Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 27 EKİM 1999 ÇARŞAMBA
14 kultur(a cumhuriyet.com.tr
İstanbul Devlet Tiyatrosu, Bilgesu Erenus'un 'Kırmızı Karaağaç' oyununu sahneliyor
Aydının savaş karşısındaki yeri
GÜL ERÇETİN
Virginia VVoolf manik depresif miydi? Virginıa
Woolf lezbiyen miydi? Cvey kardeşi Virginia VVo-
olf" a tecavüz etmiş miydi? Virginia Woolf kocası
Leonard'a haksızlik mı etti? Neden çocuk dünya-
ya gerirmek istemedi? Virginia Woolf kıskandığı
kızkardeşınin kocasına âşık mıydı? Blomsbury
Toplantılan'na katılan Ingiliz aydınlannı bır ara-
> a getiren şey çıplak >r
üzme meraklan mıydı? Vir-
ginia VVoolf bır deli miydi, yoksa bir dâhi mi?
28 Mart 1941 günü ceplerini taşla doldurduktan
sonra kendisini Ousse Nehri'nin sulanna bıraka-
rak intıhar eden iinlü lngıliz yazar Virginia Woolf "un
yaşamıvla ilgili en çok merak edılen, basın tara-
fından en çok kurcalanan aynntılar bunlar... Pekı
ya erkek egemen toplumda bir kadın, aydın bir ka-
dın olarak y aşama mücadelesı: bir aydın olarak iki
dünya savaşmı da yaşarruş olmanın utancı; gözlem-
lediği vahşet karşısında acı çekerken Yahudi oldu-
ğu ıçin politikadan uzak kalmayı. Nazi hegemon-
yasının başlattığı Yahudi soykınmına karşı sessız
durmayı yeğleyen kocası Leonard'ın. kendisini
politikadan uzak popülist yapıtlar üretmeye yön-
lendirmeye çalışması nasıl etkıledi Virginia Wo-
olfu?
istanbul Devlet Tiyatrolan'nda sahnelenen, Bil-
gesu Erenus'un yazdığı, Metin Belgin'ın yönetti-
ği "'Kırmızı Karaağaç' adlı oyun, bu sorulardan yo-
la çıkarak bugüne dek sunulan kolaycı, sıradan
yaklaşımfann dışında yeni bir yorum getiriyor Vir-
ginia VVoolf un fırtınalı yaşamına. Dekortasanmı
Orhan Alpaslan a. kostümleri MihribanOran'a ve
ışık tasanmı Yüksel Aymaz'a aıt olan Kırmızı Ka-
raağaç'ta Arsen Giirzap, Cevdet Ancıiar ve Cem
Kurdoğlu rol alıyor.
VVoolf, 22 yıl sonra kocasıyla yüzleşiyor
Virginia VVoolf, ölümünden yirmı yıl sonra ken-
disiyle ilgili bir televizyon programına katılacak
olan kocası Leonard VVoolf ıle yüzleşiyor "Kırmı-
a Karaağaç"ta. Bu kez savaşla, toplumla, erkek dün-
yasıyla. kapitalist sistemle hesaplaşmasını tamam-
lamış bir Virginia vardır Leonard'ın karşısında.
•İkiavdın" bilinç-akjşı yöntemıyle yaratılan bu kar-
şılaşmada bütün >aşamlannı sorgularlar.
- Bugüne dek çoğunlukla > aşamının sansasyonel
yönleri ön plana çıkanldı Virginia VVooirun. Kır-
mızı Karaağaç nasıl bir Virgina VVoolf getiriyor iz-
leyicinin karşuıa?
METİN BELGtN - Virginia VVbolf, ölümünün
üzerinden >anm yüzyıldan uzun bir süre geçmiş
olmasına karşın hem yapıtlanyla hem de yaşamıy-
la günümüzde de tartışılan yazarlardan biri. Bil-
gesu Erenus"un yazdığı Kjrmızı Karaağaç ise gü-
nümüze kadar gelen tartışmalara yenı bır boyut
ekliyor. Oyun. kocası Leonard'ın Virgin'in yaşa-
mındaki en önemli eksenlerden biri olduğu yolun-
Sekiz sanatçı katılıyor
Canan Şenol- 'Şeffaf Karakol".aynnü, 1998.
'Hiç Bir Yerden'
Hollanda'da
Kültür Servisi - Vasıf Kortun'un
küratörlüğünü yaptığı 'Hiç Bir Yerden'
başlıklı sergi, Hollanda'da sergileniyor.
Geert VVİllems Dordrecht, Centrum
Beeldende Kunst'un düzenledıgı sergiye
Halil Altındere. Büient Şangar. Hakan
Günsovtrak. Hale Tenger, Canan Şenol,
Ebru Özseçen, Neriman Polat ve Vahit
Tuna katılıyor.
Sergi ekim ve kasım ayında Dordrecht,
Centrum Beeldende Kunst'ta. aralık ve
ocak ayında Leıden'de. şubat ve mart
aylannda ise Schiedam şehırlerinde
izlevicilere sunulacak.
Sergi kataloğu Vasıf Kortun. istanbul
Güncel Sanat Projesi tarafından
gerçekleştirildi.
Vasıf Kortun sergi kataloğunun önsözünde
Türk çağdaş sanatıyla ilgili olarak şunlara
değiniyor: "1987'de birincisi
gerçekleştirilen İstanbul bienalleri, güncel
sanatın yerel sanat ortamının pençesinden
kurtulmasında önemli rol o>nadı.
Sanatçılar gittikçe uluslararası sergilere
katılmaya başladılar. Bu bir diğer
sorunsala işaret ediyor: Ayrıcalıklı izle>ici
ülke dışında ve sanatçdann en önemli işleri
Türkiye'de izlenemiyor. Küresel dolaşuna
karşın ülke dışından gelen sergi-
çağnlarının da azunsanamayacak bir
böiümünün 'öze dayalı' özelükleri var.
'Öze dayalı' sergiler, Müslüman bir
ülkeden gelmek ya da cinsiyet, etnik grup
gibi 'büyük' gerçekleri yansıtma
beklentilerinden oluşan çağnlara karşı
çıkmaktalar."
dakı tezlere karşı çıkan bir yorum getiriyor. Ilk
okuduğumda bu yönlerinden etkilendim. Dünya-
da çok tartışılan, konuşulan, hâlâ gündemde olan
bir kadın yazara Türkiye 'den bir kadın yazann çok
daha farklı bir açıdan yaklaşması ve evrensel bir
oyun ortaya koyması. benim ilk ilgımi çeken özel-
liklerdendı. Benim açımdan en önemli noktalardan
biri de günümüzde tartışılan aydının sorumluluk-
lanna, duruşuna bir yanıt niteliği taşımasıydı.
- Oyun İkinci Dünya Savaşı'ndan yola çıkarak
tamamcn savaş karşın bir çizgi izliyor. Günümüz-
de ise savaşlan artık teievizyonlanmızdan canlı ya-
ırgınıa
Woolf un bilinç
akışı
tekniğinden
yararlanılarak
yazılmış olan
oyuna,
yazann ve
yönetmenin
sannlannı da
ekleyerek
bütünün
içinde herkesin
sannlannı
göstermeye
çalıştım.
Slogancı bir
yaklaşımdan
kaçarak daha
insanca
boyutlan ön
plana çıkardım.
Mrgina Wooirun
firtinau yaşamını
konu alano\unu
Metin Belgin
yönetti. Arsen
Gürzap, Cevdet
Ancılar ve Cem
Kurtoğhı rol alıyor.
yınlarda izliyoruz. Savaş karşısında aydının duru-
şu ne olmalı?
METtN BELGtN- Evet oyunun en önemli özel-
liklerinden biri tamamen savaş karşıtı olması. Tek
bir cümleyle özetlemek gerekirse, insana yakın
durmasının en büyük nedenlerinden biri de bu.
Aydının, savaşın neresinde durduğu sorusu çok
önemli. Günümüzde belkı bir üçüncü dünya sava-
şı çıkmayacak ama ondan çok daha korkunç böl-
gesel savaşlar oluyor. Bunlara karşı çok ciddi ta-
vır alınması gerektiğini düşünüyorum. Bu neden-
le oyunu sahneye taşırken a\dının konumu \e du-
rumu üzerinde durdum. Zaten Bilgesu Erenus da
aydıru ve aydını anlatıyor. İki aydın var. Biri Vir-
ginia VVoolf, diğeri kocası. Kocasının tavn günü-
müzde çok karşılaştığımız, biraz prototip bir ay-
dın tavn. Düzene uyum sağlamış ve bol bol geve-
zelikeden... Bu aydın tipini sorguladım yorumum-
da.
- Oyunu sahneye taşırken bir yorum değişikliği-
ne gittiniz rrü?
METİN BELGtN-Virgina VVoolf'un bilinç akı-
şı tekniğinden yararlanılarak yazılmış olan oyuna
yazann ve yönetmenin sannlannı da ekleyerek bü-
tünün içinde herkesin sannlannı ortaya çıkarma-
ya çalıştım. Bütün bunlan yaparken de slogancı bir
yaklaşımdan kaçarak daha dramatik bir yaklaşım-
la biraz daha insanca boyutlan ön plana çıkarma-
yı denedim. Orada kurduğumuz sann dünyası bi-
linç akışı içinde bizi hem geçmişe hem de günü-
müze getiren bir teknik olarak kullanıldı. Bunun
ötesinde her şey bir anlamda dramatik, çünkü ben
seyirciyle böyle daha sıcak bir iletişim kurulaca-
ğma inanıyorum.
Bir deünin sannsı ve sayıklamaları
- Bilinç akışı oyunculuk çahşmalannızı nasd et-
kiledi?
METtN BELGtN - Bu yöntemi demin sözünü
ettiğim gibi sahnesel bir çözüm anlamında kullan-
dım. Oyunculuk açısından zaten Leo'nun bir tele-
vizyon programına hazırlanışı var. Sürekli televiz-
yonla. dolayısıyla izleyiciyle bir iletişim kurmaya
çalışı>or. O diyaloglar benim içın çok önemliydi.
Bilgesu Erenus'un getırdiği sahne teknigini bire bir
kullandım. Çünkü orada kendini aldamaya çahsan,
ya da kendi kendini sorgulayan, çaresizlik içinde
boğuşan bir aydın tiplemesı çok net olarak karşı-
mıza çıkıyor. Virginia VVoolf ise 1941 yılında in-
tıhan seçmişti. "Keşke yeniden yaşayabüsem" di-
ye bir sözü var. Yanı onun da yaşamla bir hesap-
laşması var oyunda. Yorumumda biraz daha objek-
tif yaklaşmaya, Virginia VVoolf'u da bir mit ola-
rak görmemeye, onun da insanca boyutlar içinde
kalmasına özen gösterdim. Sonuçta artılan ve doğ-
rulan yoğun bir aydının tuzaklarla örülü bir sistem
içindeki yaşamını yansıttım.
- Deülikle dahilik arasmdaki sının çözümlerken
nasıl bir yol izlediniz?
METEV BELGtN - Arsen Gürzap'la Virginia
VVoolf karakteri üzerine çalışırken seyircilerin sah-
nedekileri bir delinin sannsı ve sayıklamalan ola-
rak algılamasını istedik. Orada taraf tuttum diye-
bilirim. O zaman 'deüdir ne yapsa yeridir'e vara-
cak bir yoram sapması yaşanabilirdi. O deliliği
zaman zaman kullanan. zaten o savaş atmosferin •
de de manik depresif noktalara tırmanan bir karak-
ter yaratmaya çalıştık. Sanınm Arsen Gürzap'ın güç-
lü oyunculuğu ile bunda başanlı olduk. Doğrusu
şu ki biz Virginia'yı bir deli olarak görmüyoruz.
Chicago1da Türkiyefotoğraflan sergisi
Kültür Servisi - Fotoğ-
rafsanatçısı RehaAkçaka-
ya. 4. kişısel sergısini
ABD'nin Chicago kentin-
de açtı. ARC Gallery'de
düzenlenen "Temple: Black
and VMıhe Reflections from
Turkey" (Tapınak: Türki-
ye'den Siyah-Beyaz Yan-
sımalar) başlıklı sergide
Türkiye'de çekilmiş 17 si-
yah-beyaz peyzaj ve port-
re fotoğrafyer alıyor. Ser-
ginin geliri 17 Ağustos dep-
remzedeleri yaranna kulla-
nılacak.
Andrea Hanis. Chicago
Times gazetesindeki köşe
yazısmda 30 Ekim'e dek
açık kalacak sergiyi tanıtır-
ken Türkiye'yi "Avru-
pa'dan Asya'Şa uzanan, Do-
ğu-BaO kapısı, mistik Ne an-
tik bir ülke" olarak tanım-
ladıktan sonra Akçaka-
va'nın kendi ülkesıni bu
çalışma ile keşfe çıktığını
belirtiyor. New City dergi-
sinin 14 Ekim sayısında
Michael Weinstein imza-
sıyla çıkan eleştiride ise şu
görüşlereyerveriliyor: "Re-
ha Akçakaya'nın ortaya
koyduğu fotoğraflk bakıs, bizi ürkü-
tücü firtına buludarının parlak gü-
neşi boğduğu o akıl almaz anlara fa-
şıyor. Akçakaya'nın pe\7ajlannı mo-
dern öncesi u> gaıiıklann yıkınulan
veglobal kümlrün henüziçinesızma-
Sergide, Reha Akçaltma'nın Türkiye'de çektiği 17 siyah- be\az fotoğrafi bulunuyor. 'Su Değirmeni', Kbnya, 1994 (ustte).
dığı küçük kasabalar oluştunıyor.
Tekniği, konulannı daha yeni ve ge-
liştirilmiş görünümlerle değiştirilme-
leri > önündeki her girişimi sonuçsuz
bırakacak bir güce sahip kılnor."
Reha Akçakaya'nın fotoğraflan
bugüne dek Türkiye ve yurtdışında-
ki çeşitli sergilerde yer aldı, yayım-
landı ve ödüllendinldi Son yıllarda
daha çok siyah-beyaz ve kızılötesi
tekniğine dayanan fotoğraflar üret-
ti. 1991-95 yıllan arasındaki çalış-
malan, 1995 yılında Hil Yayınla-
n'ndan çıkan 'Görünmez Işıkla Yol-
culuk'adlı albümde yayımlandı. Ak-
çakaya sanat fotoğrafi alanında çe-
vın ve eğitim çalışmalan da yap-
makta.
Tarih Vakfı nın 75.yıl projesi, NTV'de 13 bölümliik belgesel film olarak gösterilecek
'Cıııııhııriyet'in Anıları' yayımlarayor
Kültür Servisi- Tarih Vakfı'nın Cum-
huriyetimizin 75. yılı onuruna gerçek-
leştirdiği "Bir Çağdaşlaşma Projesi Ola-
rak Türkiye Cumhuriyeti'nin 75 YılT
başlıklı projelerden. 'Cumhuriyet'in
Anılan' Sözlü Tarih \ e Belgesel Film
Projesi'nin üriinleri yayımlanmaya baş-
ladı. 13 bölümden oluşan belgesel film-
ler NTV'de 5 Kasım'a dek yayımlana-
cak.
Proje Osmanlı Imparatorluğu'nun
son yıllannı hatırlayan ve halen 80 ya-
şın üzerinde olan kuşaktan bugünkü
genç Cumhuriyet kuşağına kadar 4 ku-
şağın anılannın sistemli bir biçimde
yan yana getirilmesini. bunlann dış çe-
kimleri ve arşiv filmlerle zenginleşti-
rilerek Cumhuriyetin 75 yılının görsel-
işıtsel panoramasının çıkanlmasını
amaçlıyor. Bu kapsamda, toplam 132
kişı ile görüşülerek hazırlanan 13 bölümden olu-
şan kısa sürelı belgesel filmler, 75 yıllık Cum-
hunyet döneminin, ülkelmiz insanmm yaşamın-
1920'lerde Beyoğhı'ndakj TurkuvazLokantasLfSuzan Kapsızarşivi)
da yol açtığı köklü değişiklikleri ortaya koyuyor.
Cumhuriyet yönetimi altında yaşayan insanın
Cumhunyetle sağladığı kazanımlar, canlı tanık-
lan aracılığıyla, somut bir biçimde
sergileniyor.
Proje ana destekçiliğini istanbul
Menkul Kıymetler Borsası'mn üst-
lendiği Sözlü Tarih ve Belgesel Film
Projesi'nde Ipragaz 'Zamanlar.Me-
kânlar ve Mutfaklar'; Finansbank
da 'Paranuı Önü Arkası' bölümle-
rini destekledi.
'Cumhuriyet'in ÇizgUerf 'Başımı-
zın l stündeki Kimlikler Şapkalan-
mız', 'Değisen Ha>atlar". •ınip Çıkan
Ökçeler", "Zamanlar, Mekânlar',
'Mutfaklar, Çarşüar ve Müşterileri',
'Cumhuriyet'in Sofralan', 'Otomo-
bil Lçar Gider', 'Unutuknayan Gün-
ler TatiDer', 'Paranuı Önü Arkası',
'Evin tçi w Mobüyalan', 'Cumhuri-
yet'in Radyolu Günleri' bölümleri-
nin yönermenliğini AsafKöksal: 'Da-
rül Elhan'dan Konservatuara' ve 'Cumhuriyet'in
75 Vılında Müziğe Bakışlar' adlı bölümlerin yö-
netmenliğini ise MehmetErvılmazüstlendi.
DEFNE GÖLGESt
TURGAY FİŞEKÇİ
Pullarda Bir Ülke
Bir ülke nedir?
Onu oluşturan milyonlarca ayrıntıdır. *J ^
Insanlar, evler, çiçekler, ağaçlar, hayvanlar, son-
ra bunlann varoluş ve yaşama biçimleri.
Günlük hayat kültürü, bin bir aynntının yüzyıl-
lar boyu iç içe geçmesi, sonra bütün bunlardan
ulus dediğimiz topluluğun ortak davranış biçimi-
nin çıkmasından başka nedir?
Kimi ulusların çahşkanlık özellikleri ön arada-
dır, kimisinde sanat incelikleri gelişmiştir, kimi
denizcidir, kimi toprakla uğraşmayı sever...
Uluslann temel özellikleri, yaptıklan her işte, ha-
yatın her alanında kendini gösterir. Nereye bak-
sa insan, o ulusa özgü özelliklerle tanışabilir.
Aklımdan bile geçmezdi, bir gün Polonya pul-
lanna bakıp, sonra da bu ülkentn hem pulculu-
ğuna hem de böylesi ince bir işçiliğin ve düşün-
cenin ürünü olan kültürlerine sevgi duyacağım.
Benim için, hiç görmedığım Polonya, Andrej
Wajda'dan Roman Polanski'ye. onlarca ünlüfilm
yönetmeninin çıktığı, çağdaş sinemanın önde
gelen ülkelerinden birıdir. Chopin'in müzikleri de
Polonya'yı bütün dünyaya tanıtmıştır.
Beyoğlu'ndaki Akbank Sanat Merkezi'nde 21
Ekim günü açılan "Polonya Posta Pullan Sergi-
si", "KültürHazinesi ve Çevre Koruması" tema-
lı bir sergi. Yani bir ülke düşünün, posta pullan-
nı hazırlarken ülkelerinin tarihi ve doğal değerie-
rini tanrtacak, sevdirecek özellikte yapıtlar hazır-
lamış. Bu işlerin yapılması için ülkelerinin önde
gelen sanatçılannı görevlendirmişler.
Sergi için seçilen pullar, Wroclaw'daki 78 yıl ön-
ce kurulan Posta ve İletişim Müzesi'nden getiril-
miş.
Sergiyi dolaşırken tanıdığım Polonya'ya ilişkin
izlenimlerimi burada da aktarayım.
Seçilen pullar 1945'ten bu yana basılanlardan.
Oysa yine sergideki pullardan birinden öğreniyo-
ruz ki, Polonya postası tam 441 yıl önce kurul-
muş. 1958'de 400. yıl için basılmış bir anı pulu
var. Yine Polonya'nın bağımsızlığa kavuşmasının
75. yılı (1993) içın de pul bastırılmış.
Ülkeye ve insanlığa katkıda bulunmuş Polon-
yalılar arasında Kopernik, Maria-Curie gibi bil*
ginler, Czeslavv Milosz, Wislawa Szymborski
gibi yakın yıllarda Nobel Edebiyat ödülü kazan-
mış şairler için de basılmış pullar var.
Çevre bilinciyle ilgili pullar ise bulunmaz güzel-
likte... Neredeyse ülkenin bütün doğasını yansı-
tıyor: Türlü bitkiler, çiçekler, dağ yemişleri, kuş-
lar, kelebekler, anıtsal ağaçlar, Baltık Denizi'nde
yaşayan canlılar, yaban ve av hayvanlan, turistik
yöreler...
Yine anıtsal mimari yapılar, geleneksel ve yö-
resel giyimler, halk danslan da pullara konu ol-
muş.
Sergideki en şaşırtıcı pul ise sergi afişini de
oluşturan 1992'de basılmış H. Chylinski adlı res-
samın bir tablosu: Yeşillikler içinde ahşap bir ev.
Adı: Türkiye'deki Polonya Köyü Polonezköy.
Pul koleksiyonculuğu için Filateli sözcüğüVjjl-
lanılıyor. Sözcüğün kaynağında Yunancada sev-
gi anlamına gelen "philos" sözcüğü var. Mektu-
bun ve pulun bir sevgi gösterisi olduğu düşünül-
müş olmalı.
İnsan, bu sergideki pullara bakınca bu sevgi-
yi açıkça görebiliyor. Ülke sevgisi, sanat sevgisi
ve canlı sevgisinin yayıldığı bir sergi.
21 Kasım'a dek açık kalacak sergi ülkemiz pul-
culuğunun düzeyini kıyaslamak açısından da iyi
bir fırsat.
Adana'da Yılın Doğal Hayat
Fotoğrafçısı' sergisi
• ADANA (AA) - Ingiliz Doğa Tarihi Müzesi ve
BBC VVildlife Magazine tarafından geleneksel
olarak düzenlenen 'Yılın Doğal Hayat
Fotografçısı" sergisi. bugün Adana'da açılıyor.
British Gas'in sponsoriuğunda gerçekleşen sergi
lngiltere Büyükelçiliği Ingiliz Kültür Heyeti
tarafından organize edildi. Sergide 1998 yılında
düzenlenmiş yanşmalarda birincilik ve başka
ödüller almış 85 fotoğrafyeralacak.
Sergi süresince çeşitli doğa derneği ve kuruluşlan
da standlar açacak. Daha önce Izmirlilerle
bulusan sergi, 18-27 Kasım günleri arasında da
Ankara'da Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar
Merkezi'nde gerçekJeşecek.
K Ü L T Ü R # Ç İ Z t K
K Â M İ L M A S A R A C I