöerlendiri- • Teoman ve Gülseren Südor, birlikte açtıklan sergilerini de 'kişisel' sergi olarak tanımlıyor; izleyicinin, resimlerine bir arada bakışını gözlemlemekten keyif alıyor. Teoman Südor-'OradaTüm İnsanJık Vaşanır IL1999. yor. Anatomiyle yakından ilgile- nen Gülseren Südor'un çalışma- lannda birincil eleman olarak in- san vücudu ve drapelere rastlıyo- ruz. Resimlerinde, okudugu, ya- şadıgı ve gördüklerinin üzerine oluşturduğu kurgularla çok çeşit- li konulan işleyen sanatçı, çalış- ma sürecinin kendisi için büyük bir 'mficadeJe' oldugunu dile ge- tiriyor. Teoman Südor ise üretim aşamasında Gülseren Südor'a göre oldukça kararlı. Kurguyu kafasmda tamamladıktan sonra eskiz yapmaksızın direkt resme başlıyor. Bu yüzden tuvalinin üzerindeki boya tabakası her za- man çok ince ve bu yüzden re- simlenni restore etmek çok güç: "Gülseren yeni bir resme başla- >mcaevdedebüyük bir mücade- İe başlar; sürekli fikir degiştirir. yapar, bozar... Ben ancak bitmiş halinituvaün üzerinde görebüdi- ğim. canlandırdığım zaman res- me başlanm. Mücadelem bey- nimde biter. Geri>e kalan. ha>a- iimdeki göriintüyii tuvale geçir- mektir." Teoman Südor'un resimlerin- de dağlar. nehirler, su birikinti- leri vekutsallığı çağnşOran birışık var. Sanatçı, eleştirilere her za- man açık oldugunu; ancak ken- di resminden her zaman memnun oldugunu belirtiyor: "Yaşad^ım zaman boyutu içinde yapacagım en hi resûn budur. Bitirdiğim res- mi eleştiremem. kötüle\emem. Ama başkalannın eleştirilerin- den ders almayı, gelecekte yapa- cağun resimlerde bu ekştirilerden >ararlanma\ı bilirim.r Her zaman her yerde resim yaptığını dile getiren Gülseren Südor, gelişim sürecini değer- lendirdiğinde bir yorgunluk dö- nemi yaşadığını hıssediyor. Genç- lik resimlerini daha çok sevdiği- ni söyleyen sanatçı, "Arük işin kurduokdumsanki" dıyor. "Mal- zeme>e, konu\a ve yaşamıma da- ha hâkimim; ama ben resmi hiç bitiremiyorum. Hâlâ istediğim noktaya gelmedim ve hâlâ daha iyisini yapabilecefime inanıyo- rum." Resim kitabı hazırlıyor Yarattıklanna saygı duyuyor, yarattıklanna değer veriyorlar... "Tann ve kadınla birlikte, üç ya- rabcıdan biridir sanatçı" diyor Teoman Südor. "Ancak bizim sa- natçı oiupofcmadıgımtza, ancak iki kuşak sonra karar verilebilir". Eğitimci kimliğıyle de tanınan Gülseren Südor, surmekte olan serginin ve resim çaiışmalannın yanı sıra şu sıralar bir resim ki- tabının hazırlıklanyia uğraşıyor. Cumhuriyet Kitaplan'ndan çı- kacak olan çalışmada Südor, egi- timcilik yıllannda. resim eğitimi verecek Türkçe yazılmış bir kay- nagın eksıkliğini farkettığini ve bu eksıkliğı gidermek için bir ki- tap hazırlamaya karar verdiğini söylüyor. Südor'un. okul dışın- da da kullanılabilecek yönlendi- ricı bir elkitabı olarak değerlen- dirdiği çalışma, sanat tarihi, re- sim teknikleri ve teknik resim gi- bi bölümler çerçevesinde, konu- lann bağlantılı olarak işlendiği 13 bölüm ve 530 resimden oluşuyor. İstanbul Sanat Fuan 30 Kasım-5 Aralık arasında TÜYAP'ta gerçekleşecek Şimdi sıra sanat galerflerinde... Serdar Tekebaşpğlu'nun 'Pbrselen Balık' adlı\apıh. KüitürServisi-TÜYAP ve SanatGalericileri Der- neö işbirlıği ile bu yıl 9.su düzenlenen AR- TIST'99-İstanbul Sanat Fuan 30 Kasım-5 Ara- lık tarihleri arasında TÜYAP lstanbuf Sergi Sarayı'nda gerçekleştirilecek. Çeşitli etkın- liklerin düzenleneceği fuarda sanatçı- larla sanatseverleri biraraya getire- cek olan Kahve Sohbetleri ve depremzedeler yaranna düzen- lenecek olan müzayede gibi ye- nılikler yer alıyor. Sanat Fuan'nda bu yıl, Sanatsever Kurum Ödülü Eczacıbaşı Holding'e. Koleksiyoner Kurum Ödülü TC Mer- kez Bankası'na, 1999 Sanatçı Ödülü Avni Arbaş'a, Eleştiımen Onur Ödü- lü Mehmet Ergüven'e verilecek. Fuara bu yıl 51 'i sanat galerisi olmak üzere top- lam 54 kuruluş katılıyor. 4 Aralık Cumartesi günü saat 18.00'de yapılacak olan müzayedede. fuarda yer alan gaterilerden seçi- lecek ikı sanatçının yapıtına ek olarak Türk sanatçı- lan da bağişianyla müzayedeye katılabilecek. Yapı- tın satılması halinde gerçek bedelin yüzde 50'si ga- lericiye/sanatçıya verilecek. Geri kalan satış geliri ise Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği aracılıgı ile depremzedelere bağışlanacak. Galerilerden bağışlanacak yapıtlar. Yahşi Baraz. Dr. KrymetGiray, Prof. Dr Erginlnan, Prof Dr Kemal İskender. Ümit İyem. Ertan Mestçi \e Doğan Pak- soj'dan oluşan kurulun organizasyonu doğrultusun- da saptanacak. Gönüllü olarak katılacak sanatçılann yapıtlan bu organizasyonun dışında tutulacak. Mü- zayedeye katılacak yapıtlann tanıtımı fiıar sırasında TUYAP KüçükSalon'da düzenlenecek sergi ile sağ- lanacak. ARTlST'99 Fuan'nın danışma kurulunda; Aydın Cumalı, Bülent Ünal, Cclal İ srer. Deniz Kavukçu- oğiu. Doğan Paksoy, Lrgin İnan. Ertan Mestçi. Gün- gör Uras. Haşim Nur Gürel. İnci Bengiserp. Kemal iskender, KıymetGiray, Mehmet Gülenüz, NeşeEr- dilek Raffı Portakal. tamer Başoğlu, f ülay Atasov. Ümit İyem, Yahşi Baraz, Y ılmaz Ijyar ve Doğan Hız- ian bulunuyor. Etkinliğin yürürme kurulu ise: Ahmet Kamil Gö- ren. Deniz Kavukçuoğlu, Dogan Paksoy. Haşım Nur Gürel. İrem Rona, LeventÇalıkoğlu. Mustafa Horo- san, Neşe Erdilek, Tülay Atasoy. Ûmit İyem, Yılmaz Uyar. Zeyyat Elman'dan oluşuyor. Çeşitli Avrupa ülkeleri ve ABD'den katılan gale- riler ile uluslararası bir boyut kazanmayı amaçlayan fuara katılacak galeriler ve yapıtlar Fuar Danışma Ku- rulu'nun sanatsal denetiminden geçerek fuara kabul edildı. Buyıl fuar kapsamında ayrıca, TÜYAP Genç Sanatçılar Resim Yanşmasf nmbeşincisi ve TÜYAP Sanat Eleştirmeni Yanşmasf nın üçüncüsü düzenle- necek. DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ SevgiSeli Bu yılki TÜYAP Kitap Fuan'ndaServerTanilli'ye okurların gösterdiği ilgi ve sevgi inanılmaz boyut- lardaydı. Kapılann açılmasından kapanışınadekçevresin- deki sevgi halkası hiç azalmadı. Yirmi yıl önce öldürülmek istenen, sonra da ül- kesinde yaşamını sürdürme olanağı tanınmayan insan, ulusal bir kahraman gibi ilgi görüyordu. Ne yapmıştı Server Tanilli? Susmamıştı. Yirmi yıldır yazdığı koca koca ki- taplaria halkının aydınlanması için çalışmış, doğ- ru bildiklerini yüreklice söylemekten vazgeçme- mişti. Eğitim sistemimizin tümüyle çöktüğü, gençle- rimize hiçbir katkı sağlamadığı günümüzde, Ser- ver Tanilli'yi tarih ve felsefe alanındaki yapıtlany- la bir eğitim gönüllüsü saymalıyız. Okurlara sağ- lam bir tarih bilinci, ayaklan yere basan, günlük yaşamlanna yönelik bir felsefe kültürü vermeyi amaçlayan yapıtlar.. Tarih ve felsefe bilmeden dünyamızı nasıl an- layıp yorumlayabiliriz? 10 Kasım akşamı televizyonda Semih Balcı- oğlu ile konuşurken ortaöğrenimde kafalann na- sıl açıldığına ilişkin kendi yaşamından şu olayı anlattı: Yılın ilk dersinde sınıfa giren bıyoloji öğretmen- leri kendisini şöyle tanıtır: "Çocuklar ben biyolo- ji öğretmeniniz Halit Avan. İkinci Sefiller müter- cimi Avanzade Süleyman Bey'in oğlu." Sonra sınıfa sorar: "Içınizde Sefiller'ı okuyan var mı?" Yanrt alamayınca ekler "Sefillerokunmadan dün- yaya bakılamaz." ServerTanilli, Sefıller'i okuduktan sonra bir haf- ta kitabın etkisiyle hasta oldugunu, kendine ge- lemediğinı ve dünyaya bakışının o günden son- ra değiştiginı söyledi. Bugün öğrencilerine Sefıller'i öğütleyen öğret- men kalmış mıdır bilmem, ama ServerTanilli, ken- disine emek veren, hiçbirinin isimlerini unutma- dığını söylediği cumhuriyet öğrencilerine yakışan bir biçimde eğitim için çaba harcıyor. Doğrusu ona gösterilen ilgiye baktıkça, insan- lanmızın bunca yozluğa karşın değerbilir yüce gönültülüklerini yitırmediğini düşündüm. Ben de kendisini on yıl önce yazdığım ve Yitik Bahar adlı kitabımda yayımlanan şiirimden bir bölümle bir kez daha selamlıyorum: Hocam değildı, derslerine girerdim . v Shakespeare tragedyalannda bir oyuncu •• • En çok sesi ve elleriyle oynayan. Ona en yakışan söz: "... Ve yükseliyordu proteleterya!" O an kürsünün altından ç/kıp Parmak uçlannda yükselen Koca yumruğu başının yanında bir ikinciyüz Yeniden doğargibi söylenen o söz... XVIII. yüzyılın sonları .v. Aydınlanma. AydınlandrkjJtift;:/ "nifo jferf Bahçesinde erguvanlar açmıştı okulun Birkızlaöpûşmekkadargüzeldidalındaoturmak Kiraz çıçekleri, rüzgârda dağılıveren ilkgençlik Sesi kulağımda Server Hoca'nın "Ve yükseliyordu proleterya!" Bir gün ziyaretine gitmiştim Yaşayan, yani çalışan ve üretendi Maddenin en canlısı yürekti Bu dizemi söyledi bana ve başkalanna. ? Keyitname' sergisi açıiıyor • Küitür Servisi - Ayfer Kalsın. Asra Carus Gülaydın, Lerzan Özer Yeltan, Yıldız S. Şermet ve Yasemin Aslan Bakiri'nm çalışmalanndan oluşan 'Keyifname' başlıklı sergi 23 Kasım'da Galeri Apel'de açılıyor. Sergi 14 Aralık tarihine dek '*• sürecek. 6. Çocuk Kitapları Şenliği • İSTANBUL (AA) - Beyoğlu Belediyesi tarafından düzenlenen 6. Çocuk Kitaplan Şenliği başladı. Beyoğlu Belediyesi Sanat Galerisi'nde düzenlenen şenlik, Dünya Çocuk Kitaplan Haftası dolayısıyla geleneksel olarak düzenleniyor. 28 Kasım Pazar gününe dek sürecek olan şenliğe - 35 yayınevi yaklaşık 4 bin çeşit kitapla katılıyor Şenlıkte aynca ımza günleri, söyleşiler, Karagöz-Hacivat ve palyaço gösterileri de düzenlenecek. Düzeltme Köşeyazanmız Şükran Kurdakul'un 15 Kasım pazartesi günü yayımlanan yazısında dizgi hatası yapılmıştır. Üçüncü paragrafın başı '19.yüzyıl'; dördüncü paragraftaki 'girdiktc' kelimesi 'girdikçe'; onüçüncü paragrafta ise 'dehşetiyie' kelimesi 'desteğiyle* olacaktır. Düzeltir, özür dileriz. K U L T U R Ç İ Z İ K K A M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle