Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYTA CUMHURİYET 20 OCAK 1999 ÇARŞAMBA
14 KULTUR
Dormen Tiyatrosu bu sezon 'Zafer Madalyası', 'Nice Yıllara' ve 'Popcorn'u sahneliyor
'Tîyattvıııiıkgençleım*
NÜRDAN CtHAlNŞÜMUL
Dormen Tiyatrosu, bu yıl üç
yeni oyunla izleyicilerin karşı-
sına çıktı.
30 yıl önce sahnelendiğinde
büyük başanlar kazanan 'Zafer
Madalyası'nda 2. Dünya Sava-
şi sırasmda Pasifık'teki sakin bir
adada demirleyen gemi persone-
linin kendi aralanndaki ılişkiler
konu ediliyor. Thomas Heggen
v e Joshua Logan'ın \ azdığı oyun
Refik Erduran ve Leyla Turni-
er tarafından Türkçeleştirilmiş.
Metin Serezli'nin yönettiği oyu-
nun dekor tasanmı Duygu Sağı-
roğlu'na. kostüm tasanmı ise
Gürkan Uygun ve Murat Ova-
lı'ya ait. Zafer Madalyası'nda
SuatSungur. İsmet Üstekin. Ha-
kan Ökten. Şencan Güleryüz,
Engin Yüksel, Sefa Zengin, Al-
per Düzen. Mustafa Dinç. Ser-
kan Ercan ve Ayça Bingöl oynu-
yor.
Ankara'da prömiyeri gerçek-
leştirilen ve Ben EKon'ın yazdı-
gı Popcorn'u Haldun Dormen
yönetiyor. Tarık Günersel'ın
Türkçeleştirdıği oyunun dekor ta-
sanmını Osman Şengezer, kos-
tüm tasanmını ise GüierYîğit üst-
leniyor. Oyunda Kerem Atabe-
yoğlu. Güneş Berberoğlu. Şeb-
nem Özinal Halit Ergenç. Gül-
bin Yfeşil. Kaan Çakır. Seda Din-
ler, SeBn Tümer ve Mert Özger
rol alıyor. Londra ve Paris'te ka-
palı gişe oynayan Popcorn, Qu-
entin Tarantino tarzı filmler ya-
pan bir yönetmenin oyuncu ol-
ma sevdasındaki bir Playboy kı-
zıyla birlikteyken, seri katil bir
çift tarafından rehin alınmasıy-
la başlıyor. Yönetmenin yapım-
cısı, boşanmak üzere olduğu ka-
nsı ve kızı, olan bitenden haber-
siz bir şekilde eve geldiğinde
olaylar birbiri ardına gelişiyor.
Dormen Tiyatrosu'nun bu se-
zon sahnelediği son oyun ise
Bernard Slade'in yazdığı Nice
Yıllara. Haldun Dormen ve Ke-
mal Uzun'un Türkçeleştirdıği
oyunun yönetmenı Çetin Akcan.
Oyunda Haldun Dormen, Gülen
Karaman. Erden Alkan. Yeşim
Alıç, AyşeÇakar. Ali Altuğ. Ay-
. aldun Dormen, üç oyunun da ayn ayn
değerlendirilmesi gerektiğini söylüyor. 'Zafer
Madalyası'nı, duygusal bir komedi; 'Nice
Yıllara' adlı oyunu komik unsurlan olan
duygusal bir oyun; 'Popcorn'u ise insanlan
sorgulayan çağdaş bir oyun olarak tanımlıyor.
çıl Yeltan ve Birgül Sekmen rol
alıyor. Oyunun dekor tasanmı
Nilgün Gürkan'a. kostüm tasa-
nmı ise Güler Yiğit'e ait. Oyun-
da. hayatı ciddiye almadığı için
yıllarönce kansı tarafından terk
edılen ve cıddi bir yazar olmak
niyetindeyken pembe dizi se-
naryosu yazmak zorunda kalan
bir yazann yaşamı konu ediliyor.
Üç oyun da Volksvvagen'in
sponsorluğunda sahneleniyor.
Bu sezon oyunlannın prömiyer-
lerini farklı yerlerde ve kenther-
de gerçekleştiren Dormen Ti-
yatrosu, Güneydoğu, Karadeniz
ve Izmirturneleri gerçekleştire-
cek. Oyunlar daha sonra Kadı-
köy'de sahnelenecek.
'Üç oyun biraz ağır geldT
- Bu sezon üç oyunla birlikte
izleyici karşısına çıktınız?
HALDUN DORMEN - Ikin-
ci birtıyatro projemiz vardı. Pro-
filo ile anlaşmak üzereydik. Bu
iş olmayınca üç oyun da elimiz-
de kaldı ve oyunları sahneleme-
ye karar verdik. Üç piyesle bi-
raz fazla açıldık ve biraz ağır
geldi.
- Bu sezon repertuvannızda
auşılmış Dormen Tîyatrosu çiz-
gisinin dışında oyunlaryer alıyor.
Fars özeiliği taşımayan oyunlar
izkykinin beğenisine sunuluyor-
Üç oyunu da ayn ayn değer-
lendirmek gerekli. Zafer Madal-
yası. duygusal bir komedi ve
fars öğeleri yok. insanlann gö-
rev ve dostluk hislerini anlatıyor.
Nice Yıllara ise komik unsurla-
rı olan duygusal bir oyun.
Popcorn çok çagdaş bir mesaj
oyunu. insanlan. seyirciyi sor-
guluyor
- Popcorn'u sahnelemeye na-
sıl karar verdiniz?
Popcorn'u ılk kez Londra'da
izledim ve bu oyunu sahnele-
melıyız, dedim. Türkiye'ye ge-
reken bir oyun diye düşündüm
Geldiğimde oyunu başkalannın
aldığını duydum. Onlar sahne-
lemeyince oyun bize kaldı. Oyun
şu anda lngiltere'y i dolaşıyor ve
Paris'te kapalı gişe oynuyor.
- Popcorn'u sahnelerken me-
tin üzerinde değişiklikler yaptı-
nızmı?
Metin üzerinde hıçbir degı-
şiklik yapmadık. Çok güçlü bir
metin ve belki de çoktandır ilk
defa metin üzerinde değişiklik
yapmadan bir oyun sahneledık.
Popcorn ile ilgili olarak çıkan
bazı haberler beni rahatsız edi-
yor. Popcorn, 'erotikoyun'gibi
saçma sapan bir şekilde duyul-
du. Halbuki hiçbir alakası yok.
Ağır sözler, belki vahşi sözler var,
ama o karakterler o sözleri söy-
ler. Ben hiçbir zaman karakter-
lere kötü sözler söy letmem ken-
di komedilerimde. çünkü gerek
olmuyor. Ama karakter gerekti-
riyorsa bunu söyleyecek. Buna
kızılmaması gerek.
-Ankara'da Pbpcorn'ailg na-
sıldı?
Ankara'da oynadığımız tiyat-
ro sapa bir yerde olduğu için il-
gi bekledığimizin altındaydı. An-
kara'da daha önceki yıllarda baş-
ka bir tiyatroda oynadığımızda
sürekli dolu oynuyorduk. Bu kez
oynadığımız salon küçüktü ve
soğuktu. Göriintü olarak da so-
ğuktu. O yüzden biraz hayal kı-
nklığıyladöndük. Bir daha osa-
londa oynamamak niyetindeyiz.
Çünkü akmtıya kürek çekmiş
oluyoruz. Ama Istanbul'da il-
giyle ızleniyor.
Genç ve dinamik kadro
- Zafer Madalyası uzun bir
aradan sonra tekrar izteyiciyle bu-
luşuyor. Sahnelemeye nasıl karar
verdiniz?
Zafer Madalyası 196O'lı yıl-
larda çok başanyla sahnelediği-
miz bir oyundu. Nostalji olur,
diye düşündüm. lyi bir ekıp oyu-
nuydu. Metin Serezli çok iyi bir
şekilde sahneye koydu ve çok
başanlı genç bir kadro oynuyor.
Ancak beklediğimiz ilgiyi gör-
medi. Oyun fazla mı nostaljik
kaldı bilmiyorum. Belki oyunun
mesajı genlerde kaldı.
- Bu sezon çok genç bir kad-
royta çalışıyorsumız. O>uncula-
n nasıl değerlendiriyorsunuz?
Genç ve dmamik bir oyuncu
kadrosuyla birlikte çalışmaktan
büyük zevk alıyorum. Tiyatro
artık onlann. Bundan sonra on-
lar götürecek işi.
- Genel olarak tiyatroya ilgiyi
nasıl değerlendiriyorsunuz?
Donnen.biletfivatianninartmasıvlasevirci kavbettikierini befirtivor.
Insanlar Türkiye'de tiyatro-
nun geliştiğinden bahsediyorsa
tiyatroya gitmeli. Özel tiyatro-
larpahalı olmaya başladı. Şehir
Tiyatrolan ve Devlet Tıyatrola-
n çok ucuz, biz bununla başa çı-
kamıyoruz ve rekabet edemiyo-
ruz. Daha ucuz yapmamız müm-
kün değil. Bu yüzden seyirci-
mizı kaybetmeye başladık. Bi-
zim seyircimiz entelekrüel orta
sınıftı. Bilet fiyatlan bu kadarpa-
halı olunca ögretmenleri, talebe-
len kaybetmeye başladık. On-
lan kaybetmemiz bizim yaran-
mıza olmadı elbette, büyük bir
sıkıntıya düştük. Başka bir şey
yapmamıza imkân yok. Yani bi-
zim mucizeler yapmamız lazjm
ki onlardan seyirci bize gelsin ve
on misli para versin.
- Yeni projeleriniz var mı?
Ingiltere'de bir projemiz var.
BirTürk bayandan lngiliz West-
ministerBelediyesi'nin katkıla-
nyla gerçekleştirilecek olan bir
etkinlik için bir metin yazma
teklifı geldi. Dışişleri Bakanlı-
ğı da projeye ilgi gösterdi. 29
Mart'ta sahnelenecek. 1923'ten
1998'e dek Türkiye'deki müzi-
kallergeçidi olacak. Yıldız Ken-
ter'le ben de aralarda, benim
yazdiğım bölümleri Ingilizce
olarak sunacağız. Türkiye'yi çok
etkileyen müzikallerden şarkılar
yer alacak. Mdih Kibar, Serpil
Toparlakdapiyano çalacak. Ay-
nca Afife Odülleri için 5 tane
6'şar dakikalık senaryo yazmam
gereklı ve bir telev izyon dizisi-
ne başlama ihtimali var.
Hadi Çaman, Birol Engeler, Meral Koro oyunda yaşjılığa karşı savaşan üç cengâver.
'Üstümüzde çayır çimen
bitmeden' bir dem sürelim
SEVGİ SANLI
Bernard Shaw. Rusya'da katıldığı bir tı-
yatro festivaline başkan seçilince sormuş.
"Neden beni seçtiniz?Oyunlaryazdığıın için
mi? Benimkilerde Shakespeare'inkiler gibi
oradan buradan çalmadır. Ak sakalk okiu-
ğum için mi? Aksaçhlara, ak sakaOıiara sa>-
gj gösterme töresi çoktan unutuldu."
Hele. 'YedhepeOyunculan'ndaki 'AkSaç-
lı Delikanhiar'dansanız ıyi bılirsiniz bu ger-
çeği. Bizim toplumumuzdayaşlılarhenüzBa-
tı toplumlannda olduğu kadar dışlanmıyor.
Gençlik, yakışıklılık, güçlülük , ^ _ _ — _
el üstünde tutuluyor, ama he-
nüz onlara tapılmıyor. Yine de,
"Olmedenbirdemsürefim/Go-
zümüze kara toprakdotanadan
bir dem sürelim
r
derseniz işi-
niz zor. Bu gidişle daha da zor-
laşacağa benzer.
Hadi Çaman, Birol Engeler,
Meral Koro yaşlılığa karşı sa-
vaşan üç cengâver. Kızılderili
büyücü Don Juan'ın öğretiler-
den yararlananlar. yaşlılıgın
karşımıza çıkan en yavuz peh-
livan olduğunu anımsayacaldar-
dır. Bu pehlivanı dizegetirmek, ^^^-"^•™l
hatta dostluğunu kazanmak için Sevgili Mî-
na Urgan kadar iyi donatılmış olmalı. Bu da
her babayiğidin harcı değil.
Aido Nkoiai'ın yazdığı, Hale Kuntay'ın
çevirdiği, Hadi Çaman'ın uyarlayıp yönet-
tiği duygusal komedide Kadri Bey, (Hadi Ça-
man) huysuz, bencil, ama şirin ihtiyann bi-
ridir. Asıl sevimli yüzünü, birpark sırasın-
da tanışıp uzun çekişlerden sonra anlamaya
başladığı Lütfullah Bey'e dostluk eli uzatın-
y ^ k Saçlı
Delikanlılar'da
anlatılan
sevgi, dostluk
veiyi
vurgulanan
güldürü
öğeleri içimizi
açıyor.'
ca görürüz.
Lütfullah Bey, (Birol Engeler) çocuklan-
nın yanına sığınmış, kendisini başlanndan
atmak istediklerini uzun süre parktaki dost-
lanndan büe saklayan, çocuklanndan ol-
duklan gibi değil. olmalannı ıstediği gibi söz
eden bir emekli. Dilara Hanım, hep başka-
lannın çocuklannı büyütmüş, şimdi kedile-
riyle avunan, saçlannı boyatıp giyimıne ku-
şamına özen göstererek yaşlılığa meydan
okuyan, iyimserliğe eğilimli bir kadın ola-
rak karşımıza çıkıyor, Meral Koro'nun yo-
rumuyla.
___^__i Kadri Bev'deki değişımleri ser-
gilerken Hadi Çaman en başan-
lı portrelennden birini çizıyor.
Birol Engeler kadar genç bir
oyuncuyu önce yetmiş dörtlük
Lütfullah'ta yadırgadım. Ama
yaşını başını unutturacak kadar
canlabaşlasanlmıştı bukişiliğe.
Katarakth ICadri ile romatizma-
lı Lütfullah bugünün daha yaşlı
tiplerini canlandınrgibi göriinü-
yorlar. Aldo Nicolai bu oyunu
yazdığı zaman yaş kavramı bel-
ki farklıydı. Geriatri uzmanlan
yaşhlıkbaşlangıcının 59'dan65'e
^ • ^ " • ^ çekildiğini söylüyorlar.
Artık daha uzun yaşıyoruz. Işe yaramak-
tadaha fazla direniyoruz. Unutmayalım, an-
cak 'ÖlülerGenç Kalır'. Yaşlılardaçocuk-
lar kadar sevgi ister. ilgi ıster.
'Ak Saçlı Delikanhlar'daki sevgi ve dost-
luk dozu, ıyi belirtilen güldürü öğeleri içi-
mizi açıyor. Birleşmiş Milletler, bu yılı *Dün-
ya Yaşlılar Yılı' ilan etmiş. Bu oyun bu yıla
denk düşüyor. 60'ını aşan herkes davetli bu
tiyatroya.
AKSOY'UN SERGtSl İZMİR ADNAN FRAIVKO SANAT GALERtSt'NDE
Doğaııuı resme yansıması
FERHATÖZGÜR
Genç sanatçı Türan Aksoy yeni re-
simlerini Izmir Adnan Franko Sanat
Galerisi'nde 24 Ocak'a dek sergiliyor.
Geçen yıl Ankara Karaca Sanat Gale-
risi'ndeki "GeJenek YorumlarT adlı ser-
gisınde Hz. Muhammed'in Doğum,
Vahiy, Miraç, Hicret ve Öliim temala-
nnı ele aldığı fıgüratif çalışmalannda-
ki motifsel doğa elemanları burada da-
ha ayrışık bir biçimde kullanılıyor.
Kontrplağın sert zemininden yararla-
nılarak boyasal zenginliği ve fırça di-
riliğini ön plana çıkaran bu işler, do-
ğanın mütevazı elemanlannın birer
ipuçlan gibi. Bir evin çatısı. dalganın
kabanşı, suyun akışı. titreşimi gibi ba-
zen gözümüzden kaçıp gıden, yalınlaş-
tınlmış bir kaç aynntı, soyut sembol-
ler. renkli büyük lekelerhalinderesim
dörtgeninın eşdeğerbileşkelerini oluş-
turuyor.
Rengjn gûcfi vefirçadinamizmi
Yirmmcı yüzyılda. bıçımsel soyutun
ışık ve renk perspektıfi gibi yanılsa-
macı espas öğesini terk edişiyle birlik-
te, resimde doğa elemanlanyla kuru-
ian ilişki, imgecilik ve ayıklamacılık-
la bütünleşen bir renk gücüne dayan-
dı. Sonralan rengin gücünün ve fırça
dinamizminin bedenin hareketiyleör-
tüşmesini birincil değer olarak kabul
eden "eyiem resnti" sanatçmın doğa-
yı yorumlayışına çok farklı bir boyut
getirdi. Buve benzeröncüeğilimlerso-
nucunda, yüzyılımtz sanatçısı, bir sı-
nırsızlık inancı doğrultusunda, gelenek-
sel resmin plastik öğelerini tamamen
bir tarafa atmış, doğaya yüz çevirmiş
biri gibi yorumlandı ve bir yapıtın do-
ğayla ilişkilendinlmesi sanki küçüm-
sendi. Oysa biçimsel soyutun en uçla-
nnda gezinen sanatçı lar bile sıçrama
noktalarını doğaya dayandırdılar ya
da en azından gösteren-gösterilen bağ-
lamında bu böyleydi. Söyleyecekleri-
ni rengin gücüne, boşluk-doluluk zıt-
lığına, motıf-yüzey ilişkileri ve biçim-
lerin kendi içlerindeki zenginliğine da-
M. Tiıran Aksoy - 'Balık ve Kuş', konfraplak üzerine akrilik.
yandırarak söylüyorlardı. Bütün bun-
lar her sanat eserinın hayatı/doğayı
kendi tarzıyla temsil ettiğinın işare-
tiydi.
Turan Aksoy'un soyutlamacı çalış-
malannda da doğayla kurulan ilişkiyi
bubağlamda görmek gerek. Sanatçı için
doğa, üzerinde egemenlik kuracağı ya
da dışlayacağı, değiştireceği bir şey
değil. Doğanın varoluş gerçeğine say-
gı duyuyor. Sanatçı burada kendi be-
denini de doğanm bir parçası olarak ka-
bul ediyor ve fırçanın hareketi. dirili-
ği ile yüzeyin sertliği arasında farklı
bir yapılanmaya doğru yöneliyor. Çe-
şitlemeleri zengin olan bir dil gelişti-
riyor. Burada, çağnşımsal özellikleri
olan ve anlamdan tamamen yoksun
olmayan öğelerle doğaya ilişkin bir
düşünüş biçimi ortaya çıkıyor, biçim-
ler duygu olarak doğayla ilişkilendi-
riliyor ve izleyeni kendi tekliklerine,
kendi öznelliklerine kapatıyor.
Sanatçı geleneksel resimsel değer-
lennden ne ölcüde yararlandığını ve do-
ğayla ilişkisini şöyle açıklıyor:
"Doğa resmi geieneği çıplak gözle
çevremize bakma-görme eylemiyte sı-
kı sıkıya bağbdır. Gördüklerimin. algı-
bdıklanmuı. nesne gerçekliğinin önem-
li bir parçası oiduğuna inanıyonım.
Resimlerimin bu bağlamda doğayla
ilişkisi ne fazlaca gözleme ne de algıla-
nmtan ötesinde mutlak bir özoiduğu-
na dairinancada> anıyor. Resimlerinün
doğayla ilişkisi, doğanın kendisi oian be-
denimle bağiantüı olarak, bo>anın sü-
rflluşü ve fbrmlaruı oluşturulmasın-
daki bedensel harekerJerde çok belir-
gûı olmasalar da doğa resminin \azge-
çümez motifleri su, ağaç, e\. dağ, kuş
\s. öğelerle orta>a çıkmaktadır."
TÖD'den 'Sıfır Noktasmdaki Kadın'
Kültür Servisi - Tiyatro Özgün Deneme (TÖD). Neval El
Saddavi nın yazdığı, Veşim Eyüboğhı'nun uyarladığı ve yö-
nettiği 'Sıfir Noktasındaki Kadın' adlı oyunu. 31 Ocak Pa-
zar günü saat 20.00'de Muammer Karaca Tıv atrosu'nda sah-
nele>ecek. Oyunda Yeşim Eyüboğlu. Serhan Sanka>a. Ber-
na Dağlı. Gonca Koparer. Rukiye Doğan. Demet Inan. Oz-
gür Karagöz. Güneşi Akoi, İsmet Tamer ve Cahit Hancmğ-
lu rol alıyor. Kostüm tasanmını ArifeÇınaray'ın üstlendi-
ği oyunun müzikleri Ufiık Eyüboğlu'na, sahne tasanmı Ye-
şim Eyüboğlu ve Bema Dağh'ya, ışık tasanmı ise Hasan
Karaçay'a ait. Sıfır Noktasındaki Kadın, 'yenivegüzeldüj-
leri kölinemiş değerler üzerine kurmanın anlamsızhğı' dü-
şüncesinden yola çıkarak 'sahip olduğumuz değerierin tü-
münü «firla>arak başlama' olasılığmı sunuyor. Oyunda iz-
leyici, gündelik dilin dışında sık sık tablolarla karşılaşıyor.
Yönetmen Eyüboğlu "Aksavan bi/im hayananmız. Oiayuı
sözle dile getirilmesinden çok, ömeğin acı çekmenin tabio-
sumı yaratmaya cakşuk" diyor.
DEFNE GOLGESt
TURGAY FtŞEKÇt
Roman ve Toplum
Kaan Arslanoğlu, ilk basımı 1989'da yapılan
Kimlik adlı romanında, zorunlu hizmete giden genç
bir pratisyen hekimin yaşadığı kimi zorluklan anla-
tır.
Genç bir insan, bffdenbire ailesinden, yaşadığı kerrt-
ten ve arkadaş çevresinden aynlıp uzakta, bambaş-
ka bir çevrede yaşamaya başlar. Burada karşılaş-
tığı güçlükier bir insanın kolayca kaldırabileceğin-
den daha ağırdır.
Zorunlu Hizmet Yasası 1980askeri darbesinden
sonra çıkanlmıştı. Hekimsiz köylerin, kasabalann ge-
reksinimlerini karşılamak amacıyla, önceleri iki yılı
pratisyen hekimlikte, iki yılı da uzmanlıkta olmak üze-
re toplam dört yıldı. Sonra iki yıla indirildi, daha
sonra da işlevsiz olduğu görülmüş olmalı, tümüy-
le kaldınldı.
Kimi zaman, etektriği, suyu, yolu olmayan köyte-
re gönderilen genç hekimler, burada kendilerine
verilen dört duvann ıçinde iki yıllannı geçirdiler. Ki-
mi, çamaşırlannı köyün deresinde yıkamak zorun-
da kaldı, kiminin kardan kapanan yollardan altı ay
dünyayla bağı kesildı, kimi PKK ilegüvenlik güçle-
rinin çatışmalan içinde buldu kendini.
Romanın önce konusu ilgimi çekti. Nicedir gü-
nümüz toplumuna ilişkin yapıtlara rastlamadığımı
aynmsadım. Romancılanmız nedense uzak dönem-
lerin konulanna daha çok ilgi duymaya başladılar.
Böyle deyince de ister istemez Fethi Naci'nin ün-
lü krtabı Türkiye'de Roman ve Toplumsal Değişme
geiiyor aklıma. 1981 yılında basılan 517 sayfalık bu
kitap, son yüzyıllık toplumsal gelişmemizin, roman-
lara nasıl yansıdığını irdeler. Bu kitaba bakarak he-
men her dönemde toplumsal sorunlanmızın roman
sanatımızda bir karşılık bulduğunu söyleyebiliriz.
Sözgelimi, yakın zamanlardan 1970'lerdeyayımla-
nan romanlar arasında o dönemi anlatan, Adalet
Ağaoğlu'nun BirDüğün Geces/'nden Pınar Kür'ün
Yann... Yann... 'ma, Çetin Altan'ın Büyük Gözalîı 'sın-
dan Sevgi Soysal'tn Şafak'\r\a dek pek çok örnek
sayılabilır.
Ancak 1980'den bu yana geçen yaklaşık yirmi yıl-
lık süre için aynı şeyi söylemek zor. 1980'lerin baş-
lannda yayımlanan kimi romanlar 1980 öncesinin
hesaplaşmalannı yansıtsalar da, döneme bütün-
lüklü bir yaklaşım gösteremediler. Fethi Naci, kita-
bını yeni basımında günümüze dek genişletmeyi dü-
şünse, acaba nasıl bir roman varlığıyla karşılaşır-
dı?
Oysa 1980'den bu yana ülkemiz, tarihinin en hız-
lı dönüşümlerinden birini yaşıyor Bu dönemde yal-
ntzca "Da//as" adlı televizyon dizisinin bile toplumu-
muz üzerindeki etkileri incelense şaşırtıcı sonuçla-
ra ulaşılırdı. Daha neleryaşandı bu sürede? Yüz bi-
neyakın insan haklı-haksız cezaevlerindeyattı, sen-
dikalar işlevsizleşti. eğitimin içi boşaldı, görülme-
miş zenginleşmeler, görülmemiş yoksullaşmalar
görüldü, ülkenin bir yanı savaş alanına döndü, si-
yaset-iş dünyası-yeraltı dünyası-dini akımlar birbi-
rine kanştı, doğa ve kültür variıkları yağmalandı...
Yazarlanmız arasında roman için bulunmaz zen-
ginlikteki bu gereçten yararlanmak isteyecg^d^rçıkrj,
mayacak mı dersiniz?
Roman sanatı her zaman toplumlan tanımak ve
anlamak için benzersiz bir kaynak oluşturur. Döne-
min romanlannı da çoğunlukla o dönemde yaşa-
yan yazartar üretirler. 19. yüzyıl Rusya'sını ve insa-
nını hiçbir tarih ve toplumbilim kitabı bu dönemde
yazılmış o ünlü romanlar kadar başanyla anlatamaz.
Dickens'ın Ingiltere'si, Hugo'nun, Balzac'ın Fran-
sa'sı da öyle değil mi?
Roman, toplumlann resmi olmayan bellekleridir.
Romanını yazmamakla acaba son yirmi yılımızı top-
lumca unutmak mı istiyoruz?
Yoksa "bizi bize gösterecek aynamızı" elimizden
mi aldılar?
Fatthless Istantml'a geiiyor
• Kültür Servisi - Tekno dans grubu Faithless, 20
Şubat Cumartesi günü CNR Dünya Ticaret
Merkezi'nde bir konser verecek. Panasonic Technics'in
ana sponsorluğunda Production Departmen tarafından
gerçekleştirilecek konserden önce Energy FM 102 for
Future Generation radyosunun açılış partisi yer alacak.
5 milyon olarak belirlenen konser biletleri 25 Ocak
tarihinden itibaren Ulusoy seyahat acentelerinden
temin edilebilir. Reverance adlı ilk albümleriyle 22
ülkede Altın Plak Ödülü'ne değer bulunan Faithless,
Türkiye'de Insomnia ve Salva adlı 45'likleri ile
tanınıvor.
İFSAK'ta bu ay
I KüHür Servisi - tstanbul Fotoğraf ve Sinema
Amatörleri Derneği (IFSAK) etkinlıkleri sürüyor. 25
Ocak Pazartesi günü saat 19.30'da Prof. Mehmet
Bayhan'ınkatılacağrFotoğrafEvreninde Gezi- , ..
Mağaradan Fotoğrafa' başlıklı etkinlik
gerçekleştirilecek. 27 Ocak Çarşamba günü saat
19.30'da ise Doğa Grubu'nun 'Kış Fotoğrafçılığı'
başlıklı etkinlıği yer alacak. 28 Ocak Perşembe günü
saat 19.30'da Prof. Dr. Veli Sevin. diyalar eşliğinde
'Bir Kazı Günlüğü' başlıklı söyleşi gerçekleştirilecek.
Ocak ayının son günü ise karma fotoğraf sergisi
açılacak. (292 42 01)
K Ü L T Ü R t Ç İ Z İ K
K Â M İ L M A S A R A C I