Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9 OCAK 1999 CUMARTESİ
HABERLER
DUNYADA BUGUN
ALİ SİRMEN
Öyle Olunca
Böyle Oluyor
Tansu Hanım'ın bugünlerde etekleri zil çalıyor.
Değerli yazar Güngör Uras'ın deyimiyle "oyun
teorısini iyi bildiğinden" Yalım Erez ile Mesut Yıl-
maz'a öyle bir çalım attı ki, ıkisi de uzun süre ken-
dilerlne gelemeyecekler.
' Tansu Hanım birtaşla kaç kuş vurmadı ki... Hem
Yalım Erez ile Mesut Yılmaz'ı aynı anda saf dışı bı-
raktı, hem hükümetin anahtannı kendi eline aldı,
hem Fazilet ile arasına mesafe koydu, hem de Yü-
ce Divan yolundan dönmenin rahatlığını yaşadı.
Yani Tansu Hanım bir taş attı, etrafta kuş kalma-
dı.
Tansu Hanım'ın keyfi bugünlerde gıcır ve elde
ettıği avantajlı pozisyonuna da dayanarak, şimdi
demeç uzerine demeç veriyor, gelecek seçim için
yatırımları birbiri ardından sıralıyor. Belli ki, seçim
meydanlarında. Mesut Yılmaz ile Bülent Ecevrt'i
28 Şubat'ın adamları olarak gösterecek, o yüzden
de daha bugünden ileriye dönük çıkışlarını birbiri
ardtndan sıralıyor. Üç gün önce Genelkurmay bil-
dirısine karşı da bir çıkış yaptı.
Tansu Hanım Genelkurmay bildirisinin içeriğine
karşı çıkmıyor. ama "devletin saygın kurumlan iki
günde bir bildiri yayımlamasın, devlet gibi devlet
olmak da o kadarzor değil" dedi.
Ne günlere kaldık, yarabbim! Tansu Hanım'dan
devlet dersı almayı da hak ettik mi?
Aslında, Çiller'in açıklaması, ilk bakışta kimile-
nne cazip, hatta haklı gibi gelebilir. Askerin politi-
kadaki ağırlığı birçok kişiyi rahatsız edebilir. Ama
bu duruma bakarken, bazı gerçeklen de göz önün-
de bulundurmak gerekır. Eğer siyasetçılerimiz dev-
letı devlet gibi devlet halıne sokabilselerdi, bugün
bırbirını ızleyen bildirilerle karşılaşmaz, bu gibi ko-
nuları tartışmak zorunda kalmazdık.
Dılerseniz iki basit örnekle açıklayalım durumu.
Şu anda Almanya'da bulunan yan üşütük, yarı
kurnaz Şevki Yılmaz oradan beri Türkiye Cum-
huriyeti'nın temellerıni oymaya çalışıyor. Stutt-
gart'ta Millı Görüş'e ait bir camide yaptığı, seçimi
cıhada benzeten ve 18 Mart'tan sonra mahkeme
kararlarının geçersiz kalacağını açıklayan konuş-
ması, dünkü Mıllıyet'te yer aldı.
Şevki Yılmaz bir kaçak. Şevki Yılmaz devletin
gözü önünde. göz göre göre kaçtı. Dahası bu dev-
let, aralarında Tansu Hanım'ın iktidardönemleri de
bulunan, beş yıl boyunca, yargısıyla polisiyle Şev-
ki Yılmaz'ı aradı, bulamadı. Bu beş yıl boyunca
Şevki Yılmaz önce, Rize Belediye Başkanı, sonra
da Rize Mılletvekiliydı. Devlet gibi devlet, böyle mi
olur Tansu Hanım?
Işte, 28 Şubat sürecı bundan doğdu, Batı Ça-
lışma Grubu bu gıbı olaylar yüzünden kuruldu.
Yanı, öyle olunca, böyle oldu
ikinci örnegi, değerli dış politika yazan emekli
Büyukelçi Şükrü Elekdağ ile bu hafta Kent TV'de-
ki "AyıptırSöylemesi" programındaki söyleşimiz-
de bulmak mümkün. Bu konuşmada, Sayın Bü-
yükelçi, devletin 14 yıl seyirci kaldığı, Suriye'nin te-
rör destekçisi tutumunu askerlerin sona erdirdiöı-
ni açıklarken, bir gerçeği daha gözler önüne seri-
yordu. Genelkurmay olast bir operasyonun sınır-
ları, şümulü konusunda Hükümet'ten, siyasi tali-
mat istiyor. ama Hükümet'ten çıt çıkmıyor.
Yaa işte böyle, siyasilerimiz devletin içini boşal-
tıyor, kendi erklerinde olan alanları kullanmıyorlar,
o bıraktıklan boşluklar. çarnaçar başkalan tarafın-
dan dolduruluyor.
Olayın özeti bu.
Tansu Hanım, eğer ikide bir bildiri yayımlanma-
sından tedirginse, yakınmadan önce bu durumun
nedenlerıne eğilsın.
Neden ararken de fazla uzağa gıtmeye gerek
yok. Aynaya baksın, en önemli nedenlerden biri-
nı görecektir orada.
Çiller'in eski kadrosu
MEB çahşaıılan
DYP'den aday
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - DSP Genel
Başkanı Bülent Ecevftm
kuracağı azınlık hüküme-
tine destek veren DYP li-
derı Tansu Çiller. "Milli
Eğitim Bakannğı'ndaki
mülhetçi - muhafazakâr
kadrolan tırpanladığı"
gerekçesiyle Hikmet U-
luğbay'a çekınce koyar-
ken bakanlık personelın-
den seçımlere girmeye
hazırlananlann büyük bö-
lümü DYP'den milletve-
kili adayı oluyor.
Milli Eğıtim Bakanlı-
ğı'ndakı DYP kadrolan-
nın Uluğbay döneminde
de etkın olduğu. mılletve-
kili adaylanyla ortaya
çıktı. Projeler koordınas-
yon kurulu başkanı SaMh
Çelik in Kırşehır DYP
mılletvekılı adayı. bakan-
lık diş doktoru Omer Kes-
kin'in DYP Ankara Keçi-
ören Belediyesi başkan
adayı. bakanlık müşaviri
Mustafa Canelinın DYP
Isparta mılletvekilı adayı.
eylül ayında emekli olan
Ankara Çankaya llçe Mil-
li Eğitim Müdürü Fuat
Yahşfnın DYP Eskişe-
hir'den mılletvekili adayı
olacağı Öğrenildı.
Yükseköğretım Genel
Müdür Yardımcısı Adil
Selçukun Iğdır DYP ve
eskı din öğretimi genel
müdürü Ahmet Gül'ün
Zonguldak mılletvekili
adayı olmayı düşündükJe-
rinı yakın çevrelerine
söylediklen kaydedıldi.
Türkmenistan Eğitim
Müşavin Cevat Çiçek'in
ANAP Ankara millerve-
kıli. Keçiören llçe Millı
Eğitim Müdürü Yılmaz
Kormaz'ın DTP Altındağ
Belediyesi başkan adayı.
dış ilişkıler genel rnüdür-
lüğü Daire Başkanı Hü-
seyin Karakuş'un DSP
Malatya, Tunceli Milli
Eğitim Müdürü AyşeGü-
rocak'ın DSP Ankara'dan
milletvekili adayı olacağı
bildinldı.
Hacettepe Üniversitesi
Genel Sekreter Yardımcı-
sı ve Sağlik Idaresi Yük-
sek Okulu Öğretim Üye-
si Dr. Ahmet Karagöz'ün,
ANAP'tan Yenimahalle
Belediyesi başkan adayı
olacağı öğrenildi.
Bakanlıktan
genelge
Milli Eğitim Bakanhğı
Personel Genel Müdürlü-
ğü tarafindan öncekı gün
yayımlanan genelgede,
21. dönem milletvekili ve
yerel ıdareler genel se-
çımlerinde aday olacak
personelin, pazartesi gü-
nü mesai saati bitimme
kadar istı fa etmesı istendi.
Genelgede. istıfadilekçe-
sine personelin görevli
bulunduğu birim amirin-
ce tarih ve sayı verilmesi
gerektiğı vurgulanarak
şöyle denıldi: "Başvunı-
lann bakanlığa inrikal et-
tiği tarihten itibaren en
geç 10 gün içinde aynlma
isteğinin kabul edildiğinin
ilgililcre tebliğ edilmcsi ge-
reğine dikkat edilecek."
v
,1
i':..r''-~ı:i
Tanrı'nın Posta Kutusu'nun önünde Hazidiler...
Hazidiler, Musevi dinine bağnazca bağlı, kendini dine ada-
mış Yahudiler. Kapkara gj\ süeri var. Kafalannda da kapka-
ra birşapka ve oşapkanın aİtından kapkara saçlan bukle buk-
le yanaklanna iniyor. Alabildiğine turucular. Çahşmıyor ve
vergi ödemiyoriar. Bu yanianyla çalışkan İsrail haikının asa-
laklan. HoşgörüJeri de yok. Yahudi dinine göre hiçbir iş ya-
pılmaması gereken cumartesi günleri, yolda yürüyenlere bi-
le sert sert bakarak
u
göz tacia" yapmaktan geri"kalmıyor-
lar. Kudüs'te Ağlama Duvan'nın en sıla müşterileri de onlar.
Ağlama Duvan'nda salt "ağlanmıyor". Duvann kovuklan-
na kâğıt parçalan sıkısünlarak "Tann'ya mektup" da yoDa-
nıyor. O yüzden Ağlama Duvan'nuı, itikadı zayıfYahudi ay-
dınları arasuıda öteki adı Tann'nm Posta Kutusu. Biriken
mektuplarla bütün duvar kovııklan dolunca. Kudüs başha-
hamı, cuma akşamüstü mektupian toplayip Hazreti Da-
vud'un mezanmn yanında toprağa gömüyor. İnanca göre
toprağagömülü mekruplarburadan Tann'ya ulaşıyor. Aslın-
da başhahanun >apüğı,posta kutusunu boşaltmaktan ibaret_.
İsrail devletinin 50yılı ancakbulan tarihi, insanoğlunun doğayı dize getirişinin destanı gibi
Çöldebiryurtyaratmak...s. israil değil. İsrail
toprağı, hatta Israillilere
sorarsanız ülkenin
başkenti. Ama gene de
israil değil. Kudüs. bir benzen
olmayan ve belki hiç kimsenin
olmayan ve herkesın olması gereken
bir tarih buluşması.
Şimdi sıra lsrail'i görmekte.
Klara'nın tsraili'ni.
(Bir parantez: Klara benim
çocukluk arkadaşım. tlkokulda sıra
arkadaşım. tlk aşkım. Yanbasd
Rafet'ın Un ve Kantariye
Mağazası'nın tezgâhtan; üstü başı,
kuiaklannın içi, burnunun ucu her
zaman unlu Yeşua amcamın kızı.
1949 yılının. yağmUf çiseleyen bir
güzsabahı Yeşua amcamr, kansı •••••
Rachel teyzemi ve kızlan, ilk aşkım.
ilkokul sıra arkadaşım Klara'yı,
annemın yaptığı bir minık kutu
kurabiye ile uğurladım. lri kara
gözleriyle bana son kez baktı ve
"tsrail'e gküyoruz" dedi.
"Yurdumuza, öz yurdumuza...".
Sonra da otobüs hareket etti.
Israil'e vardığında bana tek ve son
posta kartını attı. Benimkinden
farksız çocuk el yazısıyla
"Vürdumuzdayız" diye yazmıştı.
Sonra da eklemışti: "Ama hiç, hiç
ama hiç ağaç yok burda~"
Klara'yı bir daha hiç görmedim.
Şimdi sıra "ilk aşkımın öz yurdunu"
görmekte.)
Kudüs "ün merkez otobüs
terminalinden on dakikada bir
kalkan Telaviv otobüslerinden
bırinde en ön koltuğa kuruldum.
Koltuk arkadaşım, asker
üniformalan içinde, ergenlik
sivilcelerinin izi henüz silinmemış.
kendinden büyük tüfeğini yanı sıra
sürükleyen, iri kara gözlü ve
alabildiğine alımlı bir lsrailli kız-
asker.
Kudüs'e doğusundan girmiştik;
batısından çıktık. Kudüs'e çöl
benzeri topraklan aşıp girmiştik.
Kudüs'ten çıktık.. yeşilin içine
daldık. Sağımız yumuşak tepeler.
Tepeler çam ormanı. Solumuz geniş
düzlükler. Düzlükler çam ormanı.
Ama ormanın seyreldiği boşluklarda
çöl toprağı hemen kendini
gösteriyor.
Bir başka dünyadayız. Ybluyla,
yeşile kesmiş tepeleri ve ovasıyla,
sanki aşina bir coğrafyadayım. Evet.
12 yıl sürmüş siyasal göçmenliğim
sırasında ben "buralardan" çok
geçtim. Bu yeşili, bu küçük
yerleşme birimlerini, bu tek tük kır
evlerini tanıyorum ben. Güney
Almanya'dan ltalya'ya girerken
böyle köyler görmedim miydi? Şu
çatısı düzgün kırmızı kiremitli, tek
katlı, bakımlı, penceresı çıçekli
köylü evleri, Kuzey ltalya'nm doğu
yakasmdaki evler değil mi?
Ah, yanılmışım!.. Düzlüklerdeki
çam ormanı bitti ve portakal
bahçeleri başladı. Göz alabildiğine
portakal bahçesi. Batı Avrupa'da
portakal bahçesi ne arar.
Neredeyiz peki?
Taaa Bağdat'tan beri sürüp giden o
umutsuz, o çorak çöl
topraklanndaysak.. bu yeşil ne ola?..
Portakal bahçeleri yerlerini yer yer
bağlara bıraktı. Bakımlı. düzgün,
makineli tanma elverişli budanmış
Ü2üm baglan uzanıyor yolboyu.
Evet, evet!.. Bu başka bir dünya!..
Burası çöl toprağında yaratılmış bir
cennet.
Peki Klara, 1949'da. u
_amahiç,hiç
ama hiç, ağaç yok burda...
r
diye
yazmamış mıydı?
Bu iki günlük İsrail dizisi. yan
turistik, başına buyruk, aylak.
avara kasnak bir gezinti öyküsü
değil. Olsa ne güzel olurdu.
2000 yıldır neredeyse el
değmeden korunmuş, o
güzelım Akdeniz lımanı
Y'afa'yı uzun uzun anlatmak;
reçine kokulu şarabın ve
çıldırtıcı Akdeniz laciverdinin
tadını. açık havada. hem de ince
bir kazakla. hem de Aralık
ayının 29'unda nasıl
çıkardığımızı okuyucuyla bölüşmek
ne de keyiflı olurdu.
Ama gazeteci bir başka tadın
peşınde. Çölü püskürten, çölü adım
adım ve sabırla gerileten, doğayla
giriştiği yanşi kazanan insanoğluna
-övgüler düzmek istiyor. Zorlu,
amansız bir doğayla'boğuşup önce
•> © H
JERUSALEM
N. N' 13 I >».' I. \ ( ı İ N
gaz odalannda. toplama
kamplannda yok ettıği bu kavımden
özür dilemek ıstercesıne Filistin'de
bir Yahudi devleti kurulmasını
kararlaştırdı.
Yazık.
Bir devleti ve TevTat'm vaat ettiğı
topraklan hak etmiş bir kavmin
yaratmak.
Devlet dediğin ne? Eni sonu
bir aygıt. Kurulduğunu ilan
edersin, kurulmuş olur. Ama
bir yurt kurmak? Yurt,
yaşanan. yaşanabilen
topraklar demek. Su demek;
gölgesine uzanılacak ağaç
demek; varsa kıyısında
yüzülecek. ufiıklanna yelken
basılacak deniz demek;
ekilecek tarla, biçilecek ekin,
toplanacak meyve, çalışılacak
fabrika, bannılacak ev demek.
Hemen hiçbiri yoktu. Bugünkü
başkent Telaviv, Akdeniz'in
kıyısında bir kasaba irisiydi. Güney
mahallelerinin bittiğı yerden çöl
başlardı. Güneyi çöîdü, kuzeyi,
doğusu çöl.
Fiüstin toprağında banş umutları yeşerten adam: İzak Rabin
Kudüs'te bir İstanbul Yahudisi ile buluştuk. Bir "kurucu
r
ile. Çölü yeşertme savasının ön safinda sorumluluk üstien-
miş bir Kuzguncuklu. Bir Yahudi aydını. Bir sosyal de-
mokrat ve barışçı. Bağnaz bir Yahudi gencinin kurşunla-
nna hedef olup yasamını yitiren İzak Rabin'i anlatü. Ra-
bin'den, yıllarca dişe diş savaşoğı düşmanının, Yaser Ara-
fat'uı eluii sıkabilen bir bilge olarak sözediyor.Ortadoğu 'da
banşın egemenolması için gerekli vezorunlu adımı atmak-
tan kaçınmayan cesur bir Yahudi önder olarak selamlıyor
onu. Suikastın "banşı durdurduğunu" söylüyor. Eski Ku-
düs'ü tümüyle gören bir tepedeki Kudüs Sinematek'inin
Yahudi aydınlarla crvıl cıvil kahvesindeki sohbeti, "Kalk bir
arkadaşı zrvaret edeceğiz*' diye kesiverdi. Kim olduğunu
söylemedL "Ne anlatacak bize" sorusunu, "O hiç konuş-
maz" diye \amtladL Araba. park benzeri. çok bakımlı bir
alana girdi De\1et Mezarhğı burası. Ben Gurion'un, Gol-
da Meirin mezarlanrun az ötesinde İzak Rabin yaoyor.
Dosrum. fotoğraf makinemi aldı. Mezann önünde resmi-
mi çekti. "Bir banş dostuydu. Türldye'dekilere onu anlat"
dedi. Bu fotoğraf ve bu >azı, işte o borcun ödenmesidin..
yenilen; yenilgiden yılmayıp
yeniden yanşa giren ve sonunda
yenen lsrailoğullan'nı anlatmak
istiyor.
Biraz tarih
israil devleti 1948'de kuruldu. Bu
kupkuru, renksiz tatsız cümle. tarihi
ancak 50 yıl geriye giden bir halkın
değil, tarihin en eski halklanndan
birinin, Musa kavminin 3000 yıllık
öyküsünde bir büyük dönüm
noktasmı anlatıyor.
2000 yıl önce yaşadıklan
topraklardan kovulmuş ve tam üç
bin yıl yeryüzünün yedi iklim dört
bucağında "igreti ve yabancT
yasamış bir acılı kavim. 2000 yıl
boyunca vaat edilmiş topraklar"ın
düşüyle yaşamış ve bu düş sayesinde
ayakta kalabilmiş bir halk. Avrupa,
2. Dünya Savaşi'nda 6.5 milyonunu
yakın tarihi kötü bir yalan üstüne
kuruldu. Tarihi sömürgecilikle
kirlenmiş Ingiliz ikiyüzlülüğü, 2.
Dünya Savaşı'nın gerçek galibi
ABD'nın duygusuz pragmatizmi,
güçlü Yahudi lobisiyle birleşti.
Slogan pek parlaktı doğrusu:
- Vatansız halka, halksız topraklan
verinL
Slogan parlaktı. Ama yalandı.
O topraklarda binlerce yıldır
yaşayan yoksul Filıstin Araplaradım
adım püskürtüldü ve boşalan
topraklar üstünde 2000 yıl sonra ilk
kez bir Yahudi devleti kuruldu:
İsrail!
200 milyonluk ve amcaoğlu, yani
akraba, yani kan hısımı ve fakat
ölümüne düşman Arap ülkeleriyle
çepeçevre kuşatılmış topraklar
üstünde yeni bir devlet kurmak!
Olmayanı yoktan var etmek. Daha
da kestinne: Çölde bir yurt
Nazi toplama kamplannda hayatta
kalmayı başaranlar, Polonya'dan,
Rusya'dan, Almanya'dan.
Hollanda'dan, Belçilca'dan.
Fransa'dan. Arjantin'den, Fas'tan,
Cezayir'den, Bağdat'tan, Şam'dan.
Beyrut'tan, Halep'ten, Mısır'dan,
Amerika'dan, Selanik'ten.
Mostar'dan, Saraybosna'dan, Baltık
kıyılanndan, lstanbul'dan. tzmir'den.
Ödemiş'ten (Klara, canımın içi,
neredesin?), Tire'den, Milas"tan,
Çanakkale'den, Kırklareh'nden
kopup gelen Yahudiler çölde bir
"yiırt" yaratmak için kollan
sıvadılar.
Çoğu yoksuldu. Yaşadıklan,
dedelerinin, dedelerinin de
dedelerinin yaşadıklan topraklan
bırakıp gelebilecek kadar yoksul.
Bilmedikleri, Tevrat'ta yüzlerce kez
okuduklan, ama hiç tanımadıklan
bir toprakta ve hiç de dost olmayan
bir iklimde yeni bir yurt kurmak.
olmayanı var kılmak...
1949'da çöl. Telaviv'in güney
mahallelerinin bittiği yerden
başlardı. Bugün Telaviv'in 117
kilometre daha güneyindeki Be'er
Sheva'nın da 100 kilometre
güneyine kadar gerilemiş. Çölün
yerini portakal bahçeleri, en kurak
iklime bile ayak uyduran inatçı
Halep çamlan almış. Ölümcül
Negev çölü yol vermiş, geçit vermiş,
dahası yeni öncülere bannak vermiş.
Ülkenin en kuzeyinde, Golan
tepelerinin eteklerindeki Galilee
Gölü'nden, en güneyde,
Kızıldeniz'in en ucundaki Elat
kentine kadar daracık bir şeritteri'
ıbaret topraklar üstünde israil
oğullan çağdaş bir yurt yaratmışlar.
Son paragraflan okuyan kimileri
"Shonistierin propagandasuıa
kapıhnış >a da kendisi Sh-onizm
propagandası yapan" bir
gazetecıden söz edecekler. Kulak
asmayın. Bir başka soylu halkın,
Filistınli Araplann haklı davasına
sonuna kadar omuzdaş olalım. Ama
bu bizi. yeryüzünün dört köşesinden
kopup gelmiş. 2000 yıldır bir "yurf
özİemiyle yanıp tutuşmuş bir
kavmin. çölde yarattığı cennete
övgü düzmekten alıkoymasm.
Irkçılıktan en çok acı çekmiş bir
halkta bugün ırkçı duygulann
kabarması, zorbalığın pençesinde
kıvranmış bir halkın (Yahudiler), bir
başka halka (Filistın Araplan)
zorbaca davranması >ürekler
acısıdır.
Doğru.
ABD tarafindan, Ortadoğu
petrollerine bekçilik yapması
karşılığı olabildiğince desteklenmesi
kuşku ve güvensizlik kaynağıdır.
Doğru.
Filistınli Araplann üç bin yıllık
topraklanna zorla el koyması,
Araplan o topraklardan sürüp
çıkarması utanç vencidir.
Doğru.
Ama çölde bir "yurt" yaratmak
tutkusuyla, doğayla kapışan ve
doğayı yenen insanoğlu da
övülesidir.
Bu da doğru.
Yeryüzünde hiçbir halk, salt
kötülerden ya da lyilerden; salt
budalalardan ya da akıllılardan; salt
millıyetçı gericilerden ya da böylesi
ilkel yargılan aşmış çağdaş
insanlardan oluşmuyor.
israil de öyle. Akıllı ve ahmak,
çalışkan ve tembel. milliyetçi ve
enternasyonalist. aşın dinci ve
ilerici, ırkçı ve kozmopolit, zorba ve
aydın, savaşçı ve banşçı Yahudiler.
orada. o topraklarda yaşıyorlar.
Insandan umut kesilmeyecekse eğer,
merkezinde Kudüs'ün yer aldığı o
topraklarda da amcaoğullannın bir
gün banş içinde, yan yana ve omuz
omuza doğayı daha da
geriletecekleri, kalan son çöl
kınntılannı el ele yeşertecekleri
güne de inanacağız.
Bu yazı karamsar başlayıp iyimser
bitiyor. Hamhalatça bir iyimserlik
değil bu. Bu. yoksulluğun,
ilkelliğin kol gezdiği Ortadoğu'da
çağdaş bir ülke, özenilesi bir yurt
yaratmış Yahudilerin aşıladığı bir
iyimserlik.
israil'in iki yüzü var. Cennet ve
cehennem gibi tâban tabana zıt iki
yüzü. Görünen o ki ılerleyen.
genişleyen. pekişen cennet. Çölü
püskürterek üretılmiş bir cennet...
Yarın: Bir kurucu ile
dobrâ dobra...