13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19EKİM 1999SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER ARİSTON ÜÇ JAPON GEMİSİ MARMARA DENtZİ'NDE Prefabrike ev yardımı Tüm Ariston beyaz eşyalar peşin fiyatına 8 taksitle, Ariston Yetkili Satıcılarında üstelik hemen teslim! Haber Merkezi - Japonya'nın, deprem- zedelerinm kullanması için hibe ettiğı 500 prefabrike konutu taşıyan Japon donan- masına bağlı üç savaş gemisı, Çanakkale Boğazı'ndan geçiş yaparak Marmara De- nizi'ne açıldı. Israil Başbakanı Ehud Ba- rakda. 25 Ekim'de Türkiye'ye gelerek Tel- Aviv yönetiminın Adapazan'nda kurduğu 3 bin kişilik "İsrail Köyfi" adı verilen yer- leşim birimınin açıhşını yapacak. Depremzedeler için 500 prefabnke ko- nut getiren Japon donanmasma ait üç sa- vaş gemisi dûn saat 12.00'de Ege Deni- zi'nden boğaza giriş yaptı. Savaş gemile- n Türk donanmasma ait Salihreis Firkatey- nı tarafindan karşılandı. Salihreis Firka- teynı düdük çalarak selamladığı konuk ge- milere eskortluk ettı. Çanakkale önlenne ilk gelen JDS Bun- go Mayın Dökücü gemının ardından JDS Tokıvva Yardımcı Gemisi ve JDS Osumı Çıkarraa Gemisi, Salihreis Firkateynı'nin öncülüğünde Nara Burnu'nu dönerek Marmara Denizi'ne açılmak üzere geçış yaptı. Japon savaş gemilerinin getirdiği 500 adet prefabrike konut, bugûn Haydarpaşa Limanı'nda düzenlenecek törenle Japon yetkililerinden teslim alınacak. Konutlar buradan, daha sonra trenle Sakarya'ntn Arifıye bölgesine nakledilecek. İsrail Başbakanı Barak. 25 Ekim'de Tür- kiye'ye gelecek. Barak'm ziyareti kapsa- mında Ankara'da Cumhurbaşkanı Süley- man Demirel ve Başbakan Bûlent Ecevit'le bır araya geleceği, görüşmelerde deprem zararlannın giderilmesinin yanı sıra iki ül- ke arasmdaki siyasi ilişkiler ve Ortadoğu banş süreci de ele alınacak. Barak deprem bölgesine giderekülkesi- nin 19 nülyon dolara yaptırdığı israil Kö- yü'nün de açıhşını yapacak. Prefabrike ko- nutlardan oluşan Israil Köyü'nde hastane ve okul da bulunuyor. EMİRDAĞ ÇADIRKENTİAKŞAMSAATLERİ, ÇADIRLAR YİNE YAĞMUR ALTINDA 'Insanlar patLama noktasmda'• Çadırkentte dolaşıp depremzedelerle sohbet ediyoruz. San yağmurluğuyla yağmurdan korunmaya çalışan bir kadın yakınmaya başlıyor: "Üşüyorum, doğru dûrüst bir giysim yok.'* HATİCETUNCER ADAPAZAR1 - Emırdağ Çadırkenti, akşam saatleri, çadıriaryağmuraltında. KJ- mi çadıriar lüks lambalany- la aydınlatılmış, kimisı de çadırkentin aydınlatma dı- reklerinden süzülen ışıktan yararlanmaya çahşıyor. Ça- dırlar üstten su almıyor a- ma zemin nemlenmiş. In- sanlarda yağmurun hızlanıp zeminin iyice ıslanması korkusu var. Çadırkentte dolaşjp dep- jpemzedelerle sohbet edıyo- vruz.^,.^an yağmurlug\ıylan>/ yağmurdan korunmaya ça- lışan bir kadın yakınmaya başlıyor: "Üşüyorum, doğ- ru dürüst bir giysim yok." Üst üste giydiği tışörtlen, taytlan gösterip soğuktan korunmaya çabaladığını ve yardımlardan yararlanama- dığinı anlatıyor. Başka bir kadın uzaktan "Ne diyor o. nedjyor" diye bağırarak ya- nımıza >aklaşıp yalan söy- lediğinı, çok malzeme aldı- ğını iddıaedıyor. Konuşma- yı duyan bır başkası suçla- nanı da çağınyor ve bir tar- tışma başlıyor. Kavganın büyümesıne neden olma- mak için en iyısinın uzak- laşmak olduğunu düşünüp yavaşça ay- nlıyoruz. Türk Psıkologlar Derneği'nin gönül- lü Emırdağ Çadırkentı'nde bulunan eki- bın başkanı Psikolog Gfilsen Erden, bu kavganın afet bölgelerinin olağan gö- rüntülerinden olduğunu söylüyor. Öfkenin kontrolü' Türk Psikologjar Demeği "Afet Bölgeierinde Öfkenin Kontrolü" başlıkh bir broşür hazırladı. Broşürde öncelikle afct durumlannda insanlann neden öfkelendikJeri özetle şöyle sıralanıyor: "Yakınİannı, evini, eşyasını, umudunu kaybetmek, standardın çok alündaki >-aşam koşullan, aşağüanmış olabilir, yanlış bilgüendirilmiş olabilir, yardun aima konusunda zorlanryor olabilir, aynmcıük yapüdığını düşünüyor olabilir, eğer yeterince yüksek sesle bağırarak konuşursa istediklerini elde edebileceğine inanıyor olabilir.'' Sakin kalmaya çalışma, karşmdakini ügi ve ciddiyetle dinleme, duygulara saygı gösterme, öfkeli biri karşısında yapılması gerekenler. Tartışmaya girmek, şaka yaprruyorsa şaka yapmaya kalkışmak, "Sinirlenmeje gerek yok" demek ise yapılmamasi gerekenler. Öfkeli binni sakinleştirmek için şu yollar denenebilir: "Dikkati sonınun çözümü üzerinde odaklama. saygıyı sürdürme, teselH edki sözlerden kaçınma, çözûm için söz verüdiyse sözün tutufanasL" 6-7 kişinin bir arada kalma- sıpekçoksorunu beraberin- de getiriyor." Anneler daracık alanda çocuklanyla baş etmekte, onlan yönlendirmekte zor- lanıyor. Çocuklar çadır ara- lannda kayboluyor ve çadır- kentte sık sık kayıp çocuk anonsu yapılıyor ya da aske- rin elinden tuttuğubir çocuk çadıriar arasında ailesini an- yor. Türk Psikologlar Derneği, depremden bu yana bölgede gönüllü psikologlarla hizmet veriyor. Bölgede ulaşmadık- lan çadırkent kalmamış. Adapazan'nda Emırdağ Ça- dırkenti'nde kalan psikolog- lar, her gün belirli bir prog- ram çerçevesinde çadırkent- leri geziyor ve yurttaşlardan gelen talepleri rapor haline getiriyorlar. Gezici ekip, bil- gilendirme, rahatlatma ve bıreysel görüşme isteyenleri sapnyor. Emırdağ'da şu anda Feza Arkun. Zeynep Yüre- S Ö Olumsuz koşullar ve belirsızlikler in- sanlan bir suçlu bulmaya itiyor. Herkes bır diğennın daha az yardıma muhtaç olduğunu, dağıtılanlardan daha fazla yararlandığını düşünüyor. Psıkologlar açısından hangisinın doğru söylediğinı ayırt etmek mümkün değil. Psikolog Gülsün Erden, kavga edenlen ertesı gün dostça bir sohbet sırasında görebılme- nin mümkün olduğunu söylüyor. Çadır ziyaretleri sırasında kavga ettiğı komşu- sunun yalnız ve yardıma muhtaç oldu- ğunu söyleyip ilgilenilmesini isteyen- lerle karşılaşmışlar. Psikolog Gülsün Erden izlenimknnı şöyle aktardı: "Çünkü çadırkentte her şev günübir- fik ve her an dengeier değişebiliyor. Bu- raya akışıp katanış durumdalar. Çok dip dibe yaşamanuı verdiği gerginlik için- deler. Küçücük bir alanda anne. baba, çocuklar, büyükanne ya da büyükbaba ^ p ç > v soybaş, gonüllü psikologote*^ rak bulunuyor. Psilüjloglanjj^ diğer çadırkentlere ulaşımı- nı ve malzemenın taşınması- nı Kâmil Koç fırması üstlen- miş. Psikolog Gülsün Erden, depremzedelerin psikolog- lardan daha bilinçli bir şekil- de hizmet almaya başladık- lannı ve neye ihtiyaçlan ol- duğu konusunda bılgi sahibi olduklannı anlatü. Deprem- zedelerin eve, çadıra gıreme- me, gece uyuyamama gibi sorunlan devam ediyor, an- cak şikâyetçi sayısı azalmış. Aynca depremin ilk günle- nnden beri çadırkentlerde çahşanlardan da psikolojik hizmetbekleyenler bulundu- ğunu belirten Psikolog Gülsün Erden, şunlan anlath: "Kendflerinin çözeme- yeceği sorunlar nedenryte başvuruyor- lar. Gerginlikler, dargınhklar. Öfkden- miş insanlar var, pattama noktasına ge- liyorlar. Herkesin böyle bir yardıma ib- tiyacı \ar? Itepvemzedeler demek kıınhı FARUK KIRTAY YALOVA - Yalova'da dep- remzedeler kendi güçlerini bır- leştırerek da> anışmayı yaşama geçiımeye çahşıyor. Yalovalı Depremzedeler Demeği (DEP-DER) kuruluş dilekçe- sini Yalova Valıliğı'ne vererek kent merkezindekı az hasarlı binada çalışmalanna başladı. 7 kurucu üyesınden 4'ünün ev kadını olduğu derneğe yüzler- ce ev kadını üye olmak ıçın başvuruda bulundu. Deprem bölgesinde, çadır- kentlerde devam eden yaşamın en büyuk zorluklannı önce ka- dınlar yaşıyor. Bıdonlarla ça- dırlanna önce kullanma. sonra da ıçme suyu taşıyorlar. Erzak için kuyruğa gıriyorlar. Kara- •vana istemeyen çocuklara ev yemeği yapıyorlar. Yağmurlar- la su alan Kızılay çadırlanna naylon yerleştinyorlar. Her gün çadınn içine dolan sulan bo- şaltıyorlar. Temızlık, çamaşır ve ailenin bakımı onlan daha da yoruyor. Tüm bu zorlukla- nn yanı sıra kışı düşünmek da- hi istemıyor depremzede ka- dınlar. Çünkü kış. onlar ıçın so- ğuk ve hastahk demek. Tüm bu sorunlann bılincınde olan Yalovalı depremzede kadmlar, felaketin hemen ardından ken- di bünyelerinde örgütlenmeye çalıştılar. Orgütlenme süreci- nın en ön saflannda yer aldılar. Sonuçta DEP-DER"*m kurulu- şunutamamladılar. Çadırkent- lerde, çadır çadır dolaşarak derneğin kuruluş çalışmalanna katılan kurucu üye FafmaCoş- kun, kadınlann DEP-DER'e yoğun ılgı gösterdığinı ve so- rumluluk almak ıçın başvurdu- ğunu belırterek şunlan anlattı: "Marmara depreminde kadın- lar en çok mağdur olan kesun. Çünkü \ıUann birikimiyle ya- pılan >u\ > aktnnuı enkaz hafine gelmesine yürekleri elwrmedL Orgütknme düşüncesi ilk kez Yalova'daki kadınlardan çıkn. Amacımız, sorumlulann var- gdanıp gereken ceza> ı almasuu sağlamak. Tüm depremzedele- rin sorunu ortak. Sorunlanmı- nn çözümü ise sosyal hukuk devleti. Bizler Yalova'da bunun hayata geçmesi için dernekola- rak mücadele edeeeğiz." Yalova Cumhuriyet Caddesı üzerinde az hasarlı bir binada faalıyet gösteren DEP-DER'in yönetim kurulu başkanlığına getinlen TahirAslan. derneğin depremzede kadınlann gın- şimlenyle yaşam bulduğunu, kuruluş amaçlannın deprem- den zarar gören insanlar ara- sında yardımlaşma ve dayanış- mayı sağlamak olduğunu söy- ledi. FAZİLET PARTİSİ GENSORU HAZIRLIĞINDA, HÜKÜMET SAVUNMAYA GEÇTİ Ecevit: IMF yardımı Hazine'ye ulaşmadı .\NKARA (Cumhuriyet Bürosu) -FP, Devlet Bakanı Recep Önal'ın IMF yardımı hakkında- kı açıklamasıyla ılgih gensoru verme hazırhğı yaparken, hükümet kendiru sa\ r unma>ı sürdü- rüyor. FP Grup Başkanvekilı Abdüllatif Şener. Önarın açıklamasuun skandal olduğunu, he- men ıstifa etmesi gerektiğini söyledi. Başba- kan BülentEcevit. IMF'den gelecek 500-milyon dolarlık deprem yardımının Hazıne'ye ulaşma- dığını belırterek • 4 Dola>Tsı>la bayardundan he- nüz herhangi bir ödemeyapılmış ofanası olanak- sodu-r dedı. Başbakan Yardımcısı Devlet Bah- çeü de. deprem yardımının başka bir yerde kul- lanılmasının söz konusu olamayacağını savun- du. Hazine'den sorumlu Devlet Bakanı Recep Ö- nal'm, Antalya'daki Ekonomi Zirvesi'nde yap- tığı açıklama ile ilgili tartışmalar sürüyor. FP, konuyu Meclis gündemine getirmek amaayla gensoru vermeye hazırlanıyor. TBMM'de basın toplantısı düzenleyen FP Grup Başkanvekilı Abdüllatif Şener, gazetecılenn sorusu üzenne, Önal'ın istfa etmesmı ıstedı. Önal'ın açıklama- sının kamuoyunda Ecevıt hükümetine duyulan rahatsızlığı pekıştırdiğinı belirten Şener. "Bu açıklama skandaldır. Eğer depremzedelerin pa- rası maaş ödemesinde kullanıklıysa bakan isti- fa etmelidir. Böyle bir şe> yok da bu açıklama yapdımş ise yine Bakan'ın istifa etmesi gerek- mektedir" dıve konuştu. Şener, Recep Önal'ın açıklamalanna FP'nin ekonomıyle ilgili olarak hazırlayacağı gensoru önergesınde yer venleceğinı de kaydettı. Başbakan Ecevit, dün yaptığı yazılı açıkla- mada, IMF tarafindan yapılacak yardımın he- nüz Hazıne'ye ulaşmadığını. bu nedenle yar- dımdan herhangi bır ödeme yapılmasının ola- naksız olduğunu savundu. Depremzedelerle il- gili bağışlann günü gününe Başbakanlık Teftiş Kurulu'nca ızlenerek denetlendiğini kaydeden Ecevit. "Kakh ki iç ve dış kaynaklardan şimdi- ye kadar Hazine')e inrikal etmiş olan bağışlann çok daha fazlasL depremzedeler için günü gü- nüne devlet bütçesinden kaynak aktarılarak ödenmektedir. Sayın Recep Önal'ın Hazine'de- ki sıkışıklıgı anlatirken kullandığı ifade ile bunu kastetmiş olduğu beuidir" dedi. Ecevıt'in açıklamasının ekınde sunulan Başbakanlık Kriz Yöne- tim Merkezi açıklamasmda da Merkez Bankası ile Hazine Müste- şarhğı'na birer >azı yazılarak IMF yardımının, Ziraat Bankası'nda depremzede yardımlarmın toplan- ması için açılan hesaba aktanlma- sının istendiği kaydedildi. Açıkla- mada. Merkez Bankası'nuı, "söz konusu tutann henüz kendi hesap- larına girmediği hesaplara girişini taldben HazineMüsteşariığı'nuı ta- limaüan çerçevesinde gereğinin ya- pılacağı" yönünde yanıt geldiği di- İe getinldi. Hazine Müsteşarlı- ğı'ndan yardımm henüz ulaşmadı- ğı. ulaştığında gereğinin yapılaca- ğı yanıtının alındığı belirtilen açık- lamada, merkezi hesapta toplanan döviz yardımlanndan bugüne ka- dar harcama yapılmadığı kaydedil- di. Açıklamada, merkezi hesapta toplam 73 trilyon 72 milyar lıra toplandığını, bunun 13 trilyon lira- sının prefabrik konuta, 5 trilyon lı- ranın prefabnk konutlann altyapı- sı ve 5.1 trilyon liranın da Afet Böl- ge Koordinatörlüğü'ne gönderile- rek kullanıldığı bildirildi. Devlet Bahçeli, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Kunımu'nun 16. kuruluş yıldönümü törenle- nnde gazetecılenn Önal'ın açıklamasını annn- satması üzenne,"Böyle bir şey söz konusu ola- maz. Deprem için toplanmış olan yurtiçi w yurt- dtşı ka> naklar deprem bölgesine harcanabüir. Bunun haricinde bir şey düşünmek dahi doğru değüdir" dedi. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Başkent Olmak... • Son 1000 yıllık tarihımize baktığımız zaman, ge- rek Anadolu Selçuklularının, gerek Osmanlıların ve gerekse Cumhuriyetimizin başkentleri, bu devietle- rin "eğilim" ve "beklentilerini" açıkça ortaya koyar. 1071 Malazgirt Zaferi ile Anadolu'nun kapısını "kesin olarak" açan Selçuklular, bu zaferin hız ve moraliyle hızla Anadolu'nun fethine giriştiler. Kırtal- mış oglu Süleyman kumandasmdaki Selçuk süva- rileri, beş yıl ıçinde tüm Anadolu'yu fethetti ve bu- rayı bir "eyalet" olarak belirleyerek Iznik'i başkent yaptılar. Bu eyalet daha sonra, "Anadolu Selçuklu- lan" olarak isımlendirilecektir. Haçlı seferieri başlayınca, başkent Konya'ya çe- kilecek ve Anadolu Selçuklulan, Moğol istılası ya- şamalanna karşın 14. yüzyılın başına kadar varlık- lannı sürdürebileceklerdir. Anadolu, önce "Güney"e inen ve daha sonra ge- nellikle Irak üzerinden "6af/"ya doğnj ilerlemek is- teyen Türkmenlerin geçış yoluydu. Ve ilk başkentin Iznik olması bu "durumun" doğal bir sonucuydu. Zaten Haçlılann Selçuklulan Konya'ya doğru sürmer lerinin üzerinden çok bır zaman geçmeden, "Batı"ya doğru ılerieyen Turkmenler, Ege'ye ulaşmışlardı. Er- tuğrul Gazi'nın lıderlığindekı "Kayı Aşırett"de, tam Bizans sınınndaki "8/t/nya Ucu'na ya da Soğüt- Domaniç yöresine yerleştirilmişlerdi. Ertuğrul Gazi'nin ölümünden sonra Osman Bey'in yönetimine giren Kayılar, 1295 ya da 1296'da "Osmanlı Beyliği'ni" kumnuşlar, 1299'da da Konya Selçuklulanna karşı bağımsızlıklannı ilan etmişler- di. O dönemde Osmanlılann belli bir başkenti yok- tu. Osmanlılann ilk başkenti Bursa idi. Ve başkentin Bursa olarak saptanması, "dönem/n gerçeklerine ve beklentilerine" tümüyleuygundu.Zira insanlar göz- lerini, "Saf;"yadikmişlerdi. Tarihefazla "takılmak" istemiyorum. Fakat şu ka- dannı vurgulayayım ki; Bursa'dan sonraki başken- tin, Rumeli'de Edime olarak saptanmasının da el- bette bir amacı vardı ve bu amaç, "Batı'ya" yönel- mek isteyen kitlelerin beklentilerine uygun olarak saptanmıştı. Imparatoriuğun son başkenti Istanbul'du. "Doğu" ve "Batı" arasmdaki en önemli köpru olan tstanbul, 4.5 yüzyıl başkent olarak kaldı. istanbul'un başkent olması, artık imparatorluğun gözlerini Batı'nın yanı sıra, Doğu'ya da çevirdiğinı göstenyoreiu. Gerçek- ten, o döneme kadar "Doğu Sorunlartna" pek eğil- meyen ve böylece oradaki "posf kavgalannın" dı- şında kalabilen Osmanlı, artık "Doğu'nun ve Batı'nın imparatoriuğu" olabılecek kıvama gelmişti. ••* "Cumhuriyet", Osmanlı Imparatoriuğu'nun sona eriştarihi olarak, İstanbul'un "resmen " işgal edildi- ği, 16 Mart 1920'yi kabul eder. Zaten bu işgalden bir ay kadar sonra, Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasıyla başkent "fiilen" Ankara ol- muştu. Hatta, Mustafa Kemal'in Aralık 1919 sonlannda Ankara'ya gelmesiyle birlikte, ulusun kalbi Anka- ra'da atmaya başlamıştı. Hele 1922 Kasımı'nda hi- 4rtet ve saltanat birbırinden aynl«p OsrnaBJı Hane- «faro'nın saltanatına son venlmesınden sonra. her- 1 SfctAnkara'yı başkent olarak gfcrrneye başlamqftı. Ama kimileri bunun "endişesi" ıçindeydı. Hele hele Istanbul'dakiier... ••• "93 Harbi'nm sonuna dek; Osmanlı Imparatoriu- ğu'nun "ağıriığı" Avrupa topraklannda, yani Rume- li'de idi. Ya da en azından dengeli idi. Fakat Ayas- tefanos ve Berlin antlaşmalan sonrasında ve hele Balkan Savaşlan ve 1. Dünya Savaşı'ndaki yenilgi- lerden sonra, Anadolu zaferine rağmen Istanbul "ke- narda" kalmıştı. O dönemlerin stratejik anlayışına göre, deniz ke- nanndaki bır kent, yabancı donanmalann süreklı tehdidi altında idi. Yeni bir "Çanakkale" yaratmak çok güçleşmişti. Ve tüm bunlar bir yana, İstanbul'un kozmopolit yapısı, yoğun levanten nüfus, Müslüman olmayan azınlıklann kalabalıklıklan ve Istanbul'daki belli çev- relerin Anadolu hareketine karşı tutumlannın getir- diği rahatsızlıklar ve "Saray"ın (Saltanat kalkmış bi- le olsa) variığı, yeni Türk devletinin başkentınin An- kara olacağını göstermekteydi. Ve nihayet 13 Ekim 19231e verilen bir yasa önerisinin TBMM'de kabu- lüyle, başkent Ankara'ya alındı. Birtakım yerli ve ya- bancı çevrelerin yoğun itirazlan, protestolan ve teh- ditlerine rağmen... ••• Ankara Türkiye'nin kalbidir. Ama "birileri", baş- kentin Ankara olmasından dolayı duyduklan "hoş- nutsuzluklan" son yıllarda dile getirmeye başladılar. Bunabaşlayan da, cumhuriyetimizin hemen herşe- yini tahrip etmeye çalışan Turgut Özal oldu. Onun mirasçılan bugün de aynı şeyleri dile getiriyorlar. Yok, "Ankara hantallaşmış", yok "bütvkrasiye bo- ğulmuş"... Bunlann şikâyeti, çoğunlukla "devleti soymak" ya da "devlet olanaidanndanyararianmak" isteyen- lerin, Ankara'da rahatlannın kaçması ve kimi kamu görevlilerinı "kafaya almak" konusunda zorlanma- lan. Başkent Istanbul'aalınsamüthiş keyiflenecek- ler Artık, "Çalsın sazlar, oynasın beyler"... Ama beceremeyecekler. Başkentin Ankara olma- sı, "Cumhuriyetimizin rengidir". Bu rengi değiştir- meye kimsenin gücü yetmez. Tüm Ariston beyaz eşyalar peşin fiyabna 8 taksitle, Ariston Yetkili Satıcılarında. Üstelik hemen teslim! ARİSTONS i z s t e y i n
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle