Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20 OCAK 1999 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
Gazeteciler deşiddetten
payını
Adaletin
"Sarayları"
KEREM ILGAZ/BERTAN AĞANOĞLU
A dliyelerin yetersiz koşullan, duruşmalan
/m ızlemek ısteyen gazeteciler için de sorun
> t J yaratıyor. Birçok duruşma salonunun dar
-A _4- ve ancak 5-lü kışıyi alabilecek
kapasitede olması nedeniyle gazeteciler sık sık
kapıda kalıyor. Adliye kondorlannda yargıya
güvenmeyerek kendi adaletinı vermek ısteyen
davacılarla sanık yakınlan birbirine girerken
gazeteciler de "Çekmeyin ulan!" sesleri arasında
şiddetten payına düşenı alıyor. Münir Süteyman
Çapanoğlu. Türkiye Gazeteciler Cemıyeti'nin
1962 yılında yayımladığı 'Basın Tarihine Dair
Bügüer ve Habraiar' adh kitabında gazetecilerin
mahkeme salonlanna kabulünü şöyle anlatıyor
"Mahkemelerde dunışmalar. bildiğiniz gibi açık
olarak yapıtır, isteven dinkr. Hele önemli davalarda
mahkeme salonlan hınca hınç dolar. Meraklılar,
yer bulmak. oturabilmek için erken saatlerde
gelirler; sak>n kapılan açılır açılmaz içeri
saldıruiar. Önemli davaiann dunışmalannı
gazeteler yazar. Hatta muhabirler olduğu gibi not
tutup. sual ve cevaplan bile aynen yayınlarlar.
Adliye havadislerine gazetelerde önemli bir yer
verirler. Adliye röportajlan akşam gazeteierinin
temel unsurianndandır. Bu kabil davalarda
boşanma duruşmalan biraz karikatürize edilerek
vazılırsa zev kk okunur. Bu çeşit yazılann
'terjâkıle'ri çokturCefnal Refik râhmedi ne gözei
yazardı bunlan. Adliye haberlerini vt " " .
Avukat Cengiz Hortoğlu mahkemelerdeki
teknik donanımın yetersizliğinden yakındı
'Daktibsesi
bizimsesinıü
bastmyor'
röportajlannı okuduğumuz halde gazetecilerin
muhakemeleri diniemesine hangi tarihte müsaade
edildiğini. bu işin muhabûiiğinin ne zaman
başladığını bilmem bilen var mıdır? Valnız
meraklılar arasında değil, hatta gazetecüerimizin
arasında_. Birincileri gecelim. meslektaşlan ele
alalım. Nereden bflecek bu arkadaşlar. Bir basın
tarihimiz var mı ki bakıp inceleyip meraklanru
gidersinler? Basın tarihimiz hakkındaki derme
çatma birkaç kitapta ise bu gibi konulara yer
\erme\e sayın vazaıianmız önem vermemişler,
basmakalıp. bilinen şe>leri tekrariamışlardır.
lleride basın tarihimizi yazacak olanlar. eğer bu
gibi konulara krymet verecek olurlarsa -ki hk;
şüphe etrniyorum. üzerinde duracaklardır- onlara
küçük bir not sunuyorum. Ben bu notu eski
gazetecUerimizden ve eski hukuk bilginlerimizden
Abdurrahman Adil Beyefendinin bir yansından
aldım. Yalruz üsanını biraz sadeleştirdim. İşte not:
"Muhakemelere açık bakılması Batı'da kabul
edilmiş bir usüldûr. Hâkimlenn tarafsızlığını
sagürnak ıcm muhakemelere aç£ bakılmas» esası
'katJul ttffim*ve* ^uAâ^herîr^rîTmîştir.'Şe?
4
! '-"'
davalara bakan hâkimler çoğunlukla camileTde
vazife görmeleri mutad olduğundan Islamiyette
muhakemelerin açık yapılması tabii bir kaide idi.
Ticaret Vekâleti ve ticaret mahkemeleri
kurulduktan sonra muhakemelenn açık yapılması
hakkında bir usul konulduğuna dair hukuk
kıtaplanmızda bir kayıt yoktur. Ali Paşa'nın
zamanında Batı'daki kaıdelerin kabul ve yürürlüğe
konulmasında büyük bir istek tıyandı.
Garplılaşmak dillere destan oldu. Madem ki
garplılaşmayı kabul edıyoruz, Batı usulüne göre
mahkemeler ve murafaa meclisleri kuruyoruz.
Muhahkemelerin açık görülmesi usulünü de kabul
edelım denıldı. Muhakemeye dinleyiciler
karşısında bakılması için ılk ısteği devlet şûrası
üyelerinden Mısıroğlu Boğos Bey gösterdi.
Boğos Bey'in. Serdar'ı Ekrem Ömer Paşa ile bir
davası vardı. Davaya ticaret mahkemesinin ikincı
meclisinde bakılacaktı. Boğos Bey yüksek
makamlara başvurdu, davanın dinleyicilerı arasına
kabulünü istedi. Yüksek makamlar, bu isteği
devletin adli unsurlanna uygun bularak o yolda
muarneJe yapıiması hakbnda lazım,gelen ernri ,
"Ve'rdtıer. Fakâf dûfu'şm'a güriu Örrier Pâşa zörbalık'
gösterdr. 'Muhakemelerin açık yapdmasını kabul
etmem' dedi. Dinleyicilerle gazetecileri
muhakeme odasından çıkardı. Reis sustu. Paşanm
ısteğıni kabul ettı. Fakat Boğos durur mu?
Durumu hoş karşılamadı. Ticaret vekıli Kabuli
Paşa'ya başvurdu. Devlet henüz Divanı Ahkâm-ı
Adliye'yi Şûrayı Devleti kurarak adliyenin Batı
usulleri üzerine kurulmuş oldugunu ilan
ettiğinden muadelelerin ve eski imtiyazlann
yürürlükte kalmasının yersiz ve manasız
olduğundan herkesin adliyenin kuvvetinden ve
onun bağımsızhk ve tarafsızhğından emin olması
lazım geldiğinden bahs ediyordu. Devlet
büyükleri iş görmekte kesin ve samimi olmaya
karar vermişlerdi. hatta azmetmişlerdi buna.
Sultan Aziz'i bile mahkemeye çağırdılar. Sultan
Aziz'in şahsı aleyhine açılan bir hukuk davası için
mahkemeden celpname gönderttiler. Ömer Paşa
da umumi hükümlere saygı göstermeye davet
olundu. Ve kabuli Paşa muhakemenin dinleyiciler
karşısında görülmesini sağladı (1870).'
Gazetecilerin ilk defa muhakemeleri dinlemeye
kabul efiılrnelen bu dava yüzünden ohnnştur. •
A '•: SÜRECEK
AVUKAT CENGİZ HORTOĞLU'DAN BİR AN7
A vukat Cengiz Hortoğlu. siyasi
/W erkın yargıya bakış açısının
Â-M çok önemli oldugunu
•A _A_ vurgulayarak bütçeden yargıya
aynlan payın yaklaşık yüzde 1.5
olduğuna dikkat çekti. Bu paya Danıştay,
Yargıtay, Anayasa Mahkemesı. Adalet
Bakanlığı harcamalannın da dahil
oldugunu belirten Hortoğlu, 3 binden
fazla hâkim ve savcı açığının olduğu
Türkiye'de bir hâkime düşen dosya
sayısının yaklaşık 1600 oldugunu ifade
ctti. Bir hâkimin günde 40-50 dosya ile
ilgilenmek zorunda oldugunu söyleyen
Hortoğlu. mahkemelenn teknik
donanımdan yoksun çalışmasından da
yakındı. MahkemeleTde faksın bile
kullanılmadığını söyleyen Hortoğlu.
"Duruşmalarda daktilo seslerinden
konuşmalar anlaşılmıyor. Faksla birkaç
dakikada halledilebilecek bir iş için
aylarca uğraşabiliyoruz. Posta
işlemlcrindeki gecikme aynca bir dram.
gönderdiğiniz bir tebiigat 2-3 aydan önce
gdmiyor" dedi.
Hâkimlenn iş yükü nedeniyle dosyalan
bilırkişiye göndermek zorunda oldugunu
söyleyen Hortoğlu, bilirkişilerin zaman
zaman kusur illiyet bağı gibi hukuki
konularda da yetkili kılındığını belirtti.
Avrupa hukukunda bilirkişilere yalnızca
teknik konularda gidildiğini anlatan
Hortoğlu, sözlerinı şöyle sürdürdü:
"Teknolojiden bu alanda da yeterince
yararlanıİmıyor. Delilden suçjuya
varmak gerekirken bizde sanıktan delile
vanlmaya cahşdıyor. Adli Tıp
Kurumu'na giden bir dosya, iş yükü
nedeniyle \ ıllarca gelmeyebiliyor. Sağhk
davalannda sorunlar daha fazla. Sağhk
Bakanlığı'na bağiı olarak çalışan Yüksek
Sağhk Şûrası, sağhk ile ilgili davalarda
gidilmesi zorunlu bir kurum. İnanılması
güç ama yılda bir kez toplanan bu
kuruma giden dosya bazen aylarca
gelmeyebiliyor. Gelen raporiara itiraz
ettiğinizde bir kez daha giderse bir dava
için 5-10 yıl uğraşabiliyorsunuz. Benim
incelediğim bir dava tanı 12 yıl sürmüstü.
Şu anda benim baktığun davalardan 5-6
yıldır devam edenler var."
Yasalarda gereken değişikJiklerin sürekli
aksadığını, 1889 tarihli Italyan Ceza
Yasası'ndan 1926 yılında alınmış Türk
Ceza Yasası'nda bugüne dek 57 kez
değişiklik yapıldığını söyleyen
Hortoğlu. "Örneğin TCY'nin 556.
maddesi. sokak ışıklanm keyfi surette
söndürenlere 5 bin 400 lira ceza
öogörüyor. 557. madde bacalannı
temizkmeyenlere ceza öngörürken 558.
madde halkın gehp geçeceği yere çöp
dökmeyi cezalandınyor" diye yakındı.
Hortoğlu. davaiann çabuk
sonuçlandınlması için adli kolluk yasa
tasansının yasama geçmesi gerektiğıni
de belirtti. Türkiye'deki adliye
binalannın Fıziksel koşullannın yürekler
acısı oldugunu söyleyen Hortoğlu, 5-6
metrekarelik odalarda yargılama
yapıldığını belirtti. Adliye binalannın
fıziki koşullannın düzeltılmesinin
sadece çalışmalan
kolaylaştırmayacagını, güven ve saygı da
uyandıracağmı söyleyen Hortoğlu. "Her
ilceye bir adliye büyük bir zaman
kaybına neden olduğu gibi yargıç ve savcı
açığuıın da büyümesine neden
olmaktadır. Bu nedenle ilk \apilmasi
gereken, özeüikle IstanbuTdaki
adliyelerin en az 2 yakada
toplanmasKİır'" dedi.
Avukatlann birçok özlük sorunu
yaşadığım, vekalet düzenleme yetkisinin
bile bulunmadığını söyleyen Hortoğlu,
"Duruşmada çapraz sorgu
yapamazsınız, tanığa doğrudan sonı
soramazsınız. önce hâkime soracaksınız,
hâkim uygun görürse bu soru> u tanığa
yönlendireeektir. Saat 9'da denilen
duruşmaya 3-4 saat sonra bile girmeniz
gayet doğaidır. Ama siz birkaç dakika
bile gecikemezsiniz, davanız müracaata
bırakılır" diye konuştu.
Genç avukatlann vergi sorunu
yasadığının altını çızen Hortoğlu,
avukatlann sosyal güvencelerden yoksun
çalıştığının da altını çizdi.
Hain kiracı eviyıkıp satmış
Karadenizli bir müvekkilim telaşla
ofisten içeri girdL Derdi çok büyüktû.
Evini kaybetmiştL Her ay düzenli olarak
kiraları almak üzere İstanbul'a
geliyordu. Son getişinde 3 katlı evini
yerinde bulamayınca inanamamış. önce
yanUş sokağa getdiğini zannetmiş.
Sonra birkaç dua okumuş, ama evin
yerine geleceği yok, Meğerse evdeki
kiractst diğer dairelerdeki kiracılart
rahatsız ederek binayı tahliye ettirmiş.
Sonra da eviyıktırmış ve evin her
parçastnı paraya çevirmiş. Kiracı bu
parayla gidip kahvehane açmış. Bu olay
gazetelere yansıyınca müvekkilimin
köyde itibarı artmtş. Beni en çok
şaşırtan olaylardan biri de karısından
dayakyediği için boşanma davası
açmaya karar veren kişiydi. Eşi her gün
meyhaneye gidiyor, akşam da gelip eşini
dövüyor. Adam bunun üzerine
annesinin evine sığınıyor.
HUKUK MAHKEMELERİ İŞ YÜKÜ (1997)
G
E
L
E
N
L
E
Ç
I
K
A
N
L
A
R
DAVANIN
REDDİ
DAVANIN
KABULU
Geçen Yıldan ICalan
Yenı Gelen
Bozularak Gelen
Toplam
Davanın Açılmamış Savılması
Da\ anm Bırlesmesı
Davanın Aynlması
Zaman A$ımı
Yetkısızlık
Gofevsızlık
Sübul Bulmadıtından
Feragat Sebebı\le
Tam Kabul
Kismen Kabul Kısmen Ret
Sulh Olma
Toplam
Görülmekte Olan
Ulemden Kaldınlan
Toplam
Çıkanın Gelene %
M
Adiyt
Ticaret
24689
32620
1506
58815
6699
1106
56
108
590
858
4039
1508
10305
4600
62
2993!
26028
2856
28884
50.9
301
Aslive
Hukuk
303824
405034
21929
"'30787
74019
11372
270
1016
4355
5364
47983
19958
199989
68477
2302
435105
268368
27314
295682
L 59.3
250
Sulh
Hukuk
, 9873
442321
32T>
544571
37758
1710
76
523
3013
4469
16256
8213
344828
23488
2245
442579
89208
12784
101992
813
81
Kadastro
63445
22827
5205
91477
455
6383
219
30
323
789
10826
2055
10436
3927
107
35550
55906
21
55927
38 9
676
I,
47435
58881
4115
114131
4818
8315
27
124
275
321
4851
1830
20201
24234
142
65138
43848
1445
45293
59 0
261
tcra
Hukuk
21016
84210
2222
107448
14554
545
^ 92
468
958
661
21595
2822
39503
4881
209
86288
I6137
5023
21160
80 3
88
Tûrki)e
GenHİ
559382
1045893
38254
1643529
138303
29431
740
2269
9514
12462
105550
36386
625262
129607
5067
1094591
499495
49443
548938
666
183
Türkive
'•/.
34.0
63 6
2.3
100.0
12.6
27
0.1
0.2
0.9
1.1
9.6
3.3
57.1
U.8
05
100.0
M: Ortalama >argılama süresi (gün); davanın mahkeme\e gelisi ile karar verilmesi arasında gecen zaman olarak hc$aplanmıştır.
DUZYAZI
ORHAN BİRGİT
Uçlü Plan.,
Terörörgütünün başı, Roma serüvenini Türkiye'nin
bilinçli ve kararlı dayatması sonunda noktalamak
zorunda kaldı ve öyle anlaşılıyor ki yeni gizlenme böl-
gesini tam olarak kararlaştırabilmek için öncelikle Rus-
ya'ya uçtu.
Italya Başbakanı, "özgürbirinsan"olaraknitelen-
dirdiği bu otuz bin insanın katilinin, gideceği yeri
kendisinin saptadığını bildirirken muhtemelen ger-
çeği söylüyor. Ama Abdullah Öcalan'ın nereye git-
tiğini bilmedikleri yanıtını verirken koskocaman ya-
lanlanna bir yenisıni ekliyor.
Tıpkı Rus hükümeti sorumlulannın da terör örgii-
tü başını getiren bandırasız Italyan uçağının Mosko-
vayakınlanndaki bir havaalanına indiğininin MİTyet-
kililerince belirlenmesine kadar "Bizim topraklan-
mızda Abdullah Öcalan adında birisi yoktur" deyiş-
leri gibi.
Arna Türk istihbaratının bu tescilli katilin seyaha-
ti ile ilgili belgelerini Başbakan Ecevit, Ankara'daki
Rus Büyükelçısi'nin önünekoyunca Lebedev'in ya-
nrtı da saptırmacalı oluyor:
"Yakalandığı zaman sınırdışı edilecektir."
Sanki, devlet kontrolündeki bir havaalanına ülke
dışından gelen tarifesiz bir uçağın inişinden yöneti-
min haberi olmayacak kadar Rusya, bir "Dingonun
ahın" olmuş da şimdi emniyet güçleri topraklannı ba-
nnma yuvası olarak gören bir teröristi arayıp yaka-
layacaklarmış..
öcalan, elli beşinci hükümetin çok bilinçli ve akıl-
lıca bir stratejisi sonucunda Şam'daki bannma ye-
rini terk etmek zorunda kalarak Rusya'ya gittiği za-
man emekli Orgeneral Kemal Yavuz, ilginç bir ben-
zetme yaparak "Kulübesınden kovulan köpeğin, so-
kak sokak dolaşmak zorunda kalacağını" söylemiş-
ti.
Terör örgütü başı, Türkiye'nin Moskova üzerinde-
ki baskılan yüzünden Rusya'yı terk etmek zorunda
kalırken Yunanistan'a yerleşme beklentisi içindey-
di. Atina, bu zoraki konukluk isteğine kapılannı ka-
pattı. Italya'daki komünist koalisyon ise sadece Tür-
kiye'nin değil, ABD'nin ve ondan da önemlisi kendi
yurttaşlannın baskısı yüzünden Apo'ya otelcilik yap-
tğı için bin pişman duruma düştü.
Apo'ya uzun ya da kısa da olsa yeniden kendi top-
raklannda konukluk olanağını verirken Ruslar hem
PKK'nin başını hem de giderek "Büyük Devlet" ol-
ma yolunda kararlı adımlaratan komşulannı idare et-
meye çalışıyorlar.
Rus hükümeti, S-300 füzelerini Kıbns Rumlarına
satarken birkaç kuş avlamayı düşlemişti:
* Tamtakır olan devlet kasasına para girecekti.
* Füzeleri yönetecek askeri teknisyenlerden olu-
şan birtim, Güney Kıbns'ta süratli bir Rus askeri gü-
cünü oluşturacak ve böylelikle Kremlin, Akdeniz'in
kontrolüne sahip olacaktı.
Elli beşinci hükümetin karariı dış politikası, S-
300'ler olayını önlerken sadece Lefkoşa ve Atina'nın
değil, Moskova'nın düşlerini de kararttı. Ruslar. bir
yandan PKK kartını koz olarak ellerine alıp, o düşün
hesabını sormaya niyetleniyorlar.
Ama öte yandan Türkiye ile yeniden başlayan ba-
vul ticaretinin kazandırmakta olduğu döviz getirile-,
rinin hesabını yapmak zorunda olacaklannr da untit*'
muyorlar.
Kremlin'i "ikiaradabirderede'"durumunasokan
ve Rus yetkililerince sözde bilinmeyen son sergü-
zeştin kuzey komşumuzla ilgili bölümü böyle.
Hiç kimsenin bu bayram gününde endişesi olma-
malı.
Apo, olsa olsa sadece zaman kazanma çabasın-
da olur. Ama gözlerini kırpmadan ölüme gönder-
mek için soktuğu mevzilerinde bıraktığı gencecik
soydaşlanna bile haber vermeden başlattığı bu umut-
suz kaçışı, er geç hak ettiği btçimde noktalar.
Çünkü, sadece devletin kararlı tutumu değil; Türk
ya da Kürt asıllı on binlerce ananın ahı da kendileri-
ne bayramı haram eden bu kan içen katili nereye gı-
derse gitsin izliyor.
Faks:0212-6770762
E-Mail:obirgit(â cumhuriyet.com.tr.
DGM'den 4
gübre
çetesi'ne dava...
ANKARA(AA)-Anka-
ra DGM Cumhuriyet Baş-
savcıhğı, "1997 yılından
bu yana bir çok defa sahte
fatura ve sevk irsaliyeleri
düzenleyerek herhangi bir
gübre sadsı olmadığı halde
de\ letten destekleme pri-
mi aldıklan ve bunun için
paravan şirketkr kullan-
dıklan" gerekçesıyle, 11 'i
tutuklu 23 sanık hakkın-
da, 9 ay ile 7 yıl 6'şar ay
arasında değişen hapis ce-
zalan istemiyle dava actı.
DGM Cumhuriyet Sav-
cısı Nuh MeteYükseltara-
fından hazırlanan iddiana-
mede. olaylan gerçekleştir-
diği bildirilen Kirvem Güb-
re Dahilı ve Harici Ticaret
Limited Şirketi'nin 1997
yılının Nisan ayında 10
milyar hra sermayeli ola-
rak Eskişehir SİMİhisar'da
kurulduğu belirtıldi.
Iddıanamede, 400 hıs-
seden oluşan şirketin 9 mil-
yar 975 milyon liralık 399
hissesinin ortaklardan lb-
rahim Gklirislioğluna. 25
miryon lırahk bir hissesi-
nin ise Levent Uzun'a ait
olduğu ifade edılen ıddi-
anamede, şirketin asıl sa-
hibinin fırari sanık Ali Bi-
ten olduğu kaydedildi.
îddianamade, Kirvem
şirketınin, Istanbul'da bu-
lunan Gabaly Turizm ve
Dış Ticaret Limited Şirke-
ti'nden 1998 yılı içerisin-
de sahte 4 fatura ile 12 bin
286 ton ithal gübre satın
almış ve bu gübreleri Gü-
ney ve Güneydoğu ıllerin-
de bulunan paravan şirket-
lere satmış gibi göstererek
devletten destekleme pri-
mi aldıklan ifade edilerek,
ithalat izni bulunmayan
Gabaly Şirketi sahipleri-
nin, 1997 yılında piyasayı
dolandırarak Mısır'a ka-
çan Mısır uyruklu Sait Ab-
dullah Tevfik \ e Muham-
med El Gabaly olduklan
kaydedildi.
Iddianamede, 18 Kasım
1997 tarihine kadar Güb-
re sûbvansiyonunun doğru-
dan doğruya çiftçiye ya-
pıldığı (gübreyi satın alan
çiftçinin gerekli belgelen
ibraz etmesi halinde destek-
leme priminin doğrudan
kendisine ödenmesi) be-
lirtilerek, söz konusu ta-
rihte çıkanlan bir kararna-
me ile gübre destekleme
priminin dağrtıcı fırmala-
raödenmesinin kararlaştı-
nldığı ve bu karardan son-
ra devleti soymak amacı-
nı taşıyan sanıklann sahi-
bi olduğu şirketin faaliyet-
lerini yoğunlaştırdığı bildi-
rildi.
Iddianamede, sanıklann
devletin çıftçikre ucuz güb-
re sağlamak amacıyla Güb-
re sübvansiyonu yapma yo-
lunda çıkardığı kararna-
meden yararlanarak, sah-
te evrak düzenleyerek her-
hangi bir gübre satışı olma-
dığı halde devletten des-
tekleme primi almak için
teşekkül oluşturarak bir
araya geldiklerinın anla-
şıldığı kaydedılerek. sanık-
lar Hamdi Kuzu,ZehraÇe-
lik, Mehmet Öngüç, Reşat
Oztürk, Kazun Ydmaz,Ah-
met Aktaş, Şeyhmuz Say-
lık, Türker OriaL Mustafa
Karaca, Suat Yarlı, Hasan
Uygun ye Selim Ana ile
Turan Özcan'ın K.irvem
Şirketi'nin ortaklan, muha-
sebecileri ve gübre satışı
yapılmış gibi gösterilen şir-
ketlerın sahıbi olduklan
belirtildi.