28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 OCAK 1999 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Dokuz günlük bayram dinlencesinin ortasına gekJik. Önümüzde daha üç gün var! Yolculuklara çıktıysanıztya- nınıza bir ikı kitap aldınız mı? Yoksa çevreyı seyretmek«ye- ter, diyenlerden mısiniz? Yaşamı sevdiren, anlamını duyu- ran en güçlü etken kitaplardır. Bunu biliyorsanız yalnızca manzara izlemeyi, ya da orada burada gezinmeytyeterli bulamazsınız. Her kitap size bir dünya getirir. Bunu bile- ne ne mutlu... ' .» • • • \ Bir şiiryazmış Turgay Gönenç. Adı 'Balad'... Yirmi ya- şındaymış 1962'de... "Kaç akşamlarkibritışıklarında ara- dık birbirimizı I Korkular, hiçlikler, umutsuz bir düzen ge~ tirdı bana seni I Dilersen-sil, duygusuz bir anı say, yeni yenı inançlar doldur I Tut ki yazdır sence, tut kı ben yo- kum / Bağırmışım, hiçmişim, öfkeymişim I Alıp sökerce- sine götürmüşler ellehmden bu gerçeği I Bağırsam seni de yitıreceğim, üstelik olduran bu sevgiyi," Otuz sekiz yıl geçmiş! Bir gençlik şiirinin ne anlam taşı- dığını yeni duymuş şair! "llkgençlikyıllanmda sevda, dün- yamı genelde karşımdakiinsana indirgiyordu" diyor. Za- manla "sevda bu değil" diye düşünmüş, sevdanın dün- yayı daraltmak değil genişletmek olduğunu anlamış... "Ar- tık okuyucusuyum Balad şiirinin, yazarı olmadığımı anlı- yorum." Hep yineJemişimdir, kimi zaman bazılarını kızdırarak: Yapıtlar bizden apayn değerlerdir. Yırmi yaşında yazılmış bir öyküyü, bir romanı, bir şiiri bugün aynı güçle, aynı an- lamla duymak olası mı? Turgay Gönenç'in "BeniIrmakBoylanna GötürAnne"s\, EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Dinlence Okumaları... (Can Yayını) bırbirinden anlamlı, şiirli denemelerle dolu... Duymayı duygulanmayı, yaşamı anlamayı bilenler için bir dost söyleşmesi... Evet, Gönenç doğru yazmış: "Bir sa- nat yapıtı sanatçısından bağımsız, giderek onu sorgula- yan nitelik kazandığında özgünleşme yolunu açabilir an- cak." • • • "Park", "Yirmi Beş Kuruşa Amerika", "Aşka Kitakse", "Piraziz Nere, Berlin Nere..." Naim Tirali'nin yeniden basılan dört kitabını yıllar son- ra okurken bu öykülerin neden eskimediğini düşündüm. Belirlı bir yaşam parçasını duyarlı bir objektifle saptama- sından mı? Okursunuz geçersiniz. Bir olaydır, bir aşk anı- dır, bir gözlemdir. Ama öyküleşen bir zaman parçası yıllar sonra etkisini duyurursa o bir sanat yapıtıdır. Tirali'nin bu dört kitaptaki öykülerinde anlattıkları zamanla eskimemiş, tazeliklerini korumuş... Insan üzülüyor, niyeTirali uzun yıllarını politikada, basın alanında, daha başka uğraşlarda harcamış diye! Bu dört kitaptakiler genç yaşların ürünleri! Ya yaşlılık gözlemleri, deneyimlerini öyküleştinmek! Naim Tirali'den zengin ya- şam deneyimlerini de yazmasını beklemek gerekmez mi? • • • Bir roman mı demelı, bir yaşam öyküsü mü, belli bir mes- lek alanının anlatımı mı? Ali Neyzi, bırromancıdır. "Hüseyın Paşa Çıkmazı", "Mey- ziileNeyzi", "Cafe", "Seyzade-Paşazade" veTopluOyun- lar... Neyzi, çoğunlukla aile yaşantılarını anlattığı, ama bız- lerı de ortak kıldığı romanlardan sonra bu kez de sigortacı- lığı anlatan koca bir kitapla karşımıza çıktı. Neyzi'nin anlatı- mı okura yakındır, ne denli uzun olsa da sıkılmadan okunan kitaplardır bunlar. "Benim Sigortacılanm "ı (Dünya Yayını) elime aldığımda si- gortacılık alanının hiç de ilgiye değer bir konu olmadığını dü- şünmüştüm. Alı Neyzi'nin yaşamı sıgortacılıklageçmışti, bi- liyordum. Hemen bütün ünlü sigorta şirketlerinde görev yap- mıştı. Bir ömür vermişti. Kitapta uzun yıilar içinde tanıdığı in- sanların portresinı çıziyor. Kendi adlarıyla, yaşamlarıyla... Örneğin Şakir Kesebir. CHP'nın Maliye Bakanlığı'nı yap- mış bir politıkacı... Sigortacılık alanının bilinen bir adı... Ney- zi onu anlatırken ılginç bir yönüne deginıyor. Milletvekilliği, bakanlık yapmış bir ınsan öldüğünde cenazesıni kaldıran sı- gorta şirketi oluyor! insan günümüzün bakanlartnı, polıtika ünlülerini düşünüp aradaki farkı anlıyor... Daha nice ilgi çekici olay, insan, öykü var Neyzi'nin bu ken- dıneözgü "Benim Sigortacılanm"romanında... Roman de- dım, öyle!.. • • • Dinlence günlerinde kitap okursanız dinlenmenin tadı- nı daha iyı çıkaracağınızı bilin... Yeni Ericsson 628. Dört farklı renkte ön panel, dört farklı renkte anten, daha ince VT? hafıf bir pil, * çok daha hafıf bir fıyat. Telefonunuzun panel ve anten renkleri: kırmızı. mavi, yeşil ve sarı. Turkıye Yetkılı Dıstrıbütörlerı: K V K Tel (0216) 410 85 00 (pbx) ve GEN-PA Tel. (0212) 287 1" 17 (pbx) ERİCSSON•*••«. PENCERE Telefonlu Demokraside Görevden Vazife... Eskiden bakanlık koltuğuna nasıl oturulurdu?.. Ya üyesi olduğun parti seçimı kazanıp ıktıdara ge- çecek ya da bir askeri müdahale olacak... O zaman sen lacivert takımını gıyıp telefon ba- şına geçeceksin... - Zırrrrrr... Yüreğin tıp tıp atacak, belki de görev "tevec- cü/7"edecek... • Demokrasimiz gelişti, artık yalnız bakan olmak ıçin değil, milletvekili olmak ıçın de en kısa yol te- lefon başında beklemek oldu. Lacivert takımlannı giyip rengârenk kravatını tak, telefonun başında bekle!.. Kimbilır?.. Herhan- gi bir partinin genel başkanı, seni gözüne kestir- miştır. Bir telefon: - Zırrrrr... - Alooooo... Hattın ötekı ucundaki kim?.. Fiianca parti lide- rının sekreteri: - Beyefendi, Sayın Genel Başkanım sizinle gö- rüşmek istiyorlar... Piyango vurdu demektir. Ömür boyu aylık gelir, ancak milletvekilliği ve- rir, ilk aşamada 1 milyar lira aylık neyine yetmez!.. Köşeyi döndün demektir. • Bir vakitler milletvekili olmak isteyen, partiye gi- rip çekirdekten yetışmeye bakardı, ılk basamak- lardan tırmanmaya başlamak gerekirdi. Taşrada siyaseteemek verenleryörelerindetanınırlardı, ılin ya da ilçenın sorunlarını üstlenerek, halkın dert- lerini duyumsayarak yetişip adım adım yükselmek, çevreye güven duygusu aşılamak, alınten ve sa- bır isteyen bir sürecı göze almak demekti. Şimdi durum ne?.. Artık parti örgütleri genel merkezin paralı as- kerlerinden oluşuyor. Peki, partilerinde demokrasi olmayan toplum- da demokrasi olabılir mı?.. Olsa olsa 'telefonlu demokrasi' olur... Milletvekili adayları evde oturup telefon başın- da görev beklerler. • Seçime kaç gün var?.. Ecevit hükümetı 3 aydan eksik bir sürede 20 milyar dolan aşkın iç ve dış borcun ödemesini yap- mak sıkıntısıyla karşı karşıya... Ancak bu sıkıntıyı dağıtan bir şey var... Nediro?.. Medyamızda Bülent Ecevit'e bir muhabbet başladı ki demeyin gitsin!.. Basınımızın gülleri, pa- patyalan, kasımpatılan Ecevıt'in değerinı Bülent Bey başbakan olduktan sonra bırdenbıre keşfet- tiler... Alenen DSP'ye övgü, Ecevit'e yalakalık... Bir alaturka şarkı var: ; , • -, _ „. • "Dah& öjıceleri neredeydinız?" .• - . J l Başbakanı kafakola almak, medyatoriarın pat- ron adına görevleridir. "Görevden vazife çıkıyor." Gazetecilik zamanede böyle oldu; artık utan- ma sıkılma da yok. AYŞE EMEL ÇÖLGEÇEN MEHMETAÜ ÜNAE Evlendik... Mutluyuz. htanbul 16 Ocak 1999 Prof. Dr. TARIK ZAFER TUNAYA ANISINA ÇARŞAMBA TOPLANTILAR1 SİYASETTE AHLÂK Konuşmacı Prof. Dr. ERDAL İNÖNÜ Sunuş RIDVAıN AKIN (Boğazıçı Onı\ersıtesı Oğretım Görevüsı) 11 Ocak 1999 Çarşamba 17JO-19J0 T \R1K ZAFER TL NAY A KL LTL R MERKEZl (EJIÜ Be\oğlu E\lendirme Dairesi) y CumhuriYrt kitap kulübü fMZA GUNU TAKSİM SERGİ SALONUNDA 1'. Saat:17.00-19.00 Konuklarımızla söyleşip, kitaplarını imzalayacak Istiklal Cad. (Fransız Konsolosluğu yanı) Taksim Tel: 252 38 81/82
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle