23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 EKİM 1999 ÇARŞAMBA 14 kultur(a cumhuriyet.com.tr İstanbul Devlet Tiyatrosu, Bilgesu Erenus'un 'Kırmızı Karaağaç' oyununu sahneliyor Aydının savaş karşısındaki yeri GÜL ERÇETİN Virginia VVoolf manik depresif miydi? Virginıa Woolf lezbiyen miydi? Cvey kardeşi Virginia VVo- olf" a tecavüz etmiş miydi? Virginia Woolf kocası Leonard'a haksızlik mı etti? Neden çocuk dünya- ya gerirmek istemedi? Virginia Woolf kıskandığı kızkardeşınin kocasına âşık mıydı? Blomsbury Toplantılan'na katılan Ingiliz aydınlannı bır ara- > a getiren şey çıplak >r üzme meraklan mıydı? Vir- ginia VVoolf bır deli miydi, yoksa bir dâhi mi? 28 Mart 1941 günü ceplerini taşla doldurduktan sonra kendisini Ousse Nehri'nin sulanna bıraka- rak intıhar eden iinlü lngıliz yazar Virginia Woolf "un yaşamıvla ilgili en çok merak edılen, basın tara- fından en çok kurcalanan aynntılar bunlar... Pekı ya erkek egemen toplumda bir kadın, aydın bir ka- dın olarak y aşama mücadelesı: bir aydın olarak iki dünya savaşmı da yaşarruş olmanın utancı; gözlem- lediği vahşet karşısında acı çekerken Yahudi oldu- ğu ıçin politikadan uzak kalmayı. Nazi hegemon- yasının başlattığı Yahudi soykınmına karşı sessız durmayı yeğleyen kocası Leonard'ın. kendisini politikadan uzak popülist yapıtlar üretmeye yön- lendirmeye çalışması nasıl etkıledi Virginia Wo- olfu? istanbul Devlet Tiyatrolan'nda sahnelenen, Bil- gesu Erenus'un yazdığı, Metin Belgin'ın yönetti- ği "'Kırmızı Karaağaç' adlı oyun, bu sorulardan yo- la çıkarak bugüne dek sunulan kolaycı, sıradan yaklaşımfann dışında yeni bir yorum getiriyor Vir- ginia VVoolf un fırtınalı yaşamına. Dekortasanmı Orhan Alpaslan a. kostümleri MihribanOran'a ve ışık tasanmı Yüksel Aymaz'a aıt olan Kırmızı Ka- raağaç'ta Arsen Giirzap, Cevdet Ancıiar ve Cem Kurdoğlu rol alıyor. VVoolf, 22 yıl sonra kocasıyla yüzleşiyor Virginia VVoolf, ölümünden yirmı yıl sonra ken- disiyle ilgili bir televizyon programına katılacak olan kocası Leonard VVoolf ıle yüzleşiyor "Kırmı- a Karaağaç"ta. Bu kez savaşla, toplumla, erkek dün- yasıyla. kapitalist sistemle hesaplaşmasını tamam- lamış bir Virginia vardır Leonard'ın karşısında. •İkiavdın" bilinç-akjşı yöntemıyle yaratılan bu kar- şılaşmada bütün >aşamlannı sorgularlar. - Bugüne dek çoğunlukla > aşamının sansasyonel yönleri ön plana çıkanldı Virginia VVooirun. Kır- mızı Karaağaç nasıl bir Virgina VVoolf getiriyor iz- leyicinin karşuıa? METİN BELGtN - Virginia VVbolf, ölümünün üzerinden >anm yüzyıldan uzun bir süre geçmiş olmasına karşın hem yapıtlanyla hem de yaşamıy- la günümüzde de tartışılan yazarlardan biri. Bil- gesu Erenus"un yazdığı Kjrmızı Karaağaç ise gü- nümüze kadar gelen tartışmalara yenı bır boyut ekliyor. Oyun. kocası Leonard'ın Virgin'in yaşa- mındaki en önemli eksenlerden biri olduğu yolun- Sekiz sanatçı katılıyor Canan Şenol- 'Şeffaf Karakol".aynnü, 1998. 'Hiç Bir Yerden' Hollanda'da Kültür Servisi - Vasıf Kortun'un küratörlüğünü yaptığı 'Hiç Bir Yerden' başlıklı sergi, Hollanda'da sergileniyor. Geert VVİllems Dordrecht, Centrum Beeldende Kunst'un düzenledıgı sergiye Halil Altındere. Büient Şangar. Hakan Günsovtrak. Hale Tenger, Canan Şenol, Ebru Özseçen, Neriman Polat ve Vahit Tuna katılıyor. Sergi ekim ve kasım ayında Dordrecht, Centrum Beeldende Kunst'ta. aralık ve ocak ayında Leıden'de. şubat ve mart aylannda ise Schiedam şehırlerinde izlevicilere sunulacak. Sergi kataloğu Vasıf Kortun. istanbul Güncel Sanat Projesi tarafından gerçekleştirildi. Vasıf Kortun sergi kataloğunun önsözünde Türk çağdaş sanatıyla ilgili olarak şunlara değiniyor: "1987'de birincisi gerçekleştirilen İstanbul bienalleri, güncel sanatın yerel sanat ortamının pençesinden kurtulmasında önemli rol o>nadı. Sanatçılar gittikçe uluslararası sergilere katılmaya başladılar. Bu bir diğer sorunsala işaret ediyor: Ayrıcalıklı izle>ici ülke dışında ve sanatçdann en önemli işleri Türkiye'de izlenemiyor. Küresel dolaşuna karşın ülke dışından gelen sergi- çağnlarının da azunsanamayacak bir böiümünün 'öze dayalı' özelükleri var. 'Öze dayalı' sergiler, Müslüman bir ülkeden gelmek ya da cinsiyet, etnik grup gibi 'büyük' gerçekleri yansıtma beklentilerinden oluşan çağnlara karşı çıkmaktalar." dakı tezlere karşı çıkan bir yorum getiriyor. Ilk okuduğumda bu yönlerinden etkilendim. Dünya- da çok tartışılan, konuşulan, hâlâ gündemde olan bir kadın yazara Türkiye 'den bir kadın yazann çok daha farklı bir açıdan yaklaşması ve evrensel bir oyun ortaya koyması. benim ilk ilgımi çeken özel- liklerdendı. Benim açımdan en önemli noktalardan biri de günümüzde tartışılan aydının sorumluluk- lanna, duruşuna bir yanıt niteliği taşımasıydı. - Oyun İkinci Dünya Savaşı'ndan yola çıkarak tamamcn savaş karşın bir çizgi izliyor. Günümüz- de ise savaşlan artık teievizyonlanmızdan canlı ya- ırgınıa Woolf un bilinç akışı tekniğinden yararlanılarak yazılmış olan oyuna, yazann ve yönetmenin sannlannı da ekleyerek bütünün içinde herkesin sannlannı göstermeye çalıştım. Slogancı bir yaklaşımdan kaçarak daha insanca boyutlan ön plana çıkardım. Mrgina Wooirun firtinau yaşamını konu alano\unu Metin Belgin yönetti. Arsen Gürzap, Cevdet Ancılar ve Cem Kurtoğhı rol alıyor. yınlarda izliyoruz. Savaş karşısında aydının duru- şu ne olmalı? METtN BELGtN- Evet oyunun en önemli özel- liklerinden biri tamamen savaş karşıtı olması. Tek bir cümleyle özetlemek gerekirse, insana yakın durmasının en büyük nedenlerinden biri de bu. Aydının, savaşın neresinde durduğu sorusu çok önemli. Günümüzde belkı bir üçüncü dünya sava- şı çıkmayacak ama ondan çok daha korkunç böl- gesel savaşlar oluyor. Bunlara karşı çok ciddi ta- vır alınması gerektiğini düşünüyorum. Bu neden- le oyunu sahneye taşırken a\dının konumu \e du- rumu üzerinde durdum. Zaten Bilgesu Erenus da aydıru ve aydını anlatıyor. İki aydın var. Biri Vir- ginia VVoolf, diğeri kocası. Kocasının tavn günü- müzde çok karşılaştığımız, biraz prototip bir ay- dın tavn. Düzene uyum sağlamış ve bol bol geve- zelikeden... Bu aydın tipini sorguladım yorumum- da. - Oyunu sahneye taşırken bir yorum değişikliği- ne gittiniz rrü? METİN BELGtN-Virgina VVoolf'un bilinç akı- şı tekniğinden yararlanılarak yazılmış olan oyuna yazann ve yönetmenin sannlannı da ekleyerek bü- tünün içinde herkesin sannlannı ortaya çıkarma- ya çalıştım. Bütün bunlan yaparken de slogancı bir yaklaşımdan kaçarak daha dramatik bir yaklaşım- la biraz daha insanca boyutlan ön plana çıkarma- yı denedim. Orada kurduğumuz sann dünyası bi- linç akışı içinde bizi hem geçmişe hem de günü- müze getiren bir teknik olarak kullanıldı. Bunun ötesinde her şey bir anlamda dramatik, çünkü ben seyirciyle böyle daha sıcak bir iletişim kurulaca- ğma inanıyorum. Bir deünin sannsı ve sayıklamaları - Bilinç akışı oyunculuk çahşmalannızı nasd et- kiledi? METtN BELGtN - Bu yöntemi demin sözünü ettiğim gibi sahnesel bir çözüm anlamında kullan- dım. Oyunculuk açısından zaten Leo'nun bir tele- vizyon programına hazırlanışı var. Sürekli televiz- yonla. dolayısıyla izleyiciyle bir iletişim kurmaya çalışı>or. O diyaloglar benim içın çok önemliydi. Bilgesu Erenus'un getırdiği sahne teknigini bire bir kullandım. Çünkü orada kendini aldamaya çahsan, ya da kendi kendini sorgulayan, çaresizlik içinde boğuşan bir aydın tiplemesı çok net olarak karşı- mıza çıkıyor. Virginia VVoolf ise 1941 yılında in- tıhan seçmişti. "Keşke yeniden yaşayabüsem" di- ye bir sözü var. Yanı onun da yaşamla bir hesap- laşması var oyunda. Yorumumda biraz daha objek- tif yaklaşmaya, Virginia VVoolf'u da bir mit ola- rak görmemeye, onun da insanca boyutlar içinde kalmasına özen gösterdim. Sonuçta artılan ve doğ- rulan yoğun bir aydının tuzaklarla örülü bir sistem içindeki yaşamını yansıttım. - Deülikle dahilik arasmdaki sının çözümlerken nasıl bir yol izlediniz? METEV BELGtN - Arsen Gürzap'la Virginia VVoolf karakteri üzerine çalışırken seyircilerin sah- nedekileri bir delinin sannsı ve sayıklamalan ola- rak algılamasını istedik. Orada taraf tuttum diye- bilirim. O zaman 'deüdir ne yapsa yeridir'e vara- cak bir yoram sapması yaşanabilirdi. O deliliği zaman zaman kullanan. zaten o savaş atmosferin • de de manik depresif noktalara tırmanan bir karak- ter yaratmaya çalıştık. Sanınm Arsen Gürzap'ın güç- lü oyunculuğu ile bunda başanlı olduk. Doğrusu şu ki biz Virginia'yı bir deli olarak görmüyoruz. Chicago1da Türkiyefotoğraflan sergisi Kültür Servisi - Fotoğ- rafsanatçısı RehaAkçaka- ya. 4. kişısel sergısini ABD'nin Chicago kentin- de açtı. ARC Gallery'de düzenlenen "Temple: Black and VMıhe Reflections from Turkey" (Tapınak: Türki- ye'den Siyah-Beyaz Yan- sımalar) başlıklı sergide Türkiye'de çekilmiş 17 si- yah-beyaz peyzaj ve port- re fotoğrafyer alıyor. Ser- ginin geliri 17 Ağustos dep- remzedeleri yaranna kulla- nılacak. Andrea Hanis. Chicago Times gazetesindeki köşe yazısmda 30 Ekim'e dek açık kalacak sergiyi tanıtır- ken Türkiye'yi "Avru- pa'dan Asya'Şa uzanan, Do- ğu-BaO kapısı, mistik Ne an- tik bir ülke" olarak tanım- ladıktan sonra Akçaka- va'nın kendi ülkesıni bu çalışma ile keşfe çıktığını belirtiyor. New City dergi- sinin 14 Ekim sayısında Michael Weinstein imza- sıyla çıkan eleştiride ise şu görüşlereyerveriliyor: "Re- ha Akçakaya'nın ortaya koyduğu fotoğraflk bakıs, bizi ürkü- tücü firtına buludarının parlak gü- neşi boğduğu o akıl almaz anlara fa- şıyor. Akçakaya'nın pe\7ajlannı mo- dern öncesi u> gaıiıklann yıkınulan veglobal kümlrün henüziçinesızma- Sergide, Reha Akçaltma'nın Türkiye'de çektiği 17 siyah- be\az fotoğrafi bulunuyor. 'Su Değirmeni', Kbnya, 1994 (ustte). dığı küçük kasabalar oluştunıyor. Tekniği, konulannı daha yeni ve ge- liştirilmiş görünümlerle değiştirilme- leri > önündeki her girişimi sonuçsuz bırakacak bir güce sahip kılnor." Reha Akçakaya'nın fotoğraflan bugüne dek Türkiye ve yurtdışında- ki çeşitli sergilerde yer aldı, yayım- landı ve ödüllendinldi Son yıllarda daha çok siyah-beyaz ve kızılötesi tekniğine dayanan fotoğraflar üret- ti. 1991-95 yıllan arasındaki çalış- malan, 1995 yılında Hil Yayınla- n'ndan çıkan 'Görünmez Işıkla Yol- culuk'adlı albümde yayımlandı. Ak- çakaya sanat fotoğrafi alanında çe- vın ve eğitim çalışmalan da yap- makta. Tarih Vakfı nın 75.yıl projesi, NTV'de 13 bölümliik belgesel film olarak gösterilecek 'Cıııııhııriyet'in Anıları' yayımlarayor Kültür Servisi- Tarih Vakfı'nın Cum- huriyetimizin 75. yılı onuruna gerçek- leştirdiği "Bir Çağdaşlaşma Projesi Ola- rak Türkiye Cumhuriyeti'nin 75 YılT başlıklı projelerden. 'Cumhuriyet'in Anılan' Sözlü Tarih \ e Belgesel Film Projesi'nin üriinleri yayımlanmaya baş- ladı. 13 bölümden oluşan belgesel film- ler NTV'de 5 Kasım'a dek yayımlana- cak. Proje Osmanlı Imparatorluğu'nun son yıllannı hatırlayan ve halen 80 ya- şın üzerinde olan kuşaktan bugünkü genç Cumhuriyet kuşağına kadar 4 ku- şağın anılannın sistemli bir biçimde yan yana getirilmesini. bunlann dış çe- kimleri ve arşiv filmlerle zenginleşti- rilerek Cumhuriyetin 75 yılının görsel- işıtsel panoramasının çıkanlmasını amaçlıyor. Bu kapsamda, toplam 132 kişı ile görüşülerek hazırlanan 13 bölümden olu- şan kısa sürelı belgesel filmler, 75 yıllık Cum- hunyet döneminin, ülkelmiz insanmm yaşamın- 1920'lerde Beyoğhı'ndakj TurkuvazLokantasLfSuzan Kapsızarşivi) da yol açtığı köklü değişiklikleri ortaya koyuyor. Cumhuriyet yönetimi altında yaşayan insanın Cumhunyetle sağladığı kazanımlar, canlı tanık- lan aracılığıyla, somut bir biçimde sergileniyor. Proje ana destekçiliğini istanbul Menkul Kıymetler Borsası'mn üst- lendiği Sözlü Tarih ve Belgesel Film Projesi'nde Ipragaz 'Zamanlar.Me- kânlar ve Mutfaklar'; Finansbank da 'Paranuı Önü Arkası' bölümle- rini destekledi. 'Cumhuriyet'in ÇizgUerf 'Başımı- zın l stündeki Kimlikler Şapkalan- mız', 'Değisen Ha>atlar". •ınip Çıkan Ökçeler", "Zamanlar, Mekânlar', 'Mutfaklar, Çarşüar ve Müşterileri', 'Cumhuriyet'in Sofralan', 'Otomo- bil Lçar Gider', 'Unutuknayan Gün- ler TatiDer', 'Paranuı Önü Arkası', 'Evin tçi w Mobüyalan', 'Cumhuri- yet'in Radyolu Günleri' bölümleri- nin yönermenliğini AsafKöksal: 'Da- rül Elhan'dan Konservatuara' ve 'Cumhuriyet'in 75 Vılında Müziğe Bakışlar' adlı bölümlerin yö- netmenliğini ise MehmetErvılmazüstlendi. DEFNE GÖLGESt TURGAY FİŞEKÇİ Pullarda Bir Ülke Bir ülke nedir? Onu oluşturan milyonlarca ayrıntıdır. *J ^ Insanlar, evler, çiçekler, ağaçlar, hayvanlar, son- ra bunlann varoluş ve yaşama biçimleri. Günlük hayat kültürü, bin bir aynntının yüzyıl- lar boyu iç içe geçmesi, sonra bütün bunlardan ulus dediğimiz topluluğun ortak davranış biçimi- nin çıkmasından başka nedir? Kimi ulusların çahşkanlık özellikleri ön arada- dır, kimisinde sanat incelikleri gelişmiştir, kimi denizcidir, kimi toprakla uğraşmayı sever... Uluslann temel özellikleri, yaptıklan her işte, ha- yatın her alanında kendini gösterir. Nereye bak- sa insan, o ulusa özgü özelliklerle tanışabilir. Aklımdan bile geçmezdi, bir gün Polonya pul- lanna bakıp, sonra da bu ülkentn hem pulculu- ğuna hem de böylesi ince bir işçiliğin ve düşün- cenin ürünü olan kültürlerine sevgi duyacağım. Benim için, hiç görmedığım Polonya, Andrej Wajda'dan Roman Polanski'ye. onlarca ünlüfilm yönetmeninin çıktığı, çağdaş sinemanın önde gelen ülkelerinden birıdir. Chopin'in müzikleri de Polonya'yı bütün dünyaya tanıtmıştır. Beyoğlu'ndaki Akbank Sanat Merkezi'nde 21 Ekim günü açılan "Polonya Posta Pullan Sergi- si", "KültürHazinesi ve Çevre Koruması" tema- lı bir sergi. Yani bir ülke düşünün, posta pullan- nı hazırlarken ülkelerinin tarihi ve doğal değerie- rini tanrtacak, sevdirecek özellikte yapıtlar hazır- lamış. Bu işlerin yapılması için ülkelerinin önde gelen sanatçılannı görevlendirmişler. Sergi için seçilen pullar, Wroclaw'daki 78 yıl ön- ce kurulan Posta ve İletişim Müzesi'nden getiril- miş. Sergiyi dolaşırken tanıdığım Polonya'ya ilişkin izlenimlerimi burada da aktarayım. Seçilen pullar 1945'ten bu yana basılanlardan. Oysa yine sergideki pullardan birinden öğreniyo- ruz ki, Polonya postası tam 441 yıl önce kurul- muş. 1958'de 400. yıl için basılmış bir anı pulu var. Yine Polonya'nın bağımsızlığa kavuşmasının 75. yılı (1993) içın de pul bastırılmış. Ülkeye ve insanlığa katkıda bulunmuş Polon- yalılar arasında Kopernik, Maria-Curie gibi bil* ginler, Czeslavv Milosz, Wislawa Szymborski gibi yakın yıllarda Nobel Edebiyat ödülü kazan- mış şairler için de basılmış pullar var. Çevre bilinciyle ilgili pullar ise bulunmaz güzel- likte... Neredeyse ülkenin bütün doğasını yansı- tıyor: Türlü bitkiler, çiçekler, dağ yemişleri, kuş- lar, kelebekler, anıtsal ağaçlar, Baltık Denizi'nde yaşayan canlılar, yaban ve av hayvanlan, turistik yöreler... Yine anıtsal mimari yapılar, geleneksel ve yö- resel giyimler, halk danslan da pullara konu ol- muş. Sergideki en şaşırtıcı pul ise sergi afişini de oluşturan 1992'de basılmış H. Chylinski adlı res- samın bir tablosu: Yeşillikler içinde ahşap bir ev. Adı: Türkiye'deki Polonya Köyü Polonezköy. Pul koleksiyonculuğu için Filateli sözcüğüVjjl- lanılıyor. Sözcüğün kaynağında Yunancada sev- gi anlamına gelen "philos" sözcüğü var. Mektu- bun ve pulun bir sevgi gösterisi olduğu düşünül- müş olmalı. İnsan, bu sergideki pullara bakınca bu sevgi- yi açıkça görebiliyor. Ülke sevgisi, sanat sevgisi ve canlı sevgisinin yayıldığı bir sergi. 21 Kasım'a dek açık kalacak sergi ülkemiz pul- culuğunun düzeyini kıyaslamak açısından da iyi bir fırsat. Adana'da Yılın Doğal Hayat Fotoğrafçısı' sergisi • ADANA (AA) - Ingiliz Doğa Tarihi Müzesi ve BBC VVildlife Magazine tarafından geleneksel olarak düzenlenen 'Yılın Doğal Hayat Fotografçısı" sergisi. bugün Adana'da açılıyor. British Gas'in sponsoriuğunda gerçekleşen sergi lngiltere Büyükelçiliği Ingiliz Kültür Heyeti tarafından organize edildi. Sergide 1998 yılında düzenlenmiş yanşmalarda birincilik ve başka ödüller almış 85 fotoğrafyeralacak. Sergi süresince çeşitli doğa derneği ve kuruluşlan da standlar açacak. Daha önce Izmirlilerle bulusan sergi, 18-27 Kasım günleri arasında da Ankara'da Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi'nde gerçekJeşecek. K Ü L T Ü R # Ç İ Z t K K Â M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle