17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 OCAK 1999 CUMARTESİ HABERLER DUNYADA BUGUN ALİ SİRMEN Öyle Olunca Böyle Oluyor Tansu Hanım'ın bugünlerde etekleri zil çalıyor. Değerli yazar Güngör Uras'ın deyimiyle "oyun teorısini iyi bildiğinden" Yalım Erez ile Mesut Yıl- maz'a öyle bir çalım attı ki, ıkisi de uzun süre ken- dilerlne gelemeyecekler. ' Tansu Hanım birtaşla kaç kuş vurmadı ki... Hem Yalım Erez ile Mesut Yılmaz'ı aynı anda saf dışı bı- raktı, hem hükümetin anahtannı kendi eline aldı, hem Fazilet ile arasına mesafe koydu, hem de Yü- ce Divan yolundan dönmenin rahatlığını yaşadı. Yani Tansu Hanım bir taş attı, etrafta kuş kalma- dı. Tansu Hanım'ın keyfi bugünlerde gıcır ve elde ettıği avantajlı pozisyonuna da dayanarak, şimdi demeç uzerine demeç veriyor, gelecek seçim için yatırımları birbiri ardından sıralıyor. Belli ki, seçim meydanlarında. Mesut Yılmaz ile Bülent Ecevrt'i 28 Şubat'ın adamları olarak gösterecek, o yüzden de daha bugünden ileriye dönük çıkışlarını birbiri ardtndan sıralıyor. Üç gün önce Genelkurmay bil- dirısine karşı da bir çıkış yaptı. Tansu Hanım Genelkurmay bildirisinin içeriğine karşı çıkmıyor. ama "devletin saygın kurumlan iki günde bir bildiri yayımlamasın, devlet gibi devlet olmak da o kadarzor değil" dedi. Ne günlere kaldık, yarabbim! Tansu Hanım'dan devlet dersı almayı da hak ettik mi? Aslında, Çiller'in açıklaması, ilk bakışta kimile- nne cazip, hatta haklı gibi gelebilir. Askerin politi- kadaki ağırlığı birçok kişiyi rahatsız edebilir. Ama bu duruma bakarken, bazı gerçeklen de göz önün- de bulundurmak gerekır. Eğer siyasetçılerimiz dev- letı devlet gibi devlet halıne sokabilselerdi, bugün bırbirını ızleyen bildirilerle karşılaşmaz, bu gibi ko- nuları tartışmak zorunda kalmazdık. Dılerseniz iki basit örnekle açıklayalım durumu. Şu anda Almanya'da bulunan yan üşütük, yarı kurnaz Şevki Yılmaz oradan beri Türkiye Cum- huriyeti'nın temellerıni oymaya çalışıyor. Stutt- gart'ta Millı Görüş'e ait bir camide yaptığı, seçimi cıhada benzeten ve 18 Mart'tan sonra mahkeme kararlarının geçersiz kalacağını açıklayan konuş- ması, dünkü Mıllıyet'te yer aldı. Şevki Yılmaz bir kaçak. Şevki Yılmaz devletin gözü önünde. göz göre göre kaçtı. Dahası bu dev- let, aralarında Tansu Hanım'ın iktidardönemleri de bulunan, beş yıl boyunca, yargısıyla polisiyle Şev- ki Yılmaz'ı aradı, bulamadı. Bu beş yıl boyunca Şevki Yılmaz önce, Rize Belediye Başkanı, sonra da Rize Mılletvekiliydı. Devlet gibi devlet, böyle mi olur Tansu Hanım? Işte, 28 Şubat sürecı bundan doğdu, Batı Ça- lışma Grubu bu gıbı olaylar yüzünden kuruldu. Yanı, öyle olunca, böyle oldu ikinci örnegi, değerli dış politika yazan emekli Büyukelçi Şükrü Elekdağ ile bu hafta Kent TV'de- ki "AyıptırSöylemesi" programındaki söyleşimiz- de bulmak mümkün. Bu konuşmada, Sayın Bü- yükelçi, devletin 14 yıl seyirci kaldığı, Suriye'nin te- rör destekçisi tutumunu askerlerin sona erdirdiöı- ni açıklarken, bir gerçeği daha gözler önüne seri- yordu. Genelkurmay olast bir operasyonun sınır- ları, şümulü konusunda Hükümet'ten, siyasi tali- mat istiyor. ama Hükümet'ten çıt çıkmıyor. Yaa işte böyle, siyasilerimiz devletin içini boşal- tıyor, kendi erklerinde olan alanları kullanmıyorlar, o bıraktıklan boşluklar. çarnaçar başkalan tarafın- dan dolduruluyor. Olayın özeti bu. Tansu Hanım, eğer ikide bir bildiri yayımlanma- sından tedirginse, yakınmadan önce bu durumun nedenlerıne eğilsın. Neden ararken de fazla uzağa gıtmeye gerek yok. Aynaya baksın, en önemli nedenlerden biri- nı görecektir orada. Çiller'in eski kadrosu MEB çahşaıılan DYP'den aday ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - DSP Genel Başkanı Bülent Ecevftm kuracağı azınlık hüküme- tine destek veren DYP li- derı Tansu Çiller. "Milli Eğitim Bakannğı'ndaki mülhetçi - muhafazakâr kadrolan tırpanladığı" gerekçesiyle Hikmet U- luğbay'a çekınce koyar- ken bakanlık personelın- den seçımlere girmeye hazırlananlann büyük bö- lümü DYP'den milletve- kili adayı oluyor. Milli Eğıtim Bakanlı- ğı'ndakı DYP kadrolan- nın Uluğbay döneminde de etkın olduğu. mılletve- kili adaylanyla ortaya çıktı. Projeler koordınas- yon kurulu başkanı SaMh Çelik in Kırşehır DYP mılletvekılı adayı. bakan- lık diş doktoru Omer Kes- kin'in DYP Ankara Keçi- ören Belediyesi başkan adayı. bakanlık müşaviri Mustafa Canelinın DYP Isparta mılletvekilı adayı. eylül ayında emekli olan Ankara Çankaya llçe Mil- li Eğitim Müdürü Fuat Yahşfnın DYP Eskişe- hir'den mılletvekili adayı olacağı Öğrenildı. Yükseköğretım Genel Müdür Yardımcısı Adil Selçukun Iğdır DYP ve eskı din öğretimi genel müdürü Ahmet Gül'ün Zonguldak mılletvekili adayı olmayı düşündükJe- rinı yakın çevrelerine söylediklen kaydedıldi. Türkmenistan Eğitim Müşavin Cevat Çiçek'in ANAP Ankara millerve- kıli. Keçiören llçe Millı Eğitim Müdürü Yılmaz Kormaz'ın DTP Altındağ Belediyesi başkan adayı. dış ilişkıler genel rnüdür- lüğü Daire Başkanı Hü- seyin Karakuş'un DSP Malatya, Tunceli Milli Eğitim Müdürü AyşeGü- rocak'ın DSP Ankara'dan milletvekili adayı olacağı bildinldı. Hacettepe Üniversitesi Genel Sekreter Yardımcı- sı ve Sağlik Idaresi Yük- sek Okulu Öğretim Üye- si Dr. Ahmet Karagöz'ün, ANAP'tan Yenimahalle Belediyesi başkan adayı olacağı öğrenildi. Bakanlıktan genelge Milli Eğitim Bakanhğı Personel Genel Müdürlü- ğü tarafindan öncekı gün yayımlanan genelgede, 21. dönem milletvekili ve yerel ıdareler genel se- çımlerinde aday olacak personelin, pazartesi gü- nü mesai saati bitimme kadar istı fa etmesı istendi. Genelgede. istıfadilekçe- sine personelin görevli bulunduğu birim amirin- ce tarih ve sayı verilmesi gerektiğı vurgulanarak şöyle denıldi: "Başvunı- lann bakanlığa inrikal et- tiği tarihten itibaren en geç 10 gün içinde aynlma isteğinin kabul edildiğinin ilgililcre tebliğ edilmcsi ge- reğine dikkat edilecek." v ,1 i':..r''-~ı:i Tanrı'nın Posta Kutusu'nun önünde Hazidiler... Hazidiler, Musevi dinine bağnazca bağlı, kendini dine ada- mış Yahudiler. Kapkara gj\ süeri var. Kafalannda da kapka- ra birşapka ve oşapkanın aİtından kapkara saçlan bukle buk- le yanaklanna iniyor. Alabildiğine turucular. Çahşmıyor ve vergi ödemiyoriar. Bu yanianyla çalışkan İsrail haikının asa- laklan. HoşgörüJeri de yok. Yahudi dinine göre hiçbir iş ya- pılmaması gereken cumartesi günleri, yolda yürüyenlere bi- le sert sert bakarak u göz tacia" yapmaktan geri"kalmıyor- lar. Kudüs'te Ağlama Duvan'nın en sıla müşterileri de onlar. Ağlama Duvan'nda salt "ağlanmıyor". Duvann kovuklan- na kâğıt parçalan sıkısünlarak "Tann'ya mektup" da yoDa- nıyor. O yüzden Ağlama Duvan'nuı, itikadı zayıfYahudi ay- dınları arasuıda öteki adı Tann'nm Posta Kutusu. Biriken mektuplarla bütün duvar kovııklan dolunca. Kudüs başha- hamı, cuma akşamüstü mektupian toplayip Hazreti Da- vud'un mezanmn yanında toprağa gömüyor. İnanca göre toprağagömülü mekruplarburadan Tann'ya ulaşıyor. Aslın- da başhahanun >apüğı,posta kutusunu boşaltmaktan ibaret_. İsrail devletinin 50yılı ancakbulan tarihi, insanoğlunun doğayı dize getirişinin destanı gibi Çöldebiryurtyaratmak...s. israil değil. İsrail toprağı, hatta Israillilere sorarsanız ülkenin başkenti. Ama gene de israil değil. Kudüs. bir benzen olmayan ve belki hiç kimsenin olmayan ve herkesın olması gereken bir tarih buluşması. Şimdi sıra lsrail'i görmekte. Klara'nın tsraili'ni. (Bir parantez: Klara benim çocukluk arkadaşım. tlkokulda sıra arkadaşım. tlk aşkım. Yanbasd Rafet'ın Un ve Kantariye Mağazası'nın tezgâhtan; üstü başı, kuiaklannın içi, burnunun ucu her zaman unlu Yeşua amcamın kızı. 1949 yılının. yağmUf çiseleyen bir güzsabahı Yeşua amcamr, kansı ••••• Rachel teyzemi ve kızlan, ilk aşkım. ilkokul sıra arkadaşım Klara'yı, annemın yaptığı bir minık kutu kurabiye ile uğurladım. lri kara gözleriyle bana son kez baktı ve "tsrail'e gküyoruz" dedi. "Yurdumuza, öz yurdumuza...". Sonra da otobüs hareket etti. Israil'e vardığında bana tek ve son posta kartını attı. Benimkinden farksız çocuk el yazısıyla "Vürdumuzdayız" diye yazmıştı. Sonra da eklemışti: "Ama hiç, hiç ama hiç ağaç yok burda~" Klara'yı bir daha hiç görmedim. Şimdi sıra "ilk aşkımın öz yurdunu" görmekte.) Kudüs "ün merkez otobüs terminalinden on dakikada bir kalkan Telaviv otobüslerinden bırinde en ön koltuğa kuruldum. Koltuk arkadaşım, asker üniformalan içinde, ergenlik sivilcelerinin izi henüz silinmemış. kendinden büyük tüfeğini yanı sıra sürükleyen, iri kara gözlü ve alabildiğine alımlı bir lsrailli kız- asker. Kudüs'e doğusundan girmiştik; batısından çıktık. Kudüs'e çöl benzeri topraklan aşıp girmiştik. Kudüs'ten çıktık.. yeşilin içine daldık. Sağımız yumuşak tepeler. Tepeler çam ormanı. Solumuz geniş düzlükler. Düzlükler çam ormanı. Ama ormanın seyreldiği boşluklarda çöl toprağı hemen kendini gösteriyor. Bir başka dünyadayız. Ybluyla, yeşile kesmiş tepeleri ve ovasıyla, sanki aşina bir coğrafyadayım. Evet. 12 yıl sürmüş siyasal göçmenliğim sırasında ben "buralardan" çok geçtim. Bu yeşili, bu küçük yerleşme birimlerini, bu tek tük kır evlerini tanıyorum ben. Güney Almanya'dan ltalya'ya girerken böyle köyler görmedim miydi? Şu çatısı düzgün kırmızı kiremitli, tek katlı, bakımlı, penceresı çıçekli köylü evleri, Kuzey ltalya'nm doğu yakasmdaki evler değil mi? Ah, yanılmışım!.. Düzlüklerdeki çam ormanı bitti ve portakal bahçeleri başladı. Göz alabildiğine portakal bahçesi. Batı Avrupa'da portakal bahçesi ne arar. Neredeyiz peki? Taaa Bağdat'tan beri sürüp giden o umutsuz, o çorak çöl topraklanndaysak.. bu yeşil ne ola?.. Portakal bahçeleri yerlerini yer yer bağlara bıraktı. Bakımlı. düzgün, makineli tanma elverişli budanmış Ü2üm baglan uzanıyor yolboyu. Evet, evet!.. Bu başka bir dünya!.. Burası çöl toprağında yaratılmış bir cennet. Peki Klara, 1949'da. u _amahiç,hiç ama hiç, ağaç yok burda... r diye yazmamış mıydı? Bu iki günlük İsrail dizisi. yan turistik, başına buyruk, aylak. avara kasnak bir gezinti öyküsü değil. Olsa ne güzel olurdu. 2000 yıldır neredeyse el değmeden korunmuş, o güzelım Akdeniz lımanı Y'afa'yı uzun uzun anlatmak; reçine kokulu şarabın ve çıldırtıcı Akdeniz laciverdinin tadını. açık havada. hem de ince bir kazakla. hem de Aralık ayının 29'unda nasıl çıkardığımızı okuyucuyla bölüşmek ne de keyiflı olurdu. Ama gazeteci bir başka tadın peşınde. Çölü püskürten, çölü adım adım ve sabırla gerileten, doğayla giriştiği yanşi kazanan insanoğluna -övgüler düzmek istiyor. Zorlu, amansız bir doğayla'boğuşup önce •> © H JERUSALEM N. N' 13 I >».' I. \ ( ı İ N gaz odalannda. toplama kamplannda yok ettıği bu kavımden özür dilemek ıstercesıne Filistin'de bir Yahudi devleti kurulmasını kararlaştırdı. Yazık. Bir devleti ve TevTat'm vaat ettiğı topraklan hak etmiş bir kavmin yaratmak. Devlet dediğin ne? Eni sonu bir aygıt. Kurulduğunu ilan edersin, kurulmuş olur. Ama bir yurt kurmak? Yurt, yaşanan. yaşanabilen topraklar demek. Su demek; gölgesine uzanılacak ağaç demek; varsa kıyısında yüzülecek. ufiıklanna yelken basılacak deniz demek; ekilecek tarla, biçilecek ekin, toplanacak meyve, çalışılacak fabrika, bannılacak ev demek. Hemen hiçbiri yoktu. Bugünkü başkent Telaviv, Akdeniz'in kıyısında bir kasaba irisiydi. Güney mahallelerinin bittiğı yerden çöl başlardı. Güneyi çöîdü, kuzeyi, doğusu çöl. Fiüstin toprağında banş umutları yeşerten adam: İzak Rabin Kudüs'te bir İstanbul Yahudisi ile buluştuk. Bir "kurucu r ile. Çölü yeşertme savasının ön safinda sorumluluk üstien- miş bir Kuzguncuklu. Bir Yahudi aydını. Bir sosyal de- mokrat ve barışçı. Bağnaz bir Yahudi gencinin kurşunla- nna hedef olup yasamını yitiren İzak Rabin'i anlatü. Ra- bin'den, yıllarca dişe diş savaşoğı düşmanının, Yaser Ara- fat'uı eluii sıkabilen bir bilge olarak sözediyor.Ortadoğu 'da banşın egemenolması için gerekli vezorunlu adımı atmak- tan kaçınmayan cesur bir Yahudi önder olarak selamlıyor onu. Suikastın "banşı durdurduğunu" söylüyor. Eski Ku- düs'ü tümüyle gören bir tepedeki Kudüs Sinematek'inin Yahudi aydınlarla crvıl cıvil kahvesindeki sohbeti, "Kalk bir arkadaşı zrvaret edeceğiz*' diye kesiverdi. Kim olduğunu söylemedL "Ne anlatacak bize" sorusunu, "O hiç konuş- maz" diye \amtladL Araba. park benzeri. çok bakımlı bir alana girdi De\1et Mezarhğı burası. Ben Gurion'un, Gol- da Meirin mezarlanrun az ötesinde İzak Rabin yaoyor. Dosrum. fotoğraf makinemi aldı. Mezann önünde resmi- mi çekti. "Bir banş dostuydu. Türldye'dekilere onu anlat" dedi. Bu fotoğraf ve bu >azı, işte o borcun ödenmesidin.. yenilen; yenilgiden yılmayıp yeniden yanşa giren ve sonunda yenen lsrailoğullan'nı anlatmak istiyor. Biraz tarih israil devleti 1948'de kuruldu. Bu kupkuru, renksiz tatsız cümle. tarihi ancak 50 yıl geriye giden bir halkın değil, tarihin en eski halklanndan birinin, Musa kavminin 3000 yıllık öyküsünde bir büyük dönüm noktasmı anlatıyor. 2000 yıl önce yaşadıklan topraklardan kovulmuş ve tam üç bin yıl yeryüzünün yedi iklim dört bucağında "igreti ve yabancT yasamış bir acılı kavim. 2000 yıl boyunca vaat edilmiş topraklar"ın düşüyle yaşamış ve bu düş sayesinde ayakta kalabilmiş bir halk. Avrupa, 2. Dünya Savaşi'nda 6.5 milyonunu yakın tarihi kötü bir yalan üstüne kuruldu. Tarihi sömürgecilikle kirlenmiş Ingiliz ikiyüzlülüğü, 2. Dünya Savaşı'nın gerçek galibi ABD'nın duygusuz pragmatizmi, güçlü Yahudi lobisiyle birleşti. Slogan pek parlaktı doğrusu: - Vatansız halka, halksız topraklan verinL Slogan parlaktı. Ama yalandı. O topraklarda binlerce yıldır yaşayan yoksul Filıstin Araplaradım adım püskürtüldü ve boşalan topraklar üstünde 2000 yıl sonra ilk kez bir Yahudi devleti kuruldu: İsrail! 200 milyonluk ve amcaoğlu, yani akraba, yani kan hısımı ve fakat ölümüne düşman Arap ülkeleriyle çepeçevre kuşatılmış topraklar üstünde yeni bir devlet kurmak! Olmayanı yoktan var etmek. Daha da kestinne: Çölde bir yurt Nazi toplama kamplannda hayatta kalmayı başaranlar, Polonya'dan, Rusya'dan, Almanya'dan. Hollanda'dan, Belçilca'dan. Fransa'dan. Arjantin'den, Fas'tan, Cezayir'den, Bağdat'tan, Şam'dan. Beyrut'tan, Halep'ten, Mısır'dan, Amerika'dan, Selanik'ten. Mostar'dan, Saraybosna'dan, Baltık kıyılanndan, lstanbul'dan. tzmir'den. Ödemiş'ten (Klara, canımın içi, neredesin?), Tire'den, Milas"tan, Çanakkale'den, Kırklareh'nden kopup gelen Yahudiler çölde bir "yiırt" yaratmak için kollan sıvadılar. Çoğu yoksuldu. Yaşadıklan, dedelerinin, dedelerinin de dedelerinin yaşadıklan topraklan bırakıp gelebilecek kadar yoksul. Bilmedikleri, Tevrat'ta yüzlerce kez okuduklan, ama hiç tanımadıklan bir toprakta ve hiç de dost olmayan bir iklimde yeni bir yurt kurmak. olmayanı var kılmak... 1949'da çöl. Telaviv'in güney mahallelerinin bittiği yerden başlardı. Bugün Telaviv'in 117 kilometre daha güneyindeki Be'er Sheva'nın da 100 kilometre güneyine kadar gerilemiş. Çölün yerini portakal bahçeleri, en kurak iklime bile ayak uyduran inatçı Halep çamlan almış. Ölümcül Negev çölü yol vermiş, geçit vermiş, dahası yeni öncülere bannak vermiş. Ülkenin en kuzeyinde, Golan tepelerinin eteklerindeki Galilee Gölü'nden, en güneyde, Kızıldeniz'in en ucundaki Elat kentine kadar daracık bir şeritteri' ıbaret topraklar üstünde israil oğullan çağdaş bir yurt yaratmışlar. Son paragraflan okuyan kimileri "Shonistierin propagandasuıa kapıhnış >a da kendisi Sh-onizm propagandası yapan" bir gazetecıden söz edecekler. Kulak asmayın. Bir başka soylu halkın, Filistınli Araplann haklı davasına sonuna kadar omuzdaş olalım. Ama bu bizi. yeryüzünün dört köşesinden kopup gelmiş. 2000 yıldır bir "yurf özİemiyle yanıp tutuşmuş bir kavmin. çölde yarattığı cennete övgü düzmekten alıkoymasm. Irkçılıktan en çok acı çekmiş bir halkta bugün ırkçı duygulann kabarması, zorbalığın pençesinde kıvranmış bir halkın (Yahudiler), bir başka halka (Filistın Araplan) zorbaca davranması >ürekler acısıdır. Doğru. ABD tarafindan, Ortadoğu petrollerine bekçilik yapması karşılığı olabildiğince desteklenmesi kuşku ve güvensizlik kaynağıdır. Doğru. Filistınli Araplann üç bin yıllık topraklanna zorla el koyması, Araplan o topraklardan sürüp çıkarması utanç vencidir. Doğru. Ama çölde bir "yurt" yaratmak tutkusuyla, doğayla kapışan ve doğayı yenen insanoğlu da övülesidir. Bu da doğru. Yeryüzünde hiçbir halk, salt kötülerden ya da lyilerden; salt budalalardan ya da akıllılardan; salt millıyetçı gericilerden ya da böylesi ilkel yargılan aşmış çağdaş insanlardan oluşmuyor. israil de öyle. Akıllı ve ahmak, çalışkan ve tembel. milliyetçi ve enternasyonalist. aşın dinci ve ilerici, ırkçı ve kozmopolit, zorba ve aydın, savaşçı ve banşçı Yahudiler. orada. o topraklarda yaşıyorlar. Insandan umut kesilmeyecekse eğer, merkezinde Kudüs'ün yer aldığı o topraklarda da amcaoğullannın bir gün banş içinde, yan yana ve omuz omuza doğayı daha da geriletecekleri, kalan son çöl kınntılannı el ele yeşertecekleri güne de inanacağız. Bu yazı karamsar başlayıp iyimser bitiyor. Hamhalatça bir iyimserlik değil bu. Bu. yoksulluğun, ilkelliğin kol gezdiği Ortadoğu'da çağdaş bir ülke, özenilesi bir yurt yaratmış Yahudilerin aşıladığı bir iyimserlik. israil'in iki yüzü var. Cennet ve cehennem gibi tâban tabana zıt iki yüzü. Görünen o ki ılerleyen. genişleyen. pekişen cennet. Çölü püskürterek üretılmiş bir cennet... Yarın: Bir kurucu ile dobrâ dobra...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle