Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19 EKİM 1999 SALI CUMHURİYET SAYFA
I.
EKONOMI / ekonomi(g cumhuriyet.com.tr 13
Tamuk
üreticisi sesini
Huyuramıyor
_ • İZMİR (Cumhuriyet
Ege Bürosu) - Pamuk
üreticilen seslerini
duyuramamaktan
yakınıyor. Bu yılki
taban alım fiyatlannm
açıklanmasınm ardından,
jiretimlerini sürdürmenin
jmkânsız hale geldiğine
idikkat çeken çiftçiler.
pamuk ekım alanlannın
hızla azaldığını
-belirtiyorlar. Üreticiler,
ABD'nin kendi
pamuğunu Türk
pazanna sokma hazırlığı
içinde olduğunu
vurgulayarak
"Üretici bir komplo
•kuşkusu içindedir"
•diyorlar.
Alman şebekesi
fransa'ya
satıhyor
• FRANKFURT(AA)-
Almanya'da kamu
hızmetleri yürüten
Veba^ve Rwe
şirketlerinin,
Almanya'nın üçüncü
büyük mobil telefon
şebekesindeki yüzde
60.25 oranındaki
hisselerini 7.9 milyar
dolara Fransız
Telekomünikasyon
şirketine satacağı
bildirildi. Merkezi
Düsseldorf kentinde
£>ulunan E-Plus'un,
Almanya'da 3.2 milyon
abonesi ve 1998 yılı
ıtibanyla 984 milyon
fdolarlık cirosunun
bulunduğu da kaydedildi.
TÜKDER'den
dava
• BURSA(AA)-
Tüketicileri Koruma
Derneği (TÜKDER),
Bursa'da faaliyet
gösteren akaryakıt
îstasyonlannın, kredi
kartı ile yapılan
satışlarda uyguladığı
yüzde 4.25'lik
komisyonun iptali
için Rekabet Kurulu
Başkanlığı'na
başvurdu. TÜKDER
Başkani Nfecatt *
Yentürk tarafından " '
Rekabet Kurulu 'na
gönderilen başvuru
dılekçesinde,
akaryakıt istasyonu
sahiplerinin "uyumlu
eylem karan" alarak,
4054 sayıh Rekabet
Kanunu'nun 4.
maddesini ihlal '
ettikleri belirtildi.
Pamıztakçılar
sigortacı oMu
• Ekonomi Servisi -
•Damızlık Sığır
Yetiştiricileri Merkez
Biriiği (TDSYMB),
üyelerinin her türlü
sigortacılık işlemlerine
yardımcı olmak
amacıyla Başak Sigorta
Acenteliği aldı. Bu
çerçevede merkez
biriiği ve bırliğe
bağh 19 il biriiği, 5 bin
üye işletmede soy
kütüğüne kayıtlı 60 bin
baş dişi sığır ile bu
işletmelerde zirai
-sigorta, nakliye,
tasko vb. her türlü
sigortacılık işlemlerini
yapacağı belirtildi. Bu
;alışma ile
yetiştiricilerin
işletmelerini sigorta
ettirmelerinin
jözendirileceği, afet ve
Içeşitli nedenlerle
Uğradıklan zararlann
|devlete yük olmadan
Itelafı edilmesinin
sağlanacağı da belirtildi.
200Qffi yıHarda
gıda üretimi
• İZMÎR(AA)-Ege
Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. Refet Saygılı,
gelişen teknoloji
ortamında, gıda
iiretiminde birçok
bilim dalının ortak
çalışmak zorunda
olduğunu bildirdi. Ege
Üniversitesi Gıda
Mühendisliği Bölümü
tarafindan düzenlenen
"2000'li yıllarda Gıda
Bilimi ve Teknolojisi"
konulu kongrenin
açılışında konuşan
Saygılı, gıda
rnühendisliği biliminin
genetik mühendislik,
biyoloji, kimya,
İnühendislik ve
'ekonomi gibi bilim
iallan ile ortak
;aiışması gerektiğini
vurguladı.
Hükümet IMF parasıyla maaş ödemesini yalanlarken mevzuat engel içermiyor
Yarcbm siyasfleıîn insâfinda
• Devlet Bakanı Recep Önal'ın "Deprem yardımı ile memur
maaşlanru ödedik" sözlerinin ardından Başbakan Bülent
Ecevit'in, "Böyle bir şey söz konusu değil" açıklamalanyla
siyasilerin görûşleri çelişti. Ekonomi çevreleri, Türkiye'nin
IMF'den aldığı kaynakla maaş ödenmesinin önünde herhangi bir
mevzuat engeli olmadığını ifade ettiler.
Bülent Ecevit
Ekonomi Servisi - Hükümet,
Uluslararası Para Fonu'ndan
(IMF) gelecek 500 milyon dolar-
lık deprem yardımımn henüz Ha-
zine kasasına girmediğini açık-
larken, IMF tarafindan verilen
kaynakla maaş ödemesi yapıla-
mayacağı yönünde herhangi bir
mevzuat engeli bulunmadığı bil-
dirildi. Deprem bölgesıne yöne-
lik yardımlann memur maaşla-
nnda kullanıldığı yönündeki açık-
lamalar kamuoyunda da rahatsız-
lık yaratırken, toplanan nakdi
yardımlann nereye gideceği si-
yasilerin insafma kaldı.
Devlet Bakanı Recep Önal'ın
*Deprem yardımı ile memur ma-
aşlannı ödedik" sözlerinin ar-
dından Başbakan Bülent Ece-
vit'in, "Böyle bir şey söz konu-
su değü" açıklamalanyla siyasi-
lerin görûşleri çelişti. Ekonomi
çevreleri, Türkiye'nin IMF'den
aldığı 500.milyon dolarhk kay-
nağın, hangi alana harcanacağı-
na Türkiye tarafından karar ve-
rileceğini, bununla maaş öden-
mesinin önünde herhangi bir
mevzuat engeli olmadığını ifa-
de ettiler.
Ekonomi çevreleri, eylül ayın-
da Türkiye'ye gelerek inceleme-
lerde bulunan IMF Türkiye Ma-
sası Şefı Carlo CottareuYnin bu
yöndeki sözlerini haürlatıyorlar.
Carlo Cottarelli, incelemeleri-
nin ardından Hazine Müsteşan
Selçuk Demiralp'le birlikte dü-
zenlediği basın toplanüsında, IMF
tarafından sağlanacak yardımın
ödemeler dengesi kapsamında ya
da herhangi bir alanda kullanıl-
ması biçimınde birkoşullannın ol-
madığını açıklamıştı.
Acil yardım fonundan sağla-
nacak bu kaynağm bütçeleştiri-
lerek uygun görülen alanda kul-
lanılabileceğini ifade eden Cot-
tarelli, kullanım alanına hüküme-
tin karar vereceğini belirtmişti.
Hazine Müsteşan Selçuk De-
miralp de söz konusu kaynağm
kullanım alanı konusunda her-
hangi bir koşul olmadığını be-
lirtmiş, ancak kendilerinin mün-
hasıran depremle ilgili kullanı-
ma karar verdiklerinı bildirmiş-
ti. Bu paranın yalnızca depre-
min yol açtığı hasarlann gideril-
mesinde kullanılacağını belir-
ten Demiralp, yapılacak harca-
malar konusunda da kamuoyu-
na şeffaf biçimde bilgi aktanla-
cağını söylemişti.
Uzmanlar ne diyorlar?
Uzmanlar, kamunun hiçbir fi-
nansman ya da gelir kaleminin
hiçbir özel harcama kalemine
tahsis edilmemesi gerektiğine
işaret ediyorlar.
Kamu harcamalannın gerek-
tirdiği kaynaklann gelir veya
borçlanma biçiminde elde edi-
lerek bir tür havuz hesabında
toplandığı, devletin harcama
usulleri çerçevesinde daha ön-
ce programlanmış olan giderle-
rin finansmanında kullanıldığı
belirtiliyor. Bu arada depremle
ilgili harcamalann parça parça
Carlo Cottareffi
yaçılacağına işaret eden uzman-
lar. 500 milyon dolarhk kayna-
ğın geldiğinde bir anda harcan-
masının mümkün olmadığını
vurguluyorlar.
Hazine'nin hesabında bu bü-
yüklükte bir kaynak varken bu-
na dokunmayarak maaş ödeme-
leri için faizle borç alınmasının
da kamu mali yönetiminde etkin-
lik ve verimlilik ilkesine aykın
olduğunu iddia ediyorlar.
TÜSİAD
iddiakın
yalanladı
• Türk Sanayici ve
Işadamlan Derneği, tsveç
Parlamentosu İnsan Haklan
Komisyonu ile yapılan
toplantının yanda kesildiği
yolundaki haberleri yalanladı.
Ekonomi Servisi - Türk Sanayici le-
ri ve tşadamlan Derneği (TÜSİAD),
lsveç Parlamentosu İnsan Haklan Ko-
misyonu ile yapılan toplantının yan-
da kesildiği iddialannı yalanladı. TÜ-
SlAD'dan yapılan açıklamada, bir ga-
zetenin manşetinde yer alan "Masayı
terkeöfler" ifadesinin yapılan temas-
lann mantığjna uymadığı belirtildi.
''•o •Gazetedei>eHTtiten,''*İsveçten he-
men ajnlddar" ifadesinin de gerçe-
ği yansıtmadığı ifade edilen açıklama-
da, toplantının ardından Isveç'in en
büyük sanayi
grubu AB In-
vestor'ın sahibi
Jacob VVallen-
e görüş-
?y g ç ğ ,
TÜSİAD Baş-
kan Yardımcısı
MustafaKoc'un
daönceden planlandığı gibi Cumhur-
başkanı Süleynıan Demirel'ın toplan-
tısına katılmak üzere lsveç'teki te-
maslar tamamlandıktan sonra yurda
döndüğü bildirildi.
Komisyonla yapılan toplanüya, ko-
misyon üyesi lsveçli parlamenter he-
yeti içinde bulunan ve lsveç Parla-
mentosu'na ınsan haklan konusunda
danışmanlık hizmeti verdiği sonra-
dan anlaşılan İsa Turan adlı şahsın
dakatıldığı belirtilen açıklamada, "İsa
Turan'ın toplantı bitiminde ülkemiz-
le ilgili dile getirdiği görüş ve yorum-
lann bu tür temaslann içermesi gere-
ken objektif yaklaşunlardan uzak ot-
duğu ve ülkemizin gerçeklerini yansıt-
madığı TL SL\D he> eti tarafindan ka-
rarlı bir üslupla kendisine belirtilmiş-
tir" denildi.
tşgarantisi
verebilen özel
mesiek
edindirme
kurslanna
gidebilmek
için bile zengin
olmak
gereki>or.
semte,
süresmeve
sertifika
verümesiiie
bağholarak
kurslann
fıyadan
270miryondan
850miryona
kadar
değipyor.
Meslekkurslan cep yahyor
Ekonomi Servisi - Geleceğini garanti
altına almak isteyen gençlerin
alternatif olarak gördükleri, iş
garantisi veren meslek edindirme
kurslan cep yakıyor. İş garantisi
verebilen kurslann fıyatlan
bulunduğu semte. süresine ve sertifika
verilmesine bağh olarak 270
müyondan 850 milyona kadar
değişiyor. Meslek edindirme kurslan
arasmda yer alan hosteslik,
bilgisayarlı muhasebe, spikerlik-
sunuculuk, uluslararası ticaret
uzmanlığı. bilgisayar programcıhğı,
bilgisayarlı muhasebe, modelistlik-
stilistlik, ithalat-ihracat ve gümrük
komisyonculuğu kurslanna gitmek
isteyenlerin en az 200 milyonu gözden
çıkarmalan gerekiyor. Dershane
yetkilileri, bilgisayarlı muhasebe ve
ithalat-ihracat ve gümrük
komisyonculuğu programlanna
özellikle ticaret meslek lisesi
mezunlarımn baş\oırduğunu belirterek
"Bu kurslann ftyatlan iş garantisi ve
sertifika verilmesine göre değişiyor''
diye konuşuyorlar. Dershane
yetkilileri, yer ve uçuş hostesliği
programlanna lise mezunlannın
olduğu kadar üniversite mezunlan
bayanlardan da yoğun talep olduğunu
dile getiriyorlar.
Kuzeylnık
mazotunda
pis kokular
• Geçmiş dönemlerde
bakanhk yapan bazı
siyasilerin mazot
pastasından pay almak için
yandaşlanna şirket
kurdurduklan iddia ediliyor.
DİYARBAKIR (Cumhuriyet Büro-
su) - Habur'dan getirilen ucuz mazotla
ilgili şikâyetler artarak devam ediyor. Böl-
gedeki sivil toplum örgütleri tarafin-
dan hazırlanarak bazı milletvekillerine
de verilen bir raporda, Kuzey Irak'tan
geurilen mazotun dağınmını yapan 5 yer-
li şirketin ortaklan hakkında bilgilere
>er verildı.
Rapomgöre, söz kosıusu »irkelkriıı
ortaklarrârasında PetforÜriinlenîşVe-
renleri Sendıkası Başkanı IsmailAyte-
miz'inyatu sırapolitikacılardayerah-
yor. Raporda ayrıca, geçmiş dönemler-
de bakanhk yapan bazı siyasilerin ma-
zot pastasından pay almak için yandaş-
lanna şirket kurdurduklan iddia edili-
yor. Fazilet Partisi
ŞırnakMilletveki-
lıAbduflahVe-
li Seyda'ya
iletilen ra-
porda, Ku-
zey Irak'tan
getirilen mazotun dağıtımı işini yapan
OPET, PETLİNE, TOTAL, AYTEMİZ
ve TUTA şirketlerinin araşunhnası ha-
linde arkalannda çıkar çevrelerinin bu-
lunduğu ileri sürüldü. Şırnak'taki dev-
let güvenlik güçlerinin mazot getiren
kamyonculan söz konusu fırmalara ait
depolara mazotlannı boşaltmalan için
zorladıklan iddia edildi. Devlet güçle-
rinin Habur'daki 5 özel şirketi koruyup
çıkannı düşündüğü vurgulanan rapor-
da, hiçbir devlet polinkasında 47 bin 500
esnafın göz ardı ediknediği ifade edi-
lerek bu uygulamalarla kamyonculann
mağdur edildiklerine dikkat çekildi.
Rapora göre, TUTA şirketinin or-
taklan arasmda ise Doğru Yol Parti-
si Batman Milletvekili Faris Özde-
mir yer alıyor.
Prof. Keyder, devlet harcamalannın birçoğunun açıklanmadığını söyledi
4
Devlet bütçede şeflfaf değîl'
HAZALATEŞÇAKIR
Hükümet, 2000 yılı bütçesini
yaklaşık 47 katrilyon lira olarak
açıklarken, Binghamton Üniver-
sitesi öğretim üyesi Prof. Çağlar
Keyder devleün bütçe harcama-
lan konusunda şeffaf davranma-
dığını söyledi. Keyder, "Mülisa-
vunma harcamalannın ne kadar
olduğunu kimsc bilmiyor. Bütçe-
ye bakıldığında bir sürü şeyi gör-
müyoruz. Kinüere rant sağlandV
ğı belli değU" diye konuştu.
Binghamton Üniversitesi öğ-
retim üyesi Prof. Keyder. Türki-
ye'nin Avrupa Birliği'ne üye ola-
bilmesi için ekonomik sorunlar-
dan çok, hukuk, eğitim ve sağlık
alanında iyileştirmelere gitmek
zorunda olduğunu kaydetti. Büt-
çede bir çok harcama kaleminin
görünmediğini belirten Keyder,
"Alice harikalardiyanndaekono-
misi yaşıyoruz. Türkh'e ekonomi-
sinde öncelikli sorun devlet Ben
doletin küçülmesini değii. görev-
lerini yerine getirmesini istiyo-
rum" diye konuştu.
Gelişmiş ülkelerin milli gelir-
lerine bakıldığında devletin payı-
• Binghamton Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Çağlar Keyder, "Milli savunma
harcamalannın ne kadar olduğunu kimse bilmiyor. Bütçeye bakıldığında bir sürü
şeyi görmüyoruz. Kimlere rant sağlandığı belli değil" diye konuştu.
nın yüzde 35-65 arasında değiş-
tiğini belirten Keyder, Türkiye'de
ise bu oranın yüzde 25-30'larda
kaldığını söyledi. Keyder. "Tür-
Idye'de devlet payı çok büyük de-
ğfl. Si>asflerin bugün >apügu çev-
resiiKkkikre rant sağlamak. Ger-
çeklerie ni>et arasında fark var"
dedi. Bütçede başta milli sa\Tin-
ma giderleri olmak üzere birçok
harcama kaleminin görünmediği-
ni anlatan Keyder, Türk Lirası
yerine dolar kullanılması gerek-
tiğini savundu.
'Devlet rant yaratıyor'
Prof. Keyder şöyle konuştu:
*DevletTürk Lirası basarak iste-
diği şekilde yolsuzluk, kendisine
ve başkalanna rantyaratabinyor.
Dolar kullansa. şeffaf bir şekilde
dışardan dolar almak zorunda
kalacak. Bu da giderleri bilme-
miz anlamına gelir. Harcamalar
da ona göre kısılacaktır. Demok-
ratikleşme açısından. \atandaş-
lar tarafından daha kola> anlaşıl-
Imalat sanayii belini doğnıltamıyor
ANKARA(ANKA) - 17 Ağustos'ta Marma-
ra Bölgesi'nde yaşanan depremin vurduğu ima-
lat sanayii sektörü toparlanamıyor. Devlet Ista-
tistik Enstitüsü'nden yapılan açıklamaya göre,
1998'in Eylül ayında yüzde 81.8 olan üretim
değeri ağırlık kapasite kullanım oranı, bu yılın
aynı ayında yüzde 68.4'e indi. Son yıllardaki
en düşük düzeyinde bulunan kapasite kulîanım
oranı, ağustos ayında da yüzde 70.7 düzeyinde
gerçekleşmişti.
Kapasite kullanım oranı. başhca sektörlerden
gıdada yüzde 77.8'den yüzde 72.6'ya, tekstilde
yüzde 80.1'den viizde 70.6'ya, kâğıt ve kâğıt
ürünleri imalatındayüzde 86.8'den yüzde 58.1 'e,
basım ve yayım sektöründe yüzde 77.3'ten yüz-
de 55.2'ye, taşıt araçlannda yüzde 59'a indi.
Tam kapasiteyle çalışamamanedenlerininba-
şında yine iç pazardaki talep yetersizliği geliyor,
ancak bu gerekçenin payınm yüzde 54.8'den
yüzde 47.5'e gerilediği gözleniyor.
Dikkati çeken artış ise, depremin etkilerini
içeren "dlger nedenler" gerekçesinde yaşanı-
yor. Düşüşü depremin yol açtığı sorunlara bağ-
layanlann oranı yüzde 301ara yaklaşıyor.
ması, eieştirilmest siyaseten şe-
kflfendirihnesinde yarartıolacak-
ür."
Türkiye'de büyük hacimde ya-
bancı paranın dolaştığını kayde-
den Keyder, "Var olan iç borç-
lanmayı dolara çekmek için pro-
jekr yapüdLBefirfi faizoranlany-
la kâğıüann değiştirilmesi müm-
kün. Çok zor değil" görüşünü
bildirdi. Yüzde 60 enflasyonun
dünyanm hiçbir yerinde görül-
mediğini dile getiren Keyder,
"Hiçbir şey bundan daha kötü
olamaz. Harcamalarkontrol edil-
medigi sürece bunun aşağı çekil-
mesi de zor" dedi. Türkiye'nin
AB 'ye üyelik talebinde gerçekten
istekli olup olmadığı konusunda
şüpheleri bulunduğunu vurgula-
yan Keyder, şunlan söyledi:
"Devletçevrelerinin biz AB'ye
üye olmak istiyoruz söderine çok
inanmamak gereldyor. Gerçek-
ten üye ofanak isttyorlarsa kendi-
lerini Euro'ya haariamalan la-
zım. AB'ye üyelik konusunda ön-
celikle hukuk. sağlık ve eğitim sis-
temlerinin iyileştirilmesi gereldr.
Bu siyasi irade yoksa üyelik çok
da kolay olmayacak."
İŞÇÎNİNEVRENİNDEN
ŞÜKRAN SONER
Güven Bunalımı
"Anlatımlar ve sonradan edindiğimiz izlenimleri kar-
şılaştırdığımızda, mahkûmlann yoğun ateşe maruz kal-
dıklan, biber ve göz yaşartıcı gazlann yanı sıra kükürt
ve başkaca gazlardan etkilendikleri, hatta doktorlann
bile tespit edemediği başka kimyasal maddelere ma-
ruz bırakıldıklan ve bu maddelerden dolayı yaralandık-
lan, bu nedenle vücutlannın çeşitli yerlerinde yanıkla-
nn oluştuğu, etkisiz hale gelen mahkûmlann yoğun
olarak darp edildikleri, hamama götürülene kadar Ce-
mal Çakmak ve Ismet Kavaklıoğlu'nun hiçbir yara al-
madıklarına onlarca mahkûm tanıklık etmesine rağ-
men, darp ve ateşli silah yaralanması nedeni ile ölmüş
olduklanndan, etkisizhale getirildikten sonra infazedil-
miş olduklan, ölenlerden Önder Gençaslan, Ismet
Kavaklıoğlu, Nevzat Çiftçi ve Mahir Emsalsiz'/n ha-
yalarının burkulmuş olduğunun ve başkaca işkence iz-
lerinin tarafımızdan tespit edilmiş olması, Ankara Mer-
kez Kapalı Cezaevi'nde mahkûmlann planlı ve öldür-
meye yönelik bir saldın, işkence ve infaz olayıyla karşı
karşıya kalmış olduklannm ortaya çıktığı sonucuna var-
mış bulnmaktayız."
7.10.1999 tarihli, 14 avukatın imzasını taşıyan bu tu-
tanağa inanmak istemeyebiliriz. Ankara Merkez Kapa-
lı Cezaevi'nde 26 Eylül tarihinde, isyana bağh çatışma-
daöldükleri bildirilen mahkûmlann sütten çıkmış ak ka-
şıkolmadıklannı düşünebiliriz. Dahası, "Canım örgütda-
valannın avukatlan değiller mi? Örgüt bağlantılan ol-
masa da, sempatizanlandthar, onlann hazıitadığı rapo-
ru da doğru kabul etmekzorunda değiliz.." diye bir so-
nuca da varabilir, varsa kamu vicdanımızı rahatlatma-
ya çahşabiliriz. Başını kuma gömmüş devekuşu po-
zunda olduğumuzun ayınmına varmadan.
Kendi adıma kendimi daha fazla kandrrma şansım yok.
Çünkü önümdeki dosya kanıtlı belgeli, çok kabank. Sa-
nınm pek çok yazann masasında bir benzeri duruyor.
Bir başka cezaevinde çekilmiş fotoğrafı, "isyandan ön-
ce" diye kullanıp, devletin güvencesindeki 10 mahkû-
mun öldürülmesi ayıbında suç ortaklığı yapmış, yanlış
kamuoyu yönlendirilmesinde aracı olmuş medyamız, hiç
değilse kasıtlı olmadığını göstermek üzere elindeki bu
dosyadan da bir şeyleri yansıtacak mı?
Arna bu dosyadaki fotoğraflar öyle kullanılabitecek cins-
terı değil. Çatışmada kasrtsız öldürüldükleri bildirilen mah-
kûmlann cesetleri üzerindeki akıl almaz çirkin işkence
izlerini belgeliyorlar. Dosyada aynca sonradan çeşrtli ce-
zaevlerine dağıtılmış mahkûmlann isim isim durumlan
anlatttıyor. Kınklan, yaralan bir bir sayılıyor. Bir de çok
sayıda yine isim isim mahkûmlann durumlannı ortaya
koyan hastane epikriz kâğıtlan ile ölenlerin otopsi tutu-
naklan var.
Cezaevterinin durumlan üzerinde herkes bir şeyter söy-
lüyor. AB kapısının aralandığı haberleri ile kamuoyunun
oyalandığı şu günlerde, Bakanlar ilk kez insan haklan
örgütlenmelert ile masaya oturuyoriar. Ne düşünürsek
düşünelım, ne dersek diyelim, devletin güvencesinde-
ki mahkûmlann, cezaevinde bu türden öldürülmüş ol-
malannın sorgulamasını yapmazsak, kendi gerçekleri-
mizle hesaplaşamazsak neyi değiştirebiliriz?
Siyasi mahkûmlara, yaptıklanna ne kadar kızarsak kn
zalım, çizdikleri yolun yol olmadığını düşünelim, bu şe-
kikde öldürülmelerine göz yumabilir miyiz? Yumarsak biz
nasıl bir ülke, toplum, birey konumunda oluruz? Insan
haklan kamemizde sınıf geçmeyi nasıl düşleyebiliriz?
Devlet adına iktidan yürüten güçler, devlet adına ci-
nayettere tzin verdiRteri ölçüde. devleti ytkıyor. deviete
yonelık güven bunalımını derinleştiriyorlar. Ankara Mer-
kez Kapalı Cezaevi'nde 26 Eylül günü yaşanan olayla-
nn sorumlulanndan hesap sormak bu güven bunalımın-
dan kurtulmak için sağlıklı bir adım, başlangıç olabilir.
Işte o zaman bir 'Bakan'ın ilk kez insan haklan örgüt-
lenmeleri ile toplantı yapması bir anlam kazanabilir. Iş-
te o zaman, insan haklan savunuculuğunda insan hak-
lan standartlanndan sapanlardan da hesap sorma hak-
kı doğabilir. Işte o zaman insan hakkı sömürüsüne de
karşı durma hakkı doğabilir.
Ama devletin güvencesindeki mahkûmlann cesetle-
rin üzerindeki işkence, kurşun izlerinin hesabının soru-
lamadığı bir ülkede, olsa olsa deviete olan güven bu-
nalımı derinleşir, kökleşir.
Sizi bilmem ama.. bu beni her şeyden çok korkutu-
yor. Bu nedenle deprem için gelmiş yardımlar iie me-
mur maaşlannın ödendiği tartışmasından da çok ürkü-
yorum. Başbakan'ın doğru olmadığı yolundaki açıkla-
ması bu ürküntümü azaltmıyor. Çünkü toplumda Baş-
bakan Ecevit'e bile seçımde oylarla kanıtlanmış kişili-
ğine yönelik güvenin, hükümet uygulamaiarı ile her ge-
çen gün biraz daha zayıflamakta olduğunu gözlemli-
yorum. Bu işlerden sorumlu birbakanın, sonradan "Ağ-
zımdan yanlışlıkla kaçtı" demesi gü vensizliğin ağır bas-
masınayetiyor.
Kamu çalışanlannın enflasyon altında ezdirilmeye-
ceği sözüne ise hiç kimse inanmıyor. Bu söylemin bal
gibi kamu çalışanlannın bir kez daha enflasyon altında
ezdirilmesi anlamına geldiğini anlıyorlar.
Depremzedelerin bütün sorunlanna devletin elinden
geleni yaptığı söylemleri de, elden gelen, yapılması ge-
reken pek çok şeyin yapılmadığının söylemi gibi algıla-
nıyor.
Toplumda güven bunalımı derınleştikçe derinleşiyor.
Keşke sadece siyasi iktidar kadrolanna yönelik olsa. Gü-
ven bunalımı iktidan, muhalefeti, hatta pariamento dı-
şında kalanlan ile bütün siyaseti kapsadığında işler bi- •
raz daha sarpa sanyor. Keşke siyasetle sınııiı kalsa, bir-
leşik kaplar kuralı îçinde aynı kirli yapılanma sendikal
harekete, en son ömeklerini yaşadığımız Kızılay, Türk
Hava Kurumu gibi temiz kalmazsa olmaz bütün ku-
rumlara yayıldıkça, düzen katlanılmaz bir hal alıyor.
Gücü gücü yetene birtoplumsal felsefe imiş gibi ya-
şamın her alanına kirtilik bulaşıyor.
Goyrimenkulyatırım
ortaklığı dönemi
Ekonomi Servisi - Dep-
remle birlikte gayrimenkul
yatırım ortaklığı yeniden
önem kazanırken, Türki-
ye'deki halka arz edilen gay-
rimenkul yatınm ortaklıkla-
n hisselerindenyüzde 80'inin
yabancı yatınmcılar tarafin-
dan ahndığı belirlendi.
tktısadı Araştırmalar Vak-
fi'nın düzenlediği "Gayri-
menkul Yatinm Ortaklıkla-
n" konulu seminerde konu-
şan SPK Başkan Yardımcı-
sı NejatDura, yabancı yatı-
nmcılar tarafından alınan
hisselerden sağlanan gelirin
115.9 milyon dolar olduğu-
nu belirtirken, bugüne ka-
dar halka arz edilen yatınm
ortaklıklannın toplam bü-
yüklüklerinin 430 milyon
dolan bulduğunu söyledi.
Dura, "HalenSPK'yebaşvu-
ran 7 gayrimenkul yaanm
ortakhğı kuruluşunun topbm
portföy değerleri 2 mihar
dolardvannda" diye konuş-
tu. Dura, gayrimenkul yatı-
nm ortaklıklannı destekle-
mesinin büyük ölçekli yatı-
nmlara kaynak sağlanması,
inşaat sektörünün ve ekono-
minin canlandınlması, atıl
kaynaklann ekonomiye ka-
zandınlması ve çarpık kent-
leşmenin durdurulması için
gerekli olduğunu ifade etti.
Marmara depreminin gay-
rimenkul piyasasının eksik-
liklerini çarpıa bir şekilde or-
taya koyduğunu belirten Ga-
rimenkul Yatınm Ortaklık-
lan Derneği (GYODER)
Başkanı Hakan Kodal da
KDV gibi vergilerin sektö-
rün gelişmesinı engel lediği-
ni savundu.