12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5EKİM1999SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER ODTÜ açıhşında konuşan Rektör Prof. Dr. Suha Sevük devlet sistemine ağır eleştiriler yöneltti 6 Yolsuzhığa gözANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ODTÜ Rek- törû Prof. Dr. Suha Sevük, devlet kurumlannın si- yasi partüerin arpahğı haline gelmesini eleştirir- ken, yandaşlannın yolsuzluklanna göz yuman ik- tidarlara da tepki göstererek, Türkiye'de yasa ve kurallann uygulanmadığına dikkat çekti. Marma- ra depreminin devletin yönetim sisteminin verim- li işlemediğıni ortaya koyduğunu kaydeden Se- vük. "Siyasikrimiz niçin toplumun en çok giiven- diği kurumun Türk ordusu okiuğunu düşünmek zorundadır. Bunun nedenleri mitolojik değüdir"1 di- ye konuştu. Yeni öğretım dönemının ılk açılış der- sini vermek üzere ODTÜ'ye gelen Yunanistan Rektörler Komitesi Başkanı Prof. Dr. Spyros Kyrit- siz. iki ülke arasındaki yakınlaşmaya koşut olarak bilim. çevre. ekonomi ve sanat konulannda işbir- liği yapıjması gerektiğini kaydetti. ODTÜ'de yeni öğretim dönemi Kongre Merke- zi'nde yapılan açılış töreni ıle başladı. Törene Yu- nanistan Rektörler Komitesi Başkanı Prof. Dr. Sypros Kyritsiz ve Yunanlı öğretim üyeleri de ka- tıldı. ODTÜ Görsel. İşitsel, Uygulama ve Araştır- ma Merkezı tarafından hazırlanan iki ülke arasın- daki ortak kültüre dikkat çeken bir belgesel izlen- dı. Törenin açılış konuşmasını yapan ODTÜ Rek- törü Prof. Dr. Suha Sevük. 17 Ağustos'ta gerçek- leşen depremin Türkiye'de devletin yeterince de- neyım birikimıne sahip olmadığını. halkın da dev- lete güven duymadığmi gösterdığini söyledi. Tür- kiye'de kentlenn plansız geliştiğine, yapılann de- netimsiz inşa edildiğine dikkat çeken Sevük, dev- letin deprem sonrasındaki müdahalede geciktiği- • ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Suha Sevük, 17 Ağustos'ta gerçekleşen depremin Türkiye'de devletin yeterinee deneyim birikimine sahip olmadığını, halkın da devlete güven duymadığını gösterdiğini söyledi. Türkiye'de kentlerin plansız geliştiğine, yapılann denetimsiz inşa edildiğine dikkat çeken Sevük, devletin deprem sonrasındaki müdahalede geciktiğini, daha sonra da etkin koordinasyonu sağlayamadığını vurguladı. ni, daha sonra da etkin koordinasyonu sağlayama- dığını vurguladı. Sevük, bunun nedeninin demok- ratikleşme sürecinin siyasi partilerce yozlaştınl- masından kaynaklandığını kaydetti. Demokrasiye geçiş sürecindeki ilk yıllarda özgürlüklerin geniş- letilmesi yerine, bürokrasinin karalandığını ve za- yıflatıldığını anlatan Sevük. şöyle konuştu: "Böy- le bir ortamda siyasi partikrin himayeci pratikle- ri, genedikle parti yandaşlanrun kurailan aşmala- nna hatta yolsuzluk yapmalanna göz yumulması biçiminde gerçekleşmektedir. Türkiye'de siyasi ik- tklariar. iktidar olmayı, bürokrasiyi kendine yakın siyasallaştınlmış kişilerie doldurmak olarak gör- dükierinden liyakata göre oluşan atama ve terfi sis- temine davalı bir bürokrasi ve dene>im birikimi gerçekleşememiştir." fc Slvil bürokrasi' Türkiye'deki yönetim sisteminin yeniden yapı- landınlarak. liyakata dayalı dinamik bir sivil bü- rokrasi kurulmasıni isteyen Sevük, hiyerarşik bir denetim toplumu yerine, yatay ilişkileri güçlü bir toplum yaratılması gerektiğini anlattı. Sevük, dep- rem sonrasındaki sosyal uyanış ile PKK'ye indi- rilen ağır darbenin Türkiye'ye uzun zamandır ara- dığı ortamı sağladığını belirterek, "Savunma gü- dûlerimiz Uedaraltrjğımtz demokrasi ve insan hak- ian suııriannı genişletip. hırpalanan toplunısal do- kumuzu onarmanıız gerekmektedir. Türkiye, dev- letinegüventneyen bir halk ve halkmagüvenmeyen bir devlet görüntüsü ile 2000'li yülara ginnemeli- dir" diye konuştu. 'Kapah cemaatier' Sevük,sivil toplum örgütlerinin siyaset dışı ol- ması ve evrensel etik normlan tanıması gerektiği- ne de dikkat çekti. Bazı şeriatçı örgütlere de ısaret eden Sevük, "Sivfl toplum örgütieri. hizmederini kapalı cemaatterin üyelerine ayncalıklı olarak su- namazlar" dedi. Sağlık Bakanı'na eleştiri Sevük, Marmara depreminin Türkiye'nin dün- ya toplumundan dışlanmadığını ve Türk dış poli- tikasının dışa açılması gerektiğini gösterdiğini de söyledi. Dış dünyayı "düşmanlar topluluğu" ola- rak gören bakış açısının yanlış olduğunun da or- taya konduğunu kaydeden Sevük, Sağlık Bakanı Osman Durmuş'a gönderme yaparak. şöyle ko- nuştu: "Gelen yardımlara xenophobic (yabancı düşmanhğı) bir tutum içinde sırtını dönmek iste- yen sonımlular tepki gördüler ve tutumlannı sür- düremediler. Halkımız, deprem sonrasmda dış po- Htikasınm sadece askeri ve siyasi iliskilerden ibaret olmadığını gördü. Türk ve Yunan halklan arasın- da ortaya çıkan yakınlaşma sonrasmda müzakere sürecinin kolay ohnayacağuu,önemli engellerin aşıl- masıiçin ild tarafin da cesaretietaviztervermesi ge- rektiğini bihyoruz." Almanya-Fransa örneği Türkiye ve Yunanistan'ın ulusal kimliklerini "düşmaiüık" üzerinden tanımlamaması gerekti- ğini kaydeden Sevük, Almanya ve Fransa örneği- ni verdi. Sevük, Almanya ve Fransa ilişkilerinin geçmişinin acılarla dolu olmasına karşın bugün AB sürecini gerçekleştirdiklerini vurguladı. Yuna- nistan ve Türkiye arasındaki dil ve din farklılığı- na karşın külrurel benzerliğe işaret eden Sevük, i- ki ülke bilim adamlanna diyalog köprülerinin ge- liştirilmesi için büyük görevler düştüğünü söyle- di. Sevük, iki ülkeyi silahlanma yanşına son vere- rek, bilim alanında işbirliğine çağırdı. Açılış dersini veren Yunanistan Rektörler Komi- tesi Başkanı Prof. Dr. Spyros Kyritsiz, iki ülkenin kitaplardaki düşmanca tanımlara karşın içsel duy- gulanndaki dostluğun gölgelenmediğini kaydetti. İki ülkedeki siyasilerin oluşan dostluğu iyi değer- lendirmesi gerektiğini anlatan Kyritsiz, er ya da geç Avrupa çatısı altındabirleşileceğini söyledi. Cocuk Hakları Komisyonu 6 Yeni tasan ayrancılık yapıyor' • Çocuk Haklan Komisyonu adına açıklama yapan Başkan Seda Akço, TBMM Adalet Komisyonu'nun af tasansını yeniden tartışmaya başladığını ifade ederek af tasansının BM Çocuk Haklan Sözleşmesi'ne ve diğer ,; uluşlararası ilkelere aykın diizerılemder - içerdiğini ifade etti. i tstanbul Haber Servisi - Af tasansının çocuklarla il- gili bölümünde yaşa ve su- ça göre aynmcılık yapıldı- ğını kaydeden Istanbul Ba- rosu Çocuk Haklan Komis- yonu. Birleşmış Mılletler (BM) Çocuk Haklan Söz- leşmesi u> annca yasada de- ğişiklık yapılmasını ve ay- nmcılığın giderilmesini is- tedı. Istanbul Barosu Çocuk Haklan Komisyonu. Dünya Çocuk Günü nedeniyle dün Istanbul Barosu Staj Eğitim ve Kültür Merkezı'nde bir açıklama yaptı. Çocuk Hak- lan Komisyonu adına açık- lama yapan Başkan Seda Akço. TBMM Adalet Ko- misyonu'nun af tasansını dün yeniden tartışmaya baş- ladığını ifade ederek af tasa- nsının BM Çocuk Haklan Sözleşmesi'ne ve diğer uluşlararası ilkelere aykın düzenlemeler içerdiğıni ifa- de etti. Sözleşmeye göre 18 yaşı- İstanbul na kadar herkesin çocuk ola- rak kabul edildiğini ifade e- den Akço, "çocuğun yara- n" ve çocuklar arasında "aynmcıhğınönJenmesi"nin sözieşmenin temel ilkeleri olduğunu vurguladı. Yasa tasansmda 18 yaşına kadar herkesin çocuk sayılması il- kesinin dikkate alınmadığı- nı belirten Akço. "15yaşın- dan küçükçocuklarile 16-18 yaş arasındaki küçükler hakkında farklı düzenleme- ler içermesi. \aşa dayah ay- nmcılık yapılmamasını ön- gören ilkeye aykmdır" dedi. Yasa tasansında gerek 15 yaşından küçük, gerekse 16 yaşından büyük, 18 yaşın- dan küçükler için bazı suç- lann ıstisna olarak kabul edildiğini söyleyen Akço, "Halbuki çocuk suçluluğun- da esas olan çocukluk duru- mudur. Çocukluk dunımu dışında bir kriter getiren dü- zenleme, suça dayalı aynm- cdık oluşrunnaktadır" diye konuştu. tstanbul Haber Servisi- "Dünya Çocuk Günü"nde depremzede çocuklar doyasıya eğlendiler. tstanbul"daki Çarousel Alışveriş ve Yaşam Merkezi'nce "4 Ekinı Dünya Çocuk Günü" nedeniyle dün Gölcük Esentepe Çadır Kenti'nden gelen 7-11 yaşlanndaki 30 çocuk için etkinlikler düzenlendi. Çocuklar, athkanncaya bindiler, Toys'R Us tarafından dagıtılan kırtasiye malzemelerini alıp Şehir Tiyatrolan oyuncusu Konur Alp Sunal'ın pandomim gösterisini izlediler. Ardından, öğle yemeklerini yiyip bir çocuk filmi izlediler. Çocuklan Istanbul'a getiren öğretmenleri Zeynep Kuzol, cocuklann, çadırkentten şehre gelip burayı gördükleri için çok sevindiklerini, gelemeyen cocuklann ise ağladıklannı söyledi. Gölcük'te eğitime başlanmadığını belirten Kuzul. "Deprem bölgesmdeki ailelerin çoğu çocuklannı okuia göndermek istemryor, prefabrike okullan tercih ettiklerini söylüyorlar. Biz de yaş gruplanna göre çadırter oluşturup çocuklan deprem skmüsından kurtarmaya çahşıyoruz'' diye konuştu. Çocuk Vakfı verilerine göre dünyada yaklaşık 2 milyar 700 miryon çocuk yaşıyor. Her gün, 8 bini ishalden olmak üzere 35 bin çocuk ölüyor. 170 miryon çocuğun ise dengesiz beslenme sorunu bulunuyor. Dünyada yoksul ortamda yaşayan çocuk sayısı 1 milyara yaklaşıyor. Acil önlem alınmaması halinde 2010 yılına dek 1 miryon 100 bin çocuğun AIDS kurbanı olabıleceği beliıtiliyor. 6*11 yaşlan arasında hiç okula gitmeyen çocuk sayısı 140 milyonu bulurken, her 100 çocuktan 24'ü okuma yazma bilmiyor. Türkiye'de her yıl 1 milyon 360 bin bebek dünyaya geliyor. Bebek ölüm hızı binde 42. 5 yaş altı ölüm hızı ise binde 50. Her dört çocuktan biri hiçbir sosyal güvencesi olmadan çalıştınhyor. Kimsesiz çocuk sayısı 700 bin dolaymda bulunuyor. Istanbul ve Yalova'da deprem nedeniyle ara verilen eğitim yılı yeniden başladı Sisveokullar Oğrencflerin uzun trafiği felç ettiİstanbul Haber Servisi - Istanbul'da sabahın erken saatlerinde bastıran yoğun sis nedeniyle tstanbul Bo- ğazı bir süre gemi trafiğine kapatıldı. llköğretim okul- lan ile üniversitelerin açılı- şıyla birlikte yoğunlaşan ts- tanbul trafiği, yoğun sisin etkisiyle ana arterlerde sa- bah saatlerinde zaman za- man kilitlendi. Sabaha karşı bastıran sis nedeniyle tstanbul Boğazı çift taraflı olarak gemi tra- fiğine kapatılırken Kadı- köy, Eminönü, Üsküdar. Karaköy ve Beşiktaş arasın- daki şehir hatlan seferlen de saat 07.15'e kadar yapı- lamadı. Bu saatten sonra si- sin dağılması üzerine boğaz trafiği normale döndü. Ay- nı saatlerde tstabul yakasın- da meydana gelen elekrrik kesintısi nedeniyle tramvay seferleri yaklaşık 1.5 saat süreyle yapılamadı. Gemi ve tramvay seferle- rinin aksaması ve yoğun trafik nedeniyle çok sayıda lstanbullu işine zamanında gidemedi. Dünyanın mega kentleri arasında yer alan tstan- bul'un kent içi trafiği çağ- daş kentlerin aksine motor- lu kara taşıtlanyla sağlanı- yor. Istanbul Büyükşehir Belediyesi ile tTÜ tarafın- dan 1996 yılında yapılan or- tak araştırmaya göre Istan- bul'da kent içi ulas.ımın yal- nızca yüzde 6.2 si deniz ve raylı sistemlerle yapılıyor. Ulaşımın yüzde 34.1 'i bele- diye otobüslerince, yüzde 19.6'sı minibüsletle, yüzde 19.2'si özel otomobillerle sağlanıyor. Tstanbul Büyükehir Bele- diye Başkanı Ali Müfit Gürtuna, kent içi ulaşımda- ki bu çarpık tabloya dikkat çekerek ulaşımın tüm bi- rimleriyle belediyeye dev- redilmesini istiyor. Önce- lıkle banliyö trenlerinin devrini isteyen Gürtuna, bu- nun sağlanmast halinde kı- sa sürede banliyö sistemini modemize ederek kent içi ulaşımmdaki payını arttıra- caklannı savunuvor. İSTANBUI/YALOVA (Cumhuri- yet)- İstanbul ve Yalova'da ilk ve or- ta dereceli okullann açıldığı 13 Ey- lül'de meydana gelen 5.8 büyüklü- ğündeki artçı depremden sonra ara verilen 1999-2000 eğitim-ögretim yılı dün yeniden başladı. tstanbul Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Omer Gûl, 17 Ağustos'ta meydana gelen deprem ve sonrasındaki artçı sarsıntılar dolayısıyla ağır hasar gö- ren 60 okulun eğitime kapalı, 400 okulun da orta hasarlı olduğunu söy- ledi. Yalova'daki özel okul ve ders- hane binalannın sağlam olmasına karşın artçı depremler nedeniyle derslikler prefabrike konutlara taşuı- dı. İstanbul'daki ilk ve orta dereceli okullann hasar tespit çalışmalannın Bayındırlık ve tskân Bakanlığı, tTÜ ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi uzmanlan tarafından yapıldıgnn be- lirten Gül, eğitime açık olan okullar- da sakıncalı herhangi bir durumun söz konusu olmadığıru kaydetti. Gül, ögretmenlerden, eğitimin ilk günle- rinde öğrencilerin okula ve çevreye uyumlannın sağlanması amacıyla, derslerin bir bölümünü okul bahçe- sinde yapmalannın istendiğini ifade etti. Depremden psikolojikzarar gö- ren öğrencilerin rehberlik öğretmen- lerince korkulannı yenmeleri konu- sunda eğitileceğini belirten Ömer Gül, başanlı olunamaması halinde • Depremde büyük hasar alan ve bir bloku tamamen yıkılan Yalova Lisesi'nde öğretmenler ve öğrencilerin tepki göstermesi üzerine hiçbir öğrenci sınıflara girmedi. ise bu öğrencilerin üniversitelerin çocuk psikiyatrisi bölümlerine gön- derileceğini söyledi. Öte yandan, Bahçelievler llköğ- retim Okulu'nda veliler ile okul yö- netimi arasında gergin anlar yaşan- dı. Veliler ile öğrenciler, okul öğren- ci servislerinindegiştirilmesine tep- ki gösterirken veliler polis tarafından uzaklaşnnldı. Yalova muhabirimiz Faruk Kır- tay'm haberine göre, Yalova Milli Eğitim Müdürlüğü, 21 bin 388 öğ- rencinin eğitim gördügü, yeni yapı- lan ve az hasarlı okullarda eğitime başladı. Istanburdada2milyonaya- kın ilköğretim, lise ve dershane öğ- rencisi de deprem tatilini tamamla- yarak ders başı yaptı. Okullann bü- yük bir bölümünde öğrencilerin sı- nıflara girmek istememesi üzerine, öğrencilerin taleplerini yerine geti- ren öğretmenler öğrencileri smıfla- ra sokmadılar. Artçı depremlerin de- vam ettiği Yalova'da, Milli Eğitim Müdürlüğü, ağır ve orta hasarlı 23 okulun dışındakı okullarda eğitime başlarken her okulun önüne artçı deprem olması halinde öğrencilerin bannması ve eğitimin devam etme- si amacıyla büyük çadırlar kuruldu. Milli Eğitim Müdürlüğü, Yalova" nın değişik bölgelerinde kurulan çadır- kentlerde bannan öğretmen ve öğ- rencileri okul1ara taşımak için 40 otobüs kiraladı. 23 büyük okulun ağır hasarlı olması nedeniyle bura- da okuyan öğrenciler diğer küçük okullara kaydınldı. Okul açığının bu yıl, eğitimin sağlam okullarda ikili olarak verilerek kapatılacağı belir- tildi. Dün ilk kez çadırkentlerinden çı- karak kent merkezinde bulunan en- kazlar arasından geçerek okullanna giden öğrenciler, uzun bir süre sınıf- lanna girip girmeme konusunda te- reddüt ettiler. Bazı okullarda ise okul müdürlerinin telkinleri sonucunda sınıflanna giren öğrenciler, sınıflan- nı tespit ettikten hemen sonra okul bahçesine çıktılar. Yalova'da öğren- cilerin kapalı mekânlarda deprem sendromunu henüz atamadıklan gö- rüldü. Öğrenci velilerinin de ders bo- yunca dışanda beklediği ilk ders gü- nünde, öğrencilerin bir bölümünün okula gelmediği gözlendi. Kent merkezinde bulunan Atatürk tlköğretim Okulu'nda, öğretmenler l.itıiye öğrenciler sınıflara sokulmadı. Öğretmenler, okulun 2. katına çıkan merdivenlere okul sıralan ile barikat kurarak öğrencilerin birüst kata çık- masını engellediler. Depremde büyük hasar alan ve bir bloku tamamen yıkılan Yalova Lise- si'nde ise öğretmenler ve öğrencile- rin tepki göstermesi üzerine hiçbir öğrenci sınıflara girmedi. Okul bah- çesine kurulan sahra çadınna da tep- ki gösteren öğretmenler "Az hasarh okluğu öne sürülen lise binası eğitim için risktaşryor,bahçeye konulan ça- dırda iseeğitiınolanâğıyok" dediler. Tepkiler üzerine lise müdürlüğü, öğrencileri bahçede toplayarak yok- lama yaptı. Yoldamadan sonra açık- lamayapanyöneticiler, yurtdışından geleceği söylenen dev çadırlann he- nüz gelmediğini, çadır gelene kadar da hiçbir şekilde eğitim verilemeye- ceğini belirterek öğrencileri evleri- ne gönderdileT. Diğer okullarda da öğrenciler sı- nıflara girmeyerek bahçede yapılan sembolük birtöreninbitiminde sınıf- lannı öğrendikten sonra dağıldılar. Milli Eğitim Müdürlüğü, Yalo- va'da geçen yıl 23 bin ögrencinin eğitim gördüğünü, bu yıl ise sayının yeni kayıtlarla 35 bine çıkması bek- lenirken ilköğretime bu yıl çok az ' sayıda ögrencinin kayıt yaptırdığını, geçen yılki mevcudun çok altında kalındığını açıkladı. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Eğitlmöe Haksrz Rekabet Deprem felaketini yaşayan bölgenin kimi kent- lerinde ilköğretim ve liselerde eğitim, dün herhal- de başladı. "Herhalde" diyorum, zira ben bu ya- zıyı pazar günü yazıyorum. Yazılarımı bir gün ön- ce, öğlene kadar teslim etme durumundayım. Depremi izleyen günlerde, eğitim konusunda hiçbir şey yapılmaması ve gerekli incelemenin ya- pılmadan okullann açılmasını eleştirmiş ve bu ko- nuda bir deyazı yazmıştım. Aslında Milli Eğitim Ba- kanı Sayın Metin Bostancıoğlu'nun, "okullann açılması gereğini" ileri sürmesine tümüyle katılı- yordum. Okullar, deprem şoku içindeki çocukla- nmızın "normalleşmesinin" birinci koşuluydu. An- cak bu arada il ve ilçe yöneticileri, okullan dene- timden geçinmeli ve sakıncalı okullan saptayarak bir çare üretmeliydiler. Bu yapılmadı ve bir artçı deprem üzerine hafla- lardır en sağlam binası olan okullar bile kapatıldı. Ve aradan geçen zaman içinde de hasarlı binala- rın elden geçirilmesi konusunda çok tutuk davra- nıldı. "Mektepler Olmasa..." başlıklı yazımda da de- ğindiğim gibi bu tutum. hem öğrencileri ve öğret- menlerini olumsuz etkiledi hem de "sokaktaki in- sanı" korkuyaitti. "Okullaraçılamadığınagörebil- mediğimiz bir şeyler mi var" sorusu, içimizdeki deprem korkusunu, deprem paranoyasını körük- ledi. Fakat okullann üç hafta kapalı tutulmasının or- taya çıkardığı bir başka ciddi sorun daha var. O da öğrencilerin derslerinden geri kalmaları. "Canım, ne olacak eğitim biraz uzatılarak bu açık kapatı- lır" diyemeyiz. Zira bu okullarda okumakta olan ya da okuyacak olan öğrencilerden önemli bir bölü- münün belli "yanşmalı sınavlara" girmek zorunda olduklannı unutamayız. Gerçekten, özellikle lise son sınıf öğrencileri, üniversite ve yüksek okullara girebilmek için ÖSYM'nin sınavında yanşacaklar. Okulsuz geçen üç haftada, diğer bölgelerde yaşayan arkadaşla- nna oranla çok geri kaldılar. Bu çocuklarımızın kay- bını, kim giderecek ve nasıl giderecek? Acaba bu bölgelerden sınava giren öğrencilere "telafı edici birkatsayı" uygulanması düşünülebilir mi? Aynca unutmamakgerekir ki bu bölgedeki "özel dershanelerin" çalışmalarına da izin verilmedi. Ya- ni çocuklar, kelimenin tam anlamıyla ortada kaldı- lar. Bunlara ek olarak, deprem felaketinin getirdi- ği acılar ve bu çocuklanmızın sinir durumları dü- şünülürse, herhalde bir şeyler yapmak gerekecek. Ve aynca unutmamak gerekir ki bu yıl üniversite giriş sınavlan, nisan ayında yapılacakrnış. Yani yi- tirilenleri telafı edecek zaman çok krt. • • • "öğretmen Dünyası" dergisinin ekim sayısın- da, Zeki Sanhan'ın olaya değgin çok güzel birya- zısı yayımlandu "Ertesi Gün" başlığını taşıyan bu yazının toir bötümünü sizlerle paytaşmak isuyo L rum. s "...örgütlü bir öğretmen toptutuğu, bu deprem yıkımında yaralann sanlması için neleryapmazdı? Ülkenin beş yüz bin öğretmeni, ne harikalar ya- ratmazdı?.. Bazı öğretmenler, depremin hemen ertesinde çocuklar için kurulan çadıharda eğitime başladılar. Gecelehni gündüzlerine kattılar. Bu- nun için bir karşılık beklemek akıllannın ucundan bile geçmedi. Onlar Yargıtay Başkanı Sami Sel- çuk'un 'asn saadet' diyerek hafıfe aldığı 1930'lu, 40'lı yıllannın Köy Enstitülü, 1960 7/ yılların TÖS 7ü ruhunu temsil ediyorlardı. Bir de eğitim ve öğre- time başlanmaması için depremi bahane olarak kullanan, üstüne üstlük iki maaş tutannda deprem tazminatı isteyen öğretmenler var. Bunlar hangi ruhu temsil ediyor? Umut yabancıda! ABD hükümetin çıkaracağı tahvile kefıl olursa dışardan yardım alınacak da depremin yaralan sanlacak... Amerikan Altıncı Fi- losu hastalanmızı tedavi edecek. Türkiye'de olmayan şey doktor, ilaç, çadır, yi- yecek değil. Okul, öğretmen değil. Halkın örgüt- lülüğü ve yeni bir Türkiye kurmaktaki karahılık..." • • • Türk siyasal yaşamından bir yıldız kaydı. Avni Akyol, erken sayılabilecek bir yaşta kalbine yenik düştü. Allah rahmet eylesin... Akyol'un vefatını öğrendiğimde müthiş üzüldüm ve "birşeyleryazmalıyım" dedim. Bunu duyan bir dostum, "Sen ANAP'ı sevmezsin ki" diye itiraz edince Akyol'la ilgili bir şeyler yazmamın "zorun- luluk" olduğunu anladım. Avni Akyol "gösteriş" değil, "hizmet" insanıydı. Milli Eğitim Bakanlığı sırasında ortaöğretimdeki "şeriatçı örgütlenmenin" belini o kırmıştı. Yüzler- ce ve yüzlerce okul yöneticisini görevden almış ve yerierine laik yöneticiler getirmişti. (Daha yapacak çok iş varama...) O günlerde Avni Akyol, şeriatçı basının boy he- defı idi. Ve eğer Akyol'un o çabaları olmasaydı, 28 Şubat 1997'de çok daha kötü durumda olurduk. Ozal'ın "felsefesine de karşıyım, partisine" de. Ancak ANAP içinde kendime yakın hissettiğim çok insan var. Avni Akyol gibi insanların hizmetleri unutulma- malı... zararlı maddeye rastlanmadı Hamsi satışı serbest Haber Merkezi - Yak- laşık 200 kişinin yedikle- ri hamsiden zehirlenme- leriüzerine başlatılan in- celemelerde, balıklarda ağır metal ve bakteriye rastlanmadı. tl Sağlık Müdürü Mecit Çalışkan, beklemeye bağlı olarak balıklarda bazı mikroor- ganizmalann oluştuğunu ve şikâyetlerin meydana geldiğini söyledi. Pazar günü yasakla- nan hamsi satışı ise bu- günden itibaren serbest bırakıldı. Mecit Çalışkan, bu tür bir olayın bir daha yaşan- maması için Büyükşehir Belediyesi ile birlikte bir dizi önlem ahnmasına karar verdiklerini söyle- di. Çalışkan, balık satışı- nın bugünden itibaren sağlık koşullanna uygun olması kaydıyla serbest bırakıldığını da ekledi. Tanm ve Köyişleri Bakanhğı da, Marma- ra'daki su ve su ürünleri üzerinde tarama analiz- lerine başladı. Zehirlen- menin "kimyasal kirlilik- ten" kaynaklandığı iddi- alannın ise AB'nin Tür- kiye'den çift çenekliler ithalatında uyguladığı yasağı kaldırma yönün- deki girişimini olumsuz yönde etkilemesinden korkuluyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle