28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYTA CUMHURİYET 20 OCAK 1999 ÇARŞAMBA 14 KULTUR Dormen Tiyatrosu bu sezon 'Zafer Madalyası', 'Nice Yıllara' ve 'Popcorn'u sahneliyor 'Tîyattvıııiıkgençleım* NÜRDAN CtHAlNŞÜMUL Dormen Tiyatrosu, bu yıl üç yeni oyunla izleyicilerin karşı- sına çıktı. 30 yıl önce sahnelendiğinde büyük başanlar kazanan 'Zafer Madalyası'nda 2. Dünya Sava- şi sırasmda Pasifık'teki sakin bir adada demirleyen gemi persone- linin kendi aralanndaki ılişkiler konu ediliyor. Thomas Heggen v e Joshua Logan'ın \ azdığı oyun Refik Erduran ve Leyla Turni- er tarafından Türkçeleştirilmiş. Metin Serezli'nin yönettiği oyu- nun dekor tasanmı Duygu Sağı- roğlu'na. kostüm tasanmı ise Gürkan Uygun ve Murat Ova- lı'ya ait. Zafer Madalyası'nda SuatSungur. İsmet Üstekin. Ha- kan Ökten. Şencan Güleryüz, Engin Yüksel, Sefa Zengin, Al- per Düzen. Mustafa Dinç. Ser- kan Ercan ve Ayça Bingöl oynu- yor. Ankara'da prömiyeri gerçek- leştirilen ve Ben EKon'ın yazdı- gı Popcorn'u Haldun Dormen yönetiyor. Tarık Günersel'ın Türkçeleştirdıği oyunun dekor ta- sanmını Osman Şengezer, kos- tüm tasanmını ise GüierYîğit üst- leniyor. Oyunda Kerem Atabe- yoğlu. Güneş Berberoğlu. Şeb- nem Özinal Halit Ergenç. Gül- bin Yfeşil. Kaan Çakır. Seda Din- ler, SeBn Tümer ve Mert Özger rol alıyor. Londra ve Paris'te ka- palı gişe oynayan Popcorn, Qu- entin Tarantino tarzı filmler ya- pan bir yönetmenin oyuncu ol- ma sevdasındaki bir Playboy kı- zıyla birlikteyken, seri katil bir çift tarafından rehin alınmasıy- la başlıyor. Yönetmenin yapım- cısı, boşanmak üzere olduğu ka- nsı ve kızı, olan bitenden haber- siz bir şekilde eve geldiğinde olaylar birbiri ardına gelişiyor. Dormen Tiyatrosu'nun bu se- zon sahnelediği son oyun ise Bernard Slade'in yazdığı Nice Yıllara. Haldun Dormen ve Ke- mal Uzun'un Türkçeleştirdıği oyunun yönetmenı Çetin Akcan. Oyunda Haldun Dormen, Gülen Karaman. Erden Alkan. Yeşim Alıç, AyşeÇakar. Ali Altuğ. Ay- . aldun Dormen, üç oyunun da ayn ayn değerlendirilmesi gerektiğini söylüyor. 'Zafer Madalyası'nı, duygusal bir komedi; 'Nice Yıllara' adlı oyunu komik unsurlan olan duygusal bir oyun; 'Popcorn'u ise insanlan sorgulayan çağdaş bir oyun olarak tanımlıyor. çıl Yeltan ve Birgül Sekmen rol alıyor. Oyunun dekor tasanmı Nilgün Gürkan'a. kostüm tasa- nmı ise Güler Yiğit'e ait. Oyun- da. hayatı ciddiye almadığı için yıllarönce kansı tarafından terk edılen ve cıddi bir yazar olmak niyetindeyken pembe dizi se- naryosu yazmak zorunda kalan bir yazann yaşamı konu ediliyor. Üç oyun da Volksvvagen'in sponsorluğunda sahneleniyor. Bu sezon oyunlannın prömiyer- lerini farklı yerlerde ve kenther- de gerçekleştiren Dormen Ti- yatrosu, Güneydoğu, Karadeniz ve Izmirturneleri gerçekleştire- cek. Oyunlar daha sonra Kadı- köy'de sahnelenecek. 'Üç oyun biraz ağır geldT - Bu sezon üç oyunla birlikte izleyici karşısına çıktınız? HALDUN DORMEN - Ikin- ci birtıyatro projemiz vardı. Pro- filo ile anlaşmak üzereydik. Bu iş olmayınca üç oyun da elimiz- de kaldı ve oyunları sahneleme- ye karar verdik. Üç piyesle bi- raz fazla açıldık ve biraz ağır geldi. - Bu sezon repertuvannızda auşılmış Dormen Tîyatrosu çiz- gisinin dışında oyunlaryer alıyor. Fars özeiliği taşımayan oyunlar izkykinin beğenisine sunuluyor- Üç oyunu da ayn ayn değer- lendirmek gerekli. Zafer Madal- yası. duygusal bir komedi ve fars öğeleri yok. insanlann gö- rev ve dostluk hislerini anlatıyor. Nice Yıllara ise komik unsurla- rı olan duygusal bir oyun. Popcorn çok çagdaş bir mesaj oyunu. insanlan. seyirciyi sor- guluyor - Popcorn'u sahnelemeye na- sıl karar verdiniz? Popcorn'u ılk kez Londra'da izledim ve bu oyunu sahnele- melıyız, dedim. Türkiye'ye ge- reken bir oyun diye düşündüm Geldiğimde oyunu başkalannın aldığını duydum. Onlar sahne- lemeyince oyun bize kaldı. Oyun şu anda lngiltere'y i dolaşıyor ve Paris'te kapalı gişe oynuyor. - Popcorn'u sahnelerken me- tin üzerinde değişiklikler yaptı- nızmı? Metin üzerinde hıçbir degı- şiklik yapmadık. Çok güçlü bir metin ve belki de çoktandır ilk defa metin üzerinde değişiklik yapmadan bir oyun sahneledık. Popcorn ile ilgili olarak çıkan bazı haberler beni rahatsız edi- yor. Popcorn, 'erotikoyun'gibi saçma sapan bir şekilde duyul- du. Halbuki hiçbir alakası yok. Ağır sözler, belki vahşi sözler var, ama o karakterler o sözleri söy- ler. Ben hiçbir zaman karakter- lere kötü sözler söy letmem ken- di komedilerimde. çünkü gerek olmuyor. Ama karakter gerekti- riyorsa bunu söyleyecek. Buna kızılmaması gerek. -Ankara'da Pbpcorn'ailg na- sıldı? Ankara'da oynadığımız tiyat- ro sapa bir yerde olduğu için il- gi bekledığimizin altındaydı. An- kara'da daha önceki yıllarda baş- ka bir tiyatroda oynadığımızda sürekli dolu oynuyorduk. Bu kez oynadığımız salon küçüktü ve soğuktu. Göriintü olarak da so- ğuktu. O yüzden biraz hayal kı- nklığıyladöndük. Bir daha osa- londa oynamamak niyetindeyiz. Çünkü akmtıya kürek çekmiş oluyoruz. Ama Istanbul'da il- giyle ızleniyor. Genç ve dinamik kadro - Zafer Madalyası uzun bir aradan sonra tekrar izteyiciyle bu- luşuyor. Sahnelemeye nasıl karar verdiniz? Zafer Madalyası 196O'lı yıl- larda çok başanyla sahnelediği- miz bir oyundu. Nostalji olur, diye düşündüm. lyi bir ekıp oyu- nuydu. Metin Serezli çok iyi bir şekilde sahneye koydu ve çok başanlı genç bir kadro oynuyor. Ancak beklediğimiz ilgiyi gör- medi. Oyun fazla mı nostaljik kaldı bilmiyorum. Belki oyunun mesajı genlerde kaldı. - Bu sezon çok genç bir kad- royta çalışıyorsumız. O>uncula- n nasıl değerlendiriyorsunuz? Genç ve dmamik bir oyuncu kadrosuyla birlikte çalışmaktan büyük zevk alıyorum. Tiyatro artık onlann. Bundan sonra on- lar götürecek işi. - Genel olarak tiyatroya ilgiyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Donnen.biletfivatianninartmasıvlasevirci kavbettikierini befirtivor. Insanlar Türkiye'de tiyatro- nun geliştiğinden bahsediyorsa tiyatroya gitmeli. Özel tiyatro- larpahalı olmaya başladı. Şehir Tiyatrolan ve Devlet Tıyatrola- n çok ucuz, biz bununla başa çı- kamıyoruz ve rekabet edemiyo- ruz. Daha ucuz yapmamız müm- kün değil. Bu yüzden seyirci- mizı kaybetmeye başladık. Bi- zim seyircimiz entelekrüel orta sınıftı. Bilet fiyatlan bu kadarpa- halı olunca ögretmenleri, talebe- len kaybetmeye başladık. On- lan kaybetmemiz bizim yaran- mıza olmadı elbette, büyük bir sıkıntıya düştük. Başka bir şey yapmamıza imkân yok. Yani bi- zim mucizeler yapmamız lazjm ki onlardan seyirci bize gelsin ve on misli para versin. - Yeni projeleriniz var mı? Ingiltere'de bir projemiz var. BirTürk bayandan lngiliz West- ministerBelediyesi'nin katkıla- nyla gerçekleştirilecek olan bir etkinlik için bir metin yazma teklifı geldi. Dışişleri Bakanlı- ğı da projeye ilgi gösterdi. 29 Mart'ta sahnelenecek. 1923'ten 1998'e dek Türkiye'deki müzi- kallergeçidi olacak. Yıldız Ken- ter'le ben de aralarda, benim yazdiğım bölümleri Ingilizce olarak sunacağız. Türkiye'yi çok etkileyen müzikallerden şarkılar yer alacak. Mdih Kibar, Serpil Toparlakdapiyano çalacak. Ay- nca Afife Odülleri için 5 tane 6'şar dakikalık senaryo yazmam gereklı ve bir telev izyon dizisi- ne başlama ihtimali var. Hadi Çaman, Birol Engeler, Meral Koro oyunda yaşjılığa karşı savaşan üç cengâver. 'Üstümüzde çayır çimen bitmeden' bir dem sürelim SEVGİ SANLI Bernard Shaw. Rusya'da katıldığı bir tı- yatro festivaline başkan seçilince sormuş. "Neden beni seçtiniz?Oyunlaryazdığıın için mi? Benimkilerde Shakespeare'inkiler gibi oradan buradan çalmadır. Ak sakalk okiu- ğum için mi? Aksaçhlara, ak sakaOıiara sa>- gj gösterme töresi çoktan unutuldu." Hele. 'YedhepeOyunculan'ndaki 'AkSaç- lı Delikanhiar'dansanız ıyi bılirsiniz bu ger- çeği. Bizim toplumumuzdayaşlılarhenüzBa- tı toplumlannda olduğu kadar dışlanmıyor. Gençlik, yakışıklılık, güçlülük , ^ _ _ — _ el üstünde tutuluyor, ama he- nüz onlara tapılmıyor. Yine de, "Olmedenbirdemsürefim/Go- zümüze kara toprakdotanadan bir dem sürelim r derseniz işi- niz zor. Bu gidişle daha da zor- laşacağa benzer. Hadi Çaman, Birol Engeler, Meral Koro yaşlılığa karşı sa- vaşan üç cengâver. Kızılderili büyücü Don Juan'ın öğretiler- den yararlananlar. yaşlılıgın karşımıza çıkan en yavuz peh- livan olduğunu anımsayacaldar- dır. Bu pehlivanı dizegetirmek, ^^^-"^•™l hatta dostluğunu kazanmak için Sevgili Mî- na Urgan kadar iyi donatılmış olmalı. Bu da her babayiğidin harcı değil. Aido Nkoiai'ın yazdığı, Hale Kuntay'ın çevirdiği, Hadi Çaman'ın uyarlayıp yönet- tiği duygusal komedide Kadri Bey, (Hadi Ça- man) huysuz, bencil, ama şirin ihtiyann bi- ridir. Asıl sevimli yüzünü, birpark sırasın- da tanışıp uzun çekişlerden sonra anlamaya başladığı Lütfullah Bey'e dostluk eli uzatın- y ^ k Saçlı Delikanlılar'da anlatılan sevgi, dostluk veiyi vurgulanan güldürü öğeleri içimizi açıyor.' ca görürüz. Lütfullah Bey, (Birol Engeler) çocuklan- nın yanına sığınmış, kendisini başlanndan atmak istediklerini uzun süre parktaki dost- lanndan büe saklayan, çocuklanndan ol- duklan gibi değil. olmalannı ıstediği gibi söz eden bir emekli. Dilara Hanım, hep başka- lannın çocuklannı büyütmüş, şimdi kedile- riyle avunan, saçlannı boyatıp giyimıne ku- şamına özen göstererek yaşlılığa meydan okuyan, iyimserliğe eğilimli bir kadın ola- rak karşımıza çıkıyor, Meral Koro'nun yo- rumuyla. ___^__i Kadri Bev'deki değişımleri ser- gilerken Hadi Çaman en başan- lı portrelennden birini çizıyor. Birol Engeler kadar genç bir oyuncuyu önce yetmiş dörtlük Lütfullah'ta yadırgadım. Ama yaşını başını unutturacak kadar canlabaşlasanlmıştı bukişiliğe. Katarakth ICadri ile romatizma- lı Lütfullah bugünün daha yaşlı tiplerini canlandınrgibi göriinü- yorlar. Aldo Nicolai bu oyunu yazdığı zaman yaş kavramı bel- ki farklıydı. Geriatri uzmanlan yaşhlıkbaşlangıcının 59'dan65'e ^ • ^ " • ^ çekildiğini söylüyorlar. Artık daha uzun yaşıyoruz. Işe yaramak- tadaha fazla direniyoruz. Unutmayalım, an- cak 'ÖlülerGenç Kalır'. Yaşlılardaçocuk- lar kadar sevgi ister. ilgi ıster. 'Ak Saçlı Delikanhlar'daki sevgi ve dost- luk dozu, ıyi belirtilen güldürü öğeleri içi- mizi açıyor. Birleşmiş Milletler, bu yılı *Dün- ya Yaşlılar Yılı' ilan etmiş. Bu oyun bu yıla denk düşüyor. 60'ını aşan herkes davetli bu tiyatroya. AKSOY'UN SERGtSl İZMİR ADNAN FRAIVKO SANAT GALERtSt'NDE Doğaııuı resme yansıması FERHATÖZGÜR Genç sanatçı Türan Aksoy yeni re- simlerini Izmir Adnan Franko Sanat Galerisi'nde 24 Ocak'a dek sergiliyor. Geçen yıl Ankara Karaca Sanat Gale- risi'ndeki "GeJenek YorumlarT adlı ser- gisınde Hz. Muhammed'in Doğum, Vahiy, Miraç, Hicret ve Öliim temala- nnı ele aldığı fıgüratif çalışmalannda- ki motifsel doğa elemanları burada da- ha ayrışık bir biçimde kullanılıyor. Kontrplağın sert zemininden yararla- nılarak boyasal zenginliği ve fırça di- riliğini ön plana çıkaran bu işler, do- ğanın mütevazı elemanlannın birer ipuçlan gibi. Bir evin çatısı. dalganın kabanşı, suyun akışı. titreşimi gibi ba- zen gözümüzden kaçıp gıden, yalınlaş- tınlmış bir kaç aynntı, soyut sembol- ler. renkli büyük lekelerhalinderesim dörtgeninın eşdeğerbileşkelerini oluş- turuyor. Rengjn gûcfi vefirçadinamizmi Yirmmcı yüzyılda. bıçımsel soyutun ışık ve renk perspektıfi gibi yanılsa- macı espas öğesini terk edişiyle birlik- te, resimde doğa elemanlanyla kuru- ian ilişki, imgecilik ve ayıklamacılık- la bütünleşen bir renk gücüne dayan- dı. Sonralan rengin gücünün ve fırça dinamizminin bedenin hareketiyleör- tüşmesini birincil değer olarak kabul eden "eyiem resnti" sanatçmın doğa- yı yorumlayışına çok farklı bir boyut getirdi. Buve benzeröncüeğilimlerso- nucunda, yüzyılımtz sanatçısı, bir sı- nırsızlık inancı doğrultusunda, gelenek- sel resmin plastik öğelerini tamamen bir tarafa atmış, doğaya yüz çevirmiş biri gibi yorumlandı ve bir yapıtın do- ğayla ilişkilendinlmesi sanki küçüm- sendi. Oysa biçimsel soyutun en uçla- nnda gezinen sanatçı lar bile sıçrama noktalarını doğaya dayandırdılar ya da en azından gösteren-gösterilen bağ- lamında bu böyleydi. Söyleyecekleri- ni rengin gücüne, boşluk-doluluk zıt- lığına, motıf-yüzey ilişkileri ve biçim- lerin kendi içlerindeki zenginliğine da- M. Tiıran Aksoy - 'Balık ve Kuş', konfraplak üzerine akrilik. yandırarak söylüyorlardı. Bütün bun- lar her sanat eserinın hayatı/doğayı kendi tarzıyla temsil ettiğinın işare- tiydi. Turan Aksoy'un soyutlamacı çalış- malannda da doğayla kurulan ilişkiyi bubağlamda görmek gerek. Sanatçı için doğa, üzerinde egemenlik kuracağı ya da dışlayacağı, değiştireceği bir şey değil. Doğanın varoluş gerçeğine say- gı duyuyor. Sanatçı burada kendi be- denini de doğanm bir parçası olarak ka- bul ediyor ve fırçanın hareketi. dirili- ği ile yüzeyin sertliği arasında farklı bir yapılanmaya doğru yöneliyor. Çe- şitlemeleri zengin olan bir dil gelişti- riyor. Burada, çağnşımsal özellikleri olan ve anlamdan tamamen yoksun olmayan öğelerle doğaya ilişkin bir düşünüş biçimi ortaya çıkıyor, biçim- ler duygu olarak doğayla ilişkilendi- riliyor ve izleyeni kendi tekliklerine, kendi öznelliklerine kapatıyor. Sanatçı geleneksel resimsel değer- lennden ne ölcüde yararlandığını ve do- ğayla ilişkisini şöyle açıklıyor: "Doğa resmi geieneği çıplak gözle çevremize bakma-görme eylemiyte sı- kı sıkıya bağbdır. Gördüklerimin. algı- bdıklanmuı. nesne gerçekliğinin önem- li bir parçası oiduğuna inanıyonım. Resimlerimin bu bağlamda doğayla ilişkisi ne fazlaca gözleme ne de algıla- nmtan ötesinde mutlak bir özoiduğu- na dairinancada> anıyor. Resimlerinün doğayla ilişkisi, doğanın kendisi oian be- denimle bağiantüı olarak, bo>anın sü- rflluşü ve fbrmlaruı oluşturulmasın- daki bedensel harekerJerde çok belir- gûı olmasalar da doğa resminin \azge- çümez motifleri su, ağaç, e\. dağ, kuş \s. öğelerle orta>a çıkmaktadır." TÖD'den 'Sıfır Noktasmdaki Kadın' Kültür Servisi - Tiyatro Özgün Deneme (TÖD). Neval El Saddavi nın yazdığı, Veşim Eyüboğhı'nun uyarladığı ve yö- nettiği 'Sıfir Noktasındaki Kadın' adlı oyunu. 31 Ocak Pa- zar günü saat 20.00'de Muammer Karaca Tıv atrosu'nda sah- nele>ecek. Oyunda Yeşim Eyüboğlu. Serhan Sanka>a. Ber- na Dağlı. Gonca Koparer. Rukiye Doğan. Demet Inan. Oz- gür Karagöz. Güneşi Akoi, İsmet Tamer ve Cahit Hancmğ- lu rol alıyor. Kostüm tasanmını ArifeÇınaray'ın üstlendi- ği oyunun müzikleri Ufiık Eyüboğlu'na, sahne tasanmı Ye- şim Eyüboğlu ve Bema Dağh'ya, ışık tasanmı ise Hasan Karaçay'a ait. Sıfır Noktasındaki Kadın, 'yenivegüzeldüj- leri kölinemiş değerler üzerine kurmanın anlamsızhğı' dü- şüncesinden yola çıkarak 'sahip olduğumuz değerierin tü- münü «firla>arak başlama' olasılığmı sunuyor. Oyunda iz- leyici, gündelik dilin dışında sık sık tablolarla karşılaşıyor. Yönetmen Eyüboğlu "Aksavan bi/im hayananmız. Oiayuı sözle dile getirilmesinden çok, ömeğin acı çekmenin tabio- sumı yaratmaya cakşuk" diyor. DEFNE GOLGESt TURGAY FtŞEKÇt Roman ve Toplum Kaan Arslanoğlu, ilk basımı 1989'da yapılan Kimlik adlı romanında, zorunlu hizmete giden genç bir pratisyen hekimin yaşadığı kimi zorluklan anla- tır. Genç bir insan, bffdenbire ailesinden, yaşadığı kerrt- ten ve arkadaş çevresinden aynlıp uzakta, bambaş- ka bir çevrede yaşamaya başlar. Burada karşılaş- tığı güçlükier bir insanın kolayca kaldırabileceğin- den daha ağırdır. Zorunlu Hizmet Yasası 1980askeri darbesinden sonra çıkanlmıştı. Hekimsiz köylerin, kasabalann ge- reksinimlerini karşılamak amacıyla, önceleri iki yılı pratisyen hekimlikte, iki yılı da uzmanlıkta olmak üze- re toplam dört yıldı. Sonra iki yıla indirildi, daha sonra da işlevsiz olduğu görülmüş olmalı, tümüy- le kaldınldı. Kimi zaman, etektriği, suyu, yolu olmayan köyte- re gönderilen genç hekimler, burada kendilerine verilen dört duvann ıçinde iki yıllannı geçirdiler. Ki- mi, çamaşırlannı köyün deresinde yıkamak zorun- da kaldı, kiminin kardan kapanan yollardan altı ay dünyayla bağı kesildı, kimi PKK ilegüvenlik güçle- rinin çatışmalan içinde buldu kendini. Romanın önce konusu ilgimi çekti. Nicedir gü- nümüz toplumuna ilişkin yapıtlara rastlamadığımı aynmsadım. Romancılanmız nedense uzak dönem- lerin konulanna daha çok ilgi duymaya başladılar. Böyle deyince de ister istemez Fethi Naci'nin ün- lü krtabı Türkiye'de Roman ve Toplumsal Değişme geiiyor aklıma. 1981 yılında basılan 517 sayfalık bu kitap, son yüzyıllık toplumsal gelişmemizin, roman- lara nasıl yansıdığını irdeler. Bu kitaba bakarak he- men her dönemde toplumsal sorunlanmızın roman sanatımızda bir karşılık bulduğunu söyleyebiliriz. Sözgelimi, yakın zamanlardan 1970'lerdeyayımla- nan romanlar arasında o dönemi anlatan, Adalet Ağaoğlu'nun BirDüğün Geces/'nden Pınar Kür'ün Yann... Yann... 'ma, Çetin Altan'ın Büyük Gözalîı 'sın- dan Sevgi Soysal'tn Şafak'\r\a dek pek çok örnek sayılabilır. Ancak 1980'den bu yana geçen yaklaşık yirmi yıl- lık süre için aynı şeyi söylemek zor. 1980'lerin baş- lannda yayımlanan kimi romanlar 1980 öncesinin hesaplaşmalannı yansıtsalar da, döneme bütün- lüklü bir yaklaşım gösteremediler. Fethi Naci, kita- bını yeni basımında günümüze dek genişletmeyi dü- şünse, acaba nasıl bir roman varlığıyla karşılaşır- dı? Oysa 1980'den bu yana ülkemiz, tarihinin en hız- lı dönüşümlerinden birini yaşıyor Bu dönemde yal- ntzca "Da//as" adlı televizyon dizisinin bile toplumu- muz üzerindeki etkileri incelense şaşırtıcı sonuçla- ra ulaşılırdı. Daha neleryaşandı bu sürede? Yüz bi- neyakın insan haklı-haksız cezaevlerindeyattı, sen- dikalar işlevsizleşti. eğitimin içi boşaldı, görülme- miş zenginleşmeler, görülmemiş yoksullaşmalar görüldü, ülkenin bir yanı savaş alanına döndü, si- yaset-iş dünyası-yeraltı dünyası-dini akımlar birbi- rine kanştı, doğa ve kültür variıkları yağmalandı... Yazarlanmız arasında roman için bulunmaz zen- ginlikteki bu gereçten yararlanmak isteyecg^d^rçıkrj, mayacak mı dersiniz? Roman sanatı her zaman toplumlan tanımak ve anlamak için benzersiz bir kaynak oluşturur. Döne- min romanlannı da çoğunlukla o dönemde yaşa- yan yazartar üretirler. 19. yüzyıl Rusya'sını ve insa- nını hiçbir tarih ve toplumbilim kitabı bu dönemde yazılmış o ünlü romanlar kadar başanyla anlatamaz. Dickens'ın Ingiltere'si, Hugo'nun, Balzac'ın Fran- sa'sı da öyle değil mi? Roman, toplumlann resmi olmayan bellekleridir. Romanını yazmamakla acaba son yirmi yılımızı top- lumca unutmak mı istiyoruz? Yoksa "bizi bize gösterecek aynamızı" elimizden mi aldılar? Fatthless Istantml'a geiiyor • Kültür Servisi - Tekno dans grubu Faithless, 20 Şubat Cumartesi günü CNR Dünya Ticaret Merkezi'nde bir konser verecek. Panasonic Technics'in ana sponsorluğunda Production Departmen tarafından gerçekleştirilecek konserden önce Energy FM 102 for Future Generation radyosunun açılış partisi yer alacak. 5 milyon olarak belirlenen konser biletleri 25 Ocak tarihinden itibaren Ulusoy seyahat acentelerinden temin edilebilir. Reverance adlı ilk albümleriyle 22 ülkede Altın Plak Ödülü'ne değer bulunan Faithless, Türkiye'de Insomnia ve Salva adlı 45'likleri ile tanınıvor. İFSAK'ta bu ay I KüHür Servisi - tstanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneği (IFSAK) etkinlıkleri sürüyor. 25 Ocak Pazartesi günü saat 19.30'da Prof. Mehmet Bayhan'ınkatılacağrFotoğrafEvreninde Gezi- , .. Mağaradan Fotoğrafa' başlıklı etkinlik gerçekleştirilecek. 27 Ocak Çarşamba günü saat 19.30'da ise Doğa Grubu'nun 'Kış Fotoğrafçılığı' başlıklı etkinlıği yer alacak. 28 Ocak Perşembe günü saat 19.30'da Prof. Dr. Veli Sevin. diyalar eşliğinde 'Bir Kazı Günlüğü' başlıklı söyleşi gerçekleştirilecek. Ocak ayının son günü ise karma fotoğraf sergisi açılacak. (292 42 01) K Ü L T Ü R t Ç İ Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle