Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EYL-ÛL 1998 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KÜLTÜR 13
ILLEGRO EVİN tLYASOĞLU
Ben eleştirmendeğüiıııGeçenlerde Yeniyüzyıl gazete-
nde "EJeştinnenlerin soyu tû-
îniyor mu?'' başlıklı bir soruş-
rmada benım de yanıtlanm yer
mıştı. "Sanatçılar eşimiz dos-
ımuz, onian kırmadan. dökme-
;n yazznak zorundayız. Kimse-
n en ufak bir eleştiriye taham-
ülü yok. Bizim de yapûğımız
ab'dalrî anlamda bire bir, sert
lüzik eleştirisi degil. ancak kon-
r izienjjni aktaran, bilgi veren,
nıtan > anlar. Ben kendime mü-
k eieştinneni değil, miizik yaza-
, miizik araştırmacısı demeyi
!ğtutuyorum''gibilerinden ya-
tlar vermişim. Kimi yazımın
dından teşekkür telefonlan alı-
m. Kimınin ardından gelen te-
fonları da not ettnediğim için
şmanlık duyanm. Çünkü her bi-
yaşlılığımda yazacağım anıla-
konu oluşturabilir. Örneğin
ırtdışındakı kritiklerden bolca
/gü aldjğını, benim yazılanm-
ın daha çok alkış beklediğini
iyleyen bir piyanıst "Sen be-
mo kadardostumsun.dahaçok
.ebilirdin" der. Orkestra yöne-
ninde yer alan bır şef. neden
ıunla değil de orkestranın mü-
iriiyle söyleşi yaptım diye kü-
:r. Yeni kurulan bir orkestra-
ızdakı Türk üyelerin azlığını
otesto etmemi isteyen bir İD-
0 üyesi, "O orkestrayı nasıl
r-ersin.. oniar Türk bile sayıl-
laz! Neee? Basketbol takımlan-
nan çoğuzenci mi diyorsun ama
j başka!" diye telefonu yuzü-
Aze kapatır. Istanbul Festiva-
'ni genel olarak tanıttığmız bir
ızıda yurtdışından orkestra top-
yıp getiren bir şefimizin yapa-
ığı konsere yer vermediğirn için
*ız dolusu hakaret savuran şef,
•»enigazetenin genelyaymyönet-
lenine şikâyet ertim" der. Bir
:nçlik festivalinde nice genç şe-
miz varken yıllardır her yeni
irumda boy gösteren bir şefın
ıpanış konserini yönetmesini
ıdırgamam, şef tarafindan be-
m niteliklerimi irdeleyen uzun
r yaa ve şiirlerle yanıt buJur:
Konserime gelir/Nafiz nazarfa-
ile izler/Etkin bakışları ile goz-
r/Eğer elim tirrerse/Eğer dhim
ükülürse/O zaraan/Ona helal
ur/O kem sözter/Vesselam!"
Zaman zaman hakaret sının-
ı varan, tehdit eden mektuplar,
kslar alırsınız. Bunlan gönde-
nler de ciddi sanatla uğrasan
asik müziğin "rafine" üyeleri-
r üstelik.
Son çalışmalanndan Necil Ka-
m Akses kitabını hazırlarken
ımkGüvenç'in eleştirilerini ta-
dım. Elimdekiler daha çok Ak-
:s'in yapıtlan ve onlann çalın-
ğı konserlerdeki yorumlan an-
tıyor. Birkaç paragraf aktar-
lakla müzik tarihimizde bir za-
anlar kılı kırk yaran, gerçek bir
eştirmenin varlığnı anımsamjş
uruz: "Genç Japon kemancı
lasuko Uşiyoda'nın sağlam bir
kniği, güzel bir tonu ve ifadeli
ır çalışı var. Çaykovski'nüı ke-
lan konçertosundaözeflikle göz-
ışlan bol bir ağıt havasına bü-
inen orta bölünı nefes kesecek
adar güzeldi. Cumhurbaşkan-
p Senfoni Orkestrası şefin şüp-
;ii, endrçeli. şaşkın, sürprizli vu-
ışlanna gözünii kapadığı ve ca-
mı dişine takıp kulağını keman-
ya verdiği için şartiann hazır-
dığından daha hi bireşük çıkar-
ı. Bence Çaykovski'deki en ha-
n olay, cuma gecesi bir ara so-
»tin orkestraya dönerek yöneti-
li de üzerine alması olmuştur;
jşı partisj ondan kalkmayan şef
rkina varmadı bunun ve utan-
ladı. Uşiyodadinleyicilerin hay-
uılık vesempath le doiu alkışla-
na cuma gecesi Bach'ın re mi-
>r Sarabande'ını çalarak cevap
•rdi. Fazla ağır, fazla kuru, an-
müzikaJ cürrüeleıie dolu garip
r Bach'tı bu ve Çavkovski'nin
;rüne soğuk duş etkisi yaptı sa-
nda... Eserin daha şeffaf tınla-
ası için bazı planlan daha iyi
irmak, perspektifin altını çiz-
ek gerekirdi. Oysa ki (şef), şiş-
an bir adama kahn bir kürk
ydirmiş. üstelik yazın ortasın-
ı ya da Fin hanıamında. Her-
Jde dinlediğimiz şey eserin as-
ieğfl,kaba bir mulajı>dı... Kon-
r Manuel de Falla'nın İspanyol
ınsı ilebitti, şefin programın so-
ına alkış toplamak için yerleş-
diği bir eser, ama bu kadar ta-
ımış bir parçaya heyecanvere-
ezseniz, akıcıhk ve renk vere-
îzseniz. tempo hızlandıkça da-
büyük hareketlerle kanat çır-
9 fren yaparsanız sonuç um-
ğunuzgibi olmaz. eserin asb di-
karikatüriinü kimse >utmaz."
lus Gazetesi, 30 Aralık 1970)
"CSO'nun dün geceki konse-
Akses'in orkestra konçerto-
yla başladı. Akses bu eseri
İO'nun 150. kuruluş yıklönü-
i için 1976'nııı >az aylannda
onaya başlanuş ve 28 Şubat
77'de tamamlarnış. Biz beste-
cflerimizin esetierini do-
ğumlanndan bir ayson-
ra kucaklamaya alışık
ounadığımız için izin ve-
rirseniz önce bu tezcan-
ulığı, bu yerinde ruru-
mu, bu becerikifliği allaş-
layayun.- Değerli beste-
cimiz pencereierini dün-
yava daima açık tutu-
yor ve yıllar geçtikçe
gençleşhor, zindeteşiyor
hatta çağdaşlaşıyor. Or-
kestra konçertosu, her
şe\den önce kurgusuy-
la ilgimi çekti benim,
partisyona bakıp da iş-
çiliğe, tezgâhlanıştaki
ustalığa ha> ranük duy-
mamaya imkân yok,
Ama bütün heybetine
rağmen benim içimde
bir şeyler oynatmadı
konçerto. Akses, kale-
mi, yüreğiyle değil de
beyniyle tutmuş... Dün gecenin
başarısını kuşkusuz Otokar
Trhlik'eborçluyuz. Hem Akses'i
mükemmel hazuiamış, hem B.
Uolfkang Schneıderhan'a Mo-
zart'uı re majör 4. konçertosun-
da zarif, vumuşak bir esiik çıkar-
dL Smetana'nın Vltava'sırun isebu
'on çalışmamı
hazırlarken Faruk
Güvenç'in
eleştirilerini
taradım. Bir kaç
paragraf
aktarmakla
müzik
tarihimizde bir
zamanlar kılı kırk
yaran, gerçek bir
eleştirmenin
varlığını
anımsamış
oluruz.
kadarbaşanlı biryorumunu pbk
üzerinde bile dinlememiştim"
(Milliyet, 2Nisanl977).
"Geleüm \ i\i)la konçertosuna:
Akses bu defa orkestrayı daha
düşük tutmuş.Vurma çalgılar ol-
dukça kalabahk, ama ağaç üfle-
melerikişer tane, trombon ve ru-
ba yok. Sonra boyutian da diğer
eserlerine göre daha ufak kon-
çertonun; yirmi beşdakika ancak
sürüyor. Âniaşılan hoca perhiz
yapıyor şu gûnlerde. Akses'in bet-
ki de en atmosferü eseri bu kon-
çerto dhtceğim.tikbölümün baş-
langıcı gerçekten şaheser, hele o
Udnci bölüm!.. Sevgili
Akses'ibubaşanb kom-
pozisyonu için yürek-
ten kutlanm. Eğer bi-
zim konserieri eleştir-
mekten vazgeçmiş ol-
masaydım burada Ko-
ral Çalgan ve Struga-
la'yı da bol bol över-
dim, orkestrayı alkıs-
lardım" (Milİiyet 15
Nisan 1978).
"Aksesincekılıçla de-
ğil, ağır pala iledö vüşen
birsavaşçL Bir sicilien-
ne bile yazsa üçlü or-
kestra, arpler,piyanolar
filan kullanır. Partisyo-
nuna göz attığuuz za-
man sanırsınız kidiş fir-
çasını mürekkebe ba-
tırmış. bir teli kıllara
sürtüp kâğıdın üzerine
binierce damlacık sıç-
ratmış, sonra her dam-
lacığa çengeller takmış ve bunla-
nn arasına bir avuç diyez, bir
avuçbemolile çift diyezler, çift be-
moller serpiştirmiş. Akses'in or-
kestrasjndan nadiren hafif sesçı-
kar, p harfi do\ urmaz bestecimi-
zi, Tler, çift fier, üç Tler tremo-
lalar, sfe'ler. aksanlar süsler her
sayfayL Orkestrada trompetler-
le trombonlaruı kalağı hep ha-
\ava kaikıktır, daMillann timpa-
nilerin zarian çift kattır. Basit bir
riOne de rastlavanıazsınız onun
eserierinde™ Onun bütün kom-
pozisyonlannın kanında koleste-
rol ile total lipid yüksek çıkar ve
romantik ifadesine rağmen şe-
ker daima biraz düşüktür. Ayn-
ca Akses'in bölümlerini santim-
le değil metreyle ölçmek, partis-
yonlan kiloyta değil okkayla tart-
mak gerekir. Tabü böyle çalışan
ne ilk ne de son bestecidir. Akses
Bruckner'lernı Mahler'lernijRe-
ger'lerin bir devamıdır... Oyle
sağlam bir biçimi vardır ki kom-
pozisyonlaruun ve armonik \ apı-
sı o kadar manrıklı kurulmuştur
ki, iş başa düştüğü zaman tek bir
ruğlasını çıkartamazsımz, hiçbir
duvan inceltemezsiniz" (Dünya,
15 Mayıs 1972).
BunlarFaruk Güvenç'in (1926-
1982) onca yıl yazdığı eleştiriler-
den sadece birkaç satır. Dileriz
bu yazılar bir gün tümüyle derle-
nir ve basılır, böylece müzik ta-
rihimizin bir dönemine ışık tutar.
Evet. onlan okudukça bir kez da-
ha, ben eleştirmen değilim,
divorum.
Yaz kurslan ve başanlı bir yanşma
ÖNDER KÜTAHYALI
İZMİR - îzmir'de en güzel mevsim
sonbahardır: El Nino'ya karşın bu yıl da
kentimizi cennete çevirecek gibi görünü-
yor. Sonbahar geldiğine göre Ege'nin en
şirin köşelerinden biri olmayı her türlü çir-
kinliğe karşın sürdürebilen Izmir'den sa-
dece iç karartıcı şeyler yazmak dogru de-
ğildir; çünkü aydınlık geleceğimiz açısın-
dan umut sayılan etkuılikler var. Burda-
nn en güzeli, DEÜ Devlet Konservatu-
van'nın açtığı yaz kurslandır. Yapılacak
çalışmalarda. çeşitli konservatuvarlardan
gelen gençler, sanat deneyimlerini arttı-
racaklardır.
Konservatuvar, evrensel nitelikler ta-
şıyan eğitim ve sanat kurumudur. Kad-
rosu ne kadar güçlü olursa olsun her kon-
servatuvar, kendi öğretim üyelerine ek
olarak yabancı sanatçılann bilgi ve de-
neyimlerine de gereksinme duyar. Bizde,
Ankara Devlet Konservatuvan kuruldu-
ğunda (1936), Nazi Almanya'sından ka-
çan sanatçılardan büyük ölçüde yararla-
nılmıştı. Verilen eğitimin niteliği, Avru-
pa'daki konservatuvarlann düzeyindey-
di. Sonraki yıllarda açılan konservatu-
varlanmız da belirli oranlarda yabancı
uzman çalıştırmıştı.
Günümüzün ekonomik koşullan. kon-
servatuvarlara yabancı sanatçı getirilme-
sini her yıl biraz daha güçleştirmektedir.
Bu durumda öğrencilere deneyim kazan-
dırmanın biricik yolu, onlan dış ülkeler-
de açılan kısa süreli kurslara göndermek
ya da kendi konservatuvarlanmızda ben-
zerlerini düzenlemektir.
Qn bir yarışmacıdan beşi fınalde
DEÜ Devlet Konservatuvan'nın, aka-
demik çerçeveyi zorlayan ve öğrencile-
re yeni ufuklar açan böyle bir çahşma
alanında üzerine düşeni yapmakta oluşu
sevindiricidir. Bu >il ikincisi düzenlenen
yaz kurslannın ilk aşamasında Prof. Meh-
met Ermakasdar, 15-25 Ağustos tarihle-
ri arasmda klarinet kursu verdi. 19-28
Eylül günleri arasında da Ayşegül Sanca
ile Ali Dannar'ın Piyano, Ruşen Gü-
neş'in Viyola, Alexander Rudm'in Vi-
yolonsel ve Lucinkt Montefusco'nun Şan
kurslan var.
Bu kurslan süsleyen ve gençleri mut-
lu kılan bir olaydan da söz etmek isterim:
Prof. Ermakasdar" ın kursu biter bitmez.
26-28 Ağustos tarihleri arasında konser-
vatuvarda bir klarinet yanşması yapıldı.
Klarinetlenyle ünlü Buffet- Crampon fır-
masıyla çalgının yedek parçalanru üre-
ten la Maison Vendoren ve la Maison
Gervais firmalan yanşmaya destek ver-
diler.
Ankara 'dan, Istanbul'dan ve Izmir'den
katılan on bir yanşmacı vardı. Bunlardan
beş tanesi Fınale kaldı. Finalde, Betin Gü-
neş'in klarinet ve piyano için T ü r k Fan-
taisT seslendirildi. Eşlikçiler, DEÜ Dev-
let Konservatuvan öğretim görevlileri
Çiğdem Borlak ile Elvan Öğüt'tü. Jüri
ise aşağıdaki sanatçılardan oluşturulmuş-
tu:
Prof. Gülşen Tatu: Trossingen Müzik
Akademisi.
Prof. Mehmet Ermakasdar: Rouen
Konservatuvan Öğretim Üyesi.
Doç. AykutDoğansoy:HÜ Devlet Kon-
servatuvan Öğretim Görevlisi.
Gürhan Eteke: Istanbui Üniversitesi
Devlet Konservatuvan Öğretim Görev-
lisi.
Feza Çetin: Mimar Sinan Üniversitesi
Devlet Konservatuvan Öğretim Görev-
lisi.
AtrfFeynirci,
Doç. Aykut
Doğansov. Prof.
Dr. Müfıt
Bayrasa,Öğr.
Gör. Çiğdem
Boriak, Öğr. Gör.
Feza Çetin, Öğr.
Gör. Ehan Öğ^it,
Öğr. Gör.
Gürhan Eteke,
Buffet Crampon
temsilcisi
Stephane
Hascoet, Fıliz
Yılmaz, Prof.
Gülşen Tatu,
Prof. Mehmet
Ermakastar
(ayaktakiler),
Özlem AJpay,
Orçun Civelek,
OğuzKarakaş,
Uğur Deniz
(oturanlar).
Aüf Peyııirci: DEÜ Devlet Konserva-
tuvan Öğretim Göre\ lısi
Stephane Hascoet: Buffet- Crampon
Temsilcisi.
Prof. Dr. Müfıt Bayraşa: DEÜ Devlet
Konservatuvan Müdürü ve Jüri Başkanı.
Yanşmada şu sanatçılar ödül aldılar:
Birinci: Öztem Alpay (Izmir)
tkinci: Uğur Deniz (tstanbul)
Üçüncü: Orçun Civelek (Ankara)
Mehmet Ermakasdar Özel Ödülü: Fî-
liz Yılmaz (tstanbul)
Birinciye, Buffet-Crampon'dan bir kla-
rinet. ikinciye la Maison Vendoren'den
2000 franklık alışveriş çeki, üçüncüye
de yine Vendoren'den 1000 franklık çek
verildi. Özel ödül ise bir CDiie lOOS'dan
oluşmuştu.
Böylesi etkinlikler, genç müzikçilere
çalışma coşkusu aşılamakta, dünyaya
açıhnalannı sağlamaktadır. Türkiye'nin
müzik kalkınması, işte bu gibi çalışkan,
kendine güvenen, dünyaya değişik açılar-
dan bakmasmı bilen genç sanatçılann
elinde gerçekJeşecektir. Klarinet yanş-
ması bu bakımdan mutlu geleceğimize bir
katkıdır; emeği geçenleri candan kutla-
nm.
Turandot'un görkemli dönüşü
Kültûr Servisi - Çin Imparatorlu-
ğu'nun abarhlı ışıltısı, binierce sanat-
severi Yasak Kent'te bir araya getirdi.
GiacomoPuccini'nin ölümsüz opera-
sı 'Turandof, sahnelendiği ilk gece
Çin'de 3000 kişi tarafindan izlendi.
Çinli film yönetmeni Zhang Yi-
mou'nun sahneye koyduğu Turan-
dot'un cumartesi gecesi gerçekleşti-
rilen galasına Hong-Kong'un en par-
lak simalan \ e diplomatlar katıldılar.
Turandot, kendi topraklannda, Tianan-
men Meydanı'na açılan Çin Impara-
torluğu'nun Yasak Kent'inde ilk kez
perde açtı. Izleyiciler arasında bulu-
nan Güney Afrikalı bir sanatsever,
operadan çok etkilendiğini söylüyor:
" Turandot insanlann yıllardır kitap-
lardan okuduklan Çin tarihini kendi
topraklanna geri getirdi sonunda."
Gecenin. şampanya ile ağırlanan
özel konuklannın arasında DavidTang.
suikasta uğrayan Israil Başbakaru Izak
Rabin'in dul eşı ve son Çin lıderi Deng
Xiaoping'ın kızı DengNanbulunuyor-
du. Ancak yüksek bilet fıyatlan, halk
kesimininbu görkemli gösteriden uzak
kalmasına neden oldu. Saray duvar-
lannı aşan müzik sesine ilgi gösterme-
yen Çinliler, geleneksel Pekin opera-
sını radyodan dinlemeyi yeğlediler.
'Her şey ÇinK ve Çinürünü'
Anayurdunda ilk kez sahnelenen
Turandot'un orkestra şefliğini Zubin
Mehta üstleniyor. Sesin, 720 bin met-
rekarelik Yasak Şehir'in geniş alanın-
da dağılmasını önlemek için orkestra
özel biçimde gizlenmiş. Viyana Dev-
let Operası ve Floransa Operası'run gö-
rev aldığı operada bin kişilik kadro-
nun üçte ikisi Çinli davulcular, dans-
çılar ve koristlerden oluşuyor.
Yimou'nun "Bu bir Baü operası,
ama her şey Çinli ve Çin ürünü" söz-
leriyle tanımladığı yapıtta TurandoL
dönüşümlü olarak Sharoo Sweet Aud-
rey Stottler ve GiovannaCasolla tara-
fından canlandınlıyor. Sergej Larin,
Kristjan Johansson ve Lando Barto-
üni, Prens Calaf'ı, Barbara Frittoli
ile Angtla Maria Blasi ise köle kız
Liu'yu oynuyorlar.
Yimou tarafindan hazırlanan de-
kor, ancak Mıstr'da sahnelenen 'Ai-
da'nın rakip olabileceği mükemmel-
likte. Oymalı beyaz parmaklıklar ve
mermer basamaklı merdivenlerle be-
zeli saray göriintüsünün önünde uza-
nan zemin, iri ve yassı kaldınm taşla-
rından oluşuyor. Yimou. Çin hat sa-
natmın doruğa ulaştığı Yasak Kent
mimarisini en ufak aynntısına değin
yansıtan taşınabilir iki pavyon, nilü-
fer yapraklanyla yüklü dansçılarve öy-
künün akışına koşut olarak değişen
bir ışık düzeni lcullanıyor operada.
Dekoru fazla abarhlı bulanlar da
var. Çinli bir operasever, "Sahnede
çok fazla malzeme var. Bu kadar ay-
nnü. izlevicinin bazen öyküden kop-
masına neden oluyor", birAlmantu-
rist ise "Çokgüzel,ama beUdde biraz
fazla güzeL" sözlenyle görüşlerini
açıküyorlar. Turandot, 150-1500 do-
lar arasında değişen bilet fiyatlanyla
Yasak Kent'te 13 Eylül aksamına dek
izJenebilecek. 'Turandot', Taimiao Tapmağı'nda sahneleniyor.
Semiha Berksoy Lüksembupg'a gîtti
• Kültür Servisi -28
Haziran-11 Ekim
tarihleri arasında
Lüksemburg'da
düzenlenen Çağdaş
Sanatlar Avnıpa
Bienali'ne
(MANIFESTA 2)
davet edilen sanatçı
Semiha Berksoy
Lüksemburg'a gitti.
MANffESTA 2'ye
Kutluğ Ataman'ın Semiha Berksoy'un yaşamı üzerine
yapmış olduğu ve 1997 Istanbul Bienali kapsamında
gösterilen "Semiha b. unplugged" adlı film katıldı.
MANIFESTA 2, yeni bir Avrupa konseptı içinde
jeopolitik ve düşünsel sınırlan sorgulayan, kültürler
arası etkileşimlerde farklı arayışlara yönelen ve böyle
bir bütün içinde bireysel ilgi alanlannı da öne çıkartan
bir bienal. Aynca dünyanm büyük kentlerindeki
modern sanat müzelerinin yöneticileriyle ünlü sanat
eleştirmenleri ve küratörlerin katılımıyla geçen ekim
ayında Bonn'da gerçekleştirilen toplantı sonunda,
Semiha Berksoy'un resimleri 30 Aralık 1999'da
Bonn'da düzenlenecek olan "ZeiUvenden - Gelecek
Milenyuma Bakış" adlı sergiye davet edilmişti.
"Kuntshaus Zürich"in sanat yönetmeni Harald
Szeeman tarafindan "patlamaya hazır bir bomba"
olarak tanımlanan Berksoy, Ataman'ın "Semiha b.
unplugged" filmi ile birlikte 1999 Şubat'ında Dresden
ve yine aynı yıl Ağustos ayrnda da Essen'e davet edildi.
Papa H. Jean Paul, Kingsley,
Bedi ve Mazza'yı kabul etti
• Kültür Servisi - Papa 11. Jean Paul, film yıldızı Ben
Kingsley, Hintlı aktör Kabir Bedı ve Arjantinli model
Valeria Mazza'yı huzuruna kabul etti. Uçlü,
Hindistan'da yaptığı hayır işleriyle tüm dünyada
saygınJık kazanan, Makedonya kökenli Rahibe
Teresa'yı ölümünün birinci yılında anmak amacıyla
yapılan birtelevizyonprogramınakatılmakiçin
Vatikan'da bulımuyordu. Ben Kingsley, 1982 yılında
çevirdiği bir filmde Hindistan'ın banş savaşçısı
Mahatma Gandhi'yi başanyla canlandırmış ve bu
filmle ünlenmişti.
MSÜ'den yurtdışında sergi
• Kültür Servisi - Mimar Sınarı Üniversitesi (MSÜ)
Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğraf Bölümü Endüstri
Fotoğrafı Sanat Dalı öğretim üyelen ve öğrencileri,
egitimdeki 20. yıllannı ve curnhuriyetın 75. yüını ilk
kez yurtdışında, ttalya'nın Floransa kentinde açılacak
olan fotoğraf sergileri ile kutlamaya hazırlanıyorlar..
Sergı, 'Tanıtım Fotoğrafı' adlı öğrencı sergisi ve 'SrilJ
Life Fotoğraf" adlı öğretim üyeleri sergisi olmak üzere
iki bölümden oluşuyor. "Tanınm Fotoğrafı" sergisinde
öğrencilerin, cam, gıda, takı, moda, kozmetik, otomotiv
vb. alanlardaki ürünlerin tanıtımlanna yönelik
gerçekleştirdikleri fotoğraf tasanm ve uygulamalan yer
ahyor. "Still Life Fotoğraf" sergisinde ise bu etkinliği
organize edip küratörlüğünü yapan Doç. Nilgün Sim
Süldür ve Doç. Zeynep Terlan Bayraktar'ın foto-grafik
yaklaşıma sahip özgün çalışmalan yer alıyor. Sergi, 28
Eylül-16 Ekim 1998 tarihleri arasında Instituto Statale
d'Arte di Frenze'de (Floransa Güzel Sanatlar Okulu)
gezilebilecek ^A^M-U-
Fotoğrafevi'nde yeni sezon
• Kühür Servisi - Fotoğrafevi-Fujifilm yeni sezona
12 Eylül'de Fransız fotoğraf sanatçısı Eric
Devisscher'in 'Katakomb' başlıklı sergisiyle başlıyor.
Fotoğrafevi Fujifilm'de eylül ayı boyunca yer alacak
etkinlikler şöyle: 15 Eylül'desaat 19.15'teNasuh
Mahruki'nin 'Lhotse Tirmanışı, Dünyanın En Yüksek
Zirvesi, 8516 m' başlıklı dia gösterisi, 19 Eylül'de
Hülya Koç'un katılacağı 'Afrika'dan Yansıyanlar'
başlıklı söyleşi, 22 Eylül'de lbrahim Zaman'ın 'Nil
Vadisinde Zaman' başlıklı dıa gösterisi, 25 Eylüi'de
canlı müzik dinJetisi, 26 Eylül'de Gülnur Sözmen'in
konuşmacı olarak katılacağı söyleşi. Fotoğrafevi
tarafindan düzenlenen genel fotoğraf seminerlerinin
haftasonu grubu 12 Eylül'de, hafta içi grubu ise 14
Eylül'de başlıyor. (251 05 66)
Hallyday den muhteşem konser
• Kültür Servisi - Fransız rock müziğinin ünlü ismi
John Hallyday, geçen cumartesi Fransız Ulusal
Stadyumu'nda, aralannda Fransa Cumhurbaşkanı
Jacques Chirac'ın da
bulunduğu 80.000
kişilik bir izleyici
topluluğu önünde
konser verdı. Sanatçı,
35 yıllık kariyerinin
son 20 yılında hit
ohnuş şarkılannı
seslendinrken,
sergilediği performans
ve aldığı tepkilerle,
orta yaşlannı
sürmesine karşın
yığınlan
etkileyebildiğini bir
kez daha gösterdi. Son
derece gelişmiş ses ve ışık tekniklerinin kullamldığı
konserde, sahnenin kurulması ve teknik
donanınun gerçekleştirilmesi için 1000 kadar işçi
çalıştı. Hallyday, dünya çapında popülerliğini
kaybetmiş olmasuıa karşın ülkesi Fransa'da hâlâ en
önemli sanatçılardan biri olarak kabul ediliyor.
Balina Keiko'nun özgürlük yolculuğu
• Kültür Servisi - "Özgür VVilly" filmiyle üne
kavuşan balina Keiko'nun özgürlük yolculuğu,
bugün ABD'nin Oregon eyaletinden
başlıyor. Yakalandıktan sonra uzun süre
Meksika'daki havuzlarda gösteri yapmaya
zorlanan Keiko, uçakla Izlanda'ya götürülecek.
2 milyon dolara mal olacak yolculuk
sonunda balina, îzlanda kıyılannda
hazırlanan ve denizle bağlantılı, futbol sahası
genişliğindeki bir havuza bırakılacak.
Keiko'nun okyanusa uyum sağlayamaması
durumunda ise ABD'ye geri getirileceği
bildirildi.Balina Keiko, "Özgür VVilly" filminin
sonunda da bakıcısı ve bir çocuğun yardımıyla
özgürlüğüne kavuşuyordu.
BUGUN
• HARBtYE AÇIKHAVA TİYATROSU nda saat
21.00'de Compania Lirica La Zarzuela topluluğunun
'La Zarzueia'nm Antokijisi' başlıklı gösterisi
izlenebilir.
• İFSAK'ta saat 19.30'da Doğa Fotoğrafçılan
Grubu Toplantısı yer alıyor.
• AKSANAT'da 12.30 ve 19.00 saatlerinde
video'dan 'Beauty and the Beast' adlı film
izlenebilir.
• BELGESEL SİNEIVL^CILAR DERNEĞİ'nde
15.00, 16.00, 17.00 ve 18.00 saatlerinde 'Bulut
Ailesinin Geri Dönüşü' adlı film izlenebilir.