13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 EKİM 1999 SALJ 10 H A B f c ı R L E R dishab(&cumhuriyetcom.tr KAVŞAK OZGEN ACAR Mazoşist Bizans basınında Kıbrıs ABD gezisi öncesınde "Mazoşist Bi- zans basınında" Başkan Bill Clinton'ın Kıbrıs konusunda Türk Başbakanı Bü- lent Ecevit'i bir matkapla "haşırt" di- ye nasıl "oyacağını" ve Yunanca de- yimiyle nasıl "dolmades" yapacağını okuduk! "ABD Kıbns 'a garantöroluyormuş", "Albright Planı", "Holbrooke Planı" adlı planlardan birini karpuz sengism- deki gibı beğen beğen al, seç seç al. "Magosa'daki Maraş"\ vermek yet- mezmiş, adadakı 35 bin kişilik Türk or- dusu da çekilmeliymiş. Mübarek Is- tanbul değil, sankı Kıbns- Yunan ba- sını! Bizans basınına sormak gerekir: "Bunları hangi Türk kaynağından öğ- rendin. Ecevitmi, Cemmi, Denktaşmı söyledi? Beyaz Sarayyoksa ABD Dı- şişleri Bakanlığı 'nın sözcülehmi açık- ladı? Ya da BM Genel Sekreteh Kofi Annan mı?" Atina'daki güvenılir bilmem ne ga- zetesinde bir plan yayımlanmış. Plana göre Rauf Denktaş, dönüşümlü cum- hurbaşkanı olacak, karşılığında da Ma- raş ve Güzelyurt Rumlara yerilecek- miş. Adanm sivri ucundaki Kıbrıs'ta Rum kantonu kurulacakmış. Sofumşuz- ca bir mış mışlık! Ecevit'in VVashing- ton'da Clinton, New York'ta Annan ile görüşmelerinı izleyen meslektaşlan- mın çoğu her nedense yazılannda res- mi açıklamatara pek yer vermedi. ör- neğin, Beyaz Saray sözcüsünün açık- laması şöyleydi: "Başbakan ve Başkan Kıbns sorununu da görüştüler. Heriki- si de sorunun çözümünde 1974 ön- cesindeki duruma dönüş olamayaca- ğı, tüm Kıbnslılann güvenlikiçındeya- şamalan konusunda görüş biriiğine vardılar." Uluslararası ilişkilerde hukuksallık ıçin Latince "dejure", uygulamadaki durum için "de facto" sözcüklen kul- lanılır. "1974öncesinedönülemeyece- ği" sözü ile Beyaz Saray, KKTC'nin varlığını "de facto" da olsa, kabullen- miş olmadı mı? Hani Clinton, Ecevit'i oyacaktı? Bu görüşmeden sonra Ati- na'dan "Büyük düş kınklığı" haberie- ri geliyor. Bu düş kınklığı dahi "Kıbns sorununu çözecek tek insan" denilen Ecevit'in siyasasına yazılacak bir artı değil mi? Gazetecilığe 1960'da başladığımda ilk yazdığım haber Kıbns'la iigiliydi. So- runu dört yıl Atina'da (bazen Güney Kıbns'ta) ve 4 yıl da NewYork'ta BM'de izledım. Dolayısıyla mazoşist Bizans basınına değil de genç meslektaşlan- ma bir önerim var. Yunan basınının ge- leneksel "fasana "lannadayanmakye- rine, 1963'den bu yana Yunanlann "Ka- çan Fırsatlar" dedikleri adadaki olay- lann gelişim zincirine bir göz atmak daha gerçekçi bir davranış olur. Dikkatten kaçan diplomat Türkiye'nın BM Daimı Temsildsi Bu- yükelçı Volkan Vural, Ankaradan al- dığı talimat gereği, Genel Sekreter Ko- fi Annan'a iki ay önce bir haber ılettı. Ecevit'in New York'a da uğrayacağı- nı, "istediği takdirde" kendisi ile görü- şebileceğini bildirdi. Ankara, Annan'dan randevu istemıyordu. Genel Sekreter, başbakanı davet etti. Bu giri- şımden habersiz Bizans bası- nı, gezi öncesinde Ecevit'in Annan'ı neden ziyarete gitme- diğinin hesabını sordu. BM'nin 38. katında Rahşan Ecevit'in de katıldığı görüşme gerçek- leşti. Basın, Rahşan Hanım'ın orada ne işi olduğunu sor- makta haklıydı. Resimlerinden, görüşmede meslek- taşlanmın dikkattennden kaçan bir baş- ka önemlı kişınin varlığını gördüm. An- nan'ın sağında başyardımcısı Sır Ki- eran Prendergast oturuyordu. Anım- sanacağı uzere üç yıl önce Ankara'da Ingiliz Büyükelçisi olan Sir Kieran, Tür- kiye'de 196O'lı yıllarda da "başkâtip" olarak da bulunmuş, o günden beri ta- nıdığı Ecevitler'i mükemmel Türkçesi ile "Hoşgeldiniz" diye karşılamıştı. An- nan'ın yanıbaşında "çekirdektenyetiş- me bir Kıbns uzmanının" variığı bası- nımızın dikkatinden kaçmıştı. New York'a gıtmek üzere Ankara'dan aynlmadan önce Sir Kieran "protokol Kieran gereği" Türkiye'nın gelmiş geçmiş en böyyyük başbakanı olan Prof.Dr. Tan- su Çiller hanımefendiye veda edeme- mişti. Çünkü hanımefendi o anda ne ıdüğü belirsız işlerie uğraştığı için de- ğil randevu, Ingiliz Büyükelçisi'ne ya- nıt bıle vermemişti. Hanımefendinin kabul etmeyışinden bugün "gururduy- duğuna" inandığım Sır Ki- eran, BM Genel Sekreteri- nin başyardımcısı olarak Ecevit ile Kıbns görüşme- sindeAnnan'ın yanında ye- rinı almıştı. Ya Çiller bugün o görüşmede başbakan ol- saydı! Annan, Kıbns'ta ne gibi Prendergast çözüm yollarının bulunabile; ceği konusunda Ecevit'in görüşünü sordu. Plan önerisi yerine daha çok Ankara'yı dinledi. Türk başbakanı, Kıb- ns'ta Rumlann anayasayı dışladıkları 1964'ten bu yana Türk toplumunun kendi kendıni yönettiğini, 1974'ten son- ra adaya ilk kez banş geldiğini anlattı. Ecevit "Kıbnslı iki lideri bir araya ge- tirmeden önce taraflann ikincil yetki- lileriile toplumlararasıgörûşmelerbaş- latarak, ileride bir doruk için ortam oluşturmasının daha akılcı olaçağım" söyledi. Annan da "Kıbnslı iki lideh bir araya getirmekte acele etmeyeceği- ni, biraz daha düşüneceğini" belirt- mekle yetindi. Döpt şapkalı Kıbrıs temsilcisi ABD Başkanı Bill Clinton, "Kıbns Özel Temsilcisi" olarak Richard Holb- rooke'u atadığmda "1998yılınm Kıb- rıs Yılı" olacağı öne sürülmüştü. Göre- vine hızlı başlayan Holbnooke , Mad- leine AJbrighfın boşalttığı BM Daimi Temsılciliği koltuğuna oturmayı seçti. ABD kabinesinde "oy hakkı bulunma- yan bakan" konumundaki bu görev dı- şişleri bakanlığı yolunu da açabilirdi. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ı "çö- zümsüz" olarak gören Holbrooke'un rolünü güvenlık konseyinde pende ar- kasından sürdüreceğı kuşkusuz. Holbrooke'un boşalttığı göreve ise şimdiye değin dört değişik şapka giy- miş, ilginç bir kişi getirildi. Alfred (kı- saca Al) H. Moses bir Yahudi. Sıradan bir Yahudi değil. "Amerika Yahudi Kongresi" gibı dev bir baskı kurumun- da 1991 -94 yıllan arasında "Başkan- lık" yapmış önemli bir kişi. Gönsvi sür- dürürken aynı anda Demokrat Başkan Jimmy Carter'ın da özel danışmanı idi. VVashington'daki GeorgeTovvn Hukuk Fakültesi'nden mezun, başkentteki önemli bir hukuk firmasının ortağı ola- rak siyasal havayı yakından soluyan bir avukat. Çoğu Israil'e göç etmekle birlikte, Romanya'da pek çok Yahudi yaşıyor. ABD Dışişleri Bakanlığı, Romarv ya'daki Yahudilerin hakiannın korunma- sı, göç edenlenn mal varlıklannı sahip- lenmeleri amacıyla Bükreşte etkin ça- hşmalar yapacak bir büyükelçiye ge- reksinim duymuştu. Bakanlığın önem- li kişilerinden ve 2. Dünya Savaşı'nda Nazilerce el konulan Yahudi altınları konusunda uluslararası toplantılann öncüsü Stuart Eizenstat'ın da yakın dostu olan avukat Moses bu göreve atandı. Bu seçim, diplomatık olmaktan daha çok ABD'nin iç siyasası ve Isra- il ile ilişkileri açısından önem taşıyor- du. Moses, 1997 Eylülü'ne değin gö- revini başarı ile sürdürdü. Aynı zamanda "yazar" olan Moses, "toplum lideri", "avukat" kimliğinden sonra "diplomat" şapkasını dagiymiş oldu. Clinton'ın Kıbns'ta birçeşit "ara- bulucu"görevini Moses'eyermesinde "diplomat ve avukat" gibi bir "müza- kereci" kimlikten daha çok, yine gele- cek yıl seçimlerinde Demokrat Parti'ye oy çekecek bir kimliğinin ön plana çık- tığı göz ardı edilmemelidir. Gücünü, Demokrat Parti ile Yahudi lobisinden alan Moses, ABD Dışişleri Bakanlığı Kıbns Eşgüderi Thomas Weston ile bir- likte çalışacak. Moses ekim ortasında bölgeye gelecek. BM Genel Sekreteri Annan da Kıb- ns'taki özel temsilcisi Ann Hercus'un dışındaeşgüderatamayaçalışıyor. Bu görevi yıllarca önce yürütenlerden bi- ri olan Perez de Quellar'ın BM Genel Sekreteri olduğunda Kıbns'a çözüm getiremediği de unutulmuyor. Haftanın elmekleri Cennet ve cehennem Cennet-cehennem kavramlanna ye- ni bir tanımlama getirildi. Bu tanıma Türk'ü yerleştirmeyi, kadınlann cennet- cehennemini kurgulamayı ise siz dene- yiniz: "Bir erkek için cennet, Amerikan maaşına, Ingiliz evine, Çin yemeğine, Alman arabasına ve Latin eşe sahip ol- maktır. Cehennem ise, Amerikan ara- basına, Ingiliz eşe, Çin evine, Almanye- meğine ve Latin maaşına sahipliktir." Yaşamı geri döndürmek George Cariin adlı Amenkalının öne- risine bir kulak verin bakalım: Yıllarca didin çabala, uğraş dur ve sonunda ödül: Ölüm. Acaba buyaşam çizgisi tersyüz edilemez mûönce öle- ceksiniz. Sonrayaşlılığınızıyaşayacak- sınız. Isinizle uğraşıp dururken birden- bire bir altın saat ödülü ile kovulup gençliğinizegetirileceksiniz. 40yıllıkça- lışma sonunda genç emekli olmanın zevkini yaşayacaksınız. Bundan son- ra gel keyfim gel. Partiler, eğlenceler. Ardından, ilkokulagidipsorumsuzyaş- tan bebeklığe geçeceksiniz. Oradan ana rahmine girip 9 ay yüzeceksiniz. En güzeli de yaşamınız bir orgazmla sona erecek. Böylesı daha iyi değil mi?" Sosyal demokrat-muhafazakâr koalisyonun geleceği tehlikede Avustuıya'da hükümet hesaplaıi Elmek: oacar@ superonline.com Fax: 0312. 468 15 79 Aşın sağcı lider Jörg Haider seçim zaferini kuthıyor. • Aşın sağcı FPÖ'nün genel iktidara aday olması, özellikle ve Israil'i endişelendiriyor. GÜRAYÖZ VİY4NA -Avusturya'da önceki gün yapılan genel seçimlerde aşın sağa Oz- gürlük Partisi'nin (FPÖ) oylannı art- tırarak ikinci jjarti konumuna gelme- sinin ardından hûkûmeti kimin kura- cağı tartışmalanfuzkazandı. FPÖ'nün başansı özellikle Avus- turya'daki yabancılar ve Israil'de en- dişe yaratırken, iktidan 13yıldırelin- de tutan sosyal demokrat-muhafaza- kâr koalisyonun geleceği de tehlike- ye girmiş görünüyor. Son genel seçimlerde, oy oranını yüzde 21.9'dan yûzde 27.2'ye çıkara- rak ikinci parti konumuna erişen aşı- n sağcı FPÖ'nün lideri Jörg Haider, halkın artık kendilerini hükümete la- yık gördüğünü söyledi ve "Hûküm- ran güç, bize de bir şans tamdL San- sas>ond bir sonuç yakaladık" şeklin- dekonuştu. Cumhurbaşkanı Tbomas Klestilcien hükümet kurma görevüıin verilmesini beklediklerini söyleyen Haider, kendilerine böyle bir görev venldiği takdirde her partiyle temasa geçeceklerini kaydetti. Seçimlerden birinci parti olarak çı- kan, ancak önemli ölçüde oy kaybına ugrayan Sosyal Demokrat Parti'nin (SPO) lideri ve Başbakan Vıktor KK- ma ise seçim sonuçlanndan partisine açık bir uyan mesajı geldiğini ve bü- seçimlerden zaferle çıkarak Avusturya'daki yabancılan tün sorumluluğu taşıdığını bildirdi. Klima, hükümeti kurmaktan kolay- ca vazgeçmeyeceklerini belinerek- "Sorumluluktan kaçmak, çok kolay olmasuıa ragmen benim üstubum de- gUdir" dedi. İsrafl endişeii Avusturyada pazar günü yapılan genel seçimlerde aşın sağcı FPÖ'nün oylannı arttırarak iktidara aday olma- sı Israil'de endişe yarattı. Ülkenin en çok satan gazetesi Yediot Aharonot, manşetten verdiğı haberde "Her dört Avusturyahdan birisi Neo-.Nazi baş- kan için ov kuUandı'7 dedi. Halen Böl- gesel Işbirliği Bakanlığı görevini yü- rüten eski tsra.il Başbakanı Şimon Pe- res, Avusturya'daki seçim sonuçlan- nın "shasiharitadadeğişikBgeyolaça- cağıra" belirterek endışesini dile ge- tirdi. Avusturya'da pazar günü yapılan parlamento seçimlerinde SPÖ'nün oylannın yüzde 38"den yüzde 33.4'e düşmesi sonucunda parlamentodaki sandalye sayısı 71 'den 64'e düstü. Aşı- n sağcı FPÖ, yüzde 27.2'lik bir oy oranıyla 54 sandalyeye sahip oldu. Se- çimlerde yalnızca yüzde 1 dolayında oy kaybederek yüzde 26.9 oranındaoy alan OVP'nin sandalye sayısı 53. Ye- şiller ise oy oranını yüzde 7.1 'e çıka- rarak 13 sandalye aldı. Çeçenistan 'da şiddetli çatışmalar £hş Haberler Servisi - Çeçenistan'a geçen hafta giren Rus askerleriyle Çeçen güçler arasmda dün başkent Grozni'nin yaklaşık 20 kilometre kuzeyinde şiddetli çatışmalar meydana geldiği bildirildi. Şelkovskoy bölgesine komşu olan Naurskaya bölgesi yöneticilerinden Taus Baguriyev, hafıf zırhlılar. tanklar ve topçu taratîndan desteklenen Rus güçlerinin Çervlionnaya'yı ele geçirmeye çalıştıklannı ve çatışrnalarda iki tarafin da kayıp verdiğini belirtti. Çeçenistan Devlet Başkanı Aslan Mashadov'un bir danışmanı, bugüne kadar meydana gelen çanşmalarda 100 Rus askerinin öldüğünü ileri sürdü. Bu arada. dün Rusya Devlet Başkanı Etoris Yeltsin ile görüşen Rusya Başbakanı Vladimir Putin. Çeçenistan'ı iki ayn bölgeye ayırmayı planladıklannın ilk sinyalini \erdi. Putin, . . ' Çeçenistan'da Rus birliklerinin kontrolündeki bölgelerde sığınmacılar için bannma olanaklannı araştıracak özel bir komisyonun kurulmasını önerdiğini, bunun Yeltsin tarafindan onaylandığını ifade etti. . . OR UŞ / NAZMİ AKIMAN Emeldi Büyûkelçi Diplomasi başka şeydir, bir ülkenin yük- sek milli çıkarlan başka; diplomasi sade- ce bu çıkarlann elde edilebılmesi veya ko- runması için bir düşünce/ hareket yönte- midir. Diplomasiyi iyi kullanırsanız ve bu sayede "girişimci taraf" olma konumunu kazanabilirseniz ilk öneriyi yapmak önce- liğini de elde edersiniz. Bakınız, son zamanlarda Yunan ne ya- pıyor: Evvela Türkiye tarafindan gelen ge- nel konularda görüşme önerisini sessiz sedasız kabul etti. Şimdiye kadar iki de- fa Ankara'da iki kez Atina'da heyetler bu- luştular ve siyasi ikili sorunlar dışında ka- lan konulan oldukça kapsamlı biçimde görüştüler. Mesafe de aldılar. Hatta son top- lantıda yine siyasi olmayan fakat önemli bazı konulan da gündeme eklediler. Der- ken deprem oldu. Yunan adeta bir içgü- dümle depremzede komşu Türklerin yar- dımına koştu... Yukandaki yazımı yazıp Cumhuriyet'e gönderdikten sonra Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu geçen akşam- ki "Taksim Toplantısrna katıldı.Toplantı- yı TV'den izledim ve Sayın Papandreu'nun netice rtibanyla Türkiye'yi nasıl Kıbns'ta \ş- Yunanistan'ın Son Tavırlan-2 galci.Yunanistan'a karşı tehdidkâr olarak nitelediğini gördüm. Papandreu oldukça yumuşak uslubuna rağmen "tezlerinden vazgeçmedi. "Bu, zaten bekleniyordu.Pa- pandreu'nun halka açık toplantıda bun- dan başka türtü konuşması ondan bekle- nemezdi. Ne var ki.Papandreu bu görüş- lerini gereğinden biraz daha açık bir tarz- da dile getirdi; mamafih konuşması bitip sual cevap kısmına geçildiğinde dinleyi- cilerden- özellikle Bn. Talu'dan- cevabını aldı.Birçok suale de cevap veremedi.Ve sualin özünü başka yönlere çekti. Kanım- ca bunu burada bırakmak lazımdır.Masa- ya bir kez daha çekebıldığimiz Yunan ta- rafının eline kaçmak için bir mazeret ver- memeliyiz. Başlamış olan diyaloğu so- ğukkanlı bir şekilde sürdürmeliyiz ve tez- lerimizi kapalı kapılar ardında biz de aynı açıklıkla ileri sürmeliyiz. Tezlerimizde hak- lı, varlığımızla güçlü olduğumuz sürece tezlerimızi belirfi ölçüde de olsa karşı ta- rafa kabul ettirebiliriz, daha önce olduğu gibi. (Galiba Yunan "girişimci taraf" ol- maya çalışmaktadır.) Kanımca şu an Türk- Yunan ilişkileri bağ- lamında şimdiye kadar sadece iki, bile- mediniz üç kez rastlanan müsait bir or- tamın içinde bulunmaktayız. Taraflar si- yasi konular dışındaki hemen hemen tüm konulan ciddiyetle müzakereye başla- mışlardır. Bu arada her iki ülkenin de ba- şına gelen deprem felaketinde halklan- mız birbirinin yardımına koşmuş ve en- der bir havanın yaratılmasına yol açılmış- tır. Bu ortamdan yararlanmalıyız. Yunan masaya oturmuşken ve bilinen hava da esmekte iken, onu masada tırtmak be- cerisini göstenneliyiz. Tün<-Yunan müza- kereleri, yavaş da gitse, kapsamı istenı- len genişlikte olmasa bile, bizatihi de- ğerii bir olgudur, Türkiye'yi haksız itham- lardan azad eder. Kaldı ki bu müzakere- ler zamanla siyasi konulan da kapsamı içine alabilir. 1970'lerin ikinci yansında yine Sayın Ecevit başbakan iken böyle bir olumlu gelişmeye şahft olunmuştur. Ote yandan, gerçekçi de olmalıyız. Yunan bü- tün bu olumlu tavırian bir anda terk ede- bilir. Mart 1987 Ege Denizi krizinin ardın- dan Başbakan Andreas Papandreu'nun sekiz yıllık dargınlığı brrakarak diyaloğun yolunu açtığı, fakat daha sonra yakında- ki Yunanistan seçimleri dolayısıyla PA- SOK'un şahinlerinin etkisinde kaldığı ve sonuçta ikili görüşmelerin bir yıl içerisin- de nasıl sönüp kaybolduğu hatırianacak- tır. Aynca Yunan'ın oldukça yumuşak bir hareket tarzına bürünmesine rağmen tez- lerinden vazgeçmeyeceği aşikârdır; bu- nun işaretlerini Sayın Yorgo Papandreu dışındaki bazı bakanlar şimdiden ver- mişlerdir. Işte Türk tarafının bu olasılıkla- nn bilinci içerisinde diplomasiyi çok iyi kul- lanması, hakkı olan karşı tarafa kabul et- tirebilmek üzere gerekli önlemleri alma- sı ve yaklaşımlannı ona göre ayartaması lazımdır. Diplomaside yumruğu masaya vurmak da vardır, ama karşısındakinin gözlerinin içine bakarak ve aynı zaman- da elini tutarak ona bazı gerçekleri kabul ettirmek de! Üslubu doğru tayin etmek de diplomasi gereğidir. Sayın Ecevit'in bu doğnjttudaki görüşlere yaİan olduğunu sanıyoaım. Genelkurmayımızın da. UZUNKÖPRU İCRAVEİpAS MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN GAYRÎMENKULÜN SATIŞİLANI Sayı. 1999/792 Kötük 1273. Değir- menci köy, Ova mevkiı, pafta 2. parsel 1280'de kaın. 14115 m2 tarlanın l/2hissesı 1.411.500.000 TL. bedelle 30.11.1999 günü saat 15 00-15 10 arasında lcra Müdürlü- ğü'nde satılacaktır Mıcı çıkmadığında ikinci satış 10.12.1999 günû aynı sa- at ve yerde şartnamede yazılı şartlar ile yapıla- caktır. Satış Şartlan: 1 Satış 30.11.1999 günü Uzunköprû lcra Daire- si'nde yapılacak, alıcı çıkmadığı veya tahtnini bedelin %75'ini gecme- dıği takdirde 2'ncı arttır- ma 10.12.1999 günü aynı saatte ve aynı yerde yapı- lacaktır. 2. İkinci arttır- mada tahmını bedelin %40"ını ve satış ve pay- laştırma masraflannı geçmek şarüyla en çok arttırana ihale olunacak- tır. 3. Daha genış bilgı is- teyenlenn \e şartnameyı görmek isteyenlenn mas- rafiru ödedikleri takdirde Uzunköprû lcra Müdür- lügü'nûn 1999792 sayıh dosyasmdan gerekli bilgi kendi lenne verilecektir. llanolunur. 17.9.1999. Basuı: 45851 Tatilcilerin %10'u reklamla, %90'ı tavsiye ile kendi otellerini bulurlar.. o<ighf bir tavsiyedir" iiı Carsamba Isa Çelik'in diaları eşliğinde Fügen Kıvılcımer'in kurgulayıp sunduğu toplantının sonunda CUMOK Tiyatro Kulübü tarafindan "Toprak Çömlek Hikayesi" adlı şiiri dramatize edilecektir İstiklal Cad. (Fransız Konsolosluğu yanı) Taksim Tel: 252 38 81 82 n Ağaçlam sMğmöan Oemz gönmtusunü çeteneö* Getn gOrün C lub Orient, Antik Çağın adalet, sağlık ve banş ıçin buluşma merkezi olan Ören'de denıze "sıfır", binbır yıldızlı bir tatil köyüdür. Homeros'un doğum yeri "Işıklar Sahıli'nde, Dünyanın atmosferinde oksijen oranı en yiıksek iki noktasından biri olan Edremit Körfezi'nde, Zeytın Rivierası'ndadır Club Orienfte, Ege stilınde yapılmış 62 dubleks yapının her dairesı 2-4 veya 4-6 kişilik aıleler için tasarlanmış, içlerinde öuşıWC ve telefon olan, odalaröan oluşur Tüm kapılar dev bir botanık bahçesıne açılır. Bahçe biter, incecik kumlu plaj başlar Özürlûler ve engelliler ıçin tümuyle dûzayak. vejeteryanlar ve diabetikler için sorunsuz tatil. Günlük doktor viziti. _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ Kifi bap 6.000.000 TL, 0-12 yaş ücrehiz, 3. 4. S. 6. tifiler 3.000.000 TL Club Orient Holiday Resort, Ören-Burhaniye Tel: 0.266.416 34 45 - 416 53 54 • Fıx: 0.266.416 40 26 totlKCaâın KllTOiltllSM Öratrıte ıw ahw Cfcl-OrİML sanıtcilanıı. arkeoknlani n cetrecllerin Bulımm MerkezMiL www.club-onent.com Romanlannız ve ansiklopedi leriniz yerinızden alınır. Tei:5540804 Içel Emniyet Müdürlüğû'nden aldığım pasaportumu kaybettün, hükûmsüzdûr. HASASGÜMRAL KALBfNtZ SİZİNİÇİN ÇALIŞIYOR, YASİZ TÜRKKALPVAKFI 19MayısCd.No:8 ŞtşMlSTANBUL Tel: (0212) 212 07 07 (pbx)10Hat Faks:(0212)212 6835 Cumhuriyet k i t a p 1 a r ı 5 Ekım 1999 Deniz Kavukçuoğlu SOSYAL DEMOKRASIDE TEMEL EĞİLİMLER İştc titiz, oylumlu bir araştırma. İşte Turkiye'dcki şiyasaJ partileri karşdiştırma, değerlcndirme olanağı. İşte kendini "sosyal demokrat'" olarak tanımlayanlar yaru sıra "demokratiJc sol"da olduğunu sa\'unanlar için bulunmaz bir kaynak. BÜTÜN KİTAPÇILARDA y Çağ Pazarlama A Ş. Tûrkocağı Cad No:39/41 _ kiiap kulubü |34334)Cağaloğlu-lstanbul Tel: (212)514 01 96 Bugün depremin .günü Yıkıntılar arasında çarpan tek bir yürek olduk... Hepımizı derınden sarsan 17 Ağustos depremınden bugüne kadar. sesımizi duyup. depremzedelerımıze hıçbır karşılık beklemeden yardımda bulunan. tüm şahıs ve şirketlere teşekkürü bir borç bılıyoruz. , İşte el ele verip yaptıkldrımız... Istanbul Yardım Grubu dYGt adı altında bir araya geien ış dunyas' ınsanlannın desteğıyie. Yalova TIGEMde 1200 kısının barınacağı ' •' bir Çağdaş Yaşam Merkezı kurulmasma ^>v* r *f^ ' onculuk edıyoruz Ve daha bitmedi... Profesyonel gönüllülerimiz hâlâ depremzedelĞriıni.in yanında. •'.'»—. Tel: (0212) 292 08 00 292 08 01 YAEAĞAN KADASTRO HÂKİMLtĞt'NDEN EsasNo: 1996/8 KararNo: 1998/22 Davacılar Mehmet Fehmı Birgıli mırasçılan Zehra Bırgılı. Canan Özalp, Erdal Bırgılı. Revııak Mı- ne Bırgılı, Berrak Kadnve Bırgılı ve Orhan Özalp tarafindan davalılar Bahçeyaka Köyü Tüzel Kışılı- ğı, Halil Samı Temel mırasçılan: Ayşe. Tahır. Tay>ar. Suat, Mehmet. Samı, Ayfer. Ayîa, Ayşe ve Bin- naz Temel'Ier aleyhlenne açılan komısyon karannın ıptalı ve tescıl davasıoın yapılan açık yargılama- sında; Da\a konusu Muğla ılı Yatagan ılçesı Bahçejaka köyü 697 sayıh parselle ılgılı davanın yapılan açık yargılamasında 18.12.1998 tanh ve 1996'8 Esas 1998'22 sayıh karan ile davanın Mehmet Fehmı Birgıli mırasçılan ve Orhan Özalp"ın davasmın rcddınc. müdahıl davacı Hazıne'nın davasının kısmen kabulûne karar venlmiştır. Adı geçen Mehmet Fehmi ve Zehra Bırgılı varislenne ilan tanhınden ıtıba- ren 15 gün sonra ılanın yapılmış sayılacağı ve karann bu suretle teblığ edilmış sayılacagı hususu ıla- nen teblığ olunur. 20 5 1999 " Basın 24170
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle