Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19EKİM1999SALI CUMHURİYET SAYFA
L
kultur@cumhuriyet.com.tr 15
Carsten Höller, fotoğraflı güncesi 'Kuşku Günleri'nde çelişkilerini anlatıyor
4
Ne yapacağım bflememe halT
ESRA ALJÇAVUŞOĞLU
"Bu, benim herkese açık güncemin
ilk sayfası. İstanbuTa vanşımla başhyor
•^-bu flk gelişim- ve yeniden gelecegim
r'gûn sona eriyor. Yine bu yılın 9 Eylül'ü
^sıraları herhalde. Güncemin başlığı
•5
'Kuşku Günleri' olacak. (Dün bu ise
" 'Dâys of Doubt' adını verdik, Paolo ile
' ben, güzel bir ses uyumu). Buraya, 17
Eyiül günü açılışı yapılacak olan 6. ülus-
lararası İstanbul Bienali'ne katılmak
fizere davet edüdiğim için geldim. Dü-
6
ne kadar bienal için yapacağım işin ne
~ oiabiieceği konusunda bir fikrim yok-
r
tu -tek bildiğim, kuşkuyu işin içine kat-
"makistediğundi- kendiyaptığım işler-
"le ve bütün o harala gürele ile ilgili kuş-
" kuyu— Her gün bir fotoğraf ya da baş-
;
ka bir resim seçeceğim ve kuşku üzeri-
~ ne bir metin yazacağun. Sonra bu biri-
ken metinler Türkçeje çevrilecek ve kü-
" çükSI\V-defteriformaündayayırnlana-
cak ve tabii parasız olarak dağınlacak.
Bunlan Almanva'va götüreceğim. ora-
~ da Türkçe bilmeyenler ona sadece bir
^resimli kitap olarak baksıniar diye."
Rosa Martinez' ın küratörlüğünü yap-
tıgı 5. Uluslararası İstanbuJ Bienah"nde
Ayalrini'yeyerleştırdiği 'UçuşAygıü'
adlı çahşmasıyla ılgi çeken Belçıkalı sa-
.natçı Carsten Höller, 6. Uluslararası
• İstanbul Bienah'nın de konugu. Geçen
""bienalde 'mckanik' özelliklen ağırba-
F
san bir iş sergileyen sanatçı, bu kez da-
ha 'duygusaT bir çalısmayla katılıyor
" bienal e.
Carsten Höller'in Dolmabahçe Kül-
"tûr Merkezi'nde sergilenen 'günce'sı,
"'sanatçının Istanbul'a geldiği gün olan
31 Temmuz'da başhyor ve 17 Eylül'e
E
dek dolaştığı şehirlen de kapsıyor. Sa-
" natçuıın, istanbul, Köln, Londra, Mal-
r
mö, Briiksel, Donegal, Berlin, Zuoz ve
" Stockholm'de tuttuğu günlükte fotoğ-
" raflar da yer alıyor.
"Kuşku Günleri, görüntüden çok,
>(
okunacak şeylerin fazla olduğu bir iş-.
r
Geçen bienale de katıldığım için bu kez
biraz endişelivdim ne yapabiieceğim
'konusunda.» Iki yü önce bienale Uçuş
' Aygıtımla katılmıştım. Mutluluk ve an-
lamsı/lığı bir arada akla getiren bu ale-
'tin belli bir yön izleyen yönJendirilmis-
olmafc. mk.fcrCMV y«H «fevpn MtooUc *hı ara»ca ıta|i
M? Bu Uncki. wt lan*ıl 1*4 t*n*an*â* ttfUİ oMı^u »rid^
ve bcn ıkmiı b* AJrrt bkanoanA fö«T**rantt.
n oMunv nJa dırranı dotu.
• Carsten Höller'in Dolmabahçe Kültür Merkezi'nde
sergilenen 'günce'si, sanatçının tstanbul'a geldiği gün olan
31 Temmuz'da başhyor ve 17 Eylül'e dek dolaştığı
şehirleri de kapsıyor. Sanatçının, istanbul, Köln, Londra,
Malmö, Briiksel, Donegal, Berlin, Zuoz ve Stockholm'de
tuttuğu günlükte fotoğraflar da yer alıyor. Höller'in bu
çahşması Türkçeye çevrilerek kitaplaştmldı.
Kği bu işin teması olan kuşkunun kar-
maşıktagını da kendiliğinden içerhor.
Ancak bu kez farkh olarak İstanbul'u
da içine katacak bir projeydi yapmak
istedigim."
Üzennde Fransızca, Flamanca, Al-
manca 'Kuşku Laboratuvan" yazısı
olan beyaz Mercedes'ıyle çeşitlı ülke-
lerde gezen, Istanbul'da da 'kendigiri-
şimleri ve onlan çevreleyen her şey le il-
gili kuşkulannı dile getirdigi' kuşku
güncesını sunan Carsten Höller, 'neya-
pacağuu bilememe dunununu' bir so-
ru olarak ortaya koyuyor.
Carsten Höller bu çalışmasında, bir
yerden habersız olmanın, bilgı sahıbi
olmamanın, ama bir şeyleri öğrenmek
istemenin yarattığı duygu bütünlüğü-
nü dile getırmek istiyor. Sanatçının bu
çahşması yabancılaşma duygusunun
da izlerini taşıyor.
Istanbul'a geldiği 31 Temmuz'dan
itibaren kent ile ılgilı düşüncelennı ya-
zan ve gördüklerini fotograflayan Höl-
ler, işi ile ilgili olarak şunlan söylû-
yor: "Buraya geldigimde ne yapacaö-
mı henü/ bümiyordum. Ve her gün Is-
tanhul ile ilgili düşüncelerimi, hissettik-
lerimi yazmaja başladım ve fotoğraf
çektim. Böyiece fotoğraflı bir günce or-
taj a çıkb."
Höller'in bu çahşması Fatih Ozgü-
ven tarafından Türkçeye çevrilerek ki-
taplaştınldı. Ücretsiz dağıtılması dü-
şünülen kıtap aynca Almanya, tngilte-
re ve Fransa'da da Türkçe olarak bası-
lacak. Türkçe bilmeyenler için bu ki-
tap sadece resimlı bir günce olma özel-
liği taşıyacak.
Carsten Höller çalışmasında Türkçe
anlamamanın getirdigi 'durumu' anlat-
maya çalışi} or. Sanatçuıın kitabı Türk-
çenın dışındakı dillere çevrilmemesi-
ni istemesi de bu düşünceden yola çı-
kıyor. Carsten Höller bir bakıma 'çev-
rilemezlik' duygusunu da yansıtmaya
çahşıvor ışinde. "Bu kitap Türkçe bi-
len herkesin anlayabikceği, fakat bilme-
yenlerin ola>ın tamamen dışında kala-
caklan, üzerinde konuşamayacaklan
bir durum yaratacak. Umanm birçok
kişi tarafından okunur bu kitap. Türk-
çe bilmeyenler de bilenlerden yardım is-
ter ve böyiece insanlar arasında düşün-
ce aüş- verişini de saglayabflir. Günce-
ye 'Kuşku Günleri' adının verUmiş ol-
ması, çeüşldleri anlatmak istediğimden
kaynaklandL Çelişkikrimi de, şüphele-
rimi de seviyorum. Çünkü şüphe, sev-
mediğimiz bir şeydir. İnsanlar kesinük-
ten hoşianıriar. Kesinlik, ikilemin tam
tersidir. Genet olarak kitap, çelişkileri-
mi sevmeme dair bir durumu anlanyorf
Carsten Höller, geçen bienalde ser-
gilediği 'Uçuş Aygıü' adlı çalışmasıy-
la insana uzak olan uçuş duygusunun
yarattığı 'haza' mekanikleştirerek ver-
meyı amaçladığını, bu çalışmada ise
kuşkuyu, bihnmezliğı göstermek iste-
diğini vurguluyor.
"Zevkli şeyler üzerinde hâlâ düşü-
nüvorum. Bunun arkasında nekr ol-
duğunu bulmaya çalışıyorum. tşlerim-
deşüpheteri veze% kkri birleştirebilir mi-
\im diye düşünüyorum. Çünkü bunlar
doğal olarak birbirinden ayn şeyler."
Almanya'da yaşayan Carsten Höller,
burada Türklere karşı önyargılann söz
konusu olduğunu, kitabı Almancaya
çevirmeyerek belki de insanlar arasın-
da bir üetişim sağlayabileceğini belir-
tıyor. "Bir Alman bu kitabı aldığmda,
anlamak için bir Türk'e başvurması
gereksin istedim. Bir iletişim kurulabi-
Br böyiece aralannda— Bu, >arolan du-
rumun değişmesi için güzel bir örnek
olacak. Buraya bir resim ya da he> kel
koyabflirdim, ama içinde bulundugum
durumu bu kadar iyi anlatmayabüirdL"
Carsten Höller'in güncesinden 17
Ağustos: "Kalın, tngilizce bir Türkiye
rehberi alıyorum. aynca bir de Türki-
ye haritası. tstanbul'a telefon etme ya
da faks çekme girişimlerim başansız-
lıkla sonuçlanıvor. Akşam. dün ve on-
dan önceki gün de uzun uzun yapbğun
gibi her şeyden çok sev diğim Idşiyle te-
lefbnda konuştuktan sonra -o çok uzak-
ta ve tekfonda konuşma da sahte bir ya-
kmhk duygusu uyandırdığı için insan-
da bir boşluk duygusu yaratıyor- tele-
vizyonda küçük bir pi>es seyrediyorum,
Romeo ve Jülyet! Siyah-beyaz, başrol-
de Kathanne fhalbach. Bu filmde ve da-
ha çok da birbiriraize söv lediğimiz şey-
ler yüzünden duygusal olarak sarsıl-
mış bir halde, gece yansı haberierinde,
Türkiye'de tstanbul yakınlannda ya-
şanan depremin özetini se. rediyorum.
2000ölüden hahscdiliyor. Televizyondan
dinlediğim hiçbir haberin beni bu ka-
dar sarsöğını hatırlamıyorum. 45 sani-
ye içinde bunca tarifsiz acuun yaşana-
bileceğini görmek bir şok. Ne yapaca-
ğını bilememe duygusunun yanı başı-
na bir de ne diyeceğini bilememek ge-
lip yerieşrjor."
^Tiyatro istanbul, sezona Ernest Thompson'ın 'Altın GöV adlı klasik oyunu ile başhyor
DeneyîmK Öyuncıılar için dört
dörtliik bir dev"GÜL ERÇETtN
P Tiyatro tstanbul yenı sezona ErnestThompson'ın
'Altın Göl' adlı klasik oyunuyla başhyor. Hakan -\1-
,-öner'ın yönertığı oyunun başrollennı Nedret Gü-
.venç ve Halıık Kurtoğlu üstleniyorlar. Türkçe>e Gen-
cay Gürün'ün çevırdiği oyun ilk olarak 15 yıl önce
Ankara Dev let Tiyatrosu tarafından oynanmıştı. Nu-
ri Alhnokun sahneye koyduğu oyunda başrolleri
Mackle Tanır ve Baykal Saran üstleniyordu. Bütün
dünyada yankı uyandıran ve hep usta ovToncular ta-
jafindan oynanan yapıt bir kez de sınemaya uyarlan-
.mış; Henri Fonda. Katherine Hepburn ve Jane Fon-
,da'nın rol aldıklan fılm, Henri Fonda'ya bir Oscar
Jcazandırmışh.
. istanbul 'da ilk kez sahnelenecek olan "AHın Göl",
yaşh ve karamsar bir adamın küçük bir çocuk saye-
sinde yaşama bağlanmasını v e daha iyımser bakma-
"sını konu alıyor. Oyun önce 21 -24 Ekim arasında Ka-
dıköy Halk Eğitim Merkezi'nde perde açacak, 28
Ekirfl'den itibaren de Tiyatro istanbul'un Balmum-
cu'daki tSTEK Vakfi Tiyatro Salonu'nda ızleyiciy-
le buluşacak. Oyunda Güvenç ve Kurtoğlu gıbi de-
neyimli oyunculann yanı sıra ÇiğdemTunç, CenkSö-
zeri, Murat Ahlatçı ve Altay Fereli de rol alıyor.
Hakan Altıner, Altın Göl 'ün en büyük zorluğunun
usta oyuncular tarafindan oynanması zorunluluğu
olduğunu söylüyor "Bu birçok oyunda. hatta bütün
oyunlarda vardır, ama Altın Göl öylesine ince doku-
lu, öylesine ince işlenmiş. başarılması o kadar güç bir
oyun ki, ancak usta aktöıierin elinde hayat bulabüir
diye düşündük. Bu nederüe en ideal kadroyu aradık
uzunsüre."
Deneyımli oyuncu Haluk Kurtoğlu, Altın Göl'ün
yönetmenin belirttiğınden de zor bır oyun olduğu
görüşünde: "Çeken bilir derler ya, işte öyle bir oyun.
Hem sinemada hem de tiyatroda çok iyi verilmiş iki
örneği var. Onun getirdigi bir sorumluluğu taşıyo-
ruz. Bir de yıllann getirdigi oyunculuk sorumluluğu
var. Bunlar birleşince bir dev le karşı karşıy a kalryor-
sunuz. Bir yandan hem raizahını hem de zorlu oyun-
culuğunu ortaya çıkarmaya, öte yandan da insanla-
nn karakterini, davnınışlaruu oyun içinde eritmeye
çalışıyoruz."
Bir başka usta oyuncu Nedret Güvenç ise şu söz-
lerle anlatıyor oyunu: "Haluk, "bır devle karşı karşı-
yayız.' dedi. Ben de devleri yenmeyi çok severim.
Onun için genellikle zor işleri yapmayı seviyorum. İn-
san kendisini tckrarlamamak için kendisini aşan ça-
uşmalara yöneimeli İşte şimdi dört dörtiük bir dev
çıko karşunıza. Şöyle bir okuduğunuz zaman aman
ne güzel bir oyun diyorsunuz. Ancak içine girdiginiz
zaman çok farkh, çok ince nüanslar çıkıyor karşuu-
za. Gece gündüz çalışıyoruz. tnşallah güzel, seyirci-
mize layık, güzel bir oyun olur."
Hakan Alnner oyunla ilgili sorulanmızı yanıtla-
dı:
- Altın Göl'ün çok başaniı bir sinema versiyonu-
nun olmasısizin tiyatrodaki yorumunuzuetkiledi mi?
ALTINER-Sinemanın olanaklanyla tiyatronun ola-
naklan çok farklı. Burada dört duvar arasında sun-
duğumuz bütün aksiyonu, heyecanı, mizanseni sine-
ma envai çeşitlere taşıyor. Gölü gösteriyorlar. Oyun-
cular göle ginp çıkıyor, yüzüyor. Yüzme önemlı bu-
anlam taşıyor aslında oyunda. Chelsea"nin vakti za-
marunda yüzme takımında başaniı olamayışı. baba-
sıyla bu nedenle arasının açılması nedenıyle önem-
lı bır psikolojik öğe. Smema bütun olanaklarıyla
bunlan gösteriyor. Ama tiyatronun tadı ve lezzeti de
bambaşka. Tiyatroda kunılan insan ilişkisi sırıema-
da daha bır soğuk, daha bır mesafelı kalıyor diye dü-
şünüyorum. Dolayısıyla fılm vebenzen şeyler tiyat-
roya ancak yardımcı olabıhrler. Yol göstermezler.
Ben başlamadan önce filmi bir kez daha ızledirri ve
'Alton Göl'de Haluk Kurtoğlu ve Nedret Güvenç başroflerde. (Fotoğraflar: KAAN SAĞANAK)
• Hakan Altıner'in
yönettiği Altın Göl'de
başrolleri Haluk
Kurtoğlu ve Nedret
Güvenç üstleniyor.
Gencay Gürün'ün
Türkçeye kazandırdığı
oyunu Ankara Devlet
Tiyatrosu da
sahnelemişti. Bütün
dünyada yankı
uyandıran, hep usta
oyuncular tarafından
oynanan yapıt bir kez de
sinemaya uyarlanmıştı.
btzim farkh bıryorumlabaşladığımızı guruum. ncm
oyunculann kımlikleri, hem altıru çızmek ıstediği-
miz noktalar hem de rejı düzeninde çok farklı biryo-
la gitmişız. Oyunu sinemada izlemiş olanlar elbette
yadırgamayacaklar, şaşırmayacaklar 'bunedir' diye.
ama çok değişik bir yaklaşımla karşılaşmanın mut-
luluğunu yaşayacaklar.
İnsana insanı anlatan bir oyun
- Oyuna yaklaşımınızı biraz açabilir misiniz?
ALTINER - Benim tıyatroya yaklaşımıma çok
uyuyor Altın Göl. Dramatik tiyatroyu, yani insana in-
sanı anlatan, bunu anlatırken de yaşanan duygulann,
sevinçlerin, heyecanlann altım yumuşak çızen oyun-
lan seviyorum. Bağıran, slogan atan. büyiik mizan-
senlerle büyük sahne düzenlen gerektiren, deyim
yenndeyse büyük şova dönük oyunlan yapmayı çok
sevmiyorum. Buncayıllıkrejisörlükhayatımda bun-
lan da yaptım. Yaptığım bütün oyunlan da seçerek
ve severek yaptım. Ama bana asıl güzel gelen, Altın
Göl \e benzeri oyunlann kendi içindeki kapah sıcak-
lığı. Çünkü orada hele oyunculannız da ustaysa çok
hoş bir ilişki yumağı içinde oluyorsunuz. Seyircınin
gözünü boyamak adına herhangi bır teknolojiden ya-
rarlanmanız gerekmıyor. Ve ana malzemeniz olan
aktörü ya da aktrisi ızîeyiciyle buluştururken yönet-
men olarak daha bü>r
ük bir tatmin duyuyorsunuz.
- Önemlerini sürekli v urguladığmız oyuncuları bi-
raz tanıtır rrusınız? Çok deney imli oy unculaıia tiyat-
roya yeni başlayan oyunculann bir arada bulunması
Dir surun yarannıyor mu.'
ALTINER- Haluk Kurtoğlu ve Nedret Güvenç za-
ten sahnede hayranlıkla izlediğim oyuncular. Hem gö-
nül hem de düşünce bağım olan ıki oyuncuyla bir-
lıkte çalışmak beni çok rahatlattı. Çiğdem Tunç, bel-
ki doğrudan çok fazla tiyatro yapmamış, ama sana-
ta çok yakın duran bir arkadaşımız. Bu oyunla üç ta-
ne yepyeni aktör kazandınyoruz tiyatroya. Yeni me-
zun olmuş bir arkadaşımız Cenk Sözeri, Evita'nın ko-
rosundan tanıdığım, operada görevli arkadaşımız
Murat Ahlatçı ve küçük aktörümüz Altay Fereli. Dı-
şandan bakıldığmda bu türden bir kadroyla çalış-
mak sorun yaratacak gibi görünür. Ama rol dağılı-
mı yaparken neredeyse sahne içı kadar kulise de
önem veririz. Yani oyunculan seçerken aralanndaki
uyuma, karakterlerine, insan ilışkilerindeki durum-
lanna dikkat ederiz. Oyunda küçükler küçüklüğünü
bilıp saygdı davranıyor, büyükler büyüklüğüne za-
ten hâkim; hem hoca, hem anne, hem baba hem de
arkadaş gibi davranıyorlar.
- Oyunda kahkaha \t gözyaşı arasındaki gidiş ge-
lişler nasıl dengeieniyor?
ALTINER- İşin en zor ve en keyifli tarafi bu. Ha-
yatta zaten sürekli büyük acılar ya da büyük keyıf-
ler olmuyor. Bir günün içinde bile gelgitlerimiz var.
Bu da hayattan bir kesit olmasını, işte bu ustalıklı dra-
matik kurgusuna borçlu. Bu tip sağlam diyaloglara
ve sağlam duygu geçişlerine dayanan oyunlar ne ya-
zık ki çok yazılmıyor, yazıldıklan zaman da işte boy-
le klasik oluyor.
'Ceza Hukuku Refonmu' atölyesi
• Kültür Servisi-Yeni bir Ceza Kanunu ve Ceza
Muhakemeleri Usülü Kanunu'nun çıkanlması
gereksiniminden yola çıkılarak, ilgililer arasında
görüş ahşverişini sağlamak amacıyla bir atölye
çahşması düzenleniyor. 20 ve 21 Ekim günlerinde
tstanbul Goethe Institut'te (Alman Kültür Merkezi)
gerçekleşecek olan çalışma Heinrich Böll Vakfi ile
Marmara Üniversitesi, Kansas Üniversitesi ve
Yeditepe Üniversitesi'nin hukuk fakültelerinın
işbirliğıyle yapılacak. Her iki gün de 09.00- 18.00
saatleri arasında yapılacak olan atölyede Ceza
Hukuku Reformu tasansı üzerinde çalışan komisyon
üyeleri ile Amerikalı. Alman, Avusturyalı ve Türk
Ceza Hukuku uzmanlan cezai sommluluk, ispat
hakkı, din özgürlüğü ve ceza yasası, örgütlü
suçluluk gibi konularda görüşlerini birbirleriyle
paylaşacaklar. Katılım için ön başvurunun gerektiği
atölyede Almanca, Ingılizce ve Türkçe eşzamanlı
çeviriler yapılacak. (249 20 09)
Çocuklar için yeni bîr müzikal
• Kültür Servisi - Tiyatro Çisenti, çocuklar için
yepyeni bır müzikal hazırladı: Bebişler Karnavah.
Johnson's Baby'nin sponsorluğuyla Akatlar Kültür
Merkezi'nde sahnelenmeye başlayan müzikal
teknolojinin bombardımanı altındakı çocuklan
masal dünyasıyla tanıştırmayı amaçlıyor. Enver
Aysever'in yazıp yönettiği oyun, müzikleri, kostüm
ve dekor tasanrmyla farklılığı hedefliyor.
(282 57 80)
Hoşu'nun Utancı Bursa'da
• Kültür Servisi - istanbul Büyüksehir Belediyesi
Şehir Tiyatrolan, Hoşu'nun Utancı adlı oyunu
bugün saat 14.00 ve 16.00'da Bursa Tayyare Kültür
Merkezi'nde sahneleyecek. Şinasi Ekincioğlu'nun
yazdığı oyunun yönetmeni Zuhal Ergen.
We Three' caz toptuluğu bu
hatta İstanbul'da
• Kültür Servisi
-Avusturyalı 'We
Three' adlı caz
topluluğu bu
hafta tstanbullu
müzıkseverlerle
birlikte olacak.
Perşembe
20.30'da istanbul
Kültür
Üniversitesi'nde,
cuma 19.30'da
Avusturya Kültür
Ofisi'nde
sahneye çıkacak olan topluluk geçen pazartesi
Bursa'da depremzedeler yayanna bir konser
vermişti. Hervvig Gradischnig (saksofon), Marc
Abrams (bas) ve Christian Salfellner'dan (bateri)
oluşan topluluk kendi yapıtlannın yanı sıra klasik
caz yapıtlannı da yorumlayacak. Topluluğun üç
üyesi de Vienna Art Orchestre, Liza Minelli, Avrupa
Senfoni Orkestrası, Chet Baker, Al Foster, Group
Five Moons around Venus gibi ünlü kişi ve
gruplarla dünyanın pek çok ülkesinde konserler
verdi. (223 78 43)
MHH Reasürans Oda
Orkestrası'mn konseri bugün
• Kültür Servisi-Milh Reasürans Oda Orkestrası,
bugün saat 19.00'da Teşvikiye'dekı Milli Reasürans
Auditorium'da bir konser verecek. Şef Charles
Olivien-Munroe'nin yöneteceği konserde keman
sanatçısı Hande Özyürek solist olarak yer alacak.
Konserde Niels W. Gade'in 'Yaylı Sazlar İçin
Novelet Op.53'. Alfred Schnittke'nin 'Keman ve
Piyano İçin Sonat No.l' ve Josef Suk'ın 'Mi Bemol
Majör Yaylı Sazlar için Serenad, Op.6' başlıklı
yapıtlan yorumlanacak. Şef Olivien-Munroe, henüz
28 yaşmda olmasma karşm Toronto Senfoni, Viyana
Tonkünstler, Budapeşte Senfoni, Brüksel Kraliyet
Filarmoni ve istanbul Devlet Senfoni gibi pek çok
orkestrayı yöneterek bu alanda yetkinliğe ulaştı.
1997'den bu yana Kuzey Çek Filarmoni
Orkestrası'mn birinci şefi olan sanatçı, uluslararası
alanda pek çok ödül kazandı. 23 yaşındaki keman
sanatçımız Hande Özyürek halen Berlin Müzık
Akademisi'nde solıstlik sınıfına devam ediyor.
tstanbul Devlet Senfoni Orkestrasf nın bir konserine
de katılan sanatçı, Almanya, Fransa, Letonya ve
Litvanya'da pek çok konserde solist olarak yer aldı.
(232 54 64)
Avni Memedoğlu'nun toplu
pesimleH Basın Müzesi'nde
• Kültür Servisi-
'Emeğın Ressamı'
olarak tanınan Avni
Memedoğlu,
ölümünün 1.
yıldönümünde kendi
yapıtlannı içeren bır
sergiyle anılıyor.
Türkiye Gazeteciler
Cemiyeti Basın
Müzesi'nin B
Salonu'nda açılan
sergi 5 Kasım'a
kadar görülebilecek.
tlenci-devrimci
kimliği ile sosyal
realizm olarak adlandınlabilecek sanat akımmın
Türkiye'deki savunuculanndan olan Memedoğlu,
olay ve olgulan ışçi sınıfımn ideolojisinin ışığmda
taraflı kimliğiyle resimlere aktardı. Aynı görüşü
paylaşan sanatçılarla 1959'da oluşturulan 'Yenidal
Grubu'nun kuruculanndandır. İstanbul Devlet
Güzel Sanatlar Akademisi mezunu olan sanatçı,
yapıtlannda tema olarak, çalışan, üreten, sömürülen,
mahkûm olan insanlan seçti, yapıtlan ve dünya
görüşü yüzünden pek çok kez tutuklanıp yargılandı.
(51108 29)
Devlet Opera ve Balesi'nin
Danimarka turnesi
• AALBORG (AA)- Devlet Opera ve Balesi'nin
Danimarka turnesi Aalborg kentinde 300 kişinin
izlediği Aida Operası ile başladı. Kurumun
yurtdışında düzenlediği en büyük turne olan ve 341
sanatçının kahldığı tumenin büyük ılgi gören ilk
konserinin biletleri ıki ay önceden satışa sunulmuş
ve kısa sürede tükenmiştı. Aida'da Radames'i thsan
Ekber, Aida'yı Nilgün Akerman, Amneris'i konuk
sanatçı Zlatomira Niklova canlandınyor. Vincenzo
Grisostomi'nin sahneye koyduğu yapıtın
sahnelenmesi için konuk Italyan rejisör de
Danimarka'ya geidi. Yapıt bugün Arhus'ta, 21
Ekim'de de Kopenhag"da sahneye konulacak.