Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 OCAK 1999 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
İHD'den
Darüfaceze'ye
ziyanet
• İstanbul Haber Servisi -
İnsan Haklan Derneği
(IHD) tstanbul Şubesi üvesı
bir grup, dün Darülaceze'de
kalan yaşlılan ziyaret ederek
bayramlannı kutladı. İHD
tstanbul Şube Başkanı Eren
Keskın burada yaptığı
açıklamada, burada kalan
yaşlı v e bakıma muhtaç
insanlara sahıp çıkılması
gerektiğinı söyledı.
EDU-İcpa Komitesi
toptantısı
• tstanbul Haber Servisi -
Avrupa Demokratik
Birliği'ne (EDU) üye siyasi
parti temsilcılerinın katıldığı
Edu-lcra Komitesi
toplantısı. Conrad Otel'de
başladı. 25 Avmpa
ülkesinden 28 siyasi merkez
sağ parti ile 6 Avrupa
kuruluşunun katıldığı
toplantıda, siyasi gelişmeler,
Avrupa'daki yeni sol
ikiıdarlann durumu,
uygulamalan ve bunlara
karşı geliştiriiecek EDU
politikalan ile birliğin yan
kuruluş çalışraalannın ele
alınacağı belirtıldı.
Ankara'da
deprem
• ANKARA(AA)-
Başkent önceki gün sabaha
doğru hafif şiddette bır
depremle sarsıldı. Boğaziçi
Üniversitesı Deprem
Araştırma Merkezı Kandilli
Rasathanesı yetkililerinden
alman bılgıye göre. saat
O3.25'te merkez üssü
Ankara olan hafıf şiddette
bir deprem meydana geldi.
Aletsel büyüklüğü 3.7
olarak ölçülen sarsıntıda,
ölen ya da yaralanan
olmazken. herhangi bir
maddı hasar da bıldırilmedi.
Stres kazaya
neden oluyor
• ANKARA (ANKA)-
Hak-lş'm 'İşçi Sağlığı ve iş
Güvenlığf adlı raporunda.
iş kazalanna en çok stres,
dalgınlık gibi çeşitli ruhsal
bozukluklann neden olduğu
bıldinldı. Raporda şu
bılgilere yer verildi: "İşe
tfâjladjktan şgnra 1 saat... ^_
ıçinde meydana gelen
kazalann oranı yüzde
40.5'tm Bu da işe uyum
sağlamadan ve dikkat
yoğunlaştırmadan çalışm^ya
başlanmastnın tehlikesinı
göstermektedir. İş kazalan
ve meslek hastalıklannın
yüzde 3.4'ü sakathkla
sonuçlanmaktadır. Vakalann
yüzde 70.7"sı 14-35 yaş
grubunda meydana
gelmektedir."
BoluDağı
çilesine son
• BOLU (AA) - Ankara-
İstanbul arasında
sürücülenn korkulu rüyası
olan Bolu Dağı'nda.
bölünmüş yol yapım
çahşmalannın
tamamlanması ile zaman
zaman bır saate yaktn süren
dağ geçişi 15 dakıkaya ındi.
Karayollan 4. Bölge
Müdürlüğü yetkililennden
alınan bılgıye göre Bolu
Dağı'nda 4 >ıl süren
çalışmalar sonunda 10 metre
genişliğindeki mevcut yol
17 metre 80 santımetreye
çıkanldı. Bolu Dağı'nın 18
bin 250 metrelik bölümüne
7 tane kavşak yapılırken
yolun her ikı tarafına 30"ar
metre aralıklarla 640 adet
sis lambası yerleştirildi.
Yasadışı örgüt
operasyonları
• İstanbul Haber Servisi -
İstanbul'da düzenlenen
operasyonlar sonucu
yakalanan ve yasadışı
örgütlere üye olduklan
gerekçesiyle yakalanan Baki
Alparslan ile Nazmi Gür,
tutuklanarak cezaev ine
gönderildi. Bu arada yasadışı
TKP/ML-TİKKO örgütü
adına Fatih Karagümrük
Karakolu'na bombalı saldın
girişiminde bulunurken
yakalanan Nurhak Talay da
tutuklanarak cezaevine
konuldu.
BİG, CHP'den
ayrıldıI İstanbul Haber Servisi -
Temmuz 1998 tarihinden
beri CHP'ye siyasi iletişim
hizmeti veren Boğaziçi
iletişim Grubu, seçim
kampanyasının yönetimine
ilişkin oluşturulan modeli
benimsemeyerek CHP ile
ilışkisını sona erdirdı.
Grubun başkanı Erol
Özkoray. siyasi
çürümüşlükten sağ partilen
sorumlu tutarak bundan
böyle sağ partilenn de siyasi
iletişimini yapmayacaklannı
söyledi.
Çarpık yapılaşma, aşın göç, işsizlik ve kültürler arası çatışma yaşamı olumsuz etkiliyor
Büytik kenderin dramıİSTANBUL (ANKA) - Göçün, kaçak ve
plansız yapılaşmanın önlenememesi duru-
munda İstanbul'un on yıl sonra büyük bir
köy haline geleceği belirtildi.
Şehir Plancılan Odası İstanbul Şube
Başkanı Ahmet Turgut, büyük kentlerin
planlanması açısından göçün büyük bir so-
run olduğunu söyledı. Turgut, devletin ül-
ke çapında nüfusun dengeli dağılabileceği
önlemien ortaya koyamadığına dikkat çe-
kerek bunun sıkıntısını büyük şehirlenn
çektiğını belirtti.
Göç eden ınsanlartn yılda 500 binının
lstanbul'a geldiğıni bildiren Turgut, gelen
insanlar ıçin İstanbul'da bannacak konut-
• Şehir Plancılan Odası îstanbul Şube Başkanı Ahmet Turgut.
lstanbul*da kaçak yapılaşmanın engellenemez duruma geldiğini
belirterek plansız kentleşmenin sürmesi durumunda kentin 10 yıl
sonra büyük bir köy haline geleceğini söyledi.
çoğunluğunun kamu arazileri üzerine ya-
pıldığını söyledi. Ahmet Turgut. kamu ar-
salannı arazı mafyalannın parselledığini.
gelenlere tahsis ettiğini ve Istanbul'da Ha-
zıne ve orman alanlannın talan edıldiğıni
belirtti. Turgut şöyle konuşür "ÖnceBkle
devletin, Türkiye'de artan nüfusu istihdam
için iş alanlannı varatması lazım. Ve bu iş
alanlannı da ülke çapına dengeli va> ması la-
zım. Bu yaymayı yaparken ülkenin tanm
lann olmamasmdan şıkâyetçi oldu. Turgut,
"En önemli sonın konut sorunu olarak or-
taya çıknor. Verel vönetim ve merkezi hü-
kümetin konuyla ilgili birimkri arsa ve ko-
nut üretimindeyetersizkahvor. İnsanlar da
başka türlü yöntemlerle konut sorununu
çözmeyeçalışrvorlar'' diye konuştu. Turgut.
önlem alınamadığı için 2 milyon yapı sto-
kunun yüzde 65'ini kaçak yapılann oluş-
turduğunu ifade ederek, bu yapılann büyuk
Türkiye'nin en büyük alanı yüJardır insanlardan kopankb. Sonunsuz yerel yönetim anlayışt, alanı şantiyeye çevirdi.
TarihiKonak Alanı'nı tükettiler
OZANYAYMAN
tZMİR-lzmifin tarihi> le özdeş Konak
Alanı yıilardır kullanılamıyor. Türki-
ye'nin en büyük alanı olmasına karşın
yaklaşık 10 yıldır şantiye göriinümünde-
ki alanda yerel yöneticilerin keyfi ve du-
yarsız tavn sürüyor. Hukuki engellere kar-
şın uygulanmaya çalışılan projelerde di-
reülmesi sonucu. Konak Alanı'yla tzmir-
liler arasındaki bağ kopmak üzere.
Uyguladığı politikaiarSakenti talan ala-
nına çeviren tznrm Büyükşehır Beledıye
~"~Başkani Buffian"Ö3atura'nın, Koriak
Alanı'nın bugünkü noktaya gelmesınde
• de büyük 'eıneği' bulunuyor. Metro çaltş-
malarmm uzaması, yıkım karan çıkması-
na rağmen işletilen Maksim Gazinosu,
mahkeme karanyla durdurulan viyadük-
ler, yurttaşlarca Özfatura'nın kente karşı
işlediğı suçlar arasında gösteriliyor.
Şehir Plancılan Odası tzmir Şubesi
Başkanı Tüncay Karacorlu, metropoller-
de yaşayanlann kent alanlanyla gurur
duyduklannı, bu mekânlann prestij nok-
talan olduğunu söyledı. Tuncay Karaçor-
lu, kentin açık alanlannın ortak paylaşım
yerleri olduğunu da belirterek. "Bu önem-
li işlevinden ötürü büyük alanlar hiçbir
zaman kullanıma kapanlmamalıdır. Oy-
sa Konak Alanı'nın büyük bir kısmı
199O'lı v ıllardan itibarvn çesjüi gerekçeler-
le kapalı bulunuvor. Bövleyerlerde uygu-
lanacak projeter için kenth'nin kablacağı
referandumlara gidilmelidir. Çünkü söz
konusu ycrk'r ortak değerierdir*
1
dedi.
Konak Alanı'nın bugünkü durumuyla
ilgili olarak Mimarlar Odası lzmir Şube-
si'nin hazırladığı raporda, alanın 1950'li
yıllardan itibaren tahrip edilmeye başlan-
dığı vurgulandı.
Mimarlar Odası tzmir Şubesi Genel
Sekreten Hasan Topal da uygulanan yan-
lış projelerle Konak Meydanı'nın Izmir-
lilerden kopanldığını belirterek, "Kent
alanları insanlann soluk alacagı yeıier
olarak bilinir. Oysa bırakın soluk aİtnayı,
hukuka avkın olarak uygulanan ve bir
türlü sonuçlandırümayan projeler nede-
niyle Konak Mejdanı gezüemeyecek bir
hal aldı" dedi. Hasan Topal, asıl görevi
kent kültürünü korumak olan yönetici-
lerin, kentin tarihini ve geleceğini yok et-
tiklerini de vurguladı.
topraklannın, turizm değerlerinin ortadan
kalkmasına engel olmak; deniz, göl ve bü-
yük nehirlerin sanayileşmeyk kirlenmesini
engellemesi gerekir."
Turgut, bunun yapılması halınde İstan-
bul'un her yıl artan nüfusunun engellene-
bileceği görüşünde olduğunu dile getirdi.
Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi
Dekanı Sosyolog Prof. Dr. ÜnsalOskayda,
tanh boyunca kent ve kırsal kesimde yaşa-
yanlann maddi olanaklan. kültürleri. dün-
yaya bakışlan, buna benzerbirçok özellik-
lennin birbirleriyle farklılık gösterdiğini
kaydettı. Sanayileşme. ticaretın gelişmesi,
bunlara bağlı olarak kentlerdeki yeni iş im-
kânlannın artışının kırsal kesımden her yıl
belli sayıda insanı çektiğine dikkat çeken
Oskay." Kentleronlara yeni bir hayat sunar-
ken bu Ud olgu arasında dengesiztik ortaya
çıktığuıda kenderin hayaü altüstolmaya baş-
lamışür" dedi. Oskay, kentlenn düzenli bir
gelir sağlayacak istihdam imkânı sunama-
dığı için göç eden yeni nüfus karşısında şaş-
kınlığa sürüklendiğini söyledi. Oskay, şöy-
le konuştu: "Kennerde bu işsiz-güçsüz in-
sanlar, dönüp bannabilecekleri kırsal ha\ at
kalmadığı için, kenderde farklı alt kültürler
oluşturarak vaşamanın yoUannı aramaya
başlamıştır. Arsa mafvasından tinerci ço-
cuklara kadar bu veni insanlar, veni toplum-
sal kesimler bu sürecin 'sorunlu' ürünleri-
dirier. Dolav ısıyla tinerci çocuklarla otopark
mafvasıv la >a da senet mafv ası\ la içinde ya-
şadığımız düzenin tertemiz ortamlan ara-
sında bik1
inanılmayacak kadar yakın bağ-
lannlar vardır"
Oskay, gelir dağılımı adaletsızliği varsa,
çok sayıda insan işsizse. iyi tiyatrolara top-
lumun büyük kesimi gidemıyor ve buna
karşı evlerinde, düzeyi her gün daha düşen
televizyon programlan izlıyorlar ise. haya-
tın bu olumsuz yöne doğru seyretmesinin
kaçınılmaz olduğuna dikkat çektı.
'Altyapı yok'
Prof. Dr. Özcan Köknel ise hızh nüfus ar-
tışıyla bırlikte enflasvon ve büyük kentlere
olan göçlerin yaşamın her alanını olumsuz
etkilediğini söyledi. Köknel."İstanbul, nü-
fiısunun 500 binlerden 12mihonaulaşağıve
dışandan tanı 10 mihon kişinin geldiğj bir
kent İstanbuPda insanlann en basit gerek-
sinimlerini karşıla>acak altyapı yok" dedi.
K.öknel, kendı memleketlennde ellerinden
gelen meslekle yaşamlannı iyi kötü sağla-
yabilenlerin, bunu, göç ettikleri büyük şe-
hırierde yapamadıklannı, süreklı gücünü
kuvvetini şiddete dayandırarak yaşama mü-
cadelesi verdıklennı anlatn. Köknel. göç
eden insanlann kentin değer yargılan ve
burada yaşayan insanlann kültürleri ile ken-
di kültürleri arasında uvTJşmazlıklarçıktığı-
nı belirterek, bunun da kişilık bozukluğuna
neden olduğunu söyledı.
Doç. Dr. Serdar Değirmencioğlu: Türkiye'de ABD'deki gibi gettolar oluşuyor
'Acımasızlık gelir uçurumunun sonucu'
EBRU TOKTAR
.\NK\RA - Namus ve kan da-
vasının yerinı alan vahşi cinayet
ve cinnetler, psikologlarca 'gelir
uçurumunun uzanbsı' olarak de-
ğerlendırildı. Türk Psıkologlar
Dernegi Yönetim Kunılu üyesi,
ODTÜ Öğretım Üyesi Doç. Dr.
Serdar Değirmencioğlu. Türki-
ye'de 1980 sonrasında gelir dağı-
lımının ve kültürel farklılıklann
keskinleşmesı sonucunda kent
merkezlennde, ABD'dekine ben-
zeyen 'getto'lann oluştuğuna dik-
kat çektı. Değirmencioğlu. göçler
sonucu aynşan toplumun gelir
uçurumunu daha yoğun yaşadığı-
nı vıırgulayarak "Lçurumlarsert-
leşiyor. \z para ile yaşamak zo-
runda kalan insanlar. suçlannı en
sert biçimde boşaltmak istiyor.
Türkiye'de mafyanın gelişimi de
buna denk düşüyor" dedi.
Türk Psikologlar Derneği Yö-
netim Kurulu üyesi. ODTU Psi-
koloji Öğretim Üyesi Doç. Dr.
Serdar Değirmencioğlu. artan ge-
lir uçurumunun. "kendi yasalan-
Acımasız cinayetler:
1997'de, Denizli'de bır kadının bacağı ve
gövdesi çöp bidonlannda buiundu. Cinayet
aydınlatılamadı. Geçen yıl, Manisa'daki bır
barda konsomatris otarak çalışan Sevp Sönmez,
kocası tarafından soba borusuyla dövülerek
öldürüldü, ekmek bıçaği ile 6 parçaya
bölündükten sonra Izmir-Ankara treninde
bavula konuldu. Kocası, cınayeti namus için
işlediğini söyledi. 1998'deanaokuluöğretmeni
Serpil Yeşilyurt'a tinerci çocuklar tarafından
önce tecavüz edildi, daha sonra 100 yerinden
bıçaklanarak öldürüldü. 8 yaşındaki Hüseyin
Akbaş'ın cesedi boş bir arazide 17 yerinden
bıçakJanmış ve başı taşla ezilmiş halde buiundu.
Cinayetin, 100 bin lira için işlendiği ortaya çıktt,.
Bu ay, Haymana'daki okul müdürü Birsel
Kirded. evinde 23 yerinden bıçaklanmış halde
buiundu. Kan'lin, Kirdeci'nin tüm ziynetini
çaldığı belirlendi. Son dönemde cinayetlerdeki
'ştddctin yoğunluğu' artarken katillenn
soğukkanlı davTanışlan da dikkat çekiyor. Üç
gazetemn üçüncü sayfalanndan başlıklar: 'İçld
masasuıda infaz'. 'Kardesterin korkunç sonu".
'Avukat kocayı çıidırtan istfk' 'İntihar saigınT,
"A\ukat cinneti'. 'Dayak atan kocasını vurdu',
'Annesine kızdı. intihar etti". 'Terk editen genç
öiümkustu'. 'Kardeşlerin sır ölümü'. "AMaDİan
eşin öfkesi
1
. 'liseii gençjer birbirine girtü', 'Etek
kavgas cinayeüe bitti."
nı oluşturan' alt kültür yarattığı-
na dikkat çekti. Değirmencioğlu.
"Bir yanda üniversiteye BMVV' ile
giden öğrencDer, diğer yandan va-
roşlarda kitap parası bulamayan
çocuklar... Bu da sosyal gerilimi
tırmandırdr dedi. Türkiye'de
'gettolaşma süreci' oluştuğunu
söyleyen Değirmencioğlu, "'Böy-
lece kendi içine kapanık, genel ge-
çer kültürden kopan, patlamaya
hazır bomba gibiduran alt kültür-
leroluştu" diye konuştu.
Değınnencioğlu. etnık, sosyal
ve kültürel farklılıklann da arttı-
ğına dikkat çekerek "Acımasızci-
nayetier, kan'lin genel-geçer kül-
türden farklılaşmasının snnucu.
Sistem dışında kalanlar. gerilimi-
ni en voğun şekilde boşaltmak is-
tiyor. Bunu v aparken asla rasyonel
olama/*" dedi
Gelir uçurumundaki keskinleş-
menin. az para ile yaşamak zo-
runda kalan kıtleleri suça yönelt-
tiğine değınen Değirmencioğlu
şöyle konuştu:
"Acımasız cinayetler, kültürle-
rin bomojen olduğu yerde değiL
farklılaşmamn en yoğun olduğu
verlerde gerçekleşiyor. Düzenli ge-
lirleri olma> an insanlar en uç nok-
talara kadar gidebiliyor. Uyuştu-
nıcu,tineronlariçin bir çıkış nok-
tasına dönüşüyor. Son dönemde
tinerci çocuklann işlediği cinavet-
ler aıiıyor. Çünkü cinayet, bilinç
kaybedilen noktada çok kolay iş-
lenir. L'yuştunıcu tüm engelleri
kaktmyor ve içinizdeki kurallan
da kolayca çiğnetebiliyor. Böylece
bir uyuştunıcu-sokak kültürü
oluşuyor, şiddet bir yaşam biçüni-
ne dönüşüyor ve onun yarattığı
suç alanlan oluşuyor. Şiddeti gelir
kaynağına dönüştüren sektör, ya-
ni mafya da aynı sorunla ilgili.
Mafv a, ükanan sistemde kabul gö-
ren yaşam biçimine dönüşüyor.'"
Değınnencioğlu. çözüm için
dev letin sosyal politikalannı göz-
den geçirerek göçü durdurması,
gelir dağılımını dengelemesi. eği-
tim sisteminde firsat eşıtlığinı ya-
şama geçırmesi ve medyanın lüks
yaşamı en albenili biçimde sun-
maktan vazgeçmesi gerektiğini
kaydettı. "Marjinallikkurumsal-
laşırsa şiddet devam eder" dıyen
Değirmencıoğlu, gecekondulaş-
ma sürecinin mutlaka önlenmesı
gerektiğini vurguladı.
Alman vatandaşlığma geçecek milyonlarca Müslümanın durumu kaygı yaratıyor
Almanya^da radikal Islam tarbşması
Çeviri Servisi -,\nayasasında din özgürlüğü sa-
vunulan Almanya'da, çifte v atandaşlık yasası yü-
rürlüğe gırdikten sonra Alman vatandaşı olacak
milyonlarca Müslümanın dinı taleplennin nasıl
karşılanacağı tartışmaya yol açtı. Focus dergisin-
de yav ımlanan 'Alman okullannda Allah' başlık-
lı habere göre. tartışmalann kökeninde, Alman
halkınm Müslüman köktendincilerin gelecekte-
ki tutumlanna ilişkin kaygılar var.
Birkaç yıl öncesine kadar Mılli Görüş Teşkı-
latı yönetiminde yer alan ve halen İslam Konse-
yi Başkanı olarak görev yapan Hasan Özdo-
ğan'ın. 1998 Noel'ınde "Farklı farklı şekillerde
de olsa, dünyaya banşı getirmek için av nı yaratı-
cıyajöneliyoruz" şeklindeki hoşgörü mesajı. Al-
man kamuoyunca "inanılır olmaktan uzak" ola-
rak değerlendırildı. Aynca Millı Göriiş Teşkila-
tı'nın. kendi ifadesine göre 300 bin üyeli tslam
Konseyı üzerinde büyük ölçüde etkisinın bulun-
ması da halkı tedırgin ediyor. Türkiye Araştırma-
lan Başkanı FarukŞen'ın. şenatçı örgütlerle il-
gılı. "Aydınlanmanın insan haklan ve din özgür-
lüğü gibi umuıiannı kullanarakdini-siyasi hedef-
lerine varmaya çalışnoriar" şeklindeki yorumu
da dikkat çekiyor. Haberde. deviet ve kihsenın
Almanyadaki, tslam topluluğuna. minarelerden
ezan okunması ve okullarda İslam dıni dersi oku-
tulması gıbı haklan vermeye hazır olduğu belir-
tiliyor. CDU CSL'nun geçen hafta ıçinde açık-
ladığı ve içinde "okullarda Müslüman çocuklar
için sorumlulukla düzenlenmiş bir din dersi baş-
lânlmasınuı hoşgörüyügüçlendireceği'' ıfade edı-
len uyum programı bağlamında partilenn de en
azmdan dm derslen konusunda fikir birliği için-
de hareket edecekleri umuluyor.
Bunun önkoşulu olarak ise Alman anayasal
düzenıne aykın olmayan ve en üst otorite olarak
hukuk devletinın benimsetildiğı ıçeriğe sahıp bır
din dersi programı oluşturulması ıstenıyor. Bir-
çok eyalette bugüne kadar Türkiye'den Mıllı Eğı-
tim Bakanlığı ile yapılan anlaşma çerçevesinde
getirtilen Türkçe ve din dersi öğretmenleri tara-
fından eğıtılen çocuklann Alman vatandaşlığı-
na geçişlerinden sonra. bu uygulamaya son ve-
rilerek. eğitımde yabancı bir devletin etkısinin
önleneceği belirtiliyor.
CUMARTESİ
YAZILARI
ATAOL BEHRAMOĞLU
Puşkin'den "Kuran'a
Öykünmeler"...
Büyük Rus şairi Aleksandr Sergeyeviç Puş-
kin 1799 yılı Mayıs (bugünkü takvimle haziran)
ayında Moskova'da doğdu. Demek ki 200. do-
ğum yılındayız. Sovyet Edebiyat Ansiklopedi-
si'nde Puşkin şu sözlerie tanımlanıyor: "Rus ede-
biyat dilinin yaratıcısı ve yeni Rus edebiyatının
kurucusu." Puşkin'in sadece 38 yıl süren birya-
şamda şiirlerie, öykü ve roman türündeki ürün-
lerle başardıkları gerçekten de çok az şair ve ya-
zann başarısıyla karşılaştınlabilır. 197O'lı yılların
başlannda Rusya'da uluslararası bir Puşkin top-
lantısına katılmıştım. Petersburg'daki (o zaman-
ki adıyla Leningrad'daki) evini, Svyatogor Ma-
nastın'nın avlusundaki mezarını ziyaret etmiştik.
Ölümsüz şairlerinin 200. doğum yılını, ülkede ya-
şanan güçlükler ne olursa olsun, Rusların daha
da büyük ölçekte kutlayacaklarını tahmin ederim.
Başta "Yüzbaşının Kızı" olmak üzere öykü ve
roman alanında ürünleri Hasan Ali Ediz ve baş-
kaca çevirmenlerce dilimize çok yıllar önceden
kazandınlmıştı. Bu alandaki (kimileri çevrilme-
miş) yapıtlannın tümünü ben de 196O'lı yıllann
sonlanna doğru çevirip iki ciltte yayımlamıştım...
Bu kitaplar birçok kez çeşitli yayınevlerinde ye-
ni basımlar yaptı. "Yüzbaşının Kızı" Cumhuriyet
klasikleri arasında da yer aldı. Şiirlerinden bir
seçmeler yapıp yayımlayabilmem için ise birçok
nedenle, öykü ve roman çevirilerinın üzerinden
yaklaşık otuz yıl geçmesi gerekti. Sonunda böy-
le bir çalışmayı da gerçekleştirip yayımlayabil-
dim: ("Insanüstü Bır Anıt Diktim Kendime",
Adam Yayınevi, 1996).
1999 yılında, sadece Rusya'da değil bütün
dünyada, bu arada ülkemizde de bu büyük şair
üstüne toplantılar yapılacak, kitaplar, yazılar ya-
yımlanacaktır. Mayıs ya da haziran ayında kültür
sayfamızın bır gününü Puşkin'e ayırmalıyız. O
günlerde, bu köşede bir başka yazıyla onu bir kez
daha anmak isterim. Fakat, şimdiden, sözünü
ettiğim şiir kitabına, özellikle de bu kitapta yer
alan "Kuran'a Öykünmeler" başlıklı şıir dızisine
değinerek Puşkin'i selamlamak istedim... Geçen
ramazan ayı ve sonrasındaki kutsal bayram ben-
de bu isteği uyandırdı...
• • •
9 şiirden oluşan "Kuran'a öykünmeler" 1824
yılının, Puşkin'in 25 yaşının ürünleri... Genç şair,
lirik şiirlerıyle ve ilk "Poema "lanyla ününü yaygın-
laştırmaya başlamış, "Yevgeni Onegin" vb. bü-
yük gerçekçi yapıtlarına da çalışmaya koyulmuş-
tur... Devrimci şıirleri ve davranışları nedeniyle
çarlıkyönetımince Petersburg'dan uzaklaştırılan
genç Rus şairınin üstelik farklı bir dinin kitabın-
dan etkilenerek şiirler yazması çok ilginç. Bu şi-
irlere düştüğü dipnotlarda Puşkin, Kuran'ı "bili-
nen eski masal" diye niteleyen "kâfir"\ehn kuş-
kusuz ki haklı olduğunu. fakat bu kitapta çok
güçlü ve şiirsel bir tarzda dile getirilmiş birçok ah-
laki gerçek bulunduğunu söylüyor... "Kötü birfi-
zikçi, buna karşılık ne gözüpek bir şiir!" diye bir
dipnot düştüğü 5. şiir, Kuran dili ve söyleminin
gerçekten de başanyla modern şiire dönüştürül-
mesidir: "Yer devinimsiz-gök kubbeleri I Tannm,
sımsıkı duruyor sayende I Ve sular ezmiyor bizi
I Boşanıp yere. I Evrende güneşi tutuşturdun I
Göğü ve yen aydınlatsın diye, / Kandil yağıyla
doymuş keten I Nasıl paharsa lamba khstalinde.
I Tann'ya yakarın, güçlüdür o, I Yönetir rüzgân;
kavurucu günde I Göğe gönderir bulutlan; I
Ağaç gölgesi verir yere. IO memametlidir: Işık-
lı Kuran 'ı/Açtı peygamberi Muhammed 'e I Aka-
lım bizler de aydınlığa doğru, I Ve kalksın göz-
lerden perde. I Ve her şey akacak önünde Tan-
n'nın I Korkuyla allak bullak; I Ve yok olacak gü-
nahkârlar, I Ateş ve külle kaplanarak..."
Müslüman ya da Müslüman olmayan şairleri-
miz, Aleksandr Puşkin'in dilimize ilk kez çevrilen
şiirierini bu çevırilerden ya da başka bir dilden
okudular mı, 175 yıl önce 25 yaşında bir Rus şa-
irinin "Kuran'a öykünmeler" başlığı altında şiir-
ler yazabilmesindekı genış ufukluluk, araştırıcı
zekâ ve gözüpeklik üzerinde düşündüler mi bil-
mem... Müslümanlık yanşında en ön saftaki po-
litikacılarımızın acaba kaç tanesi, bırakınız bu şı-
irleri, Puşkin'den tek satır okumuştur, ya da böy-
le bir şairin adını duymuştur? Hümanizmin, ay-
dınlanmacı düşüncenin, gerçekçiliğin büyük bir
şairini doğumunun 200. yılında paradan başka
hiçbir şeyin değerli sayılmaz olduğu bir dünya-
da saygıyla anarken, bu yazıyı "Kuran'a Öykün-
meler"\n dördüncü şiiriyle bitiriyorum: "Seninle,
birzamanlar, eyherşeyiyaratan, I Yanşa yelten-
mişti bir kudretli, I Çıldırmış gibiydi gunırdan; I
Fakat sen nasıl da bildirmiştin ona haddini. I De-
din: Dünyaya yaşam armağan ediyorum. I Ve
onu ölümle cezalandınyorum. I Ben her şeye
kadirim. I Dedi o, ben de yaşam armağan edi-
yorum. I Ben de ölümle cezalandınyorum. I Ey
Tann, seninle eşitim. I Fakat senin gazabın ko-
nuşunca I Günahın böbüıienişi sustu: I Güneşi
yukan kaldınyorum doğuda; I Sen de batıda kal-
dıronu!"
28 Aralık Pazartesi akşamı gazetemizdeki yıl-
başı toplantısı Ergun Balcı'y/a son karşılaşma-
mız oldu. Beni uzaktan görünce uzun boyuyla
kalabalığın arasından geçip yanıma geldi; yü-
zünde sanki bu dünyadan olmayan sımsıcak, iç-
ten bir gülümseyişle, bir demet çiçek sunar gi-
bi, Cumhuriyet klasikleri arasında yayımlanan
Rusça çevinlerimin dilinden sevgiyle söz etti.
Onu hep bu güzelgülümseyişi, yaşamdan aynlıp
gitmeden önce sunduğu bu çiçeklehe anım-
sayacağım...
Almanlar, özellikle köktendincilerin gelecekteki tunımlanndan endişe ediyor.
Efiitimci yazar
BEKİR SEMERCİ
(1921-22.01.1999)
vefat etmiştir.
T ü m dost, akraba ve
sevenlerine duyurulur.
AİLESİ
Not: Kocosinan Merkez Camiı nde bugün hhnacak
ogle namazını miıteakıp cenazesı Kanarya
Mezarhgı nda toprağa verılecektır