13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 EKİM 1999 SALI CUMHURİYET SAYFA I. EKONOMI / ekonomi(g cumhuriyet.com.tr 13 Tamuk üreticisi sesini Huyuramıyor _ • İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Pamuk üreticilen seslerini duyuramamaktan yakınıyor. Bu yılki taban alım fiyatlannm açıklanmasınm ardından, jiretimlerini sürdürmenin jmkânsız hale geldiğine idikkat çeken çiftçiler. pamuk ekım alanlannın hızla azaldığını -belirtiyorlar. Üreticiler, ABD'nin kendi pamuğunu Türk pazanna sokma hazırlığı içinde olduğunu vurgulayarak "Üretici bir komplo •kuşkusu içindedir" •diyorlar. Alman şebekesi fransa'ya satıhyor • FRANKFURT(AA)- Almanya'da kamu hızmetleri yürüten Veba^ve Rwe şirketlerinin, Almanya'nın üçüncü büyük mobil telefon şebekesindeki yüzde 60.25 oranındaki hisselerini 7.9 milyar dolara Fransız Telekomünikasyon şirketine satacağı bildirildi. Merkezi Düsseldorf kentinde £>ulunan E-Plus'un, Almanya'da 3.2 milyon abonesi ve 1998 yılı ıtibanyla 984 milyon fdolarlık cirosunun bulunduğu da kaydedildi. TÜKDER'den dava • BURSA(AA)- Tüketicileri Koruma Derneği (TÜKDER), Bursa'da faaliyet gösteren akaryakıt îstasyonlannın, kredi kartı ile yapılan satışlarda uyguladığı yüzde 4.25'lik komisyonun iptali için Rekabet Kurulu Başkanlığı'na başvurdu. TÜKDER Başkani Nfecatt * Yentürk tarafından " ' Rekabet Kurulu 'na gönderilen başvuru dılekçesinde, akaryakıt istasyonu sahiplerinin "uyumlu eylem karan" alarak, 4054 sayıh Rekabet Kanunu'nun 4. maddesini ihlal ' ettikleri belirtildi. Pamıztakçılar sigortacı oMu • Ekonomi Servisi - •Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Biriiği (TDSYMB), üyelerinin her türlü sigortacılık işlemlerine yardımcı olmak amacıyla Başak Sigorta Acenteliği aldı. Bu çerçevede merkez biriiği ve bırliğe bağh 19 il biriiği, 5 bin üye işletmede soy kütüğüne kayıtlı 60 bin baş dişi sığır ile bu işletmelerde zirai -sigorta, nakliye, tasko vb. her türlü sigortacılık işlemlerini yapacağı belirtildi. Bu ;alışma ile yetiştiricilerin işletmelerini sigorta ettirmelerinin jözendirileceği, afet ve Içeşitli nedenlerle Uğradıklan zararlann |devlete yük olmadan Itelafı edilmesinin sağlanacağı da belirtildi. 200Qffi yıHarda gıda üretimi • İZMÎR(AA)-Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Refet Saygılı, gelişen teknoloji ortamında, gıda iiretiminde birçok bilim dalının ortak çalışmak zorunda olduğunu bildirdi. Ege Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü tarafindan düzenlenen "2000'li yıllarda Gıda Bilimi ve Teknolojisi" konulu kongrenin açılışında konuşan Saygılı, gıda rnühendisliği biliminin genetik mühendislik, biyoloji, kimya, İnühendislik ve 'ekonomi gibi bilim iallan ile ortak ;aiışması gerektiğini vurguladı. Hükümet IMF parasıyla maaş ödemesini yalanlarken mevzuat engel içermiyor Yarcbm siyasfleıîn insâfinda • Devlet Bakanı Recep Önal'ın "Deprem yardımı ile memur maaşlanru ödedik" sözlerinin ardından Başbakan Bülent Ecevit'in, "Böyle bir şey söz konusu değil" açıklamalanyla siyasilerin görûşleri çelişti. Ekonomi çevreleri, Türkiye'nin IMF'den aldığı kaynakla maaş ödenmesinin önünde herhangi bir mevzuat engeli olmadığını ifade ettiler. Bülent Ecevit Ekonomi Servisi - Hükümet, Uluslararası Para Fonu'ndan (IMF) gelecek 500 milyon dolar- lık deprem yardımımn henüz Ha- zine kasasına girmediğini açık- larken, IMF tarafindan verilen kaynakla maaş ödemesi yapıla- mayacağı yönünde herhangi bir mevzuat engeli bulunmadığı bil- dirildi. Deprem bölgesıne yöne- lik yardımlann memur maaşla- nnda kullanıldığı yönündeki açık- lamalar kamuoyunda da rahatsız- lık yaratırken, toplanan nakdi yardımlann nereye gideceği si- yasilerin insafma kaldı. Devlet Bakanı Recep Önal'ın *Deprem yardımı ile memur ma- aşlannı ödedik" sözlerinin ar- dından Başbakan Bülent Ece- vit'in, "Böyle bir şey söz konu- su değü" açıklamalanyla siyasi- lerin görûşleri çelişti. Ekonomi çevreleri, Türkiye'nin IMF'den aldığı 500.milyon dolarhk kay- nağın, hangi alana harcanacağı- na Türkiye tarafından karar ve- rileceğini, bununla maaş öden- mesinin önünde herhangi bir mevzuat engeli olmadığını ifa- de ettiler. Ekonomi çevreleri, eylül ayın- da Türkiye'ye gelerek inceleme- lerde bulunan IMF Türkiye Ma- sası Şefı Carlo CottareuYnin bu yöndeki sözlerini haürlatıyorlar. Carlo Cottarelli, incelemeleri- nin ardından Hazine Müsteşan Selçuk Demiralp'le birlikte dü- zenlediği basın toplanüsında, IMF tarafından sağlanacak yardımın ödemeler dengesi kapsamında ya da herhangi bir alanda kullanıl- ması biçimınde birkoşullannın ol- madığını açıklamıştı. Acil yardım fonundan sağla- nacak bu kaynağm bütçeleştiri- lerek uygun görülen alanda kul- lanılabileceğini ifade eden Cot- tarelli, kullanım alanına hüküme- tin karar vereceğini belirtmişti. Hazine Müsteşan Selçuk De- miralp de söz konusu kaynağm kullanım alanı konusunda her- hangi bir koşul olmadığını be- lirtmiş, ancak kendilerinin mün- hasıran depremle ilgili kullanı- ma karar verdiklerinı bildirmiş- ti. Bu paranın yalnızca depre- min yol açtığı hasarlann gideril- mesinde kullanılacağını belir- ten Demiralp, yapılacak harca- malar konusunda da kamuoyu- na şeffaf biçimde bilgi aktanla- cağını söylemişti. Uzmanlar ne diyorlar? Uzmanlar, kamunun hiçbir fi- nansman ya da gelir kaleminin hiçbir özel harcama kalemine tahsis edilmemesi gerektiğine işaret ediyorlar. Kamu harcamalannın gerek- tirdiği kaynaklann gelir veya borçlanma biçiminde elde edi- lerek bir tür havuz hesabında toplandığı, devletin harcama usulleri çerçevesinde daha ön- ce programlanmış olan giderle- rin finansmanında kullanıldığı belirtiliyor. Bu arada depremle ilgili harcamalann parça parça Carlo Cottareffi yaçılacağına işaret eden uzman- lar. 500 milyon dolarhk kayna- ğın geldiğinde bir anda harcan- masının mümkün olmadığını vurguluyorlar. Hazine'nin hesabında bu bü- yüklükte bir kaynak varken bu- na dokunmayarak maaş ödeme- leri için faizle borç alınmasının da kamu mali yönetiminde etkin- lik ve verimlilik ilkesine aykın olduğunu iddia ediyorlar. TÜSİAD iddiakın yalanladı • Türk Sanayici ve Işadamlan Derneği, tsveç Parlamentosu İnsan Haklan Komisyonu ile yapılan toplantının yanda kesildiği yolundaki haberleri yalanladı. Ekonomi Servisi - Türk Sanayici le- ri ve tşadamlan Derneği (TÜSİAD), lsveç Parlamentosu İnsan Haklan Ko- misyonu ile yapılan toplantının yan- da kesildiği iddialannı yalanladı. TÜ- SlAD'dan yapılan açıklamada, bir ga- zetenin manşetinde yer alan "Masayı terkeöfler" ifadesinin yapılan temas- lann mantığjna uymadığı belirtildi. ''•o •Gazetedei>eHTtiten,''*İsveçten he- men ajnlddar" ifadesinin de gerçe- ği yansıtmadığı ifade edilen açıklama- da, toplantının ardından Isveç'in en büyük sanayi grubu AB In- vestor'ın sahibi Jacob VVallen- e görüş- ?y g ç ğ , TÜSİAD Baş- kan Yardımcısı MustafaKoc'un daönceden planlandığı gibi Cumhur- başkanı Süleynıan Demirel'ın toplan- tısına katılmak üzere lsveç'teki te- maslar tamamlandıktan sonra yurda döndüğü bildirildi. Komisyonla yapılan toplanüya, ko- misyon üyesi lsveçli parlamenter he- yeti içinde bulunan ve lsveç Parla- mentosu'na ınsan haklan konusunda danışmanlık hizmeti verdiği sonra- dan anlaşılan İsa Turan adlı şahsın dakatıldığı belirtilen açıklamada, "İsa Turan'ın toplantı bitiminde ülkemiz- le ilgili dile getirdiği görüş ve yorum- lann bu tür temaslann içermesi gere- ken objektif yaklaşunlardan uzak ot- duğu ve ülkemizin gerçeklerini yansıt- madığı TL SL\D he> eti tarafindan ka- rarlı bir üslupla kendisine belirtilmiş- tir" denildi. tşgarantisi verebilen özel mesiek edindirme kurslanna gidebilmek için bile zengin olmak gereki>or. semte, süresmeve sertifika verümesiiie bağholarak kurslann fıyadan 270miryondan 850miryona kadar değipyor. Meslekkurslan cep yahyor Ekonomi Servisi - Geleceğini garanti altına almak isteyen gençlerin alternatif olarak gördükleri, iş garantisi veren meslek edindirme kurslan cep yakıyor. İş garantisi verebilen kurslann fıyatlan bulunduğu semte. süresine ve sertifika verilmesine bağh olarak 270 müyondan 850 milyona kadar değişiyor. Meslek edindirme kurslan arasmda yer alan hosteslik, bilgisayarlı muhasebe, spikerlik- sunuculuk, uluslararası ticaret uzmanlığı. bilgisayar programcıhğı, bilgisayarlı muhasebe, modelistlik- stilistlik, ithalat-ihracat ve gümrük komisyonculuğu kurslanna gitmek isteyenlerin en az 200 milyonu gözden çıkarmalan gerekiyor. Dershane yetkilileri, bilgisayarlı muhasebe ve ithalat-ihracat ve gümrük komisyonculuğu programlanna özellikle ticaret meslek lisesi mezunlarımn baş\oırduğunu belirterek "Bu kurslann ftyatlan iş garantisi ve sertifika verilmesine göre değişiyor'' diye konuşuyorlar. Dershane yetkilileri, yer ve uçuş hostesliği programlanna lise mezunlannın olduğu kadar üniversite mezunlan bayanlardan da yoğun talep olduğunu dile getiriyorlar. Kuzeylnık mazotunda pis kokular • Geçmiş dönemlerde bakanhk yapan bazı siyasilerin mazot pastasından pay almak için yandaşlanna şirket kurdurduklan iddia ediliyor. DİYARBAKIR (Cumhuriyet Büro- su) - Habur'dan getirilen ucuz mazotla ilgili şikâyetler artarak devam ediyor. Böl- gedeki sivil toplum örgütleri tarafin- dan hazırlanarak bazı milletvekillerine de verilen bir raporda, Kuzey Irak'tan geurilen mazotun dağınmını yapan 5 yer- li şirketin ortaklan hakkında bilgilere >er verildı. Rapomgöre, söz kosıusu »irkelkriıı ortaklarrârasında PetforÜriinlenîşVe- renleri Sendıkası Başkanı IsmailAyte- miz'inyatu sırapolitikacılardayerah- yor. Raporda ayrıca, geçmiş dönemler- de bakanhk yapan bazı siyasilerin ma- zot pastasından pay almak için yandaş- lanna şirket kurdurduklan iddia edili- yor. Fazilet Partisi ŞırnakMilletveki- lıAbduflahVe- li Seyda'ya iletilen ra- porda, Ku- zey Irak'tan getirilen mazotun dağıtımı işini yapan OPET, PETLİNE, TOTAL, AYTEMİZ ve TUTA şirketlerinin araşunhnası ha- linde arkalannda çıkar çevrelerinin bu- lunduğu ileri sürüldü. Şırnak'taki dev- let güvenlik güçlerinin mazot getiren kamyonculan söz konusu fırmalara ait depolara mazotlannı boşaltmalan için zorladıklan iddia edildi. Devlet güçle- rinin Habur'daki 5 özel şirketi koruyup çıkannı düşündüğü vurgulanan rapor- da, hiçbir devlet polinkasında 47 bin 500 esnafın göz ardı ediknediği ifade edi- lerek bu uygulamalarla kamyonculann mağdur edildiklerine dikkat çekildi. Rapora göre, TUTA şirketinin or- taklan arasmda ise Doğru Yol Parti- si Batman Milletvekili Faris Özde- mir yer alıyor. Prof. Keyder, devlet harcamalannın birçoğunun açıklanmadığını söyledi 4 Devlet bütçede şeflfaf değîl' HAZALATEŞÇAKIR Hükümet, 2000 yılı bütçesini yaklaşık 47 katrilyon lira olarak açıklarken, Binghamton Üniver- sitesi öğretim üyesi Prof. Çağlar Keyder devleün bütçe harcama- lan konusunda şeffaf davranma- dığını söyledi. Keyder, "Mülisa- vunma harcamalannın ne kadar olduğunu kimsc bilmiyor. Bütçe- ye bakıldığında bir sürü şeyi gör- müyoruz. Kinüere rant sağlandV ğı belli değU" diye konuştu. Binghamton Üniversitesi öğ- retim üyesi Prof. Keyder. Türki- ye'nin Avrupa Birliği'ne üye ola- bilmesi için ekonomik sorunlar- dan çok, hukuk, eğitim ve sağlık alanında iyileştirmelere gitmek zorunda olduğunu kaydetti. Büt- çede bir çok harcama kaleminin görünmediğini belirten Keyder, "Alice harikalardiyanndaekono- misi yaşıyoruz. Türkh'e ekonomi- sinde öncelikli sorun devlet Ben doletin küçülmesini değii. görev- lerini yerine getirmesini istiyo- rum" diye konuştu. Gelişmiş ülkelerin milli gelir- lerine bakıldığında devletin payı- • Binghamton Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Çağlar Keyder, "Milli savunma harcamalannın ne kadar olduğunu kimse bilmiyor. Bütçeye bakıldığında bir sürü şeyi görmüyoruz. Kimlere rant sağlandığı belli değil" diye konuştu. nın yüzde 35-65 arasında değiş- tiğini belirten Keyder, Türkiye'de ise bu oranın yüzde 25-30'larda kaldığını söyledi. Keyder. "Tür- Idye'de devlet payı çok büyük de- ğfl. Si>asflerin bugün >apügu çev- resiiKkkikre rant sağlamak. Ger- çeklerie ni>et arasında fark var" dedi. Bütçede başta milli sa\Tin- ma giderleri olmak üzere birçok harcama kaleminin görünmediği- ni anlatan Keyder, Türk Lirası yerine dolar kullanılması gerek- tiğini savundu. 'Devlet rant yaratıyor' Prof. Keyder şöyle konuştu: *DevletTürk Lirası basarak iste- diği şekilde yolsuzluk, kendisine ve başkalanna rantyaratabinyor. Dolar kullansa. şeffaf bir şekilde dışardan dolar almak zorunda kalacak. Bu da giderleri bilme- miz anlamına gelir. Harcamalar da ona göre kısılacaktır. Demok- ratikleşme açısından. \atandaş- lar tarafından daha kola> anlaşıl- Imalat sanayii belini doğnıltamıyor ANKARA(ANKA) - 17 Ağustos'ta Marma- ra Bölgesi'nde yaşanan depremin vurduğu ima- lat sanayii sektörü toparlanamıyor. Devlet Ista- tistik Enstitüsü'nden yapılan açıklamaya göre, 1998'in Eylül ayında yüzde 81.8 olan üretim değeri ağırlık kapasite kullanım oranı, bu yılın aynı ayında yüzde 68.4'e indi. Son yıllardaki en düşük düzeyinde bulunan kapasite kulîanım oranı, ağustos ayında da yüzde 70.7 düzeyinde gerçekleşmişti. Kapasite kullanım oranı. başhca sektörlerden gıdada yüzde 77.8'den yüzde 72.6'ya, tekstilde yüzde 80.1'den viizde 70.6'ya, kâğıt ve kâğıt ürünleri imalatındayüzde 86.8'den yüzde 58.1 'e, basım ve yayım sektöründe yüzde 77.3'ten yüz- de 55.2'ye, taşıt araçlannda yüzde 59'a indi. Tam kapasiteyle çalışamamanedenlerininba- şında yine iç pazardaki talep yetersizliği geliyor, ancak bu gerekçenin payınm yüzde 54.8'den yüzde 47.5'e gerilediği gözleniyor. Dikkati çeken artış ise, depremin etkilerini içeren "dlger nedenler" gerekçesinde yaşanı- yor. Düşüşü depremin yol açtığı sorunlara bağ- layanlann oranı yüzde 301ara yaklaşıyor. ması, eieştirilmest siyaseten şe- kflfendirihnesinde yarartıolacak- ür." Türkiye'de büyük hacimde ya- bancı paranın dolaştığını kayde- den Keyder, "Var olan iç borç- lanmayı dolara çekmek için pro- jekr yapüdLBefirfi faizoranlany- la kâğıüann değiştirilmesi müm- kün. Çok zor değil" görüşünü bildirdi. Yüzde 60 enflasyonun dünyanm hiçbir yerinde görül- mediğini dile getiren Keyder, "Hiçbir şey bundan daha kötü olamaz. Harcamalarkontrol edil- medigi sürece bunun aşağı çekil- mesi de zor" dedi. Türkiye'nin AB 'ye üyelik talebinde gerçekten istekli olup olmadığı konusunda şüpheleri bulunduğunu vurgula- yan Keyder, şunlan söyledi: "Devletçevrelerinin biz AB'ye üye olmak istiyoruz söderine çok inanmamak gereldyor. Gerçek- ten üye ofanak isttyorlarsa kendi- lerini Euro'ya haariamalan la- zım. AB'ye üyelik konusunda ön- celikle hukuk. sağlık ve eğitim sis- temlerinin iyileştirilmesi gereldr. Bu siyasi irade yoksa üyelik çok da kolay olmayacak." İŞÇÎNİNEVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Güven Bunalımı "Anlatımlar ve sonradan edindiğimiz izlenimleri kar- şılaştırdığımızda, mahkûmlann yoğun ateşe maruz kal- dıklan, biber ve göz yaşartıcı gazlann yanı sıra kükürt ve başkaca gazlardan etkilendikleri, hatta doktorlann bile tespit edemediği başka kimyasal maddelere ma- ruz bırakıldıklan ve bu maddelerden dolayı yaralandık- lan, bu nedenle vücutlannın çeşitli yerlerinde yanıkla- nn oluştuğu, etkisiz hale gelen mahkûmlann yoğun olarak darp edildikleri, hamama götürülene kadar Ce- mal Çakmak ve Ismet Kavaklıoğlu'nun hiçbir yara al- madıklarına onlarca mahkûm tanıklık etmesine rağ- men, darp ve ateşli silah yaralanması nedeni ile ölmüş olduklanndan, etkisizhale getirildikten sonra infazedil- miş olduklan, ölenlerden Önder Gençaslan, Ismet Kavaklıoğlu, Nevzat Çiftçi ve Mahir Emsalsiz'/n ha- yalarının burkulmuş olduğunun ve başkaca işkence iz- lerinin tarafımızdan tespit edilmiş olması, Ankara Mer- kez Kapalı Cezaevi'nde mahkûmlann planlı ve öldür- meye yönelik bir saldın, işkence ve infaz olayıyla karşı karşıya kalmış olduklannm ortaya çıktığı sonucuna var- mış bulnmaktayız." 7.10.1999 tarihli, 14 avukatın imzasını taşıyan bu tu- tanağa inanmak istemeyebiliriz. Ankara Merkez Kapa- lı Cezaevi'nde 26 Eylül tarihinde, isyana bağh çatışma- daöldükleri bildirilen mahkûmlann sütten çıkmış ak ka- şıkolmadıklannı düşünebiliriz. Dahası, "Canım örgütda- valannın avukatlan değiller mi? Örgüt bağlantılan ol- masa da, sempatizanlandthar, onlann hazıitadığı rapo- ru da doğru kabul etmekzorunda değiliz.." diye bir so- nuca da varabilir, varsa kamu vicdanımızı rahatlatma- ya çahşabiliriz. Başını kuma gömmüş devekuşu po- zunda olduğumuzun ayınmına varmadan. Kendi adıma kendimi daha fazla kandrrma şansım yok. Çünkü önümdeki dosya kanıtlı belgeli, çok kabank. Sa- nınm pek çok yazann masasında bir benzeri duruyor. Bir başka cezaevinde çekilmiş fotoğrafı, "isyandan ön- ce" diye kullanıp, devletin güvencesindeki 10 mahkû- mun öldürülmesi ayıbında suç ortaklığı yapmış, yanlış kamuoyu yönlendirilmesinde aracı olmuş medyamız, hiç değilse kasıtlı olmadığını göstermek üzere elindeki bu dosyadan da bir şeyleri yansıtacak mı? Arna bu dosyadaki fotoğraflar öyle kullanılabitecek cins- terı değil. Çatışmada kasrtsız öldürüldükleri bildirilen mah- kûmlann cesetleri üzerindeki akıl almaz çirkin işkence izlerini belgeliyorlar. Dosyada aynca sonradan çeşrtli ce- zaevlerine dağıtılmış mahkûmlann isim isim durumlan anlatttıyor. Kınklan, yaralan bir bir sayılıyor. Bir de çok sayıda yine isim isim mahkûmlann durumlannı ortaya koyan hastane epikriz kâğıtlan ile ölenlerin otopsi tutu- naklan var. Cezaevterinin durumlan üzerinde herkes bir şeyter söy- lüyor. AB kapısının aralandığı haberleri ile kamuoyunun oyalandığı şu günlerde, Bakanlar ilk kez insan haklan örgütlenmelert ile masaya oturuyoriar. Ne düşünürsek düşünelım, ne dersek diyelim, devletin güvencesinde- ki mahkûmlann, cezaevinde bu türden öldürülmüş ol- malannın sorgulamasını yapmazsak, kendi gerçekleri- mizle hesaplaşamazsak neyi değiştirebiliriz? Siyasi mahkûmlara, yaptıklanna ne kadar kızarsak kn zalım, çizdikleri yolun yol olmadığını düşünelim, bu şe- kikde öldürülmelerine göz yumabilir miyiz? Yumarsak biz nasıl bir ülke, toplum, birey konumunda oluruz? Insan haklan kamemizde sınıf geçmeyi nasıl düşleyebiliriz? Devlet adına iktidan yürüten güçler, devlet adına ci- nayettere tzin verdiRteri ölçüde. devleti ytkıyor. deviete yonelık güven bunalımını derinleştiriyorlar. Ankara Mer- kez Kapalı Cezaevi'nde 26 Eylül günü yaşanan olayla- nn sorumlulanndan hesap sormak bu güven bunalımın- dan kurtulmak için sağlıklı bir adım, başlangıç olabilir. Işte o zaman bir 'Bakan'ın ilk kez insan haklan örgüt- lenmeleri ile toplantı yapması bir anlam kazanabilir. Iş- te o zaman, insan haklan savunuculuğunda insan hak- lan standartlanndan sapanlardan da hesap sorma hak- kı doğabilir. Işte o zaman insan hakkı sömürüsüne de karşı durma hakkı doğabilir. Ama devletin güvencesindeki mahkûmlann cesetle- rin üzerindeki işkence, kurşun izlerinin hesabının soru- lamadığı bir ülkede, olsa olsa deviete olan güven bu- nalımı derinleşir, kökleşir. Sizi bilmem ama.. bu beni her şeyden çok korkutu- yor. Bu nedenle deprem için gelmiş yardımlar iie me- mur maaşlannın ödendiği tartışmasından da çok ürkü- yorum. Başbakan'ın doğru olmadığı yolundaki açıkla- ması bu ürküntümü azaltmıyor. Çünkü toplumda Baş- bakan Ecevit'e bile seçımde oylarla kanıtlanmış kişili- ğine yönelik güvenin, hükümet uygulamaiarı ile her ge- çen gün biraz daha zayıflamakta olduğunu gözlemli- yorum. Bu işlerden sorumlu birbakanın, sonradan "Ağ- zımdan yanlışlıkla kaçtı" demesi gü vensizliğin ağır bas- masınayetiyor. Kamu çalışanlannın enflasyon altında ezdirilmeye- ceği sözüne ise hiç kimse inanmıyor. Bu söylemin bal gibi kamu çalışanlannın bir kez daha enflasyon altında ezdirilmesi anlamına geldiğini anlıyorlar. Depremzedelerin bütün sorunlanna devletin elinden geleni yaptığı söylemleri de, elden gelen, yapılması ge- reken pek çok şeyin yapılmadığının söylemi gibi algıla- nıyor. Toplumda güven bunalımı derınleştikçe derinleşiyor. Keşke sadece siyasi iktidar kadrolanna yönelik olsa. Gü- ven bunalımı iktidan, muhalefeti, hatta pariamento dı- şında kalanlan ile bütün siyaseti kapsadığında işler bi- • raz daha sarpa sanyor. Keşke siyasetle sınııiı kalsa, bir- leşik kaplar kuralı îçinde aynı kirli yapılanma sendikal harekete, en son ömeklerini yaşadığımız Kızılay, Türk Hava Kurumu gibi temiz kalmazsa olmaz bütün ku- rumlara yayıldıkça, düzen katlanılmaz bir hal alıyor. Gücü gücü yetene birtoplumsal felsefe imiş gibi ya- şamın her alanına kirtilik bulaşıyor. Goyrimenkulyatırım ortaklığı dönemi Ekonomi Servisi - Dep- remle birlikte gayrimenkul yatırım ortaklığı yeniden önem kazanırken, Türki- ye'deki halka arz edilen gay- rimenkul yatınm ortaklıkla- n hisselerindenyüzde 80'inin yabancı yatınmcılar tarafin- dan ahndığı belirlendi. tktısadı Araştırmalar Vak- fi'nın düzenlediği "Gayri- menkul Yatinm Ortaklıkla- n" konulu seminerde konu- şan SPK Başkan Yardımcı- sı NejatDura, yabancı yatı- nmcılar tarafından alınan hisselerden sağlanan gelirin 115.9 milyon dolar olduğu- nu belirtirken, bugüne ka- dar halka arz edilen yatınm ortaklıklannın toplam bü- yüklüklerinin 430 milyon dolan bulduğunu söyledi. Dura, "HalenSPK'yebaşvu- ran 7 gayrimenkul yaanm ortakhğı kuruluşunun topbm portföy değerleri 2 mihar dolardvannda" diye konuş- tu. Dura, gayrimenkul yatı- nm ortaklıklannı destekle- mesinin büyük ölçekli yatı- nmlara kaynak sağlanması, inşaat sektörünün ve ekono- minin canlandınlması, atıl kaynaklann ekonomiye ka- zandınlması ve çarpık kent- leşmenin durdurulması için gerekli olduğunu ifade etti. Marmara depreminin gay- rimenkul piyasasının eksik- liklerini çarpıa bir şekilde or- taya koyduğunu belirten Ga- rimenkul Yatınm Ortaklık- lan Derneği (GYODER) Başkanı Hakan Kodal da KDV gibi vergilerin sektö- rün gelişmesinı engel lediği- ni savundu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle