17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 EYLÜL 1998 ÇARŞAMB, HABERLER Yılmaz'dan, CHP'ye afiş davası • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Mesut Yılmaz'ın, CHP'nın 18 Nisan'da yapılacak oian seçimlerde kullanılmak iizere bastırdığı afişlerde •'Kişilik haklanna saldında bulunulduğu" gerekçesiyle ihtiyati tedbir karan aldırması ile ilgili davaya başlandı. Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde dün görülen davada mahkeme heyeti. taraf avukatlanna delil ve belgelerini sunmak amacıyla süre verilmesini. dava konusu resimdekı üçüncü kişiler eski Şişli Beledıye Başkanı Gülay Ashtürk \eTBMMeski Başkanı Mustafa Kalemli hakkında açılmış dava varsa. dava dosyalannın istenmesinı ve ihtiyati tedbir karannın incelenerek gelecek duruşmada karara bağlanmasını kararlaştırdi. 'Seçimler ertelenmesin' • SEFERİHİSAR(AA)- Türk-Iş Genel Sekreten Şemsi Denizer, seçimlerin ertelenmesine karşı olduklarını söyledi. Türk-tş olarak seçimlerde. sosyal devleti sa\ unan ve uzlaşmadan yana milletvekili adaylannı destekleyeceklerini belirten Denizer, seçimlerin ertelenmesine karşı olduklannı dile getirdi. Denizer. seçımleni; ertelenmesinın Türkiye'yi kaosa ve karamsarlığa sürükleyeceğını öne sürdü. Yerel ve gene! seçimin birlikte yapılmasını istemediklenni beiirten Denizer. verel seçimlenn 25 Mart'ta. gene! seçimlerin ise 18 Nisan'da yapılmasından yana oîdukiannı sövledi. Seçimlerden koalisyon hiikümeti çıkmasını beklediklerini belirten Denizer, "Tek parti gelirse o bir sosyal grubu destekleyecektir. Bu da diğer kesimlerde memnuniyetsizlik yaratır. Koalisyonla da hükümet yakalanabilir" diye konuştu. Tüketici Yasası'nın 3. yılı • ANKARA (Cumhuriyet Biirosu)- Tüketici haklannın korunması amacıyla yürurlüğe konulan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasa. üçüncü yılını doldurdu. Bu süre içinde bakanlık koordinatörlüğünde oluşturulan Reklam Kurulu, tüketiciyı yanılttığı. aldattığı iddiaedilen 258 tican reklam ve ilanı incelemeye alıp, bunlardan 77'sine toplam 987 milyar 400 milyon lira idan para cezası. 50 reklama düzeltme, 8 reklama durdurma cezası verdi. Gazetemizi ziyaretDış Haberier Senisi - Irak Büyükelçiliği Basın Müsteşan Dr. Saad Al Hamdani, dün gazetemizi ziyaret ederek Genel Yayın Yönetmeni Orhan Erinç, Yazıişlen Müdürü tbrahim Yıldız \e Haber Merkezi Müdürü Hakan Kara ile görüştü. Cumhuriyet'ın Irak- ABD krizinde benimsediği "tarafsız ve insancıl" tutuma teşekkür eden Al Hamdani, Iraka uygulanan ambargonun kaldınlması için Türk medvasının desteğini istedi. İsmet Sezgin Londra'ya gittj • İstanbul Haber Servisi - Başbakan Yardımcısı ve Milli Savunma Bakanı İsmet Sezgin. Farnbourgh Uluslararası Uzay ve Havacılık Fuan'na katılmak üzere Londra'ya gitti. Sezgin. hareketinden önce düzenlediği basın töplantısında Türkiye'nin Balkanlar'da banş ve istikrann sağlanması için girişimlerini bütün platformlarda sürdürdüğünü söyledi. Gürün eşi kayıt olamadı • ANKARA (Cıımhuriyet Bürosu) - FP Kayseri klilletvekili Abdullah Gül'ün eşi Hayranisa Gül, türbanlı fotoğraf verdiği için Ankara Ûniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi'ne (DTCF) kayıt yaptıramadı. Abdullah Gül. eşinin kaydedilmemesi üzerine YOK karann "kanunsuzluk" olduğunu öne sürerek bunun. alağanüstü koşullannın bir dayatması olduğunu iddia etti. Gazetecileri Koruma Komitesi'nin Başkan Yardımcısı Terry Anderson sorulanmızı yanıtladı basmı özgür değfl'LEYLA TAV ŞANOĞLU Geçen hafta, merkezi Ne.v York'ta bulunan Gazetecileri Ko- ruma Komitesi'nin (Committee to Protect Journalists-CPJ) Başkan Yardımcısı Terry Anderson ile CPJ'nın Ortadoğû ve Afrika Clke- leri Program Koordinatörü Joel Campagna Istanbul'daydılar. Çe- şitli gazeteci örgütleri ve gazeteci- lerle. hapiste bulunan ya da ağır hapis cezalan istemiyle yargılanan gazetecilenn durumlan konusun- da temaslar yapnlar. Biz de An- derson'la buluşmamızda kendisi- ne Türkıye'de basının ve gazeteci- lenn durumunu nasıl değerlendir- dikierini. CPJ oiarak neler yapma- yı amaçladıklannı sorduk. Yıllar- ca gazetecilik mesleğıne emek ve- ren ve Columbia ve Ohio üniver- sıtelennde ıletışim dersleri veren Terry Anderson'la konuşmamız sorulu-yanıtlı şöyle gelişti: - Gazetecileri Koruma Komite- si nezaman kuruMu ve dünyada ne gibi bir işlevi var? ANDERSON - On sekız yıl ön- ce Nevv York kentinde kuruldu. Bazılan çok yüksek düzeyde gaze- teci olmak üzere bir yönetim ku- rulumuz ve büro elemanlarımız var. Büro elemanlanmız da çok pro- fesvonel gazetecılerdir. Bütün dünyada basına yapılan saldınlan dikatle ızliyoruz ve hapiste olan gazetecileri kurtarmaya çalışıyo- ruz. Bir de dünyada basının duru- munu ve sorunlarını içeren yıllık bir rapor yayımlıyoruz. Özellikle Latin Amerika. Asya ve Afrika ülkelerinde yerel gaze- teciler örgütlerine. basının sorun- larını aşma konusunda yardım edi- yoruz. Özellikle de Türkiye'deki basın ve medyanın durumuyla ya- kmdan ilgileniyoruz. - Peki, Türkiye'deki basırun ve gazetecilenn durumunu nasıl de- ğerlendiriyorsunuz? ANDERSON- Türkiye ganp bir ülke. Bır yanda çok geniş bir öz- güriük yaşanırken, öbür yanda da çok ciddi kısıtlamalar ve sınırla- malar var. Siz Türksünüz ve Tür- kiye'de gazetecilerin ve basının durumunu benden çok daha iyi bi- liyorsunuz. ^^: - Ama sizîn vabancı bir gazeteci olarak dejŞjertendîrmelerinizi ve iz- leninılerinizi öğrenmek istiyoruz~ ANDERSON - BenceTürki- ye'de basın tam anlamıyla özgür degil. Siz de çok iyi biliyorsunuz ki Türkiye'de gazetecilerin belirli alanlarla ılgilenmelenne. o konu- da haber ve yazılar yazmalanna izin verilmıyor. Örneğin, Güney- doğu'daki durum. bölücü faaliyet- ler, ordu, şeriatçı partilerin duru- mu... Türkiye'de habercilik, yani kendi görevlerinı yaptıkları için hapse atılan gazeteci sayısı çok fazla. Dünyanın öbür ülkeleriyle kıyaslandığında bu rakamın ne ka- dar yüksek olduğunu görüyorsu- nuz. Bu. olmaması gereken bir anormallik. Burası ne Çin ne de Kuzey Kore. Turkiye, demokratik ğünü kısıtlayarak hıç kimse Türki- ye'yi güçlendireceğini sanmasın. Aksine bu şekilde Türkiye'yi güç- süzleştiriyorlar.CPJ ve ben buraya kendi fikirlerimizi duyurmak için değü. Türk gazetecilere yardımcı olabilmek için geliyoruz. Amaç. Türkiye'de basının özgürlüğünü güvenceye almak, gazeteci örgüt- lerine vardımcı olabilmek. Bu, Türk gazetecilerin savaşımı. Biz de onlara nasıl yardım edebilece- ğimizin yollannı araştınyoruz. - Sizce Türkive'de basının üze- turduğunu kabul ettiler. Ama anla- dığım kadarıyla bunu değiştirmek siyasi açıdan çok zor. - Son olarak Türkiye'deki gaze- tecilerindurumuylailgili bir rapor hazııiadınız. Bu raporda yer alan, hapisteki gazeteci sayısı kaç? ANDERSON - Yirmi dokuz. Bunlar gazetecilik yaptıklan için hapisteler. Biz başka suçlardan hapse düşen gazetecilerle ilgilen- miyoruz. Ama ilginçtir, bizim lis- temizdeki gazetecilerden bazılan- nm. gazetecilikleri degil, başka fa- /•jf ürkiye'de habercilik, yani kendi görevlerini yaptıkJan için hapse / atılan gazeteci sayısı çok fazla. Dünyanın öbür ülkeleriyle A. kıyaslandığında, bu rakamın ne kadar yüksek olduğunu görüyorsunuz. Bu, olmaması gereken bir anormallik. Burası ne Çin ne de Kuzey Kore. Turkiye, demokratik bir toplum olmak isteyen ya da olduğunu varsayan bir ülke. Ama demokratik toplumlarda böyle şeyler olmaz.Tabii düşünce suçundan hapse giren sanatçılar, yazarlar, öğretim üyeleri de var. bir toplum olmak isteyen ya da ol- duğunu varsayan birülke. Ama de- mokratik toplumlarda böyle şeyler olmaz.Tabii, düşünce suçundan hapse giren sanatçılar. yazarlar. öğretim üyeleri de var. Yineliyo- rum, hiçbir demokratik toplumda böyle olaylar olmaz. Yetkililer. Türkiye'de tehlikeler olduğu için böyle davranıldığını söyleyebilır- ler. Başka ülkelerde de benzer teh- likeler var. ama bu tehlikelerin üs- tesinden geknek için bu tür yöo- temleri kujlanmıyorlar, Bir top- lum, tehdtf,altında olduğunu his- sertıği zaman insanlara baskj ya- pılması yoluyla değil. özgürlükie- rini daha da koruyarak tepki gös- terir. Bir toplum ancak böylelikle güçlenir. Fikir ve basın özgürlü- rindeki bu kısjrlamalann kaldınla- bilmesi için neler yapılmalı? ANDERSON -Bunu Türk gaze- teciler benden daha iyi bilirler. Bu onlann ülkesi. Biz elimizden gelen yardımı yapmaya çalışıyoruz. A- ma onlara neler yapılması gerek- tiğini söylemek bizim işimiz değil. - Sizce Türkiye'de bazı yasala- nn bu kısıtlamalara nedenolduğu- nu düşünüvttr musunuz? .\NDERSON - Siz böyle mi dü- şünüyorsunuz? Ben buraya duru- mu öğreruneye geldim. Gazeteci- lerie bir araya geldik. Onlara yar- dımcı olabilmek için kendilerinin ve bizim neler yapmarruz gerekti- ğini konuştuk. Pek çok gazeteci, hukuk sisteminin önlerinde çok büyük sonınlar ve zorlukJar oluş- aliyetleri nedeniyle suçlandıklan- nı görüyoruz. Ama biz tek tek bu davalan çok dikkatle inceledik. Sonunda da bu gazetecilerin han- gi suçlarla suçlanıriarsa suçlansın- lar. gazetecilikleri nedeniyle hap- se düştüklerini gördük. Türkiye'de bazılan bizim bu gö- rüşümüze katılmayabilir. Zaten Türkiye'de hapiste olan gazeteci- lerle ilgili değişik listeler bulunu- yor. Ömeğin Insan Haklan Vakfi, Sınır Tanımayan Gazeteciler Ör- gütü (Reporters Sans Frontıeres) gibi kuruluşların Jisteleri bizim- kinden daha uzun. Biz elimizden geldiğince dikkatli ve doğru bi- çimde listemizi yapmaya çalışnk. Incelemelerimizi sürdürürken, ba- zen birkaç ismi listeden siliyor, ba- zen de listeye birkaç isim ekliyo- ruz. Üstelik o insanlann suçlan- dıklan suçlann çoğu kez doğru ol- madığını öğreniyoruz. Pek çok üJ- kede, pek çok savcı anti-terör ya- salannı, siyasi yasalan kullanıyor. Amaç, gazetecileri susturmak. - Türkiye'deki durum o ülkelere kıyasla daha nu iyi, yoksa daha mı kötü? ANDERSON - Başta da söyle- diğim gibi burada durum çok ga- rip. Saydığım kısıtlama alanlan dı- şuıda Türkiye'de basın ve gazete- ciler hemen hemen tam anlamıyla özgür. Cumhurbaşkam'nı, parla- mentoyu, siyasi liderleri eleştirebi- liyorsunuz. Hemen hemen her ko- nuda bir eleştiri getirebiliyorsu- nuz. Türk basını çok etkin. Bu, işin iyi tarafı.Kötü tarafina gelince... Gazetecilerin kesinJikle girmele- rine izin verilmeyen, yasak konu- lar var. Işte bu alanJarda da basın özgürlüğü kesinlikle yok. Bunun örneklerini son zamanlarda sıklık- lı görüyoruz. Turkiye demokratik bir toplum olmayı istiyor ve böy- le olduğunu varsayıyor; kısmen de öyle. Ama Türkiye, demokratik bir toplum olarak bu tür şeyleri yap- mamah. Bu davranışlar, demokra- tik toplumun korunması ya da güç- lendirilmesine de hiç yardımcı ol- muyor. Ben, hapisteki gazeteci sa- yısı üzerinde durmuyorum. sayılar beni ilgilendirmiyor. Beni ilgilen- diren. hapisteki gazetecilerin ne kadar çok oldukJan. Dünyanın öbür ülkelerinden, bütün demok- ratik toplumJarda olandan çok faz- la. - Bu ziyaretinizde hiçbir hükü- met yetkiİisi >a da siyasi liderie ko- nuştuouz mu? ANDERSON - Hayır. Ziyareti- mizin amacı, yineiiyorum, Türki- ye'de gazetecilere nasıl ve ne bi- çimde yardımcı olabileceğimizi araştırniak. Bundan sonraki adım olarak gazeteci örgütleri ve gaze- tecilerin liderleriyle bir strateji oluşturabilirsek o zaman hükümet yetkilileriyle geçen yıl olduğu gi- bi biraraya gelır ve o stratejinin ha- yata geçirilmesine çalışınz. Bu hükümet geçen yıl verdiği sözlerle ileriye doğru çok önemli bir adjm aönı^tj. Bazı gazeteciler de hapjsten çıkanldj. Bu çok iyi bir adım. Ama gerisi gelmedi. Bu da dog- rusu çok düş kıncı bir durum. Bundan sonra bunu yapabilecekJe- rini. verdikleri sözlerde durabile- ceklerini umuyoruz. Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi raportörlerinin Türkiye temaslan sürüyor ^G.Doğu'da normalleşıne süreci başladı' MAHMÜTORAL DhARB.4KIR - Türkiye'dekı ınsan hak- lan \e uygulamalannı rapor haline getire- cek olan Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi Türkiye Ra- portörlen. Diyarbakır'da temaslanna başladı. Ra- portörler Andras Bar- son\ ve Walter Schwim- mer. Günevdoğu'da. ın- san hakları ve demokra- tikleşme konulannda 'normalleşme' sürecinin başladığını söylediler. Ankara ve tstanbul'da temaslarını tamamladık- tan sonra Diyarbakır'a gelen iki raportör ilk ola- rak Olağanüstü Hal Böl- ge Valisi Aydın.Arslan'la görüştü. Gazetecilerin almmadığı toplantının ardından Divarbakır Ba- ro Başkanı Hüseyin Tay - fiın'uzi>aret eden heyet üyeleri, burada gazeteci- lerin sorulannı yanıtla- dı. Raportör Walter Schvvimmer. Türki- ye'nin AvTupa Konseyi üyesi olması nede- niyle, birtakim yükümlülüklerini yerine ge- tirip getirmediğini gözlemek üzere bölge- ye geldıklerini söyledi. Schvvimmer sözle- rini şöyle sürdürdü: "Avrupa Konseyi Par- lamenterler Meclisi'nin aJdıgı bir kararia bu heyetoluşturuldu. Konseyin en önemli il- keleri demokrasi. insan haklan vehukukun üstünlüğüdür. Ziyaret amacumz, bu ilkele- \fonj nrlii \nlirt ktanbul Barosu, >coi adli yüın açılışı nedeniyie önceki akşam Tünel'deki Staj Itfftl UUUyUin Eğitim Merkezi'nde bir koktey] verdi İstanbul Barosu Başkanı Yücel Say- * f # / J man'ınev sahipliğiyaptıgı kokteyle çok sayidaaıukatınvanjsıraCHP İstanbul UÇUIŞI KUUUnUl Ü Başkanı Etem Ca'nkurtaran da katohü. (Fotoğraf: BERTAN AĞANOĞLU) rin Türkiye'de nasıl uvgulandığjnı gözlem- lemek. denerJemektir" Diyarbakır'a ikinci gelişleri olduğunu kaydeden Schvvimmer, "Bu kez temel görev imiz. önceki ziyaretle- rimize göre aradaki farklan gözlemlemek. Edindiğimiz ilk i/lenim. bir normalleşme sürecinin başla- dıgjyönündedir" diye konuş- tu. Schvvimmer, PKK tarafin- dan ilan edilen ateşkes için yaptığı değerlendirmede, "Hiç süpbe yok ki, bölgede ateşkesk; şiddetin sona erme- si çok olumlu oiacak. Bölgede yaşayan insanlar açısmdan bu iyi oiacak'' ıfadesıni kullandı. Barsony ise ateşkesin yo- rumlanmasının kendilerine düşmediğini belirterek "Ateşkes.gerçekmi,izieniyor mu, bunu yerel yönetimlerin değeıiendirmesi gerekir. An- cak şunu açıkça biliyoruz ki bu ilk ateşkes degiL Önemli olan ateşkes ilan etmek değil, önemli olan bu ateşkesin uy- gulanmasıdır." dedi. SIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR Bir ülkenin niteliğini belirle- yen ölçülerden birisi de çocuk- larıyla olan ilişkisi. Bu ülkenin beyni yaşlanmış sistemi, ço- cuklanndan korkuyor. Sokak- ta biraz hareketli ve canlı bir çocuk topluluğu görmesin, he- men endişeye kapılıyor. Kimi- sini bağırarak susturuyor, kimi- sini kurşunluyor, kimisini gö- zaltına alıp işkence ediyor, ki- misini de ağır hapis cezalanna çarptınyor. Türkiye, günlerdir, dans ede- rek kimsesiz çocuklara para toplarken, polisten baskı gö- ren beş kız çocuğunun öykü- sünü konuşuyor. "Nasıl bu ço- cuklara böyle şeyleryapılır, he- le birisinin babası da şehitpo- //s"tepkileri, uzun uzun ekran- lara geliyor. Haklı olarak, ço- cukların karşılaştığı muamele geniş yankılara neden oluyor. Tepkiler üzerine, içişleri Baka- nı da polisler hakkında soruş- turma açacağı sözünü verdi. Dal gibi beş kız çocuğunun Çocuklanndan Korkan Yaşlı Ulke "örgüt üyesi" olduklan şüphe- siyle masum görünüşlerine karşın polisin kötü muamele- siyle yüz yüze gelmesi geniş bir tepkiye neden olurken, ay- nı gün Van'da 12 yaşında bir çocuğun asker kurşunuyla can vermesi çok fazla ilgi çekme- di. Askeri açıklamaya göre 12 yaşındaki Fırat Kıvanç, nöbet- çi askerierin 'dur' ihtanna uy- madığı gerekçesiyle vurularak öldürüldü. Gazete haberi şöy- le sürüyor: "Iddiaya göre; ön- ceki akşam 20.30 sıralannda Serhat Mahallesi'nde (Van) bulunan askeri lojmanlann tel örgülerine tırmanmaya çalıştı- ğı öne sürülen Kıvanç'a nöbet- çi askerier dur ihtannda bulun- du. Ancak Kıvanç buna rağ- men tırmanmaya devam edin- ce, ateş açıldı. Vücuduna üç kurşun isabet eden Kıvanç, ağır yaralı olarak Van Devlet Hastanesi'ne kaldınldı, ancak kurtanlamadı. Ölen çocuğun ailesi, tel örgüler yanından elinde poşetle geçen Fırat'ı nöbetçi askerin korkusundan vurduğunu ileri sürerken, an- nesiFatma Kıvanç, 'Orasıcad- de, oradan her insan istediği saatte gidip gelebiliyor' dedi. Kıvanç, daha sonra Garipler Mezarlığı'nda toprağa verildi." Manisalı çocukların başına ne\er geldiğini biliyoruz. Gazi- antep'te baklava çalan çocuk- lartn aldığı onlarca yıllık cezayı Yargrtay onayladı. Üniversiteli gençlerin harçları protesto amacıyla yaptıklan gösteriler- de başlarına neler geldiğini ek- ranlardan kanlı görüntülerle günlerce izledik. Bunlar, yalnızca gazetelere yansıyan, herkesin gözü önün- de olanlar. Ya bilinmeyenler? Bu ülkeye yön veren kafa, ne- den çocuklanndan bu kadar korkuyor? Geçmişiyle, Os- maniı'y\a, tarihte yaptıklanyla abartılı ve anlamsız şekilde övünenler, geleceği temsil e- den çocuklarına karşı acaba neden bu kadar acımasız? Bu- nun bir anlamı yok mu? Beş kız çocuğunu gözaltına alıp onlara korku dolu saatler yaşatan Polis Müdürü bakın neler söylüyor: "Çocukların di- lenci gibi para toplaması doğ- ru değil. Çocuk ruhuna aykın. Gelişmelerini olumsuz etkiler. Üstelik izinleriyok. Aslında bu fikri onlara kim aşılıyorsa onun da araştırılması gerekiyor." Karşıyaka Polis Müdürü'nün sözleri insanı duygulandırıyor. Çocuk ruhuna karşı ne kadar da duyar1ı(!) Bir de devlet açı- sından bu aşı sorunu çok önemli. Bir genç bir şey yap- maya kalkmasın, hemen onla- ra hangi aşının yapıldığının araştırılması başlıyor. Tabii bu araştırma, polis nezarethane- lerinde son derece modern metotlarla, dünyaya örnek oia- cak şekilde sürdürülüyor. Bu ülkeyi yöneten anlayış yaşlanıyor. Bu ülkeyi yöneten kafa çürüyor. Her taraftan ge- len pis kokular, yılların demok- rasi düşmanı tercihlerinin bir sonucu. Solunu düşman gö- ren, her taşın altında komü- nizm ve bölücülük arayan ka- fanın, gençliğiyle ve hatta ço- cuklanyla kavga etmesi kaçı- nılmazdı. Karşıyaka Polis Müdürü'nün sözleri bu ülkeyi yöneten kafa- nın genel bir toplamını sunu- yor. Ülkenin her yanını bu ka- fayla yönetenler, sokaklarda çocuklannı kovalıyorlar. Böy- lece sistemi koruyacaklannı sanıyorlar. Bence Süleyman Demirel ölünceye kadar bu ülkenin Başkanı olsun. Çok uyar. G L O B A L POLÎTtKÜLTÜB ERGİN YILDIZOĞLU Pakistan'da Kriz •••DeninleşiPken "Ekonomi çöküyor. Merkezpartileri tüm güvenilir- liklerini kaybettiler. Aşın akımlar gittikçe güçleniyor- lar." Ingilizce yayımlanan News gazetesinin editörü Meliha Lodhi, ülkesinin durumunu Los Angeles 77- mes'a bu ifadelerle özetliyordu. (28/09) Lodhi'nin tespitleri Pakistan'ın yine bir siyasi vira- ja doğru ilerlediğini düşündürmeye yeterli. Durumun vahametini artıran başka etkenler de var. Siyasi istik- rarsızlığı hızla bozulan Pakistan, uzun yıllardır Hindis- tan'la Keşmir sorunu bağlamında bir savaş yaşıyor. Bu savaşa bu yıl bir de nükleer silahlanma yanşı bo- yutu eklendi. Diğer taraftan, uzun süre Taleban'ı des- teklemiş olan Pakistan'ın dış pditikası, şimdi Iran- Taleban-ABD üçgeninde çıkan fırtınalarda karaya oturmak üzere. Son günlerde Afganistan'da Sünnile- rin Şiileri katlettiğine ilişkin haberier, Tahran'\n, Iranlı diplomatlarının öldürülmesinden Pakistan kaynaklı Sünni Sipah Sabaha örgütünü suçlaması, gelişmele- re bir de Sünni-Şİİ çatışması boyutu eklemiş gibi gö- rünüyor. Tüm bunlar yetmezmiş gibi, aynı fırtınanın bulan- dırdığı sularda radikal Islamın yükselişi de yeni bir iv- me kazandı. Başbakan Navaz Şerif'in şeriat uygula- masını pekiştirmek için anayasanın 15. maddesinde yapmayı önerdiği değişiklikler, ülkeyi yeni kamplaş- malann içine attı. Pakistan'ın ekonomisi geçen 10 yıl içinde belirgin bir biçimde bozuldu. Örneğin dış borçlarının GSMH'ye ve toplam ihracata oranı, sırasıyla, 1980'le- rin başındayüzde2.1 veyüzde20.4'ten 1990'lannor- tasında yüzde 3.8'e ve yüzde 27.9'a yükseldi. Aynı dönemde cari açığın GSMH'ye oranı yüzde3.69'dan yüzde 6.26'ya yükseldi. Pakistan'ın toplam dış bor- cu 1997 itibanyla 36 milyar dolara vurdu. Daily Star (Pakistan) yazartanndan Osman Gani'ye göre dış borçlar, halen yılda 3 milyar dolar artmaya devam ediyor. (07/09). Bu yıl Pakistan'ın 3.4 milyar dış borç geri ödemesi yapması gerekiyor. Navaz Şerif hükümetinin, yabancı şirketler tarafın- danyönetilen "bağımsız enerjiprojeleri"ne, Benazir döneminde verilen kontratlan sorgulamasının ve nük- leerbomba denemelerinin ardından, ülkeden 175 mil- yon dolar yabancı sermaye çıkışı oldu. Bu koşullar- da, göztemdler, ülkenin elinde2-3 haftalık ihracatı kar- şılayacak kadar döviz rezervi kaldığını, rupi'nin ve borsanın rekor düşüşlerine bakarak, bu borçlann ödenmesinin çok zor olduğunu vurguluyorlar. (The Observer 6/09) Dışişleri Bakanı Sertaç Aziz de aynı kanıda. (Los Angeles Times) Son yıllarda ülkeyi yöneten politikacılardan, Kasım 1996'da devrilen Benazir Butto, geniş çaplı yolsuz- luk iddialanyla yargılanıyor. Daha sonra, geniş bir ko- alisyonla iktidar olan Müslüman Biriiği PartisPnin li- deri Navaz Şerif de Butto gibi büyük ve çok zengin bir aileden geliyor. Pakistan'ın saygın yayın organla- nndan Newsline'a göre Şerif ve ailesinin toplam ver- gi borcu 25 milyon dolar. Devlet bankalanna olan bor- cuysa 2 mityar dolar. Yolsuzluklann üzerine kimse gi- demiyor. Halk politikacılara güvenini hızla kaybediyor. ABD'nin Afganiştan'daki hedeflere yönelik füze sal- öıris 1 ! bu'slfka'pfâf) üzerinde gerçekleşti ve istikrarsız- lığı daha da arttırdı. Cemaat^-jl ıslam ve Jemiyet-ul- ulema gibi radtKal Islami hareketler, ABD işbirlikçisi olduğunu ileri sürerek Navaz Şerif hükümetine karşı kampanya başlattılar. Kampanya aynı zamanda dış borçlann iptal edilmesi ve Afganistan'a benzer bir Is- lam devleti kurulması taleplerini de içeriyor. (The Ob- server) Gittikçe artan ekonomik ve siyasi basınçlar altında bunalan Navaz Şerif hükümetinin, Kuran ve Sünneti en temel yasa haline getirmeyi ve şeriat kurallannı da- ha sıkı bir şekilde uygulamayı amaçlayan yasa tasa- nsı, bu patlayıcı kanşımı daha da tehlikeli bir hale ge- tirdi. Gözlemciler Navaz'ın son zamanlarda Islami akımlara doğru kayan orta sınıflara ve yoksullara hoş görünmeye çalışarak, daha radikal siyasi güçlere da- yanarak iktidarda kalmaya çabaladığını düşünüyor- lar. Navaz'ın bu yönelimi ülkedeki kamplaşmayı daha bir belirginleştirdi. Bir mali kriz hızla derinleşirken, ge- çen cumartesi günü ülkenin muhalefet ve hükümet liderleri birbirterine, bu anayasaya değişikliği eksenin- de, adeta savaş ilan ettiler. Navaz, ileri gelen ulema vedin adamlannın bir töplantısında, anayasa değişik- liği önerisini engellemek isteyenlere karşı direniş çağ- nsı yaptı ve eğer yasa geçerse tüm hükümet maki- nesini ulemanın emrine vermeyi vaat etti. Aynı gün çe- şitli eyaletlerden gelen muhalefet liderleri, birtoplan- tı yaparak anayasa değişikliğine karşı direnecekleri- ni açıkladılar. (The News Intemaitonal, 07/09) Pakistan hızla bir kaosa doğru sürüklenirken göz- ler, Genelkurmay Başkanı Cihangir Keramet'in üze- rinde. Tabii, ağıriıklı olarak siyasal Islamla aynı görüş- leri paylaşan orta kademe subaylannkiler de. Bunlar ordunun iktidan ele almasını, gerçek Islami reformla- n gerçekleştirmesini istiyorlar. Shyam Bahatia'nın 777e Obse/ver'deki yazısında vurguladığı gibi, bir amaçlan daha var bu subaylann: Hindistan'a karşı ci- hat açmak. Ne de olsa Keşmir sorunu, Pakistan'da tüm siyasi aynlıklan kesen ortak konsensüs noktası. OHAL Valisi Aydm Arslan Terör olaylan yüzde 40 azaldı9 DİYARBAKIR (Cum- huriyet Bürosu) - Olağa- nüstü Hal Bölge Valisi Aydm Arslan. terör olay- lannda yüzde 40'a varan bir azalma olduğunu açıkladr PKK lideri Ab- dullab Öcalan'ın zaman kazanmak için ateşkesten söz etti^ini belirten Ars- lan, "Orgüt lideri telsiz konuşmasında 'elemana ihtiyacımızvar. Kör.topaL sakat ne bulursanız gön- derin' diyor. Arslan düzenlediği ba- sın töplantısında, son bir yılda bölgede 674 olay meydana geldiğini, bu olaylann çoğunun da, ma- yına basma ve taciz ateşi gibi riski az eylemler ol- duğuna dikkat çekerek şu bilgileri verdi: " Bu bir >ılhk süreiçeri- sinde 237 güvenlik görev- üsi şehit oldu. 68 vatanda- şunız öldü. 1412'si ölü ol- mak üzeretoplam 1642 te- rörist etkisiz hale getirfl- di." Arslan, PKK'nin ateşkes ilanını değerlen- dirirken devletin eşkiya ile pazarlık yapmayacağı- nı ve masaya oturmaya- cağını vurgulayarak örgü- tün, ateşkes ilanına rağ- men eylemlerini sürdür- düğünü bildirdi. Arslan şöyle konuştu: "Örgütün elebaşısı za- man kazanmak ve topar- lanmak için böyle bir yo- lagitti. Bizo fUmi dahaön- cede gönnüştük. ÖrgütB- deribir telsiz konuşmasın- da 'elemana ihtiyacımız var. Kör, topal, sakat ne bulursanız gönderin' di- yor. Silab ve eleman kaybı çok fazla.Köşeyesıkışınca ateşkes ilan etti. Sözde ateşkes ilan ettiğinden bu >ana güvenlik kmTeöe- riyle çanşmaja giren 15 te- röristölü ele geçirildi. Her türlü eylemi sürdürüyor- Ur."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle