Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9 EYLÜL 1998 ÇARŞAMB,
HABERLER
Yılmaz'dan,
CHP'ye afiş
davası
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Başbakan Mesut
Yılmaz'ın, CHP'nın 18
Nisan'da yapılacak oian
seçimlerde kullanılmak
iizere bastırdığı afişlerde
•'Kişilik haklanna saldında
bulunulduğu" gerekçesiyle
ihtiyati tedbir karan
aldırması ile ilgili davaya
başlandı. Ankara 15. Asliye
Hukuk Mahkemesi'nde dün
görülen davada mahkeme
heyeti. taraf avukatlanna
delil ve belgelerini sunmak
amacıyla süre verilmesini.
dava konusu resimdekı
üçüncü kişiler eski Şişli
Beledıye Başkanı Gülay
Ashtürk \eTBMMeski
Başkanı Mustafa Kalemli
hakkında açılmış dava varsa.
dava dosyalannın
istenmesinı ve ihtiyati tedbir
karannın incelenerek
gelecek duruşmada karara
bağlanmasını kararlaştırdi.
'Seçimler
ertelenmesin'
• SEFERİHİSAR(AA)-
Türk-Iş Genel Sekreten
Şemsi Denizer, seçimlerin
ertelenmesine karşı
olduklarını söyledi. Türk-tş
olarak seçimlerde. sosyal
devleti sa\ unan ve
uzlaşmadan yana milletvekili
adaylannı
destekleyeceklerini belirten
Denizer, seçimlerin
ertelenmesine karşı
olduklannı dile getirdi.
Denizer. seçımleni;
ertelenmesinın Türkiye'yi
kaosa ve karamsarlığa
sürükleyeceğını öne sürdü.
Yerel ve gene! seçimin
birlikte yapılmasını
istemediklenni beiirten
Denizer. verel seçimlenn 25
Mart'ta. gene! seçimlerin ise
18 Nisan'da yapılmasından
yana oîdukiannı sövledi.
Seçimlerden koalisyon
hiikümeti çıkmasını
beklediklerini belirten
Denizer, "Tek parti gelirse o
bir sosyal grubu
destekleyecektir. Bu da diğer
kesimlerde
memnuniyetsizlik yaratır.
Koalisyonla da hükümet
yakalanabilir" diye konuştu.
Tüketici
Yasası'nın 3. yılı
• ANKARA (Cumhuriyet
Biirosu)- Tüketici haklannın
korunması amacıyla
yürurlüğe konulan 4077
sayılı Tüketicinin Korunması
Hakkındaki Yasa. üçüncü
yılını doldurdu. Bu süre
içinde bakanlık
koordinatörlüğünde
oluşturulan Reklam Kurulu,
tüketiciyı yanılttığı. aldattığı
iddiaedilen 258 tican
reklam ve ilanı incelemeye
alıp, bunlardan 77'sine
toplam 987 milyar 400
milyon lira idan para cezası.
50 reklama düzeltme, 8
reklama durdurma cezası
verdi.
Gazetemizi
ziyaretDış Haberier Senisi - Irak
Büyükelçiliği Basın
Müsteşan Dr. Saad Al
Hamdani, dün gazetemizi
ziyaret ederek Genel Yayın
Yönetmeni Orhan Erinç,
Yazıişlen Müdürü tbrahim
Yıldız \e Haber Merkezi
Müdürü Hakan Kara ile
görüştü. Cumhuriyet'ın Irak-
ABD krizinde benimsediği
"tarafsız ve insancıl" tutuma
teşekkür eden Al Hamdani,
Iraka uygulanan
ambargonun kaldınlması
için Türk medvasının
desteğini istedi.
İsmet Sezgin
Londra'ya gittj
• İstanbul Haber Servisi -
Başbakan Yardımcısı ve
Milli Savunma Bakanı İsmet
Sezgin. Farnbourgh
Uluslararası Uzay ve
Havacılık Fuan'na katılmak
üzere Londra'ya gitti.
Sezgin. hareketinden önce
düzenlediği basın
töplantısında Türkiye'nin
Balkanlar'da banş ve
istikrann sağlanması için
girişimlerini bütün
platformlarda sürdürdüğünü
söyledi.
Gürün eşi kayıt
olamadı
• ANKARA (Cıımhuriyet
Bürosu) - FP Kayseri
klilletvekili Abdullah Gül'ün
eşi Hayranisa Gül, türbanlı
fotoğraf verdiği için Ankara
Ûniversitesi Dil ve Tarih
Coğrafya Fakültesi'ne
(DTCF) kayıt yaptıramadı.
Abdullah Gül. eşinin
kaydedilmemesi üzerine
YOK karann "kanunsuzluk"
olduğunu öne sürerek bunun.
alağanüstü koşullannın bir
dayatması olduğunu iddia
etti.
Gazetecileri Koruma Komitesi'nin Başkan Yardımcısı Terry Anderson sorulanmızı yanıtladı
basmı özgür değfl'LEYLA TAV ŞANOĞLU
Geçen hafta, merkezi Ne.v
York'ta bulunan Gazetecileri Ko-
ruma Komitesi'nin (Committee to
Protect Journalists-CPJ) Başkan
Yardımcısı Terry Anderson ile
CPJ'nın Ortadoğû ve Afrika Clke-
leri Program Koordinatörü Joel
Campagna Istanbul'daydılar. Çe-
şitli gazeteci örgütleri ve gazeteci-
lerle. hapiste bulunan ya da ağır
hapis cezalan istemiyle yargılanan
gazetecilenn durumlan konusun-
da temaslar yapnlar. Biz de An-
derson'la buluşmamızda kendisi-
ne Türkıye'de basının ve gazeteci-
lenn durumunu nasıl değerlendir-
dikierini. CPJ oiarak neler yapma-
yı amaçladıklannı sorduk. Yıllar-
ca gazetecilik mesleğıne emek ve-
ren ve Columbia ve Ohio üniver-
sıtelennde ıletışim dersleri veren
Terry Anderson'la konuşmamız
sorulu-yanıtlı şöyle gelişti:
- Gazetecileri Koruma Komite-
si nezaman kuruMu ve dünyada ne
gibi bir işlevi var?
ANDERSON - On sekız yıl ön-
ce Nevv York kentinde kuruldu.
Bazılan çok yüksek düzeyde gaze-
teci olmak üzere bir yönetim ku-
rulumuz ve büro elemanlarımız
var.
Büro elemanlanmız da çok pro-
fesvonel gazetecılerdir. Bütün
dünyada basına yapılan saldınlan
dikatle ızliyoruz ve hapiste olan
gazetecileri kurtarmaya çalışıyo-
ruz. Bir de dünyada basının duru-
munu ve sorunlarını içeren yıllık
bir rapor yayımlıyoruz.
Özellikle Latin Amerika. Asya
ve Afrika ülkelerinde yerel gaze-
teciler örgütlerine. basının sorun-
larını aşma konusunda yardım edi-
yoruz. Özellikle de Türkiye'deki
basın ve medyanın durumuyla ya-
kmdan ilgileniyoruz.
- Peki, Türkiye'deki basırun ve
gazetecilenn durumunu nasıl de-
ğerlendiriyorsunuz?
ANDERSON- Türkiye ganp bir
ülke. Bır yanda çok geniş bir öz-
güriük yaşanırken, öbür yanda da
çok ciddi kısıtlamalar ve sınırla-
malar var. Siz Türksünüz ve Tür-
kiye'de gazetecilerin ve basının
durumunu benden çok daha iyi bi-
liyorsunuz. ^^:
- Ama sizîn vabancı bir gazeteci
olarak dejŞjertendîrmelerinizi ve iz-
leninılerinizi öğrenmek istiyoruz~
ANDERSON - BenceTürki-
ye'de basın tam anlamıyla özgür
degil. Siz de çok iyi biliyorsunuz
ki Türkiye'de gazetecilerin belirli
alanlarla ılgilenmelenne. o konu-
da haber ve yazılar yazmalanna
izin verilmıyor. Örneğin, Güney-
doğu'daki durum. bölücü faaliyet-
ler, ordu, şeriatçı partilerin duru-
mu... Türkiye'de habercilik, yani
kendi görevlerinı yaptıkları için
hapse atılan gazeteci sayısı çok
fazla. Dünyanın öbür ülkeleriyle
kıyaslandığında bu rakamın ne ka-
dar yüksek olduğunu görüyorsu-
nuz. Bu. olmaması gereken bir
anormallik. Burası ne Çin ne de
Kuzey Kore. Turkiye, demokratik
ğünü kısıtlayarak hıç kimse Türki-
ye'yi güçlendireceğini sanmasın.
Aksine bu şekilde Türkiye'yi güç-
süzleştiriyorlar.CPJ ve ben buraya
kendi fikirlerimizi duyurmak için
değü. Türk gazetecilere yardımcı
olabilmek için geliyoruz. Amaç.
Türkiye'de basının özgürlüğünü
güvenceye almak, gazeteci örgüt-
lerine vardımcı olabilmek. Bu,
Türk gazetecilerin savaşımı. Biz
de onlara nasıl yardım edebilece-
ğimizin yollannı araştınyoruz.
- Sizce Türkive'de basının üze-
turduğunu kabul ettiler. Ama anla-
dığım kadarıyla bunu değiştirmek
siyasi açıdan çok zor.
- Son olarak Türkiye'deki gaze-
tecilerindurumuylailgili bir rapor
hazııiadınız. Bu raporda yer alan,
hapisteki gazeteci sayısı kaç?
ANDERSON - Yirmi dokuz.
Bunlar gazetecilik yaptıklan için
hapisteler. Biz başka suçlardan
hapse düşen gazetecilerle ilgilen-
miyoruz. Ama ilginçtir, bizim lis-
temizdeki gazetecilerden bazılan-
nm. gazetecilikleri degil, başka fa-
/•jf ürkiye'de habercilik, yani kendi görevlerini yaptıkJan için hapse
/ atılan gazeteci sayısı çok fazla. Dünyanın öbür ülkeleriyle
A. kıyaslandığında, bu rakamın ne kadar yüksek olduğunu
görüyorsunuz. Bu, olmaması gereken bir anormallik. Burası ne Çin ne de
Kuzey Kore. Turkiye, demokratik bir toplum olmak isteyen ya da olduğunu
varsayan bir ülke. Ama demokratik toplumlarda böyle şeyler olmaz.Tabii
düşünce suçundan hapse giren sanatçılar, yazarlar, öğretim üyeleri de var.
bir toplum olmak isteyen ya da ol-
duğunu varsayan birülke. Ama de-
mokratik toplumlarda böyle şeyler
olmaz.Tabii, düşünce suçundan
hapse giren sanatçılar. yazarlar.
öğretim üyeleri de var. Yineliyo-
rum, hiçbir demokratik toplumda
böyle olaylar olmaz. Yetkililer.
Türkiye'de tehlikeler olduğu için
böyle davranıldığını söyleyebilır-
ler. Başka ülkelerde de benzer teh-
likeler var. ama bu tehlikelerin üs-
tesinden geknek için bu tür yöo-
temleri kujlanmıyorlar, Bir top-
lum, tehdtf,altında olduğunu his-
sertıği zaman insanlara baskj ya-
pılması yoluyla değil. özgürlükie-
rini daha da koruyarak tepki gös-
terir. Bir toplum ancak böylelikle
güçlenir. Fikir ve basın özgürlü-
rindeki bu kısjrlamalann kaldınla-
bilmesi için neler yapılmalı?
ANDERSON -Bunu Türk gaze-
teciler benden daha iyi bilirler. Bu
onlann ülkesi. Biz elimizden gelen
yardımı yapmaya çalışıyoruz. A-
ma onlara neler yapılması gerek-
tiğini söylemek bizim işimiz değil.
- Sizce Türkiye'de bazı yasala-
nn bu kısıtlamalara nedenolduğu-
nu düşünüvttr musunuz?
.\NDERSON - Siz böyle mi dü-
şünüyorsunuz? Ben buraya duru-
mu öğreruneye geldim. Gazeteci-
lerie bir araya geldik. Onlara yar-
dımcı olabilmek için kendilerinin
ve bizim neler yapmarruz gerekti-
ğini konuştuk. Pek çok gazeteci,
hukuk sisteminin önlerinde çok
büyük sonınlar ve zorlukJar oluş-
aliyetleri nedeniyle suçlandıklan-
nı görüyoruz. Ama biz tek tek bu
davalan çok dikkatle inceledik.
Sonunda da bu gazetecilerin han-
gi suçlarla suçlanıriarsa suçlansın-
lar. gazetecilikleri nedeniyle hap-
se düştüklerini gördük.
Türkiye'de bazılan bizim bu gö-
rüşümüze katılmayabilir. Zaten
Türkiye'de hapiste olan gazeteci-
lerle ilgili değişik listeler bulunu-
yor. Ömeğin Insan Haklan Vakfi,
Sınır Tanımayan Gazeteciler Ör-
gütü (Reporters Sans Frontıeres)
gibi kuruluşların Jisteleri bizim-
kinden daha uzun. Biz elimizden
geldiğince dikkatli ve doğru bi-
çimde listemizi yapmaya çalışnk.
Incelemelerimizi sürdürürken, ba-
zen birkaç ismi listeden siliyor, ba-
zen de listeye birkaç isim ekliyo-
ruz. Üstelik o insanlann suçlan-
dıklan suçlann çoğu kez doğru ol-
madığını öğreniyoruz. Pek çok üJ-
kede, pek çok savcı anti-terör ya-
salannı, siyasi yasalan kullanıyor.
Amaç, gazetecileri susturmak.
- Türkiye'deki durum o ülkelere
kıyasla daha nu iyi, yoksa daha mı
kötü?
ANDERSON - Başta da söyle-
diğim gibi burada durum çok ga-
rip. Saydığım kısıtlama alanlan dı-
şuıda Türkiye'de basın ve gazete-
ciler hemen hemen tam anlamıyla
özgür. Cumhurbaşkam'nı, parla-
mentoyu, siyasi liderleri eleştirebi-
liyorsunuz. Hemen hemen her ko-
nuda bir eleştiri getirebiliyorsu-
nuz.
Türk basını çok etkin. Bu, işin
iyi tarafı.Kötü tarafina gelince...
Gazetecilerin kesinJikle girmele-
rine izin verilmeyen, yasak konu-
lar var. Işte bu alanJarda da basın
özgürlüğü kesinlikle yok. Bunun
örneklerini son zamanlarda sıklık-
lı görüyoruz. Turkiye demokratik
bir toplum olmayı istiyor ve böy-
le olduğunu varsayıyor; kısmen de
öyle. Ama Türkiye, demokratik bir
toplum olarak bu tür şeyleri yap-
mamah. Bu davranışlar, demokra-
tik toplumun korunması ya da güç-
lendirilmesine de hiç yardımcı ol-
muyor. Ben, hapisteki gazeteci sa-
yısı üzerinde durmuyorum. sayılar
beni ilgilendirmiyor. Beni ilgilen-
diren. hapisteki gazetecilerin ne
kadar çok oldukJan. Dünyanın
öbür ülkelerinden, bütün demok-
ratik toplumJarda olandan çok faz-
la.
- Bu ziyaretinizde hiçbir hükü-
met yetkiİisi >a da siyasi liderie ko-
nuştuouz mu?
ANDERSON - Hayır. Ziyareti-
mizin amacı, yineiiyorum, Türki-
ye'de gazetecilere nasıl ve ne bi-
çimde yardımcı olabileceğimizi
araştırniak. Bundan sonraki adım
olarak gazeteci örgütleri ve gaze-
tecilerin liderleriyle bir strateji
oluşturabilirsek o zaman hükümet
yetkilileriyle geçen yıl olduğu gi-
bi biraraya gelır ve o stratejinin ha-
yata geçirilmesine çalışınz.
Bu hükümet geçen yıl verdiği
sözlerle ileriye doğru çok önemli
bir adjm aönı^tj. Bazı gazeteciler
de hapjsten çıkanldj. Bu çok iyi
bir adım.
Ama gerisi gelmedi. Bu da dog-
rusu çok düş kıncı bir durum.
Bundan sonra bunu yapabilecekJe-
rini. verdikleri sözlerde durabile-
ceklerini umuyoruz.
Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi raportörlerinin Türkiye temaslan sürüyor
^G.Doğu'da normalleşıne süreci başladı'
MAHMÜTORAL
DhARB.4KIR - Türkiye'dekı ınsan hak-
lan \e uygulamalannı rapor haline getire-
cek olan Avrupa Konseyi Parlamenterler
Asamblesi Türkiye Ra-
portörlen. Diyarbakır'da
temaslanna başladı. Ra-
portörler Andras Bar-
son\ ve Walter Schwim-
mer. Günevdoğu'da. ın-
san hakları ve demokra-
tikleşme konulannda
'normalleşme' sürecinin
başladığını söylediler.
Ankara ve tstanbul'da
temaslarını tamamladık-
tan sonra Diyarbakır'a
gelen iki raportör ilk ola-
rak Olağanüstü Hal Böl-
ge Valisi Aydın.Arslan'la
görüştü. Gazetecilerin
almmadığı toplantının
ardından Divarbakır Ba-
ro Başkanı Hüseyin Tay -
fiın'uzi>aret eden heyet
üyeleri, burada gazeteci-
lerin sorulannı yanıtla-
dı. Raportör Walter Schvvimmer. Türki-
ye'nin AvTupa Konseyi üyesi olması nede-
niyle, birtakim yükümlülüklerini yerine ge-
tirip getirmediğini gözlemek üzere bölge-
ye geldıklerini söyledi. Schvvimmer sözle-
rini şöyle sürdürdü: "Avrupa Konseyi Par-
lamenterler Meclisi'nin aJdıgı bir kararia
bu heyetoluşturuldu. Konseyin en önemli il-
keleri demokrasi. insan haklan vehukukun
üstünlüğüdür. Ziyaret amacumz, bu ilkele-
\fonj nrlii \nlirt ktanbul Barosu, >coi adli yüın açılışı nedeniyie önceki akşam Tünel'deki Staj
Itfftl UUUyUin Eğitim Merkezi'nde bir koktey] verdi İstanbul Barosu Başkanı Yücel Say-
* f # / J man'ınev sahipliğiyaptıgı kokteyle çok sayidaaıukatınvanjsıraCHP İstanbul
UÇUIŞI KUUUnUl Ü Başkanı Etem Ca'nkurtaran da katohü. (Fotoğraf: BERTAN AĞANOĞLU)
rin Türkiye'de nasıl uvgulandığjnı gözlem-
lemek. denerJemektir" Diyarbakır'a ikinci
gelişleri olduğunu kaydeden Schvvimmer,
"Bu kez temel görev imiz. önceki ziyaretle-
rimize göre aradaki farklan gözlemlemek.
Edindiğimiz ilk i/lenim. bir
normalleşme sürecinin başla-
dıgjyönündedir" diye konuş-
tu.
Schvvimmer, PKK tarafin-
dan ilan edilen ateşkes için
yaptığı değerlendirmede,
"Hiç süpbe yok ki, bölgede
ateşkesk; şiddetin sona erme-
si çok olumlu oiacak. Bölgede
yaşayan insanlar açısmdan bu
iyi oiacak'' ıfadesıni kullandı.
Barsony ise ateşkesin yo-
rumlanmasının kendilerine
düşmediğini belirterek
"Ateşkes.gerçekmi,izieniyor
mu, bunu yerel yönetimlerin
değeıiendirmesi gerekir. An-
cak şunu açıkça biliyoruz ki
bu ilk ateşkes degiL Önemli
olan ateşkes ilan etmek değil,
önemli olan bu ateşkesin uy-
gulanmasıdır." dedi.
SIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR
Bir ülkenin niteliğini belirle-
yen ölçülerden birisi de çocuk-
larıyla olan ilişkisi. Bu ülkenin
beyni yaşlanmış sistemi, ço-
cuklanndan korkuyor. Sokak-
ta biraz hareketli ve canlı bir
çocuk topluluğu görmesin, he-
men endişeye kapılıyor. Kimi-
sini bağırarak susturuyor, kimi-
sini kurşunluyor, kimisini gö-
zaltına alıp işkence ediyor, ki-
misini de ağır hapis cezalanna
çarptınyor.
Türkiye, günlerdir, dans ede-
rek kimsesiz çocuklara para
toplarken, polisten baskı gö-
ren beş kız çocuğunun öykü-
sünü konuşuyor. "Nasıl bu ço-
cuklara böyle şeyleryapılır, he-
le birisinin babası da şehitpo-
//s"tepkileri, uzun uzun ekran-
lara geliyor. Haklı olarak, ço-
cukların karşılaştığı muamele
geniş yankılara neden oluyor.
Tepkiler üzerine, içişleri Baka-
nı da polisler hakkında soruş-
turma açacağı sözünü verdi.
Dal gibi beş kız çocuğunun
Çocuklanndan Korkan Yaşlı Ulke
"örgüt üyesi" olduklan şüphe-
siyle masum görünüşlerine
karşın polisin kötü muamele-
siyle yüz yüze gelmesi geniş
bir tepkiye neden olurken, ay-
nı gün Van'da 12 yaşında bir
çocuğun asker kurşunuyla can
vermesi çok fazla ilgi çekme-
di. Askeri açıklamaya göre 12
yaşındaki Fırat Kıvanç, nöbet-
çi askerierin 'dur' ihtanna uy-
madığı gerekçesiyle vurularak
öldürüldü. Gazete haberi şöy-
le sürüyor: "Iddiaya göre; ön-
ceki akşam 20.30 sıralannda
Serhat Mahallesi'nde (Van)
bulunan askeri lojmanlann tel
örgülerine tırmanmaya çalıştı-
ğı öne sürülen Kıvanç'a nöbet-
çi askerier dur ihtannda bulun-
du. Ancak Kıvanç buna rağ-
men tırmanmaya devam edin-
ce, ateş açıldı. Vücuduna üç
kurşun isabet eden Kıvanç,
ağır yaralı olarak Van Devlet
Hastanesi'ne kaldınldı, ancak
kurtanlamadı. Ölen çocuğun
ailesi, tel örgüler yanından
elinde poşetle geçen Fırat'ı
nöbetçi askerin korkusundan
vurduğunu ileri sürerken, an-
nesiFatma Kıvanç, 'Orasıcad-
de, oradan her insan istediği
saatte gidip gelebiliyor' dedi.
Kıvanç, daha sonra Garipler
Mezarlığı'nda toprağa verildi."
Manisalı çocukların başına
ne\er geldiğini biliyoruz. Gazi-
antep'te baklava çalan çocuk-
lartn aldığı onlarca yıllık cezayı
Yargrtay onayladı. Üniversiteli
gençlerin harçları protesto
amacıyla yaptıklan gösteriler-
de başlarına neler geldiğini ek-
ranlardan kanlı görüntülerle
günlerce izledik.
Bunlar, yalnızca gazetelere
yansıyan, herkesin gözü önün-
de olanlar. Ya bilinmeyenler?
Bu ülkeye yön veren kafa, ne-
den çocuklanndan bu kadar
korkuyor? Geçmişiyle, Os-
maniı'y\a, tarihte yaptıklanyla
abartılı ve anlamsız şekilde
övünenler, geleceği temsil e-
den çocuklarına karşı acaba
neden bu kadar acımasız? Bu-
nun bir anlamı yok mu?
Beş kız çocuğunu gözaltına
alıp onlara korku dolu saatler
yaşatan Polis Müdürü bakın
neler söylüyor: "Çocukların di-
lenci gibi para toplaması doğ-
ru değil. Çocuk ruhuna aykın.
Gelişmelerini olumsuz etkiler.
Üstelik izinleriyok. Aslında bu
fikri onlara kim aşılıyorsa onun
da araştırılması gerekiyor."
Karşıyaka Polis Müdürü'nün
sözleri insanı duygulandırıyor.
Çocuk ruhuna karşı ne kadar
da duyar1ı(!) Bir de devlet açı-
sından bu aşı sorunu çok
önemli. Bir genç bir şey yap-
maya kalkmasın, hemen onla-
ra hangi aşının yapıldığının
araştırılması başlıyor. Tabii bu
araştırma, polis nezarethane-
lerinde son derece modern
metotlarla, dünyaya örnek oia-
cak şekilde sürdürülüyor.
Bu ülkeyi yöneten anlayış
yaşlanıyor. Bu ülkeyi yöneten
kafa çürüyor. Her taraftan ge-
len pis kokular, yılların demok-
rasi düşmanı tercihlerinin bir
sonucu. Solunu düşman gö-
ren, her taşın altında komü-
nizm ve bölücülük arayan ka-
fanın, gençliğiyle ve hatta ço-
cuklanyla kavga etmesi kaçı-
nılmazdı.
Karşıyaka Polis Müdürü'nün
sözleri bu ülkeyi yöneten kafa-
nın genel bir toplamını sunu-
yor. Ülkenin her yanını bu ka-
fayla yönetenler, sokaklarda
çocuklannı kovalıyorlar. Böy-
lece sistemi koruyacaklannı
sanıyorlar.
Bence Süleyman Demirel
ölünceye kadar bu ülkenin
Başkanı olsun. Çok uyar.
G L O B A L POLÎTtKÜLTÜB
ERGİN YILDIZOĞLU
Pakistan'da Kriz
•••DeninleşiPken
"Ekonomi çöküyor. Merkezpartileri tüm güvenilir-
liklerini kaybettiler. Aşın akımlar gittikçe güçleniyor-
lar." Ingilizce yayımlanan News gazetesinin editörü
Meliha Lodhi, ülkesinin durumunu Los Angeles 77-
mes'a bu ifadelerle özetliyordu. (28/09)
Lodhi'nin tespitleri Pakistan'ın yine bir siyasi vira-
ja doğru ilerlediğini düşündürmeye yeterli. Durumun
vahametini artıran başka etkenler de var. Siyasi istik-
rarsızlığı hızla bozulan Pakistan, uzun yıllardır Hindis-
tan'la Keşmir sorunu bağlamında bir savaş yaşıyor.
Bu savaşa bu yıl bir de nükleer silahlanma yanşı bo-
yutu eklendi. Diğer taraftan, uzun süre Taleban'ı des-
teklemiş olan Pakistan'ın dış pditikası, şimdi Iran-
Taleban-ABD üçgeninde çıkan fırtınalarda karaya
oturmak üzere. Son günlerde Afganistan'da Sünnile-
rin Şiileri katlettiğine ilişkin haberier, Tahran'\n, Iranlı
diplomatlarının öldürülmesinden Pakistan kaynaklı
Sünni Sipah Sabaha örgütünü suçlaması, gelişmele-
re bir de Sünni-Şİİ çatışması boyutu eklemiş gibi gö-
rünüyor.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi, aynı fırtınanın bulan-
dırdığı sularda radikal Islamın yükselişi de yeni bir iv-
me kazandı. Başbakan Navaz Şerif'in şeriat uygula-
masını pekiştirmek için anayasanın 15. maddesinde
yapmayı önerdiği değişiklikler, ülkeyi yeni kamplaş-
malann içine attı.
Pakistan'ın ekonomisi geçen 10 yıl içinde belirgin
bir biçimde bozuldu. Örneğin dış borçlarının
GSMH'ye ve toplam ihracata oranı, sırasıyla, 1980'le-
rin başındayüzde2.1 veyüzde20.4'ten 1990'lannor-
tasında yüzde 3.8'e ve yüzde 27.9'a yükseldi. Aynı
dönemde cari açığın GSMH'ye oranı yüzde3.69'dan
yüzde 6.26'ya yükseldi. Pakistan'ın toplam dış bor-
cu 1997 itibanyla 36 milyar dolara vurdu. Daily Star
(Pakistan) yazartanndan Osman Gani'ye göre dış
borçlar, halen yılda 3 milyar dolar artmaya devam
ediyor. (07/09). Bu yıl Pakistan'ın 3.4 milyar dış borç
geri ödemesi yapması gerekiyor.
Navaz Şerif hükümetinin, yabancı şirketler tarafın-
danyönetilen "bağımsız enerjiprojeleri"ne, Benazir
döneminde verilen kontratlan sorgulamasının ve nük-
leerbomba denemelerinin ardından, ülkeden 175 mil-
yon dolar yabancı sermaye çıkışı oldu. Bu koşullar-
da, göztemdler, ülkenin elinde2-3 haftalık ihracatı kar-
şılayacak kadar döviz rezervi kaldığını, rupi'nin ve
borsanın rekor düşüşlerine bakarak, bu borçlann
ödenmesinin çok zor olduğunu vurguluyorlar. (The
Observer 6/09) Dışişleri Bakanı Sertaç Aziz de aynı
kanıda. (Los Angeles Times)
Son yıllarda ülkeyi yöneten politikacılardan, Kasım
1996'da devrilen Benazir Butto, geniş çaplı yolsuz-
luk iddialanyla yargılanıyor. Daha sonra, geniş bir ko-
alisyonla iktidar olan Müslüman Biriiği PartisPnin li-
deri Navaz Şerif de Butto gibi büyük ve çok zengin
bir aileden geliyor. Pakistan'ın saygın yayın organla-
nndan Newsline'a göre Şerif ve ailesinin toplam ver-
gi borcu 25 milyon dolar. Devlet bankalanna olan bor-
cuysa 2 mityar dolar. Yolsuzluklann üzerine kimse gi-
demiyor. Halk politikacılara güvenini hızla kaybediyor.
ABD'nin Afganiştan'daki hedeflere yönelik füze sal-
öıris
1
! bu'slfka'pfâf) üzerinde gerçekleşti ve istikrarsız-
lığı daha da arttırdı. Cemaat^-jl ıslam ve Jemiyet-ul-
ulema gibi radtKal Islami hareketler, ABD işbirlikçisi
olduğunu ileri sürerek Navaz Şerif hükümetine karşı
kampanya başlattılar. Kampanya aynı zamanda dış
borçlann iptal edilmesi ve Afganistan'a benzer bir Is-
lam devleti kurulması taleplerini de içeriyor. (The Ob-
server)
Gittikçe artan ekonomik ve siyasi basınçlar altında
bunalan Navaz Şerif hükümetinin, Kuran ve Sünneti
en temel yasa haline getirmeyi ve şeriat kurallannı da-
ha sıkı bir şekilde uygulamayı amaçlayan yasa tasa-
nsı, bu patlayıcı kanşımı daha da tehlikeli bir hale ge-
tirdi. Gözlemciler Navaz'ın son zamanlarda Islami
akımlara doğru kayan orta sınıflara ve yoksullara hoş
görünmeye çalışarak, daha radikal siyasi güçlere da-
yanarak iktidarda kalmaya çabaladığını düşünüyor-
lar.
Navaz'ın bu yönelimi ülkedeki kamplaşmayı daha
bir belirginleştirdi. Bir mali kriz hızla derinleşirken, ge-
çen cumartesi günü ülkenin muhalefet ve hükümet
liderleri birbirterine, bu anayasaya değişikliği eksenin-
de, adeta savaş ilan ettiler. Navaz, ileri gelen ulema
vedin adamlannın bir töplantısında, anayasa değişik-
liği önerisini engellemek isteyenlere karşı direniş çağ-
nsı yaptı ve eğer yasa geçerse tüm hükümet maki-
nesini ulemanın emrine vermeyi vaat etti. Aynı gün çe-
şitli eyaletlerden gelen muhalefet liderleri, birtoplan-
tı yaparak anayasa değişikliğine karşı direnecekleri-
ni açıkladılar. (The News Intemaitonal, 07/09)
Pakistan hızla bir kaosa doğru sürüklenirken göz-
ler, Genelkurmay Başkanı Cihangir Keramet'in üze-
rinde. Tabii, ağıriıklı olarak siyasal Islamla aynı görüş-
leri paylaşan orta kademe subaylannkiler de. Bunlar
ordunun iktidan ele almasını, gerçek Islami reformla-
n gerçekleştirmesini istiyorlar. Shyam Bahatia'nın
777e Obse/ver'deki yazısında vurguladığı gibi, bir
amaçlan daha var bu subaylann: Hindistan'a karşı ci-
hat açmak. Ne de olsa Keşmir sorunu, Pakistan'da
tüm siyasi aynlıklan kesen ortak konsensüs noktası.
OHAL Valisi Aydm Arslan
Terör olaylan
yüzde 40 azaldı9
DİYARBAKIR (Cum-
huriyet Bürosu) - Olağa-
nüstü Hal Bölge Valisi
Aydm Arslan. terör olay-
lannda yüzde 40'a varan
bir azalma olduğunu
açıkladr PKK lideri Ab-
dullab Öcalan'ın zaman
kazanmak için ateşkesten
söz etti^ini belirten Ars-
lan, "Orgüt lideri telsiz
konuşmasında 'elemana
ihtiyacımızvar. Kör.topaL
sakat ne bulursanız gön-
derin' diyor.
Arslan düzenlediği ba-
sın töplantısında, son bir
yılda bölgede 674 olay
meydana geldiğini, bu
olaylann çoğunun da, ma-
yına basma ve taciz ateşi
gibi riski az eylemler ol-
duğuna dikkat çekerek şu
bilgileri verdi:
" Bu bir >ılhk süreiçeri-
sinde 237 güvenlik görev-
üsi şehit oldu. 68 vatanda-
şunız öldü. 1412'si ölü ol-
mak üzeretoplam 1642 te-
rörist etkisiz hale getirfl-
di." Arslan, PKK'nin
ateşkes ilanını değerlen-
dirirken devletin eşkiya
ile pazarlık yapmayacağı-
nı ve masaya oturmaya-
cağını vurgulayarak örgü-
tün, ateşkes ilanına rağ-
men eylemlerini sürdür-
düğünü bildirdi. Arslan
şöyle konuştu:
"Örgütün elebaşısı za-
man kazanmak ve topar-
lanmak için böyle bir yo-
lagitti. Bizo fUmi dahaön-
cede gönnüştük. ÖrgütB-
deribir telsiz konuşmasın-
da 'elemana ihtiyacımız
var. Kör, topal, sakat ne
bulursanız gönderin' di-
yor. Silab ve eleman kaybı
çok fazla.Köşeyesıkışınca
ateşkes ilan etti. Sözde
ateşkes ilan ettiğinden bu
>ana güvenlik kmTeöe-
riyle çanşmaja giren 15 te-
röristölü ele geçirildi. Her
türlü eylemi sürdürüyor-
Ur."