28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 OCAK 1999 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Ertuğrul Ateş'in resimleri adlannı efsanelerden, söylencelerden, rüyalardan alıyor 4 Sanatçı kendi içine dönmeir ESRA ALİÇAVUŞOĞLU Yaşamını ve çalışmalarını Amerika'da sürdüren ressam Er- tuğrul Ateş'in resimleri adlan- nı efsanelerden, söylencelerden, rüyalardan alıyor. Bu resimler, bizleri sanatçının hayal dünya- sında uzun bir yolculuğa çıkan- yor. Bu yolculukta, kadınlar ve elbette Ateş'in yaşamınm önem- li bir bölümünü geçirdıgi Çuku- rova'nın bereketli kültürü var. "Ülkemi asla ıskalamadım" diyen Ateş, onu yaratan her de- ğere saygı duyduğunu ve sahip çıktığını vurguluyor. Ateş'ın sa- vundugu en önemli şeylerin ba- şında ise yerel kültürle evrense- le ulaşmak geliyor. 'Ideallerim büyfiktfi' Ertuğrul Ateş'in resimleri 30 Ocak'a dek Atatürk Kültür Mer- kezi Sergi Salonu'nda izleyicı- lere sunuluyor. Adana'da doğan, Ankara Gazı Üniversıtesi Re- sim Bölümü'nden mezun olduk- tan sonra aynı yıl lngiltere'ye giderek Londra'da eğitimini sür- düren Ateş, 1987'den bu yana Nev\ York'ta yaşıyor. Amerı- ka'ya gidişi çok bilinçli bir ter- cih: Resim yapmak... Ateş, o günün koşullannda Türkiye'de fazla bir şey yapıla- mayacagını düşünerek Amen- ka'da almış soluğu. Ertuğrul Ateş, Türkiye'nin sanat alanında ge- lecek vaat etmediginı düşüne- rek büyük ıdeallerini gerçekleş- tirebileceği tek yer olan Ameri- ka'yı seçmiş. "Yeteneklerimi,sı- nırlanmı sınamak istedim. İde- alerim büyüktü.Onun için debü- yük işler yapmam gerekiyordu. Bilinçli bir tercihti. ama içinde ca- hil cesareti de taşıyordu. EI yor- damıyla oldu her şey. İnandıgın eylemi sonuna dek inatla sürdü- rürsen kapı aralanıyor, o kaprya hemen ayağinı sokmabsın ki ka- panmasın. Amerika'ya girmcm- deki en önemli neden resim yap- rtuğrul Ateş'in resimlerinin temelini gerçeküstücülük oluşturuyor. Bunun üzerini ise mistik bir anlatımla kurguluyor. Hayatın ve doğanın mistisizmini resimlerinde kullanan sanatçı, yapıtlanna mistisizmle aynlmaz olarak gördüğü hüznü de katıyor. Bütün bunlarla birlikte kendini anyor ve keşfetmeye çalışıyor. mak ve onunla yaşamak iste- memdi. O giinlerde sadece re- simle yaşamak mümkün değildi. Burada kendime bir geiecek bu- lamadım.Türkiye bana göre hâ- lâ birbiriy le mektuplaşan insan- lann ülkesi. Burada hep tribün- lere oynanan bir durum var. Ben bunu sev miyorum. Bu bana yet- medi." Türkiye ile Amerika arasın- daki aynmı çok keskin görüyor Ateş. New York gıbi dünyanın kültür. sanat ve fınans merke- zinde dörtbınden fazla galerinin. seksen binden fazla ressamın ol- duğunu söyleyerek bu farklılığın altını çiziyor. Ateş'in üzerinde durduğu bir diğer nokta ise Tür- kiyeli sanatçılann Batı'ya karşı olan öykünmeleri. Çoğu sanat- çının işe bir Batılı gibi resim yapmakla başladığını dile geti- ren sanatçı, yüzümüzü kendimi- ze, Anadolu'ya dönmemiz gerek- tiğini vurguluyor. "İnsanlar iki ayağı üzerinedoğnılup yürüme- yi Anadolu'da öğrendi. Anado- lu'da tükenmesi zor. yedi bin yıl yetecek bir malzeme var. Çuku- rova'da insanlann çapalanna hâ- lâtarihiesertaküıyor. Bütün bun- lan bırakıp bir Baülı gibi resim yapmak doğnı gelmiyor bana. Bu, öykünmekten öteyegidemez. Orijinali \arken kimse diğerine prim \ermeyecektir." 'Yerel kültür çok önemli* Ertuğrul Ateş, kendi kültürün- den yola çıkarak oluşturuyor re- simlenni. kendi kültüründen bes- leniyor. "Sanatçının kendini an- laması gerekiyor. Bunu da 2000 yıhnın arifesindc bir an öncey ap- ması gerek. Verel kiiltürün öne- mi giderek artıyor. Artık deği- şen, farklı bir dünyadan bahse- dcbiliriz. Dolayısıyla yerel kül- türler önem kazanacak. Sanatçı kendi topragını. kendi kültürü- nü. kendi insanını ıskalanıama- lı. Bunu söylerken Konya'nm tahta kaşığını almaktan sözetmi- yorum elbette. Bu bir felsefe. bir anlayış-." Ertuğrul Ateş'in üzerinde dur- duğu bir diğer nokta ise Anado- lu'nun gerçeküstücü özelliği... Sürrealizmin bir izm'olarak Ba- tı'da oluştuğunu. ancak dünya- nın var olduğu andan itibaren surreal bırözellik taşıdığını be- lırtivor sanatçı. "Biziminsanımı- zın mizah anlay ıst Çukurova'nın örneğin, son derece sürrealisttir. Bah adını koydu sadece. Gerçe- küstücülük dünya var olduğun- dan bu yana vardu" Ertuğrul Ateş'in resimlerinin temelini de gerçeküstücülük oluş- turuyor. Bunun üzerini ise mis- tık biranlatımla kurguluyor. Ha- yatın ve doğanın mistisizmini resimlerinde kullanan sanatçı. bunun içine mistisizmle aynl- maz olarak gördüğü hüznü de katıyor. Bütün bunlarla birlikte kendini anyor ve keşfetmeye ça- lışıyor. "Kendimi, içime döne- rek anyorum elbette. Bunu ar- nk tüm insanoğlunun yapması ge- rektiğine inanıyorum. Çünkü teknoloji insanı kendisinebir hay- li yabancılaştırdı. İkinci bir Rö- nesans'ın arifesinde olduğumu- za inanıyorum; bu, kalplerde ve kafalarda yaşanacak. İnsanlann daha ay dınlık bir geiecek için ba- zı kavramları; vicdan, merha- met, aşk, iyilik, kötülük gibi,açık- lamasını yeniden yapması gere- kiyor." Tuvale fal kapaüyor Ateş. Anadolu insanının hayal gücünü kahve falı ile örnekli- yor. Kendisı de tıpkı kahve falı bakan Anadolu insanı gibi form- lan hayal gücüy le yoğuruyor \ e bir anlatı oluşturuyor. Bir an- lamda tuvale fal kapatıyor. "Ben detıpkı kahve falı bakan bir Ana- doluhı gibitektekformlarla,enst- rümanlarla yola çıkarak kendi kendisini örmesini sağhyorum. Bu arada bilinçaltı yeniden orta- ya çıkryor. Bu ortaya çıktıkça alıp bir yana koy uyonım." Ertuğrul Ateş'in resimlerin- de yer alan en önemli öğelerden biri ise kadın. Kadını yan tann olarak gören sanatçı. kadının an- ne. aşk, cinsellik, üreme gibi ozelliklerine dikkat çekerek tan- nsallığını ön plana çıkanyor. Er- tuğrul Ateş. resimlerinde gele- neksel resim malzemesini kulla- nıyor, ama ileride gelenekselin dışına çıkabileceğıni de söylüyor. "Şimdilik yağlıboya ve tuvakle kalmayı tercih ediyorum. Aynca yağlıboyanın imkânlan benim söylemek istediklerime uyuyor. Dolay ısı> la yağlıboya ve tuvalde kalmayı tercih ediyorum. Dün- ya resmi de tuval resmine geri dönmeye başladı. Artık her insan bir ekol. Herkes kendi ekolünü yaratma peşinde." 80tablodan oluşan '20. Yüzyılda Mpnet' başlMı sergi bugün Royal Academy'de açüıyor Monet hayrarilarıPiccadüfy J ealan edfyörKültür Servisi - tzlenimci resmin öncü ismi Claude Monet popülerli- ğini günümüzde de koruyor. Mo- net'nin 1900 ve 1924 yıllan arasın- da yaptığı 80 tablodan oluşan Monet in the 20th Centur) (20. Yüzyılda Monet) başlıklı sergi bugün The Ro- yal Academy "de açılıyor. 600 binden fazla izleyici tarafvndan ziyaret edil- mesi beklenen sergi için ^imdiden 108 bin bilet satılmış durumda. Ser- ginin küratörü, Mary Anne Stevens Ingiltere'nın ve Avrupa'nın dört bir yanından sayısız sanatsever. ila- hi bir görevi yerine getinr gıbi akın ediyorPiccadılly'ye. K.ımılen,man- zarasını Monet'nin de çok sevdiği Savoy Hotel'in odalanna yerleşecek. Monet kokteyllerini yudumlayacak ve akşamüzeri, sergi şeref ine düzen- lenen çay partısine katılacaklar. Ro- yal Academy, satısa sunulmak üzere CD'ler ve Monet şemsiyeleri gibi çe- şitli aksesuvarlar hazırlamayı da ih- mal etmemiş. Yapılanlar. Monet'nin hayattayken izlediği sergileme stra- tejilerine de ters düşmüyor aslında. Ünlüressamın, sergilennde 'saülabi- Kr' resimlerini de aralara bilinçli ola- rak serpiştirdiği, hatta izleyicinin il- gisini ve fiyatlan arttırmak amacıy- la önceden satılmış tablolannı da ser- gi kapsamına aldığı biliniyor. Dünyadakı çeşitli koleksiyonlar- dan sergiye katılan resimlerin sade- ce taşıma masraflan 500 bin pound'u buluyor. Her bir resim. kendine özel koruma koşullan altında getirilmiş Piccadilly'ye. Bazı resimlerin gerek- tirdiği restorasyon, restaratörler. ser- gi tasanmcıları. gece gündüz göre\ yapacak güvenlik ekibinin ücretlen. reklam gıderlerı ve sigorta işlemleri de oldukça yüklü bir fatura çıkanyor sergiye. Tüm bunlar bir yana, kulla- nılan yeni ve çok özel ışık sıstemının tutan da çok yüksek. Sıstem. yapıt- lara zarar vermeden dogal bir ışık ya- ratıyor sergi salonunda. Vatanseverük teması bitiyor Monet, 1900'lerin başından ıtıba- ren Fransa'da bir ıkon halini aldı. Gi- v erny'de sürdiirdüğü aristokrat yaşa- mını ailesi ve uşaklanyla paylaşıyor- du. Hayatta hep iyı şeyleri sevdi ve iyı şeyleri elde etmek için gereken pa- rayı da yaptığı ışten kazanmayı bil- di. Monet. 'Sergiyi kaç kişi ziyaret et- n, bilet fiy aÜan yeterince yüksek miy- du kaç tabio saüldı. hangi fıyaüarla sa- bkh' gibi sorularla yakmdan ilgiliy- di. Monet'nın inanılmaz başansı ise sanat züppelerinı oldukça rahatsız edıyordu. Onlara göre Monet, orta sınıfın anlayabileceği, basit, yeterin- ce yontubnamış, hafif, göze hoş ge- len ve ticari resmin sanatçısı. bır an- lamda fırçanın Çaykovsldsi'ydi. ABD'lı akademısyen Paûl Hayes Tucker'in sergi kataloğundaki yazı- sı ise 20. Yüzyılda Monet sergisin- dekı resimlerin, trajik yüzyılın ilk çeyregını keskin bıçimde gözlemle- yen. radıkal bir sanatçının ürünleri olduğuna dikkat çeki>or. Fransa, halkı ikiye bölen Dreyfus olayıylagiriyor20.yüzyıla. Anti-se- mitik ve katolik sağ görüşlüler, sol gö- rüşlüler ve liberallere karşı kutupla- şıyorlar. Degas, Renoir ve Cezanne sag görüşlüler arasında yer alırken. Mo- net Emile Zola'yla birlikte karşıt gru- bu desteklıyor. Ancak Zola faalıyet- lerinden dolayı yargılanıyor, Monet de 1898 yılında lngıltere">e kaçıyor. Yenı bır yüzyıla gırerken, Mo- net'nin resmindeki vatanseverlık te- ması da sona enyor. Sanatçı. aradığı lıberal cennete Ingıltere'de kav uşuyor. 1900'lerde Monet'nin resimlerine gi- ren v e Royal Academv sergisinde de izleyicinin tanık olacağı Thames köp- rüleri ve parlamento binası göriintü- leri, Turner'a göre bırer politik im- gfj Monet'nin politik kimüği Monet'nin politik kimliğınin altı- nı çizme\ ı amaçlayan serginın kalbı- ni Venedik manzaralan, Water Lıly ve Giverny Bahçesi resimlen oluştu- ruyor. Monet'nin. savaşın bır sanat tasarrufu dönemi olduğu fiknne şid- detle karşı çıktığı biliniyor. Tucker'ın sergi kataloğunda belirttiği gıbi 'ka- ranhkvçkasvtilisu'öğesıde. 1900'ler- de sanatçının re^mıne giren v e önce- ki çalışmalarında referansı olmayan bir öğe Vlonet 1900 yılında 60 ya- şmdaydı. 1900-1924 yılları arasında yaptığı resımlerden oluşan Royal Academy sergisi. Beethoven, Matis- seya da Rembrandt'ın son işlerinde de hissedilen, bir sanatçının yaşlılı- ğında eriştığı yetkınliğe örnek oluş- turuyor. Monet'nın W'ater Lily resim- leri, ancak müziğın yaşatabıleceğı bir duygusal etkı yaratıyorlar izleyi- cinin üzerinde. Douglas Fairbanks, VVülianı Morris ve Charlie Chaplin bir arada. William Morris Ajansı yüzyılı geride bıraktı VVaterloo Köprüsü, 1900. Sergiyi 600 binden fazla izleyicinin ziyaret etmesi bekleniyor. Kültür Servisi - Geçen ekim ayında Los Angeles'daki büyük HoHyv»ood stüdyoîan, Variety veTheHollyvvood Reportergibi sek- törün iki namlı meslek dergisine, Amerikan sinemasının en eski artist ajansı olan VVTÜiam Morrfe Agency'nin (WMA'nin) yüzüncü ya- şını kutiayan sayfalarca ilan verdiler. ABD'de 1929'daki büyük ekonomik bunalıma dire- nen, ikinci Dünya Savaşı dönemini yaşayan, kafayı komunizme takmış allahlık senatör McCarflıy'ntn 1950'li yıllarda kaynattığı ca- dı kazanında haşlanan, ama hep ayakta kalan WMA. yüzyıl süresince stüdyo patronlanna ve yapımcıtara karşı sinema oyunculannın her türlü haklannı koruyan en eski ve ünlü 'acente' markası olageldi. Uzun süre alanın- darakipsiz kalan WMA. Hoilyvvood'da 19701i yıllarm sonvmdan başlayarak 1980'li yıllarda ortaya çıkan, CAA ve ICM gibi yeni kuşak- tan iki dışli ajansın amansız rekabeüyle de baş etmek zorunda kaldı. Charik Chapiin ilk müşterikrdendi Günümüzden 110 yıl öncesinde, ABD'ye göç etmiş ve adını William Moms'e çevirmiş Zehnan Moses adındaki genç ve girişken bir Alman, vodvil artistlerinin iş ilişkilerini yû- rüten ve işvercne karşı haklannı temsil eden kûçük bir ajans kurmuştu 1889'da. 1905'te, artistlerin yanı stra WH Rodgers adındaki bir rodeo yıldızını da müşterileri arasma kattı WMA. 1912'de bir îngiliz tiyatro topluluğuy- la Amerika'ya gelen, (sonradan beyaz perde- de bûyük üne kavuşacak olan) gencecik bir Charlie Chaplin de bu ajansın ilk müşterile- ri arasındaydı, tıpkı sessiz sinemanın ünlü stan Douglas Fairbanks gibi. Sessiz fümle- rin gıtgide hayata kanştığı o dönemde. ufuk- ta sinema denen yeni bır sanatın belirdiğini görmüştü William Morris. 1930"da VK'fltiam Morris'in ölümûnden son- ra baba işinin başına geçen AMHiam Morris Jr, köklü değişiklikler yapıp değişen zama- na uyarak ajansın bir ayağını New York'a da taşıdı ve giderek sinema dünyastntn temel di- reklerinden birine dönüşrü WMA. Kariyerle- rinden sorumlu olduğu bir yığın tanmmış si- nema oyuncusu. yönetmeni, senaryo yazan ve teknisyeninin haklannı dıle getiren ve savu- nan bu yıllarm namlı ajansı, 19?5'te WMA'nin eski personeli Michael Ovitz tarafından ku- rulan CAA ile kıyasıya bir mesleki rekabete girişti 1980'lerde. Gunümüzun gelecegi par- lak şirketi DreamWorks'ün ortaklanndan Da- vid Geffen'in de yetişrigi WMA'da genelde 'müşteri ber zaman haklıdır' görüşügeçer- lidir (rakip firma CCA'mn tersine) ve bu, ajanstn uzun örnürlü ohışunu da açıklayan ana nedendir. Bundan dolayı Lauren BacaD, Liz Tayior, Sophia Loren, Oint Easrnood, Candice Bergen gibi her dönemden kimi ün- lü müşterilennin yıllarca hiç aynlmadığı ajan- sa Bruce Wiffis, George Ctoonev ve 19901a- ra damgasıru vuran artist- yönetmen Quen- tin Tarantino, vb. gıbi başka ünlükr de dahil oldu sonradan. En son Arnoid Rifkin'in yönetirnindeki WMA, Amerikan sinemasının dünyanın dört bucağından milyonlarca hayran edinmiş ün- lülerinin haklannm temsilcisi oluşunun yanı sıra. bugün faaliyetaîanını televizyon, müzik ve spora da yayan. dev bir 'artiz ajansı' Geç- mişinde FrankSinarra. Marityn Monroe, El- vis Presfe)' ya da Oint Eastvvood gibi ünlü 'keşiTleri-müşterileri bulunan ve yüzyılı de- virip dalya diyen WMA, sinemanın kâbesin- deki en güçlü ve saygm ajans oiarak yeni bir yüzyıla girîşini üniü yıldızlarla kutladı. 'MasaHa en çok ihtiyaç duyulan anda... Kültür Servisi - Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğren- cilerinin ortaklaşa çıkar- dıklan sinema ve iletişim dergisi 'Sinemasal'ın ikin- ci sayısı çıktı. Cniversite içinde ve dışmda harca- nan entelektüel çabalann değerlendirilmesı; çağdaş düşünce ve görüşlere sahip insanlann, sinemanın ve iletişimin platformunda demokratik bir şekilde bu- luşturulması ve uygarca tartışma zemininin oluş- turulması amacının bir ürü- nü bu dergi. Yazılann, incelemele- rin, çevirilerin büyük ço- ğunluğu öğrencilere ait. Dergide çalışan herkesin ortak dileği, Sinemasal'ın her şeyden önce bir öğren- ci dergisi olması. Dergi- den elde edilecek gelirin büyük bölümü, dergide ça- lışan öğrencilerin kisa met- rajlı fılmlerine destek ola- rak verilecek. Derginın ilk sayısmda yer alan sunuş yazısı, Si- nemasal'ın 'cıkış' nokta- sıyla ilgılı ıpuçlan veriyor okurlara: "Düş görme ye- timizin alabildiğine körel- diği, reel'in, şimdi'nin kör vederinliksiz gcrçeğine ala- bildiği ne sıkrjtıgımız şu ta- rihsel an'da masal'a her zamankinden daha çok ih- nŞ acı mi7 var belki de....Ve iştedüşgücümüzü alabildi- ğine getistirebilecek, bizi reel'in karanlık zindaıüa- nndankurtarabflecekolan büyük güç: Sinema. 'Sı- nemasal' bir sözcük oyu- nu degil bu anlamda. bir gerçek ve bu dergiy i çıka- ranlann ortak şiannı en iyi şekilde açıklayan iki söz- cüğün bfleşimi." Derginin ikinci sayısı ZuhalÇctin ın 'TürkSine- masında İlerjşimsizlik ve Yabancılaşma' başlıklı in- celemesıyle açılıyor ve Di- lekTunah'nın 'TürkTop- hım Yaptsv. Zihniyetve Aziz Nesin Lyariamalan' baş- lıklı yazısıyla devam edi- yor. Margareta Gorsche- nek'ın 'Reklam Spotlann- daki Cinsiyet Stereotiplei' konulu incelemesi Dilek İmançer'in çevinsiy le su- nulurken Yörükhan İnal, 'televizyon ve kültür' üze- rine Cnsal Oskay ile yap- tığı röportajı aktarıyor Oguz Adanır, Jean Mitry'nin 'Sanatçılar ve Zenaatçılar'. Saü Saliji. Pi- erPaoloPasolini'nın 'Plan- Sekans veya Gerçeğin Se- miyolojisi Olarak Film \raşnrması". Bema Kut- luğ, Zigmunt Bauman'ın •Jcan Baudrillard'a Göre Günümüz Dünyası' baş- lıklı ıncelemelerinı sıne- maseverlerin dikkatine su- rıuyor. Dergide aynca Ne- bihatYağızın;UmutFıl- mi vt Zihniyet Lzerine Bir Deneme". Gülnaz Sara- çoğlu'nun 'Jean Baudril- lard veSimülasyon' Oguz Makal'ın 'Madrid'dt Bu- nuel'i Yeniden Keşfet- mek_". Süleyman Şahin'in 'Epklemic' başlıklı yazıla- n yer alıyor. Festivale sponsor bulunamadı • KONYA (A.\) - Selçuk Üniversitesi (SÜ) Devlet Konservatuvan'nca bu yıl 28-30 Nisan günleri arasında ikincisinin düzenlenmesi planlanan 'Tiyatro Festivali', sponsor bulunamadığı için iptal edildı. tlki 27 Mart 1997'de Dünya Tiyatrolar Günü'nün 50. yılında gerçekleştirilen Tiyatro -Festivali kapsamuıda, Türk ve dünyatiyatrosunun en seçkin oyunlannın sahnelenmesî, S^encilerle öğretim üyelerinin bir araya getirilerek bilgi alışverişinin sağlanması ve Konyalı tiyatroseverlenn sayısının arttınlması amaçlanıyordu. Festival için gerekli olan 7.5 miiyar liranın, ancak 1.5 milyarlık bölümü elde edilebildiği için proje ertelendi. Avrupalı sanatçılar, telif hakları I Kültür Servisi - Geçen salı 400 Avrupalı müzisyen bir araya gelerek Brüksel'deki Avrupa Parlamentosu'na (AP) bir dilekçe sundu. Sanatçılar dilekçede, telif haklanna ilişkin kanunlarda yeni bir düzenlemeye gidilerek tnternet'te yayımlanan fotoğraflan ve yapıtlan üzerindekı haklannm korunmasını talep ettiler. 'Daha lyi Korunan Telif Haklan İçin Sanatçılar Birliği' adı altında bir araya gelen bazı şarkıcılar ve müzisyenlerin hazırladığı dilekçe, Financial Times gazetesinde de yayımlandı. Fransız müzisyen Jean-Michel Jarre grup adına yaptığı açıklamada, insanlann Internet'e duyduklan ilgıyı eleştirmediklerini; isteklerinin. en uygun düzenlemelenn bir an önce yapılması olduğunu be'lirtti. Sanatçılar aynca Internet'teki sanatsal ürünlerini dijital bir programla kullanıma kapama olanağının kendilerine verilmesini istediler. Avrupa Parlamentosu da çarşamba günü, bilgisayarda sanatçılann şarkılannın ve görüntülerinın kopyalanmasının yaygınlaşmaya başladıği geçmiş tanhleri de içerecek şekilde, telif haklannm korunmasıyla ilgiii tasanlann görüşülmesi kararı aldı. Genç şairler Cemal Süreya'yı anlatıyor • Kültür Servisi-Türk şıirinin en büyük isimlerinden Cemal Süreya, ölümünün 9. yılında bu kez genç kuşak şairlennce değerlendirilecek. BEKSAV'da bugün saâl 16.00'da'Cemal Süreya Bizımle' başlığı altında düzenlenecek olan anma toplantısına Oğuz Özden. Mustafa Köz ve Sezai Sanoğlu konuşmacı olarak katılacaklar. Toplantıyı Suna Aras sunacak. (349 91 55) BUGÜN • İDOBsaat 15 30da Çaykovski'nin 'KuğuGölü' balesini sunacak. (251 10 23) U TARIK ZAFER TUNAYA KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 19.00'da Taşkın Savaş ve Topluluğu'nun düzenlediği 'Müzikte Genç Yetenekler' başlıklı söyleşi yer alıyor. (293 12 70) • BELGESELSİNEMACILARBİRLİĞt'nde Selçuk lnanç'ın yönettiği 'HasankeyT adlı film saat 13.00'ten 19.00'a kadar her saat başı gösterilecek. (292 39 84) M KARTAL HASAN ÂLİYÜCEL KÜLTÜR MERKEZİ'nde Ata Demirer saat 20.00'de tek kişilık gösterisini sunacak. (244 28 39) CUMHURİYET KITAP KULUBU'NOE BUGUN • Cumhuriyet Kitap Kulübü'nün Taksim'deki Sergi Salonu'nda Emre Kongar 17.00-19.00 saatleri arasında kitaplannı imzalayacak ve okurlanyla söyleşecek. (252 38 81)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle